Genel Ekonomi Dersi Dr. Osman Orkan Özer
1. Ekonomi nin Konusu ve Ekonomik Düşüncenin Gelişimi 1.1. Ekonominin Tanımı 1.2. Pozitif Ekonomi-Normatif Ekonomi 1.3.Mikro Ekonomi-Makro Ekonomi 1.5. Ekonomik Doktrinler 1.5.1.Merkantilistler 1.5.2. Fizyokratlar 1.5.3.Klasikler 1.5.5.Himayeciler(Ulusalcılar) 1.5.5. Müdahaleci Okul 1.5.6. Tarihçi Okul 1.5.7. Marjinalistler 1.5.8.Neo-Klasikler 1.5.9. Keynesçi Düşünce 1.5. Ekonomik Sistemler 1.5.1. Kapitalizm 1.5.2.Sosyalizm 1.5.3. Karma Ekonomi Ders İçeriği (1. Hafta)
1.1. Ekonominin Tanımı İnsanoğlunun ihtiyaçları sonsuzdur. İnsanların gıda, giyinme ve barınma gibi mutlak ihtiyaçlarının yanı sıra zevklerine ve özentilerine yönelik lüks ihtiyaçları da vardır. İnsanlar ellerindeki sınırlı gelirleriyle önce yaşamlarını sürdürmek için zorunlu oldukları mutlak ihtiyaçlarını daha sonra da lüks ihtiyaçlarını karşılarlar. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak için olan mal ve hizmetlerin ortaya çıkması ise kıt olan kaynaklarla yani üretim faktörleri ile gerçekleşir. Eğer kaynaklar kıt olmasaydı o zaman üretim faktörlerine ihtiyaç duyulmayacaktı. Dünya da kıt olan bu kaynakların en verimli kullanılması toplumların başta gelen amaçlarındandır.
Ekonomi; Latince «Oikos» (bir kişinin mal varlığı) ile «Nomos» ( idare) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. İngilizce «Economics» Almanca «Ökonomie veya Volkswirtchaft» Fransızca «Economie» Türkçe «Ekonomi veya ------------»
Ekonominin Kabul Görmüş Tanımlamaları Jean Baptiste Say a göre: Ekonomi, servetlerin nasıl doğduğunu, dağıtıldığını ve tüketildiğini araştırır Alfred Marschall a göre: Ekonomi, maddi refah koşullarına erişebilmek ve bunlardan yeterince yararlanabilmek amacıyla iş yaşamında bireylerin ve toplumunun davranışını inceler. Knut Wicksell e göre: Maddi bir gereksinimi tatmin etmek, en az zahmet ve fedakarlık karşılığında hedeflenen veya mümkün olan sonucu almak üzere harcanan sistemli çabalar, ekonomik olayları ve ekonomik faaliyeti oluşturur.
Samuelson a göre: ekonomi, insanların ve toplumların, para kullanarak veya kullanmadan zaman içinde çeşitli mallar üretmek ve bunları bugün ve gelecekte tüketmek üzere, toplumdaki bireyler ve gruplar arasında bölüştürmek için, kıt kaynakları kullanmak konusundaki tercihleri inceler. Kısacası; Ekonomi, sınırlı kaynaklar ile sınırsız insan ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaya çalışan bir bilimdir.
Pozitif Ekonomi-Normatif Ekonomi Pozitif Ekonomi: Ekonomik olayları ne nedir ne olmuştur ve ne olacaktır şeklinde inceleyerek bunları bilimsel kurallara bağlamaya çalışır. Normatif Ekonomi: Ne olsaydı daha iyi olurdu, ne olmalıydı, ne neye tercih edilmeliydi gibi değer yargısı taşıyan hükümlere yer vermektedir.
Mikro Ekonomi-Makro Ekonomi Mikro Ekonomi: Belirtici değer taşıdığı kabul edilen tek tek özel olaylarla ilgilenir. Kısacası, ekonomik faaliyetin en küçük birimi olan kişiler ve firmaları ele alır. (Arz, Talep, Fiyat) Makro Ekonomi: İktisadi bütünler arasındaki ilişkileri inceler. (Toplam tasarruf, istihdam, enflasyon, büyüme)
Ekonomik Doktrinler Merkantilizm: Temel olarak; değerli madenlere sahip olmanın servetin asıl kaynağı olduğunu savunur. Merkantilizm in temel niteliği üç ana noktada yoğunlaşmaktadır. a) Altın ve gümüş paranın tek zenginlik olduğunu varsayan parasalcı düşünce b) Devletin yararının ön planda geldiğini kabul eden ulusalcı yaklaşım c) Devletin ekonomik hayata müdahale etmesini öngören müdahalecilik
Fizyokratlar: bir ülkenin zenginliğinin tek kaynağı Merkantilistlerin ileri sürdüğü gibi altın ve gümüş( veya kıymetli madenler) miktarları değil tarımsal üretimdir. Toprak işleyenler gerçek üretken sınıf olup değer fazlası yaratan tek faktör topraktır (Francois Quesnay). Fizyokratlara göre toplum üç sınıftan oluşmaktadır: a. Toprak mülkiyetini elinde tutan «toprak sahipleri» b. Tarımsal üretimde bulunmak için toprağı işleyenler «çiftçiler» c. Kısır sınıfı oluşturan «zanaatkarlar».
"laissez-faire, laissez-passer" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) Laissez faire, "bırakınız yapsınlar" anlamına gelir. İlk kez Fizyokratlar tarafından savunulmuştur. Laissez faire, sadece mülkiyet haklarını korumayı amaçlayan yeterli düzenlemelerin bulunduğu bir ekonomik ortamda özel taraflar arasındaki alım satım işlemlerinin müdahaleci hükümet kısıtlamaları, tarifeler ve sübvansiyonlardan arındırılmasını ifade eder.
Klasikler: Adam Smith e göre; ülkelerin zenginliği insanların çalışmasına bağlıdır. Zenginliğin asıl kaynağı işgücü(emek) olmasına rağmen toprağın ve sermayenin önemi de çok büyüktür. A.Smith, Fizyokratların «bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler» felsefesini kabul ederek ona yeni bir gerekçe eklemiştir. Bu gerekçeye göre, devletin ekonomiye müdahalesini kesinlikle red eder. Ekonomik dengeyi sağlayan güç olarak insan çıkarlarının gücünü öngörmüştür(nash ve oyun teorisi ise bunun aksini söyler). A.Smith e göre, bir malın doğal fiyatı ile Pazar fiyatı olmak üzere iki çeşit fiyatı bulunur. Malın doğal fiyatı, o malı üretmek için kullanılan üretim faktörlerine ödenen bedelin toplamından oluşur. Pazar fiyatı ise, malın arz ve talebine göre belirlenmektedir.
Klasiklerin önemli varsayımları Gizli el kuralı; Piyasa dengesi sanki gizli bir el yardımı ile sağlanmaktadır. Devletin görevi, adalet ve asayiş işleri ile özel sektör tarafından yapılması uygun olmayan ekonomik faaliyetleri yürütmelidir. (A.Smith) Mahreçler kanunu; Ekonomiye devletin müdahalesi gereksiz olup piyasaya arz edilen her mal aynı zamanda kendi piyasasını yaratır (J.B. Say) Emek değer teorisi; Üretilen bir malın değerini, o malın üretimde kullanılan emek belirlemektedir. Sermaye, birikmiş bir emektir. (D.Ricardo)
Rant teorisi (Diferansiyel Rant); Arazilerin kullanımı için bir bedel ödenmesinin nedeni, kullanılan toprakların farklı verim kabiliyetine sahip olmasıdır (D. Ricardo). Malthus yasası; Dünyadaki gıda maddeleri üretimi aritmetik bir şekilde artarken, nüfusun geometrik şekilde artacağını ve bir süre sonra açlık sıkıntısı oluşacağını ileri sürmektedir (R. Malthus)
Himayeciler: Klasik iktisat düşüncesinin liberal ve bireysel olduğunu ancak ekonomik olayların kişiler değil toplum tarafından yaratıldığını ve bu nedenle ortaya çıkan sorunların ulusal düzeyde ele alınmasını savunan görüştür. (Frederich List) Müdahaleci Okul: Adolph Wagner tarafından savunulan doktrindir. Devletin ekonomiye ne zaman müdahale etmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Buna göre devlet, özel sektör tarafından gerektiği gibi yapılmayan veya hiç yapılmayan işleri yapmalıdır. Herhangi bir mal veya hizmetin en rasyonel bir şekilde tek bir el tarafından yapılması gerekiyor ise bu işi devlet yapmalıdır.
Tarihçi Okul: Ekonomik olayların incelenmesinde toplumsal kurumların kendilerine özgü tarihi gelişimleri mutlaka ele alınmalıdır. Toplumun sosyal, politik ve hukuki bir takım etkisi altında olduğu, sosyal, politik ve hukuki yapısının ise tarihi bir gelişimle ortaya çıkacağını ortaya koymaktadır ( Gustav Schmoller). Sosyalizm: Kollektif veya sosyal mülkiyeti, özel mülkiyet yerine ikame edilmesini savunan kuramdır. Bir başka deyişle sosyalizm devletin, ticari amaçlı üretim araçlarına (fabrikalara, tarım arazilerine, hayvan çiftliklerine) ve temel tamamlayıcı kurumlarına (bankalar, kooperatifler) mutlak egemen ve sahip olmasıdır. Bu kurama göre özel teşebbüs, üretim araçlarına sahip olamaz.
Marjinalistler: Bir mal veya hizmetin değerinin onun tüketici tarafından aranmasına, yeni faydasına göre belirleneceğini ifade eder. Bu görüş, malın değerinin onun üretimi için harcanan emekle belirlenemeyeceğini ortaya koyarak hem klasik hem de sosyalist iktisatçıları temelden reddetmişlerdir. Marjnal fayda kavramı ilk kez ortaya atılmıştır. Gossen kanunu: Bir malın kullanılan miktarı arttıkça kişiye giderek daha az fayda sağlamakta ve belirli bir miktardan sonra fayda sıfır olmaktadır.
Neo Klasikler: Neo-klasiklerin ele aldığı temel düşünce toplam faktör arzı ve üretim tekniği veri iken üretim kaynaklarının etkin dağılımıdır. Nitekim, tüketicilerin faydalarını maksimum yapmaları (refah teorisi), üreticilerin karlarını maksime etmeleri (fiyat teorisi) konuları üretim kaynaklarının dağılımını incelemektir. Keynes ci Düşünce: Ekonomik hayatta tam istihdamı sağlayan otomatik bir mekanizmanın olduğunu savunan klasik görüşü reddeder. Ekonomi kendi haline bırakılması durumunda, işsizliklerin görüleceğini, dolayısıyla eksik istihdam dengesiyle karşı karşıya kalınacağını ve tam istihdamın sağlanabilmesi için devletin ekonomiye müdahalesinin zorunluluğunu belirtmiştir.
Keynes in getirdiği yenilikler: a. Günümüzde dinamik büyüme, tasarruf ve konjüktür teorileri Keynes in görüşlerine dayanmaktadır. b. Yatırım tüketim, istihdam ve milli gelir kavramları üzerinde duran Keynes, tüketim eğilimi, tasarruf eğilimi, sermayenin marjinal etkinliğini ve likidite tercihi gibi yeni kavramlar getirmiştir. c. Keynes iktisat teorisine zaman unsurunu getirmiştir. d. Keynes, politik kararların iktisat teorisine girmesini sağlamıştır.
Ekonomik Sistemler Kapitalizm: Özel mülkiyete ve özgürlüğe dayanan bir piyasa ekonomisi düzenidir. Liberal düşüncenin temelini oluşturur. Tam çalıştırmanın ve kaynak kullanımının piyasa mekanizması tarafından otomatik olarak çözüleceği varsayımına dayanan «sınırsız mülkiyet hakkınana» dayalı «bireyci» bir görüştür. Ekonomik denge, rekabet ve fiyat mekanizması yoluyla kendiliğinden oluşmaktadır. Sosyalizm: Kamu mülkiyetine dayanan ve ekonomik faaliyetin merkezi otorite tarafından belirlendiği ve yürütüldüğü bir ekonomik düzendir. Başka bir değişle malların kim tarafından ve nasıl üretileceği sorunu merkez otoritenin yetkisine bırakılmıştır. Karma Ekonomik Sistem: Bu sistemde hem özel teşebbüs ve hem de devlet sermayesi birlikte çalışmaktadır. Devlet gerekli gördüğünde piyasa ekonomisine müdahalede bulunabilmektedir. Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde özel teşebbüs tarafından yürütülmektedir.