Yrd. Doç. Dr. Şebnem Akan Klinik Psikolog
Son yıllarda depresyon ve OKB nin kavramsallaştırılmasında ve tedavisinde davranışlara ve bilişlere yapılan aşırı vurgu, bu belirtileri yaşayan kişilerin duygusal işlevselliklerini tanımamızı gölgede bırakmıştır. Campbell-Sills ve Barlow, 2007 Oysaki araştırmalar bu bozuklukların ortaya çıkması ve devam etmesinde duygu düzenleme güçlüklerinin temel bir rolü olabileceğine işaret etmektedir. Allen ve Barrow 2009, Ataman-Temizel ve Dağ 2014, Şimşek ve Çerçi 2013
Duygu düzenleme kavramı farklı kuramcılar tarafından farklı şekillerde tanımlanmasına rağmen, en dikkat çekici tanım John Gross tarafından yapılmıştır. Gross (1998, 2013) duygu düzenlemeyi; duygunun ortaya çıktığı koşulları, duygunun deneyimlenmesini ve ifade edilmesini değiştirmek amacıyla kullanılan bilişsel veya davranışsal stratejiler olarak tanımlamaktadır.
Gross (2013) un «süreç modelinde» stratejiler, Durum seçimi, kaçınma (insanlarla konuşmamak için lavaboya giderim) Durum değişimi, problem çözme (örneğin, sınav sırasında verilen bir tepki olarak, bütün soruları gözden geçirir, en iyi bildiğim sorudan başlardım) Dikkat açılımı, dikkati dağıtma (örneğin, içinde bulunduğum durumu düşünmemek için bilgisayar oyunu oynardım,) Bilişsel değişim, Durumu, farklı bir açıdan değerlendirme (örneğin, ailemizin başına gelen bu hastalık olayının, bizi birbirimize daha yakınlaştırdığını düşünürdüm) Baskılama; İfadesel baskılama, duygu ifade eden davranışların gösterilmemesi (sinirlendiğimi belli etmezdim), duyguların fizyolojik olarak baskılanması (ilaç alırım), yaşantısal baskılanması (o duyguyu unutmaya çalışırım) Süreç modeli farklı psikopatolojilerin farklı duygu düzenleme stratejileri ile ilişkisini gösterilebileceğinden, psikopatolojide duygu düzenlemeyi çalışmak için oldukça işlevsel kabul edilmektedir Bloch ve ark. 2009).
Bu çalışmada, Depresyon ve OKB nin kavramsallaştırılmasında merkezi önemi bulunan tiksinti, öfke, utanma ve üzüntü duyguları iki farklı yolla tetiklenmiş ve katılımcılara bu duyguları ile nasıl başa çıktıkları sorulmuştur.
Araştırmanın klinik örneklemi Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Polikliniği depresyon ve OKB tanısı ile izlenmekte olan 18-45 yaş arasında olan katılımcılardan oluşmaktadır. SCID-I ile yapılan görüşme sonucunda OKB ve depresyon tanısı onaylanan, zeka geriliği, bilinen organik beyin hastalığı, alkol/madde bağımlılığı ya da kötüye kullanımı olmayan kişiler ve herhangi psikiyatrik bozukluğu olmayanlar kontrol grubu olarak araştırmaya dahil edilmişlerdir. Katılımcılardan 25 kişi depresyon grubunu (18'i kadın) 24 kişi OKB grubunu (14'ü kadın) 25 kişi ise kontrol grubunu (19'u kadın) oluşturmuştur. Depresyon grubunun yaş ortalaması 37,08 (SS=8,99) OKB grubunun yaş ortalaması 36,3 (SS=10,6), kontrol grubunun ise 35,08 (SS=9,52). Araştırmaya katılan katılımcıların eğitim düzeyleri ortaokul ile lisansüstü arasında değişmektedir.
1.SCID-I 2.Duygu Tetikleme Aracı Olarak Oluşturulan Senaryolar: Hedeflenen duygular yazarlar tarafından geliştirilen senaryolarla (Akan 2014) tetiklenmiştir. Tiksinti senaryosu, şehirlerarası bir otobüsle yolculuk yapan kahramanın üzerine yolculardan birinin kusmuğunun gelmesi ve üzerini temizlemek için gittiği tuvalette kıyafetlerinin idrar ve gaita ile kirlenmesini anlatmaktadır. Öfke senaryosu, kahramanın doktor sırasında beklerken uğradığı haksızlığı konu almaktadır. Utanma senaryosu, kahramanın çok yakın bir arkadaşına söylediği yalanın açığa çıkması ile ilgilidir. Üzüntü senaryosu, kahramanın kanserden aniden ölen kardeşinin öldüğü günü ve ölme şeklini hatırlanmasını ele almaktadır. Senaryolarda katılımcılara eğer kahramanın yerinde siz olsaydınız, içinde bulunduğunuz duygudan kurtulmak için ne düşünür, nasıl davranırdınız? sorusu sorulmuştur.
3.Duygu Tetikleme Aracı Olarak Anılar: Gross ve arkadaşlarının (2006) çalışmasından esinlenerek hedeflenen duygular anılarla da tetiklenmiştir. Katılımcılardan, öncelikle bu duyguları en yoğun yaşadıkları zamanı hatırlamaları ve bu anıyı kısaca yazmaları istenmiştir. Katılımcılara içinde bulunduğunuz anda yaşadığınız duygularla başa çıkmak için ne düşünüp, nasıl davrandınız? sorusu sorulmuştur.
Duygu düzenleme stratejileri çalışma koşullarını bilmeyen iki klinik psikolog tarafından değerlendirilmiştir. Yargıcılar, katılımcıların araştırma sorularına verdikleri bütün cevapların duygu düzenleme stratejilerinden hangisine uygun olduğunu Duygu Düzenleme Stratejileri İndeksi ni (Carthy, Horesh, Apter ve Gross, 2010)kullanarak tayin etmişlerdir. Yargıcılar, arka arkaya verilen cevaplarda, aynı duygu düzenleme stratejileri kullanılsa bile, kullanılan stratejilerin sayısını kaydetmişlerdir
Katılımcıların senaryo ve anılarla tetiklenen tiksinti, öfke, utanma ve üzüntü duygularını azaltmak için sıklıkla kullandıkları duygu düzenleme stratejileri, her grup ve her duygu için ayrı Ki-Kare analizi yapılarak değerlendirilmiştir.
Tablo
Genel Değerlendirme Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde özellikle klinik örneklemde olumsuz duyguları azaltmak için kullanılan duygu düzenleme stratejilerinin duygulara göre değiştiği görülmektedir. Bu bulgu duygu düzenleme stratejilerinin farklı duygular için değişebileceğini ileri süren araştırmalarla tutarlıdır Dixon-Gordon ve ark. 2015, Zimmermann ve Iwanski 2014 Bu bağlamda, psikopatolojilerde duygu düzenleme stratejilerini çalışırken, olumsuz duyguları genel bir kategori olarak ele almanın bu sürece sınırlı düzeyde katkı sağlayacağı söylenebilir.
Diğer taraftan klinik örneklemde tiksinti, utanma ve üzüntü duygularını azaltmak için kullanılan stratejilerin duygu tetikleme yöntemine göre de değiştiği dikkat çekmektedir. Anılan bulgu klinik örneklemin belirtilen duygularda hipotetik durumlarda farklı, gerçek yaşam durumlarında farklı stratejiler kullandıkları şeklinde yorumlanabilir. Diğer bir deyişle klinik örneklemin sıklıkla kullandığı duygu düzenleme stratejilerinin duygulara ve duygu tetikleme yöntemine göre değiştiği söylenebilir. İzleyen çalışmalarda farklı duygu tetikleme yöntemleriyle (müzik, fotoğraf gibi) farklı duyguların (endişe, korku gibi.) tetiklenmesi OKB ve depresyonun kavramsallaştırılmasında Duygu düzenleme stratejileri hakkında daha doğru bilgilerin edinilmesini sağlayacaktır.
klinik örneklem öfke duygusunu azaltmak için hem hipotetik hem gerçek yaşam durumlarında, aynı zamanda kontrol grubuyla aynı stratejiyi, baskılamayı kullanmaktadır. Bu bulgu, toplulukçu temelli kültür yapımızla ilişkili olabilir. Toplulukçu kültürlerde öfke gibi yıkıcı duyguların baskılanmasının kişilerarası harmoninin devam etmesini sağladığından sıklıkla kullanıldığı belirtilmektedir (Cheung ve Park 2010, Tsai ve Lau 2013).
Son olarak, bu çalışma, enlemesine-kesitsel bir çalışmadır. Bu nedenle OKB, depresyon ile duygu düzenleme arasında nedensel bir çıkarsama yapılamamaktadır. OKB ve depresyonun kullanılan duygu düzenleme eğilimlerini değiştirebileceği ya da belli duygu düzenleme stratejilerinin kullanmanın OKB ve depresyona yol açabileceği unutulmamalıdır (Larsen ve ark. 2013). Bu çalışmanın bulgularına göre, bazı duygu düzenleme stratejilerinin OKB ve depresyona yol açıp açmadığını söyleyemeyiz ama, bazı stratejilerin OKB ve depresyonun kavramsallaştırılmasında yeri olabileceğini belirtebiliriz.