1 2 3 DEĞERLER Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 4 5 6 7 8 Eğlenmenin mi? Arkadaşlar edinmenin mi? Okulda yüksek not almanın mı? Bir şeyler öğrenmenin mi? Başarılı olmanın mı? Zengin olmanın mı? Ünlü olmanın mı? Başkalarına yardım etmenin mi? Doğru şeyler yapmanın mı? Diğer Sizin için önemli olan şeyler ve sizi ilgilendiren konular kişisel değerlerinizdir. Değerler konusu felsefe başladığından bu yana filozofları ilgilendirmiştir. Filozoflar, değerleri tanımlamak ve bu değerlerin yaşamımızda neden önemli olduklarını açıklamak için pek çok soruya cevap aramışlardır. Felsefenin bu alandaki koluna Etik denir. PLATON (Eflatun) Platon (MÖ 427-347), antik klasik Yunan filozofudur. Asıl adı Aristokles tir. Günümüzdeki modern üniversite oluşumunun başlangıcı olarak da kabul edilen Atina Okulu unun kurucusudur. Sokrates in öğrencisi Aristoteles in öğretmenidir. Adaletli ve hakkaniyetli bir insan mısınız? Arkadaşınızdan bir hesap makinesi ödünç aldığınızı düşünün. Şimdi arkadaşınız onu sizden geri istiyor. Adaletli bir kişi olarak yapmanız gereken şey ne? A. Arkadaşınızı hesap makinesine hala ihtiyacınız olduğuna ikna etmeyi denemek. B. Mümkün olduğu kadar uzun süre hesap makinesini elinizde tutmak; sonuç olarak ona ihtiyacınız var. C. Geri vermek - Hesap makinesi arkadaşınıza ait, size değil. D. Her zaman başka bir arkadaş edinebilirsiniz; hesap makinesini alıkoymak. 1
9 Eğer A veya B seçeneğini seçtiyseniz, bu durumda kendi çıkarlarınızın, arkadaşınızın çıkarlarından ve mallarından daha önemli olduğunu düşünüyorsunuz demektir. 10 Eğer D seçeneğini seçtiyseniz, nesnelere arkadaşlıklarınızdan daha fazla değer verdiğiniz anlaşılır -ya da, en azından burada söz konusu olan nesneye, onun sahibi olan arkadaşınızdan daha fazla değer veriyorsunuzdur. Pek çok insan bu durumda C seçeneğini seçecektir. Bunun nedeni, C seçeneğinin içinde belirtilmiştir: Hesap makinesi -ya da ödünç aldığınız şey- size ait değildir; başkasına aittir. 11 12 13 14 Adalet tam olarak nedir? Bu soru neredeyse felsefe kadar eski bir sorudur. Platon "Devlet" adlı eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devlet modelini anlatmıştır. Platon a göre adaletin en basit tanımı «diğer insanlara hakkaniyetli davranmak»tır. Örnekte olduğu gibi, ödünç alınan bir nesne her zaman sahibine iade edilmelidir. FARKLI BİR ÖRNEK Ailenizdeki bir yetişkinin bir arkadaşından ödünç olarak bir silah aldığını düşünün. Silahın ödünç alındığı zamanla, sahibinin onu geri istediği zaman arasında da, silahın asıl sahibinin akli dengesini yitirmiş olduğunu varsayın. Şimdi, adaletin basit tanımına göre hakkaniyetli davranış, ödünç alınan nesnenin iade edilmesini gerektirmektedir. Yani, silah geri verilmelidir. Çünkü adalet tanımı, ödünç alınan herhangi bir şeyin geri verilmek zorunda olduğunu söylemektedir. Peki, bu durumda adaletli olarak yapacağınız şey ne olacaktır? E. Silahı vermemek; silahın sahibi akli dengesini yitirmiştir ve silahı eline geçirdiğinde ne yapacağı belirsizdir. F. Silahı geri vermek; sonuçta, silah ona aittir, onun malıdır. G. Bir filozofla konuşmak ve adaletin doğru tanımını sormak. Bu tanımı bilirseniz, ne yapacağınızı da bileceksinizdir. H. Silahın sahibi için bir uzmandan yardım istemek. H seçeneğini seçtiyseniz, bu kişi sizin için önemli biri demektir. Bu seçenekteki tavır iyi bir tavır olmasına karşın, gerçekte, bu olayla ilgili adaletli olarak ne yapılacağı sorusuna cevap vermemektedir. F seçeneğini seçtiyseniz, adalet tanımını anladığınız ve bu tanımı olaya uygulamak istediğiniz anlaşılır. Ama akli dengesini kaybetmiş birine silahını geri vermek gerçekten adaletli bir davranış mıdır? 2
15 16 17 18 19 20 21 E seçeneği, akli dengesini yitirmiş birinin eline silah geçirmesinin yaratacağı istenmeyen ve zarar verici durumları ortadan kaldıracaktır. Ama başkasına ait olan bir silahı alıkoymak da adalet tanımımızla çelişmektedir. Bir insan, iyi bir şeyler yapabilmek adına adaletsiz davranabilir mi? G seçeneğini mi seçtiniz? Eğer öyle yaptıysanız, konuşacağınız filozoflardan bir tanesi Sokrates'tir. Sokrates, Platon'un öğretmeni ve Platon diyaloglarının birçoğunda yer almış temel karakterlerden biridir. Devlet adlı eserde, adaletin anlamı ve analizi yer alır ve bu girişim 300 sayfa kadar uzunluktadır! Dolayısıyla, Adalet kavramının tanımı ve tam olarak anlaşılmasının hiçte kolay bir iş olmadığı söylenebilir. Burada bizim yapabileceğimiz, Platon'un gösterdiği yolda bir başlangıç yapmak olabilir. Platon, adaletin kendi içimizde başladığını düşünür ve konuşurken, eyleme geçtiğimizde veya seçim yaparken kendimize karşı adaletli olabilmemiz için kendimizi iyi tanımamızın önemli olduğunu vurgular. Eğer kendimizi, kim olduğumuz, ne istediğimiz ve hayatımızı nasıl geçirmeyi ümit ettiğimiz üzerine düşünerek iyice tanımaya çalışırsak, sonunda, adalet kavramının doğası hakkında bir şeyler keşfetmemiz de mümkün olacaktır. DÜŞÜNELİM, YAZALIM Kendinize karşı adaletsiz olabilir misiniz? ARİSTO Aristo (MÖ 384-322), antik Yunan Filozoflarındandır. Asıl adı Aristoteles tir. Poetica adlı eseriyle politikanın, ruh üzerine adlı denemesiyle bugünkü psikolojinin temellerini atmıştır. Sokrat ın öğrencisidir. Kimin arkadaşınız olduğunu nasıl anlarsınız? «O benim arkadaşım.» «O benim en iyi arkadaşım.» «Artık benim arkadaşım değilsin!» Bir filozof olarak bu soruya yanıt verebilmek için, öncelikle arkadaşlık kavramını tarif etmemiz gerekir. Hemen hemen hepimizin arkadaşları vardır. Hiç arkadaşı olmayan biri hakkında sadece yalnız bir insan olduğu değil aynı zamanda pek mutlu birisi olmadığı da rahatlıkla söylenebilir. Arkadaşları olmak, insan olmanın önemli parçalarından biri olduğu kadar, mutlu bir hayat sürdürmenin de mühim unsurlarından biri gibi gözükmektedir. Ama her 3
zaman, tam olarak kimin arkadaşımız olduğunu söyleyebilir miyiz? 22 23 24 A. Eğer Jon ve Jim, düzenli olarak birbirlerinin ev ödevlerine yardımcı oluyorsa, arkadaş mıdırlar? B. Eğer Mary ve Liz birlikte eğlenceli aktiviteler yapmayı seviyorlarsa, arkadaş mıdırlar? C. Pierre ve Manuel sık sık bir araya gelip önemli konular üzerinde fikir alışverişi yapıyorlar. Eğer sürekli olarak doğru şeyleri yapma konusunda birbirlerine yardımcı olmaya çalışıyorlarsa, arkadaş mıdırlar? Eğer her 3 örneğe de "evet" yanıtı verdiyseniz, en azından arkadaşlık konusunda, siz bir Aristocu filozofsunuz demektir. Aristo'ya göre, örneklerde verilen ilişki tanımlarının üçü de arkadaşlıktır. Aristo'nun arkadaşlık tanımı üç ana parçadan oluşur. İki insan birbiriyle arkadaştır. Eğer, (1) Her ikisi de birbiri için iyi düşüncelere sahipse; (2) Her ikisi de, yararlı olma, keyif verme ve iyi olana yönlendirme anlamında birbirinin iyiliğini istiyorsa. (3) Her ikisi de, birinin diğerine karşı iyi dilekleri olduğunu biliyorsa. Aristo'ya göre, bir insana karşı bu üç alandan herhangi birini kapsayan bir yaklaşım içinde olmak, bir tip arkadaşlık anlamına gelir; 25 26 27 28 29 Örneğin eğer Mary'nin Irene'ye karşı iyi düşünceleri varken, Irene Mary'nin bu düşüncelerinden haberdar değilse, bu durumda Mary ve İrene arkadaş değillerdir. DÜŞÜNELİM,YAZALIM Eğer bir arkadaşlık sadece birbirine yararlı olmak ya da birlikteyken keyif almak üzerine kuruluysa, o arkadaşlık sizce ne kadar devam eder? KONFÜÇYÜS Konfüçyüs (MÖ 551 - MÖ 479) Çin li filozoftur. Öğretisinin ana teması insancıl düzendir. Buna ulaşmanın yolunun diğer insanlara saygı ve atalara hürmet etmekten geçtiğini belirtmektedir. Öğrencileriyle yaptığı konuşmaları içeren Analektler en önemli eseridir. Okulda gösterdiğiniz çabaların karşılığında ödüllendirilmeli misiniz? Öğretmenler ve ebeveynler her zaman, "Elinden geleni yap!" ve "Yapabileceğinin en iyisini yap!" gibi telkinlerde bulunurlar. Eğer öğrencinin çalışmalarının sonucu mükemmelin altındaysa, çabalarının 4
karşılığında yine de ona bir not verilmeli midir? 30 Diyelim ki siz bir 6. sınıf matematik öğretmenisiniz. Sınıfınızdaki başarı derecelendirmesini de aşağıdaki şekilde düzenlediniz: A = %90 - %100 arası, B = %80 - %89 arası, C = %70 - %79 arası, D = %60 - %69 arası, 31 Bütün sınav sonuçları, ev ödevleri, projeler ve diğer nota bağlı işler size teslim edildi. Tüm değerlendirmelerden sonra, aşağıda örnek olarak alınan dört öğrencinin başarı yüzdeleri şöyle: Öğrenci 1: Çok çalışmış ama %65 başarı göstermiş. Öğrenci 2: Ortalama bir çaba göstermiş ve %70 başarı göstermiş. Öğrenci 3: Az bir çaba göstermiş ama %86 başarı göstermiş. Öğrenci 4: İyi çalışmış, elinden geleni yapmış ama %89 başarı göstermiş. 32 33 34 Öğretmen olarak bu öğrencilere başarı derecelerini vermeniz gerekiyor. Ne derece vereceksiniz? Sadece göstermiş oldukları başarıya karşılık gelen, yukarıdaki tabloda görülen başarı derecesini mi vereceksiniz, yoksa kanaatinizi de hesaba katarak, gösterdikleri çabayı göz önünde bulundurarak mı derecelendireceksiniz? Şimdi aşağıdaki tabloya, yukarıdaki öğrenciler için uygun gördüğünüz başarı derecelerini yazınız: Öğrenci l Derece: Öğrenci 2 Derece: Öğrenci 3 Derece: Öğrenci 4 Derece: Burada verdiğiniz kararlar pek çok olasılık içeriyor olabilir ama eğer bazı öğrencilerinize (veya tümüne) gösterdikleri çabaya karşılık kanaatinizi kullanarak, aldıkları notların üzerinde bir derece verdiyseniz, Çinli filozof Konfüçyüs ile ters düştünüz demektir. Ve eğer hazırladığınız derecelendirme tablosuna sıkı sıkıya bağlı kalıp, sadece sonuçlara bağlı başarı yüzdelerini hesaba katarak, gösterilen çabaları olduğu gibi göz ardı ettiyseniz, yine Konfüçyüs'ün söyledikleriyle ortaya çıkan meseleyi ilginç bulacağınız noktalar olacaktır. Konfüçyüs düşüncelerini aforizmalar halinde açıklamıştır. Aforizma, doğru bir şeyi söylemek amacıyla meydana getirilmiş özlü ve kısa cümlelere verilen addır. Konfüçyüs derki, "insanlar öğrenmek adına ne kadar fazla çaba göstermek zorundaysa, o kadar düşük değere sahiptirler." Kısacası, sonuçta gösterilen başarı 5
esastır, çabalar hesaba katılmaz. 35 36 Konfüçyüs e göre, eğer bir insanın bir şeyi öğrenmek için gereğinden fazla çaba harcaması gerekiyorsa bu durumda bu insanda doğal kavrama yeteneği pek yok demektir. Dolayısıyla, geçen zaman düşünüldüğünde, bu kişinin çok da fazla bir şey öğrenmesi muhtemelen mümkün değildir ve sonuç olarak bu kişi topluma, hızlı öğrenebilen biri kadar faydalı olamayacaktır. Bu aforizmayla Konfüçyüs'ün altını çizdiği değer, doğal kavrama yeteneği ve söz konusu yeteneğin pratik kazanımlarıdır. Çaba göstermek kesinlikle önemlidir elbette ve herkes yapabileceğinin en iyisini ortaya koymak için teşvik edilmelidir kuşkusuz. Sorun, gösterilen çabanın, alınan sonuçlarla aynı biçimde ödüllendirilip ödüllendirilmeyeceğidir. Konfüçyüs'ün kavrama yeteneği ve kavrama yeteneği ile anlamaya çabalamak arasındaki ilişki üzerine neyi varsaymaktadır? A. Kavrama yeteneği insandan insana değişir mi? B. Bir insanın kavrama yeteneğinin ölçüsü, konudan konuya farklılık gösterir mi? C. Kavrama yeteneği artar mı, yoksa hep aynı mı kalır? D. Anlama çabası ne diye ödüllendirilsin ki? 6