SD STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010. Kal p EVET çi, ya da HAYIR c De iliz Masum TÜRKER. Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Hasan KÖN



Benzer belgeler
REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN. GYODER ZİRVESİ nde YAPTIĞI KONUŞMA METNİ 26 NİSAN 2007 İSTANBUL

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

AVRUPA BĐRLĐĞĐ HELSĐNKĐ ZĐRVESĐ ve TÜRKĐYE. Helsinki Zirvesi

TÜRK DİLİ KONUŞAN ÜLKELER İŞBİRLİĞİ KONSEYİ DÖRDÜNCÜ ZİRVESİ TASLAK BİLDİRİSİ, 5 HAZİRAN 2014, BODRUM, TÜRKİYE

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ZİYARETİ

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Cümlede Anlam İlişkileri

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

PORTFÖY ÜRETİM ŞİRKETLERİNİN OLUŞTURULMASI VE ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI. Sefer BÜTÜN. EÜAŞ Genel Müdürü ÖZET:

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

TÜBİTAK ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

1. SUNUŞ PROJE KOORDİNATÖRÜ TARİH AMAÇ VE HEDEFLER HEDEF KİTLE KONGRE MALZEMELERİ METODOLOJİ...

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

KURUL GÖRÜ Ü. TFRS 2 Hisse Bazl Ödemeler. Görü ü Talep Eden Kurum : Güreli Yeminli Mali Mü avirlik ve Ba ms z Denetim Hizmetleri A..

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

SIRA SAYISI: 279 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Yeni teşvik sisteminin 4 boyutu var

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

DEMİRYOLUNUN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YENİ YAPILANMA SERBESTLEŞME TÜRKİYE DEMİRYOLU ALTYAPISI VE ARAÇLARI ZİRVESİ EKİM 2013 İSTANBUL TÜRKİYE

SPONSORLUK DOSYASI. SPONSORLUK DOSYASI

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

T.C. ÇANAKKALE ONSEK Z MART ÜN VERS TES

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

İZMİR TİCARET ODASI MİDİLLİ İŞ VE İNCELEME GEZİSİ HAZİRAN 2013 DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER VE ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR MÜDÜRLÜĞÜ

SİİRT ÜNİVERSİTESİ 2015 MALĠ YILI. Döner Sermaye ĠĢletme Müdürlüğü FAALĠYET RAPORU

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

Eylül 2010 k EKONOMİK FORUM 73

TMMOB HKMO ANKARA ŞUBESİ 11. DÖNEM ÇALIŞMA PROGRAMI

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAR YER GÜNLER PROJES. Murat F DAN

Bir Fidandan Bir Çınara: Düzce Üniversitesi.

ÖZEL MOTORLU TAŞITLAR SÜRÜCÜ KURSLARI TOPLANTISI RAPORU

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KURULUŞ, ÖRGÜTLEME ve İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

Araştırma Notu 11/113

ÖNSÖZ. Sevgili MMKD üyeleri,

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.

JEAN MONNET BURS PROGRAMI AKADEMİK YILI FARKINDALIK ARTIRMA TOPLANTILARI

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

Küresel Ekonomik İlişkiler Komisyonu - I

Danışma Kurulu Tüzüğü

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI

İklim Değişikliği ile Mücadelede Medya Üstüne Düşeni Yapıyor mu?

BURSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU KARARLARI

MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

YÖKAKADEMİK (Yükseköğretim Akademik Arama Sistemi)

ÖZEL BÖLÜM I KOJENERASYON. TÜRKOTED İltekno Topkapı Endüstri ST ELEKTRİK-ENERJİ I NİSAN 2016

Bilgilendirme Politikası

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Amacımız Fark Yaratacak Makine Mühendisleri Yetiştirmek - OAIB Moment Expo

GÖKTAŞ İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU

TMMOB EH R PLANCILARI ODASI TRABZON UBES III. DÖNEM ( ) ÇALI MA PROGRAMI

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NE

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Ordu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Staj Yönergesi Aralık 2007 T.C. ORDU ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU STAJ YÖNERGESİ

Àëìàçáåê Àòàìáàåâ: "Ãåíïðîêóðàòóðà áîðåòñÿ ñ êîððóïöèåé, ðàçðóøàþùåé ãîñóäàðñòâî"

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL DERGİLER YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ULUSAL VE RESMİ BAYRAMLAR İLE MAHALLİ KURTULUŞ GÜNLERİ, ATATÜRK GÜNLERİ VE TARİHİ GÜNLERDE YAPILACAK TÖREN VE KUTLAMALAR YÖNETMELİĞİ

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Tıp Fakültesi Dönem Temsilcileri Grubu Yönergesi

COP 21 Paris Değerlendirme Toplantısı Herkes elini taşın altına koymalı!

Transkript:

SD STRATEJ K DÜ ÜNCE SD STRATEJ K DÜ ÜNCE www.sde.org.tr MAYIS 2010 Ayl k Uluslararas li kiler ve Strateji Dergisi Y l: 1 Say : 6 Fiyat: 7 TL (KDV Dahil) Anayasa De i ikli inde Milletin Karar na Do ru Yasin AKTAY Protokollere Deste in Sürmesi Gerekir Kaan SOYAK Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Hasan KÖN So uk Sava Sonras n n Üç Evresi Beril DEDEO LU Kal p EVET çi, ya da HAYIR c De iliz Masum TÜRKER Ayl k Uluslararas li kiler ve Strateji Dergisi Y l: 1 Say : 6 May s 2010 SDE Çankaya Kö künde K rg zistan da Halk Devrimi Soyk r m le Sorun Aras na S k mak Yarg Reformuyla Siyasalla mak Milletin Karar na Do ru

Fason Olmayan Sivil Dü ünce Stratejik Dü ünce Enstitüsü (SDE) Nisan ay nda Türkiye gündemini belirleyen çal malara imza att. Mart ay nda Yarg Reformu nu kapsaml bir ekilde ele alan ve bugün tart t m z konulara k tutan konferans ve raporlar haz rlayan Enstitümüz K rg zistan da ya anan olaylarda da kamuoyunu birinci dereceden bilgilendirecek faaliyetler organize etti. Doç. Dr. Haluk Alkan n sunumuyla K rg zistan Anlamak konulu Beyin F rt nas ile önce konunun uzmanlar n biraraya getiren SDE, K rg zistan Geçici Hükümetinin Ekonomiden Sorumlu Ba bakan Birinci Yard mc s Say n Almazbek Atambayev i a rlad. Yeni hükümetin hedeflerini Türk ve dünya kamuoyuna buradan duyuran Atambayev in Türkçe verdi i mesajlar yaz l ve görsel medyada geni yank bulurken, özellikle K rg zistan atavatan, buras anavatan. Buraya gelmezsek ay pt r sözleri Türkiye nin bölge co rafyas nda alg lan na dair ciddi izler ta yordu. Dü ünce kurulu lar n n ve strateji merkezlerinin üstlenebilece i misyonlar Cumhurba kan Abdullah Gül ün de gündemindeydi. Enstitü Yönetim Kurulu ve kurucumuz Stratejik Dü ünce ve Ara t rma Vakf (SDAV) üyelerini kabul eden Cumhurba kan Gül, dü ünce kurulu lar n n Türkiye nin uluslararas arenada sorun çözme kapasitesini ortaya koymas aç s ndan önemine vurgu yapt. Genel Sekreter Mustafa sen ba kanl ndaki dan man ve bürokratlar e li inde, SDE heyeti ile planlanandan uzun süren bir görü me gerçekle tiren Cumhurba kan, Hepinizi tan yorum. Bu kadro çok i yapar diyerek Enstitü kadrosunu beklenenden daha güçlü buldu unu ve çal malar m za her türlü deste i verece ini kaydetti. Cumhurba kan, SDE nin haz rl klar n yürüttü ü ve yerli-yabanc uzmanlar n i tirak edece i uluslararas bir program format nda planlad, De i en Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye konferans na davetimizi de olumlu kar layarak gelmeyi arzulad n belirtti. SDE son günlerde gerçekle tirdi i hamlelerle hiçbir önemli sorunu ihmal etmedi ini ispatlad. Galiplerin yazd tarih saf vicdanlar tatmin etmiyor. Böyle olunca küçük bir sosyal k v lc m büyük yang nlara sebebiyet veriyor. Dü ünce kurulu lar n n adeta bir dalgak ran vazifesi yaparak toplumlar daha ciddi travmalardan korumas gerekiyor. Bu do rultuda, Nisan ay n n ba nda Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar çal tay topland. Ard ndan Prof. Dr. Birol Akgün ve Doç. Dr. Murat Çemrek taraf ndan haz rlanan Türk D Politikas nda Ermeni Sorunu: Tarihsel Açmaz çin Çözüm Önerileri raporu yay mland. Ülkenin ba döndüren bir h zla de i en gündemi içinde fikri takip in önemini, Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac n n konu mac oldu u Dersim konulu beyin f rt nas, bir kez daha hat rlatt. En büyük sorun gibi alg lanan vakalar birkaç hafta sonra neredeyse haf zalardan siliniyor. Oysa yaray açmak, hastal tedavi etmek de ildir. Uzun ve sab rla süreci takip etmek gerekiyor. Türkiye nin en çok konu ulan ve tart lan gündem konular ile ilgili Mart ve Nisan aylar nda düzenledi imiz faaliyetlere dair haberleri, Stratejik Dü ünce nin ve www.sde.org.tr nin sayfalar nda okuyabilirsiniz. Sivil toplumun, ülkemizde yeni bir kavram olarak kamu diplomasisi nin ve dü ünce merkezlerinin yetersizlikleri, imdiye kadar zaten at l durumdaki devlet çark n daha da yava latt. Art k, Cumhurba kan Gül ün de ifade etti i ekilde, fason kurulu lar yerine Türkiye nin co rafi, tarihi ve kültürel enginli ine projektör tutacak, kal c projeler üretecek dü ünce merkezlerine ihtiyac m z var. Bizim de görevimiz bu. Prof. Dr. Yasin AKTAY SDE Ba kan MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 1

STRATEJ K DÜ ÜNCE Stratejik Dü ünce ve Ara t rma Vakf ktisadi letmesi Ad na Sahibi Dr. Nurol Canbolat Genel Yay n Yönetmeni Prof. Dr. Yasin Aktay Yay n Kurulu Prof. Dr. Hasan Köni Prof. Dr. Yasin Aktay Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir Prof. Dr. ükrü Halûk Akal n Prof. Dr. Beril Dedeo lu Prof. Dr. Ali afak Prof. Dr. Sencer mer Prof. Dr. Birol Akgün Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendo lu Prof. Dr. brahim S. Canbolat Prof. Dr. Mehmet i man Prof. Dr. Ramazan Gözen Prof. Dr. aban H. Çal Prof. Dr. Talip Özde Prof. Dr. Ziya Öni Doç. Dr. Murat Çemrek Doç. Dr. Mustafa Ayd n Doç. Dr. Ertan Be e Yrd. Doç. Dr. Caner Arabac Mehmet Akif Ak Ayd n Bolat Veli irin Bayram Girayhan Dan ma Kurulu Prof. Dr. Tayyar Ar Prof. Dr. Yavuz Unat Prof. Dr. Gökhan Koçer Prof. Dr. Harun Gümrükçü Prof. Dr. E. Ethem Atay Prof. Dr. Hasan B. Paksoy Doç. Dr. Bekir Berat Özipek Doç. Dr. Cihat Göktepe Doç. Dr. Ensar Ni anc Doç. Dr. Ertan Efegil Doç. Dr. M. Vedat Gürbüz Doç. Dr. Mehmet Dikkaya Doç. Dr. Mert Bilgin Doç. Dr. Ya ar Akgün Yrd. Doç. Dr. Necdet Suba Dr. Zafer Ayd n Ecemi Yay n Koordinatörü Faruk Can Yaz leri Müdürü Ahmet Ünal Yay n Asistanlar Feyzan Ece Çapa, Özlem P nar Oran, Yasemin Küçer Gra k ve Sayfa Tasar m OMEDYA - www.omedya.com Foto ra ar AA, Cihan, ShutterStock Bask Yeri / Tarihi Öncü Bas mevi Kaz m Karabekir Cad. Ali Kabakç han No:85/2 skitler / ANKARA T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46 Stratejik Dü ünce Entitüsü Çetin Emeç Bulvar A. Öveçler Mah. 4. Cad.1330 Sok. No: 12 Çankaya / ANKARA / Türkiye T: 0312 473 80 45 - F: 0312 473 80 46 www.sde.org.tr Bu dergi içeri inin telif haklar Stratejik Dü ünce Enstitüsü ne ait olup 5846 Say l Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyar nca kaynak gösterilerek k smen yap lacak al nt lar d nda önceden izin al nmaks z n hiçbir ekilde kullan lamaz ve yeniden yay mlanamaz. Bu dergide yer alan SDE nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli nin çal malar d ndaki di er görü ve de erlendirmeler, yaln zca yazar n n dü üncelerini yans tmaktad r; SDE nin kurumsal 2 STRATEJ K görü ünü DÜ ÜNCE temsil etmemektedir. MAYIS 2010 07 SDE Heyeti Çankaya Kö kü nde 73 Irak ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras 47 Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar 90 SDE Haber Stratejik Dü ünce Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurba kan Gül, dü ünce kurulu lar n n Türkiye nin gerçek dü üncelerinin yerli bir gözle d dünyaya aktar lmas konusunda önemli bir rol oynad klar n ifade etti. Nüzhet KANDEM R Demokrasiye ilk ad mlar n atan Irak ta, son a amada ç kan zorluklara ra men, geçen y l Aral k ay ba nda, Meclis onay n alarak yürürlü e giren anayasa çerçevesinde yap lan parlamento seçimleri, uluslararas gözlemcilerin de kabul ve beyan ettikleri üzere, olanaklar ölçüsünde demokratik, anayasaya uygun ve e it artlarda cereyan etmi tir. Uluslararas ili kileri ara t ranlar aras nda çok az kimse tarihi, edebiyata benzeyen anlat mlar n d nda uluslararas alanda meydana gelen olaylar n, çat ma ve sava lar n ekonomik maliyetlerini belirleyen ara t rmalar yapm t r. Röportaj Kal p EVET çi, ya da HAYIR c De iliz Prof. Dr. Hasan KÖN DSP Genel Ba kan Masum Türker ile bir röportaj gerçekle tirdik. Zay f n hukukunun, normal sistemin hukukunun üstünde olmas gerekti inin üzerinde duran Türker, Uzla ma olmadan, siyasal diyalog gerçekle meden bir anayasa de i ikli i daha ba lang çta kendisine muhalif yarat r ve askeri anayasadan fark olmaz dedi.

Ç NDEK LER 25 Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çal tay 04 Anayasa De i ikli inde Milletin Karar na Do ru 22 Protokollere Deste in Sürmesi Gerekir 50 SDE Haber SDE bünyesinde, Ermeni Sorunun Yeni Boyutlar çal tay gerçekle tirildi. Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Hasan Köni nin aç l konu malar ndan sonra birinci oturum Prof. Dr. Beril Dedeo lu ve ikinci oturum ise gazeteci Alper Tan n moderatörlü ünde topland Röportaj So uk Sava Sonras n n Üç Evresi Prof. Dr. Yasin AKTAY Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki fiili müdahalelerle iyice normalle tirildikten sonra 1997 y l n n 28 ubat nda, günün postmodern artlar ve imkânlar na uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. 1996 y l ndan bu yana Türkiye ile Ermenistan aras nda ekonomik ili ki kurulmas için çal an Türk Ermeni Geli tirme Konseyi e ba kan Kaan Soyak, Amerika Birle ik Devletleri, Ermenistan ve Türkiye deki hem diplomatik hem de sivil deneyimleriyle iki ülke aras nda gelinen son noktay güncel geli meler nda Stratejik Dü ünce ye de erlendirdi. Prof. Dr. Beril DEDEO LU Günümüz küresel güç dengelerindeki da l m, So uk Sava y llar ndaki gibi iki bloklu yap da araman n mümkün olmad gerçe i, devlet davran lar nda çok de i kenli geçici ittifaklar n kurulmas na yol açmaktad r. 04 Anayasa De i ikli inde Milletin Karar na Do ru Prof. Dr. Yasin AKTAY 07 SDE Heyeti Çankaya Kö kü nde SDE Haber 08 Gül ün Yerli Dü ünce Özlemi Alper TAN 11 Ermeni Aç l m nda Yeni Diplomatik Manevralar Prof. Dr. Birol AKGÜN 16 Soyk r m ile Sorun Aras na S k mamak çin Siville me Doç. Dr. Murat ÇEMREK 19 Ermeni Diasporas Propagandas n n Uluslararas Boyutlar Büyükelçi (E) Emin GÜNDÜZ 22 Röportaj: Protokollere Deste in Sürmesi Gerekir Kaan SOYAK 25 Ermeni Sorununun Yeni Boyutlar Çal tay SDE Haber 28 K rg zistan stikrar Bulacak m? Ayd n BOLAT 31 K rg zistan da Hâkimiyet De i imi ve Çin Doç. Dr. Erkin EKREM 36 Asimetrik li kiler Ba lam nda K rg zistan D Politikas Doç. Dr. Haluk ALKAN 42 K rg zistan n Renksiz Devrimleri Doç. Dr. Konuralp ERC LASUN 47 Sivil Ekonomiler ve Askeri Harcamalar Prof. Dr. Hasan KÖN 50 So uk Sava Sonras n n Üç Evresi Prof. Dr. Beril DEDEO LU 55 Yeni Bir Söylem: Yumu ak Dengeleme Doç. Dr. Muhittin ATAMAN 59 Ekonomik ve Politik Yönleriyle Sudan Paneli SDE Haber 60 Nükleer Briç te ABD Kime Kar Oynuyor? Ahmet ÜNAL 64 Din Özgürlü ünü S n rlay c Kararlar yla A HM Selvet ÇET N 69 AB nin Terörizmle Mücadele Anlay nda Geli meler Doç. Dr. Ertan BE E 73 Irak ta Demokrasiye Geçi ve Seçim Sonras Büyükelçi(E) Nüzhet KANDEM R 75 Kamu Diplomasisi, Türkiye ve Ortado u ya Aç lmak Dr. Kaan D LEK 81 Kabil-Washington Hatt nda Gerginlik ve Çözüm Aray lar Khalilullah RASUL - Ali ERTAN 86 Türkiye Afganistan da Nas l Bir Misyon Üstlenebilir? Prof. Dr. Talip ÖZDE 90 Röportaj: Kal p EVET çi, ya da HAYIR c De iliz Masum TÜRKER 93 Anayasa De i ikli i, Siyasi Merkezi De i tirmek midir? Dr. Murat YILMAZ 96 Siyaset Yapmak, Siyasalla mak Siyasalla t rmak Doç. Dr. Mustafa AYDIN 100 Anayasa De i ikli i Süreci Doç. Dr. Faruk B L R 104 HSYK ya li kin De i iklik Tekli ve Kuvvetler Ayr l 108 Doç. Dr. Yusuf evki HAKYEMEZ 108 Kutlu Do um Haftas Yrd. Doç. Dr. Necdet SUBA I

Analiz Anayasa De i ikli inde Milletin Karar na Do ru Prof. Dr. Yasin AKTAY* Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice normalle tirildikten sonra 1997 y l n n 28 ubat nda, günün postmodern artlar ve imkânlar na uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla bir merkezden üretilen korkular n bir kurtar c güç olarak korkunç canavar n varl na ve gereklili ine halk iknâ etmesine dayan yordu. Demokrasi Mevsimi Nisan ve May s aylar yak n tarihimizde demokrasi aç s ndan önemli aksamalar n ya and, büyük e iklerin atland, keskin virajlar n al nd aylar. 1950 y l n n 14 May s Türkiye de tek partili otoriter rejime kar yeter söz milletin slogan n n güçlü ve etkili bir anlam buldu u bir gündür. Demokrat Parti nin 27 y l süren tek partili CHP rejimine kar halk n özgürle me arzusunu en anlaml bir biçimde ifade etti i gün. Ne yaz k ki on y l sonra yine bir May s günü (27 May s) Türk halk n n demokrasi talebinin tam bir ablukaya al naca vesayet rejiminin de ba lang c n olu turacakt r. 27 May s hiç ku kusuz Türkiye nin demokrasi tarihi aç s ndan kapkara bir sayfad r. Darbeye giden sürecin haz rlanmas, darbe sonras nda ya ananlar ve darbe rejiminin sürekli hale getirilmesi üzere kurulan yeni rejim Türkiye de demokrasinin uzun süre sadece bir oyun ve e lenceden ibaret bir yan lsama rejimi olarak ya anmas n da beraberinde getirmi tir. Görünürde yap lm olan seçimler, halk n oylar yla iktidara gelmi vekillerin yapt klar n n veya yapacaklar n n s n rl tutulmas n öncelikli olarak gözetmi bir rejim Kendisinden kaç n lamayaca bir yerden sonra anla lm olan millete kerhen verilen yetkinin her türlü entrika ve kurumsal tedbir ile belli bir iktidar seçkini oligar ik grup taraf ndan abluka alt na al nmas n temin eden bir rejim... Bu rejim 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 tarihlerindeki ili müdahalelerle iyice normalle tirildikten sonra 1997 y l n n 28 ubat nda, günün postmodern artlar ve imkânlar na uygun bir yolla kendini en etkili biçimiyle yeniden üretti. Rejimin ana stratejisi türlü entrikalarla bir merkezden üretilen korkular n bir kurtar c güç olarak korkunç canavar n varl na ve gereklili ine halk iknâ etmesine dayan yordu. Komplonun Teorisinden Bizatihi Kendisine: Dan tay Cinayeti Yine 4 y l önce bir May s günü Dan tay a yap lan sald r n n ard ndan bu sistemin bütün foyas n n ortaya ç kt yeni bir döneme girilmi oldu. Dan tay cinayeti k sa bir süre sonra bu oligar ik yap n n kendini elli y l boyunca halka nas l bir tezgâh ile yutturdu unu da bir bir de ifre eden bir sürece dönü tü. Türban n okullar n d nda da ö retmenler için yasaklanabilece ine hükmetti i için dindar kesimin hakl ele tirilerini ve k zg nl n celp eden Dan tay üyelerine Alparslan Aslan isimli avukat n bu öfkeyi ifade etmek üzere düzenledi i sald r ilk anda muhafazakâr bir tehdit için gerekli ikna edici delili fazlas yla sa l yordu. Bu slamc lar Ak Parti nin iktidar ndan da yüz bularak i i bu raddeye getirmi, devletin mahremine kadar girip yarg ya en cüretkâr sald r da bulunmaktan çekinmiyorlard. Bu cüretkârl n cezas z b rak lmas dü ünülemezdi. Nitekim eylemin haberi duyulur duyulmaz bir anda Cumhurba kan ndan Genelkurmay Ba kan na, Yüksek Yarg mensuplar ndan parti liderlerine kadar herkes bu sald r y laik cumhuriyete kar i lenmi bir sald r olarak niteledi. Cenaze töreni olay n faili konusunda hiçbir ku kuya yer b rakmayan bir infaz protestosuna dönü mü tü bile. Oysa olay mahallinde suçüstü yakalanm olan failin k sa süre içinde ortaya ç kan ba lant lar sadece Dan tay cinayetini de il ayn zamanda öncesinde i lenmi bir dizi benzer cinayeti ve entrikay da ayd nlatacak, hem de bu süreç içinde bütün bu eylemlerin toplamda nas l bir sistemi var etti i de yava yava ayd nlat lacakt. Bu eylemler sistem, rejim, düzen ve devlet denilen ayg t n arkas ndaki bütün gizemi çözüyordu. Ortada komplonun teorisi veya senaryosu de il bizatihi kendisi duruyordu. Asl nda Dan tay cinayeti bütün boyutlar yla ortaya ç km olmas n n sözü bitirip insanlar hukuk ve adalet çizgisinde bulu turmas beklenmeliydi. Böyle bir olay n savunulabilir bir taraf yoktu ve bu eylemle kendisi aras na bir mesafe koymamak ba l ba na k nanmas ge- 4 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

reken bir tutum olmal yd. 2000 y l nda Hizbullah terörü, akabinde de Taliban veya el-kaide eylemleri gündeme geldi inde Türkiye de dindar insanlar tuhaf bir bask alt nda kald lar. Birileri dindar insanlar Hizbullah, el-kaide veya Taliban slamc l ile aralar na mesafe koymaya günübirlik davet etmeye, hatta zorlamaya ba lad. Bu konuda dindarlar n yapt klar ele tiriler bile yeterli görülmedi, daha fazlas istendi hep. Bugün ise Dan tay cinayeti ile birlikte çorap sökü ü gibi ortaya ç kan karanl k ili kiler a na asl nda belli bir mesafede durman n bile yeterince yüz k zart c bir suç olu turmas gerekirken bu i in avukatl na soyunabilen parti liderlerimiz bile olabiliyor. Ayn kesimler Ergenekoncularla aralar na bir mesafe koymaya hiçbir ekilde gerek duymuyor. Demokrasi ve hukuk ne yaz k ki bir asgari mü terek olu turam yor bile. Dan tay Cinayetinin Ard ndaki Sistem Yine de bir May s günü büyük bir faciayla, bir yüksek yarg c n ölümüyle, bir kaç n n da yaralamas yla sonuçlanan Dan tay sald r s n n ard ndan ya anan yarg süreci Türk demokrasisi için hay rl sonuçlara yol açm t r. Ancak sald r günü alelacele dindar insanlar elde hiçbir delil olmad halde töhmet alt nda b rakmaktan çekinmeyen kesimlerin bugün eldeki bir dizi delile kar l k inatç bir suskunlu u tercih ediyor olmalar, hatta bu sald r n n örgütleyicilerinin yarg lanma sürecine kar homurdanmalar dikkat çekicidir. Aç kça ortaya ç km t r ki, Dan tay da bir yarg c n katledilmesine asl nda kimsenin üzüldü ü yok, aksine böyle bir olay n ilk anda ilan edilen failleri taraf ndan yap lm olmas sevindirici bile olmu tur -t pk olayla ilgili gerçe in ortaya ç kmas n n giderek ayn kesimleri üzmesi gibi. Dan tay sald r s n böylesi bir gizli sevinçle kar layanlar, Türkiye nin 11 Eylül ü diye man et atarken, asl nda ABD için 11 Eylül ün gördü ü i levin ayn s n Türkiye için de istemi oluyorlard. Nitekim Dan tay sald r s nda bozuk oldu u duyurulan kameralar n asl nda bozuk olmad, aksine yap lan kay tlar n olaydan birkaç gün içinde silindi i ortaya ç kt. Bu gerçek Dan tay sald r s n n inan lmas zor bir büyük organize i oldu unu, olaya san landan çok daha fazla ki inin hatta kurumun dâhil oldu unu gösterdi. Olay n ba tan itibaren planlanmas ndan icras na, olay sonras kamu ileti imine kadar her eyin ayn büyük organizasyonun parças olarak dü ünüldü ü net bir biçimde ortaya ç kt. O gün o man etleri atanlar, dindar insanlar o büyük ithamlar n alt nda b rakanlar ortaya ç kan bunca gerçe in kar s nda hiçbir ey olmam gibi pi kince davranmay sürdürebiliyor. Dan tay cinayetinin geli meler nda iyice netle en amac n n, 2007 y l ndaki Cumhurba kanl seçimlerine giden yola bir büyük may n dö emek oldu u k sa sürede anla ld. Cumhurba kanl seçimine, Türkiye de oligar ik yap çok merkezi bir önem atfediyordu. Daha önce Demirel ve Sezer in ahs nda billurla m bir cumhurba kanl pro li önemli bir siyasi sermayeyi olu turuyordu ve bu sermaye kolayca vazgeçilebilir gibi görünmüyordu. 2007 Nisan ay nda ba layan Cumhurba kanl seçiminin 27 Nisan daki ilk turundan hemen sonra Genelkurmay n internet sitesine konulan e-muht ra, bir kale olarak alg lanan cumhurba kanl n kapt rmamak ad na giri ilmi bir dizi hamlenin en etkilisi olaca varsay lm t. Asker, görev ve yetki alan nda olmad halde sadece kendi darbe teamülleriyle bir hak olarak göstermeyi ba ard otoriter dile bir kez daha ba vurdu. Aç kça cumhurba kanl sürecine müdahil oldu unu ilan etti. 27 Nisan muht ras bu aç dan darbeler tarihimizin yaskoyla sonuçlanm en önemli giri imini olu turdu. Asl nda 27 Nisan muht ras kar s nda kaydedilmeyi daha fazla hak eden eylem, hükümetin ertesi gün yay mlad kar bildiri olmu tur. Askerlerin yay mlad klar bildirilere al z da muht raya muhatap olan bir hükümetin ilk kez Genelkurmay n Ba bakanl n emrinde oldu unu dolay s yla darbe yapmak veya seçimlere kar mak gibi bir görevinin olmad n hat rlatmas na tan k olunuyordu. O yüzden 27 Nisan Türk demokrasisi aç s ndan yeni bir lekeyi çalm sa da 28 Nisan bildirisi Türk demokrasisi aç s ndan ç r aç c yepyeni bir sayfa olu turmu tur. Nitekim 28 Nisan dan hemen sonra hükümetin ald bir dizi kararla, hem erken seçim hem de cumhurba kan n bir daha benzer bir kriz olu turmayacak ekilde halk n seçimine b rakan referandumun önünü açmas sonucunda Türkiye demokrasisi yeni bir yap sal dayana- a daha kavu mu oldu. Anayasa De i ikli i: TBMM ne Siyasetin Dönü ü Anayasa de i ikli i paketinin Nisan ay nda ilk turunun tamamlanmas anlaml bir tevafuk oldu. Daha anlaml s 12 Eylül darbecilerinin yarg lanmas n engelleyen Anayasan n geçici 15. Maddesinin kald r lmas n n tam da son muht ra denemesinin yap ld 27 Nisan günü gerçekle mesi oldu. lk turu AK Parti içinde beklenen relerin gerçekle meden 330 oyun üstünde geçmesi, de i tirilen maddelerin içeri i göz önünde bulunduruldu unda siyaset ad na ciddi bir kazan m oldu u de erlendirilmelidir. Yo un görü meler içinde AK Parti grubunda verilecek relere bel ba layan ana muhalefet, bir yandan da kendi grubuna kar aç k bir güvensizlik sergilemi, hay r oyu verdirmek için bile olsa kendi grubunu oylama sürecinden uzak tutmaya çal m oldu. Anayasa de i ikli inin ikinci turunda parti kapatmay düzenleyen ve TBMM nin iznini art ko an 8. Madde oylamas n n d nda di er maddeler MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 5

sorunsuz bir ekilde geçti. 8. Maddenin yeterli oyu alamayarak dü mesinin muhalefette yaratt sevinç ile iktidar cephesinde yaratt oka ra men sonraki geli meler muvacehesinde bu sonucun içinde AK Parti lehine de erlendirilen hesaplanmam politik kârlar oldu u görüldü. En önemlisi muhalefetin bütün söylem ve iddialar n n seçmen nezdindeki inand r c l n n böyle bir olayla güçlü bir biçimde zedelenmesidir. Muhalefetin asla biraraya gelmeyecek bütün unsurlar AK Parti kar tl nda birle mekle kalmam parti kapatma gibi bir konuda ba ta BDP olmak üzere bütün partiler ittifak etmi tir. Bu ittifak büyüdükçe AK Parti için çok daha küçük bir hedef haline gelmi oldu u söylenebilir. Çünkü sözkonusu ittifak n etraf nda birle ti i de erlerin toplumsal kar l o kadar büyük de il. Bu yaz yaz ld esnada paket üzerindeki genel oylama yap lmam t. Ancak bu son oylama da bir sürpriz ortaya ç karmazsa imdiden görünen ey Anayasa de i ikli inin AK Parti nin oylar yla yetinerek referanduma gitmek için gerekli oyu toplam oldu udur. Anayasa paketinin içeri i dolay s yla ikinci tur görü meleri sonucunda geçti i takdirde bunun demokrasi tarihimiz açs ndan gerçek bir devrim say lmas mukadder olacakt r. Bu arada re beklentisine ra men kendi grubunu günlerce sabahlara kadar Meclis te tutabilen Recep Tayyip Erdo an n liderlik performans bu olay vesilesiyle yepyeni bir boyut ve derinlik kazanm oldu. Gerçekten de 336 ki ilik meclis grubunu bu kadar ba- ar l bir biçimde yöneten Erdo an n karizmatik liderlik özelli i zorlu bir a amadan daha geçmi oldu. Anayasa de i ikli ine kar muhalefetin ileri sürdü ü argümanlar esasen anayasa de i ikli i giri imini demokrasinin veya siyasetin me ru alanlar n korumak ad na bile olsa kaç n lmaz k lm t r. Türkiye de önemli davalar kilitlemi ve yürütülmez hale getirmi olan mekanizman n HSYK ile ilgili oldu u malum olmu ken adil bir yarg lamay tesis etmenin bu kurumu yeniden yap land rmaktan geçti i de ayan beyan anla lm t r. Asl nda sadece HSYK de il, di er alanlarda da yap lan düzenlemelerin büyük ço unlu u iktidar, kulland yetkiler bak m ndan bugünkü konumundan bile geriye götürüyor. Buna ra men iktidar n yarg y ku atmaya çal makla ele tiriliyor olmas ilginçtir. Ne yaz k ki de i ikliklere kar ç kanlar n önemli bir k sm Anayasa paketinin içeri i hakk nda en ufak bir bilgiye sahip de il. Zaten muhalefetin içeri e de il, bu de i ikli i AK Parti nin yap yor olmas na yönelik oldu u da gizlenmiyor. Her iki muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesi nin kapatma davas nda AK Parti yi laikli e kar illerin oda- olmakla suçlamas n AK Parti nin Anayasa yap m ndan uzak kalmas için bir gerekçe olarak ileri sürmesi, siyasete aç k bir inançs zl k halini gösteriyor. Do rusu Anayasa Mahkemesi ni kendi yasama erkine ortak hale getirenler de bizzat bu parlamenterler oldu. CHP nin Anayasa Mahkemesi nin ikinci bir yasama ayg t gibi çal mas ndan yana hiçbir rahats zl k duymuyor olmas, TBMM nin manevi ahs n ciddi bir a nmaya tabi tutuyor. Anayasa Mahkemesi nin apaç k siyasi olan karar n kutsayarak AK Parti yi me ruiyet sorunu içinde göstermek, bir haks z rekabet artlar n arzulamak, bu artlara raz olmak ve bu artlardan nemalanmaktan ba ka bir anlam ifade etmiyor. Bu konuda yine CHP nin tutumunu anlamak bir nebze mümkün ama AK Parti ye kapatma davas n n aç lmas n tetikleyen süreç Anayasa n n 10. ve 42. Maddelerinin de i tirilmesi giri- imiydi. MHP bu giri imde AK Parti ile birlikte hareket etti, hatta bu süreçte inisiyatif ald ama beraber giri ti i bir i ten dolay sadece AK Partiye aç lan kapatma davas ndan ç kar lan me ruiyet itham n dillendirmekten de geri durmam oldu. Anayasa Mahkemesi 10. Ve 42. Maddelerin iptaline cüret etmekle parlamentonun yasama yetkisini bir bak ma elinden alm oluyordu. Tam da bundan dolay bu yetkiye TBMM ad na sahip ç kmak üzere, Anayasa Mahkemesi nin tekrar iptal edece i bilinse bile inatla anayasa yap m na giri mek laz md. CHP hiçbir müzakeresine kat lmad anayasa paketini, daha içeri ini belki de do ru dürüst okumadan Anayasa Mahkemesi ne götürece ini ilan etti bile. Oysa bu maddeleri detaylar yla Mecliste tart mak ve belki de muhtemel düzeltme veya düzenlemeleri yapma yolu kapal de ildi. Bu yol kapal de ildir, ama tabii ki Anayasa Mahkemesi kadar güvenli ve garantili de ildir. CHP Anayasa Mahkemesi ni belli ki kendine arka bahçe olarak görüyor ve nas l olsa orada halledebilece i bir meseleyi parlamentoda zahmet edip tart may gereksiz görüyor. O yüzden Anayasa Mahkemesi nin giderek bir Ana muhalefet mahkemesine dönü mü oldu una dair alg hiç de mesnetsiz durmuyor. Buna ra men, Mahkemenin reddedece i ihtimali olsa bile anayasa de i ikli ine giri mek, Meclisin yasa yapma yetkisine sahip ç kmak aç s ndan çok önemli bir konudur. Bu sürecin sonucunda Anayasa de i ikli i gerçekle mese bile sadece Meclisin yetkisini tekrar ilan etmek aç s ndan böyle bir giri imde bulunmaya de erdi. Bu arada Meclis ten geçmesini engelleyemedi i bu paketin referanduma gitmesini engellemek üzere CHP nin kollar s vad imdiden görülüyor. DSP nin de kendisine destek olaca bizzat genel ba kan taraf ndan duyuruldu. Yarg reformu ile ilgili ba tan beri oldukça farkl ve olumlu bir tutum ve aray içinde görünen Masum Türker in olumlu aray lar n böylesi radikal bir retçi tutuma dönü türmesi siyasetin Türkiye artlar nda ne kadar süreksiz ve takibi zor bir eye dönü ebildi ini göstermesi aç s ndan ilginç. Sonuçta süreç u veya bu a amada aksasa bile, en kötü taraf ndan, anayasada öngörülen de i iklikler bir kez denenmi olarak bir sonraki daha büyük at l mlar için az msanmayacak bir tecrübe olur. Dahas Türkiye ye art k tan t lm bir yarg sistemi varken, ülke bunun gerisinde daha çok uzun süre kalamayacakt r. Spesi k olarak bu süreci yöneten hükümetinse süreç nas l sonuçlan rsa sonuçlans n, kârl ç kaca anla l yor. Esasen muhalefetin de bu saatten sonra kârl ç kmay gözetmesi mümkün olmasa bile süreçten daha az zararla ç kman n hesab n yapmas hâlâ mümkündür. Muhalefet için süreçten daha az zararla ç kman n tek yolu da süreci kabullenip ona destek olmak, hiç de ilse köstek olmamakt. Ne var ki o yol da sonuna kadar aç k durabilen bir yol de il. SDE Ba kan * 6 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

SDE Haber SDE Heyeti Çankaya Kö kü nde Stratejik Dü ünce Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyelerini kabul eden Cumhurba kan Gül, dü ünce kurulu lar n n Türkiye nin gerçek dü üncelerinin yerli bir gözle d dünyaya aktar lmas konusunda önemli bir rol oynad klar n ifade etti. Gül, Stratejik Dü ünce Enstitüsü nün kuvvetli bir kadroya sahip oldu unu ve yay nlar n takip etti ini belirtirken dü ünce kurulu lar n n i levselli inin alt n çizdi. Dü ünce kurulu lar aras nda var olan rekabetin olumlu sonuçlar ndan memnuniyetini de dile getiren Gül, sözkonusu kurulu lar n Türkiye nin uluslararas arenada sorun çözme kapasitesini ortaya koymas aç s ndan da önemli oldu una vurgu yapt. SDE Yönetim Kurulu Ba kan Prof. Dr. Hasan Köni, Ba kan Yard mc s Büyükelçi (E) Nüzhet Kandemir ile yönetim kurulu üyelerinin de haz r bulundu u kabulde SDE Ba kan Prof. Dr. Yasin Aktay, Cumhurba kan Gül e, kendilerine gösterdikleri ilgiden dolay te ekkür ederek, Türkiye nin birikimini uluslararas ortamda temsil etmeyi hede ediklerini belirtti. SDE Yönetim Kurulu üyelerinin ziyaretine özel bir önem veren Cumhurba kan Gül ün kabulünde, Cumhurba kanl n n üst düzey bürokratlar da haz r bulundu.genel Sekreter Mustafa sen, Genel Sekreter Yard mc s Nadir Alpaslan, Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Hüseyin Avni Karsl o lu, Bas n Ba dan man H. Ahmet Sever, Kurumsal leti im Ba kan Kemal lter ve Dan man Cemil Antalyal ve di er yetkililer de görü meye kat ld lar. Enstitü yü temsil eden heyette SDE Yönetim Kurulu Üyeleri; Prof. Dr. Ali afak, Gazeteci Alper Tan, SDAV Genel Sekreteri Ayd n Bolat, Prof. Dr. Beril Dedeo lu, Hakim (E) Faik Tar mc o lu, Prof. Dr. K v lc m Metin Özcan, Yazar Mehmet Akif Ak, Hak- Genel Ba kan Salim Uslu ve Stratejik Dü ünce ve Ara t rma Vakf (SDAV) Mütevelli Heyet Ba kan Selahattin Yener de bulundu. Planlanandan uzun süren görü mede, Cumhurba kan, SDE kadrosunu beklenenden daha güçlü buldu unu belirterek Enstitü çal malar n her türlü ve her bak mdan destekleyeceklerini kaydetti. SDE nin düzenleyece i Uluslararas De i en Küresel Güç Dengeleri ve Türkiye konferans na kat lmak istedi ini belirten Gül, davetli heyetin de sivil temsilciler olarak d toplant lara kat lmas n önerdi. Yay nlar n yabanc dillerde bas lmas n n da önemine dikkat çeken Gül bu yay nlar n dünyan n her taraf na ula t r lmas n tavsiye etti. Bu konuda Cumhurba kanl olarak da yard mc olacaklar n belirten Cumhurba kan Gül, ahs m ve Cumhurba kanl olarak bu tür çal malara her türlü deste i veririz. Kö ke gelen misa rlerimizi size yönlendiririz. dedi. SDE Heyeti Cumhurba kan Gül e Enstitü nün faaliyetleri konusunda bir dosya takdim etti. MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 7

Analiz Gül ün Yerli Dü ünce Özlemi Alper TAN* Stratejik Dü ünce Enstitüsü, yedi ayl k faaliyetleri ile ülkenin dü ünce potansiyelindeki beklenti ç tas ve ümidini hayli yükseltmi bulunuyor. Cumhurba kan n n a k nl bo a de il. Bu ayn zamanda büyük i lerin yap lmas konusunda bizleri te vik eden bir geli me. SDE nin, Misak- Milli s n rlar n a an hede eri var. Stratejik Dü ünce Enstitüsü (SDE), Türkiye nin kir yelpazesinin her rengini içinde bar nd ran büyük bir yap. SDE yi kuran Stratejik Dü ünce ve Ara t rma Vakf, büyük hede er koyarak ama Türkiye nin gerçeklerini de bilerek yola ç kt. Ülkede ya ayan her kitlenin, her dü üncenin bir k ymet ifade etti inin ve bunun olumsuzluk de il bir zenginlik oldu unun idraki ile hareket ediyor. SDE nin yönetim kurulu üyeleri, uzmanlar ve ara t rmac lar, ülkemizin kri zenginli ini temsil ediyor. Bu tür yakla mlar ve yap lar, ülkemizdeki kir ve ifade özgürlü ünün seviyesini yükseltecek, farkl kirlere ho görü veya tahammül zeminini geni letmeye yard mc olacakt r. Farkl dü üncelerle mücadelenin yumrukla, mermiyle veya öfkeyle de il yine kir ve ikna ile olabilece ine dair anlay lar da yayg nla t racakt r. Ate, ate le söndürülemez, ate suyla söndürülür. ki farkl renkteki suyun kar mas ndan sadece biri de il ikisi de etkilenir. Yeni renkler ç kar. Fikirler de öyle. Co rafyam z n kir adamlar n n özgür tart ma zeminini güçlendirmek için elbirli i yapmas na ihtiyaç var. Bunu ne kadar erken ba arabilirsek çat ma zemininin geni lemesi ve kaba kuvvetin saltanat n sona erdirmeye de o kadar erken ula m oluruz. 20 Nisan 2010 da Stratejik Dü- ünce Enstitüsü (SDE) Yönetim Kurulu olarak Cumhurba kan Abdullah Gül ü ziyaret ettik. Ziyaretin iki önemli amac vard. Yakla k yedi ay önce faaliyete ba layan SDE hakk nda bilgi vermek ve yapmay planlad m z De i en küresel güç dengeleri ve Türkiye konulu konferansa cumhurba kan n davet etmek. Cumhurba kan Gül, bizi mutlu eden bir a k nl kla kar lad heyeti. Her dü ünceden insan n bir araya gelerek ülkemizde demokrasinin geli mesi, millet iradesine dayal sivil siyasetin, özgürlüklerin güçlenmesi, Türkiye nin bölgesinde ve Dünya da sözü dinlenen lider ülkelerden biri olmas için ortak hede er istikametinde çal mas.. SDE kadrosunun bunu ba arm olmas cumhurba kan n a rtm t. a k nl n gizlemedi. Defalarca ifade etti. Böyle güçlü bir dü ünce kulübü, böyle bir ekip oldu unuzu tahmin etmiyordum. Çok mutlu oldum. Naylon, fason bir kurulu de ilsiniz. Hepinizi tan yorum. Bu kadro çok i yapar dedi. Cumhurba kan Gül ün a k nl onu da mutlu eden bir a k nl kt. Bunu takdirle kar lad n birkaç kere dile getirdi. SDE taraf ndan ba ar lan, yap lan i in ne kadar önemli oldu- unu ve buna Türkiye nin ne denli ihtiyac bulundu unu uzun uzun anlatt. En eksik ey Türkiye de yerli dü üncenin dile getirilemiyor olmas yd. Türkiye ne dü ünüyor bilinmiyordu. Türkiye köksüz, ürkek bir ülke gibi alg lan yordu. Tercümelere a rl k veriliyordu. Bu da Türkiye bir ey yapamaz yarg s na yol aç yor, bu durum bizleri de etkiliyordu dedi. 8 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

Cumhurba kan Gül, SDE taraf ndan ba ar lan, yap lan i in ne kadar önemli oldu unu ve buna Türkiye nin ne denli ihtiyac bulundu unu uzun uzun anlatt. Ülkemizde sivil dü üncenin ne yaz k ki yeterince geli medi ini, konu an sivillerin birço unun asl nda belli resmi kurumlar n görü lerini dile getirdiklerini, bunun da özellikle yurt d nda hiçbir fayda sa lamad n izah etti. Ülkemizde sivil dü üncenin ne yaz k ki yeterince geli medi ini, konu an sivillerin birço unun asl nda belli resmi kurumlar n görü lerini dile getirdiklerini, bunun da özellikle yurt d nda hiçbir fayda sa lamad n izah etti. SDE nin çal malar n n sadece içe dönük çal malarla s n rl kalmamas n özellikle d a dönük çal malar da yap lmas n tavsiye etti. Ba ka ülkelerde yap lan toplant lara muhakkak uzmanlar m z n kat lmalar gerekti ini belirtirken, yap lacak yay nlar n ba ka dillerde de olmas n n önemine vurgu yapt. Sivillerin, resmi görü leri dillendirmesinin yanl l - yan nda ülkemizdeki tercüme kirlerin yol açt hatalara da dikkat çekti. Dü ünce kurulu lar n n, Türkiye nin kirlerini yerli bir anlay la Dünya ya aktarmas gerekti ini dile getiren Cumhurba kan, Yerli dü üncenin öneminin alt n çizdi. Ço u kere yurt d ndaki toplant lara kat lan ki ilerin Türkiye ad na dile getirdi i görü lerin Türkiye yi temsil etmedi ini belirtti. Stratejik Dü ünce Enstitüsü nün yay nlar ve çal malar n takip etti ini belirten Cumhurba kan Gül, dü ünce kurulu lar n n, Türkiye nin birikimi ve potansiyelinden hem devlet adamlar n n, hem de d dünyan n faydalanmas noktas nda çok önemli bir i levi yerine getirdiklerini söyledi. SDE nin güçlü bir kadro ile yola ç kmas ndan duydu u memnuniyeti dile getiren Cumhurba kan, dü ünce kurulu lar aras nda yap c bir rekabetin varl n gözlemledi inden söz ederek bu durumun Türkiye için bir kazanç olarak görülmesi gerekti ini ifade etti. Cumhurba kan, dü ünce kurulu lar n n, Türkiye de olup bitenlerin ve Türkiye nin gerçek dü üncelerinin yerli bir yakla mla d dünyaya aktar lmas konusunda önemli bir misyon yüklenmenin yan s ra, Türkiye nin uluslararas sorun çözme kapasitesinin ortaya konmas aç s ndan da önemli bir rol oynayabileceklerini ifade etti. Stratejik Dü ünce Enstitüsü, yedi ayl k faaliyetleri ile ülkenin dü- ünce potansiyelindeki beklenti ç tas ve ümidini hayli yükseltmi bulunuyor. Cumhurba kan n n a k nl bo a de il. Bu ayn zamanda büyük i lerin yap lmas konusunda bizleri te vik eden bir geli me. SDE nin, Misak- Milli s n rlar n a an hede eri var. De i en Türkiye nin dü ünce ekolü olma yolunda zaman iyi kullanarak çok h zl ilerlememiz gerekiyor. Çünkü umutlar, beklentiler ve kaderin önümüze koydu u f rsatlar çok yüksek.. Bu beklentiler bo a ç kar lmamal. SDE Yönetim Kurulu Üyesi* Foto: Cumhurba kanl MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE Foto raf 9 Servisi

Ermeni Tasar s

Analiz Ermeni Aç l m nda Yeni Diplomatik Manevralar Prof. Dr. Birol AKGÜN* Ba kan Obama i ba na gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporas na yaz l taahhütte bulunmu tur. Dolay s yla Türkiye kendisi inisiyatif alarak Ermenistan la ili kilerini geli tirmedi i takdirde, Obama döneminde karar tasar s n n Kongreden geçme ihtimali hayli yüksek olas l k olarak görünmektedir. 10 Ekim 2009 tarihinde imzalanan ve Türkiye ve Ermenistan halklar n oldu u kadar uluslararas toplumu da heyecanland ran Protokoller kâ t üzerinde diplomatik belgeler olarak varl n ve önemini hala koruyor. Ancak her iki taraf da, ne protokollerde öngörülen ad mlar atacak ne de imzalar n geri çekecek güçlü siyasi irade sergileyebiliyorlar. Türkiye ve Ermenistan aras ndaki normalle me sürecinde tam bir siyasi kilitlenme ya an yor. Nükleer zirve vesilesiyle Washington da gerçekle tirilen liderler aras görü meler ve hatta Obama yönetiminin müdahalesi normalle me sürecine ivme kazand rmaya yetmedi. Gelece e ili kin olarak imdilik bilinen tek ey, tara ar n ba lat lan diplomatik sürece ba l l klar n teyit etmeleridir. Peki, uzun görü melerden sonra ortaya ç kan protokollerin imzalanmas hangi siyasi ve diplomatik motivasyonlara dayanmaktayd? Protokollerin sembolik anlam neydi ve daha önemlisi bu uzla ma belgelerinin uygulanmas n sa layacak en uygun siyasi/ diplomatik artlar nelerdir? A a da s ras yla bu konular ele al nacak ve Türk-Ermeni ili kilerinin geli tirilmesine yönelik de erlendirmelerde bulunulacakt r. Protokoller Sürecinin Önemi ve Anlam Napolyon co rafya kaderinizdir diyor. Kom ular m z biz seçemiyoruz. Tarihin ak Ermeni ve Türk halklar n bu co rafyada bin y l birlikte ya amaya mahkûm etti. Malazgirt te ba layan kader birli i ve halklar aras ndaki dostane ili kiler dokuz as r boyunca sorunsuz yürüdü. Ancak, zay am ve çökmekte olan bir imparatorlukta milliyetçilik rüzgâr na direnemeyen Ermenilerin ba ms zl k aray na girip, silahl isyana giri meleri halklar aras ndaki karde li i geri dönülmez biçimde bozdu. Ermenilerin bu u ra lar nda Yunanl lar n ve S rplar n Osmanl dan kopup kendi devletlerini kurmalar n sa layan ba ar l milliyetçilik hikâyeleri elbette ki etkili olmu tu. Ancak Ermeniler, ba ms zl k sevdas u runa hem iç içe geçtikleri Türk halk na unutulmaz ac lar ya- att lar, hem de ne yaz k ki kendi anayurtlar olarak gördükleri Anadoluyu terk etmek durumunda kald lar. Giderken de pek çok ac ya ve trajediye katland lar. Zira Türkler de Ermeniler de ayn topraklar yurt olarak görüyorlard. Birinci dünya sava Ermenilerin umutlar n kabartsa da, sonuçta ba ms z bir ulus olarak kendi devletlerini ancak bugünkü Ermenistan da kuracaklard. 1921 Kars antla mas sonras nda Türkiye Erivan ile resmi olarak diplomatik ili ki de kurdu. Ermenistan n SSCB nin bir parças olmas ndan sonra ise, bu diplomatik ili kiler sona erdi. 1934 te Ba bakan nönü nün Kars üzerinden Erivan a resmi bir ziyarette de bulundu u da bilinmektedir. Bu ziyaret Avrupa da yükselen Fa izme kar, güvenlik arayan Türkiye nin MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 11

kom ular yla ili kilerini geli tirme çabas n n bir parças yd. 1991 de Türkiye Ermenistan Azerbaycan ve di er ülkelerle birlikte tan d. Diplomatik ili kiler ba lamak üzereyken, Karaba sorunu patlak verdi. Görü meler kesildi. Azerbaycan la dayan ma ad na Türkiye 1993 y l ndan itibaren s n rlar n da kapatt. 17 y ld r s n rlar kapal duruyor. te Ekim 2009 da imzalanan diplomatik belgeler, tara ar aras nda yakla k bir as rl k ayr l ktan sonra imzalanan ilk resmi belge olma özelli i ta yor. Türkiye ve Ermenistan ilk kez sorunlar n siyasi ve diplomatik zeminde konu ma iradesini gösteriyor. Bunun anlam özetle udur: Türkiye perspekti nden bak ld nda Ermeni sorununun yaln zca tarihi bir konu olmad, tersine Türk d politikas n n güncel bir siyasi konusu olarak ele al nmas gerekti i art k anla lm t r. Bu, Türkiye için yeni bir bak aç s d r ve Türkiye nin defansif tavr n n terk edildi ini ve konuya proaktif yakla lmas gere inin anla ld n i aret eden paradigmatik bir de i imi simgelemektedir. Türkiye nin Ermeni aç l m n n alt nda yatan siyasi mant n özü de budur. Protokoller sürecinin ba lamas Ermenistan ve üçüncü tara ar aç s ndan da yeni bir dönemin ba lang c n olu turmaktad r. Konunun tarihi ve ulusal kimli e olan etkileri dü ünüldü ünde, Erivan hükümetinin Türk-Ermeni yak nla mas na imza atmas ve üstelik ortak bir komisyon kurularak 1915 olaylar n n ara t r lmas n kabul etmesi çok daha zordur. Bu anlamda protokollere imza atan Sarkisyan yönetimi att imza ile ilk kez Ermenistan n bir ulus devlet oldu unu ve tarihte ne oldu u kadar, Ermenistan halk n n ç karlar n n ve refah n n da dü- ünülmesi gerekti ini diasporaya göstermi tir. Özetle, Ermenistan Ulus devlet olarak kendi halk na kar sorumluk üstlenme cesaretini göstermi tir. Uluslararas aktörler bak m ndan da, küresel mali krizle bo u an ABD, AB ve di er büyük güçler Kafkaslardaki sorunlar n güç kullan larak de il, diplomasi ve müzakere yöntemiyle çözülmesini te vik etmenin/veya ediyor görünmenin imdilik kendi ç karlar na da hizmet edece ini görmü lerdir. Türkiye yi Protokollere Götüren Süreç ve Nedenler Türk hariciyesini Ermenistan ile diplomatik müzakereye sürükleyen temel motivasyonlar, AB nin etkisi, ABD nin te vikleri, iç politikan n demokratikle mesi, PKK terörüyle mücadelede uluslararas destek aray lar ve d politikadaki yeni vizyon aray lar olarak özetlenebilir. Türkiye nin AB ile 1999 da ba layan adayl k sürecinde Ermeni sorunu dolayl olarak pek çok kez AB belgelerinde yer alm t r. Nitekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve belgesinde konuya üstü kapal olarak de inilmi ve Türkiye nin iyi kom uluk ili kilerine yönelik aç k taahhüdü ve herhangi bir s n r anla mazl n, Uluslararas Adalet Divan na götürmek dâhil olmak üzere, Birle mi Milletler art ile uyumlu bir ekilde çözmek konusunda gayret göstermesi gerekti i ifade edilmi tir. Türkiye, Ermeni Sorununu AB ile ili iklerinde bir konu ba l yapmaktan kaç nsa da, durumun fark ndad r ve nitekim müzakerelerin ba lad - 2005 y l nda TBMM nin tam bir dayan ma içinde Ermenistan a ve tüm dünyaya yönelik olarak yay nlad ortak bir tarih komisyonu 12 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

Ermeni sorunu 19. yüzy ldan beri hiçbir zaman Osmanl (Türkiye) ve Ermenistan halklar aras ndaki bir ihtilaf olmam t r. Geçmi te Rusya, ngiltere, Fransa ve Almanya gibi güçler ile imdi ABD ve AB gibi aktörler sorunun ortaya ç kmas nda rol oynad klar gibi, e er tarihi yak nla ma ve halklar aras nda kal c bir bar sa lanacaksa büyük güçlerin bu sürece olumlu katk lar mutlaka sa lanmal d r. kurulmas ve diyalog kap lar n n aç lmas ça r s bu anlamda oldukça ilginç bir tesadüftür. Kald ki ayn y l ilk kez be önemli Avrupa ülkesi de Ermeni Soyk r m n tan yan tasar lar parlamentolar ndan geçirmi lerdir. ABD de iki ülke aras nda bir uzla man n bulunmas gerekti i konusunda tara ar sürekli olarak görü meye te vik etmektedir. uras kesin ki, Amerikan kamuoyu 1915 olaylar n büyük ölçüde soyk r m veya en az ndan insanl a kar suç olarak görmeye ba lam t r. Fakat Beyaz Saray, konunun insani ve ahlaki yönünü üpheli görmesinden dolay de il, Türkiye ile ili kilerini zedelememek ad na soyk r m iddialar n n Kongre den geçmesini her defas nda engellemektedir. Bununla birlikte, Ba kan Obama i ba na gelirken ilk kez bu kadar güçlü biçimde Ermeni diasporas na yaz l taahhütte bulunmu tur. Dolay s yla Türkiye kendisi inisiyatif alarak Ermenistan la ili kilerini geli tirmedi i takdirde, Obama döneminde karar tasar s n n Kongreden geçme ihtimali hayli yüksek olas l k olarak görünmektedir. Di er taraftan Türkiye nin Ak Parti iktidar döneminde benimsedi i kom ularla s f r sorun ve maksimum i birli ine dayal yeni d politika yakla m ve kendi bölgesindeki ihtila ar n diplomatik yollarla çözümüne arac l k etmeye dayanan proaktif tutumu da Türkiye yi Ermenistan ile bir ekilde ili ki kurmaya zorlamaktad r. Nitekim sorun üretmek de il, sorunlar tek tek çözmeyi amaçlayan bu yeni yakla m K br s ve Kuzey Irak örneklerinde ba ar l da olmu tur. ç politikada sivil toplumun güçlenmesi ve demokrasinin derinle mesi de daha önce tabu görülen ya da k rm z çizgilere hapsedilen sorunlar n tart lmas n n önünü açm t r. Bu anlamda Türkiye de Ermeni sorununun tart lmaya ba lanmas, toplumsal ve bürokratik zihniyetin de i mesinin de bir sonucu olarak görülmelidir. E er Barry Buzan n kavram n ödünç almak gerekirse, art k Türkiye iç ve d politikadaki kronik sorunlar n güvenliksizle tirme yöntemini benimseyerek (de-securitize ederek) çözmeye çal maktad r. Ermeni sorunu tam da bu anlamda her boyutuyla tart labilecek, siyasiler, akademisyenler ve sivil toplum taraf ndan çözüm önerileri sunulabilecek normal bir konu haline gelmektedir. ç politikadaki normalle me, bu anlamda d politikan n da normalle menin yolunu açmaktad r. Normal bir ulus devlet ve vizyoner siyasi liderlik ise, kendi sorunlar n çözümsüz b rakarak d ar dan müdahaleye aç k hale getirmek yerine, tüm siyasi sorumlulu u üzerine alarak kendi sorununu gerçek muhataplar yla konu may ye lemek durumundad r. Protokollerin imzas tam da böyle bir proaktif tutum alman n diplomatik örne i olarak okunmal d r. Ermenistan Protokolleri mzalamaya Yönelten Faktörler Ermenistan so uk sava sonras dönemde ba ms zl n kazanan di er eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde gerek do al kaynaklar n n yetersizli i ve gerekse jeopolitik konumunun getirdi i s k m l k içinde, bir ulus devlet olarak ekonomik ve sosyal geli me potansiyeli en zay f ülkelerden biridir. Üstelik da l k Karaba daki Ermenilerin ba ms zl k umuduyla giri tikleri ve bir milyon Azerinin kaçgun haline gelmesiyle sonuçlanan sava, Ermenistan kendi bölgesindeki dinamiklerden giderek izole etmi tir. Ermenistan n en önemli iki kom usu olan Türkiye ve Azerbaycan ile s n rlar kapal d r. Ancak Gürcistan üzerinden veya Rusya üzerinden dünyaya aç labiliyor. Hâlbuki bat ya uzanan en k sa yol Türkiye üzerinden geçmektedir. Üstelik s n r n kapal olmas na ra men Ermenistan ihtiyaç duydu u Türkiye men eli mallar Gürcistan üzerinden ve çok daha pahal ya almaktad r. Dahas, Gürcistan sava sonras nda Ermenistan daha derin bir izalosyona girmi görünüyor. Nüfusun giderek ülkeyi terk etti i, ya amak için Rusya n n yard m na ihtiyaç duyan ve sürekli olarak iç kar kl klarla mücadele etmek zorunda kalan bir ülke görüntüsü vermeketdir. Tam da bu nedenle, hem ekonomik yard m hem de d politikas n n yönlendirilmesinde Erivan yönetimi Avrupa ve ABD deki radikal diasporik gruplar n etkisinde kalmaktad r. Oysa Ermenistan n MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 13

geli mesi ve kalk nmas n n yolu, bu ülkenin bölgesel projelere ve entegrasyonlara dâhil olmas ndan geçmektedir. Bu nedenle Ermenistan, özellikle Kafkasya eksenli petrol ve do al gaz boru hatlar nda somutla an enerji jeopoliti inin bir parças olmaya çal maktad r. Öte yandan, ABD ve AB ülkeleri de Ermenistan n Rusya n n siyasi hegemonyas ndan kurtularak bat dünyas n n bir parças haline gelmesini desteklemektedir. Özellikle 2008 Rusya Gürcistan çat mas ndan sonra, Hazar Petrollerinin ve do al gaz kaynaklar n n Gürcistan yoluyla de il, Azerbaycan- Ermenistan ve Türkiye üzerinden bat pazarlar na ta nmas na yönelik projeler h z kazanm t r. Bunlar içinde en önemlilerinden birisi olan ve Türkiye nin inisiyati yle ba lat lan Nabucco projesinin i levsel hale gelebilmesi için Ermenistan- Türkiye ve Azerbaycan ili kilerinin normalle tirilmesi gerekmektedir. Böylece, Ermenistan son 20 y ld r izledi i Rusya yanl s bir ülke olmaktan ç k p, h zla bat ya eklemlenen bir devlet olmaya ba layacakt r. Öte yandan, Sarkisyan yönetimi de yukar da bahsedilen izalosyaonlar ve son ekonomik krizler dolay s yla iç politikadaki s k m l n, D politikadaki stratejik aç l mlar ve diplomatik ba ar lar sa layarak a maya çal maktad r. Protokollerin çeri i ve Uygulanma Olas l Ancak kabul etmek gerekir ki, Türk ve Ermeni hükümetleri aras nda imzalanan uzla ma belgeleri, tarihi metinler olarak siyasi ve diplomatik önem ta salar da, belgelerde öngörülen ad mlar atmak ve halklar aras nda güvene dayal yeni bir dönemi ba latmak o kadar kolay de ildir. Yüz y ll k bir tarihsel/psikolojik birikim ve toplumsal haf zay besleyen iki yönlü anlat lar n tek bir anla mayla bitmesini beklemek konuyu basite almak olacakt r. Zürih te 2009 da küresel güçlerin de temsil edildi i bir törenle imzalanan protokoller asl nda üç farkl belgeden olu maktad r. Bunlar 1) Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Aras nda Diplomatik li kilerin Kurulmas na Dair Protokol, 2) Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Aras nda li kilerin Geli tirilmesine Dair Protokol ve 3) Bu iki belgenin uygulanmas na ili kin zaman çizelgesini ve at lacak ad mlar gösterir belgedir. Özetle, birinci belge iyi kom uluk ili kileri, uluslararas hukuka sayg, güç kullanma tehdidinden kaç nma, BM art, Helsinki Senedi ve Paris art na uymay, s n rlar n tan nmas n, terörizme kar i birli ini ve ortak mücadeleyi esas alan ve kar l kl anlay ve iyi niyetle ili kilerde yeni bir model geli tirme iradesini beyan ederek, kar l kl olarak Diplomatik temsilciliklerin aç lmas n öngören bir mutabakat belgesidir. kinci belge ise ikili ili kilerin nas l geli tirilece ini düzenlemektedir. Burada s n rlar n aç lmas, iki ülke d i leri bakanl klar aras nda düzenli siyasi isti are mekanizmalar n n tesis edilmesi ve halklar aras ndaki güvensizli i ortadan kald rmaya yard m edecek ve tarihi olaylar n ara t r lmas n üstelenecek bir tarih komisyonunun kurulmas öngörülmektedir. Üçüncü protokol ise iki belgedeki ad mlar n hangi a amalarda nas l at laca n ayr nt l olarak düzenlemektedir. Bu çerçevede Protokollerin onaylanmas ndan sonraki iki ay içinde diplomatik ili kilerin kurulmas, s n rlar n aç lmas ve ard ndan da öngörülen diyalog mekanizmalar n n sa lanmas için komisyonlar n olu turulmas karara ba lanmaktad r. mza sonras nda Türkiye protokolleri h zla TBMM ye sevk etmi, ancak onay sürecini henüz tamamlayamam t r. Ermenistan ise belgeleri Anayasa Mahkemesine götürmü tür. Mahkeme belgeleri onaylamakla birlikte, dü tü ü erhte bu belgelerin ba ms zl k bildirgesine ve soyk r m n tart lmas na dayanak olamayaca yorumunda bulunmu tur. Buna kar n, Türkiye ise artan toplumsal ve siyasi muhalefet ile Azerbaycan n sert reaksiyonu nedeniyle belgelerin onay n Karaba sorununda at lacak ad mlara ba lam t r. Bir anlamda Türkiye aç s ndan protokollerin onay üzerinde art k Azerbaycan n ili vetosu vard r ki, bu da aç l m sürecini siyasi olarak daha çetre l hale getirmektedir. Türkiye Ermenistan Yak nla mas : Üç Düzlemli Bir Oyun Görüldü ü üzere Ermeni sorunu, yaln zca iki ülkeyi ve hatta iki ülkede ya ayan halklar ilgilendirmiyor. Konunun Erivan-Ankara boyutu, hükümetlerle kendi kamuoylar n n aras ndaki ili ki boyutu yan nda, konuya müdahil büyük güçler ile bölgesel aktörlerin soruna yönelik politikalar n içeren üçüncü bir boyutu daha vard r. Siyaset Bilimci Robert Putnam, diplomasiyi iki düzlemli bir oyun (two-level game) olarak tan mlamaktad r. Yukar daki çerçevede de erlendirildi i zaman, Ermeni sorununun çözümüne ili kin diplomatik oyunun iki de il, asl nda üç düzlemli bir oyuna dönü tü ü anla lmaktad r. Birinci Düzlem, devletten devlete ili kileri kapsamaktad r ki burada Türkiye ve Ermenistan n me ru hükümetleri aras ndaki diplomatik temaslar sözkonusudur. kinci düzlemde ise Erivan ve Ankara n n kendi halklar ve etkin kamuoyu aktörleri ile girdikleri ili kiler yer al r. Her iki demokratik ülke yönetimleri, var lan çözümün ulusal ç karlara uygun oldu una ili kin olarak kendi halklar n ikna etme- 14 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

leri gerekmektedir. Üçüncü düzlemde ise, genel anlamda uluslar aras kamuoyu, özelde ise Kafkasya bölgesinde ç karlar bulunan büyük devletler ile Türkiye ve Ermenistan aras ndaki ili kiler önem kazanmaktad r. Burada 10 Nisan 2010 daki protokolleri imzalayan Davuto lu ve Nalbandyan n arkas nda durarak tüm dünyaya ortak resim veren AB, Avrupa Konseyi, AG T gibi uluslar aras örgütler ile ABD, Rusya, Fransa ve Azerbaycan gibi ülkeler ve farkl ülkelerde faaliyet gösteren Ermeni diasporas vard r. Dolay s yla Türk ve Ermeni ili kilerinin imzalanan protokoller do rultusunda geli tirilebilmesi için, diplomasi oyununun parças haline gelen tüm bu aktörlerin ç karlar n n uzla t r lmas gereklidir. Sarkisyan ve Erdo an hükümeti aras ndaki ikili mutabakat olsa olsa birinci düzlemdeki ç karlar n uyu mas n temsil eder. kinci düzlemde yer alan Ermeni ve Türk kamuoylar n ve di er iç siyasi aktörleri ikna süreci imdiye kadar tam olarak ba ar lamam t r. Türkiye de yakla an seçimler ve Ermenistan daki Ta nak partisi taraftarlar n n artan tehdidi her iki ba kenti de tedirgin etmektedir. Uluslararas ihtila ar n ba ar l bir çözümü ancak ve ancak hem devlet ç karlar n n hem de siyasi aktörlerin ç karlar n n maksimize edildi i artlarda ve durumlarda mümkündür. Yoksa anla ma imzalansa dahi kararlar uygulanamaz, çözüm ertelenir. Di er yandan Türkiye-Ermenistan yak nla mas n destekler görüntüsü veren ABD ve özellikle Rusya gibi aktörlerin gerçek niyetlerine ve samimiyetlerine ne kadar güvenilebilece i de tart lmal d r. Örne in ABD kongresinin alt meclisinde kabul edilen karar Türk-Ermeni yak nla mas na yönelik Türkiye deki iç kamuoyunun deste ini inan lmaz ekilde zedelemi tir. Obama yönetimi samimi olarak bu yak nla may desteklese dahi, al nan karar son kertede normalle me sürecine zarar vermi tir. Öte yandan, Ermenistan, Kafkaslarda Rusya n n arka bahçesi gibi alg lanmaktad r. Türk-Ermeni ili kilerinin normalle mesi enerji jeopoliti inde Rusya ya alternatif yeni boru hatlar güzergâhlar n n ortaya ç kmas demektir. Bu durumda, yak nla ma sürecini Moskova yönetiminin hangi noktaya kadar destekleyebilece i ancak ya- anarak ö renilebilecektir. Sonuç olarak, Ermeni sorunu 19. yüzy ldan beri hiçbir zaman Osmanl (Türkiye) ve Ermenistan halklar aras ndaki bir ihtilaf olmam t r. Geçmi te Rusya, ngiltere, Fransa ve Almanya gibi güçler ile imdi ABD ve AB gibi aktörler sorunun ortaya ç kmas nda rol oynad klar gibi, e er tarihi yak nla ma ve halklar aras nda kal c bir bar sa lanacaksa büyük güçlerin bu sürece olumlu katk lar mutlaka sa lanmal d r. Türkiye nin fark nda olmas gereken ve i in zor yönü de buras d r. Çözüm için Ankara yaln zca Erivan de il, Washington u, Moskova y ve Bakü yü de ikna etmesi gerekiyor. Erivan ise, hem iç muhalefeti hem de her birinin farkl öncelikleri olan diaspora örgütlerini ikna ederek, sürece dâhil etmesi gerekiyor. Üstelik Türkiye de art k Ermeni diasporas n n önemini kavramal ve kamu diplomasisinin gerektirdi i esnekli i göstererek Ermeni diasporas ile ileti im kanallar n zorlamal d r. D i leri Bakan Davuto lu nun Washington daki nükleer kriz zirvesi sonras nda Kuzey Amerika daki büyükelçi ve ba konsoloslarla yapt toplant da, diplomatlar m z n Ermeni diasporas dâhil herkese aç lmalar n ve diyalog kanallar n güçlendirmelerini istemesi bu çerçevede son derece önemli ve do ru bir yakla md r. Türkiye, sorun ne kadar çetre lli olursa olsun, siyasi maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun bu riskli diplomatik oyunu oynamak zorundad r. Defansif ve reaktif kalmaktansa, aktif bir diplomasi izlemek her anlamda Türkiye nin elini güçlendirecektir. Türkiye bu zorlu diplomasiyi yürütecek birikime, tarihi tecrübeye ve maharetli kadrolara sahiptir. SDE Uzman * MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 15

Ermeni Sorunu Soyk r m ile Sorun Aras na S k mamak çin Siville me D politika yap m münhas r (exclusive) özelli i ile sadece bir uzmanl k alan oldu u için meslekten olmay p kafa yoranlar d ar da b rak c de ildir. Tam tersine bir iktidar alan olarak do as gere i irk kabul etmeyen siyasetin çat mac olmas da buradan kaynaklan r. Doç. Dr. Murat ÇEMREK* Lise son s n fta (1991-92) h zl konu mas ve ak c ders anlat m ile ö rencilerinin takdirini kazanan Milli Tarih dersi ö retmenimize, biraz da yakla an üniversite s navlar ile Abbas yolcu, ba lasan durmaz rahatl nda 12 Eylül ü nas l de erlendirdi ini sormu tu bir arkada m z. Soru sual edildi inde bahse konu olan askerî darbenin üzerinden on y ldan fazla geçti inden yenisi yolda m d r endi elerimizi, Kenan Evren in de Cumhurba kanl sonras yerle ti i Marmaris te kendisini sanata adamas bir nebze ha etiyordu. Buna ra men ö retmenimiz devlet memurlu unun yük/üm/ledi i a rba l l a halel getirmeden ve ne kendisi hakk nda bir soru turma sebebine f rsat ne de pozitivizmden zerre taviz vermeden Tarihî olaylar n objektif bir analizini yapabilmek için en az ndan üzerinden yüzy l geçmesi gerekir deyi ini bugün de tebessümle hat rl yorum. O zaman bile bu cevap kendi aram zda gevrek gülü melere sebep olsa da ö retmenimizi daha fazla mü küle sokmamak için soruya dair hiçbirimiz srarc olmad k. Cevab ndaki savsaklay c l n devletlû âdeti kabilinden oldu unun ya da ele tirel tarih alg s n n da müfredata ters dü ece inin elbette fark ndayd k. Zira bizatihi ismindeki milli ibaresi ile bu derste ö retilenlerin kendi iddias ile objektif de il propaganda oldu u ay n on dördü gibi ortayd. Kald ki; pozitivizme taassupla ba lanm ve milli sosu ile terbiye edilmi bir tarih e itimi ancak test eklindeki s navlarla peki tirilerek sorgulanmas na da imkân tan nmadan yutturuluyor ama hazmedilmesi bile beklenmiyordu. E itimi, Althusser in kavramsalla t rd gibi, devletin ideolojik ayg t k lan da bu mekanizmayd. Ne zaman içinde Ermeni ile ba lay p sorunu/meselesi/tenkili/ tehciri/soyk r m ile devam eden isim tamlamalar akl ma gelse, Türkiye deki siyasa yap m nda rol üstlenenlerin konuyu tart mak yerine, anekdottaki ö retmenimin tavr yla örtü en sanki ortada bir soru/n yokmu tutumu ilgimi çeker. Soruyu duymazdan ve/ya cevaplamazdan gelmeye dayanan sahiplenmeyi leri yerine kerameti kendinden menkul hikmet-ihükümeti ile asl nda birer totoloji olan kelam- -kibarlar ve bunu marifet saymalar en s k kar la t m z siyasa (policy) modelidir. Bu savsaklay, sistematikli iyle bir beceriksizlik ya da yetkinsizli in tecellisi olmad n haber verir zaten. Tam tersine gücünü güçsüz- 16 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010

Bizatihi ismindeki milli ibaresi ile bu derste ö retilenlerin kendi iddias ile objektif de il propaganda oldu u ay n on dördü gibi ortadayd. Kald ki; pozitivizme taassupla ba lanm ve milli sosu ile terbiye edilmi bir tarih e itimi ancak test eklindeki s navlarla peki tirilerek sorgulanmas na da imkân tan nmadan yutturuluyor ama hazmedilmesi bile beklenmiyordu. lü ünden alan bürokrasinin tipik i reti ayak oyunu manevralar, herhangi bir stratejinin en az ndan zaman kazanmak ba lam nda at lm ilk küçük taktik ad mlar n olu turur. Böylece, hassaten d politika yap m nda ahit oldu umuz üzere, kurgu ve yorum üzerinde tekel hakk n bir yandan sakl tutan siyasa yap c lar di er yandan da milli ç karlar lafz n adeta soyut k lmak için ellerinden geleni arkalar na koymazlar. Bu soyut k lma gayreti, bir siyasa olarak onlar cevap mahiyetinde yeni siyasalar üretme zorunlulu undan, en az ndan bir süreli ine de olsa, kurtar r. Hatta soruyu sü î politika (low politics) derekesinde tutarken o hiç verilmeyen cevap, ulvî politika (high politics) k l narak soru ve cevap aras nda hiç bitmeyecek mahiyet tart malar e li inde soru yaln zla t r l p marjinalize edilir ve cevap da hiç ula lamayacak Nirvana ya eri tirilir. Bu aynen tüm tarih alg s n Millî Tarih derslerine indirgeyip neyin millî neyin tarih olaca na karar verme hakk n sakl tutarken kendilerinin kutsal inek le tirdikleri bilimin arkas na saklanarak ideolojilerini gizleme faydac l ndan ba ka bir ey de ildir. D politika yap m münhas r (exclusive) özelli i ile sadece bir uzmanl k alan oldu u için meslekten olmay p kafa yoranlar d ar da b rak c de- ildir. Tam tersine bir iktidar alan olarak do as gere i irk kabul etmeyen siyasetin çat mac olmas da buradan kaynaklan r. D politika yap m da modern ulus-devlet prati inde askerî bürokrasi ile siyasetin en billurla m bürokratik yap lanmas oldu unu görmek aç s ndan faydal d r. Gordion un Dü ümüne Dönü tü Ermeni diasporas, Ermenistan ve Türkiye aras nda ya anan s k m l k hâli, tara ar aras nda bir tabu ve Gordion un Dü ümü ne dönü mü tür. Öte yandan bu hâl, her hâlükârda iki cami aras nda kalm bînamaz gibi ne sa ya ne de Musa ya yaranma sa lamaktad r. Bunda öncelikle konunun nas l kavramsalla t r laca n n, anlamland r laca n n yani epistemolojik düzeyinin hangi e ikten ba lat laca n n tespiti önemli olsa da, hiçbir taraf di erini hesaba katan bir çaba göstermemi tir. Böylece en temel problem daha konunun alfabesi düzeyinde kar m za ç kmaktad r. Bahsetti im s k m l k halini besleyen bir di er tutum da, tara ar n tezlerine sahip ç karken di er taraf n tezini dinleme zahmetine katlanmay b rak n duymaya tenezzül buyurmayan yakla mlar ndan husule gelen kendi iç ataletleridir. Bu sacaya çerçevesinde Türk diasporas n n eksikli i dikkatli gözlerden kaçmayacakt r ama bahsedilen diaspora Türk devlet tezinin hilaf na ya da bu tezi güçlendirecek olanaklardan mahrum oldu u için çerçeveye dâhil edilmemi tir. Hâlbuki Ermeni diasporas gerek nicelik gerekse de nitelik bak m ndan Ermenistan n devlet politikalar n etkileyecek güçtedir. Epistemolojiyi i te hassaten ontolojinin önüne geçirmem, konunun üç ayr anlam dünyas nda nas l ekillendi ini anlaman n önemine vurgu yapmaya yöneliktir. Çünkü ayn ontoloji en az ndan Türkiye ba lam nda kayda de er bir nitelik farkl la mas ta maktad r. Elbette konunun üç taraf n ayr t r rken Atilla lhanvari Hangi Ermeni Diasporas? Hangi Ermenistan? Hangi Türkiye? sorular n sorabilece imiz gibi bu sorular zamana referansla Ne zamanki? eklinde sormam z da mümkündür. Bu sorular sormadan çerçeveyi basitle tirmek ad na Weberyen ideal tiplerden yararland m ortadad r. MAYIS 2010 STRATEJ K DÜ ÜNCE 17

E-imza günlük hayat n bir parças olurken slak imzan n makinelerde üretilmesi ve buna dair tart malar n yo unla t bir dönemde, e er bulunuyorsa bile, okunduktan sonra imhas n ö ütleyen telgraf evrak da dâhil olmak üzere ar ivlerin belge feti izmini azd rmaktan ba ka ne gibi bir faydas olacakt r? 1915 ve sonras nda Anadolu da ya anan -her anlamda- ac olaylar, Ermeni (diaspora ve Ermenistan) yakla m tarih le tirerek hatta mitolojik le tirip soyk r m a hapsederken Türk taraf da ya ananlar hukuk la t rarak hatta mevzu/at la t r p tehcir e indirgeyerek tart man n hatta bu vesile ile olu acak diyalogun imkânlar n rü eym halde bo maktad rlar. Asl nda ya ananlar tarihî deyip üzeri örtülemeyece i gibi hukukî deyip bir h/akland rmaya da gidilemez. Çünkü herhangi bir fenomen e zamanl tarihî, hukukî, sosyolojik, antropolojik ve listeyi uzatabildi imiz kadar farkl (sosyal) bilim alan na girebilir. Konu çe itli ülkelerin parlamentolar na sirayet etmese bile tabiat gere i hem ya and gün için hem de bugün için siyasal vasf en belirgin yönüdür. Dahas, konu ya anm bitmi li iyle ve/ya bundan do an haklar bak m ndan de il sebepleri, sonuçlar k sacas süreç itibariyle u an n konusu oldu u için biz hayattakileri ilgilendirir ve biz onu içselle tirdi imiz kadar bizim dir. Bundan hareketle konunun epistemolojik e i inin belirlenebilmesi için siville ebilmesi ve siville ebilmesi için de birey düzeyinde fark edilmesi gereklidir. Bunda bir nevi Avrupa nsan Haklar Mahkemesi ne (A HM) bireysel ba vuru hakk gibi bir eyden bahsediyorum. Çünkü Ermeni diasporas ve Ermenistan taraf ndan gelen ya da onlara hamledilen 3T (tan nma, tazminat, toprak) talebi Türkiye taraf nda devlet düzeyinde örgütlenmi bir tepkiyle kar la maktad r. Bahsetti im siville mede bireysellik kadar sivil toplum pratiklerinin de alt n çiziyorum. Bu ba lamda, 23-25 Eylül 2005 deki mparatorlu un Son Döneminde Osmanl Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunlar konferans ile Özür diliyoruz kampanyas n konunun siville mesi aç s ndan kayda de er kilometre ta lar olarak de erlendiriyorum. Konunun siville mesinin Ermeni tara ar n n soyk r m tezinin ba na sözde s fat n yerle tirmekten ve uzun y llar K br s konusunda oldu u gibi çözümsüzlü ü çözüm kabul eden hilal takti i nden daha insa bir duru oldu u ortadad r. Çünkü ya ananlar soyk r m temelinde almaya kar l k soyk r m de ildir diyerek mefhum-u-muhali nden bir yakla m, meselenin ne oldu unu de il ne olmad n anlatsa da ne oldu u hâlâ bir yerlerde cevaplanmay beklemektedir. Bu bekleyi ise konunun soruna dönü mesine, sorunun kronikle mesine hatta kangrenle mesine su ta maktan fazla bir i levi olmazken, bekleyi uzad kça konu zaman skalay p anakronikle mektedir. Bu anakronikle me ise tara ar n tezlerini tarihsiz le tirirken taassuplar n katmerle tirmektedir. Belge Feti izmi Bahsetti im siville me prati ine katk sa lamas ba lam nda suyun bu taraf ndan baz sorular taraflar aç s ndan sesli dü ünüyorum. E-imza günlük hayat n bir parças olurken slak imzan n makinelerde üretilmesi ve buna dair tart malar n yo unla t bir dönemde, e er bulunuyorsa bile, okunduktan sonra imhas n ö ütleyen telgraf evrak da dâhil olmak üzere ar ivlerin belge feti izmini azd rmaktan ba ka ne gibi bir faydas olacakt r? 1990 larda insanlar n ancak birbirlerinin kula na f s ldamaktan bile imtina etti i asit çukurlar ve faili meçhul cinayetler bugün ayyuka ç km ken Ermenilerin sald r lardan de il de sa l k ko ullar ndan öldüklerini dillendirmenin kar taraf n ac lar n umursamazl ktan ba ka ne gibi bir i levi vard r? Camileri namaz k lanlara b rakmay p bir yandan tarihi tarihçilere b rakal m derken ve bir yandan da baz tarihçiler için arkam zdan b çakl yorlar diye serzeni te bulunurken ya da ar ivlerimizi açal m, komisyonlar kural m dedi imizde ortaya ç kan yaman çeli kiyi nas l gizleyece iz? Ama ile ba layan hassaten de ama önce onlar ba latt diye m zm zlanan tezleri evire çevire tekrarlamak hangi sadra ifa olacakt r? Büyükelçilerimizi isti are için Ankara ya ça r p merkez büyükelçisi haline getirmeye devam m edece iz? Konuyu bizatihi kendi elimizle uluslararas la t r p AG T Minsk Grubu nun uhdesindeki Karaba n i galine mi ili tirece iz ya da Azerbaycan d politika yap c lar na veya Türkiye deki Azeri lobisine mi havale edece iz? Konunun acilen siville mesi için ad mlar at lmayacaksa 1915 te ya ananlar n objektif bir de erlendirme için üzerinden en az yüzy l geçmesini mi bekleyece iz? Ben kendi ad ma beklemekten ve her Nisan ay nda acaba ABD Ba kan soyk r m m diyecek diye hop oturup hop kalkan bir ülkede olmaktansa sivil bir diyalog imkân n aralamay tercih ediyorum. SDE Uzman * 18 STRATEJ K DÜ ÜNCE MAYIS 2010