Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe Yönelik Özyeterlik Algıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi *

Benzer belgeler
daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

5-6 Yaş Çocuklarinin Akran İlişkileri ve Sosyal Konumlarinin Okula Uyum Düzeyleri Üzerindeki Yordayici Etkisi (Boylamsal Çalışma)

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

LisE BiRiNCi SINIF ÖGRENCiLERiNiN BEDEN EGiTiMi VE SPORA ilişkin TUTUM ÖLÇEGi ii

KANSER HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ. Dr. Levent ŞAHİN

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ DERSLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI Filiz ÇETİN 1

ilkögretim ÖGRENCilERi için HAZıRLANMıŞ BiR BEDEN EGiTiMi DERSi TUTUM

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuç: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT The Evaluation of Mental Workload in Nurses Objective: Method: Findings: Conclusion:

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

HEDEF BELiRLENEN ENGELLi OLAN VE OLMAYAN ÖGRENCILERDE ANTRENMANIN PERFORMANS VE DUYGUSAL DURUMLAR ÜZERiNE ETKisi

KAMU PERSONELÝ SEÇME SINAVI PUANLARI ÝLE LÝSANS DÝPLOMA NOTU ARASINDAKÝ ÝLÝÞKÝLERÝN ÇEÞÝTLÝ DEÐÝÞKENLERE GÖRE ÝNCELENMESÝ *

Arş. Gör. Dr. Mücahit KÖSE

5-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA OKULA UYUM VE AKRA ĐLĐŞKĐLERĐ

5-6 YAŞ ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ, AKRAN İLİŞKİLERİ VE OKULA UYUM DÜZEYLERİ İLE KARDEŞ DEĞİŞKENLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER

Üniversite Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Etkileyen Faktörler Bahman Alp RENÇBER 1

N.E.Ü. A.K.E.F. MÜZİK EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE İLİŞKİN TUTUMLARI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ABSTRACT $WWLWXGHV 7RZDUGV )DPLO\ 3ODQQLQJ RI :RPHQ $QG $IIHFWLQJ )DFWRUV

ÖNSÖZ. beni motive eden tez danışmanım sayın Doç. Dr. Zehra Özçınar a sonsuz

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

Yrd.Doç.Dr. AYŞE ÖZTÜRK SAMUR

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALMIŞ ÇOCUKLARIN AKRAN İLİŞKİLERİ DEĞİŞKENLERİNİN 5 VE 6 YAŞTA İNCELENMESİ: İKİ YILLIK BOYLAMSAL ÇALIŞMA * ÖZET

"SPARDA GÜDÜLENME ÖLÇEGI -SGÖ-"NIN TÜRK SPORCULARı IÇiN GÜVENiRLIK VE GEÇERLIK ÇALIŞMASI

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

ANAOKULU ÇOCUKLARlNDA LOKOMOTOR. BECERiLERE ETKisi

ANALYSIS OF THE RELATIONSHIP BETWEEN LIFE SATISFACTION AND VALUE PREFERENCES OF THE INSTRUCTORS

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN KİŞİLERARASI ÖZYETERLİK İNANÇLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARININ CİNSİYET DEĞİŞKENİNE GÖRE İNCELENMESİ (BURDUR ÖRNEĞİ)

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı

ISSN: e-journal of New World Sciences Academy 2009, Volume: 4, Number: 4, Article Number: 1C0092

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

OKUL ÖNCESİ 5-6 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL GELİŞİMLERİ İLE SOSYAL BECERİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

HACETTEPE ÜNivERSiTESi SPOR BiLiMLERi VE TEKNOLOJiSi YÜKSEK OKULU'NA GiRişTE YAPILAN

İÇİNDEKİLER / CONTENTS

ÖZGEÇMİŞ. Telefon: Mezuniyet Tarihi Derece Alan Kurum 2017 Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

Student (Trainee) Evaluation [To be filled by the Supervisor] Öğrencinin (Stajyerin) Değerlendirilmesi [Stajyer Amiri tarafından doldurulacaktır]

SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMLERİ VE ÇALIŞMA TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ - ÇORUM ÖRNEĞİ

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt:17, Sayı:2, 2015,

Öğretmen Adaylarının Eğitim Teknolojisi Standartları Açısından Öz-Yeterlik Durumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi

ÖZGEÇMİŞ (Son Güncelleme, Aralık, 2009) Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Beytepe Kampusu Ankara

OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ OYUN DAVRANIŞLARININ AKRAN İLİŞKİLERİ ÜZERİNDEKİ YORDAYICI ETKİSİ. Hülya GÜLAY OGELMAN * Hatice ERTEN SARIKAYA **

SPOR TÜKETIMINDE PAZARLAMA BILEŞENLERI: ÖLÇEK GELIŞTIRME

ulu Sosy Anahtar Kelimeler: .2014, Makale Kabul Tarihi: , Cilt:11,

Doç.Dr. YALÇIN ÖZDEMİR

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÖSS ve ÖZEL YETENEK SINAVI PUANLARINA GÖRE GENEL AKADEMİK BAŞARILARI

ÖZGEÇMİŞ. E-Posta: Telefon: +90 (312) Derece Alan Kurum Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

International Journal of Progressive Education, 6(2),

$5$ù7,50$ (%(/ø. gö5(1&ø/(5ø1ø1 *g5(9 7$1,0/$5, 9( <(7(5/ø/ø. $/$1/$5,1$ *g5(.(1'ø/(5ø1ø '(ö(5/(1'ø50(/(5ø g]hq (VUD.$5$0$1 + O\D 2.

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

Derece Program Üniversite Yıl. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Selçuk Üniversitesi ---

BİYOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN LABORATUVAR DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARININ FARKLI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Okul Öncesi Eğitime Devam Eden Çocukların Sosyal Becerileri İle Aile Özellikleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi *

İlkokullarda Görev Yapan Sınıf Öğretmenlerinin Oyun Ve Fiziki Etkinlikler Dersi İle İlgili Görüş Ve Uygulamaları

İŞSİZ BİREYLERİN KREDİ KARTLARINA İLİŞKİN TUTUM VE DAVRANIŞLARININ YAPISAL EŞİTLİK MODELİYLE İNCELENMESİ: ESKİŞEHİR ÖRNEĞİ

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Haziran 2017 Cilt:6 Özel Sayı:1 Makale No: 07 ISSN:

5-6 YAŞ ÇOCUKLARININ SOSYAL KONUMLARINI ETKİLEYEN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER

T.C KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI

Middle East Journal of Education(MEJE)

MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI: 19, OCAK , S İSTANBUL ISSN: Copyright

center towns. In order to determine the language development of children, Turkish Language Activities Observation Form developed by Ömeroğlu and

Beden eğitimi öğretmen adaylarının okul deneyimi dersine yönelik tutumlarının incelenmesi

Yrd.Doç.Dr. SEZAİ KOÇYİĞİT

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Gelişimi Risk Altında Olan Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Sosyal Beceri Düzeylerinin Değerlendirilmesi

Ebeveyne Duyulan Güvenin Psikolojik Kontrol ve Zorbalık / Zorbalığa Maruz Kalma Arasındaki Aracı Rolünün İncelenmesi*

OKUL ÖNCESİ EGİTİMİNÖGRENCİLERİN GELİşİM ÖZELLİKLERİÜZERİNDEKİETKİsİNİN İNCELENMESİ. Özel

ÖZGEÇMİŞ. Araştırma Görevlisi Okul Öncesi Öğretmenliği Gazi Üniversitesi

BİR BASKI GRUBU OLARAK TÜSİADTN TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞl'NE TAM ÜYELİK SÜRECİNDEKİ ROLÜNÜN YAZILI BASINDA SUNUMU

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ALMIŞ ÇOCUKLARIN OKULA UYUM DÜZEYLERİNİN 5 VE 6 YAŞTA İNCELENMESİ: İKİ YILLIK BOYLAMSAL ÇALIŞMA *

ERGEN PARA TUTUMU ÖLÇEĞİ TÜRKÇE FORMU: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI

ELIT VE ELIT OLMAYAN ERKEK BASKETBOLCULARDA HEDEF YÖNELIMI, GÜDÜSEL (MOTIVASYONEL) IKLIM VE

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ALAN SINAVI ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ : GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

OKULÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARIN DUYGUSAL YÜZ İFADELERİNİ TANIMA BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Turaşlı K. N.. (2012), Intercultural Approach in Early Childhood Education, Journal Of Education And Future,, ıssue:1 p , ISSN

Prof. Dr. Serap NAZLI

The International New Issues In SOcial Sciences

DETERMINING THE CURRENT AND FUTURE OPINIONS OF THE STUDENTS IN SECONDARY EDUCATION ON NANOBIOTECHNOLOGY *

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı/Soyadı : F. Sülen ŞAHİN KIRALP 2. Doğum Tarihi : 16/06/ Ünvanı : Doktor 4. Öğrenim Durumu:

Tez adı: Babalar... Tez Danışmanı:(HACER NERMİN ÇELEN)

Ergenin Psikososyal Uyumu, Arkadaşlıklarının Niteliği İle Annenin Arkadaşlıklarla İlgili İnançları ve Akran Yönetimi Davranışları Arasındaki İlişkiler

OKUL ÖNCESİNDE ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN OKULA UYUMLARININ İNCELENMESİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2, Temmuz 2011

ÖĞRETMENLERE GÖRE MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN REHBERLİK GEREKSİNİMLERİ

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARI VE MESLEKİ BENLİK SAYGILARININ İNCELENMESİ

Yrd.Doç.Dr. GÖZDE İNAL KIZILTEPE

ISSN : ceke@akdeniz.edu.tr Antalya-Turkey VELİLERİN BAKIŞIYLA OKUL ORTAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

İsmail KARAKUŞ Beylerbeyi Ortaokulu, Eğitim Bilimleri,

EPİSTEMOLOJİK İNANÇLAR ÜZERİNE BİR DERLEME

A Comparative Analysis of Elementary Mathematics Teachers Examination Questions And SBS Mathematics Questions According To Bloom s Taxonomy

Beden eğitimi ve spor eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının istihdam durumlarına yönelik. öğrenci görüşleri

Türkiye deki hemşirelik araştırmalarında kullanılan veri toplama araçları

TÜRKİYE DE BİREYLERİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİNE BAKIŞI Attitudes of Individuals towards European Union Membership in Turkey

Transkript:

Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Educational Sciences: Theory & Practice - 12(3) Yaz/Summer 1993-2008 2012 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. www.edam.com.tr/kuyeb Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe Yönelik Özyeterlik Algıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi * Zarife SEÇER a Selçuk Üniversitesi Hülya GÜLAY OGELMAN Pamukkale Üniversitesi Semra BERENGİ Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü Alev ÖNDER Marmara Üniversitesi Öz Bu araştırmada, annelerin özyeterlik algılarının okul öncesi 5-6 yaş grubu çocukların akran ilişkilerine etkisi incelenmiştir. Araştırmanın örneklem grubunu, 5-6 yaş grubu (kız= 96, erkek= 104) 200 çocuk ve annesi oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Ladd ve Profile Çocuk Davranış Ölçeği, Akranlarının Şiddetine Maruz Kalma Ölçeği ve Ebeveynliğe Yönelik Tutum Ölçeği-Anne Formu kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre annelerin özyeterlik algıları ile çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma değişkenleri arasında olumsuz yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca annelerin özyeterlik algılarının çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma düzeylerini anlamlı düzeyde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Annelerin özyeterlik algıları ile çocukların olumlu sosyal davranış ve sosyal olmayan davranış düzeyleri arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler Akran ilişkileri, Ebeveynlik Öz-yeterliği, Okul Öncesi Dönem, Akran Şiddeti. Özyeterlik, bireyin bir işi yapabileceğine ilişkin inancıdır. Ebeveynliğe yönelik özyeterlik ise, bireylerin ebeveynlikle ilgili görevlerini yerine getirebilme ve organize edebilme yeteneklerine dayanan kişisel yargı ve inançları olarak ele alınmaktadır. * Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe Yönelik Özyeterlik AlgılarıArasındaki İlişkinin İncelenmesi başlıklı makale, 1-3 Haziran 2011 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen Ulusal Okul Öncesi Eğitimi Kongresi nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur. a Zarife SEÇER Selçuk Üniversitesi Mesleki Eği tim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Eği timi Bölümü nde öğretim üyesidir. Çalışma alanları arasında ebeveyn özyeterliği, sosyal beceri, bilişsel stil ve kaynaştırma eğitimi yer almaktadır. İletişim: Selçuk Üni versitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Çocuk Ge lişimi ve Eğitimi Bölümü, Selçuklu, Konya / Türkiye. Elektronik posta: zarifesecer@ selcuk.edu.tr Tel: +90 332 223 1744. Annenin etkili ve yeterli bir biçimde annelik yapabilme beklentisi ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılama yeteneğine güveni olarak ele alınan özyeterliğinin, hem çocuklar hem de anneler üzerinde etkiye sahip olduğu vurgulanmaktadır (Bandura, 1997; Kendall ve Bloomfield, 2005; Kotaman, 2008; Leerkes ve Burney, 2007; Montigny ve Lacharite, 2005; Teti ve Gelfand, 1991). Bazı araştırmacılara göre annelerin özyeterlik algısı, ebeveynlik uygulamalarını, davranışlarını ve çocuğun gelişim alanlarını etkilemektedir (Coleman ve Karraker, 1998; Gilmore ve Cuskelly, 2008; Jones ve Prinz, 2005; Leerkes ve Crockenberg, 2002; Teti ve Gelfand, 1991). Özellikle ebeveynlik depresyonu ve stresi, annelerde düşük ebeveynlik özyeterliğine neden olarak çocuğun eğitiminde sert ve umursamaz disiplin tekniklerini kullanma olasılıklarını arttırabilmektedir. Annelerin yüksek ebeveynlik özyeterliği ise çocuğun eğitiminde

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ daha olumlu disiplin tekniklerini kullanmalarına neden olabilmektedir (Jackson ve Huang, 2000; O Neil, Wilson, Shaw ve Dishion, 2009; Sanders ve Woolley, 2004; Spielman ve Ben-Ari, 2009). Annelerinin olumsuz disiplin tekniklerine maruz kalan okul öncesi çocukların akran ilişkilerinde daha fazla saldırgan, antisosyal, daha az popüler, dışlanan, içe kapanık çocuklar olduğu ileri sürülmektedir (Dodge, Pettit ve Bates, 1994; Fagot, Hagan, Youngblade ve Potter, 1989). Ebeveynlik öz yeterliği ile ilgili yapılan çalışmalarda, düşük ebeveynlik özyeterliğinin, çocuğun psiko-sosyal ve duygusal uyumunu etkileyerek davranış sorunlarının ortaya çıkmasında etkili olabileceği vurgulanmaktadır (Izzo, Weiss, Shanahan ve Rodriguez-Brown, 2000; Jackson ve Huang, 2000; Mash ve Johnston, 1983; Sevigny ve Loutzenhiser, 2009; Weaver, Shaw, Dishion ve Wilson, 2008). Okul öncesi dönem, çocukların akranları tarafından kabul edilmek istedikleri bir dönemdir. Bu dönemdeki çocuklar için akran kabülü; okulda arkadaşları tarafından etkinlik için tercih edilmek, arkadaşı ile yan yana oturmak, onunla oyuncaklarını paylaşmak, oyunlara katılmak, birlikte yemek yemek, okul dışında doğum günü partisinde birlikte eğlenmek gibi etkinlikleri kapsamaktadır (Asher, MacEvoy ve McDonald, 2008; Yanık, 2011). Bu dönemde çocuklar, sosyal yaşamlarında olumlu ve olumsuz akran deneyimleri yaşamaktadırlar. Dört yaşından itibaren çocukların bir kısmı akranları tarafından red edilme, akran şiddetine maruz kalma gibi akran ilişkilerinde zorluklar yaşayabilmektedir. Akranları tarafından kabul edilen çocuk, akran şiddetine maruz kalmazken akranları tarafından reddedilen çocuklar daha fazla akran şiddetine maruz kalabilmektedir (Perry, Kusel ve Perry, 1988). Bu olumsuz deneyimler, çocukların sosyo-duygusal uyumunu ve gelişimini etkileyebilmektedir (Boivin, 2005). Okul öncesi dönem, çocukların akran ilişkilerinin temellerinin atıldığı yılları kapsar ve akran ilişkilerinin çocuğun üzerindeki kısa ve uzun dönemli etkileri açısından da oldukça önemlidir. Akran ilişkileri, çocukların paylaşım ve işbirliği içinde bir arada olmalarını desteklemekle birlikte, onların kişiler arası ilişkiler için gerekli bilgi ve becerileri kazanmalarında, problem çözmelerinde ve sorunlarla başa çıkmalarında önemli rol oynamaktadır (Beyazkürk, Anlıak ve Dinçer, 2007; Gülay, 2008). Sonuç olarak, okul öncesi dönemdeki çocukların akran ilişkileri üzerinde annenin özyeterlik inancının etkisinin ortaya konulması, hem çocukların akran ilişkilerinin hem de annelerin özyeterliklerinin geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Türkiye deki konu ile ilgili literatür incelendiğinde, akran ilişkileri ve ebeveynlerin özyeterlik algıları ile ilgili çalışmalar yapıldığı görülmektedir (Aksoy ve Diken, 2009; Beyazkürk ve ark., 2007; Diken ve Diken, 2008; Gülay, 2008, 2009a, 2009b, 2009c, 2011; Önder, 2005; Seçer, Çeliköz ve Yaşa, 2007, 2008). Buna rağmen okul öncesi çocukların akran ilişkileri üzerinde annelerin özyeterlik algılarının etkisini ortaya koyan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle, bu araştırmada annelerin özyeterlik algıları ile okul öncesi 5-6 yaş grubu çocukların akran ilişkileri arasında ilişki olup olmadığı ve özyeterlik algısının akran ilişkilerini yordayıp yordamadığı incelenmiştir. Araştırmanın genel amacına bağlı olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır. Araştırmanın genel amacına bağlı olarak aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır. Annelerin özyeterlik algıları ile okul öncesi 5-6 yaş grubu çocukların akran ilişkileri (saldırganlık, olumlu sosyal davranış, sosyal olmayan davranış, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik, akran şiddetine maruz kalma) arasında ilişki var mıdır? Annelerin özyeterlik algıları, okul öncesi 5-6 yaş grubu çocukların akran ilişkilerini (saldırganlık, olumlu sosyal davranış, sosyal olmayan davranış, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik, akran şiddetine maruz kalma) yordamakta mıdır? Yöntem Araştırmanın Deseni Bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. İlişkisel tarama modelleri, iki ve daha çok sayıdaki değişken arasında birlikte değişim varlığını ve derecesini belirlemeyi amaçlayan araştırma modelidir (Karasar, 2005). Örneklem Grubu Araştırmanın örneklem grubunu, Aksaray İli Merkez İlçesindeki İlköğretim Okulları Anasınıfları ve Anaokullarına devam eden 5-6 yaş grubu çocuklarla çalışan öğretmenler ve okul öncesi eğitim kurumuna devam eden çocukların anneleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklem grubu, basit rastgele örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Aksaray İl Milli Eğitim Müdürlüğü ne bağlı ilköğretim okullarındaki anasınıfları ve anaokulları arasından kura yöntemi ile yapılan seçim doğrultusunda beş ilköğretim okulu anasınıfı ve iki anaokulu seçilmiştir. İl Millli Eğitim 1994

SEÇER, GÜLAY OGELMAN, ÖNDER, BERENGİ / Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe... Müdürlüğü nden alınan izinler doğrultusunda okullarla iletişime geçilmiştir. Seçilen okullar içerisinde beş okul araştırmaya katılmayı kabul etmiştir. Böylece araştırmaya 5-6 yaş grubu çocuklarla çalışan 10 öğretmen ve öğretmenlerin hakkında görüş bildirdiği çocukların anneleri katılmıştır. Bu çalışmada, öğretmenlerin gözlemlediği çocuk sayısı ve bu çocukların anneleri, çalışma grubu olarak anılacaktır. Çalışma grubunu oluşturan çocukların % 48 i kız (n=96), %52 si erkek (n=104), % 28.5 i 5 yaş (n=57), %71.5 i ise 6 (n=143) yaşındadır. Annelerin %17 si (n=34) okur-yazar, % 40.5 i (n=81) ilköğretim, (n=62) %31 i ortaöğretim, %11.5 i (n=23) ise yükseköğretim mezunudur. Annelerin % 77.5 i (n=155) 20-30 yaş arasında iken % 22.5 i (n=45) ise 31-40 yaş arasındadır. Ayrıca bu annelerin % 86 sı (n=172) ev hanımı, %14 ü (n=28) ise memurdur. Veri Toplama Araçları Ebeveynliğe Yönelik Tutum Ölçeği-Anne Formu: Araştırmada, annelerin ebeveynliğe yönelik tutumlarını belirlemek için Gibaud-Wallston ve Wandersman (1978) tarafından geliştirilen, geçerlik-güvenirlik çalışmaları Seçer ve arkadaşları (2008) tarafından yapılan ölçek kullanılmıştır. Bu araştırma için ayrıca geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmamıştır. Ölçek 16 maddeden oluşmaktadır. Katılımcılar ölçekte yer alan maddelere 1 5 arası puan vermektedir. Yüksek puanlar ebeveynliğe yönelik tutumun olumlu olduğunu, düşük puanlar ise olumsuz olduğunu göstermektedir. Ölçek, annelerin çocukları ile ilgili deneyimlerini dikkate alarak kendilerini değerlendirmeleri ve ebeveynliğe yönelik tutumlarını yansıtmaları süreçlerini içermektedir. Orijinalinde 16 madde olarak hazırlanan veri toplama aracı, yapılan faktör analizi ile kapsam geçerliliğinin sağlanabilmesi amacıyla başvurulan uzman görüşleri doğrultusunda yeniden değerlendirilmiş ve son şekli verilmiştir. Ancak orijinaliyle benzer sonuçları verdiği için herhangi bir madde atılmamıştır. Bununla birlikte; orijinalinde 2 boyut olarak verilen ölçek yapılan analiz sonucunda 3 boyut olarak belirlenmiştir. Bu ögeler; (1) ebeveynlik görevine ilişkin yeterlilik algısı-7 soru, (2) ebeveynlik görevine yönelik ilgi-2 soru ve (3) ebeveynlik görevinden sağladığı doyum-7 soru olarak ele alınmıştır. Ölçekte ayrıca annelerin ebeveynliğe yönelik genel tutumlarını yansıtan, ölçeğin tamamından elde edilen toplam puanlar da yer almaktadır. Bu araştırmada ölçekten elde edilen toplam puanlar kullanılmıştır. Anneler ölçekte yer alan her bir maddeye ilişkin tutumlarını ; hiç katılmıyorum, katılmıyorum kararsızım, katılıyorum ve tamamen katılıyorum kategorilerinden birisini işaretleyerek belirtmişlerdir. Ölçeğin üç faktörü ölçmeye yönelik toplam variyansı açıklama oranı % 50.93, Cronbach Alfa Güvenirlik Katsayısı ise.84 tür. Ölçeğin yapı geçerliliğinin sağlanabilmesi için Faktör Analizi (Principal Component Analysis) yapılmıştır. Ölçeğin 3 faktörü ölçmeye yönelik toplam variyansı açıklama oranı % 55.09, Cronbach Alfa Güvenirlik Katsayısı ise 0.88 dir. Ladd ve Profile Çocuk Davranış Ölçeği: Öğretmenlerin bilgileri doğrultusunda, okul öncesi dönem çocuklarının okulda akranlarıyla olan ilişkilerini değerlendirmek amacıyla, Ladd ve Profilet (1996) tarafından geliştirilmiş bir ölçme aracıdır. Ölçek, akran ilişkilerini etkileyen saldırgan davranış (7 madde), başkalarına yardımı amaçlayan sosyal davranış (10 madde), asosyal davranış (7 madde), dışlanma (7 madde), korkulu-kaygılı olma (9 madde) ve aşırı hareketlilik (4 madde) olmak üzere çeşitli değişkenleri temsil eden altı alt ölçekten ve 44 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, Gülay (2008) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Dilsel eşdeğerlik çalışmasının ardından yapılan güvenirlik geçerlik çalışmaları sonucunda, ölçeğin iç tutarlık katsayısı 0.81 olarak belirlenmiştir. Akranlarına karşı saldırganlık alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.87, akranlarına karşı yardımı amaçlayan sosyal davranışlar göstermek alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.88, akranlarına karşı asosyal davranışlar göstermek alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.84, akranlarına karşı korkulu-kaygılı olma alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.78, akranları tarafından dışlanma alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.89, aşırı hareketlilik alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.83 olarak belirlenmiştir. Bu araştırmada, ölçeğin iç tutarlılık katsayıları yeniden belirlenmiştir. Buna göre ölçeğin iç tutarlık katsayısı 0.83 olarak belirlenmiştir. Akranlarına karşı saldırganlık alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.85, akranlarına karşı yardımı amaçlayan sosyal davranışlar göstermek alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.88, akranlarına karşı asosyal davranışlar göstermek alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.83, akranlarına karşı korkulu-kaygılı olma alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.80, akranları tarafından dışlanma alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.89, aşırı hareketlilik alt ölçeğinin iç tutarlık katsayısı 0.80 olarak belirlenmiştir.ölçeğin puanlaması alt ölçekler bazında gerçekleştirilmektedir. Alt ölçeklerden alınan toplam puanlar, çocukların o davranışlara ne kadar sahip olduklarını ifade etmektedir. Akranlarının Şiddetine Maruz Kalma Ölçeği: Ladd ve Kochenderfer-Ladd (2002) tarafından, 5-6 yaş çocukları için geliştirilen bir ölçme aracı- 1995

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ dır. Öğretmenler tarafından doldurulmaktadır. Ölçekte saldırganlığının dört tipi (fiziksel, dolaylı, doğrudan ve genel) ile ilgili birer tane olmak üzere toplam dört madde bulunmaktadır. Ölçeğin dilsel eş değerlik, güvenirlik geçerlik çalışmaları Gülay (2008) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı 0.72 olarak belirlenmiştir. Bu çalışma kapsamında, ölçeğin iç tutarlılık katsayısı 0.73 olarak belirlenmiştir. Ölçekten alınan toplam puan, çocuğun akranlarının şiddetine ne kadar maruz kaldığını ifade etmektedir. Verilerin Toplanması Araştırmada veri toplama sürecinde ilk olarak, araştırmaya katılmayı kabul eden okullardaki öğretmenler ile bir araya gelinmiştir. Öğretmenler öncelikle hem çocuklar için doldurulması gereken hem de anne tarafından doldurulması gereken ölçme araçları ve araştırmanın amaçları hakkında araştırmacılar tarafından bilgilendirilmişlerdir. Daha sonra öğretmenlerin, ortalama beş aylık gözlemlerine dayalı olarak sınıfında bulunan her çocuk için ayrı ayrı Ladd ve Profile Çocuk Davranış Ölçeği ve Akranlarının Şiddetine Maruz Kalma Ölçeğini doldurmaları sağlanmıştır. Çocukların akran ilişkileri ile ilgili bilgi elde edileceği ölçme araçları öğretmen görüşlerine dayalı olduğu için çocuklarla ilgili bilgiler öğretmenlerden elde edilmiştir. Araştırmada annelerin ebeveyenliğe yönelik özyeterlik algılarını belirlemek için kullanılan ölçek öğretmenler tarafından annelere ulaştırılarak bizzat anneler tarafından doldurulması sağlanmıştır. Araştırma kapsamında yaklaşık 240 çocuk ve annesine ölçek uygulaması hedeflenmiş olmasına rağmen 40 anneden veriler geri dönmediği için 200 çocuk ve annenin ölçekleri üzerinde istatistiksel işlemler gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanması yaklaşık bir ay sürmüştür. Verilerin Analizi Araştırmanın verileri SPSS 17.0 istatistik paket programında analiz edilmiştir. Analizlerde, okul öncesi dönemdeki çocukların annelerinin ebeveynliğe yönelik özyeterlik algıları ile öğretmen gözlemlerine dayalı olarak elde edilen, çocukların akran ilişkileri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı Tekniği kullanılmıştır. Annelerin özyeterlik algılarının, çocukların akran ilişkileri üzerinde yordayıcı etkisinin bulunup bulunmadığını ortaya koymak amacıyla da Basit Doğrusal Regresyon Analizi yapılmıştır. Bulgular ve Yorum Bu bölümde araştırmadan edilen bulgular ve yorumlar, alt problemler doğrultusunda sunulmuştur. Tablo 1 de annelerin özyeterlik algıları ile çocukların akran ilişkileri arasındaki ilişki, Tablo 2 de ise annelerin özyeterlik algılarının akran ilişkilerini yordama düzeyine ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Tablo 1 incelendiğinde, annelerin özyeterlik algıları ile çocukların saldırganlık (R=-.23, p <.001), dışlanma (R = -.14, p <.001), korkulu-kaygılı olma (R = -.20, p <.001), aşırı hareketlilik (R = -.25, p <.001) ve akran şiddetine maruz kalma düzeyleri (R = -.24, p <.001) arasında düşük düzeyde olumsuz yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Annelerin özyeterlik algıları puanları yükseldikçe, çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma düzeyleri azalmaktadır. Annenin özyeterlik algısı azaldıkça da çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma düzeyleri artmaktadır. Annelerin özyeterlik algıları ile çocukların olumlu sosyal davranış ve sosyal olmayan davranış düzeyleri arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı görülmüştür. Tablo 1. Annelerin Özyeterlik Algıları ile Çocukların Akran İlişkileri Arasındaki Korelasyonlar (n = 200) M SD 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 1. Özyeterlik 50,53 5.36 -- 2. Saldırganlık 3,92 2.35 -.23** -- 3. Olumlu sosyal davranış 11,49 4.37 -.13 -.23** -- 4. Sosyal olmayan davranış 5,31 2.11 -.09.43** -.14** -- 5. Dışlanma 4,78 2.96 -.14**.81** -.39**.49** -- 6. Korkulu-kaygılı olma 6,53 2.43 -.20**.50** -.06.38**.53** -- 7. Aşırı hareketlilik 4,73 1.83 -.25**.30**.47**.40**.15.24** -- 8. Akran şiddetine maruz kalma 1,68 2.05 -.24**.31** -.18**.46**.32**.41**.13 *p <.001 1996

SEÇER, GÜLAY OGELMAN, ÖNDER, BERENGİ / Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe... Tablo 2. Annelerin Özyeterlik Algıları ile Çocukların Akran İlişkileri Değişkenleri Arasındaki Basit Doğrusal Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler b T Özyeterlik Algısı Saldırganlık R =.23 R² =.05 F(1.198) = 11.487 ** Özyeterlik Algısı Olumlu sosyal davranış R =.13 R² =.02 F(1.198) = 3.737 -.23 -.14-3.389** -1.938 Özyeterlik Algısı Sosyal olmayan davranış R =.09 R² =.00 F(1.198) = 1.648 Özyeterlik Algısı Dışlanma R =.14 R² =.02 F(1.198) = 4.217 * Özyeterlik Algısı Korkulu-kaygılı olma R =.20 R² =.04 F(1.198) = 8.386 * Özyeterlik Algısı Aşırı hareketlilik R =.25 R² =.06 F(1.198) = 13.317 ** Özyeterlik Algısı Akran şiddetine maruz kalma R =.24 R² =.06 F(1.198) = 12.195 ** N = 200 * p <.05 ** p <.001 -.09-1.284 -.14-2.053* -.20-2.896* -.25-3.649** -.24-3.492** Tablo 2 incelendiğinde, annelerin özyeterlik algılarının çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulukaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma değişkenlerini ayrı ayrı anlamlı biçimde yordadığı görülmektedir. Annelerin özyeterlik düzeyinin, çocukların saldırganlık (R=0.23, R² =0.05, F=11.48, p<.01), dışlanma (R = 0.14, R² = 0.02, F= 4.217, p<.05), korkulu- kaygılı olma (R =.20 R² =.04, F = 8.386, p<.05), aşırı hareketlilik (R = 0.25, R² =0.06, F= 13.317, p<.01) ve akran şiddetine maruz kalma düzeyini anlamlı biçimde yordadığı görülmektedir (R = 0.24, R² = 0.06, F= 12.195, p<.01). Diğer yandan çocukların saldırganlık düzeylerine ilişkin toplam varyansın % 5 inin, dışlanma düzeylerine ilişkin % 2 sinin, korkulu-kaygılı olma düzeylerine ilişkin % 4 ünün, aşırı hareketlilik düzeylerine ilişkin % 6 sının ve akran şiddetine maruz kalma düzeylerine ilişkin % 6 sının annelerin özyeterlik algısı ile açıklandığı ifade edilebilir. Bu durum ayrıca çocukların akran ilişkileri üzerinde başka faktörlerinde etkili olduğunu göstermektedir. Diğer yandan standardize edilmiş regresyon katsayılarına (b) göre annelerin ebeveynliğe yönelik özyeterlik algılarının çocukların akran ilişkileri üzerindeki göreli önem sırası (1) aşırı hareketlilik (2) akran şiddetine maruz kalma (3) saldırganlık (4) korkulu-kaygılı olma (5) dışlanma şeklindedir. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ise, annelerin özyeterlik değerlerinin çocukların olumlu sosyal davranış ve sosyal olmayan davranışları hariç dışlanma, saldırganlık, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma davranışlarının anlamlı bir yordayıcısı olduğunu ortaya koymaktadır. Tartışma ve Sonuç Bu bölümde araştırmadan elde edilen sonuçlar literatür ışığında tartışılmıştır. Araştırmanın birinci alt probleminde annelerin özyeterlik algısı ile çocukların akran ilişkileri (saldırganlık, olumlu sosyal davranış, sosyal olmayan davranış, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik, akran şiddetine maruz kalma) arasında ilişki olup olmadığı sorusuna cevap aranmıştır. Yapılan analiz sonucunda annelerin özyeterlik algısı ile çocukların saldırganlık (r= -.23), dışlanma (r= -.14), korkulu-kaygılı olma (r= -.20), aşırı hareketlilik (r= -.25) ve akran şiddetine maruz kalma düzeyleri (.-24) arasında düşük düzeyde negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Diğer bir deyişle annelerin özyeterlik algısı puanları arttıkça çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulukaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma puanları azalmaktadır. Araştırmanın ikinci alt probleminde annelerin özyeterlik algısının çocukların akran ilişkilerini (saldırganlık, olumlu sosyal davranış, sosyal olmayan davranış, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik, akran şiddetine maruz kalma) yordayıp yordamadığı sorusuna cevap aranmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde, annelerin özyeterlik algısının, çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulukaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma değişkenlerini ayrı ayrı anlamlı biçimde yordadığı görülmektedir. Annelerin özyeterlik algı düzeyi, çocukların saldırganlık düzeylerinin % 5 ini, dışlanma düzeyinin % 2 sini, korkulu-kaygılı olma düzeyinin % 4 ünü, aşırı hareketlilik düzeyinin % 6 sını ve akran şiddetine maruz kalmanın %6 sını açıklayabilmektedir. Sonuçlara göre annelerin özyeterlik algısı, akran ilişkileri değişkenleri içinde en yüksek düzeyde aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalma düzeylerini yordayabilmektedir. Ardından saldırganlık, korkulu-kaygılı olma ve dışlanma değişkenleri gelmektedir. Bunların yanı sıra annelerin özyeterlik algısı, çocukların olumlu sosyal davranış ve sosyal olmayan davranış düzeylerini anlamlı biçimde yordayamamaktadır. Araştırmanın ilk sonucuna göre, annelerin özyeterlik algısı ile çocukların saldırganlıkları arasında düşük düzeyde negatif yönlü anlamlı bir ilişki vardır ve çocukların saldırganlık düzeyinin %5 ini açıklayabilmektedir. Konu ile ilgili yapılan benzer çalışmalarda, okul öncesi çocukların saldırgan davranışları ile ebeveynlerin davranışları yönetme becerisi ve di- 1997

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ siplin tekniklerinin ilişkili olduğu belirtilmektedir. Özellikle sert ve umursaz disiplin teknikleri çocukta saldırganlığa neden olabilmektedir. Bu disiplin tekniklerini de en fazla düşük ebeveynlik özyeterlik algısına sahip olan annelerin kullandıkları ileri sürülmektedir (Sanders ve Woolley, 2004). Araştırmacılar olumsuz ve sert disiplin teknikleri kullanan otoriter ebeveynlerin (Chan, 2010; Nelson, Hart, Yang, Olsen ve Jin, 2006) çocuklarının daha fazla saldırgan olduğunu ortaya koymaktadır. Bu aileler disiplin sorunlarını çoğunlukla zorlamayla, fiziksel ve sözlü ceza ile çözmeye çalışmaktadır. Kısacası, düşük ebeveynlik özyeterliğinin, ebeveynlerin olumsuz ebeveynlik uygulamaları ve davranış kontrol etme yöntemlerini sıklıkla kullanma olasılıkları nedeniyle çocukta saldırgan davranışları tetikleyebileceği düşünülmektedir. Annelerin disiplin yöntemlerinin çocukta saldırgan davranışlara etkisini ortaya konduğu yurt dışında yapılan araştırma sonuçları yanın da, Türkiye de yapılan benzer çalışmalarda vardır. Örneğin, Akduman (2010) araştırmasında Türk annelerin okul öncesi çocuklarını disiplin etmek için en sık kullandıkları yöntemin çocuğa kızma, bağırma, azarlama ve tehdit etme olduğu, bununla birlikte annelerin bazılarının çocuklarını disipline etmek için küfür, aşağılama veya hakaret etme, yapamayacağı kadar çok iş verme ve fiziksel ceza yöntemlerine başvurduğu belirtilmektedir. Nacak, Yağmurlu, Durgel ve Vijver (2011) kırsal nüfusun yoğun olduğu Konya, Kayseri ve Nevşehir illerinden örneklem alarak yaptıkları çalışmada kırsal şehir örneklemindeki annelerin büyükşehirlerde yaşayan annelere kıyasla daha fazla sorgusuz itaat bekleme ve cezalandırma davranışı kullandıklarını saptamıştır. Bu sonuçların yanında Hamamcı ve Köksal-Akyol da (2004) ebeveynlerin aile içi iletişim, disiplin ve çocuğun davranışlarını yönlendirme ve kişilik gelişimi konularında bilgi ve becerilerini yetersiz olarak algıladıklarını ileri sürmektedir. Buna göre annelerin ebeveynlik ile ilgili bilgisi olmaması sonucu düşük öz yeterlik algısına sahip olma olasıkları söz konusu olabilir. Düşük ebeveynlik algısı da çocuk saldırganlığını etkileyebilecek değişkenlerden biri olarak düşünülebilir. Araştırmanın diğer sonucuna göre, annelerin özyeterlikleri ile çocukların akranları tarafından dışlanma puanları arasında düşük düzeyde negatif yönlü anlamlı bir ilişki vardır ve çocukların dışlanma düzeyinin %2 sini açıklayabilmektedir. Annelerin özyeterlik algıları ile ebeveynlik uygulamaları arasında ilişki vardır (Brody, Flor ve Gibson, 1999; Coleman ve Karraker, 1998). Diğer bir anlatımla, düşük ebeveynlik yeterlik algısına sahip olan annelerin uyguladıkları olumsuz disiplin teknikleri sonucu okul öncesi çocukların sosyal becerilerini olumsuz şekilde etkileyerek akranları ile ilişkilerinde olumsuzluklara neden olarak akranları tarafından dışlanmaları beklenebilecektir (Dodge ve ark., 1994; Fagot ve ark., 1989). Erbay a (2008) göre akranları tarafından dışlanan çocukların gelecekteki yaşamları tehlike altındadır. Akranlar tarafından dışlanmak çocukların sosyal ve duygusal gelişimi için olumsuz bir deneyimdir. Grup içinde yalnız kalan çocuklar kendilerini yalnız ve güvensiz hisseceklerdir. Bu duygu onların grup etkinliklerine katılmasını engellemesinin yanında okula gitmek istememesine neden olabilecektir. Daha uzun vadede çocuk çevresinden iyice uzaklaşacak ve ruhsal problemler yaşayabilecektir. Sonuç olarak, annelerin düşük özyeterlik algısının, çocukların sosyal becerilerini olumsuz yönde etkilemesi ve bunun sonucunda akranları tarafından dışlanma olasılığını artıracağı söylenebilir. Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç da, annelerin ebeveynliğe yönelik özyeterlikleri ile çocukların korkulu-kaygılı olma durumları arasında düşük düzeyde negatif yönlü bir ilişki olmasıdır. Annenin özyeterlikleri ile çocukların korkulu-kaygılı olması arasındaki ilişki, hem bağlanma teorisi hem de annelik depresyonu ve stresi ile ilgili araştırmalara dayanarak açıklanabilir. Bağlılık teorisine göre, erken aile içi deneyimler çocukların daha sonraki akran ilişkilerinin gelişimi için önemli bir temel oluşturmaktadır (Michiels, Grietens, Onghena ve Kuppens, 2010). Yapılan çalışmalarda anne ile çocuk arasında oluşan bağlılık türünün ileride çocuğun akran ilişkilerini etkileyebileceği öne sürülmektedir. Örneğin Wood, Emmerson ve Cowan (2004) okul öncesi çocukların anneye bağlanma stilleri ile akran ilişkileri arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Bu araştırmada düşük düzeyde güvenli bağlılık geliştiren çocukların daha yüksek oranda akranları tarafından dışlandıkları ve hem iç yönelimli hem de dış yönelimli davranış sorunlarına sahip oldukları sonucuna ulaşmışlardır. Buna göre annelerin ebeveynlikle ilgili düşük özyeterlik algılarının, başlangıçta anne çocuk bağlığını olumsuz etkileyebileceği, bunun da okul öncesi çocukların akran ilişkilerinin belirlenmesinde rol oynayabileceği düşünülen değişkenlerden biri olarak düşünülmektedir. Diğer yandan Sayıl a göre (t.y.) göre okul öncesi çocukların korkularının nedenlerinden biri de ebeveynin depresyonudur. Ebeveynin depresyonu ve stresi çocukta korkuya neden olurken ebeveynde düşük ebeveynlik öz yeterliğine yol açmaktadır (Jackson ve Huang, 2000; O Neil ve ark., 2009; Spielman ve Ben-Ari, 2009). Yapılan bir çalışmada (Efe, Taşkın ve Eroğlu, 2009) Türkiye de annelerin doğum sonu 1998

SEÇER, GÜLAY OGELMAN, ÖNDER, BERENGİ / Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe... yaşadıkları depresyona neden olan en önemli faktörün annenin ebevynlikle ilgili bilgili olamaması ve çevreden yeterli destek alamaması olduğu ileri sürülmektedir. Doğum sonrası depresyon, çocuğun ilk üç yıllık gelişimi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Özellikle çocukların duygusal ve davranışsal gelişimini negatif yönde etkilemektedir. Bunun ötesinde anneler toplum tarafından damgalanma korkusu nedeniyle de tedavi için başvuru yapamamaktadır (Stein ve ark., 2008). Annelerin çoğunlukla annelik ile ilgili kendini yetersiz hissetme ve destek alamama kaynaklı bebeğinin doğumundan sonra yaşadığı depresyon ve stres nedeniyle annede düşük ebeveynlik yeterliği oluşabilecek bu durumunda çocukların akran ilişkilerinde daha fazla korkulu-kaygılı olmasını etkileyebilecek değişkenlerden biri olarak düşünülebilir. Araştırmadan elde edilen farklı bir sonuç da, annelerin ebeveynliğe yönelik öz yeterlikleri ile çocukların aşırı hareketlilikleri arasında düşük düzeyde negatif yönlü bir ilişki olmasıdır. Hem yurt içinde hem de yurt dışında yapılan benzer çalışmalarda benzer sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Örneğin, McLaughlin ve Harrison (2006) hem çocukta yıkıcı davranışların hem de düşük ebeveynlik özyeterlik algısının daha az etkili ebeveynlik uygulamalarına neden olduğunu belirtikleri araştırmalarında, bu durumu Bandura nın özyeterlik algısı ve davranış arasındaki ilişkiyi vurgulayan özyeterlik teorisi ile açıklamaktadırlar. Keown ve Woodward (2006) ise, ebeveynlerin disiplin tarzlarının, çocukların davranışlarını yönetme biçimlerinin ve ebeveyn çocuk etkileşim örneklerinin hiperaktif okul öncesi çocukların akran ilişkilerini etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Gülay da (2008) annenin depresyon düzeyinin, ailedeki stresli yaşantıların, aşırı hoşgörülü ebeveyn tutumlarının çocuklardaki aşırı hareketliliginin şiddetini arttırabildiğini bu çocukların annelerinin daha olumsuz tutumlar içinde olduklarını belirtmektedir. Ayrıca normal çocukların anneleri hiperaktif çocuklarla ilgili olumsuz duygulara ve düşük özyeterlik algısına sahiptirler. Özyeterlik algılarına sebep olan bilişsel değerlendirme süreçlerini duygular etkilemektedir (Maniadaki, Sonuga-Barke, Kakouros ve Karaba, 2006). Kısacası, düşük ebeveynlik özyeterlik algısı ile aşırı hareketlilik arasında karşılıklı olumsuz bir etkileşim olduğu söylenebilir. Araştırmadan elde edilen bir diğer sonuç, annelerin özyeterlik algıları ile çocukların akran şiddetine maruz kalma düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olmasıdır. Yani annelerin düşük özyeterliği okul öncesi çocukların akran şiddetine maruz kalmasına neden olabilecek değişkenlerden biri olduğu söylenebilir. Şirvanlı-Özen e (2010) göre Türkiye de akran şiddetine maruz kalma, genelde çocuktur kavga eder tarzında kültüre özgü düşüncelerden dolayı ihmal edilen konulardan biri olmuştur. Bu nedenle Türkiye de zorbalıkla ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde, hem sınırlı hem de eğitimin diğer kademlerini kapsadığı görülmektedir (Bilgiç ve Yurtal, 2009; Kapçı, 2004; Şahin, Sarı, Özer ve Er, 2010). Karataş ve Öztürk (2009) zorbalığın ergenlik döneminde sıklıkla görüldüğünü belirtmesine rağmen bazı araştırmalarda (Gülay, 2009a) okul öncesi çocukların da zorbalığa maruz kalabileceği üstelik bu dönemde çocukların akran şiddetine maruz kalmalarının çocukların sosyal gelişimlerini olumsuz olarak etkileyebileceği öne sürülmektedir. Okul öncesi çocuklar başta ev, okul ve mahalle ortamında olmak üzere farklı ortamlarda hafif düzeyde şiddete maruz kalmakta fakat en fazla şiddet olayları mahalle ortamında gerçekleşmektedir (Yıldız ve Sümer, 2010). Zorba davranışlara maruz kalan ergen ve çocukların ileride zorba davranış sergileyen bireyler olma olasılıkları yüksek (Karataş ve Öztürk, 2009) olmakta, akran şiddetine maruz kalma çocukta depresyon düzeyini artırarak benlik saygısını düşürmektedir (Çetinkaya, Nur, Ayvaz, Özdemir ve Kavakçı, 2009). Bayraktar, Özdikmenli-Demir ve Sayıl a (2008) göre yetkeci ebeveynlik stilleri (düşük duyarlılık ve destek, yüksek psikolojik kontrol) akran zorbalığına neden olabilmektedir. Düşük özyeterliğe sahip anneler sert ve umursamaz disiplin tekniklerini sıklıkla kullanmaktadırlar (Sanders ve Woolley, 2004). Diğer bir anlatımla, düşük özyeterlik annelerin ebeveynlik tarzlarını ve uygulamalarını olumsuz yönde etkileyerek çocuğun akranları ile ilişkilerinde daha fazla çatışma yaşaması, kendini ifade edememesi sonucu akranlarının şiddeti ile karşılaşması söz konusu olabilir. Sonuç olarak, annelerin özyeterliklerinin çocukların saldırganlık, dışlanma, korkulu-kaygılı olma, aşırı hareketlilik ve akran şiddetine maruz kalmasını etkileyebileceği dolayısıyla da akran ilişkilerinde etkili olabileceği ileri sürülebilir. Öneriler Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında araştırmacılar ve ilgili birimlere yönelik geliştirilen öneriler aşağıda sıralanmıştır: Çalışmada sadece annelerin özyeterlikleri ile okul öncesi çocukların akran ilişkileri arasında ilişki incelenmiştir. Annelerin özyeterlikleri düzeylere ayrılıp çocukların akran ilişkileri sınanmasının 1999

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ yanında çocuğa ait değişkenler ve anneye ait diğer değişkenlerin etkisi incelenebilir. Bu araştırma Aksaray şehir merkezinde okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocuklar ve anneler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Köy ve kasaba gibi kırsal kesimdeki anneler ve çocukları üzerinde de benzer araştırmalar yapılabilir. Yapılacak araştırmalarda annelerin özyeterlikleri; disiplin uygulamaları, depresyon, stres ve diğer değişkenlerle birlikte ele alınıp çocukların akran ilişkileri incelenebilir. Araştırmada çocukların akran ilişkileri ile ilgili veriler, okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerine dayalı olarak elde edilmiştir. Sonraki çalışmalarda, çocuk/akran/ebeveyn görüşlerine dayalı olarak çoklu kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılabilir. Konu ile ilgili sonraki çalışmalarda, annelerin yanı sıra babaların da katıldığı, anne-babanın ortak etkisinin çocukların akran ilişkileri üzerindeki etkilerinin incelendiği çalışmalar yapılabilir. Bu çalışmada ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Anne ve hatta babaların özyeterliliğini geliştirici eğitim programlarının uygulandığı ve sonuçlarının uzun süreli gözlemlendiği boylamsal çalışmalar yapılabilir. Konu ile ilgili okul öncesi eğitim öğretmenleri ise anne-baba eğitimlerini düzenli olarak yürütmelidir. Anne-babaların aile katılımı çalışmalarına katılımlarını sağlamaya yönelik düzenlemeler yapmalıdır. Okuldaki etkinliklere ailelerin katılımları sağlanmalıdır. Ailelerle çocukların gelişimleri, becerileri, yeterlilikleri hakkında düzenli iletişim halinde olunmalıdır. Bunların yanı sıra çocukların akran ilişkilerini ve sosyal becerilerini geliştirmeye yönelik programlar ve etkinlikler uygulamalıdır. Çocukların akran ilişkileri gözlemlenmeli, sosyometri gibi tanıma ve değerlendirme teknikleri ile takip edilmelidir. Gerekli durumlarda rehberlik servisi ve/veya Rehberlik Araştırma Merkezi ile iletişime geçilmelidir. 2000

Educational Sciences: Theory & Practice - 12(3) Summer 2001-2008 2012 Educational Consultancy and Research Center www.edam.com.tr/estp Analysing Mothers Self-efficacy Perception towards Parenting in Relation to Peer Relationships of 5-6 year-old Preschool Children * Zarife SEÇER a Selçuk University Hülya GÜLAY OGELMAN Pamukkale University Semra BERENGİ Konya Provincial Directorate of National Education Alev ÖNDER Marmara University Abstract The purpose of this study was to investigate the effect of self efficacy perception of mothers towards parenting on the peer relations of children aged between 5 and 6. The sample group of this study comprised of 200, 5 6 year old children (girls= 96, boys= 104), and their mothers. The Ladd and Profilet Child Behaviour Scale, the Peer Victimisation Scale and the Parenting Sense of Competence Scale Mother Form were used to collect data of this study. Study results concluded that there was a negative significant relationship between the level of self-efficacy perceived by mothers towards parenting and variables of aggression, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity, and peer victimisation of their children. Another conclusion obtained from this study was that the level of self-efficacy perceived by mothers towards parenting had a predictor effect on their child s level of aggression, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity, and peer victimisation. There was no significant relationship between the level of self-efficacy perceived by mothers towards parenting and their child s level of prosocial and asocial behaviour. Key Words Peer relationships, parenting self-efficacy, preschool period, peer victimisation. Self efficacy is the belief of an individual in performing an action. Parenting self - efficacy is considered as personal decisions and beliefs based on the skills of individuals, regarding doing and organising parenting duties. It is emphasised that * The paper titled Analysing Mothers Selfefficacy Perception towards Parenting in Relation to Peer Relationships of 5-6 year-old Preschool Children was presented as a verbal statement at the National Preschool Education Congress organised by Marmara University Atatürk Faculty of Education between 1-3 June 2011. a Zarife SEÇER an academic member at Selçuk University Faculty of Vocational Education, Department of Child Development and Education. Among her study fields are parent self efficacy, social skill, cognitive style and inclusive education. Correspondence: Selcuk University, Faculty of Vocational Education, Department of Child Development and Education. E-mail: zarifesecer@selcuk.edu.tr Phone: +90 332 223 1744. self efficacy, which is approached as expectation of effective and efficient mothering, and her confidence in skill of meeting needs of the child, has an effect on both children and mothers (Bandura, 1997; Kendall & Bloomfield, 2005; Kotaman, 2008; Leerkes & Burney, 2007; Montigny & Lacharite, 2005; Teti & Gelfand, 1991). Some researchers set forth that the self efficacy perception of mothers influences the parenting practices, behaviours and developmental areas of the child (Coleman & Karraker, 1998; Gilmore & Cuskelly, 2008; Jones & Prinz, 2005; Leerkes & Crockenberg, 2002; Teti & Gelfand, 1991). Especially the parenting depression and stress may increase the possibility of using strict and negligent discipline techniques in the education of the child by creating a low level of parenting self efficacy in mothers. On the other hand, mothers with high parenting self efficacy level may use more positive

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ discipline techniques in the education of the child (Jackson & Huang, 2000; O Neil, Wilson, Shaw, & Dishion, 2009; Sanders & Woolley, 2004; Spielman & Ben-Ari, 2009). It is put forward that the preschool children, who are exposed to the negative discipline techniques of their mothers, become more aggressive, antisocial, excluded, self-enclosed and less popular in their peer relationships (Dodge, Pettit, & Bates, 1994; Fagot, Hagan, Youngblade, & Potter, 1989). Studies conducted on the parenting self efficacy emphasised that a low level of parenting self efficacy was effective upon raising behavioural problems by affecting the psycho-social and emotional adaptation of the child (Izzo, Weiss, Shanahan, & Rodriguez-Brown, 2000; Jackson & Huang, 2000; Mash & Johnston, 1983; Sevigny & Loutzenhiser, 2009; Weaver, Shaw, Dishion, & Wilson, 2008). Preschool period is a period when the children seek to be accepted by their peers. For children experiencing this period, the peer acceptance includes activities such as being preferred by their friends for activities at school, sitting on the same desk with friends, sharing toys with them, participating in games, eating together and having fun at a birthday party together outside of school (Asher, MacEvoy, & McDonald, 2008; Yanık, 2011). During this period, children have positive and negative peer experiences in their social lives. Some children may experience difficulties in peer relationships, such as being rejected by peers, and exposed to peer victimisation as from the age of four. While the children who are accepted by their peers are not exposed to peer victimisation, the children who are rejected by their peers are likely to be exposed to peer victimisation to a larger extent (Perry, Kusel, & Perry, 1988). These negative experiences might influence the socio-emotional adaptation and development of children (Boivin, 2005). Preschool period includes the years when the basis of the peer relationships of children are formed and is very important in terms of short and long term effects of peer relationships on the child. As well as supporting the children to be in communion and cooperation with one another, the peer relationships play an important role in enabling them to gain the information and skills required for interpersonal relations, solve problems and cope with them (Beyazkürk, Anlıak, & Dinçer, 2007; Gülay, 2008). As a consequence, revealing the effect the self efficacy belief of mothers has on the peer relationships of preschool children is important, in terms of developing both the peer relationships of children and self efficacy of mothers. When examining the relevant literature in Turkey, there are studies on peer relations and self - efficacy perception of parents (Aksoy & Diken, 2009; Beyazkürk et al., 2007; Diken & Diken, 2008; Gülay, 2008, 2009a, 2009b, 2009c, 2011; Önder, 2005; Seçer, Çeliköz, & Yaşa, 2007, 2008). However, there is no study that addresses the effect self efficacy perception of mothers has on the peer relationships of preschool children. Thereby, this study investigated whether or not there is a relation between the self efficacy perception of mothers and peer relationships of preschool children aged between 5-6 and whether or not the self efficacy perception predicts the peer relationships. Depending on the general purpose of the study, the following questions were sought an answer. Is there a relation between the self efficacy perception of mothers and peer relationships (aggression, prosocial behaviour, asocial behaviour, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity, and peer victimisation) of preschool children aged between 5-6? Do the self efficacy perceptions of mothers have a predictor effect on the peer relationships (aggression, prosocial behaviour, asocial behaviour, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity, and peer victimisation) of preschool children aged between 5-6? Method Model This study was used relational survey model. Relational survey model is a research model aiming to determine the existence and extent of the covariance between two and more variables (Karasar, 2005). Participants The sample group of this study was composed of children aged between 5-6, who attend Kindergarten Classes of Primary Schools and Kindergartens in Merkez District of Aksaray Province, and their mothers. The sample group of the study was selected using simple random sampling method. Five kindergarten classes of primary schools and two kindergartens were selected in accordance with the selection performed with draw method among the kindergarten classes of primary schools and kindergartens affiliated to Aksaray National Education Directorate. Schools were gotten contact with in accordance with the permissions 2002

SEÇER, GÜLAY OGELMAN, ÖNDER, BERENGİ / Okul Öncesi 5-6 Yaş Grubu Çocukların Akran İlişkileri İle Annelerinin Ebeveynliğe... obtained from the Provincial Directorate for National Education. Among the selected schools, five schools accepted to participate in the study. Therefore, 200 5-6 year-old children and their mothers participated in the study. Instruments Parenting Sense of Competence Scale Mother Form: The scale was developed by Gibaud-Wallston and Wandersman (1978), and its validity-reliability studies were conducted by Seçer et al. (2008). In order to determine the attitudes of mothers towards parenting, the scale was used in the study. Additional validity and reliability studies were not conducted for this study. The scale consists of 16 items. The participants score the items on the scale between 1 5. While high scores indicate positive attitude towards parenting, low scores indicate negative attitude. Considering the experiences of mothers regarding their children, the scale includes the self-assessment and reflecting their attitudes towards parenting. The original data collection tool had 16 items and was reassessed and finalised in accordance with expert opinions that were consulted for the purpose of enabling the content validity with the factor analysis conducted. However, no item was excluded since it gave similar results with the original one. Additionally, the original scale had 2 sub-scales but was determined to be 3 sub-scales as a result of the analysis. These elements were (1) competence perception regarding the duty of parenting-7 questions, (2) interest in the duty of parenting-2 questions, and (3) satisfaction obtained from the duty of parenting-7 questions. The scale also includes the total scores obtained from the whole scale, which reflect the general attitudes of mothers towards parenting. This study used overall scores obtained from the scale. Mothers stated their attitudes towards each item on the scale by marking one of the categories strongly disagree, disagree, undecided, agree, strongly agree. While the ratio of the scale for explanation of the total variance aimed at measuring three factors was 50.93%, the Cronbach Alpha Reliability Coefficient was.84. Factor Analysis (Principal Component Analysis) was performed in order to provide the construct validity of the scale. The ratio of the scale for explanation of the total variance aimed at measuring 3 factors was 55.09%, and the Cronbach Alpha Reliability Coefficient was.88. Ladd and Profilet Child Behaviour Scale: Ladd and Profilet Child Behaviour Scale is a measurement scale, which was developed by Ladd and Profilet (1996) to assess assessing the relations of preschool children with their peers at schools, in accordance with the knowledge of teachers. The scale is comprised of six subscales and 44 items that represent various variables including aggressive behaviour that affects peer relationships (7 items), social behaviour that aims to help other people (10 items), asocial behaviour (7 items), exclusion (7 items), fearful-anxiety (9 items) and hyperactivity (4 items). Gülay (2008) adapted the scale into Turkish. As a result of the reliability and validity studies that were performed after the linguistic equivalence study, the internal consistency coefficient of the scale was 0.81. The internal consistency coefficient of the subscale aggression towards peers was 0.87, the internal consistency coefficient of the subscale prosocial behaviour was 0.88, the internal consistency coefficient of the subscale asocial behaviour was 0.84, the internal consistency coefficient of the subscale fearful-anxiety was 0.78, the internal consistency coefficient of the subscale exclusion by peers was 0.89 and the internal consistency coefficient of the subscale hyperactivity was 0.83. In this study, the internal consistency coefficients of the scale were re-determined. Accordingly, the internal consistency coefficient of the scale was determined to be 0.83. The internal consistency coefficient of the subscale aggression towards peers was 0.85, the internal consistency coefficient of the subscale prosocial behaviour was 0.88, the internal consistency coefficient of the subscale asocial behaviour was 0.83, the internal consistency coefficient of the subscale fearful-anxiety was 0.80, the internal consistency coefficient of the subscale exclusion by peers was 0.89 and the internal consistency coefficient of the subscale hyperactivity was 0.80. Scoring the scale was based on subscales. The total scores obtained from subscales indicate how extent children possess those behaviours. Peer Victimisation Scale: Peer Victimisation Scale is a measurement tool developed by Ladd and Kochenderfer-Ladd (2002) for children aged between 5-6. It is completed by teachers. The scale has four items, each of which is related to four types of aggression (physical, indirect, direct and general). The linguistic equivalence and validity-reliability studies of the scale were conducted by Gülay (2008). The internal consistency coefficient of the scale was 0.72. Within the scope of this study, the internal consistency coefficient of the scale was 0.73. The overall score obtained from the scale indicates how extent the child is exposed to the peer victimisation. 2003

KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ Procedure The initial step was to hold a meeting with teachers at schools, which accepted to participate in the study, during the process of collecting data of the study. The teachers were primarily informed by researchers about the measurement tools to be completed by both the children and mothers, and the purposes of the study. And then depending on the approximately five-month observations of teachers, they completed Ladd and Profilet Child Behaviour Scale and Peer Victimisation Scale for each child in their classes. Since the measurement tool to obtain information about the peer relationships of children was based on teachers views, the information about children was obtained from teachers. The scale, which the study used in an effort to determine the parenting self efficacy perception of mothers, was taken to mothers by teachers and completed by mothers personally. Even though it was aimed to apply the scale to approximately 240 children and their mothers within the scope of the study, the statistical analyses were conducted over scales completed by 200 children and their mothers, since 40 mothers did not return the data. It took approximately one month to collect the data. Data Analysis The SPSS 17.0 statistics package program was used to analyse the data of the study. During the analyses, the technique of Pearson Product-Moment Correlation Coefficient was used to reveal the relationship between the parenting self efficacy perception of mothers of preschool children and peer relationships of children, obtained through and teachers observations. Simple Linear Regression Analysis was conducted to identify whether or not the self efficacy perception of mothers has a predictor effect on the peer relationship of children. Findings There was a low-level negative significant relation between the self efficacy perception of mothers and aggression (R=-.23, p <.001), exclusion (R = -.14, p <.001), fearful-anxiety (R = -.20, p <.001), hyperactivity (R = -.25, p <.001) and peer victimisation (R = -.24, p <.001) levels of children. As the self efficacy perception scores of the mothers increased, the aggression, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity and peer victimisation levels of children decreased. On the other hand, as the self efficacy perception of the mothers decreased, the aggression, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity and peer victimisation levels of children increased. There was an insignificant relation between the self efficacy perception of mothers and prosocial behaviour and asocial behaviour levels of children. The self efficacy perception of mothers had significantly a predictor effect on each variable of children, such as aggression, exclusion, fearful-anxiety, hyperactivity and peer victimisation. Furthermore, the self efficacy level of mothers significantly predicted the aggression (R=0.23, R² =0.05, F=11.48, p <.01), exclusion (R = 0.14, R² = 0.02, F= 4.217, p <.05), fearful-anxiety (R =.20 R² =.04, F = 8.386, p <.05), hyperactivity (R = 0.25, R² =0.06, F= 13.317, p <.01) and peer victimisation levels of children (R = 0.24, R² = 0.06, F= 12.195, p <.01). On the other hand, it is possible to explain 5% of the total variance for the aggression level of children, 2% of the total variance for their exclusion level, 4% of the total variance for their fearful-anxiety level, 6% of the total variance for their hyperactivity level, and 6% of the total variance for their peer victimisation level in relation to self efficacy perception of mothers. This condition proved that there were other factors effective on the peer relationships of children, as well. On the other hand, according to the standardised regression coefficients (b), the relative importance order of parenting self efficacy perception of mothers on the peer relationships of their children is as follows; (1) hyperactivity, (2) peer victimisation, (3) aggression, (4) fearfulanxiety, (5) exclusion. The results of t-test regarding the significance of regression coefficients concluded that self efficacy value of mothers was a significant predictor for exclusion, aggression, fearful-anxiety, hyperactivity and peer victimisation behaviours of children, except for their prosocial behaviour and asocial behaviour. Discussion According to the first result of the study, there was a low-level negative significant relation between the self efficacy perception of mothers and aggression of children, which explains 5% of the aggression level of children. Relevant studies conducted on the subject stated that the aggressive behaviours of preschool children were associated with behaviour management skills of parents and their discipline techniques. Especially strict and negligent discipline techniques may cause aggression in children. It was put forward that these discipline techniques are most frequently used by mothers with a low parenting self efficacy perception (Sanders & Wool- 2004