İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren hayata girmiş olursa, insanlık ta duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle



Benzer belgeler
RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

PROJE TEKNİĞİ DERSİ. PEYZAJ TASARIM ÖĞELERİ ve TASARIM İLKELERİ. Öğr. Gör. Hande ASLAN

TEMEL GRAFİK TASARIM AÇIK-KOYU, IŞIK-GÖLGE

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

SANATSAL DÜZENLEME ÖĞE VE İLKELERİ

RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

TEKNOLOJI VE TASARıM DERSI

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

Bitkilerle Alan Oluşturma -1

PLANLAMA VE TASARIM SAFHASI. Hazırlayan: Raci SELÇUK (Peyzaj Y. Mimarı)

İNS1101 MÜHENDİSLİK ÇİZİMİ. Bingöl Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 2018

Renk Anlatımı ve Uygulamalı Renk Çemberi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ TEMEL TASARIM İLKELERİ VE MİMARLIK

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

MADDE VE IŞIK saydam maddeler yarı saydam maddeler saydam olmayan

Etkinlik No 15 Dersin Adı Görsel Sanatlar Sınıf

Bitkisel Tasarım Đlkeleri -2

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

TEKNİK RESİM DERSİ ÖĞR. GÖR. BERIVAN POLAT

beste tarafından yazıldı. Perşembe, 06 Mart :31 - Son Güncelleme Cumartesi, 14 Ağustos :11

Algılama üzerinde etkilidir. Hareketi ve yönü belirleyici etki yaratırlar. Ayırma amaçlı. Kalın çizgiler daha etkilidir.

Page 1. İz Düşüm Çeşitleri ve Metotları

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 4. ÜNİTE: OPTİK 5. Konu RENKLER ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

: Öğrenci renk skalası ile renkleri ve tonları öğrenir, bu şekilde hatasız boyama ve çizme bilgisini edinir.

Görünüş çıkarmak için, cisimlerin özelliğine göre belirli kurallar uygulanır.

Dik İzdüşüm Teorisi. Prof. Dr. Muammer Nalbant. Muammer Nalbant

GRAFİK VE FOTOĞRAF BÖLÜMÜ DERS PLANI RENK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR. Orta düzey

TEST 14-1 KONU IŞIK GÖLGE RENK. Çözümlerİ ÇÖZÜMLERİ

MADDENİN ÖZELLİKLERİ

PEYZAJ TASARIM İLKELERİ

I Ş I ĞIN RENKLERE AYRILMASI

Öğretim Materyali Tasarımı

Genel Bilgi. İz Düşüm Düzlemleri ve Bölgeler. Yrd. Doç. Dr. Garip GENÇ Şekil: İz düşüm düzlemlerine bakış doğrultuları. Page 1.

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İLKOKULU 1/. SINIFI GÖRSEL SANATLAR YILLIK PLANI

Teknik Resim 4. HAFTA

Doğru ve eğri şeklinde, kesik veya sürekli herhangi bir şekildeki bir başlangıç noktasını bir bitiş (son)

Perspektif: Bir cismin bir bakışta, genel olarak üç yüzünün birden görünecek şekilde çizilen resimlerine denir. PERSPEKTİF. Kavaliyer Kabinet Militer

5. ÜNİTE İZDÜŞÜMÜ VE GÖRÜNÜŞ ÇIKARMA

Işık Nasıl Yayılır? Bir kaynaktan çıkan ışık, herhangi bir engelle karşılaşmıyorsa her yönde ve doğrultuda doğrusal olarak yayılır.

MHN 113 Teknik Resim ve Tasarı Geometri 2

Page 1. b) Görünüşlerdeki boşluklar prizma üzerinde sırasıyla oluşturulur. Fazla çizgiler silinir, koyulaştırma yapılarak perspektif tamamlanır.

İZDÜŞÜM PRENSİPLERİ 8X M A 0.14 M A C M 0.06 A X 45. M42 X 1.5-6g 0.1 M B M

Küresel Aynalar. Test 1 in Çözümleri

5. SINIF FEN BİLİMLERİ IŞIĞIN VE SESİN YAYILMASI TESTİ A) 3 B) 4 C) 5 D) 6

yansıyan ışık Gelen ışık

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Kırmızı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı. için siyah görünür.

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

Kurşun Kalemlerin Teknik ve Mesleki Resimde Kullanıldığı Yerler

Montaj Resminin Tanımı, Önemi ve Kullanıldığı Yerler

MHN 113 Mühendislik Çizimi 2

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. İzdüşümler

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. İzdüşümler

mimariye giriş BaÜ mimarlık / 2005

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 5. Konu Mercekler. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi

MUHSİN ERTUĞRUL MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ TAKIDA TEKNİK RESİM SORULARI 1) Standart yazı ve rakamların basit ve sade olarak yazılması nedeni

Bu bölümü bitirdiğinizde

Işığın izlediği yol : Işık bir doğru boyunca km/saniye lik bir hızla yol alır.

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Doç. Dr. Mehmet Çevik Celal Bayar Üniversitesi. İzdüşümler

Geometrik Örüntüler. Geometride Temel Kavramlar Uzamsal İlişkiler

12. ÜNİTE IŞIK KONULAR 1. IŞIK VE IŞIK KAYNAKLARI 7. IŞIK ŞİDDETİ, TAYİNİ VE AYDINLATMA BİRİMLERİ 9. ÖZET 10. DEĞERLENDİRME SORULARI

Resimde kompozisyon, sınırlı bir alanda (resim kağıdı) biçimleri (forme) düzenleme sanatıdır.

Peyzaj Mimarlığı çalışmalarında bitkisel materyalinin kullanımında, tasarım ilkeleri ile birlikte bitkilerin denrolojik özelliklerinin

Hayatımızda Minimalizm. Müzik Tasarımında Minimalizm Tıpta Minimalizm Mimari Tasarımda Minimalizm Web Tasarımında Minimalizm

İçinde hareket edilen, günlük aktivitelere sahne olan, insanı çevresinden yalıtan, sınırlandırılmış ve algılanabilir özel ortam.

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

PERSPEKTİF VE DERiNLiK

MADDEYİ TANIYALIM ÇEVREMİZDE SAYISIZ MADDE VARDIR MADDENİN ISI ETKİSİYLE DEĞİŞİMİ MADDENİN HALLERİ MADDELER DOĞADA KARIŞIK HALDE BULUNUR

PEYZAJ TASARIMI TEMEL ELEMANLARI

Mercekler Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

HAYALİMO EKİBİ 5.ÜNİTE IŞIĞIN YAYILMASI

4.1. Grafik Sihirbazını kullanarak grafik oluşturma

HAFTA-2 Norm Yazı Çizgi Tipleri ve Kullanım Yerleri Yıliçi Ödev Bilgileri AutoCad e Genel Bakış Tarihçe Diğer CAD yazılımları AutoCAD Menüleri

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. Kesit Alma

Renkler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri. Sarı renkli kumaş parçası mavi ışığı yansıtmadığı için siyah görünür.

TEKNİK RESİM. Ders Notları: Mehmet Çevik Dokuz Eylül Üniversitesi. Perspektifler-2

Küresel Aynalar Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

Mercekler Test Çözümleri. Test 1'in Çözümleri

Gerçekçi (Realistic) görseller, üzerinde durulan gerçek nesneyi gösterir. Örneğin bir arabanın resmi gerçekçi bir görsel öğe olarak kullanılabilir.

MADDEYİ TANIYALIM Bahri Yılmaz Fen ve Teknoloji

MMR 101 MİMARLIKTA TEMEL TASARIM I. Güz Dönemi Atılım Üniversitesi GSTMF Mimarlık Bölümü Lisans Programı 1.Yıl

İLLÜSTRASYON KİTAP KAPAĞI RESİMLEME. Orta düzey

3. K. Yanıt B dir. Nihat Bilgin Yayıncılık. v 1 5.

HAYALİMO EKİBİ 7. ÜNİTE YAŞAMIMIZDAKİ ELEKTRİK / FİZİKSEL OLAYLAR

İlkokulu - 3/ Sınıfı *** Matematik *** Geometrik şekiller - 3

O Öğretme-öğrenme sürecinde araçgereçler genellikle öğretimi desteklemek amacıyla kullanılır.

: Resim çalışmasını oluştururken biçim/formu kullanır(görsel İletişim Gözleme dayalı çizimler yapar. (G.İ.B)

10. Sınıf. Soru Kitabı. Optik. Ünite. 3. Konu Küresel Aynalar. Test Çözümleri. Lazer Işınının Elde Edilmesi

MATEMATİK 2+2 UYGULAMALI ÖĞRENME SETİ. Her Haftaya Bir Bölüm ÇEK KOPAR SINIF

Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V /02/28

MHN 133 Mühendislik Çizimi 2

Karabük Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi... MASAÜSTÜ YAYINCILIK

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

ünite1 Fen Bilimleri Beş Duyumuz Beş Duyumuz 3. Burundaki kılları koparmak Çok sıcak cisimlere dokunmak

A A A A A FİZİK TESTİ Ö Z G Ü N D E R S A N E. 1. Bu testte 30 soru vardır. Testin tümü için verilen cevaplama süresi 45 dakikadır.

Geometrik Örüntüler. Geometrik Cisimlerin Yüzeyleri Geometrik Cisimler Prizmaların Benzer ve Farklı Yönleri Geometrik Şekiller. Geometrik Örüntüler

STATİK KUVVET ANALİZİ (2.HAFTA)

ĐŞ GÜÇ ENERJĐ. Zaman. 5. Uygulanan kuvvet cisme yol aldıramıyorsa iş yapılmaz. W = 0

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Transkript:

SANAT NEDİR? İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Tolstoy

İnsan, nasıl duymaya, düşünmeye başladığı andan itibaren hayata girmiş olursa, insanlık ta duygularını ve düşüncelerini sesler, çizgiler ve renklerle canlı ve cansız simgeler halinde şekillendirmeye başladığı andan itibaren, gerçekten tarih sahnesine çıkmış olur.

Sanat, insanla doğadaki nesnel gerçekler arasındaki estetik ilişkidir. Bu ilişkiyi oluşturan 3 aşama vardır:

1 Sanatçı, doğadaki maddi özellikleri (renkler, sesler, hareketler ve çeşitli fiziksel dış tepkiler) algılar.

2 Bu algılar, Estetik amaçlar göz önünde tutularak, hoşa giden biçimlere ve kalıplara dökülür.

3 Sanatçıda daha önce var olan duygu ve heyecan durumlarına yeni algılar uydurulur.

SAN ATIN SINIFLANDIRILMASI Biçim verme endişesi, bütün sanatlarda aynıdır. Fark, biçim verilen malzemedir. Örneğin, heykeltraş çamura veya taşa biçim verir.

Biçim verilen malzeme değiştikçe, sanatın değişik adlara ayrılması mümkün olur. Ancak, sanatı sınıflandırırken sadece malzeme yönüyle sınıflandırma yapmak mümkün değildir.

Sanatı sınıflandırırken sadece malzeme açısından sınıflandırma yapmak mümkün değildir. Malzemenin yanı sıra ifade ediş biçimi bu sınıflandırmada önemli bir etkendir. Örneğin, bir heykeltraşta ağaca biçim verebilir, bir marangoz da Ancak bu biçimlendirmedeki ifade tarzları aynı değildir.

Bu bakımdan sanat genel olarak önce 2 gruba ayrılabilir: 1 Pratik Sanatlar / Endüstriyel Sanatlar / Zanaat 2 Güzel Sanatlar

Güzel sanatları GELENEKSEL ve ÇAĞDAŞ olmak üzere iki biçimde sınıflandırmak mümkündür.

Geleneksel sınıflama güzel sanatları, hitap ettiği duyu organına göre sınıflar. Örneğin, görsel sanatlar (plastik sanatlar), göze ve görmeye dayanan sanatları, resim, heykel, mimari gibi sanatları bir grupta toplar.

Fonetik sanatlar, işitsel duyumuza yönelik olan müzik ve türleri ile edebiyatı kapsamaktadır.

Ritmik sanatlar, Hareketle ilgili olan dans, bale ve pandomimi; dramatik sanatlar ise, hem görme, hem işitme ve hemde hareketle ilgili olan sinema, opera ve tiyatro gibi sanatları kapsamaktadır.

SANAT Endüstriyel Sanatlar (Zanaat) Güzel Sanatlar Marangozluk Dokumacılık Duvarcılık vb. Plastik Sanatlar Fonetik Ritmik Sanatlar Resim Müzik Dans Heykel Edebiyat Bale Mimari Pandomim Karma Sanatlar Tiyatro Sinema Opera

Bu sınıflandırmanın dışında kalabilen bazı türler de olmaktadır. Örneğin; Karikatür ve Seramik gibi. Bu sebeple çağdaş bir sınıflandırmaya gerek duyulmuştur. Bu sınıflandırmada sanat dalının niteliği ve tekniği göz önünde bulundurulmaktadır.

Yüzey Sanatları Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, yani bir eni ve bir boyu olan kağıt veya tuval üzerine, bir duvar yada kumaş üzerine uygulanan sanatlardır. Resim ve türleri (yağlı boya, sulu boya, baskı sanatları, afiş, grafik çizimler) minyatür, karikatür, fotoğraf, batik, süsleme vb.

Hacim Sanatları Üç boyutlu sanat çalışmalarıdır. Örneğin, heykel seramik, anıtlar gibi.

Mekan Sanatları İç ya da dış mekanı içine alan ya da düzenleyen sanat dallarıdır. En başta mimari olmak üzere (bahçe mimarisi, peyzaj mimarisi) çevre düzenlemesi gibi mekana ilişkin tüm tasarım çalışmalarını kapsar.

Dil Sanatları Edebiyat ve yazı türlerini kapsayan sanatlardır. Roman, hikaye, şiir, deneme, tiyatro metni, film senaryosu vb.

Ses Sanatları Müzik ve bütün türlerini kapsayan sanatlardır.

Hareket Sanatları İnsanın bedeniyle anlatım gücü kazanan sanatlardır. Bale, dans türleri, halk dansları, pandomim vb.

Dramatik Sanatlar İnsanın eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır. Tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları; sinema, gölge oyunu gibi türlerdir.

Giriş (Temel Tasarımın Önemi) Endüstri çağının ortaya çıkarttığı konu çeşitliliği, bolluğu ve ona bağlı olarak ta günden güne artan, kalabalıklaşan malzeme, araç, yöntem ve ifade olanakları, herhangi bir alanda biçim oluşturma görev ve sorumluluğunu yüklenen kişileri (Sanatçıları) şaşkınlık, kararsızlık hatta çaresizlik içinde bırakmakta; çoğunda verilen yanlış kararlar, hatalı adımlar endüstri uygarlığını biçimler kaosunun at oynattığı, bu yüzden de kültürel dengenin gittikçe kaybolduğu çirkin bir uygarlık haline dönüştürmektedir.

Biçimlerle malzeme, biçimlerle üretim yöntemleri arasında en dolaysız, en ekonomik, duygusal bakımdan en uyumlu, kısaca her açıdan fonksiyonel diyebileceğimiz bir çağda, her türlü biçimlendirme olanağını yakından tanıyıp bilmenin, çevrede izlemenin, bizzat yapıp denemenin, yetişmekte olan yada yetişmiş biçimlendiriciler tarafından ne derece önem taşıdığı açıktır.

1 Tasarım Öğeleri (Unsurları) Nasıl ki herşey kendisini meydana getiren birçok şeylerin birleşmesi ile meydana gelirse, bir tasarım da birçok öğe ve ilkenin bir arada kullanılması ile meydana gelir. Tasar öğeleri güzel san at kollarının özelliğine göre artıp eksilebilirse, ya da bazıları san atların cinsine göre daha fazla önem kazanabilirse de 10 esas öğe kabul edilebilir.

1) Çizgi 2) Yön 3) Biçim 4) Ölçü 5) Aralık 6) Doku 7) Renk 8) Değer 9) Hareket 10) Işık ve Gölge

1) ÇİZGİ Çizgi çok defa pek çok tasarda yer alan bir öğedir. Çizgi için belirli bir uzunluk ve belirli bir genişlik kabul etmek ve onu sınırlamak mümkün değildir. Genişliği ve uzunluğu ne olursa olsun eğer bir şey çizgi etkisi yapıyor, çizgisel bir özellik gösterebiliyorsa; o şey, o tasar içinde çizgi rolü oynuyor demektir. Çizgilerin gösterdikleri biçim farkları, dolayısıyla etkileri birbirinden farklıdır. Çizginin düz bir doğru parçası biçimindeki hali ile tamamen eğri hali iki uç olarak kabul edilirse, bunlar arasında birinden diğerine geçiş mahiyetinde pek çok ara kademede çizgi biçimi kabul etmek mümkündür.

Çizgi biçimlerinin her biri aslında birbirinden farklı olmakla beraber, bunlardan biçim bakımından birbirine benzer olanların uyuşması daha kolaydır. Buna karşılık birbirinden biçim bakımından epeyce farklı olanlar ise birbirleriyle uyuşmazlar. Bu nedenle, bir tasarda çizgilerin etkilerinde uygunluk arandığı takdirde yakın biçimde olanlar; zıtlık arandığında uzak biçimde olanlar kullanılmalıdır. Aşağıdaki şekilde doğru çizgi ile eğri çizgi arasında 5 ara kademe alınmış bulunmaktadır.

1 2 3 4 5 6 7 Bu duruma göre 1 ve 2; 2 ve 3; 3 ve 4; 4 ve 5; 5 ve 6; 6 ve 7 numaralı olanlar birbirleriyle uygun, 1 ve 7; 2 ve 7 gibi biçim farkı çok olanlar zıt sayılırlar.

Çizgi ile yapılmış bir çalışma

Farklı kalınlıkta çizgilerle yapılmış bir çalışma

Aynı kalınlıkta çizgilerle yapılmış bir çalışma

Aynı çalışmanın farklı kalınlıkta çizgilerle tekrarı

Farklı durumlarda karşılaşılan çizgiler

Farklı durumlarda karşılaşılan çizgiler

Farklı durumlarda karşılaşılan çizgiler

2) YÖN Gerek çizgiler, gerekse iki yada üç boyutlu cisimler konumları ile birtakım yönler gösterirler. Bu yönlerden birbirine paralel olanlarla zıt durumda olanların meydana getirdikleri etkiler başka başkadır. Yönlerin yatay ve düşey konumları arasında birçok ara konum vardır. Aşağıdaki şekilde bir yarım daire parçası 12 yöne ayrılmıştır.

5 6 7 8 9 4 10 3 11 2 12 1 1 Şekildeki 1 ve 7 numaralı olanlar ile 2 ve 8; 3 ve 9; 4 ve 10; 5 ve 11; 6 ve 12 numaralı olanlar birbirlerine dik konumdadır. Bu gibi yönler birbirine tam zıt, yani aykırı sayılırlar. Aralarındaki açı tam 90 olmayıp ta yinede birbirine dik denecek durumda olan 4 ve 9; 5 ve 12 gibi yönlerde birbirine zıt yönde sayılırlar.

5 6 7 8 9 4 10 3 11 2 12 1 1 Buna karşılık 1 ve 2; 4 ve 5; 9 ve 10 gibi birbirlerine yakın konumda olan yönler, birbirlerine uygunluk halinde bulunurlar. Aslında birisi sağa yatık, diğeri sola yatık olmakla birlikte 2 ve 12 numaralı yönlerde birbiri ile uygun kabul edilebilir. Çünkü bu yönler arasında diklikten çok paralelliğe yakınlık vardır.

Farklı yönde çizgilerle yapılmış bir çalışma

Farklı yönde çizgilerle yapılmış bir çalışma

3) BİÇİM Bir tasarımda rol alan en önemli öğelerden biriside BİÇİM dir. Her tasarım tasarı haline geçerken yani maddeleşirken çevre çizgileri belirir ve kabuğu oluşturulur. Hem iki boyutlu ve hem de üç boyutlu cisimler için durum aynıdır. Fakat dikkat edilirse biçimler arasında büyük farklar vardır. Bir kısmı geometrik bir düzen içinde oldukları halde diğer pek çoğu tamamen serbest görünümdedirler. Bu bakımdan, biçimlerin birbirleriyle bağıntısını kurabilmek güç ise de yinede onları bir dönüşüm çemberi etrafında toplamak ve birbirleriyle kıyaslamak mümkündür.

Geniş açılı bir üçgen ile bir daire ele alınacak olursa, birisi sivri köşeleri, farklı uzunlukta kenarları ile ne derece ele batıcı ise diğeri pürüzsüz ve yuvarlak çevresi ile o kadar ele yatkın gelir. Aynı hissi üç boyutlu olarak küre ve üçgen pramit için de duyabiliriz. O halde bu biçimleri birbirlerinin zıttı olarak kabul edersek bunlar arasında geçiş sağlayacak diğer biçim kademeleri meydana getirmek zor değildir.

1 11 12 2 3 Yanda iki boyutlu biçimleri gösteren biçim çemberi verilmiştir. Bu çemberde geometrik biçimlerin dönüşümü ifade edilmektedir. 10 9 6 5 4 Bu biçimler tetkik edildiğinde bunların bazılarının birbirlerine benzedikleri görülür. Bu durumda olan biçimler birbirleriyle uygun biçimlerdir. 8 7

10 11 12 1 2 3 4 1 ve 2; 2 ve 3; 7 ve 8; 10 ve 11 gibi birbirlerine yakın kademede bulunanlar uygun biçimlerdir. Buna karşılık, çap doğrultusunda birbirleriyle karşılıklı durumda olanlar zıt biçimlerdir. 1 ve 7; 3 ve 9; 4 ve 10; 6 ve 12 gibi biçimler birbirlerine zıttır. 9 8 7 6 5 Burada kullanılan uygunluk ve zıtlıklar hem iki boyutlu hemde üç boyutlu biçim çemberleri için aynen geçerlidir.

Üç boyutlu biçimlerin dönüşümlerini gösteren biçim çemberi 12 1 2 11 3 10 4 9 5 8 7 6

4) ÖLÇÜ İster benzer, ister farklı biçimler kullanılsın bunların herbiri gerekli büyüklükte olarak düzenlemelere girerler. Biçimler farklı büyüklükte kullanıldığında farklı etkiler elde edildiğinden; ölçü bir tasarın unsuru olarak daima önemli bir rol oynar. Bir büyük hacim, ölçüsünü kendine bağlı küçük hacimlerle kıyaslandığında daha iyi ortaya koyar. Örneğin, küçük bir bina kitlesi büyük binanın, büyük bina ise küçüğün yanında önem ve ölçülerini daha iyi belirtme olanağı bulur. Biçimleri aynı olan hacim ve kitleler eğer büyüklükleri de aynı yada yakın iseler, birbirleriyle kolayca uyuşurlar. Biçimleri farklı bile olsa yakın büyüklükteki hacim ve kitleler ölçü bakımından birbirlerini dengelerler.

1 2 Yandaki şekilde 1 numaralı kare ile 1 numaralı daire; 2 numaralı kare ile 2 numaralı daire ve diğer kare ve daireler tetkik edildiğinde bu husus anlaşılmaktadır. 1 3 2 4 Buna karşılık, ne 1 ve 4 numaralı kareler, ne 1 ve 4 numaralı daireler, ne 1 numaralı kare ve 4 numaralı daire, nede 1 numaralı daire ve 4 numaralı kare birbirlerini ölçü bakımından dengeleyebilmektedir. 3 4 Bu dengesizlik herşeyden önce ölçü zıtlığından ileri gelmektedir. Eğer buna birde biçim zıtlığı eklenirse, bu uyuşmazlık dahada artar.

1 2 1 3 2 4 Bu uyuşmazlıkların her zaman uzlaşmaya engel olan bir rol oynayacağından korkulmamalı, tersine mekanların ve kitlelerin hem önem ve hem de değerinin böylelikle daha iyi ortaya konabileceğini dikkate alarak; tasarımlarda gerektiğinde böyle zıtlıklara yer verilmelidir. 3 4

5) ARALIK Biçimler, mekanlar ve kitleler hiçbir zaman daima yanyana ve hep aynı aralıklarla tasarlanmazlar. Çünkü herhangi bir gereksinme dolayısıyla bazılarının yakın, bazılarının ise biraz daha uzakta bulunması gerekebilir. Bir tasar meydana getirmede oynadığı rol dolayısıyla ARALIK önemli bir tasar öğesi olarak ele alınmalıdır. Birbirinin aynı olan yada yakın değerdeki aralıklar uygunluk meydana getirirler. Buna karşılık çok farklı aralıklar zıtlık doğururlar. Bir düzenlemede biçimler yada kitleler arasında kalan en dar aralığa En Küçük Aralık (minör aralık), en geniş aralığa da En Büyük Aralık (majör aralık) denir.

6) DOKU Her cisim bir maddeye sahip olduğuna ve her maddeye dokunulduğunda elde bir duygu hissedildiğine göre; her cismin bir dokusu var demektir. Ancak, elimizde hissettiğimiz bu duygular değişik cisimler üzerinde başka başkadır. Bazı cisimlerin yüzü çok düzgün ve kaygandır. Buna karşılık bazılarının yüzü pürüzlüdür. Doku ifadelerinin kolaylıkla anlaşılabilmesi için, dokuyu kabaca üç grupta toplamak mümkündür: Sert (Kaba) dokular Orta sert dokular Yumuşak dokular

Doku ile desen farklı farklı şeylerdir. Bir malzemenin yüzeyinde doğal olarak mevcut olan yada sonradan yapılmış ve malzeme yüzeyinde pürüzlülük oluşturmayan boyama, baskı, resim ve motifler hiçbir zaman doku sayılmazlar. Bir malzemenin dokusu o malzemeye göz kapalı iken bile el sürüldüğünde hissedilen pürüzlülük duygusudur. Elle hissedilen sıcaklığın, soğukluğun ve bastırınca duyulan yumuşaklık ve sertliğinde doku ile alakası yoktur. Burada doku kelimesi ile hafifçe bir cisme dokunulup üzerinde el gezdirildiğinde hissedilen pürüzlülük kastedilmektedir. Üzerinde pek çok delik ve gözenek bulunan bir lastik sünger, aslında yumuşak bir madde olmasına rağmen, elle hafif dokunulduğunda bu gözenekler pürüzlülük hissi verdiğinden sert dokulu bir cisim sayılır.

Cisimlere dokunmakla hissedilen dokulara Doğal (Tabii) dokular denir. Doğal dokuların haricinde birde sun i dokular vardır. Örneğin herhangi bir cismin resmini yaparken onun yüzeyinin pürüzlülük derecesi bir takım taramalar ve noktalar yardımıyla belirtilir ki, kağıt üzerine resmedilen bu doku bir yapay dokudur. Çünkü resme el ile dokunulursa; elde hiçbir zaman o cismin yüzeyinde gerçekte hissedilen doku etkisi oluşmaz. Buna karşılık gözle bu resme bakıldığında o cismin yüzeyindeki pürüzlülük derecesi oldukça iyi anlaşılabilir. Bu bakımdan, yapay doku resimde, kumaş desenlerinde ya da gerçekte malzemeye vermek istediğimiz pürüzlülüğü anlatmak üzere tasarımda ve ayrıntı (detay) resimlerinde çok kullanılır. Yapay dokulara görsel doku da denebilir.

Sert Dokulu cisim yüzeyi Orta Sert Dokulu cisim yüzeyi Yumuşak Dokulu cisim yüzeyi

Farklı doku örnekleri

Dokular sadece elimizde değil, gözümüzde de birtakım etkiler yaparlar. Bu etkide: Dokunun bizzat kendisi, Dokulu malzemenin rengi, Dokulu yüzeyin parlaklık derecesi ayrı ayrı rol oynar. Dokular hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için bu üç hususun incelenmesi gerekir.

Dokunun Kendi Etkisi İnsanlar hayatları boyunca elle dokunmak suretiyle hissettikleri dokuları aynı zamanda pürüzlülüklerini göz ile görmek suretiyle o derece kesin alışkanlıklar elde etmişlerdir ki, artık elle dokunmadan sadece cisimlere bakmak suretiyle onların dokuları hakkında fikir yürütebilirler. Bu alışkanlık sayesinde görsel duyu organı olan göz, bir nevi dokunma duyu organı olan el gibi görev yapar. Aynı şekilde, insanlar üzeri pürüzlü, yani sert dokulu bir cismin biraz uzaklaştırıldığı zaman üzerindeki pürüzlülük tesirinin görsel duyuda azaldığına, hatta kalmadığına; dolayısıyla böyle bir cismin yumuşak dokulu gibi göründüğüne yaşamları boyunca o derece alışmışlardır ki, böyle bir alışkanlık yanısıra sert dokulu yüzeylerin görsel idrakte doğurduğu daha etken duygu yüzünden, kendilerine aynı uzaklıkta fakat farklı dokuda iki cisim gösterildiğinde, bunlardan sert dokulu olanını daha yakında, yumuşak dokulu olanını daha uzakta hissetmektedirler.

Bu hususu genel bir kural olarak anlatmak mümkündür. Bu duruma göre dokularla ilgili en önemli kural şöylece ifade edilebilir: Sert dokulu cisimler olduğundan daha yakında, yumuşak dokulu cisimler olduğundan daha uzakta görünürler.

Dokulu Malzemenin Renk Etkisi Her cismin bir dokusu olduğu kadar aynı zamanda kendine has rengi de vardır. Renklerinde uzaklık ve yakınlık tesiri oluşturma özellikleri vardır. Renk etkisi özet olarak ifade edilecek olursa: Sıcak renkler adı altında toplanan sarı, kırmızı ve turuncu renklere sahip cisimler olduklarından daha yakında; yeşil, mavi ve mor gibi soğuk renklere sahip cisimler olduklarından daha uzakta görünürler. Yakın Etkisi Veren Renkler (Sıcak Renkler) Uzak Etkisi Veren Renkler (Soğuk Renkler)

Dokulu Yüzeyin Parlaklığının Etkisi Cisimlerin dokusu ve renginin yanında birde yüzeylerinin parlaklık dereceleri vardır. Bazı cisimlerin yüzeyi parlak iken bazılarınınki ise mattır. Parlak bir cisim biraz uzaklaştırıldığında parlaklığının etkisi azalır ve mat görünmeye başlar. Mat ve parlak yüzeylerin gözde bıraktığı etki farkı yüzünden parlak cisimler olduklarından daha yakında ve mat cisimler olduklarından daha uzakta görünürler.

Dokuların sertliğinin, renginin ve parlaklığının meydana getirdiği etkilerdeki ortak yönler dikkate alınırsa şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Sert dokulu, sıcak renkli, parlak yüzeyli cisimler olduklarından daha yakında; yumuşak dokulu, soğuk renkli, mat yüzeyli cisimler olduklarından daha uzakta etki yaparlar.

Yumuşak dokulu cisimler insanda sükunet ve rahatlık duyguları oluşturur. Buna karşılık, sert dokulu cisimler dinamik duyguları harekete geçirir. Sert dokular insanı uyanık tutar, azim ve iradesini destekler ve insana heyecan verir. Bu sebeple içinde yada önünde bu ruhsal tesirlerden herhangi birinin duyulması gereken mekanlarda yada yapılarda veya sanat eserlerinde istenilen ruhsal tesirleri oluşturabilecek dokuda malzemeler kullanılmalıdır. Örneğin; bir anıtta sert dokulu malzemeleri kullanmak yada yapı malzemelerini sert dokulu halde işlemek, buna karşılık bir mabette, bir istirahat köşesinde yada bir eğlence yerinde yumuşak dokulu yüzeylere yer vermek uygun düşer.

7) RENK Tasarım öğelerinden en önemlilerinden biriside renk tir. Çünkü her cisim, her malzeme renklidir. Siyah, beyaz ve griler renk değil, renksizlik olarak kabul edilmekte ise de onları tarafsız (nötr) olarak ele aldığımız takdirde doğada renksiz olarak su, hava ve camdan başka malzeme hemen hemen kalmamaktadır.

7.1) Renkler ve Girişimleri Renk, farklı cisimlerden yansıyarak gelen ışınların görsel algılamada meydana getirdiği bir duygudur. Bir renk duygusunun meydana gelebilmesi için bir cismin göze ışık göndermesinin yanı sıra, gelen ışık karşısında normal çalışan bir göz ve beyinde kusursuz bir görme merkezi lazımdır.

Cisimler, üzerlerine gelen ışınların bir kısmını emer, diğer bir kısmını ise yansıtırlar. Beyaz cisimler en çok ışık yansıtırlar. Siyah olanlar ise ışınların büyük bir kısmını yutarlar. Yapılan deneylerde ışığın tamamını aksettiren bir beyaz bulunamadığı gibi, ışığın tamamını emen bir siyaha da rastlanmamıştır. En beyaz olarak kabul edilen bir cismin üzerine gelen ışınlardan %11 ini yutup %89 unu aksettirdiği; en siyah kabul edilen cisimlerin ise yine ışınların %2 sini yansıtarak ancak %98 ini emdiği saptanmıştır. Bu nedenle yeryüzünde mutlak siyah ve mutlak beyaz renk yoktur.

Güneş ışığı bir cam prizma ile kırılmaya tabi tutulursa, içindeki renkli ışınlar ayrılırlar. Buna tayf denir. Kırmızı Turuncu Güneş Işığı Üçgen Prizma Sarı Yeşil Mavi Lacivert Mor GÜNEŞ TAYFI Bu sırada güneş ışığındaki çeşitli dalga uzunluğunda bulunan ışınların, kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor sırası ile kırıldığı görülür.

Güneş Işığı Üçgen Prizma Kırmızı Turuncu Sarı Yeşil Mavi Lacivert Mor GÜNEŞ TAYFI Burada kırılma açısı en küçük olan ışının kırmızı, en büyük olan ışının mor olduğu ortaya çıkar. Renkler bu sıra ile bir şeride boyanır ve bu şeridin iki ucu birbirleriyle birleştirilirse renk çemberi ortaya çıkar.

Renk çemberinin oluşması RENK ÇEMBERİ

Bu renk çemberini oluşturan renklerden turuncu, kırmızı ile sarının karışmasından meydana gelir. Aynı şekilde yeşil, sarı ile mavinin karışmasıyla; mor, mavi ile kırmızının karışması ile meydana gelir. Laciverdin mor ile mavinin bir girişimi olduğu kabul edilirse, renk çemberinde üç esas rengin bulunduğu ortaya çıkar: KIRMIZI SARI MAVİ

Diğer renkler olan turuncu, yeşil ve mor, ara renklerdir. Esas ve ara renkler tayfdaki sıra ile ard arda gelecek şekilde bir çember oluşturulursa böyle bir oluşumda, birbirinin yakını olan renkler birbirlerinin uygunu sayılır.

ÜÇ ANA RENGİN GİRİŞİMİ 1 6 2? 5 4 3

1 Resimdeki 1 ve 2; 2 ve 3; 3 ve 4; 4 ve 5; 5 ve 6; 6 ve 1 numaralı renkler birbirlerine uygun renklerdir. Karşılıklı gelen renkler ise birbirlerinin zıttı dır. (1 ve 4; 2 ve 5; 3 ve 6) 5 6? 4 2 ÜÇ ANA RENGİN GİRİŞİMİ 3 Bu renklerden ne birbirlerine yakın, nede birbirleriyle karşı karşıya olmayanlara ilgisiz renkler denir. 1 ve 3; 2 ve 4; 3 ve 5; 4 ve 6; 5 ve 1; 6 ve 2 birbirleriyle ne tam uygun, nede tam zıttırlar. Bu nedenle bunlar birbirleriyle ilgisiz renk kabul edilirler.

5 6 1? 4 2 3 Esas renkler olan kırmızı, sarı ve mavi birleşirse renksizlik doğar. Aynı şekilde turuncu, yeşil ve mor renklerde birleşirse yine renksizlik meydana gelir. ÜÇ ANA RENGİN GİRİŞİMİ

5 6 1? 4 2 ÜÇ ANA RENGİN GİRİŞİMİ 3 Şu ana kadar 3 esas renk ve bunların karışımından meydana gelen 3 ara renkten bahsedildi. Halbuki renk çemberinde renkler arasında kalan aralıklara o iki rengin çeşitli oranlarda karıştırılmasından oluşmuş türev renkler yerleştirilirse, renk çemberinde renk ve ton bakımından birbirine daha yakın birtakım renk kademeleri elde edilir.

1 5 6? 4 2 ÜÇ ANA RENGİN GİRİŞİMİ 3 Böylece teşkil edilen çemberde birbirine yakın olan her renk birbirine uygun, çap doğrultusunda karşılıklı olan renkler zıt, aralarında ortalama 90ºlik açı bulunan renkler ise birbirleriyle ilgisizdir.

7.2) Rengin Tonları Renklerin gerçek değeri tayfdaki halidir. Herbir renk beyaza doğru açıldıkça parlaklaşır. Tersine olarak siyaha doğru yaklaştıkça koyulaşır. Her rengin beyaz ve siyaha doğru çeşitli kademeleri vardır. Bir rengin çeşitlerine ton, bir renk tonunun açıklık ve koyuluk derecesine değer (ton değeri, valör) denir. Örneğin, açık bir mavi ile koyu bir mavi arasındaki fark, renk farkı olmayıp sadece ton farkıdır.

TON ÇUBUĞU 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 0 Bir rengin siyaha yaklaşmış en koyu tonu ile beyaza yakın en açık tonu arasında pek çok kademe bulunur. Fakat bu kademeler arasındaki farkın bariz olması için birbirine çok yakın kademeler ihmal edilerek 10 kademe esasına dayanan ton çubuğu oluşturulur. Bu çubukta siyaha (0), beyaza (10) numara verilir. Siyahla beyaz arasında oluşturulan eşit farklı tonlar bu çubukta 1 den 9 a kadar numara alırlar.

TON ÇUBUĞU 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 0 Bu duruma göre beyaz en parlak, en ışıklı; siyah ise en koyu, en ışıksız ton olarak kabul edilir. Renkler, tayftaki değerleri itibariyle değişik parlaklıktadırlar. Renklerin en parlağı olan sarı, ton çubuğunda 8 dereceli bir gri parlaklığında; mor ise ancak 3 numaralı değere tekabül edecek parlaklıktadır.

10 9 8 7 6 5 4 3 Turuncu 7, yeşil 5, mavi ve kırmızı 4 numaralı grilerle eşdeğer parlaklıktadır. 2 TON ÇUBUĞU 1 0

Renklerin değerini beyaz ve siyah ilavesiyle değiştirmek mümkündür. Başka bir deyişle bir renge kendinden daha parlak bir renk ilave edilerek parlaklığı eskisine göre artırılır. Bunun tersi de mümkündür. Eğer bir renge parlaklık derecesi daha az bir renk ilave edilirse, rengin parlaklığı azalır. Fakat bu sırada rengin kendi karakterinin tamamen değişmemesine dikkat edilmelidir.

Örneğin, yeşili daha parlak hale getirmek için içine beyaz yada sarı katarak yeşilin parlaklığı artırılabilir. Fakat sarı ilavesi çoğaldıkça yeşil öyle bir hal alabilir ki bu, sarıya bakan bir yeşil olmaktan çıkıp, yeşilimsi bir sarı halini alabilir. O zaman yeşilin ırası (karakteri) kaybolur. Bir rengin değerini açarken ya da koyulaştırırken rengin kendi ırasını kaybetmeden kalmasına dikkat edilmelidir.

900 800 700 600 500 400 300 200 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 Üç ana renk dokuz değer halinde kademelenir ve bunlardan sarı renk yüzler hanesi, Kırmızı renk onlar hanesi ve mavi renk te birler hanesinde yer alırsa; bu üç rengin her bir değeri, diğer iki rengin her bir değeri ile karıştırılarak 1 den 999 a kadar numara alan karma renkler elde edilir.

900 800 700 600 500 400 300 200 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 9 8 7 6 5 4 3 2 1 Bu renklerden numaraları toplamı 999 olanlar (512 ve 487; 215 ve 784; ) birbirlerinin bütünleyicisi yani zıttı olan renklerdir. Üç ana renkten 999 rengi türetmek için kullanılan bu sisteme HICKETHIER sistemi denir.

7.3) Renklerin Ruhsal Etkisi Çeşitli renkler insanlarda değişik etkiler yaparlar. Bunu başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, çeşitli ruhi hallerde bulunan insanlar başka başka renklerden hoşlanırlar. Hangi rengin insanda hangi ruhsal etkiler doğurduğu bilinirse, çeşitli renkleri tercih eden insanların hangi ruhsal hallerde bulunduğunu da tahmin etmek mümkün olur. Hangi renklerin insanda genellikle ne gibi etkiler yaptığı şöylece özetlenebilir:

KIRMIZI Heyecanlandırıcı bir renktir. Samimiyet duygusu doğurur. Sükünet değil huzursuzluk verir. Mücadele ve canlılığı temsil eder. Çekici ve kuvveti en fazla olan; hayvanlar üzerinde en fazla etki yapan renktir.

TURUNCU Hareket ve Canlılık doğurur. Yaşamak şevki ve isteğini artırır. Kahverengiye yaklaştıkça sükünet vermeye başlar. Turuncu rengin büyük bir etken (Aktif) etkisi vardır.

SARI Neş e doğuran bir renktir. Fikir ve zekayı açıcı etkisi vardır. Parlak sarı ışık, kan dolaşımı üzerinde olumlu etki yapar. En parlak renktir. Gri ile karıştırılırsa etkisini kaybeder ve zayıflar. Diğer renklerle karışınca onları daha tatlı hale getirir.

MAVİ Soğuk ve sakin bir renktir. Düşünme, karar verme kabiliyetini artırır. Yaratıcı fikirlerin doğmasına sebep olur. Açık mavi renkleri kullananların sinir sistemleri kuvvetli olur. İnanma duygusunu doğuran ve kuvvetlendiren bir renktir.

YEŞİL Serin taze ve gençleştirici bir renktir. Memnunluk, sükunet ve ümit telkin eder. Gri ile karıştırılınca tembellik, sarı ile karıştırılınca canlılık etkisi yapar. Maviye yaklaştıkça ruhsal etki kuvveti artar. Dinlendirici bir renktir.

MOR Gerçekleşmesi zor olan sabit fikirler ve hüzün hissi doğuran, düşündürücü bir renktir. Geniş bir yüzey halinde kullanılırsa korku hissi uyandırır. Pişmanlık duygusu oluşturan bir renktir.

BEYAZ Temizlik ve saflık telkin eder. Ferahlık verir.

SİYAH Ciddiyet ve ağırlık telkin eder. Küçük yüzeyler halinde kullanıldığında canlılık, büyük yüzeyler halinde kullanıldığında endişe ve korku hissi doğurur.

GRİ Olgun, temkinli ve rahatlık telkin eden bir renktir. Yanında yer aldığı renklerin daha iyi algılanmasını sağlar.

7.4) Renklerin Ruhsal etkilere göre gruplanması İnsanlar üzerindeki doğurduğu etkilerdeki ortak taraflar bakımından renkleri iki gruba ayırmak mümkündür: Sıcak Renkler Soğuk Renkler

RENKLER SICAK RENKLER SOĞUK RENKLER Neş e, canlılık, hareket ve iştah telkin ederler. Bu renkteki eşyalar, olduğundan daha büyük, dolayısıyla daha yakında görünürler. Sükunet ve rahatlık telkin eder, insanı dinlendirirler. Bu renkte olan cisimler bize olduğundan daha küçük ve daha uzakta görünürler.

7.5) Renklerin Hacim Görünüşlerine Etkileri Sıcak renkli eşyaların daha yakında ve olduğundan büyük, buna karşılık soğuk renkli cisimlerin uzakta ve daha küçük görünmeleri, hacim ve hacim elemanlarda hemen etkisini gösterir. Bir hacimde duvarlar sıcak renklerle boyanırsa, içeride oturan bir insana bu duvarlar olduğundan daha yakın görüneceğinden; bu hacim olduğundan daha küçük görünür. Bunun tersi olarak, duvarları soğuk renklere boyanmış olan hacimler olduğundan daha geniş görünürler.

8) DEĞER (Ton Değeri) Renklerin farklılığının yanı sıra, her bir rengin değişik tonlarda kullanılması da tasarda önemli rol oynar. Çünkü herhangi bir renk, değişik değerde (ton değeri) kullanılırsa, renk etkisinde değişiklik meydana gelir. Bu değişiklik bir ilgi çekicilik doğurduğundan; renk tesirine tonlar yardımıyla yeni bir olanak katılmış olur. Bundan dolayıdır ki DEĞER (ton değeri) bir tasar öğesi olarak kendine has önemli bir görev yapar. Sadece bir rengin tonlarıyla, hatta sadece siyah-beyaz arasındaki tonlarla bile pekçok düzenleme yapılabilir. Böyle çalışmalara tek renkli (Monokrom) düzenlemeler denir. Birden fazla renk kullanılarak yapılanlar ise, çok renkli (Polikrom) düzenlemeler olarak adlandırılır.

9) HAREKET Her sanat dalında, o sanatın uygulama konuları ile ilgili bazı hususlar önem kazanır. Özellikle oyun, dans ve balede hareket en önemli öğe halini alır. Bu nedenle hareket i bir tasar unsuru olarak tanımak ve onun gereklerini planlamada hesaba katmak gerekir.

10) IŞIK ve GÖLGE Görme olayının ve görsel algılamanın temelini ışık, göz ve beyin meydana getirmektedir. Bunlardan birisinin noksanlığı bu algılamanın meydana gelmesini mümkün kılmaz. Bunlardan göz ve beyin sabit olduğu halde, ışık değişken bir öğedir. Çünkü, ışığın şiddeti, eğimi ve rengi sürekli değişebilir. Bu değişme yüzünden cisimlerin görünüşlerinde farklılıklar doğar. Örneğin, farklı ışık şiddetinde ve farklı renkte ışıklar altında bir binanın sabah, öğleyin ve akşam vakti insan üzerinde yaptığı etkiler başka başkadır.

Bir yüzeyin kısmen gölgeli, kısmen ışıklı olması bu yüzeyin renginin iki ayrı tonda tesir etmesini sağlar. Böylelikle eserin etkisine ışık-gölge oyunları sayesinde ayrı bir olanak eklenmiş olur. Bu yeni olanak tekdüzeliği (Monotonluğu) bozduğu için ayrıca ilgi çekicidir. Bu son nokta şöyle bir ruhsal etkiyi belirli hale getirmektedir: Işık ve gölge belirliliği ilgi çekici, ilgiyi ayakta tutucu ve canlılık vericidir. Kuvvetli ışık-gölge oyunlarıyla canlı, dinamik bir tesir elde edilir. Buna karşılık ışık-gölge belirsizliği sükunet, rahatlık ve tekdüzenlik (monotonluk) doğurur.

Işık-Gölge denemeleri

Işık-Gölge denemeleri

Işık-Gölge denemeleri

Işık-Gölge denemeleri

Işık-Gölge denemeleri

Işık-Gölge denemeleri

2 Tasarda Organizasyon İlkeleri Görüş alanına giren cisimler için görsel algılamada bir anlam vermeye gayret edilerek bunlar arasında ne gibi ilişkiler olduğunun anlaşılmasına çalışılır. İster iki boyutlu, ister üç boyutlu olsun düzenlenen bir mekan, bir yapı yada heykel grubunda veya resimde belirliliğin sağlanması gerekir.

Görsel algılamada belirliliği sağlayan dört ana ilke vardır: 1) Yakınlık 2) Benzerlik 3) Ayırıcı Nitelik 4) Saydamlık

1) YAKINLIK Birbirinden uzak duran biçimler birbirleri ile ilgili görünmezler. Tersine bir ilgisizlik ve dağınıklık hissedilir. Bu durum bir belirsizlik doğurur. Eğer cisimler yada biçimler birbirlerine yaklaştırılırsa; aralarında ilişki kurulmaya başlar. Böylece belirliliğin ortaya çıkmasına imkan hazırlanmış olur. Uzak ve yakın duran çizgilerdeki farklı etkiler

Uzak ve yakın duran çizgilerdeki farklı etkiler Yakınlık yoluyla elde edilen belirlilik iki boyutlu yada üç boyutlu olabilir. O halde, ister zemin tesiri, ister şekil tesiri elde edilmek istensin, bu ifadeyi meydana getirecek olan biçimlerin, birbirleriyle bir bütün meydana getirmek üzere bir araya geldikleri rahatça hissedilecek bir yakınlıkta yerleştirilmesi lazımdır.