PARAZİTER HASTALIKLARDA KONTROL ve KORUNMA
Günümüzde gerek insan gerekse hayvan hastalıkları ile mücadelede koruyucu hekimliğe büyük önem verilmektedir. Özellikle hiçbir klinik belirti göstermeden uzun süre gizli olarak seyreden paraziter hastalıklarda koruyucu hekimlik daha da önem kazanmaktadır. Paraziter hastalıklarda mücadelede parazitlerin biyolojilerinin çok iyi bilinmesi gerekir. Bilindiği gibi bazı parazitler direk, bazılarıda indirek bir gelişim göstermektedir. Daha önce belirtildiği gibi parazitlerin yayılmalarında etkili olan çeşitli faktörler bulunmaktadır.
1. Çevrenin bulaşmasının önlenmesi a) Konaklarda mücadele: Bilindiği gibi çeşitli parazit formları, gerek arakonakları gerekse son konakları terkederek dış çevreye çıkmaktadır. Parazitlerin büyük bir kısmı çok çabuk üreyebildiğinden çevrenin bulaşmasıda çok çabuk olmaktadır. Bunu önlemek için çeşitli ilaçlar kullanarak konaktaki parazitin ortadan kaldırılması gerekir. Sağaltım bölümünde de belirtildiği gibi piyasada çeşitli parazitlere karşı etkili olan değişik ilaçlar bulunmaktadır. İlaç uygulanırken parazitin biyolojisi, konakta yerleştiği yer, konağın fizyolojik durumu gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Örneğin bazı parazit larvaları (Ostertagia, Toxocara v.b) belirli dönemlerde konak dokularında inaktive durumda beklerler. Eğer bu sırada ilaç uygulanırsa bu larvalara fazla bir etkisi olmaz. İlaçlama larvaların aktive olduğu yada dokuyu terkettiği dönemde yapılmalıdır.
Bazı ilaçlar parazitlerin genç dönemlerine, bazıları ise olgunlarına etkirler. Genç parazitlerin neden olduğu akut fasciolosisde olgun parazitlere etkiyen bir ilaç kullanıldığında başarılı sonuç alınamaz. Hypoderma larvaları spinal kanalda oldukları zaman öldürüldüklerinde yani bu sırada ilaçlama yapıldığında ölü larvaların parçalanması sonucu spinal kanalda hasar oluşmaktadır. Bu nedenle hypodermosisin sağaltımı belirli dönemlerde yapılmalıdır. Hem sağaltım, hemde koruyucu olarak özellikle ilaç verilmesinde zorluk çıkaran hırçın hayvanlar için antiparaziter madde taşıyan tuz taşlarından (yalama taşları) faydalanılabilir. Eğer bir bölgede yaygın olarak paraziter hastalık çıkmışsa bu parazitle enfekte olması muhtemel bölgedeki tüm hayvanların sağaltıma tabi tutulmasında yarar vardır.
Birçok parazit gelişmek için arakonağa ihtiyaç duyar. Heteroxen gelişmeye sahip bu parazitler arakonak olarak ya vertebralıları yada artropod veya kabuklu yumuşakcaları (molluska) kullanırlar. Arakonaklara yönelik parazit mücadelesinde iki yol izlenir: Arakonakları ortadan kaldırma, Arakonaklardaki parazitleri yoketme. Eğer arakonaklar sığır, koyun, keçi gibi kasaplık hayvansa veya bunlara benzer ekonomik değeri olan herhangi bir vertebralı ise böyle arakonakların sağaltımına gidilir. Bu mümkün değilse son konakların bu hayvanlardaki parazit formları ile enfekte olmalarının önüne geçilir.
Sinek, kene gibi artropod yada sümüklü böcek gibi kabuklu arakonaklara karşı yapılan mücadele daha çok arakonağın ortadan kaldırılmasına yönelik olmaktadır. Bunun için çeşitli yollar izlenir. Arakonakların gelişmeleri için elverişli çevre koşulları ortadan kaldırılır. Örneğin sivrisinek ve sümüklü böcekler özellikle durgun su ve bataklıklarda yaşarlar. Böyle alanların kurutulmasıyla arakonakların yaşama şansı azaltılır. Arakonaklara özellikle artropod ve sümüklülere karşı biyolojik mücadele de oldukça faydalıdır. Bu mücadelede çevre kirliliğinede yol açılmamış olur. Sümüklülerin tabi düşmanı olan kuş, kurbağa ve balıklar sümüklüleri yiyerek paraziter enfeksiyonların kontrolüne yardımcı olurlar. Gambusia lepistes adı verilen yırtıcı balıklar durgun sularda yetiştirilmekte ve sivrisinek larva ve pupası ile mücadelede etkili olmaktadır
b) Hijyenik mücadele: Çevrenin parazitlerle bulaşmasının önlenmesinde hijyenik tedbirlere de ihtiyaç vardır. Çok sayıda parazitin değişik gelişme dönemi dışkı ile dışarı çıkmaktadır. Eğer dışkı kanalizasyon sistemine akıtılmaz veya belirli bir yerde toplanmaz ise parazitler kolaylıkla çevreye yayılabilirler. Kanalizasyon sistemi olmayan, insan ve hayvan dışkısı gübre olarak kullanılan bölgelerde parazitler kolay yayılma olanağı bulur. Bu nedenle dışkıların kapalı yerlerde toplanması gerekir. Dışkıların oluşmasıyla oluşan sıcaklık (yaklaşık 42ºC), yüzeydekiler hariç genellikle dışkıdaki serbest parazit formlarını öldürür. Bunun dışında kimyasal maddelerde kullanılabilir. Eğer dışkı meraya serpilecekse, dışkının ait olduğu hayvanın otlayacağı alana dökülmemesi gerekir. örneğin at dışkısı koyunların, koyun dışkısı ise atların otlayacağı meraya dökülmelidir.
2-Dış çevrede serbest yaşayan parazit formlarının ortadan kaldırılması Çeşitli parazit formları konakları terkedip dış ortama çıkarlar. Helmint yumurtaları, protozoon kistleri ve nematodların enfektif larvaları kimyasal maddelere çok dirençlidirler. Köpek kulübeleri, küçük padoklar ve hayvanat bahçelerinde nematodlara karşı sodium brote kullanılabilir. Dış çevredeki parazit formları ile mücadelede ilaçlamanın dışında fiziksel metodlarda da faydalanılabilir. Örneğin gübrenin kapalı yerlerde toplanması bunlardandır. Bu konu üzerinde daha önce durulduğundan burada tekrar anlatılmayacaktır. Toprağın sürülmesi ve drenaj yapılmasıda parazitlerin tahribine yardımcı faktörlerdir.
Dış ortamdaki serbest parazit formlarının etkisiz duruma getirilmesinde biyolojik ajanların büyük katkısı olmaktadır. Bunların başında nematodları yakalayan mantarlar (Artrobotrys conoides, Dactylella drechsleri v.s) gelmektedir. Mantarlar aynı zamanda helmint yumurtalarınıda kuşatarak tahrip ederler. Bunların dışında dışkı ve toprakta bulunan çeşitli vertebrasızlar (larval ve erişkin artropodlar, yırtıcı nematodlar, annelidler, molluscalar) serbest yaşayan parazit forlarını yiyerek tahrip ederler. Örneğin bir yırtıcı nematod (Mononchus) 12 saatte 1332 adet başka türde nematodu tahrip edebilmektedir. Artropodlardan gübre böceklerininde parazit kontrolünde yardımları olmaktadır
Paraziter hastalıkların kontrolünde otlatma sistemlerinin de büyük önemi vardır. Bir merada devamlı olarak aynı türde hayvan otlatılmamalıdır. Koyunların otladığı bir merada daha sonra kuzular otlatılırsa, koyun parazitlerine çok duyarlı olan kuzular büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalırlar. Oysa koyunların otladığı meraya daha sonra koyun parazitlerine dirençli hayvanlar örneğin atlar sokulursa herhangi bir enfeksiyon söz konusu olmaz. Ayrıca otlardaki koyun parazitlerine ait larvalar atlar tarafından alınıp tahrip olacağından meradaki larva sayısında da büyük azalma olacaktır.
3-Konakların paraziter enfeksiyonlardan korunması Paraziter enfeksiyonların konaklara bulaşması çeşitli yollarla olmaktadır. Çok sayıda parazit gıda maddeleri ve su ile konaklara bulaşmaktadır. Örneğin Giardia, Dracunculus, Spirometra gibi parazitler konaklara su ile bulaşabilir. Taenia saginata, Taenia solium, Echinococcus granulosus, Toxoplasma gondi gibi parazitler kasaplık hayvanların etleri ile bulaşırlar. Bu şekil bulaşmaların önlenebilmesi için hijyenik kurallara çok dikkat edilmesi ve gıda kontrollerinin çok iyi yapılması gerekir. Konakların paraziter enfeksiyonlardan korunmasında bazı mekanik yöntemlerden de faydalanılabilir. Bilindiği gibi bazı parazitlerin larvaları insanların derisinden girerler. Malarya gibi çeşitli paraziter enfeksiyonlarda vektör sineklerle bulaşmaktadır. Bunlardan korunmak için enfekte bölgelerde çizme giymek, cibinlik kullanmak alınabilecek başlıca mekanik yöntemlerdir.