ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KUŞLARDA GÖÇ VE ORİYANTASYON KİRAZ ERCİYAS YÜKSEK LİSANS SEMİNERİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI



Benzer belgeler
Kuşların Gizemli Yolculuğu: Göç

KUŞ GÖÇÜ ARAŞTIRMALARI

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

Osmaniye Rüzgar Elektrik Santrali (135 MW) Ornitoloji İzleme Çalışması Yılı Turna Araştırması

Yönler ve Yön Bulma. Yönler ikiye ayrılır.

İZMİT KÖRFEZİ SULAKALANI. Hazırlayan : Bahar Bilgen

KUŞLAR. İlker Özbahar Kuş Araştırmaları Derneği

YENIÇAĞA GÖLÜNDE (BOLU) TURNA NIN (GRUS GRUS) ÜREME VE ALAN KULLANIMI AKGÖL DE (YUNAK-KONYA) ÜREYEN KUŞ ÇALIŞMASI. Hazırlayan: Riyat GÜL

Yumurtalık Lagünleri Yönetim Planlaması Projesi Kuş Çalışması Akyatan-Tuzla Lagünleri Yönetim Planlaması Projesi Kuş Çalışması 2009

Test. Yerküre nin Şekli ve Hareketleri BÖLÜM 4

Kuş Gözlemciliği. Süleyman Ekşioğlu Kuş Araştırmaları Derneği

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

Rüzgar Türbinleri ve Kuşlar. Riyat GÜL Doğa Araştırmaları Derneği

Ne zaman göç edeceklerini nereden biliyorlar?

YEŞİL DENİZ KAPLUMBAĞASININ KORUNMASI İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ BROŞÜR TR 2017 AKYATAN2016 NIN YOLCULUĞU

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

DÜNYA NIN ŞEKLİ ve BOYUTLARI

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

RÜZGARLAR. Birbirine yakın iki merkezde sıcaklık farkı oluşması durumunda görülecek ilk olay rüzgarın esmeye başlamasıdır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

RES Projelerinin Değerlendirilmesinde Yer Seçiminin Önemi ve Dikkate Alınacak Ekolojik Parametreler

Kelaynakların Hazin Öyküsü

MEVSİMLER VE OLUŞUMU

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin

AST404 GÖZLEMSEL ASTRONOMİ HAFTALIK UYGULAMA DÖKÜMANI

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular.


KPSS. coğrafya. kim korkar. dan DERS NOTLARI. Türkiye'nin En Çok Satan. Önder Cengiz - Mesut Atalay

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

Vektörler Bölüm Soruları 1. İki vektör eşit olmayan büyüklüklere sahiptir. Toplamları sıfır olabilir mi? Açıklayınız.

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

KİTABIN REHBERLİK PLANLAMASI. Bölümler. Bölümlere Ait Konu Kavrama Testleri KONU KAVRAMA TESTİ DOĞA VE İNSAN 1 TEST - 1

ÖSYM YGS / SOS M Diğer sayfaya geçiniz.

GÖKYÜZÜNDE HARKET. Ünal Ertan Sabancı Üniversitesi. DAY - Galileo Öğretmenler Ağı Çalıştayı Ağustos 2009

İKLİM TİPLERİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ÇALIŞMA TESTİ

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler

ARAZİ ÖLÇMELERİ. Koordinat sistemleri. Kartezyen koordinat sistemi

Dünya üzerindeki herhangi bir yerde Güneş in tam tepe noktasında olduğu an saat kabul edilir. Buna göre ayarlanan saate yerel saat denir.

12. SINIF KONU ANLATIMI 29 EKOLOJİ POPÜLASYON EKOLOJİSİ

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

KARS IN KUŞLARI Kars Biyoçeşitlilik Projesi

İ.Ü. REKTÖRLÜĞÜ BEYAZIT YERLEŞKE BAHÇESİNDE BULUNAN KUŞ TÜRLERİ

Çanakkale 1915 Köprüsü Kuş Gözlem Çalışması

Test. Coğrafi Konum BÖLÜM 3

Kuşların Gizemli Yolculuğu -Göç!

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Türkiye nin Akbabaları

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

HARİTA OKUMA BİLGİSİ

Kuş Peşinde Eski zamanlarda kuşların da kış uykusuna yattığı ya da kışın aya gittiği sanılırdı. 111 yıl önce başlayan halkalama çalışmalarıyla artık

BİYOCOĞRAFYA DERS 4 1

Harita Nedir? Haritaların Sınıflandırılması. Haritayı Oluşturan Unsurlar

Muson Yağmurlarını Atlatmak Kelsey, Dylan, and Trevor Bölüm 1 Fen Bilimleri

ARAZİ ÖLÇMELERİ. Koordinat sistemleri. Kartezyen koordinat sistemi

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

LEYLEK HALKALAMA ÇALIŞMALARI Amaç, Yöntem, Uygulama, Önemli Hususlar ve Sonuçlar

YGS Coğrafya Koordinat Sistemi Testi Soruları

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

Bismillahirrahmanirrahim, KIBLE İSTİKAMETİNİN TAYİNİ

Prof. Dr. Ceyhun GÖL. Çankırı Karatekin Üniversitesi Orman Fakültesi Havza Yönetimi Anabilim Dalı

Dünya'da Görülen Đklim Tipleri

BAĞLI POLİGON BAĞLI POLİGON

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

Finlandiya nın Tarihçesi

MEVSİMLER VE İKLİM A. MEVSİMLERİN OLUŞUMU

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

kpss coğrafya tamam çözümlü mesut atalay - önder cengiz

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

8. Mevsimler ve İklimler

TÜR NE DEMEKTİR? TÜR TÜR

ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI Atmosfer Modelleri Şube Müdürlüğü. 31 Ocak 1 Şubat 2015 tarihlerinde yaşanan TOZ TAŞINIMI. olayının değerlendirmesi

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

kpss ğrencinin D ers D efteri genel yetenek genel kültür COĞRAFYA Kolay oku Hızlı düşün Kalıcı öğren PEGEM AKADEMİ

MEVSİMLERİN OLUŞUMU. 5. Yiğit, demir bir bilyeyi aşağıdaki gibi eğik tutup, el feneri yardımı ile karşıdan ışık gönderiyor.

Güneş ve Ay Tutulmaları: Nasıl ve Neden Olur?

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

Antalya / Boğazkent Mahmuzlu Kızkuşu (Vanellus spinosus) Populasyonu Üzerine Araştırmalar

EKVATORAL KOORDİNAT SİSTEMİ_devam. Serap Ak

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler :

23-25 Ekim 2013 tarihinde SAMSUN da düzenlenen III. ULUSAL SULAK ALANLAR KONGRESİ ne

DİKKUYRUKLAR. 4. Sınıf Dikkuyruklar- İsmin Hal Ekleri

11. SINIF KONU ANLATIMI 61 DAVRANIŞ

ŞANLIURFA YI GEZELİM

Dünya nın Şekli ve Hareketleri

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

Aras ın Kuflları KARS-IĞDIR

PARALEL VE MERİDYENLER

DÜNYA NIN ŞEKLİ VE HAREKETLERİ

İSTİLACI TÜR TEHLİKESİ

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

SÜRMELĐ KIZKUŞU (Vanellus gregarius) 2008 ARAZĐ RAPORU

Transkript:

1 ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KUŞLARDA GÖÇ VE ORİYANTASYON KİRAZ ERCİYAS YÜKSEK LİSANS SEMİNERİ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI DANIŞMAN DOÇ. DR. Y. SANCAR BARIŞ SAMSUN - 2004 Erciyas, K. 2004. Kuşlarda Göç ve Oriyantasyon. Yüksek Lisans Semineri. Ondokuz Mayıs Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Samsun.

2 İÇİNDEKİLER Kuşlarda göç ve oriyantasyon.. 1 1. Göç nedir?... 2 2. Kuşlar neden göç eder?... 2 3. Farklı göç şekilleri... 5 4. Göç araştırma yöntemleri 8 4.1. Gözlem.. 9 4.2. Ay gözlemi... 9 4.3. Avlama ve koleksiyon oluşturma. 9 4.4. Ötüşler.. 10 4.5. İzotop oranları... 10 4.6. Kuş paraziti... 10 4.7. Radyo ve uydu vericileri... 10 4.8. Radarlar 12 4.9. Halkalama. 12 5. Oriyantasyon (Yön Bulma). 14 5.1. Göç huzursuzluğu. 14 5.2. Programlanmış mecburi yön. 17 5.3. Güneş pusulası.. 19 5.4. Yıldız pusulası.. 19 5.5. Manyetik alan... 20 6. Kaynaklar. 21

3 KUŞLARDA GÖÇ VE ORİYANTASYON Sonbahar gelince bazı kuşların ortadan kaybolup, ilkbaharda yeniden ortaya çıkmaları, onların başka bir yere mi gittiklerini, yoksa kış uykusuna mı yattıklarını bilemeyen ilk doğa bilimcilerin hep aklını karıştırmıştır. Her ne kadar çağdaş doğa bilimin temelini atan ünlü Aristo, turnaların (Grus grus) Anadolu yaylalarından Nil Deltası bataklıklarına uçtuklarının bilincinde olsa da kırlangıç (Hirundo rustica), üveyik (Streptopelia turtur) gibi küçük kuşların yerin altında kış uykusuna yattıklarını düşünüyormuş. Hatta Aristo, başka bir teori daha ortaya atarak bahar aylarında kızılgerdan (Erithacus rubecula) olarak bilinen kuşun sonbaharda kızılkuyruğa (Phoenicurus phoenicurus) dönüştüğünü ileri sürmüştür. Bugün, her yıl milyarlarca kuşun ilkbahar ve sonbaharın başlarında binlerce kilometrelik göçlerine başladıklarını bilmekteyiz. Hem Avrasya dan hem Kuzey Amerika dan toplam 400 türe ait 10 milyar kuşun kışı Afrika da ve Orta ve Güney Amerika da geçirdikleri saptanmış bulunmaktadır. Yoğun göç nedeniyle dünya yüzeyi göç yollarıyla sanki bir ağ gibi kaplanmış durumdadır (Şekil 1). Göç sayesinde kuşlar yıl boyu aktif kalarak dünyanın farklı yörelerindeki mevsimlik beslenme ve yuvalanma olanaklarından yararlanmaktadırlar. Bu açık soluklu yolculuğun üstesinden gelebilmek için kuşta köklü fizyolojik değişimler gerekmektedir. Şekil 1. Yeryüzünde görülen göç rotalarından birkaçına örnekler

4 1. GÖÇ NEDİR? Kuşlarda göç, tanımlanmış iki coğrafi bölge arasındaki düzenli tekrarlanan nüfus hareketi olarak tanımlanabilir. Pek çok kuş türünde görülen ve üreme sonrası genç bireylerin çevreye yayılmalarını tanımlayan saçılma (dispersion) ve besin kaynaklarının bazı yıllarda yetersizliği sonucu baykuşlarda ve çaprazgagalarda (Loxia curvirostra) olduğu gibi güneye ani hareketlenme ile tanımlı işgal (invasion) göç sayılmazlar. 2. KUŞLAR NEDEN GÖÇ EDER? Uzun göç yolculuğu, tamamlamak için harcanan enerjinin yanı sıra yorgunluk, kaybolma, yırtıcılara yem olma gibi riskleri nedeniyle tehlikeli bir girişimdir. Bütün bu risklerine rağmen kuşlar göç ettiklerine göre risklerini dengeleyen yararları olduğu düşünülmektedir. Genellikle kuş göçleri, üreme ve üreme dışı dönemlerin aynı bölgede geçirilmesinin avantajlı olmadığı durumlarda görülür. Bizim enlemimizde kuşlar genelde kış öncesi güneye, üreme öncesi ise kuzeye doğru göç ederler, tropikal kuşaktaki bazı kuşlarda ise mesafeler daha kısa olmakla birlikte göç kurak ve yağışlı mevsimler arasında olur. İklim ve buna bağlı çevre ve habitat koşullarının zaman ve mekan içinde eşit dağılmaması dünyamızda yaygın görülen bir durumdur ve mevsimler bu eşitsizliğin dünya ekseninin eğikliğine bağlı oluşan ve periyodiklik gösteren bir örneğidir. Canlılar bu zor durumla baş edebilmek için çeşitli adaptasyonlar göstermişlerdir; teknik olarak göç, eşitsizliğin coğrafi bölgeler arasında periyodik yer değiştirdiği durumda canlıların gereksinimlerine göre en elverişli yerde bulunabilmek için gösterdikleri davranış olarak tanımlanabilir. Rappole (1995) adlı araştırmacı kuş göçünün oluşumu ile ilgili tüm olası nedenleri toparlayarak şu şekilde belirtmiştir: 1- Buzul devirleri, su hareketleri, kıtaların kayması gibi geçmişte görülen çevresel etkiler. 2- Son buzul döneminden sonraki iklimsel değişiklikler.

5 3- Başka bir yerde, az ya da çok uzak mesafede, hazırda bulunan kaynakların varlığı. 4- Yıl boyu kullanılan nektar, meyve gibi besinleri mevsimsel olarak bulunduran alanların varlığı. 5- Türler arası ve tür içi rekabetten kaçınmak için diğer alanlarda bulunan kaynaklardan yararlanma. Bu olası nedenlerden hangisi gerçeği yansıtırsa yansıtsın, kuş göçünün herhangi bir zamanda yerli kuşlardan evrimleştiği bilinmektedir. Günümüzde izlediğimiz göç hareketleri son buzul çağı bitiminde buzulların geri çekilmesi ile şekillenmiştir. Buzulların en güneye, Anadolu da Toroslar a ulaştığı dönemde bugünkü Sahra Çölü tundra ve taygalar içeren büyük bir bataklıktı. Buzulların geri çekilmesi ile vejetasyon kuşakları da kuzeye doğru hareket etmiş ve kuzeye yaklaştıkça kış ve yaz arasında çevre koşulları giderek daha aşırı hale gelmiştir. Kendi uygun habitatlarını örneğin tundrayı izleyen kuş türlerinin dağılımları kuzeye doğru ilerlerken, giderek kış ve yaz arasındaki farklar belirginleşmiş ve kış koşullarının giderek zorlaşması nedeni ile hep biraz daha güneyde beklemek durumunda kalmışlardır. Elbette bu uzun süreç boyunca bekleme ve üreme alanları arasında giderek artan mesafeyle baş edebilmek için pek çok adaptasyon evrimsel olarak gelişmiştir Kuşların olumsuz çevre koşullarından güneye hareket ederek kaçınmaları kolay anlaşılabilse de belki daha ilginç bir soru neden uygun koşullar tropikal bölgelerde yıl boyu hüküm sürdüğü halde kuşların kuzeye döndükleridir. Burada önemli bir nokta her ne kadar kış boyunca zor koşullar hüküm sürse de, kuzey enlemlerinde ilkbahar ve yaz ayları boyunca üremek için tropikal bölgelere göre daha uygun özelliklerin bulunmasıdır. Tropikal enlemlerde gece gündüz uzunluğu neredeyse sabit olduğu halde, ilkbahar ve yaz boyunca kuzey enlemlerinde gündüzler gecelerden belirgin derecede uzundur, bu da en azından gündüzcül kuşlar için eş bulmak, yuva yapmak, beslenmek ve yavruları beslemek için daha uzun bir mesai olanağı olduğu anlamına gelmektedir. Diğer taraftan ılıman ve tropikal bölgelerde yerli kuş populasyonlarının yoğunluğu özellikle üreme sırasında yüksek rekabet oluştururken, daha düşük biyoçeşitliliğe sahip kuzey enlemlerinde bu rekabet daha düşük derecededir. Bir diğer ilginç görüş ise doğal sistemlerin daha uzun süredir kesintisiz var olduğu tropikal enlemlerde, buzul çağları ile

6 dramatik habitat değişikliklerine sahne olmuş kuzey ve güney enlemlerine göre çok daha fazla yuva paraziti ile yavru ve yumurta avcısının varlığıdır; bu son iki savı destekler şekilde bir ötücü kuş çiftinin yılda toplam uçurdukları yavru sayısı tropikal enlemlere göre anlamlı ölçüde fazladır. Aynı türün farklı coğrafyalarda yaşayan populasyonları göç davranışını sonradan kazanabilir ya da kaybedebilir. Örneğin küçük iskete (Serinus serinus) son yüzyıl içinde Akdeniz havzasından kuzeye, Avrupa ya yayılmış ve üreme alanını daha kuzeye kaydırmıştır. Atasal Akdeniz populasyonları yerliyken, yeni kuzey populasyonları artık göçmen olmuşlardır (Şekil 2). Tam tersi bir gelişme, Güney Afrika da kışlayan kara leylek (Ciconia nigra) ve arıkuşu (Merops apiaster) gibi bazı göçmen türlerin bir kısmının artık orada üreyen yerli türlere dönüşmeleridir. Şekil 2. Avrupa da küçük isketenin (Serinus serinus) 1800 lü yıllardan beri üreme alanında görülen genişleme (Berthold, 2000)

7 3. FARKLI GÖÇ ŞEKİLLERİ Farklı türlerin kışlama ve üreme alanları arasında izledikleri rota ya da kışlama alanlarında yerleşme şekilleri değişik göç şekilleri oluşturur. En belirgin farklılıklardan biri süzülen kuşlarla, aktif uçucular arasındadır. Uçabilmek için termallere bağımlı olan süzülen kuşlar, geniş su kitlelerini aşamadıklarından kıyı kenarını izleyerek gündüzleri uçarlar ve denizleri karaların birbirlerine en çok yaklaştıkları bölgelerden geçerler; bu geçiş sırasında farklı türlerden çok sayıda kuş bir arada olabilir. Diğer taraftan pek çok ötücü kuş, yağmurcun ve su kuşları yer şekillerine bağlı kalmaksızın geniş bir cephe şeklinde göç ederler. Aktif uçan ancak uçarken beslenen ebabil (Apus apus), kırlangıç, arıkuşu gibi türler ise genelde gündüz, yer şekillerini izleyerek göç ederler. Baykuşlar, çobanaldatan (Caprimulgus europaeus) gibi gececil kuşların gece göç etmesi bizleri çok şaşırtmazken gündüz aktif olan birçok türün gece göç etmesi şaşırtıcı bir durum sergilemektedir. Böcekcil beslenen türlerin neredeyse tamamı, yağmurcunlar, ördekler, kazlar, guguk (Cuculus canorus) ve boyunçeviren (Jynx torquilla) gece göç eden kuşlara örnek gösterilebilir. Toygarlar, ardıçlar, ispinozgiller gibi tohumla beslenen kısa mesafe göçmenleri ise gündüz göç etmektedir. Kuşlar gece göç edip gündüz konaklayarak hem dinlenme fırsatı, hem beslenme fırsatı yakalıyor ve böylelikle göç süresini kısaltıyor hem de av olma durumundan büyük ölçüde kurtulmuş oluyorlar. Ayrıca serin ve rüzgarların daha uygun olduğu gece göç etmek de kuşlara önemli yararlar sağlıyor. Bazı durumlarda ilkbahar ve sonbahardaki göç rotası aynı değildir. Örneğin Sibirya da üreyen kara gerdanlı dalgıç (Gavia arctica) populasyonları sonbaharda doğrudan bir uçuşla Karadeniz e inerler, ancak ilkbaharda aynı rotadan dönmek yerine önce batıya Baltık Denizi ne, sonra doğuya uçarlar (Şekil 3). Havalanabilmek için donmamış su yüzeyine ihtiyaç duyan dalgıçların, buzu geç çözülen gölleri ilkbaharda kullanmamaları nedeniyle bu tür bir göçün daha avantajlı olduğu sanılmaktadır. Bu tür göçlere çember ya da halka göç denir. Bazen de aynı türün farklı populasyonları kışlama bölgelerine farklı zamanlarda ulaştıklarından geç gelen populasyonları erkenden kapılan alanların üzerinden aşarak daha uzağa gitmek zorunda kalır. Bu tür göçe ise birdirbir göçü denir (Şekil 4).

8 Kara gerdanlı dalgıç (Gavia arctica) Şekil 3. Kara gerdanlı dalgıcın (Gavia arctica) İskandinavya daki üreme alanından Karadeniz deki kışlama alanına (kırmızı ok), oradan da Baltık Denizi üzerinden üreme alanına (mavi ok) dönüşünü gösteren halka şeklindeki göç rotası Şekil 4. Solda Kuzey Amerika da kızıl kuyruklu çintenin (Passerella iliaca) populasyonlarına, sağda halkalı cılıbıtın (Charadrius hiaticula) farklı populasyonlarına ait birdirbir göçü

9 Kışı atlatmak için kuşlar değişik stratejiler geliştirmişlerdir; bazı kuşlar dünyanın diğer ucuna kadar göç ederken bazıları sadece yakın mesafelere göç etmekte ve yine bazıları ise kışı üreme alanlarında geçirmektedir. Bazı türlerde ise daha kuzeyde yerleşik populasyonların göçmen, daha güneydekilerin ise yerli olduğu görülmektedir. Kısmi göçmenlik denilen bu durum özellikle tohumlar ve meyvelerle beslenen türlerde görülür. Pek çok ötücü kuş türünde erkek bireyler, dişilere göre daha kısa mesafe göç etmektedir. Bu durumun, erkeklerin ilkbaharda en iyi üreme alanlarını ele geçirmek için giriştikleri yoğun rekabetin sonucu olduğu sanılmaktadır. Yine muhtemelen aynı nedenle sonbahar göçü neredeyse aylar süren bir aralıkta gerçekleştiği halde, ilkbahar göçü çok daha dar bir aralıkta gerçekleşmektedir. Genç ve ergin bireylerde de göç şekilleri belirgin farklılık göstermektedir. Kızkuşu (Vanellus vanellus) ve öter ardıçta (Turdus philomelus) olduğu gibi gençler ergin bireylere göre daha uzağa göç etmektedir (Şekil 5). Bazı yıllarda uygun iklim koşulları ve yeterli besin bulunması durumunda ergin baştankara (Parus sp.) bireyleri üreme alanında kalırken yavruları göç etmektedir. Şekil 5. Karabatağın (Phalacrocorax carbo) genç, ergin, dişi ve erkek bireylerinde görülen farklı göç şekilleri. Farklı cinsiyet ve yaş gruplarında ortaya çıkan farklı göç mesafeleri görülmektedir (Ad. ergin, juv. genç)

10 Yerel topografya, yüksek dağ sıralarının ya da iç deniz ve göllerin varlığı yanı sıra, belli bölgelerde etkin meteorolojik olaylar da göç rotasını etkilemektedir; bu nedenle de harita üzerinde kuşların göç sırasında yoğunlaştıkları boğaz ve koridorlar tanımlanabilmektedir. Amerika da sıradağların kuzey güney enlemine paralel olarak konumlanması nedeniyle kuşlar bu hat boyunca rahatlıkla göç etmektedir. Buna karşın Avrasya Afrika arasında göç eden türler Sahra Çölü, Himalaya ve Alpler gibi sıradağlar, Akdeniz ve Karadeniz gibi ekolojik engellerin kuzey güney enlemine dik konumlanması nedeniyle farklı yönlere kayan göç rotaları göstermektedirler. Kırlangıç ve kuyrukkakan (Oenenthe oenanthe) gibi uzun mesafe göçmenleri her yıl göç sırasında (üreme alanından kışlama alanına ve geri dönüşte) 20 000 ile 30 000 km gibi mesafeleri kolaylıkla kat etmektedir. Uzun mesafe göç etme konusunda rekor her yıl 25 000 km (hatta bazı bireylerde 30 000-50 000 km ) uçarak Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu arasında mekik dokuyan kutup sumrusuna (Sterna paradisaea) aittir. Yaklaşık 25 yıl yaşayan kutup sumruları böylece tüm ömürleri boyunca 1 milyon km.den fazla yol kat etmiş olmaktadır. Hiç durmadan (non-stop) göç eden kuşlar da büyük hayranlık uyandırmaktadır. Sahra Çölü nü aşmak durumunda olan küçük kuşlar 2 000-3 000 km hiç durmadan uçabilmektedir. Kuzey Sibirya dan Tasmanya ya göç etmek durumunda olan çulluk türleri 100 saat hiç durmadan 7 000 10 000 km gibi büyük mesafeleri geride bırakmaktadır. Kuşlar genellikle yerden 100 ile 2 000 m yüksekten uçar. Ancak Himalaya ya da Alpler gibi yüksek sıradağları aşmak durumunda olan türler 8 000-10 000 m kadar da yükselebilmektedir. Tespit edilen en yüksek uçuş 11 300 km ile sakallı akbaba (Gyps rüpelli) türüne aittir. 4. GÖÇ ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Kuşların göçüyle ilgili ilk araştırma çabasının Alman bir rahibe ait olduğu söylenmektedir. Bir kırlangıcın bacağına üzerinde Kırlangıç, kışı nerede geçirirsin? yazılı bir kağıt bağlayan rahip bir yıl sonra üzerinde Asya da, Petrus un evinde yazılı bir kağıtla aynı kırlangıcın geri döndüğüne tanık olur. Bu olaydan yaklaşık 750 yıl sonra, özellikle geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşan gözlemler,

11 halkalama çalışmaları, radyo vericileri ve radar kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte kuş göçünün gizemi yavaş yavaş çözülmeye başlanmıştır. 4.1. GÖZLEM Kuş göçü araştırmalarında kullanılan en yaygın yöntem bir teleskop ve dürbün yardımıyla tek ya da bir hat boyunca birçok noktadan yapılan yer gözlemleridir. Bu yöntem özellikle coğrafi koşullar nedeniyle kuşların göç zamanı yoğunlaştıkları Boğaziçi gibi dar boğazlarda, dağ geçitlerinde ya da kıyılarda oldukça verimli olmaktadır. Göç mevsimlerinde gerçekleştirilen günlük, düzenli gözlemlerle bir bölgeden geçen kuşların tür kompozisyonu, yoğunlukları ve göç takvimleri ortaya çıkarılabilmektedir. Gözlemlerin özellikle hava ve ışık koşullarından çok fazla etkilenmesi bu yöntem kullanıldığı zaman özellikle dikkate alınmalıdır. Örneğin, yere yakın yüksekliklerde rüzgârın şiddeti daha düşüktür. Bu yüzden kuşlar rüzgâra karşı uçmak zorunda kaldıklarında yere yakın uçmayı tercih ederler ve böyle bir günde yüksek sayılarda kuş gözlemek mümkün olabilmektedir. Aksi bir durumda, eğer kuşlar rüzgârı arkalarına alırlarsa bu avantajdan en iyi şekilde yararlanmak için yerden gözlemenin mümkün olmayacağı kadar yüksekten uçabilirler. Bu durumda da yoğun bir kuş göçü olmasına rağmen gözlem başarısızlıkla sonuçlanabilir. Ayrıca, gece göçmenlerini bu yöntemle araştırmak mümkün değildir. 4.2. AY GÖZLEMİ Diğer bir yöntem de 1951 yılında Lowery tarafından geliştirilmiş olan ay gözlemidir. Bu yöntemde bir teleskop yardımıyla gece göç eden kuşların dolunay önünden geçen siluetleri gözlenir. Bu yöntemle gökyüzünde çok küçük bir alan taranabilmekte ve sadece dolunay zamanı ve bulutsuz havalarda uygulanabilmektedir. Ayrıca, en azından 1 500 m.ye kadar kuşların uçuş yönünü belirlemekteki güçlükler ve de kalibrasyon sorunu bu yöntemin geçerliliğini zorluyor. 4.3. AVLAMA VE KOLLEKSİYON OLUŞTURMA Avlama ve koleksiyon oluşturma da önceleri göç araştırmalarında kullanılmış yöntemlerdendir. Geçmiş zamanlarda yırtıcı kuş, yağmurcun ve ördeklerin türlerini

12 gözlem yaparak tanımlamak pek mümkün olmuyordu. Bu nedenle hangi türün nerede dağılım gösterdiği, hangi göç rotasını kullandığı ve türlerin yaş ve cinsiyetini belirleyebilmek için kuşlar avlanarak tür ve yaş tayini yapılıyordu. Günümüzde gözlemle tanımlama ve yakalama tekniklerinin gelişmiş olması nedeniyle bu araştırma şekli kullanılmamaktadır. 4.4. ÖTÜŞLER Birçok türün göçe özgü ötüşleri vardır. Bu ötüşlerin kaydedilerek analiz edilmesi de araştırmalarda kullanılan bir diğer yöntemdir. Kuşların bu ötüşlerinin onları yön bulma konusunda motive ettiği düşünülmektedir. 4.5. İZOTOP ORANLARI Yeni bir yaklaşım da kuş tüylerinin kararlı izotop oranları açısından analiz edilmeleridir. Bu yöntem, dünyada her farklı coğrafyanın kendine özgü izotop oranlarına sahip olmasına dayanır. Bu kararlı izotoplar besin ağı yoluyla kuşların dokularında da birikmektedir. Kuşların tüylerindeki ya da tırnaklarındaki hidrojen, karbon veya azot izotop oranları, sadece bu dokular büyürken kuşun beslendiği yöreyi yansıtır. Bu nedenle, tüylerin izotop yapıları belirlenerek kuşların tüy değiştirme stratejilerine göre üredikleri, kışladıkları ya da konakladıkları alanların saptanması mümkün olur. 4.6. KUŞ PARAZİTİ Aynı şekilde kuşların üredikleri, kışladıkları ya da konakladıkları alanları belirlemenin diğer bir yolu da kuş paraziti çalışmaktır. Kuş üzerinde bulunan bazı parazitler sadece belirli yerlere özgüdür. Bunlar tespit edilerek kuşun nereden geldiği konusunda fikirler yürütülebilir. Amerika da yapılan bu tip çalışmalarla olumlu sonuçlar alınmaktadır. 4.7. RADYO VE UYDU VERİCİLERİ Radyo ve uydu vericileri gibi çok daha gelişmiş yöntemler de göç araştırmalarında kullanılmaktadır. Radyo vericisi takılan kuşlar bir arabaya ya da uçağa

13 yerleştirilen bir alıcı ile takip edilmekte ve göç davranışları ile ilgili çok detaylı bilgiler elde edilmektedir. Radyo vericilerinin ağırlığı 0.5 grama kadar düştüğü için çok küçük kuşlara bile takılmaları mümkündür. Uydu vericileri ise kuşların uçuş yükseklikleri, uçuş hızları ve bulundukları koordinatları cep telefonuna mesajla bile sürekli bildirecek kadar geliştirilmiş, ancak hem çok pahalı olmaları hem de ağırlıkları nedeniyle kullanım alanları oldukça kısıtlıdır. Genellikle yırtıcı kuşlar, leylekler, turnalar gibi büyük kuşlara uydu vericisi takılmaktadır (Şekil 6). Şekil 6. Harita uydu vericisi yardımıyla izlenen dört leyleğin (Ciconia ciconia) göç rotasını gösteriyor. Sol üst köşede kullanılan uydu vericilerine örnekler gösterilmiştir

14 4.8. RADARLAR Özellikle 2. Dünya Savaşı yla birlikte radar teknolojisinde büyük gelişmeler kaydedilmiş ve radarlar göç araştırmalarında da kullanılmaya başlanmıştır. Radarlarla çok geniş alanlar taranabilmekte, çalışmalar hava ve ışık koşullarından etkilenmemektedir. Bu yöntemle göç eden kuşların yoğunluğu, yönleri, hızları ve yükseklikleri tespit edilebilmektedir. Günümüzün radarları 6 400 metre yükseklikteki kuşları fark edebilmektedir ve martı büyüklüğündeki bir kuşu 80 km. mesafeden kaydedebilmektedir. Bu yöntemle ilgili en büyük sorun ise göçmen kuşların tür düzeyinde tanımlanamamasıdır. Radarda gözlenen kuşlar ancak büyüklüklerine göre ötücü, sukuşu, kıyıkuşu şeklinde gruplanabilmektedir. Yine de radar çalışmaları kuşların denizler, çöller ve dağlar gibi ekolojik engelleri nasıl aştıkları, hava koşullarına göre nasıl davrandıkları ile ilgili çok önemli bilgiler elde edilmesini sağlamaktadır. Örneğin, kuşların uçuş yüksekliklerini değiştirerek rüzgârdan en iyi şekilde faydalanmaya çalıştıkları radar gözlemleri ile anlaşılmıştır. 4.9. HALKALAMA Oldukça pahalı yöntemler olan radyo ve uydu vericileri hariç yukarıda bahsedilen hiçbir yöntemle göçmen kuşlar bireysel olarak izlenememektedir. Bu ancak halkalama çalışmaları ile mümkündür. Kuşların, halkalama lisansına sahip eğitimli araştırmacılar tarafından güvenli yöntemlerle yakalanmasını, bacaklarına halka takılmasını ve tür, yaş, cinsiyet gibi gerekli bilgilerin kaydedilmesinden sonra serbest bırakılmasını içeren işlemlerin tümüne birden halkalama adı verilmektedir. Halkaların üzerinde ülkelere özgü sabit bir adres ve her birey için farklı bir kod numarası yazılıdır. Kod numarası kuşların bireysel olarak tanınmasını, adresler ise tekrar yakalanan ya da ölü bulunan halkalı bir kuşun halakalanma bilgilerine ulaşılabilmesini sağlamaktadır. Bu adres sayesinde kuş ölü bulunduysa halkası, canlı olarak tekrar yakalandıysa da kuşla ilgili bilgiler halkalandığı merkeze ulaştırılır ve kuşun nerede, ne zaman halkalandığı öğrenilmektedir. Bu yöntemle, temelde kuşların göçleri (kuş türlerinin göç stratejileri, konaklama, kışlama ve üreme alanları, göç takvimleri) ve populasyon dinamikleri (kaç yıl yaşadıkları, üreme başarıları, hayatta kalma başarıları, ilk üreme yaşları, genç bireylerin dağılma oranları) araştırılmaktadır (Şekil 7).

15 Şekil 7. Halkalanan bir kızılkuyruk (Phoenicurus phoenicurus) ve kullanılan değişik çaptaki halkalara örnekler

16 5. ORİYANTASYON (YÖN BULMA) Göç eden kuşların üreme alanı ya da kışlama alanına giderken ki türe ya da populasyona özgü yön bulma mekanizmaları araştırılmaktadır. İlk pusulanın bulunmasından bu yana ve son 50 yıldan beri kuşların nasıl yönlerini buldukları ile ilgili çalışmalar yürütülse de halen birçok konu tartışmalı ve cevapsız kalmaktadır. 5.1. GÖÇ HUZURSUZLUĞU Kuşların yön bulma yetenekleri ile ilgili çalışmalar da göç araştırılmalarında geniş bir yer tutuyor. Halkalanan ve tekrar yakalanan bireyler sayesinde kuşların üreme, kışlama ve konaklama alanlarına bağlılıkları ve sonuç olarak yön bulma yetenekleri ölçülebilmektedir. Bu amaçla gerçekleştirilen en yaygın araştırmalar, yer değiştirme deneyleridir. Bu deneylerde hala yuvada yavruları olan erişkin kuşlar üreme alanlarından, güvercinler tüneklerinden ve göçmen kuşlar da rotalarından uzaklaştırılırlar ve daha sonra geri dönme başarıları ölçülmektedir. Kuşların iç ritimleri, onlara yılın hangi döneminde olduklarını oldukça hassas bir biçimde anlatır. Yabani kuşları kafeslerde besleyen meraklıların en az 200 yıldan beri bildikleri göç huzursuzluğu (zugunruhe) değişen gün uzunluğunun kuşun hormonları üzerinde yarattığı etkinin en belirgin sonuçlarındandır. Güneşin batımıyla birlikte kafesteki kuş, göç etmesi gereken yöne doğru durmaksızın hamle yaparak içgüdülerine karşı koyamaz. Göç etmeyen türlerde ya da göç dönemi dışındaki zamanda ise bu davranışa rastlanmaz. İlk kez 1949 yılında Kramer tarafından kafesteki kuşların belirli bir yöne doğru göç aktivitesi gösterdiklerinin kanıtlanmasının ardından kafeslerdeki kuşların göç huzursuzluğunun ölçülmesi standart bir yöntem olarak yön bulma deneylerinde yerini almıştır. Bu çalışmalar için çeşitli kafesler geliştirilmiştir. İçinde tünekler olan ve elektrikli bir sayaç ile kuşların bu tüneklere zıplama miktarlarının ölçüldüğü kafesler (Kramer 1949, Sauer 1957) (Şekil 8), yan duvarları eğimli olan ve kuş gitmek istediği yöne doğru bu duvarlar üzerine zıpladıkça daktilo kağıdı üzerine bırakılan izlerin ölçüldüğü Emlen in huni kafesleri (Emlen and Emlen, 1966) (Şekil 9) ve kuşun gagası ile kafesin etrafına sarılı şeffaf folyo üzerine yaptığı izlerin gözle sayıldığı Busse nin düz kafesleri (Busse 1995) (Şekil 10) yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Diğerlerinin aksine, arazi koşullarında ve hem gece hem gündüz

17 gerçekleştirilebiliyor olması Busse kafesleri ile çok fazla kuş ile deney yapılabilmesini ve büyük miktarlarda veri elde edilebilmesini sağlamaktadır. Bu yöntemde, halkalama çalışmaları sırasında yakalanan kuşlarla anında deney yapılabilmektedir. Türkiye ve diğer SEEN (SE European Bird Migration Network) halkalama istasyonlarında Busse kafesleri ile gerçekleştirilen deneylerle yön tercihleri araştırılmaktadır. Busse kafeslerinde kullanılan metodoloji hala geliştirilme aşamasındadır. Bu nedenle Busse kafesleri ve Emlen kafesleri ile kıyaslamalı çeşitli deneyler yürütülmektedir. Şekil 8. İçinde tünekler olan ve elektrikli bir sayaç ile kuşların bu tüneklere zıplama miktarlarının ölçülerek göç huzursuzluğunun (zugunruhe) belirlenmesini sağlayan cihaz

18 Şekil 9. Kuşlarda yön bulma deneylerinde kullanılan Emlen kafesleri Şekil 10. Kuşlarda yön bulma deneylerinde kullanılan Busse kafesleri

19 5.2. PROGRAMLANMIŞ MECBURİ YÖN Göçün yönü, kalıtımla aktarılan bir özelliktir; bazı türlerde zamana göre yönün değişerek gerçek bir rota oluşturduğu gösterilmiştir (örneğin önce şu kadar gün G-GB yönüne uç ; sonra şu kadar gün G yönüne uç ; en sonunda da şu kadar gün de GB yönüne uç ). Göç rotasının genetik olarak aktarılmasına en iyi örneği guguk (Marks ve Radmond, 1994) oluşturur. Tamamen farklı türlerin ebeveynleri tarafından yetiştirilen guguk, göç vakti geldiğinde onu yetiştiren saz kamışçını (Acrocephalus scirpaceus) ya da çıtkuşu (Troglodytes troglodytes) gibi türlerin değil kendi türünün göç ettiği yönü kullanarak göç etmektedir. Oriyantasyonun genetik geçişi ile ilgili detaylı çalışmaları ornitolog Berthold karabaşlı ötleğenler (Sylvia atricapilla) ile yaptığı çaprazlama deneyleriyle göstermiştir. Güney Almanya ve Doğu Avusturya da dağılım gösteren karabaşlı ötleğenler birbirleri ile çaprazlanmıştır. Oluşan hibritler gösterdiği yön tercihinin, her iki populasyonun yön tercihinin tam ortası bir yönde olduğu görülmüştür (Şekil 11). Şekil 11. Solda: çaprazlanan dişi ve erkek karabaşlı ötleğen (Sylvia atricapalla). Sağda: Güneydoğu ve güneybatı yönüne göç eden farklı iki populasyon birbirleriyle çaprazlandığında oluşan hibritlerin bu iki populasyonun gitmek istediği yönlerin ortasında bir yöne gitmek istediğini gösteren radar grafiği

20 Yukarıda bahsedilen kafes deneylerinin dışında da kuşlar serbest ortamlarında da izlenmiş ve yön bulma mekanizmasına ne gibi çevresel faktörlerin etki edebileceği araştırılmıştır. 1958 yılında Perdeck adlı araştırıcı Polonya da üreyen ve Britanya Adaları na kışı geçirmek üzere giden bir sığırcık (Sturnus vulgaris) populasyonundan 11 000 sığırcığın göç döneminde Hollanda da yakalanmasını ve İsveç e götürülerek orada serbest bırakılmasını sağlamıştır. İlk defa göç eden genç bireylerin güneybatıya (Hollanda Britanya uçuş yönü) yönelerek İspanya ya ulaştıkları, ergin bireylerin ise ilk önce güneybatıya uçtuklar daha sonra da farklı bir yöne gitmekte olduklarını fark ederek Britanya ya yönlenip oraya ulaştıkları gözlenmiştir. İspanya da kışlayan genç bireyler üremek için Hollanda ya gitse de her yıl kışı geçirmek üzere İspanya ya geri dönmüşlerdir (Şekil 12). Bu deneyle göç etmenin genetik olmasının yanı sıra bir o kadar da öğrenmeye bağlı olduğu görülmüştür. Burada görüldüğü gibi kuşta göç edeceği yön vektör olarak genlerinde kodludur. Ancak ilk göçten sonraki göçler sadece genlerde kodlu olan yön vektörlerine bağlı olmayıp kuşun tecrübesine de bağlıdır. Şekil 12. Haritada gösterilen siyah noktalar genç bireyleri, üçgenler de ergin bireyleri göstermektedir. Kışlama alanlarına giderken göç rotaları değiştirilen sığırcıkların (Sturnus vulgaris) göç deneyimi olan erginleri kışlama alanını yeniden bulurken, tecrübesiz genç bireylerin kışlama alanlarından oldukça farklı bir alana gittikleri görülmektedir

21 Bazı türlerde ise öğrenmenin rolü daha da büyüktür. Rota sadece genetik olarak aktarılsaydı, bugün doğada nesli tükenen kelaynakların (Geronticus eremita) nesli tükenmemiş olurdu. Kelaynaklar göç sırasında izleyebilecekleri deneyimli ebeveynleri olmadığı için, göç rotasını öğrenememekte ve yeni nesillere aktaramamaktadırlar. 144 leylekle yapılan benzer bir deney de sosyal ilişkilerin yön bulma üzerine etkili olduğunu göstermektedir. Bir alanda doğu yönüne göç eden leylekler alınarak başka bir yerde batı yönüne göç eden leyleklerin olduğu alana getirilmiştir. Bu iki populasyon birbirinden bağımsız farklı zamanlarda göç etmek üzere serbest bırakıldıklarında her bir populasyon kendine özgü yöne göç etmiştir. Buna karşın ilk olarak batı yönüne giden leyleklerin serbest bırakılmasından hemen sonra diğerleri de serbest bırakılmış ve onların da sosyal davranışın etkisi altında kalarak batıya göç ettikleri görülmüştür. 5.3.GÜNEŞ PUSULASI 1950 yılında ornitolog Kramer, oriyantasyon kafeslerinde deneyler yapmış ve kuşların güneşli havalarda belirgin bir yöne gitmek için yoğun bir göç aktivitesi gösterdiklerini saptamıştır. Buna karşın kapalı havalarda göç etme isteklerinin olmasına karşın kuşların net bir yöne gitme eğilimi belirlenememiştir. Bazı göçmen kuşlar doğru yönü, güneşin kısmen görünmediği kapalı bir havada bile gökyüzündeki mavi ışığın polarize olmasından faydalanarak bulabilir. Ayrıca kafeslerde ayna kullanılarak güneşin gelme yönü değiştirilmiş ve buna bağlı olarak da kuşların yönlerini değiştirdikleri gözlenmiştir. Bu deneyden görüldüğü gibi kuşların göç yönünü bulmasında güneşin önemli bir etkisi vardır. 5.4. YILDIZ PUSULASI Güneş gibi yıldızlar da yön bulma konusunda kuşlara rehberlik etmektedir. Özellikle gece göç eden kuşların manyetik alandan faydalanmanın yanı sıra yıldızları kullanarak yönlerini buldukları belirlenmiştir. Planetaryumda yapılan değişik deneylerde kuşların takımyıldızlarının konumlarını ezberleyerek yön bulduklarını göstermiştir. Emlen yeni doğan kuşların gelişimleri sırasında mutlaka gökyüzünü ve

22 yıldızları izlemeleri gerektiğini aksi takdirde yön bulma konusunda sıkıntılar yaşayacaklarını göstermiştir. 5.5. MANYETİK ALAN Gece havaların kapalı olduğu durumlarda da kuşların kolaylıkla yollarını bulabildiklerinin gözlenmesi, yıldızların dışında bir mekanizmanın onlara yön bulma konusunda yardımcı olduğu düşüncesinin doğmasına neden olmuştur. Dünyanın manyetik alanının yön bulmada etkili olabileceği ortaya atılmıştır. Kuşların manyetik alandan yararlanarak yönlerini buldukları görüşü uzun yıllardan beri vardır. Ancak 1950 li yıllardan sonra Wiltschko, Merkel, Fromme gibi araştırıcıların deneyleri bizlere bunu kanıtlamaktadır. Özellikle posta güvercinleri manyetik alan deneylerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu kuşların başlarına ince telden halkalar yerleştirilip ve bir pil yardımıyla bu halkalardan akım geçirilerek manyetik alanın yönü değiştirildiğinde kuşların normal olarak gittikleri yönün tam tersi bir yöne gitmek istedikleri belirlenmiştir. Wiltschko, kızılgerdanlarla (Erithacus rubecula) yaptığı bir deneyde manyetik pusulanın bu kuşların sağ gözünde olabileceğine dair bulgular elde etmiştir. Bu kuşların sağ gözleri kapatıldığında tamamen oriyantasyon özelliklerini yitirdiklerini aynı şeyin sol göz kapalı iken gözlenmediği belirtilmiştir.

23 KAYNAKLAR 1) Barış, S., 2003. Kuşlarda Göç ve Türkiye nin Göç Açısından Önemi. Halkalamaya Giriş Kursu Ders Notları. 2-5, KAD. 2) Berthold, P., 2000. Vogelzug: Eine aktuelle Gesamtübersicht. Wissenschaftliche Buchgeselschaft, Darmstadt, 280. 3) Gill, F.B., 1995. Ornithology. W. H. Freeman and Company, New York, 766. 4) Welty, J. C and Baptista, L., 1988. The life of birds. Sounders College Publishing, 581 5) Wiltschko, W. 1968. Über den Einfluss statischer Magnetfelder auf die Zugorientierung der Rotkehlchen (Erithacus rubecula). Z. Tierpsychol. 25: 537-558.