Öğr. Gör. M. Törehan SERDAR

Benzer belgeler
AVİM TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER. Misafir Araştırmacı. Analiz No : 2018 /

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ...

SAYFA BELGELER NUMARASI

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Erzurum Ermenilerinin Kastamonu ya Gönderilmesi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

YER DEĞİŞTİRME (TEHCİR)

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010.

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Yunan, İzmir'e üç buçuk mil yaklaştı!..

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ERMENİ TEHCİRİ VE GERÇEKLER. İçindekiler Tablosu

Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ tarafından kaleme alınan Ermeni

Suriye Valisi Arif. Dahiliye Nezareti ne Özet: Şam da Plisi adlı Cizvit rahibine dair.

Tahriru'ş Şam'dan Ahraru'ş Şam'a: Sizlerle tek yumruk olmayı temenni ediyorduk

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

İngiliz Belgelerinde Kurdistan

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı


T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Lozan Barış Antlaşması

TESALYA (YUNANİSTAN) SAVAŞI PULLARI ( )

Akçakale Sınırından Türkiye ye Sığınmacı Geçişi Gözlem Raporu. (16 Haziran 2015)

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Dunkirk'ün gerçek tarihi

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Bütün Slav ırkına ve milliyetine mensup unsurlari bir yönetim altında birleştirme ideali. Ruslar bunu sicak denizlere ulasmak için düşündüler.

Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

3- Hareketimizin; Ankara'da Musab bin Umeyr Derneği dışında hiçbir grup, dernek, cemaat ya da örgütle bir bağlantısı bulunmamaktadır.

MEDYA'DA YER ALAN HABERLERLE ALAKALI KURTUBA GENÇLİK HAREKETİ AÇIKLAMASI

COJEP Uluslararası, merkezi Strazburg'da olan ve 14 Avrupa ülkesinde. şubeleri bulunan bir sivil toplum kuruluşudur. İnsan Hakları, demokrasi,

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

Atatürk ün İstifaları

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

150 YILLIK ERMENİ GAİLESİ III

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Beşinci Lejyon Sivilleri Ordulaştırma Güçsüz Orduyu Kurtarır mı?

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Transkript:

GİRİŞ Yaklaşık bin yıldır dünyaya medeniyet, barış, kardeşlik, eşitlik, adalet götürmüştür Türk milleti Şairin; Kapkaranlıkken bütün afak-i insaniyetin, Nur olup fışkırmışız sinesinden ta zulmetin. dediği gibi dünyaya nizam götürdük. Alman ilahiyatçısı ve reformist Martin Luther, Alman milletine yaptığı bir hitabında şöyle diyor; Ey Almanlar, bırakınız Türkler Almanya yı istila etsinler. Hakkın, adaletin ne olduğunu Türkler size öğreteceklerdir. Düne kadar hükmettiğimiz milletler, bugün Türk milletinin götürdüğü adaleti, barışı, insanlığı arayıp, özler hale gelmiştir. Niye aramasın ki Elimizi çektiğimiz Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, bugün kan çanağı haline gelmiş, barut ve kin kokusundan başka bir koku yayılmaz olmuştur. Bugünlere bakarak yüce Türk milletinin ulviliği daha kolay anlaşılmaktadır. Ne gariptir ki, dünya tarihine altın harflerle ismini yazdıran Türk milleti son yıllarda haksız, gerçeklerden tamamen uzak yalan iddialarla karalanmakta, şüphe altında bırakılmaya çalışılmaktadır. Yalan iddialarla, sahte belgelerle Türk milleti karalamaya çalışmak insanlık tarihine ihanettir. Çünkü, Türk milleti insanlık tarihin bizzat kendisidir. Son 30 yıldır gerek ülkemiz, gerekse batı dünyasının gündemine asılsız Ermeni soykırımı iddiaları girmiş, dost ve müttefik bildiğimiz birçok devlet, ülkemizi ve milletimizi karalamak için birbirleriyle yarışır hale gelmiştir. Bu devletler, kendi tarihlerindeki karanlık ve insanlık dışı olayları unutturmak için birdenbire Ermeni hamisi kesilmişlerdir. Onlar; kendi karanlık tarihlerini istedikleri kadar kapatmaya çalışsınlar, insanlık tarihi bunları asla unutmayacak ve bir gün mutlaka hesabını onlardan soracaktır. ABD nin İstanbul Başkonsolosu Morgenthau nun, Wilson un emriyle düzenlediği sahte katliam yalanları, İngiliz İstihbaratı Savaş Propaganda Bürosundan James Bryce ve Arnold Toynbee tarafından tamamen uydurularak yazılan Mavi Kitap isimli eser, Ermeniler tarafından düzenlenen ve Talat Paşa ya atfedilen Ermenileri bitirin talimatlı sahte belge, Türk milletini karalamak için hazırlanan senaryonun bir parçasıdır. Bugün sözde Ermeni hamisi kesilen, parlamento- 1

larında Türk milletini soykırımcı olarak gösteren, birbiri ardına ülkelerinde Ermeni soykırım anıtı açtıran bu devletler Ermenileri gerçekten sevdikleri için değil, kendi elleriyle besledikleri Ermeni isyancılarının bu topraklardan çıkarılmasını kabullenemedikleri için bu senaryoyu uygulamaya koymuşlardır. Elinden oyuncağı alınan bir çocuğun feryadı gibi O batılı Hıristiyan devletler şunu unutmasınlar ki, bugün hamisi kesildikleri Ermenileri Bizanslıların zulmünden Müslüman Türk milleti kurtarmıştır. Bugün gündeme getirilmeye çalışılan Ermeni Soykırımı tamamen asılsız bir iddiadır. Ermeni davasının en büyük savunucusu olan Ermeni Bogos Nubar Paşa, bir yazısında; büyük savaşta Türk halkı da Ermeniler kadar ağır bedel ödedi. Müslüman halk arasında büyük tahribat yapıldı. Alman istatistiklerine göre iki milyondan fazla Türk öldü diyerek Ermenilerin suçluluğunu itiraf etmiştir. Ermeniler bile suçlarını kabul ederken, Ermeni olmayan, hatta Ermenilerden nefret eden bazı devletlerin Ermeni hamiliğine soyunmalarını anlamakta zorluk çekmekteyim. Dünya, hiç de adil olmayan adaletsiz devletler tarafından yönetilmektedir. Ermenilerin ve Ermeni meselesinin bugün bu hale gelmesinin tek sorumlusu başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Rusyadır. Senelerce Ermenileri kışkırtıp, Osmanlının "Millet-i Sadıka", sadık millet dediği Ermenileri, kendi çıkarları için bir alet olarak kullandılar. O gün için dökülen her Ermeni nin kanından bu devletler sorumludur. Osmanlı topraklarındaki emellerine ulaşmak için piyon olarak kullandıkları Ermenilerin, onların hayallerini gerçekleştiremedikleri için bedel ödüyorlar. Bunu da, üzerlerine bulaşan Ermeni kanını, Türk milletinin üzerine sıçratarak ödemektedirler. Adaletsiz insanların adalet dağıtması gibi. Bu eserin hazırlanmasında ve basımında emeği geçen herkese; özellikle Bitlis Valisi sayın M. Asım Hacımustafaoğlu na, Vali Yardımcısı sayın Erol Ayyıldız a, İl Kültür Müdürü sayın Hüsnü Işıkgör e, Bitlis te 1. Dünya Harbinde Ermeni Çetecilerin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneğine ve eşime çok teşekkür ederim. Öğr. Gör. M. Törehan SERDAR 2

ERMENİ TEHCİRİ VE SOYKIRIM İDDİALARI ERMENİLER Tarih sayfalarına baktığımızda Ermenilerin sürekli göç halinde olduklarını görmekteyiz. Bu göçlerin büyük çoğunluğu sürgün şeklinde olmuştur. Müslüman Türk hâkimiyetinin dışındaki yöneticiler, Ermeni milletini sürekli sürgün ederek göçe tabi tutmuşlardır. Ermenilerin huzur içinde yaşadıkları tek dönem varsa, o da Türk hâkimiyetinde oldukları dönemdir. Bunu aklı başındaki bütün Ermeniler kabul etmektedir. Tarih boyunca Ermeniler; Sasaniler, Bizans İmparatorluğu (II. Basil, IX. Konstantin Monomak,) Moğollar, Memluklular ve Çarlık Rusya tarafından sürekli bir yerlere sürülmüşlerdir. Özellikle Bizans sürgünleri Ermeni Urfalı Mateos tarafından ağır bir dille eleştirilmiş, Yunan halkı alabildiğince kötülenmiştir. Ermenilerin sürekli göçe tabi tutulmalarının nedeni şunlara dayanmaktadır: - Ermenilerin paraya ve servete düşkünlükleri, - Ermenilerin maceraperest bir ruha sahip olmaları, - Hıristiyanlıktaki mezhep kavgaları, Ermenilerin Ortodokslar tarafından hor görülmeleri ve dini baskılar, - Ermenilerin tarih boyunca hamilerine karşı ihanet içinde bulunmaları. - İçlerinde insan sevgisinin olmaması, bu sevginin yerini menfaatin almasıdır. Bu nedenler Ermeni tarihine hep yön vermiştir. TEHCİRE GİDEN YOLLAR 1912 den sonra özellikle Çarlık Rusya sının büyük desteğini alan ve karşılıklı bir dayanışma içinde hareket eden Ermeniler, 1914 te, İngiliz ve Fransızların da katkısıyla önemli başarılar elde ettiler. 8 Şubat 1914 te Hariciye Nazırlığı görevini de üstlenmiş olan Sadrazam Sait Halim Paşa ile Rus elçisi arasında İstanbul da bir anlaşma imzalanmıştır 1. Bu anlaşmaya göre Doğu Anadolu da Vilayet-i Site adı verilen Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Diyarbakır ve Elazığ iki kesime ayrılıyor. Birinci kesim Erzurum, Trabzon ve Sivas, ikinci kesim ise Van, Bitlis, Elazığ ve Diyarbakır dır. Bu anlaşma ile Ermeni devletinin bir nevi temelleri atılmıştır. Bu anlaşma aşağıdaki hükümleri içermektedir. 1 BAYUR Hikmet Yusuf, Türk İnkılap Tarihi, I/1, Ankara 1963, s. 169-172 3

1 Doğu Anadolu nun iki kesiminin başlarına seçilecek olan iki müfettişi büyük devletler teklif edecek ve Osmanlı Devleti de kimi atadığını bir nota ile bildirecek, 2 Her müfettiş kendi kesiminde idare, adliye, polis ve jandarmayı denetleyecek, 3 Toprak konusundaki anlaşmazlıklar müfettişlerin gözetimi altında çözümlenecek, 4 Kanun, nizamname ve resmi tebliğler mahalli dillerle ilân edilecek; genel müfettiş mümkün görürse, herkes mahkemelerde ve resmi dairelerde kendi dilini kullanabilecek, ancak mahkeme hükümleri Türkçe olacak ve imkân olursa ilgililerin dillerine de çevrisi yapılacak, 5 Herkes, bulunduğu askeri müfettişlik sınırları dışına çıkmadan askerliği yapacak, 6 Hamidiye Alaylarına Ermeniler de alınacak, 7 Her iki bölgede bir yıl içerisinde seçim yapılacak, 8 Bölgelerdeki ırk ve dinlere mensup olanlar tespit edilecek, 9 Jandarma ve polis teşkilatları mensupları yarı yarıya olacak. Ekim 1914 te resmen Birinci Dünya Savaşına giren Osmanlı Devleti, bu şartlar altında bir yandan Kafkaslarda Rusya yla, diğer yandan Çanakkale de ve Filistin de İtilaf devletleri kuvvetleriyle çarpışmak zorunda kaldı. Doğuda Rus ordularına yardım eden ve hatta Osmanlı şehirlerini Ruslara teslim eden Ermeniler, İtilaf kuvvetlerinin Çanakkale ye saldırdıkları sırada Anadolu nun çeşitli yerlerinde ardı ardına isyan çıkardılar. Bu arada birçok savunmasız sivil halk katliama uğradı. Durumun daha da vahim hal alması üzerine Osmanlı Devleti özellikle Doğu ve İç Anadolu daki Protestan ve Katolik mezheplerine mensup olmayan Ermenileri, 27 Mayıs 1915 de aldığı bir kararla, savaş bölgesine uzak olan Suriye de Şehr-i Zor a (Deyrizor) nakletti 2. Bu operasyonda yaklaşık 450.000 kişi iskân edildi. Bu olay; hem Türkler, hem de Ermeniler için yeni bir tarihi sürecin başlangıcı oldu. Artık Ermeniler, bin yıldır birlikte yaşadıkları Türklerin güvenini 2 Ermeniler; Sürgün ve Göç, Komisyon, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2004, s. 3 4

tamamen yitirdiler, Türkler ise Ermenilerine katlettiler iddiasıyla, günümüze kadar gelen asılsız bir suçlamayla karşı karşıya kaldılar. Ermeni tehcirine giden yollara bir bakalım. Osmanlı Devletinin ölüm-kalım savaşı verdiği bir sırada Ermeniler, gerek cephede ve gerekse cephe gerisinde düşmanın işine yarayacak büyük faaliyetler içerisinde bulunmuş ve bu faaliyetlerini ülke geneline yaymaktaydılar. Hatta Ermenilerin top yekûn bir isyana hazırlandıkları sezilmeye başlanılmıştı. Nitekim Ermeniler, köylere varıncaya kadar şu talimatı yayınlamışlardır 3 : 1 Kim olursa olsun her Ermeni aslı ihtiyaçlarından bazılarını satmak suretiyle silahlanmalıdır. 2 Seferberlik ilânıyla silâhaltına çağrılan Ermeniler bu çağrıya uymayacaklar, Müslümanlar da dâhil çevrelerindeki halkı da orduya katılmaktan men edeceklerdir. 3 Her ne suretle olursa olsun silâhaltına alınmış olan Ermeniler ordudan firar edip Ermeni çetelerine ve gönüllü birliklerine katılacaklardır. 4 Rus ordusu sınırı geçer geçmez komitacılar, firariler ve çeteler, Rus ordusuna katılarak Osmanlı ordusuna saldıracaklardır. 5 İkmal yollarını ve telgraf hatlarını kesmek suretiyle Osmanlı ordusunun iaşe ve istihbaratını sekteye uğratacaklardır. 6 Cephe gerisinde, iki yaşına kadar olan bütün Müslümanları gördükleri yerde ve her fırsatta katledeceklerdir. 7 Müslüman halkın yiyecek, mal ve mülkünü ele geçirecek veya yakıp yıkacaklardır. 8 Terk edecekleri ev, hububat, kilise ve hayır kurumlarını yakıp, bunları Müslümanların yaptığı propagandasını yapacaklardır. 9 Resmi devlet dairelerini kundaklayacak, Osmanlı zaptiye ve jandarmalarını pusuya düşürüp katledeceklerdir. 3 HALAÇOĞLU Yusuf, Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918), Türk Tarih Kurumu, Ankara 2001, s. 42-43 5

10 Cepheden yaralı dönen Osmanlı askerleri öldürülecektir. 11 Şehir, kasaba ve köylerde isyanlar çıkaracaklardır. 12 Müslüman askerlerin ve sivil halkın morallerini bozarak göçe mecbur edeceklerdir. 13 Bomba, silah imal, tedarik veya ithal ederek bütün Ermenileri silahlandıracaklardır. 14 Ermenilerin yaptıkları isyan, ihtilâl ve katliamın faturasını Müslümanlara çıkararak, bunu iç ve özellikle dış kamuoyunda neşredeceklerdir. 15 İtilaf devletleri adına casusluk ve rehberlik yapacaklardır. Ermeniler bu talimatı derhal uygulamaya koydular. Bu durum karşısında Başkumandanlık 25 Şubat 1915 te bütün birliklere gönderdiği tamimde, Ermenilerin çeşitli yerlerde çeteler kurduklarını, askerden kaçarak eşkıyalığa başladıklarını, aramalarda bol miktarda silah ve bomba bulunduğunu ve bunun bir isyan hazırlığı olduğunu belirterek aşağıdaki tedbirlerin alınmasını istemiştir. a) Ermeni erler, seyyar orduda ve silahlı hizmetlerde kullanılmayacak, b) Komutanlar silahlı saldırılara karşı koyacaklar, gerekirse örfi idare ilân edeceklerdir. c) Her yerde uyanık davranılacak, ancak plânlı harekât olmayan yerlerde arama yapılmayacak ve sadık tebaaya herhangi bir zarar verilmeyecektir 4. Ermeni Patriği, Osmanlı hükümeti savaşa girdiği takdirde Ermenilerin izleyecekleri yolu belirlemek amacıyla bir toplantı düzenledi. Taşnaksutyun, Hınçak, Ramgavar ve Vergazmial-Hınçak şeflerinin ve bu komitelere bağlı Ermeni Ulusal Meclisi üyelerinin katıldığı toplantıdan hiçbir karar çıkmadı. Hınçaklar öne çıkmak istemediler. Bununla birlikte komiteler faaliyetlerini sürdürdüler. Şubelerine Rusların ilerlemesi halinde, Osmanlı birliklerinin geri çekilişini zorlaştır- 4 SÜSLÜ A.Kırzıoğlu F. Yinanç R. Halaçoğlu Y. Türk Tarihinde Ermeniler, Ankara 1995, s. 185-186 6

mak için ne gerekiyorsa yapmalarını, birliklerin malzeme tedariklerini engellemeleri; Osmanlı birlikleri ilerledikleri takdirde Ermeni askerlerinin birliklerinden ayrılarak çeteler oluşturmaları ve Ruslara katılmaları bildirildi 5. Fransız tarihçi Gaston Gaillard, 1920 de yayınladığı kitabında, hezimetle biten bir savaştan çıkar çıkmaz bir başkasına giren Osmanlı Devleti nin zayıflığından faydalanmak maksadıyla komitelerin Zeytun da, Maraş ve Kayseri de, özelliklede Van, Bitlis, Talori, Muş ve Erzurum da ayaklanmalar çıkardıklarını, Erzurum ve Doğu Beyazıttaki Ermenilerin çoğunun, seferberlik emriyle birlikte Rus tarafına geçtiğini ve orada silahla donatıldıktan sonra Türklere karşı savaşa gönderildiklerini, Erzincan da da Ermenilerin dörtte üçünün Rusya ya geçerek Rus saflarında savaşa katıldıklarını ifade eder. Ma muretülaziz (Elazığ) vilayetindeki Ermenilerin de silahlanarak askeri birlikler oluşturduklarını ve Ruslar tarafından Van ve İran sınırına gönderildiklerini, İstanbul dan ve Rusya dan Dersim ve çevresine gönderilen habercilerin, bu bölgedeki Kürtleri Osmanlı hükümetine karşı ayaklanmaya çağırdıklarını belirtir. Karahisar bölgesi Ermenileri de, Rusların gelişini bekleyerek isyana hazırlanmışlardır. Aynı şekilde Ankara vilayetinde de Türklere karşı saldırılar, seferberliğe uyan Müslüman ailelere tehditler ve benzeri karışıklıklar görülür 6. İngiliz diplomat belgelerinden izlenildiğine göre, 1914 Kasım ayından itibaren Ermeniler Türkiye nin Kuzeydoğusunda ve Güneyinde silahlı çeteler oluşturarak Osmanlı Devleti ne karşı İtilaf cephelerinde savaşa katılmak için gönüllü yazıldılar. İngiltere nin eski Ruster-Don Konsolos Yardımcısı Francis Blyth Kinby tarafından 6 Kasım 1914 tarihinde Dışişleri Bakanına gönderilen bilgi notunda, David Tehermoff adlı Ermeni ile kısa süre önce yapılan bir görüşmede 60.000 gönüllü Ermeni nin Kafkasya cephesinde Ruslarla birlikte Türklere karşı savaş için hazır oldukları ve bu gönüllülerin Rus hükümeti tarafından silahlandırıldığı bilgisinin edinildiği bildirilmektedir 7. Tiflis teki Ermeni Bürosu da Ruslarla beraber Osmanlı Devleti ne karşı ittifakı teyit etmektedir. 30 Kasım 1914 tarihinde yayınladıkları bildiride; Dünyanın dört yanından Ermenilerin Rus ordusu 5 Gaston Gaillard, Türk Ermeni Sorunu, çev. Nuri Bilgin. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk-Ermeni İlişkileri Grubu Yay. İzmir 2003, s. 12-14 6 Gaston Gaillard, a.g.e. s. 12-14 7 UK ARCHIVES FO 371/2116, Emeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 58 7

saflarına katıldığı, Rus bayrağının Çanakkale ve İstanbul boğazlarından dalgalanacağı, Hıristiyan inancından dolayı acı çekmiş olan Türkiye Ermeni halkının Rus koruması altında yeni ve özgür bir yaşama kavuşacağı vurgulanmıştır 8. Çanakkale Savaşları nın başladığı tarihten (özellikle 18 Mart 1915 tarihinden) itibaren Ermeniler, Anadolu da İtilaf güçleriyle eş zamanlı olarak eylemlerini genişlettiler. Van ve çevresinde gerçekleştirdikleri olaylarda sivil halktan pek çok kişiyi öldürdüler. Mahmudiye de Müslümanları toplu olarak katlettiler; camileri ahır haline getirdiler 9. 15 Nisan 1915 te Van, Çatak ve Bitlis te isyan başlattılar 10. Van ve çevresinde memur ve jandarmaları öldürdüler, karakollara ve Türklere ait evlere saldırarak resmi binaları yaktılar. Ruslarla işbirliği yapan Ermeni kuvvetleri, 16/17 Mayıs gecesi Van ın Ruslara teslimini sağladılar. Bu durumu İstanbul daki Almanya Büyükelçisi Wangenheim, Almanya Dışişleri Bakanlığı na şu telgrafla bildirdi: Van vilayetindeki Ermeniler ayaklanmışlar, Müslüman köylere ve kaleye saldırıya geçmişlerdir. Kaledeki Türk garnizonu 300 kayıp vermiş, günlerce devam eden sokak muharebeleri sonunda şehir asilerin eline geçmiştir. 17 Mayıs 1915 te Van Ruslar tarafından işgal edilmiş, Ermeniler düşman tarafına geçmiş ve Müslümanları katletmeye başlamıştır. 80.000 Müslüman Bitlis istikametinde kaçmaktadır 11. Osmanlı Devleti 11 Nisan 1331 (24 Nisan 1915) tarihine kadar, yani seferberlikten dokuz ay sonrasına kadar, Ermeni isyanlarına karşı yalnız mahalli ve özel tedbirler almakla yetindi. Van'ın düşmesi ve Rus ordusunun doğu illeri üzerine yürümesi sıralarında, özellikle öncülük eden Ermeni Gönüllü Alayları tarafından Müslüman halk, merhametsizce yok ediliyordu. Hükümet Ermeni Patrikliğine, Ermeni Milletvekillerine, komite reislerine; vatan savunması için uğraşılırken isyanlara, saldırılara, cinayetlere devam olunduğu takdirde şiddetli tedbirler alacağını bildirdi. Bu tenbihata rağmen Ermeni faaliyeti bütün şiddeti ile sürüyordu. Ermeniler tarafından Van'ın düşürülmesi, Bitlis, Muş, Erzurum, Doğu Beyazit, Zeytun (Süleymanlı), Sivas bölgelerindeki isyanlar ve saldırılar üzerine hükümet orduyu ve milleti 8 UK ARCHIVES FO 371/2484/46942, No. 22083; 30 Kasım 1914 tarihli Horizondan aktarılmıştır. 9 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 60 10 ATBD, Ekim 1985, Sayı 85, Belge 2003, 2005 11 Deutscbiscbes und Armenien, 1914-1918, yay. Johannes Lepsius, Potsdam 1919, s. 65, 46 ve s. 56 nr. Belgelerden nakleden N. Göyünç İstanbul Alman Elçisi Wangenheim in 15 Nisan 1915 tarihli ve 228 nolu raporu, Almanya Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşivi Berlin, 1 A Türkei 183, Armenien Bd. 36, No. 7118, R.14085 8

korumak için harekete geçmek zorunda kaldı. Van isyanının başlaması ve Ermenilerin bağımsız bir devlet kurduklarını ilân etmeleri üzerine 24 Nisan 1915 te vilayetlere ve mutasarrıflıklara (sancaklara) gönderilen bir tamimle Ermeni komitelerinin elebaşlarının tutuklanması istendi 12. İki gün sonra Başkumandanlık da aynı mealde bir tamimi bütün birliklere gönderdi. Söz konusu emirler gereğince çeşitli örgütlere mensup 2345 Ermeni tutuklandı 13. Tutuklananların sıradan Ermeniler değil, isyancıların elebaşları oldukları belirlenmiştir. Savaşta olunmasına rağmen, faaliyetlerine serbestçe devam eden komite merkezleri 26 Nisan'da hükümet tarafından kapatıldı. Eçmiyazin Piskoposu Kevork, ABD devlet başkanı Wilson a gönderdiği telgrafta bu olayı çarpıtarak, Ermenilerin katledildiğini ve ABD den yardım istediğini bildirmiştir. Ermenilerin 24 Nisan ı sözde soykırımı olarak kutlamalarının nedeni de budur. İsyan etmek isteyen Ermenilerin tutuklanarak amaçlarına ulaşmalarının engellenmesi ve Kevork un hayali telgrafıdır. Osmanlı Devleti nin Ermenilere karşı aldığı bu tedbirler, İstanbul da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Askeri Ataşesi Joseph Pomiankowski tarafından şöyle anlatılmaktadır: TEHCİR (MECBURİ İSKÂN) Talat ve Enver Paşa, hemen harp başlar başlamaz, Ermenilerin düşman tarafını tutmaları, bilhassa Osmanlı ordusuna karşı düşmanca girişimlerde bulunmaları halinde şiddetli karşı önlemler alınacağı hususunda kesinlikle uyardı. Buna rağmen Ermeniler, Türklere karşı düşmanca faaliyette bulunmaktan, bilhassa Türk silahlı kuvvetlerine saldırmaktan geri kalmadılar. Başlangıçta çok sayıda Ermeni asker, bazı Ermeni subayları, başlarında bir Ermeni milletvekili olduğu halde kaçıp Rusya ya gittiler. Bunlar, Rus hududunu geçen Ermenilerle birlikte Ermeni gönüllü alaylarına katıldılar. Rusların safında Türk hududunu geçerek Osmanlı ordusunun gerisine, ikmal kuvvetlerine, postalara ve bağımsız birliklere hücum ettiler. Türk hükümeti ve ordusunun ileri gelenleri, Ermenilerin genel bir ayaklanmaya girişecekleri hususunda endişe etmekte haksız değildi. Gerçekten bu isyan Nisan 1915 te Van da patlak verdi. 14 12 OBE, s.6 dan BOA, DH, ŞFR, nr. 52/102. 13 GÜRÜN Kamuran, a.g.e. s. 213 (merhum Kamuran Gürün, bu rakamın sadece İstanbul da yakalanan ele başları olduğu söylemektedir.) 14 POMİANKOWSKİ Joseph, Der Zusammenbruch des Ottomaniscben Reiches. 9

İngiltere nin Osmanlı Devleti ne vazifeli olarak gönderdiği Yüzbaşı Norman da bu konuyla ilgili olarak şunları ifade etmektedir: Türk-Ermeni çatışmasına ait gerçekleri öğrenmenin artık zamanı geldi. Şimdiye kadar karışıklıkları sadece Ermenilerin anlattığı ve İngiliz dostlarının heyecan çığlıklarıyla süslediği şekilleriyle duyduk. Henüz Osmanlıların savunmasını dinlemedik. Katliam, yağma ve kadınlara tecavüz hikâyelerini bıkıncaya kadar duyduk; fakat bunların hiçbiri bir tek Avrupalı görgü şahidi tarafından doğrulanmamıştır. 15 2 Mayıs 1915 tarihinde Başkumandan Vekili Enver Paşa tarafından Dâhiliye Nazırı Talat Paşa ya bir yazı gönderilerek, Van da ve Van Gölü çevresinde Ermeniler tarafından yapılan katliam sonucunda burada bulunan Ermenilerin toplu olarak buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması görüşü dile getirilmiş, isyancı Ermenilerin aileleriyle birlikte Rusya ya veya Anadolu içerisindeki çeşitli yerlere gönderilmesini, bu iki şıktan uygun olanının seçilmesini istemiştir 16. Tehcir kararının ilk işareti sayılan bu yazı ile Enver Paşa, Ermenilerin isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmalarını istiyordu. Ermenileri toplu halde tutmak yerine, küçük üniteler halinde değişik yerlere dağıtılarak isyan etmelerinin önüne geçilmesi plânlanmıştır. Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, durumun ciddiyeti karşısında bütün sorumluluğu üzerine alarak Ermeni tehcirini başlattı. Önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan Ermenilerin harp sahası dışına çıkarılmaları konusunu ele aldı. Bu maksatla 9 Mayıs 1915 tarihinde Erzurum Valisi Tahsin Bey e, Van Valisi Cevdet Bey e ve Bitlis Valisi Mustafa Abdulhalık Bey e şifre emirlerini gönderdi. Bu şifreli emirlerde Talat Paşa, özellikle Van Gölü çevresinde ve Van vilayetince bilinen muayyen mevkilerdeki Ermenilerin isyan ve ihtilal için daimi birer ocak halinde bulunduklarını bildirmektedir. Bunların yoğun şekilde bulundukları yerlerden çıkarılarak güneye doğru sevklerinin kararlaştırıldığını, kararın derhal tatbiki için valilere mümkün olan her türlü yardımın yapılması gerektiğini ve Başkumandanlık Vekâletinden 3 ve 4 üncü Ordu Komutanlarına tebligat yazıldığını, Erinnerungen an der Türkei aus der Zeit des Weltkrieges, Zürich, Leipzig, Wien 1928, s. 159 dan naklen N. Göyünç 15 YÜCEER Saime, Birinci Dünya savaşı ve Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bursa Ermenileri, Ermeni Sorunu ve Bursa Ermenileri, Bursa 2000, s. 70-71 16 HALAÇOĞLU Yusuf, a.g.e. s. 47 10

esasen çok faydalı sonuçlar verecek bu teşebbüsün, Van la birlikte Erzurum un güney kısmı ve Bitlis e bağlı önemli kazalara, bilhassa Muş ve Sason ile Talori civarına da teşmilinin iyi olacağını vurguladı. Ayrıca valilerden, ordu komutanlarıyla işbirliği yaparak derhal uygulamalara geçmelerini de istedi. 17 Talat Paşa, 23 Mayıs 1915 tarihinde 4.üncü Ordu Komutanlığına gönderdiği şifrede de, başka vilayetlere nakledilecek Ermeniler hakkında bilgi vermekte ve boşaltılmasını istediği şu şekilde belirtmekteydi (Bu liste daha sonra genişletilmiştir): 1) Erzurum, Van ve Bitlis Vilayetleri, 2) Halep vilayetinin merkez kazası hariç olmak üzere İskenderun, Beylan (Belen), Cisr-i Şugur ve Antakya kazaları dâhilindeki köy ve kasabalar, 3) Maraş şehir merkezi hariç olmak üzere Maraş sancağı, 4) Adana, Sis (Kozan) ve Mersin şehir merkezleri hariç olmak üzere Adana, Mersin, Kozan ve Cebel-i Bereket sancakları Ermeniler konusunda Dâhiliye Nezareti nin tedbir aldığı bir sırada Rusya, Fransa ve İngiltere hükümetleri 24 Mayıs 1915 tarihinde bir bildiri yayınlayarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu da Ermenilerin öldürüldüklerini yayınladılar. Şimdiye kadar kışkırtarak destek verdikleri Ermenilerin yaptığı katliamları görmezlikten gelerek, olaylardan Osmanlı Hükümetini sorumlu tutacaklarını bildirdiler. 18 Olayın milletlerarası bir hüviyet kazanması üzerine Talat Paşa, tehcirle ilgili sorumluluğu tek başına yüklenemeyeceğini bildirerek bu konuyu bir kanun hükmü haline getirmek ve kabinenin diğer üyelerinin de bu sorumluluğa ortak olması istedi. Sonunda 12 Recep 1333/13 Mayıs 1331 (26 Mayıs 1915) tarih ve 270 numaralı tezkire hazırlanarak Sadaret e gönderildi. 19 Tezkirede Talat Paşa, Osmanlı topraklarında gözü olan dış güçlerin Ermeniler arasına nifak sokarak onları isyana sevk ettiklerini, isyan eden Ermenilerin askerlerin yanı sıra masum halka silahlı saldırıda bulunarak onları katlettiğini, halkın mallarını yağmaladıklarını, askere erzak ve mühimmat nakline engel olduklarını, düşmana erzak temin ettiklerini, Türk birlik ve mevzilerinin yerlerini düşmana bildir- 17 BAYUR Yusuf Hikmet, Türk İnkılâbı Tarihi, III/3, Ankara 1963, s. 38 18 Genelkurmay, nr. I/ı, KLS 44. Dosya 207, F. 2-3 19 HALAÇOĞLU Prof. Dr. Yusuf, a.g.e. III/3, s. 37 11

diklerini, devletin selameti için köklü tedbire ihtiyaç duyulduğunu ve bundan dolayı, harp sahasında olaylar çıkaran Ermenilerin başka bölgelere nakline karar verildiğini ifade etmektedir. Tezkirede ayrıca Ermenilerin nerelere gönderileceği, mali yönden onlara nasıl yardım edileceği, geride bıraktıkları mallarının nasıl korunacağı, can güvenliğinin nasıl sağlanacağı belirtilmektedir. Dâhiliye Nezareti nin bu tezkiresi Sadaret tarafından kaleme alınan 29 Mayıs 1915 tarihli bir tezkire ile meclise gönderildi. Sonunda meclis tarafından 30 Mayıs 1915 tarihinde Ermeni tehciri uygulamasını kabul eden Meclis-i Vükelâ kararı çıkarıldı. 20 27 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa tarafından çıkarılan, 30 Mayıs tarihinde meclis tarafından kararı alınan ve 1 Haziran 1915 tarihinde de Takvim-i Vekâyi de yayınlanarak yürürlüğüne giren tehcirle ilgili geçici kanun şöyledir: Madde: 1 - Seferde ordu, kolordu ve fırka kumandanları, bunların yardımcıları ve bağımsız bölge kumandanları; halk tarafından herhangi bir suretle hükümetin emirlerine ve memleketin savunması güvenliğini korumaya ilişkin uygulamalara karşı koyma, silahla saldırı ve mukavemet görülürse hemen askeri kuvvet ile şiddetli suretle cezalandırmaya ve saldırıyı tamamen yok etmeye yetkili ve mecburidir. Madde: 2 - Ordu ve bağımsız kolordu ve fırka kumandanları, askeri kurallara aykırı olan veya casusluk ve ihanetlerini hissettikleri köy ve kasabalar halkını ayrı ayrı veya topluca diğer yerlere sevk edebilir ve yerleştirebilirler. Madde: 3 - Bu kanun yayın tarihinden itibaren geçerlidir. Madde: 4 - Bu kanunun uygulanmasından Başkumandanlık Vekili ve Harbiye Nazırı sorumludur. Mehmet Reşâd 13 Recep 1333 ve 14 Mayıs 1331 Sadrazam Başkumandanlık Vekili ve Harbiye Nazırı Mehmed Said Enver 21 Bu kanunda; Osmanlı Devleti ne karşı casusluk yapanlar ve hıyanet içinde bulunanlar ayrı ayrı veya toplu olarak savaş alanlarından 20 Meclis-i Vükelâ Mazbatası, Defter nr. 198, Karar sıra no. 163 (Ek-II) 21 Takvim-i Vekâyi, nr. 2189, 18 Recep 1333 ve 19 Mayıs 1331 (1 Haziran 1915) 12

uzak yerlere gönderilmek istenmektedir. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin mallarının tespiti, nakliyatın emniyet içerisinde yapılması ve Ermenilere gittikleri yerde ev ve iş imkânları sağlanması hususlarında bir talimatname yazılması kararlaştırdı 22. Kanundan hemen sonra 14 Haziran 1915 tarihinde Erzurum, Diyarbakır, Elazığ ve Bitlis vilayetlerine gönderilen bir şifreli yazıda, tehcir edilen Ermenilerin yolarda hayatlarının korunması, sevkiyat sırasında firara yeltenenlerle muhafazalarına memur olanlara karşı saldırıda bulunacakların yola getirilmesinin tabii olduğu, ancak buna hiçbir şekilde halkın karıştırılmaması ve Ermenilerle Müslümanlar arasında öldürmeye yol açacak ve aynı zamanda dışarıya karşı pek çirkin görünecek olayların çıkmasına kesinlikle fırsat verilmemesi istenmişti. Yeni iskân sahalarına dağıtılacak olan Ermeniler Konya, Cizre, Diyarbakır, Birecik ve Halep gibi belirli merkezlerde toplanmıştır. Kayseri ve Samsun dan gönderilenler Malatya üzerinden, Sivas, Elazığ, Erzurum ve havalisinden gönderilenler Diyarbakır-Cizre yolundan Musul a, Urfa dan Nusaybin yoluyla gidenler, (Arap kabileleriyle diğer aşiretlerin saldırılarından korunmak üzere) Siverek yoluyla, Batı Anadolu dan gönderilen kafileler ise Kütahya-Karahisar-Konya-Karaman-Tarsus üzerinden Kars-ı Maraş-Pazarcık yoluyla Zor sancağına, sevk edilmişlerdir 23. Bütün bu güzergâhların seçiminde tren yollarıyla nehir nakliye araçlarının bulunduğu yerler tercih edilmiştir. Osmanlı Hükümeti savaş şartlarına rağmen, sevkiyatın bir düzen içerisinde yürümesine ve kafilelerin herhangi bir zarara uğramamasına itina göstermiş, bunun için elindeki bütün imkânları zorlamıştır. Bu sevkıyat esnasında görülen en büyük zorluk, vasıta sıkıntısı olmuştur. Gerek savaş nedeniyle sürekli cephelere mühimmat taşınması ve gerekse hasat mevsimi olması, araba ve hayvanlara duyulan ihtiyaç yüzünden kafilelerin zorluk çektiği görülmüştür. Bütün bu zor şartlara rağmen Osmanlı Hükümeti, tehcire tabi tutulan Ermenileri büyük bir intizam içerisinde yeni yerleşim alanlarına sevk etmiştir. Amerika nın Mersin Konsolosu Edward Natan, 30 Ağustos 1915 tarihinde Büyükelçi Hanry Morgenthau ya gönderdiği raporda bu durumu açıkça belirtmektedir. Raporda, Tarsus tan Adana ya kadar bütün hat güzergâhının Ermenilerle dolu olduğunu ve 22 OBE, s. 30-32 23 ŞFR. nr. 54-A/157; nr. 56/280; nr. 56/387 ŞFR. nr. 56/278; nr. 56/280; nr. 56/308 13

Adana dan itibaren bilet alarak trenle seyahat ettiklerini, kalabalık yüzünden sefalet ve çektikleri zahmete rağmen hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare etmekte olduğunu, şiddete ve intizamsızlığa yer vermediğini, göçmenlere yeterli kadar bilet sağlandığını, muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu belirtmiştir 24. Tehcirde en önemli problem, sevkiyatın kısa sürede tamamlanması zorunluluğu ve savaşın getirdiği olumsuz şartlardı. Bu durum, kafilelerin emniyetini ve onlara sağlanan iaşe yardımını güçleştirmekteydi. Bu nedenle gerek yollarda ve gerekse ara sıra rastlanılan salgın hastalıklar yüzünden yaklaşık olarak 25-30 bin civarında Ermeni nin öldüğü tahmin edilmektedir 25. 8 Z 1333 (17 Ekim 1915) tarihli belgede, Hama da bulunan kafilede her gün tifo ve dizanteriden 70-80 kişinin öldüğü ve derhal tedbir alınması hususunda emir verildiği görülmektedir 26. Ayrıca kafilelerden bazılarına Arap aşiretlerinin, özellikle Halep-Zor arasında yaptıkları saldırılar sonunda bazı Ermenilerin öldürüldüğü tespit edilmiştir. Halep e bir saat mesafede Meskene ye kadar olan yollarda Urban ın gasp için yaptığı saldırılar sonucu iki bine yakın Ermeni nin öldürüldüğü, Diyarbakır dan Zor a, Suruç tan Menbiç yoluyla Halep e sevkedilen Ermenilerden de iki bin kadarının yine Urban aşiretlerinin saldırılarına maruz kalarak soyuldukları görülmektedir 27. Erzurum-Erzincan arasında 500 kadar Ermeni nin bölge halkının saldırısı sonucunda öldüğü, Dersim bölgesinde Dersin eşkıyasının saldırısı sonucunda, Erzurum dan sevk edilen kafilenin yolunun kesildiği ve katledildikleri Erzurum valiliğinin yazısından anlaşılmaktadır 28. Bu bilgiler doğrultusunda, 1915 yılındaki tehcir sırasında toplam olarak 8-10 bin arasında Ermeni nin eşkıya saldırıları sonucunda öldürüldüğü görülmektedir. Bu rakamlar, Osmanlı belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu rakamların üzerinde söylenen rakamlar tamamen Er- 24 DH.EUM. 2. Şube, nr. 2D/13 25 Mesela Trabzon, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis vilayetleriyle Maraş ve Canik mutasarrıflıklarına gönderilen 26 Temmuz 1915 tarihli şifreli telgrafta, savaşın başlangıcından beri hastalık ve isyan sebebiyle ne kadar Ermeni nin telef olduğunun bildirilmesi istenmiştir (ŞFR. Nr. 54-A/112). HALAÇOĞLU Prof. Dr. Yusuf, a.g.e. s. 59 26 ŞFR. Nr. 57/51 (Ek-VIII); nr. 57/71 (Ek-IX). 27 ŞFR. Nr. 59/244 ŞFR. Nr. 56/149; 55-A/73; nr. 54-A/248 28 HALAÇOĞLU Prof. Dr. Yusuf, a.g.e. s. 60 14

meni destekçilerinin uydurmasıdır. Hele milyonlarla ifade etmek tamamen tarihi bir hatadır. TEHCİRLE İLGİLİ GELİŞMELER İstanbul daki Alman Büyükelçi Vekili Neurath, 26 Haziran 1915 tarihli raporunda tehcirle ilgili görüşünü şöyle belirtmektedir: Türk hükümeti, Doğu Anadolu daki Ermeni halkını, yoğun olduğu eyaletlerde isyan çıkarmalarını engellemek için askeri nedenlerden dolayı sürgün etmiştir 29 Ermenilerin o zamana kadar yürüttükleri faaliyetler ve kendi ülkelerine karşı olan dış güçlerle işbirliği yapmaları, tehcir kararını mecbur kılmıştır 30. Tehcir sonrası batı basını her zaman olduğu gibi yine feryatlar koparmaya başlamış, olayları olduğundan farklı göstererek Osmanlı Hükümeti ve Türk milleti haksız olarak itham edilmiştir. Amerika, Rusya, İngiltere gibi devletler ile batılı devletlerin basını olayları hiç araştırmadan, incelemeden tamamen taraflı ve kasıtlı olarak aleyhimize kullanmışlardır. Yukarıda belirttiğim Amerika nın Mersin Konsolosu Edward Natan ın İstanbul daki Amerika Büyükelçisi Hanry Morgenthau ya gönderdiği rapor, büyükelçi tarafından tamamen ters şekilde ülkesine bildirilmiştir. Bu büyükelçinin taraflı, yanlış, asılsız ve kasıtlı olarak Amerika ya gönderdiği raporlar, Amerika basını tarafından Türkler aleyhine kullanılmıştır. ABD Başkanı Wilson un, Amerika nın savaşa katılımını meşrulaştıracak ve bunu için kamuoyu oluşturacak bir takım olayların bulunması talimatı (günümüzde Irak ta olduğu gibi) doğrultusunda, o sırada Osmanlı nezdinde Büyükelçi olan Henry Morgenthau Ermeni tehciri meselesini ele almıştır. Morgenthau, ezilmekte ve yok edilmekte olan mazlum bir Hıristiyan millet olarak değerlendirdiği Ermenilerle ilgili gelişmeleri ve Ermenilerin zorunlu göçü sırasında meydana gelen bazı ölüm olaylarını, çok başarılı bir katliam propagandasına dönüştürmüştür. Morgenthau nun esas raporlarıyla açık çelişkiler taşıyan bir senaryo, Büyükelçinin danışmanı ve tercümanı olan Türk Ermenisi Arshag K. Schmavonian, gazeteci Burton J. Hendrick ve Amerika Dışişleri Bakanı Robert Lansing tarafından hazırlanmış ve Am- 29 İstanbul Alman Büyükelçi Vekili Neurath ın 29 Haziran 1915 tarihli raporu, Alman Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşiv, Berlin, 1 A Türkei 183, Armenien Bd. 37, No. 7122, R. 14086, No. 3898 30 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s.67 15

bassadormorgenthau s Story adıyla 1918 yılında New York ta yayınlanmıştır. Bu propaganda kervanına büyük çapta bilgileri yine Morgenthau dan alan Lord James Bryce, olaylara uzak olan Alman Protestan papazı Johannes Lepsius ve o sıralarda genç bir tarihçi olan Arnold Toynbee de katılmıştır. Kamuoyu oluşturmada önemli bir rol oynayacak olan Arnold Toynbee, İngiliz Dışişleri Bakanlığı Savaş Propaganda Bürosu nda görevlendirilmiş ve Türkiye aleyhindeki savaş kampanyasında ön sıralarda yer almıştır. Hazırladığı propaganda kitapçıklarında Osmanlı ülkesinde bulunduğu iddia edilen 1.800.000 Ermeni den 1.5 milyonuna yakınının katledildiği tezini ilk olarak o ortaya atmıştır 31. Bu türden propaganda yayınları daha sonraki yıllarda ciddi başvuru kaynakları hüviyetinde işlem görmüştür 32. Robert Farrer Zeidner, 1957 Haziran ayında Beyrut ta ünlü tarihçi Arnold Toynbee e kendi imzasıyla yayınlanan, The Armenian Atrocities (London, Hodder and Stoughton, 1915) Turkey: A Past and A Future (New York, Geo. H. Doran, 1917) ile The Treatment of the Armenians in the Ottoman Empire 1915-16 (London, HMSO, 1916) adlı kitapları hakkındaki görüşünü sorduğunda Toynbee nin büyük bir mahcubiyetle, bu erken dönem çalışmaların tümüyle birer savaş propagandası olduğunu ifade ettiğini ve bundan büyük bir üzüntü duyduğunu bildirmektedir 33. TEHCİRLE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALAR Tehcir kanununun uygulanması sonunda Ermeniler çılgına döndüler. İsyan ve katliamlar yoluyla emellerine ulaşmaya tehcir engel olmuştu. Bunu bir türlü hazmedemiyorlardı. Yaralı yılan gibi saldırmaya başladılar. Gerçeklerle hiçbir alakası olmayan yalan fikirler ortaya atılmaya başlandı. Batıda sürekli propagandalar yaparak inanılması imkansız rakamlar ortaya attılar. Ermeni iddialarını araştırmak için Amerika ve İngiltere konuyu araştırmaya başladılar. İngilizler İstanbul u işgal ettikten sonra konsolosluklarında ve elçiliklerinde çalışanları seferber ederek ciddi 31 Armenian Atrocities: Murder of Nation, London 1915 32 Ermeniler; sürgün ve Göç, a.g.e. s. 68-69 33 Robert Farrer Zeidner, The Tricolor over the Taurus The Frencb in Cilicia and Vicinity, 1918-1922, (A Phd Dissertation at the University of Utah, 1991) s. 112, dn, 75. 16

bir araştırmaya başladı. İngiltere den uzman kişiler getirdiler. Ayrıca İstanbul daki Rum ve Ermenilerden bilirkişi ve tercümanlar tutarak gece gündüz bütün güçleriyle çalıştılar. Tehcirle ilgili bütün belgelere el koydular. Bu da yetmemiş gibi canlı tanıkları toplayarak aylarca sorguladılar. Zaten bütün devlet dairelerini işgal etmişlerdi. Osmanlı Devleti ni savaş suçlusu olarak sanık sandalyesine oturtmak için çok büyük çabalar harcadılar. Sonuçta Osmanlı Devleti ni suçlayacak hiçbir delil bulamadılar. Bu yetmiyormuş gibi, savaş sırasında görev almış üst dereceli asker, sivil, toplam 144 Türk ü tutuklayarak Malta adasına sürdüler. Bu kişileri Malta da aylarca sorgulamalarına rağmen bir sonuç elde edemediler. Kendileri gibi bölgede araştırma yapmakta olan Amerikalılardan yardım istediler. Amerika, birinci dünya savaşı sırasında elçilikleri, konsoloslukları ve Amerika nın ülkemizde kurduğu okullardaki misyonerleri, Tümgeneral James G. Harbord aracılığıyla ciddi araştırmalar yapmıştı. Amerika Birleşik Devletleri bölgede, olayla ilgili uzun bir araştırma yapmalarına rağmen bir kanıt bulamamış, durumu üzülerek İngiliz temsilcilerine bildirmiştir 34. SÜRGÜN EDİLENLER Near East Relief isimli yardım kuruluşunun sürgün edilen Ermeniler hakkında verdiği sayılar kesin olmamakla birlikte Osmanlı kaynaklarını desteklemektedir. Ayrıca, Amerikan Halep Konsolosunun verdiği bilgiler de dikkate değerdir. Bu kaynaklar sürgün edilen Ermeni nüfusunu 480-800 bin arasında göstermektedir. Near East Relief ten Dr. J.K. Marden, 9 Temmuz 1916 tarihli yazısında, sürgünlerle ilgili olarak, İstanbul dan alınan iyi haberlere göre 600-800 bin Ermeni evlerinden çıkarılıp sürgün edildiler demektedir ki 35, bu açıklama, Ermeni Protestanlarının vekili Zenop Bezciyan la da uyuşmaktadır 36. Birçok yabancı elçilik ve kuruluşlar, olaylardan habersiz, olay yerlerine gitmedikleri halde masa başlarında, kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda düzmece katliam senaryoları yazarken, bazı sağ duyulu konsoloslar ve gazeteler olayları yerinde araştırarak sağlıklı 34 SÜSLÜ Doç. Dr. Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayları, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Yayın No: 5, Ankara 1990, s. 145 35 US ARCHIVES NARA 867.4016/292 36 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 69 17

raporlar göndermişlerdir. 25 Kasım 1915 te Konya dan W. Peet e Wilfred M. Post tan gelen bir mektupta 37, Demiryolu çalışanlarının bildirdiğine ve başka kaynaklara göre Pozantı dan 500.000 sürgün geçiş yaptı denilmektedir. Bizzat sevkiyat güzergâhında görev yapan ve tehcir hareketini yernde izleyen Amerika nın Mersin Konsolosu Edwart I. Nathan, 11 Eylül 1915 tarihli raporunda ve 20 Eylül 1915 tarihli Büyükelçi Morgenthau ya gönderdiği raporunda, Ermeni naklinden bahsederken Suriye deki kampları ziyaret ettiğini, bazı duyumlar üzerine bizzat olay mahallinde incelemeler yaptığını, iddia edildiği gibi göç eden Ermenilerin katledilmediğini, yerlerine ulaştıklarını bildirmektedir 38. 29 Eylül 1915 tarihli raporunda tehcir edilen Ermenilerden 1 milyon kişinin yok edildiğini savunan Amerika nın Halep Konsolosu Jackson, 8 Şubat 1916 tarihli bir raporunda tehcir bölgesinde 500.000 civarında sürgün Ermeni bulunduğunu yazmaktadır. Aynı kişi, 3 Şubat tarihi itibariyle derlediği sürgün edilenler listesinde tam olarak 486 bin Ermeni den söz etmektedir 39. Jackson un verdiği bu bilgiler, Osmanlı kaynaklarında tehcir edildiği belirtilen 450 bin rakamı ile uygunluk göstermektedir. Jackson, 29 Eylül 1915 tarihinde düzenlediği raporuna, 8 Şubat 1916 ve 3 Şubat 1917 tarihlerindeki raporlarıyla tamamen ters düşmektedir. İlk raporunda iddia ettiği gibi sürülen Ermeni sayısı 1 milyonu aşkın değil, yaklaşık olarak 450-500 bin civarındadır. 1917 yılında sürgün yerlerinde 485.000 Ermeni ye yardım yapıldığına göre, sürülen toplam Ermeni sayısı 500 bine yakın ve nerdeyse tamamı sürgün yerine ulaşmış durumdadır. Bu durum, sürgün sırasında bir katliamın olmadığını açık olarak göstermektedir 40. Yine Alman-Ermeni cemaati başkanı Stier ismiyle 2 Ağustos 1916 yılında yayınlanan el ilânın da, yaklaşık 600.000 Ermeni nin Mezopotamya çölünde açlık ve sefalet içerisinde yaşadığını ve bunun için yardım talep edildiğini bildirmektedir 41. Stier in bu ilânıyla, tehcir edilen Ermenilerin herhangi bir katliama uğramadıklarını, göç yerle- 37 US ARCHIVES NARA 867.4016/251. 38 Mersin Konsolosunun raporları için bkz. Ermeniler; Sürgün ve Göç, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2004 39 US ARCHIVES NARA 867.48/271: Ek 310 Krş. Sarafian, I, s. 112-113 40 Ermeniler; sürgün ve Göç, a.g.e. s. 71, 75 41 Der Vorstand Stier in Marburg dan 2 Ağustos 1916 tarihli yazısı, 1 A armenian Türkei 183, R. 14093, Bd. 44, f. Bd. 45 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 88 18

rine ulaştıklarını göstermektedir. Bu belgeler ışığında tehcir edilen Ermenilerin yollarda katledildiğini dile getirmek, hem gerçek tarihe ihanet, hem de hayalperestlikten başka bir şey değildir. TEHCİRLE İLGİLİ HATIRA VE GÖRÜŞLER 1 - Cemal Paşa'nın Görüşleri Cemal Paşa Ermeni Tehciri sırasında Filistin Cephesinde bulunduğunu belirterek bundan haberi olmadığını açıkladıktan sonra: "Yalnız şurasına kesin bir imanla inanıyorum ki, Ermeniler Kafkas Ordumuzun gerilerini tehlikeye sokacak ve ordunun tamamıyla bozulmasına yol açacak teşebbüslerden geri kalmamışlardır. O derecede ki bütün Osmanlı vatanını tehlikeye koyacak ve Anadolu'nun hepsinin Ruslar tarafından işgaliyle sonuçlanacak bir umumi felakete imkân vermekten ise, Ermeni milletini zarar yapamayacak bir bölgeye naklini arkadaşlarım uygun görmüş olacaklardır." dedikten sonra devamla: "Bu Türklerle Ermeniler arasında 60-70 yıldan beri süre gelen sürtüşmenin bir sonucudur. Asırlardan beri bir arada yaşayan bu milletleri birbirine düşman eden Moskof siyasetinin Allah belasını versin. Gerçek olmasa bile Osmanlı Hükümetinin Doğu Anadolu vilayetlerinden bir buçuk milyon kadar Ermeni yi katletmiş olduğu ve bunlardan 600.000 kadarını yollarda öldürmüş veya açlık ve sefaletten ölmüş olduklarını kabul edelim (oysa o tarihlerde sözü geçen yerlerde yaşayan Ermenilerin nüfusu bir buçuk milyon değildi). Fakat Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis vilayetlerinin Ruslar tarafından istilası sonrasında oralarda oturan Türklerden acaba ne kadarı Ermeniler tarafından barbarca cinayetlerle öldürüldüklerinin ve ne kadarının hicret sırasında telef olduğunu bilen var mı? İşte biz haber verelim ki, bu yüzden ölen Türkler muhakkak bir buçuk milyonu geçer. Ermeni ölümünden Türkler sorumlu oluyorlar da, Türk katliamından ve genel sefaletinden Ermeniler niçin sorumlu olmuyorlar? Yoksa Türkün değeri politikacıların gözünde olduğu gibi insanlık aleminde de sinekler derecesinde midir?" 42 42 GAZİGİRAY A. Alper, Osmanlılardan Günümüze Kadar Vesikalarla Ermeni Terörünün Kaynakları, Gözen Kitabevi, İstanbul 1982, s. 345-347 SERDAR M. Törehan, Bitlis te Ermeniler ve Ermeni Mezalimi, Bitlis M.Y.Okulu, Bitlis 1996 SERDAR M. Törehan, Bitlis in İşgali ve Kurtuluşu, Bitlis 1995 19

2 - Talat Paşa'nın Görüş Ve Hatıraları 1921 yılında Berlin'de bir Ermeni komitecisi tarafından arkadan kurşunlanarak katledilmiş olan Talat Paşa, Ermeni Tehciri meselesi hakkında şunları söylemektedir: "Umumi karargâhta Ermenilerin Tehciri hakkında bir kanun hazırlanarak vekiller heyetine arz edildi. Jandarmalar tamamen, polisler ise kısmen ordu hizmetine alınmış ve yerlerine milisler konmuştu. Ben geleceği düşünerek bu kanunun uygulanmamasında ısrar ettim, yürürlüğe girmesini de geciktirdim. Bir zaman sonra Van; Ruslar, daha doğrusu Ermeni gönüllü çeteleri tarafından işgal edildi. Bu çetelerin Taşnak Komitesinin Osmanlı Meclisinde Mebus bulunan Pastırmacıyan ve Papazyan'ın emri altında oldukları sonradan öğrenildi. Canlarını kurtarmayı başar-mış olan kimselerin ifadelerinden; Van'ın işgali sırasında kaçamamış olan Müslümanların öldürüldükleri, kadınların şerefleriyle oynandığı ve birçok genç, evli kadın ve kızların evlerde toplanarak ve bu evlere umumhane gözüyle bakıldığı anlaşıldı. Olaydan kaçan binlerce kadın, erkek ve çocuktan ibaret olup, silahları bulunmayan halk üzerine Ermeniler tarafından makineli tüfek ateşi açılmıştır. Van'daki bu olayları içerideki olaylar takip etmiştir. Birliklerine katılmak üzere gönderilen bazı tek askerler bu çeteler tarafından öldürülmüştür. Komutanlar tarafından umumi karargaha gönderilen raporlardan anlaşıldığına göre Müslümanlara karşı şehirlerde, köylerde ve yollarda yapılan katliam ve taarruzlar Rus cephesinde o bölge halkından teşkil olunan askerler üzerinde çok kötü tesirler bırakmıştır. Ordu idaresi yeniden Tehcir Kanununun uygulanmasında ısrar etti. Ben tekrar kabulü aleyhinde bulundum. Birkaç defa çok acı durumlar bana göstermişti ki, Hıristiyanların Müslümanlara yaptıkları zulümler Avrupa'da büyük bir hoşgörü ve sessizce karşılandığı halde, Müslümanların en ufak bir hareketi haddinden fazla büyütülüyordu. Bu sebeple Rusların bu savaşta Ermenilerin yanı başında bulunması yüzünden çıkacak karışıklıkların bizim aleyhimize sömürüleceğini önceden biliyordum. Bu müzakereler sırasında arkadaşlarımdan bazıları beni hissizlik ve vatana sadakatsizlikle suçlayacak kadar ileri gittiler. Gerçekten ordu son derece tehlikeli bir durumda bulunuyordu. 20

Ordunun bu hususta bir kanun çıkmadan önce gerekli tedbirleri alması imkânı vardı. Bu bakımdan kanunu daha fazla uzatmakta fayda yoktu. Bu kanun Ordu ve Kolordu Komutanlarına isyan eden halkı tek tek veya toplu olarak başka bölgelere sevk etmek yetkisini veriyordu. Savaş yüzünden memleketin her tarafında sıkıyönetim ilân edilmiş olduğundan, sivil idare de askerin elinde bulunuyordu. Tehcire önce Erzurum'da başlandı. Rusların Van, Bitlis, Muş ve Erzurum'u işgalleri sırasında yapılan ve bizzat Ruslar tarafından itiraf olunan zulüm ve cinayetler o derece vahşice yapılmıştır ki, Müslümanlar artık evlerinde kalmaya cesaret edemeyerek aç ve çıplak göçe mecbur olmuşlardır. Böylece Hicret eden Müslümanlardan 600 bin kişi ölmüştür. Ermeni komitecileri tarafından kendi programları lehine sürdürdükleri ve bütün sorumluluğu hükümete yüklemek isteyen Ermeni meselesi açıkladığım biçimde olmuştur. Tarafsız bir mahkeme kurulduğu takdirde bu olayları müdafaa etmiş olmaksızın bir gerçek olarak iddia edebilirim ki, olaylara bizzat Ermenilerin sebep oldukları meydana çıkmıştır." 43 Talat Paşa bir diğer hatıratında ise şunları söylemektedir: Eğer mecburi tehcir yapılmasaydı vatana fiili ihanetten bütün Ermenilerin Divan-ı Harp önünde idamına karar verilirdi. Çünkü vatanı; düşmanlarımızla el ele vererek istilâ ve işgal için ellerinden gelen kötülüğü, hem de vatandaş olmanın hüviyeti içerisinde işliyorlardı. Bir kısmı, iradesinin dışında yapılmış olsa da cürüm cürümdü. Vatan varlığı insafsızca ve ahlâksızca tahrip ediliyordu. Kanlı bir hayal uğruna, asırların nimet ve şefkâtini inkâr etmişlerdi. Onları, harp sahasının mümkün olduğunca haricine almak, bizim için en güç ve zor, fakat en insani hizmet oldu. Bunun yerine getirilmesi sırasında hadiseler olmamış mıdır? Elbette olmuştur. Fakat bunun sebebi de yine Ermeni komitecileri idi. Namus ve haysiyetleri taarruza uğramış olanlardan hayatta kalanlar hiçbir ahlâki sebep olmadan işlenmiş bu korkunç cinayetlerin hain ve vefasız suçlularına rastladıklarında, devlet korumasını aşarak hesap sormuş olabilirler. Çok açık ve kat i söylüyorum: Bu yapılana karşılık verme rakamlara, olaylara, neticelere göre %1 dahi değildir 44. 43 GAZİGİRAY A. Alper, a.g.e. s. 352-354, 358-359 44 KUTAY Cemal, Talat Paşa nın Gurbet Hatıraları, İstanbul 1983, Cilt III. s. 1202 SERDAR M. Törehan, Bitlis te Ermeni Mezalimi, Bitlis Valiliği, Yayın No 9, Bitlis 2002, s. 44 21

Avrupa devletleri Tehcir kararından ötürü Osmanlı Hükümetini kınarken, Avrupalı ve diğer bazı araştırmacılar Ermenilerin Tehcirden önce isyana kalkıştıklarını ve Osmanlı Hükümetinin Tehcir kararını isyandan sonra aldığını bildirmektedirler. Leo, isyanların sürgünden önce Ermeniler tarafından çıkarılmış olduğunu ispatlamak için şöyle diyor: 45 "Muş'ta ve ovada 7.000 Ermeni silahlandırılmıştır. Bunlar çeşitli köylere dağılmışlardır. Birçokları Türklere askerlik etmemek için kaçmışlardır. Sason ne asker vermiş, ne de başka bir şey. Hatta bu gayeyle gönderilmiş olan memurları da öldürmüşlerdir. Rus ordusu yaklaşınca Muş bölgesinde hazırlanmış Ermeni gençliği isyan bayrağını kaldıracaklardır." Haziran sonunda Fırat kesiminde, Muş kuzeyinde savaşan Cevap Paşa kumandasındaki Türk Kolordusu uğradıkları yenilgi yüzünden bozulmuştu. Bu hareket sebebiyle Rus bildirisinde: "Muş'ta daha doğrusu çevresinde Ermeni isyanı hala bütün şiddet ve çoğunluğuyla sürmektedir. Bitlis bölgesinde de aynı Ermeni isyanı şiddetle devam etmektedir." denilmişti. Bu isyan, Rus askerleri için Muş ve Sason'daki faaliyeti idare eden Rupen'i (paşa adı da takılmış ünlü Taşnak komitecisi) ve bunun faaliyetlerini Kafkas Ordusunun ovadaki kumandanına göstermek içindi. Rupen ıssız, harap Muş Ovası'ndan sağ salim çıkınca Horizon Gazetesi büyük puntolarla şu telgrafı yayınlamıştı: "Rupen ve Vahan otuz arkadaşı ile buraya geldiler. Kendileri Sason'da 30.000 Ermeni asinin kaldığını, bunların bir ay daha dayanabileceklerini ve kendilerini kurtarmanın mümkün olacağını söylüyorlar." Daha sonra Rupen Moskova'ya giderek orada bir bildiri okumuş, bildiride Muş ve Sason hareketlerinin isyan olduğunu belirtmiştir. Ermeni yazarı Vaspuragan: "Muş ve Bitlis isyanlarını, buraların savaş alanları olduğunu söyleyerek açıklamak mümkündür. Fakat Şebinkarahisar ve Zeytun (Maraş) gibi uzak yerlerdeki isyanları nasıl 45 URAS Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1976. s. 617 22

anlamalı? Buralardaki sayıları az Ermeniler, hükümete karşı silah kaldırmak için ne gibi bir umuda dayanıyorlardı? Yalnız şurası hatırlanmalıdır ki, buralardaki isyanları yönetenler, Hınçaklılardı. Şu halde durum derhal anlaşılıyor. Sebep; Taşnaklarla yarışmaktı. Bunları biz çok gördük. İki isyan da bastırıldı. İsyana alışmış olan Zeytun, bu sefer şiddetle cezalandırıldı. Alkışlar için Şebinkarahisar yetmişti. Bunların isyanları özel eserler, büyük gazete yazıları ile övüldü." diyor. 46 TEHCİR VE GÖÇ 1899-1914 yılları arasında sadece Amerika ya 41.827 si erkek olmak üzere toplam 51.950 Ermeni Osmanlı topraklarından göç etmiştir 47. Amerikalı misyoner Rev. Harold Buxton, Boston daki genel merkezlerine yazdığı bir mektuba göre Mayıs ayından 27 Ekim 1915 tarihine kadar 250.000 Ermeni nin Türkiye den Kafkasya ya kaçtığını belirtmiştir 48. 18 Ekim 1915 tarihli The Independent gazetesinde The Assassination of a Race, The Hopes and the Threatened Fate of the Armenians başlıklı imzasız bir yazıda ise, Rusya da 300.000, İran da da bunun yarısından fazlası kadar Ermeni göçmeninin bulunduğu bildirilmiştir 49. Hovannisian a göre 1918 sonu itibarıyla 350.000 i Erivan civarında olmak üzere, Ermenistan da yaklaşık olarak 500.000 göçmen bulunmaktadır. Bu rakamlara Zangezur, Karabağ, Gürcistan ile Kuzey Kafkasya daki ve Rusya steplerinde geçici olarak yaşayan binlerce göçmenin dâhil olmadığı da kaydedilmektedir 50. Nitekim Paris görüşmeleri sırasında 26 Şubat 1919 günü konuşan Ermenistan Cumhuriyeti temsilcisi Aharonian, 1919 Şubatı itibariyle Kafkasya da Türkiye den mülteci olarak bulunan 400 bin veya 500 bin Ermeni olduğu şeklinde beyanatta bulunmuştur 51. 46 URAS Esat, a.g.e. s. 618 47 Annual Report of the Commissioner General of Immigration to the Secretary of Labor, Government Printing Office, beginning 1895-1932 48 ABCFM, ABC 16.9.5, Central Turkey Mission, vol. 23, No. 74 49 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 90 UK ARCHIVES FO 371/2488, No. 200063; Konsolos P. Stevens ten Dışişlerine, 13 Kasım 1915, Batum. 50 Ermeniler; Sürgün ve Göç, a.g.e. s. 92 51 UK ARCHIVES, FO 608/154 23