söyleþi - interview ÝKTÝSAT ÝÞLETME ve FÝNANS SÖYLEÞÝ DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY Bu söyleþi, Genel Yayýn Yönetmenimiz Ali Bilge tarafýndan 15 Kasým 1998 tarihinde Paris de gerçekleþtirilmiþtir. This interview was made by Ali Bilge, Chief Editor of our magazine on November 15 1998 in Paris. Aralýk 98 7
þöyleþi interview - OECD merceðinden Türkiye nasýl gözüküyor? Global krize karþý Türkiye nin direncini, performansýný deðerlendirir misiniz? DONALD JOHNSTON: Türkiye, örgüt içinde oldukça olumlu görülüyor. Her üye ülke için böyle konuþamam ama tespit ettim ki bu genel bir görüþtür; sanýrým hepimiz Türkiye yi, reform yolunda ilerlemeye devam edebilirse, olaðanüstü büyük bir potansiyele sahip görüyoruz. Bu yýlýn baþlarýnda Türkiye ye yaptýðým ziyaretin ardýndan, bu konuda ben oldukça iyimserim. - 97 Aðustosundan bu yana yaþanan global krizin neresindeyiz? Tepe noktasýnda mýyýz? Alan Greenspan ýn deyimiyle bir dönüþ var mý? OECD, krizin bugünkü aþamasýný nasýl tanýmlýyor? Ayrýca, krizin ne kadar süreceðine iliþkin tahmininiz var mý? JOHNSTON: Müsaade ederseniz, önce ilk sorunuzun, bahsettiðiniz global krizden etkilenen Türkiye açýsýndan ilgili bölümüne deðineyim. Bildiðiniz gibi, bu yýlýn Aðustos ayýnda Rusya problemi çýkana kadar, Türkiye iyi dayandý. Þüphesiz, o zamandan bu yana hangi adýmlarýn atýldýðýný siz gördünüz. IMF ve Türkiye nin, bir izleme programý çerçevesinde bir plan üzerinde çalýþtýklarýný düþünüyorum. Ancak þimdi, bu bizi, bahsettiðiniz global kriz çerçevesinde nereye koyar? Uzun vadeli tahminler yapmaktan çekiniyorum, ancak benim yaygýn bir þekilde kabul gören kiþisel görüþüm, krizin artýk olasý en dip noktaya indiði ve yavaþ...uzun vadeli tahminler yapmaktan çekiniyorum, ancak benim yaygýn bir þekilde kabul gören kiþisel görüþüm, krizin artýk olasý en dip noktaya indiði ve yavaþ bir toparlanmaya doðru giden yolu görebildiðimizdir....rusya, Türkiye olduðu kadar, genel dünya ekonomisi açýsýndan da oldukça önemli bir problem bölgesi olma özelliðini sürdürmektedir.. bir toparlanmaya doðru giden yolu görebildiðimizdir. Dünyanýn çeþitli bölgelerinde bazý problem noktalarý bulunmaktadýr. Rusya, Türkiye olduðu kadar, genel dünya ekonomisi açýsýndan da oldukça önemli bir problem bölgesi olma özelliðini sürdürmektedir. Diðer yanda, Japonya, dünyanýn ikinci büyük ekonomisi olarak, mevcut global ekono- 8 Aralýk 98
ÝKTÝSAT ÝÞLETME ve FÝNANS mik krizden nasýl çýkacaðýmýz yolundaki bulmacanýn en önemli parçalarýndan biridir. Bildiðiniz üzere, Japonya bir süredir ekonomik durgunluk içindedir ve ekonomik büyümesi 1998 de gerilemekle birlikte, gelecek yýl için yavaþ da olsa bir toparlanma öngörülmektedir. Bununla birlikte, Japonya da yolunda giden bazý büyük reform çabalarý mevcuttur ve bunlarýn meyvesini vereceði konusunda iyimser olabileceðimizi düþünüyorum. Dolayýsýyla Japonya ekonomik toparlanma açýsýndan bir kez daha, sadece asya bölgesi için deðil, global yapýnýn bir lokomotifi haline gelebilecektir. Tahmin yapmak istemiyorum ancak, IMF, Dünya Bankasý ve OECD gibi uluslararasý kuruluþlarýn bir araya getirilmiþ kendi çabalarý ile, ABD deki büyük korumacýlýða karþý direnen japon hükümetinin ki gibi hükümetler tarafýndan yürütülen çabalar hakkýnda iyimser olabiliriz. Bu krizi sona erdirme ve ileriye yönelme konusunda geleceðe iyimser bir þekilde ileriye bakabileceðimizi düþünüyorum. Aralýk 98...OECD nin sahip olduðu uzmanlýk açýsýndan, biz, Türkiye, Kore, Japonya ve diðerleri gibi üye ülkeler için olduðu kadar, üye olmayan ekonomilere de yapmamýz gereken ne varsa yapýyoruz. Örneðin Asya daki krizler konusunda özel bir forumumuz var... - OECD olarak yaþanan bu global krize karþý sorumluluklarýnýzý yerine getirdiðinizi söyleyebilir misiniz? G7 lerden yeni önlemler, yeni öneriler bekliyor musunuz? IMF bünyesindeki mali yardým fonuna açýklanan 90 milyar $ dýþýnda yeni katkýlar olacak mý? JOHNSTON: Ýzin verirseniz, OECD ye, G7 ve diðer mali katkýlardan sonra dönmek istiyorum. Ben, ne G7 hakkýnda, ne de diðer mali katkýlar ne olmalýydý ya da ne olmamalýydý þeklinde konuþabilecek bir pozisyonda deðilim. Ancak OECD ve OECD nin sahip olduðu uzmanlýk açýsýndan, biz, Türkiye, Kore, Japonya ve diðerleri gibi üye ülkeler için olduðu kadar, üye olmayan ekonomilere de yapmamýz gereken ne varsa yapýyoruz. Örneðin, 9
þöyleþi interview...türkiye OECD nin önemli bir üyesidir ancak giderek gördük ki, OECD üyesi olmayan ülkelerde yaþananlar, kendi üyelerimiz üzerinde de büyük etki yapýyor. Bizim vergi sistemleri, rekabet politikalarý, yolsuzluk, rüþvet, idari reform, iyi yönetim gibi reformun yatay disiplinel alanlarý olarak tanýmladýðýmýz hususta bir çok uzmanlýðýmýz var. Asya daki krizler konusunda özel bir forumumuz var ve Rusya ile bir ülke programýmýz var ve Rusya ekonomisinin, kýsmi yardýmýmýz olabilecek çeþitli alanlarýnda þansýmýz yaver gitti. Ruslar bizden, bu tür bir destek saðlamamýzý talep ettiler. Þimdi, þüphesiz, öncelikli sorumluluðumuz, kendi üyelerimizedir. Türkiye, OECD nin önemli bir üyesidir ancak giderek gördük ki, OECD üyesi olmayan ülkelerde yaþananlar, kendi üyelerimiz üzerinde de büyük bir etki yapýyor. Bizim, vergi sistemleri, rekabet politikalarý, yolsuzluk ve rüþvet, idari reform, iyi yönetim gibi, reformun yatay disiplinel alanlarý olarak tanýmladýðýmýz hususta, bir çok uzmanlýðýmýz var. Bunlar, OECD nin üye olmayan ekonomilere ilgisini artýrmaktadýr ve biz, üye olmayan ekonomilere, davet edilmeden yaklaþýmda bulunmamayý akýlda tutmaya çalýþýyoruz. Ruslar þüphesiz bizi davet ettiler ve diðerleri bize Doðu Asya durumunda yapabileceklerimiz yolunda bu yönde baþvurdu. - Dünyanýn yaþadýðý bu küresel krizde çok ciddi bir leadership (liderlik) sorunu yaþandýðýný söylemenin yanlýþ olmadýðýný düþünüyorum. Devletlerin ve uluslararasý örgütlerin Pascal Bonuface nin deyimiyle güçsüz olma isteði ile güçsüz görünme tavrýyla karþý karþýya olduðumuzu düþünüyorum. Zenginler artýk, yoksullarýn yerine ödemede bulunmak istemiyorlar, onlarý kendi baþlarýna býrakmak istiyorlar diyebilir miyiz? JOHNSTON: Bunun bir liderlik yokluðu olduðunu söyleyemem. Bize, uluslararasý kurumsal yapýyý yeniden gözden geçirmemiz için ihtiyaç duyulduðunu 10 Aralýk 98
ÝKTÝSAT ÝÞLETME ve FÝNANS...Bu kriz nedeniyle, uzun vadeli olarak, hepimiz, çeþitli uluslararasý kuruluþlar arasýnda daha fazla sinerji ve daha iyi iliþkilerin yaratýlmasý yollarýný araþtýrýyoruz. Egemen bir dünya devleti yok. Bu nedenle örneðin, G22 içinde çalýþma gruplarý oluþturulmasý gibi, bu krize karþý en etkin biçimde iþbirliðine gitmeli ve tavýr koymalýyýz... düþünüyorum ve bu iyi bir þey. Bu kriz nedeniyle, uzun vadeli olarak, hepimiz, çeþitli uluslararasý kuruluþlar arasýnda daha fazla sinerji ve daha iyi iliþkilerin yaratýlmasý yollarýný araþtýrýyoruz. Egemen bir dünya devleti yok. Bu nedenle, örneðin G22 içinde çalýþma gruplarý oluþturulmasý gibi, bu krize karþý en etkin biçimde iþbirliðine gitmeli ve tavýr koymalýyýz. Bunlarýn hepsinin oldukça olumlu giriþimler olduðunu düþünüyorum ve inanýyorum ki bu krizin sonunu gördükten sonra, muhtemelen, 3 temel hususu yerine getirmek için uluslararasý kuruluþlarýn nasýl birlikte davranmalarý gerektiði konusunda ileriye doðru daha iyi bir anlayýþla Aralýk 98 ilerleyeceðiz. Hepsinden önce, krizler konusunda potansiyelin belirlenmesi ve önleme tarafý geliyor. Ýkincisi, krizlerle baþa çýkma oluyor. Üçüncüsünü ise kriz hafifledikten sonra ortaya çýkan, krizin faturasýný kimin ödeyeceði gibi problemlerle uðraþma oluþturuyor. Biraz önce Alan Greenspan dan alýntý yaptýðýnýz sorunuzun temas ettiði nokta daha tehlikeli. Öyle ki, bu krizden, bu tür krizlerle nasýl mücadele edileceði yolunda, uluslararasý açýdan daha güçlü, daha bir araya gelmiþ, daha birbirine uyumlu bir görüþ çýkarmalýyýz - IMF, Dünya Bankasý - OECD gibi kuruluþlara karþý önemli eleþtiriler yapýlýyor. Bu eleþtiriler, Güney Doðu Asya da baþlayan ve dünyanýn diðer bölgelerine yansýyan krizi görememelerine iliþkin olarak yapýlýyor, neler söyleyeceksiniz? OECD, IMF, Dünya Bankasý gibi kuruluþlarýn reforma ihtiyaçlarý var mý? Yeni mekanizmalara ihtiyaç olduðunu düþünüyor musunuz? 11
þöyleþi interview JOHNSTON: Tüm kuruluþlarýn, sürekli bir reforma ihtiyaçlarý olduðunu söyleyerek sözlerime baþlayacaðým. Hiç bir kuruluþ deðiþmezlik içinde kalamaz. Dünya, globalleþme fenomeni olarak adlandýrdýðýmýz süreç içine hýzla girdikçe, kurumsal yapý da, hýzla deðiþen koþullara uyum saðlamak için bu süreçte yerini almalýdýr. Biz, bunu OECD içinde yerleþtirme gayreti içindeyiz ve IMF ile Dünya Bankasý nýn da, bu tür krizleri önceden kestirebilmek için, ayný türde bir tutum içinde olduklarýna inanýyorum. Kimsenin elinde kristal küre yok. Tayland daki ateþlemeyi yapan kývýlcýmýn bu kadar hýzla yayýlabileceðini kim önceden görebilirdi ki? Ancak, temel olarak bu bize, ekonomilerin ne kadar birbirine baðlý bir hale geldiðini ve tayland da baþlayan bir olayýn, dünyadaki tüm ekonomilere ucu dokunan sorunlar yaratabildiðini gösterdi. Sonuçta, bu global açýdan daha fazla birbirine baðlýlýk, þüphesiz global koordinasyon ihtiyacý bulunduðu anlamýna gelir. OECD ye gelince, OECD, bir sürü üye olmayan ekonomide neler olabileceðini önceden göremez. Çünkü biz bu ekonomileri incelemeyiz. Biz tayland ýn ekonomisini incelemeyiz, çünkü tayland OECD üyesi deðildir. Sonuç itibariyle, bu tür ülkelerdeki olasý sorunlarý belirlemek, bizim için mümkün deðildir. - Çok taraflý yatýrým antlaþmasýna yönelik çalýþmalar bugün hangi aþamadadýr? Bu anlaþma ülkelere neler saðlayacaktýr? Bu anlaþma büyük tepkiler alýyor, neden? JOHNSTON:Çok taraflý yatýrým anlaþmasýna yönelik ilgi büyük oldu. Yatýrýmlar konusunda uluslararasý bir yapýnýn oluþturulmasýnýn oldukça yararlý olacaðý yolunda genel bir anlayýþ var. Soru, bunun nasýl baþarýlabileceðidir. OECD içinde, üye ülkeler kapsamýnda ve anlaþmaya katýlan üye olmayan 8 ülke genelinde, bu konuda çok fazla çalýþma yapýldý. Böyle bir çok taraflý uluslararasý yapýya doðru ilerlerken, bazý ülkeler müzakerelerden çekildiler. Soru, nasýl daha ileriye gideceðimiz, nereye doðru ilerleyeceðimiz ve böyle bir uluslararasý yapýyý nasýl oluþturacaðýmýzdýr. Halen 1,630 ikili anlaþma bulunmaktadýr. Sonucunda, sermaye ihtiyacý olan ülkelerin, özellikle kalkýnmýþ dünyadan özel sektör giriþimcilerinin sermayelerini çekmeleri imkaný getirecek böyle bir anlaþma bir anlam taþýmaz mý? Sonuçta, hepimizin ayný amacý taþýdýðýmýzý ve bu amaçlara en iyi þekilde nasýl ulaþabileceðimizi belirlemek için en kýsa yoldan konsültasyon üzerinde yoðunlaþacaðýmýzý düþünüyorum. - Sayýn JOHNSTON, açýklamalarýnýz için teþekkür ederiz. JOHNSTON: Bana bu imkaný verdiðiniz için ben de size teþekkür ederim. 12 Aralýk 98