Suriye ve Lübnan ın Dış Politikalarını Etkileyen Faktörler

Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Devrim Öncesinde Yemen

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

Kerkük, Telafer, Kerkük...

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Ortadoğu da Devam Eden Dönüşüm Bağlamında

Türkiye nin Güvenlik Stratejileri Çerçevesinde Irak ve Suriye

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

ULUSLARARASI SURİYE SEMPOZYUMU TARİH, SİYASET VE DIŞ POLİTİKA NİSAN ANKARA. Prof. Dr. H. Mustafa Eravcı-Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE


Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

Proje Koordinatörü. Talha Köse. Katkıda bulunan. Selin Bölme. Proje Asistanları. Ahmet Selim Tekelioğlu. Ümare Yazar

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Mısır ve Ürdün ün Dış Politikalarını Şekillendiren Unsurlar

KİTAP İNCELEMESİ Suriye Baas Partisi: Kökenleri, Dönüşümü, İzlediği İç ve Dış Politika ( )

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Suriyeli Mültecilerin Geleceği ve Türkiye ye Etkileri

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı?

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Irak taki Gelişmeler ve Türkiye (II) Irak ta Bugünkü Durum

HAZIRLAYAN GAZİANTEP SANAYİ ODASI TİCARET DAİRESİ EKİM

3. ULUSLARARASI ORTA DOĞU KONGRESİ


Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ABD Seçimleri ve Sonrası. Mümin Bumin SEZEN Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) ABD Masası Direktörü

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

5. İİT ÜYESİ ÜLKELER DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

Amerikan Stratejik Yazımından...

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

İran neden 'milis güçlere' fon sağlıyor? (Birinci Bölüm)

Türkiye-Rusya Krizinin Geleceği Üzerine Bir Değerlendirme

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İ Ç İ N D E K İ L E R

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BEŞAR ESAD DÖNEMİ, SONUÇ GİRİŞ

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Mezhepçi-siyasal İslamcı dış politikanın faturası ekonomiye AKP, MISIR I DA KAYBETTİRİYOR

OLGUN AKBULUT ANAYASAL DİNSEL ÇOĞULCULUK

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Dış Politika Analizi (IR310) Ders Detayları

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

Türkiye nin Anayasa Yapımı Süreci

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

İran Nereye Doğru Gidiyor?

Avrupa da Yerelleşen İslam

Arap Baharı nın İran-Suudi Arabistan İlişkileri Üzerindeki Etkisi

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Asker-İhvan-Devrim üçgeninde Filistin ve Türkiye dayanışma hareketi

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

Yaşar ONAY* Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

RAPOR. seta SURİYE DE İKTİDAR MÜCADELESİ: BAAS REJİMİ, TOPLUMSAL TALEPLER VE ULUSLARARASI TOPLUM MUHİTTİN ATAMAN SURİYE DE İKTİDAR MÜCADELESİ

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İktisat Tarihi

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

ACR Group. NEDEN? neden?

RİSKLER VE FIRSATLAR KAVŞAĞINDA IRAK'IN GELECEĞİ VE TÜRKİYE

Araştırma Notu 15/179

09 15 Eylül 2013 SAYI: 3

FİLİSTİN DEKİ UZLAŞI GÖRÜŞMELERİ: ÖNCEKİLERDEN FARKLI OLACAK MI?

PYD, PKK nin Suriye kolu olarak da biliniyor.

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Transkript:

Suriye, tarihsel açıdan çok farklı toplumsal ve dini güçlerin/akımların kesişim noktasında yer almasından ötürü, dini açıdan oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Ancak yine de ülke nüfusunun yüzde 90 ı Arapça konuşmaktadır. Suriye ve Lübnan ın Dış Politikalarını Etkileyen Faktörler The Factors Affecting Foreign Policies of Syria and Lebanon Ertan EFEGİL Abstract Syrian foreign policy is under the effect of the factors that influence the foreign policymaking in other Middle Eastern states. Especially historical legacy, policies of imperialist powers in the past, its geostrategic and geocultural characteristics have an impact upon the Syrian foreign policy. But due to the fact that Israel, Iraq and Turkey are Syria s neighbors and it is very close to the regional conflicts, the Syrian elites have formulated the foreign policy based upon the security concerns and threat evaluations. Syria has used the Pan-Arab concerns as an instrument for its own national interests. Ethnic and social divisions are meant for the Syrian authorities as internal instabilities and problematic foreign policy. Its economic weakness and security difficulties enforce it to have close strategic relations with the great powers. Lastly Syria has an authoritarian regime and it is under the strict rule of the President. The situation in Lebanon is much more problematic. Lebanon has very complex ethnic and social structures. This situation has negatively affected its domestic politics and foreign policy in a radical way. Keywords: Syria, Lebanon, National Attributes, Foreign Policy, Pan-Arab feelings, Islam

- Özet Suriye dış politikası, diğer Ortadoğu ülkelerindeki dış politikayı etkileyen faktörlerin etkisi altındadır. Özellikle tarihi miras, geçmişteki emperyalist güçlerin politikaları, jeostratejik ve jeokültürel özellikleri Suriye dış politikasını etkilemektedir. Ancak İsrail, Irak ve Türkiye Suriye nin komşuları oldukları için ve bölgesel çatışmalara da çok yakın bir konumda bulundukları için Suriye deki elit kesim güvenlik endişeleri ve tehdit değerlendirmelerine dayalı bir dış politika geliştirmektedir. Suriye, Pan-Arabizm kaygılarını kendi ulusal çıkarları için kullanmıştır. Suriyeli otoriteler etnik ve toplumsal bölünmeleri iç istikrarsızlık ve sorunlu dış politika olarak görmektedirler. Ülkedeki ekonomik güçsüzlük ve güvenliğe ilişkin zorluklar Suriye yi büyük güçlerle stratejik ilişkiler kurmaya itmiştir. Son olarak, Suriye de otoriter bir rejim hakimdir ve Devlet Başkanı ülkeyi katı kurallarla yönetmektedir. Lübnan da ise durum çok daha karışıktır. Lübnan da çok karmaşık etnik ve sosyal yapılar mevcuttur. Bu durum ülkenin hem iç hem de dış politikasını radikal bir biçimde oldukça olumsuz etkilemiştir.

Tablo 1- Suriye Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar Ulusal Özellikler Kimlik

Ulusal Özellikler Suriyelilerin büyük bir kısmı, şimdiki ülke topraklarının, Batılı sömürgeciler tarafından, gelişigüzel bir şekilde belirlendiğini ve Büyük Suriye topraklarından, Lübnan, Ürdün, Hatay ve Filistin in zorla koparıldığını düşünmektedir. Bu durum, Suriyelilerin, 1970 lere kadar resmi olarak bu topraklar üzerinde yeniden egemenliğin inşa edilmesi yönünde politika gütmelerine neden olmuştur. 1970 lerden, özellikle de 1973 Savaşı ndan sonra, Golan Tepelerinin İsrail tarafından işgal edilmesi üzerine, Suriye bu politikasından vazgeçerek, bu toprakları geri almak için yoğun çaba harcamıştır. Yine de Suriyeliler, duygusal olarak, bu yaklaşımlarını günümüzde de sürdürmektedir. 1 Suriye nin sınırları da sorunludur. Öncelikle topografik açıdan bakıldığında Suriye geniş çöl alanlarına sahiptir ve bu nedenle toprakları doğal olarak korumasız durumdadır. Sadece batısındaki Akdeniz, Suriye nin doğal korunaklı sınırını oluşturmaktadır. Olumsuz sınırlarına ilave olarak, Suriye, uzun yıllar tehdit algıladığı düşman komşular ile çevriliydi. Türkiye ile Suriye, Hatay ve PKK terör örgütü konularında sıkıntılar yaşadılar. Irak ile ideolojik anlamda rekabet içerisinde bulunan Suriye, Ürdün, Lübnan ve İsrail ile etnik, mezhepsel ve Filistin sorunu temellerinde ciddi askeri güvenlik sorunları yaşamaktadır. 2 Fakat Suriyeli yetkililer, ülkelerinin etrafındaki ciddi bölgesel sorunlardan ötürü, kendi ülkelerinin, bölgesel siyaset ve istikrar açısından jeopolitik ve jeo-stratejik bakımdan oldukça önemli bir ülke olduğunu düşünmektedir. Suriyeli elitler, kendi ülkeleri olmaksızın bu sorunlara çözüm bulmanın imkânsız olduğunu müttefiklerine göstermeye çalışmıştır. Diğer taraftan Suriye, jeopolitik açıdan çeşitli kültürel yakınlıkların ve ilişkilerin kesişme noktasında yer almaktadır. Bu durum, Suriye nin komşu devletler ile ilişkilerini daha karmaşık hale getirmiştir. Bir yandan bu durumdan ötürü Suriye kendisini medeniyet temelinde bölgenin merkezinde görmekte ve Afrika-Arap Dünyası-Avrupa eksenlerinin kesişme noktasında konumlandırmaktadır. Diğer yandan Suriye nin diğer ülkelerde yaşayan etnik/dini/kültürel unsurlar/gruplar ile doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. Bu durumda Suriye bir yandan komşu ülkelerin iç siyasetine bu bağların yardımıyla müdahale edebilirken, diğer yandan komşu ülkeler ile bu konularda sıkıntılar yaşamaktadır. Örneğin, Suriye ile Türkiye arasında Kürt azınlık sorunu bulunmaktadır. Günümüzdeki iç savaşta bile, Suriyeli Kürtler ile PKK nın durumu doğrudan gündeme gelmektedir. Lübnan ve Ürdün de de kendisine yakın etnik/dinsel gruplar ile kurduğu bağlar sayesinde, bu ülkelerdeki iç gelişmelere doğrudan müdahale etmektedir. 3 Suriye için Golan Tepeleri hayati önem arz etmektedir. Çünkü stratejik açıdan bu bölgeyi kontrol eden ülke, diğer ülkeyi kolayca tehdit edebilecek bir alan/cephe kazanmış olmaktadır. Örneğin, bölge Suriye ye, İsrail in kuzey kısmını yukarıdan kontrol etme, gözleme imkânı tanımaktadır. İsrail askeri de, bu sayede Şam a çok yakın bir alana konuşlanmış olmaktadır. İkinci olarak, Golan Tepelerinde, su kaynakları bulunmaktadır. Ortadoğu da suyun ciddi sorun olduğu düşünülürse, bölgedeki su kaynakları, bölge devletleri için hayati önem arz etmektedir. 4 Suriye, göreceli olarak oldukça az/küçük toprak parçasına sahiptir. Önceleri nüfusu da az olan Suriye, zamanla nüfusunu 24 milyona çıkarmıştır. Küçük toprak parçasına sahip olmasından ötürü, Suriye yeterli stratejik derinliğe sahip değildir. Diğer bir ifadeyle dış ülkelerin işgaline karşı coğrafi anlamda yeteri kadar caydırıcılığı bulunmamaktadır. Komşularından sürekli tehdit algılayan Suriye, stratejik derinliği olmayan toprak parçasıyla, kendisini daha fazla güvensiz konumda hissetmektedir. Devlet içerisindeki istikrarsızlıklar ve bölgedeki zayıflık gibi faktörler, Suriye nin dış politika alanında büyük devletler arasındaki ideolojik rekabetten etkilenmesine neden olmuştur. Örneğin, Baas Partisi öncesi dönemde Suriye, hızlı bir şekilde, iç muhalefet ve dış tehditlerin birbirleriyle etkileşimi neticesinde istikrarsızlaştırılmıştı. 5

- Ayrıca Suriye nin yapay sınırları ve Pan-Arap düşünceler, diğer ülkelerin Suriye politikasına müdahalesine olanak sağlayacak uygun zemin hazırlamıştır. Rakip radikal Arap ülkeleri, Suriye içerisindeki kendilerine yakın olan grupları mali açıdan desteklemiş ve silahsızlandırmıştır. Bu ülkeler, Suriye deki askeri darbeleri teşvik etmiştir. Örneğin, o dönemde Ürdün Kralı Abdullah, Irak ın verimli hilal projesi çerçevesinde, Irak ile Suriye nin birleşmesini ve böylece bölgede iki Haşimi Krallığının ortaya çıkmasını istemiştir. Suriye deki Halkın Partisi de 1950 lerde ortaya atılan bu görüşleri desteklemiştir. Ancak Suriyeli yetkililer, bu plana karşı çıkarak, Mısır ve Suudi Arabistan a yönelme ihtiyacı duymuştur. Özellikle bu dönemde Suriyeliler, iç istikrarsızlıklardan ötürü, dış destek olmaksızın kendi ülkelerinin ayakta kalabileceğine, diğer bir ifadeyle siyasi bağımsızlığını sürdürebileceğine ihtimal vermiyorlardı. Suriyeli elitler, 1955 yılında, Batı yanlısı güvenlik örgütü olmasından ötürü Bağdat Paktı na üyeliği ret etmişlerdir. Bu elitler, Mısır ın yanında tavır alarak, Mısır ile birlik oluşturdular. 6 Bu dönemde, Suriye siyasetine hâkim olan temel kavramlar, sosyalizm ve laik Arap milliyetçiliği idi. Kimlik Suriye elitleri, kendi ülkelerini ve toplumunu, bölgenin en eski devleti ve toplumu olarak görmektedir. Ancak Suriye, tarihsel açıdan çok farklı toplumsal ve dini güçlerin/akımların kesişim noktasında yer almasından ötürü, dini açıdan oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Ancak yine de ülke nüfusunun yüzde 90 ı Arapça konuşmaktadır. Bu durumdan ötürü, laik Arap milliyetçiliği, akla en yatkın olan ve potansiyel olarak birleştirici rol oynayabilen yegâne kimliktir. Bu kimlik, ülkedeki grupların neredeyse tamamı tarafından kabul görmektedir. Suriyeli Sünni Müslümanlar, kendilerini, doğal olarak Arap kimliğiyle/kültürüyle özdeşleştirmektedir. Suriye deki Hıristiyanlar ve aykırı (heterodoks) İslami azınlıklar da, din kavramını içermeyen, ancak Arap diline dayanan kimliği benimsemektedir. Suriyeliler, kendi ülkelerini, Arap milliyetçiliğinin doğduğu yer olarak düşünmektedir. Arap milliyetçiliğinin öğretileri, gözle görülür düzeyde, Suriye nin dış politikasını etkilemektedir. 7 Suriye nin Arap kimliği, devlet üstü hayali toplumlara (yüksek ideallere) Büyük Suriye, İslam ve Arap Ulusu gibi odaklanma eğilimindeydi. Ancak bu kimliğe göre, İsrail, sömürgeci Batılı toplumlar tarafından oluşturulmuştu. Ayrıca İsrail, Arap ulusunun bir parçası değildi ve Büyük Suriye nin tarihsel parçası olan Filistin toprakları üzerinde kurulmuştu. Bu nedenlerden ötürü Suriye, İsrail in varlığının meşruiyetini uzun yıllar kabullenmedi. Suriye halkının geneline hâkim olan bu kimlik anlayışı, Suriyeli yetkililerin, Suriye nin geniş Arap toplumuna üyeliğini öngören bir dış politika gütmesine neden olmuştur. Ayrıca bu eğilimden ötürü, Suriye, bölgesel sorunlarda, Arap

toplumunun çıkarlarını destekleyen esaslı bir rol oynaması gerektiğini düşünmek zorunda kalmıştır. 8 Suriye, kendisini, Arap Birliği nin kalbinde yer alan ülke olarak görmektedir. Bu düşünceye uygun olarak, Arap devletleri arasındaki birlikteliği kendisine görev edinmiş olan Baas hareketini kurmuştur. Ayrıca 1987 yılına kadar Suriye, kendisini, Filistin in bağımsızlık mücadelesini destekleyen ülke olarak görmüştür. Ancak 1973 yılından itibaren, Golan Tepelerinin İsrail hükümeti tarafından işgali üzerine, bu toprakları geri kazanmayı, dış politikasının merkezine yerleştirmiştir. Bu travmadan ötürü Suriye, bütün Arap dünyasını ilgilendiren çıkarlar yerine, kendi ulusal çıkarlarına öncelik vermeye başladı. Böylece 1970 lerden itibaren, yönetici elitler ve kamuoyu, Arap devletleri arasındaki birliktelik girişimlerini gerçekçi olmayan bir politika olarak değerlendirmeye başlamıştır. 9 Sosyal Yapı Suriye toplumunun yaklaşık yüzde 90 ını Arap ulusu oluşturmaktadır. Ülkenin resmi dili Arapçadır. Fakat ülke, etnik ve dini temellerde çeşitlilik göstermektedir. Bu da, Suriye nin yumuşak karnıdır. Toplumun yüzde 5 ila 9 unu, Kürtler oluşturmaktadır. Sünni Müslümanların oranı ise, yüzde 74 tür. Nusayriler ise yüzde 12 civarındadır. Hıristiyanların oranı ise yüzde 10 lardadır. Bu rakamlara, diğer farklı etnik/dini gruplar da dâhildir. 10 Siyasal Sistem 1970 de askeri darbe ile birlikte iktidara gelen Hafız Esad ülkede otoriter bir rejim oluşturmuştur. Ülkede, patrimonyal bir rejim inşa edilmiş, yani yöneticiler ile yönetenler arasında patronişçi ilişkisi oluşturulmuştur. Rejimin güvenliği/ mevcudiyeti, ülkenin dış politikasının en önemli hedefi haline gelmiştir. Ayrıca Devlet Başkanı Hafız Esad, Nusayriler ile Sünni işadamları arasında bir ittifak oluşturmuştur. Suriye, tek partili otoriter bir rejime sahipti. Ülkede siyasal muhalefete izin verilmemiştir. Parlamento ise Devlet Başkanı nı kontrol edecek ve dengeleyecek yeterli yasal güçlere sahip değildi. Baas Partisi nin bölge yöneticileri, Bakanlar Kurulu ile Bakanlar üzerinden karar verme süreci üzerinde gözle görülür düzeyde etkiye sahipti. Zaten Bakanlar Kurulu nun üyelerinin çoğunluğu Partinin bölgesel organlarından geliyorlardı. 11 Arap-İsrail sorunu, Arap ülkeleri arasındaki entrikalar, büyük devletlerin bölgesel sorunlara müdahaleleri ve ciddi İslamcı isyanlar, Suriye yöneticileri arasında, ülkelerinin güvenliği ve istikrarı konusunda paranoyaların ve saplantıların oluşmasına neden olmuştur. Ayrıca otoriter rejim, kendisine bağımlı ve bağlı olan oldukça şişkin ve etkisiz bir kamu sektörü oluşturmuştur. Bu sayede rejim, devletin patrimonyal özelliğini pekiştirmiş ve kamu sektöründe yer alan Suriyelilerin rejime olan desteğini sağlamlaştırmıştır. Devlet Başkanı Hafız Esad ın kontrolü altında, Baas Partisi ve Suriye ordusu, devleti ve rejimi güçlendirmiştir. Böylece siyasi ve hukuki yetkiler, Devlet Başkanı Esad ın elinde toplanmıştı. Sovyetler Birliği nin yardımları sayesinde, ordusunu modernleştiren ve geliştiren Suriye rejimi, Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinden aldığı mali yardımları da, bürokrasiyi genişletmek ve işadamlarına ulufe dağıtmak için kullanmıştır. Başkan Esad, Suriye ordusunun desteği sayesinde, zamanla kendisini Baas Partisi nin ideolojik sınırlarından özgürleştirmeyi başarmıştır. Özellikle Nusayriler arasından kendisine yakın müttefikler grubu oluşturmuştur ki önceleri bu gruba mensup kişiler, toplum genelinde çok geri ve fakir konumda bulunuyorlardı. Başkan Esad sayesinde, Nusayriler, toplumda itibarlı konum edindiler. Son olarak, aşağıda da bahsedildiği gibi, sosyalist ekonomik anlayışı benimseyerek, devlete bağımlı olan işadamı sınıfını ortaya çıkarmıştır. 12

Dış Politika Yapım Süreci Tablo 2- Suriye nin Siyasal Sistemi Başkanlık sistemine dayalı tek-partili otoriter rejimde, Devlet Başkanı Hafız Esad, dış politika yapım sürecinde kendi hâkimiyetini pekiştirmiştir. Ancak Hafız Esad, yine de dış politikaya yönelik kararlarını alırken, kendi kişisel görüşlerini dayatmak yerine, yönetici elitler arasında görüş birliğine önem vermiştir. Her şeye rağmen, Hafız Esad, Baas Partisinin militan siyasi ideolojisini de dikkate alarak dış politikayı belirlemiştir. Örneğin, 1973 yılında, İsrail e karşı savaş ilan ederken, siyasi elitler ile istişare etmiş, ardından kararını vermiştir. Fakat 1980 lerde ülkedeki gücünü pekiştirmesinden ötürü, dış politika yapım sürecinde daha fazla söz sahibi olmaya başlamıştır. Kamuoyunun dış politika üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktaydı. Ancak yine de Hafız Esad, muhalefetin görüşlerini dikkate alarak ve etkisini hesaba katarak hareket etmiştir. Örneğin, milliyetçi Suriye rejimi, her şeye rağmen İsrail konusunda genel kanaatin ve yaklaşımların dışında tutum sergilememiştir. 13 Suriye ordusu, Hafız Esad döneminde, Sovyetler Birliği nin yardımıyla modernleştirilmiştir. Bu sayede Suriye ordusu, İsrail e karşı caydırıcı unsur haline gelmiştir. Fakat askeri modernizasyon programı, zayıf Suriye ekonomisine ağır maliyetler yüklemiş ve böylece dış yardımlara ve kredilere daha fazla bağımlı hale gelmiştir. Bu amaçla Sovyetler Birliği, Körfez ülkeleri, İran ve Batı dünyasından askeri ve mali yardımlar almıştır. Fakat Suriye, bu bağımlılığını dengeleyebilmek için, kendisine yardımda bulunan ülkeleri çeşitlendirmiştir. Aynı zamanda Suriye, farklı ülkeler arasında dengeleyici politikalar izlemiştir. Bu sayede ekonomik bağımlılıktan dolayı dış politika üzerindeki muhtemel kısıtlamaları en aza indirgemiştir. Örneğin, Devlet Başkanı Esad, Körfez ülkelerini memnun etmek için, İran ile ittifak ilişkilerini ve Lübnan üzerindeki politikalarını değiştirmeyi ret etmiştir. 14 Suriye, ekonomide devletçi sosyalist ekonomi modelini benimsemiştir. Çünkü Suriyeli yöneticiler, milliyetçi dış politikanın, Batılı ülkelere olan muhtemel ekonomik bağımlılığın ortadan kaldırılması sayesinde yürütülebileceğini düşündüler. Serbest ekonomik model, Batılı kapitalist ülkeler ile ekonomik ilişkileri geliştirecekti ve böylece Suriye, Batılı devletlere bağımlı hale gelecekti. Fakat özel sektörün, devlet sektörüyle ortadan kaldırılması sonucunda, bu seferde, ülke ekonomisi, Sosyalist bloğa bağımlı hale gelmiştir. 15 Dış Politika İlkeleri ve İşleyişi Soğuk Savaş döneminde Suriye, Sovyetler Birliği nin sadık müttefiki, Arap Dünyası nda İsrail karşıtı cephenin lideri ve bölgede sömürgecilik karşıtı Pan-Arap tarafsızlığının rehberi olarak ortaya çıktı. Arap ülkeleri arasındaki stratejik rekabet içerisinde yer almasına rağmen, yine de bölge devletleri arasında işbirliğini destekledi. Baas rejimi öncesi dönemde Suriye, İsrail ile savaşı veya barışı öngörecek düzeyde yeterli güce sahip değildi. Ancak Baas Partisi ile birlikte, Suriyeli elitler, İsrail ile çatışmayı öngören bir ideolojiyi savunmaya başladılar.

Devlet Başkanı Hafız Esad, ideolojik çizgiden ziyade daha pragmatist bir dış politika benimsedi. Dış politikasının merkezine kişisel ihtiraslarından ziyade daha gerçekçi amaçlar olan işgal edilmiş toprakları, yani Golan Tepelerini, yeniden geri kazanma ve Filistin halkının haklarını elde etme hedeflerini yerleştirmişti. 16 Bu amaçla Suriye nin Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden geliştirdi. Ancak Mısır ın İsrail ile barış antlaşması imzalaması, Devlet Başkanı Esad ın, Suriye nin bölge siyaseti üzerindeki rolü konusundaki düşüncelerini derinlemesine değiştirdi. Böylece 1970 yılında Ürdün e radikal bir şekilde müdahalede bulunulmasına karşı çıktı ve geleneksel Batı yanlısı Arap rejimleriyle ilişkilerini geliştirdi. Devlet Başkanı Esad, İsrail ile mücadelesinde kendisine destek verecek yeni müttefikler aramaya başladı. Irak ile yakınlaştı. Fakat İran ın Irak ın topraklarının bir kısmını işgal etmesi ve İran da iktidara gelen İslam Devrimi, Devlet Başkanı Esad ın, muhtemel Irak-Suriye yakınlaşmasına yönelik ümitlerini ortadan kaldırdı. Fakat Devlet Başkanı Esad, İran ile çıkarlarının uyuşmaya başladığını zaman içerisinde anladı. 1980 lerde ise Suriye bölgede daha fazla yalnızlaştı. Esad için, 1982 yılında Lübnan ın İsrail tarafından işgali, Suriye karşısında üstünlük sağlama girişimiydi. Fakat Lübnan daki farklı ayrılıkçı gruplar ile işbirliği içerisine girerek, Suriye, Lübnan siyasetinde etkin aktör haline geldi. Suriye nin Arap kimliği ise, İsrail i endişelendirdi. 17 Devlet Başkanı Esad, Suriye nin dış politika hedeflerini hayata geçirebilmek ve destekleyebilmek amacıyla, askeri kapasiteyi önemli ölçüde yeniledi ve güçlendirdi. İsrail ile arasında askeri açıdan denge kurabilmek amacıyla Suriye, Sovyetler Birliği ile stratejik ilişkiler kurdu. Suriye nin Esad ın dış politika ilkelerini hayata geçirmeye yetecek kadar kaynaklara sahip olmamasından ötürü, Devlet Başkanı Esad, ittifakları yönlendirmeyi kendi öncelikleri arasına koydu. Bu sayede başka devletlerin imkânlarını ve kaynaklarını kendi ülkesinin çıkarları için kullanabilecekti. Aynı zamanda Esad, muhafazakâr Arap monarşileri, Sovyetler Birliği ve İran İslam Cumhuriyeti ile olan mevcut ittifaklarını muhafaza etti. Ayrıca Suriye nin jeopolitik açıdan merkezi yapısını kullanarak, Mısır Devlet Başkanı Nasır ın süper güçler arasındaki denge siyasetini taklit etti. Çünkü İsrail ile mücadelesinde kaynaklara ve korunmaya ihtiyaç duyması, Suriye nin bir süper devlet ile ittifak içerisinde olmasını kaçınılmaz kılıyordu. 18 Devlet Başkanı Esad, Suriye nin ulusal çıkarları ile Pan-Arap ilkeler arasında bir ihtilaf ortaya çıktığında, ülkesinin çıkarları için Pan-Arap ilkelerini kolayca ihlal etmiştir. Suriye nin 1976 yılında Lübnan İç Savaşı nda Filistin Kurtuluş Örgütü ne karşı olarak bu ülkeye müdahalesi, bu duruma örnek gösterilebilir. İran ile yaptığı ittifak ise, aynı zamanda Irak karşısında Suriye rejiminin çıkarlarına da hizmet ediyordu. Suriye uzun yıllar Suudi Arabistan ın ekonomik desteğine muhtaç idi. Bu nedenle 1991 yılında Körfez Savaşı sırasında koalisyon güçlerine destek verdi. Son olarak, Başkan Hafız Esad ın döneminde, Suriye, bölgesel orta büyüklükte bir güç haline geldi. 19 Hafız Esad dan yönetimi devralan oğul Beşar Esad da, geleneksel dış politika belirleyicilerinin etkisinde hareket etmek zorunda kalmıştır. Örneğin, Suriye nin sömürgeci güçler tarafından dörde bölünmesi, radikal Arap milliyetçiliği, ekonomi, Golan Tepelerinin geri alınması, düşman ülkeler ile çevrili olma gibi unsurlar, 2000 sonrasında da Suriye dış politikasının belirlenmesinde etkili olmuştur. Öncelikle Beşar Esad, Suriye nin bozulan ekonomik yapısını düzeltebilmek için reform sürecini başlattı ve başta Batılı ülkeler olmak üzere diğer devletler ile ilişkilerini geliştirme çabası içerisine girdi. Komşu devletler, ABD, Avrupa Birliği ve Türkiye gibi ülkeler ile ilişkilerini geliştiren Suriye, zamanla İran, Hizbullah ve Hamas eksenine kaydı. Özellikle 2000 yılında İsrail ile yürütülen barış görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması, 2003 yılında ABD nin Irak işgaline karşı çıkması ve Lübnan ın eski Başbakanı Hariri ye karşı düzenlenen suikast, Suriye nin Batı dünyasıyla

ilişkilerini kötüleştirdi. 2000-2003 döneminde ABD nin tüm baskılarına rağmen, Irak petrolünü satarak gelir etme gayretleri ve 2003 yılında ABD nin işgali sonucu bu gelirden mahrum kalması, Suriye yi oldukça sıkıntıya soktu. Ancak bu zor durumdan kurtulabilmek için Beşar Esad ın elinde iki önemli kart bulunmuyordu: ABD ye karşı kendisini koruyabilecek bir diğer süper güç ve Pan-Arap duyguları harekete geçirecek uygun bölgesel siyasi koşullar. Yine de kendi çıkarlarını koruyabilmek amacıyla Suriye, İran, Hizbullah ve Hamas ile stratejik ilişkilerini geliştirdi. Özellikle Hamas ve Hizbullah ı, İsrail e karşı ve Lübnan siyasetine müdahale etme konusunda uygun ortaklar olarak görüyordu. Zamanla Rusya Suriye ye yeniden askeri anlamda destek vermeye başladı. Böylece bölge siyasetinde İran- Suriye ekseni oluşmuş oldu. Siyasi reform taleplerine olumlu yaklaşmayan Beşar Esad, daha çok otoriter anlayış içerisinde kısmi modernleşme anlayışını benimsemişti. Fakat ülkedeki diğer iktidar ortakları karşısında bu politikasında gözle görülür bir başarı elde edemedi. 20 LÜBNAN Tablo 3- Lübnan Dış Politikasını Etkileyen Unsurlar Ulusal Özellikler Kimlik

Ülkedeki grupların çoğunluğu, kendilerini Arap toplumunun bir parçası yerine, Akdeniz toplumunun bir unsuru olarak algılamaktadır. Lübnan ın milliyetçilik anlayışı, Arap milliyetçiliğinden oldukça farklıdır. Lübnan, Suriye nin aksine, kendisine yetecek kadar su kaynaklarına ve kalabalık bir nüfusa sahiptir. Fakat coğrafi açıdan oldukça küçük bir devlettir. Askeri yapısı zayıftır. Lübnan toplumu ise çok farklı gruplara ayrılmaktadır. Lübnan, Avrasya ile Afrika kıtalarının arasında bir köprü rolü üstlenmektedir. Lübnan ın dağlık bölgelerinde, çeşitli dini azınlıklar yaşamaktadır. Nüfusunun yaklaşık yüzde 40 ını Hıristiyanlar oluşturmaktadır. Doğu Akdeniz de sahip olduğu kıyı şeridi sayesinde, Lübnan, Avrupa kültürünün ve ekonomik nüfuzunun bölgeye geçişi için bir kapı görevi üstlenmektedir. Örneğin Maruniler, Batılı ülkeler ile ilişkilere öncelik vermektedir. Ülkedeki Sünni gruplar ise Lübnan ı daha kapsamlı Arap ve özellikle Sünni âlemin belirgin bir parçası olarak düşünmektedir. Şii azınlıklar ise ülkeyi, İran ile kendi toplumları arasında bir araç olarak görmektedir. 21 Halkın yaklaşık yüzde 95 i, ana dilleri gibi Arapça konuşmaktadır. Din, ülke halkı için, inançtan daha fazla bir anlam içermektedir. Çünkü din, ülkedeki azınlıklar ve gruplar için, kendilerinin ve ailelerinin kimlikleri için temel referans noktasını oluşturmaktadır. Hatta kendi dinlerinden önce, Lübnan halkı, geniş aile yapılarını ve köylerini, kendi kimliklerinin temel kaynağı olarak görmektedir.

Ülkede Sünniler ile Şiiler arasında çok güçlü bir ayrışma bulunmaktadır. Dürzîler, ülke nüfusunun yüzde 5 ini oluşturmaktadır. Filistinli mültecilerin nüfusu ise yaklaşık 350 bin dolayındadır ve ülke siyasetinde ciddi bir sorundur. Şii gruplar ile Hıristiyanlar, Filistinlilere vatandaşlık hakkı tanınmasına karşı çıkmaktadır. Hıristiyanlar arasında Maruniler, nüfus bakımından çoğunluğu oluşturmakta ve siyasi liderliği temsil etmektedir. Maruniler, Arap etnik kimliğini ret etmektedir. Ortodoks Hıristiyanların çok azı ise Arap etnik kimliğini kabul etmektedir. Bu grupların mensuplarına göre, Arap olmak, Müslüman olmaktan farklı bir anlam içermektedir. 22 Farklı etnik ve/veya dini yapılarından ötürü, Lübnan daki üç büyük topluluk, doğrudan diğer ülkeler ile temas içerisindedir. Örneğin, Maruniler Fransa yla, Sünni Müslümanlar bölgedeki Arap devletleriyle ve Şiiler de İran yönetimi ile doğrudan ilişki kurmaktadır. Böylece farklı toplulukların doğrudan başka ülkeler ile ilişki içersinde bulunması ve diğer ülkelerin müdahalelerine devletin savunmasız durumda kalması nedeniyle, Lübnan ın iç istikrarı, sürekli risk altındadır. Lübnan, Arap-İsrail cephesine doğrudan geçiş imkânı sunmakta ve Suriye nin başkenti Şam ı coğrafi açıdan tehdit edecek bir yerde bulunmaktadır. Bu da bölge devletlerinin Lübnan siyasetine müdahalesini teşvik etmektedir. Hıristiyanların büyük bir kısmı, özellikle Maruniler, Batı ülkelerini kendileri açısından bir koruyucu olarak görmektedir. Ülkedeki grupların çoğunluğu, kendilerini Arap toplumunun bir parçası yerine, Akdeniz toplumunun bir unsuru olarak algılamaktadır. Böylece Lübnan ın milliyetçilik anlayışı, Arap milliyetçiliğinden oldukça farklıdır. Ancak Müslüman gruplar Lübnan milliyetçiliğini, Lübnan ın Arap yüzünün ret edilmesi olarak nitelendirmektedir. Hıristiyanlar için ise Müslüman Pan-Arap eğilimler, Lübnan ın, özellikle de Lübnanlı Hıristiyanların çıkarlarının İslami ve Arap emellerine feda edilmesi anlamına geliyordu. 23 1990 lı yıllarda Suriye nin Lübnan daki hâkimiyeti, ülkedeki Şiilerin siyasi, bürokratik ve ekonomik güçlerinin artmasına yardımcı oldu. Aynı zamanda İran İslam rejimi de, Lübnan daki Şii gruplara, yani Hizbullah a, mali ve askeri yardımlarda bulundu. Bunun karşılığında, ülkedeki Şiiler, İran ve Suriye yönetimlerinin doğrudan kontrolü altına girdiler. Ulusal Uzlaşma, Lübnanlı gruplar ile Arap milliyetçileri arasında bir uzlaşıyı öngörüyordu. Maruniler, Ulusal Uzlaşma sayesinde, Lübnan ı Arap Dünyasından uzaklaştırmamayı veya Lübnan ın Batı Dünyasıyla çok yakın ilişkiler içerisinde bulunmamasını taahhüt ediyorlardı. Aynı zamanda Sünni Müslümanlar da, Lübnan ın kendine özgü yapısını kabul ettiler ve hükümete, Arap Dünyasının sorunlarına daha fazla müdahil olması yönünde baskı yapmayacaklarını belirttiler. Yine de 1989 yılında imzalanan Taif Antlaşması, Lübnan ı Arap Dünyasına ilişkilendirmişti. 24 Son olarak, Lübnan yönetimi, gerek bölge gerekse bölge-dışı ülkeler ile güçlü bir şekilde işbirliği içerisinde olmaktan sakındı. Bu ilkeden ayrılmak, Lübnan hükümetinin önüne ciddi sorunlar koydu. Çünkü güçlü ulusal muhalefet hareketleri ve/veya dış güçlerin düşmanca tavırları, Lübnan hükümetini sıkıntıya soktu. Örneğin, 1950 li yıllarda, Lübnan Devlet Başkanı nın, Batılı ülkeler ile yakın ilişkiler kurması, ülkedeki Müslümanların çoğunluğu için şüphe uyandıran bir girişim anlamına geliyordu. Mısır yönetiminin ülkedeki Müslüman gruplar üzerindeki etkisi de, Lübnanlı Hıristiyanları endişeye sevk ediyordu. Zaten Lübnan ın temel dış politika sorunu, kendi devlet ülkesi genelinde (tamamında) hükümetin etkin kontrolünü kuramamış olmasıdır. Lübnan ın devlet sistemine baktığımızda, Devlet Başkanı Marunilerden, Başbakan Sünnilerden ve Millet Meclisi Sözcüsü de, Şiilerden seçilmektedir. Bakanlar Kurulu nun yarısı Hıristiyanlar dan, diğer yarısı da Müslümanlar ile Dürzîler arasından belirlenmektedir. Genelkurmay Başkanı ise Maruni kökenlidir. Lübnan da siyasal çoğulculuk anlayışı hâkimdir ve bu nedenle ülkede güçlü bir sivil toplum platformu bulunmaktadır. 25 O 100

DİPNOTLAR -,, 101