4. TEKİRDAĞ SU ÜRÜNLERİ VE BALIKÇILIK SEKTÖRÜNÜN REKABETÇİLİK ANALİZİ 4.1. Giriş Su ürünleri yetiştiriciliği; balık, yumuşakça, kabuklu, eklem bacaklılar ile sucul bitkilerin yetiştiriciliğini içine almaktadır. Tarımın bu sektörü, dünyanın tüketicileri için, gıda, gıda katkı maddesi, kozmetik ve ilaç sanayi ham maddeleri üretmektedir. Balık eti, ortalama %55-70 protein, %2-15 yağ, %10-12 mineral ve %6-12 su içermektedir. Ortalama 100 gr balık etinde 15-20 gr protein vardır. Ayrıca, küçük miktarlarda demir, kalsiyum, fosfor ve A, D, B, K vitaminlerini de içermektedir. Balık karaciğerinden elde edilen yağlarda vitamin A nın çok önemli bir kaynağıdır. Balık eti, kırmızı etlere göre, daha kaliteli, hazmı daha kolay ve yağ oranı daha düşüktür. Aynı zaman da kandaki kolesterol seviyesini azaltıcı etkiye sahiptir. Balık etindeki yağ, kırmızı etlere göre daha fazla doymamış yağ asitlerini içermektedir. Balık proteinlerinde bazıları insan için gerekli olan 20 kadar amino asit bulunur. Balıklarda bulunan Omega-3 yağ asidi vücutta meydana gelen biyokimyasal ve fizyolojik bir çok olayda önemli rol oynamaktadır. Bu yağ asitleri, özellikle, kalp sağlığını iyileştirir, hipertansiyonu azaltır, kanseri önlemeye yardım eder ve depresyonu önlemektedir. Bu etki, Omega-3 yağ asitlerinden EPA (eikosapentaonik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik) isimli iki önemli yağ asidi çeşidinden kaynaklanmaktadır. Bu yağ asitleri genelde balık yağlarında bulunmaktadır. Bunun için özellikle yağlı balıklar örneğin mackerel, alabalık, herring, sardines haftada en az iki kez sofra da bulundurulmalıdır (Karataş, 2007). 4.2. Dünya Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Genel Durumu Su ürünleri yetiştiriciliğin ilk defa M.Ö. 2000 yılında Çin de başladığı sanılmaktadır. Deniz balıkları yetiştiriciliği ise muhtemelen M.Ö. 1400 yıllarında gel-git olayı sırasında süt balığı yavrularının havuzlara stoklanması ile başlamıştır. Su ürünleri yetiştiriciliğini başlatan Çin de 2001 yılında toplam 34,21 milyon ton üretim yapılmıştır FAO verilerine göre dünya su ürünleri üretiminin 48,41 milyon ton civarında olduğu tahmin
edilmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliğinin liderliğini çeken Çin i, yine Uzakdoğu ülkeleri olan Hindistan, Endonezya, Japonya ve Tayland izlemektedir. Şekil 4.1: Dünya Su Ürünleri Üretimi (2004) Kaynak: FAO, 2004. Dünya da yetiştiriciliği yapılan tür gruplarında ilk sıraları, balıklarda sazangiller, kabuklularda karidesler, yumuşakçalarda istiridyeler ve alglerde ise kahverengi algler oluşturmaktadır (Şekil 4.2). Tablo 4.1: Dünyada Yetiştiriciliği En Fazla Yapılan Türler Kaynak: FAO, 2004.
Tablo 4.12Balıkçılıkta En Fazla Avlanan Türler Tablo 4.1 seçilmiş bazı ülkelerdeki en çok avlanan türleri göstermektedir. Yetiştiricilik tür olarak ele alındığında ilk sırayı 4,11 milyon ton ile dev Pasifik istiridyesi (Crassostrea gigas), ikinci sırayı ot sazanı (Ctenopharyngodon idellus), üçüncü sırayı ise gümüş sazanı (Hypophthalmichthys molitrix) almaktadır. Elde edilen gelir
irdelendiğinde ise ilk sırada 4.721.568.000 dolar ile kaplan karides (Penaeus monodon) bulunmaktadır. 4.3. Avrupa Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Genel Durumu AB de en önemli üç balıkçılık bölgesi; Kuzeydoğu Atlantik, Doğu Merkezi Atlantik ve Akdeniz dir. Ancak 1993-2004 döneminde Akdeniz deki verim %28 oranında düşmüştür. Akdeniz deki balıkçılığın %83 ü Akdeniz in doğusunda yapılmaktadır. Türkiye Akdeniz in en büyük balıkçı ülkelerinden biri olarak kabul edilmektedir. AB nin toplam balık yakalama miktarının sadece %8 i Akdeniz de gerçekleşmektedir. Türkiye Akdeniz de toplam balık yakalama miktarının %33 ünü gerçekleştirerek tüm AB üyesi ülkelerden daha yüksek bir performans göstermektedir (Cross, 2007). Tablo 4.3: AB Balıkçlılık Verileri (2004) (ton) Bölge AB 25 % Aday % Ülkeler İç Sular 120.711 2 51.309 9 Kuzeybatı Atlantik 68.325 1 - - Kuzeydoğu Atlantik 4.290.918 72 - - Doğu Merkezi Atlantik 570.742 10 - - Akdeniz 480.191 8 542.681 91 Güneybatı Atlantik 47.203 1 - - Güneydoğu Atlantik 17.744 0 - - Batı Hint Okyanusu 281.785 5 - - Toplam 5.938.869 100 - - Kaynak: Cross, 2007 AB nin Ortak Balıkçılık Politikasının temel amacı balıkçılık akynaklarının etkin yönetimini sağlayacak bir sistemin oluşturulması ve sürdürülebilir balıkçılık yapılmasıdır. 2002 yılında AB Ortak Balıkçılık Politikasında reforma giderek yeni binyılda öncelik verilecek konuları saptamıştır (AB Balıkçılık Genel Müdürlüğü, 2007). Bunlar: Balıkçılığın etkin ve sürdürülebilir yönetimi için kaynak ve filo yönetimi, Sanayinin rekabetçi gücünü muhafaza edebilmesi için yapısal yardımlar içerisinde yönetilecek mali yardımlar, AB nin Topululuk suları dışında da avlanabilmesini ve yeni pazarlara erişimi sağlayacak dış politika,
Sanayindeki tüm paydaşları yakınlaştıracak ve aralarında bilgi akışını sağlayarak etkin yönetimin sağlanmasında rol oynayacak yeni bir paydaş ilişkileri yönetişimi. 4.4. Türkiye Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Genel Durumu Resmi kayıtlara göre ülkemizde alabalık, sazan, çipura, deniz levreği, Atlantik salmonu, karides, midye ve karagöz yetiştiriciliği yapılmış türlerdir. Ancak son zamanlarda Atlantik somonu, karides ve karagöz üretimi yapılmamış ve midye üretimi ise durma aşamasına gelmiştir. Bu düşüşün sebepleri ülkemizde yaşanan 2001 ekonomik krizinin yanında, yem hammaddelerinin elde edilmesindeki zorluklar, maliyetlerin yükselmesi, dışarıdan ithal edilen balık unu ve diğer et ürünlerinin deli dana hastalığı nedeni ile kısıtlanması, dolar kurundaki dalgalanmalardır. Avrupa da üretim düşüşü yaşayan ülke sadece Türkiye değildir, aynı dönemde Fransa, İtalya ve İspanya da da üretim düşüşü gözlenmiştir. Fakat su ürünleri, bugün itibariyle AB ülkelerine ihraç edebildiğimiz tek hayvansal ürün olması nedeniyle ayrı bir ekonomik öneme sahiptir. Türkiye de 1970 li yıllarda sazan ve alabalık yetiştiriciliği ile başlayan su ürünleri yetiştiriciliği, 1980 li yılların ortalarından itibaren Ege ve Akdeniz de çipura / levrek, 1990 lı yıllarda Karadeniz de kafeslerde alabalık yetiştiriciliği ve 2000 li yıların başında Ege ve Akdeniz de orkinos yetiştiriciliğinin (semirtme) başlaması ile büyük ivme kazanmıştır. 1990 lı yıllarda Karadeniz de somon ve Akdeniz de (Manavgat) karides yetiştiriciliği girişiminde bulunulmuş, ancak başarılı olunamamıştır. Halen iç sularda alabalık ve sazan, denizler de ise çipura/levrek yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yetiştiricilikten sağlanan üretim son 10 yılda yıllık % 20 nin üzerinde artış sağlayarak 2002 yılında 61.165 ton, toplam su ürünleri üretimindeki payı ise %10 civarında gerçekleşmiştir. Bu artış oranının gelecekte de sürmesi beklenmektedir. Üretimin %98,5 i karnivor balık türlerinden (gökkuşağı alabalığı, levrek, çipura ve orkinos sağlanmaktadır. Yetiştirilen türler arasında alabalık ilk sırayı almakta, bunu sırası ile levrek, çipura, midye ve sazan izlemektedir. Son üç yılda av sezonunda yakalanan ton balıklarının Ege ve Akdeniz de kafeslerde besiciliğine dayanan mavi yüzgeçli orkinos semirtmesi yapılmakta olup, 7 adet orkinos çiftliğinde toplam 1.600
ton/yıl civarında üretim yapılmaktadır. Üretimde iç su ve deniz balıkları yetiştiriciliği hemen hemen eşit paya sahiptir. Tablo 4.4: Yıllara Göre Türkiye Su Ürünleri Üretimi Kaynak: TÜİK, 2004. Tablo 4.5: Tür ve Yıllara Göre Türkiye de Su Ürünleri Yetiştiriciliğinden Sağlanan Üretim (ton/yıl) Kaynak: TÜİK, 2004. Yetiştiricilikten sağlanan su ürünleri üretimi %53 lük payla en çok Ege Bölgesinde yapılırken, en düşük üretim %1 lik payla da Güneydoğu Anadolu Bölgesinde olmuştur. Türkiye Su ürünleri yetiştiricilik sektörü çok sayıda küçük işletmeden oluşmaktadır. Halen 1.215 iç su ve 345 adet deniz çiftliği bulunmaktadır. Tablo 4.6: Balık Çiftliklerinin Sayısı, Kapasiteleri ve Üretim Miktarları
Kaynak: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM), 2007. 4.5. Tekirdağ Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Genel Durumu Tekirdağ su ürünleri ve balıkçılık sektöründe kayıtlı firma ve çalışan sayıları Tablo 4.6 te görülmektedir. Sektörün il genelinde oldukça zayıf olduğu görülmektedir. Toplam 9 firmada 121 iş gören istihdam edilmektedir. Tablo 4.7: Tekirdağ Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Mevcut Durumu SEKTÖRLER SEKTÖRDEKİ FİRMA SAYISI DAİMİ ÇALIŞAN SAYISI SEKTÖR KAPASİTE KULLANIM ORANI Kurulu Üretim Miktarı Kapasite (TON/YIL) (TON/YIL) SU ÜRÜNLERİ VE 9 121 7063 693 BALIKÇILIK Kaynak: Tekirdağ Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü, 2008. Su ürünleri ve balıkçılığı avcılık ve yetiştiricilik olarak iki alt faaliyete ayırdığımızda, Tekirdağ da avcılığın belli bir miktar yapıldığını ancak yetiştiriciliğinin ise hemen hemen hiç yapılmadığı tespit edilmiştir. 4.6. Tekirdağ Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörünün Elmas (Diamond) Modeli Rekabetçilik Analizi Aşağıdaki şekilde Tekirdağ Su Ürünleri ve Balıkçılık sektörünün uluslararası rekabetçilik analizinde kullanılan Elmas Modeli (Diamond Analysis) gösterilmektedir. Model de gösterilen ana ve bunların alt değişkenleri, konuyla ilgili literatürün incelenmesi ve saha çalışmaları sonuçlarının değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu değişkenlerin değerlendirilmesi sonucunda sektörün Tekirdağ ilinde düşük düzeyde rekabetçilik özelliği gösterdiği belirlenmiştir
Şekil 4.2: Tekirdağ İli Su Ürünleri ve Balıkçılık Sektörü Rekabetçilik Analizi (Düşük / -1) DEVLET Devlet (Orta) (0) Devletin Su ürünleri Politikası Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı (Düşük) (-1) Firma Sayısı (-1) Hammadde (-1) Maliyetler Girdi Koşulları (Düşük) FİRMA STRATEJİSİ VE REKABET YAPISI Talep Koşulları (Düşük) (-1) İç Talep (-1) Yurt Dışı Talep GİRDİ KOŞULLARI TALEP KOŞULLARI İLGİLİ VE DESTEKLEYİCİ KURULUŞLAR (-1) Üniversite Sektör İşbirliği (-1) Yerel Tedarikçiler İlgili ve Destekleyici Kuruluşlar (Düşük)
4.6.1. Girdi Koşulları Hammadde (Düşük/-1) İldeki sektörle ilgili en önemli sorun su ürünleri arzındaki düşük seviyedir. Tekirdağ da avlanan balık miktarı göreceli olarak düşüktür. Bunun yanında su ürünleri yetiştiriciliği ise yok denecek kadar azdır. Tekirdağ konum olarak Karadeniz den gelen sürülerin son avlanma yerlerinden birisi olması nedeniyle dezavantajlı konumdadır. Karadeniz den gelen sürüler Marmara Denizi nin de avlanmaktadır. Marmara nın sonuna doğru son avlanma sahaları Tekirdağ ve Gelibolu civarıdır. Bu nedenle sektörde önemli ölçüde hammadde sıkıntısı yaşanmaktadır. Ayrıca bilinçsiz avlanma ve küresel ısınmadan dolayı balık sürülerinin göç yollarında yaşanan değişimlerde hammadde arzında etkili olmaktadır. Maliyetler (Düşük/-1) Tekirdağ da var olan firmaların bir kısmı ile yapılan görüşmeler sonucunda genel olarak balıkçılık maliyetlerinin yüksek seviyede olduğu bildirilmiştir. Her ne kadar motorinde ÖTV desteği bulunsa da diğer ülkelerle mukayese edildiğinde akaryakıt maliyetleri yüksek seviyede kalmaktadır. Bir diğer husus ise işçilik maliyetlerinin yüksek olmasındır. Az olan bir hammadde arzı ile birlikte işçilik gibi önemli maliyet kalemi de yüksek seviyede olunca sezonu kısa olan sektör bundan olumsuz etkilenmektedir. 4.6.2. Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı Firma Sayısı (Düşük/-1) Tekirdağ da sektörle ilgili kayıtlı 9 adet firma tespit edilmiştir. Bu firmaların da bir çoğunun küçük ölçekli firmalar olduğu bilinmektedir. Bu nedenle sektörde herhangi stratejinin tespit edilmesi mümkün olmamıştır. 4.6.3. Talep Koşulları İç Talep (Düşük/-1) Tekirdağ il genelinde su ürünleri tüketme alışkanlığı düşüktür. Ayrıca Türkiye su ürünleri kişi başı tüketimi dünya ortalamasının yaklaşık yarısı kadardır. Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize
Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Okumuş, Türkiye'nin büyük bir su ürünleri potansiyeline sahip olduğu halde, su ürünleri üretiminde dünyada 30-35. sıralarda yer aldığını ifade etmektedir. Bunun sonucunda Türkiye'de kişi başına balık tüketimi 8,5 kg olup, bu miktar dünya genelinde 16 kg, Avrupa Birliği genelinde ise 22 kg dır. Türkiye'nin dünyayı yakalayabilmek için iki kat, AB'ye ulaşmak içinse üç kat daha fazla balık tüketmesi gerekir. Ancak, sularımızdaki balık sayısı ve üretimi, artma değil azalma eğilimindedir. Ülkemizdeki balık neslinin hızla azalmasındaki faktörlerin başında yıllar boyunca yapılan bilinçsiz ve kaçak avlanmadır. Bir diğer neden Karadeniz in son yıllarda hızla kirlenmesidir. Küresel ısınma ile birlikte deniz suyu sıcaklığında yaşanan yükselişler balıkların göç yollarının değişmesine neden olmuştur. Tablo 4.8: Bazı Ülkelerdeki Kişi Başına Balık Tüketimi (kg) Türkiye 8.5 Uzakdoğu, Kiribati Adası 78 Norveç 90 İspanya 93 İzlanda 91 Japonya 70 Kaynak: Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize Su Ürünleri Fakültesi, 2007. Ayrıca, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü tarafından Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Özkan tarafından yapılan araştırmada, Türkiye de balığın yenmeme sebebinin başında balık sonucunda mutfakta oluşan koku ve kirlilik gelmektedir. İkinci neden olarak, balık yeme alışkanlığının olmaması tespit edilmiştir. Üçüncü neden olarak ise balık hazırlamasının zorluğu nedeniyle balık tüketilmemesi tespit edilmiştir. Bunun dışında, Türkiye de 2007 yılı itibariyle tüketilen balık en fazla hamsi olup, çupra istavrit, alabalık, barbun, levrek, mercan, kolyoz, kubbes, kefal, sazan ve çinakop sırasıyla izlemektedir. Tekirdağ ilinde avlanan balık türleri ise istavrit, sardalye, çinakop, karides ve hamsidir. Ancak avlanan balıkların bir kısmı İstanbul Metropoliten Bölgesi nde tüketilmektedir.
Yurt Dışı Talep (Düşük/-1) Tekirdağ da avlanan su ürünlerinden az bir kısmı ihraç edilmektedir. İhraç edilen su ürünlerinin başında karides gelmektedir. Bunun dışında diğer türlerden az miktarda avlanıldığı için çok az ihracat yapılmaktadır. Tekirdağ da bulunan firmaların bir kısmı İstanbul ve diğer il merkezli olup Tekirdağ da şube bulundurmaktadırlar. 4.6.4. İlgili ve Destekleyici Kuruluşlar Üniversite Sektör İşbirliği (Düşük/-1) Tekirdağ da sektörün yeterince gelişmemesine paralel olarak sektörle üniversite arasında somut bir ilişki tespit edilememiştir. Ancak İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi balıkçılık konusunda Türkiye deki sektörle birlikte çalışmaktadır. Yerel Tedarikçiler (Düşük/-1) Sektör yerel tedarikçiler bakımından oldukça zayıf bir konumdadır. Firmaların bazıları İstanbul merkezden gelen ithal balıkları temizleyip şokladıktan sonra tekrar tüketilmek üzere İstanbul ve diğer illere göndermektedirler. 4.6.5. Devlet Devletin Su Ürünleri Politikası (Orta/0) Uzun yıllar boyunca yapılan ve çabalara rağmen engellenemeyen kaçak ve bilinçsiz avlanma yüzünden bazı balık türleri azalmış bazıları ise yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Devletin hem avcılığa hem de yetiştiriciliğe yaklaşımı olumlu olmakla birlikte gelinen noktada durum iç açıcı değildir. Mevcut durumda Türkiye deki sektör yetiştiricilik üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda, tarımsal üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması, tarımsal üretimin geliştirilmesi, verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla 30/12/2007 tarihli ve 26742 sayılı Resmî Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 2007/13045 sayılı Kararname gereği gerçek ve tüzel kişilere T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli kredi kullandırılması ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler olumlu karşılanmakla birlikte avcılık anlamında geç kalınmıştır.
Türkiye de balıkçılık sektörünün idari yapısı çok karmaşık bir görünüm arz etmektedir. Sektörde, 14 kuruluş ve alt birimleri etkili olabilmektedir. Bu dağınıklık sektörün ilerlemesine sekte vuran en önemli sorundur (Ekiz, 2006). 4.7. Sonuç ve Öneriler Balık eti, içerdiği protein, yağ ve mineraller bakımından insan sağlığı ve dengeli beslenme açısından son derece önemli bir besin maddesidir. Balık eti ayrıca az miktarlarda demir, kalsiyum, fosfor ve A, D, B, K vitaminlerini de içermektedir. Balık karaciğerinden elde edilen yağlarda vitamin A nın çok önemli bir kaynağıdır. Balık etindeki yağ, kırmızı etlere göre daha fazla doymamış yağ asitlerini içermektedir. Balık proteinlerinde bazıları insan için gerekli olan 20 kadar amino asit bulunur. Balıklarda bulunan Omega-3 yağ asidi vücutta meydana gelen biyokimyasal ve fizyolojik bir çok olayda önemli rol oynamaktadır. Hayati öneme sahip bu sektörde, diğer sektörlerde olduğu gibi potansiyel yeterince kullanılamamaktadır. Avrupa Birliği ne uyum sürecinin yaşandığı günümüzde balıkçılık sektörü; avcılık, yetiştiricilik, örgütlenme, araştırma, eğitim ve pazarlama boyutlarıyla yeniden ele alınmalıdır. Tekirdağ ilinde faaliyet gösteren sektörün Elmas Modeli ile yapılan uluslararası rekabetçilik analizinde, sektörün düşük seviyede rekabetçiliğinin olduğu saptanmıştır.