ASAFORA. GÜRKAN DOĞAN Hacettepe Üniversitesi

Benzer belgeler
Gürkan Doğan Hacettepe Üniversitesi

Açık ifadeler ve eksik belirleme

TÜRKÇE'DE KİŞİSİZ GİZLİ ÖZNE VE 'İNSAN' Ümit Deniz Turan Anadolu Üniversitesi

Gürkan DOĞAN. Çok sabıkalı ama, çok çocuk bi çocuklum. Can Yücel (1988: 33)

"DÎLBlLÎM-GÖSTERGEBÎLÎM İLİŞKİLERİ" VE EDİMBÎLİM. Gürkan Doğan

DİL VE İLETİŞİM. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

Sevdiğim Birkaç Soru

Türkiye'de Tuz. Üretim ve kullanım yerleri yönünden tuz tüketimlerini inceliyerek, Plânlama ile ilgili gelişmeleri inceliyerek.

Anlambilim ve Edimbilim. Giriş Konuları

Daha iyi, daha sorunsuz, daha kolay, daha cazip, daha ekonomik olana ulaşabilmek içinse;

BÖLÜM I: OKUL YÖNETİMİ VE SORUN ÇÖZME İLE İLGİLİ LİTERATÜR...1

BKİ farkı Standart Sapması (kg/m 2 ) A B BKİ farkı Ortalaması (kg/m 2 )

IML 401 İMALAT LABORATUARI. Rapor Yazma ve Sunma

7. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ. Abdullah ATLİ

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

Türkçe de Özne Ad Öbeği ve Boş Artgönderim Kullanımının Türkçe yi Yabancı Dil Olarak Öğrenen Öğrencilerdeki Gelişimsel Görünümleri

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

Eğiticilerin Sınıf Yönetimi Yeterliklerinin Geliştirilmesi. Doç.Dr. Ali E. Şahin Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Şükriye Ruhi, Deniz Zeyrek, Necdet Osam Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Öğrenme ve Öğretim İlkeleri

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

SEÇMELİ YABANCI DİL DERSLERİ

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

Konuşma sezdirimi. Söylenende ne tamamen ne kısmen dile getirilmiş, çıkarsanan önerme ya da varsayımlar ör. A: Yemeğe yetiştim mi? B: Masayı topladım.

Araştırmada Evren ve Örnekleme

NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Farklı Kütüphane Türlerine Yönelik Pazarlama Stratejileri

Bilimsel Makale Hazırlama ve yayımlama

ZfWT Vol 10, No. 2 (2018) 281-

NESNEYE YÖNELİK TASARIM SÜRECİ

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

İÇİNDEKİLER. Önsöz BÖLÜM: BU KİTAP NE ANLATIYOR? Kitabın Amacı Ne? Kimler İçin Yazıldı? BÖLÜM: NEDEN SİGORTA YAPTIRAYIM Kİ?

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

MALİ ANALİZ TEKNİKLERİ. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı

Yaz Tatili Nasıl Değerlendirilmeli?

MEHMET VEYSEL ÇELİK ŞAİR NESİMİ İLKÖĞRETİM OKULU DİYARBAKIR

BÖLÜM 7 GÖRSEL SANATLAR ETKİNLİKLERİ ÖRNEKLERİ

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 6.Bölüm: Tüketici Davranışı Teorisi

SEMBOLİK MANTIK MNT102U

BURSA'DA 500 BÜYÜK FİRMA 1998

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ. (11 Mayıs -19 Haziran 2015 )

ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI: YALAN. biri dünya üzerinde neler olup bittiğinden bihaber, yani olabilecek en saf şekilde dünyaya

Dergiden Mektup, Uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz. Harita Mühendisliği Dergisi Odamızın 37. Olağan Genel Kurulunda kabul edilen "Yayın

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

GENEL İNGİLİZCE PROGRAMI AVRUPA DİL PORTFOLYOSU

PSİKODİLBİLİMİNİN TEMELİ

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz:

İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN ÖZET VE HATIRLAMA METİNLERİNDE BAĞDAŞIKLIK SORUNU. İlknur KEÇİK. 1. Giriş

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Dünya Kupası Futbol Organizasyon Teklifi. Fayda-Maliyet Analizi & ilgili analiz yöntemleri Birgit ten Cate & Dirk Roelofsen

Hipotez Testi Rehberi. Orhan Çevik İstanbul, 30 Ağustos 2014

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

İngilizce Hazırlık Programında Gruplar ve Tanımları

İNGİLİZCE HAZIRLIK OKULLARI PROGRAMLARINDA BELİRLİ AMACA YÖNELİK İNGİLİZCE AÇISINDAN İÇERİK SEÇİMİ VE DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN SORUNLAR

9. HAFTA KARAR VERME SÜRECİ

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

Eğitim Fakülteleri ve İlköğretim Öğretmenleri için Matematik Öğretimi

OKULUMUZDA DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI. Sevgi Etkinlikleri Sunum Planı

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

D 3 KURAM VE ARAŞTIRMA. Neumann, 2000 Chapter 3, 4

İSTANBUL DA GENÇLER ARASINDA CİNSELLİK ARAŞTIRMASI RAPORU

YAZ DEMEDEN ÖNCE. Gülsemin ERGÜN KUCBA Türkçe Öğretmeni. Terakki Vakfı Okulları 2. Yazma Becerileri Sempozyumu

Yabancı Dil Ööğreniminde Güçlü Hafıza Teknikleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

KRİZ İLETİŞİMİ VE YÖNETİMİ

Türkçe Planlanmamış Sözlü Söylemde Boş Artgönderimlerin Görünümü. Zero Anaphora Patterns in Turkish Unplanned Spoken Discourse.

İşte bu, kişileri birbirlerinden ayıran özelliklerin tümüne, kişinin Girişimcilik Profili diyoruz.

Örnek bir kullanım ve bilgisayar ağlarını oluşturan bileşenlerin özeti

LİSE REHBERLİK SERVİSİ

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır.

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

= 2 6 Türevsel denkleminin 1) denge değerlerinin bulunuz. 2) Bulmuş olduğunuz dengenin istikrarlı olup olmadığını tespit ediniz.

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

KAYİYEM. Proje Sorumluları

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

DİŞ HEKİMLİĞİNDE ARAŞTIRMA ve YAYIN ETİĞİ

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

İŞ BAŞINDA DEĞERLENDİRME FORMLARI

Amaç, BİLİMSEL ARASTIRMA YAPABİLME, HAKİM OLDUĞU BİR KONUYU BELİRLİ BİR FORMATTA HAZIRLAYIP SUNABİLME

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

HATA 1. İşinize saplantılı biçimde bağlı olmamanız

Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

HİTİT ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİLER EĞİTİM-ÖĞRETİM VE SINAV UYGULAMALARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

BEYİN GÜCÜNÜ KULLANARAK ZAMANI YÖNETMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Metin: Toplumsal Davranış: El Öpme Edimindeki Göstergelerin Çözümlenesi, Göstergebilime Giriş, Fatma Erkman Akerson, Bilge Kültür Sanat, 2016

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

PROJEYİ OLUŞTURAN ÖĞELER PROJE RAPORU YAZMA

İnsan Odaklı Yönetim

Transkript:

ASAFORA GÜRKAN DOĞAN Hacettepe Üniversitesi ( Bu yazının amacı, Özdemir A saf in epigramlarına özgü olduğunu düşündüğümüz özel bir gönderim türünden yola çıkarak, şiir dilinde yakalanan anlam belirsizliğine/zenginliğine edimbilimsel bir açıklama getirmektir.) 1. Giriş Şiir okumak ile yolculuk yapmak arasında benzerlikler olduğu söylenebilir. Otomobil ile, Bafa Gölü'nün çevresindeki ağaçların kucakladığı yolda, günbatımında yapılan bir yolculuğu, metro kazılarının altüst ettiği şehir trafiğinde araba kullanmaya benzetmek zor olacağı gibi, okunan her şiirden alınan tadı da aynı kabul etmek kolay olmayacaktır. Bu anlamda, okurların farklı ozanlardan farklı tadlar almaları doğal karşılanmakta, yazın diline ilgi duyan dilcilere düşen görevlerden biri de, bu farklılıkların zihinsel temellerini sorgulamak olmaktadır. Bir ozanı sevmenin, onun biçemini sevmek anlamına geldiği düşüncesinden yola çıkarak, biçem kavramını bildirişimde bulunan kişilerin bilişsel çevrenlerinin kesişmesi sürecinde oluşan bir ilişki olarak ele alacağız. Bu tür bir yaklaşım sayesinde, tartışma, sözcenin yorumlanması sırasında gerçekleştiği varsayılan süreçlerden başlayacak ve devingen bir nitelik kazanacaktır. 2. Kuramsal Çerçeve Bağıntı Kuramı'na göre, sözce üç ardaşık aşamada yorumlanmaktadır 1; İlk önce, dinleyicinin çözgülediği dilsel girdiler anlamsal canlandırımlara - mantık yapılarına - dönüştürülmekte ve bu dönüştürme işlemi, bir doğal dildeki ifadelerin sinirlerin diline çevrilmesi anlamına gelmektedir. İkinci aşama, anlamsal canlandırımların eksiksiz önermeler haline getirilmesini içermektedir. Bağlamdan aktarılacak dildışı bilgilerin kullanıldığı bu basamakta anlam belirsizliği, göndergelerin saptanması ve

132 Gürkatı Doğan tamamlama gibi 'sorunlar' çıkarımlar yoluyla çözülmektedir. Örneğin, (l)'deki ifadenin doğru olarak anlaşılabilmesi, göndergelerin doğru olarak belirlenebilmesine bağlıdır: (l)bana göre şu, ondan daha güzel. Yukarıdaki örneğin eksiksiz bir önerme ifade edebilmesi için, 'ben', 'şu', ve 'o' aracılığıyla gönderimde bulunulan göndergelerin yanlışsız saptanabilmesi gerekir. Üçüncü ve sonuncu aşamada ise, sözcenin ifade edebileceği sezdirimler tümdengelimsel çıkarımlar yoluyla yakalanır. 2.1.Bağlam ve göndergelerin saptanması Bağlam adını verdiğimiz ve bir sözcenin yorumlanmasını sağlayan zihinsel oluşum, üç tür kanaldan gelebilecek bilgilerle kurulabilir: (i) daha önce oluşmuş bulunan söylemden aktarılabilecek bilgiler; (ii) sözcenin dile getirdiği kavramlar aracılığı ile ulaşılabilecek 'ansiklopedik' bilgiler; (iii) söylemin içinde oluştuğu fiziksel çevrede var olan bilgiler. Göndergeler sözkonusu olduğunda ise Kempson (1988) beş tür bilgi kaynağı ve gönderim türü üzerinde durmaktadır: A. Konuşucuya ve dinleyiciye duyular yoluyla ulaşılabilir olan bilgiler: Adılların ve belirtili ad öbeklerinin kullanıldığı bu tür durumlara dışgönderim (exophora) adı verilmektedir ve göndergeler söylemin içinde oluştuğu fiziksel çevrede aranıp bulunmak durumundadır: (2) Mutlu görünüyorlar ( = Umut ve Selin) B. Söylem içinde, belirli bir anda yorumlanmakta olan sözceden daha önce işleme koyulmuş önermelerden aktarılmış olan bilgiler: artgönderim ( anaphora) (3) Umut gelemeyecek. Hastaymış. ( = Umut) C. Bir önceki dilsel girdide yer alan kavramlar yoluyla ulaşılan bilgiler: köprüleme (bridging) (4) Odaya girdim. Pencere açıktı. 'Oda' kavramından yola çıkılarak "Her odanın bir de penceresi olur" gibi genelgeçer bir bilgiye ulaşılabilir ve bu bilgi de (4)'teki pencere'yi anlaşılır kılar. D. Bir sözceden tümdengelim yoluyla elde edilen bilgiler: (5) Selin Umut yine çiçek göndermiş. İlgisi mutlu ediyor.

Dilbilim Araştırmaları 1993 133 Bu örnekteki ilgi'nin anlaşılabilmesi için. "Birisine çiçek göndermek, o kişiye ilgi göstermektir" gibi bir bilginin, (5)'in birinci bölümü aracılığıyla ulaşılabilir olması gerekmektedir. E. İşleme koyulan sözce ile sözkonusu tümcenin mantık yapısı aracılığıyla elde edilen bilgiler: tembel adıllar (lazy proununs) (6) Umut bütün parasını harcıyor. Selin ise biriktiriyor. ( = Selin'in parası) Buraya kadar örneklenen gönderim türlerinin ortak özelliği, hepsinde kesin ve belirli bir göndergenin saptanabilir olduğudur. Oysa (7)'de ve benzer durumlarda, dinleyici sözkonusu göndergeyi ismen belirlemeyi aklından bile geçirmemektedir: (7) Bu ayki elektrik faturasını henüz göndermediler. 'Institutionalised exophora' olarak bilinen bu tür durumlarda dinleyici, eylemi gerçekleştir(mey)en kişi ya da kişileri ismen saptamak yerine, konu edilen eylemin niteliğine önem vermektedir; bu örnekte, TEK'teki memurlar' gibi genel bir saptama, sözcenin anlaşılabilirliği için yeterli olmaktadır. Bir tür benzer durum da yazın dilinde ortaya çıkmaktadır. Yukarıda dışgönderim olarak belirttiğimiz göndcrge türünde, dinleyicinin fiziksel çevreyi dikkate alması gerekliliğinden söz etmiştik. Yazınsal dışgönderim (literary exophora) olarak adlandırılan türde ise, birebir bir eşleme yerine genel bir 'yakıştırma' gündeme gelmektedir: (8)... Tam karşısına oturdum gidip Çocuk bahçesinin İşte cıvıldaşan salıncaklar İşte havuz ve işte fıskiye (Uyaroğlu 1987: 34) Yukarıdaki dizeleri okuyan bir kişi, sözü edilen 'çocuk bahçesi', 'salıncak', 'havuz', ve 'fıskiye'nin yaşamdaki gerçek göndergelerini birebir saptamaya çalışmak yerine, kendi belleğinde sözkonusu kavramlara ilşkiıı olarak daha önceden oluşturmuş olduğu bilgileri harekete geçirmek durumundadır. 'Telephora' (Thomas 1977) adı ile bilinen diğer bir gönderim türü ise, dil kullanımında daha seyrek rastlanılmakla birlikte, kimi durumlarda anlaşılmama riskini de beraberinde taşır. Varsayalım ki hayat pahalılığının konuşulduğu bir söylem devam etmekteyken, ikisi de futbol hastası olan konuşmacılardan birisi aşağıdaki sözceyi dile getiriyor: (9) Seyredecek misin?

134 Gürhan Doğan Dinleyicinin, neyi seyredip seyretmeyeceğinin sorulmakta olduğunu anlayabilmesi için ne fiziksel çevreden ne de daha önce oluşmuş söylemden bilgi aktarma şansı vardır. Diyelim ki konuşucu o akşam oynanacak olan Dünya Kupası Finali'nin seyredilip seyredilmeyeceğim sormaktadır ve dinleyicinin bunu anlayabilmesi için gerekli olan bilgiye 'ne yapıp yapıp' - bir bellek turu sonunda - erişmesi gerekmektedir. 3.Asafora ve anlam belirsizliği/zenginliği Buraya kadar özetlenen gönderim türlerinden nitelik bakımından kesin olarak ayrılan ve Özdemir Asafın kimi epigramlarında yol açtığı anlam zenginliği / belirsizliği nedeniyle dikkati çeken özel bir gönderim türünün ele alınacağı bu bölümde ilk olarak adılların söylem içinde kullanılışlarına ilişkin iki noktayı kısaca vurgulamak istiyoruz. Türkçede adilli (pronominal) ve boş (null/zero) olmak üzere iki tür artgönderimden söz edilebilir. Göndergenin söylem aracılığıyla belirlenebildiği durumlarda konuşucunun adıl kullanabileceği gibi ad öbeğini tümüyle boş da bırakabileceğini söyleyen Enç'e (1986: 195) koşut olarak Erguvanlı-Taylan da (1986: 224) göndergeye söylemden ulaşılabilmesi durumunda boş artgönderimin rahatlıkla kullanılabildiğini ifade etmektedir 2. Şimdi ele alacağımız özel gönderim türünün ikinci bölümde sözü edilen diğer türlerden ayrıldığı temel nokta, göndergenin saptanması için gerekecek bilgiye ulaşılmasında karşılaşılan 'güçlük'tür: (10) Bana senin için O mu, diye sordular O değil dedim onlara Anladılar. (Asaf 1982a:30) 'Ben', 'sen', 'o', ve 'onlar', yukarıdaki epigramın okunuşunda 'sorun' çıkaran adıllar olarak belirmekte, son dizedeki boş artgönderim de diğerleri gibi göııdergesini aramaktadır. İlk olarak ben ile başlayıp genel bir yanılgıya işaret etmek istiyoruz: Epigramlarda kullanılan birinci tekil şahısı Asafın kendisiyle özdeşleştirip, bunun sonucu olarak diğer kişiye de dişi bir rol biçilmesi gibi bir eğilimden söz edilebilir. Oysa Orhan Veli Kanık, Can Yücel, Nazım Hikmet gibi ozanların tersine, Özdemir Asaf epigramlarında konuşan kişinin kendisi olduğuna dair ipucu vermekten sakınmakta, tam aksine aşağıdaki türden 'demeçler' vermektedir: (11) Ben ben derken kendi adıma koııuşmayordum. Sen derken de anımsadığım sen değildin Hep bir düşünce bir fikirdi dediğim. (Asaf 1986: 162) Bu nedenle, Asafı epigramlarındaki konuşucuyla özdeşleştirme eğiliminin sakıncalı

Dilbilim Araştırmaları 1993 135 olabileceğini belirtip (lo)'daki diğer göndergelere geri dönmek istiyoruz 3. Sözkonusu epigramdaki göndergelerden bir tekinin bile kesinliğe kavuşturulması olası gözükmemektedir. Epigramda sunulan bilgiler kimin, kiminle, kimin hakkında konuştuğuna ilişkin ipucu vermemektedir. Sonuç olarak da, konuşan kişi ile o' arasındaki ilişkinin gerçek niteliği ile, 'onların' bu konuda ne düşündükleri açığa çıkmamaktadır. Bu nedenle de her okur dilediği yakıştırmayı yapmakta özgürdür. Oysa aşağıdaki örnekte, şiirin sunduğu bilgiler ışığında, üstü kapalı gibi duran gönderge hakkında bir fikir sahibi olmak kolaylaşmaktadır. Asafın epigramlarındaki göndergeler ile diğer tür göndergeler arasındaki fark da bu noktada yatmaktadır: (13) Bir gün geldi Gözlerinde yaşlar vardı Şikayetin ne dedim Boş parmağınıgösterdi (13)'de sözü edilen kişinin dişi bir göndergeye bağlanabilme olasılığı, bize göre (10)'da sözü edilen 'o' adılından çok daha yüksektir; farkı yaratan etmen ise (13)'de sunulan bilginin yeterince ipucu sağlıyor olmasıdır; "Parmağı boş bırakıldığı için gözyaşı dökebileme" özelliği, içinde yaşadığımız toplumda, erkek'ten çok 'kadın'a yakıştırılmaktadır. Bir başka örnekle devam edelim; (14) Gittim, vardı Geldim, yok. Yıllar geçiyor Bir türlü soramayorum. (Asaf 1982a: 94) Bu örnekte de "kimin nereye gittiği", "nereye geri döndüğünü", ve "neyi sorumadığı", kimliği saptanamayan göndergeler nedeniyle açığa çıkmamaktadır ve epigram da zaten bu belirsizlik üzerine kurulmuş durumdadır. Bu tür bir belirsizlik okuyucuya sınırsız daha doğrusu salt kendi belleğinin ürünü olacak senaryolarla sınırlı bir özgürlük sağlamaktadır. Tatlı bir öznelliğe dönüşen anlam zenginliği ve belirsizliği de bu noktada işin içine girmektedir. Diğer bir örnekle devam edelim: (14) Benim söylemek için çırpındığım gecelerde Siz yoktunuz. (Asaf 1982a: 15) Buraya kadar sözü edilen anlam belirsizliği, (14)'teki adıllarda da kendini östermektedir. Bu örnekte de beniri ve 'sizin' kimliklerine ulaşabilmek olası örünmemekte, sizle ilgili olarak belirtilmesi gereken bir özellik daha dikkati ekmektedir. Şöyle ki, epigramdaki dizeler ışığında, 'siz' ile çoğulluğun mu yoksa Ü Q O q 0 Q

136 Giirkan Doğan resmiyetin mi aktarılmak istendiği bile bilinememekte, her tercih farklı bir senaryoyu tetikleyebilmektedir. Belirsizlik burada da zenginliği besler durumdadır. Sıralamaya çalıştığımız örneklerde görüldüğü gibi, Asafın epigramlarında kullandığı gönderim türü, yazımızın ikinci bölümünde sözünü ettiğimiz diğer türlerle hiç benzeşmemektedir. Temel farklılık şöyle özetlenebilir: Literatürde exophora, anaphora, institutionalised/literary exophora, telephora olarak adlandırılan gönderim türlerinin hepsinde, dinleyiciııin/okuyucunun sonunda karar kılıp bağıntılı bulacağı belirli bir göndergeye her zaman ulaşılabilmektedir. Oysa Asafın epigramlarındaki gönderimlerde sürekli bir belirsizlik hakimdir ve bu belirsizlik şiirsel bir zenginliğe dönüşmektedir. ASAF'a özgü ve özgün olan bu gönderim türünü adlandırmak için asafora (asaphora) terimini öneriyoruz. Anlamı, anlamı saklayarak nice anlam kapıları açabilmesinde gizli olan bu gönderimin iki önemli özelliğinden söz edilebilir: (a) kuramsal, (b) yazınsal. Şimdi bu özellikleri ardarda ve kısaca ele alalım. 3.1.Asafora ve eksik yapılı önerme Yazımızın kuramsal çerçevesini çizen bölümde bir sözcenin yorumlanmasını sağlayan süreçleri özetlerken, ikinci basamağın sonunda her anlamsal canlandırımın - mantık yapısının - çıkarımların da yardımıyla eksiksiz bir önermeye dönüştürüleceğini belirtmiştik. Bu eksiksiz önermeye dönüştürme aşaması gerek bağıntı kuramında gerekse diğer bildirişim kuramlarında olmazsa olmaz bir koşul olarak kabul edilmektedir. Şöyle ki, (l)'deki sözce - aşağıda (15) olarak yinelenmiştir -, ilgili söylem içinde her zaman (16)'daki önermeyi verecektir: (15) Bana göre şu, ondan daha güzel. (16) Gürkan Doğan'a göre pencerenin yanındaki açelya, sehpanın üzerindeki siklamenden daha güzel bir çiçektir. Bildirişimin sağlanabilmesi için günlük dil kullanımında kaçınılmaz olarak gerçekleşen bu koşul, literary exophora örneğinde görüldüğü gibi, yazın dili için de genellenebilir gibi gözükmektedir. Oysa, asaforanın egemen olduğu epigramlarda, 'eksiksiz önermeye tamamlanma koşulu' kesinlikle gerçekleşmemektedir. Diğer bir deyişle, asafora adını verdiğimiz gönderim türünün varlığı, edimbilim kuramlarının temel varsayımlarından birisini ortadan kaldırmaktadır4. 3.2.Asafora ve biçem Yazımızın giriş bölümünde, biçem kavramını bildirişimde bulunan kişilerin bilişsel çevrenlerinin kesişmesi sürecinde ortaya çıkan bir devingenlik içinde ele alacağımızı söylemiştik 5. Böyle bir yaklaşımın sonucu olarak ön plana çıkan iki temel ölçütten söz edilebilir: (i) bir sözcenin yorumlanması için gerekecek zihinsel enerji - gider;

Dilbilim Araştırmaları 1993 137 (ii) harcanan zihinsel enerji karşılığında ulaşılacak yorumlama - gelir. Bu iki ölçüt arasında şöyle yalın bir ilişki kurulabilir; giderin, gerekçesiz olarak gelirden yüksek olduğu her durum, dinleyici tarafından yadırganacaktır; (17a) Olimpiyatlara yalnızca amatörler katılabilirler. (17b) Olimpiyat Oyunları dört yılda bir yapılan uluslararası spor karşılaşmalarıdır. Bu oyunlara yalnızca amatörler katılabilirler. (17c) Olimpiyat Oyunları dört yılda bir yapılan uluslararası spor karşılaşmalarıdır. Bu oyunlarda yalnızca amatörler - spor faaliyetleri karşılığında para kazanmayanlar - katılabilirler. Profesyoneller - spor faaliyetleri karşılığında para kazananlar - katılamazlar. 'Olimpiyatlar' ve 'amatörlük' konularına yabancı olmayan bir dinleyici için (17b) ve (17c) 'yadırgatıcı', hatta 'rahatsız edici' olacaktır. Bir diğer deyişle, maliyet arttığı zaman, karşılığında elde edilen yorumlamanın da bu artışı haklı çıkarıcı nitelikte olması beklenir ancak (17b) ve (17c) bu beklentiyi karşılamaktan çok uzaktır. Dinleyiciyi karşılığını alamayacağı zihinsel çabaya sokmak, biçemde 'dayanılmaz ağırlık' yaratmak anlamına gelecektir. Oysa bize göre dinleyicilerin tercihleri 'bilişsel hafiflik'ten yanadır. Dili/kalemi kuvvetli ve zayıf kişiler arasındaki fark da, yine bize göre, bu hassas dengede yatmaktadır. Yukarıda sözü edilen denklemden hareket ederek, bir sözcenin biçeminden. konuşucu ile dinleyici arasındaki bilişsel ilişkinin niteliği hakkında bir yargıya varabilmenin mümkün olacağı yargısına varılabilir. Şöyle ki, sözce aracılığıyla düzeneklenen dilsel girdiye bakarak konuşucunun, dinleyicisinin (i) bilişsel yetenekleri; (ii) dikkat düzeyi; (iii) sözceyi yorumlarken ne oranda yardıma veya yönlendirmeye gereksinimi olacağı; (iv) kendisine olan duygusal yakınlığı veya uzaklığı hakkındaki değerlendirmelerine ilişkin bir kanıya varılabilir. Asaf m biçemine ilişkin kimi ipuçlarının yukarıda çizilen çerçeve içinde ortaya çıkarılabileceği kanısındayız. Genel bir saptama ile başlarsak, Asafın okuyucusuna 'sonsuz' güveni olduğunu söyleyebiliriz. Bu saptamamıza kanıt olarak da asafora adım verdiğimiz gönderim türünü gösterebiliriz. Bir karşılaştırma yapm ak gerekirse, (17c)'ııin 'ağırlığı', konuşucunun dinleyicinin bilişsel yeteneklerine olan 'güvensizliği'nden kaynaklanmaktadır. Burada sözü edilen güven, çıkarımda bulunabilme yeteneğine bağlı olarak gelişen bir kavramdır. Şöyle de söylenebilir: Bir konuşucu, dinleyicisinin kendi kaynaklarını kullanarak ulaşabileceği hiçbir bilgiyi düzeneklemez (encoding), çünkü bu gereksiz yere maliyeti artırmak anlamına gelir. Bu anlamda, (17c)'deki sözce kimi dinleyiciler için yararlı bir bilgi olurken, kimileri için de 'hakaret' olacaktır. Buradan şöyle bir sonuca ulaşılabilir; Özdemir Asaf m en

138 Giirkan Doğan önemli özelliği, epigramlarında okuyucusuna 'az sözle çok iş' yaptırabilmesidir. Minimum düzenekleme ile çok zengin çıkarımsal süreçleri - ki bu süreçler, kaynakları 'sınırsız' okuyuclar için zevkli yolculuklar dem ektir - başlatabilen Asaf, okuyucusunu çok çeşitli yorumlamalarla başbaşa bırakabilmektedir. Epigramlardan alınan tad, bize göre, okuyucunun kendi belleğinin dehlizlerinde çıkacağı yolculukta gizlidir: (18) Gördüğümü görecekler diye ödüm geriliyor. (19) Ve kayığına bindi, yanına bir anlam aldı, açıldı. (Asaf 1982a: 137) (Asaf 1982b: 30) Yukarıda verilen örneklerle de pekiştiği gibi, değişik yorumlamalar arasında gidip gelebilen okuyucu, kendisini bu tür yolculuklara çıkaran 'bilişsel çevren'e doğal olarak yakınlaşacak, bu yakınlaşmanın sonucunda da ozan ile 'kaynaklan yeterli' okurları arasında sıcak bir ilişki kurulabilecektir. Bu 'samimiyet', Asafm, aslında okuyucusu tarafından saptanabilmesi mümkün olmayan göndergeleri, sanki kırk yılda paylaşılıyormuşcasına dile getirmesinde yatmaktadır. 4, Sonuç Buraya kadar dile getirmeye çalıştığımız noktalan dört madde halinde özetleyebiliriz: (a) Özdemir Asafın epigramlarındaki anlam belirsizliği/zenginliği olgusunu ele alabilmek için yeni bir gönderim türüne başvurmak gerekmektedir. (b) Asafora adını verdiğimiz bu gönderim türü, edimbilim kuramlarında. peşinen kabul edilen "her anlamsal canlandırım mutlaka eksiksiz bir önermeye tamamlanır" şeklindeki kuramsal varsayımı ortadan kaldıracak niteliktedir. (c) Yazın diline ilişkin yargılarda bulunabilmek için çağdaş edimbilimin verilerinden yararlanmak, yapılacak saptamaları kişisellikten ve öznellikten kurtaracaktır. (d) Biçem incelemelerinde "zihinsel çaba-zihinsel tad" ilişkisini gözönünde bulundurmak yeni açılımları da beraberinde getirebilir. Yazımızı son bir örnekle bitirmek istiyoruz: (20) Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu Birinciliği beyaza verdiler. (Asaf 1982a: 27)

Dilbilim Araştırmaları 1993 139 Birinciliğin neden beyaza verildiğinin yanıtını sezgilerimizde değil, süreçlerimizde aramayı öneriyoruz. zihinsel NOTLAR 1. Bkz. Sperber ve Wilson 1986; Doğan 1991: 80-81, Doğan 1992a: 95-96. 2. Artgönderim konusundaki tercih elbette rastlantısal değildir. Sözcede adıla yer verildiği zaman söylemin konusunun değiştiği, boş artgönderim yeğlendiğinde ise eski konunun devam ettiği söylenebilir. 3. Talat Halman'ın İngilizceye çevirdiği bir epigramda karşılaştığı cins sorunu, sözünü ettiğimiz yanılgıya somut bir örnek olarak gösterilebilir: (12) Bana yalanlar söylese kabulümdü Ama yalan söyledi (Asaf 1982a:133) I'd have taken it if she told me lies Instead she told me a lie. (Halman 1989:233) 4. Ayrıntılı tartışma için bkz. Doğan 1992b, bölüm 2. 5. Biçem ve edimbilim ilşkileri konusunda ayrıntılı tartışma için bkz. Doğan 1992b, bölüm 4. KAYNAKÇA Asaf, Ö. (1982a). Benden Sonra Mutluluk. İstanbul; Adam (1982b). Yalnızlık Paylaşılmaz. İstanbul: Adam. (1986). Yuvarlağın Köşeleri. İstanbul: Adam. Doğan, G. (1991). Dilbilim-göstergebilim ilişkileri ve edimbilim. A. Kocaman (haz.) Dilbilim Araştırmaları. Hitit Yayınları, Ankara. (1992a). Hangi 'anlam'? A. Kocaman (haz.) Dilbilim Araştırmaları. Hitit Yayınlan, Ankara. (1992b). The Pragmatics of Indeterminacy and Indirectnesss of Meaning: A Relevance-Theoretic Approach to Epigrams and Graffiti in Turkish. Basılmamış Doktora Tezi, University of Manchester. Enç, M. (1986). Topic switching and pronominal subjects in Turkish. (Slobin ve Zimmer içinde). Erguvanlı-Taylan, E. (1986). Pronominal versus zero representation of anaphora in Turkish. (Slobin ve Zimmer içinde). Halman, T.S. (1989). Living Poets oftıırkey. İstanbul: Dost Yayınları. Kempson, R. (haz.) (1988). Grammar and conversational principles. (F.J. Newmeyer içinde) Lingııistics: The Canıbridge Survey 2. Linguistic Theory: Extension5

140 Giirkan Doğan and Implicatioııs. Cambridge: CUP, 117-39. Slobin, D.A. ve Zimmer, K. (haz.) (1986). Studies in Tıırkish Linguistics. Amsterdam: John Benjamins B.Ö. Sperber, D. ve Wilson, D. (1986). Relevance: Conınıunication and Cognition. Oxford: Blackwell. Thomas, A. (1977). The Structııre and Contextual Relatioııs of Elliptical Sentences. Basılmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, University of Manchester. Uyaroğlu. î. (1987). Şiir...Ölümcül Yolculuğun Senin. İstanbul, Cem Yayınevi.