MAAŞ PROMOSYONLARI Hakkaniyet, Adalet, Etik Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi MARDİN ÖZELİNDE BİR DEĞERLENDİRME Çalışma No:8 Aralık 2011 Mardin -TURKEY ÖZET: Bankaların bağış değil, ihale ve teklif yolu ile vermek zorunda kaldığı promosyon ücretlerini, hakkaniyet, adalet ve bankacılık etik kriterleri ile çalışanın lehine çevirmek mümkündür. USTAD MARDİN ÖZEL DÜŞÜNCENİN MERKEZİ [USTAD Kurumsal / Aralık-2011]
A- GİRİŞ 1- Promosyon Tanımı: Gelişen bankalar arası rekabet koşullarında kurumların, bünyesinde çalışan personeline yaptığı ödemelerinin yapılması ve kurumsal mevduatının değerlendirilmesi amacıyla anlaşma sağlayacağı bankadan, personeli ve kurumuna ek kazanımlar sağlaması şeklinde tanımlanabilir. Promosyon yönteminde kurum, çalışacağı bankayı tespit etmek üzere bir ihale açar. İhaleye katılan bankalardan teklifler alarak kurum personeline en fazla ücreti veren bankayla maaş ödeme protokolü imzalayarak anlaşmayı tamamlar. Bankalar, kurumların maaş hesabından elde edeceği kazancı hesaplamakta ve promosyon ihalesinde muhtemel kazancının bir kısmından feragat ederek tekliflerini sunmaktadırlar. Dolayısıyla, bankaların verdiği promosyonlar, bağış türünden değil, ihale ve teklif yolu ile vermek zorunda kaldığı ücretler olarak görülmelidir. 2- Başbakanlık Genelgesi ve ilgili Talimatlar Geçmiş yıllarda mutemetlerce yapılan ödemelerin izdihama yol açtığı, mutemetlerin gasp tehlikesi yaşadığı maaş ödemelerinin, teknolojik gelişmelere paralel olarak bankalarca yapılaması zaruri hale gelmiştir. Yine, bankacılık sektörünün önünün açılması ile pek çok yeni banka açılmış ve bankalar arası rekabet ortamı oluşmuştur. Bankalar arası rekabet, ciddi bir meblağ tutan kamu personeli maaş ödemelerinin promosyon karşılığı yapılması dahil birtakım tekliflerin yolunu da açmıştır. Başlangıçta herhangi bir kritere bağlı olmaksızın kurum sorumlularınca yapılan banka anlaşmaları sıkıntıları beraberinde getirince, başbakanlık genelgesi ile durum netleştirilmeye çalışılmıştır.
Şunu belirtmekte yarar var ki; Başbakanlık genelgesinin muhatabı tamamıyla kamu kurum ve kuruluşlarıdır. Bu genelgede kamu kurumlarının takip edeceği usullerden bahsedildiği için, bankaların bununla ilgili mevzuat yönünden bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Peyderpey gönderilen genelge, tebliğ ve diğer yazılı talimatlardan anlaşılacağı üzere 1- Maaş promosyonun tamamı personele verilecektir 2- İki ile beş yıl arasında anlaşmalar yapılacaktır. 3- Promosyonlar altı aylık dilimler halinde dağıtılabilecektir. 4- İhale, yetkili sendika temsilcisinin de içinde bulunduğu komisyon marifeti ile yürütülecektir. Fazla detaylandırmaya gerek olmaksızın, promosyon ihalelerinde hangi önlemlerin alınacağı, hangi personelin dahil edileceği, ihale komisyonunun çalışma şartları, promosyon ihalelerinde hangi hususların yer alacağı, bankaların ne şekilde tespit edileceği, sözleşmede ne tür hükümlerin yer alması gerektiği ve bulundurulması gereken belge, forma ve evrakların hangileri olduğu ile ilgili mevzuatı internet ortamında taramak ve bilgi edinmek mümkün olduğundan burada yer ayrıca verilmemiştir. B- ÖNERİLER a- Kurum ve Sendikaların üzerine düşen görevler (80/20 prensibi) Her şeyden önce maaş promosyon kriterleri hakkaniyet çerçevesinde belirlenmelidir. Mevzuatta belirlenen hususları yerine getirmekte yasal sorumluluğu bulunan komisyon, aynı zamanda vicdani sorumluluğu da üstlendiğinin farkında olmalıdır. Dolayısıyla mevzuatta yerini bulmamış bazı hususlarda adalet ve hakkaniyet kriterlerini oturtarak bankalarla promosyon pazarlığına girişmelidir.
Bankaların işi gereği bir takım kesintileri yapacağı hesaplanarak bunlara önlemler alınmalıdır. Bunu yaparken 80/20 prensibinden hareket edilmelidir. 20 kişinin yararlanma ihtimali olan bir avantajın madde olarak eklenmesi durumunda, bankalarca teklif edilecek maaş promosyonundaki azalmadan 80 kişinin mağdur edileceği unutulmamalıdır. Örneğin: 20 personelin kredi kullanma ihtimali olan bir kurumun anlaşma metinlerine kredi avantajı sağlanmasına dair ek madde ilave edilmesi halinde banka, vereceği promosyonu düşürecek ve bu düşüş diğer 80 kişiyi mağdur edecektir. Naklen gelecek ve gidecek personelin denge hesabı iyi yapılmalıdır. Sonradan 20 personelin geleceği hesaba katılarak yapılacak bir pazarlık, bankalarca teklif edilecek maaş promosyonundaki azalmayı beraberinde getirecek ve bu durumdan halihazırdaki 80 kişi mağdur edilecektir. Aynı şekilde promosyon anlaşmasının hemen ardından naklen gelecek personelin de mağdur edilmemesi gerekmektedir. Öte yandan, genel bütçeyi ilgilendirmeyen bir konu olan promosyonun peşin veya 6 ay içerisinde ödenmesi durumunda naklen gidecek personel için bağlayıcı bir hüküm bulunmamakta ve para iadesi yaptırılamamaktadır. Aynı personel, gittiği yerde hemen yapılması muhtemel bir promosyon hesabına da dahil olarak 20/80 şeklinde haksız kazanç elde etmiş olacaktır. Aylık para akışı, personel sayısı ve maaş miktarları hesaplanarak avantajlı ve güçlü olan yönler ön plana çıkartılmalıdır. 20 avantaja sahip bir kurumun, pazarlık gücünü iyi kullanarak 80 avantaj sağladığına dair örnekler mevcuttur. Buna karşın 80 avantaja sahip bir kurumun 20 gücünde pazarlıkla görüşmeleri sonuçlandırması, kurum personelinin mağduriyetine neden olacaktır.
Örneğin: 50-500 arası bir personel sahip bir kurum, 3 yıllık anlaşmayı 900 TL ve üzeri sonuçlandırmışsa, bünyesinde 2500-3000 personel bulunduran bir kurumun yapacağı anlaşma 1500 TL den az olmalıdır. Komisyonda üye veya gözlemci statüsünde bulunan sendika temsilcilerinin 20 üyenin fikirlerini kalan 80 üyenin çıkarlarına tercih edecek şekilde popülist yaklaşımlardan kaçınması çalışanın menfaatine olacaktır. Bunun için: Promosyonun aylık şeklinde veya en fazla altışar aylık dilimlere bölünerek planlanması ve bankadan promosyonun promosyonunu da yansıtarak en yüksek ücreti vermesi sağlanabilir. Promosyonun aylık şeklinde veya en fazla altışar aylık dilimlere bölünerek gelecek personelin mağduriyeti ve gidecek personelin haksız kazancı önlenebilir. Kısıtlı bir kesimin kullanma ihtimali olan bir avantaj, ek madde olarak konulmayıp promosyon tutarı daha da yükseltilebilir. b- Bankaların Pozisyonu ve Sorumlulukları Bankaların yasal Sorumluluğu Bu süreçte kamu kurumlarının uyması gereken mevzuata tabi olmamakla birlikte, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun dahil bankacılıkla ilgili kanun ve düzenlemelere tabi olan bankaların şaibeli iş ve işlemlerden uzak durması gerekmektedir. Özellikle 2011 yılı içerisinde rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliği kararlarına ilişkin yasaklanmış davranışlarla başı belaya giren bankaların daha dikkatli olmaları menfaatlerinedir. Örneğin kapalı zarf teklifinde 800 TL den yüksek promosyon öneren bir bankanın açık arttırma sırasında 500 TL den yukarı çıkmaması ve kapalı zarf
teklifinde 300 TL civarında teklifte bulunan diğer bir bankanın açık arttırmada verdiği 650 TL civarındaki ücretine karşılık bir teklifte bulunmaması şaibeli bir durumdur. Rekabet Kurulunun bu yıl mart ayında, centilmenlik anlaşması adı altında özel firmalara promosyon verilmemesi ve protokolü devam eden firmalara, diğer bankalar tarafından teklif verilmemesi konularında anlaşma yapmak suretiyle rekabeti ihlal ettikleri gerekçesiyle bazı bankalara toplam 72.3 milyon lira para cezası verdiği haberlere konu olmuştu. Bankaların Vicdani ve Etik Sorumluluğu Bankaların mevduat faizi haricinde farklı bir çıkar sunamayacağını hükme bağlayan düzenlemenin istisnası olarak maaş veya belirli hizmetleri yerine getirme kapsamında kurum veya kurum çalışanlarına yapılan protokollerle ek menfaatler sağlama olanağı getirilmiştir. Bu olanağın kullanımı sırasında çevre il/ilçe emsal durumu gözetilerek tekliflerin yapılması, çalışanların nezdinde bankaların itibarını yükselteceği gibi, pazarlıktaki kurum muhataplarını da ithamdan ve asılsız dedikodulardan kurtaracaktır. Örneğin: A ilinin personeli sayıca az olan bir ilçesinde 3 yıllık anlaşmaya 900 TL civarında promosyon önerebilen bir bankanın, bunun yaklaşık iki katı personele sahip olan bir kuruma önerdiği rakamın 300-500 TL civarında olması halinde arada 1-1.5 milyon liralık uçuk bir fark çıkartmaktadır ki, bunun izahı mümkün olmayacak ve kurumsal muhatapları haksız yere zan altında bırakmasına sebep olacaktır. Oysa ki, özel firmalara promosyon verilmemesi, protokolü devam eden kurumlara diğer bankalar tarafından teklif verilmemesi ve faiz oranlarında anlaşmaya varılması gibi centilmenlik dışı konularla gündeme gelen bankaların Şu kurumu biz aldık. Diğer kurumu anlaşmalı veya bir menfaate bağlı olarak diğer
kuruma bırakabiliriz şeklinde ithamlardan uzak durmaları etik açıdan bir gereklilik, çalışanların hakkını gasp etmemek için ise bir zorunluluktur. Sonuç olarak bankacılıkta promosyon uygulamasının, kurum personel maaşlarının bankada tutulacağı sürede bankanın gelir beklentisi ile orantılı olduğu bilinmektedir. Kurumlar, personel maaşlarını, maaş gününden belli bir süre öncesinde bankaya vadesiz olarak yatırmakta ve bankaların bu süre zarfında vadeli mevduat faizi ödemediği için kar elde etmesini sağlamaktadır. Bankalar, yaptıkları promosyon anlaşması süresince kurum personeline kredi kartı ve çeşitli krediler dahi birçok bankacılık ürününü pazarlamak suretiyle ayrıca kazanmaktadırlar. Bankaların, her halükarda kar beklentisi içinde olduğu promosyon anlaşmalarında diğer bir ilde veya ilçede, karından verdiği promosyonu başka bir kuruma aynı oranda vermemesinin ticari ahlak ve etik değerler noktasında sorgulanması, bu eyleminde ısrarcı bir tutum sergileyenlerin deşifre edilmesi suretiyle farklı cezalarla karşı karşıya kalması bile işten değildir. Not: Mardin özelinde maaş promosyonu görüşmelerinin devam ettiği günlerde yapılan bu çalışmayla, kurum veya bankaların isimleri zikredilmeden katkı sunulması amaçlanmıştır. Aralık-2011 USTAD www.ustad.org.tr