Benzer belgeler
ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

2010 TÜRKİYE VE İZMİR ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM GİRİŞLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

-~-~ ~ \1 j \ ~ J j \ \J r~ J ;..\ ;::: rj J' ıj j \ \1 ;::: J..r.l :_)..r.l J :J. :.J --.1 J.l J..r.l J _.

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

2017/3 sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ve Tebliğin Açıklanmasına Dair Kılavuz

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

FASIL 5 KAMU ALIMLARI

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIM VERİLERİ BÜLTENİ

2002/2 SAYILI DİKEY ANLAŞMALARA İLİŞKİN GRUP MUAFİYETİ TEBLİĞİ

AR& GE BÜLTEN. Otomotivde Yeni Dönem! Otomotiv Sektöründeki Rekabet Koşulları Yenileniyor!

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Hukuk ve Danışmanlık

Av. Hikmet Koyuncuoğlu - İstanbul Barosu Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Merkezi Başkan Yardımcısı

Ocak 2007 Uluslararası Doğrudan Yatırım Verileri Bülteni

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

Ombudsman (Kamu Denetçisi) ve Türkiye deki Tartışmalar

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

4054 SAYILI REKABETİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN ŞERHİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

T.B.M.M. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grup Başkanlığı Tarih :.../..«. 8

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Doç. Dr. Turan EROL un

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

TÜRKİYE DE TÜM YÖNLERİYLE ATIK YÖNETİMİ PANELİ. Rekabet Hukuku Kapsamında Yetkilendirilmiş Kuruluşlar

Türkiye, 2012 yılında dünyada uluslararası doğrudan yatırım liginde iki basamak yükseldi

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR 2010 YIL SONU DEĞERLENDİRME RAPORU

MARMARİS ALTINYUNUS TURİSTİK TESİSLER A.Ş YILI FAALİYET RAPORU

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

FASIL 4 SERMAYENİN SERBEST DOLAŞIMI

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

REKABET KURULU. 2003/3 ve 2007/2 sayılı Rekabet Kurulu Tebliğleri ile Değişik, Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği 1 Tebliğ No : 2002/2

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Emrah URAN TÜRKİYE DEKİ BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTELERİN İDARİ YAPTIRIM YETKİSİ

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI : S.K

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

( tarih ve Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

Dış Borç Ödeme Hesabı Oluşturulması ve İşleyişine İlişkin Esas ve Usullere Dair Yönetmelik

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

MARMARİS ALTINYUNUS TURİSTİK TESİSLER A.Ş YILI FAALİYET RAPORU

TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME

TAM MÜKELLEF ANONİM ŞİRKETLERİN YURT DIŞI İŞTİRAK HİSSELERİNİ ELDEN ÇIKARMALARINA İLİŞKİN KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASININ ŞARTLARI

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLAR DEĞERLENDİRME RAPORU

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

Kanun No Kabul Tarihi: 19/8/2016

TÜRKİYEDE ÇEVRESEL BİLGİLENME HAKKI VE AB DİREKTİFLERİ. Yrd. Doç. Dr. Necla Akdağ Güney

[Vergiler] [Muhasebe-Finansal Danışmanlık]

MOTORLU TAŞITLAR SEKTÖRÜNDEKİ DİKEY ANLAŞMALARA İLİŞKİN GRUP MUAFİYETİ TEBLİĞİ TASLAĞI EŞDEĞER YEDEK PARÇA KULLANIMININ ÖNÜNÜ AÇIYOR

ALTERNATİF YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. BİLGİLENDİRME POLİTİKASI. 1- Amaç

Temsilcisi: Dr. Kemal Tahir SU Turan Güneş Bulvarı 100/20 Yıldız Ankara D. İLGİLİ TARAF: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Etik Kurallar

DEUTSCHE SECURITIES MENKUL DEĞERLER A.Ş.

MASAK Şüpheli. Tebliğ

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ağustos 2015)

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MERKEZ BANKASI ÜÇ AYLIK BÜLTEN SAYI: 2005-III

YENİ TÜRK TİCARET KANUNU

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğde (Tebliğ No: /34) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Hk.

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

2014 YILI NİSAN AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Dünyada ve Türkiye de Doğrudan yabancı Sermaye Yatırımları

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

2013 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRK PARASI KIYMETİNİ YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

Dar Kapsamlı Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Meslek Kuralları

6- REKABET POLİTİKASI

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI:

Madde 1.1 in birinci paragrafı aģağıdaki Ģekilde güncellenmiģtir.

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

Dr. Özge Ay OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ DAĞITIM SÖZLEŞMELERİNDEN KAYNAKLANAN HUKUKİ İLİŞKİLERİN REKABET HUKUKU DÜZENLEMELERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

EKONOMİ BAKANLIĞI VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNASI İHRACAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN DE MINIMIS YARDIMLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK HAZIRLANAN TASLAK YÖNETMELİK

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.

Aralık. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

REKABET GÜNDEMİ. Ocak 2013

3. TÜRKİYE ULAŞTIRMA SİSTEMİNE GENEL BAKIŞ

Transkript:

ÖNSÖZ, Merhabalar, Bu sayımızda da öncelikli olarak genel ekonomide meydana gelen, ancak kamuoyunda çok fazla yer almayan konular hakkında bilgi vermeye çalıştık. Bu kapsamda, Rusya dan Türkiye ye yönelen sermaye akımları, Halkbank ın özelleştirilmesi ile ilgili rekabet hukuku sorunları ve Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan Doğrudan Yabancı Sermaye Verileri ne yer verdik. Ekim ayı içerisinde Rekabet Kurumu bünyesinde de hareketlilik meydana geldi. Rekabet Kurulu nun çimento sektörüne yönelik olarak tamamladığı 4 ayrı soruşturmaya ilişkin karar açıklandı. Kurul ayrıca 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalar Tebliği ile ilgili değişiklik taslağı ile 2005/4 sayılı Motorlu Taşıtlar Tebliği Açıklayıcı Kılavuzu taslak metnini kamuoyuna açıkladı ve ilgililerin görüş ve önerilerini gönderebileceklerini ilan etti. Burada ilgili taraflarca görüş belirtilmesi konunun en sağlıklı biçimde değerlendirilmesi bakımından büyük önem arz etmekte. Bunlar dışında, rekabet hukuku alanında önemli bir başka olay ise, havayolu ile yolcu taşımacılığı sektöründe yaşanan rekabet sorunları. Bu konuda özet bilgileri bu bültenimizde bulacaksınız. Bu sayımızda son olarak, daha önce Cumhurbaşkanı tarafından tekrar görüşülmek üzere TBMM ne gönderilen ve TBMM de aynen kabul edilerek yasalaşan Kamu Denetçiliği Kanunu ile ilgili değerlendirmeleri sunmaya çalıştık. Saygılarımız ve başarı dileklerimizle.. Birkan Erdal Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 1

İÇİNDEKİLER Doğrudan Yabancı Sermaye Verileri Halkbank Özelleştirmesi Rekabet İhlalleri Rekabet Kurulu ndan Çimento ve Hazır Beton Sektörlerine Ceza Dikey Anlaşmalarda Rejim Değişikliği: Grup Muafiyeti İçin Pazar Payı Eşiği Geliyor. Motorlu Taşıtlar Kılavuz Taslağı Kamuoyuna İlan Edildi. Havayolu ile Yolcu Taşımacılığı Sektöründe Rekabet Sorunları Kamu Denetçiliği Kanunu YORUM: Rusya dan Türkiye ye Doğrudan Sermaye Akımları Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 2

DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE VERİLERİ T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 2006 Ekim ayında yayınladığı Doğrudan Yabancı Yatırım Verileri Bülteni, 2006 Ağustos ayı na kadar çeşitli alanlarda istatistiki bilgiler içermektedir. Bülten e göre, 2006 yılı Ağustos ayı itibariyle Türkiye de 13.904 adet yabancı sermayeli firmanın bulunduğu görülmektedir. 2000 li yılların başında bir yılda kurulan yabancı sermayeli firma sayısı üç haneli rakamlarla ilerlerken bu sayının 2003 yılında dört haneli rakamlara ulaştığı görülmektedir. Bunda kuşkusuz 17 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu nun büyük etkisi vardır. Bu kanun yatırımcıya haklarını ve yükümlülüklerini açık bir dille anlatan adeta bir rehber niteliğindedir. Bu kanun ile birlikte doğrudan yabancı yatırımların gerçekleşmesindeki izin ve onay sistemi bilgilendirme sistemine dönüştürülmüştür ve yatırımcılar arasında eşitlik sağlanarak onların hakları garanti altına alınmıştır. Nitekim 2003 yılı Haziran ayında kurulan 36 adet yabancı sermayeli firma sayısının bir ay sonra 3,5 kat artarak 126 ya çıkması da bu kanunun faydasının açık bir göstergesidir. Yabancı Sermayeli Firmaların Kuruluş Türleri ne bakıldığında 2006 yılı Ağustos ayı itibariyle Türkiye de yeni kurulan yabancı sermayeli firma sayısı 11.048, yerli bir firmaya iştirak eden yabancı sermayeli firma sayısı 2.444 ve şube açma yoluyla kurulan yabancı sermayeli firma sayısı ise 412 dir. Görüldüğü gibi yeni kurulma biçimi diğer kurulma türlerine oranla çok daha yaygındır. Yabancı Sermayeli Firmaların Sayılarının Sektörlere Göre Dağılımı nda, 2006 yılı Ağustos ayı itibariyle Toptan ve Perakende Ticaret sektörü, 4.737 yabancı sermayeli firma ile başı çekmektedir. Bu sektörü 2.819 firma ile imalat, 1.690 firma ile gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri, 1.198 firma ile ulaştırma, haberleşme ve depolama hizmetleri sektörleri takip etmektedir. Yabancı Sermayeli Firmaların Sermaye Büyüklüğü Açısından Dağılımı na bakıldığında 2004 yılı ve 2006 yılı Ağustos ayları kurulan 7208 yabancı sermayeli firmadan 4677 sinin toplam sermayesinin 50.000$ dan küçük, 1782 sinin sermayesinin 50.000-200.000$ arasında, 416 sının sermayesinin 200.000-500.000$ arasında ve 333 ünün sermayesinin 500.000$ dan büyük olduğu görülmektedir. Yabancı Sermayeli Firmaların Sayısının Ülkelere Göre Dağılımı na bakıldığında Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya, İngiltere ve Hollanda nın sırasıyla 2.435, 1.226 ve 1.098 yabancı sermayeli firma sayısıyla ilk üç sırayı aldıkları görülmektedir. Bu üç ülkeyi 783 firma ile İran ve 696 firma ile Amerika takip etmektedir. Yabancı Sermayeli Firmaların Yatırımlarına Verilen Teşvik Belgeleri ne bakıldığında, bu firmaların Türkiye de yapacakları yatırımlarda 2000 yılından 2006 yılı Ağustos ayına kadar toplam 26.305,7 Milyon $ lık yatırım için toplam 1358 adet yatırım teşvik belgesi düzenlendiği görülmektedir. 2006 yılının ilk sekiz ayında, bu firmaların toplam 1.602,5 Milyon $ lık yatırımları için 116 adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiştir ve bu yatırımların %33,9 unun yabancı ortaklar tarafından karşılanması öngörülmektedir. Doğrudan Yabancı Sermaye Girişleri ne bakıldığında 2003 yılında 745 Milyon $ olan sermaye girişinin 2004 yılında %73 lük bir artışla 1.291 Milyon $ a yükseldiği, 2005 yılında %561 lik bir Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 3

artışla 8.537 Milyon $ a yükseldiği ve 2006 yılının ilk sekiz ayında %23 lük bir artışla 10.544 Milyon $ a yükseldiği görülmektedir. Doğrudan yabancı sermaye girişlerinin sektörlere dağılımına bakıldığında ise 2006 yılı Ocak-Ağustos ayları arasında 4.717 Milyon $ ile Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri sektörü ilk sırayı alırken, 3.169 Milyon $ ile Mali Aracı Kuruluşların Faaliyetleri sektörü ikinci sırayı ve 1.415 Milyon $ ile Toptan ve Perakende Ticaret sektörü üçüncü sırayı almaktadır. HALKBANK ÖZELLEŞTİRMESİ REKABET İHLALLERİ Halkbank ın blok satış yöntemiyle özelleştirilmesine ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi büyük ihtimalle bu yıl sonuna kadar ilana çıkmış olacaktır. Bankacılık sistemimiz içerisinde aktif büyüklüğü bakımından 6. sırada olan Halkbank, 590 şubesiyle özellikle KOBİ lere yönelik işlem ve kredilerde oldukça önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. Fiyatının, son dönemde satışı yapılan Denizbank, Finansbank gibi bankaların oldukça yüksek fiyatlara satılması bağlamında, beklenenin üstünde çıkması hiç de sürpriz olmamalıdır. Çünkü banka, pazar payı satın almak isteyen yabancı bankalar için biçilmez kaftan. Halkbank 2006 İlk Yarı Pazar r Payı Sıralama Varlıklar 7.2 % 6 Mevduat 9.0 % 5 Krediler 4.5 % 8 Şube Sayısı (960) - 4 Halkbank özelleştirmesi ile ilgili olarak basında son zamanlarda çok sayıda haber yayınlanıyor. Bu haberlerin bazıları ise oldukça ilginç. Şöyle ki bu haberlerde, özelleştirme sonrasında satın alacak teşebbüse KOBİ lere yönelik sübvanseli kredi verilmesi hakkının da devredilmesi düşünüldüğü belirtiliyor. Kredi pazarında, daha da daraltırsak kurumsal kredi pazarında ve hatta KOBİ kredi pazarında özel bankalar da faaliyet gösteriyor. KOBİ kredileri ve işlemleri pazarında özellikle Garanti, Finansbank ve Denizbank oldukça aktif durumdadır. Halihazırda bir devlet bankası olan Halkbank ın sübvanseli kredi vermesi bile ilgili pazardaki rekabet üzerinde olumsuz etki yaratıyor şeklinde değerlendirilebilir. Bundan da öte, bazı durumlarda sadece, devletin özel teşebbüslerle rakip konumda ekonomik faaliyetler içerisinde yer alması bile rekabetin bozulmasına yol açabiliyor. Hal böyle iken, belli ki, özelleştirme gelirini artırmak için, kamu bankası olmanın sağladığı bu imtiyazlı durumun özel sektöre geçirilmesi düşünülüyor. Bu durum KOBİ kredi pazarındaki rekabet koşullarının daha da bozulması anlamına gelebilir. Böyle bir durumun gerçeğe dönüştürülmesine yönelik hareketler büyük ihtimalle Rekabet Kurumu nun görev sahasına girecektir. Tüm bunlar konuşulurken, 17 Ekim 2006 tarihli bir gazetede Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar ın bir beyanatı yayınlandı. Bu beyanatta, Halkbank ın özelleştirilmesinden sonra, ihtiyaç doğması halinde KOBİ lere yönelik sübvanseli kredi verme işini Ziraat Bankası olarak üstlenebilecekleri belirtildi. Özellikle, AB ile müktesebat uyumunun söz konusu olduğu şu dönemde, bu türden rekabeti olumsuz Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 4

yönde etkileyebilecek uygulamalardan uzak durmaya azami özenin gösterilmesi gerektiği çok açık değil mi? REKABET KURULU NDAN ÇİMENTO VE HAZIR BETON SEKTÖRLERİNE CEZA Rekabet Kurulu çimento ve hazır beton sektörlerine yönelik olarak yaptığı 4 ayrı soruşturmayı tamamlamış ve 4054 sayılı Kanun u ihlal eden teşebbüslere yaklaşık 9,6 milyon YTL idari para cezası vermiştir. 10 Ekim 2006 tarihinde açıklanan kararlara göre; Marmara bölgesi çimento pazarına yönelik olarak yapılan soruşturmada, Bursa Çimento nun bölge dışı satışlara getirdiği kısıtlamalardan dolayı yaklaşık 1,1 milyon YTL idari para cezası verilmiştir. Marmara bölgesi hazır beton pazarına yönelik olarak yapılan soruşturmada, Akçansa, Lafarge ve Oyak Beton un, Kanun un 4. maddesini ihlal ettiklerine karar verilmiş, ancak sadece Lafarge a yaklaşık 900 bin YTL idari para cezası verilmiştir. Akçansa ve Oyak Beton a ise ceza verilmemiştir. Doğu Akdeniz çimento pazarında faaliyet gösteren ve Kanun un 4. maddesini ihlal ettiği tespit edilen Adana Çimento ya 1,8; Çimsa ya ise 2,5 milyon YTL idari para cezası verilmiştir. Akdeniz bölgesi hazır beton pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerden, Kanun un 4. maddesini ihlal ettikleri yönünde karar verilen Çallıoğlu Beton a 230 bin, Ado Beton a 210 bin, Göltaş Beton a 980 bin, Çimsa ya 990 bin, Kadıahmetoğulları İnşaat a 560 bin, Özgür Çimento ya 270 bin YTL idari para cezası verilmiştir. Cezalarda teşebbüslerin cirolarının % 1 i ila 3 ü arasında değişen oranlar temel alınmıştır. Kararlar içindeki en çarpıcı olanı ise, Marmara bölgesi hazır beton pazarına yönelik olanıdır. Bu kararda, üç teşebbüsün 4054 sayılı Kanun un 4. maddesine aykırı bir anlaşma yaptıkları karar altına alınmışken, bu teşebbüslerden sadece birine ceza verilmiştir. Bir başka deyişle, kartel yaptıkları tespit edilen üç teşebbüsten ikisine ceza verilmemiştir, ki bu uygulama Kanun un 16. maddesi ile uyumlu değildir. Zira Kanun un 16. maddesi, ihlali gerçekleştiren teşebbüslere ceza verilmemesi gibi bir tasarrufu Rekabet Kurulu na tanımamıştır. Güneş tutulmasının yaşandığı 29 Mart 2006 günü, Antalya da, TMSF tarafından Göltaş Çimento ya atanan bir devlet memurunun koordinasyonunda toplantı yaparken polis eşliğinde gelen rekabet uzmanlarına yakalanan hazır betoncular ise ceza almaktan kurtulamamıştır. Akdeniz bölgesi hazır beton pazarına yönelik olarak tamamlanan bu soruşturmada toplam 6 teşebbüs idari para cezası ile cezalandırılmıştır. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 5

DİKEY ANLAŞMALARDA REJİM DEĞİŞİKLİĞİ: GRUP MUAFİYETİ İ İÇİN PAZAR PAYI EŞİĞİ GELİYOR Bilindiği üzere, üretim ya da dağıtımın farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler arasındaki dikey anlaşmalar, Rekabet Kurulu tarafından çıkarılan 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalar Grup Muafiyeti Tebliği ile uyumlu olmak kaydıyla, 4054 sayılı Kanun un 4. maddesinden muaf tutulmaktadır. Mehaz AB mevzuatında, 2002/2 sayılı Tebliğ in muadili olan 2790/1999 sayılı Komisyon Tüzüğünde çok önemli bir fark bulunmaktadır. Buna göre, pazar payı % 30 un üzerinde olan sağlayıcı teşebbüslerin tarafı olduğu dikey anlaşmalar grup muafiyetinden yararlanamamaktadır. 2002/2 sayılı Tebliğ ise, büyük ölçüde AB Tüzüğü ile uyumlu olmasına rağmen, pazar payı eşiğine sahip değildir. Böylece pazar gücüne bakılmaksızın, bütün teşebbüslerin anlaşmaları grup muafiyetinden yararlanmaktadır. Rekabet Kurulu, bu farkı ortadan kaldırmak yönünde hazırlık içindedir. Bu çerçevede, kamuoyuna, Tebliğ kapsamında grup muafiyetinden yararlanabilmek için, % 30 un altında pazar payına sahip olunmasını muafiyetin ön koşulu haline getiren bir taslak metin ilan edilmiştir. Konuyla ilgili olanlardan taslağa ilişkin görüş ve önerilerini göndermeleri istenmektedir. 2002/2 sayılı Tebliğ ile grup muafiyeti sağlanan hususlardan, teşebbüsler açısından en önemlileri, tek elden satın alma yükümlülüğü, münhasır dağıtım, seçici dağıtım sistemine ilişkin uygulamalar ve rekabet yasağı gelmektedir. Taslağın mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, anlaşma konusu ürünlerde % 30 un üzerinde pazar payına sahip olan teşebbüsler grup muafiyetinden yararlanamayacaklardır. 1 Ancak 2002/2 sayılı Tebliğ in yürürlükte olduğu dört yıl boyunca, bilhassa pazar payı çok yüksek olan teşebbüslerin, bu Tebliğ le sağlanan muafiyet çerçevesinde kurdukları dağıtım kanallarının rekabeti bozucu etkileri gözlenmiştir. Örneğin bira sektöründe yüksek pazar payına sahip iki teşebbüsün, bayilerine tek elden satın alma yükümlülüğü getirmelerinin pazara yeni girişleri engellediği tespit edilmiştir. Son satış noktalarına getirilen bu yükümlülüğün yarattığı giriş engeli o kadar yüksek seviyelerdedir ki dünya çapında güçlü bira markaları bile kendi dağıtım ağını kurarak pazara girememekte, pazara girmek için yerleşik ve güçlü markalardan biriyle lisans anlaşması yapmak durumunda kalmaktadır. Bu nedenle, bira sektöründe faaliyet gösteren iki teşebbüsün, münhasırlık içeren dikey anlaşmalarından muafiyetin geri alınmasına karar verilmiştir. 2 Benzer bir karar, paketlenmiş cips pazarında hakim durumda bulunan Frito Lay için de alınmıştır. 3 Ayrıca gazlı alkolsüz içecekler ve rakı pazarlarında da Rekabet Kurumu tarafından benzer girişimlerin başlatıldığına dair medyada haberler çıkmıştır. Değişiklikle önerilen bir başka husus ise, paralel ağlara ilişkindir. Buna göre, benzer nitelikte dikey kısıtlamaların oluşturduğu paralel ağlar, ilgili pazarın % 50 sinden fazlasını kapsıyorsa, Rekabet Kurulu çıkaracağı bir tebliğle pazarın tamamından muafiyeti geri alabilecektir. Örneğin, birkaç teşebbüsün 1 Pazar payı eşiği, ülke genelinde tek bir distribütörün yetkili kılınması halinde de geçerlidir ve bu durumda distribütörün pazar payı esas alınacaktır. Tebliğ, bu durumdaki sözleşmelerin rekabet mevzuatı ile uyumlu hale getirilmesi için bir yıllık süre öngörmektedir. 2 22.4.2005 tarih ve 05-27/317-80 sayılı Rekabet Kurulu Kararı. 3 4.5.2004 tarih ve 04-32/377-95 sayılı Rekabet Kurulu Kararı. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 6

faaliyet gösterdiği oligopol pazarında, bütün teşebbüslerin birbirlerinden bağımsız olarak rekabet yasağı içeren anlaşmalar yapmaları halinde, bu teşebbüslerin herbirinin pazar payı % 30 un altında ise, söz konusu anlaşmalar grup muafiyetinden yararlanırlar. Ancak bu teşebbüslerin birbirlerinden bağımsız biçimde kurdukları dağıtım kanalları, toplamda yine pazarın kapanmasına neden olur ve pazara giriş yapmak isteyen teşebbüsleri engeller. Bu durumda Rekabet Kurulu, sektör genelini kapsayan bir tebliğ çıkararak, grup muafiyetini geri alabilecektir. Tebliğ in yürürlüğe girmesi ile grup muafiyetinden yararlanamayacak durumda olan teşebbüslerin, Rekabet Kurumu tarafından görüş ve önerilerin talep edildiği bu dönemde aktif olmalarında yarar bulunmaktadır. HAVAYOLU İLE YOLCU TAŞIMACILIĞI SEKTÖRÜNDE REKABET SORUNLARI Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) üyesi şirketler, havaalanı vergisinin bazı havaalanlarında 15 dolardan 15 avroya çıkarılması kararının geri alınması için Rekabet Kurumu na gideceklerini kamuoyuna açıkladılar. Dernek yönetimi tarafından yapılan açıklamada, TAV tarafından yapılan vergi artışı kararının Ankara ve İzmir de uygulanacağı ve bu artışa gerekçe olarak yap-işlet-devret modeli ile yapılan ihale şartının gösterildiği ifade edildi. Açıklamada, böyle bir artışın müşteriye derhal yansıtılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle vergi artışı uygulamasından, havayolu şirketlerinin olumsuz biçimde etkileneceği belirtildi. Rekabet Kurumu nezdinde şikayet konusu olacağı anlaşılan vergi artışı uygulamasının, 4054 sayılı Kanun un 6. maddesi kapsamında hakim durumun kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi söz konusu olabilir. Esasen kamuoyuna yansımış olan bu uygulama hakkında, Rekabet Kurumu nun, şikayetin gelmesini beklemeden re sen inceleme başlatma yetkisi de bulunmaktadır. Havayolu ile yolcu taşımacılığı sektörü, son dönemde rekabetin fiyat bazında ve üst düzeyde yaşandığı bir sektör olarak dikkati çekmektedir. Ancak havayolu şirketleri, tedarikçi sektörlerde rekabet eksikliğinden dolayı zarar görmekte olduklarını sık sık gündeme getirmektedir. Kamuoyuna en son olarak yansıyan vergi artışı uygulaması dışında, bilhassa havaalanları yer hizmetleri ve jet yakıtları pazarına yönelik sıkıntılar dile getirilmektedir. Hava taşımacılığı şirketleri, jet yakıtları pazarında da TÜPRAŞ tarafından rekabetin ihlal edildiğinden şikayet etmektedir. 22 Eylül 2006 tarihinde Rekabet Kurumu ile İktisadi Araştırmalar Vakfı işbirliğiyle düzenlenen Sivil Hava Taşımacılığı Sektöründe Serbestleşme ve Rekabet panelinde bu konu gündeme getirilmiştir. TÜPRAŞ ın şikayete konu olan uygulaması, jet yakıtları satışında ton başına alınan 10 dolarlık komisyon ücretinin, özelleştirme işlemi sonrasında sürekli ve keyfi biçimde artırılarak 20 dolar seviyesine getirilmesidir. İlgililer, pazarın toplam hacmi dikkate alındığında, bu artış nedeniyle ortaya çıkan kazancın yıllık yaklaşık 25 milyon dolar seviyesinde olduğunu ifade etmektedirler. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 7

KAMU DENETÇİLİĞİ KANUNU 5548 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, Cumhurbaşkanının vetosuna karşın kabul edilerek 1 Ekim 2006 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Uzun zamandır tartışılan ve genel hatlarıyla büyük kesim tarafından olumlu bulunan bu denetim mekanizmasının öngördüğü ve genel adı ombudsmanlık olan kurum, 7. Beş Yıllık Kalkınma planında da yer almış ancak bu yöndeki çalışmalar sonuçsuz kalmıştı. Türkiye de kamu denetçisi, halkın avukatı, baş takipçi, vatandaşın savunucusu, halkın temsilcisi, gibi çeşitli şekillerde isimlendirilen ombudsmanlık, 1700 lü yıllarda İsveç te ortaya çıkmış ve zaman içinde birçok ülkede çeşitli yönetim seviyelerinde uygulama alanı bulmuştur. Aracı kişi anlamına gelen bu kelime, kişi hak ve özgürlüklerini destekleyen, yurttaşları kötü yönetimler karşısında savunan ve yönetimin iyileştirilmesi yönünde çalışmalar yapan kişileri ifade etmektedir. Bu kişiler ilke olarak parlamento tarafından atanır, ancak hükümete ve parlamentoya karşı bağımsızlıkları da güvence altına alınır. Hukuka uygunluk ve yerindelik denetimi yapmaya yetkili olan bu kişiler, incelemelerinin sonucunda idareye önerilerini sunarlar. Düzenleyici işlemlerin giderek daha karmaşık bir hal alması, bu kurumun gerekliliği için gösterilen gerekçelerin en başında yer almaktadır. Yasayı bilmemek mazeret kabul edilemez ilkesi bağlamında, haksız yönetsel işlemler karşısında kanuni hakların kullanılması teoride gerekli ancak günlük hayatın akışı içinde gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Kısaca, en ideal koşullarda bile yerine getirilmesi zor olan bu ödev, ülkemizde eğitim seviyesinin yeterli olmayışı ve çoğu kez maddi imkânsızlıklar nedeniyle oldukça büyük bir kesim bakımından mümkün değildir. Belirtilen koşullar altında kişiler, kanunen sahip oldukları hak ve yükümlülüklerden habersizler ve idarenin kötü yönetimi halinde bilgisizlikten ve hatta çoğu kez korkudan yargısal yollara başvurmuyorlar. İşte Kamu denetçiliği ile yerine getirilmek istenen; karmaşık düzenleyici işlemler karşısında yeterli bilgiye sahip olmayan/olamayan kişilerce yerine getirilemeyen ahlaki (moral) denetimin sağlanması amacıyla, hukuki, yönetsel ve teknik konularda gerekli altyapıya sahip olan ve kurumun niteliği gereği halk tarafından kabul gören kişilerce işleyişin incelenmesi, idareye önerilerde bulunulması ve halkın bilgilendirilmesidir. 5548 sayılı yasaya göre ülkemizde bu kurum kamu denetçiliği olarak adlandırılmıştır. Kanunla getirilen düzenlemelere ve bu kanuna ilişkin karşı görüşlere yer verirsek: Öncelikli konu, kamu denetçiliği ile verilen yetkilerin kapsamına ilişkindir. Bir Baş denetçi ve diğer denetçilerden oluşan Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK); kişilerin, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyetleri üzerine olduğu gibi kendiliklerinden (re sen) de idari işlemlere karşı inceleme yapma yetkisine sahiptir. Bunun yanı sıra kurum, inceleme konusu hakkında her türlü bilgi ve belgeyi (devlet sırrı ve ticari sır niteliğindeki belgeler istisna olmak üzere) ilgili idareden temin etmeye yetkilidir. Bu olanak, idari işlemlerin şeffaflığının ve hesap verilebilirliğinin sağlanması açısından son derece olumludur. Her ne kadar haksız uygulamalar gerçekleştiren bir idarenin, çeşitli vesilelerle istenen belgeleri istisnalar kapsamında olduğu gerekçesiyle tevdi etmeyebileceği akla gelse de, açıklanmayan bir belgeye dayanarak idarenin yapacağı savunmanın ne ölçüde ikna edici olacağı soru işareti taşımaktadır. Kurum, idari yargıdan farklı olarak hukuki denetimin yanı sıra yerindelik denetimi de yapma yetkisine sahiptir. Oysa idarenin takdir yetkisini ne yönde kullandığı, idari yargının görev alanı dışında kalan bir Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 8

konudur. Yani idare, kanun koyucu tarafından belirlenen hukuki sınırları aşmadıkça, yaptığı işlem somut olay için en uygun çözüm olmasa dahi bu işleme yargı organlarınca dokunulamıyor. Oysa Kamu Denetçiliği Kurumuna yerindelik incelemesi yapma yetkisi de tanınıyor. Kuşkusuz idareye belli sınırlar içinde takdir yetkisi tanınması bir gerekliliktir. Bu anlamda idareye tanınan takdir yetkisinin kısıtlanmış olacağı ve bu kısıtlamanın olumsuz sonuçlar doğurabileceği düşünülse de KDK nın herhangi bir zorlayıcı yaptırım yetkisine sahip olmaması nedeniyle, sırf yerindeliğin tartışmaya açılması nedeniyle işleyişin etkileneceğini söylemek de pek mümkün görünmemektedir. Yasadaki mevcut haliyle KDK hiçbir şekilde idari yargı organlarının sahip olduğu yaptırım uygulama yetkisine sahip değildir. Yapılan incelemenin sonucunda yalnızca önerilerde bulunabilmektedir. Bu noktada önem kazanan konu zorlayıcı olmayan, ahlaki yaptırımların da özellikle uzun vadede son derece etkili sonuçlar doğurabileceğidir. Kurul, açıklanmasında fayda gördüğü konuları kamuoyuna duyurma yetkisine sahip kılınmıştır. Bunun en önemli sonuçları da kuşkusuz haksız uygulamaların gündeme getirilerek tartışmaya açılması ve böylece kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve etkinliğinin arttırılması olacaktır. Bunun dışında kurum özerk bir yapıya sahip kılınarak, denetçilere ve baş denetçiye, hâkimlere sağlandığı şekliyle bağımsızlık sağlanmıştır. Ayrıca baş denetçi ve denetçilerin meclis genel kurulunun 2/3 çoğunluğuyla seçilecek olması, denetimi yerine getirecek olan kişilerin iktidar tarafından belirlenmesini önemli ölçüde zorlaştırmakta ve parlamentoya karşı bağımsızlığı desteklemektedir. Kanuna getirilen eleştirilere göz attığımızda ilk olarak, tam anlamı ile bağımsız olabilmesi ve siyasetten arınması için, Kuruma, Anayasal statü tanınması gerektiği ve etkinliğinin sağlanabilmesi açısından, Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisi verilmesi gerektiği görülür. Yine Anayasa da yer alan Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz hükmü karşısında böyle bir kurumun oluşturulmasının Anayasaya aykırı olduğu, haklı olarak ileri sürülmektedir. Getirilen eleştiriler kuşkusuz ki bunlarla sınırlı değil ancak bu kadarı bile çıkarılan kanunun Anayasa ya aykırı olduğunu ortaya koymak açısından yeterlidir. Kısacası lehte ve aleyhte olan tüm görüşlere karşın kurumun; halkın bilinçlenmesi sürecinde olumlu etkilerde bulunacağı kuşkusuzdur. Ancak öyle görünüyor ki eleştiriler de son derece haklıdır. Hukukun üstünlüğünün toplum tarafından sindirilmesi yönünde bir ilerlemeyi amaçlayan bu kurumun hukuka aykırı temeller üzerine kurulması ve Anayasaya aykırılık dikkate alınmaksızın bu kanunun yürürlüğe konulmuş olması gerçekten ironiktir. Her ne kadar yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler kurumun görev alanı dışındaki işlemlerden olsa da, sonuçta yasama organı da yetkisi dâhilinde olmayan bir yasama işlemi gerçekleştirmektedir. Yani kısacası bu kurumu oluşturacak ilk denetçilerin re sen incelemede bulunarak kendilerini kanuna aykırı bulması da mümkün hatta gerçekten hakkaniyet gözeten bir kamu denetçiliği sistemimiz olduğunu bilmemiz açısından da gereklidir. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 9

MOTORLU TAŞITLAR KILAVUZ TASLAĞI KAMUOYUNA İLAN EDİLDİ Bilindiği üzere motorlu taşıtların, bunların bakım ve onarım hizmetlerinin ve yedek parçalarının alımı, satımı, yeniden satımına ilişkin dikey anlaşmalara yönelik olarak, Rekabet Kurumu tarafından 2005/4 Sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemler İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği çıkarılmış ve Tebliğ 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2005/4 sayılı Tebliğ, ilgili sözleşmelerin yeniden düzenlenerek bu Tebliğ ile uyumlu hale getirilmeleri için 1 yıllık bir geçiş süresi öngörmüştür. Buna göre 1 yıllık süre 31 Aralık 2006 günü sona erecektir. Bu aşamada 2005/4 sayılı Tebliğ in Uygulanmasına İlişkin Kılavuz Taslağı hazırlanmış ve ilgililerin görüş ve önerilerinin alınması amacıyla 20 Ekim 2006 tarihinde kamuoyuna sunulmuştur. İlgililerden gelecek görüş ve önerilerle birlikte Kılavuz Taslağı na son şekli verilecek ve taslak Rekabet Kurulu na takdim edilecektir. Taslak, mehaz AB mevzuatının muadil Açıklayıcı Broşür ü 4 ile genel itibariyle uyumlu olan ayrıntılı bir metindir. Ancak şu aşamada Kurul tarafından onaylanmış bir metin olmadığı için, içerdiği konularla ilgili olarak Rekabet Kurulu nun görüşünü yansıtmamaktadır. Kurul tarafından onaylanacak metin ise, yine mutlak anlamda bağlayıcı olmayacak, ancak içerdiği konular bağlamında Kurul un bakış açısını ortaya koyacaktır. Bu nedenle, Tebliğ ile getirilen düzenlemeden etkilenen teşebbüslerin kılavuz taslağı hakkında sunacağı görüş ve öneriler, Kurul un tavrını henüz netleştirmemiş olduğu bu aşamada önem arz etmektedir. 4 31 Temmuz 2002 tarihli ve 1400/2002 sayılı AB Komisyonu Tüzüğü Açıklayıcı Broşürü. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 10

RUSYA DAN TÜRKİYE YE DOĞRUDAN SERMAYE AKIMLARI Ülkemiz son yıllara kadar ne yazık ki çoğunlukla, kamu borçlanma senetleri vasıtasıyla ödediği inanılmaz yüksek reel faizlerle sıcak para cennetlerinden birisi haline gelmiştir. Sıcak para girdiği ekonomilere belli rahatlıklar sağlamaktadır, ancak para girişleri nedeniyle hiç olmadığı kadar dengesiz ve kırılgan hale gelen finansal yapılar, para çıkışları sonrasında büyük finansal krizlere yol açabilmektedir. Bu türden çıkışların nelere mal olduğunu en son 2001 yılında hep birlikte yaşadık. Diğer taraftan yeni kapasite yaratan türden olanı daha çok arzu edilmekle birlikte, sabit sermaye yatırımı için gelen yabancı para her zaman tercih edilir olmuştur. Genel anlamda düşünülürse, bir ülkenin dış ticaret fazlası varsa ve o ülkede yeteri kadar cazip yatırım olanakları bulunmuyorsa (ve/veya riskin dağıtılması amacıyla), sermaye daha cazip ülkelerin pazarlarına yönelebilir. Bu konuyla ilgili olarak Ekim ayı içerisinde, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından 2006 Dünya Yatırım Raporu yayınlanmıştır. Söz konusu rapora göre, tüm dünyada 2005 yılında toplam doğrudan yabancı yatırımları girişleri 2004 e göre % 27 lik artış göstererek 916 milyar dolara ulaşmıştır. Bu değerin 716 milyar doları şirket satın alma ve birleşmeleri yoluyla gerçekleşmiştir. Bölgesel olarak bakıldığında ise, ülkemizin de içerisinde yer aldığı Güney- Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu na (South East Europe and Commonwealth Independent States) yönelik doğrudan sermaye yatırımları nispeten yüksek seviyesini korumuştur. Tüm bunların içerisinden Türkiye nin aldığı pay ise 9.7 milyar dolar. Bu değerle ülkemiz, Dünya doğrudan yabancı yatırımlar liginde bir önceki yıla göre 13 basamak atlayarak 22. sıraya yükselmiştir. Dünya genelinde toplam doğrudan yabancı yatırım çıkışları ise 779 milyar dolar seviyesine ulaşmış (giriş ve çıkış arasındaki farkın, ülkelerin farklı veri toplama ve raporlama yöntemlerinden kaynaklandığı tahmin edilmekte) durumdadır. Bu miktar içerisinde Türkiye nin bulunduğu bölgenin payı 15 milyar dolar, bu bağlamda bölge ülkelerine yönelik net bir doğrudan yabancı yatırımı söz konusudur. Bölge ülkeleri arasında, ülke dışına en çok yabancı yatırım Rusya tarafından gerçekleşmiş ve değeri yaklaşık 13 milyar dolardır. Rusya da son dönemde ortaya çıkan zenginliğin, büyük oranda petrol, doğalgaz ve diğer yeraltı kaynaklarının özel mülkiyete geçmesi ve bu emtia fiyatlarında meydana gelen akıl almaz yükselişler dolayısıyla ortaya çıktığı söylenebilir. Bu türden büyük sermaye sahipleri, yükselen emtia fiyatlarıyla oturdukları yerde servetlerine milyar dolarlar eklerken, gidişatın tersine dönmesi halinde ise varlıklarında çok ciddi kayıplar yaşayabilirler. Özellikle son dönemlerde, emtia fiyatlarında aşırı dalgalanmaların meydana gelmesi, bu türden yatırımları oldukça riskli hale getirmiştir. Dolayısıyla en temel finans kavramlarından olan portföy çeşitlendirmesi yoluyla riskin azaltılması bağlamında, riskten kaçınmak isteyen yatırımcılar aşırı dalgalanan emtia fiyatlarına bağlı işlerinin risklerini dengeleyecek, fiyat dalgalanması görece az olan ve belli nakit akışı sağlayacak işlere yatırım yapma yoluna gitmektedir. İşte tam da bu noktada geçen hafta, risklerini azaltmak isteyen müşterilerine yeni yatırım olanakları arayan Rus Yatırım Bankacılarının ülkemizi ve firmamızı ziyaretine tanık olduk. Rusya da bulunan nakit fazlalarının önceden çok rahat bir biçimde ve yüksek getirilerle ülke içinde değerlendirildiğini kaydeden Rus Yatırım Bankacıları, Moskova Borsası nın nispeten bir nevi durgunluğa girmesi, emlak fiyatlarının aşırı şişkin hale gelmesi ve pek çok emtia fiyatında aşağı yönlü trendin söz konusu olması gibi nedenlerle, bu nakit fazlalığının artık çokça diğer ülkelerdeki yatırımlara yönelmeye başladığını ifade Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 11

ettiler. Bu sermaye ilk etapta Polonya dan başlayıp Türkiye ye uzanan kuşaktaki gelişmekte olan ülke piyasalarına gitmektedir. Özellikle bu yıl içerisinde Lukoil gibi bir dev Rus şirketinin ülkemiz pazarlarına yatırım yapması bu sermaye hareketlerinin ülkemizdeki öncüsü ve habercisi sayılabilir. Ancak Rus Yatırım Bankacılarıyla yaptığımız görüşmeler sonucunda ortaya çıkan gerçek, ülkemizdeki yatırım olanaklarının Rusya daki bu potansiyel yatırımcılara yeterince anlatılamamış olmasıdır. Öyle ki ülkemizdeki, özellikle elektrik dağıtım ihaleleri, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektrik üretimi, perakende sektörü ve belli oranda inşaat ve turizm sektörleri aslında tam da Rus yatırımcıların aradığı türden yatırım alanlarıdır. Bu alanlarda daha çok Rus sermayesi çekmemiz, hem doğrudan sermaye yatırımlarının birincil avantajlarını getirecek, hem de yabancı sermaye çeşitlendirmesi anlamında ülkemize katkı sağlayacaktır. Turan Güneş Bulvarı No: 63 / 1 Ankara Türkiye T: 0 312 490 93 96 F: 0 312 490 92 02 www.yyd.com.tr 12