Hz. Peygamber in badet Hayat



Benzer belgeler
Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

DİNİN DİREĞİ NAMAZ VE MÜSLÜMANIN HAYATINDAKİ YERİ*

TEVRAT VE İNCİL DE İSLÂM A UYGUN ABDEST, NAMAZ, ORUÇ, HAC, ZEKAT, KURBAN İBÂDETİ VE ÎMAN ESASLARI

İbadetin Manası ve Çeşitleri

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

SEYİTGAZİ İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ KONULARI

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

KİTAPLARA İMAN. 1 Vahiy nedir? Allah Teâla nın Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla peygamberlerine bildirdiği ilahî emirlerdir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Düzelti Ömer ÇETİNKAYA 1. Baskı, Haziran Baskı:... Ofset Tel: Y0003- ISBN: Diyanet İşleri Başkanlığı

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

Fizik I (Fizik ve Ölçme) - Ders sorumlusu: Yrd.Doç.Dr.Hilmi Ku çu

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ*

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Cümlede Anlam İlişkileri

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Araştırma Notu 15/177

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

Prof. Dr. Bilal Sambur ile Medya ve Dindarlık Üzerine 08/04/2015

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

Peygamberimizin ölmeden önce yaptığı son haccında, Müslümanlara yaptığı son konuşmaya veda hutbesi denmiştir.

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

AHLÂK EKSENLİ DİNDARLIK

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

Bodrum da hafriyat atıkları geri kazanım tesisi hizmete başladı

İÇİNDEKİLER. 1 Projenin Amacı Giriş Yöntem Sonuçlar ve Tartışma Kaynakça... 7

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

MAT223 AYRIK MATEMATİK

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

İZZEDDİN EL-KASSAM KİMDİR?*

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Firmadaki Mevcut Öğrenme Faaliyetleri 2.2. Aşama

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MEKKE NİN FETHİ - H8

Müslüman Ahmediye Cemaatinin bugünkü durumunu şöyle özetleyebiliriz: o Şimdiye kadar bu Cemaatin yerleştiği ve merkez kurduğu ülkeler sayısı: 193

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ

KELÂMÎ MEZHEPLER VE FIRKALAR. Adem Sezgin UZUN 1

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Bir Fidandan Bir Çınara: Düzce Üniversitesi.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

M i m e d ö ğ r e n c i p r o j e l e r i y a r ı ş m a s ı soru ve cevapları

KAHRAMAN KART BASINA TANITILDI

MUSTAFA KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ MUSTAFA YAZICI DEVLET KONSERVATUVARI MÜZĠK BÖLÜMÜ ĠLKÖĞRETĠM VE LĠSE DÜZEYĠ SERTĠFĠKA PROGRAMI YÖNERGESĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ÖLÜMÜNÜN B R NC YILDÖNÜMÜNDE BAHT YAR VAHAPZADE SEMPOZYUMU

TORKIYE'DE MiSYONERLİK

Avrupa Adelet Divanı

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

TEŞEKKÜR Bizler anne ve babalarımıza, bize her zaman yardım eden matematik öğretmenimiz Zeliha Çetinel e, sınıf öğretmenimiz Zuhal Tek e, arkadaşımız

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Muhasebe, Personel Müdürlükleri ne

25 y ld r iddetli migren a lar ya ayan anne, diyetinden sadece 2 g day ç kararak sa kl hayat na sonunda geri döndü.

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

İnsan İlişkilerini ve Toplumsal Yaşamı Düzenleyen Kurallar

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

Transkript:

Onuncu Bölüm Hz. Peygamber in badet Hayat Kur'ân- Kerîm'de Hz. Peygamber hakk nda "ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin" (el-kalem 68/4) buyurulmakta ve bu yüce ahlâka eri tirilen sevgili Peygamberimiz yine Kur'ân- Kerîm'de bize "en güzel örnek" (el- Ahzâb 33/21) olarak tan t lmaktad r. Hiç ku kusuz Hz. Peygamber her hususta oldu u gibi ibadet hayat hususunda da inananlar için en güzel örnektir. Yüce Allah Kur'ân- Kerîm'de Hz. Peygamber'e hamd, tesbih, secde, ibadet, kulluk, ibadette sab r gibi hususlarda baz emir ve yükümlülükler vermi (bk. en-nahl 16/98-99; Meryem 19/65; Hûd 11/123; Tâhâ 20/14), ayr ca baz ibadetlere i aretle Resûl-i Ekrem'den onlar yerine getirmesini istemi tir. Meselâ namazla ilgili tâlimat içeren âyet meâlleri öyledir: "Ey Muhammed! Kitaptan sana vahyolunan oku. Namaz k l; muhakkak ki namaz hayas zl ktan ve fenal ktan al kor" (el-ankebut 29/45).

574 LM HAL "Ey Muhammed! Onlar n dediklerine sabret; güne in do mas ndan ve batmas ndan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde ve gündüzleri de tesbih et ki, Rabbinin r zâs na eresin" (Tâhâ 20/130). "Ehline namaz k lmas n emret, kendin de onda devaml ol" (Tâhâ 20/132). Kevser sûresinde ise "Öyleyse Rabbin için namaz k l, kurban kes" (108/2) buyurularak namazla kurban bir arada zikredilmi tir. üphesiz ki bu ve benzeri âyetlerde Hz. Peygamber in ahs nda bütün müslümanlara yönelik bir k s m emir ve tavsiyeler bulunmaktad r. Nitekim di er pek çok âyet-i kerîmede de namaz, bütün müminleri kapsayacak tarzda bazan tek olarak, ço u yerde de zekâtla birlikte emredilmi tir (bk. el- Bakara 2/110, 183-184; en-nisâ 4/77; et-tevbe 9/71; en-nûr 24/56). "Ey bürünüp sar nan (resulüm), kalk ve (insanlar ) uyar. Sadece Rabbini büyük tan, kalbini tertemiz tut. Kötü eyleri terke devam et" (el- Müddessir 74/1-5) meâlindeki âyetlerin nüzûlünden sonra Hz. Peygamber, Cebrâil'in tarifiyle abdest al p namaz k lm, daha sonra Hz. Hatice'ye de abdest ald r p namaz k ld rm t r. Bu dönemde namaz, sabah n erken ve ak am n geç vaktinde olmak üzere günde iki vakitte iki er rek at olarak k l n rd. lk namazda Cebrâil, sabahleyin Kâbe civar nda Hz. Peygamber'e imaml k yapm, daha sonra namazlar Hz. Peygamber'in imâmetiyle devam etmi, hemen ilk gün ak am vaktine cemaat olarak Hz. Hatice, ertesi gün Hz. Ali kat lm t r. Hz. Ali, ak amleyin amca o lu Hz. Peygamber ile yengesi Hz. Hatice'yi namaz k larken görmü, davete uyarak ertesi gün o da büyük bir çocuk iken cemaate kat lm t. Daha sonra Zeyd b. Hârise ve Hz. Ebû Bekir bunlara eklenmi tir. Risâletin ilk döneminde alenî namaz k l nam yordu; Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi de yan na alarak Mekke d nda da aralar nda namaz k l p dönüyordu. Di er müslümanlar da öyle yap yorlard. Bir defas nda Sa d b. Ebû Vakkas da aras nda mü riklerin takibine, alay ve tazyikine mâruz kal nca eline geçirdi i bir deve çene kemi i ile birinin ba n yarm ve "Allah yolunda ilk kan ak tan ki i" diye an lm t. "Ey Muhammed! Art k, sana buyurulan aç kça ortaya koy, mü riklerden yüz çevir" (el-hicr 15/94) meâlideki âyet nâzil olduktan sonra aç k davet ba lam, böylece Kâbe ve civar ndaki yerlerde namaz da k l n r olmu tu. Ancak bu durum k yas ya bir mücadeleyi gerektiriyordu. Meselâ, bir defas nda Hz. Ebû Bekir'in de srar yla

HZ. PEYGAMBER N BADET HAYATI 575 müslümanlar n Kâbe önünde topluca namaz k lma gayreti mü riklerin hücumuyla önlenmek istendi. Bu olayda Hz. Ebû Bekir dahil baz müslümanlar ölümden döndüler. Kezâ Hz. Ebû Bekir'in evinin avlusunda namaz k l p, Kur'an okumas n n engellenmesi de bu zamanlara rastlar. Peygamberli in alt nc y l nda önce Hz. Hamza, daha sonra Hz. Ömer'in müslüman olmas yla Kâbe'de iki saf olarak ilk defa aç kça ve topluca namaz k l nd. "Ey örtünüp bürünen (resulüm)! Biraz hariç geceleri kalk namaz k l..." (el-müzzemmil 73/1-4) âyetleri ile gece namaz farz k l nd. Bir süre sonra indirilen âyetle (el-müzzemmil 73/20) sorumluluk hafifletilerek gece namaz ümmet-i Muhammed için nâfileye dönü türüldü. Zaten geli meyi takip eden y l yani peygamberli in on birinci y l nda Mi rac gecesinde be vakit namaz farz k l nd. Mi rac takip eden günlerde Cebrâil gelip Hz. Peygamber'le birlikte be vakit namaz bir gün ilk vakitlerinde, ikinci gün ise son vakitlerinde k lm ve namaz vakitlerinin ba lang ç ve sonunu aç klam t r (Müslim, Mesâcid, 176, 179). Ayr ca "Gecenin bir k sm nda uyanarak, sana mahsus bir nâfile olmak üzere namaz k l..." (el- srâ 17/79) âyeti ile Hz. Peygamber'den gece namaz k lmas istenmi tir. Yak nlar, Hz. Peygamber'in hayat boyunca gece namaz na devam etti- ini rivayet ederler. Hatta gece namaz na olan bu itinas dolay s yla baz sahâbîlerin "Allah senin geçmi ve gelecekteki günahlar n ba lad halde bu kadar zahmete niye katlan yorsun?" diye sordu u, Hz. Peygamber'in de " ükreden bir kul olmayay m m?" cevab n verdi i rivayet edilir (Tirmizî, emâil, 44; Müsned, IV, 251). Peygamberimiz gecenin ba lang c nda yats namaz n k lar yatard. Üçte birlik süre içinde uyan r ve teheccüdü k lar, müteakiben vitir namaz n k lar, sonra tekrar yatar ve sabah ezan nda çabucak kalkar, abdest al r, sünnetini evinde k lar, farz için camiye giderdi. Hz. Peygamber teheccüde ilk ba layanlara, b kk nl k göstermemeleri için iki rek atla ba lamalar n tavsiye ederdi. Kendisi 8 veya 12 rek at k lard. Bir defas nda Hz. Âi e: " ayet geceleyin uyanamay p da vitri geçirirseniz durum ne olur?" deyince Hz. Peygamber ona: "Benim gözlerim uyursa da kalbim uyumaz, zaman gelince uyan r, önce teheccüdü sonra vitri k lar m" cevab n vermi ti (Tirmizî, emâil, 45). Hz. Peygamber teheccüdden sonra sabah yak n ise dinlenmek üzere, uzak ise uyumak üzere tekrar yatard. Bunlardan da anla l yor ki Hz. Pey-

576 LM HAL gamber'in teheccüd ve vitir için kalkt saat bazan gecenin ilk üçte biri geçtikten sonraki zamand, bazan gecenin ortas, bazan da sonuna do ru idi. Hz. Peygamber taraf ndan ilk cuma namaz Kubâ'dan Medine'ye giderken Sâlim b. Avf o ullar yurdunda Rânûnâ vadisinde hicretin 1. y l nda k l nd, ilk cuma hutbesi de orada irad edildi. Hz. Peygamber ramazan ay nda iki gece evinden camiye ç k p cemaate imam olarak teravih k ld rm, ama üçüncü gün halk beklese de, teravihi cemaatle k lmak farz k l n r endi esiyle camiye ç kmam t r. Ramazan gecelerinde 4+4+3 tarz nda yats dan ayr olarak on bir rek at namaz k ld rivayet edilir. Bunun son üç rek at vitirdir. Hz. Peygamber ilk bayram namaz n hicretin 2. y l evvalin birinci gününde k lm ve cemaate k ld rm t r. Hz. Peygamber namaza çok dü kündü, onu dinin dire i olarak nitelendiriyordu (Tirmizî, Îmân, 8; Müsned, V, 231, 233). Namaz onun gözünün nuru idi (Nesâî, retü'n-nisâ, 1; Müsned, III, 128, 199, 285). O, namaz k larken sanki dünyaya veda eder, âhiret âlemine dalard ( bn Mâce, Zühd, 15; Müsned, V, 412). Hz. Âi e, Hz. Peygamber'in ahlâk n n Kur'an oldu unu ve Mü'minûn sûresinin ilk on âyetinde bu ahlâk n s raland n belirtiyordu. O sûreye bak ld zaman hemen ilk iki âyette kurtulu a eren müminlerin, namazlar nda hu û içinde olduklar (bk. el-mü minûn 23/1-2) belirtiliyor. Hz. Peygamber Kur'an emrine uyarak namazlar n hu û üzere k l yor, müslümanlar n da bu ekilde k lmalar n istiyordu. Esasen Hz. Peygamber kullukta ve ibadette ihsan esas ndan bahsediyordu. hsan, Allah' görüyormu ças na ibadet etmekti (Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 17; Tirmizî, Îmân, 4). Hz. Peygamber'in farz namazlara ilâve olarak de i ik zamanlarda nâfile namazlar da k ld, bu namazlar n slâm âlimlerince daha sonra, Hz. Peygamber'in devaml k l p k lmad na veya tavsiye ederken kulland üslûba göre sünnet (müekked ve gayr-i müekked), müstehap ve âdâb gibi isimlerle an ld bilinmektedir. Bu nâfileler gece içinde rek at say s pek belirgin olmayan teheccüd namaz, sabah namaz nda 2 rek at, güne do duktan bir süre sonra 2 rek at, ku luk vakti 4 rek at, ö leden önce 4, sonra 2 rek at, ikindiden önce 4, ak amdan sonra 2, yats dan önce 4, sonra 2 rek at namaz idi. Ak amdan sonra 6 rek at evvâbîn namaz n da genelde k lard. Seferden döndü ünde ise mescidde 2 rek atl k bir namaz k lard.

HZ. PEYGAMBER N BADET HAYATI 577 Hz. Peygamber in k ld nâfile namazlar n bu say lanlardan ibaret olmad, onun de i ik vesilelerle çe itli nâfile namazlar k ld bilinmektedir. O lu brâhim'in topra a verildi i gün güne tutulmu tu. Bunun brâhim'in ölümüyle bir ilgisi olmad n, Allah' n kanunu olarak cereyan etti ini belirttikten sonra mescidde cemaatle birlikte 2 veya 4 rek at küsuf namaz k ld. 4 rek at olarak tesbih namaz k lard. Sevinçli geli meler oldu unda ükür secdesine kapan rd. Zira Cenâb- Allah "Öyle ise siz beni ibadetle an n ki ben de sizi anay m. Bana ükredin; sak n bana nankörlük etmeyin! Ey iman edenler! Sab r ve namazla Allah'tan yard m isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir" (el-bakara 2/152-153) buyuruyordu. Nâfile namazlar evlerde k lmay tavsiye ederdi. Yüce Allah' n namaz k l nan eve hay r, rahmet ve bereket ihsan edece ini müjdelerdi. O kulluk uuru en yüksek seviyede bir insand, ihsan üzere (Allah' görüyormu ças na) ibadet edilmesi gerekti ini biliyor ve ümmetine bunu tavsiye ediyordu. man, ibadet, ahlâk (davran lar) bütünlü üne devaml i aret ederdi. Çünkü iman n anlam ve lezzetini, onu ibadet ve güzel davran larla destekledi inde yakalayabilirdi. Sosyal hayattaki bilinçli duyarl l k, Allah korkusu ve takvâ da böyle olu urdu. Müminler günlük hayatlar nda iman ve ibadet ölçüleriyle ya amal yd lar. Hz. Peygamber öyle iman etti, öyle ibadet etti, öyle ya ad. Onun tasviriyle namaz, bir kimsenin evinin önünden akan bir rmakta günde be defa y kanmas n n bütün kirleri ar tt gibi, mümini hata ve günahtan, gizli ve aç k çirkinliklerden temizlerdi (Buhârî, Mevâkýt, 6; Tirmizî, Edeb, 80). Zaten Kur'an'da da namaz n kötülük ve çirkinli e engel oldu u bildirilir (el-ankebût 29/45). Hz. Peygamber geceleri ihyaya çok önem verirdi. Çünkü Cenâb- Allah öyle buyuruyordu: " üphesiz ki gece kalk, (kalp ve uzuvlar aras nda) tam bir uyuma ve sa lam bir k raate daha elveri lidir. Zira gündüz vakti, sana uzun bir me guliyet var. Rabbinin ad n an. Bütün varl nla O'na yönel" (el-müzzemmil 73/6-8). Gece namaz nda k yamda uzun sûreleri okudu u olurdu. Bunlar Bakara, Nisâ, Âl-i mrân gibi sûreler olup, rükû ve secdeleri de uzun tutard. Âyetlerin derin anlamlar üzerinde dü ünürdü. Namazlar n pe inden s k s k veciz dualar yapar, Allah Teâlâ'y zikreder, bol bol tövbe ve isti far ederdi. Peygamber Efendimiz cenaze namaz da k ld ve k ld rd. Kendisi hayatta iken ölmü pek çok kad n ve erkek müslüman n cenaze namaz na kat lm t r. Uhud Sava nda Hz. Hamza'n n cesedi civar na di er ehidler de s ralanm ve Peygamberimiz yetmi kere cenaze namaz k lm t. Mescid-i Nebî'yi

578 LM HAL Allah r zâs için her gün süpürüp temizleyen siyahî bir müslüman ölmü ve bir gece topra a verilmi ti. Rahats z edilmemesi gayesiyle geceleyin Peygamberimiz e haber verilmemi ti. Daha sonra bunu ö renen Resûl-i Ekrem, o ki inin mezar na gidip onun için ma firet dile inde bulundu. O lu brâhim'in cenazesinde de bulundu ve mezar n düzgün örtülmesi hususunda müslümanlar uyard. Çünkü mezardaki bir oyuk ölüye de il, ama dirinin gözüne zarar verirdi. Diri olan, uygun bir görüntüyü severdi ve Allah yap lan bir i in en iyi yap lmas ndan ho nut olurdu. Hz. Peygamber namazlar n en üstün bir kulluk uuruyla eda etmi, ashab na da ö retmi, ashab n Hz. Peygamber'den k l n n ö renip aktard namazlar günümüze kadar gelmi tir. nananlara dü en de ayn kulluk uuruna ererek namazlar eda etmeye çal mak olmal d r. Hz. Peygamber bir defas nda attan dü tü. Hurma kütü üne çarpt için aya yar ld, sa yan s yr l p ezildi. Bu hadise üzerine yakla k bir ay kadar namazlar n oturarak k ld. Di er sa l kl zamanlar nda hep ayakta k lard. Yine vefat na yak n zamanlarda, kamu i lerinden yorgun dü tü ü günlerin gecelerinde teheccüdü oturarak k ld bilinmektedir. Son hastal nda Hz. Ebû Bekir'in k ld rd namaza oturarak uymu tu. Bu, onun cemaatle namaza ne kadar önem verdi ini göstermektedir. Hz. Peygamber'in sa l nda, cemaate müslüman erkekler geldi i gibi isteyen müslüman han mlar da gelerek Mescid-i Nebî'de arka saflarda cemaate i tirak edebiliyorlar ve namazdan sonra Hz. Peygamber'in nasihatlerini dinleyebiliyorlard. Hatta bu nasihatleri daha yararl düzeyde götürebilmek için han mlar n ba vurusu üzerine haftan n belirli bir gününde ve belirli bir saatte s rf han mlar, mescidi dolduruyorlar ve Hz. Peygamber'i dinleme imkân n buluyorlard. Ramazan orucu hicrî 2. y lda farz k l nd ve sahâbe Hz. Peygamber le birlikte dokuz y l ramazan orucu tutma bahtiyarl n ya ad. Hicretten sonra Medine'de yahudilerin a ure orucu tuttu unu gören Resûl-i Ekrem; "Biz bunu tutmaya daha lây k z" diyerek ad geçen orucu vâcip k lm t. Sonra ramazan orucunun farziyetini bildiren âyetler (bk. el-bakara 2/183-185) gelince müslümanlardan a ure orucu mecburiyeti kald r ld ve a ure orucu bundan sonra isteyenin tutabilece i bir nâfileye dönü tü. Hz. Peygamber farz olan ramazan orucuna önem verirdi. ftarda acele edilmesini, sahurda ise imsake uzanan geç vakte kadar yemeyi tavsiye ederdi (Müslim, S yâm, 48-50). Sahur yeme inde bereket oldu unu söyler, Ehl-i kitap la müslümanlar aras ndaki fark n sahur yeme i oldu unu ifade ederdi (Müslim, S yâm, 46). Ümmetine, ibadet, tövbe ve isti far için ramazan

HZ. PEYGAMBER N BADET HAYATI 579 gecelerinin önemli bir f rsat oldu unu söyler ve müslümanlar ramazan gecelerini ihyaya te vik ederdi. Oruç kötülüklere kar bir kalkand ; zararl söz, dü ünce ve davran lardan korurdu. Oruçlu olmak bilinci ki iyi hep hay r ve iyiliklere yöneltirdi. Ashab n bildirdi ine göre Hz. Peygamber, insanlar n en cömerdi idi. Bilhassa ramazanda Cebrâil ile kar la t zaman mutlulu una ve cömertli ine s n r olmuyordu. Ramazan gecelerinde Cebrâil Hz. Peygamber'le bulu up nöbetle e Kur'an (mukabele) okurlard. Resûlullah Cebrâil ile bulu tu unda insanlara rahmet getiren rüzgârdan daha cömert, daha faydal olurdu. Hz. Peygamber, ramazan n genellikle son on gününde itikâfa girerdi. Hz. Âi e'nin bildirdi ine göre Resûlullah ramazanda son on gün girince geceleri ihya eder, ailesini ibadet için uyand r r, ibadete daha çok önem verir, di er vakitlere nisbetle daha çok ibadet eder ve müslümanlara da bunu tavsiye ederdi (Müslim, tikâf, 7). Hz. Peygamber, bin aydan daha hay rl (bk. el-kadr 97/3) olan Kadir gecesinin ramazan n son on gününde ve tekli gecelerde aranmas n tavsiye etmi tir (Müslim, S yâm, 208, 212). Hz. Peygamber ramazan ay d nda nâfile oruç da tutard. Üsâme b. Zeyd'in nakline göre Peygamberimiz en çok nâfile orucu âban ay nda tutard. Bunun hikmeti sorulunca Hz. Peygamber öyle cevap verdi: "Ey Üsâme, âban ay, recep ile ramazan aras nda de erli bir ayd r. Halk bunun faziletinden habersizdir. âban ay nda i lenen ameller âlemlerin Rabbi olan Cenâb- Allah' n huzuruna yükseltilir. Ben de sâlih amellerimin bu ay içinde Cenâb- Hakk' n huzuruna yükseltilmesinden haz duyar m" (Tirmizî, " emâil, 50-51). Sahâbeden yap lan nakillere göre Hz. Peygamber her ay n ba nda üç gün oruç tutard. Bu üç günü bazan ay n ortas na, bazan da sonuna getirdi i olurdu. Haftan n pazartesi ve per embe günleri ço unlukla oruçlu olurdu. Bazan bir ay n bir haftas n n cumartesi, pazar ve pazartesi, di er ay n o haftas n n çar amba, per embe günlerini oruçlu geçirirdi (Tirmizî, emâil, 51). Hz. Peygamber'in bazan iki oruç aras nda iftar etmeden visâl orucu tuttu u da olurdu. Ama herkesin gücünün bir olmad n söyleyerek ashab n bundan menederdi. Hz. Peygamber a ure orucunu da tavsiye etmi, kezâ receb, zilkade, zilhicce ve muharrem aylar nda üç gün oruç tutulmas n ö ütlemi tir. Bu üç

580 LM HAL günün muharrem ay ndaki uygulamas a uredan önceki gün, a ure günü ve a ureden sonraki gün eklindeydi. Bilindi i gibi a ure günü muharremin 10. günüdür. Bu konuda Hz. Peygamber'den nakledilen u hadis çok ilginçtir: "Ramazan orucundan ba ka en faziletli oruç Allah'a izâfeten ereflendirilen (yani ehrullah olan) muharrem ay nda tutulan oruçtur..." (Müslim, S yâm, 202). Ayr ca Hz. Peygamber ramazan ç kt ktan sonra evval ay nda alt gün oruç tutar ve müslümanlara tavsiye ederdi. O, bu konuda öyle buyurur: "Her kim ramazan orucunu tutar ve buna evvalden alt gün daha oruç tutup onun ard ndan gönderirse o ki i bütün seneyi oruçlu geçirmi gibi olur" (Müslim, S yâm, 204). slâm'da kurban, Hz. brâhim'in geçirdi i imtihanlardan sonra yüce Allah' n ihsan etti i koçun kurban edilmesini hat rlatan bir ibadettir. Hz. Peygamber kurban keserek bu ibadeti ifa etmi, "baban z brâhim'in sünneti" dedi i kurban ibadetini hem kendisi yerine getirmi, hem de ümmeti kanal yla günümüze kadar ya at lmas na vesile olmu tur. Kesilen kurban n etinden kendisi ve ailesi yer, dost ve arkada lar na ikram eder, ihtiyaç sahiplerine gönderirdi. Kurban etinden yenilenin de il ba kalar na ikram edilenin kal c oldu unu da s k s k tekrarlard. Zekât hicretten sonraki y llarda farz k l nm t r. Hz. Peygamber ahsen zengin de ildi, ancak toplanan zekât mallar n mümkün mertebe hiç bekletmeden ve geceletmeden gerekli yerlere ve ihtiyaç sahiplerine da t rd. Ehl-i beyt, zekât mallar ndan yararlanamazd. Dolay s yla Hz. Peygamber ömrü boyunca zekât gelirlerinden yararlanmam, hâne halk n da yararland rmam t r. Ancak o, hediye kabul eder, kendisine getirilen hediyeye hediye ile mukabelede bulunurdu. Hz. Peygamber inananlar zekâtlar n vermeye ve zekât d nda da infak ve tasadduka davet ederdi. Zira bu, di erkâml k duygular n geli tiriyordu. Veren gönül hazz, alan da eksiklerini kar layaca için gönül huzuru hissediyordu. Hz. Peygamber hiçbir mal n ihtiyaç fazlas k sm n elinde ve evinde tutmaz, infak ederdi; kom ular na ve muhtaçlara gönderirdi. Hac, hicretin 9. y l nda farz k l nd (bk. el-hac 22/26-29). O y l Hz. Ebû Bekir hac emîri tayin edilerek hacc n esaslar n uygulamal olarak insanlara gösterdi. Hz. Peygamber ise farz olan ilk ve son hacc n hicretin 10. y l nda gerçekle tirdi. Hac günlerinde Arafat'ta Zilhiccenin 9. günü irad edilen hutbenin ba lang c nda, ashab ile bir daha görü ememe ihtimalinden bahisle ebediyete intikalinden önce vedala t için bu hacca "Vedâ hacc " denilmi tir. Yine dinin kemale ve tamama erdi ini bildiren âyet (bk. el-mâide 5/3) o

HZ. PEYGAMBER N BADET HAYATI 581 günlerde nâzil oldu u için bu hacca "haccetü'l-kemâl ve't-temâm" hacc n hükümlerini sözle tebli edip amelî olarak gösterdi i için "haccetü'l-belâ ", farz olan hacc n ifas oldu u için "haccetü'l- slâm" gibi isimler de verilmi tir. Farkl rivayetler olmakla birlikte Hz. Peygamber'in hicretin 7. y l nda Hudeybiye umresi, 8. y l nda Mekke fethi günü ifa edilen umre, ayn y l Huneyn ve Tâif seferini müteakip gerçekle tirilen umre ve 10. y lda Vedâ hacc s ras nda ifa edilen umre olmak üzere dört umre yapt bilinmektedir. Ashaptan görgü ahitlerinin verdi i bilgiye göre Hz. Peygamber Kur'an okumay ve Kur'ân- Kerîm'i ba kas okurken dinlemeyi çok severdi. O, Kur'an okurken kelimeler gayet aç k bir ekilde anla l yordu, medlere riayet ediyordu, bazan yüksek sesle, bazan da içinden sessizce okuyordu; sesi sadas gayet güzeldi. Sesli okurken sesini sadece etraf nda ve odada bulunanlar n duyabilece i ekilde yükseltirdi. Tatl ve yumu ak bir sesi olan Hz. Peygamber etkileyici bir okuyu a sahipti. O, Kur'an okurken dinleyenleri bir vecd kaplar ve kendilerini sanki ba ka bir âlemde hissederlerdi. Tegannide a r gitmezdi; sunilikten uzak, tabii bir okuyu u vard. Hz. Peygamber ibadetlerinde devaml idi. Terketmez, ara vermez, sürekli yapard. Ömrü boyunca hiçbir zaman ibadetlerini b rakmad. Ashab na da en hay rl ibadetin devaml yap lan oldu unu söylerdi (Buhârî, Savm, 52, Teheccüd, 7, 18, Îmân, 32; Müslim, Müsâfirîn, 31). Hz. Peygamber ibadetin veya dinî bir hükmün asl n koruma kayd yla her konuda müslümanlar için hep kolay olan tercih etmi tir. Dolay s yla zorla t rmamak, müjdelemek, so utmamak onun uygulad ve önerdi i bir prensip idi. Her konuda oldu u gibi ibadette de itidali esas al r, a r l ktan uzak olmay tavsiye ederdi. Zira a r l k helâk sebebiydi (Buhârî, Rikak, 18; Müslim, lim, 4; bn Mâce, Zühd, 20). Ümit ile korku aras nda olmak kulluk âdâb n n gere iydi. Bu nedenle, müslümanlar n ümitsizli e dü mesini de, yapt klar ibadetlere a r güvenmelerini de uygun görmemi tir. badetlerde kulluk bilincinin diri tutulmas na önem verir, ki ilerin ibadet etme gayretiyle a r yükler alt na girmesine raz olmazd. Bir defas nda sahâbeden birinin oruç adad ve oruç gününde cuma hutbesinde ayakta durmay, d ar da gölgelenmemeyi ve konu mamay da kastetti i söylenince Hz. Peygamber bunu do ru bulmad ; o ki inin hutbede oturmas n n, gölgelenmesinin ve konu mas n n daha uygun olaca n, orucunu bu ekilde tamamlarsa makbul say laca n hat rlatt (Buhârî, Eymân, 31; Ebû Dâvûd,

582 LM HAL Eymân, 19). Nitekim Allah Teâlâ da "Allah sizin için kolayl k istiyor, zorluk istemiyor" (el-bakara 2/185) buyuruyordu. Hz. Peygamber'in cemaatle ibadet esnas ndaki baz uygulamalar da ibadetin özünü zedelememek kayd yla cemaate kar tam bir müsamaha içinde oldu unu gösteriyor. Meselâ cemaatle namaz esnas nda saflarda annesiyle birlikte bulunan bir çocu un a lamas n duyunca k sa bir sûre okuyarak rükû ve secdeye giderdi. Çünkü namaz uzad kça annenin zihni çocu un a lay na tak l p kalacakt. Hz. Peygamber'in bilhassa nâfileleri k larken, torunlar n n omuzuna t rman p oyun oynamalar na engel olmamas da onun hem çocuk sevgisini hem de ibadetlerde müsamahakâr davranmas n gösterir. Ashaptan Abdullah b. Amr son derece zâhid bir zat idi. Her gün oruç tutuyordu, her gece hatmediyordu; bu yüzden de yeni evli oldu u halde han m ndan uzak duruyordu. Durum Hz. Peygamber'e intikal edince onu ça rarak meseleyi ara t rd. Bu sahâbenin daha fazla sevap kazanma gayretiyle böyle davrand n anlay nca da ona, böyle yapmas n n yanl oldu unu, vücudunun ve ailesinin de üzerinde haklar n n bulundu unu söyleyip her ayda üç gün oruç tutmas n ve ayda bir de Kur'an' hatmetmesini tavsiye etti. Bundan fazlas na gücünün yetece ini söyleyip daha fazla ibadet etmek için izin istedi inde de ona gün a r oruç (savm- Dâvûd) tutmas n, haftada bir de Kur'an hatmetmesini önerdi (Müslim, S yâm, 185-193). Yüce Allah kulun ibadetinden usanmaz, ama kul hastalan r, yo un i e mâruz kal r, ihtiyarlay p güçten dü er ve yüklendi i yo un ibadetlerin ifas nda zorlanabilirdi. Nitekim de öyle oldu. Ya l l k y llar nda Abdullah b. Amr' n, Hz. Peygamber'in gösterdi i kolayl klardan yararlanmaman n s k nt s n çekti i söylenir (Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân, 34; Müslim, S yâm, 35). Sonuç olarak Hz. Peygamber en üstün kulluk uuruyla ibadetlerini ifa etmi, Allah' n r zâs n her zaman ön planda tutmu ; iman, ibadet ve davran bütünlü ü ile ümmetine örnek olmu, sosyal hayatta dinî duyarl l a dikkat etmi, uygun ibadet telakkisini yayg nla t rm, ifrat ve tefritten, a r l ktan uzakla t rm ; çevresinde, yüce Allah'a ibadeti en derin haz bilen duyarl bir sahâbe kitlesi olu turmu tur. Bize dü en, bu mânevî miras n ilk uygulay c lar n iyi ö renmek, anlamak, anlad klar m z uygulamak ve en uygun yorumlarla günümüze ta makt r. Biz bu cildi, Resûl-i Ekrem'in hicretin 10. y l nda yapt hac esnas nda irad etti i Vedâ hutbesiyle, Hz. Peygamber'e, onun ailesinin güzide fertlerine

HZ. PEYGAMBER N BADET HAYATI 583 ve ashab na salâtü selâmla bitirmek istiyoruz. Bu hutbe özelde müslümanlara, genelde ise bütün insanl a slâm' n evrensel mesaj n duyuran, insanlar n karde li ini ve e itli ini, temel hak ve hürriyetlere sahip oldu unu vurgulayan önemli bir belgedir. ki cihan peygamberi Resûl-i Ekrem, hicretin 10. y l nda hac ibadeti esnas nda Arafat'ta, 100.000 den fazla müslümana hitaben öyle buyurdular: Ey nsanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, bu seneden sonra sizinle burada belki de bir daha hiç bulu amayaca m. nsanlar! Bugünleriniz nas l mukaddes bir gün ise, bu aylar n z nas l mukaddes bir ay ise, bu ehriniz (Mekke) nas l mukaddes bir ehir ise, canlar n z, mallar n z, namuslar n z da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmu tur. Ashab m! Yar n Rabbinize kavu acaks n z ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaks n z. Sak n benden sonra eski sap kl klara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayas n z. Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunup do rudan i itenden daha iyi anlayarak muhafaza etmi olur. Ashab m! Kimin yan nda bir emanet varsa onu sahibine versin! Faizin her çe idi kald r lm t r, aya m n alt ndad r. Lâkin borcunuzun asl n vermeniz gerekir. Ne zulmediniz, ne de zulme u ray n z. Allah' n emriyle faizcilik art k yasakt r. Câhiliye den kalma bu çirkin âdetin her türlüsü aya m n alt ndad r. lk kald rd m faiz de Abdülmuttalib'in o lu (amcam) Abbas' n faizidir. Ashab m! Câhiliye devrinde güdülen kan davalar da tamamen kald r lm t r. Kald rd m ilk kan davas Abdülmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebîa'n n kan davas d r. nsanlar! Bugün eytan, sizin u topraklar n zda yeniden tesir ve hâkimiyetini kurmak gücünü ebedî surette kaybetmi tir. Fakat siz, bu kald rd m eyler

584 LM HAL d nda, küçük gördü ünüz i lerde ona uyarsan z bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sak n n z. nsanlar! Kad nlar n haklar n gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkman z tavsiye ederim. Siz kad nlar, Tanr emaneti olarak ald n z; onlar n namuslar n ve iffetlerini Allah ad na söz vererek helâl edindiniz. Sizin kad nlar üzerinde hakk n z, onlar n da sizin üzerinizde haklar vard r. Sizin kad nlar üzerindeki hakk n z, onlar n aile yuvas n sizin ho lanmad n z hiçbir kimseye çi netmemeleridir. E er raz olmad n z herhangi bir kimseyi aile yuvan za al rlarsa, onlar te dib edebilirsiniz. Kad nlar n da sizin üzerinizdeki haklar, me rû bir ekilde, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir. Müminler! Size bir emanet b rak yorum ki ona s k sar ld kça yolunuzu hiç a rmazs n z. O emanet Allah' n kitab Kur'an'd r. Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslüman n karde idir, böylece bütün müslümanlar karde tir. Din karde inize ait olan herhangi bir hakka tecavüz helâl de ildir. Me er ki gönül ho lu u ile kendisi vermi olsun. Ashab m! Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakk vard r. nsanlar! Cenâb- Hak her hak sahibine hakk n (Kur'an'da) vermi tir. Vârise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin dö e inde do mu sa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vard r. Babas ndan ba kas na ait soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden ba kas na intisaba kalkan nankör, Allah' n gazab na, meleklerin lânetine ve bütün müslümanlar n ilencine u ras n! Cenâb- Hak, bu gibi insanlar n ne tövbelerini ne de adalet ve ahadetlerini kabul eder. nsanlar! Yar n beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? " Allah' n elçili ini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve ö ütte bulundun, diye ahadet ederiz" cevab n verdiler. Bunun üzerine Hz. Muhammed: ahit ol yâ Rab! ahit ol yâ Rab! ahit ol yâ Rab! dedi ( bn Hi âm, II, 350; Do u tan Günümüze Büyük slâm Tarihi, I, 542-544).