POLYE ve FLUVİO-KARSTİK DEPRESYONLAR

Benzer belgeler
GİDENGELMEZ DAĞLARI NDA DOĞAL ORTAM VE İNSAN İLİŞKİLERİ

ORTA TOROSLARDA (SEYDİŞEHİR- GÜLNAR) KARSTLAŞMA TİPLERİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

AYIİNİ MAĞARASI (KAYSERİ)

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

GİRDEVPOLYESt. (Fethiye-Antafya)

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

Manavgat Nehri Havzasının Jeomorfolojik Evrimi

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

GAGA G Ö LÜ (ORDU) * A.Ü.D.T.C.F. Coğrafya Bölümü ** A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü

ABANT GÖLÜ CİVARININ TEKTONİK VE YAPISAL JEOLOJİSİNİN HAVA FOTOĞRAFLARI İLE KIYMETLENDİRİLMESİ GİRİŞ

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

KONYA OVASI ÇEVRESİNDE SON YILLARDA ARTAN OBRUK OLUŞUMU HAKKINDA ÖDN: 2

BORABAY GOLU (AMASYA)

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

TÜRKİYENİN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ. Türkiye'nin jeomorfolojik Gelişimi (Yer şekillerinin Ana Hatları)

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ EĞİTİM KURUMLARI ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR COĞRAFYA İZLEME SINAVI

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

GÖLLER BÖLGESİNDE YERALTISUYU VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

BAŞLICA TOPRAK TİPLERİ

DEDEGÖL MASİFİNDE MAĞARA ARAŞTIRMALARI TEMMUZ

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Fırat University Journal of Social Science Cilt: 13, Sayı: 2, Sayfa: 1-21, ELAZIĞ-2003

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

SEYİTÖMER LİNYİT ÇIKARIM SAHASI

Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü. Öğr. Gör. Kayhan ALADOĞAN

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

EYNİF POLYESİ (Antalya-Türkiye) The Polje Eynif (Antalya-Türkei) Dr. Halil KURT

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

TÜRKİYE NİN YER ALTI SULARI ve KAYNAKLARI

KONU: HARİTA BİLGİSİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

COĞRAFİ FAKTÖRLERDEN YERŞEKİLLERİNİN HARPUT UN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE ŞEHRİN YER DEĞİŞTİRMESİ ÜZERİNE OLAN ETKİLERİ

Akarsu aşındırma ve biriktirme şekilleri nelerdir?

ÇEŞİTLİ M O RFO JEN ETİK BÖLGELERDEN H AVA F O T O Ğ RAFLARININ JEO M O R FO LO JİK YORUM LAM ASI

SIVAŞ CİVARINDAKİ JİPS SERİSİNİN STRATİGRAFİK DURUMU

2011 YILINDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİN DE URARTU BARAJ, GÖLET ve SULAMA KANALLARININ ARAŞTIRILMASI ALİKÖSE KANALI


Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER

AKARSU HAVZASI NEDİR?

TÜRKİYE NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YERİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

Karstik Alanlarda Arazi Kullanımı, Sorunları ve Planlaması

MUT VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİSİ

KIRBAŞI PLATOSU GÜNEYİNDE GRANİT TOPOGRAFYASI ÖRNEKLERİ

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER

Rüzgarlar kum çakıl gibi gevşek maddeleri havalandırarak taşımak, zemine çarparak aşındırmak ve biriktirmek suretiyle yeryüzünü şekillendirirler.

DOĞAL ARAZİ BÖLÜNÜŞÜ ARAZİ KULLANIMI İLİŞKİSİ

JEOLOJİK HARİTALAR Jeolojik Haritalar Ör:

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

Kanada Kalkanı Kanada Kalkanı. Kıyı Dağları. Kanada Kalkanı. Kıyı Ovaları. Örtülü Platform. Büyük Ovalar İç Düzlükler. Dağ ve Havzalar Kuşağı

2-Karstik kayaların kalın tabakalı olması: Karstik kayalar ne kadar kalın olursa üzerlerinde oluşacak karstik şekillerde o derece büyük olmaktadır.

ANTALYA KÖRFEZİ ÇEVRESİNDE PREHİSTORİK ARAŞTIRMALAR VE JEOMORFOLOJİK DAYANAĞI. toryacının bu alanlardaki uzmanlarla işbirliğinde bulunması GİRİŞ

Orojenez (Dağ Oluşumu) Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir.

VII. KIYILAR. Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

Alanı gösterilmiş olan doğal sit alanlarımız, yerinin belirli olması nedeniyle gösterilmiştir. Resmi işlemlerde, ilgili Çevre ve Şehircilik İl

Yeraltısuları. nedenleri ile tercih edilmektedir.

HARPUT (ELAZIĞ) ÇEVRESİNDE BAKI FAKTÖRÜNÜN DOĞAL VE BEŞERİ ORTAM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji

DERS 1. Bölge Sınırlarını Tespiti

Yüzeysel Akış. Giriş

TC İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ COĞRAFYA ENSTİTÜSÜ FİZİKİ COĞRAFYA KÜRSÜSÜ LİSANS TEZİ

Yrd. Doç. Dr., Mustafa Kemal Üniv, Fen-Ed. Fak. Coğrafya Bölümü,

Harita Okuma ve Yorumlama. Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

ÜLKELER NEDEN FARKLI GELİŞMİŞLERDİR

AKARSULAR

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018, İSTANBUL

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU

Başlıca Kıyı Tipleri, Özellikleri ve Oluşum Süreçleri

ORTA TOROSLAR'DA ÇALTEPE FORMASYONU'NUN BAĞDAŞI (HADIM-KONYA) YÖRESİNDEKİ YÜZEYLEMESİNDE BULUNAN ORTA KAMBRİYEN TRİLOBİTLERİ

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?

kpss coğrafya tamam çözümlü mesut atalay - önder cengiz

I. ULUSLARARASI COĞRAFYA ÇALIŞMALARI

VAN OVASININ İKLİM ÖZELLİKLERİ. Doç. Dr. Ejder KALELİOĞLU GİRİŞ

TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

V. KORELASYON. Tarif ve genel bilgiler

Türkiye'nin Hidrografik Özellikleri

***Yapılan bir çizimin harita özelliğini gösterebilmesi için çizimin belirli bir ölçek dahilinde yapılması gerekir.

Transkript:

POLYE ve FLUVİO-KARSTİK DEPRESYONLAR G İRİŞ (SEYDİŞEHİR İN GÜNEYBATISINDAN ÖRNEKLER) Araş. Gör. Uğur DOĞAN* Karst topografyasına, kalker, jips, dolomit ve tebeşir gibi kayaçlar üzerinde rastlanmaktadır. Karstlaşma, eriyebilen kayacın yapısı, karst kaide seviyesinden yüksekliği, iklim, bitki örtüsü ve toprak özellikleriyle yakından ilgilidir. Genel anlamıyla karstlaşma, eriyebilen kayaçların sular tarafından eritilmesi ve aşındırılması sonucunda, yer üstü ve yer altında, kendine has şekillerin meydana gelişini ifade etmektedir. Ülkemizde karstik şekiller, özellikle kalkerlerin geniş ve kalın tabakalar oluşturduğu Toroslar üzerinde yaygın olup, Batı ve Orta Toroslar da da bunların en güzel örnekleri görülebilmektedir. Karstik sahalar yüzeysel akış yönünden zayıf veya bundan tamamen yoksun bölgelerdir. Bu bölgelerdeki akarsu ağı, yapının özelliğine ve karstlaşmanın derecesine bağlı olarak, önemli ölçüde yer altına intikal etmiş ve burada karstik yeraltı suyunu oluşturmuştur. Karstik yeraltı sulan oldukça zengin olup genellikle yeraltı ırmakları, yeraltı gölleri, yarık ve çatlak sulan halinde bulunurlar. Karstlaşma sürecinde karst kaide seviyesi değişikliklerinin önemi büyüktür. Özellikle tektonik hareketlerin etkili olduğu alanlarda bu seviye sık sık değişmiştir. Mağaralardaki katlaşmalar da bu durumun bir sonucudur. Batı Toroslar da, Miosen, Pliosen ve Pleistosen boyunca aralıklarla devam eden epirojenik-tektonik hareketler sonucunda meydana gelen arazi yükselmesi ve buna bağlı olarak karst taban seviyesinin alçalması ile karstlaşma daha da artmış, akarsu yataklarının derine kayması ile bir bakıma karstlaşma yüzeyden yeraltına inmiştir. * A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, ANKARA

230 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar Bilindiği gibi, karst kaide seviyesi genel kaide seviyesinden farklı bir özellik göstermektedir. Fluvial topografyada deniz veya göl kaide seviyesini oluşturduğu halde, eriyebilir kalker bünyeli formasyonlar altında bulunan farklı özellikteki geçirimsiz formasyonlar yerel olarak karst taban seviyesini meydana getirir. Dolayısıyla karst topografyasında, karstlaşmanın derinliğini, karst taban seviyesi belirler. Böylece, bu seviye üzerinde kalan kalkerlerin bulunduğu yerlerde karstın derinliği tektonizmaya, kalker formasyonu oluşturan tabakaların dalışına, kalınlığına, saflığına, iklime ve zamana bağlıdır. Farklı iklim bölgelerinde yer alan kalkerler üzerinde gelişen karst topografyası her yerde aynı özellikleri taşımamaktadır. Aynı morfojenetik bölgede, hatta aynı yörede dahi karstlaşmada farklılıklar görülmektedir. Yukarıda, kısaca oluşum ve gelişim şartlan üzerinde durulan karst topografyası, mikro ve makro olmak üzere, birçok şekil birimini içermektedir. Çalışmamızın asıl konusu olan ve Batı Toroslar daki birkaç örnekle oluşumları üzerinde duracağımız polye ve fluvio-karstik depresyonlar, karst topografyasına ait makro şekillerdendir. Polye Slavca dan alınan Polye terimi, karstlaşma sonucunda meydana gelen büyük depresyonları ifade eder. Polyeler, uvalalardan çok büyüktür, oluşumları da onlara göre daha komplekstir. Büyüklükleri, meydana geliş şartlanna bağlı olarak değişir. Toros kıvrım dağlarında kalın kalker formasyonların yaygın olduğu kesimlerde, çok sayıda, kenarları oldukça girintili çıkıntılı, çoğunlukla kapalı, kısmen açık havzalar halinde polyeler bulunmaktadır. Dik yamaçlarla çevrelenmiş olan polye tabanı, etrafındaki yükseltilerden birkaç yüz metre daha aşağıdadır. Yoğun bir şekilde karstlaşmış, genellikle yan çıplak ve sarp kalker kayalıklarla çevrelenmiş olan polyeler, önemli birer dağ arası düzlükleridir. Erimeden artakalmış kalkerlerden oluşan hum tepeler, polyeler için karakteristik bir şekildir. Çevreden taşınan alüvyal malzeme ve terra-rossa ile kaplı bulunan polyelerin tabanı oldukça düz ve verimlidir. Bölge dağlarının çok sarp ve toprak örtüsünden yoksun olması, kır, hatta kent yerleşmelerinin bu verimli, dağarası düzlüklerinde

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 231 toplanmasına neden olmuştur. Ancak, bütün polye tabanları bu özelliğe sahip değildir. Birçoğu zaman zaman bataklıklar veya geçici göller tarafından işgal edilir (Elmalı Polyesi, Kestel Polyesi, Suğla Polyesi vb.). Hatta Izbırak (1977), bu şekildeki polyelerden Gölova olarak bahsetmiştir. Kovada Gölü de bu tip göllerden olup, karstlaşmaya elverişli karstik kayaçlann üzerinde bulunan göl çanağı, zaman içerisinde kayaçlann erimeleriyle polye görümüne kavuşmuştur. Daha sonra, tabanda yer alan ponorlann tıkanmalan sonucu, polye çanağı sularla kaplanmıştır (Güneysu, 1991). Polye tabanının bataklık olup olmaması karstik yeraltı suyuna bağlı bir olaydır. Yeraltı su seviyesinin yükselmesi ya da düdenlerin tıkanması sonucunda, polye tabanı sularla kaplanır. Buna karşı yeraltı suyunun alçaldığı ve düdenlerin açık olduğu dönemlerde taban kurudur. Genellikle polyeleri uzunluklan değişen bir veya birkaç akarsu kateder. Bazı polyelerdeki suyutanlar ise polyeyi kateden akarsuyun yeraltına inerek, karstik taban suyuna karışmasını sağlaması bakımından önemlidir. Aynı şekilde, suçıkanlar da polye tabanının nemliliğini belirleyen önemli unsurlardandır. Tabanda yer alan düdenler bir kaya dibinde bulunabileceği gibi, toprak içine gömülmüş ya da ağız kısmı etrafından gelen malzemeyle tıkanmış bir çukur halinde de olabilir. Kenar düdenleri ise erime ya da tektonik hareketlere bağlı olarak açığa çıkmış olan yeraltı su sisteminin ağız kısmını (doğal mağara) teşkil eder. Değişik büyüklükteki düdenler yağışlar nedeniyle polye tabanından biriken sulan çekerek yeraltı su ağına iletir. Yüzey suları düdenlere doğru akarken topraklan da beraberinde sürüklediği için polye tabanı düdene doğru hafif eğimli bir durum gösterir. Ancak, polye tabanlarında akarsu vadilerindeki gibi devamlı bir iniş görülmez, genel hatlarıyla düzdür. Sel sularının zaman zaman beraberinde getirdiği toprak, bitki artıkları ve kısmen de taşlann düdenleri tıkaması neticesinde polyeyi su basabilir. Polye oluşumu aslında oldukça komplekstir. Polyenin sadece dolin veya uvalaların yamaçlarının eriyerek gerilemeleri, daha sonra da yamaçların ortadan kalkmalarıyla, yani bu şekillerin birleşmeleriyle oluştuğu fikri geçerliliğini kaybetmiştir. Polye oluşumu için, Alagöz (1944), Tabanı düz bazen kilometrelerce uzanan kapalı çukurlar ifadesini kullanmıştır.

232 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar Ardel (1957), Polyelerin husule gelişlerinde eski depresyonların esas itibariyle subaerien bir şebeke olduğuna kaniiz. Bununla beraber asli depresyonların bir kısmı da tekne şeklinde senklinallerle faylı senklinallerdir. Bu karstik depresyonlar sonra da polyelerin tabanını dolduran suların kenarlan aşındırması ile genişlemişlerdir. Batı Toroslar da yer yer, flysch ve yeşil sahrelerin meydana çıkışı polyelerin teşekküllerini bir hayli kanşık hale sokmuştur. Diğer taraftan da Planhol un da üzerinde ısrarla durduğu gibi, tektoniğin de tesiri vardır demektedir. Blumenthal (1947), ise polyelerin teşekkülünde tektonik hareketlerin de etkili bulunduğunu, ancak esasta bir karst fenomeni olduğunu açıklamış, bunlan primer dolinlerden ibaret şekiller olarak kabul etmiştir. Erinç (1971), polyeler için umumi ve müşterek bir karst kaide seviyesinden müstakil olarak muhtelif irtifalarda meydana gelen, aşınım devresinin herhangi bir safhasına bağlı olmayan ve zemini geçirimsiz maddelerle kaplanan asli depresyonlann kalker yamaçlannın gerilemesiyle meydana gelmiş topografya şekilleridir demektedir. Güldalı (1976), ise çoğunlukla kapalı karstlaşmış dağlık alanların özgül biçimleri olarak bahsettiği polyelerden eriyebilir ve erime yeteneği olmayan kayaçların dokanaklan boyunca yer almış normal aşınım ve karstlaşmayla gelişmiş büyük dağlar arası düzlükler şeklinde söz etmiştir. îzbırak (1977), Polyelerin teşekkülünde kimyasal erimenin tesiri büyüktür. Ancak, bu gibi geniş ölçülü çanaklar elverişli tektonik şartların bulunduğu yerlerde bariz şekilleriyle meydana gelirler. Başka bir sözle, polyeler yüksekçe aşıntı sahalanyla, çevrili çanaklar olup, tektonik çöküntüler yahut karstik sathın kimyasal erimesinin taban suyuna kadar olan kısmında teşekkül eder ve gelişirler. Polyeler, mevzii karstik tekamülün son safhasını gösterirler ifadesini kullanmıştır. Neotektonik olayların meydana getirdiği düşey ve yatay doğrultulu fay hatları, özellikle Batı Toroslar da, karstın oluşumu ve gelişiminde önemli etkilerde bulunmuştur. Senklinaller, vadiler ve tektonik çukurlar polye oluşumu başlangıcı için zemin hazırlamıştır. Aynı şekilde, akarsu ağı da yer altına intikal etmeden önce polye gelişimi üzerinde çok etkili olmuştur. Polyelerin

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 233 meydana gelmesinde, karstlaşma, tektonik, yapısal farklılık ve fluvial etki hep birlikte rol oynamıştır. Batı Toroslar da polye gelişimi, Neotektonik hareketlerin etkili olduğu alanlarda, senklinallerde ve aynı zamanda, yapısal farklılığın bulunduğu özellikle, şist, Mezozoik ofıolitleri ve Eosen ilişleri ile kalker formasyonların kontakt sahalarında dikkati çekmektedir. Faylı, çatlaklı kesimler ve formasyon kontakt yerlerinin zayıf direnç alanları olması nedeniyle, kalker erimesi buralarda daha hızlı bir gelişme göstermiştir. Değişik yapısal özellik gösteren formasyon sınırlarında farklı bir aşınım süreci işlediği için, özellikle kalkerli bünyenin zararına olmak üzere, aşınım hızlanmıştır. Tabanda görülen akarsular polye gelişimine çok büyük katkıda bulunmuştur. Yağışın fazla olduğu zamanlarda polye tabanındaki akarsularda meydana gelen taşkınlar sonucunda, çevredeki yamaçlarda gerileme daha da artmakta, hatta yer yer bu gerileme blok düşmeleri şeklinde devam etmektedir. Bu gerilemeye bağlı olarak tipik karst kenar ovalan gelişmektedir. Polyelerin genelde eriyebilir ve erime özelliği kayaçların dokanakları boyunca yer almış olmalan, gelişlerinde hem karstlaşma hem de fluvial aşınma birlikte işlediğini göstermektedir. olmayan meydana sürecinin Polye tabanının terra-rossa ve alüvyonla örtülü olması, polyelerin teşekkülünde, kimyasal ve fiziksel aşınma olaylarının birlikte cereyan ettiğini ifade eder. Fluvio-Karstik Depresyonlar Bu depresyonlar, kalker arazide, yağışlara bağlı olarak meydana gelen yüzeysel akışların belli bir yatakta toplanarak, eritme ve aşındırmayla vadileri işlemeleri neticesinde oluşmuş, bir nevi tabanlı vadi ya da akarsu boyu düzlükleridir. Bu depresyonlar, polyelere oranla daha dardır ve boyları da genellikle akarsuyun uzunluğuna bağlı olarak değişmektedir. Fluvio-karstik depresyonlar ile polyeler arasında oluşum mekanizmaları bakımından büyük benzerlikler vardır. Farkları ise genişlikleri ve etken gücün niteliği ya da etki oranıdır. Fluviokarstik depresyonlarda akarsu etkisi daha çok hissedilir. Bu depresyonlarda da yamaç gerilemesi ve taban düzeyi alçalması

234 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar polyelerde olduğu gibidir. Fluvio-karstik depresyonlarda hum tepelere nadir rastlanır. Verilecek örnekte de görüleceği gibi, fay hatları, yapısal ve litolojik farklılığın olduğu formasyon sınırları, genellikle fluvio-karstik depresyonların oluşum alanlarıdır. Ayrıca bu depresyonlar kapalı havza karakterinde olmayıp, çoğu kez birbirleriyle bağlantılı halde uzanırlar ve genellikle dış drenaja ya da yerel drenaj ağma yüzüyde zayıf bir sistemle bağlıdırlar. Fluviokarstik depresyonlarda yerüstü akaçlaması polyeye oranla daha etkindir. Bu depresyonlarda dış drenaja bağlanma durumuyla ilgili olarak, yanal gelişme polyelere oranla daha azdır. Batı Toroslar da, Pliosen döneminde, fluvial aşınım etkinliği nedeniyle, deniz seviyesine yakın bir yüksekliğe inen bölgede, iklim şartlarındaki elverişliliğe rağmen karstlaşma derinliğinin az olması, karstik şekillerin gelişimine olanak tanımamış olmalıdır ve bu dönemde daha çok yanal gelişme gösteren karstik şekiller ve akarsu etkinliğine bağlı olarak oluşmuş olan fluvio-karstik şekillerin varlığından bahsedilebilir (Güneysu, 1993). Ayrıca, Güneysu, Kovada Gölü çanağının jeomorfolojisi ile ilgili çalışmasında, Kovada Gölü çevresinde fluvio-karstik depresyonlardan bahsetmektedir (Güneysu 1991). Aynı şekilde, Ardel de (1957), Burdur un güney ve güneydoğusunda fluvio-karstik menşeli oluşumlardan söz etmektedir. Dumdum Polyesi ve Çevresindeki Fluvio-Karstik Depresyonlar Göller Yöresi nde, Seydişehir in güneybatısındaki dağlar arasında uzanan polye ve fluvio-karstik depresyonlar, birarada yer almış olmaları bakımından konumuza güzel bir örnek teşkil eder (Şekil: 1). Gidengelmez Dağlan nın kuzeybatısındaki bu depresyonların kuzeyinde Büyükgözet Dağı (Reze Dağı) (2529 m), kuzeydoğusunda Küpe ve Kuyucak Dağları (2321 m), güneyinde Karadağ (1928 m) ve batısında Kızıldağ (1920 m) bulunmaktadır. Bu depresyon tabanları ile çevrelerindeki yüksek alanlar arasında ortalama 400-500 metrelik yükselti farkı vardır (Şekil: 2). Batı Toroslar ın bu kesiminde (Seydişehir in güneybatısı), Eosen sonu, Oligosen başlarında meydana gelen şiddetli tektonik hareketler neticesinde, kendi içinde de şaryajlı olan Beyşehir- Hoyran Napı meydana gelmiştir (Şekil: 3, 4). Özellikle Miosen başlarından itibaren Bölge kara halindedir. Miosen de, Toroslar ın

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 235 bu kesiminde gelişen aşınım süreci sonucunda meydana gelen aşınım yüzeyi, Miosen sonlarındaki tektonik hareketlerle kesintiye uğramıştır. Bölgede ayrıca Pliosen sonu, Pleistosen başı ve Orta Pleistosen dönemleri boyunca düşey doğrultulu yapısal hareketler de etkili olmuştur (Yalçınkaya vd. 1986, Karaman 1989). Bu aşınım yüzeyi (Karstik Plato), Miosen ve Pliosen sonlarındaki tektonik hareketler sonucunda oluşan faylarla parçalanmıştır. Neotektonikle oluşmuş kuzey-güney yönlü faylar, zaman içerisinde karstlaşma ile gelişen tektono-karstik kökenli polyelerin başlangıç

236 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar Şekil 2: Dumdum Polyesi ve Çevresindeki Fluvio-Karstik Depresyonların Topografya Haritası

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 237 ll<j Şekil 3: Dumdum Polyesi ve Çevresindeki Fluvio-Karstik Depresyonların Jeoloi Haritası

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar İşaretler Şekil 4: Dumdum Polyesi ve Çeversindeki Fluvio-Karstik Depresyonların Jeolojik Kesiti

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 239 î i ıs I ISESBBİİİİSSS Şekil 5: Dumdum Polyesi ve Çevresindeki Fluvio-Karstik Depresyonların Jeomorfoloji Haritası

240 Polye ye Fluvio-Karstik Depresyonlar aşamasını teşkil etmişlerdir. Gerçekte bir karst platosu halinde olan Gidengelmez Dağlan nın kuzeybatısında, uygun şartlan bulan, polye ve fluvio-karstik depresyonlar gelişmiştir. Bu alandaki Dumdum Polyesi ve fluvio-karstik depresyonlar, birbirinden bazen küçük eşiklerle ayrılan ve hemen hepsine küçük akarsulann yerleştiği, bir dizi depresyon şeklinde uzanırlar. Bu depresyonlar, güneyde Dumdum Polyesi (Dumdum alanı- Kuyuboğazı alanı), Yurt alanı, kuzeyde Borya, Çorbacı ve Karabucak alanları olup, bunlar derin karst oluşumlarıdır. Depresyonlardan en büyüğü, Kuyuboğazı ve Dumdum alanı olarak bilinen Dumdum Polyesi dir. Dumdum Polye si, güneyde Karadağ (1928 m) ve Kızılörü Tepe (1680 m), doğuda İmeçalı Tepe (2051 m), kuzeyde Kızıldağ (1920 m) ve Ala Tepe (1740 m) ile çevrelenmiş durumdadır (Şekil: 2). Depresyonun güneyinde ve batısında, yer yer faylı, mavimtrak, kesif Jura kalkerleri yer alır. Kuzeybatıda ise Kızıldağ Mesozoik ofıolitik serisi bulunmaktadır (Şekil: 3). Dumdum Polyesi genel hatlarıyla, dağların orografık uzanışına uygun olarak gelişmiştir. Polyenin batı-doğu doğrultusunda uzun ekseni 4200 m, kuzey-güney yönünde en geniş yeri 3000 metredir. Depresyonu, kuzeybatısında küçük bir dere olan Kozlutaş kateder. Oldukça girintili çıkıntılı bir çerçeveye sahiptir. Dumdum Polyesi yöre halkı tarafından Toy ya da Tuhuy alanı olarak adlandmlmıştır (Foto: 1). Biricik (1982), bu alandan Dumdum Polyesi olarak bahsetmiştir. Ana çizgileriyle düz olan polye tabanı, çok az da olsa batıya doğru eğimlidir. Polye'nin güneyinde yer alan Kızılörü Tepe ve Karadağ ın kuzey yamacı, 1420 m lik depresyon tabanından itibaren 1900 metrelere kadar, adeta bir duvar gibi yükselir. Diaklazlı ve faylı kalkerlerden oluşmuş bu dağ yamaçları çok parçalı bir görünüşe sahiptir (Foto: 2). Dumdum Polyesi güneyinde erimeden arta kalmış, yükseltisi 1-20 m arasında değişen hum tepeler yer alır. Güneyde, kalker kayalıkların dibinde akış gösteren küçük bir dere, bu kalker kayalıkların tabanlarını korrozyon yoluyla oyarak, yer yer blok düşmelerine neden olmuştur. Polye yi çevreleyen güneydeki yamaçlarda görülen gerileme, bu kesimde karstik gelişimin hâlâ devam ettiğinin bir göstergesidir. Kuzey ve kuzeybatısında Kızıldağ ofiolitleri ile sınırlanmış olan polyenin bu kesiminde karstik gelişme durmuştur. Mesozoik ofıolitik serisinden oluşan Kızıldağ, bu yapısından dolayı polye ve

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 241 Foto 1: Kuzeyden Dumdum Polye s i ne bir bakış. fluvio-karstik depresyonlar arasında adeta bir ada şeklinde kalmıştır (Şekil: 3, Foto: 3). Dumdum Polyesi tabanında bariz bir subatan ya da suçıkanın bulunmayışı dikkat çekicidir. Kuyuboğazı mevkiinde küçük bir dere tabanında, toprak ve taşlarla kapanmış, subatan izlenimi veren birkaç çukurluk mevcuttur. Bundan dolayı da polye tabanının kuzey kesimi güneye göre 4-5 metre daha yüksektir. Dumdum alanının kuzey akışı batıya doğrudur. Tabanda çevreden gelen malzeme ve terra-rossadan oluşan kalın bir toprak dolgusu yer almıştır (Foto: 3). Kuzeyde, Ala Tepe ve İmeçalı Tepe arasında bulunan küçük bir eşikle fluvio-karstik depresyonlara geçilir. Dağlar arasında geniş tabanlı vadileri hatırlatan, Yurt, Borya, Çorbacı ve Karabucak fluvio-karstik depresyonları bir dizi halinde, kısmen dağlar arası orografık uzanışa da uygun olarak, doğu-batı ve güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda uzanırlar (Şekil: 5, Foto: 4). Beyşehir-Hoyran napı içerisinde kalan ve 1420 m yükseltideki tabana sahip fluvio-karstik depresyonlar, Trias kalkerleri içinde gelişmiştir. Trias kalkerleri nap içerisinde, kalker, mam ve yer yer kumtaşlarından meydana gelmiş olan Eosen ilişi üzerine şarye olmuştur (Şekil: 4). Bundan dolayı bu depresyonlar, Trias kalkerleri ile Eosen flişi arasındaki diskordans yüzeyine kadar derine gelişimini sürdürmüştür. Hemen hemen bütün fluvio-karstik

242 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 243 Foto 3: Dumdum Polyesi nin kuzeybatı sınırını oluşturan Kızıldağ. a: Polye tabanında yaz aylarında kuruyan bir dere b: Polye nin kuzeybatısındaki Kızıldağ Mesozoik ofıolitleri c: Ala Tepe

244 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar Foto 4: Çorbacı fluvio-karstik depresyonu. depresyonların tabanında bulunan, Trias kalkerlerinin bindirmesine uğrayan Eosen flişi, yer yer kalın alüvyal örtü altında ve kenarında görülmektedir. Hum tepeye nadiren rastlanan bu depresyonlarda, toprakla doldurulmuş düden ağızlan dışında açık düden ya da mağara ağızlan göze çarpmamaktadır (Foto: 5). Bu depresyonlarda akarsu işlemesi açıkça farkedilmektedir. Sonuç olarak, karstik sahalann en büyük düzlükleri olan polye ve fluvio-karstik depresyonlann oluşumları oldukça komplekstir. Bu depresyonlann gelişim süreçlerinde karstlaşma, tektonizma, Foto 5: Fluvio-karstik depresyon tabanında bir subatan.

Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar 245 yapısal özellik (farklı formasyon alanları) ve fluvial etki hep birlikte rol oynamıştır. Örnekte de açıklandığı gibi, fluvio-karstik depresyonların gelişimi polye ile aynı işleyişe sahiptir. Ancak, fluvio-karstik depresyonda akarsu etkisinin daha fazla olduğu ve şeklinin de buna istinaden daha dar ve uzun olarak belirdiği görülmektedir. KAYNAKÇA Alagöz, C.A. (1944): Türkiye de Karst Olayları Hakkında Bir Araştırma. Türk Coğ. Kur. Yay. Sayı: 1, Ankara. Alagöz, C.A. (1967): Sivas Çevresi ve Doğusunda Jips Karstı Olayları. Ank. Üniv. D.T.C.F. Yay. No: 175, Ankara. Ardel, A. (1951): Göller Bölgesi nde Morfolojik Müşahedeler. İst. Üniv. Coğ. Enst. Derg. No: 2, s: 1-19, İstanbul. Ardel, A. (1957): Ban Toroslarla Kenar Ovalarının Jeomorfolojisi (Planhol e Göre). İst. Üniv. Coğ. Enst. Derg. No: 8, s: 1-15, İstanbul. Arıkan, A.-Çultu, L.-Gürer, İ. (1980): Beyşehir-Antalya Karst Alanının Hidrometorolojik Girdilerinin Analizi. Yer Bil. Derg. S: 5-6, Ankara. Atalay, İ. (1973): Toros D ağları nda Karstlaşma ve Toprak Teşekkülü Üzerine Bir Araştırma. Jeomorf. Derg. S: 5, s: 135-153, Ankara. Biricik, A-S. (1982): Beyşehir Gölü Havzasının Strüktüral ve Jeomorfolojik Etüdü. İst. Üniv. Yay. No: 2867. Coğ. Enst. Yay. No: 119, İstanbul. Blumenthal, M. (1947): Seydişehir-Beyşehir Hinterlandındaki Toros Dağlarının Jeolojisi. M.T.A. Yay. Seri: D, No: 2, Ankara. Doğu, A.F., Çiçek, İ., Gürgen, G. (1994): Orta Toroslarda Karstlaşma Tipleri. A.Ü. Türkiye Coğrafyası Araş, ve Uyg. Mer. Der. S:3, s:129-139, Ankara. Erinç, S. (1971): Jeomorfoloji II (Genişletilmiş İkinci Baskı). İst. Üniv. Coğ. Enst. Yay. No: 23, İstanbul. Erol, O. (1983): Türkiye nin Genç Tektonik ve Neotektonik Gelişimi. Jeomorf.Derg. S: 11, s: 1-22, Ankara. Güldalı, N. (1976): Akseki Polyesi Torosların Karstik Bölgelerindeki Dağarası Ovalarının Oluşum ve Gelişimi. Türk Jeol. Kur. Bült. S: 19, s:143-148, Ankara. Güldalı, N. (1981): Suğla Ovasının Karst Hidrojeolojisi ve Suğla Gölü Sorunu. Jeomorf. Derg. S: 10, Ankara. Güneysu, A.C. (1991): Kovada Gölü Çanağının (İsparta) Jeomorfolojisi ve Kovada Gölünde Günümüzde Görülen Değişmeler, İst. Üniv. Den. Bil. ve Coğ. Enst. Derg. S: 8, s: 171-176, İstanbul.

246 Polye ve Fluvio-Karstik Depresyonlar Güneysu, A.C. (1993): Batı Toroslar'da Neotektonik Hareketlerinin Karstlaşma Üzerindeki Etkileri ve Karstlaşmanın Evrimi (Eğirdir-Beyşehir-Antalya Karst Alanı). Türk Coğr. Derg. S: 28, s: 329-336, İstanbul. Herak, M. - Stringfield, V.T. (1972): Karst. Elsevier Publishing Company, London. İzbırak, R. (1977): Sistematik Jeomorfoloji. Harita Genel Müd. Yay. Ankara. Jennings, J.N. (1971): Karst, Cambridge, England. Karaman, E. (1989): Eğridir, Kovada, Kaşıkara ve Burdur Geç Senozoyik Havzalarının Yapısal Evrimi ve Ekonomik Potansiyeli. Jeomorf. Derg. S: 17, s: 63-70, Ankara. Louis, H. (1968): Allgemeine Géomorphologie. Berlin. Marcoux, J. (1979): Antalya Naplarının Genel Yapısı ve Tetis Güney Kenarı Paleocoğrafyasındaki Yeri. Türk Jeol. Kur. Bült. S: 22, s: 1-5, Ankara. Monod, O. (1977): Recherches Géologiques dans le Taurus occidental au sud de Beyşehir (Turquie) These d Etat Üniv. Sud Orsay, Paris. Nazik, L. (1986): Beyşehir Gölü Yakın Güneyi Karst Jeomorfolojisi ve Karstik Parametrelerin İncelenmesi. Jeomorf. Derg. S: 14, s: 65-77, Ankara. Sür, A. (1994): Karstik Yerşekilleri ve Türkiye den Örnekler. A.Ü. Türkiye Coğrafyası Araş, ve Uyg. Mer. Der. S: 3, s: 1-28, Ankara. Yalçınkaya, S.- Ergin, A.- Taner, K.- Afşar, P.Ö.- Dalkılıç, H.- Özgönül, E. (1986): Batı Toroslar ın Jeoloji Raporu. M.T.A. Rap. No: 7898, Ankara (Yayınlanmamış).