Ders 1. Metindeki ilgili bölümler 1.1. Teori nedir?

Benzer belgeler
A B = A. = P q c A( X(t))

Bu durumu, konum bazında bileşenlerini, yani dalga fonksiyonunu, vererek tanımlıyoruz : ) 1. (ikx x2. (d)

H(t) + O(ɛ 2 ) var. Yukarıda U(t + ɛ, t) için elde ettiğimiz sonucumuzu bu ifadede yerine koyunca her iki tarafı. = H(t)U(t, t 0 )

BÖLÜM 17 RİJİT ROTOR

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

Kuantum mekaniğinde uzay ve zamandaki dönüşümler sisteme ait Hilbert uzayında üniter

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. chem.libretexts.org

Zamandan bağımsız pertürbasyon teorisi tartışmamızda bu noktaya kadar, sonuçlarımızın

BÖLÜM 24 PAULI SPİN MATRİSLERİ

BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1. BÖLÜM:2 Fizik ve Ölçme 13. BÖLÜM 3: Bir Boyutta Hareket 20. BÖLÜM 4: Düzlemde Hareket 35

4 ve 2 enerji seviyelerinin oranından 3.33 değeri bulunur, bu da çekirdeğin içi hakkında bllgi verir.

TİTREŞİM VE DALGALAR BÖLÜM PERİYODİK HAREKET

1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ

4.1 denklemine yakından bakalım. Tanımdan α = dω/dt olduğu bilinmektedir (ω açısal hız). O hâlde eğer cisme etki eden tork sıfır ise;

Geçiş olasılığımız (pertürbasyon teorisinde birinci mertebeden) c 1

BÖLÜM 4: MADDESEL NOKTANIN KİNETİĞİ: İMPULS ve MOMENTUM

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

Özet: Açısal momentumun türetimi. Açısal momentum değiştirme bağıntıları. Artırıcı ve Eksiltici İşlemciler Kuantum Fiziği Ders XXI

Bölüm 1: Lagrange Kuramı... 1

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

MKM 308 Makina Dinamiği. Eşdeğer Noktasal Kütleler Teorisi

8.04 Kuantum Fiziği Ders XII

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

Kuantum Mekaniğinin Varsayımları

Geçen Derste. ρ için sınır şartları serinin bir yerde sona ermesini gerektirir Kuantum Fiziği Ders XXIII

Bugün için Okuma: Bölüm 1.5 (3. Baskıda 1.3), Bölüm 1.6 (3. Baskıda 1.4 )

Parçacık Fiziği. Dr. Bora Akgün / Rice Üniversitesi CERN Türkiye Öğretmenleri Programı Temmuz 2015

BÖLÜM 1: MADDESEL NOKTANIN KİNEMATİĞİ

FİZ304 İSTATİSTİK FİZİK. Klasik Yaklaşımda Kanonik Dağılım I. Prof.Dr. Orhan ÇAKIR Ankara Üniversitesi, Fizik Bölümü 2017

Modern Fizik (Fiz 206)

Fen ve Mühendislik Bilimleri için Fizik

FİZİK 4. Ders 10: Bir Boyutlu Schrödinger Denklemi

J.J. Thomson (Ġngiliz fizikçi, ), 1897 de elektronu keģfetti ve kütle/yük oranını belirledi da Nobel Ödülü nü kazandı.

Magnetic Materials. 7. Ders: Ferromanyetizma. Numan Akdoğan.

Fen ve Mühendislik Bilimleri için Fizik

Birinci Mertebeden Adi Diferansiyel Denklemler

1. HAFTA Giriş ve Temel Kavramlar

8.04 Kuantum Fiziği DersXIX

İNSTAGRAM:kimyaci_glcn_hoca

MIT Açık Ders Malzemeleri Fizikokimya II 2008 Bahar

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü-Fizik Bölümü

elde ederiz. Bu son ifade yeniden düzenlenirse,

Mühendislik Mekaniği Statik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

Gamma Bozunumu

İÇİNDEKİLER -BÖLÜM / 1- -BÖLÜM / 2- -BÖLÜM / 3- GİRİŞ... 1 ÖZEL GÖRELİLİK KUANTUM FİZİĞİ ÖNSÖZ... iii ŞEKİLLERİN LİSTESİ...

BÖLÜM 25 HELYUM ATOMU

MASSACHUSETTS TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Fizik Bölümü Fizik 8.04 Bahar 2006 SINAV 1 Salı, Mart 14, :00-12:30

PROBLEMLERLE GÖRELİ MEKANİK VE ELEKTRODİNAMİK

KM in Sorunları ve Başarısızlıkları

8.04 Kuantum Fiziği Ders XX

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

STANDART MODEL VE ÖTESİ. Güncel sorunlar ve çözüm arayışı. A. Zorluer Türk Öğretmen Çalıştayı 8 Ocak 2018

İstatistiksel Mekanik I

Bhabha Saçılması (Çift yokoluş ve Çift oluşumu. Moller Saçılması (Coulomb Saçılması) OMÜ_FEN

BAHAR YARIYILI FİZİK 2 DERSİ. Doç. Dr. Hakan YAKUT. Fizik Bölümü

8.333 İstatistiksel Mekanik I: Parçacıkların İstatistiksel Mekaniği

BÖLÜM 3: (6,67x10 Nm kg )(1,67x10 kg)»10 36 F (9x10 Nm C )(1,6x10 C) NÜKLEONLAR ARASI KUVVET- NÜKLEER KUVVET

YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu

Kısa İçindekiler. Fizik: İlkeler ve Pratik Cilt 1: 1-21 Bölümleri, Cilt 2: Bölümleri kapsar

ELEKTROMANYETIK ALAN TEORISI

UBT Foton Algılayıcıları Ara Sınav Cevap Anahtarı Tarih: 22 Nisan 2015 Süre: 90 dk. İsim:

, bu vektörün uzay ekseni üzerindeki izdüşümüdür. Bunlar şu değerlere sahiptir:

MIT Açık Ders Malzemeleri Fizikokimya II 2008 Bahar

Elektromanyetik Dalga Teorisi

Fizik 101-Fizik I Dönme Hareketinin Dinamiği

Kuantum Fiziği (PHYS 201) Ders Detayları

Bölüm 8: Atomun Elektron Yapısı

SCHRÖDİNGER: Elektronun yeri (yörüngesi ve orbitali) birer dalga fonksiyonu olan n, l, m l olarak ifade edilen kuantum sayıları ile belirlenir.

1.36 hafta. 2.Cumartesi veya Pazar günü. 3. Günlük 4 saat. 4.Toplam 144 saat

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI)

Fizik bilimi nedir? Fizik Bilimi nedir? Fizik biliminin uğraşı alanları nelerdir? On5yirmi5.com. Fizik Bilimi nedir?

Mühendislik Mekaniği Dinamik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

KLASİK FRAKTALLAR FRAKTAL ÖZELLİKLERİ VE BOYUT

KAYNAK: Hüseyin (Guseinov), Oktay "Skaler ve Vektörel Büyüklükler."

MIT Açık Ders Malzemesi İstatistiksel Mekanik II: Alanların İstatistiksel Fiziği 2008 Bahar

Newton un F = ma eşitliğini SD den türete bilir miyiz?

BÖLÜM 26 İKİ ELEKTRON: UYARILMIŞ DÜZEYLER

Enerji iş yapabilme kapasitesidir. Kimyacı işi bir süreçten kaynaklanan enerji deyişimi olarak tanımlar.

Elektromanyetik Dalga Teorisi

6.HAFTA BÖLÜM 3: ÇEKİRDEK KUVVETLERİ VE ÇEKİRDEK MODELLERİ

İstatistiksel Mekanik I

8.04 Kuantum Fiziği Ders IV. Kırınım olayı olarak Heisenberg belirsizlik ilkesi. ise, parçacığın dalga fonksiyonu,

UZAY VE ZAMAN NEDİR? İnsanın var olduğundan beri kendine sorduğu kendineve evrenedair en önemli soru!

ATOMUN KUANTUM MODELİ

görülmüştür. Bu sırada sabit nükleer yoğunluk (ρ) hipotezide doğrulanmış olup ραa olarak belirtilmiştir.

Coulomb Kuvvet Kanunu H atomunda çekirdek ve elektron arasındaki F yi tanımlar.

TRANFER FONKSİYONLARI SİSTEMLERİN MATEMATİKSEL MODELİ BASİT SİSTEM ELEMANLARI

Fizik Dr. Murat Aydemir

DİNAMİK (4.hafta) İKİ PARÇACIĞIN BAĞIMLI MUTLAK HAREKETİ (MAKARALAR) Örnek 1

Fizik 101: Ders 21 Gündem

DENEY 0. Bölüm 1 - Ölçme ve Hata Hesabı

Gök Mekaniği: Eğrisel Hareket in Kinematiği

Mühendislik Mekaniği Dinamik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12 SINIF FİZİK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

7. BÖLÜM İÇ ÇARPIM UZAYLARI İÇ ÇARPIM UZAYLARI İÇ ÇARPIM UZAYLARI İÇ ÇARPIM UZAYLARI .= Genel: Vektörler bölümünde vektörel iç çarpım;

BÖLÜM HARMONİK OSİLATÖR

Transkript:

Ders 1 Metindeki ilgili bölümler 1.1 Teori nedir? Öğrenciler, çoğu kez, kuantum mekaniğinin karşılaştıkları diğer teorilere göre (örneğin, klasik mekanik, elektromanyetik teori) çok daha tuhaf olduğunu düşünürler. Ve tahminimce, diferansiyel operatörler ile temsil edilmiş konum ve momentum, kompleks dalgalar ile tanımlanmış parçacıklar, Schrödinger denklemi ile tanımlı dinamik, olasılık ile karakterize edilmiş ölçümler, vb. bulmak biraz tedirgin edicidir. Özellikle, kuantum mekaniğinin esasları, ilk bakışta, Newton mekaniğinin esaslarına (esasen sadece Newton un 3 yasası) kıyasla oldukça tuhafmış gibi görünür. Fakat, Newton yasalarının sezgisel çekiciliğinin çoğu, yıllarca olan alışkanlıktan gelir. Ne yazık ki, kuantum mekaniğinin tuhaflığı, büyük oranda alışkanlık eksikliğinden türemiş, çoğu kez konunun çok zor olduğu duygusuna yol açmıştır. Şüphesiz, konu kolay değil; olması da gerekmez çünkü bu, doğanın en gelişmiş açıklamalarından biridir!. Ancak, temeller biraz zor görünse de, bunun sebebi sadece, alışılagelen fiziksel yapılar için yeni matematiksel modeller kullanıyor olma zorunluluğudur. Herşeyden önce, yerdeğiştirmeleri, hızları ve benzerlerini sistematik bir yolla tarif etmek için vektörleri kullanmaya ilk başladığınızda, bu biraz tedirgin edici değil miydi? (O kadar öncesini hatırlayabiliyor musunuz?) Öyleyse, kuantum mekaniğinin, bir çok bakımdan, tıpkı diğerleri gibi bir teori olduğunu vurgulayarak başlamak isterim. Bunu yapmak için, genelde bir teorinin, ve özellikle kuantum mekaniğinin, ne olduğunun detaylara girmeden çok kaba bir tanımını vermeliyim. Elbette, şeytan ve fizik ayrıntıda gizlidir. Aslında, bir fizik teorisi, etrafımızdaki dünyanın davranışını özellikle deneylerin sonuçlarını açıklamak ve/veya öngörmek için kullanılan kurallar (veya postülalar) kümesidir. Hangi deneyler açıklanabilir, bu deneylerdeki fiziksel öğeler nasıl karakterize edilecek, hangi bilgilerin önceden belirlenmesine ihtiyaç olacak, vb., bu teorinin kurallarının parçalarıdır. Söz açılmışken, unutulmamalıdır ki, bir teori asla doğrudur denilemez, ancak deneylerle tutarlı olur. Bir sonraki deneyin teoriyi yanlışlaması daima mümkündür. Belli bir takım sonuçların birden fazla teori ile açıklanabilecek olması olasıdır. Bunların hepsi, deneysel olarak ulaşabildiğimiz sonuçlar olduğu kadar, teoriler de bunu aratmazlar. Bununla birlikte, çoğunlukla, en basit postülalar ile en çok sonucu açıklayan, bir teori vardır. Genellikle bu teori, en iyi olan diye düşünülmektedir. Dolayısıyla, klasik mekanik, çok çeşitli makroskopik gözlemleri açıklamak için kullanılabiliyor iken, kuantum mekaniği hem bu sonuçları ve hem de klasik mekanik kullanılarak kolaylıkla açıklanamayan mikroölçekli fizikten (atomik fizik, nükleer fizik, vb.) başka bir sürü sonucu 1

da açıklayabilir. Teori sözcüğünün birkaç yan anlamının olduğunu ve bunun kafa karıştırıcı olabileceğini vurgulamak iyi olur. Örneğin, kuantum mekaniği bir teori dir, fakat kuantum mekaniğinin hidrojen atomunu modellemek için, mesela, sabit bir Coulomb alanında hareket eden relativistik olmayan bir elektron olarak, kullanımı bir bakıma yine bir teori hidrojen atomunun bir teorisi olur. Açık bir şekilde, bu iki teori kavramının mantıksal duruşları, kuantum mekaniğinin teorisi çerçevesi içinde hidrojen atomunun çeşitli teori lerinin (örneğin, spin-yörünge bağlaşımı, özel görecelilik, sonlu boyutlu çekirdek, v.b. eklenerek) kurulabilmesi yönüyle, birbirinden biraz farklıdır. Biraz kafa karıştırıcı olan bu olguyu verdikten sonra, kuantum mekaniğine bir teori demeyi deneyeceğim (fakat başaramayabilirim), ve kuantum mekaniğinden geliştirilmiş (örneğin, hidrojen atomunun) çeşitli teorilere modeller diyeceğim. Başarılı olan fizik teorilerinden bazıları nelerdir? Şüphesiz ki, pek çok var. Bazı örnekler: büyük uzunluk ölçeklerinde, zayıf gravitasyonal alanlarda ve düşük hızlarda geçerli olan maddenin ve etkileşimlerinin Newton teorisi ( klasik mekanik ); Maxwell in elektromanyetik alan ve bunun yüklü kaynaklar ile etkileşimi teorisi; Einstein ın gravitasyon teorisi, ve tabii ki, kuantum mekaniği olarak adlandırdığımız, maddenin ve bunun küçük uzunluk ölçeklerinde etkileşimlerinin teorisi, ve bundan türeyen kuantum alan teorisi. Tüm bunların kafa karıştıran bir özelliği, teorilerin bize gerçekten birbiri üzerine binen hiyerarşilerle gelmesidir. Örneğin, elektrodinamiğin klasik Maxwell teorisini kullanarak, yüklerin bağlı durumları olarak, atomların bir teorisi ni oluşturabiliriz. Bu teoriler sonuçta hatalıdır (klasik oluşlarından). Genelde elektromanyetik olayların ve özelde atomların doğru bir teorisi, kuantum mekaniği teorisinin (daha iyisi : kuantum alan teorisi) Maxwell in teorisi ile katıştırıldığı ve etkileşen yüklerin, atomların, vs. bir teorisini inşa etmek için kullanıldığı, kuantum elektrodinamiği yoluyla ortaya çıkar. Böylelikle, kuantum mekaniği olarak adlandırılan fiziksel teori yi tartışabilir ve bu teori tarafından tanımalanan çerçeveyi kullanarak çeşitli fiziksel olayların (örneğin, kristal katıların) teori lerini inşa edebiliriz. Bu olayların teorisi kuantum mekaniği yanlış olmaksızın yanlış olabilir, veya belki üst teorinin (kuantum mekaniğinin) başarısızlığından dolayı bu olaya tatminkar bir teori kurulamayabilir. Benzer yorumlar Einstein in görecelilik teorileri ve Einstein in göreceliliği bağlamında formüle edilen çeşitli fiziksel teoriler için de geçerlidir. Burada tekrar edersek, teori fikri ve bu teorinin sınırları içinden kurulan belirli bir model arasında kavramsal bir ayrım çiziyoruz. Tüm bu genel, kulağa felsefi gelen ifadelerden sonra, işe koyulmanın zamanı geldi. Deneylerin sonuçlarını açıklamak ve/veya öngörmek için kullanılabilen kurallar kümesine sahip olmak ne anlama geliyor? Tabii ki, yararlı teoriler mecburen biraz dallı budaklıdır, fakat çok kaba bir şekilde bakışla, jenerik bir teori oldukça basit bir yolla betimlenebilir. 2

Temel olarak, teori, gözlenebilirler, durumlar ve dinamik i tasvir etmenin bir yolu olarak görülebilir. Aşağıda bu üçünün herbirini irdeleyeceğiz. Bildiğiniz gibi, matematik, bir kaç yüzyıldır, fiziksel bir teori kurmanın seçilen aracı ve dili olmuştur. Netice itibariyle, bu derste başlangıç işi, bu üç temel öğe için matematiksel bir gösterim vermek olacaktır. Gözlenebilirler Deneysel olarak erişilebilir dünyanın ölçülebilen yönleri gözlenebilirler dir. Her teori gözlenebilirlere matematiksel bir temsil tayin etmemnin yollarını sağlamalıdır. Gözlenebilirleri belirterek, teorimizin kapsaması istenen fiziksel olay çeşitlerini belirleme yönünde epeyce bir mesafe katetmiş olacağız. Kuantum mekaniği, gözlenebilirler için evrensel temel bir kural varsayar : bunlar Hilbert uzayında kendine eşlenik operatörler olmalıdır. Bu kuralı gerçekleştirme biçimimiz fiziksel modelden fiziksel modele farklılık gösterebilir. Örneğin, Newton mekaniğinin teorisini kullanarak bir parçacık için bazı önemli gözlenebilirlerin, konum, momentum, açısal momentum, enerji, vs. olduğu bir model kurabiliriz. Aslında, her zamanki noktasal parçacık (Newtonyen) modelimiz bütün gözlenebilirlerin, konumun ve momentumun fonksiyonları olarak görülebileceğini kabul eder, ki bunları temel gözlenebilirler olarak adlandırabiliriz. Matematiksel olarak, tek bir parçacık için temel gözlenebilirler Newton mekaniğinde 6 tane sayı, (x,y,z,p x,p y,p z,) tarafından temsil edilir, yani, gözlenebilirler altı boyutlu faz uzayında fonksiyondurlar. Normalde, bu 6 sayı, matematiksel konuşacak olursak, esasında vektör çiftleri olarak görülürler. Bir parçacık ın davranışı gözlenebilirleri izlenerek kayıt edilir ve biz teorimizi bu değerlerin matematiksel temsillerini (mesela, vektörleri) kullanarak kurarız. Kütle, elektrik yükü ve zaman gibi diğer büyüklükler de bir bakıma gözlemnebilir dirler, fakat Newton mekaniğinde bu büyüklükler, sistemin davranışını kayıt etmek için ölçülen değerler şeklinde değil, çeşitli denklemlerde parametreler olarak görünürler. Bir başka deyişle, bir parçacığın konumunun değişme biçimini düşünürken, normal olarak parçacık modelimize zamanla başkalaşan kütle veya elektrik yükü dahil etmeyiz. Tabii ki, maddenin daha sofistike modelleri, kütlenin ve elektrik yükünün daha iyi veya daha kökten tasvirini vermeye teşebbüs edebilir, ki burada bu büyüklükler yukarıda tarif edildiği biçimde gözlenebilirler haline gelirler. Bir başka örnek olarak, Maxwell in teorisi ile tarif edilen elektomanyetik alanı göz önüne alın. Gözlemlenebilirler, tabii ki, elektrik ve manyetik alan şiddetleridir. Ayrıca, dalgaların kutuplanmaları, enerji yoğunluğu, momentum yoğunluğu, vs. de vardır. Tüm elektromanyetik gözlenebilirler (Maxwell teorisinde), teorinin temel gözlenebilirleri olan elektrik ve manyetik alan şiddetlerinden inşa edilmiştir. Matematiksel açıdan, bunlar vektör alanlar olarak temsil edilir. Bir başka ölçülebilen büyüklük c ışık hızıdır. New- 3

ton mekaniğindeki kütle ve yük gibi, bu büyüklük de Maxwell in teorisinde bir parametre olarak görünür ve sistemin şekillenimi ile değişebilen bir şey değildir. Geliştirmekte olduğumuz bu dilde ışık hızı için gözlenebilir terimini kullanmayız. Son örneğime gelince, istatistiksel mekanik olarak bilinen madde yığınının teorisini düşünün. Bu teorinin kuantum mekaniği ile bir takım benzerlikleri vardır. Şimdilik, bazı gözlenebilirlerin, serbest enerji, entropi, kritik üsler, vs. gibi şeyler olduğunu not edelim. Tüm bu büyüklükler, bir bakıma temel gözlenebilir olan, bölüşüm fonksiyonundan hesaplanabilir. Şüphesiz ki, istatistiksel mekanik normal olarak klasik ve/veya kuantum mekaniğinden inşa edilmiştir, ki şu halde bölüşüm fonksiyonunun kendisi de daha temel gözlenebilirlerden kurulmuş olur. Bu arada, sıcaklık, elbette, ölçülebilen bir büyüklüktür. Fakat istatistiksel fizikte kanonik bir topluluk için bir parametre rolü oynar, dolayısıyla bu vaziyette sıcaklık, tıpkı klasik elektrodinamikteki kütle ve elektrik yükü gibi bir parametre olarak el alınır. Böylece, farklı fiziksel olayların farklı çeşitte gözlenebilirler gerektirdiğini ve farklı teorilerin bu gözlenebilirler için farklı gösterimler kullandığını görüyoruz. Bu dönemki iki ana amacımızdan biri kuantum mekaniğinin gözlenebilirleri nasıl temsil ettiğinin somut olarak anlaşılmasını temin etmektir. Bütün örneklerimizde aslında, teorilerin çoğunda zaman olarak adlandırılan gözlenebilirin ayarlanabilir bir parametre olarak girdiğini not düşelim. Normal olarak, mesela, parçacığın enerjisini modellediğimiz bir tarzda, bir gözlenebilir olarak modellenmemiştir. Kuantum mekaniğinde zaman yukarıda tarif edildiği gibi bir gözlenebilir değildir. Durumlar Bir fiziksel sistem çeşitli şekillenimler de bulunabilir, yani, gözlenebilirleri için çeşitli olası değerler sergileyebilir. Sistemin durumundan bahsederken, bu sistemin tüm gözlenebilirlerinin olası bütün ölçüm sonuçlarını tamamıyla niteleyebilen matematiksel bir objeye işaret ediyoruz. Bundan dolayı, durumun matematiksel gösterimi, gözlenebilirlerin temsiline derinlemesine bağlıdır. Daha önceki örneklerimizle durum mefhumunu açıklayalım. Bir parçacığın Newton mekaniğinde, sistemin durumunu temel gözlenebilirleri (koordinatlar ve momentumlar) ölçerek belirleyebiliriz. Doğrusu, tüm diğer gözlenebilirler, bu gözlenebilirlerin (ve zamanın) fonksiyonlarıdır. Elektromanyetik teoride gelinen nokta oldukça benzerdir. Kaynağın bulunmayan elektrodinamikte, elektrik ve manyetik alanlar bir zamandaki bütün elektromanyetik gözlenebilirleri ve sistemin durumunu belirler. Bu iki örnekte de durum ve gözlenebilirler kavramları, gerçekten aynı şeylermiş gibi bir izlenim verecek şekilde, yakından birbirine sarmaşıktır. Fakat vaziyet her zaman böyle 4

değildir. İstatistiksel mekanikte durumu tanımlamanın daha ince bir yolu vardır. Net olmak için, bir parçacıklar sisteminin klasik istatistiksel mekanik ine odaklanalım. Klasik mekanik bakış açısıyla, altta yatan temel gözlenebilirler, sistemi (faz uzayında) oluşturan tüm parçacıkların koordinatları ve momentumları olarak görülebilir ve faz uzayında bir noktayı belirtmek sistemin durumunu belirler. Newton mekaniğinde yapıldığı gibi faz uzayındaki bir noktadan daha ziyade, istatistiksel mekanikte, durum faz uzayında bir olasılık dağılımı verilerek belirtilir (ki bu bir fonksiyondur). Bu olasılık dağılımından istatistiksel mekaniğin bütün gözlenebilirleri hesaplanabilir. Sistemin bir durumu verildiğinde, tüm gözlenebilirlerin belirlendiğini, ancak durumu belirtme yolumuzun oldukça farklı olabileceğini görüyoruz. Durumlar ve gözlenebilirler arasındaki ayrımla daha iyi başa çıkmak için şöyle düşünebilirsiniz. Sistemin durumu, hazırlanmış olduğu yolu yansıtır, ki bu normal olarak kullanılan belli baçlangıç koşullarının bir yansımasıdır. Belli (çeşitli ölçümler ve/veya filtreleme süreçleri ile gerçekleştirilen) bir hazırlama prosedürü verildiğinde, sistem, gözlenebilirlerinin davranışında yansıtıldığı gibi, belli bir aslında tek bir şekilde davranacaktır. Bir sistem için fiziksel bir model, esas olarak sistemi tasvir etmek için gereken gözlenebilirlerin tanımlanmasını içerir. Bu bir kez baştan yapılır. Sistemin durumları, sistemin başlatılabileceği çeşitli yolları temsil eder ve deneysel prosedürlerle ayarlanabilir. Dinamik Bir sistemin gözlenebilirlerinin ölçülen değerleri genellikle zaman içinde değişir. Normalde, sistemin zaman evrimini tasvir etmenin bir yolunu, yani bir dinamik kanun veya bir hareket yasası içerecektir. Gözlemlenebilirler için zamandan bağımsız bir matematiksel model kullandığımızı kabul ederek, dinamiği, sistemin durumunun bir denklem sistemine göre (zaman içinde) sürekli bir değişimi olarak görebiliriz. Dinamiği formüle etmenin bu yolu, çoğu kez dinamiğin Schrödinger resmi olarak adlandırılır ve dinamik kanunun ünlü bir örneği Schrödinger denklemi ile verilir. İstatistiksel fizikte, sistemin durumu faz uzayında bir olasılık dağılımı tarafından belirlenir. Bu dağılım zaman içinde Liouville denklemine göre evrilir. Klasik mekanikte ve elektrodinamikte, sistemin durumu, temel gözlenebilirlerin değerleri belirtildiği anda bilinir. Örneğin, Newtonyen bir parçacığın zamanın bir anında konumlarını ve hızlarını verirseniz, bu büyüklükler tüm zamanlar için dinamik bir kanun (yani, Newton un ikinci yasası) tarafından tek bir şekilde belirlenecektir. Bundan dolayı, bu teorilerde dinamik, gözlenebilirlerin değerlerinin, bir denklem sistemine (F = ma, Maxwell denklemleri) göre zaman içinde bir evrimi olarak düşünülebilir. Dinamiğin, her teoride genellikle içerilen, bir önemli yanı, çok temel bir nedensellik mefhumudur. Schrödinger 5

resminde, sistemin durumu bir zamanda verildiğinde, dinamik kanun, herhangi başka bir zaman için durumu tek olarak belirlemelidir. Bunu olmuş sayarsak, belli bir zamandaki durumun, (teorinin tanımlanmasının bir parçası olan dinamik kanun yoluyla) herhangi bir zamandaki tüm ölçüm sonuçlarını belirleyeceğini görürsünüz. Özetlersek : Bir teori şunları gerektirir. (1) Gözlemlenebilirlerin matematiksel bir temsili; (2) Durumların matematiksel bir gösterimi ve verilen herhangi bir durunmdan gözlenebilirlerin değerlerinin belirlenmesi için bir reçete teorinin fiziksel çıktısı; (3) Zamanın bir fonksiyonu olarak fiziksel çıktının nasıl alınacağını söyleyen, dinamik bir kanunun tanımlanması. Bu dönem amacımız kuantum mekaniğinin (1), (2) ve (3) ün nasıl üstesinden geldiğini ve bir takım fiziksel sistemlere modeller kurmak için nasıl kullandığını görmek olacaktır. Bir uyarı Klasik mekanikten kaynaklanan, giderilmesi gereken, bir önyargı şu şekildedir. Klasik mekanikte, durumu bilmek bütün gözlenebilirlerin değerini bir zaman için sabitlemekle aynıdır. Dolayısıyla, bir Newtonyen parçacığın bir anda durumu biliyorsak, koordinatlarının, momentumlarının ve diğer tüm gözlenebilirlerinin değerlerini biliriz. Başka teoriler farklı şekilde kurulabilir ve bu tip bir sonuç geçerli olmak zorunda değildir. Örneğin, kuantum mekaniğinde (ve klasik istatistiksel mekanikte), sistemin durumu tüm gözlenebilirler için bir olasılık dağılımı sağlayacaktır. Bazı gözlenebilirlere değerler tayin ederek durum tam olarak belirlenebilir/tanımlanabilir ( bir basit harmonik salınıcının enerjisi bir olasılıkla 5 erg dir ), fakat bunun diğer gözlenebilirlerde istatistiksel bir belirsizlik bırakması muhtemeldir. Göreceğimiz gibi, örneğin, (kaba hatlarıyla konuşursak) bir parçacığın konumunu belirtmek, kuantum mekaniğinde bu parçacığın durumunu tam olarak belirleyecektir. Bu durum momentum için çok büyük bir istatistiksel belirsizliğe (çok geniş bir olasılık dağılımına) izin verecektir. Benzer şekilde, parçacığın enerjisini tanımlamak, genellikle, konum ve momentum değerlerinde istatistiksel bir belirsizliği ima edecektir. Stern-Gerlach deneyi Şimdi, 1920 lerin başlarında Stern ve Gerlach tarafından yapılan bir deneyi anlatıyoruz. Bu bize, açıklamak için kuantum mekaniğine ihtiyaç duyan tipte bir hadisenin değerli bir kanıtını verir. Ayrıca, muhtemelen olası en basit kuantum mekaniksel modele bir örnek de sağlar. Büyük ihtimalle bildiğiniz gibi, bu deney parçacıkların spini diye (belki de yanlış şekilde) bilinen özelliklerini içerir, ki bu, parçacıklar tarafından sahip olunan özgün bir açısal momentumdur. Bununla birlikte, deneyin yapıldığı zamanlarda, ne 6

özgün spinin ne de kuantum mekaniğinin çok iyi anlaşılmadığını da not edin! Bu önemli deneyi çalışmadaki amacımız, muhtemelen en basit olası matematiksel kurguda kuantum mekaniğinin temel kurallarını tanıtmaktır. Stern-Gerlach deneyi bir parçacık demetini her yerde aynı yönlü olan fakat şiddeti değişen bir manyetik alan bölgesinden geçirmeye dayanır. Bir µ manyetik momenti ile bir B manyetik alanı etkileşiminin klasik potansiyel enerjisinin µ B olduğunu hatırlayın. Böylece, eğer manyetik alan uzayda değişken ise manyetik moment üzerine (torka karşılık olarak) uygulanan kuvvet sıfırdan farklıdır. Elde F = (µ B) var. Eğer manyetik alan yalnızca bir yönde değişiyorsa, o zaman, sabit B yönüne göre manyetik momentin yönelimine bağlı olarak, kuvvet bu yöne paralel veya anti-paralel olacaktır. Böylece, manyetik momentin hissettiği kuvvet µ nün B yönündeki bileşenini ölçmemize imkan verir; sadece parçacıkların hangi yöne saptıklarını izlememiz gerekir. Şüphesiz ki, bu tamamen klasik bir mantıktı, dolayısıyla başlangıç olarak makroskopik cisimler için işe yaracağına güveniyoruz, fakat kuantum mekaniksel olarak da doğrulanabilir /açıklanabilir. Şimdilik sadece, bir manyetik momentin bir manyetik alanla etkileşiminin doğru kuantum modelinin aslında yukarıdaki potansiyel enerji fonksiyonunu kullanmadığını ve atom yeterince ağır olduğundan klasik mekaniksel bir tasvir kullanarak hareketinin iyi bir yaklaşıklıkla elde edilebileceğini not edelim. Burada, klasik, makro ölçekli mantığın, kuantum mekaniksel mikroskobik bir sistemin modellenmesi için nasıl önemli ipuçları verdiğine dair güzel bir örneğimiz var. Stern ve Gerlach bir gümüş atomu demetini böyle bir düzenekten geçirdi. Bu atomların (elektron spini sayesinde) bir manyetik momenti var ve bundan dolayı düzenekten saparlar. Atomun manyetik momentinin, yük dağılımının hareketinden geliyor şeklindeki, klasik bir modeline dayanarak ve atomların rastgele yönelimli manyetik momentlerinin olduğunu farz ederek, homojen olmayan eksen boyunca manyetik momentin izdüşümlerinde sürekli bir yayılımı yansıtır biçimde, demetin sürekli bir sapmasının olması beklenir. Bunun yerine, gözlenen şey demetin iki parçaya ayrıldığıydı. Bu hadisenin açıklaması, atomun µ manyetik moment vektörünün ve dolayısyla manyetik momentinin, iç açısal momentum S spin taşıyan bir elektronun varlığından kaynaklanmasıdır. (Burada µ, S ile orantılıdır.) Bu elektron hiçbir yörüngesel açısal momentumu olmayan bir atomik durumdadır, dolayısıyla atom etrafındaki hareketi manyetik momente katkı sağlamaz. Bu (başlangıçta tuhaf gelen) açıklamada, elektron, verilen herhangi bir yöne göre, iki spin durumu ndan birinde olabilir. Daha net olarak, bir elektronun spininin herhangi Tabii ki gümüş atomunda 47 tane elektron var. Ancak, bunların 46 tanesi net açısal momentumu olmayan bir durumdadır ve böylece manyetik momente net bir katkısı yoktur. 7

bir eksene izdüşümü yalnızca iki değer alabilir (± /2). Böyle parçacıkların spin 1/2, elektronun iç (durumdan bağımsız) bir özelliği, olduğu söylenir. Eğer herbir atom rastgele seçilirse, bu iki alternatifin yüzde 50-50 olasılıkla gerçekleşmesi beklenir, ve bu da gözlenen şeydir. Herbir yöne demetin bir yarısı saptırılır. Bir açısal momentumun bu kesikliliğini doğrusu, iki değerli tabiatını açıklamak, kabul edilen her teorinin yüzyüze geldiği bir meydan okumadır. Fakat çok daha fazlası var... Stern-Gerlach düzeneğini kullanarak, spin 1/2 bir parçacığın manyetik momentinin denk olarak spin vektörünün herhangi bir bileşenini, SG manyetik alan yönünü ilgilendiğimiz eksenle hizalayarak ve sonra parçacık demetini içinden geçirip parçacıkların o yönde spin yukarı veya aşağı ya karşılık gelen hangi yöne saptırıldığını görerek ölçebiliriz. Bu yüzden, S spin vektörünün böyle bir deneydeki davranışını, atomun sahip olabileceği tüm diğer serbestlik derecelerini ihmal ederek, modellemeye çalışalım. Buradan hareketle atom, bir spin 1/2 parçacık olarak modellenir. Bir n birim vektörü ile nitelenen bir eksen yönünde spini ölçen SG düzeneğini SG n olarak adlandıralım. Böylece, SG n düzeneği S n i ölçer. Deneye dayanan gerçek S n i ölçtüğünüzde her zaman ± /2 bulacağınızdır. Bir spin 1/2 parçacık demetini SG n düzeneğinden geçirelim ve, mesela, S n e göre sapan + değerli parçacıkları koruyalım. Bu filtrelenmiş demeti bir 2 başka SG n /filte cihazından geçirirsek demetin % 100 ünün aynı şekilde geçtiğini görürüz. Filtrelenmiş demetteki parçacıklar için n yönünde spini kesinlik derecesinde belirledik deriz. Bu vaziyeti (filtrelenmiş) demetteki bütün parçacıkların S n, + durumunda olduğunu söyleyerek modelleriz. Bir SG düzeneğinden geçirip sadece yukarıya veya aşağıya sapanları koruyarak, hepsi de aynı durumda olan birçok parçacık hazırlamış olduğumuzu söyleyebiliriz. SG z düzeneğinden bir demet geçirdiğimizi ve yalnızca bir spin izdüşümünü koruduğumuzu varsayalım. Şimdi S z, + durumunda hazırlanmış birçok elektronumuz var. Bu elektronların sahip olduğu S x değerini saptamaya çalışalım. Bu demeti (tüm parçacıklar S z, + durumunda) başka bir SG x Stern-Gerlach düzeneğinden geçirin. Parçacıklar şimdi x yönündeki manyetik momentlerinin (veya spin vektörlerinin) izdüşümlerine göre saptırılır. Bu deneyde bulacağınız şey demetin ikiye ayrılmasıdır. Bu çok mantıklıdır; zaten spinin herhangi bir bileşeninin seçilen bir eksen yönünde sadece iki izdüşümü olduğuna karar vermiştik. x ve z yönlerinin birbirinden farklı bir özelliği olmadığından her ikisi için de benzer davranışlar elde etmeliyiz. SG z filtreli demette S x i özel bir biçimde hazırlamış değiliz, dolayısıyla ikiye ayrılan bir demet görmemiz büyük bir sürpriz değildir. İncelememize şu şekilde devam edelim. Demetimizi SG z içinden geçirdik ve spin yukarı parçacıkları koruduk. Sonra bu spin yukarı parçacıkları SG x içinden geçirdik; bu SG x ölçümünde /2 vermiş olan demete odaklanalım. Bundan dolayı, kabaca SG x düzeneğine giren parçacıkların yarısı korunur, ve hazırladığımız demette artık orijinal 8

parçacıkların 1/4 ü kalır. Bu filtreleme sürecinden sonra, eğer istersek, SG x düzenekleriyle tekrarlanan filtreleme süreçlerinin bu demeti birarada tuttuğunu doğrulayabiliriz bell ki parçacıkların durumu S x, + ile temsil edilebilir. Şimdi, aşağıdaki özelliklere sahip olacak şekilde ölçülmüş bir elektron demetimiz var (1) S z + /2 dir (2) S x + /2 dir. Yukarıda verilen bu (1) ve (2) ile, diğer tüm olasılıkları filtreleyip attığımız için, elektronların hepsinin belli S z ve S x değerlerinin olduğuna inanmak akla yakındır. Bu bakış açısının teyidi mümkün değildir. Geri dönüp S z nin değerini kontrol ettiğimizi farz edelim. SG z den + /2 ile ve sonrasında SG x ten + /2 ile çıkan demeti alın ve tekrar SG z içinden geçirin. Bütün demetin S z için + /2 değerine sahip olarak bulunacağını bekleyebilirsinz, fakat bunun yerine demetin ikiye ayrıldığını bulacaksınız! z yönünde spin aşağı bileşenleri güya filtreleyip ayıklamamıza rağmen oluyor. Dolayısıyla, eğer S z yi ölçüyor ve, mesela, /2 buluyorsanız o zaman tekrar ölçtüğünüzde (başka hiçbir etkileşimin olmadığını kabul ederek) bir olasılıkla /2 elde edersiniz. Eğer S z yi ölçer ve, mesela, /2 bulup sonra S x i ölçtükten sonra S z yi ölçerseniz o zaman son ölçüm yüzde 50-50 olasılıkla ± /2 olacaktır. Bu sizin dikkatiniz çekmeli : bu iki ölçümde S z gözlenebiliri için bulacağınız değerler S z ölçümleri arasında S x in değerini belirleyip belirmediğinize bağlıdır. Gelinen bu noktada, elektronun, S x ve S z gibi, tüm gözlenebilirlerine belli değerler verildiği klasik resmi anlamlandırmak zordur. Bazen S z ölçümünün S z değerini bir şekilde bozdu ğu söylenir. bir tarifi değildir. Bu bakış açısı yanlış değildir, fakat neler döndüğünün noksansız Örneğin, göreceğimiz gibi, kuantum mekaniksel tahmin, ölçümleri yaptığımız yoldan açık bir biçimde bağımsızdır. SG cihazlarının nasıl çalışmış olduğunu bilmemize hiçbiryerde gerçekten ihtiyacımız yoktur. Üstelik, S x ölçümünden dolayı S z deki bozulma S x ölçümünü ne kadar dikkatli yaptığımızın bir fonksiyonu değildir, yani, kimse bu garip davranıştan bir deneysel hata yı sorumlu tutamaz, ölçümler ideal olarak hatasız olabilir ve biz yine aynı sonucu buluruz. İşin aslı şu ki, (S z ve S x gibi) gözlenebilirlerin, sabit, ilgilenilen cisimde varolan değerler alıyor olarak düşünülmemesi gerekir. Bu felsefi olarak biraz yapış yapıştır (ve psikolojik olarak biraz rahatsız edicidir), fakat doğanın aslında nasıl işlediğinin bir tasviri olarak oldukça iyi görünüyor. Eğer tüm bu olanlar size mükemmel şekilde mantıklı geliyorsa, o zaman herhalde bunu çok iyi anlamadınız. hakkında hiçbir ipucu vermiyor, o kadar. Maddeyle makro ölçekte deneyimimiz doğanın bu şekilde işleyişi Tabii ki, biri doğal olarak durumu S z, +; S x, + biçiminde yazmayı tercih eder, ama bunun uygun olmadığını göreceğiz. Şimdi devam ederek, bu iki kez filtrelenmiş demeti alıp S y yi ölçebiliriz; demetin yarısının y yönünde spin yukarıya ve diğer yarısının da spin aşağıya sahip olduğunu bulacaksınız (alıştırma). Fakat bunu bile dert etmeyelim. 9

Elektronlar (ve diğer temel parçacıklar) üzerlerine minicik açısal momentum okları iliştirilmiş klasik yörüngeleri izleyen ufacık toplar gibi değildirler, ve öyle olduğuna inanmak için de hiçbir (deneysel) neden yoktur. Bir parçacığın, bütün gözlenebilirleri için, ölçebileceğimiz, belirlenmiş değerlere sahip olması tamamıyla klasik bir önyargıdır. Şu şekilde düşünmeye çalışın : parçacık nedir? Parçacığın durumuyla değişmeyen, kütle, (toplam) spin, yük, vs. ve başka iç, gerçek özelliklere sahiptir. Deneye dayanarak, parçacığa, konum, enerji, yörüngesel açısal momentum, bir eksen yönünde spin bileşeni gibi diğer gözlenebilir özellikler tayin edilmek istenebilir. Fakat deneye göre, bu özellikler parçacığın durumu ile değişir ve (durumu değiştiren) ölçme sürecinden bağımsız olarak parçacıkta varolan olarak görülemez. Oysa en sonunda, bu tipte bir olayın kuantum mekaniksel açıklamasına göre, size bütün garanti edilen, çeşitli gözlenebilirleri için bir parçacığa olasılık dağılımları tahsis edebilecek olmanızdır. Bir sonraki görevimiz kuantum mekaniğinin kurallarını kullanarak spin 1/2 sisteminin kuantum mekaniksel modelini kurmaktır. 10