Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan Arif Keskin Kafkasya nın etnik ve mezhepsel çeşitliliği mevcut siyasal yapı nedeniyle fevkalade karmaşık ve hassas bir durumdadır. Bu durumun hassasiyetine hem bölgeye komşu olan Rusya, İran ve Türkiye nin, hem de bölge dışı Avrupa, Amerika ve NATO nun Kafkasya daki arayışları eklendiğinde çıkarlar sıklıkla çatışıyor ve bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemektedir. Bölgede kesin bir çözüm yolunun mümkün görünmemesi tüm devletleri, belki paradoksal denebilecek bir dış politika üretmek zorunda bırakmaktadır. Pek tabii İran da bundan payını almaktadır. Öncelikle Kafkasya nın İran açısından önemine değinmek yerinde olacaktır. 103
Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan Kafkasya, İran tarihi-kültürel havzasında önemli yer tutmaktadır. Özellikle Fars milliyetçiliği Kafkasya yı Fars kültür havzasının uzantısı olarak algılamış, özellikle Azerbaycan Cumhuriyeti ne büyük önem atfedilmiştir. İran ın Kafkasya ya bakışının tarihsel olarak şekillenmesinde ikinci en önemli faktör Kafkasya nın çağdaş İran tarihinde oynadığı önemli roldür. İran ın modernleşmesinde, modernleşmenin ilk adımları olan matbaa ve kitap Kafkasya dan İran a girmiştir. İran daki sosyal demokrasi ve sol düşünce yine Kafkasya dan İran a taşınmıştır. Bu nedenden dolayı İran çağdaş tarihinde Bakü-Tiflis önemli bir olgu olarak hatırlanmakta, bugün Tiflis in adı pek fazla geçmese de Bakü önemini korumakta ve özellikle İran iç siyasal yapısını etkilemektedir. İran ın Kafkasya ya bakış açısını anlamak için üzerinde durulması gereken diğer bir konu da şudur: Sovyetler Birliği nin dağılması sürecinde İran neyle karşı karşıya olduğunu net olarak bilmiyordu. İran da iki tür farklı yaklaşım vardı. Birincisi oradaki gelişmeleri etnik milliyetçi bir gelişme olarak algılayan bir yaklaşım idi. Diğer görüşe ise buradaki gelişmeleri dini bir çerçevede yorumlamaktaydı. Bu yaklaşıma göre İran ın buradaki misyonu bunları İslami bir birlik çatısı altında birleştirmek olmalıydı. Ancak o dönemde İran da Haşimi Rafsancani nin iktidarda olması ve Rafsancani nin pragmatist bir dış politika konsepti çerçevesinde politika üretme çalışması Kafkasya bağlamında milliyetçilik temelinde bir analiz daha baskın gelmiş ve bu nedenden dolayı İran ın Kafkasya ve Orta Asya ya bakış açısını şu şekilde geliştirmiştir. Kafkasya da genel anlamda bir milliyetçilik akımı söz konusudur. Bu milliyetçilik genel itibariyle Rusya karşıtı ve bu nedenle daha fazla batıcı, Avrupa ve Amerika ya daha yakın bir 104
Arif Keskin akımdır. İran bu bağlamda ilk başta kuşkuyla yaklaştı. Bu nedenle İran 1991 de konfederasyon önerisini gündeme getirdi. Ancak İran ın isteği gerçekleşmedi. Sovyetler Birliği nin dağılması İran ın Kafkasya politikası açısından bir fırsat ve tehdit denklemi yaratmıştır. Denklemin fırsat tarafında İran ın en büyük ve tehlikeli komşusu dağılmıştı. İstediği zaman İran topraklarına giren ve işgal eden Rusya ya karşı büyük bir tarihi korku besleyen İranlıların, Rusya nın küçülmesi ve İran a saldıramayacak noktaya gerilemesi nedeniyle bu korkuları ortadan kalkmıştı. İran açısından ikinci fırsat ideolojik anlamda, komünizmin iflası siyasal İslam ın karşısındaki tehditlerden birini ortadan kaldırmış ve bir din devleti olan İran ı belli oranda rahatlatmıştır. Ancak bu fırsatların yanı sıra o güne kadar İran iç ve dış politikasında fazla dikkate alınmayan yeni faktörler tehdit olarak baş göstermiştir. Bunlardan en önemlisi İran analistlerinin de sürekli belirttiği gibi yeni bir Türklük olgusunun ortaya çıkması ve bunun Orta Asya ve Kafkasya da belirgin bir biçimde Türk milliyetçiliği çerçevesinde bir siyasal hareketliliğin içerisinde olmasıdır. Özellikle de Azerbaycan dan gelen bu milliyetçi dalga kısa sürede İran ın içerisinde kimi çevrelerde yankı bulduktan sonra İran ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu görmeye başladı. Ayrıca bölgede baş gösteren etnik çatışmalar özellikle de Karabağ çatışması İran ı düşündürmeye başladı zira Karabağ daki sıcak çatışma tırmandığı oranda İran ın içerisinde özellikle de Azerbaycan Türkleri arasında rahatsızlıkları ve huzursuzlukları körüklüyordu. Sıcak çatışma olduğu dönemde İran ın Azerbaycan bölgesinde Ermenistan karşıtı gösterilerde olmuştu. İran a sessiz kaldığı için tepkiler olmuştur. 105
Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan İran ın Kafkasya politikası açısından ikinci tehdit ise iki kutuplu dünyanın bitmesi ile Rusya nın ABD karşısında direncinin kırılması olmuştur. Bu durum İran ı zor bir durumda bırakıyordu. Yeni Orta Asya-Kafkasya İran a bir taraftan bir umut kaynağı oluştururken diğer taraftan da jeopolitik anlamda önemli bir sorun kaynağı teşkil etmektedir. Tarihi olarak da Kafkasya nın İran siyasal denklemi içerisinde etkinliğini düşündüğümüz zaman bu tehdidin ne denli önemli olduğu açıktır. Bu fırsat-tehdit denklemini oluşturduktan sonra mevcut durumu şöyle özetlemek mümkündür: İran ın Kafkasya ya bakış açısının temelindeki faktörlerden birincisi Orta Asya- Kafkasya ekseninde bir Türk unsurunun özellikle de Azerbaycan Cumhuriyetinin varlığıdır. İkincisi, Rusya nın A B D karşısında görece daha zayıf bir rakip haline düşmesi nedeniyle oradaki boşluğu Amerika ve AB nin doldurabileceği korkusudur. Buna paralel olarak 1991 den sonra İsrail için yeni bir dış politika alanı olarak Orta Asya ve Kafkasya nın doğması yine Kafkasya ya bakışını açıklamaktadır. En önemli faktör ise İran ın Rusya ile olan ilişkisidir. Rusya ile İran ın özellikle de Kafkasya ve Orta Asya bağlamında birleştiren ve ayıran üç temel unsur göze çarpmaktadır. Birincisi küresel sistemdeki tek kutupluluk ve her iki devletin bundan hoşnut olmamalarıdır. İkinci en önemli olgu bölgedeki Türk varlığıdır. Bu Türk varlığının Türk milliyetçiliği çerçevesinde örgütlenmesi hem Rusya nın hem de İran ın içerisine kadar uzanabilecek bir olgudur ve bu nedenden dolayı Rusya ile İran arasında bu anlamda bir fikir birliği olduğunu söylemek mümkündür. Üçüncü ve belki de en önemli konu ise İran ın rejimidir. Özellikle devrim sonrası devrim ihraç politikası nedeniyle İran a duyulan kuşku ve bu kuşku İran ın ciddi şekilde 106
Arif Keskin Kafkasya ve Orta Asya da İran ı ciddi şekilde sınırlandırmakta ve İran bu kuşkuyu tetiklemeyecek bir çaba içerisine girmiştir. Ama bu kuşku önemli bir olgu olarak İran ın kaderini etkilemektedir. Bu endişelere rağmen İran, Ortadoğu dan farklı olarak Kafkasya ve Orta Asya da bir devrim ihracı arayışına girmedi ve aslında jeopolitik kaygıları ideolojik emellerinin önüne geçti. Bu durum İran ın Kafkasya da gerek Çeçenistan, gerek Azerbaycan ve Ermenistan karşısındaki tutumlarında net olarak gözlemlenebilir. Örneğin Çeçenistan konusunda İran hiçbir zaman net bir tavır almamış ve bütün açıklamalarını İslam Konferansı çatısı altında ve insani-sivil yardım çerçevesinde yapmıştır. Çeçenistan davasıyla ilgilenmemek İran ın dini kimliği ile çelişen bir tutumdur. Çeçenistan olayı Ortadoğu da yaşansaydı İran ın çok daha farklı bir tavır takınabileceği açıktır. Keza Azerbaycan-Ermenistan meselesinde İran ın tarafsızlığını açıklaması kimilerine göre Şii devlet kimliğiyle çelişmektedir. Biri Hıristiyan diğeri Şii olan çatışan taraflara karşı tarafsız hatta pek çoklarına göre pratikte Ermenistan ı desteklemesi, İran ın Kafkasya da jeopolitik kaygılarını ideolojik emellerinin önünde tutmasına somut bir örnek teşkil edebilir. Ancak İran ın Kafkasya politikasında ideolojik kaygılarını ikinci plana itmesi İran ın emellerinden tümüyle vazgeçmesi anlamına gelmemektedir. İran, Orta Asya da da yaptığı gibi Azerbaycan la daha ziyade toplumsal bir zeminde kültürel bağlar kurmaya çalışmıştır. Vakıflar, dernekler vasıtasıyla yoksullara ulaşmak, mezhepsel ritüellerle, din öğrencilerini İran a götürmek gibi çeşitli suretlerde toplumsal bir zeminde varlığını sürdürmüştür. İran Kafkasya da kurduğu bu tür bağlardan farklı amaçlar için istifade edebilir. 107
Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan Yine de İran ın Kafkasya da ideolojik bir eksende değil jeopolitik kaygılarını esas alan bir dış politika ürettiğini söylememiz mümkündür. İran ın burada en önemli jeopolitik kaygıları Rusya ile ilişkilerinin yanı sıra bölge dışı olarak tanımladığı Avrupa Birliği, Amerika ve NATO dan kaynaklanmaktadır. Bunların bölgedeki yayılmalarından ve etkinliklerinden kuşkular duyan İran bu güçlerin Kafkasyada ki etkinliklerinin sınırlandırılmasından yanadır. Özellikle de ABD nin Gürcistan ve Azerbaycan la olan ilişkilerinden rahatsızlık duyan İran ın ABD ile arasındaki nükleer gerginliğin Kafkasya nın İran açısından önemini artırmaktadır. İran ın Kafkasya politikası için şunları net olarak söyleyebiliriz. Birincisi İran ın Kafkasya politikasında Azerbaycan merkezi bir rol o y n a m a k t a d ı r. Kafkasya ya bakış açısının şekillenmesinde Azerbaycan ın belirleyici bir faktör olduğunu söylemek mümkündür. İran ın Kafkasya politikası açısından dikkat çekici bir diğer nokta da İran ın hem Kafkasya da hem de Orta Asya da oluşturulan hemen hemen tüm bölgesel işbirliği örgütlerine müdahil olmak istemesidir. İran ın beğendiği ya da beğenmediği tüm örgütlenmelere dahil olmak çabası, İran ın sorumlu gözükme isteği olarak yorumlanabilir. Bölgede marjinalleşmekten korkan İran ın sorumluluk konusunda gösterdiği özenin temelinde özellikle de batıyla yaşadığı gerginlik nedeniyle Rusya yı kaybetmek korkusunun yattığı söylenebilir. Çeçenistan konusunda takındığı tavır gibi, bölgede sorumlu davranmaya çalışmayıp dini devleti veya devrim ihraç politikasını tetiklerse bu İran ı bölgede istenilmeyen marjinal bir konuma itebilir. Ayrıca bu durum Rusya yı kaybetme ihtimalini de doğurabilir. Kimi İran analizcileri de İran ın Kafkasya politikasını Rusya merkezli 108
Arif Keskin bir dış politika olarak tanımlıyorlar. Zira İran Kafkasya da Rusya nın bakışını ve çıkarlarını dikkate alarak bir politika üretmeye çalışmaktadır. Ne var ki bu durum İran içerisinde de yüksek sesle eleştiriliyor. Özellikle de son dönemde nükleer gerginlik nedeniyle Rusya nın İran ı yeterince desteklememesi İran da ciddi bir hayal kırıklığı yaratmış durumdadır. Bu durum İran ın Orta Asya ve Kafkasya konularında Rusya yı merkez alan bir dış politika üretmesini kendi içinde sorgulamaya itmektedir. Şu sıralar İran ın içindeki ve hatta kimi diplomatik çevrelerdeki tartışmalar bu eksende sürmektedir. İran ın jeopolitik kaygıları konusunda değinilmesi gereken bir diğer nokta Türkiye nin bölgedeki etkinliğidir. İran Türkiye nin Kafkasya da çok etkin olmasını istememektedir. Zira Türkiye yi bölgede NATO ve Amerika nın Truva atı olarak algılamaktadır. Türkiye nin etkinliğinin bölgede Türk milliyetçiliğini körükleyebileceğini düşünen İran bu tür bir etnik milliyetçiliğin ülkedeki Azerbaycan Türkleri arasında belli oranda bir yankı bulabileceğinden korkmaktadır. Bu bağlamda İran ın Ermenistan la arasındaki özel ilişkisinin de Türkiye nin etkinliğini sınırlandırmak çerçevesinde şekillendiğini söylemek mümkündür. Konuyu İran ın belli ülkelerle olan ilişkisine değinerek bitirmek yerinde olacaktır. Yukarıda da bahsedildiği gibi İran ın Kafkasya ya bakış açısında Azerbaycan kilit rol oynamaktadır zira Azerbaycan içinde 7 milyon Azerbaycan Türkü varken İran da 25 milyona yakın bir Azerbaycan Türkü yaşamaktadır. Özellikle de A z e r b a y c a n Cumhuriyetinde aydınlar arasında ciddi oranda bir Azerbaycan milliyetçiliği birleşik bir Azerbaycan ideali söz konusudur. Bu durum karşısında tehdit algılayan İran ın Kafkasya politikasında Azerbaycan kilit bir role sahiptir. 109
Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan İran Azerbaycan ı kendi tarihi toprağının ve kültürel havzasının bir parçası olarak algılamaktadır. Mezhepsel anlamda örtüştükleri gibi etnik anlamda da ortak bir unsuru barındıran Azerbaycan la İran aslında bu iki nedenden dolayı sorun da yaşamaktadır. Azerbaycan rejiminin laik kimliği ve yukarıda bahsedilen milliyetçilik eğiliminin yanı sıra Azerbaycan ın dış politikası İran ı rahatsız etmektedir. Azerbaycan ın dış politikasında Batı nın önemli yer tutması ve özel olarak da ABD ve İsrail le olan ilişkileri İran açısından kaygı vericidir. İran, Hazar havzası ve enerji hatları konusunda da Azerbaycan dan farklı bakış açısına sahiptir. Karabağ sorununa gelince İran bütün resmi söyleminde Karabağ ın Azerbaycan ın tarihi bir toprağı, parçası olduğunu söylemesine karşın, pratikte bu sorunun çatışmaya dönüşmeden mevcut haliyle sürmesinden yana görünmektedir. Zira bu sorunun çözümsüz devam etmesi İran için bir taraftan Azerbaycan ı zayıflatma diğer taraftan da Azerbaycan ı İran a ittiği için yeni bir fırsat alanı sunmaktadır. İran ın Azerbaycan politikası kısaca tehdit merkezli bir dış politika esasında şekillenmektedir. Bu politikayı ne öldür ne de oldur şeklinde tanımlayabiliriz. Ermenistan İran ın Kafkasya politikasında önemli yere sahiptir. Ermenistan ın Azerbaycan la gergin ilişkisi Azerbaycan ın büyümesini ve İran daki Türkler için bir çekim merkezi olmasını engellemektedir. Ayrıca Azerbaycan- Ermenistan çatışması, her iki devleti İran a doğru itmektedir. İkinci olarak, Ermenistan İran açısından batıya karşı Rusya safında tutulması gereken bir ülkedir. İran, Rusya ya bağımlı bir dış politika ürettiği bilinen Ermenistan ın Rusya dan kopup batıya yaklaşmasından endişe duymakta ve bunu engellemek için kendisi de Ermenistan ı destekleyerek onu rahatlatmak çabasındadır. İran, Ermenistan ı Türkiye nin Kafkasya etkinliğini sınırlandırmak ve 110
Arif Keskin Rusya ya yaklaştırmanın yanı sıra küresel anlamda Av rupa ve ABD deki Ermeni diasporası üzerinde de belli bir söz hakkına sahip olmayı da arzu etmektedir. Gürcistan a geldiğimizde Gürcistan ın İran a sınırı olmamasına karşın İran ın Karadeniz e bakış açısı çerçevesinde ve Rusya ve Ukrayna ile olan ilişkilerinde Gürcistan önemli bir konumu ifade etmektedir. Ayrıca Gürcistan ın içerisindeki patlamaya müsait etnik yapı mezhepsel farklılık bunun bölgeye yayılması tehlikesi bakımından yine İran açısından önemli bir konudur. Diğer bir önemli konu ise Gürcistan ın Batı yla olan yakınlığı ve daha da yakınlaşma ihtirasıdır. Bu durum da tabi olarak İran ı kaygılandırmaktadır. 111