Marx ta Feminizmin İzini Sürmek

Benzer belgeler
MARX'TA TOPLUMSAL CİNSİYET VE AİLE

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine Düşünceler

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

Sylvia Walby. Patriyarka Kuramı. Ingüizceden çeviren Hülya Osmanağaoğlu. 5fr dipnot yayınları

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

Cilt / Volume: 5 Sayı / No: 2 Kasım/November 2015 ISSN

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Çocuk Politikası FERAY SALMAN İNSAN HAKLARI ORTAK PLATFORMU

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

Kitabın çok sayıda tezi bulunmakla birlikte bence bunlar üçe indirilebilir:

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

SİYASET SOSYOLOJİSİ (SBK307)

KADIN ÇALIŞMALARI ANA BİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

Bourdieu den Sonra Ekonomik Sosyoloji

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

Bu çalışmada Devrimci İşçi Sendikaları

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Derleyen AYŞE BUĞRA Sınıftan Sınıfa

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

İşletmenin temel özellikleri

İÇİNDEKİLER. Önsöz... v

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204)

Kadın sorunu üzerine Marksist tezler

Dişi Güç Shakti. Hana Nahas ve Jedami Wulf Dietzel tarafından düzenlenmiştir.

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

Bölüm 1. İnsan Kaynakları Yönetimine Kavramsal Bakış

SOSYAL BİLGİLER DERSİ ( SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Cem Somel in Türkiye de Küreselleşmeye Tepkiler

Eğitimin Ekonomik Temelleri

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

1. Giriş Giriş...19

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI. 4. Hafta: Sosyal Teoride Klasik Dönem: Marx, Durkheim ve Weber

29 Eylül 2010 Çarşamba (Canlı) DÜŞÜNCE KERVANI NDA FAŞİZM ÜZERİNE TARTIŞMALAR. CUMARTESİ SU TV. SAAT: (Tekrar)

Fotoğrafta kompozisyon fotoğraf çerçevesinin içine yerleştireceğimiz nesneleri düzenleme anlamına gelir.

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

2. Iletisim Adresi : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü,

ÇALIŞMA HAYATINDA KADINLAR: DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR, DAHA AZ KAZANIYOR

Canut Yayın Evi: 5 ISBN: Sosyalist ve Ekolojik Bir Uygarlık için Tezler Cilt II: Marksist Ekolojik-İktisat Teorileri Liu Sihua Canut Yayın Evi:

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Saniye Dedeoğlu Kadın Emeği Konferansı TEPAV-ODTÜ Kadın Çalışmaları 3 Mayıs 2011, Ankara

Araştırma Notu 16/192

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 9. Hafta Mikro Sosyoloji: Sembolik Etkileşimcilik, Fenomenoloji ve Etnometodoloji

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Arz-Talep açısından bir Yaklaşım

KİTAP TANITIMI TÜLAY ARIN A ARMAĞAN-İKTİSAT YAZILARI. Der.Sermin Sarıca, İstanbul, Belge Yayınları, 2010

ÇapulTV Direnişin MEDYASI

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

işçiokulu FASİKÜL 3: Sömürü nedir, işçiler nasıl sömürülür? İşçi sınıfı kurtuluşu için kahramanlara değil, kendi bilinçli eylemine güvenmeli.

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Çevirenin Ön Sözü. vii

DEĞERLER EĞİTİMİ FARKLILIKLARA SAYGI

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

Dijital Emek ve Karl Marx. «Giriş Bölümü»

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

SOSYAL TABAKALAŞMA SOSYAL TABAKALAŞMA Taylan DÖRTYOL Akdeniz Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Pazarlama Bölümü

İŞL 203U YENİLİK YÖNETİMİ

GENEL EKONOMİ DERS NOTLARI

DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ. Üretim Planlama Direktörü

SSCB - KADIN DEVRİMİ ÜLKESİ TEMEL GÖSTERGELER (100. YILINDA BÜYÜK SOSYALİST EKİM DEVRİMİ) 7. Makale

10 Kadının Görünmeyen Emeği

Editörler Doç.Dr. Özgür Sarı & Doç.Dr. Hicran Yıldız SAĞLIK SOSYOLOJİSİ

Araştırma Notu 18/229

Yazılı Basında Çocuk Haberleri Üzerine Bir Analiz

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Tabakalaşma ve Sınıf. Lütfi Sunar. Sosyolojiye Giriş / 11. Ders

ULS344 - Milliyetçilik ve Azınlıklar. İlkçi Yaklaşımlar - Primordializm

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

İKTİSAD VE EKONOMİ TERİMLERİNİN FARKI

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS LİSTESİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

EKONOMİK BÜYÜME. Ekonomik Büyüme ile İlgili Kavramlar

Transkript:

Marx ta Feminizmin İzini Sürmek Gencer ÇAKIR * Marx toplumsal cinsiyet ve aile merkezli bir çalışma yapmamış ve cinsiyet meselesine dair de sistematik bir teori geliştirmemişti. Burası doğru. Ancak yaşadığı süre boyunca (yayınlanmış ve yayınlanmamış) bazı eserlerinde cinsiyet, aile, işbölümü, üretim, yeniden-üretim, sermaye birikimi ve bunun kadın ve çocuk emeği ile ilgili yönleri üzerine önemli şeyler söylemişti. Bu açıdan Marx ın cinsiyet ilişkilerini anlama konusuna bir çabası olmadığını, cinsiyetçi hattâ cinsiyet körü olduğunu söylemek zordur. * Marmara Üniversitesi, Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme YL öğrencisi. 200

Şimdiye dek Marx ın toplumsal cinsiyet ve aile konusunda, yayınlanmış ve yayınlanmamış tüm yapıtlarını ele alan bütünsel bir çalışma yapılabilmiş değil. A. Brown ın bu eseri, 1 Marksist yazındaki bu boşluğu doldurma yönünde atılmış önemli bir adımdır. A. Brown, okura, cinsiyet ve sınıfın kesişim noktaları hakkında daha genel bir kavrayış sunmaya çalışıyor. Marx ın, cinsiyete ve aileye doğrudan ya da dolaylı atıflarda bulunduğu çalışmaları, hiçbir zaman mantıksal sonucuna ulaştırılmamış ve geliştirilmemiş olsa da, A. Brown a göre, Marx ın bu çalışmaları cinsiyet ve toplum teorisi üzerine açımlanmaya ve geliştirilmeye müsait önemli bilgiler içermektedir. Yazar kitabına Marx ın ilk yazılarına (sözgelimi 1844 Elyazmaları, Kutsal Aile, Alman İdeolojisi ve İntihar Üzerine) odaklanarak başlıyor. Sonrasında Komünist Manifesto ve Kapital gibi temel yapıtlarında Marx ın cinsiyet ve aileye dair nasıl bir bakışa sahip olduğunu, feminist kuramcılarla tartışmaya girerek göstermeye çalışıyor. 2 Ardından Marx ın siyasi metinlerine yoğunlaşıyor. Gazete yazılarını mercek altına yatırıyor. Siyasi çalışmalar içinde Marx ın kadın hareketi ve kadınların kurtuluş mücadelesinde kadın öznelliğine dönük vurgularının önemine işaret ediyor. A. Brown daha sonra Marx ın geç dönem çalışmalarına bakıyor. Bunu yaparken Marx ın pre-kapitalist toplumlarda cinsiyet ve aile üzerine okumalar yaparken tuttuğu defterlerini tartışmaya açıyor. Morgan, Maine ve Lange gibi yazarların antropolojik çalışmaları üzerine Marx ın eleştirel notlarını Engels in Köken iyle karşılaştırarak, bu iki kuramcının cinsiyet ve aile konusunda farklılaştıkları noktaları derinleştirip Marx ın Engels ten daha nüanslı bir görüşe sahip olduğunu göstermeye çalışıyor. Engels in odaklandığı nokta, özel mülkiyetin ortaya çıkışıydı. Sınıf çatışmasının başlangıcı olarak özel mülkiyete önem atfediyordu. Engels ayrıca, kadın cinsinin tarihsel yenilgisi konusunda da net bir görüşe sahipti. Bu yönden bakıldığında Engels e göre, kadınların kurtuluşunun anahtarı özel mülkiyetin kaldırılmasında saklıydı. Ama Marx ta bu kadar determinist bir kavrayış yer almaz. Geç dönem çalışmalarının ürünü olan Etnoloji Defterleri nde Marx sınıflı topluma dair tek sebepli, tek yönlü bir gelişime vurgu yapmaz, bunun yerine özel mülkiyet öncesindeki komünal toplumlardaki çelişkilere odaklanır. Dunayevskaya nın da altını çizdiği gibi Marx, genelde ezilmişliğin, özel olarak kadınların ezilmişliğinin, ilkel komünizm içinde geliştiğini göstermiştir bize (s. 19). 1 Heather A. Brown, Marx ta Toplumsal Cinsiyet ve Aile, çev. Gamze Rastgeldi, Dipnot Yayınları, Ankara, 2016. Metin içerisinde parantezli sayfa numaraları bu eserdeki sayfa numaralarına atfen kullanılmıştır. 2 Feminist kuramcıların Marx a dönük olarak, düşünürün determinist olduğu, eserlerinde cinsiyet körü kategorilerin yer aldığı ve yeniden-üretimden ziyade üretim alanına daha fazla vurgu yaptığı yönündeki eleştirileri A. Brown için bir başlangıç noktası olmuş. Buradan hareketle yazar, Marx ın çalışmalarını yoğun metinsel analiz yoluyla tekrardan ele almaya girişmiş (s. 306). 201

Eserin genelinde yazar, Marx ın kimi çalışmalarında cinsiyetçiliğe dönük bazı sapmalar ını gösterse de, Marx a eleştirel bakan feministlerle önemli bir tartışma yürüterek cinsiyet ve aile konusunda Marx ın arkasında açımlanmaya ve geliştirilmeye müsait bir malzeme bıraktığını vurguluyor. Yazarın kendi sözleriyle: [F]eminist kuram ve kazanımlarını geliştirme imkânlarını değerlendirebilmek için Marx ın teorisine hem olumlu hem olumsuz taraflarıyla bütün olarak bakmak önemlidir (s. 15). A. Brown Marx ın yöntemini kullanarak, cinsiyet ve aile üzerine yapılan feminist tartışmalarda Marx ı bugün için nasıl operasyonel hale getirebiliriz? sorusunun cevabını vermeye çalışıyor bu eserinde. Bu yazıda A. Brown ın eserinin belli başlı noktalarına yoğunlaşarak toplumsal cinsiyet ve aile konusunda Marx ın görüşlerini, feministlerin bu görüşlere dönük eleştirilerini ve yazarın vurgu ve yaklaşımını özet bir şekilde ele almaya çalışıyoruz. Aile ve sınıflı toplum Alman İdeolojisi nde Marx ve Engels üreme sürecinden kaynaklı cinsiyete dayalı işbölümünün toplumsal işbölümünün temelini oluşturduğunu söylerler. İşbölümü, özünde cinsel etkinlikteki işbölümünden başka bir şey değildir. Yanı sıra şunu da eklerler: İşbölümü, sadece maddi ve zihinsel emek ayrıştığı zaman tam olarak gerçekleşir. Cinsiyetler arasında, üremeye dayalı olarak yapılan işbölümü tanımından hareketle Marx ve Engels in cinsiyeti biyolojik olarak ele aldıkları söylenebilir mi? A. Brown böylesi bir yorumun yanıltıcı olacağı görüşünde. Ona göre, Marx ve Engels, sadece türün devamı ve (zorunlu olmasa da) çocukların bakımıyla ilişkili olması anlamında biyolojiyi savunur görünmektedir (s. 65). Marx ve Engels in üremeye doğallık atfedip, kafa ve kol emeği arasındaki ayrışmayı tarih ve insanlık alanına yükseltmiş olmaları bir dizi feminist kuramcı tarafından sorunlu görülüp eleştirilmiştir. Maria Mies bu kuramcılardan biridir. Mies e göre doğal ve toplumsal yönlü bu ikili ayrım, biyolojik determinizme katkı yapmaktadır. A. Brown bu konuda farklı bir okuma yapılabileceği görüşündedir. Ona göre, Marx ve Engels, sömürü içeren ilk toplumsal ilişki olması sebebiyle, kafa ve kol emeğine öncelik vermiştir (s. 66). İşbölümü ancak, işçi yaratıcı süreç üzerindeki kontrolü(nü) kaybettiğinde ( ) baskıcı bir hal alır, der A. Brown. Kontrol kaybı, kafa ve kol emeğinin ayrışmasında ortaya çıkar. Yaşamın üretimi, Marx ve Engels e göre, bir yandan bireyin kendi maddi varlığını üretmek diğer yandan da insan yavrusunun üretimi anlamında ikili bir özellik taşır. Yani bu hem doğal hem de toplumsal bir ilişkidir. Burada doğal kelimesi ile biyolojiye gönderme yapılmaz; daha çok kendiliğinden ve planlanmamış anlamında bir kullanımdır bu. Toplumsallık ise, birçok bireyin elbirliğini gerektirmesi anlamında kullanılmaktadır. 202

Yine aynı metinde (yani Alman İdeolojisi nde) Marx ve Engels, sınıflı toplumun oluşumu konusuna aileye vurgu yaparlar. Onlara göre aile, sınıflı toplumun başlangıcını gösterir. Bu ise işbölümünün ortaya çıkışını ön gerektirir. Az önce yukarıda tarif edilen işbölümünün (kafa-kol emeğinin ayrışmasına dayalı) biçimi, aile içinde kadın ve çocukların, erkek tarafından baskılanmasına yol açar. Erkek hem mülkün sahibidir hem de aile içinde kadın ve çocukların emeği üzerinde bir kontrol gücüne sahiptir. Bu durum sınıfsal çelişkinin ilk nüvesini oluşturur. A. Brown a göre, ilk sınıfsal çelişkilerin filizlendiği aile kurumuna dikkat çekmeleri ve bunun sömürü içeren ilk toplumsal ilişki olması sebebiyle Marx ve Engels kafa-kol emeği ayrımına öncelik vermiştir (s. 67). Ne var ki, cinsiyet eşitsizliği ve sınıflı toplumun kökenleri konusunda, A. Brown a göre, Marx ve Engels in yürüttüğü tartışma yeterince açık değildir; dahası bu, hem soyut hem de yanlış bir tartışmadır. Ama yazara göre, Marx ve Engels 1880 de daha fazla antropolojik bulguya eriştiklerinde bu konulara tekrardan dönerler ve Alman İdeolojisi ndeki bakışlarını değiştirirler (s. 68). Üretim ve yeniden-üretim: Feministlerin Marx eleştirisi Feminist kuramcılar, sözgelimi Jaggar ve Hartmann, yeniden-üretim ve tüketim konusunda Marx ın esas ağırlığı üretime verdiğini söylerler. Bu sebeple, geleneksel olarak kadınların görevi olagelmiş yeniden-üretim alanının Marx tarafından ihmal edildiğine işaret ederler. Bu iki kuramcıya göre bunun sebebi, Marx ın teorisinin cinsiyet körü olmasıyla ilişkilidir (s. 101). Jaggar a göre, Marksistler, kadınların ev içinde, yeniden-üretimin hem doğurmakla ilgili hem de doğurmanın dışında kalan alanlarıyla ilgili olarak, meseleyi üretimin ve piyasanın dışında ele almışlardır. Bu durum, Jaggar a göre, Marksizm i kadınların ezilmişliğinin anlaşılması için gerekli olan kavramsal çerçeveden yoksun bırakır (s. 102). Bir diğer feminist kuramcı Nicholson ise Marx ın üretim meselesini çok dar bir çerçevede ele aldığını savunur. Nicholson a göre, Marx, kapitalist anlamdaki üretimi, akrabalık ya da politika gibi diğer kategorileri dışarıda bırakma pahasına, tüm toplumları kavramanın en önemli unsuru varsaymıştır (s. 102). Di Stefano ise, Marx ve Marksistlerin, sadece erkek emeğini içeren üretken emeğin çok sınırlı bir tipine öncelik verdiklerini ya da en azından kadınlara özgü emeği görmezden geldiklerini söyler (s. 103). Burada iki önemli araştırma alanı ön plana çıkmaktadır. Ev içi emek ve üreme alanıyla ilgili tartışmalar. Bu iki alana dair bir dizi feminist kuramcı, Marx ın ekonomi-politik eleştirilerinin kimi veçhelerini ele alarak bu konulara dair bir tartışma yürüttüler. Ev içi emek tartışması konusunda M. Benston, kadınların büyük ölçüde ayrı bir işçi sınıfı olarak görülebileceğini söyler. Ona göre, kadınların ev içindeki işleri değişim değeri değil, kullanım değeri üretir. Kadınların ev içindeki emeği meta 203

üretimine dayanmadığı için, kapitalizm koşullarında daha az değerli görülür (s. 104). Buradan hareketle Benston, ev içi emeğin görünür olması için kadınların kamusal yaşama katılmaları gerektiğini savunur. Dalla Costa ve James, bu iddiayı biraz daha ileriye taşırlar. Onlara göre, ev içi emek sadece kullanım değeri üretmez. Bu emek türü, artık değer üretiminde hayati bir rol oynar. Bu iki kuramcıya göre, kadınların ev içindeki emeği, erkekleri ev içi sorumluluklar(ın)dan azat eder ve kamusal alanda kapitalistin yararına, yaptıkları işe odaklanmalarına fırsat verir (s. 104). Dalla Costa ve James e göre, aile, işsizliğe sürüklenmiş kişi ya da kişilerin kısa sürede yıkıcı yabancılar güruhu na dönüşmesini engelleyici bir rol oynar. İşçilerin direniş ve eylemlerini sınırlandırdığından, ev içi kadın emeği, aslında, kapitalist sistemin daha düzgün işlemesine yardımcı olur (s. 104). Bu tartışmaya dönük olarak W. Seccombe ise, ev içi emeğin kapitalist anlamda üretken olmadığını, ancak bunun toplumsal anlamda bir kullanım değeri sağladığını söyler. Marksist feminist kuramcıların üreme alanına dair de önemli eleştirileri olmuştur. Örneğin L. Vogel, Engels in Köken inde öne sürülen, varoluş araçlarının üretimiyle insan yavrusunun üretimi konusunda biri kamusal öbürü özel alana ait bu iki alanı, toplumsal yeniden üretim kavramını öne çıkararak birleştirmeye çalışmıştır (s. 105). Vogel e göre, kadınlar, üremedeki biyolojik rolleri nedeniyle, daha az verimli/üretken işçiler olma ve dolayısıyla ev ortamı içinde kalma eğiliminde olagelmişlerdir. A. Brown, Marx ın üretim ve yeniden-üretim alanını ve yanı sıra üretken emeği nasıl tanımladığı konusuna derinlemesine eğilerek feminist kuramcılarla bir tartışma yürütür. Yazar, Marx ın üretken emek tanımında Di Stefano ve diğer başka feminist kuramcıların kaçırdıkları önemli noktalar olduğunu söyler. A. Brown a göre, Marx ın kuramı, kadınların ev içi işlerini hiçbir zaman doğrudan ele almamıştır. Burası doğru. Ama yine de, Marx ın kategorileri kapitalizmde kendini ortaya koyduğu biçimiyle patriyarkanın sistematik biçimde eleştirilmesine yön vermiştir (s. 106). 204 Üretim, tüketim ve yeniden-üretim: A. Brown ın müdahaleleri A. Brown, üretim ve tüketim alanları arasındaki ilişkinin birbirini dışlamayan yönüne eğilirken dikkatimizi Marx ın Kapital ine çekiyor. Marx a göre, emekçinin bireysel tüketimi, gerek sermayenin gerekse üretim ile yeniden-üretimin bir etmenini oluşturur. İşçi sınıfının yaşamaya devam etmesi ve yeniden-üretilmesi, sermayenin yeniden üretilmesinin her zaman için zorunlu bir koşuludur. Ama kapitalist, bunun yerine getirilmesini, emekçinin hayatta kalma ve üreme içgüdüsüne rahatça bırakabilir (s. 108-09). Son cümle özellikle çok tartışmalıdır. Marksist feministler tarafından çokça eleştirilmiştir. A. Brown bu cümle üzerinde, Benenson dan farklı olarak iddia etmektedir ki, Marx burada, işçinin emek gücü de

dâhil olmak üzere, sadece şeylerin üretimini önemli gören kapitalistin bakış açısını tarif etmektedir (s. 109). Marx, üretime tek yanlı odaklandıkları için politik iktisatçıları eleştirir. Ona göre üretim ve yeniden-üretim birbiriyle ilişkili bir bütündür. Şöyle der Marx Kapital de: Kapitalist üretim, birbirine bağlı, sürekli bir süreç, yani bir yeniden üretim süreci olması nedeniyle, yalnızca meta ve artık değer üretmekle kalmıyor, aynı zamanda, bir yanda kapitalist, öte yanda ücretli emekçi olmak üzere, kapitalist ilişkiyi de üretiyor ve yeniden üretiyor (s. 110). A. Brown a göre, yeniden-üretim, bu anlamıyla, insanın yaratımından daha fazlasını içermektedir. Diğer feminist kuramcılardan farklı olarak A. Brown, üretim ve yeniden-üretimin karşıt olmadığını, aksine, çocuk yetiştirmek de dâhil olmak üzere, kapitalist üretimin tüm unsurları, bütünün diyalektik parçalarıdır (s. 111). Sermaye birikimi süreci, Marx a göre, kapitalist üretim sürecine içkin olmakla birlikte, bu aynı zamanda yeni ücretli işçiler yaratılmasını da içerir. Bu yapılırken ya nüfusun kadınlar ile çocuklar gibi, eskiden kapitalist üretimce henüz kavranmamış bölümleri boyunduruk altına alınır ya da nüfusun doğal büyümesinin artırdığı işçi kitlesi ona tâbi kılınır (s. 111). Bu yönüyle yeniden-üretim alanı, sanıldığının aksine, fiziksel ve toplumsal olarak kapitalist sermaye birikiminin zorunlu bir özelliğidir. A. Brown a göre, insanın yeniden-üretimini içeren, ailedeki toplumsal ilişkiler, kapitalist üretim biçimindeki yerinin dışında tutularak gerçek anlamda anlaşılamaz (s. 112). Marx, kamusal alanda üretime ve aynı zamanda özel alanın üretimle doğrudan ilişkili olan yönlerine odaklanır. Bunu yapmakla Marx, özel alanı tamamen görmezden mi gelmiştir? A. Brown farklı bir yorumda bulunuyor; ona göre Marx, yalnızca üretime gönderme yapılması suretiyle özel alanın anlaşılabileceğini savunmaktadır. Ve yazar şu sonuca varıyor: Üretim ancak insanın yeniden üretimine içkin özel ilişkiler anlaşıldığında gerçek anlamda kavranabilir (s. 113). Yazar, bu tartışmayı bitirirken, cinsiyet ve aileye odaklanan ampirik çalışmalarda, üretim ve yeniden-üretim alanlarının dinamik etkileşimi üzerine odaklanmanın yararlı olabileceğini söylemektedir. Bir diğer tartışma konusu ise üretken emek ve üretken olmayan emek tanımlarıdır. Marx, artık değer üretmeleri halinde emeğin üretici emek olduğunu söyler. Yani üretim sürecinde sermayenin değerlenmesi için tüketilen emek üretici emektir. Marx ın, ev içi kadın emeğini üretken olmayan kategorisi altında ele alması ne anlama gelmektedir? A. Brown a göre, Marx bununla, kadınların ev işlerinin sadece kapitalist bakış açısından böyle görüldüğüne işaret etmektedir. Yazar ardından Rosa Luxemburg un 1912 tarihli Kadınların Oy Hakkı ve Sınıf Mücadelesi başlıklı konuşmasından bir alıntı yapar. Bu alıntının sonlarında Luxemburg şöyle demektedir: [B]acaklarıyla patronunun cüzdanına para süpüren müzikhol dansçısı üretken bir işçidir, ancak evlerinin dört duvarı arasında ırgat gibi çalışan proleter kadınlar ve anneler üretken değildir. Bu kulağa gaddarca ve delilik gibi geliyor ama tam olarak günümüz kapitalist ekonomisinin gaddarlığı ve 205

deliliğini ortaya koymaktadır (s. 117). 3 Yazara göre, sanıldığının aksine, Marx üretken emeğin kapitalist biçiminin istenen bir biçim olduğu yolunda normatif bir iddiada bulunmaz. Tersine Marx, kapitalizmde var olan çelişkilere işaret etmekte ve kapitalistlerin üretkenlik meselesine nasıl baktıklarına dikkat çekmektedir. Diğer yandan A. Brown işaret etmektedir ki, Marx, üretken emeği kullanım değeri üreten emekle de tanımlamıştır. Burada emek, genelde toplum tarafından kullanılan bir şey üretip üretmediği üzerinden değerlendirilir. Marx üretken emeğin bu yönü üzerinde fazla durmasa da, A. Brown a göre emeğin bu veçhesi, geleneksel kadın emeğinin yeniden değerlendirilmesi için belli bir zemin sağlar. Yazara göre, Marx her ne kadar kadınların ezilmişliğinin tüm yanlarını dikkate alan bir teori geliştirmekten oldukça uzak olsa da, düşünürün üretime dönük teorik kuramı böylesi bir değerlendirme için alan bırakmaktadır. Marx, üretimi ve tüketimi birbirinden ayırmadığı gibi, tüketimi üretimin bir refleksi olarak da görmüyor. 4 A. Brown a göre, hem üretim hem tüketim, bütünün diyalektik olarak etkileşen unsurlarıdır (s. 118). 206 Marx ve Engels i farklılaştırmak Cinsiyet ve aileye bakışta Marx ve Engels i ayrıştırmak mümkün müdür? Yoksa bu konuda her iki düşünürün görüşleri birbirine benzer olduğu için böylesi bir ayrıma gitmek anlamsız mıdır? Marx ve Engels in konu üzerine görüşlerini farklılaştırma konusunda çok az araştırma yapılmıştır. Burası doğru. Buna rağmen A. Brown, bu eserde bu iki düşünürün cinsiyet ve aile konusunda farklılaştıkları önemli noktalara dikkatimizi çekiyor. Diğer başka kuramcıların yanında A. Brown burada Dunayevskaya yı örnek göstermektedir. Dunayevskaya, Marx ın kadınlar hakkındaki görüşlerini Engels in görüşlerinden ayırma girişiminde bulunan yazarlardan biridir. Dunayevskaya ya göre, Engels dâhil pek çok Marksist, Marx ın görüşlerini yanlış yorumlamıştır. Engels, kişisel olmayan ekonomik ve toplumsal güçleri tek yanlı bir bakışla, tarihin temel ilerleticileri olarak görürken, Marx dostu Engels ten farklı olarak, insan öznelerin bilinçli şekilde kendi durumlarını değiştirmek için mücadele ettiklerini görür (s. 212-13). Dunayevskaya nın da işaret ettiği gibi, Marx ta tarih sadece ekonomik dönemler den ibaret değildir. Ona göre tarihi yapanlar ancak kitlelerdir. Dunayevskaya ya göre, Engels, Morgan ın İlkel Toplum unu determinist bir açıdan görmeye meyletmiştir. Marx ise, diyalektik olarak, klan içindeki rütbelerin ve 3 Vurgu benim, G.Ç. 4 Marx ın üretim ve tüketim konusundaki yöntemsel tartışması için bkz. Karl Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, çev. Sevim Belli, Sol Yayınları, Ankara, 2005, s. 235-72.

bu toplumlardaki kadınların pozisyon değişimleri üzerinde durmuştur. Bunun yanında Engels, kadınları sadece tek eşlilik ve sınıflı topluma geçilmesinden önce özne olarak görmüşken, Marx tersine, kadınları tarihin tüm dönemlerinde potansiyel özneler olarak görmüştür (s. 230). Engels Köken de şöyle yazar: Analık hukukunun yıkılışı, kadın cinsinin büyük tarihsel yenilgisi oldu. Evde bile, yönetimi elde tutan erkek oldu; kadın aşağılandı, köleleşti ve erkeğin keyif ve çocuk doğurma aleti haline geldi (s. 240). Engels e göre kadın cinsinin büyük tarihsel yenilgisi ile birlikte kadınların kendi başlarına öznellikleri yok oldu. Ve yine ona göre, kadınlar ancak özel mülkiyetin ortadan kalkması ve komünizmin gelişiyle özgürleşebilecektir. A. Brown a göre, Engels, özel mülkiyetin sonuyla beraber cinsiyetçi baskının da son bulacağını otomatik olarak farz eder (s. 241). 5 Yazar, Marx ın böylesi bir görüşü savunmadığını öne sürüyor. Engels daha yapısal koşullara önem verirken ve öznelliği geri plana atarken Marx böylesi tek boyutlu açıklamalardan uzak durur. Söz gelimi, kadınların patriyarkal ailede ezilmeleri konusunda Engels, mülkiyet ilişkileri ve erkekler için mülklerini çocuklarına devretme ihtiyacına odaklanır. Oysaki Marx, mülkiyet ve miras haklarının ötesine geçer; erkeğin kadın üzerindeki gücüne vurgu yapar. Bu kitapta yer alan Marx ın Peuchet nin intiharla ilgili yaptığı çalışmasının tercümesinde, burjuva ailesi içindeki, sadece ekonomik kaygılara dayanmayan, ailevi baskıya dikkat çeker Marx. Yanı sıra, kadınlar, kadın oldukları için ailelerinde ezilmektedirler. Kutsal Aile de Marx, kadınların modern toplumdaki genel koşullarının insanlık dışı yönüne işaret ederek, ekonomik kökenli baskıdan daha fazlasına işaret etmektedir (s. 244). Bununla birlikte Marx, Engels ten farklı olarak, eşitlikçi komünal yapıların içinde çatışmanın geliştiğini görmüştür (s. 248). Engels bu konuda daha deterministtir; ona göre özel mülkiyetin ortaya çıkışı ile çatışma peyda olmuştur. Bu konuda Dunayevskaya şunları söyler: Marx, genel olarak ezilmişliğin unsurlarının, özelde kadınlara yönelik olanın, ilkel komünizm ile birlikte doğduğunu ve sadece anaerkilliğin değişmesi ile ilgili olmadığını, çeşitli hiyerarşilerin oluşmasıyla başlayıp şefin kitleler ile ilişkisi ekonomik çıkarın da buna eşlik ettiğini gösterdi (s. 251). 6 Özetle Engels, göreli olarak determinist ve çizgisel bir çerçevede kalırken, Marx ın konuyu formüle edişi, sonuçlar açısından, daha fazla çeşitliliğe ve daha büyük ölçüde öznel faktöre, özelde kadınların öznelliğine, imkân tanımaktadır, A. Brown a göre (s. 254). 5 Vurgu benim, G.Ç. 6 Vurgu benim, G.Ç. 207