ÇOCUKLARDA SAYGI EĞİTİMİ YAZ AYLARINDA BESLENME KARNEYİ NASIL DEĞERLENDİRMELİ? YÜKSEK IQ HERŞEY DEMEK DEĞİLDİR



Benzer belgeler
SAĞLIKLI BESLENME. AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Sağlıklı Yaşam Merkezi Dyt. Melda KANGALGİL

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

ÇOCUKLARDA BESLENME. Dr.Belkıs Kütük Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Liv Hospital Ankara

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT İLKÖĞRETİM OKULU Sağlık Bülteni-1. YETERLİ ve DENGELİ BESLENME. PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÖLÜMÜ

Emzirme dönemindeki beslenmeniz en az hamilelikte beslenmenize dikkat etmeniz kadar önemlidir.

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

1- Süt ve Sütten Yapılan Besinler

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

DENGELİ BESLENME NEDİR?

Yeterli ve Dengeli Beslen!

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

Çocuklarda gerek iştahsızlık, gerekse besini reddetme ya da seçici davranma gibi yeme sorunları, büyük ölçüde psikolojik nedenlerle ortaya çıkar.

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Uzm.Dyt. Rukiye BOZBULUT GAZİ ÜN. TIP FAK. HASTANESİ ÇOCUK ENDOKRİNOLOJİ BİLİM DALI

SAĞLIKLI BESLENME VE MENÜ PLANLAMA BİLKENT ÜNİVERSİTESİ KAFETERYALAR İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ

Dengeli Beslenme. Efe Kaan Fidancı

ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARILARINDA YETERLİ VE DENGELİ BESLENME İLE HAREKETLİ YAŞAMIN ÖNEMİ VE ESASLARI

ALANYA BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONT.MD YETERLİ VE DOĞRU BESLENME KURALLARI

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

VÜCUT BAKIMI VE TEMĠZLĠĞĠ

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

REHBERLİK SERVİSİ. Anne-Babalar Okula Hazır Mıyız?

EMZİREN ANNELERİN BESLENMESİ. Kendiniz ve bebeğiniz için sağlıklı olan gıdaları seçin

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

OKUL ÖNCESİ ÇOCUK BESLENMESİ. Dr. Hülya YARDIMCI

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

İÇİNDEKİLER. Pano Görselleri. Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler. Etkinlikler ve Boyamalar

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLAR

Okul fobisi nasıl gelişir?

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT.

Serinlemek isterken kilo almayın!

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

SAĞLIKLI BESLENME. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

Kanser tedavisi sırasında sağlıklı bir diyet hemen hemen başka zamanlardakiyle aynıdır. Her gün çeşitli gıdalar yemeniz gerekir.

Sağlık ve Sağlıklı Yaşam

TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ. REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

GEBELİK DÖNEMİNDE BESLENME. Dr. Hülya YARDIMCI A.Ü. Beslenme ve Diyetetik Bölümü

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

HASTALIKLARA ÖZEL BESLENME

ÇOCUKLARDA BESLENME PROBLEMLERİ

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu

BESLENME İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

Vitaminlerin yararları nedendir?

OLUMLU/ ETKİLİ EBEVEYN TUTUMLARI. Meral ATEŞOĞLU.

Sağlık deposu meyveler

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

Topluluk içine çıkamayan, yeni tanıştığı bir kişi karşısında aşırı derecede sıkılan, kalabalık ortamlarda kızarıp bozaran pek çok kişi görmüşsünüzdür.

Düzenleyen :Burcu GÜLBAHAR Okul Rehber Öğretmeni

DiYABET VE BESLENME N M.-

ailesinden ilk kez uzun saatler ayrıldığı ve çevresi ile iletişiminin arttığı bir dönemdir.

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

Psikolog Seda BİLGEN IŞIK İÇİNDEKİLER: 1. TIRNAK YEME 2. ÇOCUKLARDA BİLGİSAYAR KULLANIMI 3. SINAV KAYGISI 4. KAYNAKÇA

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

BESLENME REHBERİ BESİN ÖĞELERİ

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

Bireyin bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik ve uyum halidir. Sağlık nedir?

GEBELİKTE YETERLİ ve DENGELİ BESLENME

OKULA BAŞLARKEN OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

YETERLİ DENGELİ BESLENME

1 gr yağ: 9 kilokalori, 1 gr protein ve karbonhidrat: 4 kilokalori, 1 gr alkol 7 kilokalori verir.

KALP DAMAR HASTALIKLARI VE BESLENME

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

Çocukların karnesini elimize aldığımız zaman karnedeki notları görmekten öte bizler, bu çocuklar için neler yaptık? diye düşünmemiz gerekir.

Beslenme: Yeterli ve dengeli beslenme: Besin: hayvansal kaynaklı besinlerdir. bitkisel kaynaklı besinlerdir. Besin öğesi:

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

Çocukluk Çağı Obezitesi

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

GÜNLÜK OLARAK NEDEN YETERLİ MİKTARDA KALSİYUM ALMALIYIZ?

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

HİPERLİPİDEMİ TEDAVİ KILAVUZU VE YAŞAM TARZI ÖNERİLERİ

Diyabette Beslenme. Diyabet

KARNE ALAN ÇOCUĞA NASIL DAVRANILMALI

GAZİANTEP LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ

Kendi sorumluluklarımızı taşımayı öğrendikçe de gelişiriz. Burada karşılıklı bir ilişki söz konusudur.

Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

Sporcu Beslenmesi Ve Makarna. Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Transkript:

İHLAS KOLEJİ BİREYSEL GELİŞİM VE EĞİTİM DERGİSİ İÇİNDEKİLER Sayı 13 ÇOCUKLARDA SAYGI EĞİTİMİ 04 08 HAYIR DEYİNCE KÖTÜ EBEVEYN OLMAZSINIZ! ÇOCUK VE OBEZİTE 12 İMTİYAZ SAHİBİ Hami Koç İhlas Eğitim Kurumları Genel Müdürü GENEL YÖNETMEN Azmi AKSOY GENEL YAYIN YÖNETMENİ Server Gürsoy SANAT YÖNETMENİ Aytekin Karaca YAZ AYLARINDA BESLENME 16 SICAK HAVALARDA ÇOCUKLARI KORUMAK 18 20 ANAOKULU ve ANAOKULUNA UYUM DANIŞMA KURULU Hamdi Özakay Sebahattin Kazaz Müge Kılıç Sıtkı Çelik REKLAM SORUMLUSU Ali Oğuz Çelikörs 0212 639 68 70 YAZI İŞLERİ A. Faruk Levent Esin Özer Şaban Yılmaz Elif Tuğçe Eyikoçak Ahmet Kenar Kübra Hamdioğlu Bahar Engin GRAFİK TASARIM Ozan Gürel KARNEYİ NASIL DEĞERLENDİRMELİ? 28 32 22 YÜKSEK IQ HERŞEY DEMEK DEĞİLDİR ELEKTROMANYETİK TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ? YALNIZ ÇOCUKLAR 40 42 24 26 ÇOCUKLARDA DEPRESYON ÇOCUKLAR NEDEN EBEVEYNLERİYLE BİRLİKTE UYUMAK İSTERLER HAYATI KALİTELİ YAŞAMAK KATKIDA BULUNANLAR Levent Çelik, İsmail Baş 36 ANNENİN ÇOCUĞUN YAŞAMINDAKİ YERİ 44 ANNEME MEKTUP YAPIM DVC Reklam Ajansı 0 212 452 24 90-452 77 68 38 GÜLER YÜZLÜ ÇOCUKLAR 45 FATİH İ FATİH YAPAN ÖĞÜTLER BASKI İhlas Gazetecilik A.Ş. Yenibosna/İstanbul - 0 212 454 35 08 46 AİLE STRES TESTİ YORUM 01

Sayı 13 EDİTÖRDEN Sevgiyi Göstermek... Server GÜRSOY Sevgi, her çirkinlikte bile, bir güzellik görebilmektir. Sevgi, yorulmak nedir, usanmak nedir bilmemektir. Sevgi,nedeni ne olursa olsun, kin beslememek, nefret etmemek, ettirmemektir. Sevgi, incinsen de, kırılsan da, asla küsmemektir. Sevgi, kendini onun yerine koyabilmektir. Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında fark vardır. *** Bir grup genç bilmek istemişler sevgiyi, Bakın göstereyim demiş, bilge kişi. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırmış ve onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da bir metre boyunda kaşıklar. Bilge, bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koşmuş. Peki demişler, gelenler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlarmış ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş bilge kişi, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş, oturmuş sofraya. Bu defa Buyurun deyince bilge kişi, her biri uzun boylu kaşığını daldırıp tasa, sonra karşısındakine uzatarak içirmiş çorbayı. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. İşte demiş bilge, Kim ki sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı, düşünürse, o aç kalkacaktır ve kim kendi dışındakini düşünür ve doyurursa, o da, diğeri tarafından doyurulacaktır şüphesiz. *** Sevgi, kendinden çok başkalarını düşünmektir. Sevgi, yüreğin tüm kapılarını açık tutmaktır... Sevgilerimizle... YORUM 3

Prof. Dr. Nevzat TARHAN «OCUKLARDA SAYGI EĞİTİMİ Saygılı olmak iyi bir insanın taşıması gereken temel ˆzelliklerden birisidir. Saygı, insanın kendi kişiliği ile başkalarının kişiliğinin arasındaki sınırı bilip o sınırı aşmaması, kendi aleyhine dahi olsa başkasının hakkına, hukukuna ˆzen gˆstermesidir. Her anne baba Áocuklarının etrafa ve kendilerine karşı saygılı olmasını ister. Ancak saygının sınırının ne olduğu; kimlere, nereye kadar saygı gˆsterilmesi gerektiği konusunda bazı soru işaretleri olabilir. Saygı ölçütleri kültürden kültüre farklılık gösterir. Bizim kültürümüzde yaşlılara saygı göstermek önemsenirken başka kültürlerde önemsenmeyebilir. Yine bizim kültürümüzde yardımlaşmak, ihtiyacı olanlara bağışta bulunmak çok önemlidir. Fakat örneğin Japonya da yaşayan bir insana yardım etmek, para vermek onun kişiliğine yapılmış bir hakaret ve saygısızlık olarak kabul edilebilir. Saygı ölçütlerini bu kültürel farkları göz önüne alarak belirlemek gerekir. Aynı kültürün içinde de ölçütlerde birtakım değişiklikler olabilir. Zaman içinde değer yargılarında değişmeler görülebilir. Örneğin, itaat kültürü ve otoriteye gösterilen aşırı saygı kişinin özsaygısı aleyhine işlediği için bu konudaki ölçütleri yeniden düzenlemek gerekir. Saygı Eğitiminde Yapılan Hatalar Yukarıda ifade ettiğimiz gibi kültürümüzde itaat ve büyüklere saygı önemli bir yer tutar. Sadece büyüklere değil, nefes alıp veren her şeye saygılı olmak elbette çok güzel bir davranıştır. Ancak bunu özsaygıyı önemsememe noktasına götürmek kendine güvensiz, girişimci olmayan, inisiyatif kullanamayan, de- ğişimi sorgulamayan, zora talip olmayan, yeteneklerini geliştiremeyen insanlar ortaya çıkarır. Baskıcı kültürel özelliklerimiz nedeniyle ailede baba baskısı şeklinde başlayan bu sürece ilerleyen yıllarda toplum baskısı, koca baskısı, kayınvalide baskısı da eklenir. Kişi kendi özsaygısını kaybeder ve kendisini bir çeşit paspas gibi görür. Kendi kişiliğinin sınırlarını bilemeyen, sadece kurallara uymak zorunda hisseden; ama kuralları sorgulamayan bir insan ortaya çıkar. Anne babalar kendi haklarına sahip çıkabilen, silik olmayan, kendine güvenen 4 YORUM

Sayı 13 çocuklar yetiştirmek isterler. Ama hayatın içinde yaşanan olayları alıp incelediğimizde, genellikle o anda sorunu çözmek için çocuğun kendine güvenini zedeleyeceği tavırlar takınıldığını görürüz. İnsanların çoğu başkalarını kırmamak, gücendirmemek için kendi çocuklarını kırar ve çoğu zaman bunun yanlış bir davranış olduğunu fark bile edemez. Çocuklara saygı eğitimini hak duygusuyla birlikte vermeliyiz. Çocuk hem kendi hakkını talep etme, hak arama becerisini kazanmalı, hem de başkasının hakkına zarar vermeme bilincini benimsemelidir. Çocuğa körü körüne itaat alışkanlığı kazandırmak yerine doğru olana, hakka, akla uygun olana saygı alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çocuğun zihninde iyikötü, doğru-yanlış kavramlarının oluşması için ona kuralların nedenleri, gerekçeleri izah edilmelidir. Çocuk kurala anne babası öyle istediği için değil, doğru olduğuna inandığı için uymalı, başka insanlara da bu motivasyondan hareketle saygı göstermelidir. Körü körüne uygulanan kurallarda neyin neden yapıldığı bilinmediği için tutarsızlıklar olacaktır. Aslolan çocukta kalıcı bir davranış değişikliği ve saygı bilinci geliştirmektir. Aksi halde çocuk sadece anne babasının yanında onların istediği gibi davranıp yalnızken canının istediğini yapabilir. Çocuklarda saygı eğitiminde anne babaların tutumları çok önemlidir. Çocukların benmerkezci olduklarını biliyoruz. Benmerkezcilik, çocukların bencilce davranmalarına, hata yapmalarına neden olur. Çocuklar davranışlarının sonucunu düşünmeden hareket ederler. Kendilerini nasıl iyi hissederlerse öyle davranırlar. Çocuk için o anda korkunun gitmesi, incinme ihtimalinin ortadan kalkması, kendini daha iyi hissedebilmesi saygısız bir davranışta bulunması için yeterli nedendir. Davranışının iyi mi, kötü mü olduğunu, uzun vadeli sonuçlarını düşünmez. O nedenle anne baba çocuğa doğru rehberlik yapma görevini yerine getirebilmelidir. Büyükler rehberlik rolünü doğru üstlenebilirlerse çocuk hayatı tanır; nerede, nasıl davranacağını öğrenir. Aileler saygısızlık, haksızlık yapan çocuğa mutlaka müdahale etmelidirler; fakat bunu çocuğa konuyla ilgili farkındalık kazandırarak, yaptığının neden yanlış olduğunu anlatarak yapmalıdırlar. Çocuğun saygısızlık yapmayı bir yöntem haline getirmemesi, huy edinmemesi için çaba göstermek gerekir. Aileler çocuğa saygının sınırlarını iyi çizmeli; nerede, ne yapılacağını öğretmelidir. Gülünecek yerde gülünecek, ağlanacak yerde ağlanacak, saygı gösterilecek yerde saygı gösterilecek gibi zaman kavramını iyi öğretmek gerekir. «ocuklara saygı eğitimini hak duygusu ile birlikte vermeliyiz. «ocuk hem kendi hakkını talep etme, hak arama becerisini kazanmalı, hem de başkasının hakkına zarar vermeme bilincini benimsemelidir. «ocuğa kˆr kˆr ne itaat alışkanlığı kazandırmak yerine, doğru olana, hakka, akla uygun olana saygı alışkanlığı kazandırılmalıdır. YORUM 5

İyilik yapana iyilikle karşılık verilir. Kˆt l k yapana kˆt l k yapmak değil de haksızlık yapmamaya Áalışmak, haksızlık yapmadan hatasını gˆstermek idealdir. «ocuğa sadece iyilere saygılı olmayı değil kˆt l k yapana haksızlık yapmama kaygısını da ˆğretmek gerekir. «ocuklara haklarını ararken saygı sınırları iáinde kalmayı ˆğretmek iáin anne babaların bu konuda da model olmaları gereklidir. İnsanın kişilik gelişiminde sosyal sınırları çizebilmek çok önemlidir. Saygılı Davranarak Hakkını Aramak Saygılı davranmayla hak arama arasındaki sınır önemlidir. Hak aramak illa ki zor kullanmak, şiddete başvurmak değildir. İyilik yapana iyilikle karşılık verilir. Kötülük yapana kötülük yapmak değil de haksızlık yapmamaya çalışmak, haksızlık yapmadan hatasını göstermek idealdir. Çocuğa sadece iyilere saygılı olmayı değil kötülük yapana haksızlık yapmama kaygısını da öğretmek gerekir. Çocuklara haklarını ararken saygı sınırları içinde kalmayı öğretmek için anne babaların bu konuda da model olmaları gereklidir. Kavgacı bir ailede yetişen çocuk ister istemez bunun sorun çözmek için doğru yöntem olduğunu düşünür, öyle hareket eder. Nasıl ki aile içi ilişkilerde haklı olmak yetmiyor, haklı olanın kendisini doğru bir üslupla ifade etmesi gerekiyorsa aynı şekilde sosyal ilişkilerde de kullanılan yöntem önemlidir. İnsanların medeniyet ölçüsünü gösteren en önemli özellik doğru yöntemle hak arama bilinci ve hukuka saygı anlayışıdır. Hukukun geçerli olduğu toplumlarda haksızlığa uğrayan kişi, karşısındakinin boynuna sarılmaz. Hatayı Kabul Edebilmek Günümüzde insanlar arasında yaygın olan bir tavır, kişilerin haksız oldukları, hata yaptıkları durumlarda bunu kabul etmeme eğilimi göstermeleridir. Bu davranışın temelinde hata yapmanın insanın değerini azaltacağı düşüncesi yatmaktadır. Oysa ki hata yapmak çok doğal bir şeydir. Önemli olan insanın hatasını fark edip düzeltmesi ve aynı hatayı bir daha yapmamaya çalışmasıdır. Hiç kimsenin her durumda haklı olması mümkün değildir. Hatalı olduğu halde ben hep haklıyım duygusu içinde hareket eden insan çevresindekileri kendisinden uzaklaştırır. Bazı insanlar teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi zayıflık olarak görürler. Sürekli haklı olduklarını savunma çabası içindedir. Bu davranışın arkasındaki dinamiği araştırdığımızda şunu görürüz: Kendilerinde birtakım eksiklikler gören insanlar kontrolü başkalarına bırakmamak için sürekli haklı olduklarını kanıtlamaya çalışırlar. Daima kendisinin haklı, başkalarının haksız olduğunu kanıtlamaya çalışan kendini beğenmiş kişiler kendilerini yalnızlığa mahkum ederler. Halbuki bir insanın hatasını kabul etmesi kendisine değer katar ve başkaları tarafından daha çok sevilmesini sağlar. Yetişkinlerin bu bilinçte olup hem kendi sosyal hayatlarında hem de aile içi ilişkilerinde özür dilemeyi bilmeleri ve bunu uygulamaları, çocuklarına doğru örnek olma bakımından önemlidir. Hatasını kabul etmek hem hak duygusuna uygun bir davranıştır, hem de kişiye duyulan saygıyı arttırır. 6 YORUM

Psk. Şeyda ÖZDALGA HAYIR DEYİNCE K T EBEVEYN OLMAZSINIZ! Annenin ve babanın ortak tavır alması, birinin hayır dediğine diğerinin evet dememesi, kararlı ve tutarlı davranmaları, Áocuklarının istenen davranışları geliştirmesine yardımcı olacaktır. Hadi bu seferlik izin veriyorum. Al da sus yeter ki! yaklaşımları tutarsız yaklaşımlardır. «ocuğa verilen mesajlar karışır; «ocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamakta g Ál k Áeker. Anne Babaların Çocuk Disiplininde Yapması Gerekenler Nelerdir? Aile üyelerinin belli bir düzene göre yaşaması için oluşturulan disiplin, genel anlamıyla kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin tümüdür. Bu, evin ve ailenin değer, düşünce ve davranışlarına uygun, yapılması ve yapılmaması gereken davranışları içeren önlemler yani bir davranış düzeni demektir. Akşam yatma saati, yeme düzeni, tv seyretme, diş fırçalama gibi durumların sağlıklı ve bilinçli düzenlenmesi kısıtlama engelleme değil, düzenli bir yaşam sistemi kurmaktır. Bazı ailelerin disiplini(düzeni) daha katı, bazılarının ise esnektir. Burada önemli olan bu düzenin nasıl yapıldığıdır. Kuralların yerleşmesini sağ- lamak için davranış öncesi, davranış sırasında ve davranıştan sonra yapılması gerekenler vardır. Davranıştan Önce; l Önleyici açıklama yapmak, kuralları öğretmek (Sokakta ağlayarak bir şey istemesinden ne kadar rahatsız olduğunuzu, nasıl davranması gerektiğini belirtmek) 8 YORUM

Sayı 13 Sorun Sırasında; l Gerçek sebebi anlamaya çalışmak. (Çocuk için sorunu ortaya çıkaran durumun altında bir engellenmişlik ya da başka istek ve ihtiyaçlar olabilir. Annebabasının yanında korku sebebiyle yatmak isteyen çocuk, doyuma ulaşmamış bir sevgi gereksiniminde olabilir.) l Alternatifler sunmak (Makyaj malzemelerinizi karıştırıyorsa ona benzer çocuk malzemeleri almak, ablasının defterini karalıyorsa ona başka bir defter almak) l Duygularınızı belirtmek ( Yemeğini yemediğin zaman üzülüyorum, beslenemediğini düşünüyorum. Arkadaşına vurduğun zaman onun canı yanıyor, çok üzülüyor. ) l Çevreyi, koşulu değiştirmek. (Sokağa çıkar çıkmaz tuvalet ihtiyacını gidermek için tuvalet aramamak için evden çıkmadan önlem almak, yemek zamanında zor yemek yiyorsa yemek öncesinde abur cubur yemesini engellemek ya da yemek saatini değiştirmek) l Örnek olmak (Anne Baba olarak model olmak. Kitap okuma alışkanlığı olmayan ebeveynlerin çocuklarının kitap okumalarını beklemesi, çocuklarının küfürlü konuşmasını istemeyen anne babanın, kendisinin küfürlü, argo konuşması gibi) l Aşamaları öğretmek (Odasını toplama beklentiniz ne kadar gerçekçi? Odasını nasıl toplaması gerektiğini aşama aşama öğretmelisiniz. Arabalar buraya, Legoların kutusu bu, şeklinde yardım etmelisiniz) Sorundan Sonra; l Sonuçları değerlendirmek ( Bak odan toplu olmayınca, aradığın oyuncağı bulamıyorsun. ) l Sonuçları yaşamasına izin vermek (Duvarını boyayan çocuğun, duvarı temizlemesini sağlamak) Annelerin ve babaların bu stratejileri oluştururken ortak tavır alması, birinin hayır dediğine diğerinin evet dememesi, kararlı ve tutarlı davranmaları istenen davranışları geliştirmesine yardımcı olacaktır. Hadi bu seferlik izin veriyorum. Al da sus yeter ki! yaklaşımları tutarsız yaklaşımlardır. Çocuğa verilen mesajlar karışır; çocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamakta güçlük çeker. Deneme ve isyanı körükler, öğrenmeyi ve sorumluluk kazanmayı engeller. En Çok Hangi Hataları Yaparlar? Hata tanımı çocuğun yaşına, mizacına, aile yapısına göre değerlendirilmelidir. Anne babasına 3-4 yaşında tekme atan, ona sen pissin, çöpsün diye kendince öfkesini gösteren çocukla, 9 yaşındakinin benzer davranışları aynı değildir. Ebeveyni rahatsız eden genelde, ağlayarak isteklerini belirtmesi, nedensiz huzursuz ağlaması, arkadaşlarına vurması, ısırması, küfürlü konuşması ev eşyalarına zarar vermesi, tuvalet eğitimini aldığı halde evde yere tuvaletini yapması, bir başkasının yanında farklı davranışlar sergilemesi, yatma saatinde yatmaması, tv nin başından kalkmaması, yemeğini yememesi gibi davranışlardır. Bu hataların devamını sağlayanlar ise ailelerin şu tür yaklaşımlarıdır; l Çocukta görülen istenmeyen davranışın bir süre sonra kendiliğinden geçeceği inancı l Çocuğun anneyi, babayı duymazdan YORUM 9

gelmeye neden olan bıktırıcı tekrarlar ve hatırlatmalar l Konuşmalar, ders vermeler, söylevler l Onaylandığını düşündüren, yanlış davranışı görmezden gelmek l Açık olmayan direktifler ( birbirinizle güzel güzel oynayın ) Çocuğa Hangi Noktada Hayır Denmelidir? Kabul sınırlarınızı aşan durumlarda, davranıştan önce kuralı öğrettiğiniz durumlarda, sık tekrarlanan durumlarda kararlı ve tutarlı hayır denmesi davranışın yeniden düzenlenmesine başlangıç olacaktır. Hayır demek ceza demek değildir. Çocuğa gösterilen bir tavırdır. Hayır çocuğun yaşına, kişilik yapısına ve özel durumlara göre düşünülmelidir.3 yaşında yemeğini üstüne dökmeden yemesi beklenemez. Çocuğa kuralların nedeni anlatılmalıdır. Beklenen davranış açıklanmalı, hangi davranışın, ne zaman beklendiği açık bir dille öğretilmelidir. Kuralların uygulanmasında çocuğa aktif rol ve sorumluluk verilmelidir. Beklendik davranışlar veya ona yakın olanlar ve çabası takdir edilerek pekiştirilmelidir. Bazı İsteklerine Hayır Demenin Yarar ve Zararları Nelerdir? Kısıtlayıcı sınırlar ve aşırı kontrol, denemek ve keşfetmek için çocuğa çok az özgürlük sunar. Tamamen yetişkine ait bir kontrol çocuğun özdenetimi geliştirmesini engeller. Öğrenme ve sorumluluk kazanmayı engeller, çocukta isyanı körükler. Hayır lar çocuklara sınırları öğretmek, elindekilerle tatmin olmasını sağlamaktadır. Sorumluluk ve özgürlüğün aile bireyleri arasında sağlıklı dağılımı söz konusudur. Anne baba ve çocuğun hakları güvence altındadır. Sınırların ihlal edilmesi durumunda nelerle karşılaşacağı, önceden tüm taraflar tarafından bilinir. Ağlayarak oyuncağa ulaşamayacağını bilir. Öğrenmeyi ve sorumluluk kazanmayı arttırır, işbirliğini ve ilişkileri düzenler. inanmaktır. Çocuğun özdenetimini sağlayacak yaklaşımların sonuçları ebeveynin doğru yaptığını gösterecektir. Eğer sorun sürüyorsa ya fazla katı, ya tutarsız ya da sınırsız bir yaklaşım söz konusudur. Çocuğa sınır koymak, yanlış davranışları önlemek, kuralları net ve anlaşılır şekilde öğretmek için ihtiyaç duyulan yöntemleri sağlar. Sağlıklı sınırlar konulduğunda öğütlere, tehditlere, cezalar, rüşvetlere gerek kalmayacaktır. Çocuklar yaşadıkları dünyanın kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaçları vardır. Onlardan ne beklendiğini, insanlarla birlikteyken nerde duracaklarını, ne kadar ileri gidebileceklerini ve çok ileri gittiklerinde nelerle karşılaşacaklarını bilmek isterler. Sınırlar çocukların araştırma yapmalarına yardımcı olur. Neden sonuç ilişkilerine bu şekilde ulaşırlar. Sınırlar ilişkileri tanımlar kim ebeveyn? Kim çocuk? Ve sınırlar güvenlik sağlar. Çocuklar anne babalarından annebaba olmalarını isterler. Anne babalarının sınırları belirlemede kararlı olmalarını ve kendilerine güvenecekleri sınırları sağlamalarını beklerler. l Kararlı ve tutarlı bir tutum sergileyiniz. l Mesajlarınız çocuğu davranışı üzerine olsun. l Doğrudan ve belirgin ifadeler kullanınız. l Normal bir ses tonu kullanınız. l Sonuçlarla yüzleştiriniz. l Sözlerimiz davranışlarımızla desteklenmelidir. Ebeveyn Çocuğun İsteklerini Yapmadığında Suçluluk Psikolojisinden Nasıl Kurtulabilir? Suçluluk psikolojisi yanlış yaptığına 10 YORUM

Tamer MADEN «OCUK VE OBEZİTE G n m zde insanlar yoğun iş temposu, şehirlerdeki kargaşa, ses kirliliği, hava kirliliği, iş stresi, ekonomik şartların yetersizliği ve dengesiz, yanlış beslenme alışkanlığı nedeniyle Áeşitli sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının başında ise geleceğimiz olan Áocuklarımız arasında da oran olarak Áok b y k bir artış gˆsteren, hatta baş edilemez hale gelen obezite (şişmanlık) sorunu gelmektedir. İnsanoğlu için her zaman fiziksel ve duygusal açıdan sağlıklı olmak çok önemlidir. Özellikle sanayi toplumuna geçişten sonra önemini biraz daha artırmış ve bilişim çağında önemi bir kat daha fazlalaşmıştır. Günümüzde insanlar yoğun iş temposu, şehirlerdeki kargaşa, ses kirliliği, hava kirliliği, iş stresi, ekonomik şartların yetersizliği ve dengesiz, yanlış beslenme alışkanlığı nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının başında ise geleceğimiz olan çocuklarımız arasında da oran olarak çok büyük bir artış gösteren, hatta baş edilemez hale gelen obezite (şişmanlık) sorunu gelmektedir. Obezite, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar. Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlar. İnsan hayatını kısaltır ve hayat kalitesini olumsuz bir yönde etkiler. Özellikle son yirmi yılda ülkemizde de bir salgın hastalık gibi yayılmıştır. Türkiye de Her 3 Kadından Biri ve Her 5 Erkekten Biri Şişman Ülkemizde şişmanlığın son on yılda kadınlarda % 65 oranında, erkeklerde % 30 oranında artış gösterdiği görülmüştür. Her üç kadın ve her beş erkekten birinin şişman olması düşündürücü bir durumdur. Şişmanlığın giderek artmasının nedeni fiziksel aktivitelerin azalması, hareketsizliğin giderek artması, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, lezzetli ve yağ içeriği yüksek yiyeceklerle ve fast food türü gıdalarla beslenmenin artmasıyla bağlantılıdır. Çocuklarımızın eğitimde sınav sisteminin getirdiği yoğun tempo ve çalışma nedeniyle okul içi ve okul dışı tüm spor aktivitelerinden geri durması, ders çalışma sırasında atıştırarak beslenme ve bu beslenmede tercih ettiği besinlerin yanlışlığı, fast food beslenmenin önle- 12 YORUM

Sayı 13 nemez yükselişi, organik besinlerin giderek azalması, okul kantinlerinin öğrencilere sunduğu beslenme yanlışlıkları obezitenin tüm hızıyla artmasına neden olmaktadır. Şişmanlıkta Kalıtımın-Genetiğin Rolü Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişmanlık görülmesi 2-3 kat fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocuklarının %80 ninde erişkin yaşta şişmanlık gelişir. Anne veya babadan biri şişman ise çocuklarda %40, her ikisi normal kilolu ise %10 oranında şişmanlık gelişme riski vardır. Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Erkek tipi şişmanlık, yağların karında ve iç organlarda toplanması, vücudun üst yarısının şişmanlığıdır. Kadın tipi şişmanlık, yağların kalça veya uylukta toplanmasıyla oluşan şişmanlık türüdür. Kalp hastalığının, şeker hastalığının, kan yağlarında yüksekliğin daha sık görüldüğü ve mutlaka tedavi edilmesi gereken şişmanlık türleridir. Şişmanlığı anlayabilmek için bel çevresi ölçümü yapılabilir; göbek hizasından ölçülür ki bu erkeklerde 102 cm. kadınlarda 88 cm den fazla olursa risk oluşturur. spor uzmanının vereceği program doğrultusunda yapılmalıdır. Pratik Egzersiz Bilgileri; legzersizi sabah aç karnına yapılmalı. lgöbeğiniz sarkıyorsa, karın hareketleri yaparak kaslarınızı güçlendirin. «ocuklarımızın eğitimde sınav sisteminin getirdiği yoğun tempo ve Áalışma nedeniyle okul iái ve okul dışı t m spor aktivitelerinden geri durması, ders Áalışma sırasında atıştırarak beslenme ve bu beslenmede tercih ettiği besinlerin yanlışlığı, fast food beslenmenin ˆnlenemez y kselişi, obezitenin t m hızıyla artmasına neden olmaktadır. Şişmanlığın Tedavisi 1. Diyet Tedavisi: Diyetler genelde 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde düzenlenir. Fakat ana öğünler kadar önemli olan ara öğünler her zaman ihmal edilir. Kan şekeri, kişi öğününü tükettikten 2-2,5 saat sonra yavaş yavaş düşmeye başlar ve böylece açlık hissi doğar. Buradaki ara öğünlerin amacı da kan şekerinin düşmesini ve açlık duyulmasını engellemektir. Bu nedenle de ara öğünlere gereken önemi verilmelidir. Asıl önemlisi mutlaka ama mutlaka bir uzman diyetisyenle görüşülmeli ve verilen programa uyulmalıdır. 2. Egzersiz: Egzersiz, kuvvet, dayanıklılık ve esnekliğe sahip olmanız demektir. Egzersiz diyetle beraber olmalı ve mutlaka sağlık kontrolü yapıldıktan sonra YORUM 13

zellikle Áocuklarda giderek artan obezite yetişkin yaşlarda daha fazla daha ˆnemli sağlık sorunlarının meydana gelmesine sebep olmaktadır. Unutulmamalıdır ki obeziteyi engelleyen en b y k g c n z dengeli - sağlıklı beslenme ve bilináli egzersiz yapmanızdır. loturduğunuz yerde kol ve bacak hareketleri yapın. lher zaman hızlı tempoyla yürüyün. legzersiz 20-30 dakika 4-5 kez veya 45-60 dakika haftada 2-3 kez yapılmalıdır. Egzersiz İçin Bahanelerimiz; lçok meşgulum lçok zor bunu yapamam legzersize değil rahatlama ve dinlenmeye ihtiyacım var lsportif yapıda birisi değilim lçok yaşlıyım lkendi başıma yapamam lspor kıyafetleriyle güzel gözükmem, yadırganırım Bahane Yok; lalışveriş ve gezmek için vaktiniz varsa egzersiz için de vardır lkolay olan egzersizleri seçin legzersiz Rahatlama ve dinlenmenin en iyi yoludur lyapınıza uygun sporları seçebilirsiniz lyaşın asla bir önemi yoktur lhiçbir zaman tek olmazsınız lrahat kıyafetler seçin 14 YORUM Egzersizin Faydaları; lkalp ve akciğeri kuvvetlendirir lkalp dolaşım sistemini verimli çalıştırır liyi bir fiziksel uygunluğa sahip olmanızı sağlar lkaslarınız kuvvetli, eklemleriniz esnek olur lzinde tutar, straesten uzaklaştırır lkemiklerinizin sağlamlığını korur lsigara ve alkolün bırakılmasında önemlidir Öneriler; Yürüyüş: Her fırsatı değerlendirin, yakın olan okulunuza, marketinize, iş yerinize yürüyerek gitmeyi ihmal etmeyin. Jog (Hafif Koşu): Kendinizi sıkmadan, hız olmadan nefes kontrolünüzü yaparak hafif koşular yapınız. Yüzme: Fırsat buldukça yaz-kış yüzmeye mutlaka gidiniz. Havuz tercihlerinizde hijyene özen gösteriniz. Aşırı Zorlamayın: Egzersizin hangi türünü yaparsanız yapın asla zorlamalardan kaçının. Spor uzmanlarının programını dikkate alın. Açık Alanları Tercih Edin: Mevsime göre spor kıyafeti giydikten sonra açık alanlar en güzel egzersiz alanlarıdır. Özellikle yaz aylarında kapalı mekanlardan uzak durun. 3. Davranış Tedavisi: Davranış tedavisi obezite tedavisinde çok önemlidir. Şişmanların %40-60 ında üzüntü ve sıkıntı zamanında atıştırmalar olur. Hareketsiz bir yaşam obezitenin en önemli kaynağıdır. Günlük hayatta hareketi artırmalıdır. Televizyon ve bilgisayar başında geçen zamanın fazla olması da şişmanlığın önemli nedenlerindendir. Bütün bunların yanında ilaç tedavisi ve cerrahi tedaviler de vardır. Bu tür tedaviler için en verimli önerimiz tabiî ki doktora danışmaktır. Yukarıda belirtilen konular aslında hiç de küçümsenmeyecek aksine özenle üzerinde durulması gereken hususlardır. Özellikle çocuklarda giderek artan obezite yetişkin yaşlarda daha fazla daha önemli sağlık sorunlarının meydana gelmesine sebep olmaktadır. Unutulmamalıdır ki obeziteyi engelleyen en büyük gücünüz dengeli - sağlıklı beslenme ve bilinçli egzersiz yapmanızdır.

Diyetisyen Seçil KENAR YAZ AYLARINDA BESLENME Yaz aylarında sıcaklığın artması ile birlikte v cuttan ter ile ˆncelikle sıvı, potasyum ve sodyum gibi biráok mineral kayıpları olur. Su v cudumuzda, cildin nem ve elastikiyetinin d zenlenmesinde metabolik olaylarda, v cut ısısının dengelenmesinde, v cuttan zararlı maddelerin uzaklaştırılmasında, sel litin ˆnlenmesin gibi biráok hayati v cut işlevlerinde gˆrev alır. Havaların ısınması ile beslenme düzenimiz de değişmektedir. Peki, yazın beslenme alışkanlıklarımız nasıl olmalı, hangi besinlerden fazla tüketmeli, hangi besinleri tüketmemeli ve besinleri hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz. Öncelikle Sıvı Tüketimi Arttırılmalı Yaz aylarında sıcaklığın artması ile birlikte vücuttan ter ile öncelikle sıvı, potasyum ve sodyum gibi birçok mineral kaybı olur. Su vücudumuzda, cildin nem ve elastikiyetinin düzenlenmesinde metabolik olaylarda, vücut ısısının dengelenmesinde, vücuttan zararlı maddelerin uzaklaştırılmasında, selülitin önlenmesi gibi birçok hayati vücut işlevlerinde görev alır. Vücutta fazla su kaybı sonucunda bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri baş gösterir. Özellikle yaz aylarında terleme ile artan sıvı kaybını karşılamak amacıyla günde 2.5-3 l su içilmelidir. Ayrıca yaz aylarında egzersiz ve spor yapılırken kış aylarına göre daha fazla sıvı kaybı yaşanacağı için egzersize başlamadan 15 dk. önce 1-1.5 bardak, egzersiz sırasında ise 10-15 dakikada bir yarım bardak su içmek gereklidir. 16 YORUM

Sayı 13 Ayrıca ter ile kaybedilen minerallerin de yerine konulması açısından ayran da tüketilebilir. Bunun yanında vücudun ihtiyacından fazla su tüketmesinin, böbreklerin zarar görmesine ve vücutta ödem oluşmasına sebep olabileceği unutulmamalıdır. Yağlı, Ağır Gıdalardan Uzak Durun Yaz aylarında sıcakların artması ile besin seçimlerinde dikkatli davranmak gerekmektedir; lkızartmalar, aşırı yağlı gıdalar, sakatatlar yerine ızgara, buğulama, haşlama olarak hazırlanmış, yağı alınmış etleri tercih ediniz. lbağışıklık sistemini güçlendirmek için, zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırmada görevli Omega-3 yağ asitlerini içeren balığı haftada 2 kez tüketiniz. lkışa göre tabaklarınızdaki yemek porsiyonlarını daha küçük tutunuz. lkan şekerinin hızla yükselip, hızla düşmesine sebep olan yağlı, şekerli, ağır tatlıları tüketmek yerine; protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D ve E grubu vitaminlerle birlikte kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller de zengin olan dondurma veya sütlü tatlıları tercih edin. lkarbonhidrat (şeker)kaynağı olarak yağlı, kızartılmış, ağır olan hamur işleri yerine kan şekerinizi daha iyi düzenleyen kepek ekmek, bulgur, kepekli makarna gibi gıdaları tüketiniz. lyağ oranı yüksek gıdalar yerine bağırsakların çalışmasını kolaylaştıran, doygunluk veren salata, tam buğday ekmeği, sebze yemekleri, meyve gibi posalı gıdaları tercih ediniz. lserinlemek için çok tükettiğimiz gazlı, şekerli, kafein içeren içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, soda ve bol su tüketiniz. Fazla tüketilen kafein kalp çarpıntısı, uykusuzluk, huzursuzluk gibi sağlık problemlerine neden olur. sinde ve vitamin-mineral içerikleri yö nünden zengin olan meyve ve sebzeler günde 6-7 porsiyon tüketilmelidir. Son yıllarda vücut için öneminin altının çizildiği antioksidanlardan zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesine yaz aylarında da özen gösterilmelidir. Yeşil biber, maydanoz, çilek, erik gibi meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan C vitamini de antioksidandır. Yumurta, süt ve türevleri, havuç, kayısı gibi besinlerde bulunun A vitamini ve tahin, kurubaklagil, fındık, badem gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunan E vitamini antioksidandır. Özellikle yaz aylarında kolay ulaşabileceğimiz meyve-sebzelerin vücuda yararları: Üzüm: Vücudu zararlı madde etkilerine karşı koruyan, fitokimyasallardan flavonoidleri içeren kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyan üzümü bol bol tüketilebilir. Karpuz: İçerdiği laykopen maddesinin, kansere karşı koruyucu özelliği olduğu bilinen A ve E vitaminlerinden daha etkili olduğu görülmüştür. Yazın tüketimi yararlıdır. Kayısı: İçindeki bet karaton adlı madde hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önler. Bağırsakların çalışmasına yardımcı olur. Bir kayısı ne kadar parlaksa, içindeki beta karoten Bol Meyve-Sebze Tüketiniz Özellikle yaz aylarında meyve-sebze çeşidindeki artışlardan yararlanmak gerekir. Başta kanser, kalp hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları gibi birçok hastalığın önlenmesinde, yüksek posa içeriği ile kan şekerinin düzenlenmesi, kabızlık gibi hastalıkların engellenmeoranı o kadar yüksektir. Domates: Karotenoidlerden özellikle laykopen yönünden zengindir. Laykopenin antioksidan etkisi nedeniyle göğüs, sindirim sistemi, serviks, mesane, deri kanser riskini azalttığı bildirilmektedir. Antioksidan öğeler, tekli oksijenin oluşmasını önleyerek ya da oluştuktan sonra bağlayarak etkinlik gösterir. Biber: Bol miktarda A ve C vitamini içerir Çilek: Bol miktarda A, B1, B2, C ve K vitamini, protein, şeker, meyve asidi, demir, fosfor, sodyum, kalsiyum ve potasyum içerir. Şeftali: Bol miktarda A ve C vitaminlerini içerir. Pektin içeriği yüksektir. Yaz Aylarında İshal ve Besin Zehirlenmelerine Dikkat! Sıcakların artması ile besin zehirlenmeleri ve ishal vakalarında artışlar görülmektedir. İyi yıkanmayan sebze ve meyvelerin tüketilmesi, temiz olmayan suların kullanılması, açıkta satılan gıdaların tüketilmesi, pişmiş yemeklerin buzdolabı dışında bekletilmesi gibi birçok nedenden dolayı besin içinde toksin ve bakteri oluşumlarının vücuda alınması ile ishal ve besin zehirlenmeleri görülebilmektedir. lyiyecekleri buzdolabında belirli ısı derecelerinde saklamaya özen gösterilmelidir. lsebze ve meyveler bol akan su altında yıkanmalıdır. ldışarıdan açıkta satılan gıdalar alınmamalıdır. lbesin satın alınırken son kullanma tarihleri kontrol edilmelidir. lalınan besinler taze ve kısa sürede tüketilmelidir. Uzun süre saklanan besinlerde mikroorganizma üremesi ve vitamin kayıpları artmaktadır. YORUM 17

Dr. Şükrü CİDO Sıcak havaların yetişkinler zerinde bile olumsuz etkiler oluşturduğunu biliyoruz, bu durumdan Áocukların nasıl etkilenebileceğini tahmin etmek hiá de zor olmuyor. «ocukların v cutlarında su kaybı daha hızlı geráekleştiği iáin onlar sıcak havalardan yetişkinlere oranla daha Áabuk etkilenebiliyorlar. SICAK HAVALARDA «OCUKLARI KORUMAK Son günlerde hava sıcaklıkları artmaya başladı. Sıcak ve bol güneşli havaların, insanın psikolojik durumunda olumlu etkileri olduğu gibi, biyolojik durumunda da bazı olumsuz sonuçlara yol açabildiği biliniyor. Sıcak havaların yetişkinler üzerinde bile olumsuz etkiler oluşturduğunu biliyoruz, bu durumdan çocukların nasıl etkilenebileceğini tahmin etmek hiç de zor olmuyor. Çocukların vücutlarında su kaybı daha hızlı gerçekleştiği için onlar sıcak havalardan yetişkinlere oranla daha çabuk etkilenebiliyorlar. Bu Konuda Neler Yapabilirsiniz? 1- Çocukların rahat, geniş, hafif ve açık renkli giysiler giymesine özen gösterin. 2- Çocuğunuza, güneşten korunması için mutlaka bandana gibi bir başlık giydirin. 3- Bol sıvı almalarını sağlamak amacıyla sık sık sıvı içecekler verin 4- Açık havada oynanacak oyunların zamanlarını saat 11:00 den önce ve 14:00 ten sonra olmak üzere düzenleyin ve çocuğunuzun gölge olan yerlerde oynamasına özen gösterin. 5- Çocukların, çok sıcak ortamlardan çok soğuk ortamlara (ya da tam tersi) geçmelerine izin vermeyin. Ani ısı değişikliklerine maruz kalmak enfeksiyonlara zemin hazırlar. 6- Çocukların bulundukları ortamlarda eğer klima ya da fan gibi araçlar çok fazla çalıştırılıyorsa derecelerinin iyi ayarlanmış olmalarına özen gösterin. 7- Dışarı çıkarken eğer uzun süre güneşli ortamda kalacaksanız çocuğunuzun cildine çocuklar için hazırlanmış güneş kremlerinden bulunmasına dikkat edin. Ciltleri çok hassas olduğu için güneş yanıkları oluşabileceğinden 30 koruyucu faktör ve üzeri kullanılabilir. 8- Çocukların sıcak havalarda çok soğuk yiyecekler yemelerini ya da içecekler içmelerini engelleyin. Dondurmanın, külahta azar azar yenmesi ve arkasından bir bardak su içilmesi durumunda hiçbir zararı yoktur. 9- Onlara sık sık duş aldırın. Böylece terlemenin yol açabileceği pişik ve çeşitli kızarıklıkların önüne geçmiş olursunuz. Çocuklarınızın ense bölümünde sık sık terleme ve buna bağlı döküntü oluyorsa saçlarını kestirebilirsiniz. Güneş ışınlarının yoğun olduğu saatler dışında yüzme aktivitesi çocuğunuzun sıcak havalarda bunalmasını engelleyecektir. Ancak dikkat etmeniz gereken en önemli konulardan bir tanesi yüzülen yerin temiz olup olmamasıdır. Denizler için genelde temizlik problemi söz konusu değil iken havuzlar için bu problem oldukça önemlidir. Çocuğunuzun girdiği havuzun temiz olmasına özen gösterin, temizliğinden emin olmadığınız havuzlarda çocuğunuzun yüzmesine müsaade etmeyin. 18 YORUM

Uzm. Psk. Aynur SAYIM ANAOKULU ve ANAOKULUNA UYUM Anaokulları 3-6 yaş arası Áocukların eğitimini veren kurumlardır. Fra Ebelíin deyişiyle, "anaokulunun amacı ˆğrenmeye ilgi uyandırmaktır." 20 YORUM

Sayı 13 «ocuğun ilk yaşam deneyimleri ailesiyle başlar. Aile iáinde g vendedir. Korunur, ihtiyaáları karşılanır. Aile iáinde koşullar ne derece iyi olursa olsun, kişilik gelişimi, sosyalleşme s recinde okul ˆncesi eğitimin ˆnemi b y kt r. Ç ocuk her şeyden önce kendisini tanır, kendisini nasıl ifade ettiğini, fark eder. Okul öncesi eğitim paylaşmayı öğrenmesi, dil gelişimi duygusal gelişim sosyal ve bilişsel gelişiminin daha iyi olması ve genel uyum sürecini öğrenmesini ifade eder. Aynı zamanda ilkokula hazırlanma sürecidir. Bu eğitim isteğe bağlıdır. Çocuğun, dürtü kontrolünü kazanması önemli bir gelişmedir. Pek çok psikiyatrik sorun çocuğun bunu öğrenememesinden kaynaklanabilmektedir. Anaokulları, bu süreçte de faydalı olmaktadır. Çocuk beklemeyi, isteklerini ertelemeyi, ısrar etmemeyi, kendisini yönlendirebilmeyi öğrenmelidir. Anaokulları, 3-6 yaş arası çocukların eğitimini veren kurumlardır. Fra Ebel in deyişiyle, "Anaokulunun amacı öğrenmeye ilgi uyandırmaktır." Anaokulunda bilgiler çocuğun gelişimine uygun bir şekilde somuta inilerek verilir. Çocuk en iyi ve örgütlenmiş oyun ortamını anaokulunda bulur. Çocuğun yaşıtlarıyla oynaması onun gelişimini destekleyen en önemli unsurdur. Çocuk oyunla kendini geliştirir, tanır; işbirliği, yardımseverlik duygularını öğrenir. Üreticiliği gelişir, duygusal boşalım gerçekleşir. Anaokulu duygusal gelişimde önemli rol oynar. Çocuğun bu süreçte iyi bir öğretmen modeline ihtiyacı vardır. Bu nedenle anaokulu öğretmeninin iyi bir model olması yanında, pedagojik formasyonunun olması ve mesleğini sevmesi gerekir. Anaokulunda birtakım psikiyatrik-psikolojik sorunlar ilkokula başlamadan fark edilir. Ebeveynlere aşırı bağlılık, uyum sorunları, dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranış sorunları, zeka engeli, depresyon gibi sorunların erken dönemde fark edilmesi, tedavi sürecinin erken başlamasını ve çocuğun ilkokul dönemine daha sağlıklı girmesini sağlamaktadır. Öğretmen- çocuk - aile işbirliği, çocuğun uyumu ve var olan sorunların çözümü için son derece önemlidir. Okul olgunluğu önemli bir kavramdır. Her çocuğun kapasitesi farklıdır. Beklenti düzeyi de bu doğrultuda olmalıdır. Çocuğun okul için belli bir olgunluğa ulaşması gereklidir. Bu süreçte bu durumu gözlemek mümkün olabilmektedir. Bazı çocuklarda, anaokulu yaşantısıyla birlikte sosyal ilişkilerinde sorunlar, ayrılma anksiyetesi veya çekingenlik, utangaçlık görülebilir. Okul, çocuğun ilk kurallı sosyal ortamıdır. Çocuğa baskıcı davranmamak, öğretmenin güven veren tarzı, yine aile ve öğretmenin kararlı tavrı önemlidir. Sorun bu şekilde çözülemiyorsa bir çocuk-ergen psikiyatristinden yardım alınmalıdır. Çocuğun çekingenliği, utangaç tavırlarının altında aile sorunları, kendi psikiyatrikpsikolojik sorunları ya da okuldan kaynaklanan sorunlar olabilir. Öncelikle bu durumun tespiti önem taşımaktadır. YORUM 21

Esin ÖZER / PSİKOLOG KARNEYİ NASIL DEĞERLENDİRMELİ? Karne, bazı ˆğrenciler iáin seviná iáinde evlerine gˆt recekleri bir araáken, bazıları iáin anne babalarına gˆstermeye Áekindikleri bir kazanım belgesidir. Burada kastedilen kazanımlar, ˆğrencilerin, derslerinde ˆğrenmeleri gereken bir takım bilgi ve becerilerdir. Karne sayesinde veli, ˆğrencinin başarılı olduğu alanlar ile geliştirilmesi gereken alanlar konusunda bilgi sahibi olur. 22 YORUM

Sayı 13 Çocuklar yaşlarına uygun yeni bilgiler öğrenmek ve beceriler kazanmak için okula gelirler. Bu çocukların anne ya da babaları gibi ev dışında geçirdikleri bir zaman bölümüdür. Nasıl ki büyükler evi geçindirmek için çalışıyorlarsa, çocuk ve ergenler de bir iş olarak okula gitmekte ve öğrenmektedirler. Bu nedenle okul bilgi edinilen bir kaynak olması yanında çocuğun kendisi ve çevresi ile uyum becerilerini kazanacağı bir yerdir. Karne Göstergedir Öğrenciler, dönem sonunda, takip ettikleri tüm derslerdeki başarılarının değerlendirildiği; tüm sözlü, yazılı ve ödev notlarının ortalamasının belirtildiği karnelerini alırlar. Karne, bazı öğrenciler için sevinç içinde evlerine götürecekleri bir araçken, bazıları için anne babalarına göstermeye çekindikleri bir kazanım belgesidir. Burada kastedilen kazanımlar, öğrencilerin, derslerinde öğrenmeleri gereken bir takım bilgi ve becerilerdir. Karne sayesinde veli, öğrencinin başarılı olduğu alanlar ile geliştirilmesi gereken alanlar konusunda bilgi sahibi olur. İyi bir karne öğrenciye bundan sonraki dönemlerde aynı şekilde çalışmaya devam etmesinin uygun olacağını, düşük notların bulunduğu karne ise öğrenciye başarılı olabilmek için daha farklı ve daha uygun yaklaşımlar geliştirmesinin gerekli olduğunu bildirir. Bazı durumlarda çok başarılı bir karne getiren bir öğrenci, sonraki yıllarda aynı başarıyı gösteremeyebilir. Bazen de, öğrencinin başarısını yükseltmesi gerektiğinin bildirildiği karneler, okul-öğrenci-veli işbirliği ile uygun şekilde ele alınarak değerlendirildiğinde öğrencinin akademik hayatında hiç beklenmedik olumlu sonuçlara yol açabilir. Dolayısıyla, hem iyi karneler, hem de başarısızlık gösteren karneler, tüm bir dönemin değerlendirmesi olarak ele alınmalı ve gelecekteki başarı ya da başarısızlıkların göstergesi olarak kabul edilmemelidir. Karnedeki başarısızlığın nedenleri çocukla birlikte araştırılmalıdır. Çocuğa yardım teklif etmek onu motive etmenin bir yoludur. Aile, çocuğa bu süreçte onun yanında olacakları mesajını verebilmelidir. Bilgi Sahibi Olmak Velilerin çocuklarının okul başarısı ile ilgili olarak öncelikli sorumluluklarından biri, çocuğunun okul hayatındaki başarısını sürekli olarak ve yakından takip etmektir. Veliler, çocuklarının okul hayatı içindeki bilişsel, duygusal, sosyal gelişimleri ve arkadaşları, öğretmenleri, dersleriyle kurdukları ilişkiler hakkında bilgi sahibi olabilmelidirler. Bunu gerçekleştirebilmek için de yargılamadan, hemen çözüm üretmeye ya da akıl vermeye çalışmadan çocuklarını dinleyebilmeleri, çocuğunun kendisiyle konuşabileceği, paylaşabileceği ve gerektiğinde yardım isteyebileceği aile ortamını hazırlamalıdırlar. Böylece veliler, çocuklarının okul hayatında yaşayabileceği zorlukları zamanında fark edip, çocuğunun ihtiyaçları doğrultusunda ortaklaşa çözüm üretebilme, dönem sonunda olumsuz bir karneyle karşılaşmadan önce çocuklarını destekleyebilme şansını elde etmiş olurlar. Çocukla kurulacak sağlıklı bir annebaba-çocuk ilişkisi yanında, öğretmenlerle yapılacak düzenli görüşmeler sayesinde çocuğun eksiklerini fark etmek, öğretmenlerin beklenti, uyarı ve yönlendirmelerini dikkate almak da başarısız karneleri engelleyebilmek adına uygulanması gereken önlemlerdendir. Çocuklarının okul hayatını yeterince iyi takip edebilen veliler, karne ellerine geçmeden çok önce çocuklarının olası başarısızlık nedenlerini fark edebilmiş olurlar. Sadece takip etmekle kalmayan ve başarısızlığı önlemek adına okulöğrenci-veli işbirliği doğrultusunda gerekli önlemleri alabilen veliler de çoğunlukla başarısız karnelerle karşılaşmazlar. Düşük Notların Olduğu Bir Karneyle Karşılaştığınızda, Azarlama, aşağılama gibi sert tepkiler verirseniz, çocuğunuz kendine olan güveniyle birlikte, anne babaya olan güvenini de kaybeder. Bu, duygusal zedelenmelere, karne döneminde evden kaçmalara, intihar girişimlerine bile neden olabilir. Karnesi kötü diye çocuğun tatilini zehir edecek ağır eğitim programları uygulamanız, çocuğu okuldan büsbütün soğutabilir. Cezalandırmak Çözüm Değil Velilerin, kötü niyet içermemesine rağmen sıklıkla başvurarak başarısız oldukları bir diğer yöntem de, başarısız olan çocuğu cezalarla tehdit etmek ya da başarılı çocuğu ödüllere boğmaktır. Okulda başarısız olursan tatile çıkamazsın!, Sınıfını geçemezsen seni okuldan alırım!, Dersine çalışmazsan, her türlü hakkını elinden alırım, Başarılı olursan, istediğin her şeyi yerine getiririm, istediğin şeyi alır, istediğin yere götürürüm! gibi söylemler çoğunlukla işe yarayan söylemler değildirler. Tabi ki her anne baba çocuğunun başarılı olmasını ister ve bunu sağlamak için bir çok fedakarlıkta bulunur. Buna rağmen öğrencinin başarı veya başarısızlığı öncelikle öğrencinin kendi hayatı için önemlidir. Bu durumun okul yıllarının başından itibaren çocuğa uygun şekilde anlatılabilmesinde fayda vardır. Böylece çocuk etrafındakileri memnun etmek ya da cezalandırmak için değil, kendi hayatı için başarılı olabilme motivasyonunu kazanabilir. Unutulmaması gereken, başarısız bir karne getiren öğrencinin de, diğer öğrenciler kadar tatil yapmaya ve dinlenmeye ihtiyacı olduğudur. Bu noktada velilere düşen görev, çocuklarının payına düşen üzüntü miktarını arttırmak değildir. Önemli olan her şeyden fazla değer verdikleri çocukları için umutsuzluğa kapılarak sonradan kendilerinin de pişman olacağı gereksiz cezalardan kaçınmak ve çocuklarının başarısını arttırabilmek için çocuklarıyla ortaklaşa hareket edebilecekleri çözümler üretebilmektir. YORUM 23

Psk. Ayça İYİGÜN YALNIZ «OCUKLAR Sosyal fobi, toplum içerisinde hata yapma, eleştirilme, küçük düşmeye ilişkin yoğun kaygı ve korku duyma ve bu nedenle sosyal ortamlara girmekten, insanlarla ilişki kurmaktan kaçınma olarak tanımlanabilir. Sosyal fobiye sahip bir birey, başkalarının önünde konuşma, sunum yapma, genel yerlerde yeme içme, sınava girme, yazı yazma, genel tuvaletleri kullanma gibi durumlarda yoğun kaygı duyar ve bunun sonucunda titreme, terleme, çarpıntı, yüz kızarması, baş dönmesi, karın ağrısı, bulantı, tuvalete gitme ihtiyacı gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkar. Güçsüzüm, Yetersizim, Beğenilmiyorum, Sevilmeye layık değilim, Mükemmel olmalıyım, Asla hata yapmamalıyım, Kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, Kusursuz görünmeliyim, Kimseyi gücendirmemeliyim, Herkesin beğenisini kazanmalıyım sosyal fobisi olanların aklından geçen düşünceler arasındadır. Korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme, hayallere dalma, konuyu değiştirme de kaygıdan uzaklaşmak için sergiledikleri davranışlardır. Sosyal fobisi olan bir insan, yalnız olduğunda rahattır, topluluk içine çıkmak, insanlarla bir arada olacağı ortamlara katılmak onun için oldukça zor bir durumdur. Sosyal fobinin nedenleri Sosyal fobinin oluşmasında birçok faktör bir arada bulunabilir. Özellikle çocukluk çağında anne babaların sergiledikleri tutum ve davranışları, kayıplar, ebeveyn tarafından uygun davranışı sergileme konusunda sürekli uyarılma ya da her davranışın onaylanması, aşırı koruma, sosyal yoksunluk, sorun çözme becerileri konusunda yeterince destek olmama; alay konusu olma, küçük düşürücü şakalar gibi travmatik sosyal yaşantılar sosyal fobinin olası etkenleri arasındadır. Özellikle, anne baba tutumlarının ön plana çıktığını söylemek mümkündür. Kişiliğin oluşumunda anne babanın en büyük paya sahip olduğu düşünüldüğünde, çocuğun davranışlarını, düşüncelerini, değerlerini onların şekillendirdiği görülmektedir. Anne babalarının söyledikleri ve yaptıkları her şey çocuklar için bir modeldir ve çocuklar farkında olmadan bunu içselleştirirler. Baskıcı otoriter, ihmalkâr ve aşırı koruyucu anne baba tutumları, sosyal fobinin oluşumuna neden olabilecek anne baba tutumları arasındadır. İhmalkâr anne babaya sahip çocuğun önünde model alacağı kişiler yoktur, dolayısıyla çocuk sosyal yönden zayıf, kendine dönük bir birey olarak yetişir. Aşırı koruyucu anne babaysa, çocuğun tüm sorumluluk, ihtiyaç ve görevlerini onun yerine getirdiği için çocuk kendi başına kaldığında nasıl başa çıkacağını Baskıcı otoriter, ihmalkar ve aşırı koruyucu anne baba tutumları, sosyal fobinin oluşumuna neden olabilecek anne baba tutumları arasındadır. İhmalkar anne babaya sahip Áocuğun ˆn nde model alacağı kişiler yoktur, dolayısıyla Áocuk sosyal yˆnden zayıf, kendine dˆn k bir birey olarak yetişir. 24 YORUM

Sayı 13 bilemez ve bağımsızlığını kazanamaz, kendi başına kararlar alıp uygulamaktan korkan çekingen bir birey olarak yetişir. Baskıcı otoriter bir tutumla büyüyen çocuk duygularını saklamayı ve pasif konumda durmayı öğrenir. Olduğu gibi kabul edilmeyen, nasıl olduğuna değil, nasıl olması gerektiğine önem verilen, sözleri önemsenmeyen, duygularını olduğu gibi ifade etmesine izin verilmeyen, ana babasının istediği kalıplara girmek zorunda bırakılan bir çocuk zamanla kendi özünden kopar ve duygularına yabancılaşır. Çocuğun isteklerini bastırarak ona neyi, ne zaman yapması gerektiğini dayatan bir ana baba, çocuğa onda bir eksiklik, bozukluk olduğu mesajını verir ve hissettiklerine güvenmemeyi öğretir. Kendi duygularına yabancılaşan ve hislerine güvenmemeyi öğrenen çocuk, kendi içinden gelenleri yapmakta zorlanır. Korku merkezli bir anlayış hakim olduğundan, kişi, kendisini değersiz bulan, sevilmeye layık görmeyen, insanlarla iletişim kurarken rahat davranmakta zorlanan ve aşağılık duygusuyla ya çekingen, haklarını korumakta sıkıntı yaşayan ya da başkalarını ezmeye çalışan, baskın, saldırgan bir kimliğe bürünebilir. Hata yapmaktan ve eleştirilmekten korktuğu için kendini ifade etmekten kaçınır, örneğin okulda yanlış yapmaktan korktuğu için parmak kaldırmaz; arkadaşları tarafından kabul görmek için sessiz durup, pasif bir rol benimser ya da kabul görmek için saldırgan tutumlar sergiler. Okulda başarısızlık ve akademik hayatın erken bitmesi de görülebilen sonuçlar arasındadır. Başkalarıyla etkileşime girmekten kaçınma ve yalnızlık; kendisinden beklenen performansı gösterememek, başarısızlık hissi sonucunda depresif duygular ön plana çıkabilir. Sonuç olarak, ortaya mutsuz ve yalnız bireylerin çıktığını söylemek mümkündür. Peki, sosyal fobiyi aşmada bireyin ya da ailenin yapabilecekleri nelerdir? Öncelikle, anne babanın çocuğunu sahip olduğu kapasite ve becerileriyle kabul etmesi ve olumlu özelliklerinin üzerinde durması gerekmektedir. Yaşına ve becerilerine uygun sorumluluklar verilmelidir ki çocuk bunları başararak, üstesinden gelerek kendine güvenmeyi öğrensin. Bunların yanında, anne baba, çocuğu tiyatroya, sosyal kulüp ve etkinliklere, spor faaliyetlerine (özellikle takım sporları) yönlendirmelidir. Ona topluluk içinde konuşma fırsatı tanımalı, konuşması için teşvik etmelidir. Aktif olacağı her alan çocuk için bir fırsattır, akranlarıyla bir arada olduğu oyun ortamları, grup çalışmaları bu çocuklar için doğal bir terapidir. Geniş ve zengin bir kelime haznesi, kendini yeteri kadar ve istediği gibi ifade edebildiğini hissettirecektir, bunun için bol kitap okuması teşvik edilmelidir. Anne baba çocuk olarak yapılacak üçlü sohbetler, konuşmalar hem çocuğunuzu daha iyi tanımaya, hem de onun kendini ifade etmesine olanak sağlayacaktır. Anne baba olarak birçok problemin çözümü aslında sizde, yapacağınız küçük yardımlar ve çabalarınızla onun gelişimini, kişiliğini kısacası tüm hayatını belirleyecek olan sizsiniz. Bunu bilerek çocuğunuzu desteklemeniz çoğu problemin üstesinden gelmenize yardımcı olacaktır. YORUM 25

Psk. Sengül DURMUŞOĞLU «OCUKLARDA DEPRESYON Depresyon b y k bir z nt, suáluluk, kendini değersiz hissetme, uyku ve iştah kaybı, başkalarından uzaklaşma ya da her zamanki faaliyetlere karşı ilgisizlikle belirginleşen bir duygu durumu olarak tanımlanabilir. Depresyon büyük bir üzüntü, suçluluk, kendini değersiz hissetme, uyku ve iştah kaybı, başkalarından uzaklaşma ya da her zamanki faaliyetlere karşı ilgisizlikle belirginleşen bir duygu durumu olarak tanımlanabilir. Hepimizin zaman zaman yaşadığı bu duygu durumunun depresyon tanısı alabilmesi için gereken ise belirtilerin hemen her gün 2 hafta süreyle devam etmesi ve kişide aşağıdaki belirtilerin en az beşinin gözlenmesidir; l Olumsuz benlik kavramı, kendini yerme ve itham etme, değersizlik ve suçluluk duyguları l Her günkü faaliyetlere karşı ilgi kaybı l İştah azalması ve kilo kaybı l Günün büyük kısmında kendini üzgün, çökkün hissetme 26 YORUM