TÜRKİYE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİ Küresel iklim değişikliği, fosil yakıtların yakılması, arazi kullanım değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayileşme süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazı birikimlerindeki hızlı artışın doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda Yerküre nin ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artışı ve iklimde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir. Sera gazı emisyonlarındaki bu artış, özellikle 1750 li yıllardan itibaren, yani sanayi inkılâbından bu yana net olarak gözlemlenmektedir. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli tarafından hazırlanan (IPCC) 4. Değerlendirme Raporunda belirtildiği üzere, kıta, bölge ve okyanus havzaları ölçeğinde, iklimde pek çok uzun süreli değişiklik gözlenmiştir. Ortalama yüzey sıcaklıkları, buz ve kar örtüsü, yağış miktarları, okyanus tuzluluğu, rüzgar tipleri ile kuraklık, şiddetli yağış ve sıcak dalgaları gibi uç (ekstrem) değerlerdeki yaygın farklılıklar iklim değişikliği sebepleri olarak gösterilmektedir. Esasen iklim değişikliği tüm bunların maalesef kötü bir sonucudur. 1992 yılında Brezilya nın Rio kentinde gerçekleştirilen Rio Zirvesinin çıktılarından birisi olan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Haziran 1992 de imzaya açılmış ve 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. BMİDÇS, iklim değişikliğiyle mücadelede ileriye dönük temel bir adım teşkil etmiştir. Bununla birlikte, sera gazı salımlarının dünyanın her yerinde artmaya devam etmesi ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin giderek daha fazla hissedilir olması üzerine, özellikle gelişmiş ülkelerin kararlı ve bağlayıcı yükümlülükler almaları için BMİDÇS ye taraf ülkeler mevcut Sözleşme nin niteliğini güçlendirmek amacıyla, 1997 yılında Kyoto da yapılan Taraflar Konferansı nda Kyoto Protokolünü kabul etmişlerdir. Sera gazı emisyonlarının azaltılması veya 1
sınırlanmasının hukuki açıdan bağlayıcı olmasını sağlayan Kyoto Protokolü 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. 2007 yılında Taraflar Konferansında kabul edilen Bali Eylem Planı yapı taşları bundan sonraki sürecin temel müzakere konuları haline gelmiştir. Bali Eylem Planı Yapıtaşları 1-Ortak Vizyon 2- Azaltım 3- Uyum 4- Teknoloji Transferi 5- Finansman Türkiye; BMİDÇS imzaya açıldığında sera gazlarını azaltmak amacıyla sorumluluk üstlenecek ülkelerin yer aldığı Ek-1 ve gelişmekte olan ülkelerin sözleşme şartlarını sağlayabilmesi için mali ve teknolojik yardım sağlayacak ülkelerin yer aldığı Ek-2 listelerinde yer alması nedeniyle, başlangıçta Sözleşmeye taraf olmamıştır. Ancak; 2001 yılında Marakeş de gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında Sözleşmenin Ek-1 listesinde yer alan diğer taraflardan farklı bir konumda olan Türkiye nin özel koşulları tanınarak, isminin EK-1 de kalarak EK-2 den silinmesi yönünde alınan karardan sonra 24 Mayıs 2004 tarihinde BMİDÇS ne taraf olmuştur. Sözleşme Listeleri Ülkeler Sorumluluklar Ek-1 Ek-2 Ek-1 Dışı OECD + AB + PEGSÜ (*) (41 ülke) Türkiye (Özel şartları tanınarak) OECD + AB-15 (24 ülke) Türkiye (hariç) Diğer Ülkeler (Çin, Hindistan, Pakistan, Meksika, Brezilya, ) Emisyon Azaltımı Teknoloji Transferi ve Mali Destek Sağlamak Yükümlülükleri yok Tablo 1; Ülkelerin hangi eklerde olduğu ve sorumlulukları Sonrasında, 2009 yılında ülkemiz Kyoto Protokolüne resmen taraf olmuş, ancak, Kyoto Protokolü nün ilk uygulama döneminin bittiği 2012 tarihine kadar sayısal bir emisyon azaltım ve sınırlama hedefi almamıştır. 2
Uluslararası iklim müzakereleri her yıl gerçekleştirilen taraflar konferansı (Conference of Parties) ismindeki çoklu oturumlu toplantılar yoluyla yürütülmekte olup, toplantı kararları toplantının gerçekleştirildiği yerin ismiyle anılmaktadır. Türkiye nin Kyoto Protokolüne taraf olduğu 2009 yılından sonra alınan karar metinleri sırasıyla aşağıda sunulmuştur. KOPENHAG MUTABAKATI (COP-15, 2009) Artan ortalama küresel sıcaklığın 2 C nin altında tutulması, EK-I ülkelerinin sera gazı emisyonu 2020 hedeflerini ; EK-I Dışı ülkelerin ise, ulusal programlarına uygun azaltım faaliyetlerini (NAMAs) Sekretarya ya iletmesi, Afrika, Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletlerinin uyum faaliyetlerinin finansmanına öncelik verilmesi, Gelişmekte olan ülkelerin uyum ve azaltım faaliyetlerinin finansmanı için 2010-2012 periyodunda 30 milyar $, 2012-2020 arasında yıllık 100 milyar $ kaynak sağlaması, Kopenhag Yeşil Çevre Fonu nun oluşturulması, 2015 yılında bu mutabakatın uygulanmasına yönelik değerlendirme yapılması, CANCUN ANLAŞMASI (COP-16, 2010) Cancun Anlaşmasında 26/CP.7 kararına atıf yapılarak, ilk defa Türkiye nin diğer EK-I ülkelerinden farklı koşullarda olduğu tüm ülkeler nezdinde tanınmıştır. Anlaşma ile aşağıdaki hususlar karar altına alınmıştır. Küresel sıcaklık artışının 2 C derece ile sınırlandırılması, Ek I ülkelerinin (Gelişmiş ülkeler) ekonomileri genelinde sayısal azaltım hedefleri almaları ve düşük karbonlu büyüme planları ve stratejileri yapmaları 3
Ek I dışı (Gelişmekte olan ülkeler) ülkelerin destek talep edilen NAMA lar ve sağlanan destekler için kayıt sistemi kurması, ulusal programlarına uygun azaltım faaliyetleri gerçekleştirmeleri ve düşük karbonlu büyüme planları ve stratejilerini teşvik etmeleri, Yeşil İklim Fonu adı altında bir fon kurularak; gelişmekte olan ülkelere kısa dönemde (2012 yılına kadar) 30 milyar dolar, uzun dönemde ise (2020 yılından sonra her yıl) 100 milyar dolar finansman yardımı yapılması, İklim değişikliğine uyum konusunda Cancun Uyum Çerçevesi kurulması, Teknoloji İcra Komitesi ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı kurulması. DURBAN İKLİM KONFERANSI(COP-17, 2011) Konferans sonucunda; 2012 yılı sonunda ilk yükümlülük dönemi bitecek olan Kyoto Protokolü sonrasında uluslararası iklim değişikliği rejimini şekillendirmek üzere ülkeler bir kararlar paketi üstünde anlaşmaya varmıştır. KARARLAR PAKETİ Tüm ülke taraflarını kapsayan yasal bir anlaşma nın sağlanmasına yönelik Durban Güçlendirilmiş Eylem Platformu Geçici Çalışma Grubu oluşturulmuştur. (2020 yılında yürürlüğe girecek yeni anlaşmaya ilişkin çalışmaların 2015 yılı sonuna kadar tamamlanması hedeflenmektedir.) Kyoto Protokolünün II. Yükümlülük Döneminin 1 Ocak 2013 tarihinde başlamasına ve yükümlülük döneminin müzakere sürecinde alınacak karar çerçevesinde 5 ila 8 yıl uzatılmasına karar verilmiştir. Kanada Kyoto Protokolünden çekileceğini, Rusya ve Japonya Protokolün II. Dönemi için taahhüt almayacaklarını açıklamışlardır. Gelişmiş ve Gelişmekte olan ülkelerin sera gazı emisyon azaltım raporlamaları için çerçeve oluşturulmuştur. 2020 yılında yıllık büyüklüğünün 100 Milyar ABD Dolarına ulaşması hedeflenen Yeşil İklim Fonu işler hale getirilmiştir. Teknoloji Mekanizmasının 2012 yılından itibaren işler hale getirecek İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı nın yapısı belirlenmiştir. Sözleşme altında her ülkenin kendi ulusal koşullarına uygun şekilde katılabileceği, küresel emisyon azaltımlarını maliyet etkin şekilde gerçekleştirmek ve desteklemek amacıyla yeni bir mekanizma tanımlanmıştır. İklim değişikliğine uyum konusunda küresel koordinasyonu sağlayacak Uyum Komitesi kurulmuştur. 4
Durban da Taraflar Konferansı ayrıca; Türkiye nin Sözleşmenin Ek-1 listesindeki ülkelerin konumundan farklı bir konumda olduğunun tanındığı 26/CP.7 ve 1/CP.16 sayılı kararları hatırlatarak, Taraflar Konferansınca Özgün koşulları tanınan Taraflara, Sözleşmenin uygulanmasına yardımcı olmak için azaltım, uyum, teknoloji geliştirme ve transferi, kapasite geliştirme ve finansman konularında destek sağlanmasına yönelik usulleri tartışmaya devam etmek konusunda anlaşmaya varır. kararı almıştır. Kopenhag İklim Zirvesi müzakerelerindeki çalışmaların sonucunda oluşturulan içerik daha sonraki yıllardaki Taraflar Konferanslarına taşınmış ve 2010 yılında kabul edilen Cancun Anlaşması ve Aralık 2011 yılında Güney Afrika nın Durban kentinde yapılan Konferansta kabul edilen kararlar paketi içerisinde bazı kısımları karara bağlanabilmiştir. 5
DOHA İKLİM ZİRVESİ (COP-18, 2012) TÜRKİYE, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELEDE HEDEFLERİNE YÖNELİK İLK GİRİŞ KAPISINI ARALADI. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 18.Taraflar Konferansı 26 Kasım-7 Aralık 2012 tarihleri arasında Katar ın başkenti Doha da gerçekleştirildi. Zirvede; 2020 yılında yürürlüğe girmesi beklenen yeni iklim anlaşmasına yönelik olarak ortak vizyon geliştirme, emisyon azaltımı, finansman, iklim değişikliğine uyum, teknoloji ve kapasite geliştirme konularında müzakereler yapıldı. Konferans sonucunda; 2015 yılına kadar tüm ülkeleri kapsayacak evrensel iklim değişikliği anlaşması için daha fazla çaba gösterilmesi ve anılan tarihe kadar da bitirilmesine ve bunun da en geç 2020 yılında yürürlüğe girmesine karar verildi. Ayrıca; Kyoto Protokolünün 2. Yükümlülük döneminin 1 Ocak 2013 tarihinde başlamasına ve 31 Aralık 2020 tarihinde de bitmesine karar verilmiştir. İlk dönemde yükümlülüğü bulunmayan Türkiye nin 2. dönemde de herhangi bir sayısallaştırılmış sera gazı emisyon hedefi bulunmamaktadır. Ayrıca Rusya, ABD, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda da Kyoto Protokolünün 2. Döneminde yükümlülük almamışlardır. Kyoto Protokolü altında yer alan esneklik mekanizmalarının da devamına karar verildi. Bir sonraki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansının 2013 yılında Polonya nın Varşova kentinde yapılmasına karar verilmiştir. Ülkelerin 2020 yılına kadar emisyon azaltım hedefleri konusunda daha fazla çaba göstermeleri gerektiği, 2020 yılı sonunda da küresel olarak ortalama sıcaklık artışının 2 derecede 6
sabitlenmesine karar verilmiştir. Yeni anlaşma için taslak müzakere notunun 2014 yılı sonuna kadar bitirilmesine, 2013 yılı içerisinde birçok üst düzey katılımlı toplantılar yapılmasına karar verildi. Güney Kore nin Yeşil İklim Fonuna ev sahipliği yapmasına ve İklim Teknoloji Merkezi ne Birleşmiş Milletler Çevre Programı nın (UNEP) 5 yıllığına ev sahipliği yapmasına da karar verilmiştir. Almanya, İngiltere, Fransa, Danimarka, İsveç ve AB Komisyonu, 2015 yılına kadar iklim değişikliği ile mücadele kapsamında gelişmekte olan ülkelere 6 milyar dolar para aktaracaklarını açıkladılar. Sözleşme altında ve Sözleşme altında olmayan (ülkelerin kendi emisyon ticareti programları, ikili anlaşmalar vb.) Yeni Piyasa Mekanizmalarına yönelik çalışma grubu oluşturulmuştur. En fazla etkilenecek bölgeler için uyum kapasitelerinin güçlendirilmesine yönelik yöntemler belirlenmiştir. En savunmasız popülasyonlara, yükselen deniz seviyesi gibi olayların neden olduğu kayıp ve zararlara karşı daha iyi koruma sağlanması için somut kurumsal düzenlemelere karşı bir yöntem geliştirilmiştir. Az gelişmiş ülkeler için Ulusal Uyum Planı uygulanma şekli fon ve diğer destek de dahil olmak üzere kabul edilmiştir. Yaklaşık 200 ülkeden 9.000 kişinin katıldığı zirveye Türkiye yi temsilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Muhammet Balta başkanlığında, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan 63 kişilik geniş bir heyet katıldı. Türkiye, konferans kapsamında geçtiğimiz yıl ülkemiz lehine Durban da alınan 2/CP.17 sayılı karar doğrultusunda Türkiye nin durumunu müzakere etmek için oluşturulan temas grubunda kapasite geliştirme, teknoloji transferi, finansman gibi konular için destek sağlanması yönünde gayretlerini sürdürmüştür. Türkiye ile ilgili olarak Doha da alınan karar aşağıdaki şekilde çıktı; Özel koşulları Taraflar Konferansı tarafından tanınan Sözleşmenin Ek 1 inde yer alan Ülkeler, Taraflar Konferansının 26/CP.7, 1/CP.16 ve 2/CP.17 kararları ile Türkiye nin konumunun Sözleşme nin Ek I Listesinde yer alan ülkelerden farklı olduğunu teyit ederek; Küresel sera gazı emisyonlarında büyük oranda azaltımın gerekli olduğu ve azaltım kararlılığının artırılmasının acil bir konu olduğunu hatırlatarak; 7
İklim değişikliğine çare olacak pek çok eylemin ayni zamanda ekonomik açıdan doğru ve diğer çevresel sorunların çözümüne yardımcı olacak sürdürülebilir kalkınma amaçlarına uygun olduğunu tanıyarak; Sözleşmenin uygulanmasında Taraflara yardımcı olmak üzere özel koşulları Taraflar Konferansı tarafından tanınan Sözleşmenin Ek I inde yer alan Taraflara finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği sağlanmasının önemini teyit ederek, 1. Sözleşme'nin Ek-II listesinde yer alan ve bu kapasiteye sahip olan Tarafları, Küresel Çevre Fonunun görevleri içinde olanlar dâhil olmak üzere, ilgili hükümetler arası organizasyonlar, uluslararası finans kuruluşları, diğer paydaşlar ve girişimciler, ikili ajanslar ve özel sektör de dâhil olmak üzere çok taraflı kuruluşlar aracılığıyla ya da diğer düzenlemelerle de özel koşulları Taraflar Konferansı tarafından tanınan Sözleşmenin Ek I inde yer alan Taraflara, uygun şekilde, ulusal iklim değişikliği stratejileri, eylem planları ve düşük emisyonlu kalkınma stratejilerinin veya 1/CP.16 Kararı uyarınca hazırlanan planların geliştirilmesi amacıyla finansman, teknolojik, teknik ve kapasite geliştirmeye yönelik destek sağlanmasını teşvik eder; 2. Sekreterya dan, Uygulama Yardımcı Organı tarafından otuz sekizinci oturumunda değerlendirilmek üzere Taraflar Konferansı tarafından özel koşulları tanınan Ek I ülkelerinin en az 2020 yılına kadar Sözleşme altında kurulmuş ilgili organlardan ve bu konuyla ilgili diğer organ ve kurumlardan azaltım, uyum, teknoloji, kapasite geliştirme ve finans erişimi için sağlanan destekten faydalanmak üzere fırsatlarının tanımlanmasına yönelik bir teknik belgenin hazırlanmasını talep eder. 3. Ayrıca Uygulama Organından, yukarıda paragraf 95 te referans verilen teknik belge esas alınarak, 39. Oturumunda Taraflar Konferansının 19.Oturumu tarafından değerlendirilmek üzere öneriler geliştirilmesini talep eder. Söz konusu Karar, ülkemizin Sözleşmenin Ek-1 ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu tekrar teyit ederek, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapacağı çalışmalara yönelik finansman, teknoloji transferi, kapasite geliştirme ihtiyacına yönelik Sekretarya nın çalışma yapmasına kapı açmıştır. Bundan sonraki süreçte ülkemiz Sekretarya ve diğer ülkeler ile yakın işbirliği içerisinde çalışarak istediği somut çıktıları Taraflar Konferansı Kararı olarak aldırmak yönünde müzakerelerini sürdürecektir. Bu anlaşma ile önemli bir adım atarak; ülkemiz, 2012 sonrasına ilişkin yeni iklim rejimi müzakerelerinde ekonomik ve sosyal göstergeleri çerçevesinde kurulacak sistemden daha fazla faydalanma şansını müzakere etme imkânı sağlamıştır. 8
2011 yılında devam edecek olan müzakerelerde gelişmiş ülkeler için tanımlanan sera gazı azaltım hedefinden muafiyet sağlamak, sistemi finanse eden ülkeler arasında sayılmamak ve yeni iklim rejimi için kurulması öngörülen fonlardan faydalanmak üzere müzakerelere daha sağlam bir hukuki gerekçe ile katılma şansı sağlamıştır. GENEL DEĞERLENDİRME Türkiye, bir taraftan sera gazı emisyonlarını sınırlandırmayı hedeflerken, diğer taraftan sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kalkınmasını, temiz üretim teknolojilerine daha fazla yönelerek, birim üretimde daha az enerji tüketerek devam edecektir. Bilindiği gibi, İklim değişikliği ve çevre konuları küresel bir mesele olup, küresel işbirliğini gerektirmedir. Sorun ortak ama sorumluluklar farklı olmalıdır. Bu soruna neden olan gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her ülke sorumluğu nispetinde, imkân ve kabiliyetlerine göre üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. Uluslararası alanda hazırlanan İklim Değişikliği politikaları, bir kısım insanları mutlu ederken diğer insanların emeklerini ve yaşam kalitelerini zayi etmemelidir. Ülkemiz bu süreçte; 'Her ülkenin kendi imkan ve kabiliyetlerine göre değerlendirilmesi' ilkeleri çerçevesinde, küresel ölçekte optimum fayda ile sonuçlanacak ve tüm ülkelerin katkısını sağlayacak adil ve somut verilerle sorumluluk talep edilen bir sistemin kurulmasını talep etmektedir. 9
ÜLKELER TOPLAM EMİSYON (2010) ton CO 2 - eşdeğeri) KİŞİ BAŞI EMİSYON (2010) ton CO 2 - eşdeğeri) ENERJİ TÜKETİMİ (2009) KW/h Türkiye 402 5,3 2300kw/h Amerika 5,250 16,9 12904 kw/h Çin 8,950 6,8 2631 kw/h EU-27 4,050 8,1 Almanya 830 10 6779 kw/h İngiltere 500 8,1 5692 kw/h Kanada 540 15,8 15467 kw/h Rusya 1,750 11,3 6136 kw/h Japonya 1160 9,2 7819 kw/h Hindistan 1,840 1,0 597 kw/h Meksika 430 3,8 1943 kw/h Brezilya 430 2,2 2206 kw/h Güney Afrika 380 7,6 4532 kw/h İran 400 5,4 2238 kw/h Tablo 2; Ülkelerin sorumluluklarına gerekçe oluşturabilecek veriler Ülkemizde Bakanlığımızın koordinasyonunda yürütülen İklim değişikliği ile mücadele çabaları, ekonomi, enerji ve politika alanlarını da kapsamaktadır. Türkiye, yeni ortaya çıkan bu dünya düzeninde konumunu İklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla entegre etmiş, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttıran bir ülke olarak tanımlamaktadır. 2011-2023 yılları arasında uygulayacağımız ve bir yol haritası niteliği olan İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP) Türkiye nin "yeşil büyüme kriterleri" doğrultusunda hazırlanmış ilk stratejisi niteliğinde olmakla birlikte; enerji, sanayi, ormancılık, tarım, binalar, ulaştırma, atık ve iklim değişikliğine uyum odak konuları olmak üzere 8 konu başlığında kısa orta ve uzun vadeli hedefler çerçevesinde oluşturulmuştur. Bununla birlikte Türkiye, ikili ve bölgesel işbirliklerini ön plana çıkaran dünyadaki yeni büyüme modelinde; AR-GE faaliyetleri, inovasyon, çevreci teknolojiler ve bölgesel uyum ve eylem planlaması konularında uluslararası işbirliğine açık bir ülkedir. 10
Çünkü çevre, bir devlet ya da bazı devletlerin değil, tüm insanlığın ortak malıdır. Bu nedenledir ki; çevreye yapılan yatırım aslında insanlığa yapılan yatırımdır. Gezegenimizi bütün milletlerin ortak sorumluluk duygusuyla adeta müşterek hayat sürdüğümüz evimiz haline dönüştürebilmek insanoğlunun geleceğe bırakacağı en güzel miras olacaktır. 11