Cumhuriyet Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi Cilt:7 Sayı:1-2004

Benzer belgeler
VivaSens. Hassasiyet giderici lak. Aşırı duyarlı dişler için çok yönlü koruma

Periodontoloji nedir?

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PERİODONTOLOJİ ANABİLİM DALI

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

Dentin Hassassiyeti Tedavisinde Lazerlerin Etkinliği

RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ

Prof Dr Banu Önal Ege Üniversitesi Diş Hek. Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi AD İzmir Turkey PROF. DR. BANU ÖNAL

Dersin Kodu Dersin Adı Z/S T U K DPE 603 Fiziksel, psikolojik, sosyal gelişim ve davranış

AYNI YÖREDE BULUNAN 242 BİREYİN PROTETİK MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

GİRNE ÜNİVERSİTESİ, DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ DÖNEM II ( )- I. DERS KURULLARI HAFTALIK DERS PROGRAMI

DENTİN HASSASİYETİNİN TEDAVİSİNDE ERBİYUM, KROM:

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

TARİHÇE BÖLÜMLER. Fakültemiz Klinik Bilimler Bölümü altında hizmet veren sekiz Anabilim Dalı bulunmaktadır.

Yrd. Doç. Dr. Sibel Koçak

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dentin Aşırı Hassasiyeti. Dentine Hypersensitivity

Periodontoloji nedir?

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR

DENTİN DUYARLILIĞI TEDAVİSİNDE DEĞİŞİK MATERYALLERİN ETKİNLİĞİNİN KLİNİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

DENTİN HASSASİYETİNİ GİDERMEK AMACIYLA KULLANILAN DİŞ MACUNLARI VE ETKİ MEKANİZMALARI

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Kanser Hastalarında Dental Yaklaşım. Dr.Kıvanç Bektaş-Kayhan İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Cerrahisi Anabilim Dalı

FORAMEN APİKALE'NİN DİŞ KÖKLERİNİN ANATOMİK APEKSLERİYLE İLİŞKİSİ. Tayfun ALAÇAM*

DENTİN HASSASİYET GİDERİCİ AJANLARIN TAM SERAMİKLERİN DENTİNE BAĞLANMA DİRENCİNE OLAN ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

FİBER OPTİK ÜTÜLEME DIODE LAZER!

Burun yıkama ve sağlığı

Öğr. Gör. Dr. Dt. Samet TOSUN * Yrd. Doç. Dr. A. Semih ÖZSEVİK **

DENT N HASSAS YET GÖRÜLME SIKLI I VE OLASI ET YOLOJ K ETKENLER N KL N K OLARAK DE ERLEND R LMES

DİNLENİM MEMBRAN POTANSİYELİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

Dentin Hassasiyeti Tanı ve Tedavi Planlaması

SAĞLIK BİLİMLERİ DERGİSİ JOURNAL OF HEALTH SCIENCES Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayın Organıdır

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

Kalp Fonksiyonları KALP FİZYOLOJİSİ. Kalp Fonksiyonları. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Dolaşım Sistemleri

İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Pedodonti Anabilim Dalı

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

Hisar Intercontinental Hospital

STERİLİZASYON DERSİ 4. HAFTA DERS NOTLARI YRD. DOÇ. DR. KADRİ KULUALP

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

BİR OLGU NEDENİYLE CLEIDOCRANIAL DYSOSTOSIS

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Isı transferi (taşınımı)

Dentin hassasiyetinin etiyolojisi ve risk faktörleri

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

DİŞ HEKİMLİĞİNDE İLERİ TEKNOLOJİ İLE MİNİMAL İNVAZİV OPERATİF TEKNİKLER Prof. Dr. Nuran Ulusoy

SİNİR HÜCRELERİ. taşınması çevresel sinir sistemi tarafından meydana getirilen sinir hücreleri tarafından gerçekleştirilir.

Bölüm 1 Maddenin Yapısı ve Radyasyon. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

CERRAHİ SONRASI YUMUŞAK DAMAK DEFEKTLERİNİN PROTETİK REHABİLİTASYONU. Yavuz ASLAN* Mehmet AVCI** ÖZET

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom

KMB405 Kimya Mühendisliği Laboratuvarı I IŞINIMLA ISI İLETİMİ. Bursa Teknik Üniversitesi DBMMF Kimya Mühendisliği Bölümü 1

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Prof. Dr. Bilge Hakan Şen. E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi, Endodonti Bilim Dalı

X-Wave. Akustik Dalga Terapisi

Diş fırçalamada ilk amacın kozmetik olduğu kabul edilmektedir. Ön dişlerin arka dişlerden daha dikkatli fırçalanması, bu dişlerin kolay

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

KAS SİNİR KAVŞAĞI. Oğuz Gözen

MEMBRAN POTANSİYELLERİ HÜCRELERİN ELEKTRİKSEL AKTİVİTESİ

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Lokal anestetik preparatları

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

GÜNEŞİMİZ. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

Dişhekimliği Uygulamalarında Başarıyı Etkileyen Yeni Yaklaşımlar

2 tip düz kas vardır: 1. Viseral düz kaslar. (mide, barsak, üreter, damarlar) 2. Çok üniteli düz kaslar (iris kasları, piloerektör kaslar)

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

Mine dokusunun yapısı, organik ve inorganik yapı bileşenleri

THERMAL SPRAY KAPLAMA

12. SINIF KONU ANLATIMI 24 STOMA VE TERLEME (TRANSPİRASYON)

ÜÇ FARKLI HASSASĐYET GĐDERĐCĐ AJANIN DENTĐN MĐKROSKOBU ĐLE ĐNCELENMESĐ

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY 4

Bugün farklı özellikte birçok diş macununa rastlamak mümkündür. Bir diş macununda kullanılan hammaddeler ve bunların etkilerini inceleyecek olursak;

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.

Nötronlar kinetik enerjilerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

Transpirasyonun fiziksel yönü evaporasyona benzer ve aşağıdaki şekilde gerçekleşmektedir:

1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ

Uykudan önce ASLA!!!

FARKLI TOPLUMLARDA YAPILAN SEALANT UYGULAMA SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Farmasötik Toksikoloji

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Dentin Hiper sensitivité si

EGE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI ARA SINAV TAKVİMİ

A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 3. HAFTA

Transkript:

DENTİN HİPERSENSİTİVİTESİ VE LAZERLERİN ETKİSİ Dt. Ela Tules KADİROĞLU* Yrd. Doç. Dr. Ahmet DAĞ* ÖZET Dentin hipersensitivitesi yetişkin populasyonunda bir sorun olmaya devam etmektedir. Ağız ortamında minenin veya sementin kaybı sonucunda dentin ortaya çıkar. Dentinal tübülleri tıkamak için çeşitli ajanlar ve metodlar tavsiye edilmiştir. Bununla beraber, bu tedaviler hem etkisizdir hem de kısa sürelidir. Bu derlemenin amacı dentin hipersensitivitesinin tanımı, etiyolojisi, epidemiyolojisi ve tedavisi için kullanılan lazer uygulamalarını özetlemektir. Anahtar sözcükler:dentin hypersensitivitesi, lazerle tedavi SUMMARY Dentin hypersensitivity continues to be a problem in the adult population.it is caused by an exposure of dentine to the oral environment as a consequence of loss of enamel or cementum.various agents and methods have been recommended to occlude dentinal tubules.hovewer, most treatments are either ineffective or short-lived. The purpose of this paper is to summaries the definition, aetiology, epidemiology and the laser applications for the treatment of dentin hypersensitivity. Key words:dentine hypersensitivity, laser treatment Dentin hipersensitivitesinin tanımı ve epidemiyolojisi Dentin hipersensitivitesi, ekspoze olmuş dentinden kimyasal, termal, mekanik, osmotik veya buharlaştırıcı stimuluslara cevap olarak yükselen ve stimulus ortadan kaldırıldıktan sonra geçen, herhangi bir dental defekt veya patoloji ile açıklanamayan kısa süreli keskin bir ağrıdır. 1,2,3,4 Dentin hipersensitivitesi, dental pratikte genel olarak yaşanan bir sorundur. Bu durum, hastayı yemek yerken,içerken, dişini fırçalarken ve hatta bazen nefes alırken bile rahatsız edebilir. Araştırmacılar dentin hipersensivitesinin tedavisini kanıtlayan sayısız klinik çalışmalarla ilgilenmiştir.bu konu hakkındaki incelemeler dentin sensitivitesi teriminin daha uygun olduğunu söylemektedir.çünkü, hipersensitif dentinin normal dentin veya pulpanın cevabından herhangi bir şekilde farklı olduğunu gösteren delil mevcut değildir. Bununla beraber, bütün expose dentinin sensitif olmadığı da bilinmelidir. Sonuç olarak her iki terimin de uygun olduğu düşünülebilir. Yine de dentin hipersensitivitesi terimi yıllarca kullanılmıştır ve uluslararası olarak kabul edilmiştir. Hassasiyet giderici ajanlarla teröpatik müdahele,ağrıda sadece kısmi rahatlama sağlayabilir ve tekrarlaması mümkündür. Dentin hipersensitivitesi hakkında hala birçok bilinmeyen vardır ve hatta terminolojisi bile sorgulanabilir. 2 Dentin hipersensitivitesinin prevelansı yetişkin populasyonundan elde verilere göre %8-57 oranındadır. 2 Bu rakam bazı verilerde %13-74 olmaktadır. 4 Başka bir çalışmada her 7 yetişkinden birinde dentin hipersensitivitesi görüldüğü ileri sürülmüştür. 5,6 Prevalanstaki bu geniş varyasyon, diagnoz için kullanılan farklı metodlar, hasta anketleri gibi birçok faktörden kaynaklanmaktadır.gerçekten, hasta dikkatli bir şekilde muayene edildiği zaman prevelans % 15 civarında olmaktadır. Dentin hipersensitivitesi, kök yüzeyi ekspoze olan kronik periodontal hastalıklarda ortak bir bulgudur. Bu grup hastalarda prevalans %72.5-98 olarak rapor edilmiştir. Bu durum, periodontal hastalık yapan bakterilerin dentine penetrasyonunu gösteren farklı bir etyolojidir. 1,2,5 Genellikle dentin hipersensitivitesi insidansı bayanlarda erkeklerden biraz daha yüksektir. Bu da bayanların iyi oral hijyenin farkında olmalarına ve kapsamlı olarak sağlıklarına daha dikkat ettiklerini gösterebilir. 2,7 Hipersensitiviteden yakınma en çok 20-40 yaşlarında görülür fakat 3. dekadın sonunda pik yapar. Intraoral dağılım olarak, dentin hipersensitivitesinin en çok daimi dişlerin bukkal kısmında yaygın olduğu rapor edilmiştir. 2 Kanin, birinci premolarlar, kesiciler, ikinci premolarlar ve molarlar sırasıyla etkilenen bölgelerdir. 2,3 *D.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji A.D., Diyarbakır

Dentin hipersensitivitesinin dağılımı plak skorlarıyla negatif bir korelasyon göstermektedir. Kanin ve premolarlarda serviko-bukkal bölgelerin plak skorları diğer bölgelerden daha düşüktür. Klinik çalışmalar, sol bölgedeki dişlerde hassasiyetin sağ bölgedekilere oranla daha fazla olduğunu göstermiştir. Bunun nedeninin, sağ elini kullananların sol taraftaki bukkal yüzeyleri, sağ taraftaki bukkal yüzeylere göre daha etkili bir şekilde temizlemeleri olduğu bildirilmiştir. 3 Dentin hipersensitivitesinin etiyolojisi Dentin hipersensitivitesinin etiyolojisinde değişik faktörler rol almakla birlikte esas olarak dentinin ağız ortamına açılması gerekmektedir. Dentinin ağız ortamına açılması mine dokusunun kaybı veya kök yüzeyinin açığa çıkması ile oluşur. Minenin kaybı genellikle atrisyon, abrazyon, erozyon, travma ve çürük gibi nedenlerden kaynaklanırken kök yüzeyinin açığa çıkması diş eti çekilmesi, yanlış diş fırçalama, abrasiv diş macunları, periodontal hastalıklar ve okluzyon bozuklukları gibi nedenlerden oluşur. 2,5 Dentin dokusu açığa çıkmış olan bütün hastalarda hassasiyet oluşacağını düşünmek yanlıştır çünkü hassasiyette; açığa çıkmış dentin alanının yüzeyi, kalan dentin tabakasının kalınlığı, kök ve kuronal dentinin durumu, dentinden geçecek olan ajanın molekül büyüklüğü, periferde dentin oluşumu, pulpaya yakın yerlerde tamir dentinin varlığı önemli rol oynar. Dentin hipersensitivitesinde dentin kanallarının büyüklüğü ve açıklığı da önemlidir. 7 Hipersensitif dişlerde birim alandaki tubüllerin sayısı sensitif olmayan dişlere göre 8 kat fazla, tübüllerin çapı ise yaklaşık 2 kat daha geniştir. 8,9 Dentin hipersensitivitesinin mekanizması Son yıllarda dentin hassasiyetinin mekanizması yoğun ilgi konusu olmuştur.dentini çevreleyen mine ve sement dentinal sinirler için bir koruyucu tabakadır. Çeşitli sebeplerle (scaling, fraktür, restoratif prosedürler, caries) bu koruyucu tabakalar kalktığı zaman dentinal tübüller açılır ve sıklıkla dişte hipersensitivite oluşur. Termal, dokunma, osmotik, kimyasal, veya evaporasyon gibi fizik ve şimik birçok stimulus çıplak dentin üzerine uygulandığında ağrı oluşturur. Stimulusun periferal dentinden pulpa dentin sınırındaki duyusal reseptörlere nasıl iletildiği tartışmaktadır. Dentin dokusunun duyarlılığını açıklığa kavuşturmak için günümüzde üç hipotez destek bulmuştur: Dentin hassasiyetinin mekanizması hakkında çeşitli hipotezler ortaya atılmıştır. Bunlar; 1. Dentin innerve bir dokudur, duyarlılığı ihtiva ettiği sinir liflerine bağlıdır. 2. Dentin duyarlılığını, odontoblast uzantılarının naklettiği, stimulusun, bir snaps aracılığı ile pulpa sinirlerine ulaşmasını sağlar. 3. Dentin duyarlılığı, hidrodinamik bir mekanizma ile mümkün olmaktadır. Bu hipotezleri inceyecek olursak, dentinin innerve bir doku olduğu tezi yeni ortaya konan ve üzerinde birçok itirazın toplandığı görüş olarak karşımıza çıkar. Gerçi müellifler kesin olmamakla birlikte dentinde sinir lifi varlığından bahsetmişlerdir. İkinci hipotez, yani odontoblastların ağrı iletimini pulpadaki sinir hücrelerine naklettiği görüşü, dentinin morfolojik görünümüne daha uygun gibidir. Odontoblastların mine dentin sınırında dallanmalar yapması mine dentin sınırındaki hipersensitibiliteyi izah eder gibi görünmektedir. Ayrıca odontoblastların embriyolojik kökeninin trigeminal kretlerden gelen elementlerden oluşmuş bir ektomezenkimde bulunması sinir lifi gibi çalışabileceğine işaret eder gibidir.ancak Brannstrom ve Astrom un beraberce yaptıkları bir araştırmadan öğrendiğimize göre, dentin tabakası tamamen kaldırılıp yerine kan ve nekrotik maddeler bırakılsa dentin bilakis hipersensitif olmaktadır.eğer odontoblast uzantısı iletimde görev görüyor olsaydı bu deneyden sonra dentin duyarlılığının yok olması gerekirdi. Ayrıca odontoblast uzantısı, potasyum klorür ve kininden etkilenmemekte, topikal lokal anestezik tatbiki ise iletimi durdurmamaktadır. Kolinesteraz aktivitesinin mevcudiyeti üzerinde de fikir birliğine varılamamıştır. Odontoblast hücrelerinin membran potansiyeli bir reseptör hücreye kıyasla 10-20 defa daha düşüktür. Uyarının etkisi, dentin kanallarını dolduran sıvının hareketine sebep olmakta ve mekanoreseptör görevi gören pulpadaki sinir uçları stimulusu algılamaktadır. Üçüncü hipotez, Brannstrom ve Astrom un birlikte ortaya koydukları, stimulusun tübüllerdeki sıvının hidrodinamik hareketi ile pulpaya iletildiği görüşüdür. Dentinal sıvı dentinin toplam hacminin %22 sini kaplar. Bu sıvı pulpadaki damarlardan akan ultrainfiltrasyondur. Birçok açıdan kompozisyonu plazmaya benzer. Bu sıvı dentinal kanallar içinde odontoblastlar arasında akarak 59

minedeki küçük porlara doğru kaçar. En çok kabul gören bu teoriye göre dentin tübüllerindeki sıvı stimulusu pulpadaki sinirsel yapıya bu hidrodinamik sistem vasıtasıyla iletilmektedir. Isının dışında her stimulus bu sıvıyı dışa, ısı ise içe doğru hareket ettirmektedir. Şöyle ki hava püskürtmesi şeklindeki stimulan, dentinde evaporasyona sebep olmakta ve dentindeki sıvı kaybını telafi etmek için kapiller atriksiyon kuvvetleri mobilize olmakta ve tübüllerdeki sıvı dışarı doğru hareket etmektedir. Dentine kalsiyum klorür gibi dehidratasyon yapıcı solüsyon tatbikinde sıvının dışarı doğru hareketi ortaya koyulmuştur. Dışa doğru akımın maksimum hızı 2-4 mm/sn bulunmuştur. Dentin tübüllerindeki sıvı hareketi odontoblast tabakası altında yer alan duyusal reseptörler tarafından elektrik sinyallerine dönüştürülür. Araştırıcılar, tübüllerde akan sıvı oranı ile interdental sinirlerde uyarılan elektrik arasında pozitif yönde bir korelasyon olduğunu göstermişlerdir. Sıvının duyu reseptörlerinin hücre membranını geçerken ki hızlı hareketi hücre membranını bozmakta ve reseptörü aktive etmektedir. Bütün sinir hücreleri iyon geçişinde şarz olan membran kanallarına sahiptirler ve bu doğru akım eğer yeterince büyük olursa hücreyi stimüle ederek onun impulsları beyne göndermesine sebep olur. Bazı kanallar elektrik ile, bazıları kimyasallar ve bazıları mekanik baskı ile stimüle olurlar. Araştırmacılara göre A fibrilleri, C fibrillerinden daha çok expose dentin yüzeyine uygulanan sıcak, soğuk, hava akımı gibi stimülanlarla aktive olmaktadır. Bununla beraber, C fibrilleri, sıcak pulpa dentin sınırına yaralanma oluşturacak kadar uzun uygulandığında cevap verebilir.a fibrillerinin ise sadece tübüler içeriğin hızlı yer değiştirmesiyle aktive olduğu görülmektedir. 10,11 Ağrı oluşturan stimulus, dentin kanalları geniş olduğu zaman dentin yüzeyinden transfer olmaya daha hazırdır. Extrakte dişlerin scanning elektron mikroskopik incelenmesi, sensitif dişlerin tübüllerinin non sensitif dişlere göre 2 kat daha geniş olduğunu göstermiştir. Açık ve geniş tübüllerin varlığı dentinden sıvı permeabilitesini attırır ve stimulus trasferinin de artmasının ardından ağrı cevabı oluşur. Ek olarak diğer bir çalışma,hipersensitif smear tabakasının daha ince, yapısal olarak farklı ve muhtemelen non sensitif dentine göre az kalsifiye olduğunu göstermiştir. Bütün bu buluşlar hidrodinamik teori ile uyumlu gözükmektedir. Sıvı akışı tübül çapının 4. kuvveti ile orantılıdır. Tübül çapı 2 ye katlandığında akış oranı 16 kez artar. 12,13,14 Dentin hipersensitivitesinin tedavisinde lazerlerin rolü Dentin hipersensitivitesini azaltmak amacıyla dentinal tübüllerin ağzını kapatmak için çeşitli ajanlar ve metodlar tavsiye edilmektedir. Gümüş nitrat, çinko klorid, potasyum ferrosiyanit, formalin, kalsiyum hidroksit, florid bileşikleri (sodyum florid, kalay florid, stannus florid), stronsiyum tuzları, oksalat tuzları (potasyum oksalat, ferrik oksalat), kortikosteroidler ve iyonoforez hassasiyet giderici ajanlar olarak bilinir. 3,8 Dişte aşınma varsa restoratif resinler, dentin bonding ajanlar, hidroksietilmetakrilat içeren primerler tercih edilir. Bununla beraber bu tedavilerin çoğu ya etkisiz ya da kısa ömürlüdür. Son zamanlarda lazerler bu tedavilerin başarısını ve süresini arttırmak amacıyla geliştirilmeye başlanmıştır.düşük derecedeki lazerin pulpaya zarar vermeden dentin yüzeyinde erime yaparak dentinal tübülleri tıkadığı görülmektedir. Kırmızı lazerin 1960 yılında Maiman da gelişmesinden bu yana lazerin diş hekimliğinde kullanılması için çok sayıda değişik yazılar yayınlanmıştır. Lazer, farklı frekanslardaki ışıkları görünen, infrared ve ultraviyole bölgelerdeki kromatik radyasyona dönüştüren bir aygıttır ve bununla beraber bütün dalgalar yakın bir mesafede yoğunlaştığı zaman büyük oranda ısı ve gücü mobilize etme özelliği vardır.kırmızı lazerle başlangıç deneyimlerinden sonra klinisyenler diğer lazerleri kullanmaya başladılar. Bunlar, argon (Ar), karbondioksit (CO 2 ), neomidyum:yttriumaliminum-garnet (Nd:YAG) ve erbium (Er:YAG) lazerlerdir. Kombine tedavi tarzı, Nd:YAG lazer kök yüzeyinde florid cilasını dondurmada kullanılmıştır.bu invitro çalışma göstermiştir ki, lazerle tedavi edilen florid cilası elektrikli diş fırçasıyla uzaklaştırmaya direnç göstermekte ve tubullerin % 90 ı bloke durumdayken kontrol grubunda yani lazer tedavisi olmayan grupta floridin hemen hemen tamamının uzaklaştığı gösterilmiştir. Dentin hipersensitivitesinde kullanılan lazerler ikiye ayrılır; düşük çıkışlı güç; He-Ne (helium-neon) ve GaAlAs (gallium/aliminum/arsenide (diode)) lazerler, orta çıkışlı güç; Nd:YAG ve CO 2 lazer. 15 He-Ne lazer: Bu lazerin dentin hassasiyetinde kullanımı ilk kez 1985 yılında rapor edilmiştir. Tedavinin etkinlik oranı % 5.2 ile % 100 arasındadır. Mekanizma çoğunlukla bilinmemektedir. Fizyologlara göre ışınlama periferal A veya C fibrillerini etkilemediği fakat sağlıklı 60

sinirde tek bir transkutanöz ışınlamayı takiben %33 yükselen sinir aksiyon potansiyelini etkiler. Işınlamadan 8 ay sonra sinir aksiyon potansiyeli miktarındaki artış ile uzun süreli etki olduğu bulunmuştur. 6 mw luk He-Ne ışını morfolojik olarak mine ve dentin yüzeyini etkilemez fakat lazer enerjisinin küçük bir parçası mine dentini geçerek pulpaya ulaşır. Düşük enerjili lazerle deri yanığı veya hücrelerin tahribatı söz konusu değildir. 15 GaAlAs lazer: Dentin hassasiyetinde bu lazerin üç dalga boyu kullanılmıştır.(780,830 ve 900 nm ) 780 nm dalga boyu dentin hipersensitivitesinin tedavisinde ilk kez 1985 yılında Matsumoto tarafından kullanılmıştır. Enerji gücü 30 mw, ışınlama süresi 0.5-3 dk, tedavi etkinliği %85-%100 arasındadır. 830 nm dalga boyu Matsumoto tarafından ilk kez 1990 yılında kullanılmıştır. Yapılan çalışmalarda enerji gücü 20-60 mw arasında, ışınlama süresi 0.5-3 dk, tedavi etkinliği %30-%100 arasında, 900 nm dalga boyunda tedavi etkinliği %73.3 -%100 arasında bulunmuştur. Bu tip düşük enerjili lazerlerin baskılanmış sinir iletimi ile ilişkili olarak analjezik bir etkiye aracılık ettiği gösterilmiştir. 830 nm lazerin kullanımında bu etki C-lifleri afferentlerinin depolarizasyonun blokajı ile sağlanmaktadır.904 nm de kedi dili üzerinde analjezik etkisi vardır ancak mekanizması belirsizdir. GaAlAs lazerin maksimum gücü 60 mw mine veya dentin yüzeyini morfolojik olarak etkilememekte fakat 830 nm dalga boyunda az bir kısmının mine veya dentini geçerek pulpaya ulaştığı kaydedilmiştir. 15,16,17 Nd:YAG lazer: İlk olarak Matsumoto ve arkadaşları tarafından 1985 de kullanılmıştır. Enerji gücü 0.3 ile 10 W arasında değişmekte fakat 1 ile 2 w daha yaygın kullanılmıştır. Işınlama metodu lazerin gücüne göre değişir. Tedavi etkinliği % 5.2 ile 100 arasındadır. Nd:YAG lazer ışınlaması kullanılacağı zaman absorbsiyonu arttırıcı siyah mürekkebin kullanılması tavsiye edilir, böylece dentine yayılıp pulpaya etkisi önlenmiş olsun. Nd:YAG lazerin dentin hipersensitivitesindeki etkisinin tıkanmayı indüklediği veya dentinal tübülleri daraltarak aynı zamanda direkt sinir analjezisi sağladığı düşünülmektedir. Lazerin sodyum pompası mekanizmasına karıştığı, hücre membran permeabilitesini değiştirdiği ve/veya duyu aksonları sonlanmalarını geçici olarak değiştirdiği öne sürülmektedir.yarı iletken lazerle ışınlama çok yavaş ileten C-fibril afferentlerinin depolarizasyonu yoluyla baskılayıcı etkiye sahiptir. Aynı zamanda hızlı ileten Aβ fibrillerinin de Nd:yag lazerle baskılandığı rapor edilmiştir. Nd:YAG lazerle 30 mj/atım ve 10 pps ışınlama ile dentinal tübüleri kapama derinliği 4 µm olarak bulunmuştur fakat bu durum ışınlama parametrelerine bağlıdır. Yapılan bir çalışmada Nd:YAG lazerin hava stimulasyonunda %58, mekanik stimulasyonda ise %61 oranında dentin hassasiyetini azalttığı tespit edilmiştir. Diğer bir çalışmada pulpa hasarı olmadan 3 aylık bir değerlendirmede bu oranlar sırasıyla %65 ile %72 bulunmuştur. 6,15,18,19,20,21,22 CO 2 lazer : Bu lazerin dentin hassasiyetinde kullanıldığı ilk kez 1996 yılında rapor edilmiştir.enerji gücü olarak 0.5 ve 1 W ve süreklidalga boyu kullanılmıştır. Işınlama süresi 0.5 5 arasındadır ve 5-10 kez tekrarlanmıştır.tedavi etkinliği %59.8 ile 100 arasında değişmektedir. CO 2 lazerin dentin hipersensitivitesindeki etkisi dentinal tübülleri daraltması veya tıkaması yoluyladır. CO 2 lazerin sinir analjezisi yaptığı rapor edilmemiştir. Bu lazer aynı zamanda dentinal kuruluğa neden olarak hipersensitivitede geçici bir rahatlama sağlar. CO 2 ile elde edilen kapanma derinliği 2-8 µm ölçülmüştür. 15,23,24 Er:YAG lazer: Nd:YAG ve CO 2 lazerin termal yan etkilerinden dolayı dişhekimliğinde kullanımı sınırlı kalırken, Er:YAG lazerin dalga boyunun su tarafından yüksek absorbsiyonu ve termomekanik emme mekanizması nedeniyle tıbbi ve dental uygulamalarda daha etkili olmuştur 3,25. Su absorbsiyonu CO 2 lazerden 15 kez daha fazla ve Nd: YAG lazerden ise 20.000 kez daha büyüktür. Er:YAG lazerle dentinal sıvının superfisial tabakalarındaki buharlaşma ile sıvı hareketlerinde azalma yapması umulmaktadır. Er:YAG lazerle tedaviden önce dişler fırçalanır ve diş ipiyle temizlenir. Enerji seviyesi 80 mj/atım ve tekrarlama oranı 3 Hz su irrigasyonu ile üreticinin tavsiyesi doğrultusunda uygulanır. Yapılan bir çalışmada kullanılan bu değerler sert dokuların aşınma eşiğinden daha düşüktür. Yayınlanan son bir çalışmada Er:YAG lazerin kök kanal duvarlarından smear tabakasının kaldırılmasında en etkili alet olduğu belirtilmiştir. Böylece insolubl tuzların expose tübüllerde birikimi dentinal tubuller için bir obturatör olduğu ileri sürülebilir. Buna ilaveten bakterilerin dentin hassasiyetinde önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Sinir liflerinin ağrı eşiği enflamasyon mediatörlerinin varlığında azalmaktadır. Er:YAG lazerin yüksek bakterisidal potansiyeli olduğu önceki çalışmalarda 61

gösterilmiştir. Er:YAG lazerle ön tedavi resin adesiv penetrasyonu için daha iyi olabilir. 25 Excimer lazer : Yapılan bir çalışmada 0.7 akıcılıkta ve 1 j/cm 2 kullanılan 308-nm excimer lazerin dentin yüzeyini değiştirdiği ve açık dentinal tübülleri kapadığı görülmüştür. Bu tür dentin yüzeyi modifikasyonu gelecekte bir tedavi yöntemi olarak kabul edilebilir çünkü dentini eritme ve yeniden katılaştırma suretiyle dentin tübüllerini tıkama şekli kalıcı ve kısa ömürlü değildir. Ayrıca bu lazer kısa aralıklarla uygulandığı zaman ısı birikimi oluşmaz ve dokular etrafındaki termal hasardan korunabilir. 26 Lazer tedavisinin floridlerle kombinasyonu: GaAlAs lazerin (830 nm dalga boyunda) flor ile kombine kullanımındaki tedavi etkinliği tek başına lazerin kullanılmasından %20 daha fazla olduğu rapor edilmiştir. Bir invitro çalışmada çoğu dentinal tübül ağzının topikal sodyum uygulamasından sonra Nd:YAG lazerle ışınlanması ile tıkandığı görülmüştür. 6,15 KAYNAKLAR 1-Rees JS, Addy M.:A cross-sectional study of dentin hypersensitivity. J Clin Periodontol.,29:997-1003,2002. 2-Dababneh RH, Khouri AT,Addy M.: Dentine hypersensitivityan enigma?a review of terminology, mechanisms, aetiology and management. Br Dent J.,187:11, 1999. 3-Ölmez A, Erdemli E.: Dentin hassasiyeti ve tedavi yöntemleri. GÜ Dişhek. Fak.Derg.,.20(1):65-71,December 2003. 4-Rees JS.: The prevalance of dentine hypersensitivity in general dental practice in the UK. J Clin Periodontol.,27:860-865, 2000. 5-Pamir T, Önal B.: Dentin duyarlılığı.dişhekimliğinde Klinik Derg., 16:22-25,Ocak 2003. 6-Wan-Hong L, Hsin-Cheng L, Chun-Pin L.: The combined occluding effect of sodium fluoride varnish and Nd:YAG laser irridation on human dentinal tubules. J Endodon., 25(6):424-426,1999. 7-Tezel A, Orbak R, Çanakçı V : Periodontal tedaviler sonucunda oluşan dentin hassasiyetinin tedavisi. Atatürk Üniv. Dişhek Fak Derg., 11(3):40-44,2001. 8-Absi EG,Addy M, Adams D.: Dentine hypersensitivity. J Clin Periodontol, 14:280-284,1987. 9-West,N.X.,Hughes,J.A.& Addy,A.:Dentin hypersensitivity:the effect of toohtpaste on etched and unetched dentine in vitro. Journal of Oral Reh.,29:167-174,2002. 10-CohenS, Burns CR : Pathways Of The Pulp. Seventh Edition, United States of.america, Mosby, P:391-394, 407, 543, 545, 1998. 11-Cengiz T.: Endodonti.4.baskı, Ankara, Şafak matbaası, P:76-80, 1996. 12-Rimondini L, Baroni C, Carrassi A.: Ultrastructure of hypersensitive and non sensitive dentine. J Clin Periodontol, 22:899-902,1995. 13-Absi E, Addy M, Adams D.: Dentin hypersensitivity-the effect of toothbrushing and dietary compounds on dentine in vitro:a SEM study. J Oral Reh. 19:101-110,1992. 14-Holland GR, Narhi MN, Addy M, Gangrosa L, Orchardson R : Guidelines for the design and conduct of clinical trials on dentin hypersensitivity. J Clin Periodontol. 24:808-813, 1997. 15-Kimura,Y., Wilder-Smith, P., Yonaga, K., Matsumoto, K.: Treatment of dentine hypersensitivity by lasers: a review. J Clin Periodontol, 27:715-721,2000. 16-Gerschman JA, Ruben J, Gebart-Eaglemant J.:Low laser threapy for dentinal tooth hypersensitivity.aust Dent J. 39(6):353-357,1994. 17-Yamaguchi M, Ito M, Miwata T, Horiba N, Matsumoto T, Nakamura H, Fukaya M.:Clinical study on the treatment of hypersensitive dentin by GaAlAs laser diyote using the double blind test. Aichi Gakuin Daigaku Shigakkai Shi.28(2):703-707,1990. 18-Hsin-Cheng L, Chun-Pin L, Wan-Hong L.:Sealing depth of Nd:YAG laser on human dentinal tubules. J Endodon. 23(11):691-693,1997. 19-Lier BB, Rösing CK, Aass AM, Gjermo P.:Treatment of dentin hypersensitivity by Nd:YAG laser.j Clin Periodontol. 29:501-506,2002. 20-Orchardson R, Whitters CJ.:Effect of HeNe and pulsed Nd:YAG laser irridation on intradental nevre responses to mechanical stimulation of dentine. Lasers Surg Med.26(3):241-249,2000. 21-Gutknecht N, Maritz A, Dercks HW, Lampert F.:Treatment of hypersensitive teeth using neomidyum:yttrium-aliminumgarnet lasers:a comparison or the use of various settings in an in vivo study. J Clin Laser Med Surg. 15(4):171-174,1997. 22-Lan WH, Liu HC.:Treatment of dentin hypersensitivity by Nd:YAG laser.j Clin Laser Med Surg.14(2):89-92,1996. 23-Moritz A, Schoop U, Gohorkhay K, Aoid M, Reichenbach P, Lothaller MA, Wernisch J, Sperr W.:Long-term effects of CO 2 laser irridiation on treatment of hypersensitive dental necks.j Clin Laser Med Surg.16(4):211-215,1998. 62

24-Fayad IM, Carter M, Liebow C.:Transient effects of lowenergy CO 2 laser irridation on dentinal impedance.implications for treatment of hypersensitive teeth.j Endodon.22(10):526-531,1996. 25-Schwarz F, Aweiler N, Reich E.:Desentizing effects of an Er:YAG laser on hypersensitive dentine.j Clin Periodontol.29:211-215,2002. Yazışma adresi: Yrd.Doç.Dr.Ahmet DAĞ D.Ü.Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Diyarbakır 26-Stabholz A, Neev J, Liaw LL, Stabholz A, Khayat A, Torabinejad M.:Sealing of human dentinal tubules by XeCl 308- nm excimer laser.j Endodon.19(6):267-271,1993. 63