C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006, 10(1) BİR SAĞLIK MERKEZİ BÖLGESİNDEKİ GECEKONDULARDA YAŞAYAN KADINLARIN GENİTAL HİJYENE İLİŞKİN UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Gülnaz KARATAY*, Şevkat Bahar ÖZVARIŞ** ÖZ Amaç: Bu çalışma Ankara İli Çankaya İlçesine bağlı Nusret Fişek Sağlık Merkezi bölgesindeki gecekondularda yaşayan kadınların genital hijyenle ilgili uygulamalarını değerlendirerek eğitim ihtiyaçlarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem:Tanımlayıcı nitelikteki bu çalışmaya 600 gecekondudan 265 i alınmıştır. Küme örnekleme yöntemi kullanılarak örnekleme alınacak hanelere karar verilmiştir. Veriler, Nisan-Mayıs 2005 döneminde yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak anket uygulanması şeklinde toplanmıştır. Toplanan veriler SPSS veri tabanına aktarılarak sayı ve yüzdelikler yardımıyla değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu çalışmanın sonunda kadınların %23 ü renkli, %20.8 i sentetik ya da penye türü iç çamaşırı kullandığını; sadece %25.8 i düzenli olarak her gün iç çamaşırı değiştirdiğini; büyük çoğunluğu (%79.2) tuvalet sonrası genital bölgeyi uygunsuz yöntemlerle temizlediğini ve %33.6 sı kurulamadığını, %36.6 sı dışındaki çoğunluğu ise genital bölgeyi uygun olmayan yöntemlerle temizlediklerini ifade etmiştir. Sadece %12.8 i hem tuvaletten önce hem de sonra ellerini yıkadığını ifade ederken, %32.8 i adet döneminde bez kullandığını, %26.5 i adet döneminde duş almadığını, duş alanların %32.8 i ise ayakta duş aldığını ifade etmiştir. Kadınların %72.1 i cinsel ilişki sonrası vajinal duş yaptığını; %72.8 i geçmişte akıntı sorunu yaşadığını, akıntı sorunu yaşayan kadınların da sadece %36.9 u doktora gittiğini ve %28.7 si şu anda akıntı sorununun devam ettiğini bildirmiştir. Ayrıca adet döneminde duş almayan kadınların daha fazla genital enfeksiyon yaşadığı saptanmıştır. Sonuç: Çalışma sonunda kadınların genital hijyene yeterince dikkat etmedikleri ve bu konuda eğitim desteğine ihtiyaçlarının olduğu sonucuna varılmıştır. Birinci basamakta genital hijyene yönelik eğitimlerin yaygınlaştırılması önerisinde bulunulmuş bu doğrultuda bir eğitim planı hazırlanarak bölgede yaşayan kadınlara verilmiştir Anahtar Sözcükler: Genital hijyen, kadın sağlığı, eğitim ihtiyacı ABSTRACT Evaluatıon Of Applıcatıons Regardıng The Genıtal Hygyene Of Women Lıvıng In Barrel Houses Wıthın A Regıon Exıstıng A Health Center Purpose: This study was carried out for determining education needs and practices related to genital hygiene of women living in the region of Nusret Fişek Health Center. Method: For this descriptive study, 265 of 600 shanty houses were considered. The data have been prepared by using sampling technique and face to face interviews. The data is collected through a questionnaire applied face to face technique in the period Apri May 2005 The acquired data is evaluated after transferring to SPSS database in numbers and percentages. Results: At the end of this study, the women have mentioned thay 23% of them use color, 20.8% sythetic or cotton underwear; only 25.8% of them change regularly underwears everyday, a majority (79.2%) clean their genital area by unapropriate methods, and 33.6% of them never dry such areas. Only 12.8% of them mention that they wash their hands before and after visiting restrooms, 26.5% of them do not take showers during menstral periods, and 32.8% of those who take showers are doing this astand. It is mentioned that 72.1% of woman make vaginal cleansing after sexual intercourse; 72.8% had previous vaginal problems, and 36.9% of those who have vaginal problems go to a doctor and 28.7% have still such problems. Also, it is determined that the women who do not take shower during menstral periods encounter more genital infection problems. Conclusion: As a result of this study, it is concluded that the women do not pay attention to genital hygiene and tehrefore that they require educational support. In this context, an education plan has been prepared and given to them. In addition, it is suggested that in this first step, educational studies abuot the genital hygiene should become widespread. Key Words: Genital hygyen, woman helath, education needs * Arş. Gör., Hacattepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Halk Sağlığı Hemşireliği AD., Ankara ** Doç. Dr., Hacattepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD., Ankara 7
Karatay, Özvarış GİRİŞ Kadınların doğurganlık özellikleri aynı zamanda jinekolojik problemlerin de kaynağı olabilmektedir. Kadınların jinekoloji polikliniklerine en sık başvurma nedenlerine bakıldığında, üreme organlarının yapı ve fizyolojisinin bozulması ile ilgili sorunların ilk sıralarda yer aldığı görülmektedir. Bu sorunlar içerisinde genital enfeksiyonlar en sık yaşanan sorundur (Egan,Lipsky, 2000). Dünyada her yıl yaklaşık olarak 1 milyon kadın cinsel yolla geçiş göstermeyen üriner kanal enfeksiyonu, bakteriyal vajinozis gibi ürogenital enfeksiyonlara maruz kalmaktadır ve kadınların en az %75 inde genital bir enfeksiyon hikayesi bulunmaktadır (CDC, 2005; Reid,Bruce, 2003; Rodgers, Beardall, 2003; Spance, 2000 ). Ülkemizde yapılan çalışmalarda da kadınlarda genital enfeksiyonun yaygın bir sorun olduğu görülmektedir. Öner ve arkadaşları (2004) tarafından yapılan bir çalışmada kadınların %65.6 sında genital enfeksiyon tespit edilmiştir. Kadınlarda üretra, vajina ve anüsün birbirine yakın olması genital enfeksiyonların en temel nedenleri arasındadır ve genital enfeksiyon yaşama riskini canlı tutmaktadır. Bu kadar yaygın görülebilen bu sorun sosyoekonomik ve kültürel düzeyi düşük kadınlar tarafından hastalık olarak algılanmayı önemsenmeyebilmektedir. Bazen de kadın bunu hastalık olarak algılasa da üreme organları ile ilgili muayene olmaktan çekindiği için ya da damgalanma olarak algıladığı için tıbbi tedavi görmek yerine kendi kendini tedavi etmeye çalışmaktadır (Prasad ve ark.2005, Theroux, 2005). Oysa genital enfeksiyonlar tedavi edilmediği zaman kadının doğurganlığını etkilemesi yanında ilerleyerek pelvik inflamatuar hastalığa hatta kadın genital organ kanserlerine neden olabilmektedir. Aynı zamanda kadının cinsel yaşamını ve aile hayatını olumsuz yönde etkileyerek yaşam kalitesini düşürmektedir (İnanç,1998; Prasad ve ark.2005;). Bu açılardan bakıldığında, kadınlarda genital enfeksiyonlara neden olan risk faktörlerinin bilinmesi önem kazanmaktadır. Kadınlarda genital enfeksiyona neden olan faktörler çok çeşitlidir. Bunlar çevresel ve kişisel risk faktörleri olarak gruplandırılabilir. Çevresel riskler arasında altyapı olanaklarının yetersiz olması, sağlıklı içme ve kullanma suyunun olmaması gibi nedenler sayılabilir. Ancak kişisel uygulamalarla bu riskler kısmen kontrol altına alınabileceğinden dolayı kişisel faktörler daha önem kazanmaktadır. Genital enfeksiyon açısından kişisel bazdaki risklere baktığımızda ise başta hijyen eksikliği olmak üzere tuvalet sonrası genital bölge temizliğinin uygun bir şekilde yapılmaması, el yıkama alışkanlığının olmaması, genital bölgenin çok sık yıkanması, uygun iç çamaşırı kullanılmaması, menstruasyon hijyenine yeterince dikkat edilmemesi, doğumların sağlıklı koşullarda gerçekleşmemesi, düşüklerin adeta bir aile planlaması yöntemi olarak kullanılması gibi risklerin olduğu görülmektedir (ISSVD, 2003; Taşkın,2005). Özellikle kişisel ve çevresel riskler bir arada olduğu zaman kadının üreme sağlığı tehlikeye girebilmektedir. Kadınların bu konuda eğitim ihtiyacı da çoğu kez sağlık hizmeti sunanlar tarafından da ihmal edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında sosyoekonomik düzeyi düşük ve cevresel riskleri yüksek gecekondu bölgelerinde yaşayan kadınların, genital enfeksiyonları önlemek için kişisel önlemlerle bu riskleri ne kadar elimine edebildiklerinin bilinmesi ve bu konuda eğitim ihtiyacı olup olmadığının ortaya konulması koruyucu sağlık hizmetleri açısından önemlidir. Bu çalışma; gecekondu bölgelerinde yaşayan kadınların perine hijyenine ilişkin uygulamalarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Böylece genital enfeksiyonlar açısından kişisel risk faktörleri belirlenerek bu konudaki eğitim ihtiyacının saptanması hedeflenmektedir. YÖNTEM Bu gereksinim saptama çalışması; tanımlayıcı bir çalışma olarak Ankara İli ne bağlı Çankaya İlçesi nde bulunan Nusret Fişek Sağlık Eğitim Merkezi nin hizmet verdiği Yıldız ve Hilal Mahalleleri nde bulunan gecekondularda yapılmıştır. Her iki mahallede ortalama 600 gecekondu bulunmaktadır. Evreni temsil edecek örneklem sayısı 235 gecekondu olarak hesaplanmıştır. Hilal ve Yıldız Mahallelerinde bulunan gecekondular kümeler halinde bulunmaktadır. Kümelerin genital hijyen alışkanlığını etkileyebilecek ayırt edici bir özelliği bulunmamaktadır. Hilal Mahallesinde bulunan iki kümeden biri, Yıldız Mahallesinde bulunan dört kümeden ikisi basit rastgele olarak örneklem kapsamına alınmıştır. Örnekleme çıkan kümelerde bulunan hanelerin tamamı örneklem kapsamına alınmış ve bu doğrultuda 265 gecekonduya ulaşılmıştır. Veri toplama aracı olarak bir anket formu kullanılmıştır. Literatüre dayalı olarak hazırlanan bu form 21 sorudan oluşmaktadır ve sorular kadınların eğitim düzeyine uygun bir biçimde, mümkün olduğunca basit 8
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006, 10(1) anlatımla hazırlanmıştır. Anket formunun başında tanımlayıcı özelliklere, ilerleyen kısımlarında ise kadınların perine hijyeniyle ilgili uygulamalarına ilişkin sorular yer almaktadır. Sorular çoktan seçmeli ve açık uçlu olarak hazırlanmıştır. Özellikle uygulamaya yönelik soruların açık uçlu olarak hazırlanmasına dikkat edilmiştir. Hazırlanan anket formunun ön uygulaması benzer sosyokültürel özelliklere sahip başka bir gecekondu kesimindeki 15 kadına uygulanarak yapılmıştır. Ön uygulamadan sonra gerekli düzeltmeler yapılarak anket formuna son hali verilmiştir. Formlar Nisan-Mayıs 2005 döneminde anketörler aracılığı ile 18 yaş üzerindeki bekar ya da evli kadınlara uygulanmıştır. Uygulamadan önce hemşirelik yüksekokulu son sınıf öğrencilerinden oluşan 10 anketöre araştırmanın amacı açıklanmış ve anket formunda yer alan sorular tek tek tartışılmıştır. Anketörler bu konuda bilgilendirildikten sonra evlere gidilmiştir. Uygulamadan önce kadınlara araştırmanın amacı açıklanmış ve bu araştırma sonunda eğitim ihtiyaçlarının ortaya konulacağı ve ihtiyaç olduğunun anlaşılması durumunda kendilerine eğitim verileceği belirtilmiştir. Bu açıklamalar yapıldıktan sonra çalışmaya katılmaya gönüllü olan 265 kadına anket formları yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Her görüşme ortalama 30 dk. sürmüştür. Çoktan seçmeli sorular için öncelikle kadınların cevapları beklenmiş yanıtlayamazlarsa seçenekler okunarak en uygun seçeneği belirtmeleri istenmiştir. Açık uçlu sorular kodlandıktan sonra veriler bilgisayar ortamına aktarılmış ve SPSS 10.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sayı ve yüzdelikler yardımıyla yapılmıştır. BULGULAR VE TARTIŞMA Bu çalışmada; kadınların çoğunluğu 25-34 (%38.1) ile 35-44 (%31.3) yaş grubunda ve %56.6 sı ilkokul mezunudur. Kadınların %32.6 sının doğurduğu çocuk sayısı 2 iken, %10.7 si 5 ve üzerinde çocuğa sahiptir. Yine %46 sının bir isteyerek düşüğü, %11.5 inin ise 4 ve üzerinde isteyerek düşüğü bulunmaktadır. Kullanılan aile planlaması (AP) yöntemi değerlendirildiğinde ise rahim içi aracın (RİA) en fazla kullanılan yöntem olduğu (%25.7) ve bunu %24.9 luk dilim ile geri çekme yönteminin izlediği saptanmıştır. Kadınların büyük çoğunluğunun cinsel olarak aktif olunan 20-44 yaşları arasında bulunduğu bu çalışmada, yine önemli bir kısmının ilkokul ve altı öğrenim düzeyine sahip olması perine enfeksiyonları açısından dezavantajlı bir durumdur. Özkan ve Demir (2002) tarafından yapılan çalışmada da, öğrenim düzeyi ile vajinal enfeksiyon arasında doğrusal bir ilişki olduğunu ortaya konulmuştur. Tablo 1. Kadınların İç Çamaşırı Hijyenine İlişkin Uygulamaları (n=265) Kullandıkları İç Çamaşırın Rengi Sayı % Beyaz Renkli Kullandıkları İç Çamaşırın Niteliği Pamuklu/Penye Sentetik İç Çamaşırları Değiştirme Sıklığı Her gün İki günde bir Birkaç günde bir Haftada bir İç Çamaşırlarını Nasıl Yıkadıkları Makinede beyazlarla yüksek ısıda Makinede renklilerle düşük ısıda Elde Kaynatarak 204 61 224 41 95 115 46 9 230 14 13 8 77.0 23.0 84.5 15.5 35.8 43.4 17.4 3.4 86.8 5.3 4.9 3.0 Tablo 1 de kadınların iç çamaşırı kullanımına yönelik uygulamaları yer almaktadır. Buna göre kadınların %77 si beyaz renkte iç çamaşırı kullanırken %23 ünün renkli iç çamaşırı kullandıkları; %79.2 sinin pamuklu, geri kalan %15.5 i inin sentetik iç çamaşırları kullandıkları görülmektedir. Yine kadınların %35.8 inin sadece her gün iç çamaşırı değiştirdiği, geri kalan çoğunluğun ise iki gün ya da daha uzun sürelerle iç çamaşır değiştirdikleri görülmektedir. Kadınların %86.6 sı iç çamaşırlarını makinede yüksek ısılarda yıkadıklarını ifade etmişlerdir (Tablo 1). İç çamaşırların renginin kaynatmaya ya da yüksek ısılarda yıkanmaya uygun olan beyaz renkte 9
Karatay, Özvarış tercih edilmesi gerekir. Piyasaya baktığımızda ise renkli naylon ya da sentetik iç çamaşırlarının özellikle genç kızlar tarafından kullanılması için daha alımlı hale getirildiği görülmektedir. Oysa naylon ya da sentetik iç çamaşırlar teri emmediğinden perine bölgesinin nemli kalmasına neden olmakta dolayısıyla genital enfeksiyon olasılığını arttırmaktadır. Hijyenik açıdan iç çamaşırların her gün değiştirilmesi en uygun olanıdır. Hatta akıntının yoğunlaştığı dönemde gün içerisinde birden fazla sayıda da değiştirilebilir. Eşer ve Kadir (1994) tarafından yapılan bir çalışmada da, iç çamaşırını günlük değiştiren kadın sayısının oldukça düşük olduğu saptanmıştır. Softa (1999) tarafından yapılan bir çalışmada ise kadınların çok az bir kısmı iç çamaşırını her gün değiştirdiğini ifade ederken, yaklaşık yarısı haftada 2 kez değiştirdiklerini belirtmiştir. Bu çalışmada her gün değiştiriyorum diyen kadın sayısı sadece % 35.8 dir. Genital bölgenin yapısı çok hassas olduğundan ideal olan iç çamaşırların sabun ya da sabun tozu ile yüksek ısılarda yıkanmasıdır. Deterjanla yıkanması durumunda ise çok iyi durulanması gerekir. Teknolojinin evlere girmesi ile çamaşırların çamaşır makineleri ile yüksek ısılarda yıkanma sıklığı artmıştır. Ancak çamaşır makineleri için sabun tozu yerine toz deterjanların tercih edildiği görülmektedir. Kullanılan toz deterjanların kimyasal yapıları kadın üreme organlarına zarar verebilmektedir. Tablo 2 de, kadınların tuvalet hijyenine yönelik uygulamaları yer almaktadır. Buna göre, kadınların sadece %20.8 i perine bölgesini tuvalet kağıdı ile temizlediğini, geri kalan önemli bir kısmının ise su, bez gibi uygunsuz yöntemler kullandıkları görülmektedir. Yine sadece %36.9 unun genital bölgeyi önden arkaya doğru temizledikleri, büyük bir çoğunluğunun ise bu temizliği doğru olmayan bir biçimde yaptığı görülmektedir. Ellerini hem tuvaletten önce hem de tuvaletten sonra yıkayan kadınların yüzdesi ise sadece %12.8 iken, %86.4 ü sadece tuvalet sonrasında yıkadığını ifade etmiştir(tablo 2). Ayrıca tabloda yer almamakla birlikte kadınlara ortalama el yıkama süresi sorulmuştur. Ellerini yeterli süre ile (en az 2 dk.) yıkayanların yüzdesi oldukça düşük (%24.4) bulunmuştur. Tablo 2. Kadınların Tuvalet Hijyenine Yönelik Bazı Uygulamalarının Dağılımı (n=265) Genital Bölgenin Temizliği Sayı % Su ile Tuvalet kağıdı ile 181 55 Su ve tuvalet kağıdı birlikte 15 kullanılarak 14 Bez kullanılarak Genital Bölgeyi Temizleme Şekli Önden arkaya doğru bir defada Önden arkaya doğru tekrarlayarak Arkadan öne doğru Rastgele Önü öne doğru,arkayı arkaya doğru Genital Bölgeyi Kurulama Durumu Kurulayan Kurulamayan Tuvaleten Önce ve Sonra Elleri Yıkama Durumu Tuvaletten önce Tuvaletten sonra Hem önce hem de sonra 97 35 98 25 10 176 89 2 229 34 68.3 20.8 5.7 5.2 36.6 13.3 36.9 9.5 3.7 66.4 33.6 0.8 86.4 12.8 Kadınların perine bölgelerini nasıl temizleme şekli ürogenital enfeksiyonların önlenmesi açısından son derece önemlidir. Perine temizliği yapılmadan önce ellerin kısmen de olsa mikroorganizmalardan arındırılması önemlidir. Aksi halde tuvalet kağıdı aracılığı ile eldeki mikroorganizmalar perine bölgesine taşınarak enfeksiyona neden olabilmektedir (Taşkın,2005). Özkan ve Demir (2002) tarafından yapılan bir çalışmada tuvaletten önce ellerini yıkayan kadınlarda yıkamayanlara göre vajinitise yakalanma yüzdesi daha düşük bulunmuştur. Kısa nın çalışmasında ise (2002) ellerini tuvalet sonrasında ve kirlendikçe yıkayan kadınlarda enfeksiyon riskinin 1.45 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada da tuvalet öncesinde ellerini yıkayan kadın yüzdesi oldukça düşük bulunmuştur. Kadınların büyük bir kısmı tuvalet sonrasında ellerini yıkadıklarını ifade etmiştir. Ancak tuvalet sonrası ellerin yıkanması gerektiği bilgisi hemen hemen herkes tarafından bilindiğinden bu bulgunun gerçek bir bulgu olmama olasılığı da vardır. Genital enfeksiyonlardan korunabilmek için ellerin mutlaka yıkanması yanında, ne kadar süreyle yıkandığı da 10
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006, 10(1) önemlidir. Tuvalete girmeden önce ve tuvaletten sonra ellerin temiz bir su ve sabun ile en az 2 dakika yıkanması gerekir. Bu süre gerektiğinden kısa olduğu zaman eller mikroorganizmalardan yeterince arınamayacağı için enfeksiyon riski devam etmektedir. Bu çalışmada el yıkamaya yeterli zaman ayıran kadınların sayısı oldukça düşüktür. Genital bölgenin beyaz renkte kaliteli bir tuvalet kağıdı ile önden arkaya doğru bir defada temizlenmesi gerekir. İçerdikleri boya maddeleri nedeniyle renkli tuvalet kağıtlarının bu amaçla kullanılması uygun değildir. Genital bölge önden arkaya doğru değil de arkadan öne doğru temizlendiği zaman ya da rastgele temizlendiği zaman E.coli gibi mikroorganizmalar, anal bölgeden vajene ve üretraya doğru taşınarak enfeksiyonlara neden olmaktadır. Softa (1999) tarafından yapılan bir çalışmada, idrar yolu enfeksiyonu yaşayan kadınların 70.2 sinin perine temizliğini uygunsuz bir biçimde rektumdan vulvaya doğru yaptıkları saptanmıştır. İdrar yolu enfeksiyonu yaşayan kadınlarda etkenin büyük bir çoğunluğunun E.coli olmasının bu bulguyu desteklediği belirtilmiştir. Yazıcı nın 1994 yılında yaptığı bir çalışmada da, kadınların %63 ünün perine temizliğini yanlış yaptıkları saptanmıştır (Yazıcı,1994). Örneklem grupları farklı olsa da Yazıcı nın çalışmasının ve bu çalışmanın bulguları karşılaştırıldığında, 1994 yılından günümüze kadar geçen sürede özellikle sosyo ekonomik ve kültürel düzeyi düşük kesimlerdeki kadınlarda genital hijyene ilişkin bazı yanlış uygulamaların hala devam ettiği söylenebilir. Genital bölge temizliğinin el ile yapılması önerilmemektedir. Kısa nın (2002) çalışmasında genital bölgelerini elleri ile temizleyenlerde enfeksiyon riski kontrol grubuna göre 4.75 kat fazla bulunmuştur. Ancak yine de bu yöntemi kullananların el hijyenine de ayrı bir önem vermeleri ve mutlaka tuvalet kağıdı ile genital bölgelerini kurulamaları gerekir. Genital bölgenin taharet bezi ya da sürekli kullanıma neden olabilecek benzeri bir şey ile kurulanması son derece sakıncalıdır. Ayrıca genital bölgenin su ile günde bir defadan fazla yıkanması ya da bu amaçla farklı bir ticari ürünün kullanılması genital bölgedeki flora dengesini bozacağı için önerilmemektedir (ISSDV, 2005).Ayrıca genital bölge temizlendikten sonra mikroorganizmaların üremesine olanak veren ıslak bir ortamın oluşmaması açısından da bölgenin kurulanması gerekir Kadınların adet dönemindeki hijyenik uygulamalarına bakıldığında; %67.2 sinin adet döneminde ped, %32.8 inin bez kullandığı; sadece %2.9 gibi çok az bir kısmının bezi ya da pedi günde 6 kez değiştirdiği, büyük bir çoğunluğun (%97.1) olması gerekenden daha az sıklıkta değiştirdiği görülmektedir. Yine kadınların %26.5 inin adet döneminde duş almadıkları; duş alan kadınların ise %32.8 inin oturarak duş aldığı görülmektedir. Ayrıca kadınların %72.1 i cinsel ilişki sonrasında vajinal duş yaptığını ifade etmiştir (Tablo 3). Tablo 3. Kadınların Adet Hijyeni ve Vajinal Duş Yapmaya İlişkin Uygulamaları (n=265) Adet Döneminde Ne Sayı % Kullandıkları(n=238*) Ped Bez Ped ya da Bezi Değiştirme Sıklığı(n=238*) Günde bir kez Günde iki kez Günde üç kez Günde dört kez Günde beş kez Günde altı kez Adetli Dönemde Duş Alma Durumu(n=238*) Alırım Almam Adetli Dönemde Duş Alma Şekli Ayakta Oturarak Cinsel İlişkiden Sonra Hazneyi Yıkama Durumu(n= 254**) Yıkarım Yıkamam 160 78 21 76 98 27 9 7 175 63 178 87 183 71 67.2 32.8 8.8 31.9 41.2 11.4 3.8 2.9 73.5 26.5 67.2 32.8 72.1 27.9 * Menopozda olan ve histerektomi ameliyatı geçiren kadınları kapsamamaktadır. ** Bekar olanlar bu soruya cevap vermemişlerdir. Adet kanının pedlerde birikmesi ile oluşan nemli, ılık ve kanlı ortam mikroorganizmaların üremeleri için uygun bir ortam oluşturmakta ve enfeksiyon riskini artırmaktadır. Dolayısıyla adet döneminde mutlaka emici hijyenik bir ped kullanılması ve kullanılan bu pedlerin 3-4 saatte bir yani günde 6-8 kez değiştirilmesi gerekmektedir. Özkan ve Demir (2002) tarafından yapılan bir çalışmada ped kullanan kadınlarda vajinitisin 11
Karatay, Özvarış daha az görüldüğü saptamıştır. Ekonomik nedenlerle bez kullanılmasının zorunlu olması durumunda, bezlerin uygun bir biçimde kullanılması daha önemli hale gelmektedir. Yine bezlerin daha sık değiştirilmesi, mutlaka kaynatılarak ve ütülenerek kullanılması gerekmektedir. Bu amaçla kullanılan bez herhangi bir bez olmamalı, beyaz renkte, emici özelliği olan pamuklu temiz bir bez kullanılmalıdır. Bu bezlerin kullanılıncaya kadar temiz bir ortamda saklanması gerekir. Ancak bez kullanımında bütün bunlara dikkat etmek çok zahmetli olacağından, mümkün olduğunca hijyenik pedlerin kullanılması tercih edilmelidir. Bu çalışmada ise ped kullanan kadın sayısı çoğunlukta olmasına rağmen bez kullananların da azımsanmayacak miktarda olduğu, büyük bir çoğunluğunun bezi ya da pedi yeterli sıklıkta değiştirmediği görülmektedir. Adetliyken duş almanın sakıncalı olduğu inanışı hala devam etmektedir. Oysa adet dönemi, genital enfeksiyonlar açısından en riskli dönem olduğundan,bu dönemde duş alma sıklığını artırmak genital enfeksiyonları önlemek açısından son derece önemlidir. Adet kanı alkali yapıda olduğu için vajenin asidik yapısını bozarak savunma hatlarını zayıflatmakta ve mikroorganizmalar servikal kanalın açıklığından yukarılara doğru ilerleyerek enfeksiyona neden olabilmektedir. Dolayısıyla adet döneminde perine hijyenine dikkat edilmediği zaman enfeksiyon riski artmaktadır. Bu dönemde her gün ılık duş alınmasının herhangi bir sakınca yoktur. Ancak adet döneminde servikal kanal açıklığı arttığı için bu duşun oturarak değil ayakta duş şeklinde olması gerekir. Softa (1999) tarafından yapılan çalışmada, kadınların %35.7 si adetliyken duş aldıklarını ifade etmiştir. Bu çalışmada benzer şekilde kadınların 1/3 üne yakını adetli oldukları dönemde duş almadıklarını ifade ederken, duş alanların ise 1/3 ünün oturarak duş aldıkları belirlenmiştir. Eski bir geleneksel uygulama olarak devam eden cinsel ilişki sonrası vajinal duş uygulaması, vijinal enfeksiyonlar açısından belki de en riskli olanıdır. Bu uygulama Müslüman ülkelerde başta olmak üzere kadınlar tarafından, kadın hijyeninin bir parçası olarak yayın bir şekilde kullanılmaktadır (Zhang ve ark., 1997). Oysa bu uygulama vajenin kimyasal yapısını değiştirerek normal floraya zarar vermekte, dolayısıyla cinsel yolla bulaşan hastalıklar, servikal enfeksiyon, pelvik inflamatuar hastalık ve servikal kanser riskini artırmaktadır.bunun yanında doğurganlığı da olumsuz yönde etkileyerek infertilite olasılığını artırmakta hatta ektopik (dış) gebeliklere neden olabilmektedir (Fonck ve ark., 2001; Lichtenstein, Nansel,2000; Martino, Vermund, 2002; Rosenberg, 2001). Bizim çalışmamızda olduğu gibi Karaer ve arkadaşları (2005) tarafından yapılan bir çalışmada da kadınların çoğunun vajinal duş yaptıkları saptanmıştır. Kadınların anormal akıntı yaşama durumlarına bakıldığında; %72.8 inin geçmişte anormal bir akıntı sorunu yaşadığı, bu sorunu yaşayan kadınların sadece %36.9 unun tıbbi yardım aldığı; %42.6 sının kendi kendini tedavi etmeye çalıştığı; ayrıca %28.7 sinin şu anda da anormal akıntı sorununun devam ettiği görülmektedir. Kadınların sadece %13.2 si anormal akıntıyla ilgili bilgi aldığını ifade etmiştir ve çoğunluğu (%83.3) bu bilgiyi sağlık personelinden aldığını belirtmiştir (Tablo 4). Tablo 4. Kadınların Anormal Akıntı Yaşama ve Anormal Akıntıyla İlgili Bilgi Alma Durumları (n=265) Geçmişte Anormal Akıntı Yaşama Durumu Yaşadım Yaşamadım Anormal Akıntı Olduğunda Nasıl Davrandıkları (n= 211)* Hiçbir şey yapmadım, kendiliğinden geçti Kendime dikkat etmeye çalıştım Doktora gittim Şu Anda Anormal Akıntılarının Olup Olmadığı Akıntım var Akıntım yok Anormal Akıntıyla İlgili Bilgi Alma Durumları Evet, aldım Hayır, almadım Bilgiyi Kimden /Nereden Aldıkları( n= 30)** Sağlık personelinden Televizyondan Kitaplardan Sayı % 211 54 90 43 78 76 189 35 230 25 3 2 72.8 27.2 42.6 20.5 36.9 28.7 71.3 13.2 86.8 83.3 10.0 6.7 *Bu soruya anormal akıntı sorunu yaşayan kişiler cevap vermiştir. **Bu soruya 5 kişi cevap vermemiştir. Genital enfeksiyonlar kadınlar arasında yaygın görülen bir sorundur. Kadınların büyük bir çoğunluğunun, hayatlarının herhangi bir döneminde en 12
C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006, 10(1) az bir kez bu enfeksiyona yakalandıkları literatürde yer alan bilgiler arasındadır (Reid,Bruce,2003; Rodgers,Beardall, 1999). Bu çalışmada da benzer şekilde kadınların büyük bir çoğunluğu genital enfeksiyon yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Kadınların yaşadıkları akıntı sorununun normal olup olmadığına kadınların ifadelerine dayanılarak karar verilmiştir. Kadınların tarifledikleri akıntı yeşil ya da sarı renkte ise, miktarında her zamankinden daha fazla artış söz konusu ise, kokulu ise, köpüklü ya da peynir kesiği şeklinde ise, akıntıyla birlikte kaşıntı varsa anormal akıntı olarak değerlendirilmiştir. Genital enfeksiyona yakalandıktan sonra hastalıkla nasıl baş edildiği de ayrı önemli noktalardan biridir. Yer yer mahremiyetin sağlıktan daha ön plana çıktığı toplumumuzda tıbbi tedavi yerini, kendi kendine tedaviye ya da tedavi olmama seçeneklerine bırakmaktadır. Bu çalışmada herhangi bir akıntı sorunu yaşamış olup tıbbi tedaviye başvuran kadın yüzdesi sadece 36.9 dur. Geri kalan çoğunluğu iç çamaşırını değiştirme sıklığını artırma, akıntı için bez/ped kullanma gibi kendileri dikkat etmeye çalıştıklarını ya da hiçbir şey yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Oysa genital enfeksiyonlar sonuçları itibariyle son derece önemsenmesi gereken bir sağlık sorunudur. Koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli bileşenlerinden biri sağlık eğitimidir. Gerek bireysel düzeyde gerekse toplu eğitimlerle tüm kadınların genital enfeksiyonlarla ilgili bir eğitimden geçmesi şarttır. Bu çalışmada ise kadınların sadece %13.2 si genital enfeksiyon oluşması durumunda dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili bilgilendirildiklerini ifade etmişlerdir. Koruyucu hizmet yaklaşımından uzak ve son derece yetersiz olan bilgilendirmeler, genital enfeksiyon yaşayan kadınların sağlık kuruluşlarına başvurusu sırasında, televizyon programında ya da bir kaynaktan okunması şeklindedir olmuştur. Kadınların hiçbiri planlı bir eğitimden geçtiklerini ifade eden bildirimlerde bulunmamışlardır. Oysa genital enfeksiyonların hem önlenebilmesi hem de erken tanı ve tedavilerinin yapılabilmesi, hastalıktan korunmayı, doğru kişisel hijyen uygulamalarını, risk faktörlerini, bulaşma yollarını ve tedavisini içeren planlı ve etkili bir sağlık eğitimi ile mümkündür. SONUÇ VE ÖNERİLER Bu ihtiyaç saptama çalışmasına göre; kadınların genital hijyenle ilgili önemli sorunları bulunmaktadır. Buna göre; kadınlardan bazılarının uygunsuz iç çamaşırı kullandığı ve önemli bir kısmının iç çamaşırlarını yeterli sıklıkta değiştirmediği; çoğunluğunun genital bölge temizliğine ve adet hijyenine yeterince dikkat etmediği ve bu konuda yanlış uygulamalarının olduğu; vajinal duş gibi sakıncalı bir uygulamanın kadınlar arasında yaygın bir biçimde kullanıldığı; akıntısı olan kadınların çoğunluğunun bu sorunlarını kendi kendilerine çözmeye çalıştıkları ve tıbbi tedaviye başvurmadıkları saptanmıştır. Bu doğrultuda kadınların gerek genital hijyenle ilgili uygulamada yaptıkları yanlışlıklardan gerekse önemli bir kısmının şu anda genital enfeksiyon yaşama olasılığından dolayı koruyucu bir önlem olarak genital hijyenle ilgili eğitim gereksinimlerinin olduğu sonucuna varılmıştır. Bu çalışma sonunda kadınlarda genital enfeksiyonların görülmesinde en büyük eksikliğin eğitim eksikliği olduğu düşünülerek özellikle birinci basamakta çalışan ebe-hemşireler başta olmak üzere tüm ebehemşirelerin genital enfeksiyonları önlemek için bir eğitim planı geliştirmeleri ve çalıştıkları bölgelerdeki kadınlara uygulamaları önerisinde bulunulmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda araştırmacılar tarafından bir eğitim programı hazırlanarak çalışmanın yürütüldüğü bölgede yaşayan kadınlara eğitim verilmiştir. Ayrıca bu konuda bir broşür geliştirilerek eğitim alan kadınlara dağıtılmıştır. KAYNAKLAR Communication Disease Center (CDC) (2005). Genital candidiasis http://www.cdc.gov/ncidod/dbmd/diseaseinfo/ candidiasis_gen_g.htm.erişim Tarihi:01.01.2005. Egan ME, Lipsky S.M (2000) Diagnosis of vaginitis:american Family Physician, 62(5):1095-1104. El-Gilany A ve ark.(2005) Menstrual Hygiene among adolescent schoolgirls in Mansoura, Egypt: Reproductive Health Matters,13( 26): 147-152 Eşer İ, Kadir L (1994) İdrar yolu enfeksiyonu tanısı konmuş kadınlarda hijyenik alışkanlıkları etkileyen etmenlerin incelenmesi:sağlık Bakanlığı Sağlık Dergisi, 66(17):19-29. 13
Karatay, Özvarış Fonck K ve ark. (2001) Sexually transmitted infectionts and vaginal douching in a population of female sex workers in Nairobi,Kenya: Sexually Transmitted Infections, 77( 4): 271-276. Hawkes S ve ark. (2002) Reproductive tract infections: prevalence and risk factors in rural Banglades:World Health Organization: Bulletin of the World Health Organization, 80 (3): 180-189. International Society for the Study of Vulvovaginal Disease (ISSVD) (2003). Genital hygiene for women http://www.issvd.org/genital_hygiene.pdf Erişim Tarihi:16.10.2005. İnanç N (1998) Kadında iç genital organ kanserleri:türk Hemşireler Dergisi, 2 :51-52. Kısa S (2002) 15-49 Yaş Arası Kadınlarda Vajinal Enfeksiyonları Etkileyen Davranışsal Risk Faktörlerinin Belirlenmesi. Yayımlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara, Hacettepe Üniversitesi. Lichtenstein B, Nansel TR (2000) Women's douching practices and related attitudes: findings from four focus groups: Women & Health. Old Westbury, 30 ( 4):117-122. Martino JL, Vermund SH (2002) Vaginal douching: evidence for risks or benefits to women's health: Epidemiol Rev, 24: 109 124. Öner S, Demirhindi H, Erdoğan Ş, Tuncer İ, Şaşmaz T, Sütoluk Z, Akbaba M. Doğankent (2004) Sağlık Ocağı Bölgesinde 15-49 yaş arası kadınlarda genital enfeksiyon prevelansı. MEÜ Tıp Fak Derg.; 5(2): 138-144. Özkan S, Demir Ü (2002) 15-49 yaş doğurganlık çağı kadınlarda vajinitisin tanımlanmasında hemşirenin etkinliğinin belirlenmesi ve vajinitisin oluşmasına neden olan faktörlerin incelenmesi: Sağlık ve Toplum,12(4 ):54-61. Prasad ve ark. (2005) Reproductive tract ınfections among young married women in Tamil Nadu, India: International Family Planning Perspectives, 31(2): 73-83. Reid G, Bruce AW (2003) Urogenital infections in women: can probiotics help? Postgraduate: Medical Journal, 79(934):428. Rodgers CA, Beardall AJ (1999) recurrent vulvovaginal candidiasis: why does it occur?:international Journal of STD & AIDS, 10(7): 435-440. Rosenber J (2001) Douching is indirectly linked to hıv infection in female sex workers: ınternational family planning perspectives: Health & Medical Complete, 27(4): 215. Softa Kaçan H (1999) Kadınların perine hijyenine ve cinsel yaşamlarına yönelik bazı uygulamaları ile idrara yolu enfeksiyonuna neden olabilecek risk faktörlerinin belirlenmesi. Yayınlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara, Hacettepe Üniversitesi. Spance MR (2000) Candidal infections:diagnosis and treatment: Contemporary OBGYN, 45(4):15-19. Taşkın L (2005) Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği.Ankara, Sistem Ofset Matbaacılık,VII.Baskı. Theroux R (2005) Factors influencing women's decisions to self-treat: Journal of the American Academy of Nurse Practitioners,17(4) :156-162. TNSA 2003 (2004) Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, Ön Rapor. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ve TC. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü Yayınları. Yazıcı S (1994) Serviks Kanserlerinde Risk Faktörlerinin Belirlenmesi ve Korunmada Ebe Hemşirenin Etkinliği. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Zhang J, ThomasA G, Leybovic E (1997) vaginal douching and adverse health effects: a meta-analysis: American Journal of Public Health, 87(7): 1207-1211. Karaer A, Avsar AF, Özkan Ö, Bayır B, Sayan K (2005) Vaginal douching practice in Turkish women: who is douching, and why?: Australian and New Zealand Journal of Obstetrics and Gynaecology, 45(6):522-525. 14