ERZURUM ŞARTLARINDA BAZI ÇOK YILLIK BAKLAGİL VE BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN SİLAJLIK KULLANIMLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Benzer belgeler
TARLA BİTKİLERİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Erzurum Şartlarında Yetişen Bazı Baklagil Yem Bitkileri ve Karışımlarının Silaj Değerlerinin Belirlenmesi

1.Silo yeminin kimyasal kompozisyonu 2.Silo yemine oksijen girişi 3.Bakteriyel populasyonun aktivasyonu

YEM BİTKİSİ TOHUMLARI

Silaj Bitkileri ve Silaj Yapımı. Doç.Dr.Bilal KESKİN

SİLAJ YEMLERİ Prof.Dr. M. KEMAL KÜÇÜKERSAN

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri:

SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ

TÜRKİYE DE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİN DURUMU VE KABA YEM İHTİYACI

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

SİLAJLIK MISIR TARIMI

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

YEM KÜLTÜRÜNÜN İLKELERİ

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

ÇİM TOHUMLARI

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA

Yazarı : Doç.Dr.Rüştü HATİPOĞLU Yrd.Doç.Dr.Ersin CAN Ar.Gör.Nafiz ÇELİKTAŞ

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Kontrollü olarak aneorobik şartlarda fermente edilmiş yeşil ya da yeterli rutubeti olan yemlere silaj Yapılan işleme silolama Yapıldığı yere silo adı

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Kaba Yem - Mısır Silajı Özet

Cichorium intybus L. (Hindiba-Göksakız)

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

YEM BİTKİLERİNDE KALİTE TAYİNİ ve KULLANIM ALANLARI. Hazırlayan: Arş. Gör. Seda AKBAY TOHUMCU

Sinirotugiller. Plantaginaceae

AYÇİÇEĞİ (Helianthus

1. ÖZGEÇMİŞ. Selahattin ÇINAR EĞİTİM BİLGİLERİ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi (Tarım Ekonomisi)

EROZYON İNDİKATÖRLERİ

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

ÇUKUROVA BÖLGESİNİN SULU KOŞULLARINDA BAZI ÇOKYILLIK BAKLAGİL VE BUĞDAYGİL YEMBİTKİLERİNİN OT VERİMLERİ VE OT KALİTELERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR

SİLO YEMLERİ SİLAJ. Dr. Sencer TÜMER

YEM VE DİĞER TARLA BİTKİLERİ

TEKİRDAĞ İLİNDE KABA YEM ÜRETİMİ VE İHTİYACI KARŞILAMA ORANI

Mısır silajında EM-silaj kullanımının etkileri

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM

Dumlu Yöresi (Erzurum) Tuzlu-Alkali Topraklarında Yetişebilecek Yembitkisi Türlerinin Belirlenmesi

SİLAJ YAPIMI VE SİLAJLA BESLEME. Yrd. Doç. Dr. Hayrettin ÇAYIROĞLU

RASYON TANIM, KİMYASAL BİLEŞİM, VE RASYON HAZIRLAMA PROF. DR. AHMET ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ

FARKLI İKLİM KOŞULLARINDA ÇİM ALANLARINDA ÖNERİLEN KARIŞIMLAR

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

T.C. Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü. Silajlık Mısır Tarımı ve Silaj Yapımı

Yem Bitkileri, Çayır ve Mera. Prof.Dr. Cengiz Sancak Ankara-2015

ÇORAK TOPRAKLARIN ISLAHI VE TARIMSAL ÜRETİMDE KULLANIM OLANAKLARI

İnek Rasyonları Pratik Çözümler

KABA YEMLER. Prof. Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

YEMLERDE PARTİKÜL BÜYÜKLÜĞÜ. A.V.Garipoğlu TEMMUZ-2012

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

Tohum yatağının hazırlanması:

Trakya Kalkınma Ajansı. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

Yem Bitkileri, Çayır ve Mera. Prof.Dr. Cengiz Sancak Ankara-2018

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BROİLER ALTLIĞI İLE BAZI BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN SİLOLANMA OLANAKLARI

PLANTAGİNACEAE (Sinirotugiller)

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU

RASYON ÇÖZÜMÜNDE TEMEL KRİTERLER

ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

Bazı Mısır Çeşitlerinde Verim ve Yem Değerleri Üzerine Bir Araştırma (1)

Bingöl Üniversitesi Yerleşkesinde Yer Alan Bazı Baklagil Yem Bitkilerine Ait Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

Ruminant. Silajı Ne Kadar Doğru Yapıyoruz?

Prof. Dr. Zafer ULUTAŞ. Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ

YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLERİN KALİTE BİLEŞENLERİ

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA

DİĞER FAMİYLALARDAN YEM BİTKİLERİ

... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

NIRLINE. NIRS Teknolojisinin Kaba Yem Analizlerinde Kullanımı

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

Simental sığır ırkının anavatanı İsviçre dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede

Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu

TÜRKİYE DE KABA YEM ÜRETİMİ VE SORUNLARI

Ekmeklik Buğdayda Başak

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU

ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017

t GAP II. TARIM KONGRESİ EKİM ŞANLIURFA

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

KURU OT ÜRETİMİ. Prof. Dr. Pınar SAÇAKLI Ekim 2017

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST. ALDANE TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENST./EDİRNE

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Şehrin renklerinde biz varız!

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

Yerfıstığında Gübreleme

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Transkript:

ERZURUM ŞARTLARINDA BAZI ÇOK YILLIK BAKLAGİL VE BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN SİLAJLIK KULLANIMLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Zeynep DUMLU Yüksek Lisans Tezi Danışman: Prof. Dr. Mustafa TAN Tarla Bitkileri Anabilim Dalı 2007 Her hakkı saklıdır

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ERZURUM ŞARTLARINDA BAZI ÇOK YILLIK BAKLAGİL VE BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN SİLAJLIK KULLANIMLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Zeynep DUMLU TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI i

ÖZET Yüksek Lisans Tezi ERZURUM ŞARTLARINDA BAZI ÇOK YILLIK BAKLAGİL VE BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİNİN SİLAJLIK KULLANIMLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Zeynep DUMLU Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Mustafa TAN Erzurum gibi rakımı yüksek olan yerlerde silajlık amacıyla mısır ve benzeri sıcak mevsim yem bitkilerinin yetiştiriciliği risklidir. Bu nedenle silaj yapımı için değişik alternatifler üzerinde durulmalıdır. Araştırma, Erzurum şartlarında doğal olarak yetişen veya tarım arazilerinde kültürü yapılan çok yıllık baklagil ve buğdaygil yem bitkileri ile bazı karışımlarının silaj değerlerini belirlemek amacıyla planlanmıştır. Bu amaçla yonca, korunga, çayır üçgülü, alaca taç otu, sarıtaş yoncası, kılçıksız brom, mavi ayrık, yüksek otlak ayrığı, adi otlak ayrığı, domuz ayrığı, bataklık otu, kamışsı yumak, çok yıllık çim, kelp kuyruğu, tilki kuyruğu, yüksek çayır yulafı, çok yıllık çavdar, aküçgül+buğdaygil, gazal boynuzu+buğdaygil, mor çiçekli geven+buğdaygil, melez üçgül+buğdaygil ve tabii çayır silajları mısır ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca her bir silaj katkısız ve katkılı (%1 tuz+%5 arpa kırması) olarak incelenmiştir. Değişik materyallerden yapılan silajların kuru madde, ham protein, acit deterjan fiber (ADF) ve nötr deterjan fiber (NDF) oranları farklılık göstermiştir. Silajların ph ları 3,77 ile 7,29 arasında, nispi yem değerleri (NYD) ise 93,1 ile 161,3 arasında değişmiştir. Fiziksel değerlendirmeye göre incelenen silajların hiçbiri mısır silajı kadar iyi olmamıştır. Mısır silajı toplamda 19 puan ile pekiyi derece almıştır. Genel olarak katkı uygulaması silaj kalitesini ve besleme değerini artırmıştır. 2007, 55 Sayfa Anahtar Kelimeler: Baklagiller, buğdaygiller, kimyasal kompozisyon, silaj kalitesi ii

ABSTRACT Master Thesis A RESEARCH ON THE USES OF SILAGE OF SOME PERENNIAL GRASS AND LEGUME FORAGE PLANTS IN ERZURUM CONDITIONS Zeynep DUMLU Atatürk University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Field Crops Supervisor: Prof. Dr. Mustafa TAN In the places where altitude is high like Erzurum, for the purpose of silage, the growth of maize and similar warm-season forage crop is very risky. So, various alternatives should be taken on for silage making. This research was planned with the aim of determining silage values of some mixtures with some grass and legume forage crops cultured in agriculture fields and grown in naturally in Erzurum conditions. For this purpose, alfalfa, sainfoin, red clover, crown vetch, yellow sweet clover, smooth brome, intermediate wheatgrass, tall wheatgrass, crested wheatgrass, orchardgrass, sloughgrass, tall fescue, perennial ryegrass, timothy, meadow foxtail, tall oatgrass, perennial rye, white clover+grasses, birdsfoot trefoil+grasses, milk-vetch grasses, alsike clover+grasses and natural pasture silages were compared with maize silage. In addition, each silage material ensiled with or without additives (1%salt+5%barley folded) were examined in silage quality. Dry matter, crude protein, acid detergent fibre (ADF) and neutral detergent fibre (NDF) rates of silages made by various materials indicated difference. ph of silages have changed between 7,29 and 3,77 and relative feed values (RFV) have changed between 161,3 and 93,1. No silage examined according to physical evaluation is not as good as maize silage. Corn silage had the best degree with 19 points in total amongst silages. Generally, supplementation of silages with additives increased the silage quality and its nutritive value. 2007, 55 Pages Keywords: Legumes, grasses, chemical composition, silage quality iii

TEŞEKKÜR Tez yöneticiliğimi üstlenip, yürütülmesinde yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Mustafa TAN a, her zaman bilgilerine başvurduğum değerli hocalarım Sayın Prof. Dr. Ali KOÇ (Tarla Bitkileri Bölümü Başkanı) ve Sayın Doç. Dr. Binali ÇOMAKLI (Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi) ya, teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tez çalışmalarım süresince yakın ilgi ve yardımlarını gördüğüm Tarla Bitkileri Bölümü elemanlarına, arkadaşlarıma ve her zaman yanımda olup desteklerini esirgemeyen canım aileme teşekkür ederim. Zeynep DUMLU Temmuz, 2007 iv

İÇİNDEKİLER ÖZET... i ABSTRACT.... ii TEŞEKKÜR.... iii ÇİZELGELER DİZİNİ... vi 1. GİRİŞ...1 2. KAYNAK ÖZETLERİ... 8 3. MATERYAL ve YÖNTEM... 16 3.1. Materyal... 16 3.2. Yöntem... 22 3.2.1. İncelenen Özellikler.... 23 3.2.1.a. Kuru madde oranı... 23 3.2.1.b. Ham protein oranı... 23 3.2.1.c. ADF ve NDF oranları... 23 3.2.1.d. Nispi yem değeri.... 24 3.2.1.e. Fiziksel değerlendirme... 24 3.2.1.f. Silaj kokusu... 24 3.2.1.g. Silaj strüktürü... 25 3.2.1.h.Silaj rengi.... 25 3.2.1.ı. Silaj ph sı... 25 3.2.1.j. Fleig puanı... 26 3. 3. İstatistiksel Değerlendirme... 26 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA...28 4.1. Kuru Madde Oranı 27 4.2. Ham Protein Oranı.30 4.3. Silaj ph sı...32 4.4.ADF (Acid Detergent Fiber) Oranı (%)..35 4.5.NDF (Neutral Detergent Fiber) Oranı (%)..37 4.6. Nispi Yem Değeri (NYD)...40 4.7. Fiziksel Değerlendirme 41 vi

4.8. Fleig Puanı..45 5. TARTIŞMA ve SONUÇ. 50 KAYNAKLAR..53 ÖZGEÇMİŞ...56 vii

ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3.1 Araştırmada silaj yapımı için kullanılan bitkisel materyal 16 Çizelge 4.1 Çizelge 4.2 Çizelge 4.3 Çizelge 4.4 Çizelge 4.5 Çizelge 4.6 Çizelge 4.7 Çizelge 4.8 Çizelge 4.9 Çizelge 4.10 Çizelge 4.11 Çizelge 4.12 Farklı materyallerden yapılan silajların kuru madde, ph, ADF, NDF, ham protein oranı ve nispi yem değerine ait varyans analizi tablosu... Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların kuru madde oranları (%) Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların ham protein oranları (%)... Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların ph değerleri (%). Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların ADF oranları (%).. Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların NDF oranları (%).. Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların nispi yem değerleri (%). Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların renklerine göre değerlendirilmesi.. Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların strüktürlerine göre değerlendirilmesi Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların kokularına göre değerlendirilmesi Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların fiziksel özelliklerine göre değerlendirilmesi.. Değişik materyallerden yapılan katkılı ve katkısız silajların fleig puanlarına göre değerlendirilmesi. 27 28 31 33 36 38 41 42 43 44 45 46 viii

1 1.GİRİŞ Tarımsal üretimde verimlilik ve karlılığın temin edilmesinde hayvancılık sektörünün yeri ve önemi çok büyüktür. Tarımsal işletmelerde hayvancılık faaliyetleriyle birlikte iş gücü daha dengeli kullanılmakta, bitkisel üretimden elde edilen yan ürünler değerlendirilebilmekte, işletmenin nakit ihtiyacı kolayca temin edilmektedir. Aynı zamanda hayvansal ürünlerin üretim ve tüketim düzeyleri gelişmişliğin bir göstergesi olarak görülmektedir. Türkiye, hayvan sayısı bakımından birçok Avrupa Birliği ülkesinden önde olmasına rağmen verimlilik bakımından istenilen düzeyde değildir. Hayvansal ürün olarak elde edilen et ve süt miktarı, ülke ihtiyacını karşılayacak noktaya henüz getirilememiştir (Özbay 2007). Hayvancılıkta karlılık ve verimliliğin artırılması için öncelikli hedef ucuz, kaliteli kuru ve sulu kaba yem temini olmalıdır. Bunu temin etmenin yolu da yem bitkileri ekim alanlarının artırılmasıyla mümkün olabilir. Ülke hayvancılığının beslenme sorunlarından en önemlisi kaliteli kaba yem eksikliğinin yanında, yıl içerisinde yeşil ve sulu kaba yem ihtiyacının karşılanamamasıdır. Yılın belli aylarında bu ihtiyaç meralardan ve bir takım yem bitkileri ekilişlerinden giderilmeye çalışılmakta, ancak kış aylarında söz konusu gereksinim karşılanamamaktadır. Bu durum hayvancılık alt sektöründe karlılık ve verimliliği olumsuz yönde etkilemektedir. En önemli kaba yem kaynağı olan çayır ve meralar, aşırı ve zamansız otlatma nedeni ile elden çıkma aşamasına gelmiştir. Mera alanlarındaki otlatma yoğunluğunu azaltmak amacıyla yem bitkileri tarımına ağırlık verilmesi ve bu nedenle alternatif kaliteli kaba yem kaynaklarının devreye sokulması zorunludur. Bu alternatif kaynakların başında silo yemi gelmektedir. Silaj yapımının yaygınlaştırılması ile sulu kaba yem ihtiyacına çözüm bulmak mümkündür. Silaj yapımında son yıllarda belli illerde artma eğilimi görülmektedir ( Özbay 2007).

2 Türkiye hayvan popülasyonunun tümü kültür ırklarından oluşturulsa bile mevcut kaba yem üretimi karşısında alınacak verim düzeyi yine değişmeyecektir. Yetiştirici, kaba yem sıkıntısının yaşandığı dönemlerde hayvanlarını zorunlu olarak, besin maddesi içeriği düşük tahıl samanı ile beslemektedir. Sonuçta maliyet artmakta, işletmeden elde edilen kar düşmektedir. Oysa hayvanlardan elde edilecek verim, besin madde içeriği yüksek aynı miktarda kaliteli kaba yem kullanılarak daha ekonomik biçimde üretilebilir. Bu nedenlerle; gerek süt hayvanlarında, gerekse besi hayvanlarının beslenmesinde kullanılacak rasyonda, kesif yem ve kaba yemin uygun oranlarda olması ve kaliteli biçimde sağlanması gerekir. Hayvancılığı ileri olan ülkelerde taze ve suca zengin, karbonhidrat içeriği yüksek silaj, yoğun olarak kullanılmaktadır. Silajın literatürümüzdeki yeri eski olmasına karşın, hayvansal üretimdeki önemi hala tam olarak kavranamamıştır. Hayvancılık ileri olan ülkelerde silaj hayvan beslemede yıllardır temel kaba yem kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ancak ülke genelinde henüz yeterli artış sağlanamamıştır Dünya da taze yeşil kaba yemlerin biçildikten sonra muhafaza edilmesi hususunda uygulanan birçok yöntem vardır. Ülkemizde eskiden beri üretilen otun belli bir kısmı, ihtiyaç duyulan dönemlerde kullanmak amacıyla çeşitli şekillerde saklanmaktadır. Karadeniz Bölgesinde kuru mısır sapları ile koçanlı mısırların saklandığı tahtadan yapılmış yüksek silolar, Orta Anadolu Bölgesinin köylerinde saman ve otların toprak örtü altında (loda) sıkıştırılarak saklanması, çiftçimizin geleneksel olarak bu kültüre sahip olduğunun en güzel örnekleridir. Bu geleneksel kültürle silaj yapım tekniğini birleştirerek silaj yapımını yaygınlaştırmak mümkündür. Bunun için silaj yapım teknikleri konusunda yetiştiriciye gerekli olan eğitim verilmeli ve hayvansal üretim ile silaj yemi arasındaki ilişkinin önemi konusunda aydınlatılmalıdır. Bilindiği gibi en iyi silaj, tekniğine uygun olarak yapılan silajdır. Silaj olarak saklanıp değerlendirilen bitkilerde aneorobik fermantasyon sonucu oluşan yağ asitleri ruminantlar için kullanıma hazır bir enerji kaynağıdır. Bitki hücrelerinin

3 sahip olduğu besin maddeleri laktik asit (süt asidi) bakterileri tarafından daha kullanışlı hale getirilir. Özellikle süt sığırcılığı için yeşil bitki bulmanın güç olduğu dönemlerde çok değerli bir yem elde edilmiş olur(açıkgöz 2002). Silaj yapımı ile ilgili ilk bilgiler milattan önceye dayanmaktadır. Silajın Mısır da 3000 yıl önce yapıldığı, buğdaygil ve baklagil yem bitkilerinden elde edilen otların Avrupa da yüzlerce yıldan bu yana silolandığı ve hayvan beslenmesinde kullanıldığı bilinmektedir. Romalılardan kalan yazılardan, yarı kurumuş hasılları toprak çukurlarda havasız ve suya karşı korunmuş olarak saklamanın Akdeniz çevresinde oturan insanlar tarafından bilindiği anlaşılmaktadır. Silaj 18. yüzyıl sonlarında tüm Orta ve Kuzey Avrupa da geniş uygulama alanı bulmuştur. İlk çalışmalar 1862 de Almanya, 1877 de Fransa ve 1883 te Amerika da yapılmıştır. Ülkemizde ise gerek alışkanlıklar gerekse bilgi eksikliği dolayısı ile silaj tekniği gerekli noktaya gelememiştir ( Kılıç 1986). Günümüzde hayvancılıkla uğraşan işletmelerin çoğu silaj yapma yoluna gitmektedir. Ülkemizde de ahır hayvancılığının gelişmesiyle özellikle Batı bölgelerimizde silaj yapımının hızla yaygınlaştığı görülmektedir. Silaj yapmanın çok sayıda faydası vardır. Yemler tazeliklerini ve yumuşaklıklarını korudukları için, hayvanlar tarafından iştahla yenir. Silaj için hasat edilen bitkilerle beraber henüz tohum oluşturmamış yabancı otlarda biçileceğinden, bunlarla da mücadele edilmiş olur. Yeşil yem periyodunun sona erdiği kış aylarında hayvanlar için kaliteli sulu yem temin edilir. Silaj yapmak suretiyle otların besleme değeri korunarak saklanmış olur. Otların hasadından hayvanlara yedirilinceye kadar geçen süredeki kayıplar azaltılmış olur. Kuru otlarda özellikle yaprakların kırılmasıyla görülen miktar ve kalite kayıpları silajda daha düşüktür. Açık havada depolanan kuru otlardaki yağmur yıkaması ve güneş soldurması gibi kayıplar silajda yok denecek kadar azdır. Silaj kuru ota göre hayvanlar için daha lezzetli kolay yenilebilir ve sindirilebilir, besinleri daha yarayışlı bir yemdir. Kuru otlardaki sertlik silajda yoktur. Yaz döneminde yem değeri düşük olan tarla bitkileri artıkları, pancar yaprakları, patates sapları, kartlaşmış yem bitkileri, saz ve kamış gibi yabancı ot benzeri bitkiler kış döneminde hayvanlara yarayışlı bir yem haline getirilir. Hava şartlarından

4 dolayı otun kurutulamadığı bölgelerde hasat devresinin geciktirilmesi önlenmiş olur. Başarılı bir silolama tekniği ile elde edilen kaliteli silaj bozulmadan yıllarca saklanabilir. Silaj yapmak suretiyle otlardaki nitrat zehirlenmesi ve şişme gibi besleme problemleri hafifletilmiş olur. Silaj mekanize edilmiş besi programlarına daha uygundur. Silaj yapmakla yemler, uygun olmayan hava şartlarından korunmuş olur. Silajda kaba yemler sıkıştırıldığı için daha az yer kaplarlar. Donmuş veya kuraklıktan zarar görmüş, tohum oluşturmayacak bitkiler silaj yapılarak değerlendirilebilir (Kılıç 1986). İyi bir silaj, kuru otların sahip olamadığı özellikleri taşır. Silolama esnasında yeşil ve tazeliklerini koruduklarından lezzetli ve hoş kokuludurlar. Bu nedenle hayvanlar tarafından zayiat verilmeden sevilerek tüketilir. Silaj kullanımı ticari yemlerden önemli oranda tasarruf sağlayarak üretim maliyetlerini büyük oranda düşürür. Hasat edilen yeşil yem bitkileri yanlış kurutma tekniklerinin uygulanması ile büyük oranda besin kaybına uğramaktadır. Çayır otlarında bu kayıplar bazen %40-50 yi bulmaktadır. Yem bitkileri arasında önemli bir yeri olan ve ülkemizde önemli oranda yetiştiriciliği yapılan yoncada karotin ve proteinin %75 i yapraklarda bulunmaktadır. Dikkatsiz ve yanlış kurutma tekniği ile gerçekleştirilen kurutma esnasında yaprakların dökülmesi ile büyük oranda besin maddesi kaybı oluşmakta ve besleme değeri düşmektedir. Bunun için yeşil yem bitkilerinin silolanarak saklanması ile meydana gelecek olan bu kayıplar ortadan kaldırılır. Kuru ot elde edilmeye müsait olmayan fazla yağışlı mevsim ve bölgelerde yem bitkilerinin silolanmasıyla otların zayiatının önlenmesi yanında kaliteli kaba yem elde edilir. Genellikle yağışların bol olduğu dönemlerde yoncanın kurutulması oldukça zordur. Yoncada ve diğer yem bitkilerinde hasat sonu kurutma esnasında meydana gelecek yağışlar sonucu %100 lere varan kayıplar oluşur. Bunun yanında yoncanın ilk biçimi yabancı otlar ile karışık olduğundan daha kaliteli silaj elde edilir (Serin ve Tan 2001). Bu nedenle bu mevsimlerde silaj yapılması ile olumsuzluklar ortadan kaldırılır.

5 Her türlü yeşil yem bitkisinin silajını yapmak mümkündür. Ancak kurudukları zaman ya da geç hasat edildiklerinde sapları fazla sertleşen bitkiler hayvanlar tarafından sevilerek tüketilemezler. Bu tip yem bitkileri kurumasına fırsat verilmeden silajı yapıldığı zaman çok kaliteli yem elde edilir ve hayvanlar tarafından sevilerek, iştahla tüketilir. Aralarında fazla miktarda yabancı ot olduğu için yüksek değerde kuru ot elde etmeye imkan vermeyen tarla veya çayır otlarından da silaj yapıldığı zaman kaliteli silaj elde edilir. Yabancı ot tohumları çok dayanıklıdır ve kolay kolay ölmezler. Hayvanlar kuru ot ile bu tohumları yediklerinde, dışkıları ile tekrar dışarı atarlar. Bu esnada dahi bu tohumlar canlılıklarını korurlar. Silaj yemi içindeki yabancı ot tohumları çimlenme kabiliyetini kaybederler. Bu nedenle bu tip yabancı ot tohumu bulunan bitkiler silaj yapıldığında yabancı ot tohumları öleceğinden, yabancı ot tohumlarının yayılması önlenmiş olur. Bunların yanında daha bir sürü avantajları olan silajın bazı mahsurları da vardır. En azından silaj yapımı zor ve özel depolar ile özel mekanizasyon gerektirir. Silajın yerinin değiştirilmesi mümkün değildir. Yem silodan çıkartıldığında hemen yedirilmelidir. Hayvanlar başlangıçta silajı yemekten kaçınabilirler, alışmaları için zaman gerekebilir. Silaj tekniğinde başarı sağlanmazsa yem kaybedilmiş olur. Silajın iyi olması bazı şartlara bağlıdır. Kaliteli bir silaj uygun bitkilerin uygun devrede biçilmesiyle elde edilir. Soldurulmamış silajda ph 4,2 ve daha aşağıya, soldurulmuş silajda ise 4,5 civarına düşmüş olmalıdır (Holmes 1980). Düşük nemli silajlarda ise ph kalite kriteri değildir. Siloya konulan materyalin kuru madde (%30-40) ve karbonhidrat oranı yüksek olmalıdır. Silajda laktik asit oranı kuru maddenin %5-9 u civarında olmalıdır. Başta bütirik asit olmak üzere amonyak, ethanol ve mannitol gibi istenmeyen maddeleri içermemelidir. Silaj küfsüz olmalı, şeker yanığı, amonyak ve tütün kokmamalıdır. Silajın rengi yeşil veya yeşile yakın olmalıdır (Bolsen 1995).

6 Silaj yapılacak bitkide yüksek kuru madde oranı ve yüksek karbonhidrat (şeker) oranı aranan iki önemli kriterdir. Bu nedenle silajda iyi bir fermantasyonun gerçekleşebilmesi için kuru madde oranı %30-40 oranında olmalıdır. Bu durum bitkide mevcut değil ise biçim zamanının ayarlanması, soldurma ya da silaja katkı maddesi ilave etmek yoluna gidilir. Yine silaj yapılacak bitkilerde iyi bir fermantasyon için eriyebilir karbonhidratların oranı yüksek olmalıdır. Baklagiller ve buğdaygiller bu hususta kıyaslandığında, buğdaygillerin silaj için daha avantajlı bitkiler olduğu söylenebilir. Eriyebilir karbonhidrat oranının düşüklüğü ve protein oranının yüksekliği baklagillerde başarılı bir fermantasyonun gerçekleşmesini engellemektedir (Özbay 2007). Buğdaygiller arasında köpek dişi (Cynodon dactylon), domuz ayrığı (Dactylis glomerata), kılçıksız brom (Bromus inermis), kelp kuyruğu (Phleum pratense) ve kamışsı yumak (Festuca arundinacea) gibi yem bitkileri; arpa, yulaf, buğday, çavdar ve tritikale gibi tahıllar silaj olarak kullanılmaktadırlar. Baklagil yem bitkileri arasında yonca, çayır üçgülü ve ak üçgül gibi türler silaj olarak kullanılmaktaysa da bu türlerin silajlarında fermantasyon problemi görülebilir. Örneğin yonca organik asit, mineral ve protein oranı yüksek, fakat eriyebilir karbonhidrat içeriği düşük bir bitkidir. Silaj yapılmadan önce tarlada %35-50 kuru madde oranı kazanıncaya kadar soldurulmalı ve silaja ilaveler yapılmalıdır (Açıkgöz 2002). Silaj yapılacak bitkilerin biçim yapıldığı devrede karbonhidrat ve protein oranlarının optimum olması gerekir. Bitkiler geç biçilirse besin değerlerini yitirirler. Ayrıca kartlaşmış bitkilerin hava almayacak şekilde silolanması zordur. Geç biçilen bitkilerle oluşturulan silaj samanlı bir görünüm arz eder. Bitkilerin uygun devreden önce biçilmesi halinde ise karbonhidrat oranı düşük, su oranı yüksek olur. Sulu silajlarda uygun fermantasyon zorlaşır ve sızma ile kayıplar artar. Buğdaygillerin hasadı geciktirildiğinde veya erken hasat döneminde parçalamanın çok iyi yapılması gerekir (Açıkgöz 2002).

7 Silajlık bitkiler arasında mısır (Zea mays) ın ayrı bir yeri vardır. Mısır verimi yüksek, yetiştiriciliği makineli tarıma uygun, besleme değeri iyi, eriyebilir karbonhidratları ve kuru madde oranı yüksek, aroması hoş bir bitkidir. Nitekim bütün dünyada silaj denilince ilk akla gelen bitki mısırdır. Mısırın yaygın olarak yetiştirildiği yerlerde silaj tekniği de gelişmiştir. Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Bayburt, Erzurum, Ağrı, Kars ve Ardahan platosunda silaj yapımı ve kullanımı yaygın değildir. Bunun en önemli sebebi mısır tarımında yaşanan güçlüklerdir. Çünkü rakımın yüksek, vejetasyon süresinin kısa olduğu bu coğrafyada mısır yetiştirmek risklidir. Sıcak mevsim bitkisi olan mısır, silajlık olgunluğa ulaşmak için en az 90 günlük güvenli periyoda ihtiyaç duymaktadır. Sözü edilen illerde her yıl bu periyodu yakalamak mümkün olmamakta, bazı yıllar ilkbaharın son donları, bazı yıllarda sonbaharda yaşanan ilk donlar mısıra zarar vermektedir. Nitekim 2005 yılında Erzurum da 6 Eylül de hava sıcaklığının 0 o C nin altına düşmesiyle mısırlar büyük oranda zarar görmüştür (Güney, 2006). Doğu Anadolu Bölgesinin özel yapısı nedeniyle mısırın yanında alternatif silaj kaynakları üzerinde de durulmalıdır. Bu bölgede var olan doğal çayır alanları, yetiştiriciliği yapılan baklagil yem bitkileri ve bölgede yetiştiriciliğe uygun olan diğer yem bitkilerinin silajlık kullanım potansiyelleri ortaya konmalıdır. Bu nedenle bu araştırmanın amacı, Erzurum da yetişebilen yem bitkilerinin ve çayırlardaki otların silaj değerlerinin belirlenmesidir. Ancak mısır dışındaki türler için genel olarak bilinen bazı eksikliklerin giderilmesi için katkı maddesine ihtiyaç duyulabilir. Bu nedenle mevcut araştırmada silajların başarılı olabilmesi için katkı maddesi kullanımı da planlanmıştır. Silaj fermantasyonunda katkı maddelerinin kullanılmasının temel amacı, silolanan materyalde laktik asit bakterilerinin hızla gelişip çoğalmalarını sağlayarak iyi fermente olmuş, aerobik stabilitesi yüksek ve hijyenik riskleri az olan bir silaj elde etmektir. Bu amaçla çeşitli özelliklerde silaj katkı maddeleri kullanılmaktadır. Örneğin; çeşitli bakteriyel inokulantlar, organik ve inorganik kimyasallar, enzimler, melas, tahıl taneleri, tuz ve üre çok sayıdaki katkı maddelerinden yalnızca bazılarıdır. Tüm bitkilerin özelliklerine en uygun katkı maddelerinin seçilmesi ve bu katkı maddelerinin zamanında ve doğru olarak kullanılması önemlidir. Kullanılan silaj katkı maddeleri silolanan materyale homojen bir şekilde karışmasına olanak sağlanmalıdır. Katkı

8 maddeleri silolanacak materyale parçalama işlemi sırasında veya parçalanan materyalin siloya doldurulması aşamasında katılabilir. Ancak özellikle az miktarlarda kullanılan katkı maddeleri parçalama işlemi sırasında materyale katılmalıdır. Mısırın ve buğdaygillerin dışındaki bitkilerden silaj yapıldığında, katkı maddesi kullanımı yaygındır.

9 2. KAYNAK ÖZETLERİ Çayır otları, buğdaygil ve baklagil yem bitkilerinin silajlık olarak kullanımları ve katkı maddeleri üzerine yapılan çok sayıda çalışma vardır. Ancak bu çalışmaların çok büyük bir kısmı yabancı kaynaklıdır. Bu araştırmaların bazılarından elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir. Çukurova koşullarında yapılan bir çalışmada (Tansı ve Türemiş 1997) fiğ+çim, fiğ+arpa, bakla, bakla+yulaf, üçgül+çim, üçgül, yonca+çim, fazelya ve kolza bitkileri saf veya karışım olarak yetiştirilip silaj yapılmıştır. Tam havasızlığın sağlandığı naylon silolara silaj materyali doldurulduktan 21, 45 ve 90 gün sonra açılarak en uygun açım zamanı belirlenmeye çalışılmıştır. Ham protein bakımından en yüksek değerlere bakla+yulaf ve üçgül silajları hariç 45. günde ulaşıldığı belirlenmiştir. Kuru madde verimi bakımından ise genellikle 21. günde en yüksek değerlerin elde edildiği, açım zamanı geciktikçe kuru madde veriminde azalmalar olduğu ve bu azalışın kullanılan silaj materyaline göre değiştiği saptanmıştır. Ayrıca açım zamanının gecikmesinin fiğ+çim, bakla, yonca+çim, fazelya ve kolzada ph düzeyini artırdığı, üçgülde ise azalttığı belirlenmiştir. Farklı oranlarda yonca ve mısır kullanılarak yapılan silajların besleme değerlerini inceleyen Çerçi vd (1997), besleme değerinde, karışım oranının çok büyük etkisi olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışmada %75 mısır+ %25 yonca, %50 mısır+%50 yonca ve %25 mısır+%75 yoncadan oluşmuş karma silajların besin madde bileşimlerindeki değişimler ile bu silajlarla beslenen 6 ivesi tokluda ruminal fermantasyon ve ham besin maddelerinin sindirilme derecesi incelenmiştir. Kuru madde, organik madde, ham protein, ham selüloz, azotsuz öz maddenin sindirilme derecelerinin silajlarda sırası ile %69,76, 71,36, 69,35; 71,09, 72,79, 71,54; 70,83, 71,86, 70,19; 59,14, 60,79, 59,65 ve 75,73, 77,45, 76,06 olduğu saptanmıştır. Söz

10 konusu besin maddelerinin sindirilme derecelerinin gruplar arasındaki farkları istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Türemiş vd (1997) değişik katkı maddelerinin (kırma, melas ve üre) bazı yazlık yem bitkileri ve karışımlarından elde edilen silajın kuru madde, ham kül ve ham protein içeriği üzerine etkilerini incelemişlerdir. Yonca silajlarında katkı maddelerinin kuru madde oranını artırdığını ancak ham protein oranını azalttığını belirlemişlerdir. Yonca+mısır, yonca+sorgum ve mısır silajlarında ise kırma ve melas ilavesinin ham protein oranını azalttığını, yalnızca üre uygulamalarının bu değeri artırdığını tespit etmişlerdir. Robinson and Garett (1999) kelp kuyruğu ve mısır silajlarını kuru madde, ADF, NDF ve ham protein oranı yönünden kıyaslamışlardır. Kelp kuyruğu ve mısır silajında sırasıyla ham protein %13,87 ve %9,24, ADF %36,3 ve %24, NDF ise %57,1 ve %43,5 olarak tespit edilmiştir. Mısır silajı kuru maddesinin (%95,7) kelp kuyruğundan (%92,4) daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Domuz ayrığı silajı ile yonca silajının kıyaslandığı bir araştırmada domuz ayrığı vejetatif dönemde, yonca ise tomurcuklanma sonunda hasat edilerek silaj yapılmıştır. Silajların NDF oranları sırasıyla %52 ve %40, ham protein oranları %22 ve %22 olarak bulunmuştur. Besleme çalışmasında sığırlar yonca silajını domuz ayrığına göre daha fazla tüketmiş, ancak domuz ayrığının kuru madde sindirimi yoncadan daha fazla olmuştur. Sonuç olarak erken dönemde biçilerek silaj yapılan domuz ayrığının besleme değerinin yoncaya yakın olduğu kararına varılmıştır (Weiss and Shockey 1990). Hoffman et al. (1998) laktasyon dönemindeki süt sığırlarını yonca ve çok yıllık çim silajı ile besleyerek süt verimini incelemişlerdir. Yoncayı geç tomurcuklanma, çok yıllık çimi ise karınlanma döneminde hasat etmişlerdir. Çok yıllık çim silajı yoncadan 3 birim daha fazla NDF içermiş, fakat sindirilebilir NDF oranı 8,8 birim daha fazla olmuştur. Çok yıllık çimin sindirilebilir kuru madde oranı da yüksek olmuştur. Yonca silajı ile

11 beslenen sığırlar günde 31,8 kg süt verimi ile çok yıllık çim silajı ile beslenenlerden (30,2 kg/gün) daha verimli olmuşlardır. Çünkü çok yıllık çim silajının kuru madde alımı ve sindirim organlarından geçiş oranı daha düşük olmuştur. Laboratuar çalışmalarına göre çok yıllık çim silajı, besleme çalışmalarına göre ise yonca silajı daha besleyici bulunmuştur. Yine Hoffman et al. (1997) yonca ve çayır üçgülü silajı ile süt sığırlarının beslenmesi çalışmasında birinci yılda silajların süt verimine etkisi olmadığını, ikinci yılda ise çayır üçgülü silajının süt verimini artırdığını bulmuşlardır. Domuz ayrığı, kamışsı yumak ve yonca silajlarının kıyaslandığı bir çalışmada Cherney et al. (2004) Holstein sığırlarında besleme yapmışlardır. Domuz ayrığı silajı ile beslenen sığırların karışık yemle ve kamışsı yumak silajı ile beslenenlerden daha az süt verdiklerini bulmuşlardır. Yonca silajında ADF ve ADL oranlarının yüksek, NDF oranının düşük olduğunu da tespit etmişlerdir. Yonca ile domuz ayrığı-ak üçgül karışımının silajını ele alan Kennedy and Griffeth (2005) baklagil silajına göre buğdaygil-baklagil silajının daha iyi olduğunu bildirmişlerdir. Karışımın silaj ph sı 3,8, yoncanın 4,2 olarak belirlenmiştir. Bu iki silajın laktik asit oranları ise %6,45 ve %7,94 olarak bulunmuştur. Ankara da elma posası, pancar posası ve arpa+fiğ hasılı silajlarının kaliteleri ve sığır besisinde kullanılma etkinliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bir çalışmada; elma posası, pancar posası ve arpa+fiğ silajlarına değişik oranlarda üre, saman, melas katkı maddeleri ilave edilmiştir. Araştırma sonunda silajların fiziksel değerlendirmelerine göre %25 saman+%75 pancar posası (iyi), %1 üre+%99 samanlı pancar posası (çok iyi) ve %5melas+arpa+fiğ hasılı (çok iyi) nın silaj kalitesi yüksek bulunmuştur. Uygulamalarda en yüksek ham protein (%11,54) %3 üre+samanlı elma posasında, en yüksek kuru madde (%34,48) %5 arpa kırması+arpa+fiğ silajında belirlenmiştir (Gürbüz ve Başaran 2004).

12 Değişik karbonhidrat kaynaklarının yonca silajına katılma olanaklarının araştırılması amacıyla yapılan bir çalışmada (Çiftçi vd 2006); %1 şeker, %10 arpa kırması ve %10 elma katkısı incelenmiştir. Silajlar 45 gün sonra açılmış ve ham besin madde bileşimleri, fermantasyon ürünleri ve ham besin maddelerinin sindirilebilirliği test edilmiştir. Silajların fiziksel değerlendirme ve fleig puanlamasında gruplar arasında bir farklılık tespit edilmemiş ve her üç silajında iyi kalitede olduğu gözlenmiştir. Ham besin madde bileşimleri ile ADF ve NDF düzeyleri her üç silaj grubunda da benzer çıkmıştır. ph ve amonyak değerleri, ruminal ph ve ruminal amonyak değerleri için gruplar arasında istatistiksel olarak bir farklılık tespit edilememiştir. Yapılan hayvan besleme denemesinde günlük canlı ağırlık artışı ve günlük kuru madde tüketimi üç deneme grubunda da benzer çıkmıştır. Sonuç olarak, yonca gibi yem bitkilerinin silolanması sırasında şeker ve arpa kırması yerine elma gibi şeker içeriği yüksek olan meyvelerin rahatlıkla silajlara karbonhidrat kaynağı olarak katılabileceği kanaatine varılmıştır. Şeker pancarı yaprağına değişik katkı maddeleri ilavesinin silaj kalitesine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bir çalışmada katkısız, ağırlık esasına göre %1 tuz, %0,5 formik asit, %0,5 üre, %5 melas ve %5 buğday kırması ilavesi ile hazırlanan silajların kuru madde içerikleri, ham protein, ADF, NDF, ph, in vitro kuru madde sindirim değerleri ve fleig puanları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre buğday kırması ve melas katkısı silajların kuru madde düzeyini, üre katkısı ham protein ve ph değerini istatistiksel olarak önemli düzeyde arttırmıştır. Formik asit ilavesi silajların in vitro kuru madde sindirimini azaltmıştır (Can vd 2003). Laktasyon dönemindeki ineklerde mısır silajı yerine, tek yıllık çim silajının kullanılabilirliğini amaçlayan bir çalışmada; çim silajında ADF ve NDF oranlarının mısıra göre yüksek, kuru madde girişi ve ham protein oranının benzer olduğu görülmüştür. Sindirim oranları karşılaştırıldığında ise ham protein sindiriminin tek yıllık çim silajında daha fazla, kuru madde sindiriminin daha düşük olduğu bulunmuştur. Buna ilaveten süt verimi, sütteki yağ oranı ve protein artmış, canlı ağırlık artışında hiçbir fark gözlenmemiştir. Tüm bu sonuçlara dayanarak, laktasyon dönemindeki

13 ineklerde, süt verimini ve bileşenlerini arttırabileceği düşünülerek mısır silajı yerine tek yıllık çim silajının kullanılabileceğine karar verilmiştir (Bernard et al. 2002). Sıcak mevsim bitkilerinin silajında, besin kalitesi ve süt üretiminin araştırıldığı bir çalışmada, çeşitli bitkilerin (Setaria sphacelata var. splendia, Brachiaria decumbens, B. humisicola, Digitaria setivala, Pennisetum purpureum, Zea mays, Sorghum vulgare+s. bicolor ve S. almum) silajı yapılmıştır. Sırasıyla kuru maddeleri %15,30, %20,37, %20,85, %18,21, %15,77, %21,20, %21,35, %18,40; eriyebilir şekerleri %6,17, %8,64, %2,35, %1,26, %9,88, %22,99, %11,69, ph ları 4,07, 5,07, 5,32, 4,32, 3,96, 3,72, 3,68, 4,40 ve kalite sınıfları iyi, kötü, kötü, kötü, iyi, çok iyi, çok iyi, orta olarak bulunmuştur. Bu silajların süt verimi üzerindeki etkisini ölçebilmek amacıyla ineklere üç tane besleme programı uygulanmıştır. Bunlar; saman+ilave yem, saman+silaj karışımı (50:50)+ilave yem, silaj+ilave yemdir. Buradaki sıralamaya göre süt verimi 7,01, 7,54, 7,93 kg/gün olmuştur ve en iyi süt verimi silaj+ilave yemin tüketilmesiyle gerçekleşmiştir (Aminah et al. 2004). Kıyılmış yonca otu yerine, arpa kırmasına ilave edilmiş yonca silajının kullanılabilirliğini araştıran Plaizier (2004); kıyılmış yonca otu yerine yonca silajı kullanıldığında ham protein içeriği, NDF, ADF ve minerallerin oranında bir farklılık görülmediğini; kuru madde oranının azaldığını, çözülebilir proteinlerin arttığını gözlemiştir. Yoncanın silaj olarak yedirilmesinin etkilemediği diğer özellikler kuru madde alımı, rumen ph sı, rumendeki yağ asitleri, sütteki yağ ve protein oranıdır. Bunlara ilaveten kan glikozu azalmış, kandaki üre artış eğilimi göstermiş, süt protein verimi ve süt verimi azalmıştır. Çayır üçgülü ve yonca silajının, laktasyondaki ineklere verilmesi ve onların performanslarını konu alan üç yıllık bir çalışmada (Broderick et al. 2000) yonca ve çayır üçgülü silajlarının besin değerleri mukayese edilmiştir. Sonuç olarak ADF ve NDF miktarlarının benzer olduğu, ancak çayır üçgülü silajının daha az kül ve daha az ham protein içerdiği gözlenmiştir. Bunlara ilaveten çayır üçgülü silajı verilen Holstein

14 ırkı ineklerin süt verimi, sütteki yağ oranı, proteini, laktozu ve yağsız kuru maddesi daha düşük olmuştur. Çayır üçgülü silajı ile beslenen ineklerin kuru madde alımları (1,2 kg/gün) daha düşük gerçekleşmiştir. Bunun yanında yonca silajı yerine çayır üçgülü silajı ile beslenen ineklerde; canlı ağırlık artışı, ruminal NH 3 ve kandaki üre miktarında artış gözlenmiş, kuru madde, organik madde, NDF, ADF ve hemiselülozların hepsinin görünür sindirilebilirliği artmıştır. Her iki silajda da süt verimi ve kuru madde alımı benzer olmuştur. Buğdaygil ve baklagil silajının süt üretiminde mukayesesini ele alan iki yıllık bir araştırmada (Dewhurst et al. 2003); çim bitkisi, yonca, ak üçgül ve çayır üçgülünden silajlar hazırlanmış ve laktasyon dönemindeki inekler beslenmiştir. Çok yıllık çime ak üçgül, ya da çayır üçgülü 50:50 oranında ilave edilmiş ve bu karışımdan silaj yapılmıştır. Baklagiller suda çözünebilir karbonhidrat içeriğinin azlığı ve tampon kapasitesinin yüksekliğinden dolayı silaj yapımına buğdaygillerden daha az uygun olmalarına rağmen, çok iyi fermente olmuşlardır. Baklagil silajının kuru madde alımı ve süt verimi buğdaygil silajından daha yüksek olmuştur. Farklı silajların süt kompozisyonuna çok az bir etkisi görülmüştür. Charmley (2005) yürüttüğü araştırmada; tek yıllık çim ve yonca silajlarıyla beslenen sığırların, ağırlık artışlarındaki değişiklikleri tespit etmişlerdir. Her iki bitkinin silajında kuru madde, ADF ve organik madde içerikleri benzer olmuştur. Fakat yonca silajında amonyak N, çözünebilir N ve N konsantrasyonu daha yüksek, tek yıllık çimde ise NDF daha yüksek belirlenmiştir. On iki haftalık denemede; iki silajın oranı artırıldığı zaman, silajların Hereford sığırları tarafından istekli alımına etkisi olmamıştır. Ancak canlı ağırlık ve besin tesiri; tek yıllık çimin silajdaki oranı artırıldığında artış göstermiştir. Yonca silajının proteininin amino asitlere dönüşmemesi, tek yıllık çimin canlı ağırlık artışı sağlaması rasyondaki çim silajının daha fazla olması gerektiğini ortaya koymuştur. Lattemae et al. (2005) Estonya şartlarında galega (Galega orientalis) silajının kalitesini, başka otlarla karışım uygulamak ve ilaveler yapmak suretiyle artırmayı amaçlamışlardır.

15 Bu çalışmada, sadece galega, galega-çayır otu, galega-kelp kuyruğu ve galega-brom karışımları kimyasal katkı olmaksızın fermantasyona maruz bırakılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre silajın besin kalitesinin karışıma bağlı olduğu, saf galega silajının ham protein içeriğinin çok yüksek olmasına rağmen kalitesinin çok düşük olduğu belirlenmiştir. Silajın fermantasyon kalitesi ilaveler ve karışıma bağlı olmuş ve galegakelp kuyruğu karışımı karışımlar içinde en iyi fermente olan uygulama olarak belirlenmiştir. Xiccato et al. (1991) mısır ve elmadan oluşturulan karışım silajını, silaj kalitesi yönünden incelemişlerdir. Silaj yoğunluğu, ethanol üretimi ve kuru madde kaybının, karışımda elma içeriğinin artmasıyla artış gösterdiğini gözlemişlerdir. Silajlarda elma oranının artırılmasıyla ve selüloz oranının düşmesiyle, serbest azot miktarı ve toplam çözünebilir şeker miktarında artış olmuştur. Sonuç olarak elmanın, mısır silajına 1:1 oranında katılabileceği kararına varılmıştır. Güney Afrika da yapılan bir çalışmada gökdarı (Pennisetum clandestinum) bitkisi silajı hem küçük ölçüdeki laboratuar silolarında, hemde her biri 500 kg olan büyük balyalarda silolanmıştır. En iyi korunma ve besin değeri, kuru madde içeriği %40 olduğunda elde edilmiştir. %50 kuru madde içeriği ve %4 melas ilavesiyle büyük balyalarda silolanması durumunda, melasın ilavesi silajı daha iyi korumasına rağmen, ilavesiz silajla mukayese edildiğinde koyunlar tarafından tüketimi, sindirebilirliği ve canlı ağırlık artışında bir gelişme sağlamadığı gözlenmiştir (Figueiredo et al. 1990). Katkı maddelerinin silajın besin değerine olan etkilerini inceleyen Moseley and Ramanathan (1989), çok yıllık çim+ak üçgül silajına formik asit, melas ve arpa ilave etmişlerdir. Silaj düşük amonyak seviyesi ve ph ile iyi fermente olmuştur. Arpa ve melas katkısı silajın kuru madde içeriğini artırmıştır. Kuru madde tüketiminde; katkısız silajla, katkılı (melas, arpa) silaj arasında bir fark gözlenmemiştir. Katkı (formik asit, melas, arpa) silajın NDF sindirimine etki etmezken, kuru madde ve organik madde

16 sindirimine olumlu etkide bulunmuştur. Melas ve arpa katkıları silajın metabolize edilebilir enerji (ME) içeriğini de artırmıştır. Çok yıllık çimin katkılı ve katkısız olarak silajının yapıldığı bir çalışmada; çok yıllık çim, çim+arpa, çim+şeker katkılı silajları büyük balyalarda silolanmıştır. Silajların hepsi yüksek metabolize edilebilir enerjileri (kuru maddede 10.3-10.6 MJ/kg) ve 77 g/kg amonyak içeriğiyle iyi fermente olmuştur. Canlı ağırlık artışında, Chalorais sığırları bu silajlarla ve ilave yemle beslendiğinde, sırasıyla 0,89, 0,92, 0,94 kg ağırlık artışı gözlenmiş ve silaj alımları 4,83, 5,30 ve 5,35 kg olarak tespit edilmiştir (Jones 1990). Bir başka silaj çalışmasında, İskenderiye üçgülü, melas, sığır gübresi ve buğday samanıyla karıştırılarak fermente edilmiştir. Karışımdaki kuru madde %32-34 arasında değişmiştir. Karışımdaki atık seviyesinin artmasıyla, uçucu yağ asiti üretimi, laktik asit ve çözünebilir şeker içeriği azalmıştır. Buna ilaveten, çözünebilir azot, amonyak azotu üretimi de azalmıştır. Sonuç olarak sığır gübresi ve gübreye karışık saman artıklarına, toplam kuru maddenin %13-26 sı kadar İskenderiye üçgülü ilave edilebileceği kararına varılmıştır (Kamra et al. 1990).

17 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1. Materyal Araştırmada 5 baklagil, 12 buğdaygil yem bitkisi türü, 4 baklagil + buğdaygil karışımı, tabii çayır otu ve kontrol olarak mısır kullanılmıştır. Denemede silaj yapımı için kullanılan 23 bitkisel materyal aşağıdaki çizelgede verilmiştir. Çizelge 3.1. Araştırmada silaj yapımı için kullanılan bitkisel materyal Türkçe Adı Latince Adı Türkçe Adı Latince Adı Mısır (kontrol) Zea mays L. Kelp kuyruğu Phleum pratense L. Yonca Medicago sativa L. Tilki kuyruğu Alopecurus pratensis L. Korunga Onobrychis sativa Lam Yüksek çayır yulafı Arrhenatherum elatius (L.)Presl Çayır üçgülü Trifolium pratense L. Çok yıllık çavdar Secale montanisa Guss. Sarı taş yoncası Melilotus officinalis L. Bataklık otu Beckmannia erucaeformis (L.) Host. Otlak ayrığı Agropyron cristatum Alaca taç otu Coronilla varia L. L.Beauv. Mavi ayrık A. intermedium Host Beauv. Ak üçgül+buğdaygil Trifolium repens L+Buğdaygil Yüksek otlak ayrığı A. elongatum Host Beauv. Gazal boynuzu+buğdaygil Lotus corniculatus L+Buğdaygil Çok yıllık çim Lolium perenne L. Melez üçgül+buğdaygil Trifolium hybridum L.+Buğdaygil Kılçıksız brom Bromus inermis Leyss. Mor çiçekli geven+buğdaygil Astragalus lineatus Lam.+Buğdaygil Domuz ayrığı Dactylis glomerata L. Tabii çayır Kamışsı yumak Festuca arundinacea Schreb. Mısır (Zea mays L.), tane üretimi amacı ile çok geniş alanlarda tarımı yapılan bir bitkidir. Taneleri insan ve hayvan yiyeceği veya endüstri ham maddesi olarak kullanılan

18 mısırın, son 30 yıl içerisinde yeşil yem veya silaj yemi üretimi için geniş alanlarda ekimi yapılmaktadır. Esas olarak bir sıcak iklim bitkisidir. Mısır çok iyi bir silaj bitkisidir. Koçan ve saplarında bol miktarda fermente olabilir karbonhidrat vardır (Açıkgöz 2001). Yonca (Medicago sativa L.), çok yıllık, uzun ömürlü, adaptasyon kabiliyeti geniş bir bitkidir. Otunun besleme değeri çok yüksektir. Ülkemizde en fazla ekimi yapılan yem bitkisidir. Çoğunlukla biçilip kurutularak kullanılan yonca, besleme değeri ve veriminin yüksek olması ve biçim programlarına uygun olması nedeniyle silajı yapılabilen bir bitkidir (Serin ve Tan 2001). Korunga (Onobrychis sativa Lam) nın anavatanı Asya ve Avrupa dır. Kurak ve sıcak iklimlere uyumu yüksektir. Kıraç ve fakir arazilerde yonca ve üçgülden daha verimlidir. Otunun besleme değeri ve sindirilme oranı yüksektir. Buğdaygillerle başarılı bir karışım oluşturur (otlak ayrığı, kılçıksız brom). İlkbaharda gelişmesi çok erkendir (Serin ve Tan 2001). Çayır üçgülü (Trifolium pratense L.), çok yıllık, dik gelişen, bol yapraklı bir türdür. Yüzeysel kazık kök sistemine sahiptir. Buğdaygil yem bitkileri ile karışık ekime uygundur (domuz ayrığı, kırmızı yumak). İklim ve toprak istekleri fazla olan bir bitkidir. Büyüme sezonunda yağışlı, yazları serin olan yerlere uygunluk gösterir (Serin ve Tan 2001). Sarı taş yoncası (Melilotus officinalis L.), soğuk, kurak iklimler ve her çeşit toprakta yetişir. Kuvvetli kazık kökleri vardır. Kuru ot ve silaj olarak kullanılır. Şişme tehlikesi ve kumarin zehirlenmesi adı verilen, besleme bozukluklarına sahiptir. Çabuk kartlaşan kaba yapısı ile silajlık kullanıma uygundur (Serin ve Tan 2001).

19 Adi otlak ayrığı (Agropyron cristatum L. Beauv.), uzun ömürlü, çok yıllık ve 40-70 cm boylanan bir bitkidir. Balık kılçığı şeklinde, sık başak oluşturur, tohumları kılçıklıdır. Yabancı tozlaşmadan dolayı çok farklı tipleri vardır. Otlak ayrığı taşlı ve çakıllı da dahil her çeşit toprakta yetişir. Soğuğa ve kurağa dayanıklılığı çok yüksektir. İlkbaharda erken gelişir. Otu lezzetli ve besleyicidir (Açıkgöz 2001). Mavi ayrık (A. intermedium (Host) Beauv.), Güney Avrupa, Orta Doğu, Güney Rusya ve Batı Pakistan da doğal olarak yetişir. 90-120 cm boyunda hem yumak hem de kısa rizomlar oluşturan uzun ömürlü bir ayrık türüdür. İyi drene olmuş tuzluluk ve alkalilik problemi olmayan her türlü toprakta yetişebilir. Kurağa ve soğuğa dayanıklılığı otlak ayrığı kadar olmasa da iyidir. Hem suluda, hem kıraçta yetiştirilebilir. Kaba yapılı olduğundan silajlık kullanıma uygundur (Açıkgöz 2001). Yüksek otlak ayrığı (Agropyron elongatum (Host.) Beauv.), çok yıllık, uzun ömürlü ve 90-180 cm boylanan bir bitkidir. Güney Avrupa ve Küçük Asya nın yerli bitkisi olup Anadolu nun tuzlu çayırlarında doğal olarak yetişmektedir. Kaba yapılı olan yüksek otlak ayrığının lezzetliliği düşüktür. Erken dönemlerde bir miktar otlanmakta, daha sonraları ise hızla kartlaşmaktadır. Başka bitkilerin yetişemediği ıslak, tuzlu ve alkali topraklarda yetişmesi en büyük avantajıdır. Kaba yapılı ve yüksek verimli olan bu tür diğer kullanımlardan ziyade silaj olarak kullanıma daha uygundur (Açıkgöz 2001). Çok yıllık çim (Lolium perenne L.), Asya nın ılıman bölgeleri, Kuzey Afrika ve Akdeniz bölgesinin yerli bitkisidir. Dünyanın serin-ılıman bölgelerine yayılmıştır. Çok yıllık ve kısa ömürlüdür. Çok yıllık çim kuvvetli yumak meydana getirdiği için otlatılmaya ve biçmeye dayanıklıdır. Bu nedenle sulanabilen alanlarda ot üretimi otlakiye, silaj ve çim bitkisi olarak kullanılır. Yüksek verim verir ve uzun bir gelişme dönemine sahiptir. Batı Avrupa ülkelerinin en önemli bitkilerinden birisi olup, silaj yapımında sıkça kullanılmaktadır (Açıkgöz 2001).

20 Kılçıksız brom (Bromus inermis Leyss), bol yapraklı, rizom meydana getiren, çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisidir. Çiçekli sap uzunluğu 80-120 cm kadardır. Güney tipleri Orta ve Aşağı Volga kıyıları, Kuzey Kafkasya, Doğu Ukrayna ve Güney Altay bölgelerinde doğal olarak bulunmaktadır. Kuzey tipleri ise Güney Doğu Avrupa, Kafkasya, Türkiye ve Orta Asya da bulunur. Kuraklığa ve sıcaklığa oldukça dayanıklıdır. Kılçıksız brom en fazla serin iklimlere adapte olmuştur, ancak sıcak iklimlere uyabilen tipleri de vardır. Kılçıksız brom derin köke sahip, sıcak, soğuk ve kurağa dayanıklı, alkali toraklarda yetişebilen, iyi bir çim tabakası oluşturan, kaliteli ve lezzetli yem üretebilen bir yem bitkisidir (Açıkgöz 2001). Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) nın orijini Orta Avrupa dan başlayıp Türkiye yi de içine alan Ön Asya ya kadar olan bölgedir. Günümüzde çok değişik amaçlarla yaygın olarak kullanılan buğdaygil yem bitkilerinden birisidir. Çok yıllık, yumak meydana getiren bir bitkidir. Gövde çiçekli devrede 60-200 cm arasında boy alabilirse de genellikle 100-130 cm yükselir. Domuz ayrığı gölgeye toleranslı bir bitkidir. İyi drene edilmiş nemli bölgelerdeki orta tekstürlü topraklara adapte olmuştur. En fazla otlakıye, kuru ot, kıyılmış yeşil yem veya silaj yemi olarak kullanılmaya uygundur (Açıkgöz 2001). Kamışsı yumak (Festuca arundinacea Schreb) yumak cinsi içerisinde en fazla önem taşıyan türlerden birisidir. Avrupa ve Kuzey Afrika kökenlidir. Avrupa ülkeleri dışında birçok ülkede yetiştiriciliği yapılmaktadır. Derin köklü, çok yıllık uzun ömürlü, kuvvetli yumak ve aynı zaman kısa rizomlara da sahiptir. Bitkinin gövdesi 1-1,5 m kadar boylanır. Kamışsı yumak her türlü iklime uyabilirse de en iyi gelişmesini serin iklimlerde yapar. Sıcak yaz aylarına ve soğuk kış aylarına dayanabilir. Kamışsı yumak pek çok amaç için kullanılır. En fazla taban mera, kuru ot, toprak muhafazası ve çim alanı için kullanılmaktadır. Çabuk kartlaşır ve lezzetliliğini kaybeder, bu nedenle silajlık kullanımı yaygındır (Açıkgöz 2001).

21 Kelp kuyruğu (Phleum pratense L.) nun anavatanı Avrupa ve Asya'nın serin-ılıman bölgeleridir. Halen yetiştiriciliği Kuzey Avrupa, Kuzey Afrika, Güney Amerika, Avusturalya ve Yeni Zelanda'ya yayılmış durumdadır. Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinde en önemli buğdaygil yem bitkisi türlerinden birisidir. Kelp kuyruğu 80-110 cm büyüyen, yumak meydana getiren çok yıllık bir bitkidir. Serin ve nemli iklimlere adapte olmuştur. Kışa dayanıklılığı oldukça yüksektir. Kışları soğuk geçen, yetiştirme mevsimi kısa olan yerler kelp kuyruğu yetiştiriciliği için idealdir. Yüzeysel kök sistemine sahip olduğu için sıcağa ve kurağa toleranslı değildir. Çayır kelp kuyruğu, esas olarak kuru ot ve taban mera için yetiştirilir. Tarımının yapıldığı ülkelerde silaj yapımında sıkça kullanılmaktadır (Açıkgöz 2001). Tilki kuyruğu (Alopecurus pratensis L.), kısa rizomlu ve yumak oluşturan, çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisidir. Gövde toprağa yakın kısımda çok yapraklıdır. Dik olan saplar 40-60 cm yüksekliktedir. Yaşlı tesisler kesif bir çim kapağı oluşturur. Alaska'nın sert soğuklarında yetişecek kadar düşük sıcaklığa dayanıklıdır. Ancak yüksek yaz sıcaklıklarına katlanamamaktadır. Zayıf drenajlı ve kuvvetli asit topraklara adapte olur. En büyük avantajı su baskınlarına dayanıklı olmasıdır. Bitkinin asıl kullanma yeri taban meralar ve ıslak çayırlardır (Açıkgöz 2001). Yüksek çayır yulafı (Arrhenatherum elatius (L.) Presl=Avena elatior L.), bilhassa Avrupa da 18. asırdan beri fazla miktarda kültürü yapılan bir yem bitkisidir. Bu bitki 120-180 cm boylanan uzun bir türdür. Yaz ayları düzenli yağış alan ılıman bölgelere çok iyi uyum sağlamaktadır. İklimi çok sert, ıslak ve çok soğuk bölgelerde yetişememektedir. Otu çabuk ve kolay kuruduğundan yalnız veya baklagillerle karışık olarak kuru ot üretimi için kullanılır (Açıkgöz 2001). Çok yıllık çavdar (Secale montanum Guss.), kültür çavdarı gibi fakir ve kumlu topraklarda gelişmesi çok iyi olan, kurağa ve soğuğa oldukça dayanıklı bir bitkidir. Kültür çavdarından farklı olarak uzun ömürlüdür. Bol yapraklı olduğundan kaba yem olarak kullanıma daha fazla uygunluk gösterir.

22 Bataklık otu (Beckmannia erucaeformis (L.) Host.), çok yıllık yumak meydana getiren serin mevsim yem bitkisidir. 1-1,5 m boylanabilir. Kaba-sert yaprak ve gövdelere sahip olduğu için hayvanlar tarafından sevilerek yenmez. Soğuğa dayanıklı bu bitki Alaska da dahi yetişebilmektedir. Memleketimizde Doğu Anadolu nun su tutan çayırlarında tabii olarak yetişmektedir. Bataklık otu adı da verilen bu bitki aşırı kullanılan çayırların indikatör bitkisidir. Uzun süreli su basmalarına ve taban suyuna dayanıklıdır. Alaca taç otu (Coronilla varia L.), çok yıllık ve uzun ömürlü bir baklagildir. Orta asitli ve verimsiz topraklarda ot üretiminde ya da mera bitkisi olarak yetiştirilebilir. Otlatmaya dayanıklıdır, uzun süre yeşil kalır, böcek ve hastalıklara dayanıklıdır. Yonca ve üçgüller gibi şişme yapmaması yem bitkisi olarak önemini artırmaktadır. Mineral kompozisyonu sığırların beslenmesine uygundur. Bütün bunlara rağmen Coronilla türleri tohum ve dokularında cardiac glycosides ihtiva ettiğinden tek tırnaklı hayvanlar için riskli bir yemdir (Serin ve Tan 2001). Ak üçgül (Trifolium repens L.) ün anavatanı Yakın Doğudur. Çok sıcak ve kurak bölgeler hariç dünyanın her yerinde yetiştirilir. Çok yıllık bir bitkidir. Nemli ve serin iklimleri sever. ph sı 6-7 arasında killi, siltli-tınlı ve iyi drene olmuş topraklar idealdir. Tuzluluğa ve alkaliliğe toleranslı değildir. Stolon oluşturduğu için çiğnenmeye, biçilmeye ve otlanmaya dayanıklıdır. Otunun besleme değeri yüksektir (mineral, protein). Buğdaygillerle karışıma uygundur, böyle bir karışım silaj yapılarak değerlendirilebilir (Serin ve Tan 2001). Gazal boynuzu (Lotus corniculatus L.) iklim ve toprak istekleri bakımından geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir. Bu nedenle çok değişik iklimlerde ve toprak tiplerinde kullanılma avantajı vardır. Bitkinin hayvanlarda şişme yapmaması kuru ot olarak değerlendirilmesi yanında yaş olarak yedirilmesine de imkân vermektedir. Otlatmaya dayanıklı, çok iyi bir mera bitkisidir. Buğdaygillerle karışık olarak kullanımı yaygındır (Serin ve Tan 2001).

23 Melez üçgül (Trifolium hybridum L), Kuzey Avrupa kökenli, kısa ömürlü, çok yıllık bir üçgül türüdür. Buğdaygillerle karışık olarak harika bir ot veya mera bitkisidir. Genellikle serin ve nemli iklimlere adapte olur. Melez üçgülün önemi, ağır ıslak ve asitli topraklarda iyi yetişebilmesinden kaynaklanmaktadır. Yüksek rakımlara uyumu iyidir. Aşırı ıslak, verimsiz, yonca ve çayır üçgülünün yetişemeyeceği kadar asitli olan topraklarda yetişebilir (Serin ve Tan 2001). Geven (Astragalus sp) ler genellikle yarı kurak iklimlerde ve dağlık bölgelerde bulunan step bitkileridir. Hemen hemen her bölgemizde bulunan bu bitkiler 400 e yakın tür sayısı ile ülkemiz doğal vejetasyonlarının en geniş baklagil cinsini oluşturmaktadır. Birçoğu kurakçıl özellikleri nedeniyle tüylü, sert ve dikenlidir. Ancak bazı türlerin yem bitkisi olarak önemi yüksektir. Buğdaygillerle karışık olarak kullanımları yaygındır (Serin ve Tan 2001). Tabii çayırlar, Doğu Anadolu Bölgesi ve Erzurum yöresinin en önemli kaba yem kaynaklarından birisidir. Genel olarak yanlış kullanım sonucunda çayırlarda buğdaygil ağırlıklı bir kompozisyon ortaya çıkmıştır. Araştırmada kullanılan tabii çayır otu %70 buğdaygil+%30 baklagilden oluşmuştur. 3.2. Yöntem Araştırma 2006 yılı ilkbahar-yaz aylarında yukarıda belirtilen bitkisel materyalin silajlarının yapılmasıyla başlanmıştır. Bu bitkisel materyal Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi arazilerinden, doğal ve kültür alanlarından toplanmıştır. Buğdaygiller çiçeklenme ile süt olum dönemleri arasında, baklagiller ise çiçeklenmelerinin sonuna doğru hasat edilip laboratuar tipi silaj makinesi ile parçalanmışlardır. Elde edilen kıyılmış materyal direkt olarak 2,5 kg lık cam kavanozlara doldurulup sıkıştırılmış ve 23 farklı bitkisel materyalden silaj yapılmıştır. Buna ilave olarak her bitkinin silajı ayrıca katkı maddesi kullanılarak da yapılmıştır. Katkı maddesi olarak ağırlık esasına