TAMAMLANMIŞ İNTİHARLARDA ALKOL MADDE KULLANIM ÖYKÜSÜNÜN ROLÜ*

Benzer belgeler
Kalyoncu A., Pektaş Ö., Mırsal H., Yılmaz S., Serez M., Beyazyürek M.

Suç işlemiş bipolar bozukluklu olgularda klinik ve suç özellikleri: BRSHH den bir örnek. Dr. Tuba Hale CAMCIOĞLU

İntihar riskini artıran psikososyal etmenler (Sosyal güvence yokluğu, göç ve diğer stresörler)

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ*

Özkıyım girişimi nedeni ile acil servise başvuran hastalarda hazırlayıcı etkenler 1

Son 2 yıl içinde ilaç endüstrisiyle kongre sponsorluğu dışında bağlantım olmamıştır.

Bir Akut Psikoz Kliniğinde Yatan Erkek Hastalarda Psikoaktif Madde Kullanımı ve Klinik Değişkenler Üzerine Etkisi

Kadın ve Erkek Psikiyatri Kapalı Servislerinde Fiziksel Tespit Uygulamasının Klinik Özelliklerle İlişkisi

Dr.ERHAN AKINCI 46.ULUSAL PSİKİYATRİ KONGRESİ

Yetişkin Psikopatolojisi. Doç. Dr. Mehmet Akif Ersoy Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Bornova İZMİR

Bipolar bozuklukta cinsiyete göre klinik ve. ve sosyodemografik özelliklerin karşılaştırılması

Madde Bağımlılığı Olan Hastaların Ebeveynlerinde Psikiyatrik Hastalıklar. Yard. Doç.Dr. Suat Ekinci

Şizofreni ve Bipolar Duygudurum Bozukluğu Olan Hastalara Bakım Verenin Yükünün Karşılaştırılması

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI BİRİMİNE BAŞVURAN HASTALARIN SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA İNTİHAR DAVRANIŞININ ARAŞTIRILMASI*

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ACİL OLARAK PSİKİYATRİ KLİNİĞİNE YATIRILAN HASTALARDA MADDE KULLANIMI TARAMASI

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

EĞİTİM VEREN BİR DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN TANI GRUPLARINA GÖRE SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Yatarak Tedavi Gören Psikiyatri Hastalarında İntihar Girişiminin Klinik Özellikler ve Sosyodemografik Değişkenlerle İlişkisi

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

ALKOL KULLANIM BOZUKLUĞUNDA CİNSİYET FARKLILIĞI: YATAN HASTA VERİLERİNİN İNCELENMESİ *

SoCAT. Dr Mustafa Melih Bilgi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Bir Bağımlılık Merkezinde Yatarak Tedavi Gören Hastaların Sosyodemografik Özellikleri

EŞIK-ALTI DEPRESYON VE DEPRESİF BOZUKLUK: GENEL MEDİKAL VE MENTAL SAĞLIĞA ÖZGÜ HASTALARIN KLİNİK ÖZELLİKLERİ*

ALKOL BAĞIMLILARINDA İNTİHAR OLASILIĞI İLE DEPRESYON, ANKSİYETE VE KİŞİLİK BOZUKLUĞU EK TANILARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Tamamlanmış İntiharlarda İki Önemli Risk Etmeni: Fiziksel Hastalığın Varlığı ve Yetersiz Dozda Psikiyatrik Tedavi*

Sizofrenide Yasam Kalitesi. Prof. Dr. Köksal Alptekin, Dokuz Eylül Univ. Tip Fak. Izmir-TURKEY (SAYKAD 2004)

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

Açıklama Araştırmacı: YOK. Danışman: YOK. Konuşmacı: YOK

Erişkin Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu nda Prematür Ejakülasyon Sıklığı: 2D:4D Oranı İle İlişkisi

Bir Üniversite Kliniğinde Yatan Hastalarda MetabolikSendrom Sıklığı GŞ CAN, B BAĞCI, A TOPUZOĞLU, S ÖZTEKİN, BB AKDEDE

Bilge Togay* Handan Noyan** Sercan Karabulut* Rümeysa Durak Taşdelen* Batuhan Ayık* Alp Üçok*

Bariatrik cerrahi amacıyla başvuran hastaların depresyon, benlik saygısı ve yeme bozuklukları açısından değerlendirilmesi

Yatarak Tedavi Görmüş Geriyatrik Unipolar Depresyon ve Bipolar Bozukluk Hastaların Klinik ve Sosyodemografik Özelliklerinin Karşılaştırılması

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Serhat Tunç 1, Yelda Yenilmez Bilgin 2, Kürşat Altınbaş 3, Hamit Serdar Başbuğ 4 1

Psoriazis vulgarisli hastalarda kişilik özellikleri ve yaygın psikiyatrik tablolar

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: İnci İlhan 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

Ayşe Devrim Başterzi. Son iki senedir ilaç endüstrisi ve STO ile araştırmacı, danışman ya da konuşmacı olarak herhangi bir çıkar çatışmam yoktur.

İNTİHAR DAVRANIŞI ÖNCESİ VE SONRASI ÖLÇME / DEĞERLENDİRME ÇG.

Şizofrenide Depresyon ve İntihar

BİPOLAR YAŞAM DERNEĞİ Bipolar II Bozukluk

Clayton P, Desmarais L, Winokur G. A study of normal bereavement. Am J Psychiatry 1968;125: Clayton PJ, Halikes JA, Maurice WL.

Mizofoni: Psikiyatride yeni bir bozukluk? Yaygınlığı, sosyodemografik özellikler ve ruhsal belirtilerle ilişkisi

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

hükümet tabibi olarak görev yaptıktan sonra, 1988 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nde başladığım

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 PSİKİYATRİ STAJ TANITIM REHBERİ

YETİŞKİN DEHB NİN TOPLUMDAKİ YAYGINLIĞI. Dr. Hasan Herken Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği

Ankara'da İntihar Girişimleri Üzerine Bir Çalışma

GİRİŞ İki uçlu bozukluk: Manik episod Depresif episod Ötimi (iyilik hali) Kronik gidişli Kesin ilaç tedavisi gerektirir (akut episod ve koruyucu

T.C. İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ HASTALIKLARI KLİNİĞİ

POSTPARTUM BAŞLANGIÇLI DEPRESYONDA GİDİŞ VE SONLANIM

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

Şebnem Pırıldar Ege Psikiyatri AD.

İntihar Girişiminde Bulunan Ergenlerde Psikiyatrik Tanıların, Demografik ve Klinik Özelliklerin Değerlendirilmesi

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA ALKOL KULLANIM ÖZELLİKLERİ İLE KLİNİK DURUM ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI*

Cukurova Medical Journal

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

Bipolar depresyonu ayırt etmek her zaman kolay mı?

Author's Accepted Manuscript

Prof.Dr. Hatice ÖZYILDIZ GÜZ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikiyatri ABD

İntihar Girişimlerinde İlk Yardım: Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler. Danışman: Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN

Sempozyum 02 ARAŞTIRMA MAKALESİ. n Gökşen YÜKSEL*, Melike NEBİOĞLU**, Ürün ÖZER*, Yüksel EROĞLU***

Samsun da altı yıllık bir psikiyatri muayenehane çalışmasının değerlendirilmesi. Evaluation of psychiatric office studies for six years in Samsun

Uyum bozukluğu, psikososyal stresörler sonrasında. Uyum Bozukluğu Olgularında İntihar Davranışı. Kısa Araştırma / Brief Report

Psikiyatri Acil Servise Başvuran Perinatal Dönemdeki Hastaların Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri

Cage Testi ile Alkol Kullanýmý Üzerine Epidemiyolojik Bir Çalýþma #

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

Bipolar bozukluğun ve şizofreninin remisyon ve psikotik belirtili dönemlerindeki hastaların bilişsel işlevler açısından karşılaştırılması

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

PSİKİYATRİ KLİNİĞİNDE BİR YILLIK DÖNEM BOYUNCA YATAN HASTALARDA ALKOL VE MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU SIKLIĞI

Çekirdek belirtileri açýsýndan duygulaným alanýnda. Birinci Basamakta Depresyon: Tanýma, Ele Alma, Yönlendirme. Özet

DEPRESYON, UMUTSUZLUK, SOSYAL BEGENİRLİK VE KENDİNİ KURGULAMA DÜZEYİNİN İNTİHAR FİKİRLERİ İLE İLİŞKİSİ

ÖZGEÇMİŞ. Eğitim. Akademik Ünvanlar HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ SEVGİNAR VATAN.

Yaşlılarda İntihar Davranışı ve Müdahele İlkeleri. Prof. Dr. Çınar Yenilmez Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJI

İnfertilite ile depresyon ve anksiyete ilişkisi

PSİKOZ İÇİN RİSK GRUBUNDA OLAN HASTALARDA OBSESİF KOMPULSİF VE DEPRESİF BELİRTİLERİN KLİNİK DEĞİŞKENLER VE BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ

Nöroloji servisine yatan hastalarda yüksek oranda psikiyatrik hastalıklar görülür. Prevalans %39-64 arasındadır.

Madde Kullanımı ve Suç 1

ALKOL BAĞIMLILIĞI ve PSORİASİS ALCOHOL DEPENDENCE and PSORIASIS

5. Akademik Ünvanlar ASİSTAN ADLİ TIP ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ UZMAN PSİKİYATRİ EDİRNE TIP FAKÜLTESİ 1983

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

ALKOL BAĞIMLILIĞINDA TEDAVİYE BAŞVURU SÜRECİNDE ALKOL KULLANIM ÖZELLİKLERİ VE KLİNİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI

Hemşirelerin Hasta Hakları Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Eğitim Yılı Dönem V Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Staj Eğitim Programı

ÇOCUK VE GENÇLERDE İNTİHAR GİRİŞİMLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Y. Lisans Tıp İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi

Geriatrik depresyon tedavisinde idame EKT

Transkript:

TAMAMLANMIŞ İNTİHARLARDA ALKOL MADDE KULLANIM ÖYKÜSÜNÜN ROLÜ* The Role of Alcohol and Substance Usage History in Committed Suicides Dr. Gıyaseddin Ekici 1, Dr. Haluk A. Savaş 2, Dr. Serhat Çıtak 3 ÖZET: Gerekçe: Tüm intihar girişimlerinin yaklaşık dörtte birinin alkol bağımlılığı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Alkol bağımlılığı yaşamın geç dönemlerinde ortaya çıkan intihar girişimlerinde yatkınlığı arttırıcı ikinci önemli faktördür.diğer taraftan yapılan çalışmalarda eroin bağımlılarının kontrol gruplarına göre daha fazla intihar riski taşıdıkları gösterilmiştir. Çalışmamızda tamamlanmış intihar olgularında alkol-madde kullanım sıklığını araştırmayı amaçladık. Yöntem: 1.1.1996-31.6.1997 tarihleri arasındaki İstanbul ili polis kayıtları incelenerek intihar ederek hayatına son vermiş olanlar arasından daha önce Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde yatırılarak tedavi edilmiş olduğu saptanan 48 kişi ile aynı hastaneye yatırılarak tedavi edilmiş ve intihar öyküsü olmayan hastalardan tanı, yaş ve cinsiyetleri açısından benzer özellikler gösteren 45 kişilik kontrol grubu karşılaştırıldı. Yarıyapılandırılmış bir form kullanılarak, polis kayıtları, hasta yatış dosyaları incelendi. Sosyo-demografik ve klinik veriler ile alkol - madde kullanımı arasındaki ilişki retrospektif olarak araştırıldı. Sonuçlar: İntihar grubunda alkol kullanımı kontrol grubuna oranla anlamlı derecede yüksekti. Kötüye kullanım ya da bağımlılık düzeyinde alkol kullanımı olan olgular intihar eden grupta % 35.4 iken kontrol grubunda % 15.6, aynı ölçütlerle ilaç-madde kullanımı olanlar intihar eden grupta % 2.1, kontrol grubunda % 2.2, karışık madde kullananlar (alkolmadde-ilaç) intihar grubunda % 14.6, kontrol grubunda % 13.3 olarak saptanmıştır. *35. Ulusal Psikiyatri Kongresinde sözel bildiri olarak sunulmuştur. 6-12 Eylül 1999 Trabzon 1 Uz. Dr. İstanbul JFK Hastanesi Psikiyatri Kliniği 2 Yrd. Doç. Dr. Gaziantep Üni. Tıp Fak. Psikiyatri A.D. 3 Uz. Dr. İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hst. 2. Psikiyatri Kliniği

Değerlendirme: Ülkemizde psikiyatrik hastalarda tamamlanmış intiharlarda alkol kullanımının yüksek oranda görülmesi, diğer psikiyatrik hastlıkları tedavi ederken alkol kullanım sorunları üzerine daha fazla odaklanmamız gerektirdiğini düşündürtmektedir. Summary: Anahtar kelimeler: Alkol kötüye kullanımı, madde kötüye kullanımı, intihar Object: It is thought that one forth of all attempted suicides are related with alcohol usage.alcohol dependence is the second important factor increasing the tendency to suicide in later phases of human life. On the other side its verified that heroin addicts have greater risk for suicide than controls. In present study we aimed to determine frequency of alcohol and substance usage in committed suicides. Method: Between the dates 1.1.1996-31.6.1997 police files are reviewed about committed suicides in İstanbul. And then the persons in that list are looked for whether they were treated in Bakırköy Mental Hospital. The files of persons committed suicide who were treated there(n=48) are surveyed about alcohol and substance usage with the aid of a semistructured form. A matched group who didn t commit suicide but have same first axis diagnosis, same gender and age used as control group(n=45). Possible relation with the alcohol-substance usage, clinical and socio-demographic variables are studied retrospectively. Results: Alcohol usage is found to be more frequent in suicide group as compared to the control group. Alcohol usage at level of abuse or dependence is found to be %35.4 in the suicide and % 15.6 in the control groups. With the same criteria drug-substance usage is found %2.1 in the suicide group % 2.2 in the control group, and mixed usage of alcohol-substancedrug is found % 14.6 in the suicide group and % 13.3 in the control groups respectively. Conclusion: Alcohol abuse or dependence are risk factors increasing the possibility of suicides in our country more than substance usage. These results also suggest that we should be more cautious and focus on alcohol usage problems in psychiatric patients to consider the increasing risk of suicide. GİRİŞ: Key words: Alcohol abuse, substance abuse, suicide Alkol bağımlılığı intihar davranışı için yüksek risk taşıyan bir bozukluktur (1). Öte yandan alkol bağımlılığında intihar girişiminin tekrarlama riskinin yüksek olduğu da bilinmektedir (2). Murphy ve Wetzel, tüm intihar girişimlerinin yaklaşık dörtte birinin alkol bağımlılığı ya da kötüye kullanımı ile ilişkili olduğunu ileri sürmüşlerdir (3). Alkol bağımlılığı yaşamın geç dönemlerinde ortaya çıkan intihar girişimlerinde depresyonun ardından ikinci önemli ve yatkınlığı arttırıcı faktördür. Yaşlılarda alkol bağımlılığı, depresyon ve intihar bir ölüm üçgeni oluştururlar (4). Depresyon ve panik bozukluğu olan hastalarda alkol bağımlılığının da bulunması intihar riskini arttırmaktadır (5). Alkol bağımlılığında yaşam boyu intihar girişimi oranının ortalama %11 ile 15 arasında değiştiği ileri sürülmektedir(3). Bununla birlikte bu oranların alkol bağımlıları arasındaki gerçek intihar oranlarını yansıttığı şüphelidir. Bu şüphe büyük ölçüde çalışmalarda başvurulan bilgi kaynaklarının hemen hemen yalnızca hastane kayıtlarıyla sınırlı olmasından ve kültürel

farklılıklardan kaynaklanmaktadır(3). Bir çalışmada(6) intihar edenlerde %90'ın üzerinde psikopatoloji saptanmıştır. Aynı çalışmada duygudurum bozuklukları en sık görülen patolojidir(%30-90). Bunu takiben madde kullanım bozuklukları(%19-60) ve şizofreni (%2-14) gelmektedir(6). 1989-1992 yılları arasında yapılmış bir çalışmada madde kullanım bozuklukları en sık görülen tanı olmuştur(7). Bahsi geçen çalışmada genç yaş intiharlarının daha çok madde kullanımı ve psikotik hastalıklarla, yaşlı intiharlarının ise daha çok duygudurum bozuklukları ve özellikle de geç başlangıçlı, tek epizod major depresyonla ilişkili olduğu bulunmuştur. Yapılan geniş ölçekli bir psikolojik otopsi çalışmasında intihar öncesindeki son bir ay içerisinde sağlık merkezlerine başvurmuş olan hastaların önemli bir bölümünde varolan alkol-madde bağımlılığının tanısal değerlendirmeye alınmadığı ortaya konmuştur(8). Bu da alkol-madde kullanımının intihar olgularında tahmin edilenin çok üzerinde olabileceğini düşündürtmektedir. Alkol ve madde kötüye kullanımının duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, şizofreni ve bazı kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklara ikincil olarak, onların bir komplikasyonu şeklinde ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır(9). Tüm alkoliklerin yaklaşık % 60 ila % 70'inin ek bir psikiyatrik rahatsızlığının da olduğu bilinmektedir. Alkol kötüye kullanımının bir diğer etkisi de aşırı dozda ilaç alınması gibi bazı intihar yöntemlerini potansiyelize etmesidir. Kronik alkol kullanımında ortaya çıkan depresyon ve merkezi serotonin azalması da intiharların oluşmasına katkı sağlar(10). Madde kötüye kullanımı ya da bağımlılığı olan yaşlı intiharlarında major depresyon sıklıkla komorbid görülürken,duygudurum bozukluğu olan genç intiharlarında ise sıklıkla madde kötüye kullanımı veya bağımlılığı da eşlik etmektedir(7) Yapılan çalışmalarda major depresyona alkolizmin veya madde kullanımının eklenmesi durumunda hastaların alkolik olmayan depresif hastalara oranla intihara daha çok eğilimli oldukları, özdeğer duygusunda düşüklüğün daha fazla görüldüğü, bu hastalarda daha yüksek impulsivite, işlevsellikte, kişisel ve toplumsal ilişkilerde daha fazla bozulma olduğu saptanmıştır(11). Alkol ve madde kullanımında intihar riskini arttıran başlıca etkenler şunlardır: Depresyonla komorbidite, yaşlılık, kötü fiziksel sağlık, kötü iş uyumu, yakın dönemde bir yakınından ayrılma deneyimi, daha önce intihar girişimi ve/veya ciddi intihar niyeti(12, 13) Türkiye'de intihar girişimi olan alkolikler üzerinde Ağargün ve arkadaşları tarafından yapılmış bir çalışmada (14), alkole başlama yaşının erken olması, son bir yıl içinde alınan günlük alkol miktarının yüksek olması, düşük sosyoekonomik düzey, sosyal izolasyon, çocukluk dönemine ait önemli okul ve aile problemleri alkol bağımlılığında intihar davranışı için risk oluşturan etkenler olarak saptanmıştır. Ayrıca birinci eksende ikinci bir psikiyatrik tanının bulunması(özellikle depresif bozukluklar ve bunaltı bozuklukları), alkol kullanımına ek olarak başka bir psikoaktif madde kötüye kullanımı, geçirilmiş major depresyon nöbetinin bulunması ve alkol nedeniyle ortaya çıkan adli problemlerin varlığı diğer risk etkenleri olarak belirlenmiştir(14). Alkol-madde bağımlılığı ile intihar girişimi arasındaki ilişki daha sık araştırılmış olmakla birlikte tamamlanmış intiharlarda bu ilişki daha az araştırılmıştır. Biz bu çalışmada tamamlanmış intiharlarla alkol -madde kötüye kullanımı ve / veya bağımlılığı ilişkisini araştırmayı amaçladık.

YÖNTEM: 1-ÖRNEKLEM GRUBU: Çalışmamız daha önce Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatırılarak tedavi edilmiş olup daha sonra intihar ederek hayatına son vermiş olan 48 kişi ile yatırılarak tedavi edilmiş olan intihar etmemiş hastalar arasından seçilen aynı tanıları almış, aynı yaşlardaki, aynı cinsiyete sahip 45 kişiden oluşan kontrol grubu ile gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstatistik Şubesinden alınan İstanbul sınırları içinde 1996 yılı ve 1997 yılının ilk 6 ayında meydana gelmiş intihar vakalarını içeren liste taranarak hastanemizdeki kayıtlarla karşılaştırılmış, 508 vakadan 48 tanesinin hastanemizde yatarak tedavi gören hastalar olduğu anlaşılmıştır. Bu hastaların daha önceki tıbbi yatış dosyaları çıkarılarak incelenmiş ve bulgular kontrol grubuyla karşılaştırılmıştır. 2-ÇALIŞMADA KULLANILAN VERİ KAYNAKLARI: a)sosyodemografik ve klinik veri formu: Tıbbi yatış dosyası içeriğinden elde edilebilecek sosyodemografik ve klinik bilgileri içeren 23 sorudan oluşan araştırma formu kullanıldı. b)intihar listesi: İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstatistik Şubesinden elde edilen 01.01.1996 ile 30.6.1997 tarihleri arasında İstanbul il sınırları içinde meydana gelen, ölümle sonuçlanmış tüm intihar vakalarının listesi kullanıldı. Listede 508 isim bulunmaktaydı. İsimler tek tek hastanemiz kartoteksinden taranarak ad, soyad, baba adı, doğum yerleri adres ve yaşları karşılaştırıldı. Bu kriterlerden herhangi birinde uyuşmazlık görüldüğünde vaka şüpheli görülerek değerlendirme dışı bırakıldı. Listedeki isimlerden 48 kişinin bu koşulları sağladığı ve hastanemizde yatırılarak tedavi edildiği anlaşıldı ve çalışma kapsamına alındı. c)tıbbi yatış dosyaları: Hastanemizde yatırılarak tedavi edilmiş olan hastalara ait tıbbi yatış dosyaları alkol madde kullanımı ve bozuklukları açısından retrospektif olarak incelendi. İntihar grubuyla kontrol grubu alkol madde kullanımına ilişkin bulgular açısından iki ayrı eksende karşılaştırılarak incelendi: 1-Dosya tanısında açıkça bir alkol-madde kullanım bozukluğu klinisyen tarafından belirtilmiş olanlar. 2-Tanı olarak belirtilmemiş olmakla birlikte klinisyenin dosya notlarında alkol-madde kullanımı ve ona ilişkin sorunları belirttiği fakat bunları tanısal düzeyde ifade etmediği vakalar. 3-ANALİZ YÖNTEMİ: Verilerin analizi için Ki kare(χ2) testi kullanılmıştır. Testin uygulanmasında SPSS- PC programından faydalanılmıştır.

BULGULAR: Dosya tanısı olarak alkol madde kullanım bozukluğu olanlar (komorbid tanılarla birlikte) toplam 17 kişi( % 35.4) iken tablo-1'de görüldüğü şekilde alkol-madde kullanımı olan ve buna ilişkin sorunlar belirtilmiş bulunanların dağılımı şöyleydi: Alkol; çalışma grubunda 17 kişi(% 35.4) ve kontrol grubunda 7 kişi(% 15.6), ilaç-madde kullanımı olanlar çalışma grubunda 1 kişi(% 2.1) ve kontrol grubunda 1 kişi(% 2.2), karma (ilaç+madde-alkol) kullanımı olanlar çalışma grubunda 7 kişi(% 14.6) ve kontrol grubunda 6 kişi(% 13.3) bulundu. Tablo 1:Alkol-madde kullanımının gruplara dağılımı İntihar grubu Kontrol grubu Madde kullanımı yok 23 (%47.9) 31 (%68.9) Alkol 17 (%35.4) 7 (%15.6) İlaç-madde 1 (%2.1) 1 (%2.2) Karışık 7 (%14.6) 6 (%13.3) Madde-alkol kullanımı açısından gruplar karşılaştırıldığında madde ve alkol kullanımının çalışma grubunda kontrol grubuna oranla anlamlı derecede daha yüksek olduğu görüldü. Çalışma grubunda alkol veya madde kullanımı olanlar 25 kişi (%52.1) iken, kontrol grubunda 14 kişi (%31.17) bulundu (χ2=4,195 p=0.04)(tablo 2). Tablo 2:Alkol-madde kullanımının varlığı İntihar grubu Kontrol grubu Alkol-madde kullanımı 23 (%47.9) 31 (%68.9) yok Alkol-madde kullanımı 25 (%52.1) 14 (%31.1)* var χ2=4.195 DF=1 *p=0.04 (Anlamlı) Alkol veya madde kullanımının cinsiyetle ilişkisi gözden geçirildiğinde, tablo-3'de görüldüğü gibi çalışma grubunda 36 erkeğin 24'ünde(%66.7) alkol ve/veya madde kullanımı olmasına karşın 12 kadının sadece 1'inde(%8.3) alkol ve/veya madde kullanımı olduğu görülmektedir. Tablo 3:Alkol-madde kullanımının cinsiyetle ilişkisi Erkek Kadın Alkol-madde kullanımı 12 (%33.3) 11 (%91.7) yok Alkol-madde kullanımı 24 (%66.7) 1 (%8.3)* var χ2=12.27 DF=1 *p=0.0004(anlamlı) II. eksen tanılarının dağılımı şöyleydi: 8 olguda antisosyal, 2 olguda şizotipal kişilik bozukluğu, 1 olguda mental retardasyon. Olguların I.eksen tanıları ile II. Eksen tanıları incelendiğinde; II.eksen tanısı almış 11 hastanın 3'ünde madde bağımlılığı,2'sinde madde kötüye kullanımı,1'inde alkol bağımlılığı,1'inde alkol kötüye kullanımı,1'inde atipik psikoz,1'inde organik psikoz,1'inde

unipolar affektif bozukluk,1'inde organik affektif bozukluk tanısı konulduğu görüldü. Yani İkinci eksen tanısı olanların çoğunluğunda (11 olgunun 7 sinde=%63.3) aynı zamanda alkolmadde kullanım bozukluğu tanısı dosyada mevcuttu. II. Eksen tanısı olanlar ile olmayanlarda alkol-madde kullanımının varlığı açısından bir farkın olup olmadığı araştırıldı.tablo-4'te görüldüğü gibi II.eksen tanısı almış 11 hastadan 10 tanesinde alkol-madde kullanımı belirlendi, fark anlamlıydı (χ2=8.62 p=0.003). Tablo4:Alkol-madde kullanım bozukluğu ile II. Eksen tanısının varlığı II.eksen tanı yok II.eksentanısı var Toplam Madde-alkol kullanımı 22 1 23 yok Madde-alkol kullanımı 15 10 25 var Toplam 37 11 48* χ2=8.62 *p=0,003 (Anlamlı) TARTIŞMA Çalışmamızda intihar eden grupta alkol-madde kullanımı olanlar %52.1 iken kontrol grubunda %31 olarak bulunmuştur. Bu anlamlı fark literatür bulgularıyla uyumludur (15,16). Alkol-madde kullanımı erkeklerin %66.7'sinde söz konusuyken kadınların %8.3'ünde mevcuttu. Birçok çalışmada erkeklerde 3 kat daha fazla alkol madde bağımlılığı saptanmaktadır(17,18). Bu farkın batı ülkelerine oranla erkekler lehine çok daha yüksek bulunması ülkemizde kadınların alkol kullanmasının toplumsal kabul edilebilirliğinin daha düşük olmasıyla açıklanabilir. Tamamlanmış intiharlarda yapılan bir çok çalışmada en sık rastlanan tanılar sırasıyla duygudurum bozuklukları ve alkol-madde kullanımıdır(7, 6). Çalışmamızda (eştanılarla birlikte) duygudurum spektrum bozukluğu tanıları almış olanlar büyük çoğunluğu unipolar duygudurum bozukluğu olmak üzere 17 kişi(%35.4) ve alkol-madde kullanım bozukluğu tanısı alanlar yine 17 kişi (%35.4) olmak üzere en büyük iki tanı grubunu oluşturmaktaydı. Üçüncü en sık grupta ise 13 kişiye (%27.7) kronik şizofreni tanısı konulmuştu. Çalışmamızda intihar grubunda alkol kullanımının anlamlı düzeyde yüksek olmasına karşın, madde kullanımı açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. Dikkati çeken bir bulgu olarak klinisyenin madde kullanımına ilişkin bilgileri tanısal düzeyde isimlendirmiş olduğu fakat alkol kullanımına ilişkin sorunlara dosya notlarında yer vermiş olmasına rağmen bunu tanısal düzeyde ele almaya daha az eğilimli olduğu saptanmıştır. Dosyasında yoğun kullanım ve ilişkili sorunlar tanımlanan ancak herhangi bir alkol-madde kullanım bozukluğu tanısı konulmamış 8 olgunun tümü sadece alkol kullanmaktaydı. Kişilik bozukluğu tanısı konulmuş 10 hastadan 7'sinde(%70) alkol-madde kullanım bozukluğu tanısı konulmuş olduğu görülmektedir. Diğer taraftan alkol-madde kullanım bozukluğu tanısı konulmamış olmakla birlikte dosya içeriği incelendiğinde diğer kişilik bozukluğu tanısı almış 3 kişide daha yoğun alkol madde kullanımının olduğu ve bu 10 kişinin tümünün 5 yılın üstünde alkol-madde kullanmakta oldukları görülmektedir. Bu durum "kişilik bozukluğunun varlığında süreğen alkol-madde kullanımına eğilim artmaktadır" şeklindeki literatür bilgileriyle(11) uyumludur. Çalışmamızda II. eksen tanısının

varlığı ile alkol-madde kullanımı arasında ileri derecede anlamlı bir ilişki saptanmıştır (χ2=8.62 p=0.003). Alkol madde kullanımı bazen diğer bir psikiyatrik hastalığa veya kişilik bozukluğuna bağlı olarak ve onların bir komplikasyonu şeklinde de ortaya çıkabilmektedir(10). Gerek kişilik bozukluğunun varlığı gerekse alkol madde kullanımı kendi başlarına birer intihar risk faktörüdür. Literatürde bu iki risk faktörünün bir arada bulunması durumunda daha yüksek intihar riski beklenebileceği ileri sürülmektedir(19, 11, 20, 21). Çalışmamızda gruplar arasındaki karşılaştırmada; alkol-madde kullanımının intihar grubunda daha fazla görülmesi, alkol-madde kullanımının erkeklerde daha sık gözlenmesi, kişilik bozukluğunun varlığında alkol-madde kullanımının artması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. İlgili literatürde(4, 6, 15, 16) alkol-madde kötüye kullanımı ve/veya bağımlılığı intiharın en sık görülen nedenleri arasında 2 veya 3. sırada yer almaktayken, çalışmamızda dosya tanıları esas alındığında duygudurum bozuklukları ile birlikte ilk sırayı paylaşmaktadır. Fakat dosya içeriğindeki bilgiler alkol madde kullanımı ve ilişkili sorunlar açısından incelendiğinde intihar vakalarında dosya tanılarına yansıyan oranlardan çok daha yüksek düzeyde bir alkol madde kullanımı saptanmıştır. Kendi başına bir psikiyatrik morbidite ve aynı zamanda intihar için bir risk faktörü olan alkol-madde kullanım bozuklukları başka psikiyatrik tablolara eşlik ettiğinde intihar riskini daha da artırmaktadır. Bu nedenle intihar riskinin klinik değerlendirmesinde klinisyenin dikkatle ele alması gereken temel faktörlerdendir. Çalışmamızın sonuçları da intihar riski olan psikiyatrik bozuklukları değerlendirirken alkol ve madde kötüye kullanım sorunlarına özel bir önem verilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. KAYNAKLAR 1-Roy, A., Linnoila, M.; Alcoholism and suicide, Suicide Life Threat Behav. 1986;16: 244-73 2-Beck, A.T., Steer R.A., Trexler L.D.; Alcohol abuse and eventual suicide J Stud Alcohol 1989; 52: 202-9 3-Murphy, G. E., Wetzel, R. D. ; The lifetime risk of suicide in alcoholism, Arch Gen Psychiatry 1990; 47:383-92 4-Osgood, N.J., Psychological factors in late-life suicide Crisis 1991;12:18-24 5-Fawcett, J., Suicide risk factors in depressive disorders and in panic disorder J Clin Psychiatry 1992; 53:9-13. 6-Rudd, M.D., Dahm, P.F., Rajab, M.H.; Diagnostic comorbidity in persons with suicidal ideation and behavior, Am J Psychiatry 1993;150:928-934 7-Conwell,Y., Duberstein, P.R., Cox, C. ve ark.; Relationships of age and Axis-1 diagnosis in victims of completed suicide:a psychological autopsy study, Am J Psychiatry 1996;153:1001-1008 8- Pirkola, S.P., Isometsa, E.T., Henriksson, M.M., Heikkinen, M.E., Marttunen, M.J., Lonnqvist, J. K. ; The treatment received by substance-dependent male and female suicide victims, Acta Psychiatr Scand. 1999; 99: 207-13. 9-Pages, K.P., Russo, J.E., Roy-Byrne, P.P., Ries, R.K., Cowley, D.S. ; Determinants of suicidal ideation: the role of substance use disorders, J Clin Psychiatry 1997 ; 58(11):510-

5; 516-7 10-Blumenthal, S.J.; Suicide:a guide to risk factors, assesment and treatment of suicidal patients, Medical Clinics of North America,Vol.72,No:4, 1988 11-Cornelius, J.R., Salloum, I.M., Mezzich, J. ve ark.; Disproportionate suicidality in patiens with comorbid Major Depression and Alcoholism, Am J Psychiatry 1995; 152:358-364 12-Fidaner, H., Fidaner C. ; İntihar:çok yönlü sosyal psikiyatri sorunu, XXIII.Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik bilimler kongresi bilimsel çalışmaları, İstanbul 1987, s:301-307 13- Hawton, K. ; Assesment of suicide risk, Br J Psychiatry 1987 ;150:145-153 14- Ağargün, M.Y., Kara, H., Karamustafalıoğlu, N. ve ark. ; İntihar girişiminde bulunan alkol bağımlılarının demografik verileri ve klinik özellikleri, Türk Psikiyatri Dergisi 1995;6(3):198-202 15-Inskip, H. M.,Harris, E.C.Barraclough B.; Lifetime risk of suicide for affective disorder, alcholism and schizophrenia, Br J Psychiatry 1998;172:35-37 16-Cheng, A.T., Chen, T.H., Chen, C.C., Jenkins, R., Psychosocial and psychiatric risk factors for suicide. Case-control psychological autopsy study, Br J Psychiatry 2000;177:360-365 17-Rhyne,C.E., Templer D.I., Brown, L.G. ve ark. ; Dimensions of suicide:perceptions of lethality, time and agony, Suicide and Life Threatening Behavior 1995; 25(3): 373-80 18- Rich, C. L., Ricketts, J. E., Fowler, R. C. ve ark.; Some differences between men and Women who commit suicide, Am J Psychiatry 1988;145:718-722 19- Ceyhun, B.; Genel olarak intiharlar, Ankara üniversitesi kriz uygulama ve araştırma merkezi ön eğitim programı sunumu,1-31 Mart 1990, Ankara 20- Soloff, P.H., Lis, I.A., Kelly, T. ve ark.; Risk factors for suicidal behavior in borderline personality disorder, Am.J.Psychiatry 1994;151:1316-1323 21- Fyer, M.R., Frances, A J, Sullivan, T. ve ark.; Suicide attempts in patients with borderline personality disorder, Am J Psychiatry 1988;145:737-739