KIRSAL KALKINMA ARACI OLARAK EKOTURİZM

Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Sunuş... iv İçindekiler...v Tablolar Listesi...xi Şekiller Listesi... xii Kısaltmalar Listesi... xiii GİRİŞ...

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

İlgi Grupları ve Yerel Organizasyon. Samsun İli Doğa Turizmi Değerleri

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

BİR DOĞAL ALANIN DEĞERİ VE DOĞAYI KORUMANIN GEREKÇELERİ DERS 2

Serbest zaman etkinlikleri. Alternatif serbest zaman etkinlikleri. Alternatif Sporlar. Alternatif Turizm... Ekstrem sporlar Yaşam tarzı sporları

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM ve BİTKİ KORUMA

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

Dr. Müge ŞANAL. Ziraat Mühendisi Antalya

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik

İÇİNDEKİLER. Sayfa ÖNSÖZ..

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v İçindekiler... ix Tablolar Listesi... xv Şekiller Listesi... xv BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİ VE TURİZM SOSYOLOJİSİ

İçindekiler. Birinci Bölüm. Turizm, Turist Kavramları, Genel Anlamda Eğilim ve Beklentileri

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Turistik Ürün, Turistik Ürün Çeşitlendirmesi ve Alternatif Turizm 1.Hafta Öğr. Gör. Özer Yılmaz

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER...V TABLOLAR ve ŞEKİLLER LİSTESİ...XIII GİRİŞ...XV

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Sürdürülebilir turizmin uygulanmasında Türk turizminin avantajları olarak nitelendirilen unsuları şu şekilde sıralayabiliriz.

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

EKOTURİZM. Ekoturizm, oldukça yeni bir kavram. İlk kez 1992 Rio Çevre Zirvesi'nde sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kriterler ortaya konmuştu.

TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET

TARIM EKONOMİSİ. Prof. Dr. Göksel Armağan 2017

Fonksiyon ve Amaçlar 3. Hafta

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ULUSAL BİLDİRİMLERİNİN HAZIRLANMASI PROJESİ 6. ULUSAL BİLDİRİM TURİZM BÖLÜMÜ

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Eğitim Tanıtım Ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

TARIM EKONOMİSİ ve İŞLETMECİLİĞİ. Dr. Osman Orkan Özer

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

Giriş. Turizmde Mevsimsellik

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

BELEDİYELERCE BİLGİ SAĞLANACAK İDEP EYLEMLERİ

ORMAN KAYNAKLARININ TURİZM AMAÇLI TAHSİSİNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ODC: 906

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Büyükşehir Belediye Alanlarında Tabiat Varlıklarının Yönetimi

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

1.Turizm Coğrafyası ve Planlama. 2.Doğal Coğrafi Kaynaklar ve Turizm Türleri. 3.Beşeri Kaynaklar ve Turizm Türleri

KUZEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT (SWOT) ANALİZİ(2012)


Kitle turizmine alternatif turizm türleri

Sürdürülebilirlik ve Kaynak Verimliliğine Yönelik Güncel Gelişme ve Yaklaşımlar

Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi:

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

T.C. Kalkınma Bakanlığı

KIRSAL YERLEŞİM TEKNİĞİ DOÇ.DR. HAVVA EYLEM POLAT 8. HAFTA

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ TARIM SEKTÖRÜ GZFT ANALİZİ

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

KÖPRÜLÜ KANYON MİLLİ PARKI BALLIBUCAK SERİSİ NİN KONUMSAL ve ZAMANSAL DEĞİŞİMİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ İLE İNCELENMESİ

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Gelecek Turizmde Çoruh Vadisi Deneyimi

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

TUROB Vakantiebeurs / Utrecht - HOLLANDA 2013 Turizm Fuarı Sonuç Raporu

HAVZA SEÇİMİ YÖNTEM VE KRİTERLERİ

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-2. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

İÇİNDEKİLER. Önsöz BÖLÜM SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE TURİZM

TÜRKİYE DE MESLEKİ EĞİTİM

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

MMKD Stratejik İletişim Planı Araştırma Sonuçları

I. Dünya Savaşı öncesi dağıtım ve satış yönlü

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

TURİZMİ ÇEŞİTLENDİRMEK. Turizmde ilkeli ve planlı bir gelişme için Türkiye nin turizmini planlı ve sürdürülebilir biçimde çeşitlendirmesi şart.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi. Ülker Şener 1 Temmuz 2011, Amasya

Coğrafi İşaretli Ürünler Konusunda Üretici Algısı: Güneydoğu Anadolu dan Dört Ürün Örneği

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

İçindekiler. İçindekiler

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ

TURİZMİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ VE EKOTURİZM

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

Hedef 1: KAPASİTE GELİŞTİRME

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Markalaşma ve Sürdürülebilirlik Projesi KAGÜM

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.


TÜRKİYE DE COĞRAFİ İŞARETLER VE BOLU

ÜNİVERSİTE VE SOSYAL SORUMLULUK. Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi Rektörü


İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm TURİZME GENEL YAKLAŞIMLAR

Kentsel Donatı Alanları

KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE YÖNETİŞİM. Prof.Dr.Bülent GÜLÇUBUK, Ankara Üniversitesi 13.Aralık.2012

Turizmin çevresel etkileri

6.15 TURİZM Ana Konular

Transkript:

Korkmaz M., Tolunay A., 2002, Kırsal Kalkınma Aracı Olarak Ekoturizm (Ecotourism as a Tool of Rural Development), First Tourism Congress of Mediterrenean Countries, Akdeniz University School of Tourism &Hotel Management, 17-21 April 2002, s. 429-443, Antalya, KIRSAL KALKINMA ARACI OLARAK EKOTURİZM * SDÜ Orman Fakültesi Orman Ekonomisi Anabilim Dalı Doğu Kampüsü-Çünür-32260-Isparta/TÜRKİYE Arş. Gör. Mehmet KORKMAZ* Yrd. Doç. Dr. Ahmet TOLUNAY* Özet Ekoturizm kırsal yöre insanı ile kent insanı arasındaki gelir farklılıklarının azaltılması, kırsal yörelerden kentlere göçün önlenmesi ve kırsal yörelerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve doğal yapının korunmasında yeni bir yaklaşım olarak görülmektedir. Bu bildiri; ekoturizm etkinliklerinin kırsal kalkınmadaki rolünü belirlemeyi amaçlamaktadır. GİRİŞ Günümüzde, orman kaynaklarına yönelik rekreasyonel kullanım talepleri artmıştır. Bu kullanım taleplerinin ön sıralarında doğa tabanlı turizm etkinlikleri yer almaktadır. Öte yandan, tüm dünyada doğal çevrenin barındırdığı zenginlik ve güzelliklerin korunmasına yönelik yoğun çabalar gözlenmektedir [1]. Doğaya dayalı, doğayla bütünleşmiş turizm olarak ifade edilebilen ekoturizm etkinliklerinin hızlı bir şekilde gelişmesinin altında yatan neden kalabalık kentlerde, çeşitli çevre sorunları ile birlikte yaşamak durumunda olan ve ağırlıklı olarak hizmet sektöründe çalışan insanların, yaşadığı ya da çalıştığı mekanlarda nitelik değişimine gereksinim duymaları ve bu gereksinimlerini de, farklı turizm arayışlarına yönlendirmeleridir. Doğa ve turizm ilişkisinin güncellik kazanması, birçok farklı turistik etkinliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye nin geleneksel yaylacığı, yayla turizmine olan ilgiyi arttırmış ve yaylalara ulaşmak için gösterilen çabalar uzun doğa yürüyüşlerini (trekking) teşvik etmiştir. Bunların yanında su kuşlarını gözlemek isteyenler, karavanlarla kampçılık yapanlar, yamaç paraşütü ve delta kanat ile uçmak isteyenler, dağ bisikleti (mountain bike) ile doğada dolaşanlar, hırçın akan nehirlerde bot kullananlar (rafting), kano ile uzun mesafeler kat edenler, yatla gidilen sakin koylarda suya dalanlar (sucuba diving), bitki ve hayvanların resimlerini çekenler (foto safari), yüksek dağ ve tepelere tırmananlar (climbing) ve daha birçok etkinlik ile uğraşanlar, doğal ortamlar içerisindeki turistik faaliyetlerin yoğun bir şekilde artmasına neden olmuştur. Bu etkinliklerin yapıldığı alanlarda akılcı yönetim ilkelerinin uygulanması halinde, büyük kazançlar sağlanabilmektedir. Bu amaçla yapılacak harcamalar kısa sürede geri dönebilmekte ve enflasyonist baskı yaratmamaktadır[2]. Kırsal yöreler ile kentler arasında gerek gelir düzeyi, gerekse yaşam koşulları açısından kentler lehine önemli farklar oluşması ve bu farkların giderek derinleşmesi, kırsal alanların kalkınmasını hızlandırıcı yeni model ve yaklaşımların gündeme getirilmesine neden olmuştur [3]. Ekoturizm etkinliklerinin kırsal alanlara kalkınma yönünden olumlu etkilerinin bulunması, kırsal kalkınma aracı olarak ekoturizmin kullanılabileceğini göstermektedir.

1. KIRSAL KALKINMA ve EKOTURİZM Ekonomide, kalkınma ve büyüme kavramları genellikle birbiriyle karıştırılmaktadır. Oysa her iki kavramın birbirinden farklı anlamları vardır. Büyüme, ekonominin üretim, yatırım, dış ticaret, gelir, istihdam, sermaye donanımı, servet, doğal kaynak düzeyi gibi bütün sayısal değerlerinin artış göstermesidir [4]. Bu sayısal değerler ekonominin büyümesi ile ilgilidir. Kalkınma ise, bulunulan durumdan ya da bir önceki konumdan hareket ederek, değişime girmeyi öneren dinamik bir kavramdır [5]. Kalkınma, üretim ve kişi başına düşen ulusal gelirin artmasıyla birlikte, ekonomik ve sosyo-kültürel yapının da değiştirilmesi anlamına gelmektedir [6]. Kırsal kalkınma, kırsal toplumların ekonomik ve sosyal amaçlar ile gelişmiş toplum statüsüne dönüştürüldüğü bütünleşik bir süreçtir. Bu dönüşüm sağlanırken kırsal toplumların, ekonomik, sosyal ve kültürel yapıları ve bu yapılar arasındaki ilişkiler iyi bir konuma getirilmeye çalışılmaktadır. Kırsal kalkınma çalışmalarında, kırsal toplumların sorunları belirlenmekte ve tanımlanmakta, bu sorunlara göre uygun çözüm modelleri geliştirilmektedir. Bu nedenle, kırsal kalkınma programlarının çözmeye yöneldiği sorunlar, sadece tarımsal uğraşlar ya da ekonomik konularla ilgili sorunlar değildir [7]. Ancak Türkiye de yıllar boyunca kırsal kalkınma denilince hemen akla tarımsal kalkınma gelmiş ve çalışmalar bu konu üzerinde yoğunlaşmıştır [3]. Kırsal alanların kalkınmasına yönelik hazırlanan projeler kırsal kesimde yaşayan halkın beklentisine yeterince cevap verememiştir. Bunun nedeni, tarımsal boyutun yanında diğer boyutların (sanayi, ormancılık, turizm vb.) dikkate alınmamış olmasıdır. Bu durum kırsal kalkınma çalışmalarının başarıya ulaşmasını engellemiştir. Artık tarımsal etkinliklerin yanında kırsal yörede yaşayan insanlar için; ekoturizm, av turizmi ve el sanatları gibi etkinliklerde gelecek vaad etmektedir. Bu noktada, bu etkinliklerin kırsal kalkınma planları içerisinde yer alması mutlak gereklidir. Ekoturizm kavramı, 1983 yılında ilk kez Hector Ceballos-Lascurain tarafından ortaya atılmıştır. Dünya Turizm ve Seyahat Çevresel Araştırmaları Merkezi ekoturizme şöyle bir tanıtım getirmektedir; Çevresel değerlendirmeler, tüm turizm ve seyahat ürünleri ve bunların tüketimini içermektedir. Bu demektir ki sürdürülebilir turizmin gelişmesi, sosyo-kültürel ve çevresel tahribatın önlenmesi ya da bunların turistler tarafından memnuniyetlerini ve keyiflerini kaçıracak şekilde algılanmasını önleyecek bir etkinlik olmanın ötesinde bir etkinliktir. The Ecotourism Society nin yaptığı bir başka tanıma göre ise ekoturizm, doğal alanlarda çevre korumaya öncelik veren ve yerel halkın gönencini sürdürülebilir kılmaya yönelik, sorumlu bir doğal alan seyahatidir [8]. Öte yandan ekoturizm; Günümüz rekreasyonel turizm kaynaklarının, çevreye saygı ve duyarlılığın artması yoluyla, gelecek nesillere tahribatsız ya da mümkün olabilen en az tahribatla aktarımını hedefleyen ölçülü, çevreye duyarlı ve saygılı bir turizm politikasıdır şeklinde de tanımlanmaktadır [9]. Ekoturizm etkinlikleri; güneş, kum ve deniz üçgeni olarak ifade edilebilen klasik turizm etkinliklerinin bir alternatifi olarak gelişmiştir. Bu gelişmenin altında yatan turistik taleplerin nedenleri şu şekilde özetlenebilir: 1950 yıllardan sonra sanayi sektörünün yanında hizmet sektörünün gelişmesi ve bu sektör çalışanlarının bedenlerinin yanında, beyinlerini de dinlendirme istekleri. Turistlerin, tatillerini daha önce görmedikleri yerlerde geçirerek, yöresel kültürleri ve doğayı tanıma isteklerinin artması. 2

Çevresel kirlenme ve bozulmaların arttığı günümüzde, çevre bilincinin oluşmaya başlaması. Kentlerdeki hızlı nüfus artışı sonucunda ortaya çıkan gürültü ve görüntü kirliliği ve yeşil alanların azalması [10]. Görüldüğü üzere ekoturizm konusunda çok sayıda tanımlama yapılmıştır. Ancak bu tanımların çoğunlukla dört öğeye sahip olduğu görülmektedir. Bunlar; Doğal çevre, Ekolojik ve kültürel sürdürülebilirlik, Eğitim, Yerel düzeydeki ekonomik faydalar, olmaktadır. Ekoturizmin doğaya dayanan bir turizm çeşidi olduğu kabul edilmektedir. Ancak yerel kültür, sürdürülebilirlik, eğitim ve yerel ekonomik fayda öğelerine farklı yazarlar farklı ağırlıkta önem vermektedir. Bolton un aktardığı gibi Karen Ziffer (1989) doğa turistini; değerbilirlik, katılımcılık ve duyarlılık ruhu içinde, doğal özelliklerini nispeten koruyan alanları ziyaret eden kişi olarak tanımlamaktadır. Doğa turisti, yaban hayatını ve doğal kaynakları kullanırken tüketici bir anlayışla yaklaşmamaktadır. Daha önemlisi, doğa turisti yöre insanlarının ekonomik gönencine ve alanın korunmasına, doğrudan faydalanmaya yönelik istihdam ve finans olanakları yaratılmasıyla da ziyaret edilen alana katkıda bulunmaktadır [11]. Özetle bir etkinliğin ekoturizm etkinliği olması için gereken nitelikler şunlardır; Çevre ahlakının geliştirilmesine katkı sağlamak ve katılımcıların beklenen davranış biçimlerini geliştirmek. Kullanılan orman ve diğer doğal kaynakları tahrip etmemek. Bir başka deyişle doğal çevrenin tüketici erozyonuna maruz kalmasına izin vermemek. Ekoturizm insan ile ilgili değil, çevre ile ilgilidir. Doğa turisti kendi çıkarları veya gereksinimleri için doğal kaynakların değişmesini veya değiştirilmesini beklemeden, olduğu gibi kabul eder. Ekoturizm dışsaldan çok içsel (öz) değerlere önem verir. Sağlanan hizmetler öz değerlerle karşılaşmayı kolaylaştırabilir ancak hiçbir şekilde öz değeri çekici bir hale getirmez ve onun değerinin düşmesine izin vermez. Ekoturizm etkinlikleri, uygulandığı doğal kaynaklara yararlı olmak zorundadır. Ekoturizm etkinlikleri sonucunda doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve ekolojik bütünlüğüne katkı sağlayan bir net fayda elde etmiş olmalıdır. Ekoturizm, doğal kaynaklar ve kültürel öğelerle temas olanağı sağlamalıdır. Ekoturizm etkinlikleri ile yerel toplum iç içedir. Yerel halk, turizm etkinliklerinin getirilerinden yararlanırken yöre kaynaklarını daha gerçekçi bir biçimde değerlendirir. Ekoturizmin neden olduğu memnuniyet eğitim ya da değerbilirlikle ölçülür. 3

Ekoturizm etkinlikleri, uygulanmaya konmadan önce önemli ölçüde hazırlık gerektirir ve hem öncülerin (kaynağın yöneticisi, acentalar, ulaşım vb. ) hem de katılımcıların derinlemesine bilgili olmasını gerektirir [12]. Ekoturizmin temeli doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı amacına dayanmaktadır. Bu nedenle ekoturizm, bir sürdürülebilir turizm (sustainable tourism) etkinliği olmaktadır. Sürdürülebilir turizmi doğal, kültürel, ve sosyal kaynakları uzun vadede güzelleştiren ve koruyan, olumlu ve ılımlı bir tarzda ekonomik gelişmeyi destekleyen bir turizm olarak tanımlamak mümkündür [13]. Sürdürülebilir bir gelişme için 3 önemli boyutun birbirleri ile etkileşimi esastır. Bu boyutlar; ekonomik, ekolojik ve sosyal boyutlardır (Şekil, 1). EKONOMİK BOYUTLAR Temel gereksinimleri karşılamak ve garantilemek Yaratıcılık, kişisellik, bağımsızlık, bölüşümcülük, yaşam anlayışı İnsana dayalı üretim sistemini korumak ve geliştirmek Sürdürülebilir ekonomik projeleri ve inisiyatifleri geliştirmek ve teşvik etmek Ekonomik açıdan uyumlu aktörler arasındaki iş birliği biçimlerini ve ulaşım ağlarını korumak ve geliştirmek EKOLOJİK BOYUTLAR Ekolojik dayanıklılık sınırları dikkate alınmalı Doğal üretim sistemleri işler durumda tutulmalı Ekolojik risklere meydan verilmemeli Yenilenebilir kaynaklar sürdürülebilir kullanılmalı Yenilenemeyen kaynakların kullanımı kesinlikle minimuma indirilmeli Yenilenemeyen kaynaklar yenilenebilen kaynaklarla sürekli ikame edilmeli Sürekli kontrol mekanizmaları etkin kullanılmalı Doğal ve kültürel çevrenin güzelliği ve estetik değeri korunmalı SOSYAL BOYUTLAR Halkın kararlara katılımı sağlanmalı İnsancıl bir topluluk sistemi oluşturulmalı ve Nüfus açısından bakış Eylem ve etkinlikler zincirlerinde şeffaflık Kendi eylem sonuçlarından tecrübe İlişkilerde karışıklıklar ve şans eşitliği geliştirilmeli Kişisel sorumluluk ve bölgesel bilinç geliştirilmeli Şekil 1. Sürdürülebilir Bir Gelişme İçin Kriterler [13] Şekil 1 den görüldüğü üzere bu üç boyut birbiri ile ilişkilidir. Bu ilişkiler sürdürülebilir turizm için bir araya geldiğinde, Şekil 2 deki gibi bu üç boyutun kesişimi olan yer, sürdürülebilir turizmin gerçekleştiği yer olmaktadır. Yani sürdürülebilir turizm; ekonomik, sosyal ve ekolojik boyutları içerisinde bulundurmakta ve bu boyutların birbiri ile olan ilişkilerinde zıtlığın olmadığı noktada gerçekleşmektedir. 4

Toplum Tabanlı Ekonomiler Sosyal Boyutlar Ekonomik Boyutlar İnsan, Ekoloji ve Antropoloji Ekolojik Boyutlar Sürdürülebilir Turizm Çevre ve Ekonomi Bütünleşmesi Şekil 2. Sürdürülebilir Turizm İçin Etkileşim [14] 2. EKOTURİZMİN KIRSAL KALKINMA BOYUTLARI Kırsal kalkınma az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için geçerli bir kalkınma uğraşısıdır. Türkiye de kırsal yöre insanlarının durumu gelir, sosyal yapı ve yaşam koşulları açısından incelendiğinde, bu insanların kırsal yoksulluk içinde oldukları görülmektedir. Bu durumun başlıca nedenleri; kırsal yörede tarımsal işgücünün fazlalığı tarımsal verimliliğin düşüklüğü, yapısal-teknolojik-sosyolojik ikili yapı, hızlı nüfus artışı ve yetersiz kapital birikimi olmaktadır. Bu noktada ekoturizm etkinliklerinin uygulama alanları olan ve korunan alan statüsünde bulunan; milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının içerisinde ya da bitişiğinde yaşayan kırsal halkın durumu da ortaya konulmalıdır. Çünkü, ekoturizmin kırsal kalkınmada bir araç olarak kullanılması öncelikle bu halk için olacaktır. Bu yörelerde yaşayan halk orman kaynaklarına bağımlıdır. Orman kaynakları bu insanlar için bir iş ortamı ve ormancılık da gelir getirici bir uğraştır. Ancak, ekoturizm korunan alanlarda gerçekleştirildiğinden bu orman kaynaklarında yapılan ormancılık uygulamaları üretim amaçlı olmayıp koruma amaçlı olmaktadır. Bu durum, yerel halkın ormancılık etkinliklerinden elde ettiği gelirleri azaltmakta ve tarım ve hayvancılık uygulamalarına da çeşitli kısıtlar getirmektedir. Böylece yaşam seviyesinin düşük olduğu kırsal yörelerin kalkınmalarının sağlanması için alternatif sektörlerin uyarılması gerekmektedir. İşte bu sektörlerden birisi ekoturizmdir. Sürdürülebilir turizm için yukarıda belirtilen boyutları özelde ekoturizm için belirlemek mümkündür. Bu boyutlar, ekoturizm etkinliklerinin kırsal kalkınma da ne şekilde kullanılabileceğini ortaya çıkarmaktadır. 2.1. Ekonomik Boyutu Ekoturizmin ekonomik boyutunun doğrudan ilgili olduğu kavram sürdürülebilir kalkınma (sustainable development) dır. Brunland raporuna göre sürdürülebilir kalkınma; gelecek kuşakların en azından benzer nitelikte tüketimlerini karşılamalarından ödün 5

vermeden bugünkü kuşaklar için tüketim kaynakları yaratmak şeklinde tanımlanmıştır [2]. Bu kavram sürdürülebilir büyüme (sustainable growth) kavramından farklıdır. Sürdürülebilir kalkınma, birey başına kullanılan kaynaklarda artma zorunluluğu getirmeyen ve bu artışı ölçü almayan bir yaşam kalitesi iyileştirmesi olarak düşünülmelidir. Sürdürülebilir kalkınma; ekonomi ile ekosistemler arasında denge kurmayı ve kalkınmanın doğal çevreyle uyumluluğunu amaçlamaktadır. Ancak bundan yalnızca bu günkü doğal kaynakların korunması anlaşılmamalıdır. Kalkınmanın sürdürülebilir olması kullanılan doğal kaynakların değerinin, sermayeye yapılan yatırımların değerinden yüksek olmasını gerektirir. Kaynakların optimal kullanımı ise; doğanın ve diğer yenilenemeyen kaynakların korunması ve rasyonel kullanımının dengeli olmasıdır. Turizmin temel kaynağı olan doğal çevrenin yenilenebilir şekilde planlanması; ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal düzenlemelerin bütünselliği içinde düşünülür ve yörenin endüstriyel gelişimi, tarihi ve arkeolojik zenginliği, halkın turizme eğilimi de dikkate alınarak uzun vadeli gerçekleştirilebilirse, sürdürülebilirlikten ve optimal koruma-kullanma dengesinden söz etmek mümkün olur. [15] Ekoturizmin amacı kitle turizminin tersine; belirli bir dönemde yoğunlaşan turist sayısını azaltarak turizmi yıl içine yaymak, doğal çevreye yapılan baskıyı azaltmak, çevreye verilen zararı düzeltmeye değil, önlemeye yönelik planlama yapmak ve uzun vadeli ekonomik çıkarları gözetmektir. Ekoturizm yerel boyutlu ve ekolojik krizi önlemeye yönelik olduğundan, uzun vadede sosyo-ekonomik fayda sağlayıcı bir araç olarak gözükmektedir [12]. Orman kaynaklarında turizm etkinliklerinin geliştiği yörelerde, turizmin yerel halk üzerindeki ekonomik etkileri hemen göze çarpmaktadır. Turizmden elde edilen gelirlerin artışına paralel olarak, iş imkanlarının çeşitlendiği, yeni istihdam olanaklarının yaratıldığı ve asli olarak tarım ve ormancılıktan elde edilen gelirlerle geçimini sağlayan halkın tarıma olan bağımlılığında değişimler olduğu görülmektedir. Korunan alanlarda ekoturizm gelişiminin yerel halk üzerindeki bir başka etkisi de, yerel girişimcilerin bu etkinlikler içerisinde bireysel veya örgütlü olarak yer alacak olmalarıdır. Yani yerel girişimciler, gerek tekil olarak gerekse de kooperatif veya dernekler kurarak gelir elde edebileceklerdir. Bu girişim çeşitlerine, göl ve nehirlerde kano ve yelken, yüksek dağlık kesimlerde ise yamaç paraşütünün geliştirilmesi ve bu etkinlikler için organizasyon yapma veya malzeme temini çalışmaları örnek verilebilir. Bunun yanında yerel kültürün göstergeleri olan el sanatları da ekoturistlerin ilgisini çekmektedir. Bu noktada özellikle geleneksel el sanatlarına olan talebin artışı hem bunların geleceğini hem de pazarlama sorununu ortadan kaldıracaktır.. Ekoturizm uygulanan yörelerde yerel mimarinin korunması, organik gıda üretim teknikleri, ambalajlanması ve dağıtımı, ekolojik ürünlerin tasarımı ve geliştirilmesine kaynaklık edeceğinden ekonomik, teknolojik ve bilimsel nitelikli çok yönlü katkılar sağlayacaktır. Bunlar yeni teknolojilerin kullanılması, ekolojik tarımın gelişmesi, yerel ürünlerin pazarlanması, bankacılık, telekomünikasyon, ulaşım gibi hizmet alanlarının ve yeni sportif faaliyetlerin ve bu faaliyetlere ait malzemelerinin kiralanması ve satışı gibi, ekonomik katkıları da birlikte getirecektir. 6

Yukarıda açıklanan faydalara ilişkin olarak bir örnek verilecek olursa; kano-rafting etkinliklerinin gelişmesinin, bu etkinliklerin yapıldığı Köprülü Kanyon Milli Parkı alanının yakınında bulunan orman köylerinde yaşayan halkın geçim kaynaklarında nasıl bir değişime yol açtığı aşağıda verilmiştir [16] : Köylüler, kooperatifleşmeye giderek turistlere rafting için gerekli olan malzemeleri kiralamaktadır. Özellikle turistlere yemek ihtiyaçlarının giderilmesi için lokantalar ve restoranlar açılmıştır. Yerel halk hem girişimci olarak hem de işgücü olarak çalışmaktadır. Yörenin el sanatları sergilenerek satışları yapılmaktadır. Alan çevresinde büyük otel bulunmamakla birlikte, yerel halk pansiyon işletmeciliği yapmaktadır. Balık ve kırmızı et ihtiyacının karşılanması için, balık üretme çiftlikleri kurulmuş ve köylerde besicilik gelişmiştir. Tarımsal faaliyetler devam etmekle birlikte, ürün çeşitliliğine gidilmiş ve seracılık gelişmiştir. 2.2. Sosyal ve Kültürel Boyut Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma politikalarında, turizm girdileri önemli bir yer tutmaktadır. Her türlü turizm etkinliğinin, yapıldığı yöreye değişiklik getireceği açıktır. Ülke kalkınma politikasındaki turizm girdilerinin boyutunu ve yörenin değişim hızını belirleyen iki kriter vardır. Bunlar, var olan değerleri korumak ve ekonomik girdinin sürekliliğidir [17]. Varolan değerleri korumak Ekonomik girdinin sürekliliği Belirler Ülke kalkınma politikasındaki turizm girdilerinin boyutu Belirler Yörenin değişme hızını Ekoturizm özellikle kırsal yöreye yönelik bir turizm etkinliğidir. Ekoturizm yerel sosyal yapı üzerinde, yaşam kalitesi, geleneksel el sanatlarının gelişmesi, yerel mimarinin korunması, teknolojik gelişime açılma, halkın katılımı, kültürel alış veriş olanağı gibi bir çok olumlu katkı sağlayacaktır. Birey açısından ise; bireysel tercih ve seçimler doğrultusunda, doğayla bütünleşmeyi öne çıkaran ve bireyi ekoturizm ile özgürleştiren ve bireyi geliştiren katkılar ortaya çıkacaktır. Ekoturizmin gelişimi, kırsal yörede yaşayan insanlar üzerinde aile içi ilişkiler, değerler, normlar ve kültür üzerinde de etkilidir. Bu etkiler şu şekilde açıklanmaktadır [18]; 7

Tarımsal üretim ile uğraşan yörelerle, turizme yönelmiş yöreler arasında yapısal farklılaşmalar vardır. Turizmin yaygınlaştığı yörelerde ailelerin hacmi küçülmektedir. Tarım ile geçimini devam ettiren yörelerde ise, toprağa bağımlı üretim nedeniyle iş gücüne duyulan gereksinme ve aile planlamasına karşı tutuculuk, bu yörelerdeki ailelerin küçülmesini önlemektedir. Turizme yönelmiş yörelerde, geleneksel bağımlılık yerine daha demokratik ve eşitlikçi ilişkiler gerçekleşmektedir. Tarımsal üretimin yapıldığı yörelerde genelde geleneksel otoritenin güçlü olduğu, ailelerde kuşaklar boyunca aktarılan değerlerin ve davranış kalıplarının etkili olduğu görülmektedir. Aile içi ilişkilerde eşitlik ilkesinin hakim olduğu bu yörelerde, kadın ve erkek eşit miktarda sorumluluk sahibidir. Kırsal aile yapısında, otorite sıralaması baba-büyük oğul şeklinde iken, turizm ile uğraşan aile yapısında baba-eş-çocuklar şeklindedir. Aile fertlerinin birbirlerine davranış biçimleri, konuşma şekilleri turizm yönünden gelişmiş olan yörelerde hızla değişmektedir. Bu itibarla ekoturizm, ekolojik çevreyle sosyal çevreyi birleştiren bir özelliğe sahip olduğundan, turizmin sosyal gelişme üzerindeki olumlu katkılarını çoğaltacaktır. Yerel kültürlerin ekoturistlerden etkilenmesiyle oluşan kültürel değişim, yöreden yöreye çok farklı olabilmektedir. Myra Shackley (1994), Annapurna'nın kuzey-batısında yer alan ve yeni turizme açılmış olan Mustang bölgesinde, yerel halk ile turistler arasındaki ilişkileri incelemiştir [19]. Bu araştırmayla ortaya çıkan bulgular, diğer geri kalmış ülkelerdeki genel gözlemlere uymaktadır. Bölgenin doğusunda yer alan ve nispeten uzak olan yerlerdeki turizm etkinliği, batı bölgelerindeki aktivitelerin onda birinden bile daha az gerçekleşmektedir. Bölgedeki insanlar, dostça davranan ve misafirperver kişilerdir. Ayrıca, yerel halk ile turistler arasında karşılıklı bir kültürel merak bulunmaktadır. Ancak, bölgenin daha rahat ulaşılabilen batı kısımlarında, turizmin bazı olumsuz sonuçları da görülmeye başlanmıştır. Ziyaretçilerin turizm sektöründe oluşturduğu olumsuz etkiler aşağıda belirtilmektedir: Yerel geleneklere uymayan elbiseler ve davranış şekilleri. Kutsal yerlerde uyulması gereken kurallara aldırmama. Çoğunlukla izin almadan, karşıdakini rahatsız ederek ve düşüncesiz şekilde fotoğraf çekimi. Yerel halkın evlerine izinsiz olarak girme. Yöredeki çocuklara para veya şekerler vermek suretiyle, onları dilenmeye teşvik etme. Yerel halkın turizm üzerindeki olumsuz etkileri konusunda ise aşağıdakiler sıralanmıştır: Çocukların ziyaretçilerden yiyecek, para, şeker veya kalem gibi şeyler dilenmesi. Hatıra eşya satmak için ziyaretçileri sıkıştırması. Ödeme yapmadan fotoğraf çekmeye çalışan ziyaretçilerin etrafına toplanma. Para teklif edilse dahi fotoğraf çektirmeyi kabul etmeme. Ziyaretçilerden öğrendikleri cinsel küfür ve el-kol hareketlerini kullanma. 8

Eğer yerel halk ile ekoturistler karşılıklı ilişkiden yeterince ve olumlu olarak faydalanabiliyorlarsa, doğal değerlerin korunmasına ve korunan alanın başarısına zarar gelmeden ekonomik ve sosyal faydalar elde edilebilecektir. Ekoturizm etkinliklerinde maksimum düzeyde faydalar sağlanmasının önemli faktörlerinden biri, ekoturizm ile ilgili kararların alındığı aşamalarda kararlara yöre halkının katılımının sağlanmasıdır. Yerel halk katılımını sağlayıcı ilkeler aşağıda belirtilmiştir [12]: Yerel topluluğun sosyo-ekonomik göstergelerini ortaya koymak. Bunun için üretim, pazarlama, tüketim, işsizlik gibi ekonomik göstergelerin, sağlık, eğitim, yerleşim biçimi, din, kültür profilinin çıkarılarak, yerel halkın özgün yönünün irdelenmesi gerekmektedir. Amaç, yerel topluluğun kendi algılamalarını açarak, bakış açılarını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmaktır. Yerel topluluğun sorunlarına eğilmek, bu sorunları irdelemek ve önem sıralaması yapmak. Kısa ve uzun vadeli çözümleri kendileriyle tartışarak bulmaya çalışarak özellikle tartışmaya katılmayanlara zaman tanıyarak süreci etkin hale getirmek. Küçük gruplar halinde toplantılar yaparak tartışma açmak. Kendi sorunlarını ortaya koymalarına, çözümleri kendilerinin bulmalarına yardımcı olmak. Konuşmakta zorluk çekenlerle çok konuşanlar arasında dengeyi çözümleri araştırırken kurmak. Halka açık bilgilendirme ve tanışma toplantıları yapmak. Böylece herkesin katılımını sağlamak, karar almada katılımın her geçen gün yükselmesine olanak tanımak. Açık uçlu ya da kapalı uçlu soruların sorulduğu anket çalışmaları yapmak. Acentalar, kamu kuruluşları, üniversite, özel kuruluşların katılımıyla düzenlenecek seminerlerle, ekoturizm projesiyle ilgili ya da çevresel konularda detaylı bilgilendirmeler veya tartışmalar yapmak. Aynı süreçlerden geçmiş başka yerel topluluklarla bir araya gelmeleri için geziler düzenlemek. Sorunları, kazançları ya da zararlarının ne olabileceğini görmelerini sağlamak. 2.3. Çevresel Boyut Genel olarak doğa ve turizm birbirine zıt olgular durumundadır. Fakat bu iki zıt olgunun birbirinin aleyhine olmayacak bir ilişki içinde olması, diğer bir deyişle uzlaşması, aklın ve mantığın gereğidir. Doğaya ve doğal kaynaklara dayalı bir turizm ile doğanın korunması arasında, kuramsal üç farklı ilişkiden söz edilebilir [20]: Uyuşmazlık ve zıtlık: Turizmin doğaya ve doğal kaynaklara zararlı olabileceği varsayımı ile, turizm ve doğa koruma arasında bir uyuşmazlık ve zıtlıktan söz edilebilir. Bunun sonucu olarak, çeşitli düzeyde yasaklamalar ve sınırlamalar söz konusu olacağı için, böyle bir ilişkinin doğa koruma açısından doğru bir yaklaşım olmadığı söylenebilir. Bir arada var olma: Turizm ve doğa koruma arasında, göreli olarak çok az bir ilişkinin olması durumudur. Bu durum çoğunlukla, turizm ve doğa korumanın tam olarak gelişemediği alanlar için söz konusudur. 9

Ortak yaşama: Turizm ve doğa korumanın birbirinden karşılıklı olarak yararlandıkları bir organizasyon şeklidir. Doğa koruma açısından bunun anlamı, doğal değerler mümkün olduğunca özgür durumlarında korunabilecekler ve hatta daha uygun şartlara doğru geliştirilmeleri de sağlanabilecektir. Böylece, daha fazla kişi daha geniş anlamda doğadan ve doğal değerlerden rekreasyonel, estetik, kültürel, bilimsel ve eğitsel yönden yararlanabilecektir. Eğer ekoturizmin, çevre korumasına yararı dokunuyorsa, bunun temelinde ekoturizm vasıtasıyla, bundan daha tahrip edici arazi kullanım şekillerinden yetişme ortamının korunması yatmaktadır. Aynı şekilde, çevre koruma yararını ekoturizm etkinliklerinin kullanımına dönüştürmeye yönelik bütün faaliyetlerin arkasında da aynı neden bulunmaktadır. Fakat, ekoturizm, sürdürülebilirlik kavramına bir eleman daha katmaktadır. Bu eleman, turistte etki bırakan objelerin niteliğidir. Eğer ekoturizmin, ekonomik faydaları maksimize etmesi isteniyorsa, o takdirde turistlerin para harcayabileceği etkinlikler geliştirilmelidir. Ancak, bu etkinliklerin, turistlerin görmeye geldikleri ve kendi üzerlerinde etki bırakan objelere, nitelik olarak zarar verecek etkinlikler olmaması gerekir. Her ne kadar ekoturizmin çevreye saygılı ve duyarlı olduğu belirtilse de, doğa turizminin uygulama alanları olan ve korunan alan statüsü içerisinde yer alan milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, tabiat anıtı ve orman içi dinlenme yerlerinde yapılan doğa turizmi etkinliklerinin uygulamaları sonucu bazı problemlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu problemlere neden olan faktörler; alanın kullanım kapasitesini aşan yoğun kullanımlar, aşırı gelişme, kirlilik olarak sıralanmaktadır (Tablo,1). Bu şekilde ortaya çıkan olumsuzluklar doğa turizminin ortaya çıkış nedenlerine ve sürdürülebilir turizm gelişimine aykırıdır. Bu noktada yapılacak planlama çalışmalarında önemli bir konu ekoturistlerin kullanımına sunulacak olan tesislerin yerlerinin ve yapı tarzlarının belirlenmesi olmaktadır. Ekoturizmde esas, bu konaklama tesislerinin orman kaynakları dışında yapılmasını öngörmektedir (Tablo, 2). Oysa bu tür tesislerin, çoğunlukla ekoturizmin uygulama alanı olan orman kaynağı içinde yapıldığı görülmektedir. Akdeniz ve Ege sahil şeridinde de bu şekilde yapılaşma ile orman kaynaklarında tahribatlar olmuştur. Bu nedenle ekoturizm etkinlikleri için öngörülen tesisler, etkinlik noktasına günübirlik gidilip gelinebilecek uzaklıkta ve orman kaynaklarının dışında yapılacak şekilde planlanmalıdır. Barnes ve arkadaşları (1992), ekoturizmin çevreye zarar vermeyecek bir şekilde yönetimi için dört önemli nokta ileri sürmektedir. Bunlar [22]; Turizmin ölçeği ve tipi ile bunların yerel kültürler üzerindeki etkilerini dikkate almak, Turizmden oluşan girdilerden, arazileri ve çıkarları etkilenen yerel halkın da faydalanması, Eğer turizm faaliyetleri korumaya alınmış alanlarda yapılıyorsa, turizm ile elde edilen ekonomik kazançların, korunan alan yönetiminin amaçlarını gerçekleştirme yönünde kullanılması, Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekoturizm, sadece zengin veya yabancı ziyaretçilere yönelik sınırlandırılmamalı, aksine geniş bir gelir yelpazesine sahip ziyaretçilerin faydalanmasına sunulmalı, şeklinde belirtilmektedir. 10

Tablo1. Korunan Alanlarda Turizm Etkinliklerinin Çevresel Etkileri ve Kontrol Edilmesi Gereken Olumsuz Ziyaretçi Etkileri [21] Neden Olan Faktör Doğal Kalite Üzerine Etkisi Açıklama Aşırı Kalabalık Çevresel stres ve hayvanların davranışlarında değişim Kalitede azalma, yaban hayatının değerini kaybetmesi, taşıma kapasitesinin sınırlarının belirlenmesi gerekli Aşırı Gelişme Rekreasyonel Etkinlikler; Kırsal yapıların kentsel yapılara benzemesi, doğal yapı içerisinde insan yapısı tesislerin artışı Çekiciliği olmayan kent benzeri görünümlerin oluşması -Sürat Tekneleri ile Gezi -Olta Balıkçılığı Etkinliği -Safariler Düzenlenmesi Kirlilik; -Gürültü (Radyo vb.) -Döküntü ve Çöp -Vandalizm Yaban Hayvanlarının İnsanlar Tarafından Beslenmesi Araçlar; -Hız -Yol Olmaksızın Araç Kullanımı Yaban hayatının rahatsız olması Aşırı avlanma ile populasyon azalması Yaban hayatının rahatsız olması Doğal seslerin bozulması Yaban hayatının atıklar ile beslenmesi Tesislerin ve diğer olanakların bozulması Turistlerde yaban hayatına karşı zararlı olabilecek davranışsal değişimler Yaban hayvanlarının ölümü Toprak ve bitki örtüsünün zarar görmesi Yavrulama mevsimi sırasında hassasiyet ve gürültü kirliliği Doğal yırtıcılar ile rekabetin ortaya çıkışı Aşırı kullanımlarda yürüyüş yollarında erozyon Yaban hayatı ve diğer ziyaretçilerin rahatsız olması Estetik ve sağlığın bozulması Doğal yapının bozulması Hayvanların alışkanlıklarında değişimler Ekolojik değişimler ve toz Yaban hayatının zarar görmesi Kültürel değerlerin ekoturizm üzerindeki etkisinin oluşumu, bu değerlerin korunan alanlara yönelik olumlu veya olumsuz düşünceler meydana getirmesine bağlıdır. Bununla birlikte biyolojik ve kültürel değerler birbirinden farklı olgulardır. Ancak, ekoturistler doğal yapısı bozulmamış ve çekiciliği bulunan alanları etkinlik alanı olarak seçerken bunun yanında yerel kültürü ve tarihi de göz önünde bulundurmaktadır. Bu nedenle yerel kültür ve tarihin 11

ekoturizm amaçlı olarak kullanılması için, biyolojik değerler ile bütünleşmesi gerekmektedir. Ancak, bu şekilde kültürel değerlerin (yerel örf, adet ve gelenekler) ticari olarak değerlendirilmesi, biyolojik değerleri (çevre ve bu kapsamda yaban hayatı) korumayı zorlaştırıcı bir etken olmaktan çıkar. Yerel halk, turistlerle karşılıklı yararlanmaya istekli olmayabilir. Bu durumda yerel kültür sömürülür ve çevre koruma için uygun olmayan bir ortam oluşur. Eğer yerel halk, yabancıların kendilerine karşı ilgilerinden ve izinsiz hareketlerinden rahatsız oluyorsa, o zaman ziyaretçileri bölgeye çeken korunan alanların varlığına da karşı çıkabilir. Böylece kültürel boyut, doğal kaynakların korunmasına karşı bir engel oluşturur. Ancak bu noktada ekoturistler ile yerel halkı birbirinden ayrı yerlere koymak suretiyle, bu durumdan kaçınılabilir. Nitekim Peru'daki Manu Parkı nın yöneticileri, yerel halkın kültürel olarak bozulmasına engel olmak amacıyla, yerel halk ile turistler arasındaki diyaloğa engel olmuşlardır [23]. Bunun yanında ekoturizm etkinliklerinin her aşamasında yerel halkın katılımcı olması doğal kaynakların korunması için yeterli olamamaktadır. Örnek olarak 1992'de Dünya Bankası, entegre koruma ve kırsal kalkınma projeleri hakkında bir faaliyet raporu yayınlamıştır. Bu kapsamda durum çalışması (case study) olarak Asya, Afrika ve Latin Amerika kıtalarını kapsayan 23 proje seçilmiştir. Bu kalkınma projelerinin hepsinin içinde korunan alanlarla ilişkili bölümler bulunmaktadır. Ancak bu kalkınma projelerinin hiçbiri koruma alanları üzerindeki baskıyı azaltamamıştır [11]. Açıkçası yaban hayatı ve doğal yerler nasılsa fayda sağlayacaktır umuduyla, sadece yaşam düzeyini yükseltmeye çalışmak (yani kırsal kalkınmayı sağlamak) yeterli değildir. Bunun yanında çevre koruma amaçlarının açıkça tanımlanması, hedeflerin ortaya konması ve bunların etkili kontrollerinin yapılmasına da ihtiyaç bulunmaktadır. Eğer amaç turizm sektörünü çevre koruma yararı için araç olarak kullanmaksa, o zaman ekoturizm projeleri (ki bunların bünyesinde halkın yönetime tam katılımı da olabilir) çevre koruma ve kırsal kalkınma arasındaki çok önemli bütünleşmeyi hedeflemelidir ki, burada çevresel boyut kırsal kalkınmanın bir boyutudur. Dünyada, kırsal kalkınma ile çevre korumayı içerisinde bütünleştiren ekoturizm uygulamaları yapılmaktadır. Öneğin, Nepal'deki "Annapurna Koruma Alanı Projesi (ACAP)"; çevre koruma ve ekoturizmi bir araya getirmeye yönelik yenilikçi bir yaklaşım izlemiştir. Bu proje 1992 yılında yasa gereği resmi gazetede yayınlanmış ve 10 yıllık bir dönem için projenin resmi yönetim yetkisi, bir sivil toplum örgütü olan "Kral Mahendra Doğa Koruma Birliği (KMTNC)"ne verilmiştir. Bu projede yer alan korunan alanının çok yönlü kullanımı kavramı, 40.000 kişilik yerel halkın büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Çünkü proje doğal alanların kullanımı ve yönetiminde yerel halkın rolünü ön plana çıkarmaktadır. Ancak, tüm korunan alanların aksine, milli parklarda önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Yerel halkın konuyu kabul etmesinin öneminden dolayı korunan alan ve milli park gibi teknik terimleri ön plana çıkarmak çok akıllıca bir davranış olmuştur. Zira, söz konusu alan çok büyük (4600 km 2 ) ve çok farklı özelliklere sahiptir. Böylece, milli park adıyla yapılan düzenleme, zonların gerektirdiği yönetim amaçlarıyla oluşan "entansif (yoğun) kullanım"ın çeşitli bileşenleri olan aktivitelere karşı söz konusu alanı korumuştur [11]. 12

Tablo 3. Avrupa nın Korunan Alanları İçinde ve Civarında Sürdürülebilir Turizm İçin Önerilmiş Zonlar [11] 1 2 3 4 5 Sürdürülebilir Turizm Gelişmesi Zonu Sığınma Zonu Sessizlik Zonu Uyuşma Zonu Sürdürülebilir Turizmin Teşvik Edildiği ve Korunan Alanın Dışında Kalan Zon Turizm gelişmesinin herhangi bir şeklinden mutlak olarak korunmuş alan. Küçük ve asıl olarak kılavuzlu grupların girebildiği ve az sayıda tesisin bulunduğu alan. Korunan alan ile uyumlu etkinlik ve tesislerin mevcut olduğu alan. Ancak yeni tesis eklemeleri yok Korunan alanla uyumlu yeni etkinlik ve tesislerin eklendiği alan. Ancak küçük çaplı, yerel kültür ve yapı tipiyle uyumlu yeni gelişmeler mümkün. Korunan alanın niteliğini sürdürebilmek için, 4 nolu zondakine benzer gelişmelerin teşvik edildiği alan. Bu zon korunan alanın hemen dışında. 3.SONUÇ Ekoturizm, yaban hayatı faydalanmasının diğer şekilleri gibi, çevrenin korunmasını sağlayan araçlardan biridir. Bununla birlikte ekoturizmin bir çok koruma alanına faydalı olduğu ve diğer bazı koruma altındaki alanlara da turist çekmeye yardımcı olduğu ispatlanmıştır. Ancak, ekoturizm her alan için uygun değildir. Uygun olduğu alanlarda da başarıyı getiren formül, sadece o alana özgü olacaktır. Son yıllarda turizm taleplerindeki değişme ile artık deniz, kum ve güneş olarak ifade edilen klasik turizmin kıyı egemenliğinin yanında, kıyıdan daha içerilerde bulunan doğal alanlara doğru bir turizm gelişimi devam etmektedir. Kıyıdan içerilere olan bu gelişme daha geniş alanlarda turizmden faydalanılması ve bunun mevsimsellikten kurtarılarak yılın tüm aylarına yayılması olanağını sağlamaktadır. Bu taleplerin artışı, ekoturizmi uygulanan alanlarda yaşayan kırsal yöre insanları için kırsal kalkınma aracı olarak kullanılmasının ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda ekoturizmin uygulama alanı olan ve korunan statüsüne sahip alanların uzun devreli gelişim planlarının yapılması ve bu planlamada ekoturizm ile ilgili konuların ve gelişimin ayrıntılarıyla ortaya konulması gerekmektedir. Bu gelişim, yapılacak olan tesislere ilişkin düzenlemelerden ekolojik anlamda alanın korunmasına kadar bütün bilgiyi içerisinde bulundurmalıdır. Gelişim Planları yapılırken, kırsal yöre insanının beklentilerini dikkate almak ve insanların bu planın uygulama aşamalarında tam katılımını sağlamak gerekir. Yerel halkın tam bir proje katılımcısı ve yararlanıcısı olmasını sağlamak için, korunan alan içindeki ve civarındaki alan kullanım uyuşmazlıklarının kesin olarak çözümlenmesi gereklidir. 13

Planlama aşamasında, korunan alan sınırları içerisinde bulunan yerleşimlerin sosyo ekonomik yapısını belirlerken, bir yandan genel olarak, bir yandan da her köy düzeyinde betimleme yapmak, yani ekonomik sektörlerin ağırlıklarını, sosyal ve demografik özelliklerini vb. belirlemek gerekmektedir. Elde edilen bilgiler ışığında köylerin kalkınma öncelikleri ve kalkınma modelleri, faydalanmaların düzenlenmesi, zonların belirlenmesi vb. görevler ortamın biyofizik özelliklerine ilişkin uzmanlıklarında devreye sokulmasıyla gerçekleştirilmelidir. Korunan alan içerisinde veya bitişiğinde yaşayan halkın, alanın korunan alan statüsüne alınmasıyla gelir düzeyinde oluşan kayıplarının karşılanması için uzun devreli gelişim planlarıyla birlikte bir kırsal kalkınma planının hayata geçirilmesi şarttır. Yine kalkınma planının uygulanması aşamalarında da yerel halkın katılımının sağlanması gerekmektedir. 14

KAYNAKLAR [1] Akesen A., 1992, Ormancılık Turizm İlişkileri Çerçevesinde Akdeniz Orman Kaynaklarının Değerlendirilmesi, Türkiye Akdeniz Bölgesi Ormanları ve Ormancılığına İlişkin Bilimsel Yaklaşımlar, İ.Ü. Orman Fakültesi Ormancılık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü, Yayın No: 1, İstanbul. [2] Geray, U., 1995, Orman Kaynaklarının Yönetimi, Ulusal Çevre Eylem Planı, DPT, Ankara. [3] Akça H. ve ark., 2000, Kırsal Alanların Kalkınmasında Kırsal Turizmin Rolü, Ekin Dergisi, Yıl:4, Sayı:12, Ankara. [4] Geray U., 1998, Ekonomi, İ.Ü. Yayın No: 3840, Fakülte Yayın No: 430, İstanbul. [5] Oakley P. ve Garforth C., 1985, Guide to Extension Training, FAO Training Series, No: 11, FAO, Rome, İtaly. [6] Savaş F. V., 1979, Kalkınma Ekonomisi İkinci Baskı, İ.İ.T.İ.A. Nihat Sayar Yardım Vakfı Yayınları, No: 315/547, İstanbul. [7] Tolunay A., 1998, Sosyal Ormancılık ve Türkiye Açısından Önemi, İ.Ü. Fen Bilimleri Ens. Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul. [8] Ceballos-Lascurain, H., 1996, Tourism, Ecotourism and Protected Areas, The Ecotourism Society-IUCN-CEE, Fransa. [9] Özkan,B.M., 1995, Ekoturizm Politikası, İnsan ve Çevre Dergisi, Eylül Sayısı, Ankara. [10] Korkmaz M., 2001, Turizm Gelişiminin Kızıldağ Milli Parkı ndaki Olumsuz Etkileri, Orman Mühendisliği Dergisi, Yıl: 38, Sayı: 7, Ankara. [11] Bolton, M., 1997, Loving them and living them, Wildlife and Ecotourism, Conservation and the use of Wildlife Resources, Chapman & Hall Press. [12] Neyişçi, T., 1998, Batı Akdeniz Kıyılarının Taşıma Kapasitesi ve Ekoturizm, Türkiye Kıyıları 98, Türkiye nin Kıyı ve Deniz Alanları II. Ulusal Konferansı, 22-25 Eylül, Kıyı Alanları Yönetimi Milli Komitesi ODTÜ, Ankara. [13] Kahraman N., 1998, Türkiye nin Turizm Arz ve Talebindeki Gelişmeler, 21. Yüzyılda Sürdürülebilir Turizm Politikaları, I. Uluslar arası Turizm Sempozyumu, İstanbul. [14] Wight, P., 1998, Tools for Sustainability Analysis in Planningand Managing Tourism and Recreation in the Destination, Sustainable Tourism, A Geographical Perspective, Pearson Education Ltd. U.K. [15] Öztunalı, G., 1998, Eko-turizmin Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Katkıları, Türkiye Kıyıları 98, Türkiye nin Kıyı ve Deniz Alanları II. Ulusal Konferansı, 22-25 Eylül, Kıyı Alanları Yönetimi Milli Komitesi ODTÜ, Ankara. 15

[16] Korkmaz M., 2001, Orman Kaynaklarında Doğa Turizmi ve Av Turizmi Etkinliklerinin Ekonomik Çözümlemeleri, İ.Ü. Fen Bilimleri Ens. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. [17] Öztürk, F., 1992, Kıyı Turizminden Öğrendiklerimiz; Yerel Standartlar Hakkında Yeniden Düşünme, Doğu Karadeniz Turizmi Konferans-workshop, Turizm Bakanlığı, Turizm Eğitimi Genel Müdürlüğü, Ankara. [18] Bal H., 1995, Turizmin Kırsal Toplumda Aile İçi ilişkilere Etkisi, Doğa-İnsan Yayınları, İstanbul. [19] Shackley, M. 1994, The Land of Lo, Nepal/Tibet: the first eight months of tourism. Tourism Management. [20] Gülez S., 1993, Korunan Alanlar ve Turizm, I. Ormancılık Şurası Tebliğler ve Ön Çalışma Grubu Raporları Cilt I, Seri No: 13, Yayın No: 006, Ankara. [21] WTO, 1992, Cost and Benefits of Tourism in Protected Areas, Development of National Parks and Protected Areas, UNEP-IE/pac Tecnical Report Series, No: 13. [22]. Barnes, J., Burgess, J. and Pearce, D. 1992, Wildlife tourism, in Economics for the wilds (eds T.M. Swanson and E.B. Barbier). Earthscan Publications, London. [23]Groom, M.J., Podolsky, R.D. and Munn, C.A. 1991 Tourism as a sustained use of wildlife: a case study of Madre de Dios, Southeastern Peru, in Neotropical Wildlife Use and Conservation (eds J.G. Robinson and K.H. Redford). University of Chicago Press, Chicago. 16