NURETTİN TOPÇU DA DİNİ YAŞAYIŞIN PSİKOLOJİSİ



Benzer belgeler
Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Hayatı. Eğitim Hayatı. Dr. Nurettin Topçu (d.1909, İstanbul - ö.10 Temmuz 1975, İstanbul). Türk yazar, akademisyen ve fikir adamı.

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek


İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ


1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

2. Milli Mevlana Kongresi

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Temel Kavramlar Bilgi :

NECİP FAZIL KISAKÜREK

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

TEMEİ, ESER II II II

ÖZGEÇMİŞ. Derece Okul adı Yıl. İlkokul Misak-ı Millî İlkokulu 1985 Lise İskilip İmam Hatip Lisesi 1991

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş gazileri ziyaret etti

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ

Azrail in Bir Adama Bakması

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÇOCUK, GENÇ, AİLE PSİKOLOJİSİ VE DİN

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

KİTABIN TANITIM YAZISI Cuma, 12 Ekim :57

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AİLE ve EVLİLİK EĞİTİM PROGRAMI PROJE DOSYASI

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

HATAY BOZGUNCULUĞA VE AYRIMCILIĞA İZİN VEREMEZ!!!

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KİŞİSEL BİLGİLER Doğum Yeri: Konya-Ereğli

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

dinkulturuahlakbilgisi.com

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

İngiltere Kraliyet Tıp Derneği nin. Prof. Dr. Mehmet Haberal a Verildi. Prof. Dr. Babulal Sethia, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr.

BEDENSEL ENGELLİLİK ve DİNİ BAŞA ÇIKMA. Yrd. Dr. Mustafa Naci KULA

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

VEFEYÂT. Doç. Dr. Musa Süreyya Şahin

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Transkript:

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİMDALI NURETTİN TOPÇU DA DİNİ YAŞAYIŞIN PSİKOLOJİSİ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) Danışman Yrd. Doç. Dr. Hüseyin CERTEL Hazırlayan Mehmet BÜYÜKBAŞ ISPARTA 2002

İÇİNDEKİLER Kısaltmalar Önsöz...... 1 Giriş... 2 I-NURETTİN TOPÇU NUN HAYATI, İLMİ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ... 2 A. Hayatı... 2 B.İlmi Şahsiyet... 3 C. Eserleri... 4 II-NURETTİN TOPÇU NUN YAŞADIĞI DÖNEMİN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ... 6 III- NURETTİN TOPÇU NUN DİN ANLAYIŞI... 9 IV- KONUNUN BELİRLENMESİ, SINIRLANDIRILMASI VE METODU... 14 A. Konunun Belirlenmesi ve Sınırlandırılması... 14 B. Araştırmanın Metodu... 15 I. BÖLÜM... 17 DİNİ YAŞAYIŞIN TEMEL UNSURLARI... 17 A- DİNİ İNANÇ... 17 1. İman ve İnanç Kavramı... 17 2. İman Çeşitleri... 18 a. Estetik İman... 18 b. Dini Yahut Mistik İman... 18 B- İBADET... 20 1. İbadetin Anlamı... 20 2. Dua... 21 3. Namaz... 22 4. Oruç... 23 5. Zekat... 25 6. Hac... 25 C-DİNİ DUYGU... 27 1. Duygunun Tanımı ve Çeşitleri... 27 2. Dini Duygu... 27 I

D- DİNİ HAYATIN AHLAKİ BOYUTU... 30 1. Ahlak... 30 2. İslam Ahlâkı... 30 a. Hürmet (Saygı)... 30 b. Merhamet... 32 c. Hizmet... 32 E- DİNİ ŞAHSİYET... 34 1. Şahsiyet... 34 2- Dini Şahsiyet... 35 a. Dindar İnsan Tipleri... 36 a.a. Gerçek Dindar Tip... 36 a.b. Sözde Dindar Tip... 37 II.BÖLÜM... 38 MİSTİK DİNİ YAŞANTI... 38 A. Mistisizm ve Tasavvuf... 38 B. Tasavvuf... 39 C. Mürşid... 42 D. Çile ve Izdırap... 43 E. Tarikat... 46 F. Melâmet... 51 G. Vahdet... 53 SONUÇ... 56 BİBLİYOGRAFYA... 59 II

KISALTMALAR Ank. : Ankara Ata. : Atatürk Bas. : Baskı Bk. : Bakınız C. : Cilt Çev. : Çeviren D. : Dergi E. : Edebiyat Fak. : Fakülte Hz : Hazreti İ. : İlahiyat İst. : İstanbul S. : Sayı s. : Sayfa T.D.K.: Türk Dil Kurumu T.D.V.: Türkiye Diyanet Vakfı Ü. : Üniversite Y. : Yayın III

ÖNSÖZ Din birçok yönden ele alınabilen bir inceleme konusudur. O, tarihi yönden, hukuki yönden, sosyolojik yönden ve psikolojik yönden incelenebilir. Biz bu çalışmamızda Nurettin Topçu'nun gözüyle dini hayatın psikolojik yönüne baktık. Dinde ibadetin ayrı bir değeri vardır. İbadet mü'minin Allah'a ulaşma yolu ve tecrübesidir. İman tohumu ekilmiş kalpte ibadet ağacı mutlaka filizlenecektir. İbadetsiz iman, sulanmayan bir ağaç gibi sönüp yok olmaya mahkumdur. Samimi imana sahip olmayanların ibadeti bir alışkanlık halini alır. O bir şekilden ibarettir. İbadeti şekil ve alışkanlıktan öteye geçmeyen din adamının olduğu bir toplumda bir yerde onların talebesi mesabesinde olan cemaatin de aynı şekilde olması tabiidir. Bu şekilde yaşanan dini hayat, polis rolü oynamaktan başka ahlaka bir şey veremez. Sosyal baskı nedeni ile birtakım kötülüklerin halkın önünde işlenememesi şeklindeki bir dini yaşantı ruhları Allah'a götürücü olamaz. Tasavvuf da hususi bir dini yaşayış şekli olarak mü minin dini hayatında önemli bir yere sahiptir. Dini açıdan tamamen serbest olan, yani takip edilmesi istenen zorunlu bir yaşayış biçimi olmayan tasavvuf, dini hakikatlerin ruha sindirilmesi için takip edilecek en ideal bir yaşayış biçimidir. Bu çalışmanın giriş bölümünde, Nurettin Topçu nun hayatı, ilmi şahsiyeti ve eserleri kısaca ortaya konduktan sonra, Onun yaşadığı dönemin belirgin özellikleri ortaya konmaya çalışılmış, daha sonra Onun din anlayışına değinilmiştir. Birinci bölümde dini yaşayışın temel unsurlarından olan dini inanç, ibadet, dini şahsiyet, dini hayatın ahlaki yönü, dini duygu; ikinci bölümünde ise mistik dini yaşantı ele alınmıştır. Bu çalışmamda değerli yardımlarını esirgemeyen danışman hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Hüseyin CERTEL e ve çeşitli vesilelerle yardımını gördüğüm Sayın Yrd. Doç. Dr. Habil ŞENTÜRK e teşekkürlerimi arz ederim. Mehmet BÜYÜKBAŞ Isparta - 2002 1

GİRİŞ I-NURETTİN TOPÇU'NUN HAYATI, İLMİ ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ A. Hayatı: Nurettin Topçu, milletimizin XX. Asırda yetiştirdiği fikir ve hareket adamlarından biridir. Her türlü gösteriş ve nümayişin dışında bir hayat süren bu Anadolu evladı, resmi görüşlerin, büyük kalabalıkların kabulünde yaslanma gayretlerine düşmeden, son nefesine kadar fikir peteğini doldurmaya çalışmıştır. Ömrünü her an büyük mahkemenin huzurundaymışçasına hesap vermeye hazır, hiçbir otoritenin tesirinde kalmadan milletin meselelerine çözüm yolları üreterek geçirmeyi vicdani bir sorumluluk olarak görmüştür. Kısacası "millet mistikleri, büyük muzdariplerdir. Onların, aşk haline gelen zevkleri milletin ızdırabını, muzdarip yaşayışlarıyla hemahenk hale getirmektedir" sözü ile tasvir ettiği hayat tarzını kendi şahsında gerçekleştirmeye çalışmıştır. 1 XX. asır Türk-İslam düşüncesinin müstesna siması Nurettin Topçu, 1909'da İstanbul'da doğdu. Babası, Topçuzâde Ahmet Efendi Erzurumlu, annesi Fatma Hanım ise Eğirlidir. 6 yaşında Bezm-i Âlem Valide Sultan Mektebi'nde tahsile başladı. Daha sonra Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi'ne devam etti. Okuma ve düşünme alışkanlığı bu yıllarda başladı. İçe dönük ve sakin bir mizaca sahip olan Osman Nurettin'in büyük bir adam olacağı hocası, Osman Efendi tarafından babasına müjdelendi. İmla hocası Nafiz Bey'in Mehmet Akif sevgisi talebesinde bu büyük insana ve eserlerine karşı hayatı boyunca devam edecek bir ilgi uyandırdı 2. Daha sonra Vefa İdadisi'ne devam eden Osman Nurettin'in bu mektebin birinci sınıfta iken babası vefat etti. İdadi tahsilini İstanbul Lisesi'nde tamamladı. Avrupa tahsil imtihanını kazandı (1928). Fransa'ya gitti. Orada Remzi Oğuz Arık ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ile tahsil yıllarını beraber geçirdi. Sosyoloji Cemiyetine üye oldu. Bu derginin organında felsefe yazıları yayınladı. Aksiyon felsefesini sistemleştiren Moris Blondel ile tanıştı. Strazburg'da felsefe tahsil etti. Lui Masinyon ile de tanışan Topçu O na Türkçe dersleri veren Dr. Adnan Adıvar'dan sonra aynı dersleri vermeyi sürdürdü. 1 Topçu, Nurettin, Milliyetçiliğimizin Esasları, Dergah Yayınları. İstanbul, 1978, s.2 2 Topçu, Milliyetçiliğimizin Esasları, s.2 2

Sorbon'da felsefe doktorasını tamamladı.(1934). Türkiye'ye döndü ve Galatasaray Lisesi'ne felsefe muallimi tayin edildi 3 (1935). Yurda dönüşte baba dostu olan ve etkisinde kaldığı H. Avni Ulaş'ın kızı ile evlendi. Lise müdürünün haziranda geçecekler için verdiği listede geçmeyi hak etmeyenleri bırakması üzerine İzmir'e tayini çıkarıldı. İzmir'de Hareket Dergisi ni yayınlamaya başladı (1939). Dergideki bir yazısından ötürü Denizli'ye sürüldü. Burada mahkemesi devam etmekte olan Said-i Nursi ile tanıştı. Çocukluk arkadaşı Sırrı Bey vasıtasıyla devrin manevi büyüklerinden Abdülaziz Efendi'yle tanışan Topçu, bu kişiden hayatı boyu sürecek etkiler aldı. Nakşi Şeyhi Abdülaziz Bekkine Efendi'ye intisap ettikten sonra felsefi şüphelerinden kurtulan Topçu, Celal Hoca (Celal Ökten)'dan da İslami ilimler yönünden faydalandı. Daha sonra İmam-Hatip okullarının kuruluşu sırasında Celal Hoca ile mesai arkadaşlığı yaptı. Denizli Lisesi'nden önce Haydarpaşa, daha sonra da Vefa Lisesi'ne tayin oldu. Son olarak İstanbul Lisesi'ne tayin edilen Nurettin Topçu, buradaki görevinden emekli oldu (1974). Nurettin Topçu, bir süre Edebiyat Fakültesinde Hilmi Ziya Ülken in kürsüsünde eylemsiz doçentlik yapmışsa da kadro verilmemiş ve üniversiteye alınmamıştır. Fikri faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Derneği, Milliyetçiler Derneği ve Anadolu Fikir Derneği'nde sürdürdü. Nurettin Topçu 10 Temmuz 1975'te vefat etti 4. B. İlmi Şahsiyeti "Batıcı bir kültür ihtilalini gerçekleştirmeyi hedefleyen Cumhuriyet Türkiye'sinde 1939'dan itibaren çeşitli aralıklarla yayınladığı Hareket Dergisi ile bir dünya görüşü mücadelesini şuurla yürüttü. 1939-1942 Hareket Dergi lerindeki yazılarıyla, ruhçu ve mistik düşünüşün felsefi temellerini araştırdı. Teknik ve makine medeniyetine duyulan şuursuz ihtirasın asrın insanını boğduğunu, bu yüzden kendi benliğinden uzaklaşan insanın kurtuluşunun ancak özüne kavuşmasıyla mümkün olabileceğini vurguladı. İnsan ruhunu demir pençeleriyle felce uğratan materyalizm, pozitivizm, sosyalizm, pragmatizm, akımlarına karşı çıkarken, akılcılığın bile ancak kalbilikle değer kazanacağını belirtti. Kalp ahlakı ve irade felsefesini ortaya koymaya yöneldi. Hüseyin Avni Ulaş ve Fransa'da tanıştığı Remzi Oğuz Arık'ın tesiriyle benimsediği Anadoluculuğun adeta ruhi, içtimai programını çizdi. 1947-49 Hareket 3 Gündoğan, Ali Osman, Nurettin Topçu, Doğu Batı; Türk Düşünce Serüveni, Yıl:3, Sayı:11, Ankara, 2000, s.89 4 Topçu, Milliyetçiliğimizin Esasları, s.2 3

Dergi lerinde bu çerçevedeki düşüncelerin İslâmi temellerini açıklığa kavuşturdu. Milliyetçiliğimizin İslam davasından ayrılamayacağını, milletle dinin iç içe kavramlar olduğunu ortaya koydu. Ancak, İslamiyet in hamisi ve müdafi olarak görünen sahtekarlarla ve menfaatperestlerle mücadeleden de geri kalmadı 5. 1952-53 Hareket Dergilerinde Nurettin Topçu değişen toplum yapımızın dinimilli temellerde inşa etmenin gerekliliğini ortaya koydu. Batılılaşma karşısında inancımız ve tarihimizi savunurken kapitalist ve kominist iki kamp arasında cemaatçi bir nizamın zaruretini öngören yeni nizam ın ana hatlarını çizdi. 1966-75 Hareket Dergilerinde ise daha önceki dönemlerde ileri sürdüğü düşüncelerini yeniden kuvvetle ortaya koydu. İslâmiyet in, Allah'ın insanlar için seçtiği bu nizamın, cemaatçi yönünü cesaretle belirtti. Nurettin Topçu'nun çoğu Hareket Dergisi nde yayımlanan yazıları sağlığında değişik kitaplarda toplandı. Bunun dışında Fransa'da verdiği doktora tezi, doçentlik tezi olan Bergson, Liseler için yazdığı Psikoloji, Felsefe, Sosyoloji, Mantık ve Ahlak kitapları da yayımlandı 6. c. Eserleri Nurettin Topçu nun yayınlanan eserleri şunlardır 7. 1- Felsefe (Lise 3. sınıflar İçin hazırlanmıştır.) 2- Mantık (Lise 2. sınıflar İçin hazırlanmıştır.) 3- Psikoloji ((Lise 2. sınıflar İçin hazırlanmıştır.) 4- Sosyoloji (Lise 3. sınıflar İçin hazırlanmıştır.) 5- Conformisme et revolte, Paris'te 1934'de basılmış ve tıpkı basımı Kültür Bakanlığı tarafından 1990 yılında yayınlanmıştır. Bu çalışma Mustafa Kök ve Musa Doğan tarafından "İsyan Ahlakı" adıyla tercüme edilmiş ve Ocak 1995'te basılmıştır. 6- Mehmet Akif 7- Taşralı (hikayeler) 8- Garbın İlim Zihniyeti ve Ahlak Görüşü 9- Şehit 5 Topçu, Milliyetçiliğimizin Esasları, s.2 6 Topçu, Milliyetçiliğimizin Esasları, s.2 7 Topçu, Din Psikolojisi Bahisleri, Baskıya Hazırlayan: A.Vahit İmamoğlu, Erzurum, 1995, s.4 4

10- Türkiye'nin Maarif Davası 11- Kominizme Karşı Yeni Nizam 12- Ahlak Nizamı 13- Büyük Fetih 14- Yarınki Türkiye 15- Var Olmak 16- Varoluş Felsefesi (P. Foulqui'den) 17- İradenin Davası 18- Bergson 19- İslam ve İnsan 20- Devlet ve Demokrasi 21- Kültür ve Medeniyet 22- Ahlak (Lise 1. sınıflar İçin hazırlanmıştır.) 23- Mevlana ve Tasavvuf 24- Milliyetçiliğimizin Esasları 5

II. NURETTİN TOPÇU NUN YAŞADIĞI DÖNEMİN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ Bir kişiyi değerlendirirken onu içinde yaşadığı dönemin şartlarına göre değerlendirmek araştırıcıyı doğru sonuçlara götürür. Biz de çalışmamızda Nurettin Topçu ya göre dini yaşayışın psikolojisini ele aldığımıza göre O nun içinde yaşadığı dönenin dini ve siyasi olaylarını kısaca ele almayı uygun bulduk. Zamanımızdaki psikoloji araştırmaları gösteriyor ki manevi yaşam boyutundaki gelişme, bireyin evrenle, toplumla, doğayla ve kendisiyle kısacası yaşamın her yönüyle nasıl ilişki içinde olduğunu ona gösterir ve en derin ilke ve değerlerini keşfetmesine yol açar. Kişinin iç dünyasının zenginliği, onun kendine duyduğu güvenin kaynağı olur... Manevi yaşamı zengin kişi günlük yaşamın güçlüklerini ezilmeden, yorulmadan, strese boğulmadan yapar. Bu nedenle manevi yaşamı zenginleştirmek yönünde yapılan zaman yatırımı kayıp değil, önemli bir katkıdır 8. Cumhuriyet tarihimizin ilk yılarında (1920-1933) din eğitimi ve öğretimi konusunda uzmanların görüşlerine önem verilmiş ve o istikamette okullar açılmıştır. Fert ve toplumun ihtiyacı bu şekilde karşılanmıştır. Sonraki yıllarda bu anlayış terk edilerek mesleki din öğretimi veren kurumlar kapatılmış ve okullarda din dersleri kaldırılmıştır. 1949 dan sonraki yıllarda yapılan yeni çalışmalarla 1930 dan itibaren kapatılan okullar açılmaya başlamıştır 9. Din eğitim ve öğretimi 1933 den sonra her türlü öğretim kademesinde kaldırılmış, din alanına giren bütün konuların ilmi bir yaklaşımla ele alınması sakıncalı görülmüş ve ilahiyat alanındaki konuların ilim olup olmadığı tartışma konusu yapılmıştır 10. Din derslerinin yetersiz de olsa okul programlarından çıkarılıp yerine hiçbir şeyin konmaması, gençler arasında bir ahlak buhranı ortaya çıkarmış ve bunun büyük sarsıntıları görülmüştür 11. Din eğitimi ve öğretimi okullarda yapılmadığı gibi; yaygın din eğitimi alanında da büyük kısıtlamalar olmuştur. Yaygın din eğitiminin en belirgin göstergesi dini 8 Cüceloğlu, Doğan, İçimizdeki Çocuk, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s.238 9 Ayhan, Halis, Türkiye de Din Eğitimi, M.Ü. İ. Fak. Y., İstanbul, 1999, s.1 10 Ayhan, Türkiye de Din Eğitimi, ss.57-58 11 Ayhan, Türkiye de Din Eğitimi, s.67 6

muhtevalı yayınlardır. 1940 lı yıllarda dini neşriyata da izin verilmediği görülmektedir 12. 1946 sonrası Türkiye de din öğretimi ve bu alanda yapılan bütün çalışmalar ve hazırlıklar üç gurupta toplanabilir. Birinci gurupta olanlar; dinin insan tabiatının var olan bir ihtiyacı olduğunu, ayrıca toplum hayatının da vazgeçilmez değerlerini oluşturduğunu belirterek bu ihtiyacın eğitim, öğretimle karşılanmasını istiyorlardı. İkinci gurubu oluşturanlar ise din hürriyetini daha çok insan haklarından biri olarak kabul ediyorlar ve bütün hak ve hürriyetlerde yeterli gelişmelerin olmasını istiyorlardı. Üçüncü gurubu oluşturan laikler ise dinde hürriyet ve serbestliğe karşı çıkıyorlardı 13. Topçu Türkiye nin böyle olduğu bir ortamda Avrupa dan Türkiye ye döner. İzmir de Hareket Dergisi ni çıkarmaya başlar. Burada yazdığı bir hikaye, resmi çevrelerde büyük bir tepki yaratır. Hikayenin başlığı Çalgıcılar dır ve Atatürk e hakaret edildiği izlenimini vermektedir. Topçu bu hikaye de Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda bir önderin nasıl putlaştırıldığını, küçük abdestinin bile kutsal bir suymuş gibi nasıl saklandığını yazmaktadır. Topçunun eleştirileri Kemalizme karşı yoğunlaşsa da, polemik yaratacak kadar kişiselleştirmeye yatkın değildir. Kemalistlerin tepkisini çeken Topçu, resmi çevreler tarafından izlenmeye ve sık sık sorgulanmaya başlar 14. 1950 li yıllarda Topçu yu milliyetçi hareket içinde daha faal olarak görmekteyiz. Demokrat Partinin getirdiği nisbî özgürlük havası içinde çeşitli milliyetçi derneklerin birleşmesiyle Türk Milliyetçiler Derneği kurulmuştur. Topçu bu dernekte etkin isimlerden biri olmuştur. Derneğin faaliyetleri radikal anti-kominizmin izlerini taşımaktadır 15. Türk Milliyetçiler Derneği 1952 de kapatılmıştır. Topçu bu olayı kınayan bir bildiriyi kaleme almış, coşkulu üslubuyla milliyetçi çevrelerin yoğun sempatisini kazanmıştır. Milliyetçiler Derneği 1954 de tekrar açılır. Topçu derneği, manevi lideri, fikir babası durumundadır. 27 Mayıs hareketinden sonra Topçu nun siyasal faaliyetlerinde bir canlılık görülür. Siyasal hayat üzerindeki yasakların kalkmasından sonra Topçu, Adalet Partisinin kuruluş çalışmalarında görülür. 1961 yılında Konya dan bu partiden aday olmuş, ancak seçilememiştir. Bundan sonra Topçu siyasetten uzaklaşır. 1963 te Milliyetçiler Derneği ndeki dernekçiliğini de sona erdirerek Hareket 12 Ayhan, Türkiye de Din Eğitimi, ss.84-85 13 Karpat, Kemal, Türk Demokrasi Tarihi, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1996, s.226 14 Öğün, Süleyman Seyfi, Türkiye de Cemaatçi Milliyetçilik ve Nurettin Topçu, Dergah Y., İstanbul, 1992, ss.47-48 15 Darendelioğlu, İlhan, Türkiye de Milliyetçilik Hareketleri, 3. Bas. İstanbul, 1977, s.273 7

Dergisi nde fikir hayatına çekilmiştir. Ölümüne kadar da dergisinde fikri mücadelesini sürdürmüştür 16. Topçu nun düşünceleri, bu şartlar içinde geliştiği için O nun düşüncelerinin de bu şartlar göz önüne alınarak değerlendirilmesinin doğru neticelere ulaştıracağı kanaatindeyiz. 16 Öğün, Türkiye de Cemaatçi Milliyetçilik ve Nurettin Topçu, s.52 8

III. NURETTİN TOPÇU NUN DİN ANLAYIŞI Dinin, kendisiyle karıştırılan bazı kültür kollarından ayırt edilmesi gerektiğine dikkat çeken 17 Topçu ya göre dinin ne olduğundan önce ne olmadığını ortaya koyalım. O na göre din, bir müspet ilim değildir. Dinin hakikatlerini deneyle açıklayamayız. Deneyle kontrolü yapılan evrensel kanunlara da ulaşamayız. Onun prensipleri vicdanın yapısına bağlıdır, inançlarla beslenir. İnsana ruh kuvveti kazandırır. Bu kuvvet bizi Allah a doğru götüren enerjinin kaynağıdır. İnsan, bu ruh kuvvetini sonsuzluktan alır. Onunla tasavvuf ehli gerçek dinin yolunda yürür 18. Topçu ya göre din ilim olmadığı gibi, ilim tarihi de değildir. Dindeki ibadet şekilleri ve bunlarla ilgili bilgiler dinin kendisini ifade etmezler. Mesela Kur an ayetlerinin anlaşılması ve peygamberin sözlerinin doğru yorumlanması için tefsir ve hadis ilmi ortaya çıkmıştır. Bunların sadece bilgisi dinin kendisini ifade etmezler. Dini hayat, ferdin kendi ruhunda yaptığı dini denemenin içindedir. Yani dini bilmek insanı dindar yapmıyor. Eğer bilgimizi benimser, içselleştirirsek, aşk ile bunları yaşarsak ancak o zaman dindar olabiliriz 19. Topçu bu görüşleriyle dinin ilahi yönüyle insani yönünü birbirinden ayırmaktır. Buna göre, bilgi olarak kitaplarda yer alan, inanç, ibadet, ahlak ve muamelata ait hükümlerden oluşan ve inanılıp yaşanmak üzere insana sunulan bir din vardır. Buna dinin ilahi yönü ya da objektif din denilmektedir. Bir de bu dinin bireyler tarafından benimsenip yaşanan yönü vardır. Dinin duygu, düşünce, tavır, davranış olarak yaşanan bu yönüne subjektif din, dinin insani yönü ya da dini hayat demek mümkündür. Dinin zihinsel planda bilgi olarak yer etmesi dindar olmak için yeterli değildir. Kişinin bir dini hayata sahip olabilmesi ve kendisine dindar denilebilmesi için, Topçu nun da belirttiği gibi, dini bilginin benimsenip derunileştirilmesi yani yaşanması gerekmektedir. Dinin bir mantık sistemi de olmadığını ifade eden Topçu şöyle der: Aklın prensipleriyle ilahi hakikatleri kavramaya çalışmak, boşuna gayret olduğu gibi aklın anlamaktan aciz olduğu dini hakikatlerin inkarı da, aklın sınırlarını bilmeyişten ileri gelen kibirle cehalet karışığı bir şaşkınlıktır. Akıl belki bir merdivendir; akılsızlıkla Allah a varılmaz. Ancak akıl merdiveninin bütün basamakları aşıldıktan sonra onu bırakıp kalp ve ilham kanadının açılmasına ihtiyaç vardır. Aşk yolunda yürüyerek değil, 17 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, Hareket Y., 2. Bas., İstanbul, 1970, s.120 18 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, s.120 19 Topçu, Kültür ve Medeniyet, Dergah Y., 2. Bas., İstanbul, 1998, s.152 9

uçarak ilerlenir. Aşk ile ulaşılan bu içsel halin, sadece bir temaşa olduğu zannedilmesin. O bizde zaman, hayat ve hareket olur; eşyanın gerçeğini gölgede bırakan bir gerçek olur 20. Topçu güzel seslerle Kur an ve mevlit okunmasını dindarlık ifadesi olarak değil, bir dindarlık gösterisi olarak kabul eder. Hele bu işleri zenaat haline getiren hocalarla, mevlitçilerin bu halini din dışı çok kötü bir hareket olarak görür. Kur an ı ancak manasındaki belağatı en güzel şekilde ifadeye ve Kur an ayetlerindeki heyecanı kendisine en uygun şekilde yaşatmaya yarayan dini sanat -ki bu Kur an ın Kur an güzelliğiyle okunmasıdır ve bunun ticaretle ilgisi yoktur - Peygamberimizin kendisi tarafından övülmüş en güzel şeydir. Dini sanat, dini denemenin kendisi değil, ona ulaştıran şeydir. O dini tecrübeye ulaşmak isteyenlere şevk ve heyecan verir 21. Din efsane değildir. Eski Yunan mitolojisi din ile yan yana idi. Diğer dinlerde de bu tür mitolojik inançlar bulunur. Bu inançlar din ile karışarak sanki dinin aslındanmış gibi zamanla yerleşir. İslam dininde de bu türlü efsaneler karışmış inançlar mevcuttur. Gerçekten bu göreve layık olmadıkları halde, bu görevi üstlenmiş olan bazı din adamları, halkın inançlarını istismar ediyorlar. Bunlar dinle hiç alakası olmayan masalvari şeyleri insanlarda doğuştan var olan masal ihtiyacını karşıladıkları için hakikat diye anlatıyorlar. Efsanelerin din diye anlatılmasını engellemek için gerçek münevver din adamları yetiştirmek gerekir 22. Topçu burada insanlarda gerçek hayatta görülmeyen olağanüstü olaylara, masalımsı anlatımlara karşı bir eğilimin olduğu ve cahil, menfaatçi ve istismarcı kişilerin de halkın bu zaafından istifade ederek dine efsanevi ve masalımsı unsurlar soktukları gerçeğine dikkat çekmektedir. Hakikaten yeterince dini eğitim almamış dindar insanlarda, kıssacı vaizlerin vaazlarıyla oluşmuş efsanelerle karışık bir din anlayışı geçmişten günümüze hep var olmuştur. Din bir hayattır. O bir iddia değildir. Satıcının malını satmak için kullandığı parlak ve içi boş sözlere dinde yer yoktur. Bunlar dinin hakikatini ortaya koymaz. Bizim dinimizin başka dinlere üstünlüğünü ortaya koymak için diğer dinlerin küçüklüğü iddiası dini yüceltmez. Bu tür iddiada bulunanlar sadece cehaletlerini, kinlerini ortaya koymuş olurlar. Bu karşılaştırmayı yapabilmek için her dini en ince teferruatına kadar bilmek gerekir 23. Dini hakkında benim dinim en güzel, en büyük dindir sözünden 20 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, s.121 21 Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.152 22 Topçu, İradenin Davası, Hareket Y., 2. Bas., İstanbul, 1974, s.72 23 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, s.123 10

başka bir şeyi bilmeyen bir insanın dinler hakkında karşılaştırma yapması kadar gülünç bir şey olamaz. Yukarıda da ifade edildiği gibi din bir iddia değil, bir hayattır. Topçu ya göre dini hayatı, sadece ilahi kitapların zekaya hitabeden emir ve yasaklarının bütünü halinde şeriatın asırlardan beri ortaya koyduğu kaidelerin aynen kabulü olarak anlayanlar yanılmışlardır. Yine dini sadece bir duygu işi zannedip, mescidlerde güzel sesli hafızların mevlitlerini dinleyip ağlayanlar da dini tam anlayamamışlardır. Çünkü din zeka ve duygu aleminin üstünde bir irade olayıdır. Bizim irademizi Allah ın iradesine bağlayıcı bir harekettir. Bu bağlanmada, zeka ve duyguların payı olmakla birlikte, asıl kaynak iradedir. Din sonsuzluk iradesini kazanma alıştırmalarıyla başlar. Allah ın iradesine yaklaşıldığı oranda dünya metaının değeri kaybolur 24. Dinin dünya saltanatıyla, siyasetle bir ilgisi yoktur. Bizim tarihimizde dini bir makam olan Şeyhülislamlığın din adına sahip olduğu iktidarı kullanarak siyasete karışması; hem devlete hem de dine zarar vermiştir. Çünkü dini makam; ikaz ve irşad yeridir. Dinin siyasete alet edilmesi dini otoriteye karşı bir itimatsızlık ortaya çıkarmıştır 25. Çünkü din siyaset üstü bir değerdir. Onun siyasete alet edilmesi değerinin düşürülmesine neden olur ve otoritesini zayıflatır. Dini makam otoritesini korumak için siyaset gibi bayağı işlerle uğraşmayıp asıl görevi olan irşad ile uğraşmalıdır. Din bir meslek olamaz. O insanlığımızın cevheridir. Bir kısım insanların din adamı diye ayrı bir içtimai sınıf meydana getirmeleri, dinin bir dünya sanatı haline koyulmasına yol açmıştır. Hepimiz din adamıyız. Hep Allah yolunda olmamız gerekiyor. Bu yoldan uzaklaşanları uyarmak hepimizin işi olmalıdır. Bu iş ilimle değil, irşadla olur. Şu halde din bir irşad mesleğidir, diyebiliriz. İrşad Allah a götüren yolu aydınlatmaktır; bedene değil ruha çevrilir. Dinin bağlandığı hareket kaidelerini çoğaltmamak ve bunları bir hukuk sistemi halinde ele almak en doğru yoldur. Böyle yapılmazsa yüzyıllar içinde sonu gelmeksizin çoğalan kaideler, tenkit ve münakaşaların kapıları kapanınca insanı, bir sihirbazın veya hipnotizmacının otomatlaştırdığı şuursuz makine haline getiriyor. Böylece dini hayat bazı eşyanın yapılmasına yarayan makinenin işleyişlerini andırıyor. Gerçekte ruhsal olan gaye büsbütün gözden uzaklaştı mı o zaman manasızlıklar, akıl hastanelerini dolduran sapıklıklar meydana çıkıyor 26. 24 Topçu, İradenin Davası, s.71-73 25 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, s.124 26 Topçu, Türkiye nin Maarif Davası, s.124 11

Din bir sevap-günah nizamnamesi değildir. O, bir kaideler kitabı da değildir. Biz onun gayesine uygun davransak da davranmasak da o, durmadan ilerleyen ruhi hayattır 27. a. Şeriat Din Ayrımı Nurettin Topçu ya göre din gaye, şeriat ise bu gayeye götüren yoldur. O na göre şeriat, sonsuzluk iradesini yani dinin tecrübe basamaklarını kolaylaştıran bir vasıtadır. Bu nedenle şeriat, dini hayatın kaynağı ve esası değildir. Fakat hayatımıza hakim olan iyi ve kötü değerlerin düzenleyicisi olan kanunlar gibi şeriat da dinin düzenleyicisidir. Dolayısıyla dini hayata ulaştırıcı bir vasıtadır. Gaye değil gayeye götürücü yoldur. Bu nedenle din ve şeriat aynı şey değildir. Dini şeriattan ibaret görmek, bir hayat yerine onun şeklini, bir tablo yerine onun çerçevesini, bir meyve yerine onun kabuğunu esas kabul etmek demektir 28. Topçuya göre dini hayatın özü ve esas yapısı imandır. Dini pratikler, imanın varlığından feyz alıp filizlenen uygulamalardır. Onlar, ancak iman sayesinde var olabilen, bir değeri ve anlamı olan uygulamalardır. Asıl olan imandır, ameli uygulamalar ondan sonra gelir. Topçu ya göre din içsel denemeyle yaşanır. Hayatımızda muayyen hareketler halinde tatbik ettiğimiz kaideler (şeriat), iç hayatın tecrübelerine geçiş için bir vasıtadır. Din ve şeriat, aralarında öz-kabuk ilişkisi olan bir hadisedir 29. Dine götürücü kanunları ifade eden şeriat, tarih içinde yozlaşmaya uğramıştır. Suyu çekilmiş, kupkuru bir hale gelmiştir. Şeriata yeniden su vermek, onu canlandırmak gerekmektedir. Ama bu, tekamül prensibine uygun olarak zaman ve cemiyetin ihtiyaçlarına göre yapılmalıdır. Devirlere ve cemiyetlere uymayan kanunlar nasıl yaşayamaz ve yararlı olamazlarsa, ebedi şekilde kalıplaşmış şeriatlar da insanlıkla beraber yürüyemezler. Bunun için şeriatı yalnız ve her zaman yeter kabul etmek yanlıştır. Bu, ruhsuz bir iskelete tabi olmak gibi bir şeydir. İslam ın yeniden ihya edilmesinin gerekliliğine inanan Topçu ya göre yenilik dinin özünde değil, dinin, yorumlanış biçiminde yapılmalıdır. Öyleyse dinde bir değişen bir de, değişmeyen taraf vardır. İşte Topçu, dinin değişebilen tarafına şeriat demektedir. Yapılacak yenilikler 27 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, Dergah Y., İstanbul, 1998, s.95 28 Topçu, Yarınki Türkiye, Dergah Y., 5.Bas., İstanbul, 1999, s.282 29 Topçu, Yarınki Türkiye, s.283 12

dinin özüne kesinlikle bir müdahale olmamalı, gaye olan dini hayata götürücü olmalıdır 30. Görülüyor ki Topçu, şeriata; dine götüren yol anlamını yükleyerek, onun zamana göre değişiklik gösterebileceğini savunmaktadır. Ama bu değişikliğin hedefe götürücü olmasını, cemiyetin ve zamanın ihtiyaçlarının göz önünde tutulmasını şart koşmaktadır. Esasen İslam dini şer i hükümlerin istinbatı konusunda böyle bir değişime müsaittir. Ezmânın tegayyürü ile ahkamın tegayyür edeceği prensibi, İslam ın ruhuna uygun ve genel kabul görmüş bir külli kaidedir. Kanaatimizce Topçu nun bu konudaki görüşü tamamen samimi, iyi niyetli olup, dînî bir yozlaşma ve dejenerasyon arzusu değildir. İslam Hukuk Usulünde şer i hükümlerin istinbat yolları olarak yer alan ictihad, istihsan, mesalih-i mürsele, seddi zerâyi, örf, istishab bahisleri dikkatle incelendiğinde, dinimizin naslarda açıkça belirlenen hükümler dışında kalan hususlarda şer i hükümler çıkarılması konusunda oldukça esnek olduğu görülür 31. 30 Topçu, Yarınki Türkiye, s.283 31 Geniş bilgi için bk., Zeydan Abdulkerim, İslam Hukukuna Giriş, Terc:Ali Şafak, Sırdaş Y., İstanbul, 1976, ss.301-326 13

IV- KONUNUN BELİRLENMESİ, SINIRLANDIRILMASI VE METODU A. Konunun Belirlenmesi ve Sınırlandırılması Biz bu çalışmamızda büyük Türk düşünürlerinden biri olan Nurettin Topçu da dini yaşayışın psikolojisini ortaya çıkarmayı amaçlamış bulunuyoruz. Bu çalışmamızda O nun yayınlanmış eserlerini kaynak olarak kullandık. Dini inanç, duygu, düşünce, tutum gibi psikolojik kavramlar, Din Psikolojisinin inceleme alanlarındandır. Esasen Din Psikolojisi dini yaşayış üzerinde araştırma yaparken,önce Allah inancının yaşanışını ele almalıdır. Çünkü dini yaşayışın başında Allah inancının yaşanması gelmektedir. İnsan bunu içinde samimiyetle yaşadığı zamanen yüksek ve en değerli bir yaşayışa ulaşmış olur. Çünkü inanan insanı derinden saran ve gittikçe genişleyerek kendini hissettiren böyle bir yaşayış, içten duyulan samimi bir yaşayışın ifadesidir. Öyleyse en içten gelen bir yaşayış,dindarın bütün benliğiyle katıldığı bir yaşayıştır. Burada Din Psikolojisinin görevi,ferdin ruhunda Allah ın nasıl duyulup yaşandığını, nasıl tasavvur edildiğini, O nun insanlardan yapmasını veya yapmamasını istediği emirlerin dindarı nasıl etkilediğini belirtmeye çalışmaktır. Kısaca, Din Psikolojisinin temel hedeflerinden birisi dini yaşayışı bütün derinlik ve genişliği içinde aslına uygun veya yakın olarak ve onu psikolojik analizler ve tasvirlerle ortaya koymaktır 32.Ayrıca Din Psikolojisi namaz, oruç, zekat, hac, kurban gibi İslami ibadetlerin kişinin iç dünyasını nasıl etkilediğini araştırır 33. Vecd, zühd, çile, sema, zikir gibi tasavvufi haller diye nitelendirilen durumları da inceleme konusu yapmaktadır. Bilindiği gibi tasavvufi yaşayış, dini hayatın hususi bir türü olması itibariyle Din Psikolojisinin önemli araştırma alanlarından birini oluşturmaktadır, Bu yaşayış türüyle Tasavvuf Psikolojisi meşgul olmaktadır. Tasavvufi yaşayış,en içten duyulan dini yaşayışlardan sayılmaktadır. Böyle bir yaşayış,normal ve sağlıklı bir yaşayış olarak görülmektedir. Tasavvufi hal diye vasıflandırılabilecek her türlü dini ayin, vecd, istiğrak, riyazet, çile, terk, sema, zikir vb. yaşayış halleri ve merhaleleri Din Psikolojisinin özellikle İslami Psikolojinin konularını teşkil eder 34. Biz bu çalışmamızda kendi eserlerinden yararlanarak Nurettin Topçu da dini yaşayışa psikolojik açıdan yaklaşmaya çalışacağız. Öncelikle O nun hayatı, ilmi şahsiyeti ve eserlerine kısaca değindikten sonra O nun fikirlerinin daha iyi 32 Yavuz, Kerim, Din Psikolojisinin Araştırma Alanları, Ata. Ü. İ. Fak. D., S:5, Erzurum, 1982 s.93 33 Peker,Hüseyin, Din Psikolojisi, Aksiseda Matbaası, 2.Bas., Samsun, 2000, ss.21-22 34 Armaner, Neda, Din Psikolojisine Giriş I, ss.10-11 14

anlaşılmasını sağlayacağını düşündüğümüzden yaşadığı dönemin belirgin özelliklerine kısaca değineceğiz. O nun dini inanç hakkındaki görüşlerini ve dini yaşayışın temel ibadet esaslarından namaz, oruç, hac, zekat ve dua hakkındaki görüşlerini ortaya koymaya çalışacağız. Dini şahsiyet konusunda da O nun dindar tiplemelerini dini hayatın ahlaki boyutu konusunda da genel olarak ahlak ve İslam ahlakına değineceğiz. Daha sonra da tasavvufi yaşayışın derunileşmesinde başvurulan vasıtalar ve temel tasavvufi kavramlar psikolojik bir yaklaşımla incelenmeye çalışılacaktır. B. Araştırmanın Metodu Araştırmacıların tespitlerine göre bilimsel bir araştırmada, bilimsel güvenilirlik ve geçerlilik ölçülerine uygun olarak gerekli materyalin toplanması ve yeterli derecede olmak şartıyla, toplanan bu materyalin yine aynı değer ölçülerine uygun olarak sistemli bir şekilde işlenip sonuçlandırılması olmak üzere iki temel esasa uyulması gerekmektedir 35. Şüphesiz her bilimsel çalışma konusu için toplanan kaynak ve materyalin işlenmesinde kullanılacak metotlar konunun özelliğine ve varılmak istenen sonuca göre değişmektedir 36. Biz bu çalışmamızla Nurettin Topçu nun dini yaşayışa, psikolojik yaklaşımını tespit etmek istiyoruz. Bu itibarla biz bu çalışmamızda tabii olarak Topçu nun yayınlanmış eserleri üzerinde çalıştık. Ayrıca konumuzu ilgilendiren ilgili diğer kaynaklardan da imkan nispetinde yararlandığımızı belirtmeliyiz. Konunun bir sistem dahilinde işlenmesinde takip edilen metot meselesine gelince, burada şunu belirtelim ki Dewelhauers in ifade ettiği gibi bütün psikolojik çalışmaların bir tahlil çalışmasıyla birlikte olması ve bununla aydınlatılması lazımdır; bunun yapılması, hem çeşitli metotları yerli yerinde kullanmayı öğretir, hem de tahlilden gelmesi gereken takip işini hazırlar. Fizik vakalarını olduğu gibi, subjektif vakaları tanımamız da ihsas ve aklın birlikte çalışmasıyla oluyor. Yalnız ihsasın şuuru fiziki vakalarda ancak bir vasıtadır, halbuki zihin hayatının tetkikinde konu olarak alınan şey ihsasın subjektif ve şuuri olan yönüdür. Bu yüzden çoğu zaman karışık olduğu için önce meseleyi açık mütalâalara irca etmek gayesinde olan bir 35 Yavuz, Din Psikolojisinde Metot Meselesi ve Yeni Gelişmeler, Ata. Ü. İ. Fak. D., S:7,Erzurum, 1986, s.153 36 Egemen, B. Ziya, Din Psikolojisi, Ank. Ü. İ.Fak. Y., Ankara, 1952, s.24 15

metot lazımdır. O da tahlildir. Psikoloji, yapacağı her incelemede tahlile müracaat etmek zorundadır. Bu, diğer metotlara baş vurmaya da mani değildir 37. Bizim bu çalışmamızda takip ettiğimiz metot büyük ölçüde açıklama ve yorumlama metodudur. Çok geniş kullanım alanı bulunan açıklama ve yorumlama metodu Din Psikolojisinde de kullanılan bir metoddur 38. Nurettin Topçu yu anlayabilmek için O nun iç dünyasını dışa aksettiren önemli birer belge olmaları itibariyle bize ışık tutacak olan O nun eserleridir. Zira insan beyni ve elinin meydana getirdiği bir eserle, onu meydana getiren arasında bir münasebet vardır. İşte biz de bu çalışmamızda öncelikle Topçu nun eserlerinden hareketle ve diğer ilgili kaynakların desteği ile Onun dini yaşayışını psikolojik yönüne yaklaşımlarını kavramaya çalıştık. 37 Dewelhauers G., Psikoloji, Çev: M.Ş.Tunç, İst. E. Fak. Y., İstanbul, 1952, ss.26-27 38 Duverger, Maurice, Sosyal Bilimlere Giriş, Çev: Ü. Oskay, 2. Bas., Bilgi Y., İstanbul, 1980, s.139 16

I. BÖLÜM DİNİ YAŞAYIŞIN TEMEL UNSURLARI A. DİNİ İNANÇ 1. İman ve İnanç Kavramı İman ve inanç kavramları birbirlerinin yerine kullanılsa da inanç kavramının anlam sahası daha geniştir. İnanç, imanı da içine alacak şekilde daha genel bir mana ifade ederken, iman daha hususi bir mana için kullanılmaktadır 1. İnanç bir insanın herhangi bir hükmü kısmen ya da tamamıyla kabulü ya da reddi veya ondan şüphe duyması durumudur 2. Görüldüğü gibi inancın sahası çok geniştir. Zihnin bir şey için %100 var demesi iman ve bilgiyi gösterir. %100 den aşağıya doğru oran azaldıkça, kanaat (zan, şüphe ve inanmama durumu ortaya çıkar. Kanaat (zan) zihnin bir şey için kesin olarak var ya da yok diyemediği şeydir. Dolayısıyla verilen hüküm kesin değil ihtimallidir. Şüphe de zihnin bir şey için var ya da yok diyemediği şeydir. Ama şüphenin kesinlik oranı kanaat ve zandan daha düşüktür. Bir şeyin lehindeki inanç sıfır noktasına geldiğinde inançsızlık karşımıza çıkar 3. İman, ferdin tahkikini imkansız bulduğu durumlarda ortaya çıkar. Mesela Allah'ın varlığı konusundaki problemini fert, imanı ile çözer. O, Allah'ın her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, her şeyin sahibi bir varlık olduğunu hisseder. Ama bunu somut deliller ile ispat edemez. İşte bu durumda devreye iman girer. İman ile birlikte kişi subjektif bir kesinlik duygusuna sahip olur. Bu durumda kişi içinde hissettiği ama somut olarak karşı karşıya gelemediği varlığın mevcudiyetini kabul eder. İşte bu imandır 4. Topçu ya göre ise iman, bir inancın ruhumuzda sürekli bulunup hakim olması, ümit ile kendisine çevrildiğimiz varlığın ruhumuzu doldurmasıdır. Ona göre iman ümitten ayrılmaz. İman, ümitle bağlanma işidir. İnanan insan kendini güvende hisseder. Ümit bizden Ona uzanma hali, iman ise O nun bizi doldurmasıdır 5. 1 Hökelekli,Hayatı, Din Psikolojisi, T.D. V. Y., 2. Bas., Ankara, 1996, s.158 2 Peker,Hüseyin, Din Psikolojisi, Aksiseda Matbaası, 2. Bas., Samsun, 2000, ss.61-62 3 Peker, Din Psikolojisi, s.62 4 Hökelekli, Din Psikolojisi, s.158 5 Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.149 17

2. İman Çeşitleri İmanı, "estetik iman" ve "dini yahut mistik iman" olarak ikiye ayıran Topçu, estetik imandan sanat iradesinin doğduğunu, dini yahut mistik imandan ise din iradesinin doğduğunu ifade eder 6. a. Estetik İman Topçuya göre sanatın üstün faaliyetinde bir iman vardır. Sanatçı bilsin veya bilmesin çoğunlukla mistik bir hayatı hedeflemektedir. Her sanat faaliyeti din dışı şeylere bir çeşit tapınmadır. İşte sanatçı, bu din dışı şeylerden geçerek mistik imana varmaktadır. Sanatçı tabiat varlıklarını bir menfaat uğruna sevmez. O, kendi benliğinde hissettiği eksikliği tamamlamak için onları sever. İşte sanatçı, hissettiği bu eksikliği sanatıyla tamamlamak isteyen bir insandır. Bu eksikliği hissetmeyen kişi gerçek sanatçı olmadığı gibi, eseri de gerçek bir sanat eseri değildir 7. Ona göre estetik imandan sanat doğar. Ancak sanatta hayata bağlanan ve hayattan kaçanlar olmak üzere iki tip sanatçı vardır. Hayattan kaçanlar ya sanatına ya da sonsuzluğa sığınırlar. Öyleyse sanatta sonsuzluğa atılma özlemi vardır. Bu sanatın dine taşıyıcı bir vasıta olduğunun da ifadesidir. Bunun yanında gayesine sanatta ulaştığını zannetmek bir aldanıştır. Sanat, sonlu olanda ebediyen tatmin bulamayacak olan hareket iradesinin sonsuzluk hülyasında tatmin aramak için hayal gücüne dönüşmesidir 8. b. Dini Yahut Mistik İman Dini yahut mistik imanın estetik imana göre şumulü daha geniştir. Estetik iman, sadece sanatçılara mahsus olmasına karşılık dini yahut mistik iman samimi dindar olan herkesi içine alır. Dini yahut mistik iman "Bir"e ferdi iradenin kendine can attığı "yegane irade"ye imandır 9. Bu yegane irade hem tabiat üstü varlıkların kaynağı hem de tabiat üstü nizamın kurucusudur. Allah, insanın kainat ve kendisine hakimiyetini kabul ettiği ve içsel bağlarla kendisine bağlandığı kudrettir. Her akıl sahibi insan, kainata gözünü çevirdiği zaman, onda hüküm süren ilahi kudreti algılayabilir. Ama dindar olmak için bu yetmez. Allah ın kendi üzerimize de hakimiyetini de kabul etmek gerekir. Bu, varlığımızın iktidar olarak ortadan kalkmasıdır. İşte bu benlik gururumuzu yenmek, 6 Topçu, İradenin Davası Devlet ve Demokrasi, Dergah Y., İstanbul, 1998, s.60 7 Topçu, İradenin Davası Devlet ve Demokrasi, s.103 8 Topçu, Mehmet Akif, Hareket Y., İstanbul, 1970, ss.27-31 9 Topçu, İsyan Ahlakı, Dergah Y., 2. Bas., İstanbul, 1998, s.161 18

Allah a inanmanın esaslı vasfıdır. Allah a inanışın esas aktif unsuru kendisine içsel bağlarla bağlandığımız kudret anlayışıdır. İnsanı hayati menfaatlerden sıyrılıp ilahi bir hayata kavuşması burada başlar 10. Topçu dini imana tamamiyle mistik açıdan yaklaşır. O na göre iman mistik olmaya can atar. Bunun iki sebebi vardır: Birincisi, mistikliğin doğduğu kimsede iman kişinin kendi kendini arayışı haline dönüşür. Esasen iman kişinin kendi kendini tanıması anlamına gelir. İmanın mistik bir karakter göstermesinin ikinci sebebi ise onun aklın alışılmış sınırlarını aşmış olmasından, aklın ışığının söndüğü yerde bir iç ışığını yakmış olmasındandır 11. Topçu ya göre imandaki bu mistiklik hedefine ulaşmasa da, sanat hayatının en yüksek şekilleri içerisinde de gözükmektedir. Nasıl dini imana Bir olana iman diyorsak, vasıtalarıyla estetik imanına ulaştığımız varlıkların çokluk olmalarından dolayı bu tür imana da çokluğa iman diyeceğiz. Zaten her ikisi de farkında olunmasa bile haklı olarak hareketlerimizin gayesini aramak zorunda olduğumuz Yegane zorunlu Varlık a yönelmektedir 12. 10 Topçu, Dini Hayatın Psikolojik Temelleri, İslam Mecmuası, Temmuz 1956, S:4, s.14 11 Topçu, İsyan Ahlakı, s.140 12 Topçu, İsyan Ahlakı, s.142 19

B. İBADET 1. İbadetin Anlamı Allah'a inanç ve bağlılığı simgeleyen bütün davranışlar ibadettir 1. İbadet inancın davranışlara yansıması, inanılan varlığa bağlılığın söz ve hareketlerle gösterilmesidir 2. İbadetin inançla sıkı bir ilişkisi vardır. İman, bir tohum ibadet ise onun filizlenmesidir. "İbadet imanımızın varlığından doğarak sanki onun, benliğimizden fışkırıp dış dünyada gerçekleşmek isteyen iradesi gibi bir şeydir. Aynı zamanda imanını Allah a ispat etmek isteyen sahibinin kalbinde onu (imanı) kuvvetlendirir. İmanın olduğu yerde ibadet hayat bulur. Çünkü iman tohumunun ekildiği kalpte ibadet ağacının filizlenmemesi imkansızdır. İbadetle hayat kazanmayan iman kuvvet ve samimiyetten uzaktır. Diğer taraftan samimi ve gerçek bir imana sahip olmadıkları halde ibadetlerine sımsıkı bağlı olanların meselesine Topçu şöyle izah getirir: Bunların ibadetleri Allah a çevrilmesi gerekli gerçek dini ibadet olmayıp, ahiret hayatındaki azaplardan kurtulma ve ebedi saadet vaatlerinin kendilerine yaptırdığı ibadettir. Yani onlar için ibadet, bir alışkanlık ve bir kazanç sermayesidir 3. İbadet bir alışkanlık olmamalıdır. Bunun için kul ibadetini kalp ile yapmalıdır 4. Ruhunu ibadete dahil etmelidir. İbadet Allah'a yakınlaşmak için bir araçtır. Bir nevi Allah a doğru bir yolculuktur. Bu yolculuğa insandan açılan kapı ise kalptir. Bu yolu takip etmeyenlerin ibadeti alışılmış hareketleri tekrardan öteye gidemez. Psikolojik tahliller dini denemeyi bizzat kendinde yapan insanın sadece bu denemelerden dolayı ahlakı bozucu unsurlardan arındığını göstermektedir. Ancak dini denemeyi gerçekleştiren bir çok insanda da ahlaki zâfiyetler göze çarpmaktadır. Bunun nedeni taklitten ibaret olan bir dini terbiyenin gerçek din terbiyesi sayılmasıdır 5 İbadette bir şekil bir de öz vardır. Asıl ibadet kalbin ve ruhun katılımıyla yapılan ibadettir 6. Ruhun katılımı olmadan yapılan ibadet beden hareketlerinden öte geçmeyen yorgunluklardır. Bu, ibadette şeklin önemi yoktur anlamına gelmez. Önemli olan şekil ve mana bütünlüğünün sağlanmasıdır. Topçu'ya göre ibadet; müminin, ruhuyla Allah'ı aramasıdır. İçinde ruhi katılım olmayan ibadet O na göre anlamsızdır. Zamanla ibadetler bu hale getirilmiştir. El, ayak, baş hareketlerindeki maharet dindarlığın şartı haline getirilmiş ve bunlar dinin esası 1 Hökelekli, Din Psikolojisi, s.233 2 Peker, Din Psikolojisi, s.112 3 Topçu, Dini Hayatın Psikolojik Temelleri, İslam Mecmuası, Cilt.1, Temmuz 1956, S:4, s.13 4 Topçu, Var Olmak, Dergah Y., 3. Bas., İstanbul, 1988, s.126 5 Topçu, Dini Hayatın Psikolojik Temelleri, İslam Mecmuası, Cilt.1,Temmuz 1956, S:2, s.18 6 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.149 20

sayılmıştır. Dolayısıyla dini hayat ruh ve manasından sıyrılmış, İslam'ın ruhu otomatik hareketlerle perişan edilmiştir 7. İbadetler, yalnız başına yapıldığı gibi cemaat olarak da yapılabilmektedir. Topçu cemaat halindeki ibadette topluluğun ferdi ruhlar üzerinde yükseltici, kendinden geçirici heyecanlar doğurduğunu ifade eder 8. Görüldüğü gibi ibadetler kişiliğin belli yönlerinin gelişip olgunlaşmasını hedef alan bir özelliğe sahiptir. Kişinin ahlaki yapısına olumlu yönde etki eden, ifa edende görevini yerine getirmiş olmanın hazzını duyuran, toplu halde yapıldığında ferdi ruhlarda yükseltici, kendinden geçirici heyecanlar meydana getiren bir etkiye sahiptir. 2. Dua "Dua, insan ile Allah arasında bir haberleşme ya da iletişim olarak tanımlanabilir 9 Duada inanan kişinin Allah a yakarışı, yalvarışı O ndan bazı taleplerde bulunuşu söz konusudur. 10 Duada dikkat Allah a çevrilir. Fertte duaya başlarken bir toparlanma olur ve birey Allah ın huzurunda olduğunun,onunla iletişim kurmaya hazırlandığının bilincine varır. Dua anında söz ile bunu ifade etmese bile aczinin, güçsüzlüğünün bilincindedir. Allah a teslim olmuş ve dileklerini O na sunmuştur. 11 Duanın belli bir vakti yoktur. İnsanın ihtiyaç içinde olduğu an duanın vaktidir 12. Topçuya göre dua, "bütün halimiz ve bütün varlığımızla Sonsuz Kudret e sükun ve sürur içinde teslim olmamızdır." 13 O'na göre yüksek sesle, kafiyeli cümlelerle yapılan dualar dolandırıcı din tüccarlarının bir sanatıdır. Bu dua Allah'a ulaştıramaz. Gerçek dua kalpten Allah'a ulaşan duadır. 14 Kalpten, içten yapılmayan bir dua Allah a ulaşmaz. Duanın ilk şartı, insanın imkan ve çarelerinin yetersizliği hissidir. Fert aczini itiraf eder. Çünkü imkansız ve çaresizdir. Fert, Sonsuz Kudretin huzurunda olduğunu ve O'nun yardımına mutlak olarak muhtaç olduğunu bilir. Bu şekilde başlayıp gayesine 7 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.60 8 Topçu, Dini Hayatın Psikolojik Temelleri, İslam Mecmuası, Cilt.1,Temmuz 1956, S: 2, s.18 9 Hökelekli, Din psikolojisi, s.212 10 Peker,Din Psikolojisi s.119 11 Peker, Din Psikolojisi ss.120-121;topçu, Var Olmak, ss.80-81 12 Şentürk, Habil, Din Psikoloji, Esra Y., İstanbul,1997, s.161 13 Topçu, Var Olmak, s.82 14 Topçu,Var olmak, ss.82-83 21

ulaşan duada insan, bir nehre karışan küçük ırmakların nehirde kaybolması gibi kendinden geçer, kendini unutur. 15 Dua, insana manevi bir dopingdir. Acz içinde olan insan, dua ederek kendini güvende hisseder. Elinde bulunan imkanların en sonuna gelmiş olan insan, Allah'ın, mutlaka ona yardım edeceğine inanır. Bu, onda kuvvetli bir dayanak olur. 16 Dua için inanç şart değildir. Çünkü ateist olarak bilinen bazı kimseler bile başları çok sıkıştığında dua etmektedirler. 17 Kanaatimizce onların böyle durumlarda dua etmeleri,her ne kadar ateist görünseler de, gerçekte onların şuur altında var olan Tanrı inancının ortaya çıkmasından ileri gelmektedir. İnsanlar, yaşamları boyunca çok çeşitli tehlike, hastalık, imkansızlık ve yetersizliklerle karşılaşırlar. Bunlar insan için sinir bozucu şeylerdir. Tıpkı karanlık içinde korkan çocuğun yanına bir büyüğü geldiğinde ondan güç ve cesaret alarak güven bulması gibi, çaresizlik içindeki insan da Allah a dua ederek aynı durumu yaşar. Mümin Allah a güvenir,dualarının onun tarafından bilindiğine ve duyulduğuna inanır 18. 3. Namaz İslam ın en temel ibadet biçimi olan namaz, kulun Allah ın yüceliği karşısında küçüklüğünü bilip vaziyet alması O nun büyüklüğünü ifade eden güzel sözler kullanması ve duyduğu bu saygıyı beden hareketleriyle ifade etmesidir 19. Namaz kulun Rabb iyle konuşmasıdır. Onun büyüklüğünü ve kendi acziyetinin bilincinde olarak Rabb inin büyüklüğünü ifade eden sözler söyleyip karşısında eğilmesidir.yani Yaratıcısının karşısında kendi durumunun farkında olması ve ona göre vaziyet almasıdır 20. Namaz sadece şekli birtakım hareketlerden ibaret olamaz. Günde beş defa Allah ın büyüklüğü karşısında kendi durumunu hatırlamadır. Kulun kendi benliğini Allah karşısında yok etmeye çalışmasıdır. Kulun, benliğini yok etmeye çalışması, onun için aşağılayıcı bir durum değildir. Aksine kul benliğini ne kadar sıfıra indirebilirse, o kadar değer kazanır. Çünkü kendi benliğini yok ettiği anda en büyük benlik ile birleşir. Topçu diğer ibadetlerde olduğu gibi namazda da Mevlana nın görüşlerini benimser. Ona göre namaz insanı ruh huzuruna kavuşturmalıdır. Aksi takdirde bu boş bir yorgunluktur. Birtakım hareketler yapıp namaz kıldıklarını düşünenler 15 Topçu, Var olmak, s.81 16 Hökelekli, Din Psikolojisi, s.228 17 Hökelekli, Din Psikolojisi, s.228 18 Peker, Din Psikolojisi, s.128 19 Hökelekli, Din Psikolojisi, ss.237-238 20 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.89 22

aldanmaktadırlar. O na göre ibadetin bir özü bir de sureti vardır. Asıl ibadet özüdür, suret kalıptan ibarettir. O'na göre namaz, suretten yani sadece yapılan beden hareketlerinden ibaret değildir. Bu suret, namazın kalıbıdır. Suretten ibaret olan namazın başı ve sonu vardır. Başı ve sonu olan her şey kalıptan ibarettir. İbadetlerin özü ise kemiyete sığmaz, başı ve sonu yoktur. Namaz vecd ve istiğraktır. Yani kendinden geçmedir. Namaz beş vakittir. Ama aşıklar devamlı namazdadır 21. Yani layıkı vechiyle tam bir konsantrasyon ve ruhi katılımla namaz kılanların, namaz esnasında ulaştıkları manevi hava, Allah ile vuslat hali, ilahi huzurda bulunma (murakabe) hissi, namaz dışına taşar. Onlar, sadece namaz esnasında değil, bir günlük zaman diliminin tamamında kendilerini, ilahi huzurda, O nun gözetimi ve denetimi altında hissederler. Görüldüğü gibi namaz sadece günde beş defa tekrarlanan otomatik hareketler değil, sonsuza ruhi bir yolculuktur. Bu yolculukta insan kendinden geçmiş durumdadır. Olması gereken namaz işte budur. Namaz kılmak insanda '' ruhsal saflık, kalbi dinginlik ve psikolojik bakımdan güven bilincinin oluşması hususunda ruhsal bir aktivite yaratmaktadır 22. Kuran'da namazın insanı kötülükten ve hayasızlıktan alıkoyduğunu 23 beyan buyuran ayet de namazın, kılana ruhsal saflık verdiği görüşünü desteklemektedir. Ayrıca namaz, kul için ifa edilmesi gerekli bir görev olduğu için bazı engellerle ibadetini yapamayan insanda bir huzursuzluk, günah işlediği düşüncesiyle rahatsızlık meydana gelir 24. Ama ibadetini ifa ettiğinde de görevini yapmış olmanın rahatlığını ve huzurunu hisseder. 4. Oruç İslam ın temel ibadetlerinden biri oruçtur. Oruç, insana birtakım olumlu kişilik özellikleri kazandırır. Ayrıca ruh ve beden sağlığı açısından da çok faydalı bir ibadettir. Oruçlu kişi bütün gün ibadet halinde olduğu bilinciyle hareket eder. Orucunun, kabul edilmeyeceği düşüncesiyle başkalarına zarar verici davranışlardan kendini alıkoyar. İyi ve güzel davranışlar yapacak sevabını daha da artırmak ister. Dolayısıyla oruç, zararlı arzu ve istekleri baskı altında tutarken yararlı davranışların eyleme geçmesine etki eder 25.Oruç sıradan bir açlık olarak değerlendirilmemelidir. Zira İslam 21 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, ss.149-150 22 M. Osman Necati, Kur an ve psikoloji, s.247 23 El -Ankebut, 45 24 Peker, Din Psikolojisi, s.115 25 Peker, Din Psikolojisi, ss.116-117 23

peygamberi orucu dini ve ahlaki açıdan istenmeyen ve kötü olarak vasıflandırılan davranışlara karşı bir kalkan olarak görmüştür 26. Oruç aynı zamanda insana sabırlı olmayı da öğretir. Oruçluyken yeme- içme ve şehvete karşı geliştirilen sabır daha sonra hayatın diğer taraflarındaki zorluklara da uygulanabilir. Ayrıca oruçlunun hissettiği açlık ve susuzluk duygusu fakirlere karşı acıma hissinin gelişmesini sağlar. Belli zamanlarda da olsa açların haliyle hem hal olan oruçlu, aç kalanların durumunu daha iyi anlar ve onlara karşı olan düşünce ve davranışları açların lehine değişir. Ayrıca orucun beden ve ruh sağlığı açısından etkileri görülür. Oruç tutulurken vücuttaki yağ depoları harekete geçmekte böylece damar sertliği önlenmiş olmaktadır. Ayrıca yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve bazı böbrek rahatsızlıkları gibi zengin hastalıklarının tedavisi için İslami orucun çok mükemmel bir şifa aracı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında diğergâmlık ve hayırseverlik duygularını geliştirerek başka insanların dertleriyle dertlenme, ruh sağlığını besleyen önemli kaynaklardır 27. Nurettin Topçu nun bu konudaki görüşlerine gelince O na göre oruç, içimizdeki nefis denen canavarı köstekleyerek zapteden ve böylelikle içimizde ilahi unsur olan merhametin serbest kalmasını sağlayan bir disiplindir 28. Oruç tutmak ruhu nefsin ve bedenin esaretinden kurtarır. Böylece ruh nefsi aşar ve ona hakimiyet kurar 29. Oruç, bize merhamet dersi verir. Merhamet duygularımızı harekete geçirir. Aç kalan nefsin beli kırılır. Oruç merhamet duygularımızı besler ve parlatır. Böylece işler hale getirir. Merhamet duygusunun işlerliğini kaybettiği bir cemiyette, malı olanların zevk-u safa içinde yaşamalarına karşın, sefillerin âhı içler acısıdır. Sefillerin âhı üzerine kurulu olan zenginin tahtı, fakirin âhının artmasıyla her gün yükselmekte ama tahtın bu yükselişine ters yönde ruhi boşluğu artmaktadır 30. Onun, bu boşluktan kurtarılması için kalbindeki paslanmış merhamet duygusunun işler hale getirilmesi lazımdır ki bunu yapacak olan da oruçtur. 26 Certel, Hüseyin, İslami İbadetlerin Psiko- Sosyal İşlevleri, EKEV Akademi Dergisi, S:3, Erzurum, s.154 27 Hökelekli, Din psikolojisi, ss.248-249 28 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.94 29 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.94 30 Topçu, İslam ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, s.94 24