TÜRKİYE'DEN YURTDIŞINA DOĞRUDAN SERMAYE YATIRIMLARI VE TÜRK YATIRIMCILARI



Benzer belgeler
FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Şirket Birleşmeleri ve Satın Almalar

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan EROL un

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

Türkiye de Yabancı Bankalar *

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

30 Mart 2007 CCI 2006 YILI SONUÇLARINI AÇIKLADI

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Toplam Erkek Kadin Ermenistan Azerbaycan Gürcistan Kazakistan Kırgızistan Moldova Cumhuriyeti. Rusya Federasyonu

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

FİNANSAL SİSTEM DÜZENLEMELERİ VE EKONOMİK BÜYÜME

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

31/12/2004 tarihli Bilanço (YTL) 31/12/2004 tarihli Gelir Tablosu (YTL) Varlıklar (+) 10,122,098.- Borçlar (-) -20,410.-

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Karlı ve Sürdürülebilir Sağlık Hizmet Sunumu. OHSAD Kurultayı Nisan 2018

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Yatırımcılara dünyayı vadediyoruz.

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

İZMİR TİCARET ODASI AZERBAYCAN ÜLKE RAPORU

QNB FİNANS PORTFÖY BİRİNCİ SERBEST (DÖVİZ) FON'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

KOÇ ALLIANZ HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

PERFORMANS SUNUŞ RAPORU HAZIRLANMA ESASLARI

I. Uluslararası Parasal Ortam 1

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ


Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

Şirket Finansmanı ve Halka Açılmada Yeni Yol Haritası: Girişim Sermayesi ve Özel Sermaye Şirketleri Konferansı 21 Mart 2008-İstanbul

Halka Arz Tarihi 07/11/2008 Portföy Yöneticileri. Fon Toplam Değeri 527, Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

BİLGİ BİRİKİMİ ALANLARI İşi yapmak için bilinmesi gereken bilgiler

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN 31 ARALIK 2014 TARİHİ İTİBARİYLE BİTEN HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU


: Bu rapor 01 Ocak Aralık 2012 çalışma dönemini kapsamaktadır.

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

01/01/ /12/2008 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAY REKLAMCILIK YAPI DEKORASYON PROJE TAAHHÜT A.Ş HALKA ARZ FİYAT TESPİT RAPORUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME RAPORU

Yatırım Ve Yönetime İlişkin Bilgiler

Trakya Kalkınma Ajansı. İhracat Planı Hazırlanması Süreci

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

AKTİF YATIRIM BANKASI A.Ş. B TİPİ TAHVİL BONO FONU PERFORMANS SUNUM RAPORU

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

KOÇ ALLIANZ HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş. PARA PİYASASI EMANET LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI YÜKSELEN ÜLKELER ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

Allianz Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi Gelir Amaçlı Kamu Dış Borçlanma Araçları Emeklilik Yatırım Fonu nun 31 Aralık 2012 Tarihinde Sona Eren

Finansal Hesaplar İstatistik Genel Müdürlüğü

Özet Tanıtım Dokümanı

Özet Tanıtım Dokümanı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş. OCAK HAZİRAN 2012 DÖNEMİ FAALİYET RAPORU

EGELİ & CO.: REEL YATIRIMLAR İÇİN YERLİ ve YABANCI FİNANSAL YATIRIMCIYI TARIM SEKTÖRÜNE ÇEKECEĞİZ

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

ALLIANZ HAYAT VE EMEKLİLİK A.Ş.

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Allianz Hayat ve Emeklilik Anonim Şirketi Gelir Amaçlı Kamu Dış Borçlanma Araçları (Euro) Emeklilik Yatırım Fonu nun 31 Aralık 2012 Tarihinde Sona

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

ERGOĐSVĐÇRE EMEKLĐLĐK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HĐSSE SENEDĐ EMEKLĐLĐK YATIRIM FONU 1 OCAK 30 EYLÜL 2009 HESAP DÖNEMĐNE AĐT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

tepav Biyoteknolojide son yıllarda artan birleşme ve satın alma işlemleri ne anlama geliyor? Haziran2014 N POLİTİKANOTU

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Bölüm 4. İşletme Analizi, İşletmenin içinde bulunduğu mevcut durumu, sahip olduğu varlıkları ve yetenekleri belirleme sürecidir.

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

A. TANITICI BİLGİLER. PORTFÖYE BAKIŞ Halka arz tarihi: 20 Mayıs 2009 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER

QNB FİNANS PORTFÖY BORÇLANMA ARAÇLARI FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

ARA DÖNEM FAALIYET RAPORLARI BEKLENTİLER VE SORUNLAR. Uğur Saçmacıoğlu SPK Uzmanı -

Finansal Hesaplar 2013

ANKARA KALKINMA AJANSI.

IX. Çözüm Ortaklığı Platformu. Finansa Erişimde Önemli Bir Seçenek Halka Arz

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

Yatırım Ortamı Değerlendirme Raporu: Türkiye nin ikinci nesil reform gündeminin tasarımı

3. HAFTA DERS NOTU BANKALARIN FON KAYNAKLARI

SINAV KONU BAŞLIKLARI

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

PERGAMON STATUS DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ FİYAT TESPİT RAPORUNA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME RAPORU

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2006

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

QNB FİNANS PORTFÖY BİRİNCİ HİSSE SENEDİ FONU FON (HİSSE SENEDİ YOĞUN FON)'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. Fon'un Yatırım Amacı

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI YAYIN NO: 2003-14 TÜRKİYE'DEN YURTDIŞINA DOĞRUDAN SERMAYE YATIRIMLARI VE TÜRK YATIRIMCILARI Hazırlayanlar Dr. İlkay Çapraz İpelc Demlrcioğlu Ìstanbul, 2003

Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (ÎTO) aittir. İTO'nun ve yazarının ismi kaydedilmek koşuluyla yayından alıntı yapmak mümkündür. Ancak, İTO'nun yazılı izni olmadan yayının tamamı veya bir bölümü, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, ticari amaçlarla kullanılamaz. ŞUBAT 2003 ISBN 975-512-714-3 İTO yayınlan için ayrıntılı bilgi İTO Ticari Dokümantasyon Servisi'nden edinilebilir. Tel. Faks E. Posta (212) 455 60 00/63 29-63 30 (212)513 88 27-520 10 27 dokumantasyon@tr-ito.com BASKI MEGA AJANS REKLAMCILIK MATBAACILIK VE FUAR HÎZM. LTD. ŞTÎ. Tel: (0212) 528 93 15 - Tel/Fax: (0212) 528 94 32 e-mail: megaaians @hotmail.com

ÖNSÖZ Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma öncelikleri; sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin sağlanmasını, yatınmlann artınlmasını, daha fazla ve daha iyi istihdam fırsatlannın yaratılmasını, teknolojik gelişmelerin güçlendirilmesini ve gelecek nesiller için çevrenin korunmasını içermektedir. Bu öncelikler doğrultusunda ekonomik kalkınmanın finansmanında yaşanan yapısal darboğazların ve sermaye yetersizliğinin aşılmasında, doğrudan sermaye yatınmları büyük önem taşımaktadır. Tarihsel süreç içerisinde doğrudan sermaye yatınmlanna bakış küreselleşmenin de etkisi ile değişmektedir. Tereddütler tamamen ortadan kalkmamakla beraber, tepkiler daha sınırlı boyutlarda kalmaktadır. Günümüzde "dış yardım veya kredi mi?" yoksa "doğrudan yatırım mı?" sorusuna verilen yanıt çoğunlukla "doğrudan yatırım" yönünde olmaktadır. Hatta sermaye yetersizliği olan ülkelerin, doğrudan yatınmlan çekmek konusunda bir yanş halinde oldukları görülmektedir. Doğrudan yatırımlar hakkındaki önemli hususlardan biri de yabancı yatınmcılann yatınm yeri konusundaki tercihleridir. Aynen yerli yatınmcılar gibi ekonomik ve politik istikrar arayan yabancı yatınmcılar, yer seçimlerini yaparken girdi maliyetleri önemli bir kalem olarak değerlendirmektedir. Örneğin, işgücü maliyeti konusunda sadece işçi ücretleri değil, ücretler üzerindeki yükler ve işgücünün kalitesi de önemli bir faktör olarak kendini göstermektedir. Uluslararası şirketlerin, dünya çapında rekabetin hızla arttığı, hizmet kalitesinin ön plana çıktığı günümüzde, eğitimli ve yüksek yetenekleri olan işgücüne sahip, kurumsal altyapılannı nispeten güçlü ülkeleri tercih ettikleri gözlenmektedir. Ülke riskinin önemi ise yatırım yapılacak ülkenin seçimini belirleyen diğer bir faktördür. Türk girişimcilerimiz de yukanda bahsedilen sebepler esas olmak üzere özellikle 1980'li yıllardan itibaren yurtdışına yönelmeye başlamışlardır. Ülkemiz ekonomisi için son derece önemli olan bu dışa yönelimin neden ve niçinleri ile birlikte sonuçlannm incelenmeye çalışıldığı bu çalışmanın üyelerimize ve ilgililere yararlı olması dileği ile, araştırmayı yapan Odamız Etüt ve Araştırma Şubesi Uzmanı Dr. İlkay Çapraz'a ve Raportör İpek Demircioğlu'na teşekkür ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter Vekili

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI 13 1. Yabancı Sermaye Yatırımları 15 1.1. Yabancı Sermaye Yatınmlannın Türleri 15 1.1.1. Doğrudan Yatınmlar 16 1.1.1.1. Sabit Sermaye Yatırımları 17 1.1.1.2. Şirketlerin Birleşmesi ve Satın Alınması 17 1.1.1.3. Özelleştirme Yoluyla Gerçekleşen 18 Doğrudan Yatırımlar 18 1.1.1.4. Yeni Yatınm Şekilleri 18 1.1.2. Portföy Yatınmlan 19 1.2. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Faydalan ve Önemi 19 1.3. Ekonomik Büyümede Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın Rolü 21 1.4. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannda Karar Alma Prosedürü 23 2. Yurtdışında Yatınmlar 30 2.1. Uluslararası Sermaye Girişinde Başlıca Etkenler 30 2.1.1. Hukuki Güvenlik-Önkoşul 30 2.1.2. Makroekonomik Etkenler 31 2.1.3. Yapısal Etkenler 33 2.1.3.1. İdarilstikrar.. 33 2.1.3.2. Bürokrasinin İşlerliği 34 2.1.4. Kurumsal/Kültürel Etkenler 34 2.1.4.1. Şeffaflık 35 2.1.4.2. Kurumsal Altyapı 35 2.1.4.3. Sosyokültürel Yapı 36 2.1.4.4. Etik Yıpranma 37 2.1.5. Vergisel Etkenler 37 2.2. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın Etkileri 38 2.2.1. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın İstihdam Üzerindeki Etkileri 38 2.2.1.1. Yabancı Sermayenin Yatınm Veren Ülkelerde İstihdama Etkileri 39 2.2.1.2. Yabancı Sermayenin Yatınm Alan Ülkelerde İstihdam Etkileri 40

2.2.2. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının İhracat Üzerindeki Etkileri 41 2.2.3. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannı Teknolojik Gelişmeler Üzerindeki Etkileri 42 2.2.4. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın Ülke Ekonomisine Potansiyel Katkılan 42 2.3. Yurtdışında Yatınm Yapan Şirketlerin Stratejileri ve Yapılan.. 42 2.3.1. Şirketlerin Yurtdışında Yatınm Yapma Sebepleri 43 2.3.2. İhracat ve Yurtdışına Doğrudan Yatınmlann Karşılaştırması 44 2.3.3. Sabit Sermaye Yatınmı ile Şirket Birleşmesi ve Satın Alınmasının Karşılaştırması 45 2.4. Yurtdışına Doğrudan Yatınmlarda Global Gelişmeler 46 2.4.1. Yatınmlann Teşvikine Yönelik Hükümet Tedbirleri 54 2.4.1.1. Düzenleyici Rejimlerde Serbestleşmeler 54 2.4.1.2. Yatınm Teşvikine Yönelik Uygulamalar 54 2.4.1.3. Performans Yükümlülükleri Uygulamalan 55 2.4.1.4. İkili, Bölgesel, Çok taraflı Yatınm Araçlan 55 2.4.1.4.1. İkili Yatınm Anlaşman 55 2.4.1.4.2. Yatınmla İlgili Bölgesel Düzenlemeler 56 2.4.1.4.3. Çok taraflı Yatınm Anlaşmalan 56

BÖLÜM II: TÜRKİYE'DEN YURTDIŞINA DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI... 59 1 Türkiye'den Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları 61 1.1. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın Hukuki Dayanağı ve Yaşanan Sorunlar 61 2. Yurtdışına Sermaye İhracının Nedenleri 62 2.1. Türk Yatırımcılarının Başka Ülkelerde Yatırım Yapmayı Tercih Etmesindeki Makroekonomik Etkenler 62 2.1.1. Serbest Piyasa Ekonomisi 64 2.1.2. Enflasyon 64 2.1.3. Vergi 65 2.1.4. İşgücü 65 2.1.5. Altyapı ve Lojistik Kapasite 65 2.1.6. Finansal Yapı 66 2.2. Türk Yatınmcının Başka Ülkelerde Yatınm Yapmayı Tercih Etmesindeki Yapısal Etkmenler 67 2.2.1. Siyasi İstikrar 67 2.2.2. Bürokrasinin İşlerliği 67 2.2.2.1. Şirket Kuruluşu 67 2.2.2.2. Sektörel İzinler 67 2.2.2.3. Kamu Arazisi Temini 68 2.2.2.4. Gümrükler 68 2.3. Kültürel Etkenler 68 2.3.1. Sosyokültürel Yapı 68 2.4. Yurtdışına Yatınm Yapan Türk Şirketlerin Profili 69 3. Yurtdışında Türk Yatınmcının Yatınm Yaptığı Ülkeler 69 3.1. Orta Asya Bölgesi 69 3.1.1. Türkmenistan 69 3.1.1.1. Türkmenistan'ın Türk Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 70 3.1.1.2. Türkmenistan'da Yatırımcıların Karşılaştıkları Sorunlar 70 3.1.2. Kazakistan 70 3.1.2.1. Kazakistan'ın Türk Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 71 3.1.2.2. Kazakistan'da Yatırımcılann Karşılaştı klan Sorunlar 72

3.2. Kafkasya Bölgesi 72 3.2.1. Gürcistan 72 3.2.1.1. Gürcistan'ın Türk Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 73 3.2.1.2. Gürcistan'da Yatınmcılann Karşılaştıklan Sorunlar73 3.2.2. Azerbaycan 73 3.2.2.1. Azerbaycan'ın Türk Yatırımcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 75 3.2.2.2. Azerbaycan'da Yatınmcılann Karşılaştıktan Sorunlar 75 3.3. Doğu Avrupa Ülkeleri 75 3.3.1. Romanya 75 3.3.1.1. Romanya'nın Türk Yatırımcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 77 3.3.1.2. Romanya'da Yatınmcılann Karşılaştıklan Sorunlar77 3.3.2. Bulgaristan 78 3.3.2.1. Bulgaristan'ın Türk Yatırımcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 78 3.3.2.2. Bulgaristan'da Yatınmcılann Karşılaştıklan Sorunlar 78 3.3.3. Slovakya 79 3.3.3.1. Slovakya'nın Türk Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 79 3.3.3.2. Slovakya'da Yatınmcılann Karşılaştıkları Sorunlar80 3.3.4. Rusya 80 3.3.4.1. Rusya'nın Türk Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 82 3.3.4.2. Rusya'da Yatınmcılann Karşılaştıkları Sorunlar.. 82 3.4. Batı Avrupa Ülkeleri 82 3.4.1. İsviçre 82 3.4.1.1. İsviçre'nin Yatınmcılar Tarafından Tercih Edilme Sebepleri 82 3.4.1.2. İsviçre'de Yatınmcılann Karşılaştıkları Sorunlar.. 83 4. Yurtdışına Doğrudan yabancı Sermaye Yatınmlannın Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri 83 4.1. Yurtdışına Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlannın İhracat Üzerindeki Etkileri 83

EKLER: 87 1. Terimler Sözlüğü 89 2. Türkiye ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması Olan Ülkelerin Listesi 90 3. Türkiye'de Yatırım Teşvikleri Mevzuatı 92 KAYNAKLAR: 97 TABLOLAR: Tablo 1: Uluslararası Sermaye Stratejileri ve Belirleyici Etkenler 32 Tablo 2: Doğrudan Yatırım Endeksi 48 Tablo 3: Doğrudan Yatırım Girişleri (Milyar ABD Doları) 49 Tablo 4: Doğrudan Yatınm Çıkışlan (Milyar ABD Dolan) 49 Tablo 5: Doğrudan Yatınm Mevzuatlannda Yapılan Değişiklikler v50 Tablo 6: 2000 Yılında Uluslararası Sermaye Giriş ve Çıkışlan (Milyar ABD Dolan) 50 Tablo 7: Gelişmekte Olan Ülkelerde Uluslararası Sermaye Girişleri (Milyon ABD Doları) 53 Tablo 8: Ülkeler İtibariyle Türkiye'den Sermaye ihracı (Doğrudan Yatınmlar ABD Dolan) 63 Tablo 9: Sektörler İtibariyle Türkiye'den Sermaye İhracı (Doğrudan Yatınmlar ABD Dolan) 64 Tablo 10: Yabancı Yatınmlann Sektörel Dağılımı 71 Tablo 11: Kazakistan'daki Türk Yatırımları 71 Tablo 12: Kazakistan'daki Türk Yatınmlarının Sektörel Dağılımı 71 Tablo 13: Yabancı Yatırımların Sektörel Dağılımı 72 Tablo 14: Seneler İtibariyle Türkiye'nin Yabancı Sermaye Yatınmlan (Bin ABD Dolan) 72 Tablo 15: Türk Şirketlerin Azerbaycan'daki Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon ABD Dolan) 74 Tablo 16: Azerbaycan'daki Türk Yatırımların Sektörlere Dağılım (%) 74 Tablo 17: Yabancı Yatırımların Sektörlere Dağılımı 76 Tablo 18: Romanya'daki Türk Firma Sayısının Sektörlere Dağılımı 76 Tablo 19: Türk Yatırımlarının İllere Göre Dağılımı 77 Tablo 20: Yabancı Yatınmlann Sektörel Dağılımı 79 Tablo 21: Yıllar İtibariyle Rusya Federasyonu'na Yapılan Yabancı Yatınmlar (Milyar ABD Dolan) 80

Tablo 22: Yabancı Yatınmlann Sektörel Dağılımı 81 Tablo 23: Yıllar itibariyle Türkiye İhracatı (1980-2000 Milyon ABD Dolan) 83 Tablo 24: Yıllar İtibariyle Bavul Ticareti (Milyon ABD Dolan) 84 Tablo 25: Ülkeler İtibariyle Türkiye ihracatı (Milyon ABD Dolan) 84 ŞEKİLLER: Şekil 1: Yatınm Süreci 26 Şekil 2: Yatırım Kriterleri 28 GRAFİKLER: Grafik 1: 1998 Yılında Elektrik Üretim Kapasitesi (MW/Milyon Kişi) 66

GİRİŞ Bir ekonomide üretimi meydana getiren temel unsurlardan biri olan sermaye, emeğe göre kıt faktör olduğundan özel bir önem taşımaktadır. Ekonomideki sermaye stoğunun artmasıyla büyüme ve kalkınma arasında genellikle bire bir ilişki kurulmakta, sermaye stoğunun artması büyüme göstergesi sayılmaktadır. Sermaye stoğunun artması, bu stoğa yapılan ilaveler olarak tanımlanan net yatırımların artmasına bağlı bulunmaktadır. Ancak özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gerek sermaye gerekse yetişmiş işgücünün yetersiz olduğu görülmektedir. Bu ülkelerde kalkınma açısından sadece tasarruf açığı değil yatırımlar için gerekli olan makine ve ekipmanın sağlanmasında döviz açığı da önemli bir sorun olarak durmaktadır. Yabancı sermaye yatırımları ile birlikte doğrudan döviz girişi olabileceği gibi yatırımlar için gerekli makine ve teçhizatın ayni sermaye olarak getirilmesi durumunda da döviz tasarrufu sağlanacaktır. Ayrıca, yabancı yatırımların ihracat imkanlarını geliştirmek suretiyle döviz gelirlerini artırması da söz konusu olacaktır. Öte yandan, yatırımlar için gerekli kaynaklara sahip olunsa bile yeterli teknolojiye sahip olunmayabilir. Genellikle hammaddenin ürüne dönüştürülmesinde doğrudan kullanılan bilgi birikimi olarak tanımlanan teknoloji eksikliği az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için önemli bir sorundur. Dünyada gelişmiş ve diğer ülkeler arasında önemli bir teknoloji uçurumunun varlığı dikkat çekmektedir. Modern teknoloji önemli ölçüde bilgi birikimini gerektirdiğinden yüksek gelire sahip ve araştırma-geliştirme programlarına yeterli kaynak ayırabilen ülkelerden ancak belli bir maliyetle sağlanabilmektedir. Bu nedenle, doğrudan yabancı yatırımlar teknoloji sağlamanın kolay ve maliyetsiz bir şekli olarak da değerlendirilebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yeterli sermaye birikimi bulunmamakta dolayısıyla çalışabilir nüfusun önemli bir bölümü istihdam edilememekte, ayrıca bu ülkelerde çoğunlukla gizli işsizlik sorunu da yaşanmaktadır. Dolayısıyla, doğrudan yatırımlar istihdam sorununun çözümüne yaptığı katkı nedeniyle de önem taşımaktadır. Doğrudan yatırımlar ile birlikte genellikle üst düzey yöneticiler de yatırım yapılan ülkeye gitmekte, ancak gerekli diğer işgücü yatırım yapılan ülkeden karşılanmaktadır. Böylece, doğrudan yatırımlar sermaye, emek, teknoloji ve eğitilmiş beşeri sermaye gibi temel üretim faktörlerine yaptığı doğrudan katkı dolayısıyla ve eğer dikkate değer bir büyüklüğe ulaşıyorsa büyümenin de temel bir değişkeni olmaktadır.

Bugün, 1960'lı ve 1970'li yılların tersine bu tür yatırımlara yönelik olumsuz görüşler değişmiş, doğrudan yabancı yatırımlar Çin, Küba ve Rusya gibi ülkeler için de önemli hale gelmiş, hatta özellikle Çin en fazla doğrudan yatırım yapılan ülkeler arasında yer almava başlamıştır. 1970'li yılların ortalarından başlayarak bir çok gelişmekte olan ülkede dışa açılma, bu kapsamda özellikle dış ticaret, sermaye hareketleri ve mali piyasalarda serbestleşme politikalarının uygulanmaya başladığı, gelişmekte olan ülkelerin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekme yönünde çeşitli tedbirler aldıklan bilinmektedir. Özellikle 1990'lardan sonra doğrudan yabancı yatınmlann dünya ekonomisindeki nispi önemleri hızla artmıştır. Örneğin Güney Kore devlet başkanı 1997 yılında yaptığı bir konuşmada "doğrudan yabancı yatırımlarının dış ticaretten daha önemli olduğu bir ortamda yaşıyoruz" ifadesini kullanmıştır^ Bir ülkeye yapılan doğrudan yatırımları caydıracak iki temel etkiden söz etmek mümkündür: Bunlar siyasi ve ekonomik etkilerdir. Siyasi boyut yatırım yapılacak ülke ile ilgili olarak yasal, yargısal ve idari düzenin oturmuş olması, sürekliliğinin bulunması ve yabancı yatırımcıya herhangi bir ayrımcılık uygulanıp uygulanmadığı şeklindedir. Doğrudan yatırım kararlarını etkileyecek ekonomik nedenler ise, uluslararası ekonomik konjonktür, teknolojik gelişmeler, yatırımı yapan ülkenin ekonomik altyapısı ve yatırım yapılan ülkenin ekonomik altyapısıdır. Özellikle yatırım yapılan ülkenin coğrafi konumu, pazar büyüklüğü, kurumsal ve teknik altyapısı, faktör fiyatları ve en önemlisi istikran önem taşımaktadır. ^ Samih Güven, Türkiye ve Türkiye'den Doğrudan Yatınmlar, Yayınlanmamış Makale 12

BÖLÜM I DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI

1.Yabancı Sermaye Yatırımları Yabancı yatırım, yatırılabilir kaynakların kişi ve kuruluşlar tarafından bir başka ülkeye taşınmasıdır^. 1.1. Yabancı Sermaye Yatırımlarının Türleri Uluslararası sermaye yatırımları doğrudan yatırım veya portföy yatırımları şeklinde gerçekleştirilmektedir. Doğrudan yatırımlar genel olarak uzun süreli, ticari çıkar elde etme amaçlı, şirket yönetimine etki edebilecek düzeyde gerçekleşen sermaye yatırımları olarak tanımlanmaktadır. Doğrudan yatırımlar birçok farklı şekilde gerçekleşebilir: Yeni şirket kuruluşu olabileceği gibi şirketlerin birleşmesi, şirket alımı ve özelleştirme, ortak girişimler şeklinde de yabancı sermaye girişi gerçekleşebilir. Ülkeden ülkeye farklılık göstermekle beraber doğrudan yatırımları genel anlamda "yabancı bir ülkede şirket yönetiminde uzun vadede söz sahibi olmaya yeterli düzeyde hisse alımı ile gerçekleşen yatırımlar" olarak tanımlanmaktadır. Çokuluslu şirketler, merkezlerinin bulunduğu ülke dışında yatırım yapmakta ve yatınm yapılan şirketlerin yönetiminde etkin olarak rol almaktadır. IMF ise, istatistiksel amaçlı çalışmalarda kullanılmak üzere, doğrudan yatırımı "uluslararası yatırımcının herhangi bir yerel şirketin sermayesinin %10' undan fazlasına sahip olması olarak tanımlamaktadır. Doğrudan yatırımın sağlıklı bir şekilde ölçülmesini ve karşılaştırma yapmayı engelleyen bir çok faktör söz konusudur. Şirket yönetiminde etkinlik sağlayan asgari sermaye miktarı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Örneğin, İngiltere' de 1997 senesinde doğrudan yatırım olarak değerlendirilmek için gereken sermaye kontrol miktarı %20 den %10 a çekilmiştir. Farklı ülkelerde farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Çapraz kurlardaki hareketlilik doğrudan yatırımın ölçümünü zorlaştırmaktadır. Sermaye yatırımları, geçmiş dönemde yapılmış tarihsel değerlemeler üzerinden hesaplanmakta, geçerli rayiç değer hesabı uygulanmaktadır. ^ Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırınüan, Özel ihtisas Komisyonu Raporu, Ankara 2000, sf:l 15

Doğrudan yatırımın çıkış noktasını belirlemek oldukça zorlaşmıştır. Örneğin, Avrupa' da gerçekleşen Amerika ve Japonya menşeli doğrudan yatırımın büyük bir bölümü Hollanda veya Almanya'daki şirketlerin merkezleri üzerinden gerçekleşmektedir. Bu sebeple yatırımcının menşeini belirlemekte zorluk çekilmektedir. 1.1.1. Doğrudan Yatırımlar Doğrudan yatırımlar geleneksel olarak Merkez Bankası ödemeler dengesinde görülen sınır ötesi sermaye hareketleri olarak tanımlanmaktadır. Gelişmekte olan bir ülkenin aldığı doğrudan yatırımın miktarı ödemeler bilançosundan yararlanılarak hesaplanmaktadır. Doğrudan yatırımın geleneksel tanımı, bu isimle nitelend rebileceğimiz yatırımların ancak çok dar bir kesimini kapsamaktadır. Doğrudan yatırım pek çok farklı şekilde ülkeye girebilir: Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması, Özelleştirme yoluyla gerçekleşen yatırımlar, Ortak girişimler, stratejik ortaklıklar, lisans verme ve diğer yatırımlar, Sabit sermaye yatırımları, Mevcut operasyonların genişletilmesi, Yukarıda bahsedilen beş yatırım şeklinden sadece son ikisi geleneksel anlamda doğrudan yatırım tanımına uymaktadır. Doğrudan yatırım her zaman sınır ötesi sermaye yatırımı olarak gerçekleşmediğinden merkez bankası bilançosunda gözükmeyebilir. Özellikle yüksek enflasyon yaşanan ve enflasyon muhasebesinin uygulanmadığı ülkelerde uluslararası yatınmcılar şirket sermayesini arttırmak yerine, şirketlere borç vermek sureti ile yatırımlarını gerçekleştirmektedir. Bunun başlıca sebebi yüksek enflasyon nedeni ile sermayenin yıllar içinde erimesidir. Türkiye gibi yüksek enflasyonun süregeldiği ülkelerde bu uygulamaya sıkça rastlanmaktadır. Hisseye çevrilebilir tahvil alacakları bu çerçevede dikkate alınabilecek yaygın bir örnektir. Bu şekilde gerçekleşen ancak doğrudan yatırım girişi istatistiklerine dahil edilmeyen yatırımların varlığı göz ardı edilmemelidir^. ^ istanbul Sanayi Odası, Uluslar arası Doğrudan Yatırımlar ve Türkiye Durum Tespiti ve Stratejik Plan, sf:17

1.1.1-1 -Sabit Sermaye Yatırımları Sabit sermaye yatırımı doğrudan o ülkede yeni bir fabrika kurarak veya yeni bir işlem oluşturarak meydana gelir. 1.1.1.2. Şirketlerin Birleşmesi Ve Satın Alınması Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması, yabancı ülkelerde var olan şirketi satın alarak veya o ülkedeki bir şirketle birleşerek meydana gelir^. Uluslararası bilgi bankaları şirketlerin birleşmesi ve satın alınması ile doğrudan yatırım tarzları arasında genelde bir ayrım yapmamaktadırlar. Bu durum, ülkelerin doğrudan yatırımlar konusundaki performanslarını değerlendirmede yanlışlıklara sebep olmaktadır. Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması şeklinde gerçekleşen doğrudan yatırım miktarı 1995 de toplam küresel yatırımın %55,5 ini oluştururken, 1998 de bu oran %90,4 e ulaşmıştır. Şirket evlilik ve birleşmelerinin büyük bölümü gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren şirketler arasında ve de özellikle sermaye piyasası yapılan birbirine benzeyen ülkeler arasında (örneğin, İngiltere ve ABD) gerçekleşmektedir. Son zamanlarda Almanya ve Fransa gibi ülkelerde de doğrudan yatırımların ağırlıklı olarak şirketlerin birleşmesi ve satın alınması şeklinde gerçekleştiği görülmüştür. Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması ülke içindeki net yatırımda veya üretimde nadiren bir artışa yol açmaktadırlar. Çoğu zaman uluslararası yatırımcı ile birleşen şirkette oluşacak sinerjilerden dolayı yatırımlarda bir azalma bile sözkonusu olabilmektedir. Bu durum, yatırım çeken ülke açısından bakıldığında olumsuz bir gelişme olarak algılanmamalıdır. Uluslararası yatırımcının bu şekilde gerçekleştirdiği yatırımlar çoğu zaman yerel şirketin yaşaması ve rekabet edebilmesini sağlarken geleneksel anlamda doğrudan yatırımın sağladığı bütün avantajları da (teknoloji, global pazarlama ve yönetim ağına kavuşma vb. gibi) beraberinde getirmektedir. Şirketlerin birleşmesi ve satın alınması ile ülkeye gelen doğrudan yatırımın hesaplanması birçok zorluklar içermektedir. Bazı durumlarda uluslararası yatırımcı tarafından yerel sermayedarlara ödenen bedel FORFAS, Statement on Outward Direct Investment, sf:16 17

portföy yatırımı olarak ülke dışında tutulabilir, dolayısıyla bu sermaye miktarı ülke içi toplam sermaye stoğuna bir ilave meydana getirmeyebilir. Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye' de de şirketlerin birleşmesi ve satın alınması şeklinde gerçekleşen doğrudan yatırımların gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğu görülmektedir. 1.1.1.3. Özelleştirme Yoluyla Gerçekleşen Doğrudan Yatırımlar Doğrudan yatırımlar içindeki özelleştirme gelirlerinin hesaplanmasında karşılaşılan başlıca özellik, özelleştirme yoluyla gerçekleşen yatırımların diğer doğrudan yatırımlardan ayrı olarak kayıt altında tutulmasıdır. Tüm yatırım şekillerinin detaylı olarak yansıtılmadığı toplam doğrudan yatırım tutarları, uluslar arası karşılaştırmalarda ülkelerin hangi yatırım şekillerinde daha başarılı olduklarını inceleme imkanı vermemektedir. Ülkelerin doğrudan yatırım çekme konusunda başarıları değerlendirilirken yatırım şekilleri bazında da inceleme yapmak gerekmektedir. Ancak her ülke için bu tarz kayıtlara ulaşmak birçok güçlük içermektedir. Orta ve Doğu Avrupa ile Güney Amerika'ya yapılan doğrudan yatırımların çoğunluğu özelleştirme yoluyla gerçekleşmiştir. Özelleştirme kaynaklı doğrudan yatırımlar 1995 yılına kadar Çek Cumhuriyeti' ne yapılan doğrudan yatınmlann yaklaşık tümünü, 2000 yılında ise Bulgaristan' a yapılan yatırımların yaklaşık olarak %50sini oluşturmuştur. 1988-1995 arasında Türkiye' de gerçekleşen doğrudan yatırımların ise yaklaşık olarak %15inin özelleştirme kaynaklı olduğu görülmüştür. 1.1.1.4. Yeni Yatırım Şekilleri En hızlı gelişen doğrudan yatırım şekilleri ortak girişim (Joint Venture) ve stratejik ortaklıklardır. Bu yatırım şekilleri, sadece sermaye transferi veya sermaye plasmanı içermediğinden, çoğu zaman resmi kayıtlarda doğrudan yatırım tutarı olarak gözükmeyebilir. Yatırım harcamalannda bir artış gözlense bile, ortak girişimin yerli ortağı sermayeyi iç piyasadan sağladığı kaynaklarla artırabilir, daha da ilginci, yabancı ortak sadece teknoloji transferini gerçekleştirebilir.

1.1-2. Portföy Yatırımları Doğrudan yatırımdan farklı olarak, portföy yatırımları çok daha kısa süreli bir sermaye hareketi olarak makroekonomik yapıya sağladığı faydaların yanında, ani sermaye çıkışına da yol açabilmesi nedeni ile, daha evvel pek çok kriz döneminde de yaşandığı gibi, küçük boyutlu para piyasalarında istikrarsızlığa yol açabilmektedir.. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı portföy yatırımları bazı gelişmekte olan ülkeler tarafından kısıtlanmakta, hatta bazı durumlarda tümüyle engellenmektedir. Sıcak para hareketleri olarak da adlandırılan bu tip transferleri sınırlayıcı mekanizmalar pek çok gelişmekte olan ülke tarafından uygulanmaktadır. Kurumsal yatırımcılar atıl varlıkların ekonomiye kazandırılması açısından bir ekonomi için vazgeçilemeyecek unsurlardır. Sözgelişi bireylerin emeklilik için tahsis ettiği tasarruflan sermaye piyasaları yoluyla değerlendiren ve kurumsal yatırımcılar arasında önemli ağırlığı olan özel emeklilik fonları gerekli yasal çerçeve mevcut olmadığından birçok gelişmekte olan ülkede faaliyet göstermemektedirler. Türkiye'de bireysel emeklilik fonlarının oluşturulmasına imkan veren "özel emeklilik sistemi" ile ilgili yasanın 7 Ekim 2001 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesinin sermaye piyasalarınm gelişmesine katkıda bulunması beklenmektedir. Türkiye'de 1989 yılından itibaren uluslararası bireysel ve kurumsal portföy yatırımcıları İMKB'de serbestçe menkul kıymet alım satım işlemleri gerçekleştirmektedirler. 1989 senesinde yapılan düzenlemeyle Türk hisse senetleri ve tahvil piyasaları uluslararası kurumsal ve bireysel yatırımcılara açık hale gelmiştir. Ancak yaşanan ekonomik istikrarsızlık sonucu portföy boşaltılması ve TL' nih büyük ölçüde değer kaybetmesi nedenleriyle uluslararası yatırımcılara ait hisse senedi saklama bakiyeleri 1999 Aralık sonunda 15 milyar ABD Doları iken 2001 Eylül sonunda 3 milyar ABD Doları seviyelerine gerilemiştir^. 1.2. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Faydaları ve Önemi Dünyada küreselleşme süreci öncesinde fazla önemsenmeyen yabancı sermaye, bugün dünya genelinde ekonomik kalkınmaya olan katkısının anlaşılmasıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin ilgi odağı haline gelmiştir. Küreselleşmeyle birlikte, ekonomi ve ticarette ' istanbul Sanayi Odası, age, sf: 18-19

liberalleşme eğilimlerinin hız kazanması, sermayenin serbest dolaşımını kolaylaştırmış, ticaret serbestleşmiş ve tüketici alışkanlıklarında benzerlikler artmaya başlamıştır. Sanayi faaliyetleri belli coğrafi bölgelerde yoğunlaşırken, sektörler ve işletmeler arasında kaynak aktarımı güçlenmiş, sınır ötesi ve işletmeler arası işbirliği ve yabancı sermaye yatırımları artmıştır. Bu gelişmeler sonucu, ülke pazarları arasındaki sınırlar neredeyse tamamen ortadan kalkarak, tek bir dünya pazarı oluşmaya başlamış, firmalar da bu pazardan pay kapmak için birbirleriyle kıyasıya rekabet etmeye ve daha kaliteli ürünleri daha ucuza üretebilmenin yollarını aramaya başlamışlardır. Gelişmiş ülkeler rekabet güçlerini artırmada gerekli olan daha ucuz işgücü, daha ucuz hammadde, daha uygun yasal düzenlemeler ve vergilendirme sistemini ve şartlarını elde edebilmek için sermaye ve teknoloji transferi yoluna gitmektedirler. Gelişmekte olan ülkelerin ise en önemli sorunları sermaye ve teknoloji yetersizliğidir. Düşük satın alma gücü, iç tasarruflardaki eksiklikler ve döviz darboğazı yerli sanayinin gelişmesini ve rekabet gücü kazanmasını zorlaştırırken, gelişmiş ülkelerin talep ve standartlarına uyum esnekliği, ucuz işgücü ve diğer uygun koşullar da yabancı sermaye girişi için uygun bir ortam hazırlamaktadır. Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerin, kalkınmalarını gerçekleştirebilmek için, ihtiyaç duydukları sermaye birikimini sağlamada, dış borç yerine yabancı sermayeye yönelmeleri çok daha akılcı bir yoldur. Hem kıt sermayenin çok sayıda ülke tarafından paylaşılmak istenilmesi, hem de yabancı sermayenin ülke ekonomisine ve kalkınmasına yapabileceği katkıların gün geçtikçe daha iyi anlaşılması nedeniyle, ülkeler bugün yabancı sermayeden aldıkları payı artırabilmek için, her geçen gün daha cazip koşullar hazırlamaya çalışmaktadır. Geçmişte yabancı sermaye sadece; Sermaye açığını kapatmak, Üretimi artırmak, İşsizliğe çözüm getirmek, Üretim maliyetlerini düşürmek; ucuz işgücü, taşıma giderlerinden tasarruf sağlamak, düşük vergi avantajlarından faydalanmak, Ucuz hammadde kullanmak,

Döviz rezervlerini genişletmek gibi nedenlerle cazip bulunuyordu. Günümüzde ise, yabancı sermaye yatırımlarından beklenenler daha da artmıştır. Yukarıdaki faktörlere ilave olarak; Ülke içinde sağlıklı bir rekabet ortamı yaratmak, Ülkeye yeni teknolojiler kazandırmak, Know-how getirmek, Gelişmiş ve sermaye ihraç eden ülkelerin politik ve ekonomik desteğini sağlamak, Promosyon, Dış piyasalara giriş imkanlarını genişletmek, İnsan kaynaklarını geliştirmek gibi nedenler de bulunmaktadır. Son olarak şunu vurgulamakta fayda vardır ki, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, hem istihdamı artırmak, hem de insan kaynaklarını yönlendirmek ve daha iyi şekilde eğitim görmelerini sağlamak açısından çok önemli görevler üstlenmiştir^. 1.3. Ekonomik Büyümede Doğrudan Yabancı Sermaye Yatınmlarmm Rolü Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde rastlanan yapısal sorunlar, bir anlamda söz konusu ülkelerin yeterli miktarda sabit sermaye yatırımı gerçekleştirememesi ile ilişkilidir. Bu sorunların tümünün veya büyük bir kısmının ortadan kaldırılması için öncelikli çözümlerden bir tanesi uluslararası sermaye girişinin arttırılmasıdır. Ülkelerin ekonomik büyümelerine katkıda bulunan doğrudan yatırımlar ayrıca ülke ekonomilerine teknoloji, yönetim becerisi, profesyonel yönetim teknikleri, hizmet içi eğitim ve istihdam imkanları gibi çeşitli yararlar sağlamaktadır. Doğrudan yatırımlar girdikleri ülkeye çeşitli getiriler sağlamaktadır. Sermaye Yatırım finansmanında ve özelleştirmede kullanılmak üzere oldukça ucuz ve uzun vadeli sermaye temin imkanı yaratmaktadır. ^ Suna Oksay, Çokuluslu Şirketler Teorileri Çerçevesinde, Yabancı Sermaye Yatınmlannın İncelenerek Değerlendirilmesi, Dış Ticaret Müsteşarlıgı,Ocak 1998

Teknoloji Transferi Teknoloji gelişimi için yerel üniversitelere, araştırma merkezlerine ve iş gücüne çeşitli olanaklar tanımaktadır. Yabancı Pazarlara Erişim Dünya ticaretinin yaklaşık %30 unun çokuluslu şirketlerin değişik ülkelerdeki birimleri arasında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Dolayısı ile çokuluslu şirketlerin yatırımlarını çekmek, yabancı pazarlara erişim açısından önem taşımaktadır. Çalışanlara sağlanan eğitim olanakları Genellikle uluslararası sermaye yerel şirketlere göre eğitim konusunda daha cazip olanaklar sunmakta ve yatırım yapılan ülkede kültür düzeyinin artışına katkıda bulunmaktadır. Yeni yönetim tekniklerinin uygulanması Yerel şirketler ve çalışanlarına yeni yönetim tekniklerini tanıma imkanı vermektedir. Endüstriyel çeşitlilik yaratma Karlılığı düşen, çok büyük talep dalgalanmaları gösteren veya talebi gelişmeyen sektörlere olan bağımlılığı azaltmaktadır. Rekabet arttırıcı ekonomik dengeleri sağlama Rekabet, üretim de verimliliği arttıran ve teknolojik yenilikleri teşvik eden en önemli araçlardan biridir. Doğrudan yatırımlar sayesinde yerel piyasalarda rekabet artmakta; bu da teknolojik gelişme ve yerel piyasa da yeni buluşlara yönelmeyi kolaylaştırmaktadır. Özelleştirme Gelirleri En önemli yabancı sermaye getiriierinden biri doğrudan yatırımlarla paralel bir şekilde artan özelleştirme gelirleridir. Türkiye' nin de içinde bulunduğu 36 gelişmekte olan ülkede yapılan bir çalışmaya göre, özelleştirmeden sağlanan her 1 ABD Dolan' na karşılık 0,88 ABD Doları tutarında yeni doğrudan yatırım ülkeye girmektedir. Artı Değer Yaratan Diğer Getiriler Çokuluslu şirketlerin örnek teşkil edici uygulamaları artı değer yaratan diğer getiriler arasında gösterilmektedir. Üretim kalitesinin arttırılması, teknolojik uygulamalar, yeni ve etkin yönetim tekniklerinin kullanılması çokuluslu şirketlerin bu getirileri arasında sayılabilir. Bu bakımdan, doğrudan yatırımların Türkiye için önemi her geçen gün daha fazla artmaktadır.

Doğrudan Yatırım Ülke İçinde Rekabeti Arttırıcı Bîr Etki Yapmaktadır. Doğrudan yatırımlar piyasalarda rekabeti artırarak gerek teknolojik, gerek yönetim alanındaki yeniliklerin daha kolay kabul görmelerini teşvik etmektedir^. 1.4. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarında Karar Alma Prosedürü Uluslararası yatırımcılar yatırım aşamasında bir dizi analiz ve inceleme yapmaktadırlar. Yatırım sürecinin sonuçlanması bu aşamalarda yapılan incelemelerin olumlu olması, görüşmelerin devamlılığı gibi birçok etkene bağlıdır. Birçok yatırım karannın bu uzun sürecin henüz başlangıcında durma noktasına geldiği, ancak nispeten az sayıda yatırımın bu süreç tamamlanarak gerçekleştirildiği gözlemlenmiştir. Yatırımın gerçekleşme süreci genelde kısa olmayan bir zaman dilimi gerektirmektedir. Bu sürecin doğrudan yatırımlarda asgari 3 ay' dan başlayarak birkaç seneye kadar uzadığı gözlemlenmiştir. Özellikle likidite sıkışıklığı yaşayan şirketlerin finansman açıklarını kapatmak amacı ile yatırımcı arayışına girmeleri durumunda bu süreç, tahmin ettiklerinden daha uzun bir süreyi kapsaması dolayısı ile, taraflar için olumsuz sonuçlanabilmektedir. Doğal olarak, yapılacak yatırımın özelliği karar sürecini etkileyecektir. Şöyle ki, yatırım yerini belirleyen kararlar alınırken, şirketin stratejik karar almasını gerektirecek ve etkileyecek alternatifler olacaktır. Bu süreç şu şekilde açıklanabilir: I. Adım: Ülkelerin Uzun Listesinin Çıkarılması Belirgin bir yatırım kararı olan şirket yönetiminin yapması gereken ilk iş aday ülkeleri içeren bir listenin hazırlanması olacaktır. Global bir yatırım sözkonusu ise öncelikle kıtanın seçimi ile işe başlanacaktır. Genellikle önerilen sayı 5-9 ülke olmaktadır. Daha önce global düzeyde yatırım tecrübesi olan çokuluslu şirketler bu tecrübelerini karar alma sürecinde etkin olarak kullanmaktadırlar. MSO, age, sf: 13-14

Bu aşamanın en önemli iki kriteri pazara giriş ile iş ortamıdır. Pazara giriş yatırım yerinin seçiminde çok önemli bir rol oynamaktadır. Ulaşım olanakları ve önemli müşterilerin pozisyonları da etkendir. Bunların yanı sıra, istikrarii bir ekonomi ve döviz kuru, enflasyon oranı, kural ve düzenlemeler, çalışma mevzuatı, sendikalaşma maliyet unsurlarının geniş olarak ele alınıp değeriendirilmesi de iş ortamının ana unsuriarı olarak ele alınabilir. Birçok yatırım kararı incelemesi bu aşamada sadece masabaşı araştırması olarak yapılmaktadır. II. Adım: Ülkelerin Kısa Listesinin Çıkarılması Yatırım yeri kararını yönetilebilir bir şekle getirmek için ülke sayısının azaltılması şarttır. Araştırmaların derinleştirilmesi ile beraber aday ülke sayısını iki veya üçe düşürmek faydalı olacaktır. Buna ulaşırken oldukça detaylı bir şekilde, iş ortamı, geçmiş deneyimler ve özellikle işgücü konuları incelenecektir. Potansiyel yatırımcılar bu aşanıada aday ülke ve bölgelere ziyaretler yapmayı arzu edeceklerdir. Öncelikle yabancı sermaye ve yatırımlar üzerinde yetkisi bulunan kurumlar ziyaret edilecektir. Yine bu aşamada yatırım yapılması muhtemel alanların daha detaylı araştırması yapılabilecektir. III. Adım: Ülkelerin/Bölgelerin Belirlenmesi Projenin özelliğine bağlı olarak yapılacak araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak bilgiler, yine projeye göre öne çıkarılması gereken hususlaria beraber ele alınıp değeriendirilecektir. Bu oldukça kritik aşamada kara ulaşımının durumu elektronik tüketim malı üreten için önemli olurken, vergi mevzuatı bölgesel yönetim merkezi kurulmasında daha önemli bir etken olacaktır. IV. Adım: Ülkelerin/Bölgelerin Karşılaştırılması Yatırımcı bu aşamada tüm ana seçim kriterierinde tatmin edici sonuca ulaşabilmek için dikkatli bir çalışmayı bitirmek üzeredir. Yapmakta olduğu direkt karşılaştırmalaria nihai kısa listesini oluşturmayı amaçlamaktadır. Gayrimenkul satın alıp alamayacağı, istihdam etmeyi düşündüğü sayıda arzulanan niteliğe sahip işçi bulup

bulamayacağı ve anahtar durumundaki kamu otoritelerinin tavırlan gibi konular karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Uluslararası yatırımcılar kamu kuruluşlannın oynadığı rolün önemini geçmiş tecrübelerden bilmektedirler. Bu bağlamda doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının promosyonundan sorumlu olan kamu kurumlarının yetenek ve yardım arzuları burada çok önemli bir konum kazanmaktadır. İzin prosedürü, altyapı teşvikleri, diğer teşviklere yönelik müzakerelerde ilgili kurumların tavırları, çalışma izinlerine yönelik mevzuat/prosedür gibi konularda yabancı sermaye yatırımlanndan sorumlu kurum bir anlamı ile sınava tabi tutulmaktadır. Bunların yanı sıra, teşviklerle beraber maliyete ilişkin tüm faktörler bu bölümde karar almada önemli etkenler olacaktır. Ayrıca tecrübeli ve becerileri denenmiş işgücünün varlığı detaylı olarak incelemeye tabi tutulacaktır. V. Adım: Nihal Yer Seçimi Yukarıda özetlenmeye çalışılan prosedürde son aşamaya gelindiğinde, genel olarak, birbirine oldukça yakın özellikler taşıyan iki yatırım sahası arasında karşılaştırma yapılması sözkonusu olacaktır. Bu bölümde iki aday yer arasındaki seçimi belirleyecek olan faktörlerin başında genel olarak teşvik tedbirleri gelmektedir. Teşviklerin arasında anonim şirketlere tanınan ayrıcalıklar, gayrimenkul sağlanmasındaki teşvikler, işgücü ve bunun eğitimine yönelik teşvikler, telekomünikasyon ve gerekli diğer altyapı yatırımlarına kamudan sağlanabilecek katkılar sayılabilir. Nihai yer seçimini belirleyecek diğer önemli faktör de yatırımın yapılacağı yer konusunda sağlanan genel teşviklerdir. Diğer bir deyimle gayrimenkul, gerekli altyapının varlığı gibi konulardaki olanaklar etkin bir role sahip olacaktır. Öte yandan ilgili kurumun taahütleri ve bunlara ilişkin gösterdiği sorumlu davranışlar da oldukça can alıcı öneme sahiptir. Yukarıda açıklanmaya çalışılan prosedürde belirtilen konuların yanı sıra özellikle ülkenin genel imajını etkileyen ve aşağıda başlıklar halinde özetlenen konular da karar almada etkin olmaktadır. Ülkedeki yaşam standardı, Genel eğitim düzeyi, Yabancı dil konuşma oranı (özelikle İngilizce),

Genel olarak yasal düzenlemeler, Ülkenin doğal kaynakları (enerji, turizm vb.) jç piyasadaki rekabet koşulları, İşgücü piyasası, sendikalaşma, yasal düzenlemeler, iş etiği, beceri gücü, Genel olarak güvenlik problemleri^. Doğrudan yabancı yatırımlar arasında yer alan sabit sermaye yatırımları gerçekleştirilmeden önce yukarıda sıralanan beş adım izlenecektir. Ancak eğer mevcut olan bir yatırımın geliştirilmesi, ortak girişim (JV), distribütörlük anlaşmaları, tedarik anlaşmaları ya da portföy yatırımları söz konusu ise bu beş adımın izlenmesine gerek kalmayacaktır. Bu durumda yatırım süreci, her durum için kendine özgü farklılıklar olsa da, genelde aşağıdaki şemada gösterilen aşamalar şeklinde gelişmektedir. Ancak aşamaların içeriğinin veya zamanlamasının her yatırımda değişebileceği de dikkate alınmalıdır. Şekil 1: Yatırım Süreci Yatırım stratejisinin belirlenmesi Hedef şirketlerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi Müzakereler Hukuki prosedürler ve inceleme Sürecin tamamlanması I Yatırımın gerçekleşmesi ^ Hakan Özyıldız, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarında Karar Alma Prosedürü, Hazine Dergisi, Temmuz 1998, Sayı: 11

Yatırım Stratejisinin Belirlenmesi Yatırım stratejisi, yatırımcının amacına uygun olan yatınm ile ilgili olarak ülke, bölge ve şirket seçimini etkileyecek kriterleri içermektedir. Yatırım stratejisi tespitinde önem arzeden çeşitli unsurlann başlıcalan: Pazar payını arttırmak, Pazarın coğrafi sınırlannı genişletmek, Ürün yelpazesini genişletmek, Mevcut operasyonlardan elde edilen nakit fazlasını değerlendirmek, Müşteri ağını genişletmek, Başlıca tedarik kaynağını korumak veya geliştirmek olarak sayılabilir. Yatırım stratejisinin belirlenmesinden sonra stratejinin uygulanmasında kullanılacak olan yöntemin tespiti gerekmektedir. Yatırımcı tarafından değerlendirilen yöntemler arasında; Organik büyüme, tevsi, modernizasyon vb., Ortak girişim (JV), Distribütöriük anlaşmaları, Tedarik anlaşmaları, Azınlık hisse alımı yer almaktadır. Bu aşamada uluslararası yatırımcı çeşitli unsuriarı dikkate alarak yatırım için uygun ülke seçiminde karar vermektedir. Burada dikkat edilen başlıca unsuriar arasında ekonomik, idari istikrar ve hukuki güvenlik yer almaktadır. Ayrıca ülkenin iç pazarı, ülkedeki alt yapı durumu, gerekli hammadde, yatırımcılarının variiğı, nitelikli işgücü, rekabet ortamı gibi yatırıma özgü konular da uluslararası yatırımcı tarafından araştırılmaktadır. Ülke, sektör/pazar, ürün/hizmet ve yöntem seçiminden sonra yatırımcı elindeki mevcut kaynakları (mali, insan kaynakları, vb.) da dikkate alarak yatırım yapılacak hedef şirket profilini belirier. Hedef şirket profilinin belirienmesinde çeşitli kriterier kullanılmaktadır.

Şekil 2: Yatırım Kriterleri Sektör/Pazar Minimum ölçek Asgari karlılık Ürün/hizmet Ülke/Lokasyon Yönetim Profil belirlendikten sonra uygun hedef şirket tespiti için araştırma çalışmaları yapılmaktadır. Yatırımcı hedef şirket tespitinde pasif bir yaklaşım benimsediğinde genelde ortaklık arayışına girmiş şirketler veya ihaleye çıkarılmış şirketlerle sınırlı kalmaktadır. Ancak aktif bir yaklaşım söz konusu olduğunda yatırımcı pazar araştırması yaparak profiline uygun şirket arayışına girmektedir. Özellikle pazarda hedef sektörde daha evvel yapılmış yatırımlar olduğu takdirde yatırımcıların bu konudaki yaklaşımlannın daha agresif olduğu görülmektedir. Hedef şirketin belirlenmesi ve değerlendirilmesi Yatırım profiline uygun şirket arayışına giren yatınmcılar bu araştırma çerçevesinde belirlenen şirketleri kriterlere uygunluk ve yaratabilecekleri sinerji açısından değerlendirerek yaklaşım yöntemini tespit etmektedirler. İlk toplantılar genelde şirket ortakları veya üst düzey yönetim düzeyinde gerçekleştirilmekte ve tespit edilen tüm şirketlerle görüşme yapılarak şirket hissedarlannın olası bir satış işlemine bakış açısı değerlendirilmektedir. Bu aşamada yatırımcılar herhangi bir teklif vermeden önce ilgi gösteren şirketlerden mali tablolar, projeksiyonlar, nakit akımları gibi bazı bilgi taleplerinde bulunmaktadırlar. Elde edilen bu bilgiler kullanılarak hedef şirket için fiyat tespitine yönelik bir değerlendirme çalışması yapılmaktadır. Bu çalışma çerçevesinde indirgenmiş nakit akımları, net aktif ve çarpanlar olarak adlandırılan çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.

Yatırımcının, değerleme çalışması sonuçlarını, stratejisini ve yatırım yapılması düşünülen şirketin yatınm profiline uygunluğunu dikkate alarak yatırım için bir fiyat aralığı tespit etmesi genelde yatırım sürecinin bu aşamasında gerçekleşmektedir. Teklif hazırlanırken fiyatın bir kısmının yatırımın gelecekteki performansına bağlanması da sık görülen uygulamalardandır. Bu aşamanın sonucunda hazırlanan teklif mektubu hedef şirkete iletilir ve bir sonraki aşamada müzakereler devreye girer. Müzakereler Müzakereler sadece fiyat konusu ile sınırlı kalmamakta, birçok husus görüşmeler sırasında pazarlık konusu olabilmektedir. Bu aşamada taraflar arasında görüşülenler başlıca aşağıdaki konuları kapsamaktadır. Hisse oranı, Hisse veya aktif satışı, Şirket yöneticileri ile yazılı anlaşmalar, Satış haricinde tutulan aktifler, Ödeme koşulları, Temettü ödemeleri, Hizmet sözleşmeleri Yapılan görüşmelerin sonucunda, hukuki ve özel inceleme şart koşularak, bağlayıcılık taşımayan ön anlaşma taraflar arasında imzaya açılır. Anlaşma çerçevesinde yatırımcının belli bir zaman dilimi için münhasırlık araması olağan olarak rastlanan uygulamalardandır. Bu şekilde yatırımcı hedef şirketin başka alıcılarla görüşmesini müzakereler sona erene kadar kısıtlamış olmaktadır. Hukuki prosedürler ve özel inceleme Yatırımcı, taraflar arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde hedef şirket ile ilgili hukuki, mali ve vergisel özel inceleme yaptırmaktadır. Özel inceleme sadece bu konularla sınırlı olmayıp, operasyonel ve çevre gibi konuları da içerebilmektedir. Özel incelemenin amacı hedef şirket ile ilgili yatırımcı açısından risk yaratabilecek konuların belirlenmesidir. Bu incelemede tespit edilen riskleri değerlendiren yatırımcı, risklerin boyutunu ve mevcut stratejisini dikkate alarak yatırım kararını vermektedir.

Yatırımın Gerçekleşmesi Yatırım kararı aşamasında hedef şirket ile görüşmeler çerçevesinde özel inceleme çalışmasında ortaya konan riskler teminat/garanti ve/veya tespit edilen fiyata bir düzeltme olarak yansıtılır. Bu aşamada yatırımcı ile hedef şirket arasındaki satış anlaşması son haline getirilerek, ortaklık ile ilgili gerekli mercilere başvurular yapılarak yatırım için gerekli idari ve hukuki prosedürler yerine getirilir. 2. Yurtdışında Yatırımlar 2.1. Uluslararası Sermaye Girişinde Başlıca Etkenler Uluslararası sermaye girişini etkileyen birçok unsur mevcuttur. Yatırımcılar açısından önem dereceleri farklı olmakla beraber bu faktörler tek tek veya toplu olarak ülkelerin doğrudan yatırımlarda elde ettikleri payları etkilemektedir. Yatırım kararı aşamasında ülkelerin ekonomik göstergeleri, hukuki yapıları, idari istikran, şeffaflık düzeyi, iç pazar büyüklüğü, nitelikli ış gücü varlığı, işgücü maliyeti, rekabet koşulları, sermaye piyasalarının gelişmişliği, dış ticaret ve döviz rejimleri, vergi oranları ve teşvikleri değerlendirilen başlıca unsurlar arasında yer almaktadır. 2.1.1. Hukuki Güvenlik-Önkoşul Günümüzde, bir ülkenin uluslararası sermaye açısından çekim merkezi olabilmesi için öncelikle yerleşik mevzuatlarının bulunmasında fayda vardır. Sağlıklı bir hukuk sisteminin bulunmadığı bir ülkede öngörülen ekonomik getiri yüksek olsa dahi eğer iş ve yatırım açısından hukuki riskler söz konusu ise, uluslararası sermaye o ülkeye ancak yüksek "ülke risk primi" uygulayarak yatırım yapacaktır. Bir ticari alacağın tahsil edilemediği, adaletin çok yavaş işlediği, kanunları ve alınan mahkeme kararlannın etkin bir şekilde uygulanamadığı, kişilerin eylem ve işlemlerden hakkaniyete uygun bir şekilde hukuken sorumlu tutulamadığı, "doğal hakim" ilkesinin ve evrensel hakların ihlal edildiği, uluslararası standartlara uygun olmayan kuralların işlediği, kanunların sık sık değiştiği ve geriye yürür kanunların çıkarıldığı bir üikenin "hukuk devleti" olduğunu iddia edebilmek ne kadar zor ise, o ülkenin uluslararası sermaye açısından bir cazibe merkezi olması da o derece zordur. Bu kapsamda uluslararası sermaye, yatırım sürecinin her evresinde hukuki güvenlik ihtiyacını hissetmektedir. Sözgelişi yatırım aşamasında uluslararası sermaye her zaman kolay, masrafsız ve ^ISO, age, sf:29-31

güvenli bir şekilde yatırımını gerçekleştirebilmeyi hedefler. Yatırım gerçekleştiğinde ise faaliyet süresince elde edeceği karı (ve yatırım sona erdiğinde sermayesini) yine kolay, masrafsız ve güvenli bir şekilde alabilmeyi ister. Bu nedenle, uluslararası sermayeyi çekmek isteyen ülkeler, hukuki düzenlemelerini bu gerçekler ışığında oluşturmak durumundadırlar. Nitekim Avrupa ülkeleri ile olan ticari ilişkiler, Türk hukukunun kıta Avrupası hukukuna uygun şekilde gelişmesi sonucunu doğurmuştur. Tabii ki bunların gereğince uygulanması ve hayata geçirilmesi, bugün dahi tümüyle ulaşılamamış hedefler arasındadır. AB' ne üyelik sürecinde olan Türkiye, mevzuatını ve hukuk düzenini AB müktesebatına uygun hale getirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca, uluslararası ticari ilişkiler, küreselleşme ve hukuk alanında yaşanan yeknesaklaşma eğilimi de, Türkiye'nin hukuk düzenini evrensel kriterlerle uyumlu hale getirmesini kaçınılmaz kılmaktadır. 2.1.2. Makroekonomik Etkenler Uluslararası sermaye girişinde ülkelerin e.konomik göstergeleri doğrudan yatırım kararlarında etkili olmaktadır. Ülkelerin gösterdikleri hızlı ve istikrarlı reel büyüme, düşük faiz oranları, enflasyon oranının öngörülebilir olması, döviz kurunda istikrar ve daha da önemlisi istikrarlı maliye ve para politikaları uluslararası sermayenin yatırım aşamasında değerlendirmeye aldığı başlıca göstergelerdir. Ancak belirtilmesi gereken önemli bir nokta uluslararası sermaye girişini etkileyen unsurların toplu olarak değerlendirildiği gerçeğidir. Sadece vergi teşvikleri doğrudan yatırım girişinde etkili olmamaktadır. Karar aşamasında ülkelerin ekonomik göstergeleri, hukuki yapısı, şeffaflık, iç pazar büyüklüğü, nitelikli iş gücü, iş gücü maliyeti, rekabet koşulları, sermaye piyasalarının gelişmişliği, liberal dış ticaret ve döviz rejimleri, vergi oranları ve teşviklen ile idari istikrar değerlendirmede dikkate alınan başlıca unsurlardır. Yüksek enflasyonun, yüksek faiz oranlarının, döviz kurlarının belirsizliğinin ülkelerin ekonomik ve politik yapılarına olumsuz etkileri olduğu görülmektedir. Bu gibi istikrarsızlıklann mevcut olduğu ülkeler uluslararası sermaye açısından cezbedici olmamaktadır. Uluslararası sermaye girişinde etkili olan unsurlar ekonomik, politik, kurumsal ve uluslararası sermayeye ilişkin uygulamalar olarak sınıflandırılarak Tablo 1 de listelenmiştir.

Tablo 1: Uluslararası Sermaye Stratejileri Ve Belirleyici Etkenler Uluslararası Sermaye Girişinde Etkenler Ekonomik - Liberal ekonomi (tarifler, özelleştirme, döviz politikası, vergi) Ekonomik performans (GSYH artışı, enflasyon, iç ve dış borç) - Uzun dönem strateji (stabilizasyon, iç piyasa, ihracat) - Uluslararası sermayenin varlığı Telekominikasyon alt yapısı -Tablonun sag bölümünde yer alan etkenler Uluslararası sermayeye ilişkin uygulamalar Yatırım tanıtımı (pazarlama, imaj yaratımı vs.) Yatırımı kolaylaştıncı uygulamalar - Yatırım teşvikleri - Yolsuzluk ve diğer idari maliyetler - Emlak ve arsa koşulları - Sosyal etkenler - Yatırım sonrası hizmetler Politik ve Kurumsal - Politik sistem - Yönetimin uluslararası sermayeye karşı tutumu - Sosyoekonomik gruplar arasındaki denge - Hukuk ve yargı sistemi Piyasaların yapısı (özellikle rekabet politikası, satın alma ve birleşmeler, iş gücü) - Uluslararası sermayeye ilişkin anlaşmalar - Uluslararası sermaye ve ticaret politikaları arasındaki uyum - kültürel etkenler ve yaşam standartları Kurumsal Strateji Pazar Verimlilik Kaynak Varlık Hedef Pazarı Belirleyici Etkenler - Pazar büv - Pazar gelişimi - Bölgesel ve/veya global pazarlara giriş imkanfarı Ulke bazlı tüketici tercihleri - Pazar yapısı - Yerel ticaretin gelişmişliği - Kaynak ve varlıklann maliyeti - Diğer girdi maliyetleri, nakliye, yan mamuller vs. - Ölçek ekonomisi - Hammadde - Düşük maiyetli işgücü - Nitelikli işgücü - Kaliteli üniversiteler ve araştırma merkezleri - Yeterli sayıda üniversite mezunu işgücü - Mevcut varlıklar (yaratıcı kapasite, Dazarlama, Deceriler, yaklaşımlar) -ARGE teknolo tekn kültürel

2.1.3. Yapısal Etkenler Doğrudan yatırım girişlerini teşvik etmeyi amaçlayan ülkelerin uluslararası sermayenin ihtiyaç duyduğu idari istikrar ve güven ortamını sağlaması bir ön koşul olarak ortaya çıkmaktadır. 2.1.3.1. İdari İstikrar Uluslararası sermayenin yatırım kararı sürecinde, hedef ülkeler açısında öne çıkan en önemli özelliklerden biri hiç şüphesiz idari istikrardır. Nitekim, gelişmekte olan ülkeler arasında en fazla doğrudan yatırımı çekenler mercek altına yatırıldığında, başlıca ortak paydalarından birinin idari istikrar olduğu görülmektedir. Burada "idari istikrar" ile ne kastedildiğinin altının çizilmesi gerekir. Bir ülkede, aynı hükümetin uzun yıllar iktidarda kalması nasıl o hükümet politikalarının hep aynı doğrultuda ilerieyeceği anlamına gelmiyorsa, aynı şekilde bir ülkede hükümetin daha sık değişiyor olması da o ülke politikalarının mutlaka büyük bir istikrarsızlık sergileyeceği sonucunu getirmez. Dolayısıyla, uluslararası sermaye yatırımları kapsamında idari istikrarsızlıklardan bahsedildiğinde, dar bir çerçeveden ibaret olan politik istikrar değil, yatırımlar açısından çok daha büyük önem arz eden devlet politikalarındaki devamlılık ve tutariilık kastedilmektedir. Dünya Bankası lideriiğinde 80 ülkede yürütülen Dünya İş Ortamı Araştırması'nm (Worid Business Environment Survey) bir parçası olarak 150 Türk yatırımcı arasında yapılan ankette, iş dünyasının enflasyondan sonra karşılaştığı en büyük engellerden birinin izlenen politikalardaki istikrarsızlık ve belirsizlik olduğu sonucuna varılmıştır. Sermayenin, arsa, arazi, bina, makine ve ekipman veya üretim tesisi gibi kolaylıkla likit kaynağa dönüştürülemeyen aktif değeriere bağlandığı doğrudan yatırımlarda, yatırım kararı uzun vadeli bir taahhüt içermektedir. Dolayısıyla, kısa vadeli program, uygulama ve teşvikler, geleceğe dair bir belirsizliğin söz konusu olduğu ortamlarda etkilerini büyük ölçüde kaybetmektedir. Her yatırımcı yapılan işin içinde barındırdığı riski tanımakta ve kabullenmektedir. Ancak, çok geniş ve büyüyen iç pazar hacmi gibi yatırımlar açısında ağır basan bazı özel nedenler bulunmadığı sürece, istikrarsız uygulama ve yasal düzenlemelerden kaynaklanan ve uzun