TIBBİ ETİK: TEMEL KAVRAMLAR VE MESLEK SORUNLARIMIZ*



Benzer belgeler
TIBBİ ETİK: TEMEL KAVRAMLAR VE MESLEK SORUNLARIMIZ*

TIBBİ ETİK. TANIMI, İÇERİĞİ, YÖNTEMİ VE BAŞLICA KONULARI

ETİK.

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Klinik ve Araştırmada Etik. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Perinatoloji Pratiğindeki İnvaziv Girişimlerde Etik Sorunlar. Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF

Salih AKYÜZ Hasta ve Çalışan Hakları ve Güvenliği Derneği Başkanı

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Bilim ve Araştırma Etiği

ANKARA NUMUNE HASTANESİ DR.BARI ÖZTÜRK

Dünya Hekimler Birliği, Hasta Hakları Bildirgesi 1

HASTANEYE YATAN HASTALARA KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ. Uz. Dr. Kemal M. HİSAR SAĞLIK BAK. T.S.H.GN.MD. AR-GE BİRİMİ

Hekimlerin Etik Sorumlukları ve Hekim Hakları. Öğr. Gör. Dr. Müge DEMİR HÜTF Tıp Tarihi ve Etik AD

Öğretmenlik Meslek Etiği. Test-1

Hekimlerin Etik Sorumlukları ve Hekim Hakları. Öğr. Gör. Dr. Müge DEMİR HÜTF Tıp Tarihi ve Etik AD

Kelimenin en dar anlamıyla,neyin doğru veya yanlış sayıldığı (sayılması gerektiği) ile ilgilenir.

[Dünya Tabipler Birliği nin Eylül 1995, Bali, Endonezya da yapılan toplantısında kabul edilmiştir.]

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi nde. Lisans Düzeyinde Etik Eğitimi

ETİK İLKELER. Doç.Dr. Süleyman KALELİ Tıp Fakültesi Öğr.Üyesi

HASTA HAKLARI KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ

HEMŞİRELER İÇİN ETİK İLKE VE SORUMLULUKLAR. Prof. Dr. Lale Büyükgönenç

Dr. Şükrü Keleş, PhD Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı 3 Mayıs 2017 Çarşamba

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

Biyoetik ve Sinema Dönem I Seçmeli Ders Kurulu II. Arş.Gör.Dr.Mustafa Hayırlıdağ

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

GRP 406 MESLEK ETİĞİ VE YASAL KONULAR. Doç. Dr. İlhan YALÇIN

E T İ K HASTA HAKLARI

12/24/2013. Sağlık Ekibi Üyeleri

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK İLKOKULU ETİK KOMİSYONU FAALİYET PROGRAMI

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

DİŞ HEKİMLİĞİNDE ARAŞTIRMA ve YAYIN ETİĞİ

HASTA HAKLARI VE SORUMLULUKLARI. Bir Sağlık Kuruluşuna, Sağlık Hizmeti Almak İçin Başvurduğunuzda;

PATOLOJİ UZMANININ ETİK SORUMLULUKLARI ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ

AV. VEDAT CANBOLAT AV. ELİF CANBOLAT GÖKTEPE

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ VE ETİK SORUNLAR 12/11/2009

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

YENİ TIBBİ YÖNTEMLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi. TIP TARİHİ ve ETİK ANABİLİM DALI

ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ VE ETİK. Prof. Dr. Nermin Ersoy Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İTFAİYE DAİRE BAŞKANLIĞI GÖNÜLLÜ İTFAİYECİLİK YÖNETMELİĞİ

Hekim Hakları U Z M. D R. M. R A Ş I T Ö Z E R

Resmî Gazete YÖNETMELİK. Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK

Temel ve Uygulamalı Araştırmalar için Araştırma Süreci

IFLA İnternet Bildirgesi

Av. Dilek Temiz Özbek

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KLİNİK TIP BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN STAJ EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ YÖNERGESİ

Beyin Ölümü ve Organ Bağışı Sürecinde E7k İkilemler

DİŞ HEKİMLİĞİ KARAR VERME SÜREÇLERİNDE ETİK

MESLEK KAVRAMI. Dr. Tolgay Kara, Fen Bilimleri Enstitüsü Bilimsel Etik Ders Yansıları, Güz /17/2016

Disiplin Soruşturması ve Kovuşturmasının. Hukuki Dayanakları. Av. Mithat KARA İzmir Tabip Odası Hukuk Bürosu

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

SAĞLIK HİZMETİNDEN DOĞAN ZARARLARDAN SORUMLULUK HEKİM VE HASTA HAKLARI. Av. Kürşat Bafra

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

Yaşam Sonu Kararlarında Hastane Etik Kurulları / Etik Konsültasyon. Öğr. Gör. Dr. Müge Demir Tıp Tarihi ve Etik AD mdemir@hacettepe.edu.

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 5 Çalışma ve Meslek Ahlakı

Prenatal Tanının Etik ve Hukuk Yönleri

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

HASTANIN KENDİ GELECEĞİNİ BELİRLEME HAKKI

3. Bilgilendirme 4. Kuruluşu seçme ve değiştirme 5. Personeli tanıma, seçme ve değiştirme 6. Bilgi İsteme 7. Mahremiyet 8. Rıza ve İzin 9.

Dr. SALİH OKTAR. TÜRK CEZA KANUNUNDA ÇOCUK DÜŞÜRTME VE ÇOCUK DÜŞÜRME SUÇLARI (TCK. m )

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı

KLİNİK ARAŞTIRMALAR ve HUKUKİ TEMELLERİ

İNSANLARDA BİYOLOJİK MATERYAL İLE YAPILAN ARAŞTIRMALARDA ETİK KURALLAR

GEDİZ ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOJİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

DERNEKLERi FEDERASYONU

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

MÜHENDİSLİK ETİĞİ Emin Direkçi

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

Öğr. Gör. Dr. Müge DEMİR HÜTF Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı

Hasta ve Hasta Yakını Yönetimi: Şiddet ve Şikayetten Korunma

Bilgilendirilmiş Onam Alımı ve Hukuki Anlamı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Yönetmelik. Yeditepe Üniversitesinden. Yeditepe Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu Yönergesi

Kadın sağlığı konusunda küçük bir rehber

Çevremizdeki Sağlık Kuruluşları VE Sağlık Hizmetleri

Etik, Biyoetik, Hukuk: Temel Kavramlar ve Yaklaşımlar

Sayın Bakan, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel. Kurumu Genel Müdürü, Danışma Kurulu Üyeleri, Kurumların Saygıdeğer

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

Bilgilendirme ve Onay Hakkı

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp günümüzde alışılagelmiş tıbbın içinde sayılmayan farklı sağlık sistemleri ve uygulamalardan oluşan bir grup

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Türk Tabipleri Birliği Çalışmaları Bağlamında Hekimin Etik Sorumluluğu ve Hekim Hakları

TEMEL HUKUK. Sosyal Düzen Kuralları

KURUM TABİPLERİ VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YETKİLENDİRİLMİŞ AİLE HEKİMİ OLMASI ZORUNLU D E Ğ İ L D İ R.

SCA Davranış Kuralları

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI VE AİLE HEKİMLİĞİ

1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

CERRAHİDE ETİK İLKELER. Dr. Sadullah GİRGİN Genel Cerrahi A.D.

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ ANAYASASI

Sağlık Bakanlığından: HEMŞİRELİK YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete: BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Aile hekimliğinin temel prensipleri. Hazırlayan: Asist. Dr. Burcu Gürhan Danışman: Prof. Dr. Mehmet Ungan

Biyoetik İhtisas Komitesi Prof. Dr. Meral Özgüç

Transkript:

TIBBİ ETİK: TEMEL KAVRAMLAR VE MESLEK SORUNLARIMIZ* Prof. Dr. Berna Arda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji- Tıbbi Etik Anabilim Dalı Burada "etik" kavramını tanıtmak; onun konusunu, yöntemini, başka bazı disiplinlerle olan ilişkisini ele almak ve onun tıpta uygulanışında ortaya çıkan başlıca görünümlerini örneklemek amaçlanmıştır. Etik, Ahlak, Deontoloji Kavramları Etik, Yunanca "Ethos" sözcüğünden gelmektedir. Onu, "ahlak kuramı" ya da "teorik ahlak" diye basitleştirilebiliriz. Etik; binlerce yıldır İyonyalı düşünürlerden beridir "iyi" ve "doğru" kavramlarının ne olduğunu, "evrensel iyi", "evrensel doğru" olup olmadığını ve bunlara ulaşılıp ulaşılamayacağını araştıran bir zihinsel çabadır. Ontoloji, epistemoloji ve estetik gibi, etik de felsefe etkinliğinin temel alanlarından birisidir. Tıp uygulaması içinde etkinlik gösteren ve tıptaki değer sorunlarının ele alındığı alan da tıbbi etik olarak adlandırılmaktadır. Temel tıp, koruyucu hekimlik, klinik tıp... gibi, tıbbın bütün alanlarında ortaya çıkması olası değer sorunları tıbbi etiği ilgilendirmektedir.. "Ahlak", Türkçe'de çok eskiden beri kullanılan Arapça bir sözcüktür. Ahlak ile aynı kökten türeyen "hâlk etmek" (yaratmak), "hulk" ise (yaradılış) anlamına gelmektedir. Bu bağlamda ahlak yaradılıştan getirilen huy özellikleri biçiminde değerlendirilmiştir. Toplumu oluşturan bireylerin birbirlerinden çok farklı kişilik özelliklerine sahip oldukları gözlemlenerek bunlar ahlak adı altında ele alınmış, genetik bir takım özelliklere bağlı sergilenen sosyal davranışlar da ahlak ya da onun bir göstergesi gibi benimsenmişlerdir. Zamanla sözcüğün Türkçe'deki anlam yükü değişiklik göstermiş ve "bireyin sosyal değerleri" anlamında kullanılmıştır. Bir başka deyişle dilimizde ahlak bir yandan kişinin sonradan edindiği tutum ve davranışlar için kullanılırken, öte yandan toplumun benimsediği değer sistemlerinin de adı olmuştur. İngilizce'deki "Ethics" ve "Morals" sözcükleri ile karşılaştırıldığında Türkçe'deki sözcüğün geniş bir anlam yüküne sahip olduğu görülmektedir. Böylece pek çok Batı dilinde "moral" ve "etik" olarak iki ayrı sözcükle ifade edilen her iki farklı anlamı biz Türkçe'de yalnız "ahlak" sözcüğü ile karşılamaya çalışmaktayız. Belki de bu nedenle geniş kapsamlı bir tek sözcük yerine, dilimize girmiş yabancı karşılıklarını ayrı ayrı kullanmak, şimdilik daha doğru olacaktır. Yukarıda dile getirdiğimiz kavram kargaşası, benzer biçimde, "tıbbi etik" ve "tıbbi deontoloji" açısından da yaşanmaktadır. "Deontoloji", terim olarak, 19. yüzyılın ilk yarısında Jeremy Bentham tarafından önerilmiş ve "yükümlülükler bilgisi" karşılığı olarak kullanılmıştır. Bu anlamda deontoloji "ne yapmalı" ya da "ne yapmamalı" sorularına toplumun belirlediği ve ayrıca yaptırımlarla donattığı kuralların bilgisidir. Yani, deontolojinin dile getirdiği yükümlülükler tartışmasız ve zorlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bir başka deyişle, "deontoloji" terim olarak yeni olmakla birlikte; yazılı olsun olmasın kökleşmiş ilkeleri ve kuralları içeren ve bunları tartışmasız bir "normatif bilgi" olarak aktaran bir alandır. Bu aşamada sözcüğün, ilk kez 1834'de kullanılmasıyla birlikte, özellikle hekimler arasında benimsenmiş olduğunu, "tıbbi deontoloji" adı altında mesleği uygularken uyulması gereken yasal ve ahlaki yükümlülüklerin kastedilmiş olduğunu belirtmeliyiz. Hatta hemen her meslek için bir deontolojinin varlığından söz etmek olanaklıyken, başında "tıbbi" sözcüğü olmasa bile, "deontoloji" denince ilk akla gelenler hekimlik kurumu ve hekimler olmaktadır. Bu yazıda sık sık geçecek olan "deontoloji" sözcüğü, "tıbbi deontoloji" anlamında kullanılacaktır; aynı durum "etik" sözcüğü için de geçerlidir. Etik ile deontoloji arasındaki en belirgin fark, onların yöntemlerinden ve ayrıca, ortak konularına değişik bir yaklaşımla eğilmelerinden kaynaklanmaktadır. Etik, henüz çözümü belirlenmemiş, yerleşik 1

normların dışında kalan sorunlarla ilgilendiği ve bu açık uçlu sorunlarda ilkelerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yaptığı için, her zaman tartışmaya açık bir alandır. Etiğin üzerinde çalıştığı sorunlar çözüme kavuştuğunda, yani onlarla ilgili normlar belirginleştiğinde söz konusu bilgiler artık deontolojinin konusu haline gelmiş sayılırlar. Bu görünümü ile etik, deontolojiyi besleyen bir havuz özelliği taşımaktadır Ancak mevcut hukuk ve deontoloji kurallarının yine etik açıdan ele alınabileceğini, özellikle zaman içinde toplumsal gelişmelere (realiteye) yabancılaşan bu normların yeniden değerlendirilebileceğini de belirtmek gerekir. Tıbbi Etik ve Yöntembilgisi Tıbbi etiği tanıtmayı ve onunla ilgili genel bir çerçeve çizmeyi amaçlayan bu yazıda konunun daha açıklığa kavuşması amacıyla, onu yöntembilgisinin üç temel sorusu açısından ("ne", "neden", "nasıl" soruları açısından) irdelemek gereklidir. Buradan yola çıktığımızda "ne" sorusunun yanıtı, tıbbi etiğin neyle ilgilendiği, konu alanının ne olduğudur. Tıbbi etik tıp uygulaması sırasında hekim-hasta, hekim-hekim, hekim-kurum, hasta-sağlık politikası, denek-araştırmacı hekim... ilişkilerinde beliren değer sorunlarıyla ilgilenmektedir. Bu sorunlar, biralt bölümde değinileceği gibi, çok çeşitli olabilirler. Bu heterojen kümenin ortak özelliği ise olgu düzeyinde (örneğin organ aktarımları gibi) ele alınan, tartışılan sorunların temelde tek tek ve bireysel yönleri ağırlıklı sorunlar olması ile, zamana, yere, farklı koşullara göre değişmeleridir. Tıbbi etiğin genel olarak amacı nedir? Etik, ilk gündeme geldiği antik çağ filozoflarından bu yana, "değerler dünyası" ile ilgilenir. "İyi"nin (ve "kötü"nün) ne olduğu, mutlak "iyi"nin olup olmayacağı onun temel sorunsalıdır. Buna göre, tıp uygulaması içindeki değer sorunlarına yaklaşımımız olan "iyi" ve "kötü"nün hangi değer ölçülerine göre belirlenebileceği, tıp uygulaması içerisinde gerek "toplumsal", gerekse "evrensel" nitelikli değerlerin olup olmayacağı, onun en temel amaçları arasında sayılabilir. Tıbbi etik bu temel amaçlardan yola çıkarak bugün tıp uygulaması sırasında karşılaşılan değer sorunlarına yaklaşımımızın temellerini atmaya çalışır. "Etik sorun"lar karşısında yargıda bulunulurken "nasıl" hareket edilmelidir? Başka bir söyleyişle bu sorunların çözüm yöntemi ne olabilir? Hekim böyle bir durum karşısında belirli bir tutumu sergilerken, etik yargıda bulunurken, gelişigüzel davranamaz. Onun tutum ve davranışının birtakım belirleyicileri olmalıdır. Hekim, sorunlar karşısında daha önce belirlenmiş bir yasa varsa ona göre davranmak zorundadır. Bu hekime bir yerde rahatlık sağlasa da "eskiyen" yasalar onun için bağlayıcı birer "engel" olma özelliği de gösterebilir. Fuat A. Göksel e göre; hem bu sorunlara yaklaşımın, hem de daha önce karşılaşılmamış yeni bir sorunun karşısında hekimin tutum ve davranışı "hamama giren terler" ilkesiyleile benzeşmektedir. Etik sorunlar karşısında yöntemimizi belirlerken ya da bu alanda normlar oluştururken nasıl davranmalıyız? Değerlerimizin inceleme yöntemi "mantıksal-eleştirel- anlambilgisel" bir yorum etkinliği olmalıdır. Ruhbilim (psikoloji), toplumsal ruhbilim (toplum psikolojisi) toplumbilim (sosyoloji), iktisat gibi toplum ve insan bilimlerinde değerlerimiz bu bilimlerin kendi görüş açılarına göre incelenmektedir. Bu bilim alanlarında, değerlerimizle ilgili olarak, belli kuramsal yaklaşımların ışığında tutum araştırmaları yapmak, anketler düzenlemek, insan eylemlerini belli koşullarda gözlemlemek, bütün bunların sonuçlarının biyolojik sistemlerdeki karşılıklarını aramak gibi yollarla bilimsel bilgi üretimi söz konusudur. Etik sorunlar için, mantıksal çözümlemenin yanında bu bilimlerin verileriyle de daha bilimsel temellere oturan, aynı zamanda topluma uygun, daha gerçekçi normlar oluşturulabilecektir. Tıbbi Etiğin Konu Alanı Günümüzde, toplumsal değişimin ve gelişimin hızlı olması normatif sorunların çeşitliliğini artırmakta ve yoğunlaştırmaktadır. Teknolojinin hızla transfer edilmesi toplumları henüz çözüme bağlanmamış sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Günümüzde özellikle klinik tıp alanında karşılaşılan etik sorunların profili bu hazırlıksızlığı açıkça sergilemektedir. Örneğin, ölümün tanımı, intrauterin tanıya dayalı kürtajın gerekli olduğu durumların, saptanması embriyo dokularının kullanılıp kullanılmaması, doku ve organ aktarımı, kiralık anne, rekombinant genetik uygulamalar... gibi başlıca sorun çıkan 2

alanlar tıp teknolojisinin son yıllardaki alabildiğince büyümesinin sonucudur. Öyleki bu konular henüz yanıtı verilmemiş, henüz çözümlenmemiş, dolayısiyle belirli bir kurala bağlanmamış sorunları içermektedir. Bu değer sorunlarına karşılık gelecek bir kural önermek, açık uçlu bu sorunlara bir yanıt bulabilme çabası, baştan-sona başına bir etik çalışmasını gerektirmektedir. Klinik tıp alanında, yukarıdaki özgül değer sorunlarından başka, daha genel olarak: hasta hakları, denek hakları gibi temel kavramlardan da söz edilebilir. Bunlar teknolojik gelişmenin doğrudan sonucu olmayıp, genel anlamda insan hakları kavramının son elli yıldır gündemde bulunmasının ve yerleşmesinin tıbba yansıması olarak değerlendirilebilir. "İlahi Hukuk" kuramından "Tabii Hukuk" kuramına giden yol oldukça zahmetli olmuştur. İnsan haklarının "tanrı böyle buyurmuş" iddasıyla krallıklar ve kilise tarafından çiğnendiği dönemlerden çok sonraları, sadece insan olarak doğmuş olmaktan kaynaklanan vazgeçilmez, devredilmez haklar ve bütün insanların eşitliği ilkesi ancak Fransız büyük devrimini hazırlayan atmosferde tartışılabilmiştir. Böylece önceleri 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesinde ve daha sonra da 1948'deki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ifadesini bulan biçimlere girmiştir. Sonuç olarak insan haklarının herhangi bir ayrım gözetilmeksizin tanınması gerektiği, anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları yanında, her insanın belirli bir yaşam düzeyine tıbbi bakım ve benzeri sosyal hizmetlere hakkı olduğu dile getirilmiştir. Bütün bu görüşler ışığında, günümüz tıp etkinliğine yön veren kuruluşlardan biri olan "Dünya Hekimler Birliği", çeşitli dönemlerde yayınladığı bildirgelerinin bir bölümünü hasta ve denek haklarına ayırmıştır. 1981 yılında yayınlanan Lizbon Bildirgesi hasta haklarına ayrılmıştır. Buna göre hastanın hekimini özgürce seçme hakkı, hastanın yeterli bilgiyi aldıktan sonra tedaviyi kabul ya da reddetme hakkı, kendisiyle ilgili tıbbi ve kişisel bilgilerin gizliliğine gereken saygının gösterilmesini bekleme hakkı ve "saygın bir biçimde ölme hakkı" olduğu dile getirilmiştir. Bunun yanında, "insan denekler üzerindeki biyomedikal araştırmalar için hekimlere yol gösterici önerileri" içeren Helsinki Bildirgesi de Dünya Hekimler Birliğinin kendisine en sık başvurulan metinlerinden birisidir. Bu bildirgeye göre tıbbi gelişmenin dayanağı olan araştırmaların, sonuçta, insan denekler üzerinde de gerçekleştirilmek zorunda olduğu dile getirilmiş ve bu zorunluluk bir takım kurallara bağlanmıştır. Burada ayrıntılarına giremeyeceğimiz Helsinki Bildirgesinde araştırma materyeli olan hayvanların esenliğine ve çevrenin etkilenmemesine özel bir özen gösterilmesi de dile getirilmiştir. Helsinki Bildirgesiyle biyomedikal araştırmalar iki ana bölüme ayrılmıştır. Bunlardan ilkinde esas olarak hastanın tanısına ya da tedavisine yönelik olan tıbbi araştırmalar, ikincisinde ise asıl konusu salt bilimsel olan ve denek kişinin tanısıyla ya da tedavisiyle doğrudan ilgisi olmayan tıbbi araştırmalardır. İnsan denekler üzerindeki biyomedikal araştırmalarda elde edilmesi gereken sonuç, araştırmanın denek için taşıdığı tehlikeden daha önemli olmalıdır; aksi takdirde araştırmanın uygulanması yasal olmayacaktır. Araştırma projesinden önce, beklenen yararlar ile ön görülen tehlikeler dikkatlice değerlendirilmelidir. Bütün denek adayları, amaçlar, yöntemler, beklenen yararlar, olası tehlikeler ve ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar konusunda yeterince bilgilendirilmelidir. Ayrıca denek adayına çalışmaya katılmaktan vazgeçme özgürlüğü olduğu ve her hangi bir anda katılmaya verdigi onamı (rızayı) geri çekebileceği de bildirilmelidir. Klinik araştırmalar dışında da, hekimin araştırıcı kimliğiyle ve toplumsal sorumluluğuyla bağlantılı olarak karşılaştığı değer sorunları bulunmaktadır. Örneğin tıp alanında yürütülen araştırmalar öteki alanlarda yürütülen araştırmalardan farklılıklar gösterse de karşılaşılan (karşılaşılacak) etik sorunlarda yukarda değinildiği gibi temelde pek bir fark bulunmamaktadır. Tıbbi etiğin konusunu oluşturan sorunlar değişik bakış açılarına göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma kronolojiye göre, tıbbın çeşitli alanlarına, yahut sorun temalarının yasalarda yer alış biçimine göre ya da başka değişkenler temel alınarak, yapılabilir. Kronolojiyi temel alan bir sınıflandırma tıbbın çeşitli görünümlerinde zaman içinde ortaya çıkan etik sorunları bir araya toplayacaktır. Buna karşılık yatay ("horizontal") olarak tıbbın her bir uzmanlık alanında, o alana özgü değer sorunlarının ele alınması da mümkündür. Bir başka yaklaşım da bu sorunları deontoloji - hukuk ekseninde yani bunların mevzuata geçme oranları ile değerlendirebilecektir. Biz bu yazıda zamansal bir sınıflama yapmayı uygun bulduk. 3

Bu sınıflamaya göre etik sorunlar: 1 - Eskiden beri varolan etik sorunlar, 2 - Günümüzün bilimsel, teknik ve sosyokültürel gelişmelerinin yarattığı etik sorunlar olarak iki temel grupta ele alınabilir. Tıp uğraşının başından beri hekimi ikileme düşüren birçok sorun olmuştur. Tıbbın daha çok tedavi edici hekimlik olarak algılandığı (ki bu durum ancak son elli yıl içerisinde değişmiştir) süreç boyunca, hekim - hasta ilişkisi ve hekimin hastasına karşı sorumluluğu (bed-side manner) merkezi bir konumda bulunmuştur. Bize hekim kimliği konusunda önemli ipuçları veren hekim andı metinlerinde hastanın sırrına saygı duyulması, ağrısız ölüm, kürtaj... gibi konular yer almaktadır. Yukarıda sözü edilen etik sorunlar günümüzde de benzer biçimlerde yaşanmaktadır. Ancak hem hekim kimliğindeki değişiklikler, hem hastanın bu ikili ilişkideki rolünün daha aktif bir hale gelmiş olması, hem de genel olarak insanlığın sosyal, kültürel ve teknolojik açıdan ulaştığı düzey bu sorunların farklılaşmasına yol açmıştır. Temelde 2500 yıl önceki hekim - hasta ilişkisindeki "hasta sırrına saygı duyulması ilkesi" günümüzde de geçerlidir. Ancak o dönemden farklı olarak hekimlerin artık sadece bir tek hastaya karşı değil, yeri geldiğinde bütün bir topluma karşı sorumluluk duymaları, hekimin içinde yaşadığı toplumla yaptığı sözleşmenin bir gereği olarak, kimi durumlarda toplum hekime, hastasına ait sırrı açıklamasını dayatmaktadır. Bulaşıcı hastalıkların resmi makamlara bildirilmesi örnek olarak gösterilebilir. Bunun dışında teknolojinin yaygın kullanıldığı ülkelerde hastalara ait bilgilerin merkezi bilgisayarlarda toplanması, bunlara kimin ve hangi koşullarda ulaşabileceği sorunu hasta sırrının günümüzde yaşanan boyutlarından birisidir. Tıbbi Etik İlkeleri Herhangi bir etik yargıya varmak için bireyin birtakım temel ilkelere gereksinimi vardır. Normatif bir çalışma olan etikte, hukukta olduğu gibi, genel kurallardan özel bir yargıya ulaşabilmek "tümdengelimsel" (dedüktif) bir mantık işlemini gerektirir. Dedüksiyon yapabilmek için çok genel önermeler kullanılmalıdır. Bunlar çağlar boyunca insan toplumlarının kendi yarattığı normları ve bunların yaratılma mekanizmalarını incelerken elde etmiş olduğu temel bilgiler olarak değerlendirilebilir. Bu bilgiler ister hukuk isterse ahlak olarak adlandırılsın norm oluşturma etkinliğinin yapısını açıklamakta ve bu sistemlerin iç mantığını tanıtmaktadır. Hekimler tıbbi etik sorunlarını çözme aşamasında, farkına vararak ya da varmayarak, bu temel etik ilkelerini kullanmaktadırlar. Dürüstlük İlkesi Bu ilke tıbbi etiğin çeşitli uygulama alanlarında farklı biçimlerde görülmekle birlikte her birinde merkezi bir yerde bulunmaktadır. Hekim - hasta ilişkisi bağlamında hiç bir etik ilkenin hekime hastasını aldatma hakkını vermediği açıktır. Hekim hem hastasıyla olan sözleşmesinde (aktinde), hem de uygulayacağı tanıda ve tedavide hastasını aldatmamalıdır. Çünkü her türlü ahlakın temeli toplumsal sözleşmedir ve herkes ona uymak zorundadır. Ancak bir hastalığın kötü gidişi (vahim prognoz) hastaya "bir idam hükmü gibi" açıklanamaz. Batı kültürlerinde bunu hastadan gizlemek hekime sorumluluk getirirken, bizim yasal düzenlemelerimiz bu durumun hastaya sadece hissettirilmesini, ama yakınlarına açıkça söylenmesini gerektirmektedir. Yaşama Saygı İlkesi Etik yargıları oluştururken, başta insan olmak üzere, bütün yaşam biçimlerine saygı duyulması gereklidir. Özellikle doğal çevrenin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu günümüzde tüm canlıların yaşama hakkına duyarlı olunması bir zorunluluktur. Bu açıdan laboratuvar hayvanlarını kullanan araştırıcıların bu ilke çerçevesinde çalışmalarını yürütmesi beklenmektedir. Gereksiz olarak çok sayıda hayvanı kullanmak, onlara gereksiz eziyet çektirmek veya "hayvan yaşamını israf etmek" etik bir davranış değildir. Yukarıda söz ettiğimiz gibi, insan deneklerle ilgili araştırmalar için hekimlere yol gösterici önerileri içeren "Helsinki Bildirgesi"nin temelinde de yaşama saygı ilkesi bulunmaktadır. 4

Zarar Vermeme İlkesi Tıp uygulamasında, çağlar boyunca, "öncelikle zarar vermeme" (primum nil nocere) ilkesinin geçerli olduğundan söz etmek mümkündür. Hekim başvuracağı girişimin ve tedavinin yararı ile zararını tartmak zorundadır. Bu da "olasılık" ve "risk" faktörlerinin iyi bilinmesine, yani yetkin bir hekim olmaya dayanır. Hiçbir zaman bunun tersi, bir etik ilke olarak savunulamaz olsa gerektir. Adalet İlkesi Bu ilke "hakkaniyet kavramı" ile birlikte değerlendirilmelidir. Bir etik yargıya ulaşırken söz konusu insanların eşit oldukları, bir başka deyişle "toplumun kendilerine bağışladığı hakların tamamına sahip olmaları gerektiği" düşüncesine dayanılmaktadır. Ancak "hak" ve "adalet" kavramlarının birbirinden farklı olduğunu belirtmek gereklidir. Bir toplumda bireyler eşit haklara sahip olmayabilirler. Pozitif hukukta bireyler arası eşitsizlik kabul edilmiş olabilir. Örneğin, Feodal Hukukta serf ile senyörün hakları eşit değildir, İslam Hukukunda bir kadın mirastan erkek kardeşinin aldığı payın ancak yarısını alabilir. Çağdaş hukukta da benzer hak eşitsizlikleri vardır. O halde pozitif hukukta hak eşitsizliği "pozitif bir olgu" olarak yer alabilmektedir. Oysa adalet, bu hakların toplum tarafından gözetilmesidir ve son sınırına kadar kullanılmasını sağlayan güvencedir. Hekimliğin eşitlik anlayışı Hipokrat'tan günümüze bütün insanları ırk, dil, din, cinsiyet, sosyal sınıf... gibi farklı açılardan eşit görmektedir. Özerklik İlkesi "Özerklik" bireylerin bağımsız bir biçimde kendileri hakkında karar vermeleridir. Bu karar verme sürecinde bulunması gereken bazı öğeler vardır. Bunlar; bireyin ozerk olması, seçimini özerk biçimde yapabilmesi, sergilediği eylemini de bilinçli ve istekli olarak gerçekleştirmesidir. Bu kavram "özerkliğe saygı" kavramını da beraberinde getirmektedir. Tıp uygulamasında, özellikle klinik hekimlikte, etik açıdan üzerinde durulan "hasta hakları" kavramını, "insan hakları", "vatandaş hakları", hatta "tüketici hakları" kavramlarının tıbba yansıyan görünümü olarak değerlendirilebilir. Yasallık ("Meşruiyet") İlkesi Hekim yürürlükte olan normların tümüne uymak zorundadır. Bunlara uymamak ona maddi ve manevi sorumluluk getirecektir. Etik çalışma gereği, her zaman için, normlara uymayan, hatta onlarla çelişen ve çatışan bir yargı önerilebilir ve tartışılabilir. Ancak bunları uygulamaya hekimin ne yetkisi ne de hakkı vardır. Etik kural yaratma ve uygulama hakkındaki temel ilke, Göksel tarafından ülkemiz Medeni Kanununun birinci maddesindeki tanıma benzetilmektedir. Buna göre geçerlikte olan yasa değindiği bütün durumlarda aynen uygulanmak zorundadır. Yürürlükteki mevzuatta o soruna yönelik bir "hüküm" yoksa yargıç töreleri (örfleri) dikkate alarak bir hükme ulaşır. Eğer o konuda bir töre de yoksa "yargıç kendisi yasa koyucu olsa idi, bu özel konuda nasıl bir hüküm verecek idi ise" o biçimde yargıya varır. O, bu yargısını hem toplumun bir üyesi olarak toplum normlarının işlevi ve özellikleri hakkında (o toplumdan) edindiği bilgilerden, hem de gördüğü öğrenimin ve uyguladığı tekniklerin ona kazandırdığı bilgi ve deneyimden yararlanarak çıkarır. Bir etik sorun karşısında kalan hekimin kendi "takdir hakkı"nı kullanarak "kural koyucu" durumuna gelirken izlediği süreç de yukarıdakinden pek farklı değildir. Yukarıda kısaca özetlediğimiz etik ilkeleri, tıp etkinliğinin uygulaması sırasında karşılaşılan değer sorunlarının çözümlenmesine ışık tutacaklardır. Ancak, onları sadece eylemimizi etik açıdan gerekçelendirmemizi sağlayan temel çıkış noktaları olarak kabul etmek gereklidir. Bu aynı zamanda beklenti düzeyimizi de gerçekçi tutmamız anlamına gelecektir. Tıpkı düşünürün dediği gibi; Bütün güzel ilkeler yol gösteren deniz fenerlerine benzerler ve ancak limanın yolunu bilenlerin işine yararlar 5

Baslıca Tıbbi Etik Sorunları Günümüzde tıp teknolojisinin gelişmesi tıbbi etik sorunlarını çığ gibi artırmıştır. Bunlardan başlıcalarını sadece belirtmekle yetinelim: - Amniyosentez sonucu gebeliğe son vermek veya radyolojik tanı yöntemleri ile sakat olduğu anlaşılan fetusun yaşamına son vermek. Gamet haklarının bile söz konusu edilebildiği günümüzde, henüz doğmamış ve yaşamak isteyip istemediği bilinemeyen bir insan adayını öldürmeye kimin hakkı olduğu her zaman sorulacaktır. - Genel olarak küretaj: Ülkemizde abortus ile ilgili yasal düzenlemeler bulunmaktadır.fakat doğacak bebeğin yaşam şansını ortadan kaldırmaya, hele örneğin istenmeyen cinsiyet söz konusu ise, ana - babanın hakkı var mıdır? - Yaşam desteği sorunu: "Bitkisel yaşam" ile "Beyin ölümü" adı verilen tablo arasındaki kesin farkların belirlenmesi burada çok önemlidir. Buradan yola çıktığımızda iki sorun ile karşılaşırız. Bunlardan ilki, organ aktarımları ile ilgili olarak "beyin ölümü" saptanmış olan hastanın "ne zaman" organ aktarımı ekibine bırakılacağıdır. Burada hekimlere ışık tutan normlar henüz belirginleşmemiştir. İkincisi ise, bir organ aktarımının söz konusu olmadığı vakalarda, yaşam desteğine son vermeye kimin ve ne zaman hakkı olduğudur? Yoğun bakım bölümlerindeki yatak boşalmazsa hastaneye yatmayı bekleyen kişilerin ödeyeceği yaşamsal bedel ne olacaktır? Beyin ölümüne uğramış kimsenin hastane masraflarını kim (hangi kurum) ve ne kadar süreyle ödeyecektir? - Yardımcı üreme teknikleri: Sperm bankaları, kiralık (taşıyıcı) anne, tüp bebek gibi üç farklı açıdan ele alınabilir. Kimler sperm vericisi olabilir? Buradaki başlıca kriter genetik ve biyolojik açıdan sağlıklılık mı, yoksa estetik ve sosyal statü açısından iyi durumda olmak mıdır? Kimin spermi kime aşılanacaktır? Kimin onamı (rızası) alınacaktır? Sperm veren kişinin babalık hakkını ortadan kaldırmaya yetkimiz var mıdır - ya da kimin yetkisi olabilir? Para karşılığı sperm satan "damızlık" donörlerin ortaya çıkması nasıl engellenecektir? Kiralık (taşıyıcı) anne ile biyolojik (ovumun sahibi) anneden hangisi çocuk üzerinde hak iddia edebilir? "Tüp bebek" olarak bilinen süreçte alınan gametler birden fazla olmaktadır. Oluşturulan embriyolardan birisi anneye yerleştirildikten sonra ötekilerin "geleceği" ne olacaktır? - Genetik mühendislik: İnsanlığın ulaştığı en uç noktalardan birisi de insan genomuna müdahale biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Kalıtımsal yolla geçen hastalıkların tanısında ve tedavisinde önemli yollar katedilmesini sağlayan bu bilgilerin kimin elinde ve hangi boyutlarda kullanılabileceğini kestirmek mümkün müdür? Genetik bilginin ulaşılabilirlik sınırları nerededir? İnsan nerede ve ne zaman durması gerektiğini bilecek midir? HUGO projesi ile yapılabilecek girişimler ve popülasyon genetiğini etkileyecek uygulamalar insanın evrim sürecine doğrudan bir müdahale niteliği taşırken, "öjeni" saplantısından kurtulmak mümkün olabilecek midir? Ya Dolly nin kopyalanmasıyla karşılaştığımız yeni durum bize etik açıdan ne gibi sorunsallar yaşatacaktır? Bütün bunlar ve daha yukarıda az-çok belirtilmiş olan özel ve genel sorun alanları her geçen gün biraz daha genişlemekte, çoğalmakta ve ciddiyetini artırmaktadır. Aynı ölçüde ciddiyeti artmış olan etik çalışmaların da derinlik kazanması ve yaygınlaşması kaçınılmaz bir gereksinim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür çalışmaların yapı ve içeriğinin düzenlenmesi ve sistemleştirilmesi de, ayrı ayrı ele alınması gerekli konular haline gelmiştir. Günümüzde hekimlerin en fazla bilmeleri ve uygulamaya sokmaları gereken konuların başında gelen konulardan birisi de hasta haklarıdır. Hasta hakları üçüncü kuşak insan hakları olarak tanımlanmış haklardandır. Tüketici hakları da aynı gruptaki haklar arasında tanımlanmaktadır. Hasta Hakları Nelerdir? 1- Sağlık hizmetine ulaşma hakkı 2- Özgürce karar verebilen bir hekim tarafından muayene ve tedavi edilme hakkı. 3- Gizlilik hakkı, 4- Tanı ve tedavisiyle ilgili girişimlerden haberdar olma hakkı, 6

5- Yapılacak girişimlerle ilgili aydınlatıcı bilgi verildikten sonra rıza( onam) verme hakkı, 6- Saygın bir biçimde ölme hakkı. Sözü edilen haklara daha bir çok hak eklenebilse de, 1981 yılında Dünya Hekimler Birliği tarafından Lizbon da açıklanan ve aynı adla bilinen Hasta Hakları Bildirgesi bu konuda hemen ilk kez kristalize edilmiş olan yukarıdaki altı başlıkta toplanabilir. Hasta Haklarından Yararlandırılma Konusunda Öncelikli Gruplar Çocuklar, Kadınlar, Yaşlılar, Psikiyatrik hastalar, Mahkumlar,... Hasta Hakları Konusunda Türkiye de Yasal Durum Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi Hasta Hakları Yönetmeliği TTB Meslek Etiği İlkeleri Hasta Hakları Yönetmeliği Taslağı 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu nun 9. Maddesinin c bendine ve 181 sayılı Sağlık Bakanlığı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 43. Maddesine dayanılarak hazırlanmış bir metindir. Bu taslak ile yasal düzenleme altına alınan hakların sağlık hizmetinden yararlanma konusunda sırf insan olmak hasebiyle sahip olunan ve TC Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan hakların tanımlanmasının hedeflendiği görülmektedir. Söz konusu taslak; Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar, Sağlık Hizmetlerinden Faydalanabilme Hakkı, Sağlık Durumu ile İlgili Bilgi Alma Hakkı, Hasta Haklarının Korunması, Tıbbi Müdahalede Hastanın Rızası, Tıbbi Araştırmalar, Diğer Haklar, Sorumluluk ve Hukuki Korunma Yolları, Değişik ve Son Hükümler başlıkları altında toplam dokuz bölümden oluşturulmuştur. Hasta Hakları Yönetmeliği günümüz hekim - hasta ya da sağlık kurumu - hasta ilişkisinin hemen her yönüyle ilgili birtakım belirlemeler ve sınırlılıklar getirmeyi, hemen hiçbir konuyu dışarıda bırakmamayı hedeflemiş bir taslak olarak görünmektedir. Bu nedenle, aynı metin içerisinde hem ötanazi (m.13), hem organ ve doku aktarımları (m.29), hem de gebeliğin sonlandırılması(m.30) bir arada yer alabilmiştir. Hastaların bilgilendirilmelerinin ve onlardan onam(rıza) alınmasının bu taslakta oldukça merkezi bir konumda bulunması yerindedir. Ancak bu konuda çeşitli çelişkilerin bulunduğuna da dikkat çekmek gerekli görünmektedir. Bunlardan birisi hastanın bilgilendirilme hakkına belirgin bir kısıtlamanın yönetmelik hükmü olarak getirilmiş olması ( bkz. m. 19, ikinci paragraf ), bir başkası da bir konuda verilmiş onamın(rızanın) ancak ona ilişkin öteki konuların da hastaya anlatılması durumunda geniş bir kapsamı olacağına yönelik bir çağdaş bilgilendirilme hakkı tanımının göz ardı edilmesidir (m.31). 7

Hekim- Hasta İlişkisi Biçimleri; etik açıdan etkinlik- edilginlik, yol gösterme - işbirliği etme ve karşılıklı katılma (paylaşımcı) biçimlerde gruplandırılabilmektedir. Bu yaklaşıma göre; Etkinlik - edilginlik ilişkisi Hastanın tümüyle edilgin olması ve hekimin ona tıbbi girişimde bulunması Örneğin: Koma da ya da genel anestezi altındaki hastada bu tür bir ilişkiden söz edilebilir.eski Mısır ve Yunan Uygarlıklarında, Ortaçağ Avrupası nda görülmüştür. Yol gösterme - İşbirliği etme Hekimin yapılması gerekenleri belirlediği, hastanın da buna uyarak gerekenleri yerine getirdiği ilişki biçimidir. Örneğin; bulaşıcı hastalıklar... Fransız Devrimi nden itibaren başlayarak, Philip Pinel in katkılarıyla yerleşmiştir. Karşılıklı Katılma İlişkisi Hastanın kendi kendisine yararlı olması sürecinde hekimin ona yardımcı durumunda bulunmasıdır. Paylaşımcı bir ilişkidir. Örneğin; Süregen (kronik) hastalıkların, ruh hastalıklarının tedavi süreci. Brauer ve Freud un katkılarıyla gelişmiştir. Hekim-hasta ilişkisini etkileyen etkenler İlişkinin geçtiği uzmanlık alanının özellikleri Geçerli olan ve hekimin benimsediği hastalık kavramı O çağda geçerli olan tedavi kavramı, Tıp eğitimi, Hekimin mesleğine ve hastalarına bakışı, kişiliği İleri uzmanlaşma, Hekimle hasta arasındaki para ilişkisi, Mekan özellikleri Hekimin ilgilenmek zorunda olduğu hasta sayısı, Toplumun hekim - hasta ilişkisine bakışı. Ancak hekim kimliği zamandan ve yerden bağımsız, değişmez birtakım öğeler taşımalıdır. Bunlar, her hekim için, onun cinsel, yöresel, etnik, ulusal, dinsel ve ideolojik alt bölümleri de bulunan kişisel kimliğinin ötesindeki bir meslek kimliği ni tanımlamaktadır. Hekimin davranışını belirleyen, onun kişisel kimliğinin çatışmaya düştüğü durumlarda bile, mesleki kimliğinin işaret ettiği ve güvencesi olduğu değerleri öne çıkarıp çıkaramamasıdır. Sonuç yerine Günümüzde ya karlılık düzeni, ya etik biçimine dönüşen bir realitenin varlığını her gün hissederek ve aynı zamanda en fazla sağlık hizmeti almayı gerektiren kesimin bu ülkenin en yoksul insanları olduğunu da kesinlikle bilerek, sağlık sistemindeki işlemeyişlerden sıkıntı duyan hastaların karşısına hedef olarak çıkmak zorunda kalarak hekimlik yapmanın ne denli güç olduğu o kadar açık ki! Tıp alanında yaşananların, belirli ilkeleri meslek yaşamında geçerli ve uygulanır kılabilmek ve bunu denetleyebilmek...adına benzerlerini öteki meslekler için de yaklaşık biçimde bulacağımızı tahmin edebiliriz. Ancak bir başka açı; bizlere bu ülkede manzara- i umumi nin çok daha kötü olduğu öyle dönemlerin de yaşanmış olduğunu hatırlatıyor ki, böylece umutsuzluğa kapılmamızı engelliyor. Şu an içinde bulunduğumuz tabloyu daha olumlu bir yöne çekebilmek adına çıkış yollarının tümüyle kapalı olmadığını kendi bakış açımızdan söyleyebiliriz. Hekimlerin var olan özlük haklarının 8

iyileştirilmesiyle, çalışma koşullarının düzeltilmesiyle, uygulamaların daha göz önünde olacağı, toplumsal sorumluluğumuzun giderek daha da sorgulanacağı, ama her durumda hekimlerin bu mesleği yapıyor olmaktan dolayı memnuniyet duyacağı bir ufka yelken açmamızın zorunlu olduğu görülüyor. Tıbbın gelişmeye dönük yapısı ve teknoloji aktarımının çok yoğun yaşanıyor olması, yakın zamanlarda bilim kurgu gibi algıladığımız olayların bir realite olarak karşımıza çıkması gibi nedenlerle; tıbbın etik açıdan sorgulanması kendine çok gereksinim duyulan bir konudur. Ulusal düzeyde bir etik danışma kurulunun oluşturulması üst politikalar oluşturabilmek için gerekli görünmektedir. Pellegrino ya göre Kişiler moral öznelerdir ve kendi davranışlarından sorumludurlar. Ancak hepimizin kendimizi paranın, ünün, gücün ve prestijin baştan çıkarıcı etkilerine karşı koruma ödevimiz vardır. Belirli bir meslek grubunun mesleğe ilişkin oluşturduğu, koruduğu, meslek üyelerine emredici ve onları belirli bir şekilde davranmaya zorlayan, kişisel eğilimleri sınırlayan yetersiz ve ilkesiz üyelerini meslekten dışlayan, meslek içi rekabeti düzenleyen ve hizmet ideallerini korumayı amaçlayan mesleki ilkeler bütünü olarak tanımlanan mesleki etik, yukarıda dile getirilen ödevimizi yerine getirmemize yardımcı olacaktır. Mesleki etik bir meslek grubunun eseri olarak kabul edilebileceğine göre, bir grup ne denli güçlü kurulmuş ise, etik ilkeleri de o denli etkili olmaktadır. Hekimin meslek yaşamı boyunca kendini yenilemek ve bunun yanısıra bildiklerini meslekdaşlarına öğretmekle de yükümlü olduğu dile getirilmektedir. Toplumun hekimden beklentisi onun nitelikli oluşu üzerine odaklanmıştır. Bu nitelik tek boyutlu olmayıp hem moral hem de profesyonel nitelik olsa gerektir. Bir başka söyleyişle hekimden meslek uygulamasını dürüstçe gerçekleştirmesi, ona ticari bir özellik vermemesi yanı sıra, yüksek bilgi ve beceri düzeyinde bulunması da beklenmektedir. Bir hekimin moral ve profesyonel nitelikli oluşu onun erdemidir. Hekim bu niteliklerini koruduğu, onları yitirmediği sürece toplumun beklentilerini karşılayabilecektir. Oysa kendini yenilemeyen, edindiği deneyimleri bir bilgi sistematiği içerisinde bütünleştirmeyen, yeni sorunlar karşısında yeni arayışlara yönelmeyen hekim söz konusu niteliklerinden ödünler vererek, zamanla erdemini yitirmek noktasına gelecektir. Hekimin günlük etkinliğinin konusu günümüze gelinceye kadar bütün ahlak sistemlerinde en yüksek değerlerin başına yerleştirilen insan dır. Hekimin bilimsel, mesleki ve moral niteliklerini hep günün beklentileri düzeyinde tutması ile ancak bu yüksek değere uygun bir hizmet üretimi mümkündür. Bu amaç sürekli, uzun soluklu bir çabayı gerektirecektir. Bu çabada etiğin katkı ve işlevinin önemi herhalde tartışmaya yer vermeyecek ölçüde merkezi bir konumdadır. 9

* Bu yazı başlıca aşağıdaki makaleler ve ilgili kaynakları temel alınarak hazırlanmıştır: 1. Arda B, Pelin SŞ: Tıbbi etik: Tanımı, içeriği, yöntemi ve başlıca konuları. AÜTF Mec. 48: 323-336, 1995. 2. Arda B: Bir kavramsal kargaşa konusu : Etik. İyi Klinik Uygulamalar, Tasarımdan Yayına Bilimsel Araştırmalar, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yayını. S: 2-16, Ankara, 1999. 3. Arda B: Profesyonel hekim ya da yabancılaşma. TUSİAD Görüş, 46: 64-71, Ocak - Şubat 2001. 4. Oğuz Y: Hekim Hasta İlişkileri, Deontoloji, Geliştirilmiş 2. Baskı, (Arda B, Oğuz Y, Şahinoğlu SP), ANTIP Yayınları, Ankara, 1996. İleri okuma için önerilen kaynaklar 1. Arda B, Pelin SŞ: Bioethics in Turkey in 1995.Eubios Journal of Asian and International Bioethics 5: 64-65, May 1995 (Two commentaries pp. 65-66). 2. Arda B, Pelin SŞ: Bioethics in a secular perspective. Eubios Journal of Asian and International Bioethics 5: 95-96, July 1995. 3. Arda B: Ethics and commercial use of genetics. Bulletin of Medical Ethics. 111: 19-22. September 1995. 4. Arda B: The activities of a university department in bioethics. International Journal of Bioethics 7(3): 215, September 1996. 5. Arda B: The activities of the Ethics Committee of the Turkish Medical Association. International Journal of Bioethics 7(3): 235, September 1996. 6. Arda B: Privacy rights of psychiatric patients: A recent protocol in Turkey. Medical Law Book I. Pp. 35-40. Helsinki, August 2000. 7. Arda B: Prenatal diagnosis and ethics: A Turkish evaluation. Human Reproduction and Genetic Ethics. 6(2): 27-31, 2000. 8. Arda B: The Experience of The Research Ethics Committees in Turkey. Journal of Medicine and Law 19(3): 493-500, 2000. 9. Arda B: Evaluation of Research Ethics Committees in Turkey. Journal of Medical Ethics 26(6): 459-461, December 2000. 10. Sahinoglu S, Arda B: Physicians attitudes towards medical ethics issues in Turkey. International Journal of Bioethics, 11(2): 57-67, 2000. 11. Arda B, Aksit B, Calisir HC, Platin N, Cay Senler F: Are the ethics committees sufficient? Results of a pilot study in Turkey. ( Accepted article International Journal of Bioethics 2002(3)) 12. Arda B, Aydın E: Abortion policy in Turkey: Where are we on, in the light of ethics? 14 th World Congress on Medical Law Book of Proceedings, 340-343, Maastricht, Hollanda, 11-15 Ağustos 2002. 13. Arda B: How should physicians approach a hunger strike? Bulletin of Medical Ethics. 2002 Sep;(181):13-8. 10