Altay Dilleri Araştırmaları



Benzer belgeler
TALAT TEKİN VE TÜRKOLOJİ. Editörler: Prof. Dr. Emine Yılmaz Prof. Dr. Nurettin Demir Dr. Öğr. Üyesi İsa Sarı

3. Emine Yılmaz Ceylan, Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi, TDK yay., 675, Ankara 1997.

Karşılaştırmalı Altay Dilbilimi Çalışmalarında Çuvaşçanın Yeri. Sesbilgisi

KARŞILAŞTIRMALI TÜRK DİLBİLİMİ ÇALIŞMALARINDA ÇUVAŞÇANIN YERİ I SESBİLGİSİ

DİL VE EDEBİYAT TÜRKLER VE TÜRKÇE DÜNYADA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

MOĞOLCADAKİ ŞAHIS ZAMİRLERİNİN SİSTEMİ * D. TÖMÖRTOGOO

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

ORTA ASYA (ANONİM) KURAN TERCÜMESİ ÜZERİNDE ÖZBEKİSTAN DA YAPILMIŞ BİR İNCELEME. ТУРКИЙ ТAФСИР (XII-XII acp) *

Öğretim Üyesinin Adı: Yrd. Doç. Dr. Milena Yordanova

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

YAYIN DÜNYASINDAN. on yirmi yılda özelde Eski

Türkçe İlgi Hâli Eki ni n Kökeni Üzerine

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

T ehlikedeki Diller Dergisi Ağ Sayfası

Doç.Dr. ENGİN ÇETİN ÖZGEÇMİŞ DOSYASI

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ İNSANİ BİLİMLER VE EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ DÖRT YILLIK-SEKİZ YARIYILLIK DERS PROGRAMI

Hacettepe Üniversitesi Sözlük Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen Türk

Fikret Yıldırım, Irk Bitig ve Orhon Yazılı Metinlerin Dili, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2017, 399 s.

Türkçe ve Arapçada Sessiz Harfler Karşılaştırma Çalışması

ALINTI SÖZCÜKLERDEKİ KAPALI E ÜZERİNE ÖZET Her dilde standart bir yazı dili ve bu dilden farklılaşan yerel ağızlar bulunmaktadır.

TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER DİL AİLELERİ, DİL GRUPLARI, DİL TÜRLERİ. Dil Aileleri Dil Grupları Dil Türleri

tarih ve 06 sayılı Akademik Kurul tutanağının I nolu ekidir. İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEZ YAZIM KILAVUZU

ESKİ TÜRK YAZITLARINDA KELİME BAŞINDA /h-/ SESİ GÖSTERİLMİŞ MİYDİ? *

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Çin in Ming Döneminde Yapılmış olan Türkçe-Uygurca Sözlük: Ġdikut Mahkemesi Sözlüğü (1997 Ankara)

ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİNDE ÜNLÜLER

ALTAY DİLLERİNDE /K/ FONEMİ /K/ PHONEME IN ALTAIC LANGUAGES

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Árpád Berta, Studies in Turkic Etymology, Ed. Lars Johanson, András Róna-Tas, Turcologica 85, Harrassowitz Verlag, 187 s.

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

Türkçe y- - ~, Halaçça h-, Çuvaşça s -, y-, v- Üzerine

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

Árpád Berta, Türkçe Kökenli Macar Kavim Adları, (çev.: Emine Yılmaz - Nurettin Demir, Grafiker Yayıncılık, Ankara 2002, 139 s.

Hacı TONAK : Eski Türk Runik Yazısı

BİREYSELLEŞTİRLMİŞ EĞİTİM PLANI (B.E.P)

TÜRK LEHÇELERİNİN SINIFLANDIRILMASINDA BAZI KRİTERLER

Irk Bitig de falcılık

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Türk Dili I El Kitabı

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

EKEYLEMİN YAZIMI KISALTMALARIN YAZIMI

ARAPKİR/MALATYA AĞZINDA BİRİNCİL UZUN ÜNLÜLER

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Öğr. Gör. Murat KEÇECĠOĞLU. Elbistan Meslek Yüksek Okulu Güz Yarıyılı

GİZEMLİ ALTIGEN. Kitapta bu altıgen hakkında şu bilgiler yer alır:

TÜRKÇE. A. Seviyorum B. Süt. A. Anne B. Dede. C. Baba. A. Kaplumbağa B. Tavşan C. Kurbağa. A. Okul B. Kalem. A. k, l, ş B. u, k, ş. C.

COURSES IN FOREIGN LANGUAGES for ERASMUS INCOMING STUDENTS. at Sofia University. 2018/2019 academic year FACULTY OF CLASSICAL AND MODERN PHILOLOGY

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. İspanyolca I AFSA

Kesirler. Kesirlere neden ihtiyaç duyulur?

Central Asian Studies

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

Ses Temelli Cümle Yöntemi. 1 Hazırlayan: Doç. Dr. Berrin Baydık

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

NOT:Yukarıdaki hece ve sözcükleri öğrencimize bol bol okutunuz.15 tanesini yazımına bakmadan deftere yazdırınız.

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Yaş Doğrulama Metotları

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

Dil olgusu :DEĞİŞMEYENLER Dil dışı olgu : DEĞİŞENLER ARABA. Aynı değişimi soyut olarak şöyle formülleştirebiliriz:

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Karamanlıca Resimli Bir Çocuk Dergisi: Angeliaforos Çocuklar İçün (1872)

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Prof. Dr. Emine Yılmaz. Hacettepe Üniversitesi. The Place of Chuvash in the Comparative Turkish Linguistics Studies II. Morphology

MOĞOLCA İBNİ MÜHENNÂ LÜGATİ BÜLENT GÜL

KKTC de ilkokulda zihin engelli öğrencilere okuma öğretiminde uygulanan yöntem cümle çözümleme yöntemidir. Bu yöntem Türkiye deki Eğitim Uygulama

Ders Adı : OSMANLI TÜRKÇESİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

ADRES BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

T.C. İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS PROJESİ HAZIRLAMA KILAVUZU

Memlûk-Kıpçak Dil Araştırmaları ve İstanbul daki El Yazmaları

DR. NURŞAT BİÇER İN TÜRKÇE ÖĞRETĠMĠ TARĠHĠ ADLI ESERĠ ÜZERİNE

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

BİLİMSEL ARAŞTIRMA NASIL YAPILIR II YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

ORHON YAZITLARI (KÖL TEGİN, BİLGE KAĞAN, TONYUKUK, ONGİ, KÜLİ ÇOR)

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TÜRKÇE DERSİ EĞİTİM PLANI

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

T.C. ANADOLU ÜN VERS TES YAYINI NO: 2347 AÇIKÖ RET M FAKÜLTES YAYINI NO: 1344 ORHUN TÜRKÇES. Yazar Prof.Dr. Aysu ATA

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

ARAP HARFLİ ÖZBEKÇENİN İMLÂ ÖZELLİKLERİ:

İçindekiler. Üçüncü baskıya önsöz... xi Teşekkür... xiii Genel bakış... xv

kpss Önce biz sorduk 50 Soruda SORU Güncellenmiş Yeni Baskı ÖABT TÜRK DİLİ EDEBİYATI Tamamı Çözümlü SORU BANKASI

RUS DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ KATALOĞU

Güner, Galip, Kıpçak Türkçesi Grameri, Kesit Yayınları, İstanbul, 2013, 371 S.

Eski Korece de Türkçe Ödünç Kelimeler

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı

Transkript:

A l t a yd i l l e r i A r a ş t ı r ma l a r ı E mi n ey ı l ma z

Altay Dilleri Araştırmaları Çeviriler Emine Yılmaz Ankara 2015 Hacettepe Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü

İÇİNDEKİLER Sunuş v I Türk Dillerinde Kapalı e Sesi 1. Julius Németh (1939), Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi [ Zur Kenntnis des geschlossenen e im Türkischen], Kőrösi Csoma-Archivum I, Ergänzungsband: 515-531. 1 2. Kaare Thomsen (1957), Türkçede Kapalı e [The Closed e in Turkish], Acta Orientalia Danica 22: 150-153. 15 II Altay Dilleri Araştırmaları-Çuvaşça 19 3. Nikolaus Poppe (1924), Çuvaşçanın Ses Yasaları [Die tschuwassischen Lautgesetze], Asia Major I: 775-782. 21 4. Nikolaus Poppe (1925), Türkçe-Çuvaşça Karşılaştırmalı Çalışmalar [Türkisch-tschuwassische Vergleichende Studien], Islamica I: 409-427. 27 5. Nikolaus Poppe, Çuvaşçada Türkçe Ödünç Sözcükler [Die türkischen Lehnwörter im Tschuwassischen], Ungarische JahrbücherVII, 1927: 151-167. 41 6. Nikolaus Poppe (1932), Çuvaşça ve Türk Dilleriyle İlişkisi [Die tschuwassische Sprache in ihrem Verhältnis zu den Türksprachen], Kőrösi Csoma Archivum II, 1926-32: 65-83. 53 7. Ludwig K. Katona (1932), Çuvaşçada Bir Ses Değişimi Üzerine [Über eine Lautveränderung im Tschuwassischen], Kőrösi Csoma-Archivum II, 1926-32: 379-381. 67 8. Nikolaus Poppe (1953), Altay Dillerinde Eski Bir Kültür Kelimesi [Ein altes Kulturwort in den altaischen Sprachen], Studia Orientalia 19-5: 23-25. 68 9. Nikolaus Poppe (1927), Altayca ve Ana Türkçe [Altaisch und Urtürkisch], Ungarische Jahrbücher VII, 1927: 94-1. 71 10. Pentti Aalto (1955), Altayca Söz Başı *P- Üzerine [On the Altaic Initial P-* ], Central Asiatic Journal I: 9-16. 95

iii İçindekiler 11. B. A. Serebrennikov (1957), Çeremişçe ve Çuvaşçada a Sesinin Tarihi [Zur Geschichte der a-laute im Tscheremissischen und Tschuwassischen], Ungarische Jahrbücher 29: 224-230. 101 12. B. A. Serebrennikov (1966), Çuvaşçada v ve y Türeme Ünsüzlerinin Kökeni Sorunu [Zur Frage nach dem Ursprung der prothetischen Konsonanten v und j im Tschuwaschischen], Acta Orientalia Hungaricae 19: 57-65. 107 13. Talât Tekin (1969), Ana Türkçede Zetasizm ve Sigmatizm [Zetacism and Sigmatism in Proto-Turkic], Acta Orientalia Hungaricae XXII-1: 51-80. 113 14. Gerhard Doerfer (1967), Türkçe n> Çuvaşça m? [Türkisch -n> tschuwaschisch -m?], Ural-Altaische Jahrbücher 39-1-2: 53-70. 141 15. András Róna-Tas (1971), Çuvaşçada Söz Sonunda Gırtlak Patlamalıları [On the Chuvash Guttural Stops in the Final Position], Studia Turcica, Ed. L. Ligeti, Bibliotheca Orientalis Hungarica XVII, 389-399. 159 16. Talât Tekin (1972), Türkçe Çalışmalara Giriş Hakkında Notlar [Notes on an Introduction to the Turkic Studies], Finnisch-ugrische Forschungen XXXIX, 351-365. 169 17. Even Hovdhaugen (1972), Çuvaşçada Nazal Sesbirimlerin Gelişimi Üzerine Bazı Notlar [Some Remarks on the Development of Nasal Phonemes in Chuvash], Ural-Altaische Jahrbücher 44: 208-212. 181 18. Nikolaus Poppe (1974), Çuvaşçanın Yeri Hakkında [Zur Stellung des Tschuwaschischen], Central Asiatic Journal 18-2: 135-147. 187 19. Talât Tekin (1975), Volga Bulgarcası baçne Üzerine [On Volga Bulgarian bačne], PIAC Newsletter 10: 8. 197 20. Larry V. Clark (1978), *-D- Sesinin Çuvaşçada Gelişimi Üzerine [On a Chuvash Development of *-D-], Acta Orientalia Hungaricae XXXII-3: 371-376. 199 21. Gerhard Doerfer (1984), Rotasizm/Zetasizm Sorunu [The Problem of Rhotacism/Zetacism], Central Asiatic Journal 28-1-2: 36-42. 205 22. András Róna-Tas (1985), 1. Çuvaşlar, 2. Çuvaşçanın Macarcayla İlişkisi: Çuvaş Dilbilgisine Giriş [1. Csuvasok, 2. A Csuvas nyelv magyar kapcsolatai: Bevezetés a csuvas nyelv ismeretébe], Dabasi Nyomda, 13-31, Budapest: Tankönyvkiadó. 211 23. Talât Tekin (1986), Zetasizm ve Sigmatizm: Altay Dilleri Kuramının Temel Dayanakları [Zetacism and Sigmatism: Main Pillars of the Altaic 221

iv İçindekiler Theory], Central Asiatic Journal 30: 141-161. 24. Talât Tekin (1986), Türkçe tiş, Çuvaşça şĭl ve Moğolca şidün [Turkic tiš, Chuvash šĭl and Mongolian šidün], A. Tietze Armağanı, Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes 76: 293-297. 237 25. Gerhard Doerfer (1988), Zetasizm/Sigmatizm Rol Oynamaz [Zetacism/Sigmatism Plays No Rȏle], Central Asiatic Journal 32: 61-63. 257 26. Milan Adamović (1989), Çuvaşça Tarihsel Sesbilgisinin Sorunları [Fragen der Tschuwassischen Lautgeschichte], Central Asiatic Journal 33: 161-192. 245

Sunuş Elinizdeki kitap, Hacettepe Üniversitesinde hazırlamış olduğum yüksek lisans ve doktora tez çalışmalarım sırasında kullandığım, 12 araştırmacıya ait 26 makale, tanıtma ve kitap bölümünün çevirilerinden oluşmaktadır. Türk dillerinde kapalı e sesbiriminin art zamanlı ve karşılaştırmalı bir incelemesini yapmaya çalıştığım yüksek lisans, Çuvaşçanın yine art zamanlı ve karşılaştırmalı sesbilgisini ele aldığım doktora tezimle ilgili literatürün neredeyse tümünün Türkçe dışında dillerde yazılmış olması nedeniyle, tamamını değilse bile, önemli olduğunu düşündüğüm bir bölümünü çevirmek, çalışmalarımı yürütebilmenin tek yoluydu. 1986 yılından sonra yapılmış olan bu amatör çevirilerin, Türkiye Türkolojisi için hala güncelliğini koruduğunu düşündüğüm 26 tanesini, alanda çalışmak isteyen genç akademisyenlere yararlı olacaklarını düşünerek yayımlamaya karar verdim. Çeviriler, Türk Dillerinde Kapalı e Sesi ve Altay Dilleri Araştırmaları-Çuvaşça başlıklarıyla, iki ana bölüm halinde verilmişlerdir. Çevirilerin büyük ağırlığı Altay Dilleri Araştırmaları-Çuvaşça üzerinedir; ilk bölümde sadece iki makale yer alır. Her iki bölüm de kronolojik olarak dizilmiştir. Birinci bölümde yer alan, kapalı e sesbirimiyle ilgili makaleler 1939 ve 1957 yıllarında, Altay Dilleri Araştırmaları-Çuvaşça başlıklı ikinci bölümdeki makaleler ise 1924-1989 yılları arasında yayımlanmışlardır. Bunlardan 13'ü Almanca, 12'si İngilizce, 1'i ise Macarcadır. Üç numaralı çeviri bir makale değerlendirmesi (N. Poppe Çuvaşçanın Ses Yasaları ), 16 numaralı çeviri bir kitap tanıtması (T. Tekin Türkçe Çalışmalara Giriş Hakkında Notlar ), 22 numaralı çeviri bir kitap bölümüdür (A. Róna-Tas Çuvaşlar: Çuvaş Dilbilgisine Giriş ). Çevirilerin tümü, uluslararası Türkoloji alanındaki en önemli dergi veya dizilerde yayımlanmışlardır: Central Asiatic Journal 6, Kőrösi Csoma Archivum 3, Ungarische Jahrbücher 3, Acta Orientalia Hungaricae 3, Ural-altaische Jahrbücher 2, Acta Orientalia Danica 1, Asia Major 1, Islamica 1, Wiener Zeitschrift Kunde des Morgenlandes 1, Finnisch-ugrische Forschungen 1, Studia Orientalia 1, PIAC Newsletter 1. Makalelerin biri (15 numaralı) Studia Turcica adlı kitap içinde yayımlanmıştır. 22 numaralı çeviri ise A. Róna-Tas ın Bevezetés a csuvas nyelv ismeretébe adlı kitabının 13-31 sayfalar arasındaki Csuvasok ve Csuvas nyelv magyar kapcsolatai başlıklı bölümleridir. En çok çeviri, 7 makale ile Nikolaus Poppe den yapılmıştır. Onu, 5 makale ile Talât Tekin, 3 makale ile Gerhard Doerfer, 2 şer makale ile András Róna-Tas ve B. A Serebrennikov izler. Bunlardan başka, Julius Németh, Kaare Thomsen, Ludwig

vi Sunuş G. Katona, Pentti Aalto, Even Hovdhaugen, Larry V. Clark ve Milan Adamović e ait birer çeviri bulunmaktadır. Tezlerimi hazırladığım dönemin koşulları içinde tüm yayınlara ulaşmak kolay değildi. Bu açıdan hocam Prof. Dr. Talât Tekin e ve Kaare Thomsen in The Closed e in Turkish adlı makalesini Almanya dan göndermek inceliğini gösteren Prof. Dr. Semih Tezcan a teşekkür borçluyum. Makalelerin Türkçeye kazandırılması ve dizgisi sırasında, özellikle 1950 yılından önce yayımlanmış olan altı tanesi başta olmak üzere, çok özel sorunlarla uğraşmak gerekmiştir. Öncelikle makalelerin dili ve yazımının eski olması çeviriyi zorlaştırmıştır. Ayrıca, makalelerin hiçbirinde kısaltmalar listesi bulunmamaktadır. Kimi dil/varyant adlarının artık değişmiş olması veya yazarların özel tercihleri nedeniyle, çok sayıda kısaltmadan kimilerinin neyin karşılığı olduğunu belirlemek çok zor olabilmiştir. Bu nedenle, çeviride, kıslatmaların daha açık yazılması veya bugünkü standart biçimlerin kullanılması yoluna gidilmiştir. Aynı durum çeviriyazı işaretleri için de geçerlidir. Çok özel işaretler kullanılarak yazılmış olan bu metinlerin çeviriyazısı, Türk okuyucu için en açık olacak biçimde değiştirilmiştir. Özel işaretlerden ötürü yaşanan çok zor dizgi sürecinde, gerek bazı çevirilerin dizgisinde gerekse kontrolünde yardımcı olan, Hacettepe Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün araştırma görevlileri, öğrencilerim Elçin Yılmazkaya, Gülhan Öz Açık, Duygu Özge Demir, İsa Sarı ve Sıdıka Dursun a; Almancadan yaptığım çevirilerde karşılaştığım kimi güçlükler için yardımına başvurduğum meslektaşım Prof. Dr. Nurettin Demir e, kimi kısaltmaların anlaşılmasında yardımcı olan Dr. Éva Nagy-Kincses e ve format için uzun saatlerini ve emeğini harcayan Doç. Dr. Mevlüt Erdem e de yürekten teşekkür ederim. Emine Yılmaz Ankara 2015

I Türk Dillerinde Kapalı e Sesi

1 Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi Julius Németh 1 I Zoltán Gombocz un Macarcadaki Bulgar Türkçesi alıntılarıyla ilgili eserinin (1912; kısaltması BTL) 187. sayfasında şunu okuyoruz: Birincil Ana Türkçe görünüşlerin Çuvaşçaya yansıyan biçimlerinin, Macarcadaki Bulgar Türkçesi alıntıların kaynağı olduğu, yukarıdaki incelemenin önemli bir sonucu sayılmalıdır Türkçede belirleyebildiğimiz a, ä, i,, ö, o, u, ü ünlüleri, bütün alıntılarda esas olarak değişmeden korunmuşlardır Gombocz un bu tespitine bugün de büyük ölçüde katılıyoruz, yalnız ben bu fırsatla, onun Ana Türkçe veya Bulgar Türkçesinde kabul ettiği ünlü dizisini e ile genişletmek ve bu sesin Macarcadaki temsilcilerini göstermek istiyorum. 2 Benim ilgilendiğim sorunun Gombocz tarafından bilinmiyor olmadığını vurgulamak isterim. BTL nin 155. sayfasında Gombocz şöyle yazmıştı: Macarca sözcüklerde kullanılan ünlüleri (bér, csécs, ér, kép, késik, szék, szél) nitelik açısından açıklamak kolay değildir. Bilindiği gibi Ana Macarcadaki iki uzun é sesi, açık ê (ɔ: ε ) ve kapalı é (ɔ: ē), yazı dilinde (ve pek çok diyalektte) é (ɔ: ) olarak görünür. Şimdi yazıtların ve diyalektlerin tanıklığıyla her iki uzun e sesini ayırabiliyoruz: bér, ér, kép ve késő söz- 1 2 Zur Kenntnis des geschlossenen e im Türkischen Kőrösi Csoma-Archivum I, Ergänzungsband 1939: 515-531. Seslerin gösterilmesiyle ilgili olarak, Türkologlarca genel olarak kullanılan ä işaretini koruduğumu, ama bazı durumlarda bunun aslında ϵ sesini gösterdiğini göz ardı edemediğimi not etmek istiyorum. Aynı ses Macarcada e ile yazılmıştır. Türkçe kapalı e sesini ben e harfiyle yazıyorum fakat aynı Macarca sesi Macar literatüründeki geleneğe göre ë ile gösteriyorum. Macarcada ë ile işaretlenmiş olan ses uzun, kapalı bir e sesidir: Türk. ä (=ϵ) Mac. e Türk. e Mac. ë (uzun: é)

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 4 cüklerinde kök hece ünlüsü birincil bir kapalı e sesi iken, szêl, szêk ve csêcs sözcüklerinde birincil açık e sesi vardır. Krş. J. Melich, Az Ortographia Vngarica ve Macar yazımı, s. 21 Türkçe ä sesinin bu iki ayrı gösterimi çok zor açıklanabilir. Latince ve Slavca ödünç sözcükler bu açıdan orijinal dilin ünlülerini çok iyi yansıtırlar. J. Melich daha sonra Magyar Nyelv de (Macarcada MNy olarak kısaltılır, sayı X, 1914, s. 340-341), BTL nin yazıldığı zamanda Macarcadaki Bulgar Türkçesi alıntıların ünlülerinin anlaşılamadığını ve ancak Ana Türkçe kapalı *e sesinin kabulünden sonra bu kabül Thomsen in JSFOu XXX 4 daki makalesiyle gerçekleşmiştir- anlaşılır hale geldiğini yazmıştır. Yalnız Gombocz, bizim eski Türkçe alıntılarımızın bu açıdan zengin sonuçlar vereceğine inandığını belirttiği halde bu konuyla fazla ilgilenmemiştir. Ana Türkçe *e sorunuyla sık sık ilgilenilmiştir. Krş. diğerleri yanında Foy: KSz. I, 180, MSOSprW. III, 180-215; V. Grönbech: KSz. IV, 237-38; Thomsen: JSFOu. XXX; 4 Gombocz: MNy. X, 339-41; Németh, Az ősjakut hangtan alapjai (Ana Yakutça Sesbilgisi), NyK XLIII (1914), s. 298; Poppe: KCsA II, 67; Németh, InschrSch- NSzM. 58; K. Grönbech, Der türkische Sprachbau 15; Kowalski, Osm.-türk. Dialekte, 7 (EnzIsl.), Budenz: NyK IV, 317-18 ile de karşılaştırın. Olumsuz anlamda: Radloff Zur Geschichte des türkischen Vokalsystems, BullAcPbg. 1901. Thomsen, InscrOrkh, s. 15 te, Göktürkçede e sesinin belirlendiğini önemle ifade etmiştir; Foy un MSOSprW. VI, s. 133 ve 172 de (Azerbaycancada her iki e sesi) ve Poppe nin Islamica I, s. 410 da Çuvaşça ve Azerbaycanca pek çok ortak örnekte birincil kapalı veya açık e sesini göstermeleri de önemli sonuçlardandır. Ana Türkçe kapalı e sesi için Uygurca veriler, Kaşgarlı nın sözlüğü, Aybet ül aḳā iḳ 3, Houtsma nın sözlüğü 4, Ebu Hayyan ın Kitābü l-idrāk li-lisāni l-etrāk i 5 ve İbni Mühennā sözlüğünün 6 yanısıra Zayaczkowski nin yeni yayımlanmış Manuel i gibi daha yeni kaynaklar da özellikle önemlidir. Aşağıdaki örnekler açık ve kapalı e sesinin durumunu büyük ölçüde göstermektedir: 7 Ana Tü. Orh. T Uyg. Kaşg. CC Houtsma Ebu Hayyan *käç- käç- käç- käç- keç- käç- käç- *beş beş beş Biş beş biş biş 3 4 5 6 7 XIII. yüzyılın başı, Kaşgarlı dili; ed. Necip Asım, krş. Kowalski: KCsA I, s. 422, Deny: Revue du Monde Mus. LX (1925), 189-234; son çalışmaya ne yazık ki ulaşamadım. XIII. yüzyılın ortası, Gombocz BTL de kullanmamıştır. XIV. yüzyılın başı; ed. Caferoğlu. XIV. yüzyıl, Doğu Türkistan dilinde. Indeks Abdullah Battal tarafından hazırlanmış, İstanbul 1934. Malov: ZapKollVost. III: 2, s. 221. Ne yazık ki elimdeki Türkmence ve Azerbaycanca materyal çok yetersizdir.

5 Julius Németh Müh. Manuel Osm. Kırg. Tat. Yakutça Çuvaşça käç- käç- gäç- keş- kiç- käs- kaśbiş beş (bäş) bes biş biäs pil- Kapalı e sesinin izleri, Poppe nin varsaydığından daha geniş bir alanda belirlenmelidir; Oğuzca ağızların hepsi, Azerbaycanca da sadece Oğuzcanın ağzı olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca ben, e sesi sorununun bütün Türk dillerinde, özellikle de Yakutça ve Çuvaşçada oldukça karışık olduğunu görüyorum. Osmanlıcada birincil bir e sesine sahip olan sözcükler şimdi genellikle ä olarak görünürler. Fakat Arap harfli metinler, bugünkü ä sesini sık sık ile yazarak eski e sesini yansıtırlar; ilginç bir biçimde beş örneğimizde böyle değildir, bu sözcükte düzenli biçimde yazılan biş eksiktir. Kuralsız temsil bu alanda seyrek rastlanan bir durum değildir. Osmanlıca bäş örneğinde de böyle bir şeyin söz konusu olduğunu beş biçimine rastladığımız Azerbaycanca da kanıtlar (MSOSprW. VI 173). Arap harfli metinlerde ى harfi önemli bir rol oynar. Ben Foy un eski Osmanlıcada p d²ë gibi sözcüklerde ى harfini i olarak okumasını doğru bulmuyorum. Benim için de Thomsen in yazıtlardaki yär~yir yazılışlarının okunuş sorunundaki görüşünün doğruluğu açıktır. Hatta ben diğer metinlerde de işaretinin e okunması gerektiğine inanıyorum. Uygurca için krş. Pelliot: TP 2 e série, XV, 229 (=KalyPāp. 7). Çağataycada bu nin ى başka bir şey olmadan ä okunması kesinlikle yanlıştır. Ben bu konuyla aslında konu dışıdır ayrıntılı olarak ilgilenmek istiyorum. Vámbéry, Çag.Sprachst. 13 te şöyle yazıyor: e, ya Almanca Herr de olduğu gibi açık [stumpf] ya da wenig de olduğu gibi kapalıdır [scharfes] ve sık sık ie ile i arasında değişir. Örneğin tôd²«erte, birkaç diyalektte ierte, irte; يرمك ise birmek ve bermek olarak söyleniyordu. Budenz Abuska Csagatajtörök Szógyüjtemény nin önsözünde (Pest, UngAkadW. 1862; Vámbéry ile yayımlamış), s. XXI de i li okuyuşa karşı çıkıyor ve şöyle yazıyor: Çağataycada i (kesre) ile yazılmış pek çok kök, Osmanlıcada e (=ε) ile veya fetha ile de söylenir. Fakat bu, en azından XIV. yüzyılın Çağataycası için geçerli değildir ve bizzat Abuşka nın yazarı tir ter yanında fetha ile Osmanlıca der biçimini yazarak adeta bunun kesre ile okunuşuna karşı çıkmıştır; Çağatayca dšô üzerinde kesinlikle fetha yoktur, çünkü bize sözcüğün e ile değil, özellikle i ile olduğunu anlatmaya çalışıyor. Çağatayca sözcükler i ve e arasında sallantıdadır. Fakat listede hem kesreli hem fethalı sözcükler bize fethalı ve kesreli sözcüklerin okunuşu arasında biraz fark olduğunu gösteriyor. Önemli bir görüş de Thúry tarafından Behcetü l-lügat in (1903, UngAkadW) önsözünde ortaya konulmuştur. Buradan (s. 14) okuyoruz: Biz altında kesre ve yanında

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 6 be-kesr olunca yi ى i olarak okuyoruz. Örneğin pšå* šåjšå² yigitlik, VšÅ*šÅ šå¾ bitilib yazılıp. ye harfinin e [=ε] biçiminde söyleneceği durumlarda sadece üstün işaretini değil, aynı zamanda be-feth notunu da buluruz. Örneğin ÓU ÚdÓš bermek, UL*Óš½ gelmek. Aynı yöntemle söz başında bulunan elif-ye de ayrılır. Örneğin våj²å«iki, ÂÓ«bÚ*²Å«ıldam çabuk, ÓU ²«eşek, um²ó«enük. Kúnos un Šejx Sulejman Efendi s Čagataj-Osmanisches Wörterbuch (Budapest 1902) adlı eserindeki okuyuş pek dikkat çekmemiştir. Kúnos a göre (s. III-IV) bu okuyuşlar, Şeyh Süleyman ın Çağatay dilini, aslında Özbek dili ni konuşan torunlarından kaynaklanmaktadır. Burada henüz, Çağatay edebiyatının münferit ürünlerinde belli bir rol oynayan ağızların ve ayrıca okumaya temel oluşturmuş veya oluşturmakta olan ağızların göz önünde bulundurulacağı ayrıntı çalışmalarına ihtiyaç vardır. Samoyloviç in incelemesi de başlangıç noktası olarak yardımcı olmaktadır. 8 Fakat Ana Türkçe *ε nin Çağataycada ى olarak işaretlenmesi, bunun ε ye değil bir e veya i ye dayandığını göstermektedir. Bu görüş ayrılıkları görünüştedir; Çağatay sahasında bir ε>i veya ε>e değişimi meydana gelmiştir. Bu durum, özellikle Kıpçakça için karakteristiktir ve bu değişim nin ى yazılışına yansır. Ayrıca Oğuzcanın etkisi altında, sözü edilen sözcüklerde okunur. harfiى ε Yukarıda belirtildiği gibi, bu durum kapalı e sorunuyla pek ilişkili değildir. Macarcadaki Bulgar Türkçesi alıntıları incelediğimiz zaman bu alıntılarda da kapalı e bulunduğunu görüyoruz. Aşağıda, benim ilgilendiğim listedeki etimolojilere göre bu kanıtlanmıştır. Yani Macarcadaki Bulgarca alıntılarda, ilk hecede bir kapalı e sesi vardır. (Mac. szék~osm. säki, Mac. szél~osm. yäl 9, Mac. eke pulluk ~ Çuv. aka vb. gibi Bulgarcadaki açık ε nin Macarcada daima açık veya birincil açık e ye (é) denk geldiği durumları dikkate almıyorum.) Aşağıda bir araya getirdiğim örnekler Gombocz un BTL de veya Etimolojik Sözlük te 10 topladığı sözcüklerin basit bir tekrarı değildir. Benim topladığım örnekler kapalı e nin gösterimi için önemlidir ve ben özellikle Gombocz un kullanmadığı materyallerden yararlandım. Bu materyaller çok önemlidir ve yukarıda da belirtildiği gibi sorunumuz açısından özellikle zengindirler. Aşağıdaki denkliklerin bir bölümü yalnız kapalı e konusunu aydınlatmak açısından değil, etimolojilerin güvenilirliğini kuvvetlendirme açısından da önemlidir (ér ve özellikle késik). Ben, tüm örneklerde en gerekli kanıtlarla kendimi sınırlamaya çalıştım. 8 9 10 EnzIsl.: Türken, 983; ZapKollVost. II, 2: 262; Mir-Ali-Šir de s. 1 vb. Ayrıca krş. Barthold, 12 Vorl. 146-48. Daha yeni Rusça Türkoloji literatürünü ne yazık ki kısmen inceleyebildim. Krş. Poppe: Islamica I, 413. =EtSz., Z. Gombocz ve J. Melich.

7 Julius Németh II bér~bír (kapalı é ile, bk. Gombocz-Melich, Et.Sz.) bedel, değer, ücret <Bulg. *berü, krş. Orh. ber-, Uyg. bir-, (Pelliot, KalyPāp. ber-), Stein s Mss.-Thomsen bir-, Kaşg.Brock. bir-, AybHak. bär-, EskiOsm.Azer ver-, Osm. vär-, Hout.Söz. bär-, CC ber-, İbnMüh. bir-, Ebu-Hayyan bir-, Zayacz.Man. ver-, Kırg., Kkırg. ber-, Sag., Koyb., Kaça per-, Yak. biär-, Çuv. par-, Çuv. paru vergi. Ligeti: MNy. XXXIV, 70 (Türkçede uzun ünlülerle ilgili makalesinde): Kaşg. b r- (türevler: birt, b rt), Trkm. bä r-, Nijegor. bēr- (Ayrıca Yakutça biçimle krş.) bölcső (eski dilde bëlcső, bőcső vb de var; diyalektik bűcsű biçimi belki eski değildir) beşik <Bulg. *beşig, krş. Orh. bişük, Uyg. bişik (Müller, Uig. 7), KaşgBrock. bişik, Hout.Söz. bäşik, Ebu-Hayyan bişik, İbnMüh. beşik (ed. İst. 169), Hive: bieşik (Budenz: NyK IV. 317), Osm. bäşik, Kmk. boşuk (KSz. XII, 103), Yak.Böht. bisik, biliä- sallamak. Krş. Gombocz-Melich, EtSz. I, 522. Ligeti: MNy. XXXIV, 70: Kaşg., Trkm., Nijegor. b şik, Kkırg. bēşik, Karag. bēd ik, bēd ek, Koyb. b zek, b zik, Kand.Salb. (Castrén, Koib. u Kar. Sprachlehre), bēzek, Kur. bǖjik, Özb. bēşək. ér~ír (genellikle kapalı é ile, bk. EtSz.) değmek, yetişmek, erişmek, ulaşmak; değerli olmak; muktedir olmak; bir şeye uygun gelmek; olgun olmak <Bulg. *er-, krş. InschrOrch. er- olmak (Foy: MSOSSprW, III, 194), Stein smss.-thomsen är-, Uyg. är- olmak, mevcut olmak, vuku bulmak, (Bang-v. Gabain, TTIndex), KaşgBrock. är- olmak, AybHak. er- (Kowalski: KCsA. I, 428), HoutSöz. ir- ulaşmak, İbnMüh. är-~ir- olmak, Ebu-Hayyan ir- varmak, ulaşmak, EskiOsm. er-, Osm. är- erişmek, Trkm. ir- olmak (İlminskiy, MélAs. IV, 64), CC er- olmak, Kırg(Katar) er- birinin yerine geçmek, birlikte gitmek, TatBálint irəş- erişmek, Yak. är- olmak. érdëm (yazıtlarda genellikle kapalı é ile; eski dilde irdëm de var, bk. Gombocz-Melich, Et.Sz.) ücret, kazanç <Bulg. *erdäm, krş. InschrYen. ärdäm erdem, kazanç (Radloff, Inschr.NF, 163), Stein s Mss.-Thomsen ärdäm, Thomsen Ein Blatt vb. (e)rdäm, Uyg. ärdäm, Kaşg.Brock. ärdäm, Peçenek Ηρτήμ, -ερτίμ: ert(d?)im (UngJahrbb. X, s 27), AybHak. ärdäm, Hout.Söz. irdäm, İbnMüh. ärdäm, Ebu-Hayyan ärdäm, CC erdäm. İlk hecenin ünlüsü Macarcada kapalı, Türkçe örneklerde ise Houtsma nın sözlüğü dışında- açıktır (Peçenekçe biçim de bir istisna oluşturur fakat bu sorunda, ilk hecede bir ä>e değişimi gerçekleşmiş olan Kumancanın Peçenekçeye çok yakın ol-

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 8 duğu dikkate alınmamıştır.) Biz ärdäm sözcüğü ile är erkek arasındaki ilişkiyi düşünürsek, Houtsma nın irdäm biçimi özel bir anlam kazanır ve Eski Bulgarca *erdäm için bir dayanak oluşturur. Bu konuda biraz daha ayrıntılı konuşmam gerekir. är sözcüğünün çoğu dildeki gösterimi Ana Türkçe *ä sesine tanıklık ediyor. Orhon Yazıtları är, Stein s Mss.-Thomsen är, Uygurca är, Kaşg. är, HoutSöz. är, Ebu-Hayyan är, Eski Osm. är (ärlik güç, Vámbéry), Yak. är, Çuv ar. Fakat diyalektlerde Ana Türkçe *e sesi için de kanıtlar bulunur. Osmanlıcada (Chloros, Barbier de Meynard) sözcüğü ir biçiminde de buluruz. Hunlar zamanından άϰάτζιρσι=agaç iri orman adamı adı da kalmıştır. Macarca ürü koyun sözcüğü (krş. KaşgBrock. irk dört yaşında koyun, Mo. irge iğdiş koyun ) Bulgarca *irig biçimine gider ve bu da ir sözcüğünün bir türevi olmalıdır. Hunca Irnä(i)k adı da är~ir ile ilişkili olmalıdır. 11 Gombocz (MNy. XXII, 11) tarafından ortaya atılan bu kanıta (bu ve diğer birkaç kanıt ya temelsizdir ya da çok zayıftır) birkaç tane daha ekleyebiliriz. Ayb.Hak. er (Kowalski: KCsA. I, 428), İbn.Müh. ir, irkäk; Osm. ärgäç erkek hayvan biçimi irgäç olarak da yazılmıştır. ZayaczMan. da irkäç biçimini buluyoruz. är sözcüğü Ana Türkçede de är~ir biçiminde söylenmiş olabilir. Budenz e göre (NyK. IV, 318) Hive diyalektlerinde de ir~er (är) olmak üzere çift biçimlidir. Macarcada ikinci hecenin de ünlüsü kapalı olduğu için, EtSz. Macarca biçimin açıklanması için Uygurca ärdim e dayanarak Bulgarca *ärdim i tasarlıyor. Fakat sözkonusu Uygurca ärdim mevcut değildir; EtSz.de sözü edilen her iki yerde de (Müller, Uig. II, 14, 95 te) ärdäm veya ärdämi, ärdämin bulunur. İkinci hecenin ünlüsü açık değildir. Peçenekçe biçim burada pek dikkate alınmamıştır. erő (eski dilde ërő, örő de var) güç, kuvvet, erdem <Bulg. *erig, krş. InschrJen. ärk güç, InschrOrch. ärklig güç, Stein s Mss.-Thomsen ärklig güçlü, Uyg. ärk güç, irklät- galip gelmek (?, Bang-v. Gabain, TTIndex), KaşgBrock ärk güç, İbnMüh. irklig sahip, ferman (krş. AybHak. bk. ön ärk), EbuHayyan ärk güç (krş. Gombocz-Melich, EtSz. bk. ön) gyékény (Eski Macarcada sık sık i ile: gyíkíny; ayrıca gyökény olarak da görülür) saz, hasır. CC yegän, Çağ. yäkän, yägän Alt. yäkkän, Tat. yikän, Kırg. cigän, Çuv. çakan gibi, Gombocz un BTL sinin yazıldığı dönemde bilinen örnekler Bulgarca *cäkän biçimine geri götürülebilirler (Ayrıca krş. Räsänen, TschuwLwTscher., s. 36, Kannisto, TatLwWog 86). Fakat, Uygurca igän su kamışı (Müller, Uig. III, 71, 11 Bk. Rásonyi Nagy: MNy. XXVIII. 101

9 Julius Németh 1-Brockelmann ın MWde söz ettiği yigän) ve Kaşgarlı daki yigän saz ile EbuHayyan daki yigin kamış biçimlerini dikkate aldığımızda Macarca biçimin de bu durumda kapalı e li bir Bulgarca biçimden aktarıldığını görürüz. 12 gyümölcs (eski dilde gyimilcs, gyimülcs, gyëmëlcs, gyëmülcs, gyümülcs vb.) meyve <Bulg. *cimiş, krş. Stein s Mss.-Thomsen yi- yemek, Uyg. yimiş (Bang-v. Gabain, TTIndex; v. Le Coq, Man. I; Pelliot, KalyPāp.), yi- (Man I, Rachmati, Heilkunde), yi-, ye- (TTIndex), yemiş (Radloff-Malov, UigSprachd.), KaşgBrock. yämiş, yimiş, AybHak. ye- (Kowalski: KCsA I, 428), HoutSöz. yämiş fakat yim yem, İbnMüh. yi-, EbuHayyan yämiş (yä-, yäm), OsmSami yämiş veya yimiş, Az. ye- (MSOSSprW. IV, 173), ÇuvPaas. śim ś (śi-), Yak. siä-. kép (eski dilde ve diyalektlerde sık sık kίp) biçim, form <Bulg. *kep, krş. KaşgBrock. kib örnek, kalıp, resim, IbnMüh. kip yere serilen, döşenen nesne, EbuHayyan käp kalıp ve kibi, CC kibi, Osm. gibi (eski dilde sık sık bigi), TatBāl. kib k, käu k, kük, Bşk. k b, k b k, Miş. köbök 13, Tel., Alt., Leb., ŞorRadl. käp, Yak. kiäp, ÇuvPaas. pek, ÇuvMészáros pak, pek ve (Pōşkert), -kap gibi (bk. Paasonen: NyK XLII 48; Gombocz: MNy XII, 2; Beke: KSz. XV, 350) Ligeti: MNy XXXIV, 70: Kaşg. k b, k bi, kibi, Selc. gibi (Yak. biçimle de krş.) käp biçimi Moğolcaya da girmiştir. Tatarca ve Başkurtça biçimler birincil ünlülerin belirlenmesi için kullanılamaz. Osmanlıca, Ana Türkçe *i sesi için tanıklık yapar gibi görünüyor ama Macarca kép~kép bunu desteklemiyor (Birincil sesin *i olması durumunda Macarcada çok başka bir gelişme bekliyoruz.). Eski Kilise Slavcası kapъ için Paasonen-Mikkola: Wörter und Sachen VI, 143 ve Melegdi János: MNy. X, 359 a bk. kés-ik (eski dilde ve diyalektlerde kís- de var) durmak, tereddüt etmek <Bulg. *keç-, krş. Stein s Mss.-Thomsen kiçä geç, KaşgBrock. kiç- gecikmek, kiç geç, kiçä gece, Uyg. kiçmät(d)in ara birazdan, yakında (Müler, Uig. III, 26: 16, 46: 19), kiç (v. Gabain, HTs), keç geç (Pelliot, KalyPāp.), İbnMüh. kiç- gecikmek, (Sözcük Abdullah Battal tarafından gereksiz yere kiçik- biçiminde düzeltmiştir.) EbuHayyan kiç- geç kalmak, kiçik- ay., HoutSöz. kiç- uyuşuk olmak, kicä gece, Eski- 12 13 Sözcüğün Türkçe biçimlerinin yanına, Houtsma nın sözlüğündeki yäkän ve Zayaczkowski nin Manuel indeki yägän i ekleyebiliriz. Houtsma nın sözlüğünde yäkän in anlamı Arapça ḥaśįr den minder yerine yılan olarak verilmiştir; bu hatanın ortaya çıkmasında belki Fr. natte minder sözcüğü de etkili olmuştur. Gombocz un VámbAltosm. 169 a göre verdiği Eski Osm. gib örneğini tatmin edici bulmuyorum; Vámbéry tarafından verilen cümlede gib değil gibi var.

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 10 Osm. gäç, Osm. gäç, gecä (VámbEskiOsm. gäcä, gicä), CC keçov= ağırkanlı, üşengeç, cheç geç, Kırg.Radl. keş geç, TatBál. kiç, YakBöhtl. kiäsä (kiäsän) akşam, akşamleyin / Çuv. Paas. kaś akşam. Berneker in (SlEtWb. I, 672) bu Macarca sözcüğü Slav kökenli sayması doğru değildir. ködmön (eski dilde küdmën-üs (1317), kedmën, ködmën de vardır) kürk, kürklü ceket, <Bulg. *kidmän, krş. InschrOrh., Uyg. kädimlig (Ramstedt: JSFOu. XXX, 3: 60), Uyg. kädim giyim, KaşgBrock. käδ- giymek, käδgü, käδüt, AybHak. kedim (Kowalski: KCsA. I, 428), HoutSöz. käi-, EbuHayyan käy-,cc. kei- Tar.Çağ. OTRadl. käi-, ŞorRadl. käs-, Sag.Koyb.KaçaRadl. kes-, SoyRadl. kät-, Osm. giy- (belki gäy-, krş. VambEskiOsm. gäy- ve gäyin-, 14 Alt.Tel.Leb.Küer.Kırg.Kkırg.Tat.ŞorRadl. k -, Osm.KrmRadl. g -. kölyű (eski dilde këlő, kelyő, killő, külű, külyű, kölő, külü) tokmak, havan; havan eli <Bulg.*kilig, krş. ÇuvPaas. kilə büyük havan, havan teknesi, kisip havan <* kilə sap (bk. Paasonen). Diğer kaynaklarda sadece ilk hecesinde *ä bulunan biçimler gösterilmiştir (bk. Gombocz, BTL; Houtsma käli buğday için havan eli.). ölyü, ölyv (eski dilde ül(y)ü, ëlyő, ëlyű, halk dilinde ül(l)ű de var) atmaca <Bulg. *ilig, krş. Mo. eliye<*elige. Bu sözcük Türkçede tanıklanmamıştır fakat Bulgarca biçim Moğolca sözcüğün kurallı bir karşılığıdır. Krş. Ligeti: MNy. XXXI, 39, NyK XLIX, 238 ve orada verilmiş olan literatür. öreg (eski dilde ëreg, örög de var) büyük, kaba; eski <Bulg. *erik, krş. KaşgBrock. irik, irük bozuk, kırık, kaba, iri taneli; uyuz böceğinin başı, iδrik, irik pürüzlü (Argu), HoutSöz. iri, İbnMüh. ärik?, irik? iri, ÇağRadl. (I, 762), irik (Radloff ta ärik) iri, sert, büyük 15, OsmSāmiKT iri, Sāmi ye göre sözcük ermäk fiilinden gelir ve birincil anlamı ermiş, kemal bulmuş tur. Krm.Kırg.AzRadl. iri, TatBal. ırə (belki eski *äri biçimine gider), Bar.Radl. eri. szëplő (eski dilde szöplé, szöplő de var) yaz çili, leke <Bulg. seplig, krş. ÇağRadl. sipkil (Radloff säpkil 16 ) cilt üzerindeki sarı ve siyah lekeler, TatBál. sipkəl çil (belki *säpkil biçimine gider), Pröhle: KSz. V 241 silpək, BşkPröhle hilpək, hipkəl, KrçPröhle 14 15 16 Eski Osmanlıca givür-, givir- (VámbAltosman.), koymak (alışkanlık) (Zayaczkowski, Études I) sözcüğünün buraya ait olması çok zordur (ünlüler, anlam); SchinkRabgh. 20: kiyür- sokmak. Gombocz Vámbéry den hareketle yaşlı anlamını da verir, ama bu Vámbéry nin bir yanılgısına dayanır. O, Çağatayca irk güç, istek, seçim sözcüğünün yorumunu yanlış anlamış ve buraya almıştır. Nitekim bu sözcük Türkçe kaynaklarda iḫtiyār olarak çevrilmektedir, bu ise hem irade hem de yaşlı olarak anlaşılabilmektedir. Doğal olarak Çağatayca biçimin bizim sorunumuz açısından önemi yoktur.

11 Julius Németh sepk il et beni (e=ε), KırgRadl. sekpil, Mo. seb leke, benek, sebge kızıl leke ve benek (Sköld: MNy. XX, 126 de farklı;? krş. säp- atmak, serpmek ). Bilinen Türkçe biçimler bir *ä yi de göstermektedir. szök-ik (eski dilde szëk- de var) sıçramak, dansetmek < Bulg. *sek-, krş. Uyg. sikri- atlamak (Müller-v. Gabain, Uyg. IV), sigrik atlama (?) (Bang-v. Gabain, TTIndex), KaşgBrock. sikrik sıçrama gereken engebeli arazi, säkri- sıçramak, säkrit-, säkirt-, HoutSöz. sägirt-, İbnMüh. sikir-, EbuHayyan säk-, VámbEskiOsm. säkit-, Osm. säk-, sägirt->säyirt-, säğirt- (e=ε) koşmak, süğürtmek (Hamit Zübeyir-İshak Refet, Anadilden Derlemeler), CC sekir-, Kırg.Kkırg sekir-, Tat. sikir-, Yak- Böht. äkkiriä-, Çuv. sik-. üröm (eski dilde irëm, ërim, örëm de var) pelin otu <Bulg. *irim, krş. TatBál.BşkKatar. ärəm (ünlüler dikkat çekici; ilk hecede i beklenirdi), ÇuvPaas. arəm, (Uçebn.) εrəm, KırgRadl. ermän, Kaça.KoybRadl. erbän, SagRadl. irbän, TaraKur.Radl. irmän, Yak.Böht. ärbäsin kalın bir ot (Rusça-Yakutça Sözlük; büyük Yakutça sözlüğe göre ärbäsin yabani otların genel adıdır), Mo. erme. Hem Volga-Türkçesi hem de Çuvaşçadaki dikkat çekici biçimler Türkçe biçimde kök hece ünlüsünün *ä de olabileceğini gösteriyor. III béke~bίke barış ve bélyeg~bilyog iz, işaret sözcükleri de buraya ait olabilir. béke sözcüğünün Türkçe kökeni şüphelidir (~Çağ. bikik bağlı ; belki KaşgBrock. bäkläş- sözleşme yapmak da buraya eklenebilir 17 ) ve onunla bağlantılı Türkçe sözcük görüldüğü gibi birincil bir ä taşır. bélyeg in Türkçe karşılığının ünlüleri çok açık değildir (Ana Tü. i~ä? krş. bilgi~bälgü; benim Yakutça Sesbilgisi, NyK. XLIII, 35). béka~bίka kurbağa sözcüğünün kök hece ünlüsü tümüyle başka biçimde açıklanır, bunun Türkçe kapalı e sorunuyla ilişkisi yoktur; buradaki e sesi Macarcada ortaya çıkmıştır: *baka>*bëka>béka, krş. Tü. d žarta> Mac. gyartya>gyërtya (Horger: MNy. X, 10; Gombocz sözcüğü Türkçe *bıka biçimine götürüyor fakat BTL 144 teki bu açıklama da kapalılık için değildir. tengër deniz sözcüğü de (eski dilde tengür de var), diyalektlerdeki töngör biçimine rağmen Bulgarca *täŋgir ile birleştirilebilir. 17 Munkácsi nin KSz. XIII, 356-359 daki daha yeni açıklaması (Tü.-Mo. böke, büke sağlam, güçlü ) daha önemsizdir.

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 12 ikër sözcüğünde de, Gombocz un MNy. X, 340-41 deki açıklamasına rağmen, ilk hecede birincil kapalı e sesi bulunması çok zordur, buradaki birincil ses i dir. Türkçede bu sözcük, ilk hecede özel bir *ä~*i değişimi gösterir 18 (bilgi~bälgü işaret sözcüğü gibi.) Gombocz a göre ikër deki i daha sonraki gelişmeler sonucu ortaya çıkmıştır ancak sözcüğün daha 1095 yılında ikir biçiminde görünmesi (1214: ikvr) bunu yalanlıyor. Sözcüğün ükr(ü)(s) biçimi de vardı (1398, 1455). IV Sözkonusu Türkçe sözcüklerin Macarca karşılıklarında, ilk hece ünlülerinin aşağıdaki temsilleri de görülür: 1. ë~ö (bölcső, ërő, öreg, szëplő, szök-ik) 2. é~í (bér, ér, érdem, gyékény, kép, kés-ik) 3. i~ë~ö~ü (gyümölcs, ködmön, kölyű, ölyű, öröm) Bu üç grup arasındaki farkın örnekler çok değilse de keyfi veya tesadüfi olması çok zordur. Ses tarihi açısından aşağıdaki çıkarsamaları kaydetmek istiyorum: 1. İlk grup, Ana Macarca kapalı ë sesinin kurallı temsilini gösteriyor. Ben burada Bulg. *e~mac. ë>ö denkliğini kabul etmek istiyorum. 2. İkinci grupta, Macarca kapalı, uzun é sesinin kurallı temsilini görüyoruz. Uzunluk hem Türkçe hem Macarca kaynaklı olabilir. Daha doğrusu bu grupta gyökény- dışında ö temsili bulamayışımız, uzunluğun Macarca ë>ö değişiminden, yani XIII. yüzyıldan önce var olduğunu gösteriyor. Bu durumda gelişim şöyledir: Bulg. *e (=Mac. ë) veya *ē~mac. é>ί veya *ë>é>ί. Bu ikinci gruptakilere Çuvaşçada bir a ünlüsünün denk gelmesi dikkat çekicidir (bér~paru, érdem~*ar-, gyékény~çakan, kép~*kap, kés-~kaś-). Belki Macarca ile ilişkisinden sonra Bulgarcada *e ve *ä sesleri aynı olmuştu. (Bulgarca içinde ağız farklılığı olduğu da düşünülebilir). 3. Üçüncü grup, ilk iki gruptan belirgin biçimde ayrılır. Bu gruptaki Macarca temsilciler, Ana Macarca *ë ye değil, *i ye giderler ve bu örnekler için Çuvaşçada (birinci ve ikinci gruptaki a sesine karşıt olarak) i sesi bulunur (gyümölcs~śim ś, kölyü~kil ; üröm~arĭm, er m neredeyse göz önünde bulundurulmaz.) Burada, daha eski bir *e sesine giden Bulgarca bir *i sesi kabul etmek istiyorum. Bu durumlarda Bulgarca *i varsayılmasının uygun olacağı, Bulgarca *i nin Ana Türkçe i sesine gitmesiyle, Macarcada aynı şekilde, bu ses gibi temsil edilmesiyle de güçlendirilir. Krş. Mac. bëtű, bötő, bütü harf ~Tü. bitig; Mac. gyëplő, gyöplü, gyüplü iplik; dizgin ~Osm. iplik; Mac. gyöngy, gyëngy, gyüngy inci ~Tü. yincü vb. (Bu temsil Macarcada Bulgarca *ü 18 Bk. benim Yakutça Sesbilgisi, 35 ve Poppe: Islamica I, 411 (ayrıca krş. 412: ekiz)

13 Julius Németh sesini gösterir; Gombocz a göre Ana Macarcada bu ses yoktu ve onun yerinde i bulunuyordu: Tü. küzen kokarca ~Mac. gërén (1221), görén, girin). Ancak Macarca ses tarihi hakkındaki bilgilerimiz, Macarcada bir ë>i, ü, ö değişimini kabul etmeye çok zor izin verir. ë>i gelişimi Macarcada yeni tarihlidir (XIV. yüzyıldan sonra, bk. Melich: MNy. VII, 411; Horger: MNy. XVII, 84; XXII, 324) ve i>ü gelişimi mevcut değildir. Bu görüş karşısında, ë> i, ü gelişmesinin de reddedilemez olduğu Ana Türkçe *ö nün Macarcada ö~ë~i~ü ile temsil edildiği durumlar kanıt olarak gösterilebilir. Buraya ait sözcükler: idő zaman : Tü *ödäg~mac. idő, üdő, ödő (*ëdő), (bk. Gombocz, BTL, Szinnyei: MNy. XXII, 239), ökör öküz : Tü. *ökür~mac. ükür, ëkër, ökër, ëkür, ökör. Ben, bu Macarca sözcüklerdeki kök hece ünlüsünün Türkçe ö sesine gittiği görüşünü üzerinde anlaşmaya varılmış bir konu olarak görmüyorum; burada Bulgarca ü ünlüsüyle karşı karşıya olmamız da pekala mümkündür. Türkçenin bugünkü ağızları ve yazıtları bu durumlarda ana Türkçe ö ye işaret eder, ancak Bulgarca temsilinin de ö olmuş olabileceği, hiçbir şekilde kanıtlanmamıştır. Belli bir vurguyla bu sözcüklerin ü lü olduğu Moğolcaya işaret etmek isterim. idő: Uyg. vb. öd zaman, Kaşg. öδlek zaman, Çağ. özlek öğle, Osm. öyle, Vidin de u (<ü): ulɛ öğle, Kalm. üdü öğle, krş. Ramstedt, KalmWb. ökör: Mo. üker. kökény çakal eriği (~kükin, kekén, kikíny) ve kökörcsin dağ şakayığı (~kükürcs, kikircs, këkërcsin) sözcükleri şüphesiz Türkçe kök mavi sözcüğünden türemiş olmalarına rağmen, belli Türkçe biçimlere dayanarak daha Gombocz tarafından kök hecede ü lü sayılmışlardır. Kök sözcüğü Moğolcada ö ünlüsüyledir (Mo. kügül [ le prunellier, buisson épineux Kow.] yerine Ramstedt te kögül buluyoruz. KalmWb. 236b), burada bir Türkçe ö>ü gelişimini tespit edebiliriz. Ancak, bu tür sorularda Bulgarca ünlü sisteminin bazı özel gelişmeleri olduğunun göz önünde bulundurulması önerilir. Burada ele alınan Macarcadaki Bulgar Türkçesi ödünç sözcüklerin ünlüleri buna göre şöyle verilebilir: Tü. ɛ - Mac. e (=ɛ) Tü. e (ē) - Mac. 1) ë, ö, 2) é, í Tü. i - Mac. i, ü, ë, ö Tü. ö - Mac. ë, ö Tü. ü Mac. i, ü, ë, ö

Türkçede Kapalı e Sesi Hakkında Bilgi 14 Ek s. 518. Benim kabul ettiğim Osm. beş, Eski Osmanlıcada belgelenmiştir (Thúry: NyK. XXXIV, 358: بیش İskendernāme). s. 525. Osm. giy- yanında gäy- biçimi de vardır.

2 Türkçede Kapalı e Kaare Thomsen 1 Türkçede kapalı e (ė) sesinin varlığı sorunu, Türkologlar arasında bazı tartışmalara yol açmıştır. Vilh. Thomsen, Inscriptions de l Orkhon da (MSFOu V, Helsinki 1896, s. 10 ve 14-16) ilk kez bu sorunla ayrıntılı olarak ilgilenmiştir. Thomsen, ünlülerin gösteriliş biçimine dayanarak kapalı e (ė) sesinin varlığını kesin olarak kabul etmiştir. Thomsen üç sözcük dizisini ayırabildi: 1) Çağdaş diyalektlerde her zaman i ile görülen, her zaman i ile yazılmış olan sözcükler; 2. Çağdaş diyalektlerde her zaman e ile görülen, her zaman e ile yazılmış olan sözcükler (e ünlüsü sıfır ile de gösterilebilir); 3. Çağdaş diyalektlerde de e ve i ile görülen (e sıfırla da gösterilebilir) ve i alternasyonu gösteren sözcükler. Son örnekte Thomsen, e ve i den farklı bir ünlü, yani bir kapalı e (ė) sesinin işaretlenmesi çabasını görmüştür. Orhon Yazıtlarında e/i alternasyonu gösteren sözcüklerin Yenisey Yazıtlarında özel bir işaretle =ė yazılmış olması da bunu doğruluyordu (Vilh. Thomsen: Une Lettre méconnue des Inscriptions de l Iénissei, JSFOu XXX, 4. Helsinki 1913). Uygur harfleriyle yazılmış Eski Türkçe metinlerde bulduğumuz ünlü işaretleme sistemi de belki ė sesini göstermektedir (A. von Gabain, Alttürkische Grammatik, Leipzig 1950: 44). Uygur yazısında yapmak anlamıyla hem et- hem de it- biçimi bulunurken, et sözcüğü sürekli et olarak yazılmıştır. Kaşgarlı nın Orta Türkçe sözlüğünde (1073), ė ile kabul ettiğimiz sözcüklerde e (fetha) ve (yā) alternasyonu buluyoruz. Kapalı ė sesinin varlığı ayrıca iki e sesbirimi bulunduran Orta ve Doğu Anadolu ile Azerbaycanca ile de desteklenmektedir (K. Grönbech, Der türkische Sprachbau, Kopenhagen 1936: 15). Diğer diyalektlerdeki e sesine buralarda bir e karşılık gelirken, kapalı e (ė) ile kabul ettiğimiz sözcüklere bir ė denk gelir. Macarcadaki Türkçe ödünç sözcükler de açık e ve kapalı e (ė) sesi arasındaki ayrıma bir ölçüde kanıt sağlarlar, örneğin: Mac. bér- vermek <daha eski Mac. b r- Türkçe bir ödünç sözcüktür: bėr- vermek ; Mac. szék plato <daha eski Mac. szēk bir Türkçe ödünç sözcüktür: seki plato (J. Németh: Zur Kenntnis des geschlossenen e im Türkischen, KCsA I, sayı V, s. 516, Budapest-Leipzig). Böylece çok farklı kaynaklar Türkçedeki kapalı e (ė) sesine tanıklık ederler. Fakat burada e sesinin uzunluk-kısalık sorunu ortaya çıkar. Genel Türkçede, ilk hecedeki uzun ve kısa ünlüleri şu şekilde ayırırız: 1. Eski Türkçede belli ünlü gösterimleri; 1 The Closed e in Turkish Acta Orientalia Danica 22, 1957: 150-153.

Türkçede Kapalı e 16 2. Kaşgarlı daki gösterim; 3. Uzun ünlülerin Yakutça ve Türkmencedeki karşılıkları (krş. Martti Räsänen: Materialien zur Lautgeschichte der türkischen Sprache, StO, VX, s. 64 ve 65, Helsinki 1949); 4. Osmanlı Türkçesindeki belli ünsüz alternasyonları (p, ç, t, k ünsüzleri, uzun bir ünlüden sonra, ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında b, c, d, g olurlar, krş. Vilhelm Grönbech: Forstudier til tyrkisk, Lydhistorie, ss. 60-61, Köbenhavn, 1902); 5. Uzun ünlülerin sık sık özel ünsüz gösterimlerine neden olduğu Çuvaşça, örneğin: Çuv. kĭvak mavi <*kȫk (kısa ö sesinin Çuvaşçadaki normal gösterimi u dur, örneğin: Çuv. kur- görmek <*kör-). Çuv. yun kan <*ḳān (ḳ sesinin Çuvaşçadaki normal gösterimi h dir, örneğin: Çuv. hut kat <*ḳat), ve Çuv. çul taş <*tāş (t sesinin Çuvaşçadaki normal gösterimi t dir, örneğin: Çuv. tul dış <*taş) (Eino Karahka: Zur Frage nach den ursprünglichen Vokallängen im Tschuwassischen, StO XIV, II, Helsinki 1950). Yazıtlarda her zaman ile yazılan ve çağdaş diyalektlerde (bütün i seslerinin olduğu Tatarca, Başkurtça ve Batı Sibirya diyalektleri dışında) i sesine denk gelen sözcük grubunu ünlü uzunluğu-kısalığı açısından değerlendirdiğimiz zaman, i sesini kısa da uzun da bulabiliyoruz. Kısa i örnekleri: Yazıtlarda bil-, Uyg. bil-, Kaşg. bil- (kesreyle yazılmış), Osm. bil-, Az. bil-, Trkm. bil-, Yak. bil-<*bil-; Yazıtlarda kişi, Uyg. kişi, Kaşg. kişi (kesreyle yazılmış), Osm. kişi, Az. kişi, Yak. kişi, Trkm. kişi<*kişi. Uzun i örnekleri: Yak. s-ten-<* ş-len- nakış işlemek, krş. Osm. işle-, Trkm. ş<* ş; Yak. tis, Trkm. t ş<*t ş diş. e grubunda, yani sözcüklerin yazıtlarda e ile (sıfırla) gösterildiği ve çağdaş diyalektlerde (her e sesinin i olduğu, Tatarca, Başkurtça ve Batı Sibirya diyalektleri dışında) e sesine denk geldiği grupta biz sadece kısa e sesinin örneklerini buluyoruz, örneğin: Yazıtlarda kel- (sıfırla gösterilmiş), Kaşg. kel- (üstünle yazılmış), Yak. kel-, Trkm. gel-, Az. gel-<*kel-; Kaşg. kes- (üstünle), Yak. kes-, Trkm. kes-, Çuv. kas-, Az. kes-<*kes-; bu grupta uzun e sesine kanıt olacak sözcük yoktur. Yazıtlarda ünlü işaretsiz e ile gösterilen, i sesi ile nöbetleşen ve çağdaş diyalektlerde (e sesinin i ve i sesinin olduğu Tatarca, Başkurtça ve Batı Sibirya diyalektleri hariç) e ve i sesleri ile gösterilen üçüncü grupta (bu grup Vilhelm Thomsen e kapalı e (ė) sesini düşündürmüştür) biz şu durumları buluyoruz: a) Kısa ünlülü ve Azerbaycancada ė, diğer diyalektlerde e ve i sesine (yazılı belgelerde e ve i) denk gelen sözcükler, örneğin: Yazıtlarda yer (sıfırla işaretlenmiş) veya yir, Uyg. yär veya yir, Kaşg. yer veya yir (kesreyle yazılmış), Trkm. yer, Yak. sir<*yir, Çuv. ś r<*yir, Osm. yer, Az. yėr; Yak. ket-, Trkm. gey-, Osm. giy- (seyrek olarak

17 Kaare Thomsen gey-), Az. gėy-; Yazıtlarda eşid- (e sıfırla gösterilmiş), Uyg. eşit- ve işit-, Kaşg. eşit- ve işit- (kesreyle yazılmış), Trkm. eşit-, Yak. isit-, Az. ėşit-. b) Uzun ünlülü ve e/i alternasyonu gösteren, Azerbaycancada her zaman ė sesine denk gelen sözcük grubu. Bazen bir e/i alternasyonu değil de sadece bir e buluruz ve bu da Azerbaycancada bir ė sesine denk gelir (ė çoğunlukla ä, daha az sıklıkta da i olduğundan, Azerbaycanca ä/i~ė alternasyonu bulma konusunda her zaman emin olamayız), örneğin: Yak. b, Trkm. b Osm. bel, Az. bėl bel ; Yak. die-, Trkm. di-, Osm. de-, Az. dė-; Yak. bies, Trkm. bēş, Osm. beş, Az. bėş; Yazıtlarda el (e sıfırla gösterilmiş) veya il, Uyg. il veya el, Kaşg. il (yā ile), Trkm. l, Osm. el, Az. ėl halk, ülke. Sonuç olarak biz şunları belirtebiliriz: Genel Türkçede 1. i ve sesleri iki e sesi ile kesinlikle karışmaz; 2. e sesi öndamaksıl ortamda (y sesinden önce veya sonra ve i den önce) duruma bağlı olarak i ve Azerbaycancada ė olur (Runik Türkçede e sesinin sıfır veya ile gösterilmesi de belki ikincil bir ė sesini gösteriyor olabilir); 3. ē yoktur. ė sesinin veya ie<ē ile temsil edildiği Yakutçada (uzun açık ünlüler Yakutçada ikiseslileşir) ve ė sesinin veya ē olduğu Türkmencede, ikincil ē sesinin kanıtlarını buluyoruz fakat Azerbaycancada ä sesine denk gelen bir Yakutça ie veya Türkmence ē sesi bulamıyoruz; 4. Kısa ė yoktur, diğer diyalektlerde, öndamaksıl olmayan ortamda e/i alternasyonuna karşılık gelen bir Azerbaycanca ė bulamıyoruz. 5. için en iyi ölçüt Azerbaycanca ė (diğer diyalektlerde e/i nöbetleşmesi) ve uzunluğun açık tanıklığıdır.

II Altay Dilleri Araştırmaları-Çuvaşça

3 Çuvaşçanın Ses Yasaları Nikolaus Poppe 1 [G. J. Ramstedt in Zur Frage nach der Stellung des Tschuvassischen (JSFOu 38, I, Helsinki, 1922-1923) adlı makalesinin eleştirisi] Çuvaş dili ve Tunguz diyalekti en az araştırılmış Altay dilleridir. Bunun nedeni malzemede yatar, çünkü Türk dillerinin tarihini 8. yüzyıldan başlayarak izleyebilmemize rağmen Çuvaşların yazı dili yoktur ve bu dile ait tarihli yazıtlar bulunmaz. Çuvaş dili, dil tarihi açısından en ilginç Altay dilidir: İlk olarak Çuvaşça, Volga Bulgarcasına çok yakındır ve ikincisi Çuvaşçanın ses yasaları, Moğolca-Türkçe karşılaştırmalı dilbilimiyle çok yakından ilgilidir. Belirtildiği gibi, Çuvaşça, Volga Bulgarcasına çok yakındır. Bulgarca biçimler bilindiği için, Çuvaşça ve Bulgarca biçimler arasındaki benzerlik çok şaşırtıcıdır (Bulgarca sözcükler için bk. Aşmarin, Bolgary i çuvaşi, s. 103, Gombocz, Die bulgarisch-türkischen Lehnwörter im Ungarischen, s. 202) ve biz bu iki dili -Volga Bulgarcası ve Eski Çuvaşça- aynı dilin iki diyalekti olarak kabul edebiliriz. Çünkü Çuvaşlar, Volga Bulgarlarının ormanlık alanda yaşayan grubunun torunları idiler ve muhtemelen Bulgarların şehir halkı ile düzenli bir ilişkileri yoktu (krş. Encyclopaedia of Islam, s. 791). Bulgarlar ve Çuvaşlar hakkında bir dizi varsayım bulunur: Biri, Çuvaşların Türkleşmiş Fin-Ugor olduğu, diğeri de tersine, aslen Türk olduklarıdır. Çuvaşçanın bir Türk diyalekti olduğunu söyleyenler: Schlötzer (Allg. nord. Gesch. s. 305), Adelung (Mithridates I, s. 495), Klaproth (Nouv. Journ. As. I. Paris, 1828. s. 237), Rask (Samml. tildeles forhen utrykte Afh. I. s. 43), Schott (De lingua Tschuwaschorum. s. 4), Grønbech (Forstudier til tyrkisk Lydhistorie, s. 2 vd.) ve Melioransky (Gött. gel. Anz. 166. Jahrgang. s. 492 vd.). Buna karşılık Levesque (Journ. Asiat. VI. Paris, 1825. s. 214), Castrén (Reiseberichte und Briefe. s. 11; Ethn. Vorlesungen, s. 68) ve Radloff (Phon. d. nördl. Türksprachen, 116) Çuvaşların Türkleşmiş Fin-Ugor olduklarına inanıyorlardı. Bu iki varsayımdan birincisi doğrudur: Çuvaşçanın karmaşık ses sistemi, hiç kimseyi Türkolojinin kurucusu akademisyen W. Radloff kadar yanıltmamıştır. Çuvaşçanın diğer dillerle olan ilişkisi konusuna en son olarak G. J. Ramstedt dönmüş ve çalışmasının sonuçlarını JSFOu 38 de yayımladığı bir makale ile meslektaşla- 1 Die tschuwassischen Lautgesetze Asia Major I, 1924: 775-782

Çuvaşçanın Ses Yasaları 22 rıyla paylaşmıştır. Dr. Ramstedt in çalışmaları Moğolca-Türkçe karşılaştırmalı dilbilim alanında genel olarak kabul gören ve mükemmel sayılan çalışmalar olduğu için, uzmanların bu makaleyi nasıl bir ilgi ile okuduklarını anlamak mümkündür. Dr. Ramstedt bu çalışmada Çuvaşçanın, Ana Türkçenin kurallı bir gelişimi olduğu ve Moğolca ile doğrudan ilişkisi bulunmadığı sonucuna varmıştır (s. 34). Dr. Ramstedt in bu iddiasının ikinci kısmını tümüyle kabul ediyorum çünkü ben de inanıyorum ki Çuvaşçada Moğolcanın herhangi bir etkisinin izi kanıtlanamaz ve bu dil bağımsız olarak gelişmiş bir bölgesel dildir. Şimdi burada bir soru sormak istiyorum: Çuvaşça gerçekten bir Türk dili midir? Çuvaşçanın diğer Türk dilleriyle bir miktar aynı özellikleri taşıdığı ve bu dilin pek çok ses özelliği açısından Türk dilleri gibi geliştiğini inkar edemeyiz. Fakat Çuvaşçanın karakteristiği, bir Türk dili olduğu konusunda beni tatmin etmedi ve uzun zamandır baskıda bekleyen ve özellikle bu soruna ayrılmış olan bu makalede kendi görüşümü savunmayı deneyeceğim. Bana göre Çuvaşça ne bağımsız gelişmiş bir Türk dilidir ne de Moğolcadan etkilenmiştir. Çuvaşça, Altay dil ailesinin Bulgar kolunun ses sistemini koruyan bağımsız bir dildir ve Altay dil ailesinin üçüncü üyesidir. Dr. Ramstedt tabloyu, bütün Türk diyalektleri bir ana diyalekte (Ana Türkçe) ve Çuvaşça bir başka ana dile gider ve her ikisi birlikte bir başka ana dile giderler şeklinde betimlediğinde ben buna tümüyle katılıyorum fakat şunu söyleyeceğim ki, bu sonuncu ana dil Ana Türkçe olarak adlandırılan dil değil, Bulgarca-Türkçe ana dilidir ve Ana Türkçe (bir z ve ş diyalekti) ve Ana Çuvaşça (bir r ve l diyalekti) bu ana dile giderler. Söylendiği gibi Çuvaşça, Türk dilleriyle pek çok özelliği paylaşır. Öncelikle belirtilmesi gerekenler şunlardır: 1. Söz başı *δ, *c, *j, *n seslerinin Moğolcada d, c, j, n seslerine gelişmiş olmasına karşın bu sesler Türkçede (>y) ve Çuvaşçada (>ś) karışmıştır. Örnekler: Mo. deleng meme =Tü.Çağ. yälin=çuv. śil ; Mo. canggi yenilik =Tü.Alt. yaŋı=çuv. ś n yeni ; Çuv. śǐvar ağız =Tü.Uyg. agız<*yagır; Mo. nil-bu-sun göz yaşı =Tü.Osm. yaş=çuv. śul. 2. Söz başı ötümlü ve ötümsüz *ġ, *ḳ; *g, *k ve *d, *t seslerinin Moğolcada bu biçimde korunmuş olmalarına karşın, *ġ, *ḳ sesleri Türkçede ḳ ve Çuvaşçada h; *g, *k sesleri Türkçede ve Çuvaşçada k ve *d, *t sesleri Türkçede ve Çuvaşçada t sesi ile karışmıştır: Mo. ġasiġun acı, ġasiġu-da- üzülmek =Tü.Uyg. ḳaδġu kaygı =Çuv. h rhü kaygı ; Mo. ḳilġasun>kilgasun saç =Tü. ḳıl at kılı =Çuv. h l h; Mo. gölige genç hayvan =Tü. köşäk deve yavrusu =?Eski Çuv. *köl-ök>mac. kölyök yavru köpek ; Mo. kögerge, *köwerge köprü =Tü. köprük=çuv. k per; Mo. dörben dört =Tü. dört, tört=çuv. tǐvatǐ; Mo. *tügül-, Halh. tʻɯ l- ezmek =Tü. *tüg-, Çağ. tüy- ayağıyla vurmak =Çuv. t v-. 3. *a sesi belli durumlarda Çuvaşçada i ve Yakutçada ı sesine değişmiştir (belki paralel bir gelişme?), örneğin Çuv. il- almak =Yak. ıl-, diğer Türk diyalektleri al- =Mo.Kalm. ali ver! Fakat diğer yandan bir dizi ortak özellik Moğolca ve Çuvaşçayı bağlar:

23 Nikolaus Poppe 1. Türkçe z sesine karşılık, Mo., Tung. ve Çuv. r, örneğin Mo. nir-ai yeni doğmuş =Mançu. ńar-xun (niyarxun) yeşil, taze =Çuv. śur ilkbahar =Tü.Osm. yaz ilkbahar. 2. Türkçe ş sesine karşılık, Mo., Tung. ve Çuv. l, Mo. çilaġun<*tialaġun taş =Tü. taş= Çuv. çul<*tial. 3. *-ia- birleşiği, bir önceki ünsüzü öndamaksıllaştırmadan Türkçede a ya değişirken, bir önceki ünsüzü öndamaksıllaştırarak Moğolcada i ye ve Çuvaşçada u ya değişmiştir (bk. çilaġun ve taş). Bunlara dayanarak Çuvaşçanın Türkçenin kız kardeşi olduğuna, Türkçeyle aynı ana dile gittiğine ve bu ana dilin Moğolcanın kız kardeşi olduğuna inanıyorum. Daha önce de söylendiği gibi Çuvaşça bir r ve l dilidir. Çuvaşça ve Moğolca r ve l seslerinin *z ve *ş den değil, aksine Türkçe z nin *r den ve Türkçe ş nin *l den geliştiği konusunda Dr. Ramstedt le aynı görüşteyim. Birincil seslerin niteliğine gelince aynı şeyi söyleyemem. Ben r sesi için birincil *ř (Dr. Ramstedt: *ŕ) ve l sesi için birincil *L (ötümsüz l, Ramstedt: *ľ) seslerini kabul ediyorum. Türkçe z<*ř (veya *ŕ) ve ş<*l (veya *ľ) değişimine gelince, biliyoruz ki Uygurca ve Orhon Türkçesi (MS 600-800) açıkça z ve ş dili idiler ve Ana Türkçe de böyleydi. Ben Dr. Ramstedt in, l (<*ľ) ve r (<*ŕ) seslerinin ilk kez MS 400-600 arasında z ve ş seslerine gelişinceye kadar, Türkçede, batıda her yerde böylece korunuyor oldukları görüşüne katılmıyorum (s. 31-32). Şimdi, Ana Türkçenin kız kardeşi olan Bulgarcaya gelince, bugünkü Çuvaşça gibi o da bir l ve r dili idi. Dr. Ramstedt in, Bulgarcanın MS 700 yılında bir ş fakat hala bir r dili olduğu düşüncesi hakkında şuna dikkati çekmek istiyorum ki, Dr. Ramstedt in öne sürdüğü tek kanıt olan beştem beşinci sözcüğünün Bulgarca bir sözcük olmaması gerekir. Çünkü daha XIV. yüzyılda, Volga Bulgarcasında beşinci anlamında bielim bulunuyordu (krş. Aşmarin, ay.). Benim bu çalışmada göstermeyi denediğim gibi, çoğu zaman Eski Çuvaşça hakkında hüküm verirken Bulgar hanları listesindeki (J. J. Mikkola, Die Chronologie der Türk. Donaubulgaren, JSFOu XXX, 33) bu sözcüğü dışarıda bırakmak gerekir, çünkü sık sık yanlış anlamaya neden oluyor. Çuvaşçadaki ünsüzlere gelince, Dr. Ramstedt bunları doğru incelemiştir, ben sadece bunların başka türlü değil ancak böyle ele alınabileceğini söylemek istiyorum. Bütün bunlara dayanarak söylemek gerekir ki Ana Türkçenin ünsüzleri hakkında daha önce öne sürülmüş olan bütün varsayımların bırakılması ve tamamen Dr. Ramstedt in bakış açısıyla değerlendirilmesi gerekir. Birincil *y sesi ve Türk dillerinde ve daha Türkçe-Bulgarca ana dilinde karışmış olan bütün sesler Çuvaşçada *ď ve *ďž üzerinden ś ye değişmiştir. İç seste, Dr. Ramstedt in doğru olarak gösterdiği gibi, kısa dudak ünlülerinden sonra v ye değişmiştir, örneğin uya yuva =Çuv. yǐva vb. Diğer birkaç örneğe gelince ben hepsini böylece kabullenemiyorum, örneğin ben Çuv. tǐvar ın tuz, *tuyuŕ a değil (s. 18) *tabuř<*dabuř a gittiğine inanıyorum, krş. Mo. dabusun<*dabur-sun, Tü. tuz,