Nehar Tüblek Karikatür Ödülleri



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Günlük Kent Gazetesi

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

''Hepimiz Atatürk'üz''

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3 YAŞ GRUBU MAYIS AYI EĞİTİM PROGRAMI

Karikatüristlere fırsat

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

Günlük Kent Gazetesi

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Günlük Kent Gazetesi

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar


Kaleme aldığı. Nazım ı andık. ŞİİRİMİZİN çınarı Nâzım Hikmet, 111.


ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

TSM ÇOCUK KOROSU KONSER PROGRAMI

İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ

Jamie Foxx J

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU NİSAN 2015

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (07 Aralık Ocak 2016)

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

LEGOBOTİK KULÜBÜ SON SÜRAT

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

Sonrası. Jewett, Keman. Özcan Ulucan, Keman. Tuba Özkan, Viyola. Ozan Tunca, Cello. Program ile ilgili detaylar ise

Uygulama tablet. Beşiktaş Gazetesi. Şeffaf belediyecilik GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... KENT

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Torba Cafe Plaj hizmete açıldı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Özlemle Anıyoruz. Robot Kulübü * Ahşap Boyama * Ebru Sanatı * Hayat Güzeldir * Gizli Gelen Davetiye. Bu Hafta Neler Oldu?

Beşiktaş Gazetesi. Q7 nin durumu arap saçı. Ben 3 milyona razıyım dedi.

CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ...

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Yaşam alanları ihtiyaca ve koşullara göre değişiklik. gösterir. BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

KAYI OKULLARI. Haftalı NİSAN Her çocuk bir fidan; hepimiz bir orman!

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ETKİNLİĞİ

Türk filmleri günü!..

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Vergide son gün yarın

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı


ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Beşiktaş Gazetesi. Gençlere anlatacaklar

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi

Bodrumlu Sanatçılar Bodrum a Sahip Çıkıyor

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

En İyi Üniversite Kampüsleri

ISBN :

Haftalı NİSAN Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun!

İstanbul Boğaz Turları

Beşiktaş Gazetesi. Ustalarının izinden!..

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

ANASINIFI PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim Aralık 2014 )

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Transkript:

Sayı: İlkbahar 12/16 Nehar Tüblek Karikatür Ödülleri Genç Cumhuriyet in coşkulu bayram kutlamaları Türkiye nin ilk grafik sanatçısı: İhap Hulusi Görey Bir Cumhuriyet kadını: Keriman Halis Ece Sanatçı gözüyle: Su Yücel Boğaz ın balıkçılık tarihi

Hizmet kapısı Değerli kentlileri, Amerikalılar San Francisco Limanı nın girişine Altın Kapı anlamına gelen Golden Gate adını vermişler. Bilindiği gibi, bunun nedeni 1850 lerde altının bulunması ve yüz binlerce insanın bu bölgeye akın etmesi. Değerli yazar-şair Sunay Akın, Kız Kulesindeki Kızılderili kitabında bu ilginç gelişmeyi ayrıntılarıyla anlatır. Vikipedia nın yazdığına göre de, bu adı Kaptan John C. Fremont verir. Kaptanın İstanbul daki Golden Horn-Altın Boynuz diye adlandırılan Haliç i hatırlattığı için böyle adlandırıldığı söylenir. San Francisco limanı altın aramak için gelen insanları taşıyan gemilerle tıka- basa dolar ve limanda Batı ya göç nedeniyle terk edilmiş sayısız tekne birikir. İşte herkesin altın çıkarmak için Batı ya koştuğu o günlerde, o gemilerin arasında dolaşarak gemilerin yelkenlerini toplayan bir adam varmış. Yahudi kökenli bir ailenin çocuğu olan ve babası açlıktan ölmüş bu adamın adı Leob mış. 1847 yılında ve 20 yaşındayken Amerikaya göç eden bu Bavyeralı, Yeni Dünya ya adım atar atmaz ilk iş olarak adını değiştirmiş ve Levi Strauss adını almış. Altın aramaya giden madencilere yelken bezlerinden sağlam pantolonlar yapan Levi Strauss, hâlâ modası geçmeyen kot imparatorluğunu da kurmuş olur. Altın Kapı dan geçerek altına koşmak yerine, madencilerin ihtiyacına yönelik üretim yaparak zengin olur Levi Strauss Bunlar kendiliğinden gelmedi kalemin ucuna değerli kentlileri. Birlikte başardıklarımıza baktığımda, bizim de bir altın kapımızdan söz edilebilir ki bunun doğru adlandırması Hizmet Kapısı olmalı. Belediyesi olarak mevzuat belediyeciliğini aşarak, onun gereklerini yerine getirdikten sonra sosyal belediyecilik alanına yaptıklarımızla geniş bir ufuk yarattığımızı söylemek olası. Elbette çok çetin geçen kış koşullarının yarattığı sıkıntıları asgariye indiren çalışmaları gerçekleştirmekle görevliyiz. Elbette afet yönetimi için eğitim çalışmalarına süreklilik kazandırmak ve kurslara devam etmek zorundayız. Elbette sağlık hizmetlerimizi, ambulans hizmetlerini, evde bakım hizmetlerini aksatma- 02 B+ KIŞ

dan yürütmek zorundayız. Yol onarımları, kaldırım düzenlemeleri, park bahçe yenileme işleri elbette her zaman gündemimizde olan çalışmalar. Ancak kentinin Hizmet Kapısı ndan geçenlerin göreceği sadece bunlar değil. Hatta bunlar sessiz sedasız ve otomatik olarak süregiden gündelik akışlar. Asıl görünen ve dikkat çeken sivil yurttaş girişimleriyle Belediyesi nin ortaklaşa gerçekleştirdiği etkinlikler. kentinin yaygın dinamikleri bu işbirliğinde buluşuyor. İster sosyal belediyecilik diye analım, ister ın sosyo-kültürel kent yaşamı diyelim; hemen her adımda bu olumlu işbirliklerini ve bunların kente, kentlilere sağladığı olanakları ve yararları görmek olasıdır. Bu güzel birikimler arasında kimi iç karartan anımsamalar da oluşuyor. Nâzım Hikmet gibi büyük bir vatan şairinin 1951 yılında İstanbul dan kaçmak zorunda kalması geçmişin utanç sayfalarından. Ancak artık bu gür sesin dostları Nâzım ı ve onun ölümsüz şiirlerini yaşatmaya kararlı. Nitekim bu yıl, Nâzım Hikmet dostları Tarabya kıyısında buluşarak onun 110. yaş gününü kutladılar. Boğaz a atılan her karanfil -yıllar geçse de- onu unutmadığımızı ve hâlâ ona özür borçlu olduğumuzun birer simgesiydi sanki. ın gerçek değerleri insanlarıdır. Bu yüzden ın Golden Gate-Altın Kapısı nı altın arayanlar değil, bilgi ve sevgi dokuyanlar oluşturur. B+ Dergisi bu tür girişimleri sadece haber bazında değerlendiriyor olsa bile, haber başlıkları epeyce yol gösterici oluyor. Kent Konseyi nin çalışmaları, hizmet gönüllüsü kentlilerimizin çalışmaları, edebiyat buluşmaları, belgesel sinema gösterileri ve söyleşileri, engellilere yönelik projeler, eğitim ve beceri kursları gibi sayısız örnek verebiliriz. Ayrıca kentinin çok değerli yurttaş birikimlerine sahip olduğunu kıvançla söylemeliyim. Bu birikim de hepimiz gibi, yönetimimizi besleyen ciddi bir kaynak. Dergimizin sadece bu sayısını ölçü alsak bile nice değerli ustanın, bilge kişinin aramızda yaşadığına tanıklık ediyoruz. Sevgiyle kalın! İsmail ÜNAL Belediye Başkanı B+ KIŞ 03

28 Nâzım Hikmet 110 Yaşında Evrensel şairimizin doğum yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlandı. BEŞİKTAŞ KENTLİSİ NİN DERGİSİ İlkbahar 12 / 16 İMTİYAZ SAHİBİ Belediyesi adına Belediye Başkanı İsmail Ünal YÖNETİM YERİ Belediyesi Nisbetiye Mahallesi Aytar Caddesi Başlık Sokak No: 1 34340, İstanbul www.besiktas.bel.tr - 444 44 55 YAYIN TÜRÜ Dergi/Yaygın YAYIN KURULU Hasan Özgen, Yüksel Türkili, Görkem Kızılkayak PROJE YÖNETMENİ Hasan Özgen EDİTÖR Görkem Kızılkayak GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cengiz Erdil GÖRSEL YÖNETMEN Nadir Mutluer SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ayla Çiringel YAZI İŞLERİ Cengiz Erdil, Ayla Çiringel, Melis Baydur, Nazan Ortaç, Aybüke Sakaoğlu KOORDİNATÖR Melis Baydur SAYFA YAPIM Engin Ak, Sedef Bingöl KATKIDA BULUNANLAR Necdet Sakaoğlu, Yalçın Çiringel, Metehan Tokgöz, Cengiz Kahraman, H. Cenk Tamer, Etem Çalışkan, Mustafa Kılınç, Funda Demir, Rahim Gökmen Tezer FOTOĞRAFLAR Görkem Kızılkayak, Erdem Aydın, Alaattin Timur, Burak Kara, Şenol Kaşıkçı YAPIM NDR Tasarım ve Reklamcılık Tic. A.Ş. Nisbetiye Mahallesi, Birlik Sokak Akyıldız Sitesi. C Blok No: 22/6 / İstanbul Tel: 0212 284 99 22 BASKI Promat Matbaacılık 0212 622 63 63 BASKI TARİHİ Mart 2012 Kapak: Mehmet Selçuk / Nehar Tüblek Karikatür Ödülleri 02 Başkan ın lılara Mesajı 06 Cumhuriyet Kazanımları Genç Cumhuriyet in coşkulu bayram kutlamaları. 06 12 Portre: Keriman Halis Ece Bir Cumhuriyet kadını Keriman Halis Ece. 18 Sanatçı Gözüyle: Su Yücel Resim benim için hayatın ihtiyacı. 18 22 Bir Semt: Cihannüma Tüm dünyayı gören semt: Cihannüma. 22 28 30 Onurlu Yaşam Ödülü Kent Konseyi, Onurlu Yaşam ödüllerinin ikincisini Uğur Dündar a verdi. 30 34 Bir Usta: İhap Hulusi Görey Etem Çalışkan ın kaleminden Türkiye nin ilk grafik sanatçısı İhap Hulusi Görey. 34 40 Eğitim: Galatasaray Üniversitesi İlkokuldan üniversiteye uzanan bir eğitim yolculuğu. 40 44 Albüm: Nehar Tüblek Karikatür Ödülleri. 50 Bir Filateli Öyküsü Ümit Topaloğlu ve Şerif Antepli ile koleksiyonculuk ve belgeselcilik üzerine 54 Boğaz ın Balıkçılık Tarihi Keyifli avlardan katliama... 04 B+ İLKBAHAR

60 Benim ım: Güneş Emir Genç oyuncu, Beni Yeniden Sev oyunuyla Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu nda. Artı lı olmak... 60 64 ın Spor Alanları kentinde spor yapmamanın bahanesi yok. 68 Galeri: Evin Sanat Evin Sanat Galerisi, 16 senedir Bebek in sanat evi. 68 72 Birikim: Ergin Konuksever Bâbıâli nin gözüpek gazetecisi 76 Sergi: Annem İçin Deniz Dikkaya nın ilk fotoğraf sergisine Belediyesi evsahipliği yaptı. 76 78 Atölye Porselen İstanbul 4. Levent teki şirin atölyesiyle Porselen İstanbul B+ sayfalarında... 80 Kitap: Aydın Aybay ın anı kitabı ta Savaş Yılları. 82 Haberler ta gerçekleşen etkinliklerden özetler. 92 Rehber / 24 saat Merhaba, kenti, İstanbul un binlerce yıllık mekânı... Barbaros un sefere açıldığı, Cumhuriyet devrimlerinin şekillendiği yapıları kapsayan gurur abidesi kent. İsmini kentinden alan asırlık spor kulübünün siyah beyaz renkleriyle nice coşkuyu yaşayan mekân... Peki; sadece Kara Kartal, Dolmabahçe Sarayı ve Barbaros Anıtı mı acaba? Elbette değil... ın çok derin bir tarihi ve o tarihin sessiz kahramanları vardır. Bu sayımızda, Boğaz kıyılarından esen tatlı bir meltem gibi tüm dünyayı saran genç Cumhuriyet in aydınlık yüzü Keriman Halis Ece nin öyküsünü bulacaksınız. Boğaz kıyılarının güzel kızının, 1932 yılında Dünya Güzeli tacını takarken, genç Cumhuriyet i ve O nun Ata sını nasıl gururlandırdığını keyifle okuyacaksınız. Sonra, kenti ikiye bölen Barbaros Bulvarı nı kucaklayan Cihannüma Mahallesi nin sokaklarına dalacak; Türk resim sanatının köşetaşı ve Türk müzeciliğinin kurucusu Osman Hamdi Bey in izini süreceksiniz. Osman Hamdi Bey in doğup büyüdüğü, İstanbul u ilk tanıdığı evin çevresinde dolaşacaksınız. Türkiye nin hukuk abidelerinden Prof. Aydın Aybay ın İkinci Dünya Savaşı yıllarında anılarını okuyup, geçmişe kısa bir yolculuk yapacaksınız. kıyılarından Boğaz sularına bakıp, yok olan balıklar ve aslında teknolojinin geliştirmediği, adeta tükettiği balıkçılığımızla ilgili bir araştırma sizi çarpıcı bilgilere ulaştıracak. Meksikalı şair yazar Octavia Paz, Gazeteci, çağının tanığıdır demiş. Sayfalarımızda böyle bir gazeteci portresini görecek; Bâbıâli nin gözüpek gazetecisi Ergin Konuksever ile yapılan söyleşide yakın tarihimizin izlerini bulacaksınız. Ve bir genç ressam Unutulmaz dizelerin şairi Can Yücel in kızı Su, şimdi babasından devraldığı şiir renklerini tuale döküyor. Su Yücel ile yapılan söyleşiyi de keyifle okuyacaksınız. İhap Hulusi Görey... Latin harflerinin kabulünden sonra hazırlanan ilk alfabe kapağı onun elinden çıktı. Cumhuriyet i afişleyen adam olarak sanat ve basın tarihimize adını yazdırdı. Yazı ve çizginin yeni birlikteliğini Türkiye ye taşıyan ilk Türk grafikeri İhap Hulusi 1986 yılında aramızdan ayrıldı ama afişleriyle yaşıyor. İhap Hulusi nin yaşam öyküsünden kesitleri de dergimizde bulacaksınız. taki eğitim kurumlarını tanıtmaya bu sayımızda da devam ediyoruz. Osmanlı nın son dönemlerinde saray olarak inşa edildi. Önce ilkokul, sonra lise, günümüzde ise Galatasaray Üniversitesi olarak hizmet veriyor. Türk eğitim tarihinin temel taşlarından olan Galatasaray eğitim kurumlarının yüksek öğrenim gençliğine neler kazandırdığını bu sayıda bulabileceksiniz. Dergimiz, ın değerlerini araştırırken aslında Türkiye nin ve Cumhuriyet in yüzakı kişi ve kurumlarıyla da karşılaşıyoruz. İşte, lı olmak böyle bir şey... Hoşçakalın... besiktasarti@besiktas.bel.tr B+ İLKBAHAR 05

Cumhuriyet kazanımları Ulusal bayramlara özgü kutlamaların kaldırılacağı, 2012 yılının ilk haberlerinden oldu. Konulan kaldırılan bayramlarımız; bayramlara özel türlü kutlama gösterilerimiz çok. Ancak olup bitenlerde uygar toplumlarda olduğu gibi yurttaşlara, topluma danışma yok. Egemen medyanın dediği dedik! Bu arada da çeşitli yanlı haber yapmalar, karalamalar ve tarihsel verileri tahrif etmeler alıp başını gidiyor: 23 Nisan, 19 Mayıs gösterileri için bir dönemin faşist Avrupasından alınma oldukları; tek parti döneminin şef ini ululama gösterileri olduğu yazıldı çizildi. Gerekçe olarak da çocuklara ve gençlere daha çağdaş etkinlik olanakları sunmak; şimdiye kadarki uygulamaların sakıncalarına son vermek gösteriliyor. Provalara katılan öğrenciler derslerden geri kalıyor, üşüyüp hasta oluyorlarmış. Yapmacık hareketlerle kutlanan bayramlar, bir dönemin şefleri karşısında bir çeşit tapınma imiş, anlamsız ve gülünçmüş. Bütün bunları siyasi birer söylem haline getirdiğinizde haklı olarak kuşkular artıyor ve inanılırlık sorunu başlıyor. Bu eleştirilere içtenlikle yaklaşanların yapmaları gereken, bir dönemi karalamadan önce, çocuklar ve gençler açısından soruna bakmak ve uzmanlara danışmak. Özellikle pedagojik önermeler yapmak için daha çok ciddiyete ihtiyaç var. Hele bir de, yeni bir tarih yazmaya da sıvanmışsanız Ayrıca günümüzdeki eğitim sisteminin sorunsuz ve sakıncasız olduğu iddia edilebilir mi? B+ 06 B+ İLKBAHAR

Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan! Yazı: Necdet sakaoğlu Fotoğraf: Cengİz Kahraman Arşİvİ Ulusal Egemenlik (Hâkimiyet-i Milliye) Bayramı, Cumhuriyet in ilanından (1923) iki, ilk Cumhuriyet Bayramı ndan (1925) dört yıl kıdemlidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi nin açılışının birinci yıldönümü olan 23 Nisan 1921 den beri kutlanıyor. Ancak, bu bayrama ilişkin yasa 1921 de kabul edildiğinden o yıl bayram değil tesit (kutlama) yapılmış. İlk Hâkimiyet-i Milliye Bayramı 1922 dedir. Hâkimiyet-i Milliye (Millî Egemenlik) Bayramı nın 8 yıl geç doğan ikizi, Çocuk Bayramı dır. Bu bayram da Himaye-i Etfâl Cemiyeti nin (Çocuk Esirgeme Kurumu), 23-30 Nisan Çocuk Haftası nın ilk gününü Çocuk Bayramı ilan ettiği 1929 dan beri kutlanıyor. Ulusal bir bayramla bir çocuk bayramının uzun bir süreçte anlamlarıyla da kaynaşıp yasalaşması ilginçtir. Oysa ilki, yeni Türkiye nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM nin açılışını kutlamak; ikincisi ise yetim öksüz yoksul çocukları bir bahar şenliği ortamında sevindirip gönendirmek için öngörülmüş. İkisini buluşturan tek bağlantı, Meclis in bir 23 Nisan günü açılması; yıllar sonra Nisan ayının son haftasını kapsayan Çocuk Haftası nın ilk gününün de Himaye-i Etfâl Cemiyeti nce çocukların sevindirileceği Çocuk Bayramı ilan edilmesidir. 23 Nisan sadece bir çocuk bayramı değildir İstiklâl Harbi ni yöneten Meclis in açılışını anmakla çocuk dünyasına seslenen bir şölen gününün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı na dönüşmesine yıllar sonra yakıştırılan gerekçe daha da ilginç: Meclis in açılışından Cumhuriyet in ilanına kadar geçen zaman (23 Nisan 1920-29 Ekim 1923) arasındaki 3,5 yıllık Milli Mücadele dönemi sözde yeni devletin çocukluk evresi (!) imiş. Buna karşılık Çocuk Bayramı nın, yurdun her köşesindeki bayram sevincini yeterince tadamayan yavrularımızı gönendirmek için konulduğu da unutulmuş! İki bayramın, takvimsel doğuşlarının aynı güne denk düşmesi sonucu, zaman içinde bir tür kendiliğinden kaynaşma süreci yaşadıkları, daha sonra yasal birliktelik kazandıkları saptanıyor. Sonra bu kaynaşma için kimin ortaya attığı meçhul bir yakıştırma var: Atatürk, B+ İLKBAHAR 07

19 Mayıs Şeref Stadı yeni Türkiye nin doğuşunu sağlayan Büyük Millet Meclisi nin açılışı tarihini Türk çocuklarına bayram olarak armağan etmiş! Buna ilişkin belge, kanıt bugüne kadar ortaya konmuş olmasa da, her 23 Nisan sabahı, kaymakam vali koltuklarından Ankara daki zirvelere kadar her makama da -yoksul kimsesiz değil!- güzide birer çocuk oturtuluyor; en seçmecesi ve çocukluk çağından çıkmış olanı da Meclis başkanı oluyor! Bir Meclis başkanı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı konusunda, Cumhuriyet tarihi uzmanlarına araştırmalar yaptırmış mıdır? Söz gelişi, sosyal bilgiler öğretmenleri, öğrencilerine: Ulusal Egemenlik Bayramı ile Çocuk Bayramı neden aynı gün kutlanıyor? ; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nın doğuşunu, bu iki bayramın neden birlikte kutlandıklarını araştırınız? ; Atatürk ün, çocuklar için özel bir bayram öngörmesini, bu konudaki somut girişimini; kaç kez çocuk bayramına katıldığını araştırınız? ; Bunun özel bir gerekçesi var mı? vb araştırma ödevleri verseler; çocukların, kendi bayramlarıyla Ulusal Egemenlik Bayramı nın doğuşu ve birleşmesi sürecini; Atatürk ün, 23 Nisan ı çocuk bayramı öngördüğünü öğrenecekleri kaynaklar var mıdır? Çok zengin olduğu bilinen Meclis Kütüphanesi nde, çocukları yapmacık okşayışlarla değil gerçekten çok seven, son yıllarında da bir çocuğu Ülkü yü- arkadaş edinen Atatürk ün, bir çocuk bayramı ortamında veya Çankaya da çocukların bayramını kutlarken çekilmiş fotoğraflar var mıdır? Onun Çocuk Bayramı nı kutlama demeçleri var mıdır? Her 23 Nisan da, seçme çocukları veya özel seçilmiş gençleri-makam koltuklarına oturtan yöneticiler, öğrencilerin yöneltecekleri Atatürk bu bayramı bize hangi tarihte armağan etti? türünden şeytani veya safiyane sorularına, o anki demokratik ve güleç duruşlarını bozmadan yanıt vermeye hazırlar mıdır? En kolay sıyrılış: Çocuğum, bugünün küçükleri sizler, yarının büyüklerisiniz. Size güvenimiz sonsuz! olabilir. Nitekim her yıldönümünde harikulade ve vazgeçilmez koltuk bırakma sahnelerinde bu tümce, soran olmasa da yineleniyor. Taksim de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 1938. 08 B+ İLKBAHAR

Sıradanlaşmış gösteri yinelemeleri, basmakalıp sözler, bayramların doğuşlarındaki özü ve anlamı açıklamaya yeter mi?.. Sözgelişi şu, 23 Nisan Bayramı nı Atatürk ün çocuklara armağan ettiği niçin bugüne kadar açıklanıp belgelenmedi?.. Bu nasıl olmuş? Atatürk ün Meclis i açış konuşmasında mı, bir okulu ziyaretinde mi, hangi bayram demecinde, ne zaman? Yıllar önce Toplumsal Tarih Dergisi nde bu konuyu yazmıştık (*) Kim okur kim dinler misali, bu yıl da kutlamalarda, büyükler, makamlarını küçüklere bırakacaklar, ulusal bütünlüğümüzü vurgulayan demeçler verirken yanaklarını öpecekler: Kimi Atatürk siz çocuklara çok değer verirdi. Ulusunun çocuklarına özel bir bayram armağan eden tek önder odur! diyecek; kimi daha veciz tümceler kuracak! ta, İstanbul da okuma şansını yakalayan zeki çocuklarımızın bu bayram, kendilerini makam koltuğuna oturtup sorularını bekleyen yöneticilere: -Atatürk bu bayramı çocuklara niçin armağan etmiş ve neler söylemiş? Tarih kitaplarımızda yok! diye sormalarını umalım. Bu zor soru karşısında yöneticiler, yukarıda değindiğimiz çocukluk evresi benzetmesini yineleyebilirler! 12 Eylül döneminde bayram işleri de yeni baştan düzene konulurken, bazıları savuşturulup bazılarına yapma yaşatma derneklerinin adlarını anımsatan (19 Mayıs Gençlik ve Spor Atatürk ü Anma) adlar verilmiş; tefekkürane bir yaklaşımla da TBMM nin açılışından Cumhuriyet in ilanına kadar geçen zaman, yeni Türkiye nin çocukluk evresi sayılmış; 23 Nisan da bir doğum günü ve çocuk bayramı (!) sayılmıştı. Bu yıl da televizyonlarda, gazetelerde hep böyle şeyler izleyip dinleyecek, okuyacağız. Çankaya da, Meclis te, bakanlıklarda, valiliklerde al, mor, gri, lacivert koltuklara gömülmüş, demeçler veren, iş buyuran çocuklar göreceğiz. Bunların zamana ve icaba göre seçilmiş müstesna çocuklar, hatta gençler olabileceği de örnekleriyle görülmüştür. Aileden, okuldan, çocukluk heveslerinden yoksun, geleceği her gün biraz daha kararan çocuklarımızı gönendirmek varken, Osmanlı şehzadelerini, paşazadelerini anımsatan konu figürleri üzerinden propagandalar yinelenecek; Dünyada yegâne çocuk bayramı bizde denilecek, Taklamakan dan Patagonya ya çocuklar getirtilip kapı kapı gezdirilecek. (*) Toplumsal Tarih, Nisan 1998, Sayı 52 B+ 23 Nisan Yurdu koruyan, Yarını kuran, Sen ol çocuğum... Hasan Ali Yücel ta Gençlik Bayramı, 19 Mayıs 1947 Taksim Topçu Kışlası nda 19 Mayıs gösterisi; 1940 lar B+ İLKBAHAR 09

Millî bayramların eğitimdeki yeri Eğitim ve öğretimin belli başlı amaçlarından biri de hiç şüphesiz ki yüksek seciyeli fertler yetiştirmektir. Seciyeli vatandaş, yurt ve mefkûre mefhumlarını müdrik, düşünceli, duygulu ve irade sahibi bir insandır. Millî esaslardan kuvvetini alan bir eğitim sistemi ise evvela ailede başlar; küçük çocuğun en hassas devrelerini geçirdiği bu samimi çevre içinde yapılan telkinlere, kazandırılan itiyatlara, dimağa yerleştirilen fikirlerin gelişimine okul daha sistemli, daha verimli bir tarzda devam eder. Öyle ki, okulaile beraberliğinin çocuğun ruhu üzerine yaptığı telkinler, bir ömür boyunca sürüp gider; hatta ferdin dünya ve hayat telakkilerine dahi müessir olur. Eğitimde seciye ve karakter teşekkülü üzerine müessir olmaları bakımından milli bayramların önemi çok büyüktür. Bu bayramların değerlendirilmeleri ile çocukların zihin ve ruhlarında mânâlı birer sembol olarak yaşamalarını temin hususunda okulun kendi üzerine düşen vazifeyi dikkat ve itina ile yerine getirmesi pek zaruridir. Ulusal bilinç bayramlarla güçlendi Eğitsel değer taşıyan bir öğretim tarzının milli bayramlar vesilesiyle öğrencilerin dimağına nakşetmek suretiyle yaşattığı ve canlandırdığı fikirler çok mühimdir. Bunlarda Türk milletinin tarihinde dünya ölçüsünde değer kazanan şahsiyetler, millî kahramanlar, vatan ve milli mefkûre uğruna hayatını hiçe sayarak üstün yararlıklar gösteren değerli Türk evlatları, Türk medeniyetinin eserleri, temiz ve asil karakteri ile fert olarak, necip ve üstün varlığı ile de millet olarak sevilmeye ve takdir edilmeye lâyık büyük Türk milletidir. Ancak millî bayramların kutlanması demek sadece bu maksatla seçilmiş tarihi bilgilerin kuru kuruya anlatılması ve hatırlatılması anlamına gelmez; çünkü kalplere ve gönüllere nüfuz etmeyen fikirler daima soğuk ve cansızdır. Bunların gençlerin ruhunda hisler ve heyecanlar uyandırması, zihinde bütün canlılığı ile yaşayan Türk varlıklarının eser ve hareketlerinin genç kalplerde akisler bırakarak hayalimize girmeleri, daha doğrusu fikirlerle hislerin birleşmesi ve bir bütün halinde benliğimize tesir etmeleri şarttır. Öğrenen, bilen insan, duygudan mahrum olan insan değildir. Milli bayramlar vesilesiyle öğretmenin milli kaynaklara istinat ederek sağladığı fikir terbiyesiyle beraber his ve duygu eğitimini de birlikte ele alması lüzumu pek tabii ve aşikâr bir keyfiyettir. Millî bayramların kutlanmasında dış tezahürlerin de rolü inkâr edilemez. Bilakis bu bayram gösterileri küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Ancak sadece okulun sınıf ve bahçelerinin bayraklar, renkli kâğıtlar ve türlü çiçek Taksim Stadı 10 B+ İLKBAHAR

dallarıyla süslenmesi kâfi değildir. Bu bayram havasının tevlit ettiği hâl-i ruhiyeyi öğrencilerin maharet ve sanat alanındaki yaratıcılık ve kabiliyetlerinden faydalanarak bu aydın ve neşe dolu günleri beslemek lazımdır. Yetişkinlerin tahassüslerine göre ifadelendirdikleri sun i piyeslerin temsilinden ziyade kültür derslerinin tabii bir neticesi olarak çocukların işleyerek ibda ettikleri ve kendi görüş ve duyuşlarını belirten ve estetik kıymeti haiz çocuk eserlerinin sahneye konması muhakkak ki çok daha verimlidir. Millî bayramlar işte bu çeşit değerlendirmelere fırsat verdiği içindir ki, öğretim ve eğitim alanında yeri ve önemi çok büyüktür. Ancak mantıklı ve sağlam fikirlere istinat eden his ve heyecanların bu çeşit sanat yaşayışları ile ifade edilmesi keyfiyeti de kâfi değildir. Hakikî ve şuurlu bir vatanseverlik bütün bu fikir ve duyguların fiile inkılâp etmesi ile mümkündür. Çocuk, vatanımı seviyorum derken bu hislerinde samimi olduğunu, vatan ve milleti için yapacağı hareketlerle göstermeli ve bu uğurda icap ederse en büyük fedakârlıklardan çekinmemelidir. Öğretmen, bu hususta millî bayramlardan faydalanarak iyi ve tesirli telkinler yapmak suretiyle elde edebilir. Esasen tatbik ettiğimiz eğitim ve öğretim sistemi de bu amaçların gerçekleşmesi işinde bize yardım etmektedir. Ulusal bayramlar kapalı toplumdan çıkabilmenin mekânlarını yarattı. Yeni Seri Sayı, 2 Nisan 1951 B+ İLKBAHAR 11

Portre Keriman Halis Ece O bir Cumhuriyet kadını Keriman Halis, Batı nın genç Türkiye ye ve Türk kadınına bakışını değiştirmişti. 12 B+ İLKBAHAR

Cumhuriyet öyle kolay kurulmadı. Kan, ter ve gözyaşı vardı temelinde. Yedi düvele karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında Lozan Anlaşması ile tüm dünyaya kabul ettirilen Türkiye Cumhuriyeti nin önünde, ödenmesi gereken Osmanlı borçları vardı. Elbette yoksul ve yetişmiş insan gücünden yoksun ülkenin en önemli sorunu, dünyaya ayakta kalabileceğini ispatlamaktı. Bu da her alanda kalkınma hamlesinden geçiyordu. Cumhuriyet i kuran devrimci kadro ise hiçbir dış güce muhtaç olmadan kalkınmanın eğitimden geçtiğini biliyordu. Dünyanın En Güzel Kadını Bu unvana hak kazanan Keriman Halis, 20 Ağustos 1913 tarihinde İstanbul da doğdu. Dönemin ünlü tüccarlarından Necmettin Halis ve Ferhunde Hanım ın altı çocuğundan biriydi. Öğrenimini Feyziati Mektebi nde (sonradan Boğaziçi Lisesi) yaptı. Piyano dersleri aldı. Müzik tutkusu hayatı boyunca sürdü. Akrabaları arasında zaten ünlü müzik insanları vardı. Operet bestecilerinden Muhlis Sabahaddin Ezgi amcası, ünlü kadın bestekârlarımızdan Neveser Kökdeş ise halasıydı. Toplumu saran güçlü bir eğitim hamlesinin olmazsa olmazı vardı: Kadın hakları! Keriman Halis in parlak uzun siyah saçları vardı; gözleri koyu kahveydi... Beyaz tenli ve 1.68 boyundaydı Genç Cumhuriyet için öncelikli görev, kadınlara tüm haklarının sağlanmasını içeriyordu. Kadınlar toplumun ayrılmaz bir parçasıydı ve hayatın tüm damarları onları kaplamalıydı. Öyle de oldu. Kadınların önündeki tüm engeller tek tek kaldırıldı. 1929 bunalımı dünyayı sarsıyordu ve asıl o dönemin güçlü krizi Türkiye yi teğet geçmişti. Genç yaşlı herkes, devrimin coşkusu ile kalkınma hamlesinin bir parçası olmanın çabası içindeydi. Ancak Batı nın Türkiye ye bakışını değiştirmek zordu. Türk kadını peçe takar, kara çarşafıyla dışarı çıkar ve mutlaka erkeğin iki adım gerisinden yürür... Batı, Osmanlı döneminin sona ermesine rağmen genç Türkiye Cumhuriyeti ne bu gözle bakıyordu. Bu anlayışı ve oryantalist bakış açılarını değiştiren, tek başına bir kadın oldu: Keriman Halis 31 Temmuz 1932 de Belçika nın Spa kentinde düzenlenen Uluslararası Güzellik ve Zarafet Yarışması nda Dünya Güzeli ilan edildiği zaman Türkiye de yer yerinden oynamıştı. İstanbul daki güzellik yarışmasında, Peyami Safa birinci seçilen Keriman Halis i takdim ediyor, 1932. B+ İLKBAHAR 13

Keriman Halis Dünya Güzeli seçildikten sonra Cumhuriyet Gazetesi nde yayınlanan illüstrasyon. Ve Güzellik Yarışmaları Keriman Halis, 1932 yılında Cumhuriyet Gazetesi nin düzenlediği yarışma ile adını duyurdu. Bu yarışmada Türkiye Güzeli unvanını aldı. Aynı yıl Belçika nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. Keriman Halis bu yarışmada Türkiye yi temsil etti. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, Avrupa nın ünlü modacıları ve güzellik uzmanlarının karşısına çıktılar. Sadece güzelliğe değil eğitim, zarafet ve görgü kurallarına da önem veriliyordu. Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Sonunda heyecan dolu anlar geldi. Keriman Halis, o anları şöyle anlatıyordu: En sonunda ben ve Almanya güzeli kaldık. Kırmızı bir tuvalet giymiş, yakasına da beyaz kurdele takmıştım. Jüri başkanı elindeki zarfı açtı. Heyecandan bayılabilirdim. Bütün tiyatro salonu, Yaşasın Miss Turkey sesleriyle inledi. Bu başarıya en çok sevinenlerin başında hiç şüphesiz Atatürk geliyordu. Atatürk bir telgrafla Keriman Halis i kutlarken şöyle diyordu; Bununla beraber asıl uğraşmaya mecbur olduğunuz şey analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi yüksek kültürde, yüksek fazilette birinciliği tutmaktır. Atatürk ayrıca 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu sırasında Keriman Halis e kraliçe anlamına gelen Ece soyadını verdi. Keriman Halis yurda dönüşünde Sirkeci Garı nda muhteşem bir törenle karşılandı. Basılan kartpostalları günlerce elden ele dolaştı. İlerleyen yıllar ise çoluk çocuğa karıştığı dönemdi Keriman Halis için. İki evlilik yaptı. Bu evliliklerden üç çocuk sahibi oldu. 28 Ocak 2012 de 99 yaşında öldüğünde kızı Ece Sarpyener in Bebek teki evinde yaşıyordu. 1950 yılından bu yana Çiftehavuzlar daki evinde hayatını sürdürmüştü. Ölümünden yaklaşık bir ay kadar önce kontrol amacıyla hastaneye gitti. Bir türlü geçmeyen öksürükten rahatsızdı. Tedaviden sonra nekahat dönemi için kızı Ece nin yanına yerleşti ve orada vefat etti. Keriman Halis, Dünya Güzeli unvanını kullanmayı sevmiyordu. Anılarını anlatırken güzel yüzü aydınlanıyor ama bu anılarını torunlarıyla paylaşmak daha çok hoşuna gidiyordu. Yaşamını yitirdiğinde bir yakını şöyle diyordu: Keriman Hanım mutlu bir yüzyıl yaşadı. Her şeyi ile güzel bir insana yakışan hayat sürdü. B+ 14 B+ İLKBAHAR

Atatürk, Soyadı Kanunu sırasında Keriman Halis e kraliçe anlamına gelen Ece soyadını vermişti. Keriman Halis Taksim bahçesinde Peyami Safa tarafından halka takdim ediliyor. B+ İLKBAHAR 15

Kazandığım muvaffakiyet benim değil, benim gibi binlercesini yetiştiren vatanımın ve vatan kadınlarınındır. Keriman Halis, Belçika nın Spa kentinde düzenlenen Dünya Güzellik yarışmasında, 1932 Avrupa ya vatanımı ve vatanımın kadınlarını şerefli ve muvaffakiyetli bir surette temsil için gitmiştim. Emelime kavuşarak dönüyorum. Kazandığım muvaffakiyet benim değil, benim gibi binlercesini yetiştiren vatanımın ve vatan kadınlarınındır. İstanbul u çok özledim. Yarın orada vatandaşlarımın arasında bulunacağım. Bunu düşündükçe ömrümde duymadığım büyük bir heyecan hissediyorum. (Keriman Halis in Dünya Güzeli seçildikten sonra verdiği demeç) Keriman Halis için basılan kartpostal Keriman Halis Avrupa ya giderken 16 B+ İLKBAHAR

Türk ırkının necip güzelliğinin daima mahfuz olduğunu gösteren dünya hakemlerinin bu Türk çocuğu üzerindeki hakemliklerinden memnunuz. Fakat Keriman ECE (Türk dilinde kraliçe) hepimizin işittiğimiz gibi söylemiştir ki, o bütün Türk kızlarının en güzeli olmak iddiasında değildir. Bu güzel Türk kızımız ırkının kendi mevcudiyetinde tabii olarak tecelli ettirdiği güzelliğini dünyaya, dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini memnun ve bahtiyar addetmekte haklıdır. Türk milleti bu güzel Türk çocuğunu samimiyetle tebrik eder. (2 Ağustos 1932 Salı günü Atatürk ün, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Yunus Nadi Bey e verdiği demeç) 18 Ağustos 1932 tarihli Servetifünun Gazetesi...On beş günden beri memleketimden haber alamamıştım. Bugün Paris sefaretimizde layık olmadığım kıymetkâr iltifatınızı gazetelerde gördüm. Meserretimden ağladım. Bu muvaffakiyetim sizin memleket kadınlığına telkin ettiğiniz fikirler eseridir. Tanrı nın sizi üzerimizden eksik etmemesi temenniyatını yad etmekteyim. İhtiramatımın kabulünü rica ederim efendim. (Keriman Halis in, Atatürk ün demecini okuduktan sonra kendisine yolladığı telgraf)...temiz duygularınızı bildiren telyazınızı aldım. Mazhariyetiniz münasebetiyle memleketimiz ve Türk kadınlığı hakkındaki saygılı intibalarınızdan ve şahsıma dair kalbi sözlerinizden mütehassıs oldum. Mütealli olduğunuz maddi ve manevi kıymet ve fazilet içinde mes ud olmanızı dilerim kızım. (Atatürk ün, Keriman Halis in telgrafına cevabı) Keriman Halis, Belçika da gerçekleşecek Dünya Güzellik yarışmasına uğurlanıyor. B+ İLKBAHAR 17

Sanatçı gözüyle Resim benim için hayatın ihtiyacı Söyleşi: NAZAN ORTAÇ Fotoğraf: BURAK KARA Can Yücel in kızı ressam Su Yücel, alışılagelmiş sanatçı profilinden farklı bir portre çiziyor. Kendisini atölyesine kapatmıyor, aksine insanlarla iç içe olarak üretiyor. Çünkü onun için resimden önce duygu geliyor. Bunun için de geziyor, araştırıyor, okuyor, insanları gözlemliyor, onları dinliyor. Söyleşi öncesi Su Yücel le sohbet ediyoruz... Günümüzün siyasi koşullarının nasıl toplumsal değişiklikler yarattığını konuşuyoruz... Hani yaramaz çocuklar yuvadan atılır ya diyor, Biz de atıldık artık yuvadan! Bunu kabul etmemiz lazım. Artık yeni bir düzen var ve bu yeni düzende bizim birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ama biz hâlâ birlikte hareket edemiyoruz, birlikte iş yapamıyoruz diye çok doğru bir saptamada bulunuyor. Birlikte üretmek, Su Yücel in çok iyi bildiği bir şey. Yıllardan beri sosyal çalışmalar yapıyor; bazen kadınlarla bazen çocuklarla biraraya gelerek resim yapıyor, sanat ın kıyısından köşesinden geçmeyen insanlara hayatın kendisinin sanat olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tıpkı, Cumhuriyet tarihinin efsane Milli Eğitim Bakanı, dedesi Hasan Ali Yücel in yaptığı gibi... Sanatı, eğitimi, hayatın içine katmak, bunların bir ihtiyaç olduğunu göstermek... Dün, İz TV de yayınlanan programınızın bir bölümüne denk geldim, daha önce izlememiştim. Çok keyifli olmuş, nereden çıktı bu fikir? Fikir, İz TV den çıktı. Ben, Nasıl yaparım diye düşündüm önce, ama sevdim. Bir yıldır da devam ediyor. Sadece üç program yaparım demiştim ama devamı geldi. Bu yaz da, Milas ve Ödemiş Birgi ye gideceğiz. Seyahat etmeyi seviyorsunuz o halde... Evet, severim. Sadece bu filmler için değil, ben aslında seyahat ederken de öyle gezerim. Mesela Tire ye gidiyorum; Tire de ne var, dokuma var... Hadi, dokuma atölyelerini gezeyim, derim. Gittiğim yerde kim ne yapıyormuş diye bakarım; heykeltıraş neredeymiş, marangoz neredeymiş... Şimdi beni sadece kamera takip ediyor. Filmin metinlerinden çok etkilendim. Çok iyi yazı yazıyorsunuz. Neden yazıyı değil de, resmi seçtiniz? Ben yazı yazmasını, yazıyı seviyorum. Çünkü kendimi anlatmasını seviyo- 18 B+ İLKBAHAR

rum. Daha doğrusu; yazı yazarken ya da resim yaparken duygunun içine girmesini bildiğim için, yazıyı da daha yazmadan ne anlatmak istediğimi biliyorum. Resim yaparken de bu böyle, yazıda da... Zaten filmden daha uzun sürüyor yazılar. O yüzden kendime zaman bırakıyorum. Çekimdense, onun ön yazısı, nereye bakacağımı daha uzun çalışıyorum. Bayağı bir senaryosunu kuruyorum. Keyif de alıyorum bundan. Babanız Can Yücel, sizin için de Can Yücel miydi, yoksa sadece baba mıydı? Değildi... Sadece babamız değildi... Yaşarken de bu öyleydi. Çünkü paylaştığımız noktalar çok fazlaydı. Sen-ben gibi, birlikte konuşabildiğimiz biriydi. Çünkü o da dertlerini anlatabiliyordu, sıkıntılarını... Ebeveyn gibi değil de; her şeyi konuşup, fikrimizi de hep sorduğu için herhalde, daha ziyade arkadaş gibiydi. Anneniz ressam Güler Yücel; onunla ilişkiniz nasıldı? Ressam olması, sizin resmi seçmenizde etkili oldu mu? Annem Akademi den, Bedri Rahmi den... Onun da atölyesi var Datça da. Hâlâ birlikte oturur konuşuruz, Şunu şöyle mi yapalım diye sorarım. Genetik çok önemli bence. Ama çevre de çok önemli. Üç jenerasyon sanatçı olmanın getirdiği zenginlik var. Mesela çocukken karar veriyorsunuz; sonuçta biliyorsunuz ne yaşadığınızı. Sadece aile değil, çevreden de çok sanatçı geldiği için, heykeltıraşını da tanıyorsunuz, ressamını da... Bunlar çok büyük zenginlik. Nasıl bir şey olduğunu çocukken kavrayabilmek çok önemli bir şey bence. Genelde resim sanatçılarının ıssız ressam profilleri vardır. Ancak siz sosyalsiniz ve dışarıdan besleniyorsunuz. Çocukluğunuz büyük bir aile ve kalabalık bir sosyal çevrede geçtiği için herhalde... Evet, ben çocukken çok sosyaldim. Ama şimdi o kadar sosyal değilim aslında... Resim kapalı bir şey, tek başına yaptığınız bir şey. Ben gerektiğinde atölyemde kendi başıma çalışmayı, gerektiğinde hayatın içinde insanlarla birlikte hareket etmeyi seviyorum. Çünkü gerçek hikâyeler orada yaşanıyor. Yaşamın kalbi bence sokaklarda atıyor. Aslında her şeyin ortak yapılması gerekiyor. Tıpta araştırma yaparken de, tek başına bir şey olamıyor! Ortaklık çok önemli; geçiş, disiplinler arası işbirliğinin gelişmesi lâzım. Enerjilerin birleşmesi gerektiğine inanıyorum. Sonuçta evet, resmi tek başına yapıyorsunuz, ama onun etrafında dönen şey çok önemli. Sık sık sosyal projelerde yer almanızın sebebi de bu sanırım... Ben ortaklaşa iş yapmayı seviyorum. Tiyatro da yaptım ben, Beklan Can Yücel sadece babamız değildi... Her şeyi konuşup, fikrimizi de hep sorduğu için herhalde, daha ziyade arkadaş gibiydi. Hoca yla (Algan) birlikte... Ekip olunca fikir de çok oluyor... Kendi yaptığım işte ve bu yaptığım filmlerde de şu kanaatteyim: Bir kere önemli olan bir evkadınına, bir marangoza resim yaptırtmak, onların sanatçı olmasını sağlamak değil. Ben, sanatın insanları daha iyiye götürdüğüne inanıyorum. Yaptığı her işin sanat olduğunu, yaratıcılık olduğunu anlatmak istiyorum. Kendim için de istiyorum bunu. Onlardan da çok şey öğreniyorum. Mesela o kadar güzel imgeler bulabiliyorlar ki, o imgeyi arasanız da bulamazsınız! Belki Türkiye de anlaşılmadı bu işler. Çok güzel bir koleksiyonum var, sanatçıların burada yapılanlara bakması gerekiyor. Çünkü çok fazla imge var. Şiir gibi düşünün... Mesela bir kadın cümle kapısı yaptı, aynı Klee gibi bir resim vardı! Kadın hayatında resim görmemiş. Bence Klee görseydi, çıldırırdı! Ben yaşanmamış hiçbir şeyi tuvalime aktarmak istemiyorum. Resim benim için bir ayna. Kendime ve hayata tuttuğum. Bu anlamda insanlarla birlikte üretmek benim duyarlılığımın güçlenmesine, önyargılarımı yok etmeye, acıyı anlayabilmeme ve o insanlarla empati kurmama yarıyor. Bu da resimlerime yansıyor. Siz yakın zamanda Tarlabaşı Toplum Merkezi nin daveti üzerine burada yaşayan kadınlarla atölye çalışmaları B+ İLKBAHAR 19

yaptınız. Şimdi kentsel dönüşüm nedeniyle bu semt boşaltılıyor. Ne hissediyorsunuz, harcanan toplumsal çabaların, verilen emeklerin hiç dikkate alınmaması sizi üzüyor mu? Ben onu Sulukule de de gördüm. Bir altı ay sonra gittiğimde; daha önceden tanıştığım, birlikte resim yaptığım bir sürü kadın vardı, kimse kalmamış! Boş bir şehir gibi... Kentsel dönüşüm, sonunda bütün kültürün gitmesi demek. Sulukule de olan da bu! Bir insanı bir yere götürünce yeni bir hayat kuruluyor, ama bu sistem bütün şehrin dokusunu alıyor. Sadece mimari olarak güzel evler meselesi değil ki bu! Yaşayanlarla, insanla kuruluyor şehirler, onun korunması meselesi! Bir de tabii doğa işin içinde... Sadece bina meselesi, rant meselesi değil, bir daha yenileyemeyeceğimiz bir şeyi, doğayı yok etmeye başlıyoruz. Düşünmeden yapılıyor... Sadece İstanbul için değil, bütün Türkiye için... Sular da gidiyor, SİT bölgeleri de gidiyor... Her şey otel mi olacak yani? Otelde hayat geçmiyor! Sadece biz yaşamıyoruz burada, bizden sonra çocukları düşünmek de gerekiyor. Madem Osmanlı nın çocuklarıyız, o zaman Osmanlı nın camisini de, çeşmesini de korumamız gerekiyor. Ama korumuyoruz bir şekilde. Ben çeşmeler üzerinde çalıştım; birkaç tane çeşme tamir edilmiş, birçoğu da kaldırıma gitmiş! Tarihimize sahip çıkmaya kalkıyoruz, onu da beceremiyoruz. Önem vermediğimiz için değil, bilincimiz yok. Babanızın vasiyeti vardı; tohum bankası projesi... Bu fikir nasıl doğdu? 90 larda bankalar batıyordu, herkes banka falan kuruyordu. Babam da dedi ki: Biz de bari toplanalım bir tohum bankası kuralım... Çok doğru bir şey, çünkü tohum da yok oluyor. Anadolu nun gerçek tohumu yok oluyor. Karpuz alıyorsanız, bir sene sonra üretemiyorsunuz. Sadece bugünle yaşanmayacağını öğrenmemiz gerekiyor. Biz de geçen yıl babamın ölüm yıldönümünde bunun farkındalığını yaratmak istedik. Can Yücel in kızı olmanız sanat hayatınızda size bir avantaj sağladı mı, ya da tam tersi ciddiye alınmama endişesi taşıdınız mı? Resim yapmak, benim için yeme içme gibi bir şey. Yapmadığım zaman çok rahatsız olduğum bir şey. Ben kendimi sanat dünyasının içinde pek sorgulamadım; bilmiyorum, onlara sormak lazım. Ben kendimde öyle bir endişe taşımadım. Hayatımı öyle yaşamadığım için, çok sanatçı edasını taşımadığım için herhalde. Kendimi ifade ettiğim bir alan olduğu için, resim yapmak önemli. Hayatın ihtiyacı gibi bir şey... Dedeniz, Cumhuriyet tarihinin en önemli Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Ali Yücel... Köy Enstitüleri nin kurucusu, büyük eğitim reformlarına imza atmış, hayatını toplumun ilerlemesine adamış. Siz de onun mirasını sürdürüyorsunuz bir nevi... Dedemin yaptığı şuydu; eğitimi, sanatı yaşamın içine sokmak. Sanatın bir ihtiyaç olduğunu kabul etmek ve bunu göstermek. Zaten ben de onu anlatmak istiyorum. Ben kendi çapımda anlatmak istiyorum tabii, benim hiçbir gücüm yok. İnsanlar sanatın bir ihtiyaç olduğunu gördüklerinden sonra, bu binaların, yaşamın da değişeceğini bilirler. En önemli şey, ihtiyaç duymak. Bir sürü insan var, hiçbir şey yapamamış gibi hissediyor. Ben onlara, yapabildiklerini göstermek istiyorum. Ressam Su Yücel in eserleri, babası Can Yücel in kitap kapaklarını da süslüyor Şimdi neler üzerinde çalışıyorsunuz? Ödemiş Birgi deki Çakırağa Konağı, Milas halıları ve Zonguldak üzerine çalışıyorum. Çok detaylı çalıştığınızı biliyorum, ana fikrin temeli olmasına önem veriyorsunuz. Nasıl bir ön hazırlık çalışması yapıyorsunuz? Evet, benim için çok önemli... Eskizler çıkartıyorum, üzerinde çalışıyorum. Yazıları önce iyi bir okuyorum. Ben duygu üzerine gittiğim için, önce o duyguyu derinleştirmeye çalışıyorum. Mesela Milas ta dokuma da bir sanat, hayatlarında bunu ihtiyaç haline getirmişler. Kalkıyor, sabahtan akşama kadar dokuyor... Onlara ne getiriyor, bunu göstermek istiyorum. Sadece ortadaki ürünü değil, yaratanı ve o süreci de resmin içine alıyorsunuz... Evet, yaratırken ne hissediyor? Yaratıcılıkta ne hissediyor? Tüm bunları anlatmak ve aktarmak benim için önemli... Çok renkli çalışıyorsunuz, içiniz de böyle renkli mi? Renkli... Bir arkadaşım vardı, Su dünyayı ne kadar renkli görüyor, ben göremiyorum diyordu. İçsel bir şey o, kendiliğinden olan bir şey. Pozitiflik fışkıyor... Öyle mi? Siz izleyici olarak öyle mi görüyorsunuz? Hepsi değil, belki dönem dönem daha karamsar... Var mı dönem dönem çalıştığınız teknikler, yoksa karışık mı çalışıyorsunuz? Karışık çalışıyorum, ama mesela bu filmin parçalarını yapıyorum şimdi. Gittiğim anları birleştirerek bir şey yapacağım. Beni etkileyen noktaları birleştireceğim. Babanızın mezarı geçtiğimiz yıl vandalca bir saldırıya maruz kaldı. Ben haberi okuduğumda müthiş bir üzüntü ve öfke duydum. Siz nasıl başa çıktınız bu duygularla? Çok incitici bir şey... Müthiş bir şey, Bu olamaz dediğiniz... Nasıl bir duygudur ki; ölen bir insan, 12 sene olmuş, ona rağmen o insanı iki kere öldürmek... Cansız bir bedene; taş, toprak olmuş bir bedene tekrar bir hınç duymak, bunu anlaması zor... Bu, çok kötü bir his... B+ HERŞEY SENDE GİZLİ Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... 20 B+ İLKBAHAR