Amerikan Üniversitesi Küresel Barış Merkezi liderliğindeki Bölgesel Ekonomik Çalışma Grubu TÜRKİYE. Ülke Sunumu



Benzer belgeler
HOLLANDA ÜLKE RAPORU

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Ekonomik Veriler: Türkiye

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

AYDIN TİCARET BORSASI

İZMİR TİCARET ODASI FAS KRALLIĞI ÜLKE RAPORU

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

1. Demiryolu Karayolu Denizyolu Havayolu Taşımacılığı Satın Almalar ve Birleşmeler... 12

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

AYDIN TİCARET BORSASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Ekonomik Veriler: Türkiye

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

AYDIN TİCARET BORSASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 TEMMUZ İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

AYDIN TİCARET BORSASI

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

Aylık Dış Ticaret Analizi

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

2016 YILI İPLİK İHRACAT İTHALAT RAPORU

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomik Ticari Gelişmeler

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Lojistik. Lojistik Sektörü

SIRBİSTAN ÜLKE RAPORU

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

KAYSERİ SANAYİ ODASI RUSYA ÜLKE RAPORU

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Türkiye de Bankacılık Sektörü

AYDIN TİCARET BORSASI

AYDIN TİCARET BORSASI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Kaynak : CIA World Factbook

Türkiye de Bankacılık Sektörü

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 24516

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2009 OCAK - ŞUBAT İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

AYDIN TİCARET BORSASI

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

AYDIN TİCARET BORSASI

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

AYDIN TİCARET BORSASI

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2015 III. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER

2015 AĞUSTOS DIŞ TİCARET BÜLTENİ 30 Eylül 2015

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

TÜFE de Türkiye geneli yıllık enflasyon %7,88, TR21 Bölgesinde ise %7,85 olarak gerçekleşti

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Enerji ve İklim Haritası

ÇELİK BORU SEKTÖR RAPORU (2017) ÇELİK BORU İMALATÇILARI DERNEĞİ

2014 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

BAKANLAR KURULU SUNUMU

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Transkript:

Amerikan Üniversitesi Küresel Barış Merkezi liderliğindeki Bölgesel Ekonomik Çalışma Grubu TÜRKİYE Ülke Sunumu Ermeni-Azeri-Gürcü-Türk İş atmosferi araştırma grupları rehberine göre hazırlanmıştır Türk-Ermeni İş Konseyi (TABDC) tarafından hazırlanmıştır www.tabdc.org BÖLGESEL EKONOMİK ÇALIŞMA GRUBU TÜRKİYE REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 1

İÇİNDEKİLER İçindekiler Genel Coğrafya Nüfus Nüfus dağılımı Etnik yapı Diller Dinler Devlet yapısı Anayasa Yasama Yürütme Genel Ekonomik Durum Ekonomik gelişmeler Açık ekonomi politikaları Mali sektör Sosyal göstergeler Ekonomik Reformlar ve Kurumsal Gelişmeler Liberalizasyon Özelleştirme Vergilendirme ve Gümrük Tarifeleri Mali Yapı ve Ödeme Mekanizmaları Sigortacılık Sektörü Ekonomik Geçmiş Enerji Ulaştırma ve Haberleşme Sektörü Kara Ulaşımı Deniz Ulaşımı Hava Ulaşımı Demiryolları Boru hatları Haberleşme Reel Sektör Sanayi sektörü Gıda sanayii Tekstil sanayii Deri ve Deri Mamulleri sanayii Kimya sanayii Otomativ sanayii Elektronik sanayii Kuyumculuk Tarım Sektörü Hayvancılık İnşaat Sektörü Turizm Dış Ticaret İhracaatın ithalatı karşılama oranı REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 2

İhracaatı İthalatı Türkiye de İş Yapma ile ilgili Önemli Bilgiler İki ve çok taraflı anlaşmalar listesi Gümrük mevzuatı Armonize Mal Sistemine göre İthalat Tarife Oranları İthalat Kısıtlamaları Ticarette teknik engeller Döviz durumu Ana Ulaştırma Güzergahları Bankacılık Sistemi Ticaret Fuarları Ek-I Ek-II REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 3

GENEL Coğrafya Türkiye Cumhuriyeti; Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi ile çevrili iki kıta üzerinde kurulmuş kıtalararası bir ülkedir. Komşuları arasında; doğuda ( sınır uzunlukları ile) Gürcistan (252 km), Ermenistan (268 km), Nahcivan (9 km) ve İran (499 km), batıda Bulgaristan (240 km) ve Yunanistan (206 km) ile güneyde Irak (352 km) ve Suriye (822 km) bulunmaktadır. Türkiye önemli stratejik konumu ve uzun kıyı şeridini ile önemli ticaret ve göç yollarını bünyesinde toplayan yegane kıtalararası köprüdür. Marmara Denizi ve Boğazlar, Karadeniz i dış denizlere bağlayan önemli bir geçittir. Bir çok adayı barındıran ve Türkiye toprakları ile çevrili Marmara Denizi İstanbul Boğazı ile Karadeniz i ve Çanakkale Boğazı ile de Ege ve Akdeniz i birbirine bağlamaktadır. Türkiye 814,578 km kare alanı ile, komşuları arasında İran dan sonra bölgenin en büyük ülkesidir. Türkiye topraklarının % 3 ü (Trakya) Avrupa da, % 97 si (Anadolu) Asya kıtasındadır.kara sınırlarının uzunluğu 2875 km ve kıyı uzunluğu ise toplam 8333 km.dir. Ülkenin genişliği 550 km. uzunluğu ise 1500 km.dir. Türkiye Güneydoğu Avrupa, Ortadoğu, Karadeniz ve Orta Asya ülkeleri ile iletişim açısından merkezi konumda olan yegane ülkedir. Bu durum Türkiye ye, bir çok uluslararası şirketin bölge ofislerinin bu ülkede konuşlanması gibi bir özellik yüklemektedir. Bundan da öte Türkiye Hazar petrolünü dünya pazarlarına ulaştıran ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadır. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden biri ve aynı zamanda NATO üyesidir. Türkiye Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı nın da üyesidir. İslam ülkeleriyle ekonomik işbirliği ve kalkınma misyonunu da yüklenmiş bulunmakta ve Avrupa Birliği ne dahil olma arzusundadır. Nufüs Türkiye, Rusya Federasyonu ve Almanya dan sonra Avrupa nın en kalabalık ülkesidir. Ortadoğu da nüfus yoğunluğu en fazla olan ülke de Türkiye dir. Ekim 2000 nüfus sayımına göre nüfusu 67.8 milyondur. Bu miktar 2003 yılı sonu itibariyle 69.9 a ulaşmıştır. Nüfusun 33.6 milyonunu kadınlar, 34.2 milyonunu erkekler oluşturmaktadır. 1980-1985 yılında nüfus artış oranı % 2.49, 1985-1990 yılında % 2.17 ve 1990-2000 yıllarında da 5 1.83 tür. Bu oranın 2000-2005 yılları için % 1.45 olması beklenmektedir. Nüfus Dağılımı :Türkiye 1960 yılından beri hızla kentleşmektedir. 2000 yılı verilerine göre 44 milyon kişi kentlerde ( il) ve kazalarda (ilçelerde); 23.7 milyon kişi kırsal kesimde yaşamaktadır. 81 il arasında 10 milyon nüfusuyla İstanbul en kalabalık kenttir.onu Ankara ( 4 milyon) ve İzmir (3.4 milyon) izlemektedir. Türkiye nin genç bir nüfusu vardır. 0-14 yaş arası, nüfusun % 30 unu, 15-64 yaş arası % 64.4 ünü, 65 yaşın üzerindekiler de % 5.6 sını oluşturmaktadır. Bu istatistik AB ülkeleriyle karşılaştırıldığında, 0-14 yaş arası nüfus, toplam nüfusun % 17.2 sini, 65 yaşın üzerindekiler ise toplam nüfusun % 15.7 sini oluşturur. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 4

Etnik Yapı :Türkler toplam nüfusun % 80 i, Kürtler % 12 si, Arap, Rum ve Yahudiler ise % 3 ünü oluşturmaktadır. Diller : Türkiye nüfusunun %90 ının ana dili Türkçedir. Kafkasya ve Kürt diyalekti ve Ermenice ise, Anadolu da konuşulan 70 değişik dil ve diyalekt arasındaki diğer dillerdendir. Ural-Altay dil grubuna dahil olan Türkçe, 20. yüzyıldan itibaren Arapça ve Farsçadan büyük ölçüde etkilenmiş olup, Osmanlıcanın modernleşmiş halidir. Din :Türkiye nüfusunun % 99 u müslümandır, bu oranın % 20 sini şiiler oluşturur. Devlet Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 te kurulmuştur. Anayasa devletin şeklinin cumhuriyet olduğunu ve egemenliğin Türk ulusuna ait olduğunu belirtmektedir. Devlet önemli ölçüde merkezileştirilmiştir ve 81 il merkezi mevcuttur. Bu iller, merkezi idare tarafından atanan valilerce yönetilir. Anayasa : Halen yürürlükte olan Anayasa 1982 yılında kabul edilmiştir. Anayasaya göre devletin ana yapısı yasama, yürütme ve yargı erklerinden oluşmakta ve kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmaktadır. Anayasa doğal ve çağdaş hukukun bir parçası olan temel hak ve özgürlükleri içermektedir. Devletin rejimi, kuruluş ilkeleri, üniter yapısı, bayrağının şekli ve milli marşı ile ilgili maddeler sorgulanamaz. İstiklal Marşı ve başkentinin Ankara oluşu değiştirilemez, değiştirilmesi teklif edilemez. Tüm diğer maddeler ise Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) mevcudunun asgari 2/3 ünün yazılı önerisi, ve Genel Kurul da iki oturum görüşülerek değiştirilebilir (kanunlaştırılabilir). Anayasa değişiklikleri ile ilgili oylamalar gizlidir ve TBMM üye tam sayısının 3/5 inin kabulüyle olur. Cumhurbaşkanı nın, tasarıyı Meclise iade etme ve anayasa değişikliklerinin yeniden değerlendirilmesini talep etme ve değişiklikleri referanduma sunma yetkisi bulunmaktadır. Yasama : Türkiye de yasama yetkisi TBMM ne aittir. TBMM, 5 yılda bir seçilen 550 üyeden oluşur. Türkiye de 50 nin üzerinde siyasi parti mevcuttur. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde, bu 50 partiden 19 u seçime katılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) oyların % 34.28 ini Ve Parlamentoda 363 sandalye kazanmıştır. AK Partiyi takiben Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oyların % 19.39 unu kazanarak 178 üye ile Parlamentonun ikinci partisi olmuş, ayrıca 9 bağımsız milletvekili seçilmiştir. Yürütme : Yürütme erkine Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu sahiptir. Ayrıca yüksek öğrenim kurumları, meslek kurumları, Türkiye Radyo ve TV Kurumu, Atatürk Dil ve Tarih Yüksel Kurumu ve Diyanet İşleri Başkanlığı da yürütme organlarındandır. Cumhurbaşkanı: Cumhurbaşkanı Türkiye devletinin başıdır. Türkiye Cumhuriyetini, ve Türk milletinin birliğini temsil eder. 40 yaşını aşmış, yüksek öğrenimi olan ve Türk vatandaşlığının gerektirdiği vasıflara sahip olan TBMM üyeleri, REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 5

TBMM nin 2/3 ünün gizli oyuyla Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıldır. Cumhurbaşkanı Anayasanın yürütülmesi, devlet organlarının kurallara uygun görev yapması, TBMM nin göreve çağırılması, kanunların yayınlanması ve gerektiğinde Parlamento ya geri gönderilmesi, Anayasa değişiklikleri için referanduma gidilmesi, TBMM iç tüzük ve kararnameleri ile Anayasaya uygun olmayan kanun ve uygulamalar hakkında dava açmaya, gerekli şartlar ortaya çıktığında TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verme ve yargı alanındaki diğer görevleri yerine getirme yetkisisine sahiptir. Cumhurbaşkanının yürütme yetkisi dahilinde Başbakan ve Bakanları atama, Büyükelçi, Konsolos ve diğer dış temsilcileri yurt dışı görevlerine atama, yabancı temsilcileri kabul etme, tüm uluslararası anlaşmaları onaylama ve yayınlama, gerektiğinde Milli Güvenlik Kuruluna ve Bakanlar Kurulu toplantılarına başkanlık etme, kanun ve kararnameleri imzalama, belirli şartlar dahilinde af ilan etme, Yüksek Öğrenim Kurulu, Devlet Denetleme Kurulu üyelerini atama ve Üniversite Rektörlerini seçme yetkilerine da sahiptir. Cumhurbaşkanının adli sorumluluğu ise Yüksek Yargı organlarının üyelerini seçmektir. Bakanlar Kurulu : Başbakan ve Bakanlardan müteşekkildir. Başbakan Cumhurbaşkanı tarafından TBMM üyeleri arasından Bakanlar Kurulunun başı olarak atanır. Bütün bakanlar gerekli şartları haiz TBMM üyeleri arasından Başbakan tarafından seçilir. Başbakan herhangi bir bakanının görevine son vermeyi Cumhurbaşkanı na önerebilir. Bakanlar Kurulu genel politikanın yürütülmesinden sorumludur. Bu süreç Parlamentoya hükümet programının sunulması ve güven oyu alınması ile başlar. Anayasal bir kuruluş olan Milli Güvenlik Kurulu (MGK); Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlarından oluşur. 3 Ekim 2001 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile Kurul üyelerinden sivillerin sayısı, üç Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı nın katılımı ile artırılmıştır. Kurulun, ulusal güvenlik politikaları, bunların uygulanmaları ile Bakanlar Kurulu na tavsiyede bulunulması gibi önemli güvenlik sorumlulukları vardır. Bakanlar Kurulu, MGK nun tavsiyelerini dikkatle değerlendirir. Yargı : Türkiye de yargı erki bağımsız mahkemeler ve yüksek yargı organları tarafından kullanılır. Hukukun üstünlüğü, yargıç bağımsızlığı, yargı ve yargıç garantisi yargının temel direkleridir. Parlamento yetkilerinin kullanılması Anayasa Mahkemesi tarafından, yürütme organlarının icaatları ise İdare Mahkemeleri tarafından denetlenir. Uygulamalarda AB standartları doğrultusunda bazı reformlar hala yürütülmektedir. Anayasada yargı sistemi üç ayaklı bir yapıdan oluşmaktadır; adli, idari ve özel ( Askeri Yargı ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri) mahemeler. 1999 yılında yapılan bir değişiklikle Anayasanın 143. maddesine göre Devlet Güvenlik Mahkemeleri değiştirilmiş ve sivil yargıç ve savcılardan oluşan tamamen sivil mahkemelere dönüştürülmüştür. Aynı zamanda 125. maddeye göre, kamu sal anlaşmalarda ihtilaf halinde uluslararası tahkime gitme kolaylaştırılmıştır. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 6

Yüksek mahkemeler; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Askeri Yargıtay, Yüksek Askeri İdare Mahkemesi ve Danıştaydır. Ayrıca Hakimler Yüksek Kurulu ve Sayıştay da vardır. GENEL EKONOMİK DURUM Ekonomik Gelişmeler: Dünya Bankası 1997 raporundaki Dünya Gelişme Göstergelerine göre Türkiye; yüksek gelişme kapasiteli Çin, Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Meksika, Arjantin, Tayland ve Pakistanla birlikte dünyanın hızla gelişen devleri arasında sayılmıştır. Son 20 yılda geçirdiği ekonomik krizler ve küçülmelere rağmen Türkiye hala dünyanın 20 en büyük ekonomisine ülkeden biridir. Gayrısafi Milli Hasıla (GSMH) 1990-95 yıllarında ortalama %3.2 ve 1995-1997 yıllarında %7.9 oranında artış ile inanılmaz bir büyüme performansı göstermiştir ki bu dünya ortalamasının çok üzerindedir. 1998 Rusya Krizinin zıt etkileri (kötü yansımaları) tüm sektörleri özelliklle ihracatı- vurmuş ve Türk ekonomisi sıkı mali politikalar ve vergilendirme reformuna bağlı olarak küçülmeden etkilenmiştir. 1999 ortalarında deprem ve hükümet krizi ekonomide ikinci bir kriz dalgasına yol açmıştır. 2001 de % 9.4 küçülme ile karşı karşıya bulunan Türkiye ekonomisi için 2002 yılı, imalat sektöründe gözlenen % 18.7 lik büyüme ile bir nekahat döneminin müjdecisi olmuştur. 1980-2001 yılları arasında GSMH yılda ortalama % 3.65 oranında artış göstermiştir. 1980 de kişi başına düşen milli gelir 1570 dolardır. Bu rakam, yıllık % 1.5 oranında artarak 2001 yılında 2143 dolara yükselmiştir. Satınalma Gücü Paritesi ne göre ise kişi başına düşen milli gelir 1980 de 2299 dolarken, 2001 yılında 6082 dolar olmuştur. Yıllık GSMH artışı (%) Yıllık enflasyon oranları (%) (Annual GNP growth (%) (Annual inflation rates -%) 15 180 160 10 5 140 120 100 0-5 -10-15 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 7 80 60 40 20 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 1980 sonrasında fiat istikrarı Türkiye ekonomisi için en önemli sorunu oluşturmuştur. 1980-1989 yıllarında ülke % 51.3, 1990-1999 yılları arasında da yıllık 5 78 enflasyon oranı ile boğuşmuştur. 2000-2002 yılları arasında yıllık enflasyon 5 44.8 e gerilemiştir. 2003 yılında enflasyon oranı ise % 18.4 olmuştur. Türkiye de ayık fiyat artış düzeyi, neredeyse OECD ülkelerinin yıllık fiyat artış düzeyindeoir.

Pembe : kişi başına GSMH (cari fiyatlarla) Mavi: Büyüme oranı, 1988-2002 (Pink : GDP per capita (current prices) ( Blue : Growth performance) $ 3300 3100 2900 % 15 10 2700 2500 2300 2100 1900 1700 1500 1991 1999 1994 2001 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 Fert Başına GSMH Büyüme Oranı 5 0-5 -10-15 Açık Ekonomi Politikaları 1923-1980 yılları arasında Türkiye ekonomisi, ülke içinde talepten kaynaklanan mal üretimine dayalı ithal ikamesine dayalı olmuştur. 1980 sonrasının ekonomik reformları ile ithalat ikamesine dayalı sanayi politikaları, ihracat orijinli ekonomik poltikalar ve modlleri ile yer değiştirmiştir. 1990-2002 yılları arasında Dünya Bankası ve IMF tarafından denetlenen ekonomik program vasıtasıyla Türkiye,dünyanın en liberal ekonomilerinden biri haline gelmiştir. 3 Ocak 1986 da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) kurulmuştur. 1 Ocak 1996 yılında imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasıyla, Avrupa ülkeleri ve Türkiye arasındaki sanayi ürünleri ticaretindeki tüm koruma uygulamaları son bulmuştur. Bundan da öte Gümrük Birliği tarifleri, Avrupa ülkeleri dışındaki ülkelerle ticarette kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum 1996 yılıda ve 1997 sonuna kadar ticaret dengesini bozmuş, ihracat % 13 artarak 26.2 milyar dolara, ithalat ise % 11.3 artarak 48.6 milyar dolara ulaşmıştır. 2000 yılında Türkiye, 1998 yılında yüksek enflasyon eğilimlerine karşı başlatılan ekonomik istikrar programının bir devamı olarak geniş bir makro ekonomik programa geçmiştir. Bilahare IMF ile yapılan bir dizi toplantıyı takiben, ekonomik programın olumlu sonuçları görülmeye başlanmış; faiz oranları ve enflasyon oranı düşmeye başlamıştır. 2001 krizini takiben Türkiye ekonomisi 2002 yılından itibaren düzelmeye başlamıştır. 2003 yılı sonu itibariyle ihracat 50 milyar dolar, ithalat ise 68 milyar dolardır. 1991-1999 yıllarında dış borç 50 milyar dolardan 111.2 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde faiz ödemeleri toplam 37.5 milyar dolar olmuştur. 1999 da, dış borcun GSMH ya oranı % 59.5 iken, 2001 yılı sonunda 115.1 milyar dolarlık borç stoku ile bu oran yaklaşık % 70 olmuştur. Borcun % 85.8 i orta ve uzun vadeli olup, % 14.2 si kısa vadelidir. Son yıllarda net dış borca bağlı olarak, kamu sektörü açığı iç mali kaynaklarla finanse edilmiştir. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 8

Dış borç stoğu (milyon dolar) (Foreign Dept Stock-in million $) 160000 140000 120000 100000 80000 60000 40000 20000 0 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 1993 verilerine göre, Türkiye nin dış borcu 67.3 milyar dolardır. 2003 yılında bu miktar 142 milyar dolar olmuştur 1954 yılında kabul edilen Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanununa rağmen, sosyal, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle, direkt yabancı yatırımlardan bir kazanç sağlanması mümkün olamamıştır. Direkt yabancı yatırımlar (milyon dolar) (Foreign direct investment in Turkey-in million $) 3500 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 9

1980-2001 yılları arasındaki direkt yabancı yatırımların toplamı 31.254 milyon dolardır. 2001 yılı sonu itibariyle Türkiye deki yabancı firmaların sayısı 5350 dir. 1980-2001 yılları arasında izin verilen dış yatırım yapan muhtelif ülkeler arasındaki sıralama şöyledir: Fransa, Hollanda, Almanya ve ABD. 2001 yılı sonu itibariyle Türkiye ye yapılan yabancı yatırımların % 86.5 ini OECD ülkeleri oluşturmaktadır. Ayrıca yabancı firmaların % 65.6 sını OECD ülkeleri oluşturmakta, bu ülkelerin başında ise AB ülkeleri gelmektedir. Mali Sektör Türkiye deki temel finansal makam TC Merkez Bankasıdır. Mali politikaların uygulanması, para arzının düzenlenmesi ve bankalara kredi verilmesi gibi görevlerinin yanı sıra banknot basılması sorumluluğu da bu kuruma aittir. Bu görevler para politikalarının aletleridir. Mayıs 2001 yılında kabul edilen Merkez Bankası Kanunua göre, Bankanın sorumluluklarından bir diğerini de fiyat istikrarını korumak oluşturmaktadır. Yıllar itibariyle TL/ABD doları oranı Ortalama faiz oranları (%) (TL/USD ratio in years) Average interest rates (%) 1600000 1400000 1200000 1000000 800000 120 100 80 60 600000 400000 200000 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 40 20 0 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Son 10 yıl içinde Türkiye ekonomisi, artan kamu sektörü açığı, yüksek enflasyon oranı ve döngüsel büyüme eğilimi ile oldukça yüksek bir istikrarsızlık örneği göstermiştir. Kamu sektörü açıkları iç para piyasası üzerinde baskılar yapmış ve reel faiz oranlarını yükseltici bir etkisi olmuştur. Yüksek reel faizler kamu sektörü açıklarını artırmış, böylece borç-faiz oranları döngüsü ekonominin istikrarsızlığını artırmıştır. 1999 da kamu sektörü finansmanı hedefine ulaşmamış, iç borç artmış, fiyat artış oranı zıplamış ve ekonomik faaliyetler azalmıştır. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 10

Yüzde 180.0 160.0 140.0 120.0 100.0 80.0 60.0 40.0 20.0 0.0 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 Yıl TL/ABD$ TÜFE TEFE Sarı: TL / ABD doları oranı Mavi: TÜFE Mor : TEFE ( Yellow: TL / USD ratio Bleu : CPI Purple : WPI ) 2001 yılı sonunda enflasyon oranı % 80, 2002 yılında % 30 civarında ve Ağustos 2003 de ise % 24 e gerilemiştir. Bu gelişmeye katkıda bulunan başlıca faktör açıkça etkin mali politikalar olmuştur. 2002 yılı başlarında Merkez Bankası, para arzındaki artışı nominal dayanak noktası haline getiren bir mali programı uygulamaya geçirmiştir. Bu program çerçevesinde Merkez Bankası, 2002 de para arzını sadece %35 oranında artırarak kısıtlamış ve enflasyon oranını % 30 lara geriletmeyi başarmıştır. Ekonomi 2003 yılında, para arzı artışını % 25 lerde tutan Merkez Bankası uygulamalarıyla daha da rahatlamış ve enflasyon oranı % 18 lere gerilemiştir. Bu yeni düşük enflasyon trendine paralel olarak, nominal ve reel faiz oranları da düşmüştür. Bu düşüşün bir diğer nedeni de Türkiye siyasetindeki istikrar ve yaratılan kredibilite olmuştur. Sosyal Göstergeler Demografik açıdan Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Yeterli iş olanaklarının kısıtlı oluşu, tekrarlayan krizler ve ekonominin kılıganlığı nedenleriyle Türkiye yapısal bir istihdam sorunuyla karşı karşıya kalmıştır. OECD ülkeleri içinde Türkiye 2003 yılında % 10.5 işsizlik oranı ile Polonya, Slovakya ve İspanya nın arkasından dördüncü sırada bulunmaktadır. İstihdam (2000-2003) 1999 2000 2001 2002 2003 Sivil işgücü (1000 kişi) 22925 22031 22269 24347 23206 Sivil istihdam (1000 kişi) 21236 20579 20367 21658 20811 Tarım 8595 7103 7217 7618 6799 Sanayı 3664 3738 3734 3953 3836 Hizmetler 8976 9738 9416 10086 10176 İşsizlik oranı (%) 7.4 6.6 8.5 11.0 10.5 Yurtdışı çalışan nüfus 1206067 1170226 1178412 1200725 1197968 Türkiye tekrarlanan ekonomik krizlerden çok çekmiştir. 2000 yılında % 6.6 olan işsizlik oranı, 2001 de % 8.5 e, 2002 de % 11 e yükselmiştir. Aynı yıl eğitimli gençler arasındaki işsizlik oranı % 30 olmuştur. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 11

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre son kriz sırasında 120 000 den fazla iş yeri kapanmıştır. Bundan da öte Devlet İstatistik Enstitüsü nün yaptığı aile halkı istihdam araştırmasına göre,itibari olmayan istihdam oranı 2003 yılında % 53 tür. Ekonomik Reformlar ve Kurumsal Gelişmeler Liberalizasyon 1980 öncesinde, mali piyasalar, uluslararası ticaret ve bazı özel malların piyasası kontrol altında idi. 1979 a kadar, ithalat ikamesine dayalı sinai politikalar öncesinde devlet, gerek yatırımcı gerekse girişimci olarak haraket ederek sinai hedeflerini gerçekleştirmek arzusunda idi. Bu politikalar, 1970 lerdeki petrol krizi sonrasında 1976 yılında terkedildi. 1977-80 yılları arasındaki döviz krizi sonrasında, 1980 yılında IMF ve Dünya Bankası denetiminde, yapısal uyum programları vasıtasıyla serbest ekonomiye geçiş programı başlatıldı. Bugün Türkiye dünyanın en liberal rejimlerine sahip ükelerinden biridir. Bugün yabancı kişi ve kurumların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası nda (İMKB) üretici ve yatırımcı olarak girişimleri bakımından hiç bir kısıtlama ve sınırlama bulunmamaktadır. Türk bono ve hisseleri, sermaye ve karın yurtdışına çıkarılması kısıtı olmaksızın yabancı yatırımcıya açıktır. İMKB; Dünya Borsa Federasyonu ( The World Federation of Exchange-WFE), Avrupa-Asya Menkul Kıymet Borsası Federasyonu (Federation of Euro-Asian Stock Exchanges-FEAS), Uluslararsı Güvenlik Servisleri Birliği ( International Securities Services Association-ISSA), Uluslararası Güvenlik Piyasaları Birliği (International Securities Market Association-ISMA), Avrupa Sermaye Piyasaları Enstitüsü (European Capital Markets Institute-ECMI, Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum-WEF), İsviçre Gelecekler ve Fırsatlar Birliği (Swiss Futures and Options Association-SFOA) gibi çeşitli birliklerin üyesi bulunmaktadır. Giderek uluslararası bir finans merkezi olan İMKB liderliğinde, İstanbul da Avrupa- Asya Menkul Kıymet Borsası Federasyonu kurulmuştur. Federasyon kar amacı gütmeyen bölgesel bir kuruluştur. Federasyonun amaçları arasında; üye menkul kıymet borsaları arasında işbirliğini sürdürmek, üye borsaları üye olmayan piyasalarda ve federasyonlarda temsil etmek ve bölgesel menkul kıymet borsalarının entegrasyonunu desteklemek bulunmaktadır. Açık ekonomiye sahip olma ve ihracat orijinli sanayileşme hedefleri doğrultusunda, özellikle dış ticaret ve döviz alanlarında bazı kanunlar yürürlüğe konmuştur. Türk Lirasının realist bir değişim mekanizmasına kavuşması ve para piyasalarındaki sınırlamaları terketmek amacıyla bazı poliitikalar benimsenmiştir. 1981 den itibaren,dış ve iç fiyat seviyelerindeki gelişmeleri değerlendirmek,dış ödemeler dengesi ve uluslararası kambiyo piyasaları, Türkiye deki döviz kurlarının değişimi gibi konular Merkez Bankası tarafından hergün değerlendirilmektedir. Ağustos 1988 den sonra bu konular döviz piyasalarınca kararlaştırılmaktadır. Döviz piyasasına ilaveten Nisan 1989 da İMKB bünyesinde altın borsası da kurulmuştur. Özelleştirme REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 12

Türkiye de özelleştirme süreci devam etmektedir. 1984 den beri süren bazı sorunların üstesinden gelebilmek amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. 1984 yılından itibaren özelleştirilen şirketlerin toplam değeri 8.1 milyar dolardır. 1985-2003 döneminde 240 firmadaki kamu hisseleri, 22 yarım kalmış şirket, 5 gayrı menkul, 4 elektrik üretim istasyonu, 6 otoyol, 2 köprü, 48 kuruluş ve 1 hizmet birimi özelleştirme programına dahil edilmiş ancak hedefler henüz gerçekleşmemiştir. 41 kamu kurumunun dahaözelleştirilmesi öngörülmektedir. Bunların 29 unda kamu hisselerinin payı % 50 dir. 2004 yılında gerçekleşen PETKİM ve TÜPRAŞ özelleştirme ihalesinde 4 milyar dolar gelir hedeflenmiştir. Kısa ve orta vadede özelleştirme sürecinin hızlanması ümidedilmektedir. IMF ye verilen niyet mekttupları dolayısıyla Türkiye de kamu sektörünün hacmi ile ilgili önemli istatistiki çalışma yapılmıştır. Aşağıdaki tablo konsolide bütçe içersindeki 2002 verilerini göstermektedir. Konsolide bütçe harcamaları / GSMH % 42,6 KİT Harcamaları / GSMH % 13,8 Yerel Yönetim harcamaları / GSMH % 13,97 Sosyal Güvenlik Kurumları? GSMH % 10,4 Muhtelif Fonlar / GSMH % 0.7 Döner sermaye harcamaları / GSMH % 2,18 T O P L A M % 73,65 Türkiye ekonomisinin yaklaşık % 70 inin kamu sektör, sadece % 30 unun özel sektör hakimiyetinde olduğu tablodan açıkça izlenmektedir. Vergi ve Gümrük Mevzuatı 1998 yılında gerçekleştirilen kapsamlı vergi reformu ile bir çok vergi kanunu ve kurumlarında önemli değişiklikler yapılmıştır. Yeni Vergi Kanununun yürürlüğe girmesinin hemen akabinde Rusya Krizinin ortaya çıkmasıyla, para piyasaları dalgalanmış ve krizin önemli bazı etkilerini elemine etmiştir. (?) 1999 da yeni yürürlüğe giren bazı kanun ve kararnameler geçici olarak ertelenmiş veya terkedilmiştir. Aynı yıl deprem zararlarının telafisi amacıyla yeni bazı vergilerle geçici vergiler getirilmiştir. Türkiye de ihtiyati tedbirler çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararı ile geçici vergiler konulması mümkündür. Türkiye de toplam vergi gelirlerinin GSMH ya oranı giderek OECD ortalamalarına yaklaşmaktadır. OECD ortalaması detaylı incelendiğinde, sürekli bir artışın bulunduğu anlaşılabilir. Mamafih bazı geçiş ekonomilerinde (hatta bazı olgun ekonomilerde de) vergi yükünün hafiflemesi trendi son erebilir. Doğu Avrupa ülkeleri ve İrlanda gibi ekonomisi hızla gelişen bazı ülkelerde vergi yükünün, 1995 yılına oranla 2000 yılında azaldığı görülmüştür. % 10 oranıyla Türkiye, vergi yükünün inanılmaz hızlı bir oranda artışına sahne olmuştur. Bu durum kamu sektöründeki mali dengesizliğin, bütçede vergi oranlarındaki artışlar ile finanse edilmesi gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye de GSMH daki borç stoğu oranı % 100 den küçük değildir ve tüm vergiler neredeyse sadece faiz ödemelerine gitmektedir. Bu nedenle Türkiye de kamu sektörünün yenilenmesi girişimleri devam etmektedir. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 13

GSMH nın % 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 Vergi gelirleri 13.8 15.0 16.1 17.2 18.9 21.1 22.5 21.8 Vergi dışı gelirler 1.1 1.1 1.4 2.3 2.4 2.8 4.2 4.0 Diğer gelir ve fonlar 2.6 1.8 1.8 2.1 2.3 2.2 1.9 1.0 T O P L A M 17.5 17.9 19.3 21.6 23.6 26.1 28.1 26.8 GSMH nın % 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 Cari harcamalar 21.95 26.45 27.39 29.18 35.88 37.19 45.66 42.30 İç ve dış faiz 7.33 10.00 7.75 11.54 13.69 16.27 23.27 18.97 ödemeleri Transfer 12.42 16.16 15.72 17.62 22.19 24.38 31.72 28.41 harcamaları Yatırımlar 1.31 1.70 2.18 1.87 1.97 1.97 2.35 2.52 T O P L A M 43.01 54.31 53.04 60.00 73.73 80.00 103.0 92.00 Konsolide bütçe - 4.0-8.3-11.4-10.5-16.4-14.7-11.4-11.3 açığı Türk bütçe sisteminde, reel harcamalar cari ve yatırım harcamalardır. Toplam kamu sektörü harcamalarının GSMH ya oranı 2001 yılı sonu itibariyle % 47.6 dır. Aynı yıl transfer ödemelerinin tüm kamu sektörü içindeki oranı % 52.4 den % 58.9 a yükselmiş ve GSMH ya oranı % 22.3 ten % 28 e yükselmiştir. Bu artışın başlıca nedeni, özellikle 1998 den sonra faiz ödemelerinin kamu sektörü gelirlerinden daha hızla artmasıdır. 2001 de bütçede faiz ödemeleri % 50 nin üzerinde ve GSMH ya oranı ise % 23 olmuştur. Bu oran 2002 de % 18 dir. Vergi gelirleri hükümetin işlerini yürütmesi için gerekli harcamalara yetmeyince kamu sektörü açısından yeni vergiler vazedilmesi hükümet için geçerli bir mekanizma haline gelmiştir. Aynı zamanda KİK harcamaları, sosyal güvenlik kurumları, yerel yönetimler ve özel fonlar da bunların üzerine eklenince bu açıkğı artmakta ve özellikle iç borçlanma toplam borç stoğunun hızla yükselmesine yol açmaktadır. 2001 yılı sonunda borç stoğu yaklaşık 80 milyar dolar olmuştur. Bunun % 14.5 ini sabit faizler, % 49.9 unu değişken faizler ve % 35.6 sını da kur farkı güvencesi oluşturmaktadır. Mali Yapı ve Ödeme Mekanizması Türkiye de ana mali otorite, bir şirket gibi çalışan Merkez Bankasıdır. Mali politikaların uygulanması, para arzının düzenlenmesi ve bankalara kredi verilmesi gibi görevlerinin yanı sıra banknot basılması sorumluluğu da bu kuruma aittir. Bu görevler para politikalarının aletleridir. Mayıs 2001 yılında kabul edilen Merkez Bankası Kanunua göre, Bankanın sorumluluklarından bir diğerini de fiyat istikrarını korumak oluşturmaktadır. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 14

24 Ocak 1980 sonrasında Yapısal Uyum Programı doğrultusunda, Türk ekonomi ve bankacılık sektörü kapsamlı değişikliklere konu olmuştur. Uygulanan ekonomik politikalarla mevcut kısıtlayıcı hükümler kaldırılmış ve rekabetçi bir ekonomik ortam yaratılması başarılmıştır. Türk ve yabancı bankaların Türk mali piyasalarına giriş çıkışlarının serbest hale getirilmesi ve faiz oranlarının liberizasyonu bankacılık sektörünü kamçılamıştır. Liberizasyon sürecinin sonucunda yeni bankaların sektörde ortaya çıkması kamu sektörünün ekonomi üzerindeki yükünü azaltmıştır. Tüm bankalar sundukları hizmetler ve teknolojik açıdan rekabet içinde olmuşlar ve elekronik bankacılığa geçerek kalitelerini yükseltmişlerdir. 2000 yılına kadar bankaların denetimi Hazine ve Merkez Bankası tarafından yapılmaktaydı. 2000 yılında bu görev için otonom bir organ oluşturuldu. Oluşturulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) na, Bakanlar Kurulunca kabul edilen 4389 no.lu kararname ile mali ve idari özerk verilmiştir. Kurulun bağımsız karar alma yetkisi ve yüksek denetleme yetkisi vardır. Uluslararası bankacılık standartlarına ulaşılması için Kuru, sermaye ehliyeti, risk yönetimi, döviz durumu, bağımsız denetleme ve konsolide mali tablolar açısından tamamen yeni uygulamalarda bulunmaktadır. Bunlara ilave olarak, bankacılık sektöründeki kamu sektörü etkisini giderek azaltmak, özelleştirme ve bankaların ticarileştirilmesi hedefi doğrultusunda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bu dönemde bir kamu bankası olan ve emlak sektöründe faaliyette bulunan Emlak Bank, özelleştirilmiştir. Aralık 2001 Aralık 2002 Aralık 2003 Banka Şubeler Banka Şubeler Banka Şube Ticaret bankaları 46 6.889 40 6.087 36 5.946 Kamu bankaları 3 2.725 3 2.019 3 1.971 Özel bankalar 22 3.523 20 3.659 18 3.591 Fondaki bankalar 6 408 2 203 2 175 Yabancı bankalar 15 233 15 206 13 209 Mevduat Kabul 15 19 14 19 14 17 Etmeyen Bankalar Kamu Bank. 3 4 3 4 3 4 Özel Bank. 9 12 8 12 3 4 Yabancı B. 3 3 3 3 3 3 T O P L A M 61 6.908 54 6.016 50 5.963 Türkiye uluslararası piyasalar ve AB ile mali entegrasyonu arzulamaktadır, bu nedenle hala bankacılık sektöründe reform uygulamalarına devam etmektedir. 2003 yılı itibariyle sektörde aktif değerlerin toplamı 120 milyar dolardır. Bugün Türk bankacılık sektörü mali ve kurumsal yapıları itibariyle önemli bir seviyeye yükselmişlerdir. Geçmiş yıllarda, yüksek teknolojik üretim ve hizmetleri artış safhasında iken, bankalar bazı yeni uygulamalar başlatmıştır; çağrı merkezleri, internet bankacılığı ve Müşteri Temsilcilikleri gibi. 2003 yılı sonu itibariyle, sektörde toplam 50 banka faaliyet göstermektedir, bunların şube sayısı 5963, personel miktarı ise ülke çapında 123,243 tür. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 15

Sigortacılık Sektörü Yerli ve yabancı sigorta şirketlerinin Türk piyasasına giriş izni 1990 yılında çıkartılmış yeni bir kanunla düzenlenmiştir. Bu kanuna göre, eski sistem yerine elastıki, liberal bir sigorta prim sistemi ( uzun dönemli sağlık sigortaları, hayat ve zorunlu sigortalar hariç) getirilmiştir. Bu, geçen yıllara kıyasla sektörü harekete geçirmiş ve yüksek bir gelişme performansına ulaştırmıştır. 2001 de Türk sigortacılık sektörü 2,052 milyon dolar değerinde prim yaratmıştır (bunun 378 milyon doları hayat sigortasıdır). Öte yandan sektör, ödenen 1,232 milyon dolar tutarındaki tazminatlar vasıtasıyla ekonomiye katkı sağlamıştır. 2001 yılı itibariyle Türkiye de 64 sigorta şirketi ve 11 değişik branşta faaliyet gösteren 4 reasürans firması mevcuttur. Sigorta sektöründe 15 000 sigortacı çalışmaktadır. EKONOMİK ARKA PLAN Enerji Türkiye nin başlıca enerji kaynakları; kömür, linyit, petrol ve doğal gazdır. Hidroelektrik ve jeotermal kaynaklar, odun, hayvan/bitki artıkları, güneş ve rüzgar enerjisi de alternatif kaynaklar olarak ayrıca kullanılmaktadır. Elektrik enerjisi ikincil enerji kaynağıdır. Ekonomik gelişmeler, gelişen ve çeşitlenen sinai faaliyetler ve değişen demografik yapıya paralel olarak son 40 yıl içinde birincil ve ikincil enerji kaynakları tüketim miktarlarında önemli değişimler gözlenmektedir. Bu dönemde birincil elektrik tüketimi yıllık % 4.5 oranında ve elektrik tüketimi ise % 10 oranında artış göstermiştir. 2000 yılında birincil elektrik tüketimi bir önceki yıla kıyasla % 4.7 oranında artarak 82.2 milyon tona ulaşmıştır. Bu kişi başına elektrik tüketiminde 1259 kilogram petrole eş değerdir. Birincil enerji kaynaklarının azalması hızlandıkça, kömür ve doğal gaz tüketiminde artış, ancak petrol ürünleri, linyit ve hidroelektrik enerji kaynakları tüketiminde azalış gözlenmektedir. 1996-2000 döneminde, birincil enerji üretimindeki artış % 1.3 düzeyinde sürmektedir. Enerji arzında azalma meydana geldiğinde yetersiz enerji kaynakları ithalat yolu ile karşılanmaktadır. Bugün enerji talebi % 66 oranında dış kaynaklardan karşılanmaktadır. Dışarıdan sağlanan enerji kaynaklarının önemli bir oranını petrol oluşturmaktadır. Son yıllarda doğal gaz tüketiminde inanılmaz bir sıçrama göstermiştir. 2000 yılında elektrik enerji üretimi toplamı 27,264 MW ve ortalama üretim kapasitesi 125 milyar kolavat-saattir. Elektrik üretiminde hidroelektrik santrallerin oranı % 24.7, linyit santrallerinin oranı % 27.5 ve doğal gaz santrallerinin oranı ise % 37 dir. 2000 yılında elektrik tüketimi % 8.3 oranında artarak 128.3 milyar kilovat-saate ulaşmıştır. Kişi başına tüketim miktarı 1,963 kilovattır. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 16

2005 te birincil enerji ihtiyacının 115.2 milyon ton ve 2010 yılında ise 153 milyon ton petrole eşdeğer olması beklenmektedir. Aynı şekilde elektrik ihtiyacının da 2005 te 195.5 milyar kilovat-saat ve 2010 da 286.6 milyar kilovat-saat olması beklenmektedir. Türkiye çok çeşitli enerji kaynaklarına sahiptir. Kömür, linyit, asfaltit, ham petrol, doğal gaz kaynakları ve uranyum ve toryum gibi bazı fosil rezervleri ile hidroelektrik, jeotermal, güneş, dalga ve biomass gibi yenilenebilir ve tükenmez enerji kaynakları vardır. Fosil kaynakları ülke için yetersiz olmakla birlikte kömür, jeotermal ve hidroelektrik enerji potansiyeli, dünya kaynaklarının % 1 ini oluşturmaktadır. Ulaştırma ve Haberleşme Sektörü Ulaştırma ve haberleşme sektörü % 27.2 oranı ile kamu sektörünün en büyük yatırım payına sahiptir. Sektörün GSMH içindeki payı ise % 16 dır. Mal ve hizmet ulaşımının % 90 ı karayolu ile yapılmaktadır. Demiryollarının oranı % 3.5, denizyollarının oranı % 4.5 ve boru hatlarının oranı ise % 2 dir. Yurt içi ulaşımın % 95 i kara taşımacılığı oluşturmakta, yurtdışı yolcu taşımacılığı hava taşımacılığı vasıtasıyla yapılmaktadır. Kargo taşımacılığı deniz taşımacılığının önemli bir oranını kapsamaktadır. Kara Taşımacılığı Türkiye de karayollarının toplam uzunluğu 63,167 kilometredir. Son yıllarda otoyol ağı etkileyici bir biçimde genişlemiştir. 2001 yılı sonunda Türkiye de otoyol uzunluğu 1851 kilometreye ulaşmıştır. 31,376 km. uzunluğunda karayolu, 29,940 km. uzunluğunda tali yol bulunmaktadır. Son yıllarda uluslararası kara taşımacılığına bağlı olarak Türkiye önemli döviz kazanmaktadır. Bu tali sektörden sağlanan toplam gelir yıllık 15.2 milyon dolar civarındadır. Uluslararası ticaretin büyük çoğunluğu kara taşımacılığı vasıtasıyla yapılmaktadır. ((toplam ihracat değerinin %46 sı ile ithalat değerinin % 39 u, 1999 yılında kara taşımacılığından elde edilmiştir) Buna paralel olarak Avrupa daki taşıma filosu içinde en büyüğü Türkiye ye aittir. Yüksek değerde malların çoğu kara ve hava taşımacılığı ile yapılmakta, ancak düşük değerdeki mallar ve ham madde taşımacılığı ise deniz yolu ile gerçekleşmektedir. Demiryolu taşımacığı ise sınırlıdır. Deniz Taşımacılığı Uluslararası kargo taşımacılığında deniz taşımacılığı hakim durumdadır. Anadolu da 6480 km. Trakya da 786 km ve adalarında ise 8333 km sahil uzunluğuna sahip bulunan Türkiye, ihracatının % 72 sini ve ithilatının % 95 ini deniz taşımacılığı vasıtasıyla yapmaktadır. Şehirlerarası taşımacılğın% 3 ü de deniz yolu ile yapılmaktadır. Türk Deniz Taşımacılık Filosunda 3157 gemi mevcuttur, bu miktarın 87 si kamu sektörüne aittir. Türk filosunun ortalama yaşı 18.86 dır. Hava Taşımacılığı Uzun süre bir tekel durumunda bulunmuş olan Türk Hava Yolları (THY) 1933 te kamu sektörünce kurulmuştur fakat 1956 yılından beri yabancı ve yerli sermayeye sahip bir REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 17

şirket durumundadır. 1990 da özel sektörün de girmesine izin verilmesinden sonra THY tekel durumundan çıkmış ve başka havayolu firmaları da sektöre dahil olmuştur. Özel havayolu firmalarının gelişimi Türkiye turizminin gelişimine paralel bir seyir izlemiştir. THY, dünyanın en genç hava filolarından biridir. 2001 yılı itibariyle 70 yolcu ve 1 kargo uçağı dünyada 103 merkeze uçmakta ve 11 000 personele sahip bulunmaktadır. Demiryolları Devlet Demiryolları (TCDDY) Genel Müdürlüğü 10,940 km uzunluğundaki demiryolu ağı vasıtasıyla yolcu ve yük taşımacılığını yürütmlektedir. Bu ağın % 97 si tek hatlıdır. Demiryollarının 2122 km.si elektronik, 2550 km.si işaretle çalışmaktadır. 2000 yılı itibariyle demiryollarının % 2 si yolcu, % 6 sı ise kargo taşımacılığı payına sahiptir. Ayrıca bu hatlar en kısa uluslararası koridoru oluşturmaktadır. IV no.lu Pan- Avrupa taşımacılık koridoru Türk demiryollarına karşılık gelmektedir. Boru Hatları Türkiye de ilk boru hattı 1966 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından Batman-Dörtyol (İskenderun Körfezi) arasında yapılmıştır. Bu hat aynı zamanda Diyarbakır daki Shell ve Mobil üretim alanları ile de ikincil boru hattı olarak irtibatlandırılmıştır. Irak ham petrolünü İskenderun Körfezine ulaştırmak amacıyla 1974 yılında kurulan BOTAŞ, 1987 yılında doğal gaz ihracatı, pazarlaması,satış ve taşımacılığı amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır. 2 Mayıs 2001 tarihinde çıkartılan Doğal Gaz Piyasası Kanunu BOTAŞ ın tekeline son vermiştir. Böylece doğal gaz piyasası rekabete ve üçüncü tarafların katılımına da açık hale getirilmiştir. Irak-Türkiye ham petrol boru hattı, Türkiye nin en önemli boru hattı olup, Kerkük gibi üretim alanlarını İskenderun Körfezindeki Ceyhan Deniz Terminaline bağlamaktadır. Bu arada Orta Asya ve Kafkasya petrolünü Türkiye üzerinden Avrupa ya bağlamayı amaçlayan petrol boru hatları yapımı projeleri mevcttur. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nın 18 Kasım 1999 da İstanbul da yapılan zirvesi sırasında, Türkiye, Türkmenistan, Gürcistan ve Azerbeycan arasında, Hazar petrolünü taşıyacak Türkmenistan-Türkiye- Avrupa boru hattı projesinin gerçekleştirilmesi için bir Hükümetlerarası Deklerasyon imzalanmıştır. Bunun yanısıra Azerbeycan ham petrolünü Gürcistan üzerinden Ceyhan a taşımayı amaçlayan Bakü-Tifllis-Ceyhan boru hattı projesine de başlanmıştır. Bu boru hattının kapasitesi 50 milyon ton olup toplam uzunluğu 1730 km. dir. Ayrıca Azerbeycan-Türkiye doğal gaz boru hattı projesi de planlama aşamasındadır. Doğal gaz ikmal kaynaklarını çeşitlendirme politikası doğrultusunda, 8 Ağustas 1996 da Doğal Gaz Alım Satımı Anlaşması imzalanmıştır. Buna göre 22 yıl süresince İran dan Türkiye ye yıllık 10 milyar metre küp doğal gaz taşınacaktır. 2007 de 10 milyar metre küplük bir miktara ulaşılacağı beklenmektedir. Öte yandan 1997 de Rusya ile Mavi Akım Projesi adı altında bir alım satım anlaşması imzalanmıştır. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 18

Buna göre Karadeniz in 2150 metre altından geçecek 390 km.lik ikili boru hatları ile 16 milyar metre küp doğal gaz taşınacaktır. Haberleşme Türkiye ye daha etkin bir haberleşme hizmetine ulaştırmak amacıyla Türkiye posta ve telekomünikasyon hizmetleri ayrılmıştır. Türkiye Posta Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon Şirketi kurulmuştur. Türk Telekomünikasyon Şirketinin özelleştirilmesi son yıllarda hızlandırılmıştır. Türkiye de en yüksek teknolojiyi kullanarak mobil haberleşme hizmetini yerine getiren 3 özel GSM operatörü faaliyette bulunmaktadır. Türkiye, 1994 yılında Fransız Aerospatiale Firmasınca üretilen Türksat 1 B haberleşme uydusunu uzaya göndermek suretiyle uydu haberleşme sistemini geliştirmiştir. Bunu 1996 yılında Türksat 1 C uydusu izlemiş ve Ankara yakınlarında 2 kontrol istasyonu kurulmuştur. Şubat 2001 de faaliyete geçmiş bulunan üçüncü uyduyu kontrol etmek üzere, % 75 i Türk Telekomünikasyon Şirketine % 25 i Alcatel Spacecom a ait Eurasiasat Şirketi kurulmuştur. 2001 yılı itabariyle Türk kablo TV nin 1 milyon abonesi mevcuttur. 15 milyon civarındada cep telefonu abonesi vardır. Ayrıca değişik tipteki bilgisayar ve terminal arasındaki haberleşmeyi geliştirmek üzere Turpak Network kurulmuştur. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasındaki haberleşmeyi yoğunlaştırmak üzere Avrasya Postalar Birliği kurulmuştur. Birliğin ilk kongresi 5-7 Haziran 2001 de İstanbul da toplanmıştır. Reel Sektör Sanayi Sektörü 1963 ten itibaren uygulanagelmekte olan beş yıllık kalkınma planları doğrultusunda, Türk ekonomisinin ana hedefi yüksek büyüme oranı ve sanayi sektöründe yapısal değişiklikler gerçekleştirmektir.benimsenen bu politikalar 1980 öncesi ve sonrası değişik sonuçlar doğurmuştur. 24 Ocak 1980 de devreye sokulan Ekonomik İstikrar Programı ve başka tedbirler ekonomi politikalarında reform sürecini başlatmıştır. Bu program ile, mali alanda, uluslararası ticarette ve döviz politikalarında devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirilmiştir. İç talebi karşılayacak ithalat ın yerine ihracat yoluyla açık ekonomi anlayışı geçmiş ve değişim başlatılmıştır. Türk sanayiinin gelişmesi ve dünya piyasaları ile entegrasyonu için serbest bölgeler ve uluslararası fuarlar etkin kılınmıştır. Sanayiinin iyileştirilmesi girişimlerinin sonucu olarak toplam ihracat içinde sinai ürünlerin oranı 1980 de % 36 iken 2003 de % 92.7 ye yükselmiştir. Endüstriyel büyümeminin güdüsü muhakkakki özel sektörün rolünün ve dinamizminin artması olmuştur. Son yıllarda özelleştirme girişimlerinin hızlanması, hiç şühesiz Türk sanayiinde yapısal islahat açısından direk olumlu etkiler yaratmıştır. Bunun da ötesinde kamu sektörünün sinai yatırımlarında da azalma meydana gelmiştir. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 19

Bütün bunlara ilave olarak verimlilik artışı, uluslararası rekabet gücü ve küçük ve orta ölçekli sanayiin katma değeri alanlarında da gelişmeler sağlanmıştır. Türk sanayiinin yıllık büyüme oranı (The annual growth rate of Turkish endustry) 12% 10% 8% 6% 4% 2% 0% -2% 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003-4% -6% -8% -10% Son yıllarda organize sanayi bölgeleri yapımı ve geliştirilmesi ile küçük sanayi siteleri yapımı ve yurt sathına yaygınlaştırılması ağırlık kazanan girişimlerden olmuştur. 349 küçük sanayi sitesindeki işyerlerinin toplam sayısı 2001 yılında 81,453 e ulaşmıştır. 16,139 hektar da inşa edilen organize sanayi bölgelerinin sayısı 65 olmuştur. 2001 yılı GSMH kompozisyonu incelendiğinde, sınai üretimin oranının % 25.6 ya ulaştığı göze çarpmaktadır. 2000 ve 2001 yılında meydana gelen ekonomik krizler, faiz oranlarının ve enflasyonun yükselmesi, döviz kurunda dalgalanmalar ve ekonomik ortamda kaos gibi sonuçlar doğurmuştur. Bu durum sanayi üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Bu gelişmeleri takiben Mayıs 2001 de Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı devreye sokulmuştur. Bu çerçevede reel sektörde, dolayısıyla sanayide bir çok tedbir öngörülmüştür. 2000 yılında sınai üretim % 8.8 oranında artmış, 2001 krizini müteakip üretim % 8.6 ya düşmüştür. 2000 yılında kapasite kullanım oranı % 75.9 iken 2001 yılında bu oran % 71.1 olmuştur. Üretimde azalmanın gerçekleşmesi ve 2001 devalüasyonu sonrasında toplam ithalat içinde sanayiinin payı 39 milyar dolar ile % 96.4 ten % 25.3 e düşmüştür. Aynı yıl sınai üretim ihracatı % 12,1 oranında artarak 28.9 milyar dolara yükselmiştir. AB ülkelerinin payı, toplam ihracatın % 51.6 sı ve toplam ithalatın % 44.6 sıdır. Türkiye nin dünya piyasalarına entegrasyonu çabaları bütün hızıyla sürmektedir. Türk sanayii, yatırımları ve özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ortaklıkları ile öncelik elde etmiş bulunmaktadır. Gümrük Birliği Anlaşması da ekonomiye yüksek bir rekabet gücü sağlamıştır. Gıda sanayii ürünlerinin serbest dolaşımı alanında AB teknik kodifikasyonları ve Ortak Ticaret ve Rekabet Politikaları doğrultusunda birçok yapısal değişim gerçekleştirilmiştir. Gıda Sanayi REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 20

Toplam sanayi üretimi içinde gıda sanayinin payı % 20 dir. Katma değerin en büyük bölümü özel sektör tarafından üretilmektedir. Tekstil Sanayi Tekstil sanayii, Türk ekonomisinin gelişmesinde ana direktir. Tekstil ve konfeksyonda Türkiye, dünya piyasasında önde gelen ülkelerden biridir. Türkiye dünya pamuk üretiminde % 85 lik pay ile 6. sırada yer almaktadır. Ülke tekstil ihracatının % 85 i pamuk ürünlerinden oluşmaktadır. Tekstil ürünlerinin % 35-$= ı ihraç edilmektedir. % 60 ile kumaş üretimi tekstil sektöründe en büyük paya sahiptir. Türkiye tüm ülkeler içinde tekstil ihracatında 15. ve kumaş ihracatında 7. sırada bulunmaktadır. AB ülkeleri içinde de aynı konuda 6. ve 2. konumdadır. Türk tekstilinin en önemli müşterileri; Almanya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Rusya Federasyonu dur. Tekstil sektöründe özel sektörün payı % 95 e varmaktadır. Sektörde toplam 2.5 milyon kişi istihdam edilmektedir. Deri ve Deri Ürünleri Sanayii Üretim ve ihracat bakımından deri ve deri ürünleri Türkiye nin en önemli sektörlerinden biridir. Özellikle İstanbul-Tuzla, Tekirdağ-Çorlu Organize Deri Bölgelerinin ve İzmir-Menemen Deri Serbest Bölgesi nin faaliyete geçmesi ham deri işleme kapasitesinin artmasına yol açmıştır. Bu bölgeler ve özellikle İzmir-Menemen Bölgesi yerli ve yabancı yatırımcılara cazip fırsatlar sunmaktadır. Deri ve deri ürünleri sektörü imalat sektöründe % 1.1 paya sahiptir ve toplam sanayi içindeki istihdam oranı da % 1.5 tir. 210 milyon dolar değerindeki ihracat hacmiyle bu sektör ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Kimya Sanayii Sanayi sektöründe kimya sanayii % 5.5 lik bir paya sahiptir. Giderek gelişmekte olan sektör diğer bir çok sektöre de girdi sağlamaktadır. 2000 yılı ihracat değeri 1,382 milyon dolardır. Türkiye de 270 i büyük boyutta olmak üzere toplam 970kimyasal firma mevcuttur. Otomotiv Endüstrisi Türk otomotiv endüstrisinin başlangıcı 1950 lere kadar uzanmaktadır. 1954 yılında askeri jip ve van üretimi başlamış ve ticari kamyon ve otobüs üretimine geçilmiştir. İlk otobüs üretimi 1966 yılında olmuştur. Otobüs üretimi OTOSAN tarafından başlatılmış ve TOFAŞ ve RENAULT yatırımları ile giderek gelişmiştir. Türkiye de f aaliyet gösteren 15 otomativ firmasının 10 u Avrupa ya aittir. 2001 yılında 270,685 araç üretilmiştir, bunun 175,000 i otomobil, 95,000 i ticari araçtır. Aynı yıl 195,715 araç satılmış ve 9000 i ihraç edilmiştir. 2001 yılında otomativ sektörünün birincil ve ikincil üretimi ihracat değeri 2.7 milyon dolar değerindedir. Birincil ihracat pazarları Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Romanya, Mısır ve Rusya Federasyonu dur. REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 21

Sektör açısından en önemli olgu iyi kalifiye insan gücüne sahip olmasıdır. Sektörde doğrudan ve dolaylı çalışanların sayısı 500 000 dir. Elektronik Sanayii Enformasyon ve haberleşme teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak Türkiye de en çok gelişen ve inkişaf eden sanayilerden biri de elektronik sanayiidir. Son yıllarda, bilgisayar, telekomünikasyon ve tüketimi yan sektörlerinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Türk Elektronik Sanayyi Birliği verilerine göre, sektörün 2000 yılı üretimi 2.9 milyon dolar değerinde üretim yapmış ve toplam 1.4 milyar dolar değerinde ihracata ulaşmıştır. İhracatın % 62 sini tüketim araçları oluşturmaktadır. Bu tali sektörde renkli TV önemli bir kategoriyi oluşturmaktadır. 2000 yılında 844.4 milyon dolar değerinde renkli TV ihracatı gerçekleştirilmiştir. Dayanıklı Sanayi Malları Endüstrisi Yerli talebin giderek artmasının bir sonucu olarak beyaz eşya sektörü canlı bir döneme girmiştir. 2000 yılı sektörün zirve yıllarından biridir; buzdolabı ve çamaşır makinesi talebi 1.5 milyon ve bulaşık makinesi ile fırın talebi 500.000 olmuştur. Sektör önemli bir teknolojik gelişme yaşamaktadır ve gerek pazarlama gerekse hizmet gücü açısından dünya pazarlarında rekabetçi bir güce kavuşmuş bulunmaktadır. Sektör 1999 yılından beri net ihracatçıdır ve 2001 yılında 600milyon dolar değerinde ihracat gerçekleşmiştir. Kuyumculuk Türkiye nin köklü bir kuyumculuk-mücevherat geleneği vardır. Kanuni Sultan Süleyman devrinde İstanbul dünyanın mücevher merkezidir. Bugün de mücevher alanında Türkiye haklı bir şöhret edinmiştir. Telkari, Savat ve Hasır gibi bazı özel Türk motiflerine ilgi büyüktür. Türk ihracat pazarından yeni olmasına karşın mücevher sektörü son yıllarda iyi bir duruma gelmiştir. 1995 yılında mücevher üretimi 60 milyon dolar iken 2000 yılında 394 milyon dolara yükselmiştir. Mücevher üretiminin büyük bir bölümü gümüş ürünleridir. En önemli ihracat pazarları ABD, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, İtalya ve İsviçre dir. Bu ülkelere yapılan ihracat Türk mücevher üretiminin % 80 ini oluşturmaktadır. Tarım Sektörü Türkiye tarım ve hayvancılık alanında komşu ülkelere kıyasla üstün bir konuma sahiptir ve tarımsal üretim bakımından kendi kendine yeten nadir ülkelerden biridir. Toprak büyüklüğü bakımından Türkiye dünyanın en geniş ülkelerinden biridir. Toprakların % 16 sı çayır ve mera, % 26 sı orman ve % 25 i de tarım arazisidir. Tarım topraklarının toplamı 1940 yılında 14.8 milyon hektar iken 2000 yılında 26.5 milyon hektar olmuştur. Tarımsal arazinin % 83.5 inde kuru tarım, geri kalanında ise sulamalı tarım yapılmaktadır. 2000 yılı verilerine göre toplam tarımsal üretimin % 68.3 ü bitki üretimi, % 25.7 si hayvancılık, % 2.7 si ormancılık ve % 3.3 ü ise su REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 22

ürünleri üretimi (aquaculture) ne hasredilmiştir. Bitki üretimi hasadını oluşturan meyve, sebze üretiminin oranı ¾ olup tahıllar, tüm bitki üretiminin başında gelmektedir. 2000 yılı itibariyle Türkiye; fındık, incir ve kaysı üretiminde birinci sırada, sebze, üzüm ve tütün üretiminde dördüncü, buğday ve pamuk üretiminde ise yedinci sırada bulunmaktadır. Son yıllarda, sulamalı ekim ve buna ilişkin altyapı gelişimine olan devlet desteği, Türk tarımının gelişmesi üzerinde olumlu bir etki yapmıştır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz Güneydoğu Anadolu Projesi (SAP) dir. Bu proje ile tarımsal üretimde,- özellikle pamuk, baharat, pirinç, yağlı tohumlar ve pamuk üretiminde- korkunç bir çeşitlenme ve artış beklenmektedir. 1980 de GSMH içinde tarım sektörünün payı % 26.1 dir. Bu oran azalmış ve 2001 yılı sonunda % 14 e gerilemiştir. İstihdam açısından tarım sektörünün payı % 42 dir. GSMH içinde tarım sektörünün payının azalması, tarımsal üretimin düştüğü anlamına gelmemekte fakat, sanayileşmeye yönelik politikaların benimsenmesiyle milli hasıla içinde sanayi sektörü payının arttığını göstermektedir. Gerçekten de sanayi sektöründeki gelişmelere paralel olarak, tarım sektöründe de modern teknolojiler ve yeni tarımsal yönetim teknikleri geliştirilmektedir. 2001 yılı içinde tarımsal ürünler ihracatı 4.5 milyar dolardır. 2001 yılında GSMH nın % 12.9 unu tarım ve % 25.3 ünü sanayi sektörü oluşturmaktadır. 2001 yılında tarımın payı % 6.1 ve sanayinin payı da % 7.5 oranında azalmıştır. Tarım sektöründe yıllık büyüme 12% 10% 8% 6% 4% 2% 0% -2% 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003-4% -6% -8% 1999 Helsinki Zirvesi ile başlayah süreç ile Türk tarım sektörü Avrupa Birliğig müktesebatı doğrultusunda yenilenmiştir. Bu çerçevede 2001 yılında Müstahsil (Yetiştirici) Kayıt Sistemi getirilmiş ve 2.3 milyon müstahsil kayıt yaptırmış, bunlara 1.2 katrilyon TL karşılığı kredi Gelir Desteği fonundan sağlanmıştır. Ayrıca Tarımsal Destek ve Rehberlik Kurulu kurulmuştur. Yetkililer tarımsal faaliyetlerin, Kurul tarafından yaratılan gelirler vasıtasıyla tek bir organ tarafından düzenlenmesini, REGIONAL ECONOMIC WORKING GROUP 23