Edebiyat. Bilgi ve Kuramları TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ. Doç. Dr. Ramazan KAPLAN Yard. Doç. Dr. Canan İLERİ Yard. Doç. Dr. Ali ÖZTÜRK.



Benzer belgeler
EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Metin Edebi Metin nedir?

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI. Analiz. Cilt 2. Ünite 8-14

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA (BTP104)

BIP116-H14-1 BTP104-H014-1

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI. Lineer. Cebir. Ünite

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

Temel Kavramlar Bilgi :

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

LYS. Lisans Yerleştirme Sınavı. Öğretmenin defteri

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları

EDEBİYAT ADF GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT. Sanat ve Zanaat. ÜNİTE 1: GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Güzel Sanatlar ve Edebiyat Metinlerin Sınıflandırılması

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

2 273 A-Seçmeli I (Şiir İncelemeleri) A-Seçmeli I (Çağdaş Türk Ede.Metin İnc.)

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Üşenme, Erteleme, Vazgeçme.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

KAYNAK: Birol, K. Bülent "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Arnavutça (DİL-2) Boşnakça (DİL-2)

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

D. Kodu Ders Adı Ders Saati Kredi Z/S TDE 501 AğızAraştırmaları 3 3 S TDE 503 Arapça I 3 3 S TDE 505 Âşık Edebiyatı 3 3 S TDE 507

BULUNDUĞUMUZ MEKAN VE ZAMAN

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Teori (saat/hafta) Yerel Kredi Türkçe Dil Becerileri I TRK Yarıyıl 2/14 2/14 3 3

ELEKTRİK MAKİNELERİ (MEP 112) (ELP211) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Turan S1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER. 1.Giriş

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ

TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010)

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

ELEKTRİK MAKİNELERİ (MEP 112) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Turan S1

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (8 Eylül Ekim 2014 )

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

3. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (07 Eylül-16 Ekim 2015 )

YÖNLENDİRİLMİŞ ÇALIŞMA I DERS NOTLARI

8. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Mayıs Haziran 2013) Sayın Velimiz, 13 Mayıs Haziran 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI NO: 1071 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINLARI NO: 592 TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ Edebiyat Bilgi ve Kuramları Yazarlar: Doç. Dr. Ramazan KAPLAN Yard. Doç. Dr. Canan İLERİ Yard. Doç. Dr. Ali ÖZTÜRK Editör: Yard. Doç. Dr. Zeliha GÜNEŞ

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 1998 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. Tasarım: Yard.Doç.Dr. Kazım SEZGİN ISBN 975-492 - 827-4

Başlarken Değerli Öğretmenler, Edebî metin, metin incelemesi, akımlar, edebî türler, şiir ve düzyazı türleri, ölçü ve uyak çeşitleri alanımızın temel bilgileridir. İşte elinizdeki kitapta bu bilgileri bulacaksınız. Kitap hazırlanırken, yalnızca öğretmenin dersinde kullanacağı kadar bilgi verme düşüncesinden hareket edilmedi. Tersine, konu yeterince açık bir biçimde anlaşılabilsin isteğiyle, üniteler genişçe tutuldu. Özellikle "Şiir Bilgisi", "Edebî Sanatlar" gibi ünitelerin bu konuda size iyi birer kaynak oluşturması düşünüldü. Fakat yine de istediğimiz kadar geniş olmadı. Çünkü ders kitabı olmak gibi bir sınırımız vardı. Ancak, daha ayrıntılı bilgi isteyen, ünitelerin sonunda verilen kaynaklardan yararlanabilir. Kitaptaki konular, adından da anlaşılacağı gibi kuramsal bilgilere dayanmaktadır. Bu belki kimileriniz için sıkıcı bir durum. Ancak alanla ilgili temel bilgi ve kuramları öğrenmeniz gerekiyor. Ayrıca verilen bilgileri bol ve ilginizi çekeceğini umduğumuz örneklerle desteklemeye çalıştık. Dersimizde başarılı olmanızda, çalışma önerilerine uymanızın çok yararı olacağını düşünüyorum. Ünitelerin içinde koyu ya da italik yazılmış bölümler, uygulama soruları bulunmaktadır. Bunlar konuların özünü daha kolay kavramanızı sağlayacaktır. Verilen örnekleri dikkatlice incelemeniz ise bilgilerinizi pekiştirecektir. Hepinize başarılar dilerim. Yard. Doç. Dr. Zeliha GÜNEŞ Editör v

Edebiyatın Tanımı, Edebiyat Terimleri Yazar Doç. Dr. Ramazan KAPLAN ÜNİTE 1 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Edebiyatın tanımı ve konusu hakkında yeni bilgiler edinecek, Edebiyatı başka alanlardan ayıran özellikleri kavrayacak, Dilin edebiyattaki önemini öğrenecek, Edebiyat terimlerini tanıyarak, edebiyata ilişkin konularda sağlıklı değerlendirmeler yapabileceksiniz. İçindekiler Giriş 3 Edebiyatın Tanımı 3 Edebiyat Terimleri 6 Özet 18 Değerlendirme Soruları 19 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar 19

Çalışma Önerileri Üniteyi okuduktan sonra, edebiyatı başka alanlarla karşılaştırarak, benzeyen ve ayrılan özelliklerini bulunuz. Okuduğunuz bir edebî eserin konusunu, temasını ve ana düşüncesini belirlemeye çalışınız. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 3 1. Giriş İnsanoğlu, duygu ve düşüncelerini anlatmak için değişik yollar bulmuştur. Müzik, resim, mimarlık gibi. Güzel sanatların bir kolu olan edebiyat da bunlardan biridir. Her güzel sanat dalı kendi yapısı ve amacına uygun bir anlatım aracı kullanır. Edebiyatın anlatım aracı dildir. Ancak, ortak dilin, edebiyat eserlerindeki niteliği farlılık gösterir. Edebiyat dili dediğimiz bu farklılık, bir milletin dil ve edebiyatının zengin olmasını sağlar. 2. Edebiyatın Tanımı Edebiyat, Arapça edeb sözcüğünden yapılmış ve Türk Edebiyatında Tanzimat tan sonra kullanılmaya başlanmış bir sözcüktür. Bundan önceki dönemlerde edebiyat kavramıyla ilgi olmak üzere ilm-i edeb, şiir ve inşa gibi terimler kullanılıyordu. İlm-i edeb'le sözün daha zarif ve güzel söylenmesinin yollarını öğreten kurallar amaçlanırken, şiir ve inşa'dan edebiyatın nazım ve nesir düzeninde yazılmış eserleri anlaşılıyordu. Edebiyat sözcüğünün günümüzdeki anlamı ile ilk defa Şinasi (1826-1871) ve Namık Kemal (1840-1888) in yazılarında karşılaşılır. Edebiyat sözcüğü, Fransızca littérature sözcüğünün karşılığı olarak düşünülmüştür. Bu sözcük ise Lâtince kökenlidir ve harf anlamındaki littera kökünden türetilmiş litteratura'dan gelmektedir. Litteratura, Lâtincede alfabe, yazı, bilim, gramer ve filoloji anlamlarını içermektedir. Fransızcada littérature ise edebiyat'tan başka, edebiyat ürünleri ve edebiyat araştırmalarıyla ilgili bazı kavramlarla birlikte, kültür ve yazarlık karşılığında da kullanılmaktadır. Batıda littérature sözcük kullanımında olduğu gibi, Türk düşünce ve kültür hayatının çeşitli alanlarında da edebiyat terimi, yaygın anlamı dışında kullanılabilmektedir. Sözcük tıp, hukuk, müzik edebiyatı biçiminde kullanıldığında, bir bilim ya da sanat dalının konuları üzerine yazılmış yazı ve eserleri ifade eder. Bir milletin, bir çağ veya dönemin edebiyatının ya da edebî akımların etkisiyle ortaya çıkan oluşumların adlandırılmasında da edebiyat sözcüğüne yer verildiği görülür. Türk edebiyatı, XX. yüzyıl edebiyatı, Divan edebiyatı, klâsik edebiyat vb. Edebiyat kavramına kaynaklık eden edeb sözcüğü, İslâmiyet ten önceki dönemlerde davet, özellikle yemeğe davet anlamı taşımaktadır. Cömertliğin Arap toplumunda üstün bir erdem sayılması, sözcüğün zamanla fazilete davet anlamını kazanmasına yol açmıştır. İyi terbiye, naziklik, usluluk, zariflik gibi anlamları da sözcüğün bu çerçevede düşünülebilecek ve ahlâkî bakış açısının ürünü olan karşılıklarıdır. Son zamanlarda edebiyat yerine yazın sözcüğünün kullanıldığı da görülmektedir. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

4 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ Türk edebiyatında edebiyat sözcüğü kullanılmaya başlandıktan sonra da, edebiyat kavramı, varlık nedeni olan edeb'in anlam çerçevesi dışında genellikle düşünülmemiştir. Ondan söz eden pek çok sanat ve düşünce adamı, edebiyatın bireyi, dolayısıyla toplumu eğitme ve yeniden biçimlendirmedeki rolüne dikkat çekmişlerdir. O kadar ki, söz gelişi, Tanzimat dönemi yazar ve şairlerinde olduğu gibi edebiyat, bireyi ve toplumu eğiterek değiştirmenin en etkili araçlarından biri olarak görülmüştür.? Bilimlerin bağımsız disiplinler hâline gelme süreçlerine bağlı olarak, uzun bir süre edebiyat dışı metinlerle edebî metinler iç içe olagelmişlerdir. Bu birliktelik neredeyse 18. yy. başlarına kadar devam etmiştir. Yunan edebiyat tarihlerinde matematikçilerin yer alması, edebî metinlerle felsefî metinlerin yan yana bulunması, 18. yüzyıl öncesinde yadırganacak bir durum değildi. Edebiyatta dilin önemi nedir? Bilimlerdeki gelişmeler, doğal olarak her bilimin sınırlarının ve uğraş konularının ayrılması sonucunu doğurmuştur. Bu süreç, gerçekte öteden beri edebiyatın sahip olduğu temel niteliklerin, hem başka bilimler karşısında hem de kendi içinde daha iyi anlaşılmasına yardım etmiştir. İnsanla ilgili türlü düşünce ve olguların yalnızca aktarılması noktasında kalan çabalar, gerçek edebiyatın varlığı için yeterli değildi. Çünkü, insanı bir biçimde ilgilendiren bir konunun edebiyattan başka sosyoloji, hukuk, psikoloji gibi daha birçok alanda da ele alınması mümkündü. Öyleyse edebiyatın, bu alanlardan farklı bir yönü olmalıydı. Onun temel niteliği, başka alanlarca da ortaklaşa işlenebilecek bir konuyu onların sahip olmadığı, bir bakıma olmaması gereken bir dilin süzgecinden geçirerek sunmasıdır. Demek oluyor ki, edebiyatın temel belirleyicisi dildir. Daha açık bir söyleyişle, dilin edebiyata özgü kullanılışıdır. Buradan hareketle, her bilim ve sanat dalının, kendi biçim ve özüne uygun bir dilinin olduğu sonucuna varırız. Matematik dili, felsefe dili, tıp dili, resim dili gibi. Edebiyatı, başka alanlardan farklı yapan dil in edebiyata katkısını kavrayabilmek için, edebiyatla bilimler arasında küçük bir karşılaştırma yapılabilir. Bilimler, somut gerçeğin peşindedir ve kendi dillerinin sembolleri olmasına rağmen, genellikle sembolik olmayan bir dil kullanırlar. Bu dil, bilimsel verilerin hiç olmazsa aynı alanın bilim adamlarınca, aşağı yukarı aynı biçimde anlaşılmasına yardım eder. Oysa edebiyat metinlerinde kullanılan dil, insanda heyecan, coşku ve estetik bir haz meydana getirme amacındadır. Böylece edebiyat eserlerinde, gerçeğe bağlı kalmak değil, edebiyat türlerine göre değişen oranlarda adeta gerçeği yeniden üretmek söz konusu olur. Gerçek edebiyat ürünleri de, gerçeğin bu yeniden üretim aşamasında ortaya çıkarlar. Artık bu noktada, bilimsel anlamdaki nesnel gerçeklik ten değil, edebiyata özgü edebî gerçeklik ten söz edilebilir. Demek oluyor ki, bilimlerde, gerçeğe bağlı kalan bir dil bilimsel çabayı değerli yaparken; edebiyatta, gerçeği sanatkârın algılama biçimine göre aktaran bir dil, edebiyatın temel niteliğini oluşturuyor. Bu nedenle, edebiyat metinlerinde bir konunun, yalnızca bir problem olarak edebiyat metnine taşınmış olması yeterli değildir. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 5 Dil, edebiyatta belirleyici bir öge olduğuna göre, dili ölçü alarak edebiyatın tanımını yapabiliriz: Edebiyat, bir duygunun, bir düşüncenin, bireysel ya da evrensel plânda bir olgunun, kısaca insanın kendisi ve çevresiyle ilgili olabilecek her şeyin, insanda heyecan ve güzellik duygusu uyandıracak nitelikteki bir dil yardımıyla, sözlü ve yazılı olarak ortaya konulmasıdır. Bu durumda dil, edebiyatın bir malzemesi değil, edebiyata malzeme konumundaki her türlü konunun en ileri derecede işlenmesini sağlayan etkili bir anlatım aracıdır. Edebiyatın konusu sınırlı mıdır? Bir bilim dalına konu olabilen şeyler sınırlı olduğu hâlde, edebiyatın konusu sınırsızdır.? Bir yazar veya şairin anlatmaya değer bulduğu her şey edebiyata konu olabilir. Böyle olmakla birlikte, edebiyatın aynı zamanda kültür ögelerinden biri olması, her toplumda edebiyatın konumunun gözden geçirilmesini gerektirmiştir. Edebiyatın işlevini sorgulamak, onun içeriğini dikkate almak demektir. Aristo (Aristoteles, M.Ö.384-332) dan beri, edebiyat eserlerinin konularıyla insanoğlunun edebiyat eserlerinden beklentileri arasında uyumsuzluklar süregelmiştir. Aristo Poetika sında soylu ve yüce konuları işledikleri için trajedi yazarlarını yüceltirken, komedi yazarlarını yermiştir. Edebiyat metni, estetik bir yaratış olarak düşünüldüğünde, bir edebiyat eserinin, konusu ve konunun işlenişiyle okuyucuda estetik bir etki uyandırması beklenir. Ancak bu, edebiyatın konularını sınırlama anlamına gelmez. Usta bir yazar, en olumsuz durum, duygu ve düşünceleri anlatırken bile, edebiyat eserinde estetik bir yapı oluşturabilir. Bir edebî metni, bilimlerden edindiğimiz nitelik ve derecede, bilgi edinmek için okumadığımıza göre, edebiyat eserinin, dolayısıyla edebiyatın bilimlerden farklı bir işlevi olmalıdır. Edebiyat ürünleri, bir yandan insanın aklına, öte yandan da ruhuna seslenir. Böylece insanın düşünce ve ruh plânında gelişmesine katkıda bulunur. Her milletin edebiyatının içeriği, o milletin kültür, gelenek, inanç ve değer sistemleriyle yakından ilgilidir. Milletlerin edebiyatları bunların etkisiyle millî bir karakter kazanır. Ancak, bütün dünya edebiyatlarında çeşitli türler içerisinde ortaklaşa işlenen konular da vardır. Ölüm, kıskançlık, cimrilik, hırs, aşk, cesaret bunlar arasındadır. Bütün insanlarda bulunan bu özellikleri konu ederek, sosyal yaşayışla ilgi- AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

6 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ leri ölçüsünde başarıyla işleyen eserler, dünya edebiyatının seçkin eserleri olmuştur. Goethe den beri bir edebiyat kavramı durumuna gelmiş olan dünya edebiyatı da, ancak milletlerin edebiyatlarının evrensel plândaki değerleri ve katkılarıyla hayat bulabilir. 3. Edebiyat Terimleri? Bilimler ya da çeşitli sanat dallarında olduğu gibi, edebiyatın da terimleri vardır. Bir kavram, terim olarak kullanıldığında yeni bir anlam kazanır. Söz gelişi tema sözcüğünün psikolojideki karşılığı ile edebiyattaki karşılığı birbirinden farklıdır. Edebiyatın başlıca terimleri nelerdir? Edebî (yazınsal): Edebiyatla ilgili olan, edebiyata özgü nitelikleriyle dikkati çeken söz, yazı, her türlü etkinlik ya da kavramdır. En genel bağlamda, bir olgunun edebî sayılması için edebiyatla ilgili olması gerekli, fakat yeterli değildir. Bu noktada iki farklı eğilimden söz edilebilir. Kimilerine göre edebiyat da bir kültür ögesidir. Estetik bir yaratışın ürünü bile olsa, genel ahlâkın dışında düşünülemez. Kaldı ki edebiyat sözcüğünün kök anlamı da, edebiyat ürünlerinde bu niteliğin bulunmasını gerektirir. Sanata müdahale edilemeyeceği görüşünde olanlar ise, edebiyata ilişkin her türlü çabayı ve ürünü edebî kabul ederler. Edebî akım (yazın akımı): Edebiyat eserlerini biçim, konu, duyuş, düşünüş ve teknik yönlerden değiştiren ya da değiştirme iddiasında olan, yeni bir yönelişi ifade eden edebî hareketlerdir. Edebî okul, mektep, çığır olarak da bilinir. Klâsisizm, romantizm, sürrealizm, sembolizm vb. dünya edebiyatlarında etkili olmuş birer edebî akımdır. Her edebî akım, belli bir çağın duyarlığının ve toplumsal koşullarının ürünüdür. Ortaya çıktıkları toplumun sosyal ve kültürel yapısıyla son derece ilişkilidirler. Genellikle toplumda egemen olan bir düşünce ve kültürel yapılanmanın, edebiyatta uygulama alanı bulmasını kolaylaştırırlar. Felsefe tarihindeki yeni düşüncelerin kendisine yer bulma konusunda oluşmuş gelenek, edebî akımlar için de geçerlidir. Her edebî akım, kendinden öncekine bir tepki olarak doğar. Duyuş, düşünüş, estetik yenilik ve teknikçe gösterdiği özgünlük, bir edebî dönüşümün edebî akım olarak kabul edilmesinin öncelikli şartıdır. Bazı edebî akımlar belirli öncülerin çabalarıyla edebiyat hayatında yer alırlar. Bu tür çıkışlar, genellikle geçmişi reddeden, mevcut edebî yapının yetersizliğini savunan, gerçekleştirilmek istenen yeniliklerin çerçevesini çizen görüşlerin yer aldığı bir bildiri ile olur. Klâsisizm gibi sayılı birkaç örnekte ise çağın getirdiği bir anlayış birlikteliği, yeni akımı hazırlar. Edebî akımlar, güzel sanatlarda görülen değişimlerden etkilendiği gibi, aynı zamanda da onları etkiler. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 7 Edebî akımlar, varlık nedenleri olan şartların ortadan kalkması veya zayıflamasıyla, güçlerini yitirirler. İnsanlığın düşünce ve beğenisini, edebî ihtiyaçlarını karşılayamadıkları andan itibaren de son bulurlar. Edebî akımlar tarihi, gerçek karşısında sanatkârın takındığı tutumun tarihinden ibaret sayılabilir. Sanatkâr, gerçeği ya olduğu gibi, ona sadık kalarak, ya da tasavvur ettiği, yani kendince görmek istediği gibi ondan uzaklaşarak ifade eder. İşte bu algılama ve ifade etmede tutulan farklı yol, bir edebî hareketin yolunu açar. Edebî dil: Her sanat ya da bilim dalının, kendi amacına uygun özel bir dili vardır. Hukuk dili, tıp dili, iktisat dili, müzik dili, edebiyat dili gibi. Bilimlerde bilginin doğru aktarılması esastır ve bu nitelikte bir dil kullanılır. Sanatın hangi kolunda olursa olsun, konu edilen şeyin aktarılması değil, sanatın gereklerine göre işlenmesi önemlidir. Edebiyat da bu işlevini, edebî dil dediğimiz dilin imkânlarından yararlanmakla yerine getirir. Edebî dil, konuşma dilinden olduğu kadar, ortak düşünüşün ifade biçimi olan yazı dilinden de farklı bir dildir. Gerçi konuşma dilinde de, sanatsal çabanın ürünü sayılabilecek ve gerçek anlamı dışında kullanılan söz birimleriyle karşılaşılır. Fakat bunlar zamanla kalıplaşmış olduklarından, aşağı yukarı hemen herkes tarafından aynı şekilde anlaşılır. Oysa edebî dil, yerine ve edebî türlere göre, içinde birtakım sırları barındırır ve kavranması özel bir çaba ister. Edebî dilin karmaşık ve çok özel kullanımları şiir dilinde görülür. Şiirde imaj, sembol ve şairin kişisel buluşu olan ifade biçimleriyle oluşmuş bir edebî dil vardır. Adeta şiir dili, dil içinde yeni bir dil meydana getirmektir. Bu yüzden edebî dilin yüksek bir biçimi olan şiir dilinde bize anlamlı gelen birçok tasavvur, hayal ve düşünce ortak dilin mantık düzeniyle kavranılmaya çalışıldığında, pek fazla bir şey ifade etmez. Çünkü sözcük şiir dilinde, sözlük anlamları dışında yeni görüntüler kazanmış olarak yer alırlar. Düz yazı türlerinde ise konuşma dilinin etkilerine açık ve konuşma dilinin birçok özelliğini taşıyan bir edebî dil hâkimdir. Buna rağmen düz yazı metinlerinde de yeni duyuşlara yol açan bir edebî dilin varlığı her an kendini gösterir. Edebî eserin, mümkün olabildiği kadar doğru ya da doğruya yakın anlaşılması, edebî dilin kavranmasıyla ilgilidir. Edebî dil, genel ortak dil dışında, ileri bir kültür ortamının belgesi durumundadır. Edebî dönem: Birbirinden bütünüyle ayrı ve çok farklı nitelikleri olan zaman dilimleridir. Edebiyat hayatı, toplumsal hayatın etkilerinden uzak kalamaz. Toplumda yaşanan her türlü değişim ve yenilik edebiyatı da etkiler. Etkilenmenin derece ve nitelikleri, edebiyat hayatında farklı duyuş ve düşünüşlerin doğmasına neden olur. Böylece, önceki döneme göre birtakım özellikleriyle dikkati çeken yeni bir edebî dönem başlar. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

8 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ Bir milletin edebiyatında, yeni bir edebî dönemin başlamasında birkaç faktörün etkisinden söz edilebilir. Kültürel farklılaşma bunların başında gelir. Her kültürel değişim, toplumun başka alanlarının yanı sıra, edebiyat hayatının da yeni bir görünüş kazanmasına yol açar. Edebiyatın biçim ve muhtevasında değişiklikler kendini gösterir. Tanzimat döneminde (1860-1896) İslâm kültüründen batı kültürüne yönelişte Türk edebiyatının karşı karşıya kaldığı durum, bunun tipik bir örneğidir. Çok köklü bir geçmişi olan Türk edebiyatı, Türk tarihinin genel çizgisine paralel bir değişim süreci yaşamıştı. Türk edebiyatın dönemlere ayrılarak incelenmesi, Türkiye de batılı anlamdaki edebiyat tarihçiliğinin doğuşu ile gerçekleşmiş, bunun öncülüğünü de Fuat Köprülü yapmıştır. Bir kültür öğesi olan dinin, toplumsal hayatı belirleyici rolünü dikkate alarak yapılan dönemleştirmeye göre Türk edebiyatı başlıca şu üç büyük döneme ayrılır: İslâmiyet ten önceki Türk edebiyatı (başlangıçtan XI. yüzyıla kadar), İslâm uygarlığı etkisi altındaki Türk edebiyatı (XI. yüzyıl-xix. yüzyıl arası), Batı uygarlığı etkisi altındaki Türk edebiyatı (XIX. yüzyıldan günümüze kadar). Bu büyük edebî dönemler de kendi içlerinde daha alt bölümlere ayrılırlar. Edebiyatın dönemlere ayrılması, kültürel ve toplumsal şartların doğal bir gereği olmakla birlikte, edebiyat araştırmalarının daha küçük zaman dilimleri içinde yapılmasına imkân verdiği için de araştırmacıların işini bir ölçüde kolaylaştıran bir yoldur. Edebî eser: Edebiyatın bir duyguyu, düşünceyi, herhangi bir olguyu vb. estetik plânda aktarma özelliğine göre, edebiyat türlerinin her çeşidinde farklı biçimlerde meydana getirilen eserlere verilen addır. Örnek olarak şiir, roman, hikâye ve deneme gibi. Edebiyat bilimcileri, tarihçileri ve eleştirmenlerince, edebî eserin farklı yönlerine işaret eden birçok tanım yapılmıştır. Bununla birlikte bu tanımların, edebî eserin temel nitelikleri konusunda birleştikleri görülür. Buna göre, edebiyatın anlatım aracı dil dir ve onun edebiyat eserlerinde kullanılış biçimi, eserin edebî bir yapı kazanmasının temel şartıdır. Ancak, anlattıkları ve vardığı sonuçlarla, insanlık katında değeri olmayan bir muhtevası bulunan bir eserin de kolay kolay edebîliğinden söz edilemez. Bu durumda, gerçekten edebî sayılabilecek eserlerin, insanlığın düşünce ve duygu dünyasını zenginleştiren konuları, mükemmel bir dil ile işleyerek estetik bir başarı kazanan eserler olduğu sonucuna varılabilir. Bu tür eserler sayesinde insan ve insanlık, düşünce ve duygularıyla eğitilmenin, gelişmenin, yücelmenin imkânlarını elde eder. Bunu en ileri düzeyde gerçekleştirebilen eserlere şaheser, başka bir deyişle başyapıt denir. Edebî eserlerin önemli bir özelliği de, hangi türde yazılmış olursa olsun, kurmaca yani hayal ürünü metinler olduğudur. Fakat bir eserin hayal ürünü bir eser olması, gerçekle ilgisiz olması anlamına gelmez. Ancak bir eserde anlatılanların gerçekle ilgisi, edebî türlere göre farklılık ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 9 gösterir. Söz gelişi, en modern teknikte işlenmiş roman örneklerinde bile insan, romanda değişen oranlarda hayatın yansımalarını bulmak ister. Oysa masal karşısında böyle bir tutumun hiç yeri yoktur ve biz masalda anlatılanları bir başka kavrayış düzeniyle kabulleniriz. Edebî gerçek: Edebiyatın gerçeği hepimiz tarafından aynı ölçülerde kavranan gerçek değildir. Eğer böyle olsaydı, edebî ürünler tekdüze eserler olmaktan kurtulamazdı. Biz de edebiyatın insanı çok boyutlu algılama ve anlatma gücünden yoksun kalırdık. Edebî eserlerin konu edindikleri sorunlar üzerinde etkili olan algılama, kavrama ve düşünme biçimleri edebî gerçek olarak kabul edilebilir. Her edebî türün kendine göre bir gerçek anlayışı vardır. Roman, öykü gibi edebî türlerde daha çok somut olguların belirlediği bir gerçeklik yer alır. Çünkü bu türlerin varlığı, gerçek dünya ile olan ilişkilerinin yoğunluğuna dayanır. Buna rağmen, romanla gerçek hayat arasındaki ilişki, hayatın roman tarafından kopya edilmesini gerektiren bir ilişki değildir. Romanda anlatılanların ne kadar gerçek hayatta karşılığı bulunursa bulunsun, sonuçta romanın gerçeği, yazar tarafından uydurulan bir gerçekliktir. En geniş anlamda, edebiyatın gerçeği ile hayatın gerçeği, büyük oranda benzerlik gösterdikleri durumlarda bile birbirinin aynı değildir. Şiirin ise çoğu zaman alışılagelmiş kavrama biçimimizi aşan çok daha karmaşık bir gerçeklik dünyası vardır. Edebî türler gibi, edebî şahsiyetlerin de edebî gerçek karşısındaki tutumları birbirinden farklıdır. Bu farklılık, şair ya da yazarın bireysel özelliklerinden başka, kültürel ve toplumsal koşulların etkisiyle ortaya çıkar. Bir edebî eseri doğru anlayabilmek, öncelikle o eserin gerçeği anlatma konusundaki tutumunu bilmekle mümkündür. Özellikle klâsik gerçeklik anlayışından uzaklaşmış modern edebiyat metinlerinin çözümlenmesi, okurun özel dikkat ve birikimini gerektirir. Aksi hâlde, gerçekte değerli olan, fakat kavramakta güçlük çektiğimiz birçok eseri değersiz bulma gibi bir yanlışa düşebiliriz. Sanatın bütün alanlarında, yalnızca gördüklerini yansıtma noktasında kalan sanat ürünleri taklit eserleri olmaktan ileri geçemezler. Oysa gerçek sanat eserleri, sanatçısının özel yorumuyla biçimlenmiş ve anlam kazanmış eserlerdir. Edebiyat eserleri de varlık nedenleri olan dış dünyayı yorumlamada gösterdikleri başarıya göre değer kazanırlar. Edebî metin: Edebî eserin sahip olması gereken bütün özellikleri taşıdığı hâlde eser olma hacmine ulaşmamış daha küçük çaptaki birimlerdir. Bazen bu iki kav- AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

10 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ ramın birbirinin yerine kullanıldığı da görülür. Edebî metinlerin düşünce dokusu ve kompozisyonunda gösterilecek özen, edebî eserin bütününün değerli olmasında temel etkenlerden biridir. Genellikle üslûpçu yazarlarda bir edebî eserin her parçası, en küçük anlam ünitesi olarak önem kazanmıştır. Dolayısıyla bu tür çabanın ürünü olan eserler, gereksiz ayrıntılardan arınmış sağlam bir düşünce örgüsü ve kompozisyon anlayışının mükemmel örnekleridir. Bununla birlikte dünya edebiyat çevrelerinde gerçekten büyük şöhret ve değer kazanmış kimi eserlerde, bir anlam birimi olarak ele alındıklarında değersiz ya da kusurlu bulunabilecek metinlere de rastlanır. Ancak bunlar, eserin başarısını ve değerini gölgeleyecek oranlarda değildir. Edebî sanat: Dil ögeleriyle düşüncenin, şair ya da yazar tarafından bir şekilde kullanılması ile söz ve düşüncenin aldığı yeni biçimdir. Edebî eseri daha değerli yapmak için, dilin sanatçı tarafından kullanılışında başvurulan yollar olarak da kabul edilebilir. Dar anlamda ise daha çok şiirde karşımıza çıkan edebî sanatlar anlaşılır. Söz ve anlam sanatları olarak iki gruba ayrılan bu edebî sanatların başlıcaları şunlardır: Teşbih, istiare, kinaye, tevriye, tenasüb, tecahül-i arif, hüsn-i talil, mübalağa, tekrir ve telmih. Sanatın temelinde egemen olan nesnelere başka bir biçim verme çabası, edebiyat eserleri için de geçerlidir. Ancak bu konuda bütün yazar veya şairler, aynı tutum içinde değillerdir. Bazıları sözün hiçbir süsleme aracına gerek duyulmaksızın edebiyat eserinde yer almasından yana iken, bazıları dilin anlam imkânlarını, çağrışım gücünü zenginleştiren bir uygulamadan yanadırlar. İşte edebî sanatlar, bu ikinci anlayışın sonucu olarak edebiyat eserlerinde yer alırlar. Edebî metinlerin doğru anlaşılma ve yorumlanması, büyük ölçüde, edebî sanat kapsamı içinde düşünülebilecek her türlü çabanın dikkate alınmasına bağlıdır. Çünkü zengin çağrışımlı edebî metinlerin gerçek anlamları, bize yansıyan görüntüsünden çok daha derinlerdedir. Edebî şahsiyet: Genel anlamda edebiyatın bir veya birkaç türündeki eserleriyle tanınmış kimsedir. Ancak bu, bir yazar ya da şairin edebî şahsiyet sayılmasının en az şartıdır ve yeterli değildir. Daha ileri çerçevede edebî şahsiyet, çağdaşlarından veya çağlar boyu aynı türde eser vermiş olan kimselerden ayrılan nitelikleriyle dikkati çeken kişidir. Bir yazarın gerçek bir edebî şahsiyet hâline gelmesinde pek çok faktörün rolüne yer verilebilir. Zengin bir kültürel dokuya ve toplumsal koşullara sahip toplumların edebî şahsiyeti besleyen, onun bir değer olarak ortaya çıkmasını kolaylaştıran bir ortam hazırladıkları düşünülebilir. Fakat bu yapı içerisinde herkes aynı başarının sahibi olamadığına göre, edebî şahsiyetin gerçekleşme koşullarını daha ileri noktalarda aramalıdır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 11 Bu nedenle edebî şahsiyet, toplumsal ve kültürel yapının kendisine sunduğu malzemeyi kendine özgü bir duyarlığın, bakış açısının ürünü hâline getirebilen ayrıcalıklı insandır. Fuzulî, Bakî, Nedim, Yahya Kemal, Shakespeare bu anlamda birer edebî şahsiyettir. Üstün, farklı bir seziş ve ifade etme gücü, edebî şahsiyetin en belirgin niteliklerinden biridir. Edebî şahsiyetle eserleri arasındaki ilişkiler, edebiyat araştırmacılarının zaman zaman üzerinde durdukları konulardan biri olmuştur. Kimileri bu konudaki dikkatlerini sınırlı tutarken, bazı araştırmacılar da edebiyat eserinin, edebî kişiliğin bir yansıması olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Nereden bakılırsa bakılsın, bir edebî eser asgarî ölçülerde kendisinin ortaya çıkmasında tek pay sahibi olan edebî şahsiyetin damgasını taşır. Bu nedenle, yazar veya şairin özel hayatına ait birtakım olaylar ve bilgiler eserde yer almış olabilir. Ancak bu konuda ortalama bir yol tutarak edebî eserin aydınlatılmasına çalışmak, edebiyat araştırmalarının nesnelliği bakımından gereklidir. Kesin belge ya da bilgiye dayanmadan, edebî eserle edebî şahsiyetler arasında kurulacak bağlantılar yanıltıcı olabilir. Edebî tür: Edebiyat, bir anlatma sanatıdır ve onun bu özelliği, edebiyat ürünlerinin biçimini belirler. Edebiyat eserlerinde sözü edilecek duygu, düşünce, hayal ve davranışlar nesir ve nazım düzeninde olmak üzere iki yoldan anlatılabilir. Anlatmaya bağlı olarak da en genel anlamda, edebiyat türleri nazım ve nesir türleri olarak ikiye ayrılır. Nazım ve nesir düzeninde yazılmış edebiyat metinleri konularına, anlatım biçimlerine ve tekniklerine göre yeni biçimler alırlar ve bunlara edebî tür denilir. Şiir, roman, öykü, tiyatro, deneme, eleştiri, anı, günlük, mektup, gezi yazısı ve hitabet başlıca edebiyat türleridir. Şiir, bütün dünya edebiyatlarının en eski türlerinden biridir ve çok uzun bir süre, edebiyat denildiği zaman yalnızca şiir anlaşılmıştır. Edebiyatta böylesine köklü bir yer etmiş olan şiirin epik, lirik, didaktik, pastoral şiir gibi alt türleri vardır. Tiyatro türleri de trajedi (tragedya) ve komedi (komedya) olarak ikiye ayrılmaktadır. Her edebî türün, edebiyatın ortak terimleri dışında kullandığı kendine özgü terimleri de vardır. Karakter ya da bakış açısı birer roman veya öykü terimidir. Edebî türler, toplumsal şartların etkisiyle zamanla ya yeni türlere yerini bırakır ya da bazı değişimlere uğrarlar. Trajedi, Yunan edebiyatının İlkçağda en çok eser verilen edebiyat türlerinden biri olduğu hâlde, günümüz edebiyatlarında, İlkçağdaki niteliği ile trajedinin varlığından söz edilemez. Bazen de mektup roman, anı roman ve günce roman örneklerinde olduğu gibi, herhangi bir edebî türün, başka edebî türlerin biçimi ile yazıldığı görülür. Manzum hikâye de bu bağlamda düşünülebilir. Edebî zevk : Edebiyatın sahip olması gereken nitelikleri göz önünde bulundurmak kaydıyla, edebî eserleri ve şahsiyetleri değerlendirme, aralarında seçme ve derecelendirme yapabilme yeteneği veya olgunluğudur. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

12 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ Bu anlamda edebî zevk, zengin bir edebî ve kültürel birikime sahip olmakla elde edilir. Edebi zevkin, toplumlara, farklı kültür çevrelerine ve bireylerin değer yargılarına göre değişebileceği söylenebilir. Karakterler (1688) kitabının yazarı La Bruyere (1645-1696), genel kanaatin aksine, zevk kavramının tartışılabilir bir kavram olduğu inancındadır. La Bruyere in görüşü dikkate alınırsa, doğada iyilik ya da olgunluk diye bir şey bulunduğuna göre sanatta da mükemmellik derecesi vardır. Olgun bir zekâ bunu sezer; bu üstün noktayı hissetmeyen ise zevkli sayılmaz. Öyleyse zevklilik ve zevksizlik diye bir şey vardır ve üzerinde tartışılabilir. Bazı dönemlerde ortaya çıkan veya birtakım oluşumların şartlarıyla sınırlı edebî zevklerden de söz edilebilir. Fakat bunlar, edebî eser ve şahsiyetler üzerinde yönlendirici ve eğitici bir etkiye sahip değillerdir. Edebiyat bilimi: Edebiyatın kuramsal problemleri ve edebiyat araştırmalarının değişik alanlarıyla ilgilenen bilim dalı ya da bu bilim dallarının genel adıdır. Terimin kullanımı, Türk edebiyatı araştırmacıları arasında son yıllarda yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Edebiyat bir sanat olduğu hâlde, onunla ilgili araştırmalar bilim kapsamındadır. Edebiyat bilimi, araştırma alanına giren her türlü edebî olguyu, bilimsel yöntem ve tekniklerle ele alır. Ayrıca edebiyat başka bilim dallarının verileri ve sonuçlarından da yararlanarak, edebiyat hayatının aydınlatılmasına çalışır. Edebiyat bilimcisi: Edebiyat biliminin araştırma alanlarından herhangi birinde araştırmalar yapan kimsedir. Gerçekte edebiyat bilimcisinin sahip olması gereken nitelikler, edebiyat biliminin kendisinde var olan niteliklerdir. Bunların başında geleni, edebiyat bilimcisinin tarafsızlığıdır. Her dönem, eser ve edebî şahsiyet kısaca edebiyat araştırmalarının konusu olabilecek her türlü olgu, edebiyat bilimcisinin tarafsızlığını korumasıyla bilimsel çerçevede aydınlatılabilir. Kişisel tercih ve beğenilerin etkilerinden kurtulamamış edebiyat araştırmalarıyla, bir milletin edebiyat hayatının gerçek görüntüsünü ortaya çıkarmak mümkün değildir. Edebiyat kuramı: Edebiyat ürünlerinin ortaya çıkışında etkili olan faktörlerle, edebiyat araştırmalarının esas alması gereken düşünce, bakış açısı ve tekniklerin felsefî boyutlu ifade biçimlerine edebiyat kuramı denir. Yapısalcılık, biçimcilik, anlatımcılık, ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 13 yansıtma kuramı, duygusal etki kuramı birer edebiyat kuramıdır. Bu terimin yerine edebiyat teorisi veya edebiyat nazariyatı denildiği de olur. Edebiyat kuramları, genel sanat kuramlarından ayrı mıdır? Edebiyat kuramlarını, genel sanat kuramlarından ayrı düşünmek mümkün değildir. Genel sanat kuramlarında yer etmiş anlayış ve görüşlerin birçoğu edebiyat kuramları için de geçerlidir. Edebiyat kuramının bu genel çerçevede düşünülmesi, daha özel olarak onun düşünce temellerinin zenginleşmesi ve güçlenmesine, yeni bakış açıları kazanmasına yardım eder.? Batıda köklü bir felsefe geleneğinin olması, edebiyatta felsefe kültürünün yer almasına yol açmıştır. Bu durum, edebiyat araştırmalarının da felsefî bir bakış açısıyla yürütülmesi sonucunu doğurmuş, böylece edebiyat kuramlarının köklü bir geleneği oluşmuştur. Batılı edebiyat araştırmalarında, araştırmayı orijinal yapan, ona yön veren felsefî bir yaklaşım, araştırmanın her aşamasında varlığını duyurur. Türk edebiyatı araştırmalarında, edebiyat hayatının değişik konularına ilişkin olarak kuramsal çerçevede görüşler ifade edilmişse de, bunların sistematik bir birlik ve düzen dahilinde ortaya konuldukları söylenemez. Bir edebiyat kuramının, edebiyat araştırmalarında her şeye çare olacağı elbette beklenemez. Ancak, araştırmaya ruh ve yön veren bir anlayışın varlığının da edebiyat araştırmalarına sağlayacağı yararlar göz ardı edilemez. Edebiyat tarihi: Her bilim ya da araştırma alanının, kendi adıyla anılan bir tarihi vardır. Felsefe tarihi, fizik tarihi, bilim tarihi örneklerinde olduğu gibi. Edebiyat tarihi de bunlardan biridir. Edebiyat tarihi, bir milletin edebiyatını doğuşundan başlayarak içinde bulunulan zamana gelinceye kadar gösterdiği gelişmeleri, karşılaştığı bunalımları, bunların derece ve niteliklerini nedenleri ve sonuçlarıyla, kronolojik bir düzen içinde ve nesnel ölçülere göre inceleyen bilim dalıdır. Edebiyat tarihi, edebiyat biliminin alanlarından biridir. Bu çerçevede düşünülebilecek bir edebiyat tarihçiliği, edebî eserler aracılığı ile bir milletin kültür ve zihniyet değişimini ortaya koymak gibi ciddî bir amaç peşindedir. Edebiyat tarihi araştırmalarının kendine özgü yöntemleri vardır. Batılı anlamdaki edebiyat tarihçiliğinde bu yöntemler genellikle felsefî bir düşünceden yola çıkarak oluşmuş yöntemlerdir. Türk edebiyatı tarihçiliğinde böyle bir geleneğin varlığından söz etmek güçtür. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

14 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ? Bütün bilim dallarında olduğu gibi, edebiyat tarihinde de tek bir yöntem amaca ulaşmada yeterli değildir. Araştırmanın konusu ve amacına göre farklı yöntemlerin birlikte kullanılması kaçınılmazdır. Edebiyat tarihinin malzemesi nedir? Edebiyat tarihinin temel malzemesi, değişik çağlarda meydana getirilmiş edebî eserlerdir. Edebiyat tarihi bu eserler yardımıyla, bir milletin kültür ve medeniyet hayatını aydınlatmaya çalışır. Onun duygu ve düşünce dünyasına ışık tutar. Milletlerin hafızası demek olan edebiyat eserlerini ve edebî şahsiyetleri dikkatlere sunarak, kültürel değerlerin tanınmasını kolaylaştırır. Bu sonuçlara ulaşmak için, edebiyat tarihi araştırmalarında başta tarih olmak üzere sosyoloji, psikoloji, felsefe, hukuk, dinler tarihi, kültür tarihi vb. alanların verilerinden yararlanılır. Türk edebiyatında, batılı anlamda edebiyat tarihi çalışmaları başlamadan önce, edebiyat tarihi kapsamında düşünülebilecek çalışmalar olarak tezkireler vardı. Alfabetik olarak düzenlenen tezkirelerde şairlerin hayatı hakkında bilgiler veriliyor, şiirinin özellikleri genel ve çoğu zaman da klişe hükümlerle değerlendiriliyordu. Şüphesiz bu çerçevede bile olsa, bu tür çalışmalar edebiyat araştırmaları için yararlı kaynaklardır. Bugün de tezkireler, özellikle divan edebiyatı araştırmalarının kaynakları arasında önemli bir yer tutar. Sehî Bey (ö.1548) ve Lâtifî tezkireleri alanının tanınmış örnekleridir. Türkiye de adı edebiyat tarihi olan ya da edebiyat tarihi çerçevesinde tasarlanmış birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bunların pek azı dışında birçoğu yöntem sorununu dahi aşamamış, edebiyatın kronolojik dökümünü yapmak noktasından ileri geçemeyen ders kitabı düzeyindeki çalışmalardır. Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962) ın bir kültür tarihi olarak da görülebilecek önemli eseri XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Türkiye deki edebiyat tarihçiliğinin değerli örneklerinden biridir. Edebiyat tarihçisi: Bir milletin edebiyatının tarihi ile ilgilenen, çalışma ve araştırma alanı olarak bir edebiyatın genel ya da özel bir döneminin edebî olayları, eserleri ve şahsiyetlerini seçerek araştırmalar yapan bilim adamıdır. Edebiyatın, insan duygusuna ve beğenisine seslenen bir sanat dalı olması, edebiyat araştırmalarında ne kadar nesnel olunabileceği sorusunu akla getirmektedir. Gerçekte bu durum edebiyat tarihçisi ve tarihçiliği için önemli bir problemdir. Çünkü her okuyucu gibi, edebiyat tarihçisi için de edebî eser ve şahsiyetten gelen birtakım etkiler söz konusudur. İleri derecede bir etkilenme ise edebiyat araştırmalarının nesnelliğini ve dolayısıyla başarısını gölgeler. Bu nedenledir ki, edebiyat tarihçisi olabildiği ölçülerde edebî eser ve olayların etkisinden sıyrılarak, bilim adamı tarafsızlığı içinde bir milletin edebiyat hayatını aydınlatma sorumluluğu ile karşı karşıyadır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 15 Türkiye de edebiyat tarihçiliği, Fuat Köprülü (1890-1966) ye gelinceye kadar, batılı anlamda bu bilim dalının sahip olması gereken niteliklerden uzak kalmıştır. Ancak onun çabaları ve araştırmalarıyla, Türk edebiyatının bilimsel anlayış ve yöntemlerle ele alınması gerektiği düşüncesi yaygınlık kazanmıştır. Konu: En genel anlamda edebiyat eserlerinde ele alınan durum, duygu düşünce ve olaylardır. Söz ve yazıyla ifade edilebilecek her şey edebiyatın konusu olabilir. Sanat eserlerinin her türünde eyleme ve somut olaya dayanan olgular, bu sanat eserlerinin konusunu oluşturur. Bütün sanat eserlerinin bir konusu ve buna bağlı bir teması vardır. Çok sıradan bir konusu olan bir eserin, zengin çağrışımlara yol açan bir teması olabilir. Eserin içeriğini somutlaştırarak olabildiğince gözlenebilir bir duruma getirmek, konunun yardımıyla gerçekleşir. Konu eserin dışında bir şeydir ve birçok sanatçı tarafından aynı konu işlenebilir. Sanatçıya özgü konulardan söz edilemez, ancak bazı konuların kimi sanatçılar tarafından daha çok tercih edildiği de bilinen bir gerçektir. Örnek olarak bir romancı Osmanlı Devletinin kuruluşunu konu edinirken, bir başka romancı köy ve köylü sorunlarını romanına konu seçebilir. Leylâ ve Mecnun konusu da birçok şair tarafından ele alınmıştır. Edebî eseri değerli yapan konusu değildir. Aynı şekilde eserin konusunun nesneleri de eserin değerli sayılmasının nedeni olamaz. Konu ancak tema olarak ele alındıktan, yani özel bir yorum ve kavrama biçiminin ürünü olduktan sonra bir değer taşır. Bundan önce eserin dışında ve ham bir malzeme konumundadır. Bununla birlikte çağrışım zenginliği olan bir kavram ya da nesnenin bir edebî eserde konu edilmesi, bu niteliklere sahip olmayan kavram ya da nesnelere göre daha kolaydır. Edebiyat ve sanat eserlerinin konuları, kültürel ve sosyal yapıya bağlı olarak bazı değişiklikler gösterir. Kültür bunalımı ya da ikileminin yoğun yaşandığı bir dönemde, kültürel yabancılaşma olgusu edebiyat eserlerinin çokça üzerinde durdukları bir konu hâline gelebilir. Yine ekonomik şartların insanları olumsuz etkilediği bir ortamda, ekonomik sorunlar çevresinde odaklanan edebî konular önem kazanabilir. Bu özel durumlar dışında, her türlü olgunun edebiyat eserlerine konu edilmesinin belirli bir zamanı yoktur. Yıllarca önce üzerinde durulmuş bir konu, daha sonra tekrar tekrar ele alınıp işlenebilir. Konu açısından zengin olan eserlerin, tematik bir değere sahip oldukları her zaman söylenemez. Polisiye romanlar bu durumun tipik örnekleridir. Çünkü polisiye romanlarda düşünceye yüklenen özel anlam ve yorumlardan ziyade, insanların merakını kamçılayan olay ve harekete önem verilir. Tema veya tem: Bir sanat eserinin merkezinde yer alan temel duygu ve düşünce demektir. Konu ve ana düşünce ile yakınlığı nedeniyle onlarla karıştırılmaması gere- AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

16 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ ken bir terimdir. Konunun somut nitelikli olmasına karşılık, tema soyut özellikler gösterir. Bir eserin teması, onun konusu değildir. Konunun çok özel bir biçimde işlenmiş ayrıntısıdır. Ölümün konu edildiği bir eserde ölüm karşısında duyulan hüzün, bu eserin teması olarak ifade edilebilir. Bir şeyin edebiyat eserine konu edilmesi için, bir yazar veya şairin o konuyu seçmiş olması yeterlidir. Oysa tema, edebî şahsiyetin sanatçı yönünün, yorumlama gücünün bir göstergesidir. Tema bütün sanat dallarının ortak terimlerinden biridir. İnançlar ve kültürel değerler, herhangi bir temanın farklı toplumlarda, hatta aynı toplumda bile değişik biçimlerde ele alınmasına neden olur. Söz gelişi aşk teması, edebiyatın bir döneminde ince duyarlıkları ifade ederken, başka bir dönemde maddî hazların ifade aracı olarak işlenebilir. Tema bir eserde, insandaki beyin gibidir. Eserde anlatılan her şeyde ve anlatma biçiminde temanın etkisi vardır. Edebî şahsiyetin eserini yazma amacı, doğrudan doğruya tema ile ilgilidir. Eğer bir eserin teması doğru belirlenirse, eserin doğru anlaşılma şansı da artar. Bir eserin değerini konusu değil teması belirler. Bunun gerçekleşmesi ise, temanın düşünce dokusu ve yorumlanışı ile ilgilidir. Bir eserin konusunun nasıl yorumlandığı sorusuna bulunan cevap, temanın belirlenmesinde ipucudur. Eserin bütününe hakim olan bir tema, iyi işlenmek kaydıyla, eserin sağlam bir kompozisyon kazanmasında etkili olabilir. Tema soyuttur ve soyutluğun derecesi edebî şahsiyetin özellikleriyle yakından ilgilidir. Tema, somut verilerle desteklendiği zaman eserin başarısı artar. Bir edebî eser veya metin, birden fazla temadan meydana gelebilir. Fakat bunlardan biri veya birkaçı edebî eser veya metinde daha bir önem kazanmış olarak karşımıza çıkar. İkinci, üçüncü derecedeki temalar, asıl temayı besler, eseri zenginleştirir. Eserin daha iyi anlaşılmasını kolaylaştırır. Ana düşünce (tez): Edebî eserlerde temaya bağlı olarak geliştirilen tutum ve varılan sonuçtur. Bu kavramın mesaj, ileti sözcükleriyle adlandırılışına da rastlanabilir. Ö- lüm teması üzerinde durulan bir şiirde yaşlılık ve ölüm, insanoğlu için kaçınılmaz bir sondur biçiminde ifade edilebilecek bir görüş, bu şiirin tezidir. Edebî bir eserin tezi, bu örnekte görüldüğü gibi hüküm bildirir. Her edebî eserde tez açıkça ortaya konmaz ve kavranması okurun özel çabasını gerektirir. Anlatım tek- ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 17 nikleri ve içerikleri bakımından kolay kavranamayan edebî eserler bu grupta yer alırlar. Tezli roman gibi edebî eserlerde ise yazar, bir düşüncenin okurlarca paylaşılmasını, daha da önemlisi benimsenmesini istediği için tezini açık ifade etmeye çalışır. Öğretici (didaktik) eserlerde de teze büyük önem verilir. Çünkü bu tip eserler, okura bir şeyler öğretme ve onları eğitme amacı güden eserlerdir. Üslûp (biçem): Tarz, yol, biçim, usul anlamına gelen sözcük, edebiyat terimi olarak, anlatımda tutulan yol demektir. Bir eseri ya da edebî şahsiyeti başkalarından ayıran yazma biçimi olarak da anlaşılabilir. Bilindiği üzere, edebiyat eserleri anlatmaya dayanan eserlerdir ve edebiyat eserlerinde anlatılanların anlatma aracı dildir. Öyleyse üslûp, dilin özel biçimlerde kullanımı ile yakından ilgili bir terimdir. Bir yazar veya şair, kendini başkalarından ayıran yazma biçimiyle, yani üslûbuyla değer ve özellik kazanır. Bu gerçeği Fransız yazarı Buffon (1707-1788) yıllarca önce üslûp insanın kendisidir sözüyle ifade etmiştir. Bu durumda üslûp sözcük anlamı dille de sınırlı kalmaz; anlam çerçevesi genişleyerek, eseri farklı kılma amacına yönelik her türlü çaba üslûp kapsamına girer. Böyle olmakla birlikte, bütün bunların merkezinde edebî şahsiyetin dille olan ilişkileri yer alır. Her edebî şahsiyet, sözcük seçiminden, bu sözcükle oluşturduğu yapıya varıncaya kadar geçen süreçte kendine özgü bir yol izler. Kimi yazarlar çağrışım gücü zengin sözcükleri kullanırken, kimileri buna çok az yer verirler. Dilin kullanımı yalnızca sözcük seçimiyle de sınırlı değildir. Yazarın eserindeki anlatım tutumu da üslûbunun bir parçasıdır. Anlatım tutumu, büyük ölçüde yazar ya da şairin kişisel özelliklerine bağlıdır. Anlatımda tarafsız, benimsetici, alaycı, eleştirici ya da hicivci olunması edebî şahsiyetlerin bu yönüyle ilgilidir. Bir eser ya da edebî şahsiyetin üslûbu üzerinde birçok etkinin varlığı söz konusudur. Edebî eserin ortaya çıktığı çevreden, edebî şahsiyetin yetiştiği ve beslendiği kültürel kaynaklara varıncaya kadar birçok etken, bir biçimde edebî eseri biçimlendirir. Bu bağlamda zengin bir kültürel birikim ve ortam, olgun üslûpların ortaya çıkışını sağlayan etkenler arasında sayılabilir. Çünkü kültürel zemini yeterince güçlü çevreler, sanatçının ruhunu beslediği gibi, sanat ürünlerinin biçimlendirilmesinde de ona sayısız imkânlar sunar. Bazı dönemlerin, edebî akım ve türlerin de kendine özgü üslûplarından söz edilebilir. Bu ögeler, bazı dönemlerde benzer duyuş, düşünüş ve ifade ediş ortaklığına dayanan üslûpların ortaya çıkmasına neden olurlar. Fakat son noktada, üslûbun en belirleyici temel ögesi edebî şahsiyetlerdir. Edebiyatta gerçekleştirmek istenilen AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

18 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ noktalar bakımından, amaçları önceden belirlenmiş bir edebî topluluk içinde yer almış olmak bile, üslûbun kişiselliğini ortadan kaldırmaz. Üslûbun kişiselliği ve içtenliği, onu değerli ve sevimli yapar. Üslûp, tanınmış bazı yazarların başlıca problemi olmuştur. Bu konuda gösterdikleri titizlik, neredeyse onların yazma faaliyetlerini engelleme noktasına varmıştır. Atala (1802) romanının yazarı Chateaubriand (1768-1848) ile Madam Bovary romanının yazarı Gustave Flaubert (1821-1880) in bu romanlarının her parçası üzerinde defalarca çalıştıkları, Flaubert in en çabuk yazdığı kitabını beş yılda bitirdiği, haftada en fazla iki sayfa yazdığı söylenir. Önceleri sade, süslü ve yüksek olmak üzere üslûbun üç çeşidinden söz edilirdi. Bu ayırımın günümüz üslûp anlayışında hiçbir değeri kalmamıştır. Basmakalıp ifadelerden, gereksiz tekrar ve süslerden kaçınmak, açık yazma endişesiyle düşünce ve anlamın inceliklerini gözden kaçırmamak, ritme ve ahenge dikkat etmek, düşünceyle üslûp arasında uyum sağlamak vb. iyi bir üslûbun özelliklerindendir. Genellikle sanat dallarının kullandığı bir terim olmasına rağmen, her alanın kendine özgü bir üslûbunun varlığından söz edilebilir. Konuşma üslûbu, düşünme üslûbu, yaşama üslûbu, resmî üslûp gibi. Özet Edebiyat, duygu ve düşünceyi en etkili anlatmanın yollarından biridir. Edebiyat bu işlevini, estetik nitelikli bir dille yerine getirir. Bilimlerin insanı ele alışıyla, sanatların insanı ifade edişi birbirinden farklıdır. Bir milletin edebiyatının içeriği, o milletin kültürü, gelenekleri ve değerleriyle yakından ilgilidir. Edebiyat terimleri, edebiyatla ilgili çabalarımızı daha anlamlı kılar. Bilimsel bilgiye ulaşmada birlik ve kolaylık sağlar. Edebiyatla doğrudan ilgilenenler kadar, dolaylı ilgileri olanların da tanıması ve doğru kullanmasında sayısız yararlar vardır. Başlıca edebiyat terimleri edebî, edebî akım, edebî dil, edebî dönem, edebî metin, edebî sanat, edebî şahsiyet, edebî tür, edebî zevk, edebiyat bilimi, edebiyat bilimcisi, edebiyat kuramı, edebiyat tarihçisi, konu, tema, ana düşünce ve üslûptur. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ 19 Değerlendirme Soruları Aşağıdaki soruların yanıtlarını verilen seçenekler arasından bulunuz. 1. Aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur? A. İnsanların duygu ve düşüncelerini edebiyat yoluyla anlatması kolaydır. B. Her edebî eser gerçeği konu edinir. C. Etkileyici ve güzellik duygusu veren bir dil, edebî eseri değerli yapar. D. Tarihle edebiyat ortak bir konuyu aynı dille işler. E. Edebiyatın konusu sınırlıdır. 2. Aşağıdakilerden hangisi bir edebiyat terimi değildir? A. Edebiyat akımı B. Toplum C. Edebiyat tarihi D. Edebiyat bilimi E. Tema 3. Aşağıdakilerden hangisi edebiyatın amaçları arasında sayılamaz? A. İnsanı eğitmek. B. Düşünceyi geliştirmek. C. Toplumsal sorunları işlemek. D. Her zaman gerçeği olduğu gibi anlatmak. E. Kültür birlikteliğinin sağlanmasına katkıda bulunmak. 4. Aşağıdakilerden yanlış olanı bulunuz. A. Terimlerin bilinmesi ve doğru kullanılması anlaşmayı kolaylaştırır. B. Her alanın kendine özgü terimleri vardır. C. Terimleri bilmek, belirli ölçülerde uzmanlığı gerektirir. D. Herkes terimleri rahatlıkla kullanabilir. E. Terimler dildeki değişmelerle yakından ilgilidir. 5. Aşağıdakilerden hangisi edebî bir ifade değildir? A. Hoyrattır bu akşamüstüler daima. B. Senin kalbinden sürgün oldum ilkin C. Ben sana mecburum bilemezsin D. Öldük, ölümden bir şeyler umarak E. Sizden önce birisi bir fantezi okudu Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Aktaş, Şerif, Edebiyatta Üslûp ve Problemleri, Akçağ Yayınları, Ankara, 1986. Aristoteles (Çev. İsmail Tunalı), Poetika, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1983. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

20 EDEBİ YATIN TANIMI, EDEBİ YAT TERİ MLERİ Bilgegil, M. Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1989. Boynukara, Hasan, Modern Eleştiri Terimleri, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1997. Cuddon, J. A., A Dictionary of Literary Terms, 1977. Kagan, Moissej, Güzellik Bilimi Olarak Sanat ve Estetik, Altın Kitaplar Yayınevi, Mart, 1982. Kudret, Cevdet, Örneklerle Edebiyat Bilgileri 1, 2, İnkılâp ve Aka Kitabevi, İstanbul, 1980. Levend, Agâh Sırrı, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara, 1973. Meriç, Cemil, Kırk Ambar, Ötüken Yayınevi, İstanbul, 1980. Moran, Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Cem Yayınevi, İstanbul, 1981. Önertoy, Olcay (v.d), Yazın Terimleri Sözlüğü, Dil Derneği, Ankara, 1998. Özdemir, Emin, Edebiyat Bilgileri Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1990. Pospelov, Gennadiy, N., Edebiyat Bilimi, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1984. Safa, Peyami, Sanat Edebiyat Tenkit, Ötüken Yayınevi, İstanbul, 1970. Stael, Mme de (Çev.Safiye Hatay-Vahdi Hatay), Edebiyata Dair, MEB. Yayını, İstanbul, 1989. Todorov, Tzvetan, Yazın Kuramı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995. Tural, Sadık, Edebiyat Bilimine Katkılar, Ecdad Yayınları, Ankara, 1993. Wellek, R.- Warren, A. Edebiyat Biliminin Temelleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1983. Değerlendirme Sorularının Yanıtları 1. C 2. B 3. D 4. D 5. E ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

Edebiyat ve Toplum Yazar Doç. Dr. Ramazan KAPLAN ÜNİTE 2 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Edebiyatla toplum arasındaki ilişkileri öğrenecek, Edebiyatın toplum hayatındaki yerini tanıyacak, Bir kültür ögesi olarak edebiyatın topluma katkılarını bilecek, Toplumsal bakış açısının edebiyat bakımından anlamını kavrayacaksınız. İçindekiler Giriş 23 Karşılıklı Etkilenme 23 Edebiyat ve Toplumsal Yarar 23 Sosyolojik Bakış Açısının Ürünü Olarak Edebiyat 25 Edebiyat ve Sosyal Tabakalaşma 28 Türk Edebiyatında Toplum Sorunları 28 Özet 32 Değerlendirme Soruları 32 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar 33

Çalışma Önerileri Ulaşabildiğiniz birkaç edebiyat eserini inceleyerek, toplum sorunlarının işlenip işlenmediğini araştırınız. Bu eserlerin yazarlarından hangisinin daha çok toplumsal soruna değindiğini bulmaya çalışınız. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ