Türkiye ve ran iliflkilerinde belirleyici olan temel unsurlar; jeopolitik konumlar ve tarihi bir kökeni olan, kültürel ve mezhepsel farkl l öne ç



Benzer belgeler
Türkiye- ran liflkileri

Çeviren: Dr. Almagül sina

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

STRATEJ K V ZYON BELGES

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

A N A L Z. Seçim Öncesinde Verilerle Türkiye Ekonomisi 2:

EVOK Güvenlik in hedefi daima bu kalite ve standartlarda hizmet sunmakt r. Hasan ERDEM R. Mustafa AL KOÇ. Yönetim Kurulu Baflkan.

30 > 35. nsan Kaynaklar. > nsan Kaynaklar Yönetimi > Personel E itimleri > Personel Otomasyonu

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE

* Azerbaycan 642'de Hz. Ömer (r.a.) zaman nda fethedildi. Hz. Osman (r.a) devrinde ise

Dünyaya barış ve refah taşıyor, zorlukları azimle aşıyoruz

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

fiam Ver, PKK y Al Kenan ERTÜRK*

Umman Tarihinin Dönüm Noktalar

Dr. Osman DEM RC * *Özellefltirme daresi Baflkan Yard mc s

Dünyada ve Türkiye de Güncel Verilerle HIV/AIDS. Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araflt rma Merkezi (HATAM)

Sunuyu flu flekilde vermek istiyorum; bir politikam z n temel ilkeleri nelerdir, genel bir görüfl amac yla buna ana hatlar yla bakmaya çal flaca m.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

ÜRETİCİ ÜLKELERİN PETRO-POLİTİĞİ OCAK 2010

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

Uluslararas De erleme K lavuz Notu No. 13 Mülklerin Vergilendirilmesi için Toplu De erleme

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Almanya n n Ermeni Politikalar

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Belediyelerde e-arfliv Uygulamalar ile Dijitallefltirme Çal flmalar nda zlenmesi Gereken Yol Haritas

Çeviren: Dr. Almagül S NA

ENST TÜ SAVAfi VE GREV KLOZLARI (Yard mc tercüme metin) YAT 1/11/85. Bu sigorta ngiliz Yasa ve Uygulamas na ba l d r.

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

7ORTA DO UDA S YASET. Amaçlar m z. Anahtar Kavramlar. çindekiler

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli i. 3. Ödemeler Dengesi

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z

Araştırma Notu 15/177

F inans sektörleri içinde sigortac l k sektörü tüm dünyada h zl bir büyüme

MADEN HUKUKU İLE İLGİLİ İDARİ YARGI KARARLARI VE MEVZUAT

İRAN ENERJI GÖRÜNÜMÜ

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

Fukuflima Sonras Orta Asya Uranyumu

ALBARAKA TÜRK. Faizsiz Kazanç

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

Çanakkale. Hava Savafllar Belgeselcinin Gözüyle Çetin mir

T ürk Gelir Vergisi Sisteminde, menkul sermaye iratlar n n ve özellikle de

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

T ürkiye Serbest Muhasebeci Mali Müflavirler ve Yeminli Mali Müflavirler

ÜN TE I. EDEB YATLA DÜfiÜNCE, SOSYAL VE S YAS HAYATIN L fik S. 1. Edebiyat, Sosyal ve Siyasi Hayat liflkisi. 2. Yenileflme Dönemi. Özet.

Gürcan Banger Enerji Forumu 10 Mart 2007

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

YEN DÖNEM DE DENET M MESLE NE HAZIRMIYIZ?

YÖNET M KURULU RAPORU

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Atatürk Döneminde Türkiye Cumhuriyeti Ermeni Soyk r m Propagandas n Nas l Susturdu?

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

TOFAfi 2007 FAAL YET RAPORU. Otomobil Sektörü ve Tofafl n Sektör çindeki Yeri

Çev: Ayfle Merve KAMACI

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

YARGITAY 14. HUKUK DA RES KARARLARI

JOHN DEWEY DEN ATATÜRK E Ö RENC ANDI VE YURTTAfiLIK

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

Gündem Türkiye 7,50% İngiltere 0,50% Amerika 0,25% İsviçre -0,75% Euro Bölgesi 0,05% Japonya < 0.10%

Brexit ten Kim Korkar?

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

NSAN KAYNAKLARI NSAN KAYNAKLARI 2009 YILI ODA FAAL YET RAPORU

Ba dat Demiryolu Projesi

Küresel Ekonomik İlişkiler Komisyonu - I

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.9. Pazar De eri Esasl ve Pazar De eri D fl De er Esasl De erlemeler için ndirgenmifl Nakit Ak fl Analizi

YAZARLAR HAKKINDA Alfabetik S rayla Yüksel Baykara ACAR Minhaç ÇEL K Bülent Ç ÇEKL Muharrem EKfi

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI ĞİŞİKLİĞİ

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

ÇÖZÜM Say : Mustafa BAfiTAfi* I-G R fi

TÜRK YE EKONOM S 2008 YILI ODA FAAL YET RAPORU TÜRK YE EKONOM S

Kore Cumhurbaflkan Roh Moo-hyun un Türkiye Resmi Ziyareti

TETAŞ TÜRKİYE ELEKTRİK TİCARET VE TAAHHÜT A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.8 Finansal Raporlama çin Maliyet Yaklafl m

OHSAS fl Sa l ve Güvenli i Yönetim Sisteminde Yap lan De iflikliklere Ayr nt l Bak fl

Transkript:

Türkiye- ran liflkileri 219 TÜRK YE - RAN L fik LER Berna Gürkafl Türkiye ve ran co rafi konumlar n n kendilerine sundu u jeopolitik önemleri, tarihsel miraslar, kültürel kimlikleri ile nüfuslar n n büyük bir kesimi slam dininin farkl mezheplerini benimsemifl, farkl yönetim modelleri olan bölgesel güçlerdir. Ayr ca tarihsel miraslar n n ve kültürel kimliklerinin kendilerine sundu u medeniyet alanlar bu iki bölgesel güce küresel güçlerin Orta Do u, Kafkaslar ve Orta Asya bölgelerine yönelik politikalar nda belirleyici rol oynama imkân sunmaktad r. Türkiye- ran iliflkilerinde ayn co rafyay paylaflan ve ortak s n r hatt nda kesiflen farkl kimlik tan mlamas na sahip iki ülkenin birbirleriyle do rudan etkileflime, rekabete ve iflbirli ine girmelerinin kaç n lmazl gözlemlenmektedir. Söz konusu bu durum, Türkiye- ran iliflkilerinin karmafl k bir iliflkiler bütünü olarak flekillenmesinde karfl m za ç kmaktad r. Temel Unsurlar: Kimlik ve Jeostratejik Konum Türk- ran iliflkilerinin ele al naca bu çal flmada, d fl politika analizi yöntemi kullan laca için öncelikle d fl politikan n tan m na ihtiyaç duyulmaktad r. D fl politika uluslararas ortamda uygulanan fakat hem iç politika oluflum sürecini hem de uluslararas politika sürecini kapsayan d fla dönük eylemler bütünüdür. Devletlerin kültürel miras, tarihi, sosyo-ekonomik durumu, co rafi konumlar, yönetim biçimleri ve kimlik tan mlamalar d fl politika oluflumunda önemli parametrelerdir. Bu ba lamda d fl politika analizi, d fl politikan n oluflumunda rol oynayan kararal c lar n, etkide bulunan co rafi konumun, sosyo-ekonomik yap n n, ideolojilerin, devletlerin kimlik tan mlamalar n n ve ayn zamanda uluslararas alandaki güç dengelerinin tamam n içeren kompleks bir de erlendirmedir. 1 Ayr ca ülkelerin sahip olduklar kaynaklar d fl politikan n eylem arac n oluflturmaktad r. Ülke kaynaklar ; enerji, madenler gibi do al ve ekonomik kaynaklar n yan nda iflgücü, ticari potansiyel, kültür, nüfus, dil, din, milliyetçilik, yurttafll k ba ve askeri güç gibi diplomasinin eylem arac olan de iflkenlerdir. 2

220 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program Türkiye ve ran iliflkilerinde belirleyici olan temel unsurlar; jeopolitik konumlar ve tarihi bir kökeni olan, kültürel ve mezhepsel farkl l öne ç karan kimlikleridir. Bu durum iki ülkenin uluslararas sistemi ve bölgeyi, farkl bak fl aç lar yla tan mlamalar nda etkili olmaktad r. 3 ki ülke iliflkilerinde belirleyici bir niteli i olan di er bir etken ise uluslararas düzende meydana gelen geliflmeler ve ülkenin sosyo-ekonomik durumlar n n d fl politikalar nda belli dönemlerde farkl veya birbiriyle örtüflen de iflkenleri eylem arac olarak kullanmalar d r. Ülkeler sahip olduklar do al ve ekonomik kaynaklardan d fl politikan n birer eylem arac olarak istifade etmektedirler. Fakat, temel parametrelerin üzerine infla edilen bu faktörlerde uluslararas konjonktürün gerekleri do rultusunda her daim de iflkenlik gözlemlenmektedir. Öyle ki zaman içinde de iflen dünya flartlar temel parametrelerin belli dönemlerde öncelik bak - m ndan yer de ifltirmesinde etkili olmaktad r. 4 Bu do rultuda temel parametreler olarak sahip olduklar jeopolitik konum ve farkl kimlik tan mlamalar Türkiye ve ran a bölgesel nüfuz alanlar sunmakta, bu bölgesel nüfuz alanlar birbirleriyle ve bölge d fl güçlerle olan iliflkilerinin rekabet ve iflbirli i boyutunu belirlemektedir. 5 Türkiye ve ran iliflkilerinde kimlik tan mlamas n n temelinin olufltu u süreç, Osmanl ve Safevi Hanedanlar aras nda yüzy llar boyu devam eden Do- u Anadolu ve Irak topraklar üzerinde ideolojik, siyasi ve stratejik mücadeleye dayanmaktad r. 6 Bu dönemde Türkmen geleneklerine dayal kuruldu u halde devletin kurumlaflmas yla geliflen ve Türkmen hayat tarz ndan uzaklaflan Osmanl ekseninde geliflen Sünni kimlik ile Anadolu da yabanc laflma duygusuna kap lan yar göçebe Türkmenler üzerine dini mezhebe dayal etki alan kuran Türkmen kökenli Safevi Hanedanl ekseninde geliflen fiii kimlik aras ndaki çekiflme, günümüze kadar uzanan yap lanman n kökenidir. ki hanedan aras ndaki diplomatik, ekonomik ve stratejik mücadele sonucunda Türkmenler ran a, Sünni Kürtler ise Osmanl ya yönelmifllerdir. Bölgenin etnik yap s ndaki bu geliflme iki ülke aras ndaki s n r sorunlar baflta olmak üzere birçok sorunun sosyolojik, psikolojik temelini oluflturmufltur. 7 ki devlet aras ndaki bu Sünni-fiii çekiflmesi karfl l kl zaaflardan faydalanarak birbiri üzerinde nüfuz kurma mücadelesine dönüflmüfl ve 1. Dünya Savafl sonuna kadar devam etmifltir. 1923 y l nda Türkiye de ba ms z ulus devlet modeli olan Türkiye Cumhuriyeti, 1924 y l nda ise ran da Fars kimli ini temel alan ve monarfli düzenine dayal Pehlevi Hanedanl kurulmufltur. Bu dönemde ikili iliflkiler monarfli-cumhuriyet karfl laflt rmas ekseninde geliflmifltir. Yüzy llard r kendisini Fars ve fiii kimli ini esas alarak tan mlam fl olan ran da ancak 1979 ran slam Devrimi ile fiii kimli i siyasallaflm fl ve fiiili i benimseyen dine dayal devlet yap s ortaya ç km flt r. Bu durum karfl s nda fiii temeller üzerine devlet yap lanmas n oluflturan ve slami kimli ini eylem arac olarak kul-

Türkiye- ran liflkileri 221 lanan ran slam Cumhuriyeti ile din ve devlet ifllerinin birbirinden ayr ld laik Türkiye Cumhuriyeti aras ndaki kimlik farkl l iki ülkenin hem bölgesel hem de ikili iliflkilerinde temel bir etken olmufltur. 8 Devletler büyük ölçüde sahip olduklar jeopolitik faktör üzerine bölgesel ve uluslararas di er siyasi birimlerle iliflkilerini ve onlara karfl politik tutumlar n belirler ve düzenlerler. Bu do rultuda Türkiye ve ran iki komflu ülke olarak co rafi konumlar n n etkileflimi alt ndad rlar. 9 ran n önemli jeopolitik özellikleri: Avrasya anakaras nda do u ile bat, kuzey ile güney aras nda ba lant noktas n oluflturmaktad r. Basra Körfezi, Hazar Denizi, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Do u bölgeleriyle ayn anda ve kolayl kla ba lant kurulabilecek konumu itibariyle enerji kaynaklar n bir birine ba layan bir merkezde bulunmaktad r. ran, petrol ve do al gaz üreten önemli bir ülkedir. 1 0 Basra Körfezi ve Hürmüz Kanal n n do u k y lar na sahip olan ran, Basra Körfezi nin girifl ç k fllar n kontrol edebilecek konumu ile Körfez deki petrol ve do al gaz trafi ini engelleme imkân na sahiptir. Dünya petrol üretiminin yüzde 25 inin bu bölge taraf ndan sa land göz önünde bulundurulursa bu co rafi konumun ran a kazand rd jeostratejik önem ve ran n bu bölgeye olan yo un ilgisi anlafl labilir. Dünya petrol ve do al gaz rezervlerinin yo unlaflt di er bir bölge olan Hazar Denizi nin 5 k y dafl devletinden biri olarak Hazar Havzas na do rudan müdahildir. ran ayr ca Orta Asya kaynaklar n n boru hatlar vas tas yla Basra Körfezi ne ulaflt r lmas nda aktif rol oynayarak Hazar Havzas ve Basra Körfezi ni birbirine ba layan kilit ülke konumunu muhafaza etme çabas ndad r. 11 Türkiye nin önemli jeopolitik özellikleri: Türkiye, üç k tan n Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika n n kesiflti i hatta yer almaktad r. Bir ülkenin komflular - n n say s ve niteli i ile o ülkenin güvenli i ve stratejik konumu aras nda bir ba bulunmaktad r. Bu ba lamda Türkiye, komflular n n nitelikleri aç s ndan hassas bir stratejik kesiflim noktas nda bulunmaktad r. Karadan Suriye, ran, Irak, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Bulgaristan ve Yunanistan, denizden ise kuzeyde Karadeniz kanal yla Rusya, Ukrayna ve güneyden bütün Akdeniz Havzas ile iletiflim halindedir. Ayr ca Bo azlar arac l yla önemli bir geçifl ve ba lant noktas olmas Türkiye ye bölgesel boyuttan öte uluslararas bir önem sunmaktad r. Avrupa, Orta Asya, Kafkaslar ve Orta Do u nun kesiflim alan nda yer almas itibariyle Türkiye bu bölgelerin kendi içindeki ve birbirleriyle olan güç dengelerinde rol oynamaktad r. 12 Türk- ran iliflkileri incelenirken göz ard edilmemesi gereken en önemli faktörlerden biri ise iki ülkenin d fl politikalar n n ortak siyasi parametrelere dayanmas d r. Bu parametreler:

222 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program 1.) Toprak bütünlü üne dayal güvenlik unsuru: Devletlerin di er devletlerle iliflkilerinin belirleyici parametresi jeostratejik konumlar n n kendilerine sundu u avantaj ve dezavantajlard r. 1 3 Bu nedenle hem Türkiye hem de ran sahip olduklar jeopolitik konumlar itibariyle büyük güçler aras ndaki stratejik mücadelenin alan olmufllard r. Bu durum her iki ülkenin de güvenli i d fl politikalar n n temel unsuru olarak görmelerine neden olmaktad r. 14 2.) Bölgesel rol aray fl : Her iki ülke de yak n ve uzak çevrelerinde dayan flma a oluflturarak sahip olduklar jeostratejik kaynaklar kendisinin o bölgedeki egemenli ini küresel güçlerin ve di er bölgesel bir gücün tehdit etmesini önlemek için kullanmak ve bölgesel etkinlik alanlar n geniflletmek istemektedir. 15 Türkiye ve ran n d fl politika eylem arac olarak öne ç kard klar parametreler, uluslararas konjonktürde meydana gelen geliflmeler fl nda iki ülkenin bölgesel politikalar ve rolleri üzerinde de iflik dönemlerde farkl l k veya benzerlik göstermifltir. ki ülke ço u zaman ortak ç karlara sahip olsalar da, etkin bir iflbirli i alan oluflturmalar yerine düflük yo unluklu rekabeti öne ç karmalar ndaki nedeni analiz edebilmek için bu temel ve de iflken parametrelerin zaman içinde nas l flekillendi ini incelemek gerekmektedir. 16 1923-1939 Dönemi Bu dönemin ilk bafllar nda Türkiye ve ran da eski rejimlerin yerine tam ba ms zl kç rejimler kurulmufltur. Bu dönemde iki ülkenin d fl politika amaçlar ve ç karlar örtüflmekteydi. ran da milliyetçi bir subay olan R za Han n fiubat 1921 de hükümet darbesi yapmas yla ran n iç ve d fl düflmanlara karfl mücadele dönemi bafllam fl, ülkenin ngiltere ve Rusya kontrolüne girmemesi için mücadele edilmifltir. 17 Türkiye ise, 1923 te Cumhuriyet in ilan edilmesi ve Lozan Antlaflmas n n imzalanmas yla modern ve tam ba ms z bir ulus devlet için gerekli olan devrimleri gerçeklefltirme ve ilk bölgesel iliflkilerini oluflturma sürecine girmifltir. Atatürk ün önderli inde flekillenen Türk d fl politikas n n önceli i güvenlikten asla taviz vermeden realist, ülke ç karlar n gözeten iliflkiler kurulmas yönünde olmufltur. 18 Bu yönde hareket eden Türkiye nin ran da Cumhuriyet in ilan edilmesine destek vermesine karfl l k, Türkiye de hilafetin kald r lmas ndan ötürü ran daki uleman n rahats zl ndan çekinen R za Han 1925 te Kacar Hanedan na son vererek Pehlevi Hanedan n kurmufltur. Bu dönemde Atatürk devrimlerine benzer reformlar ülkesinde gerçeklefltirmeye çal flan R za Han n ran için, Türkiye bir model ülke konumundayd. Ancak, iki ülke aras ndaki ortak meselelerde yaflan lan karfl - l kl güvensizlik k sa sürede kendini göstermeye bafllam flt r. Öyle ki bu dönemden itibaren Fars merkezli bir yap lanma ortaya koyan R za Han, Ata-

Türkiye- ran liflkileri 223 türk ün modernleflme politikalar n desteklemesine karfl l k Türkiye Cumhuriyeti nin ttihat ve Terakki nin bir uzant s oldu u düflüncesiyle Azerbaycan üzerinde etki kurma amac tafl mas ndan çekinmifltir. Do u s n r nda ba ms z bir ran isteyen ve güçsüz bir ran n etnik problemler sonucu parçalanarak Sovyetlerin iflgaline u ramas veya ngiltere nin nüfuzu alt na girmesinden endifle duyan Türkiye için ise 1925 ten itibaren bafllayan ve aral klarla devam eden Kürt isyanlar endifle yaratm flt r. 19 S n r Sorunu: S n r hatt n n büyük bölümünü 1639 Kasr- fiirin Anlaflmas ile belirleyen Osmanl ve ran aras nda çok say da düzenleme yap lm flt r. 1913 y l nda stanbul da imzalanan son belgenin onaylama ifllemleri yerine getirilmemifl ve Osmanl mparatorlu u nun hukuken sona ermesinden sonra iliflkilerde temel al nacak meflru bir hukuki zeminin oluflturulmas gerekmifltir. Türkiye de isyanlara kat lan Kürt gruplar n kolayl kla ran taraf na geçmeleri ikili iliflkilerde gerginli e neden olmaktayd. 1. ve 2. A r syanlar ile çeteciler taraf ndan baz Türk subay ve erlerinin esir al nd Beyaz t Hadisesi sonras nda Kürt çetelerin ran a geçifllerinin önlenmesini isteyen Türkiye, mevcut s n rda de ifliklik yapmak istemifltir. Bu problem 23 Ocak 1932 de yap lan s - n r de iflikli i ile çözüme kavuflturulmufl ve Kürt isyanc lar n ran a kaç fl için kulland klar A r Da n n tamam Türkiye nin olmufltur. 20 R za fiah n Türkiye Gezisi ve Sadabad Pakt 1930 lar n uluslararas sistemdeki kamplaflma ortam nda iki ülke birbirine yak nlaflma gere i duymufltur. Bu dönemde fiah n temel amac Türkiye ye yak nlaflarak ngiltere ve Rusya n n karfl l kl bask lar n dengelemek ve Irak ile olan s n r anlaflmazl nda Türkiye nin deste ini almakt r. fiah n gezisi ikili iliflkilerin geliflmesinde önemli bir fayda sa lam fl ve fiah, Türkiye yi model alan modernleflme çal flmalar na h z vermifltir. Ancak ran milliyetçili inden kaynaklanan kuflkucu yaklafl m, iki ülke iliflkilerine yans maya devam etmifltir. Sadabad Pakt, sömürge ve yar sömürge döneminden kurtulan ülkelerin aralar ndaki s n r sorunlar n kal c bir biçimde çözümleme iste inden kaynaklanm flt r. Pakta taraf olan devletlerin merkezde bulunan ran ile s n r sorunlar bulunmaktayd. 1930 Anlaflmas ile Irak ta etkinli i olan ngiltere ve Türkiye, ran ve Afganistan ile ikili dostluk anlaflmas olan Sovyet Rusya n n da onay al nd ktan sonra 8 Temmuz 1937 de Tahran da Sadabad Pakt n imzalam flt r. Bu anlaflma Türkiye, ran, Irak ve Afganistan aras nda çok tarafl bölgesel bir sald rmazl k anlaflmas d r. Ancak Sadabad Pakt 2. Dünya Savafl n n bafllamas yla önemini yitirmifltir. 21

224 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program 1939-1945: kinci Dünya Savafl 2. Dünya Savafl y llar olan bu dönemde Türk d fl politikas, ülkeyi savafl d fl nda tutmaya yönelik yo un diplomasi ekseninde flekillenmifltir. 22 ran ise savafl n hemen bafl nda tarafs zl n ilan etmifl ve 1940 dan itibaren Türkiye ye yak nlaflmaya bafllam flt r. Fakat Almanya n n Rusya ya sald rmas üzerine ngiltere ve Sovyetlerin Almanya karfl s nda müttefik olmalar 1939 dan itibaren Almanya ya yak nlaflma e ilimi gösteren ran hedef haline getirmifltir. Nitekim 25 A ustos 1941 de ran, transit yolu güvence alt na alarak Alman nüfuzunu k rmay amaçlayan ngiltere ve Sovyet Rusya taraf ndan kuzeyden ve güneyden iflgal edilmifltir. 16 Eylül 1941 de R za fiah n o lu Muhammed R za fiah tahttan feragat ederek ülke d fl na ç km flt r. ran, artan iktisadi güçlükler, siyasi çat flma faaliyetlerinin yeniden canlanmas ve d fl siyasi boflluklar n tekrar bafllamas gibi problemlerle yüz yüze kalm flt r. Türkiye ise özellikle Sovyet iflgal bölgesinde olan Azeri ve Kürt bölgelerindeki kar fl kl klardan ötürü bu iflgali endifleyle karfl lam flt r. 23 Rusya n n güçleri kuzeyde, ngilizlerin güçleri güneyde, ran n ordusunun ve devletinin hizmetindeki Amerikal dan flmanlar ise Tahran da bulunmaktayd. ran Rusya n n lojistik hatt na dönüflmüfltür. 2. Dünya Savafl boyunca ran n uluslararas ve dahili durumlar nda gerçekleflen bu de ifliklikler, ortam 1945-1946 ve 1951-1953 y llar n n ayr l k hareketlerine haz rlam flt r. Bu dönemin a r ekonomik ve siyasi koflullar ran da toplumsal uyan fl n ve milli bilincin ilk yap tafllar olan siyasi oluflumlar n belirmesinde etkili olmufltur. Bu örgütlerin en kurumsallaflm fl olan Tudeh (Kitle) Partisi 1943 Eylül ay nda kurulmufltur. Savafl y llar nda siyasi faaliyete yönelen di er tabakalar ve gruplar; dini liderler, kabaday lar, kabileler ve afliretlerdir. Sonunda kabileler ve afliretler, 1941 y l itibariyle geçmiflteki siyasi ve ekonomik faaliyetlerine yeniden bafllam fllar ve bir kez daha ba ms zl k hareketlerine yönelmifllerdir. Bazen Almanlar taraf ndan da desteklenen ve devlet aleyhine geliflen afliret isyanlar, 1942-1943 y llar nda uç noktaya ulaflm flt r. Baz s da ngiliz devletinden güç almaktayd. Göçebe veya yerleflik Kürtlerin ço u 1945-1946 y llar nda kendi bölgelerinde önemli rol oynam fllard r. 2.Dünya Savafl ayr ca Amerika n n ran daki varl aç s ndan da dönüm noktas d r. 1942 Aral k ay nda 30 bin asker, g da ve mühimmat n Sovyetlere nakil ve tafl nmas yoluna bakmalar için gönderilmifltir. Ayr ca yeni petrol imtiyazlar konusunda güçlerin çekiflmesi su yüzüne ç km flt r.1944 y l n n bafllar nda ngiliz ve Amerikan flirketleri, ran n güneydo usundaki petrol imtiyazlar na iliflkin ran la müzakereleri bafllatm fllard r. Bu müzakereler meclisteki bir vekil taraf ndan d flar ya

Türkiye- ran liflkileri 225 s zd r l nca Sovyetler de kuzeyde petrol ayr cal almak için kendi haklar nda srar etmifllerdir. Amerika n n bir taraftan ngiltere di er taraftan da Sovyetlerle karfl karfl ya gelmesi günden güne daha da fliddetlenmekteydi. Amerikan güçleri 1945 Aral k ay nda ve ngiliz güçleri 1946 fiubat ay nda, savafltan sonra en fazla alt ayda askeri güçlerin ran dan tahliyesine dayanan anlaflmaya göre bu ülkenin topra n terk etmifllerdir. Ama Sovyetler güçlerini kuzeyden çekmemifltir. 1945 Aral k ay nda Azerbaycan ve Kürdistan da özerklik isteyen hareketler göz önüne al nd nda, bu teflebbüs ran da savafltan sonraki toplumsal hareketlerin gidiflinde etkili olmufl ve bütün bu geliflmeler savafl sonras nda ran n So uk Savafl n ilk mücadele alanlar ndan biri olaca n n göstergesi haline gelmifltir. 24 1945-1979 Dönemi Bu dönemde Türkiye uluslararas sistemin bloklaflma ortam yla karfl karfl ya kalm flt r. 25 Söz konusu dönemin Türk- ran iliflkileri için önemi ise iki ülkenin yollar n n 2. Dünya Savafl sonras nda kesiflmesinden kaynaklanmaktad r. 26 12 Aral k 1945 te Azerbaycan halk taraf ndan seçilen Eyalet Meclisi, Azerbaycan Demokrat Partisi rehberli inde ve Cafer Piyfleveri nin önderli inde Özerk Azerbaycan Hükümeti ni Tebriz de ilan etmifl, akabinde 22 Ocak 1946 da ise toprak sahiplerinden oluflan bir ailenin bireylerinden Kürdistan n tan nm fl kad s Muhammet Recel Özerk Kürdistan Cumhuriyeti ni Mehabad da ilan etmifltir. Her iki ülke de kendi güvenliklerine yönelik tehdit olarak alg lad klar Sovyet Rusya karfl s nda Bat blo una yönelmeye bafllam flt r. Nisan 1946 da Sovyetlerin ran da petrol imtiyaz karfl l nda ran topraklar ndan çekilmesinin ard ndan ran ordusu 12 Aral k ta Tebriz e ve 17 Aral k ta Mahabad a girerek otonom cumhuriyetleri kald rm flt r. 27 Türkiye nin bu dönemdeki d fl politika önceli i Sovyet tehdidi alt nda olan komflular yla iyi geçinmektir. Bu görüflün bir uzant s olarak 1945 ten bafllayarak Irak ve Ürdün gibi Bat yanl s ve Sovyet tehdidi hisseden monarflilere yaklafl rken, Suriye ve M s r gibi cumhuriyetçi, Bat karfl t ve radikal Arap milliyetçisi ülkelerle aras aç lm flt r. ran milliyetçili inin doruk noktas na ç kt Musadd k dönemi (1951-1953) Türk- ran iliflkilerinde k sa süreli bir gerginli e neden olmufltur. 28 Bu dönem ran da sömürü ile mücadele dönemi olarak nitelendirilmektedir. Yabanc lara verilen imtiyazlardan rahats zl k duyan ve olumsuz ekonomik koflullarla bo uflan ran halk n n yükselen milliyetçi de erlerini temsil eden Tudeh Partisi ve Musadd k önderli inde iktidara gelen Ulusal Cephe petrol sektörünü millilefltirerek yabanc sermaye ile mücadele etmifltir. 29 Türkiye, Musadd k n izledi i siyasetin ran da Sovyet nüfuzuna avantaj sa lad düflünce-

226 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program siyle ran a karfl temkinli yaklaflmaktayd. A ustos 1953 te Musadd k n Amerikan- ngiliz ortak darbesiyle devrilmesi sonras dönemde, Türkiye ve ran komünizm ve Arap milliyetçili i karfl s nda Bat ekseninde yer alm fllard r. Nitekim 1955 te Türkiye, ran, Irak, Pakistan ve ngiltere aras nda Ba dat Pakt n n kurulmas yla Orta Do u da saflar belirginleflmifltir. Fakat 1958 y - l nda Nas r yanl s Arap milliyetçilerinin iktidara gelmesiyle Irak, 1959 da paktan ayr lm fl ve Ba dat Pakt fiilen çökerek CENTO ad n alm flt r. 30 ran ise 50 li y llardan itibaren Bat n n jeostratejik eksenine girmifltir. Bat n n Avrasya karfl s ndaki ilk savunma sistemleri ran da kurulmufltur. So uk Savafl döneminde ran n d fl siyaseti Musadd k dönemi hariç hiçbir zaman iç siyasetiyle uyum içinde geliflmemifl ve d fl politikan n iç politikaya yans mas slam Devrimi ne giden süreci tetiklemifltir. Türkiye ve ran n jeopolitik konumlar n n kendilerine sa lad konum, Sovyetlerin çevrelenmesi ve hareket alan n n daralt lmas için büyük önem ifade etmekteydi. Bu dönemde her iki ülkenin de d fl politika dayana Bat ile iliflkilere öncelik verilmesi olmufltur. Fakat Türk d fl politikas nda 1965 y l bir dönüm noktas teflkil etmektedir. K br s meselesi üzerine Türkiye tek boyutlu d fl politikan n kendisini uluslararas arenada yaln zl a düflürdü ünün fark na varmaya bafllam flt r. Türkiye bölge politikalar nda, bölge ülkelerinin içifllerine kar flmama ve kendi aralar ndaki sorunlarda denge unsurunu ön plana ç karmaya özen göstermifltir. Türk- ran iliflkilerinde ise iki ülkenin ç karlar tekrar belirmeye bafllam flt r. Özellikle ran ve Irak aras ndaki gerilimde ran n Kuzey Irak ta Ba dat a karfl Kürt gruplar desteklemeye bafllamas Türkiye yi rahats z etmifltir. ngiltere nin Basra Körfezi nden çekilece ini aç klamas n takiben 1968 y l nda ABD Baflkan Nixon ve Ulusal Güvenlik dan flman Henry Kissenger taraf ndan aç klanan Nixon Doktrini ran n Basra Körfezi nde etkin bir güç olmas n n önünü açm flt r. ngiltere nin 1971 y l nda bölgeden tamamen çekilmesinin ard ndan ABD ve Sovyetler aras nda rekabet ortam artm fl ve Amerika bölgesel müttefiklerinin ç karlar n gözetmek ad na savunma iflbirli ini gelifltirmeye bafllam flt r. Körfez güvenli i için ABD nin belirledi i Çifte Sütun (Two Pillar Policy) Politikas, ran ve Suudi Arabistan n bölgede kurulan güvenlik sisteminin iki aya olmas n öngörmekteydi. Fakat Suudi Arabistan n çekinceleri ve ran n a r basan jeostratejik konumu, Nixon un tek bir sütuna yani ran a dayanmas na yol açm flt r. Bu dönemden itibaren Körfez de ABD nin jandarmal n üstlenen ran, Amerika n n en önemli silah al c lar ndan biri olmufltur. 31 Öte yandan 1973 Arap- srail Savafl sonras nda ortaya ç kan petrol krizi ve Türkiye nin bozulan ekonomisine ek olarak 1974 K br s Harekât sonras

Türkiye- ran liflkileri 227 ABD ile iliflkilerin gerilmesi üzerine Türk d fl politikas nda Orta Do u ve Körfez ülkeleriyle iliflkilerin gelifltirilmesi e ilimi belirmeye bafllam flt r. Türkiye ekonomik ve ticari ç karlar n politik eylemlerle elde etmeye çabalam fl ve slam Konferans na aktif kat l m gibi diplomatik giriflimlerle petrol ve döviz ihtiyac n karfl lamak amac yla Arap ülkeleri ile yak nlaflm flt r. 32 Türk- ran iliflkilerinde ise 1973 y l itibariyle dengeler de iflmifltir. Ekonomik s k nt içinde olan Türkiye, 73 Petrol Krizi sonras zenginli i artan ran n Körfez de oynad kilit rolün de tesiriyle bölgesel güç olma giriflimleri ile karfl karfl ya kalm flt r. 33 Bu dönem, ran iç siyasetinde toplumsal sorunlar n da su yüzüne ç kt bir dönem olmufltur. Ekonomik büyümeye ra men h zl kentleflme ve gelir da l m ndaki eflitsizlik toplumsal çeliflkileri ve halk n memnuniyetsizli ini pekifltirmifltir. 1963 Toprak Reformu ile toprak sahibi dini elitlerin denetimi ve yönetimindeki vak f topraklar n n tehlike alt na girmesi, ulema ile fiah karfl karfl ya getirmifltir. Bu gerilimin bir uzant s olarak ulema ile yak n iliflkiler içinde olan Bazaar (Pazar) esnaf n n yabanc sermayeden duydu u hoflnutsuzluk ve ekonomik s k nt çeken halkta milli menfaatlerinin yeterince gözetilmedi i düflüncesi, ran da fiah a karfl tepkileri artt rm flt r. Nitekim bütün bu tepkilere sert tedbirlerle karfl l k veren fiahl k rejimi daha fazla direnemeyerek 16 Ocak 1979 y l nda Muhammed R za fiah n ran terk etmesiyle fiilen y k lm flt r. 34 1979-1989 ran slam Devrimi Sonras 1979 y l nda ran da rejim de iflikli i ile sonuçlanan slam Devrimi, ülkenin iç ve d fl politikas nda önemli de iflimlere neden olmufltur. slam Devrimi nden sonra fiii kimli i siyasallaflm fl ve ran daki kar fl k etnik yap fiiili i benimseyen dine dayal devlet yap s nda bütünlefltirilmifltir. Devletin temel ve belirleyici kimli i fiiilik olmufltur. 35 Bu dönemden itibaren kendini slam dünyas içinde gören ran, din de iflkenini d fl politikada eylem arac olarak kullanmaya bafllam flt r. Devrime kadar bat yanl s bir monarfli yönetiminde olan ran da d fl politika, devrimin amac ve ideolojisi çerçevesinde flekillenmifltir. 36 slam Devrimi nin Türk- ran iliflkilerine yans mas n ele al nmadan önce ran da siyasi sistemin oluflum sürecine k saca de inilecektir. 1 fiubat 1979 da Ayetullah Humeyni nin sürgünde oldu u Fransa dan ran a dönerek hükümet içinde bütün kontrolü kendi elinde toplamaya bafllamas n n ard ndan, devrime kat lan gruplar aras ndaki iktidar mücadelesi su yüzüne ç km flt r. Milliyetçi ve demokratik bir slam Cumhuriyeti nden yana olan Mehdi Bazargan n mam Humeyni taraf ndan hükümeti kurmakla görevlendirilmesini takiben, Mart ay nda yap lan referandumda ald yüzde 98.2 lik oranla ran slam Cumhuriyeti ilan edilmifltir. Kas m da yap lan referandumda ise yeni anayasa kabul edilerek ülkenin yeni hukuki ve siyasal yap s oluflturulmufltur. Bu vesileyle

228 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program slam n fiia yorumuna dayan bu fleriat devletinin niteli i resmileflmifltir. ran slam Devrimi nin temelinde yatan en önemli dinamik fiiilik olgusunun bir ürünü olan Velayet-i Fakih 37 kuram, slam rejiminin yasal olarak en üst makam n oluflturmufltur. 38 Ayr ca 4 Kas m da bir grup ö rencinin Tahran daki Amerikan elçilik görevlililerini rehin almas yla 444 gün sürecek olan Rehineler Krizi bafllam flt r. Bütün bu geliflmeler devrimi oluflturan milliyetçi, Marksist ve dini unsurlar n anti-emperyalist söylemi olan Ne Do u, Ne Bat slogan yla benimsenen ba lant s zl k temeline dayand r lan ran d fl politikas nda slami ideolojinin belirleyici olmaya bafllad n n bir göstergesi olmufltur. Elçilik iflgali sonras nda Bazargan n istifas ve Cumhurbaflkan seçilen Beni Sadr ile slamc grup aras ndaki çekiflme, 22 Eylül 1980 de Irak ordular n n ran a sald rmas sonucunda bafllayan savafl n fiii inanc n ve Fars milliyetçili ini atefllemesi üzerine, iktidar radikal slamc lar n eline geçmifltir. Bu dönemde ran; ABD, srail ve Körfez deki Arap monarflileri ve l ml Arap devletlerine karfl bir politika benimsemifltir. Nitekim 8 y l süren ran-irak Savafl boyunca ran n fiii devriminden rahats z olan Suudi Arabistan, Umman, Kuveyt, BAE, Katar, Bahreyn (Ülkelerinde bulunan fiii az nl klar n ran devriminden etkilenmeleri konusunda endifleleri bulunmaktayd ) gibi Körfez Ülkeleri Irak desteklemifllerdir. 39 Humeyni dönemi ran d fl politikas n n temelini devrim söylemleri ekseninde flekillenen 3 ilke oluflturmufltur. 1- ran da meydana gelen olumsuzluklardan sorumlu tutulan Büyük fieytan ABD, Bat ve Sovyetler Birli i gibi güçlere karfl anti-emperyalist söylem 2- Uluslararas güç bloklar ve ittifaklara karfl ba lant s z bir d fl politika 3- Devrim ideolojisinin temelini oluflturan ve ezilen Müslüman toplumunda birli in sa lanmas na katk da bulunmak olarak tan mlanan devrim ihrac 40 Söz konusu dönemde ran da slamc ideolojinin iki farkl düflüncesi belirmifltir. Bu görüfl farkl l klar hem iç siyasette ekonomik yap lanma konusunda hem de d fl siyasetin belirlenmesinde kendini göstermifltir. mam Humeyni ise bu iki grup aras nda denge gözetmekte ve zamanla beliren geliflmelerde a rl n taraflardan birine kayd rmaktayd. leriki dönemlerde Reformcu Muhafazakâr ayr m olarak karfl m za ç kacak olan bu görüfl farkl l klar flunlard r: 1- dealistler: Devletçi ve korumac ekonomiden yana olan bu grup, slami kimli i öne ç kararak ba ms z olmak için izole olmay ve devrim ihrac n savunanlardan oluflmaktad r.

Türkiye- ran liflkileri 229 2- Realistler: Piyasa ekonomisinden yana olan bu grup, ranl kimli ini öne ç kararak mevcut uluslararas sistemin gerçeklerinin göz önünde bulundurularak d fl politika oluflturulmas n savunanlardan oluflmaktad r. Devlet içinde bu gruplar aras nda dengeyi korumaya çal flan Humeyni nin idealist kesime olan e ilimi kendini ço u kez belli etmekteydi. Nitekim ran- Irak Savafl n n uzamas, ülkenin ambargolar ve yapt r mlarla izole edilerek yaln zl a sürüklenmesi nedeniyle kötüye giden sosyal ve ekonomik flartlar 1985 sonras dönemde ran d fl politikas nda realist görüflün belirleyici olmaya bafllamas nda etkili olmufltur. 41 Bu dönemde Türkiye nin iç ve d fl politikas nda de ifliklikler meydana gelmifltir. Ciddi bir ekonomik ve mali krize giren Türkiye de, 12 Eylül askeri darbesi ard ndan 1984 te sivil yönetime dönülmesiyle birlikte kapal ekonomiden pazar ekonomisine geçifl süreci bafllam flt r. 42 Uluslararas konjonktürde ise Türkiye nin slam Devrimi sonras gerilen ran-abd iliflkileri nedeniyle stratejik önemi artm flt r. ran daki slam Devrimi konusunda ise Türkiye yi en çok endiflelendiren slamc hareketler ve Kürt milliyetçili i olmufltur. ran da meydana gelebilecek bir iç kar fl kl n do uraca otorite bofllu undan çekinen Türkiye, ran a yönelik d fl politikas nda temkinli davranm flt r. Bu dönemde sermaye birikimine ihtiyaç duyan iki ülkenin ticari iliflkilerinde geliflme kaydedilmifltir. 43 Özellikle ihracata dayanan büyüme politikas izleyen Türkiye için komflu ülkeler ile ticari iliflkilerin gelifltirilmesi ayn zamanda ekonomik konular n d fl politikada eylem arac olarak kullan lmaya bafllad n n göstergesi olmufl ve gerginliklerin azalmas nda rol oynam flt r. 44 ran-irak Savafl nda aktif tarafs zl benimseyen Türkiye, 1984 sonras nda PKK terörü ile karfl karfl ya kalm fl ve savafl döneminde Kuzey Irak ta faaliyet gösteren Halk n Mücahitleri Örgütü nün faaliyetlerinden rahats zl k duyan ran n Ba dat rejimine karfl Kürt gruplar desteklemesinden rahats zl k duymaya bafllam flt r. Özellikle 1985 sonras Türk- ran iliflkilerinde PKK önemli bir sorun olmufltur. Türkiye nin Kuzey Irak ta PKK kamplar na yapt askeri operasyonlar iki ülkeyi s k s k karfl karfl ya getirmifltir. 45 1989 1997 Rafsancani Dönemi 1988 y l nda ran-irak Savafl n n son bulmas üzerine kötüleflen ekonomik flartlarla bafl etmek zorunda kalan ran da yeniden yap lanma dönemi bafllam fl ve A ustos 1989 da Ayetullah Humeyni nin ölümü ran da siyasi dengeleri de ifltirmifltir. Humeyni nin liderli i ve ran-irak Savafl bütün siyasi güçleri bir arada tutmaktayd. 46 1981 y l nda Bani Sadr sonras göreve gelen 2. Cumhurbaflkan Muhammed Ali Recai ve Baflbakan Bahüner in suikast sonucunda öldürülmeleri sonras arka arkaya 2 dönem cumhurbaflkanl görevini yürü-

230 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program ten Seyyid Ali Hamaney, mam Humeyni nin ölümü üzerine dini lider olarak seçilmifltir. 1989 y l nda Ali Ekber Haflemi Rafsancani nin Cumhurbaflkan olmas ile birlikte ran da ekonomik olarak yeniden yap lanma dönemi bafllam flt r. Ayr ca anayasa de iflikli i ile Baflbakanl k makam kald r larak Cumhurbaflkan n n 47 yetkileri artt r lm flt r. 48 Bu dönemin en belirgin özelli- i Rehber ve Cumhurbaflkan n n d fl politikada ülkenin milli menfaatlerini ön plana ç karan realist tutumlar sergilemede iflbirli i içinde olmalar d r. 49 Savafl sonras mali s k nt lar, uluslararas ortamda izolasyon, ülkedeki sermayenin yetersizli i ve askeri olarak zay flama ran n d fl iliflkilerinde normalleflme sürecini zorunlu k lm flt r. ran n savafl sonras askeri ve iktisadi yap lanmas na öncelik vererek realist bir politika oluflturan Rafsancani, ülke ekonomisinin geliflimi için modern ekonomik yap lar n oluflturulmas n ve yap c diplomasiyle bölgesel oluflumlara kat lmay savunmufltur. 50 ç politikada siyasi ve kültürel olarak muhafazakâr bir tutum sergilenen Rafsancani döneminde, ran slam Devrimi nin sosyal baflar s nedeniyle devrim ihrac yöntemi bütün slam dünyas na model olacak flekilde de ifltirilmifl, ancak baflta ABD ve srail karfl t slami hareketler olmak üzere Lübnan daki fiii örgütler de gizli olarak desteklenmeye devam etmifltir. 51 Yeniden yap lanmaya a rl k veren ran, ekonomide ise korumac l ktan vazgeçerek aç k kap politikas benimsemifl, 1989 y l nda uygulamaya konulan lk 5 Y ll k Kalk nma Plan nda temel gelir kayna olan ham petrol sat fl n artt rmaya yönelmifl ve bu ba lamda öncelikle Basra Körfezi ülkeleri ile iliflkilerini düzeltmeye çabalam flt r. Ülkeye sermaye giriflini sa layabilmek için ekonomide liberalleflmeyi benimseyen ran, 1993 y l nda Dünya Ticaret Örgütü ne üyelik için baflvurmufltur. 52 1990-1991 y llar Türk- ran iliflkilerinde dönüm noktas olmufltur. Irak n Kuveyt i iflgaliyle bafllayan Körfez Krizi, Sovyetler Birli i nin da lmas yla So uk Savafl n bitmesi iki ülke iliflkilerine yeni etkenler katm flt r. 53 Bu dönemde Atlantik ttifak n n güney do usunda bir kanat ülke olma konumundan ç kan Türkiye; Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Do u nun kesiflti i merkezi bir ülke konumuna gelmifltir. Serbest pazar ekonomisini tam olarak uygulamaya koyan Türkiye için bu durum yeni iflbirli i f rsatlar do urmufltur. 54 Bu yeni geliflmeler ran n jeopolitik ortam n da etkilemifltir. Öyle ki Sovyetlerin da lmas yla Orta Asya ve Kafkasya da yeni devletlerin ortaya ç kmas, bafllang çta bölgeyi tarihsel miraslar olarak gören ran ve Türkiye aras nda büyük bir rekabetin ortaya ç kaca beklentilerini gündeme getirmifltir. Nitekim k sa bir flok döneminin ard ndan Orta Asya ülkeleri üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz rekabetine giriflen iki ülke, k sa sürede ticaret ve yat r m alan nda Ekonomik flbirli i Örgütü (ECO) ekseninde iflbirli i içinde olma boyutunu öne ç - karm fllard r. 55 Fakat Sovyetler Birli i nin da lmas yla ortaya ç kan etnik çat flmalar n yay lmas ndan endifle duyan ran, Türkiye nin Kafkasya da Azer-

Türkiye- ran liflkileri 231 baycan desteklemesinden rahats z olarak Türkiye-Azerbaycan yak nlaflmas - na karfl Ermenistan la yak n iliflkiler gelifltirmifltir. Ayr ca Türkiye nin, ABD nin ve Bat n n geleneksel müttefiki olmas n n yan s ra 1990 larda srail ile yak n iliflkiler gelifltirmesinden rahats z olan ran, Türkiye ile su ve Kürt sorunlar ekseninde gergin iliflkilere sahip olan, Filistin Sorunu nda srail e karfl do al ve geleneksel müttefiki konumunda bulunan Suriye ile iliflkilerini s k laflt rm flt r. ran ayr ca; Körfez Savafl n n ard ndan 1993 y l nda Irak ve ran çevreleyerek, bu ülkelerdeki radikal rejimlerin devrilmesini ve bunlar n uluslararas terörizme olan deste inin engellenmesini hedefleyen Çifte Çevreleme Stratejisi nin 56 Amerikan Baflkan Clinton taraf ndan uygulanmaya bafllanmas n ve bölgede Amerikan askeri gücünün artmas n tehdit olarak alg lamaktayd. Nitekim 1995 y l nda ABD flirketlerinin ran a yat r m yapmalar na yönelik yasaklama getirilmesini takiben, 1996 y l nda ran n asli gelir kayna olan do al gaz ve petrol sanayisine darbe vurmay hedefleyen ve ran da faaliyet gösteren mali kurulufllara s n rlama getiren D Amato Yasas ç kart lm flt r. 57 ran-ab iliflkileri ise slam Devrimi sonras ve savafl dönemi boyunca kötü bir tablo çizmesine karfl l k zamanla geliflme göstermifltir. Bu durumun en önemli nedeni olarak, ABD bask s karfl s nda ran n ekonomik ve siyasi olarak AB ye duydu u ihtiyaca karfl l k, AB nin de ran dan ham petrol ithalini artt rmak istemesi gösterilebilir. Bu ba lamda 1992 y l nda AB, ABD nin iliflki koparma, bask ve ambargo politikalar na karfl l k, bu politikalar n ran daha fazla radikallefltirece ini savunarak elefltirel diyalog kavram n ortaya atm flt r. Elefltirel diyalog denilen bu politikada bir taraftan ran ile ekonomik ve diplomatik iliflkiler devam ettirilirken di er taraftan ran ak ll laflt rmaya yönelik bask yap lmaktad r. Nitekim bunun bir sonucu olarak karfl l kl ticari ve mali iliflkiler özellikle enerji alan nda geliflimini sürdürmüfltür. 58 Rusya Federasyonu nun d fl politikas nda 1992 bafl ndan 1993 ortas na kadar etkili olan Avrupa-Atlantik görüflünün Avrasyac l k olarak adland r lan aktif bir d fl politika anlay fl na dönüflmesi, Rusya- ran iliflkilerinde de iflbirli i boyutunu öne ç karm flt r. Gücünü yak n çevresi olan Avrasya ve Kafkasya co rafyas na yönlendirmifl olan Rusya, bölgesel bir güç gibi hareket ederek eski SSCB ülkelerinde kaybetti i gücü yeniden kazanmaya ve tabii hâkimiyet alan olarak gördü ü bu co rafyada baflta ABD olmak üzere bütün Bat etkisini k rmaya öncelik vermeye bafllam flt r. 59 Türk- ran liflkilerinde Çat flma Noktalar Söz konusu dönemde Türk- ran iliflkilerinde çat flmay derinlefltiren ve fliddetlendiren en önemli unsur ise iki ülke aras ndaki karfl l kl güvensizlik ve farkl stratejik ç kar alg lamalar olmufltur. Kuzey Irak ve Türkiye de büyüyen

232 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program radikal slamc hareket iki ülke iliflkilerinin çat flma noktalar olmufltur. Ancak iki ülke aras ndaki bu çat flma noktalar n n nedenleri hem bu ülkelerin iç dinamiklerinde, hem de bölgede ve uluslararas sistemde meydana gelen de iflikliklerde aranmal d r. 60 Temelde Türkiye ve ran, Irak n toprak bütünlü ünün önemini konusunda hemfikirdiler. Nitekim bu dönemin bafl nda özellikle Kürt sorunu konusundaki anlaflmazl klar na ra men, Kuzey Irak ta bir Kürt devletinin kurulmas n engellemek ad na Suriye, ran ve Türkiye aras nda bir dizi güvenlik anlaflmas yap lm flt r. Fakat ABD- ran iliflkilerinin giderek kötüleflmesi, ran taraf ndan ABD nin bölgedeki varl n Türkiye arac l yla yürüttü üne duyulan inanç, bölgedeki Kürt gruplar n n kendi aralar ndaki güç mücadelelerinde Türkiye, ABD ve ran birbirlerine karfl denge unsuru olarak kullanmalar, Çekiç Güç sonras 36. paralelin kuzeyinin uçufla kapat lmas yla oluflan otorite bofllu undan yararlanan PKK ve Halk n Mücahitleri Örgütü nün faaliyetleri, Türkiye ve ran aras ndaki iliflkilerin gerilmesinde etkili olan unsurlar olmufltur. 61 Körfez Krizi sonunda Irak ta 36. paralel ile Türkiye-Irak s n r aras nda oluflturulan ve 75 bin kilometrelik alan kapsayan tampon bölgede Çekiç Güç ün kurulmas ndan istifade eden Kürt gruplar 17 May s 1992 de gerçeklefltirdikleri bir seçimle parlamento ve hükümet kurmufllard r. Kurulan parlamentonun 105 sandalyesinin 50 sini Mesut Barzani nin lideri oldu u Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), di er 50 sini ise Celal Talabani nin lideri oldu- u Kürdistan Yurtseverler Birli i (KYB) oluflturmufltur. Bu geliflmelere paralel olarak terörist örgüt PKK n n eylemlerine h z vermesinden rahats z olan Türkiye, PKK ya karfl Dohok ve Erbil bölgelerinde etkili olan Mesut Barzani ve Süleymaniye bölgesini kontrol eden Celal Talabani ile resmi iliflkiler kurmufltur. Asl nda bu durum Türkiye nin Kuzey Irak ta bir Kürt Devleti ve PKK denklemi aras nda kalarak önceli ini PKK tehdidine verdi inin göstergesi olarak de erlendirilebilir. Türkiye PKK militanlar n n bulundu u da lar kontrol eden KDP ile olan iliflkilerini KYB ile iliflkilerinden daha s cak tutmaktayd. 62 Söz konusu geliflmeler do rultusunda Türkiye ve ran aras nda Kürtlerle ilgili as l sorun, ran n Türkiye nin Kuzey Irak ta PKK karfl s nda yürüttü ü askeri operasyonlardan rahats z olmas ndan kaynaklanmaktad r. Bu operasyonlar iki ülkenin Kuzey Irak ta etki alanlar sorununu gündeme getirmifltir. Çünkü her iki ülke için de Irak taki Kürt gruplar n kontrol edilmesi, kendi ülkelerindeki Kürt sorunu üzerindeki etkileri aç s ndan önem tafl maktayd. Ayr ca ran srarla Halk n Mücahitleri gibi kendisine karfl olan gruplar engellemesi

Türkiye- ran liflkileri 233 için PKK ya verdi i deste i inkâr etmekteydi. 1995 sonras iki büyük Kürt lider Talabani ve Barzani nin ç karlar do rultusunda ran ve Türkiye ye yanaflmas, nüfuz alanlar problemini fliddetlendirmifltir. Türkiye ile Irak aras ndaki Habur Gümrük Kap s, Ankara ile iflbirli i içinde olan KDP taraf ndan kontrol edilirken Talabani nin KDP ye karfl ran n deste ine baflvurmas dolayl da olsa bölgede yo un bir Türk- ran rekabetine yol açm flt r. ran, kendi kontrolünde muhalif Irakl gruplar Talabani ile iflbirli i içinde bu bölgeye yerlefltirirken, Halk n Mücahitleri Örgütü ve ran Kürdistan Demokratik Partisi nin kuzey Irak taki üslerine karfl askeri harekât yapmaktad r. Türkiye, ran n burada slami bir Kürt devleti kurmas ndan, PKK ve di er bölücü örgütlere üs vermesi ve onlar desteklemesinden çekinmektedir. Di er yandan, ran s n r ndan gelen PKK sald r lar, zaman zaman sald rganlar n ran a geçifli ve baz itirafç lar n ifadeleri Türkiye yi ran n PKK y destekledi i sonucuna götürmüfltür. ki ülke aras nda imzalanan s n r güvenli i protokollerine ra men, Türkiye taraf ndan ran n yükümlülüklerini yerine getirmedi i ve PKK ya deste ini sürdürdü ü gündeme getirilmifltir. 63 ran n d fl politikas nda idealist yaklafl m n en fazla hissedildi i dönemde karfl l kl çat flmadan kaç n lmas, 1989 sonras nda pragmatist bir d fl politika anlay fl n benimseyen Rafsancani döneminde iki ülke aras nda iyi iliflkilerin kurulabilece i yönündeki beklentileri güçlendirmifltir. Türkiye ile ran aras nda ideolojik gerginli in bu dönemde zirveye t rmanmas yla bütün bu beklentilerin yersiz oldu u ortaya ç km flt r. 64 Özellikle 1989 da ve 1997 de büyükelçilerin karfl l kl geri çekilmesi, bu durumun somut bir göstergesi olmufltur. 1996 y l ndan itibaren iki ülke iliflkilerinde gerilimler belirmeye bafllam flt r. Bu gerilimlerin 2 temel faktörü vard r: 1- Türkiye ve srail aras nda imzalanan Askeri E itim ve flbirli i Anlaflmas n takiben, srail in Lübnan daki Hizbullah Örgütü ne yönelik askeri operasyon bafllatmas ve bu durumun ran da oluflturdu u rahats zl k. 2-1995 y l nda yap lan seçimlerde muhafazakâr bir parti olan Refah Partisi nin (RP) birinci parti olmas ile Türkiye de radikal slamc ak mlar n güçlenmesi, Türk kamuoyunda dikkatlerin ran a yönelmesine neden olmufltur. 1996 y l nda RP lideri Necmettin Erbakan n Baflbakanl nda Refahyol hükümeti kurulmufl ve Erbakan ilk d fl gezisini ran a gerçeklefltirmifltir. Bu gezi s ras nda Türkiye ve ran aras nda 23 milyar dolar tutar nda bir do al gaz anlaflmas imzalanm fl ve ran PKK ya verdi i destek konusunda bütün iddialar reddetmifltir. 65 Bu anlaflman n yap lmas n n temel nedeni Türkiye de 1990 lar n ilk y llar boyunca gözlemlenen geliflme ve endüstriyel büyümenin, Türkiye nin enerji gereksinimini art raca beklentisine karfl l k, ran n da

234 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program petrolünü ve gaz n sataca bir pazara ihtiyaç duymas d r. Aral k 1996 da Rafsancani nin Türkiye ye gelerek PKK konusunda iflbirli i teklifinde bulunmas, ikili iliflkilerde bir iflbirli i boyutu olufltu u imaj yaratsa da, fiubat 1997 de ran büyükelçisi Muhammed R za Bakeri nin Ankara Sincan da RP Belediye Baflkan taraf ndan düzenlenen Kudüs Gecesi ne kat lmas ve srail ile yürütülen iliflkiler konusunda Türkiye yi suçlayan ifadeler kullanmas Türk- ran iliflkilerinde önemli bir krize neden olmufltur. Bu kriz sonucunda iki ülke karfl l kl olarak elçilerini geri çekmifltir. Ayr ca 90 larda sözde slam ad - na hareket eden gruplara atfedilen baz seri sembol cinayetler ve 1996 da yakalanan slami Hareket Örgütü lideri rfan Ça r c n n ran ile iliflkilerini aç klamas n n ard ndan, sekiz ranl diplomat n ülkelerine geri gönderilmesiyle sonuçlanan diplomatik bir kriz ortaya ç km flt r. 66 ki ülke aras ndaki bütün bu k r lma noktalar na ra men, 1990 lar n sonlar na do ru her iki ülkede de ekonomilerini gelifltirme ihtiyac gündeme gelmifl, bu birçok gerginli in azalt lmas nda önemli bir rol oynam fl ve ekonomik faaliyetler düzeyinde diplomatik iliflkiler sürdürülmüfltür. 67 1997 2000 Dönemi 23 May s 1997 tarihinde yap lan Cumhurbaflkanl seçimlerinde Muhammed Hatemi nin yüzde 70 lik bir oy oran yla Cumhurbaflkan seçilmesi ran - da reform taleplerini gündeme getirmifltir. Uluslararas kamuoyu taraf ndan reformcu-muhafazakâr olarak tan mlanan bu siyasi mücadele ran kamuoyunda sa -sol mücadelesi olarak de erlendirilmektedir. 68 1997 de iktidara gelen reformcular siyasal, dini ve ekonomik konularda demokratik hak ve hürriyetleri slami çerçevede yorumlamaktad rlar. 69 Ancak sistemin atanm fllar ve seçilmifllere dayanan ikili yap s reformlar n önünde engel teflkil etmektedir. ran - da siyasi yaflam, atananlar (Rehber, Ordu, Yarg, Anayasay Koruyucular Konseyi, Devlet Medyas ) ile Cumhurbaflkan ve Meclis ten oluflan seçilmifller aras nda nüfuz mücadelesine sahne olmufltur. Atanm fllar n bafl nda en büyük yetkileri elinde bulunduran Rehber 70 bulunmaktad r. Seçimle gelmeyen en önemli ikinci güç ise, Meclis taraf ndan kabul edilen bütün kanunlar n ve kararlar n denetiminden sorumlu olan Anayasay Koruyucular Konseyi dir (fiura-yi Nigehban- Kanun-u Esasi). Yasalar n, anayasaya ve fier i slâm a uygun olup olmad n denetleyen Konsey in d fl siyasetteki önemi, anayasa da tayin edilen d fl siyaset hedeflerinden sap lmamas n denetlemek gibi bir görevinin de olmas d r. 12 kifliden oluflan Konsey in 6 üyesi, Rehberlik makam taraf ndan, 6 üyesi de Meclis taraf ndan seçilmektedir. Konsey; Rehberlik makam, Uzmanlar Meclisi, Cumhurbaflkanl ve Meclis seçimleri ile referandumlar da denetlemektedir. Konsey, 2000 Haziran ay ndan 2004 seçimlerine kadar 6. Meclis in ç kard yasalar n yüzde 90 n veto etmifltir. Bu ikili yap nedeniy-

Türkiye- ran liflkileri 235 le seçimle gelen reformcular daha çok bir muhalefet gibi hareket etmek zorunda kalm fllard r. Siyasetteki de iflime ra men, ran da yap sal bir de iflim gerçeklefltirilememifltir. 71 ran n uluslararas alandaki imaj n ve baflta komflu ülkeleri olmak üzere di er ülkelerle iliflkilerini iyilefltirmeyi hedefleyen Hatemi seçildi i dönemde, ran n d fl iliflkilerindeki gerginli i göze alarak d fl politikas n iki temel söylem üzerine kurmufltur: 1- Tansiyon Düflürme: Komflu ülkeleri hedef almaktad r. 2- Medeniyetler Diyalogu: Bat ülkelerini hedef almaktad r. 72 Hatemi bu iki temelde belirledi i ülkeler ile iliflkilerini güvenilir bir zemine oturtmay amaçlam flt r. Bu dönemde ran n d fl iliflkilerdeki öncelikleri co rafi a rl kl 3 halkadan ulaflmaktad r: 1- ran n komflu ülkeleri (Türkiye, Rusya Federasyonu, Ba ms z Devletler Toplulu u, Basra Körfezi ülkeleri, Afganistan): ran n d fl iliflkileri aç s ndan komflu ülkeler, birinci öncelik ve tercih kapsam ndad r. Bu durum ran n milli güvenli iyle bütünleflmifl jeopolitik bir sürecin uzant s d r. Ayr ca ran n komflular yla iliflkilerindeki ikinci tercihli politika, Orta Do u bölgesi ülkelerini kapsamaktad r. Bu durum üzerinde, slam Devrimi sonras ran n kendisini slam dünyas n n bir parças olarak tan mlamaya bafllamas etkilidir. 2- Bir taraftan Hindistan, Çin ve Japonya; di er taraftansa Avrupa ülkeleri: ABD ambargosu karfl s nda bu ülkelerle gelifltirilen iliflkiler hem ekonomik olarak ran rahatlatmakta hem de ran n ABD karfl s nda yaln z kalmamas için önem teflkil etmektedir. 3- Amerika Birleflik Devletleri: ran, ABD ile ciddi sorunlar yaflamaktad r. Hem Orta Do u daki varl n hem de uluslararas ve bölgesel politikalar etkileme gücünü göz önünde bulunduran ran için ABD, d fl politika ekseninde önemli bir konuma sahiptir. ABD ve ran aras ndaki gerginlik, ran d fl politikas n ç kmaza sokmakta ve ran d fl politikas nda kendisine yönelen tehditleri en aza indirmeyi amaçlayan aray fllara yöneltmektedir. 73 ran da Hatemi dönemi, d fl politikan n birçok alan nda olumlu geliflmelere sahne olmufltur. Aral k 1997 de slam Konferans Örgütü ( KÖ) 8. Zirve Toplant s na ev sahipli i yapan ran da Hatemi üç y ll na KÖ dönem baflkanl na seçilmifltir. Bu geliflme ran n baflta Körfez ülkeleri olmak üzere bütün Arap dünyas ile yak nlaflmas n ifade etmekteydi. Mykonos davas ndan 74 sonra ran terk eden AB büyükelçileri geri dönmüfller ve 1998 de AB, ran ile üst düzey ziyaret yasa n kald rm flt r. Bu süre zarf nda AB, elefltirel diyalog yerine yap c diyalog olarak belirledi i yeni bir yaklafl mla ran ile iliflkilerini sürdürme yoluna gitmifltir. ran n uluslararas sisteme entegre edilme-

236 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program sini savunan AB ile ran iliflkilerinde öne ç kan bafll klar ; enerji, ticaret, bölgesel istikrar, Orta Do u Bar fl Süreci karfl s nda ran n sergiledi i tutum, kitle imha silahlar gibi konular oluflturmaktad r. 75 Hatemi nin iç ve d fl politikadaki de iflim söylemleri ve d fl politikas nda takip etti i tansiyonu düflürme siyaseti, Türkiye taraf ndan olumlu karfl lanm flt r. Mesut Y lmaz baflbakanl nda kurulan ANASOL-D hükümeti ile ran da Hatemi nin iflbafl na gelmesi diplomatik krizi sona erdirmifl ve Mart 1998 de karfl l kl elçiler atanm flt r. ki ülke Rafsancani döneminde gerginli e neden olan sorunlardan hiçbirinin aralar ndaki güvenlik, ticaret, gaz ve petrol boru hatt görüflmelerini etkilemesini istememifltir. Ancak ran n Nisan 1999 seçimlerinden sonra türbanl milletvekili Merve Kavakç ya destek vermesi, 76 ran da 1999 Temmuz Olaylar, 77 2000 y l bafl nda ran D fliflleri Bakan Türkiye de iken bafllat lan Hizbullah Operasyonu ve devam ndaki Umut Operasyonlar ndan sonra, ran n Türkiye deki sözde slam ad na hareket eden örgütlere destek verdi i iddialar yla ideolojik nedenlerden kaynaklanan krizler devam etmifltir. deolojik-siyasi son kriz 2000 Haziran nda Cumhurbaflkan Ahmet Necdet Sezer in Tahran daki Ekonomik flbirli i Örgütü 78 Zirvesi ne kat lmamas olmufltur. 1- fiubat 1999 da PKK lideri Abdullah Öcalan n yakalanarak Türkiye ye getirilmesi sonras nda PKK militanlar n n ran s n r ndan geçifl yapmaya bafllamas, iki ülke aras nda gerginli e neden olsa da yap lan bir dizi güvenlik anlaflmas yla tansiyon düflürülmüfltür. 79 Bu dönemde ran n temel endifleleri Türkiye nin Kuzey Irak ta her geçen gün artan varl ve Türkiye- srail yak nlaflmas olmufltur. Ancak bütün bu endiflelerle birlikte ABD ve srail unsurunun Türk- ran iliflkilerinde s n rland r c bir rol oynamas na karfl l k, her iki ülkenin de Orta Asya ve Kafkaslar daki jeostratejik ç karlar d fl politikalar nda karfl l kl yap c tutumlar n korumalar nda temel etkenlerden biri olmufltur. Türkiye nin Hazar Bölgesi ndeki ve Orta Asya daki petrol ve do al gaz n da- t m na kat lmakta ç kar bulunmaktad r. ran n ise sahip oldu u petrol ve do al gaz n satmak, Orta Asya ile Hazar Havzas n n enerji da t m na ihtiyac vard r. Söz konusu çak flan jeopolitik ve jeostratejik ç karlar, birçok konuda rekabet ve iflbirli ini gerektirmekteydi. Nitekim Türkiye- srail iflbirli ine yapt elefltirilere ve enerji nakil hatlar konusundaki rekabetlerine ra men, ikili iliflkilerde güvenlik konular nda iflbirli ini devam ettirmifllerdir. 80 Orta Asya ve Güney Kafkasya Ekseninde Türk ran liflkileri 1991 y l nda Sovyetler Birli i nin da lmas yla birlikte Türkiye ve ran iliflkilerinin belirlenmesinde Orta Asya ve Kafkasya da önemli bir rol oynamaya bafllam flt r. Her iki ülkenin de tarihsel ve kültürel miras bu co rafyay bir

Türkiye- ran liflkileri 237 medeniyet alan olarak nitelendirmelerine neden olmufltur. Sovyetler Birli- i nin da lmas yla birlikte bölgelerin önemi artm fl ve bölgesellik kavram ilgi görmeye bafllam flt r. 81 Ba ms zl n ilk y llar nda bölgede Türkiye ve ran n nüfuz alan kurmak için rekabet halinde olacaklar na iliflkin Bat bak fll bir kan bulunmaktayd. Türkiye nin laik-demokratik Müslüman bir ülke modeli sundu u, buna karfl l k ran n rejiminin ihrac n n peflinde oldu u inanc ile ran ve Türkiye nin yeni Büyük Oyun u bafllatt klar na dair görüfllerin, iki ülkenin yeterli kaynak ve araçlara sahip olmamas nedeniyle, gerçekçi olmad k sa sürede anlafl lm flt r. 82 Bunun yerine aktörleri ABD ile Rusya olan farkl bir büyük oyun gündeme gelmifltir. Bu oyunda, Türkiye bir anlamda ABD nin flemsiyesi alt nda yer al rken, ran ise Rusya ile iflbirli i içinde bölgede kendine yer edinmeye çal flmaktad r. Dolay s yla, Rusya yla kurulan stratejik iflbirli i ran n bölgeye yönelik politikas nda önemli bir unsur haline gelmifltir. Ancak Türkiye ve ran n 1991 1992 y llar n içeren k sa dönemde bir rekabet havas na girdikleri gerçe i göz ard edilmemelidir. Yeni ba ms zl na kavuflan bu Cumhuriyetler le iliflkilerini gelifltirebilmek için Türkiye de D fliflleri Bakanl bünyesinde Türk flbirli i ve Kalk nma daresi Baflkanl (T - KA) kurulmufl, bu kurum bölge ülkeleriyle gerçeklefltirilecek çeflitli kültürel ve ticari programlarda yönlendirici bir rol üstlenmifltir. Türkiye nin att di- er bir ad m ise 1992 de Türkçe Konuflan Ülkelerin Devlet Baflkanlar Zirvesi ni gerçeklefltirmek olmufltur. Nitekim en baflta Rusya y rahats z etmekten kaç nan Türk Cumhuriyetleri nin liderleri Türkiye ye temkinli yaklaflm fllard r. Yeni Cumhuriyetler le s n r ba lant s olan ran ise bölgede meydana gelen etnik çat flmalardan rahats zl k duymufltur. çinde yo un bir Türk nüfusu bulunduran ran için, Ermenistan ve Azerbaycan aras nda yaflanan gerginlikte Türkiye nin diplomatik aç dan Azerbaycan n yan nda yer almas ran huzursuz etmifltir. Özellikle Azerbaycan da 1992 1993 dönemi iktidarda olan Halk Cephesi ve onun lideri Elçibey in ranl Azerilerin yaflad illere yönelik yay lmac söylemlerde bulunmas 83 ran taraf ndan bir güvenlik sorunu olarak alg lanm fl ve bu geliflme Ermenistan- ran yak nlaflmas n gündeme getirmifltir. 84 Mevcut s n rlar n de iflmemesinden yana olan ran, bir dönem Azerbaycan ve Ermenistan aras nda arabuluculuk yapmay denese de baflar l olamam flt r. 1993 y l nda Azerbaycan da Haydar Aliyev in yönetime gelmesi, iliflkilerde halen devam eden düflük düzeyli ama istikrarl dönemi bafllatm flt r. Haydar Aliyev, Rusya, ran ve ABD aras nda baflar l bir denge politikas izlemifltir. 85 Bu dönemde bölge üzerinde Rusya, Ermenistan ve ran taraf ndan oluflturulan Kuzey-Güney Ekseni karfl s nda ABD, Türkiye ve Azerbaycan taraf ndan oluflturulan Do u-bat Ekseni belirmeye bafllam flt r. Söz konusu eksenle-

238 Satranç Tahtas nda ran Nükleer Program rin oluflumunda enerji sorunu önemli rol üstlenmektedir. Türk Cumhuriyetleri nin ba ms zl klar n elde etmesinden sonra gündemdeki en büyük sorunu oluflturan bu ülkelerdeki enerji kaynaklar n n dünya pazarlar na ulaflmas n sa layacak boru hatlar n n rotas n n belirlenmesi gibi birçok argüman içeren bu büyük oyun içerisinde, baflta Rusya olmak üzere özellikle Hazar Denizi ne k y s bulunan befl k y dafl devletin 86 yan s ra Amerika Birleflik Devletleri, Avrupa Birli i, Çin ve Türkiye gibi di er uluslararas aktörler de ciddi bir etkiye sahip olmaya çal flmaktad rlar. Aç k denizlere do rudan ba lant s olmayan bölge devletlerinin elde ettikleri petrol ve do al gaz n Bat pazar na tafl nmas için üç güzergâh öne ç km flt r: 87 1- Rusya Üzerinden: SSCB döneminde infla edilmifl olan mevcut ihraç yollar kuzeye do ru gitmekte ve Rusya topraklar ndan geçmektedir. Bu durum Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan Rusya ya ba ml k lmaktad r. Sahip oldu u jeopolitik gücü önemli ölçüde kaybeden Rusya; politik, askeri, ekonomik ve sosyal alanlarda yeniden yap lanma sürecine girmifltir. Rusya, Güney Kafkasya ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri nin kendi kontrolünden ç kmamas için gayret sarf etmektedir. Artan petrol fiyatlar n n deste ini arkas - na alan Rusya, enerji sorunlar n n global çapta yayg nlaflmas ve giderek siyasi nitelik kazanmas n göz önünde bulundurarak enerji faktörünü yeni d fl politikas n n temelini oluflturan bafll ca unsurlardan biri haline getirmifltir. 2000 y l ndan itibaren Vladimir Putin, Rusya n n art k uluslararas bir güç olmad - n n bilinciyle Rusya y global arenadan çekerek bölgesel ve özellikle enerji eksenli etkin bir güç haline dönüfltürme politikas takip etmeye bafllam flt r. Bu durum boru hatlar konusunu Rusya n n vazgeçilmezi haline getirmifltir. Bütün bu unsurlar nedeniyle hem ekonomilerinde yeniden kalk nma sürecine giren bölge ülkeleri hem de enerji kaynaklar n Rusya n n tekelinden ç karmay hedefleyen ABD bu güzergâha fliddetle karfl ç km flt r. 2- ran Üzerinden: Orta Asya devletleri k ta içine s k fl p kalm fl olmalar - n aflmalar gereken öncelikli sorun olarak görmektedirler. Pratikte iki ana ç - k fl noktalar vard r: Rusya ve ran. Ancak belirtildi i üzere bu devletlerin Rusya dan mümkün oldu unca uzak kalmak istemeleri ran öne ç karm flt r. Bölgenin birincil liman olma özelli ini elinde bulundurmas nedeniyle ran, hidrokarbon nakliyat konusunda önem kazanmaktad r. Ayr ca ran n hidrokarbonda de ifl-tokufl olana mevcuttur. ran n hidrokarbon üretim alanlar n n ülkenin güneyinde yo unlaflmas na karfl l k, baflta Tahran, Tebriz ve Meflhed olmak üzere büyük tüketim merkezleri kuzeyindedir. Bu nedenle ran n kuzey bölgelerinde hidrokarbon eksikli i bulunmaktad r. Bu durum ran a bölge ülkeleriyle de ifl-tokufl anlaflmalar yapabilme imkân sa lamaktad r. Buna göre, ran bu ülkelerden hidrokarbon alarak kuzey illerinde kendisi kullanmakta