Sosyal sorumluluk hedefleri salt iyi niyet beyanı olmamalı, iş stratejilerine entegre edilmelidir. Dosya: Turizm ve Sağlıkta KSS



Benzer belgeler
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

AKILLI, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KAPSAYICI ÇÖZÜMLER

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

KALKINMA BANKALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

ELÇİN ÜNER GfK Türkiye Yönetici Ortağı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARIMIZ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

ANKARA KALKINMA AJANSI.

BAĞIŞÇILAR VAKFI MODELİNİ DESTEKLEME PROGRAMI

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

ENTEGRE DÜŞÜNCE YAKLAŞIMI KADIKÖY BELEDİYESİ ENTEGRE RAPORU 11 Ocak 2019

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

Zirve Takvimi

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

EGELİ & CO.: REEL YATIRIMLAR İÇİN YERLİ ve YABANCI FİNANSAL YATIRIMCIYI TARIM SEKTÖRÜNE ÇEKECEĞİZ

KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AKADEMİ ÖDÜLLERİ 30 KASIM 2O17 İSTANBUL

4/ /14 15 İÇİNDEKİLER YEŞİL BİNA SERTİFİKA SİSTEMLERİ SERTİFİKA SİSTEMLERİNİN AMAÇLARI BİNALARIN ÇEVRESEL ETKİSİ LEED/BREEAM KRİTERLERİ

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

16,85 14,61 6,74 1,12 2,25

1995 TEN BUGÜNE STRATEJİK ORTAĞINIZ

Kadın İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği Programı

GAP BÖLGESİ NDE TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDE ENTEGRE KAYNAK VERİMLİLİĞİ PROJESİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

İşletme 2023 Cumhuriyetin 100. Yılında Kurumsal Sorumluluk Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri 9 Aralık 2011, Kadir Has Üniversitesi, İstanbul

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact)

A dan Z ye Sürdürülebilirlik

İyilik Elçisi Aydınlık Toplum Gönüllüleri

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

Küme Bazlı Yerel Ekonomik Kalkınma Girişimleri ve Yenilikçilik

STRATEJİK AMAÇLAR-HEDEFLER-PERFORMANS GÖSTERGELERİ

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Dursun Baş, Uzman - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Movenpick Otel, Ankara

Galip KOKULU - Genel Sekreter Yardımcısı

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

DOĞAN GRUBU SOSYAL SORUMLULUK POLİTİKASI

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

MALİTÜRK DENETİM VE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

Sürdürülebilir büyüme için inovasyon ve risk yönetimi

İÇ DENETİM NEDİR? Ali Kamil UZUN, CPA, CFE

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

SİVİL YAŞAM DERNEĞİ I. DÖNEM Stratejik Planı

Kamu Sağlık Politikaları

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

Hizmetlerini yasaların gerektirdiği standartlar çerçevesinde, günün gereklerine ve sizin şartlarınıza uygun, gerçekçi yöntemlerle sunar.

Sizin Seçiminiz HAKKIMIZDA. Bizim İşimiz. Neden Bizi Tercih Etmelisiniz? İşimizde Uzmanız. Kalite Politikamız. Yenilikçi ve Üretkeniz

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.

Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı

Başkan Gökalp İlhan 12. Türkiye Eczacılık Kongresi nde

İklim Değişikliği CEO Algı Araştırması. Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı

Türkiye`de Sağlıkta Dönüşüm ve Endüstrimizin Mevcut Durumu

( ( ( ( ( ( Müşteri Odaklılık

1990 dan beri gazbeton sektörümüzün dayanıșması ve gelișimi için iș bașındayız.

Türkiye ile İlgili Sorular

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU GENEL SAĞLIK SİGORTASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAĞLIK FİNANSMANINDA 2023 VİZYONU

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

Stratejik Plan

Dr. Mustafa KURUCA Isparta da Sosyal Güvenlik Reformunun Yansımaları ve Sosyal Güvenlikte Teşvik Uygulamaları konulu konferans verdi

İçindekiler. Hakkımızda Misyon Vizyon TKYD Üyelik Ayrıcalıkları Faaliyetler

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "SAĞLIĞA YENİLİKÇİ BİR BAKIŞ AÇISI: MOBİL SAĞLIK RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

Global Compact Türkiye Üye Etkileşim Toplantısı. 25 Ekim yıl

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Ekonomik Etki Değerlendirme Çalışması

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

HAKKIMIZDA. Sizin Hayalleriniz. Bizim İşimiz. Neden Bizi Tercih Etmelisiniz? İşimizde Uzmanız. Kalite Politikamız. Yenilikçi ve Üretkeniz

ACIBADEM BODRUM A ONKOLOJİ MERKEZİ AÇTI

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

vizyon escarus hakkında misyon hakkında Escarus un misyonu, müşterilerine sürdürülebilirlik çözümleri sunan öncü bir şirket olmaktır.

Dış Paydaş Toplumsal Katkı Araştırması Anketi Sonuçları

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği AİFD Türkiye 2006 Yılı İlaç Harcamaları Değerlendirmesi. bilgilendirme notu. Sayfa 1

ENERJİ GÜNDEMİ SAYI 57 MART Enervis, 10. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı'nın iki farklı etkinliğinde konuşmacı olarak yer alıyor

YAPABİLİRİZ, YAPABİLİRİM 2017 KAMPANYAMIZA KATILIN

Sivil Toplum Afet Platformu (SİTAP) Çalışma Usulleri Belgesi

ÖZGÜN FİKİRLERİNİZİ PROJELENDİRELİM

AJANDA HAKKIMIZDA EĞİTİMLERİMİZ. Biz Kimiz? Vizyonumuz Misyonumuz Değerlerimiz. Eğitim Bölümlerimiz Eğitim İçeriklerimiz

TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ VE SAĞLIK SİSTEMİNE ETKİSİ ÇALIŞTAYI 16 MAYIS 2017 BERA OTEL, ANKARA PROGRAM


Dış Paydaş Toplumsal Katkı Araştırması Anketi Sonuçları

Kamuda Dijital Dönüşüm Çalıştayı Yapıldı

İnovasyon Projelerinin Stratejik Yönetimi. Dr. Merih Pasin

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

ÇORLU TİCARET VE SANAYİ ODASI DIŞ PAYDAŞ ANKET ANALİZ RAPORU

KTÜ STRATEJİK PLAN KALKINMA PLANI

Son aylarda Asya da gerçekleşen sel felaketleri, Amerika kıtasındaki eşi görülmemiş kasırgalar, İstanbul da dakikalar içinde yaşanan son 32

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Sayı: 2000/01 FAALİYET TEKNİK RAPORU

Transkript:

CSR Turkey Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi Mart-Nisan 2012 Sayı: 2 Dosya: Turizm ve Sağlıkta KSS Sosyal sorumluluk hedefleri salt iyi niyet beyanı olmamalı, iş stratejilerine entegre edilmelidir

Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı Serdar Dinler Yoğun şekilde iş akışları, iş ve gelecek planları ile geçirdiğimiz bu günlerde yeni fikir ve kavramlar etrafımızda oluşmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Rio+20 Zirvesi öncesi çok önemli bir role sahip Küresel İnsani Gelişim Forumu İstanbul da toplandı. Kuvvetli bir deklerasyon ve çağrıya da imza atan Zirve ye İstanbul un ve Türkiye nin ev sahipliği yapması çok önemliydi. Rio+20 Zirvesi nde insani eşitlik ve çevrenin korunması için güçlü ve cesur adımlar atılması çağrısı bu üst düzey Forum tarafından dile getirildi. Bu ve benzeri forumlarda böyle güçlü deklerasyonları geçirmek çok zordur. Bu nedenle atılan adımı umut verici buluyorum. Son dönemde iyice iş yaşamına ve gündemimize giren sürdürülebilir kalkınma kapsamında KSS'nin de artık ana bir konu olarak ele alınıyor olması bizleri mutlu ediyor. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak bu alanda da inisiyatif alarak, Rio+20 Türkiye " hazırlıklarında sivil toplumun katılımını arttırmak ve bir sivil toplum raporu hazırlamak üzere Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ve alanında öncü STK lar ile birlikte Rio+20 STK Türkiye Raporu na katkı sağlıyoruz. Rio ile birlikte çevre, sağlık ve kalkınma konularının gündemimize girmesi kilit bir öneme sahip olacak. KSS Türkiye Dergisi nin ilk sayısını elimize aldıktan sonra sevgili Eylem in ne kadar doğru bir adım atmış olduğunu hep beraber görmüş olduk. Gelen yoğun ilgi ve güzel öneriler ile Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak Türkiye nin bu ilk KSS Dergisi ni desteklemeye devam edeceğiz. Bunların yanı sıra, Dedemden Öğütler başlığı ile bu ay Vefa Bozacası nın günümüzdeki yöneticisi Sadık Vefa yı Kadir Has Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Akademimiz bünyesinde konuk ettik. Vefa Bozası nın kurumsallaşma sürecini dedesinden edindiği izlenimlerle aktaran Sadık Vefa, bozanın yapım süreci, ustası ile kurduğu yakın ilişki, kurumsallaşma ve aile şirketleri üzerine çok değerli deneyimlerini paylaştı. Bu çalışma kapsamında Güllüoğlu gibi 100 yıllık şirketler konuğumuz olmaya devam edecek. Bu kapsamda güncel tarihleri web sitemiz www.kssd.org adresinden bulabilirsiniz. 2 Bununla birlikte bir özel teşekkürü de İGDAŞ a iletmek istiyorum. 2011 KSS Pazaryeri nde En İyi Sürdürülebilirlik Uygulaması ödülünü tüm aboneleri ile faturalar aracılığı ile paylaşan İGDAŞ bu alanda öncü ve yenilikçi bir uygulamayı hayata geçirerek bizleri mutlu etti. Şirketlerin yıl boyunca tüm KSS uygulamalarını dernek olarak izliyor ve yıl sonunda iyi uygulamaları Pazaryeri ne davet ediyoruz. Geçtiğimiz ay Fair Labor Association ve Sorumlu Uygulamalar Projesi ortaklarımızı İstanbul da ağırladık. Bir yandan da Derneğimizin 3. Olağan Genel Kurulu na hazırlanıyoruz. Önümüzdeki sayıda bununla ilgili detayları vereceğiz. Geçtiğimiz 3 yıl gerçekten de derneğin yapılanması ve kurumsallaşması adına çok yoğun geçti ve bugün geldiğimiz noktada yeni ve güzel bir sefere doğru yol alıyoruz. Sosyal Sorumlu Anayasa Maddesi Anayasa ya yapmış olduğumuz tek maddelik katkımız basında ve kamoyunda yoğun bir ilgi gördü. Bu kapsamda Nisan ayı içerisinde Sosyal Sorumlu Anayasa Maddesi önerimizi Meclis Anayasa Komisyonu na sunuyor olacağız. Bu alanda göstermiş olduğunuz ilgiye de teşekkür ediyoruz. Sosyal Sorumluluğun bu ortaklığa dayalı anlayışını bu vesile ile bir kez daha görmüş olduk. Bu kapsamda bizler için önem taşıyan ve Kadir Has Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Akademisi bünyesinde bu yıl 4.sünü düzenlediğimiz STK Günleri ne sizleri davet ediyoruz. 3

Merhaba, KSS Türkiye Dergisi, Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik vurgusuyla yayın hayatına başlamıştı ve devam ediyor. Yayınlanan ilk sayı üzerine gelen geri dönüşler son derece motive ediciydi ve dergi ilgiyle karşılandı. Bu vesileyle yorumlarını paylaşan herkese teşekkür etmek isterim. İkinci sayımızı sizlere ulaştırıyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Çok daha fazla kurum ve kuruluşun KSS algısına dokunmak, bizimle olmalarını sağlamak adına oldukça yoğun zamanlar geçiriyoruz ve haftada yüzlerce kere KSS yi telaffuz etmekten de zevk duyuyoruz. Bundan böyle, KSS Türkiye nin her sayısında sektörler mercek altına alınacak ve KSS farkındalıklarına büyüteç tutulacak. Bu sayıda turizm ve sağlık sektörleri ele alındı. Sektör aktörlerinin görüşlerine yer verildi ve sektörel bir KSS bilançosu çıkarılması amaçlandı. Yanı sıra, pek çok farklı sektörden KSS uygulamaları ve projelerine ilişkin haber ve söyleşileri yine dergimizde bulacaksınız. İyi okumalar. Sevgi ve Saygılarımla, D. Eylem Altıok Siz de parçası olun Uluslararası bir girişim 18 Mayıs 2012 Topluma yardım edin Gönüllü çalışın İÇİNDEKİLER KÜNYE KSS Söyleşileri 8 Sağlık Gönüllüleri Türkiye Oğuz Engiz 11 Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Necmettin Özçelik 23 Diversey Rengin Erdinç - Mert Özruna 28 Ak Portföy Alp Keler 53 Etik ve İtibar Derneği Tayfun Zaman Makale 3 Serdar Dinler 6 Ali Ercan Özgür 17 Dr. Filiz Çevirme 20 Uzman Ecz. Harun Kızılay 26 Dr. Yılmaz Argüden 35 Necip Boz 36 Berkay Orhaner KSS Avrupa 13 Avrupa Parlamentosu 16 Avrupa Yatırım Bankası 33 Turizm - Sektör Değerlendirmesi KSS Uygulamaları 14 Datasel 41 Arzum 43 N'PR 45 Martı 49 BTC 52 KPMG STK 19 Gaziantep Ticaret Odası 27 TEGV 32 Alanya Ticaret ve Sanayi Odası 38 4. STK Günleri 39 Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği 40 TÜRSAB 44 YASED 46 Eskişehir Sanayi Odası 59 WWF-Türkiye 60 KAGİDER KSS Kamu 55 Starbucks 57 Michelin 61 TAÇ 62 REC - Bosch 64 BASF 66 TSKB 31 Şişli Belediyesi 65 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Uluslararası bir girişim olan Give & Gain programı, şirketlerin tüm çalışanları ile birlikte tecrübelerini ve becerilerini toplumun ihtiyaçları doğrultusunda gönüllü olarak kullanmasını amaçlıyor. Geçen yıl dünya genelinde 16 ülkeden 535 şirketin 27 bin 500 çalışanı ile katıldığı etkinliğe Türkiye, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği nin girişimi ile ilk kez katılıyor. Siz de 18 Mayıs ta yerinizi alın! Kayıt ve detaylar için: www.kssd.org e-mail: kssd@kssd.org

Mak ale Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dernegi Genel Sekreteri Ali Ercan Özgür Sağlık ve Turizmde Yetersiz Sosyal Sorumluluk Kurumsal sosyal sorumluluk, artık önemli bir kavram olarak hem günlük hayatta hem de iş hayatında önemli bir yer tutuyor. Özellikle iş yapış, üretim ve paydaş odaklı yönetim süreçleri ile birlikte kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları stratejik bir yaklaşım ile sürdürülebilirliği temel alıyor. T ek tip kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları, tek tip raporlama önermeleri ya da tek tip göstergeler günümüz zengin içerik coğrafyasında pek de bilimsel ve akılcı olarak değerlendirilmiyor. Ben de bu görüşteyim. Artık yenilikçi ve zengin içeriklere sahip, özele indirgenmiş uygulamalar daha geçerli ve gerçekçi. Bu anlamda son yıllarda otomotiv, ilaç, inşaat ve tekstil gibi sektörlerde özellikle çalışma koşulları, işçi hakları, çevre ve sağlık güvenlik ihlalleri öne çıktı. Bu anlamda otomotiv ve tekstil sektöründe iyi örnek uygulamaları oldukça arttı ancak tedarikçiler özelinde halen denetimler ve sürdürülebilir bir ilişki yönetimi yapılamıyor. Türkiye için de önem kazanan sektörlerden ikisi de sağlık ve turizm oldu. Hizmetin ve müşteri memnuniyetinin öncelik alındığı ve her ikisinin de bacasız endüstri halini aldığı turizm ve sağlık sektörleri, KSS Türkiye Dergisi nin bu haftaki odak noktası. Bu yazı ile her iki sektörde kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarının durumuna dair kısa bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşacağım. Sağlık ve Etik S ağlık sektöründe son yıllarda artan hastane sayısı ve sağlık sektöründeki dönüşüm sonucu yoğun bir rekabet ve fiyat baskısı altında çalışılıyor. Avrupa ölçeğinde dahi en iyi hastane ve doktor kalitesine sahip sağlık sektöründe, sosyal sorumlu uygulamaların artması beklenmektedir. Bu noktada Hipokrat Yemini gibi aslında etik ve sosyal sorumluluğun temellerinden biri sayılacak mesleki uygulamalarla çelişen uygulamalar günümüzde ortaya çıkmaya başladı. Tabii ki kötü örnekler genel süreci etkilemez ancak hastalara erişim, kamu sağlık 6 politikasına direnerek alınan ek ücretler, organ nakil süreçlerinde yaşanan sorunlar bu alandaki ana sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Sağlık sektöründe etik uygulamaları öne çıkaracak sosyal sorumluluk uygulamalarına büyük ihtiyaç duyuluyor. Özünde sosyal sorumlu bir sektör olan sağlık sektörünün bu özelliğini koruyacak uygulamaları yaygınlaştırması gerekiyor. Turizmde Kurumsal Sosyal Sorumluluk T urizm sektörü Türkiye nin bacasız en önemli endüstrisidir. Bu alanda yapılan fiziksel yatırım ve insan kaynağı gelişimi son 20 yılda büyük bir aşama kaydetti. Bir turizm ülkesi olarak sunulan hizmetler ve sağlanan kaliteli turizm ortamı ile bir çok alanda öncü olundu. Bu alanda yaşanan temel bir sıkıntılar; özellikle doğal hayatın korunması ve turizm yatırımlarının yapılmasında yeşil çevrenin korunmaması, işletmelerin yönetiminde özellikle atık yönetimi konusunda yetersiz uygulamaların olması, turizmi besleyen yan sektörlerin (rehberlik, esnaflar v.b.) turiste dürüst olmayan uygulamalar noktasında yaşanıyor ve halen önemli sorunlar olarak ortada duruyor. Bu amaçla özellikle paydaşları da sürece dahil edecek sosyal sorumluluk uygulamalarına ihtiyaç vardır.

KSS Söyleşileri Saglık Gönüllüleri Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Oguz Engiz Sağlık Gönüllüleri Türkiye nin oluşumunu ve bugüne kadarki süreci anlatır mısınız? Oğuz Engiz: Sağlık Gönüllüleri Derneği 2006 yılında, Siemens Medikal, Anadolu Sağlık Merkezi, Med Line Grubu, İncekara Grubu, Tepe Grubu, Acıbadem Grubu gibi Türkiyenin saygın sağlık kuruluşlarının tepe yöneticileri ile birlikte benim başkanlığımda kuruldu. O günden bugüne hem sağlık sektörününde hem de diğer sektörlerde, sağlıkla ilgili kurumsal sosyal sorumluluk konusunda önemli katkılar bir sağlayacak düzeye geldi. Bir kaç temel amacımız vardı. İlk olarak; Türkiye de sağlık çalışanlarının bir tükenmişlik sendromu " ile karşı karşıya olduklarını görüyoruz. Yoğun çalışma programı içinde sağlık çalışanları yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunun farkına varamayacak kadar bitap durumda oluyorlar. Biz bu vesileyle, ne kadar önemli bir iş yaptıklarını farketmelerini ve bununla gurur duymalarını sağlamak arzusu taşıyorduk. Bir diğer amacımız; Türkiye de sağlık alanındaki gönüllü faaliyetlerin çok sınırlı olduğunu gördük. Buna destek vermek adına gönüllü çalışmaları arttırmaktı. Üçüncü olarak da; sağlık alanında büyük kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin gerçekleştirilmesine ön ayak olmaktı. Bu amaçlar doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sağlık Gönüllüleri ne dahil olma konusunda bir kıstasınız ya da sınırlamanız var mı? Oğuz Engiz: Hayır. Üyelik şartlarını yerine getiren herkes üye olabiliyor. Web sitemizden de (www. saglikgonulluleri.org) bize herkes ulaşabilir. Üyelik başvurusu yapabilir ya da projelerini sunabilirler. Web sitemizde bütün şartları sağlamış durumdayız. 8 Sosyal sorumluluk ödüllerinin temel amacı; sağlık alanında KSS projelerinin teşvik edilmesi, çoğaltılması ve bu yolla ülkede toplumsal sağlık bilincinin, farkındalık yaratmaktır. Sağlık Gönüllüleri her yıl sağlık alanında sosyal sorumluluk projelerini ödüllendiriyor. Bu organizasyonun sizin için anlamı nedir? Oğuz Engiz: Sağlık Gönüllüleri Türkiye olarak, bu yıl sosyal sorumluluk ödüllerimizin altıncısını vereceğiz. Bu ödüllerin temel amacı da, sağlık alanında KSS projelerinin teşvik edilmesi, çoğaltılması ve bu yolla ülkede toplumsal sağlık bilincinin, genel sağlık düzeyinin artmasına katkıda bulunmak, farkındalık yaratmaktır. Ödüller dört ana kategoride veriliyor ve değerli bir jürimiz var. Ödül kategorilerinden biri; sosyal sorumluluklarını en iyi yerine getiren sağlık kuruluşu. Bunun şartı, bir sağlık kuruluşu olmak ve iyi bir proje üretmiş olmaktır. İkincisi; sağlık alanında sosyal sorumluluk projesi geliştirmiş sektör dışından şirketler. Üçüncüsü; sağlıkta en başarılı sivil toplum kuruluşu ödülü. Dördüncüsü de; sağlığa en fazla gönüllü katkıda bulunan kişi ödülüdür. Ödüllerle iligili iyi bir değerlendirme sürecimiz var ve etik anlayışımızın dışına çıkmadan, gerçekten hakedenlere bu ödülleri dağıtıyoruz. Son üç yıldır da tematik ödüller veriyoruz. Üç yıl önce organ nakli konusunda başarılı kişi ve kuruluşları ödüllendirdik. Geçen yıl kanser konusunda başarılı çalışmalar ödüllendirildi. Bu yıl da kalp alanında ödüller verilecek. İsimleri de en kısa zaman da derginizle memnuniyetle paylaşıyor olacağız. Bu yılın ödülleri, 29 Mayıs 2012 tarihinde Ankara da JW Marriott otelde düzenlenecek bir törenle verilecek. Ödüllendirmeler dışında Sağlık Gönüllüleri neler yapıyor? Çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Oğuz Engiz: Sağlık Gönüllüleri Derneği olarak genelde bize başvuran kurum ve kuruluşlara destek veriyoruz. Bu bazen bir belediye ya da kaymakamlık gibi resmi bir kurum olabildiği gibi bazen bir hastane de olabiliyor. Bunları herhangi bir ücret almaksızın, elimizden geldiğince proje bazlı destekliyoruz. Bazen sağlık alanında çalışan iletişim firmaları bizden destek isteyebiliyorlar. Bazen de daha geri kalmış alanlarda faaliyetlerimiz oluyor. Örneğin; hasta memnuniyeti ile ilgili bir projemiz var. Bununla Türkiye genelide, hastaların aldıkları hizmetten memnuniyetini, farklı bakış açılarıyla ölçme, değerlendirme ve bildirme çalışmaları yapıyoruz. Bunun dışında yeni olarak, Bin Köye Bin Doktor projemiz var. Kırsal alanda hekime ulaşma da ciddi zorluklar olduğu gibi hekimleri on iki ay orada tutmakta da zorluk var. Fakat zaman zaman hekimlerin o bölgelere gidip, özellikle pratisyen hekimler ve aile hekimlerinin, o alanda belli sürelerle çalışarak, taramalar yapıp, eğer gerçekten bir ikinci basamak kurumuna gitmesi gereken, bir uzmana görünmesi gereken hastalar varsa onları da uzmanlara ulaştıracak bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Oldukça da ilerledik. Merkeze veri gönderme konusunda telekomünikasyon firmaları ile de görüştük. Orda yapılan bir tarama sonrası görülen durumun fotoğraflanıp merkeze ulaştırılması ve uzmanlardan sonuç alarak orada tedavinin yapılabilmesini sağlayan bir sistem kuracağız. Siz aynı zamanda bir yönetici olarak da sektörün içindesiniz. Öz eleştiri yapmak gerekirse, sağlık sektörünün KSS farkındalığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Oğuz Engiz: Bu benim de zaman zaman vurguladığım bir nokta. Halen sektör de proje, faaliyet sayısı son derece az. Bir kaç sene öncesine kadar, ilaç firmaları bununla daha ilgiliydi. Fakat son yıllarda kar marjlarındaki ciddi düşüşler ve yaşadıkları bazı sıkıntılardan dolayı bu alandaki bütçelerini oldukça daralttılar. Bunun dışında, medikal cihaz üreticileri gibi çok uluslu şirketler zaman zaman çalışmalar

yapıyorlar. Fakat yine de çok sınırlı kalıyor. Özel sağlık kuruluşlarına gelince, bu konudaki faaliyetleri hiç denecek az. KSS konusunda hala bilinçli değiller, sıkıntı aslında burada. Bu kuruluşların KSS hanesine bakıyoruz ve maalesef boş. Sebepleri ise, umursamazlık ve bu faaliyetleri külfet olarak görmek. Gelir gider dengesinin zor kurulduğu özel sağlık kuruluşlarında, " ek bir kaynağın KSS amaçlı ayrılamayacağı fikri hakim. Belki de bu kuruluşların biliçaltında, zaten sağlık hizmeti veriyoruz, bu en büyük sosyal sorumluluktur düşüncesi yatıyor olabilir. Bazı özel sağlık kuruluşlarının zaman zaman KSS anlamında yaptıkları çalışmalara baktığımızda da sadece ticari, gelir arttırma amaçlı olduğunu görüyoruz. En başta sosyal sorumluluğun anlamı bu değildir. Sosyal sorumluk kârdan, finansal kaygılardan uzaktır. Ayrıca bu farkındalık zaman içinde marka değerini, itibarı getirecektir. Ama maalesef bu bilincin uzağında yapılan bir çok iş var ve bunun çok çiğ bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda Sağlık Bakanlığı nın, açıkçası şaşırtıcı şekilde sosyal pazarlama araçlarını kullandığını görüyoruz. Etkili kampanyalar yapıldı. Bakanlık bizden de iki defa ödül aldı. Bunlar; dumansız hava sahası ile ilgili olan kampanya ve Kanser Dairesi Başkanlığı nın yaptığı tarama çalışmasıydı. Çalışmalarınızın sonuçlarını ölçümlüyor, etkilerini saptayabiliyor musunuz? Oğuz Engiz: Bizim ödül kriterlerimiz arasında şu var; proje veya faaliyetin insan ya da toplum sağlığına yaptığı etki nedir? Bunu mutlaka bilmek istiyoruz. Bu tıp bilimi açısından, sosyal açılardan, politik ve gündem oluşturma açısından olabilir. Projelerin etkileşimini, yarattığı sinerjiyi önemsiyoruz. Bunların dışında projenin büyüklüğüne, ayrılan kaynak tutarı ve süresine, etkilediği kesmin genişliğine, projenin sürekliliği, tutarlılığı ve başka sosyal sorumluluk projelerinin ele alınmasını sağlama yetisine, iletişim gücüne, materyal çeşitliliğine bakıyoruz. Nihai aşamada da faaliyetin tamamlanmasını takiben aldığı reaksiyona bakıyoruz. Projelerin sonuçlarına ilişkin ölçümleri talep ediyoruz. Proje uygulayıcıların kendi içinde bu süreci çalıştırmış olmasını bekliyoruz. Bundan sonrası için neler planlıyorsunuz? Oğuz Engiz: Şunu net olarak söylemek isterim ki, bir sağlık kabini dahi olsa asla sağlık kuruluşu Özel sağlık kuruluşlarının, KSS faaliyetleri hiç denecek az. Bu alanda hala bilinçli değiller, sıkıntı aslında burada. Bu kuruluşların KSS hanesine bakıyoruz ve malesef boş. işletmeyeceğiz. Bunun çok yanlış bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Bizimki tamamen beyinden beyine bir enerji yayma sorumluluğudur. Zaman içinde bazı uluslararası kuruluşlarla proje bazlı işbirliği içinde olabiliriz. Türkiye maalesef her şeye o kadar yapmacık ve o kadar kısa vadeli çözümler üretiyor ki, bir bakıyoruz on iki ay hiç bir şey yapılmamış ardından bir Van depremi oluyor ve birileri nemalanmaya çalışıyor. Aslında Türkiye de her gün bir kaç tane Van depremi oluyor ama bunlar görülmüyor. Ne zaman ki olay medyatik hale geliyor o zaman aynı yere yüklenip sömürülüyor maalesef. Biz böyle bir durumun içinde olmayı istemiyoruz. Sağlık Gönüllüleri olarak, hali hazırda yürüttüğümüz çalışmaların yanında, kapımızı çalan kurum ve kuruluşlara destek vermeyi de sürdüreceğiz. Sorumluluk yüklenme konusunda gerekli organizasyonu yapabilecek yetilere sahibiz. Bu vesileyle de söylemiş olayım ki, sağlık alanında KSS projeleri geliştirmek isteyen tüm kurum ve kuruluşlar bize ulaşabilir ve destek alabilirler. İhtilaflı bir sektörden bahsediyoruz. Sektörün KSS alanındaki üretimine Sağlık Bakanlığı uygulamalarının herhangi bir etkisi var mı? Teşvik edici bir mekanizma söz konusu mu? Oğuz Engiz: Bazı noktalarda Sağlık Bakanlığı nın da çaresiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü özel sağlık kuruluşları da bazen bilinçsizce tanıtım çalışmaları yapıyorlar. Hatta bazı kuruluşlar bunu abartabiliyor. Fakat bunu önlemek adına da kuruluşların tanıtım, iletişim faaliyetlerini engellemek de doğru bir yaklaşım değil ve olumsuz sonuçlar doğurur. Devlet ve özel sağlık kuruluşları müşterekte buluşabilmeli. Kuruluşların özellikle KSS faaliyetlerinin, belli bir amaca hizmet ettiği net şekilde ortaya koyulur ise herhangi bir engelleme ile karşılaşacaklarını düşünmüyorum. Öte yandan Bakanlığın, özel sağlık kuruluşlarını topluma fayda ve katkı sağlamaya yönelik teşvik edici söylemleri olmalıdır. Bakanlık kendine böyle bir görev biçmediğinden olsa gerek böyle bir durum bugün için söz konusu değil. Oysaki sosyal sorumluluk çalışmalarını teşvik etmeli hatta başarılı çalışmaları da ödüllendirmelidir. Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Sosyal Sorumluluk Projeleri Direktörü Necmettin Özçelik Bugün itibariyle işletmeniz/işletmeleriniz Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) farkındalığının neresinde? Necmettin Özçelik: Anadolu Vakfı 1979 yılından buyana sosyal sorumluluk projelerini sürdüren bir Vakıf tır. Kuruluş amacımız da, eğitim, kültür ve sosyal alanlarda özellikle maddi imkanı olmayan kişilerin yanında olmak. Bu nedenle toplumsal farkındalığımızın da çok üst düzeyde olduğuna inanıyoruz. Vakıf, bu farkındalığın getirdiği bir sonuç olarak kurulmuştur. " Bu noktada Anadolu Eğitim ve Sosyal Vakfı hakkında bilgi vermek isterim; Özilhan ve Yazıcı aileleri ülkemizde kazanılanın bir kısmını, bunda payı olduğuna inandıkları bu yurdun insanları ve okumak isteyen gençleriyle paylaşmak üzere; 1979 yılında İstanbul da Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı nı kurdu. Anadolu Vakfı, 33 yılda 3 ü hastane, fakülte, okul, yurt, spor ve sosyal tesisler olmak üzere 50 den fazla eseri Türkiye ye kazandırdı. 20 binden fazla öğrenciye karşılıksız burs vererek, geleceklerine önemli katkıda bulunuyor. Anadolu Vakfı, parasal kaynağını sadece Anadolu Grubu şirketlerinin bağışlarından sağlıyor. Grup şirketleri, her yıl kazançlarının yüzde biri ile beşi arasında bir oranını vakfa bağışlıyor. Anadolu Vakfı nın KSS uygulamalarına bakıldığında projelerin eğitim ve sağlık alanında yoğunlaştığını görüyoruz. Projelerinizi oluştururken neleri baz alıyorsunuz? Necmettin Özçelik: Toplumsal kalkınmada eğitimin son derece önemli olduğunu biliyoruz. Ve sağlıklı bir toplumun da ancak sağlıklı bireylerden oluşacağının hepimiz farkındayız. Vakfımızın kuruluş amacı eğitim Anadolu Vakfı, parasal kaynağını sadece Anadolu Grubu şirketlerinin bağışlarından sağlıyor. Grup şirketleri, her yıl kazançlarının yüzde biri ile beşi arasında bir oranını vakfa bağışlıyor. KSS Söyleşileri ve sağlık alanında çalışmalar gerçekleştirmektir. Anadolu Vakfı tarafından 2010 yılında Anadolu Sağlık Merkezi bünyesinde Sosyal Sorumluluk Projeleri Direktörlüğü kuruldu. Bu nedenledir ki Sosyal Sorumluluk Direktörlüğü olarak bizim çalışmalarımız da eğitim ve sağlık üzerinde yoğunlaşıyor. Biz Anadolu Vakfı Sosyal Sorumluluk Direktörlüğü olarak hastanemizde görev yaparak, çevremizdeki illerde planlı ve programlı olarak muhtaç kişilere ulaşıp onlara sağlık hizmeti veriyoruz. Projelere ayırdığınız bütçe ile ilgili bilgi verir misiniz? Necmettin Özçelik: Özellikle sağlık konusunda yardıma muhtaç, ihtiyaç sahibi kişilerin yanında olmak ve onlara destek olmak amacıyla gerçekleştirilen projelerimiz için, Anadolu Vakfı tarafından bu 2012 yılında bize toplam 7 milyon TL bütçe ayrıldı. Anadolu Sağlık Merkezi özelinde yürütülen KSS çalışmalarından söz eder misiniz? Necmettin Özçelik: Sosyal Sorumluluk Direktörlüğü olarak tüm çalışmalarımız sosyal sorumluluğumuz çerçevesinde gerçekleşiyor. Hastanemiz Gebze sınırları içinde olup Kocaeli ili ve 12 ilçesinde bütün bu yerlerde mülki amirlerle iletişimimizi kurduk. Ve muhtaç olan kişiler konusunda bize ulaşabileceklerini belirttik. Kaymakamlıklara ulaşarak sağlıkla ilgili çalışmalarımızı bildirdik. Belediyelerle bu iletişim çerçevesinde çeşitli çalışmalarımız oluyor. Belediyeler halkla daha yakın temasta oldukları için vatandaşa daha çabuk ulaşabiliyorlar ve sağlık sorunları olan muhtaç vatandaşları bize iletiyorlar ve bizler de tedavilerini gerçekleştiriyoruz. 10 11

Anadolu Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Sosyal Sorumluluk Projeleri Direktörlüğü olarak, Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi nde, 2011 yılında Kocaeli İlinde, bedelsiz olarak 5000 kişiye, 7500 muayene ve 350 ameliyat yaptık. Kocaeli İl Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna Bağlı; 75. Yıl Cumhuriyet Yetiştirme Yurdu, Kocaeli Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi, Çayırova Sevgi Evleri nde kalan sakinlerin tüm sağlık ihtiyaçları, kanser erken tanı muayeneleri, tetkik ve tedavileri, ameliyat ve genel yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasında destek olduk. Kartepe Belediyesi, Derince Belediyesi ve Başiskele Belediyesi ile işbirliği içinde çalışmalarımız devam ediyor: Kartepe Belediyesi, Derince Belediyesi ve Derince İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Derince de bir okul tarama projesi ile 5 ilköğretim okulunda 2 bin 500 öğrenciye çocuk muayenesi göz ve diş muayenesi yapıldı. Muhtaç çocukların ailelerine yönelik muayeneler gerçekleştiriyoruz. Sağlık muayene çalışmalarıyla birlikte halkı farklı sağlık konularında bilgilendirmek üzere eğitim seminerleri yapıyoruz. Bu çalışmalara önümüzdeki dönem de devam edeceğiz. Ayrıca, il sağlık müdürlüğü ile sürekli işbirliği içindeyiz. Onların yönlendirmelerinden yararlanıyoruz. Kocaeli Sanayi Odası, Kocaeli Kadın Girişimciler Kurulu, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü, Kocaeli İl Sosyal Yardımlaşma Vakfı, İlçe Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma Vakıfları, Lokman Hekim Sağlık Vakfı ile özellikle muhtaç kişileri yönlendirme konusunda çalışıyoruz. Bunların yanısıra İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne bağlı, yuva ve huzurevleri ve Morçatı, Bedensel Engelliler Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme derneği gibi STK larla işbirliği içinde çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz genel olarak mümkün olduğu kadar çok fazla muhtaç kişiye ulaşmaktı. Ve bu hedeflerimizi her yıl katlayarak büyütüyoruz. Uygulamalarınızın etkilerini saptayabildiniz mi? Hedeflere ulaşıldı mı? Necmettin Özçelik: Yaptığımız çalışmaların sonuçları da doğal olarak niteliklerine göre değişiyor. Tedavisini üstlendiğimiz kişilerle ilgili olarak sağlıklarına kavuşmuş olmalarını görmek bizim için çok önemli. Ulaştığımız muhtaç kişi sayısı arttıkça bu tarz olumlu etkiler de artacaktır. Bu çalışmalarımızı yaparken biz bir anlamda bölgesel bir analiz de gerçekleştirmiş oluyoruz. Halkı bilgilendirmeye yönelik yaptığımız çalışmaların sonuçlarını da toplum olarak uzun vadede alacağımıza inanıyoruz. Çünkü sağlık ve eğitim konusunda yapılan bu çalışmaların toplumsal bilinç düzeyinin artırılmasında önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Bundan sonrası için proje ve hedefleriniz nelerdir? Necmettin Özçelik: Biz hastaneye getirdiğimiz insanları ilk olarak muayene ediyoruz. Gerekiyorsa tetkiklerini yaptırıyoruz. Eğer onun sonunda da doktor tarafından gerekli görülüyorsa ameliyatlarını yaptırıyoruz. Örneğin bize gelen kişi için ameliyat kararı alındı ise baştan sona kadar gerekli işlemlerini yapıyoruz. 2012 yılında da geçtiğimiz yıl olduğu gibi gerek mülki amirliklerle, gerekse kurumlarla işbirliğiyle çerçevesinde çalışmalarımıza bütün hızıyla devam edeceğiz. Biz çalışmalarımızı devamlılık içinde yürütmeye özellikle önem veriyoruz. En büyük projelerimizden birisi Gölcük Belediyesi ile olacak. Kartepe ve Başiskele ilçeleri ile aynı şekilde işleyecek. KSS Avrupa Avrupa Parlamentosu, 2020'ye kadar enerji tüketimini azaltmanın yolunu arıyor Avrupa Parlamentosu nun Enerji Komisyonu, daha az enerjiyle daha fazla üretmek amaçlı formüller bulmak üzere önemli bir karar aldı. Avrupa 2020 ye kadar enerji tüketimini %20 azaltacak. Konu bütün ülkeleri bağlayıcı nitelikte ve yakın zamanda parlamentonun onayına sunulacak. Komisyon, 2007 de Avrupa 2020 ye kadar sera gazı salımını %20 azaltma, yenilenir enerji payını %20 ye çıkarma ve enerji tüketimini %20 azaltma konularında ilke kararı oluşturmuştu. Bunlardan ilk ikisinde mecburiyet söz konusuydu. Fakat üçüncü ilke ülkelerin isteğine bırakılmıştı. Alınan yeni kararlar buna da zorunluluk getiriliyor. Kısıtlama söz konusu olmayan bir tüketimle, yeni kararın getirdiği tüketim arasında (eşdeğer petrol cinsinden) 368 milyon tonluk bir fark sözkonusu. Bunun ekonomik değeri ise 240 milyar euro tutannda bir tasarruf. Karar ayrıca elektrik üreticilerinin yıllık gelirlerinin %1.5 ini kullanıcıların enerji tüketimini azaltıcı önlemler için harcamalarını istiyor. Böylece elektrik üretenler ilk kez ürettiklerinin nasıl kullanılacağını düşünme durumunda kalıyorlar. Öte yandan, bu yeni uygulama her yıl kamu binalarının %3 ünün enerji tasarrufu bakımından elden geçirilip onarılmalarını gerekli kılıyor. Ayrıca enerji üretim tesislerinde bu işlem yapılırken ortaya çıkan ısıdan faydalanmanın da yolları araştırılacak. 12 13

KSS Uygulamaları Datasel Genel Müdür Yardımcısı Rasim Çetin Sağlık alanındaki yeni inovasyonlar hayatımızı değiştirecek Haberleşme alanındakiler gibi, sağlık alanında da doğum sancıları içindeki inovasyonların yakın zamanda hayatımızda önemli bir değişime neden olacağını vurgulayan Datasel Genel Müdür Yardımcısı Rasim Çetin, firma olarak inovasyonu vizyonel bir hedef olarak seçtiklerini söyledi. Çetin, teknolojideki gelişmeleri yakından takip etmenin önemine işaret etti. Sağlıkta önemli gelişmeler olacak novasyon örneklerinden sonuçlar çıkarmamız İdoğal olmalıdır. Genellikle olumsuz gelişen olaylardan ders alarak bir daha başımıza gelmemesi için tedbirler almayı akıllıca buluruz ancak olumlu gelişen olaylar karşısında da aynı tavrı göstermek akıllıca olacaktır. Bunlardan bir yenisi ile yakın zamanda karşı karşıya kalacağız. Haberleşme de yaratılan inovasyonlar hayatımızda ne kadar değişime neden oluyorsa, sağlık alanında da doğum sancıları içindeki yeni inovasyonlar (Tele-Sağlık ve mobilite) yakın zamanda hayatımızda önemli bir değişime neden olacak. suçunu affettirmeye çalışıyor. Orta ve uzun vadede bir dengeye geleceğini düşündüğümüz bu ironi, sağlıkta mobilite ile neden olduğu olumsuzluklardan çok, olumlu yönde insan hayatını etkileyecek. Hayatımızın günlük akışını daha az fiziki harekete zorlayan teknolojiler kendi panzehirini de üretmişcesine; yaşlanan, şişmanlayan, daha erken yaşlarda ve daha fazla kronik hastalığın ortaya çıkmasında etkenlerden biri ve az hareketli hayat tarzının yarattığı ortama karşın insan hayatının belirgin biçimde uzaması gerçeği ile şimdiden galip durumda olduğunu ilan eder gibi. Tüm olumsuz sonuçlara karşı yine inovasyonlar sonucu evimize kadar giren koşu bantları ile bizi kendi sağlığımızdan kendimizin sorumlu olacağı bir dünyaya doğru taşıyor. Datasel in vizyonu Datasel olarak inovasyonu vizyonel hedef olarak seçmiş bir yönetim tarzı ile, değişime açık ve değişim ile birlikte yürümek amacı ile en son teknolojileri yakından izleyerek ürün ailemize yeni çözümler katmanın vazgeçilmez bir koşul olduğuna inanıyoruz. Bu bilinçle uygulanabilir tüm sağlık alanlarında mobiliteye öncelik vererek, sağlık ETKİNLİKLER hizmeti sunan, ödeyen, regüle eden kuruluşların başarılı olmalarında önemli bir rol üstlenmek için telekomunikasyon altyapısını sağlayan kurumlarla ortaklıklar kurarak geleceği hazırlıyoruz. İnanıyoruz ki; sağlık ve mobilitenin geleceği ulusal sınırlarda kalmayacak. Sağlık hizmetinin sunumu da aynı değişim içinde uluslararası olarak hizmetin devamına zorlanacaktır. Sağlık hizmeti sunumunda interoperability (birlikte çalışabilirlilik, uyumluluk) gereksinimi şimdiden Avrupa Birliği stratejileri içinde yerini almış olması durumun daha iyi anlaşıldığını vurgulamaktadır. Uluslararası düşünebilmek Bu gelişmelerin sonucu olarak bize göre, uluslararası sağlık çözümleri sunmak aynı zamanda uluslararası düşünebilmeyi gerektirmektedir. Bu yakın geleceğe hazır olmak için, Datasel in stratejik hedefi Avrupa birliğinin sağlık alanındaki stratejik hedeflerine paralel olarak seçilmiştir. Bu nedenle EU PF/7 projeleri ile başlayıp uluslararası sağlık pazarında uluslararası geçerliliği olacak değişimi özümsemiş ürünlerle geniş bir coğrafyada müşterilerimizin başarılarına katkıda bulunmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Datasel Genel Müdür Yardımcısı Rasim Çetin, teknoloji ve inovasyon konusundaki değerlendirmelerini dergimizle paylaştı. Çetin, Sonuncu G20 zirvesine katılan Bill Gates, inovasyonun dünyanın çehresini değiştirmede en önemli faktörlerden biri olduğunu örnek ve önerileri ile savundu. Belki de en iyi örneği Steven Jobs un hayatımıza katkıları olarak verebilirdi ama sanırım bunu aralarındaki rekabet ve çekişme nedeniyle vermek istemedi ancak kanımızca bu en çarpıcı ve iyi bir örnek olurdu diye konuştu. Son yıllarda baş döndürücü teknolojik gelişmeler yaşandığına değinen Çetin, bu gelişimde inovasyonu hayat tarzı olarak benimsemiş ve başarılı olmuş kişilerin payını vurguladı. Rasim Çetin in görüşleri şöyle: Tele sağlık ve mobilite Tele sağlık ve sağlıkta mobilite; bu günkü sağlık hizmeti sunan kurumları, sağlık hizmetini ödeyen kamu ve özel sigorta şirketlerini, sağlık sistemini regüle eden kurumların geleneksel yapılarında etkinlik ve verimlilik amaçlı hızlı değişimlere neden olurken, doktor ve hasta ilişkisinde de önemli değişimi getirecektir. Bu değişimde tüm paydaşlar kârlı olacaktır. Daha çok hastaya, daha hızlı ve etkin ulaşım daha da az maliyetlerle mümkün olacağı için tüm paydaşlar bu teknolojik değişime ayak uydurmak durumunda kalacaktır. Söz konusu bu yeni değişimin başarılı olacağından hiç kuşkusu olmayan biri olarak; sağlık hizmeti sunan kurumların geleceğini, bu yolculuktaki yeni değişime ayak uyduranlarla arkadan gelenlerin pazardaki elde ettiği yerin belirleyeceğine inanıyorum. Bizi şişmanlatan teknoloji kendini affettirmeye çalışıyor Ancak burada tuhaf bir tesadüf kendini hissettirmeye başladı. Bizleri inovasyonların albenisi ile bilgisayarların başında hareketsiz bırakan ve şişmanlatan bu teknolojiler, diğer bir yolla sağlık hizmetini de ayağımıza getirerek bir ironi içinde sanki Kurumsal Sürdürülebilirlik Sertifika Programı Boğaziçi Üniversitesi Yerleşkesi 2 Nisan - 11 Haziran 2012 tarihleri arasında Pazartesi ve Perşembe günleri 18.30-21.30 saatlerinde gerçekleştirilecek. Organizasyon Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye ve Boğaziçi Üniversitesi Program kapsamındaki eğitimler ekonomi, çevre ve sürdürülebilir kalkınma alanında deneyimleri uluslararası ölçekte kabul gören uzmanlar tarafından veriliyor. Sustainable Business in Practice 26 April 2012 London, United Kingdom Organizasyon Sustainable Business Atık Yönetimi Sempozyumu 24-27 Nisan 2012 Side, Antalya Organizasyon T.C.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Enterprise 2020 Conference: Social Innovation as a Lever for Growth and Sustainability 27 April 2012 08:30-16:00 Brussels, Belgium Organizasyon CSR Europe 14 15

KSS Avrupa Makale Avrupa Yatırım Bankası, Türkiye deki İklim Değişikliği Projelerine kredi açtı Özel Hastaneler ve Saglık Kuruluşları Dernegi (OHSAD) Genel Koordinatörü Dr. Filiz Çevirme Sağlık Sektöründe KSS ve Sürdürülebilirlik Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Türkiye deki küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından gerçekleştirilen iklim değişikliği yatırımlarının finansmanı için Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş. ile 75 milyon euro tutarında bir sözleşme imzaladı. Finansman, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (AİKB) ile ortaklaşa temin edilen bir çerçeve kredi şeklinde ve AYB ile AİKB tarafından ortaklaşa geliştirilen Orta Büyüklükteki Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kolaylığı ( MidSEFF ) çerçevesinde imzalanan üçüncü işlem olarak gerçekleşti. Sözkonusu finansman kolaylığı, Avrupa Komisyonu tarafından IPA fonlarından aktarılan bir teknik yardım bileşenini içeriyor. 16 Bu kredi, Türkiye nin enerji arzı güvenliğine katkıda bulunan endüstriyel enerji verimliliği ve atıktan-enerjiye projelerine yönlendirilecek bir dizi küçük ve orta ölçekli özel sektör yatırımına destek sağlanmasını kolaylaştıracak nitelikte. Aynı zamanda Avrupa iklim değişikliği politikalarına da katkı sağlaması sebebiyle AYB amaç öncelikleri kapsamında yer alacak. Uygulamayla, Türkiye nin yenilenebilir kaynaklardan elde ettiği enerji üretiminin 2023 itibariyle %30 a çıkarılması hedefleniyor. Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), dünyada sürdürülebilir kalkınma kavramının yükselmesi ile eş zamanlı olarak önem ve popülerlik kazanmıştı. İş dünyası, sürdürülebilir kalkınmanın artık sadece kamu sektörü ve sivil toplum kuruluşlarının ilgi alanı olmadığının ve kendilerinin de finansal sürdürülebilirliklerine ek olarak, kaynakların sürdürülebilirliği ve insani kalkınma için aktif rol almak üzere hızla harekete geçmeleri gerektiğinin bilincine vardı. Bu noktada çoklu paydaş diyaloğu ve aktörler arasındaki paylaşımın artması büyük önem taşımakta. Kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir kalkınma artık birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki kavramdır. Ticari kurumların ekonomik olarak kâr elde edemediklerinde, varlıklarını sürdüremez ve sermaye sahiplerine karşı sorumluluğunu yerine getirememiş sayılırlar. Benzer biçimde kurumlar ilişkide olduğu tüm paydaşlarla sorumluk ilişkisi içindedirler. Bu sorumluklar, çevresel kaynakların ve insan haklarının korunması, iş ahlakı ve etik kurallara uyum, çalışanların hakları olarak çeşitlenir. Artık, işletmeler sadece ekonomik ve teknik kuruluşlar olarak değil, sosyal olarak da tanımlanıyor ve toplumun kendilerinden beklentileri boyutlandıkça topluma karşı üstlerine düşen sosyal sorumlulukları ister istemez yüklenmek veya gözden geçirmek durumunda oluyorlar. Kurumsal sosyal sorumluluk bu yönüyle ele alındığında şirketin tüm stratejisine damgasını vurur, şirket işleyişinin, iş yapma anlayışının özünde yer alır, kalıcı ve devamlıdır. Yapılan araştırmalarda, toplumun kurumlardan eğitim, ardından sağlık ve sırasıyla çevre ve aile içi şiddet konularında destek ve çaba harcamalarını beklediği ortaya konuldu. Eğitimin, kurumsal gündemin ilk konusu olmasının yanında işsizlik, etik davranışlar, sosyal güvenlik ve sağlık konuları da kurumlar tarafından önemseniyor. Sağlık sektörü yol aldı Günümüzde sağlık sektörünün geldiği noktada, kurumsal sosyal sorumluluğun sürdürülebilir kalkınma için olanaklar sağlamasının yanında, KSS'nin özel sektörün de yararlanabileceği bir araç olarak sahip olduğu potansiyelin farkındayız. Son 10 yılda sektörün aldığı ciddi mesafe kurumsallık talebini ve dolayısıyla sosyalleşme ve sosyal sorumluluk projeleri üretme ihtiyacını arttırdı. Sağlık sektörünün bugün ulaştığı düzey, beklentilerinin de üstünde gerçekleşti, 500'ü aşkın hastane ve 2.000'in üzerinde sağlık merkezi ile önemli bir sektör haline geldi. 2011 yılı için yaklaşık 90.000.000 muayenenin, 2.500.000 ameliyatın, 200.000 çalışanın, 21.000 doktorun ve milyarlarca TL'lik yatırımın sonucu olarak; sağlık hizmeti alanların %35'ine hizmet veren özel sağlık sektörü, ayrıca nitelikli işlem dediğimiz; diyaliz, nitelikli görüntüleme, bebek ve erişkin yoğun bakım, kardiyoloji, açık kalp operasyonları, transplantasyonlar, mikro cerrahi, radyoterapi ve onkoloji, hiperbarik oksijen tedavisi 17

STK Gaziantep Ticaret Odası, İşletmelerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk Semineri Düzenledi gibi alanlarda da %50 den daha fazla hizmet oranına sahiptir. Uluslararası ortaklığı olan sağlık kuruluşları ülkedeki KSS uygulamalarını olumlu yönde etkiliyor. Çok uluslu şirketlerin yerel uzantılarına ve tedarikçilerine KSS uygulamaları için pozitif baskı uygulamaları diğer yerli sağlık kuruluşları için de itici bir güç oluyor. İşletmelerin, KSS yol haritası olmalı " Sektörün KSS algısı; toplumun yaşam kalitesini iyileştirmek, çalışanları ve onların aileleri, yerel halk ve bütün toplumla birlikte sürdürülebilir bir dünya için ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişimi desteklemek, paydaşlarına, topluma karşı etik ve sorumlu davranmak, şeklinde olmalıdır. Asla sponsorluk kavramı ile karıştırılmaması gereken, ekonomik kaygılar barındırmaması gereken KSS farkındalığının, aynı zamanda kamuoyunda yarattığı etki ile itibarın ve marka değerinin artmasına da katkısı vardır. KSS, bir kalite kriteri olarak görülmelidir. Bu anlamda misyon, vizyon ve hedefleriyle örtüşen bir uygulama stratejisi geliştirmeli ve doğru planlanmalı, rol model oluşturacak biçimde paydaşlarla paylaşılmalıdır. Kurumlar KSS 18 Kurumsal sosyal sorumluluk, şirketin tüm stratejisine damgasını vurur, şirket işleyişinin, iş yapma anlayışının özünde yer alır, kalıcı ve devamlıdır. stratejilerini oluşturmalı ve buna uygun bir süreç haritası hazırlamalıdır. Bu haritayla örtüşen bir üretim ve hizmet planlaması yapmalıdırlar. Bu süreç uzmanlar tarafından yönetilmeli, dışarıdan alınan hizmetler ve iç yönetim de buna katkı sağlamalıdır. KSS projelerinin diğer bir önemli kriteri ise sürdürülebilir olmasıdır. Doğru KSS projeleri; uzun soluklu, toplumsal anlamda fayda üreten ve kalıcı yarar sağlayan çalışmaları içermelidir. Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarının tüm süreçleri ölçülebilir ve raporlanabilir olmalıdır. Kalıcılığı sağlayacak olan ölçülebilirlik, toplumsal fayda ile ilgili bilimsel alanlarda gelecekte de başvuru kaynağı olabilmeli, elde edilen veriler akademik çevreler veya kamu kuruluşları tarafından değerlendirilebilmelidir. KSS; markanın itibarı, bilinirliği ve tercih edilirliğine doğrudan etki eder. Projeler yürüten bir kurumun, verilen hizmetlerden elde edilen gelirin belirli bir kısmının projeye aktarılacağını duyurması o hizmetin tercih edilirliğini, çalışanlarının projede bizzat yer almalarını sağlaması ise çalışanların aidiyet duygularını artırır. Sonuç olarak KSS hem kuruma, hem topluma kazandırır. Gaziantep Ticaret Odası (GTO) KOBİ ve Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği işbirliğinde yürütülen Sürdürülebilir Rekabetçi Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında İşletmelerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk konulu bir seminer düzenlendi. Genel Sekreter Yardımcısı Figen GTO Çeliktürk açılış konuşmasında, içinde bulunduğumuz çağda, bireyler, kurumlar ve devletlerin birbirleri ile görünen veya görünmeyen ancak süreklilik arz eden bir ağ içinde etkileşimde olmalarının en belirgin özellik olarak öne çıktığını söyledi. Bu etkileşim zincirinin doğal sonucu olarak, günlük dünyanın dışındaki gelişmelere de duyarlı ve proaktif olmak gerekliliğinin ortaya çıktığını belirten Çeliktürk, Bu konjonktürde globalleşmenin yarattığı sıkıntıları adreslemek üzere Küresel İlkeler Sözleşmesi geliştirilmiş olup, söz konusu ilkeler iş dünyasının, devletler, sivil toplum kurum ve kuruluşlarıyla birlikte sorumluluk üstlenmelerini öngörmektedir dedi. Gelişmiş ülke piyasalarındaki tüketicilerin sosyal normlara giderek artan bir şekilde dikkat etmeye başladığını vurgulayan Çeliktürk, sözlerini şöyle sürdürdü: Tüketiciler artık aldıkları bir ürünün sadece tasarım ve fiyatına bakmamakta, bu ürünün nasıl üretildiğini de dikkate almaktadır. Yıllık ciroları milyarca Dolar olan birçok perakendeci ürünlerinin küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun bir şekilde üretildiğini ispatlamak durumundadır. Bu ve benzeri firmalar her yıl detaylı bir sosyal denetimden geçmektedir. Sosyal denetimlerde de sadece ilgili firmanın değil, bu firmaya ürün sağlayan tüm firmaların küresel sosyal sorumluluk ilkelerine uygun üretim yapıp, yapmadıkları kontrol edilmektedir. Örneğin; bu firmalar tüketicilerine ürünlerinin imalatı esnasında çocuk işçi ve kayıtsız işçi çalıştırılmadığını garanti etmek zorundadırlar. Sonuç olarak, tedarik zincirinin görünürlüğü kavramı giderek zincirin tüm halkalarını kapsayacak şekilde derinleşmektedir. Türkiye deki çeşitli sektörlerin Çin ve Hindistan kökenli ürünlerden farklı bir noktada konumlanması ve hedef piyasalarda sürdürülebilir bir şekilde var olabilmek için özellikle uluslararası sosyal sorumluluk standartlarına uygun üretim yapmasının önemine dikkat çeken Çeliktürk, Bugün yatırımcılar şirketlerin finansal raporlarının yanı sıra sosyal ve çevresel etki raporlarını da önemsemektedirler. Bu doğrultuda sosyal sorumluluğun şirketler ve kurumlar tarafından bir süreç değil bir kültür olarak içselleştirmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, Kurumsal sosyal sorumluluk projeleri, üretici ve tüketici arasında ortaya çıkacak olan daha sıcak iletişim yöntemlerinin, tüketici açısından kurumu sevmek, sadece kâr amacı güden bir yer olarak görmemek gibi sonuçlar doğurmakta, kuruma önemli bir itibar kazandırmaktadır. Özetle, kurumların sosyal sorumluluk alanında atacakları adımlar, iş alanındaki sürdürülebilir başarıyı da bir bütünlük içinde etkilemektedir dedi. Sürdürülebilir Rekabetçi Türkiye Projesi Komite Başkanı Tülin Seçen ise, değişim ve kurumsallaşma, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ve işletmelere katkısı, Küresel İlkeler Anlaşması ve işletmelere faydası, İzleme-değerlendirme ve raporlama süreci ve sorumluluklar, TTK ve kurumsal sosyal sorumluluk kavramları konularında katılımcılara bir sunum gerçekleştirdi. 19

Makale Türk Eczacıları Birligi (TEB) Genel Sekreteri Uzman Ecz. Harun Kızılay Değişen Sosyal Sorumluk Anlayışı: Gönüllülük Değil Zorunluluk Bilimsel-teknolojik yeniliklerin ve üretim süreçlerindeki değişimlerin sosyo-ekonomik sistemde ve devlet yapısında meydana getirdiği dönüşümler; buna paralel biçimde devletin sorumluluklarına dair anlayışta yaşanan farklılaşma kurumsal sosyal sorumluluk kavramının ortaya çıkmasına neden oldu. Tarihsel seyri içerisinde sosyal sorumluluğun salt devlet tarafından yerine getirilmesi gereken bir görev olduğu düşüncesinden, kâr amacı güden kuruluşların ve sivil toplumun da yükümlülükleri bulunan bir alan olduğu düşüncesine geçildi. Bugün kurumlardan sosyal sorumluluklarını yerine getirmeleri bekleniyor ve bu beklentileri ne ölçüde karşıladıkları toplum tarafından sorgulanıyor. Günümüzün üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan kavramlarından biri olan kurumsal sosyal sorumluluk sadece yasal zorunlulukların karşılanması, hayırseverlik faaliyetleri ve imaj düzeltme stratejilerinin bir parçası olarak anlaşılmamalıdır. Kurumsal sosyal sorumluluk yasal insana, topluma ve doğaya yatırım yapmak biçiminde anlaşılırsa ve anlamlandırılırsa gerçek içeriğine kavuşmuş olur. Diğer yandan kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının yaygınlaşması ve gelişmesi devletin bu alandaki asli yükümlülüklerini ortadan kaldırmamalıdır. Devlet, insanlığın bulduğu en üst örgütlenme formu olarak eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik, barınma ve çevrenini korunması gibi temel başlıklardaki sorumluklarından vazgeçemez. Sağlık ve ilaç alanında KSS Sağlık ve eczacılık alanında kurumsal sosyal sorumluluk, toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, insanların daha kaliteli yaşam standartlarına ulaştırılması açısından büyük bir önem taşıyor. Uygulamalarının başında ise; teşhis ve tedavi, hastalıklar karşısında alınacak önlemler, salgın hastalıklarda ve afetlerde hastalıkla mücadele stratejileri, ilaç kullanımı başta olmak üzere izlenmesi gereken yöntemler çerçevesinde yaşama geçirilen projeler geliyor. Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyaları vasıtasıyla sağlığa dair toplumsal düzlemde farkındalık yaratma, ister sağlık hizmet sunucuları ister sağlık hizmetlerinden yararlananlar olsun bireyleri bilinçlendirme, onları belli tür davranışlara yöneltmek ve onlarda davranış değişikliğine yol açmak şeklinde adlandırılabilecek bir sağlık davranışı oluşturma amacı güdülür. Bu alanın bir ayağını sağlık meslek örgütleri oluştururken diğer ayağını sağlığa ilişkin faaliyet yürüten ticari kurumlar ve şirketler oluşturuyor. Kimi düzenleyici mekanizmaları harekete geçirme gücüne sahip sağlık meslek örgütlerinin, kurumsal sosyal sorumluluk olgusuna yaklaşımları, bazen ticari kurumların ve şirketlerin bu konudaki anlayışları üzerinde de etkileyici olabiliyor. İşletmelerin topluma karşı sorumlu hareket etmelerini sağlamak bakımından sağlık meslek örgütleri basınç oluşturabiliyor, teşvik edici bir rol oynuyor. Sektörün yanlış KSS algısı İlaç ve eczacılık sektörünün diğer bileşenleri açısından kurumsal sosyal sorumluluk adına kimi değerli çalışmalar yürütülmekle birlikte bunun henüz toplum tarafından beklenen, istenen seviyede olmadığı görülüyor. Güncel bir kavram olması dolayısıyla hemen her alanda olduğu gibi sağlık ve eczacılık alanında da karşımıza çıkıyor. Ancak bu kavramın özü itibariyle anlaşıldığını ve söylemselliğin ötesine geçebildiğini ifade etmek pek mümkün değildir. Kimi zaman salt görüntüyü kurtarmaya, imaj düzeltmeye yönelik içi " yeterince doldurulmamış sosyal sorumluluk kampanyalarına girişiliyor. Fakat amaçlanan sonuçları doğurmadığı için bu durum sosyal sorumluluk kavramının zedelenmesine yol açıyor. Diğer yandan sağlığa ilişkin konularda faaliyet gösteren şirketlerin toplumsal sorumluluğunu yerine getirmek için sürekli biçimde belli bir ciro büyüklüğüne ulaşma gerekçesinin arkasına sığınması samimi olmayan bir tutum. Şirketlerin, sosyal sorumluluğun aynı zamanda kendi büyüme ve pazarda tutunma hedefleriyle bütünlük oluşturduğunu görmeleri gerekir. Üstelik bugün artık sosyal sorumluluk şirketlerin gönüllü ve iradi olarak yaptıkları bir faaliyet değil kaynakları kullanma konusunda aslan payına sahip olan şirketlerin sürdürülebilir gelişimi sağlamak adına üstlenmek durumunda oldukları bir zorunluluktur. İlaç şirketleri başta olmak üzere sağlık alanında faaliyet gösteren ticari kuruluşlar, belki her kesimden daha fazla kurumsal sosyal sorumluluğa önem vermek zorundadır. Zira söz konusu kuruluşlar piyasa mekanizması içinde faaliyet gösteren yapılar olarak bir yandan kâr etmek durumundayken diğer yandan sağlık gibi insan yaşamını doğrudan ilgilendiren bir konuda insan ve toplum sağlığını gözetecek biçimde hareket etmekle yükümlüler. Dolayısıyla faaliyetlerini hassas bir denge içerisinde yürütmek; toplum-sağlık profesyonelleri ve üreticiler arasında güvene dayalı bir ilişki kurmak zorundadırlar. Bu kuruluşlardan birinin neden olduğu bir olumsuzluk KSS anlayışının yaygınlaşması ve gelişmesi devletin bu alandaki asli yükümlülüklerini ortadan kaldırmamalıdır. Devlet; eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik, barınma ve çevrenini korunması gibi temel başlıklardaki sorumluklarından vazgeçemez. tüm sektör açısından hatta sağlık meslek örgütlerine kadar uzanabilecek güven kayıplarına neden olabilir. Dolayısıyla sağlık alanında faaliyet gösteren şirketlerin ve diğer ticarî kuruluşların hiçbir gerekçenin arkasına sığınmadan, amasız fakatsız çok daha büyük ölçekli kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine hız vermesi toplumun güvenini sarsılmaz biçimde kazanmak bakımından elzemdir. Türk Eczacıları Birliği, Eczacı Odaları ve KSS Eczacı Odaları ve onların çatı örgütü olan Türk Eczacıları Birliği, mesleğinin gelişimini sağlamak, eczacıların sorunlarına çözümler üretmek, halk sağlığını korumak ve daha iyi bir noktaya taşımak üzere faaliyet gösteren kurumlardır. Nitekim Anayasa nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesi meslek örgütlerini dolayısıyla kamusal hizmet görme ve kamu adına söz alma Akılcı ilaç işleviyle donatmışken, 6643 Sayılı Kuruluş Kanunu da, Türk Eczacıları Birliği ni sadece üyelerinin hak ve menfaatlerini korumakla değil topluma hizmetle yükümlü kılmıştır. Dolayısıyla KSS kavramı Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odalarının niteliği gereği yerine getirmesi gereken bir olguya işaret eder. Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odalarının kurumsal sosyal sorumluluk bağlamında değerlendirdiği, üzerinde hassasiyetle durduğu ve bu alanda gerek tek başına gerekse İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü başta olmak üzere sağlık alanındaki başka paydaşlarla çeşitli faaliyetlere gerçekleştirdiği önemli bir konu akılcı ilaç kullanımıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan 2011 Yılı Dünya İlaçta Durum Raporu nda, akılcı ilaç ve özellikle akılcı antibiyotik kullanımına özel bir vurgu yapıldı. Söz konusu rapor, akılcı olmayan ilaç kullanımının küresel bir toplum sağlığı sorunu olduğunu ancak bu soruna yeterince önem verilmediği tespitini yaptı. Raporda akılcı ilaç kullanımı ile ilgili olarak araştırmaya, politikalar geliştirmeye ve kurumsal bir mücadeleye yatırım yapılmadığının altı çizilerek, ülke yönetimlerine sağlık sektöründeki tüm paydaşları harekete geçirecek biçimde davranmaları yönünde çağrıda bulunuldu. Bu doğrultuda Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları toplum sağlığının korunması noktasında akılcı olmayan ilaç kullanımının önlenmesi için üzerlerine düşen her ne görev varsa bunu yerine getirmek için büyük çaba sarf etti. 20 21

Türk Eczacıları Birliği 2009 yılından itibaren 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü nü Eczacılık Haftası olarak ve bir tema etrafında kutlama kararı aldı. 2010 yılı Eczacılık Haftası için ana tema olarak Akılcı İlaç Kullanımı belirlendi, bu kapsamda gerçekleştirilen etkinlikler Sağlık Bakanlığı tarafından da desteklendi ve olumlu sonuçlar doğurdu. 2011 Eczacılık Haftası nın ana teması ise, bilinçsiz antibiyotik kullanımının yol açtığı direnç sorununa dikkat çekmek, sağlık çalışanları ve toplumda konuya ilişkin farkındalık yaratmak amacı ile Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotikler oldu. Bu doğrultuda kampanyanın tüm Türkiye de ortak bir ses yaratması açısından tüm Bölge Eczacı Odalarımızla işbirliği içerisinde eşzamanlı basın açıklamaları yapıldı. 13 Mayıs 2011 tarihinde Sağlık Bakanlığı, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı ile birlikte Ankara da Akılcı İlaç Kullanımı Perspektifinden Antibiyotikler paneli düzenlendi; benzer etkinliklerin Bölge Eczacı Odalarımızda da gerçekleştirilmesi teşvik edildi. Yine bu kapsamda akılcı ilaç kullanımı ve antibiyotiklerde direnç gelişimine yönelik farkındalık yaratılması amacı ile iki farklı iç mekân afişi hazırlanarak 24.000 eczanemize ulaştırıldı, antibiyotiklerin bilinçli kullanımına yönelik bir tanıtım filmi hazırlanarak bir hafta süre ile ulusal ve yerel TEB projeleri Aktif İşgücü Programları Projesi çerçevesinde: Ankara Bölgesinde Eczane Teknisyeni Eğitimi Projesi İstanbul İlinde Eczane Teknisyeni Eğitimi Projesi Türkiye Üreme Sağlığı Programı çerçevesinde: Savunuculuk, Eğitim ve Hizmetlere Ulaştırma Yolu ile Anne Sağlığının İyileştirilmesi Projesi, Üreme Sağlığı Hizmetlerinin Sosyal Pazarlama Yaklaşımı ile Eczacılar Tarafından Desteklenmesi Projesi, Üniversite Öğrencileri Arasında Üreme Hakları/ kanallarda gösterildi. Bunların dışında ayrıntılı bir biçimde akılcı antibiyotik kullanımına yer verilen Akılcı İlaç Kullanımı Uzaktan Eğitim Modülü eczacıların erişimine açıldı. Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları kurumsal sosyal sorumluluğun sadece ilaç ve eczacılık alanında değil, bütünlüklü bir hizmet perspektifinden hareketle toplumu ve insanlığı ilgilendiren her konuda adım atılmasını gerektirdiğinin bilinciyle hareket etti. Eğitime katkı anlamında okul yaptırmak toplumsal olarak dezavantajlı gruplardan biri olan kadınlara destek sunmak, gerek Türkiye de gerek Türkiye dışında doğal afetlerde insanların sağlık ve ilaç hizmetlerinden kesintisiz ve ücretsiz biçimde yararlanmasını sağlamak üzere bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Pakistan daki sel, Haiti de deprem, Kenya ve Somali deki açlık ve kuraklık, Van da meydana gelen deprem sonrasında eczacıların topluma karşı sorumluklarını yerine getirmek konusundaki gayretlerinin göz doldurucu olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı bir geleceğin inşasının sağlık alanının bütün bileşenlerinin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesinden geçtiği bilinciyle bizler ilerdeki dönemlerde de kurumsal sosyal sorumluluk politikalarının başlıca öznelerinden biri olmaya devam edeceğiz. Cinsel Sağlık Üreme Sağlığı Konularında Farkındalık Yaratma Projesi, Katılım Öncesi Süreçte Sivil Toplumun Güçlendirilmesi - Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Hibe Programı çerçevesinde Akıllı Çocuk Akılcı İlaç Kullanır Projesi, Avrupa Birliği ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Programı çerçevesinde Herkes İçin E-Sağlık Projesi. 2011 de Daha İyi Bir Gelecek İçin Eczacınız Yanınızda, Türk Eczacıları Birliği, Eczacı Meslek Örgütleri Arası Sosyal Sorumluluk Proje Yarışması yapıldı. Diversey Kurumsal İletişim ve Pazar Araştırmaları Yöneticisi Rengin Erdinç En önemli değerlerimizden biri sürdürülebilirlik İşletmeniz Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) farkındalığının neresinde? Rengin Erdinç: Sealed Air in iş birimi Diversey olarak, Daha temiz ve daha sağlıklı bir gelecek misyonumuz doğrultusunda hayata değer katan projeler yaratıyoruz. Projelerimizle sadece bugünün sorunlarına değil, geleceğin sorunlarına da çözüm yaratıyoruz. Hem globalde hem de Türkiye de bu bilinç ile faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz, sektörümüze bu konuda önderlik ediyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz toplumlara bulunduğumuz taahhüdün temelini gönüllülük oluşturur. Toplumları daha aydın ve sürdürülebilir kılmak için uzmanlığımızı ve liderliğimizi paylaşıyoruz. KSS projelerinizi oluşturuken özellikle yoğunlaştığınız, daha fazla kaynak ayırdığınız alanlar var mıdır/ hangileridir? Projelerinizi kurgularken neleri göz önüne alıyorsunuz? Rengin Erdinç: Bildiğiniz üzere, bugün dünyamız çok ciddi bir kaynak krizinin eşiğine gelmiş bulunuyor. Biz Diversey olarak, dünyada yaşamın devam edebilmesi için, son raddeye gelmeyi beklemeden önlem almamız gerektiğine inanıyoruz ve kendi alanımızda sorumluluklarımızı yerine getirmek için çabalıyoruz. Bu nedenlerle en önemli değerlerimizden birisinin sürdürülebilirlik ilkemiz olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. KSS Söyleşileri Diversey Kurumsal İletişim ve Pazar Araştırmaları Yöneticisi Rengin Erdinç ve Pazarlama Direktörü Mert Özruna ile şirketin kurumsal sosyal sorumluluk vizyonu ve çalışmalarını konuştuk. ilkemiz ışığında, doğaya saygılı süreçler içerisinde gerçekleştirmeye özen gösteriyoruz. Güncel olarak yürüttüğünüz çalışmalarınız ve hedefleri nelerdir? Rengin Erdinç: 2004 yılından bu yana ülkemizde daha etkili hijyen çözümlerinin yerleşmesi ve tüketicilerin hijyen bilincinin artırılması için Beyaz Zambak adında bir sosyal sorumluluk projesi yürütüyoruz. Böylece ülkemizdeki gıda terörünün önüne geçilmesi ve AB uyum sürecinde ülkemizin gıda güvenliği konusunda güvenilir bir ülke konumuna gelmesi için çabalıyoruz. Proje kapsamında işletmelerin hijyen seviyesini yükseltmesine yardımcı oluyor, eğitim ve danışmanlık veriyor, ardından da sertifikalandırıyoruz. Hangi illerde sürdürüyoruz? Şu ana kadar Beyoğlu nda 313 Bursa da 110 ve Didim de 8 işletme Beyaz Zambak sertifikası almaya hak kazandı. Sürdürülebilirlik alanında 3 ilkemizin her zaman arkasında durarak hizmet ve projelerimizi geliştiriyoruz. Bu üç ilkemizi; işletmelerin daha güvenli ve daha hijyenik olmasını sağlayan üstün ürünler üreterek yaşamı korumak, ürünlerimizin ve faaliyetlerimizin çevresel etkisini giderek azaltarak gelecek nesiller için dünyayı korumak ve toplumun refahına katkıda bulunacak daha sürdürülebilir işletmeler oluşturarak, işimizi geliştirmek olarak özetliyoruz. Faaliyetlerimizin tamamını bu üç TÜROFED ile birlikte yürüttüğümüz Beyaz Yıldız Projesi yle ise turistik işletmelerde kullanılan su, elektrik-enerji, kimyasal ve katı atık miktarının azaltılarak, çevreye ve doğal kaynaklara olası zararlarının düşürülmesini amaçlıyoruz. Daha temiz ve yaşanılabilir bir çevrenin sağlanması, operasyonel verimliliğin arttırılarak konfordan vazgeçmeden tasarruf sağlanması ve turistik işletmelerdeki giderleri azaltmak, bu projemizin temel amaçları arasında. 22 23

Beyaz Yıldız Projesi kısaca, kontrolsüz tüketimi engelleyecek önlemler ile çevreye verilen zararı azaltmak amacıyla otelleri sertifikalandırdığımız bir sistem. Bu bilinçli tüketim anlayışının tüm oteller tarafından benimsenmesi ise en önemli hedefimiz. Kabaca bir hesapla, Türkiye deki tüm oteller sertifikalandırıldığı takdirde toplamda 40 hektometreküp su tasarrufu sağlanacağını öngörüyoruz. Bu miktar, Elmalı Barajı su rezervinin yaklaşık 3 katı ya da Alibeyköy Barajı nın su kapasitesine eşit. Şu ana kadar projemiz kapsamında 43 otelin Beyaz Yıldız sertifikası almaya hak kazandığını da gururla belirtmek isterim. 2010 da dünyanın önde gelen otel risk yönetim sistemi firmalarından İngiliz Check Safety First ile uluslararası çapta bir işbirliğine giderek, hayata oldukça önemli çalışmalar yapıyoruz ve 2013 yılına kadar 14 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı öngörüyoruz. Bu yatırımımız 32 milyon dolar değerinde bir operasyonel tasarruf anlamına geliyor. WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Türkiye ile ayrıca Yeşil Ofis Projemizi yürütüyoruz. Yeşil Ofis Projesi ile iklim değişikliğiyle mücadele konusunda karbon emisyonunu azaltmak, enerji tasarrufunu sağlamak, doğal kaynakların bilinçli kullanımını teşvik etmek ve yaşam tarzını değiştirmek için çalışanlarda farkındalık yaratmak gibi hedeflerimiz var. Projeyi en kısa sürede tamamlayarak Yeşil Ofis Belgemizi almayı planlıyoruz. Ankara da ise ÇEVKOR (Çevre Koruma Derneği) ile işbirliği içinde 1000 adetlik fidan dikimini gerçekleştirdiğimiz bir Diversey Hatıra Ormanı Diversey Pazarlama Direktörü Mert Özruna Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları, kuruluşların vizyonunu geliştiren ve başarıya götüren önemli bir unsurdur Gerçekleştirdiğiniz projeleri ölçümlediniz mi? Hedeflere ulaşıldı mı? Mert Özruna: Saydığımız tüm projelerimiz halihazırda devam ediyor. Hem kendimiz hem de müşterilerimiz için sosyal sorumluluk çalışmalarımızın toplumsal, çevresel ve ekonomik alandaki etkilerini kucaklamaktayız. Bunu 100 yılı aşkın bir süredir başarıyla gerçekleştiriyoruz. Bu yolculuğumuzda önemli bir ilerleme kaydettik ve projelerimizi çok önemli noktalara getirdik. Bundan sonraki hedefimiz de hem var olan projelerimizi geliştirmek hem de yeni projeler ve hedeflerle topluma katkımızı sürekli artırmak. geçirmeye başladığımız Cristal Programı ise otellerde kalite ve güvenlik standartlarını yükseltmeyi hedefleyen eksiksiz bir gıda güvenliği ve risk yönetim sistemi. Türkiye de uygulamaya başladığımız bu sistem, Gıda Güvenliği nden Havuz Güvenliği ne, Lejyonella dan Yangın ve Genel Müşteri Güvenliği ne kadar çok geniş kapsamlı modüler sistemler sunuyor. Sistem ile sertifika sahibi olarak Güvenli Otel kategorisine yerleşen tesisler, turistler ve tur operatörleri gözünde değer kazanıyor ve Türk turizmine talebi arttırıyor. Sürdürülebilirlik projelerimizden biri de WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ile uluslararası alanda işbirliğinde yürüttüğümüz İklim Koruyucuları Projesi. Proje kapsamında sera gazı salınımımızı 2013 yılına kadar %25 oranında azaltma taahhüdünde bulunuyoruz. Son derece itibarlı ve sıkı bir sera gazı azaltma programı olan İklim Koruyucuları kapsamında bu %25 lik taahhüdü yakalamak için 24 girişimimiz var. Geçen yıl Ankara kapsamında başlattığımız bu çalışmamızı ilerleyen zamanlarda Türkiye nin diğer bölgelerine de taşımayı hedefliyoruz. Tüm dünyada yürüttüğümüz bir başka proje ise çocuklara el yıkama alışkanlığını kazandırmaya yönelik hazırladığımız Tüm Dünyada Temiz Eller Projesi. Proje kapsamında çeşitli ülkelerde düzenlediğimiz etkinliklerle çocuklara öncelikle hijyenin ne anlama geldiğini anlatıyoruz, ardından da doğru el yıkama alışkanlığını kazanmalarını sağlıyoruz. Unicef verilerine göre, sadece el yıkamakla dünyada her yıl bir milyon çocuğun hayatı kurtulabilir. Çünkü dünyada her gün 5 yaş altındaki 5 bin çocuğun ishale bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiği belirtiliyor. Bunun önüne geçmek için ise çocuklara ellerini sabun ile yıkama alışkanlığını öğretmek gerekiyor. KSS uygulamalarının, kuruluşlara katkısı üzerine neler söylersiniz? Mert Özruna: Kuruluşların, faaliyet gösterdikleri sektör, içerisinde bulundukları toplum ve ülke ekonomileri üzerindeki sorumluluklarının her zaman bilincinde olması gerektiğine inanıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarının çevreyi ve doğayı koruma, sosyo-ekonomik hayata değer katma anlayışının, toplumlara ve dünyaya yararı olduğu kadar kuruluşların vizyonunu da geliştiren ve başarıya götüren önemli bir unsur olduğunu düşünüyoruz. Faaliyet gösterdiğiniz sektörü KSS farkındalığı anlamında ne aşamada görüyorsunuz? Mert Özruna: Tüm sektörlerde olduğu gibi profesyonel temizlik ve hijyen ürün/sistemleri pazarlarında da KSS farkındalığı çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle dünyanın bir kaynak krizinin eşiğinde olduğu bu günlerde, bizim temel misyonumuz olan sürdürülebilirlik ilkesi global arenada büyük önem kazanmaya başladı. Ayrıca her gün gelişen teknolojiye ayak uydururken, üretim standartlarını sürekli olarak yüksek tutmak ve geliştirmek de sektörümüzün karşısına çok önemli bir hedef olarak çıkıyor. Ancak bunu yaparken üretim koşullarınızı ve ürünlerinizi sürdürülebilir hale getirmeniz ve hizmet verdiğiniz sektörleri de bilinçlendirmeniz çok önemli. Örneğin biz yeni teknolojilere, mühendislik hizmetlerine ve AR-GE çalışmalarına ciddi yatırımlar yapıyoruz. Özellikle son dönemde sürdürülebilirlik ilkemiz ışığında sosyal sorumluluk projelerimize ek olarak, daha efektif, daha konsantre, daha fazla enerji ve su tasarrufu sağlayan ürünlere yönelik yatırımlarımızı arttırdık. İlerleyen günlerde sektörümüzün de bu yönde daha fazla atılım yapacağına inanıyoruz. Bundan sonrası için nasıl ilerlemeyi planlıyorsunuz / hedefliyorsunuz? Mert Özruna: Sealed Air in işbirimi Diversey olarak, hem dünyamız kaynaklarının sürdürülebilirliği, hem de faaliyet gösterdiğimiz sektörlerin ve dolayısıyla ülkemizin daha da güçlenmesi için bundan sonra da yapacağımız çok şey olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla bundan sonra da Daha temiz ve daha sağlıklı bir gelecek misyonumuz doğrultusunda hayata değer katan projeler gerçekleştirmeye, bu konuda çalışanlarımıza, müşterilerimize ve toplumumuza verdiğimiz taahhütleri yerine getirmeye devam edeceğiz. 25

Makale Dr. Yılmaz Argüden Sağlıklı Yaşam İçin Politikalar Yaşam kalitesini belirleyen en önemli unsur sağlıktır. Sn. Vehbi Koç un bu konudaki anlatımı konuyu en iyi şekilde özetlemektedir. Vehbi Koç, insan için eğitimin, dostlukların, zenginliğin ve itibarın yüksek olmasının her birinin yaşam kalitesini on misli artıracak unsurlar olduğunu bu nedenle yaşamın değeri açısından her biri için basamağı belirleyen bir 0 koyulması gerektiğini, sağlık için ise hepsinin başına 1 konması gerektiğini söylerdi. Gerçekten de bu en baştaki 1 olmaksızın diğer tüm unsurların manasızlığını ifade eden bu anlatım, sağlığın yaşam kalitesi için ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Bu nedenle, bir ülkede yaşam kalitesini geliştirebilmenin en temel unsurlarından birisi de toplumsal açıdan sağlık düzeyini geliştirebilecek politikaları hayata geçirebilmektir. sistemindeki bireysel kararların daha rasyonel verilmesine ve yenilikçiliğin özendirilmesi önem taşımaktadır. Gelişmenin en hızlı olduğu yerlerde rekabet gücündeki artışlar da hızlı olur. Türkiye nin sağlık harcamaları en hızlı artacak ülkeler arasında olması, ülkemizde yapılacak sağlık yatırımlarının sadece ülke içindeki talebe değil, aynı zamanda bölgedeki talebe de en iyi şekilde cevap verebilmesinin temeli olabilir. Bu nedenle, gerek sağlık sektörüne personel yetiştirirken, gerekse bu konuda yatırımlar yaparken konuya daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşılması önem kazanmaktadır. Özetle, yaşam kalitesinin en önemli boyutlarından birisi olan sağlıkta da her konuda olduğu gibi yönetim kalitesini artırmak, doğru stratejilerin ve politikaların belirlenmesi ve uygulanmasıyla sağlanabilir. Dr. Yılmaz Argüden, ARGE Danışmanlık ın ve yatırım bankası Rothschild-Türkiye nin Yönetim Kurulu Başkanıdır. Deneyimlerini Boğaziçi ve Koç Üniversitelerinde ve Harp Akademilerinde strateji dersi vererek, Türkçe ve İngilizce yayınlanan kitapları ve makaleleriyle paylaşmaktadır. Yaşam kalitesini yükseltme konusundaki çalışmaları nedeniyle Dünya Ekonomik Forumu tarafından Geleceğin 100 Global Lideri arasına seçilmiştir. BM nin Küresel İlkeler Sözleşmesi Ulusal Temsilcisidir. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler bir taraftan insanların yaşam süresini ve yaşam kalitesini artırırken, diğer taraftan da sağlık harcamalarının çok önemli ölçüde artmasına neden oluyor. Bu konuda yapılan çalışmalar birçok ülkede önümüzdeki 40 yıl içinde sağlık harcamalarının GSMH nın %5-7 si kadar artacağını gösteriyor. Türkiye için yapılan tahminler ise 40 yıl içinde bugünkü harcama düzeyinin yaklaşık üç misli artacağı yönünde. Ancak, önemli olan harcamaları artırmak değil, daha verimli çözümlerle sağlıklı yaşam sürelerini artırmak olmalı. Bu nedenle, sağlık politikalarını belirlerken sadece girdileri değil, aynı zamanda çıktıları da ölçmeli ve başarıyı ödüllendirecek sistemler kurmalıyız. Bu nedenle, sağlık politikalarının oluşturulmasında üzerinde dikkatle durulması gereken bazı yaklaşımlar var: Önleyici yaklaşımların bireysel maliyetini düşürerek, sonradan iyileştirmek için harcanan kaynakların karşılanamayacak düzeylere çıkmasını önlemek. Kalite yönetimi anlayışındaki hataları düzeltmek yerine, baştan önlemek anlayışı sağlık sektörü için en önemli katkıyı sağlayabilecek anlayış değişimlerinden birisi olmaya adaydır. Türkiye nin sağlık harcamaları en hızlı artacak ülkeler arasında olması, yapılacak sağlık yatırımlarının sadece ülke içindeki talebe değil, aynı zamanda bölgedeki talebe de en iyi şekilde cevap "verebilmesinin temeli olabilir. Sağlık sektöründe kurumlar arası bilgi teknolojisi uygulamalarının getirebileceği potansiyel fayda kurum içi uygulamalar ile elde edilebilecek faydadan çok daha büyüktür. Bu bilince ulaşmış ülkelerde, devlet / altyapı sağlayıcılar / servis sağlayıcılar / araştırmacılar / doktorlar / araştırma kurumları / iletişim firmaları / eczaneler / sağlık kurumları / sağlık organizasyonları / ödeme kurumları ve sağlık sektöründeki diğer paydaşların ortak çalışmaları ile söz konusu bilgi ve kaynak paylaşımını mümkün kılacak altyapı ve uygulama projeleri hızla devreye sokulmaktadır. Bireylerin sağlık bilgilerinin ve geçmişlerinin merkezi bir kayıt sisteminde tutulmasını ve kayıtların hastanın rızası ile farklı sağlık kurumlarınca erişilebilir olmasını sağlayabilmek, sağlık hizmetlerinde kalite ve verimin büyük oranda arttırılmasına neden olabilecektir. Sağlık harcamalarında karar vericilerle (doktor, hasta veya hasta yakınları), maliyeti üstlenenlerin (sigorta şirketleri, devlet) farklı olmasından kaynaklanan çıkar çatışmalarını en aza indirebilecek teşvik mekanizmalarının kurulması (örneğin, maliyetin bir kısmının hastalar yüklenmesi veya ekonomik çözümler üreten doktorların teşvik edilmesi) sağlık Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Afyonkarahisar'da kurulan 52. Öğrenim Birimini 14 Mart 2012 tarihinde Afyon'da düzenlenen törenle açtı. Birim, Uydukent Yeşilyurt Mahallesinde Hattat Ahmet Karahisari Kültür Merkezi'nin alt katında bulunan 206 m²'lik bir alana kuruldu. ev sahipliği yapacak olan ve içerisinde konferans salonu, çok amaçlı salon, fuayeler, bilgisayar salonu, sergi salonları, bale ve halk oyunları çalışma mekanı, müzik çalışma odası, kurs atölyeleri gibi bölümler bulunan Hattat Ahmet Karahisari Kültür ve Sanat Merkezi'nden de faydalanabilecek. Afyonlu tüm ilköğretim çağındaki çocuklara açık olan ve yılda 900 çocuğa ulaşabilecek kapasiteye sahip olan Birim, güler yüzlü, sıcak, donanımlı öğrenme ortamıyla, çocuklara yaşam becerilerini geliştirecek ve temel eğitimlerine destek verecek eğitim TEGV Afyonkarahisar Öğrenim Birimi'nin içinde; 1 okuma odası, 1 bilişim ve teknoloji odası ve 1 etkinlik odası bulunuyor. Ayrıca, Öğrenim Birimi ne gelen çocuklar, Afyonkarahisar'ın kültür-sanat etkinliklerine olanakları sunuyor. 26 27 STK TEGV in, 52. Ögrenim Birimi Afyonkarahisar'da açıldı

KSS Söyleşileri Ak Portföy Genel Müdürü Alp Keler Gelecek nesillere daha iyi bir gelecek sunmak için çalışıyoruz Varlık/portföy yönetimi sektöründeki gelişmeleri dergimize değerlendiren Ak Portföy Genel Müdürü Alp Keler, bugün gelinen noktada dünyanın sorumlu, etik ve sürdürülebilir yaklaşımlara her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu vurguladı. Ak Portföy Genel Müdürü Alp Keler, kurum olarak gelecek nesillere daha iyi bir gelecek sunmayı amaç edindiklerini belirtirken, portföy yönetim sektöründe birçok ilki gerçekleştirdiklerini söyledi. Ak Portföy ün yenilikçi yapısı ile rakiplerinden farklılaştığına işaret eden Keler, bu kapsamda Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri ni imzalayan ilk Türk portföy yönetim şirketi olduklarını ifade etti. Alp Keler ile firma " çalışmalarını ve varlık/portföy yönetim sektöründeki sorumlu yatırım ilkeleri ve etik uygulamaları konuştuk. Portföy yönetim sektöründeki uluslararası gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Alp Keler: Küresel ekonomide 2008 yılından bu yana yaşanan belirsizlikler Avrupa da borç ve ABD de büyüme sorunları portföy yönetim sektörünün global anlamda ilgisini yönetilen fonların performanslarına odaklanmaya yöneltti. Ancak sorumlu yatırım ilkeleri adı ile anılan yatırım stratejileri geride bıraktığımız çalkantılı dönem boyunca, önem açısından birkaç kademe aşağıya gerilemiş olsa da hala gündemde olan ve üzerinde farklı çevrelerin çalışma yaptığı bir alan olarak öne çıkıyor. Etik değerler dünyanın sadece önde gelen şirketlerinin yatırımcı ilişkileri sunumlarında ve şirket 28 Ak Portföy, Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri ni imzalayan ilk Türk portföy yönetim şirketi oldu. politikaları içinde yer bulmakla kalmıyor, birçok farklı sektör de bu konuda üzerine düşen çalışmayı yaparak toplum çıkarları için katkıda bulunmaya çalışıyor. Karbon ayakizi, karbon salınım raporlama çalışmaları ve şirket stratejileri içine yerleştirilen etik değerlendirme kriterleri gibi çalışmaların yanında portföy yönetim sektörü de bu alanda kendi payına düşen çalışmaları gerçekleştirerek görevini yerine getirmeyi amaçlıyor. Çevresel ve etik konulara duyarlılığı artıran faktörler neler oldu? Alp Keler: Son yıllarda Ortadoğu ve Afrika da artan iç çatışmalar, nükleer enerji kullanımındaki artış ve Mart 2011 Japonya depreminde yaşandığı üzere nükleer enerji kullanımının beraberinde getirdiği riskler, silahlanma konusundaki alınan aksiyonlar, doğal kaynakların yetersizli ği yaşanan açlık ve kuraklık ile özellikle küresel ısınma konusundaki olumsuzluklar, dünya kamuoyunun çevresel ve etik konulara karşı hassasiyetini arttırmada en önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Bu noktada, şirketler ve uluslar üstü kurumların katılımı ile başlatılan ve sürdürülen faaliyetler, sivil insiyatifin çözüm arayışlarını yansıtıyor. 2005 yılında dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan öncülüğünde temeli atılan ve Nisan 2006 da New York Borsa sında ilkeleri ilan edilen Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri İnisiyatifi, uluslar üstü kurumların başında geliyor. İnisiyatif, yatırımcıların uzun vadeli hedefleri ile toplumun uzun vadeli çıkarlarını ilişkilendirerek çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ÇSKY) kriterlerini yatırım enstrümanı seçim ve değerlendirme süreci içerisine yerleştirmeyi hedefleyen en büyük çalışma grubu olarak kendine yer buluyor. Ulaşılmak istenen asıl hedef nedir? Alp Keler: 2011 son itibari ile 915 finansal kuruluşun desteğini alan BM SYİ insiyatifi yaklaşık 30 trilyon dolar tutarında bir varlığı temsil ediyor. İlkelerin portföy yöneticileri tarafından benimsenmesi ile ulaşılmak istenen asıl hedef, ÇSKY kriterleri bakımından şirketlerdeki bilinç düzeyinin, sermayedarlar aracılığı ile arttırılması ve finansal hedeflerin etik değerler eşliğinde değerlendirilmesi sayesinde sürdürülebilirlik kavramının toplumun her düzeyinde benimsenmesini sağlamaktır. Ak Portföy ün bu alandaki çalışmaları neler? Alp Keler: İlk bakışta, çevresel, sosyal sorumluluk ve kurumsal yönetim ilkeleri ile portföy yönetim sektörü birbiriyle etkileşim içinde değil gibi gözüküyor. Ancak ÇSKY kriterlerinin etkinliğinin arttırılmasında tahmin edilenden daha fazla yaptırım gücü yine portföy yönetim şirketleri aracılığı ile sağlanabiliyor. Bildiğiniz üzere halka açık şirketlerin uyguladıkları stratejiler, şirket politikaları ve destekledikleri çalışmaların asıl amacı sermayedarlarının finansal ve etik beklentilerini karşılayabilmek hedefi ışığında belirleniyor. Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde, büyük yatırımcı havuzlarının yönetimini gerçekleştiren portföy yönetim şirketlerinin, sermaye piyasaları aracılığı ile yatırım yaptıkları şirketleri seçerken kullandıkları filtreleme sistemleri içine ÇSKY ilkelerini de eklemeleri önem kazanıyor. Portföy yönetim

şirketlerinin bu alanlarda rakiplerine göre daha aktif olan şirketlere yatırım yapmayı seçmeleri, dolaylı olarak farklı sektörlerde ve farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren şirketlerin daha fazla yatırım çekebilmek amacı ile çevresel ve etik değerler bakımından duruşlarını değiştirmede belirleyici etken oluyor. Ne kadarlık bir portföyü yönetiyorsunuz? Alp Keler: Ak Portföy Yönetimi, yönettiği 8.6 milyar TL varlık ile Türkiye nin önde gelen portföy yönetim şirketi olarak kuruluşundan bugüne sektöründe birçok ilki gerçekleştiren ve yenilikçi yapısı ile rakiplerinden farklılaşan bir kurum. Ekim 2010 da Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri ni imzalayan ilk Türk portföy yönetim şirketiyiz. Amacımızı; en basit ifade ile sonraki nesillere daha iyi bir gelecek sunmak ve bu amaca ulaşabilmek için ÇSKY ilkelerini yatırım süreçlerimize dahil ederek varlıklarının yönetimini gerçekleştirdiğimiz yatırımcılarımız ile üyesi olduğumuz toplumun çıkarlarını ortak paydada birleştirmek olarak özetleyebiliriz. Bu amaca yönelik olarak yatırım süreçlerimizin içerisinde, yatırım kararları alınırken çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim uygulamaları seçim kriterlerimiz arasında yer alıyor. Aynı zamanda uygun yatırım ortamının oluştuğu dönemlerde farklı ürünlerimizde dünyada Sorumlu Yatırımlar olarak adlandırılan (Socially Responsible Investments - SRI) stratejilere yer vermeye çalışıyoruz. Bu uygulamaya örnek olarak 2011 yılında halka arzı yapılan temiz enerji endeksine yatırım yapan anapara koruma amaçlı fonumuzu örnek gösterebiliriz. Bu alanda ödüller ve dereceler aldınız. Bunlardan bahsedebilir misiniz? Alp Keler: Öncülüğünü gerçekleştirdiğimiz sorumlu yatırım çalışmaları ve bu alanda toplum bilincini arttırma amacıyla yaptığımız çalışmalar sonucunda Ak Portföy olarak, 2011 yılında dünyanın saygın finans yayınlarından World Finance tarafından Çevresel-Sosyal-Kurumsal Yönetim İlkelerini En İyi Uygulayan Portföy Yönetim Şirketi olarak seçildik. Temmuz 2011 de yine World Finance tarafından Türkiye de 2011 Yılının En İyi Portföy Yönetim Şirketi seçilerek, bu yeni ödülle birlikte Türkiye de ilk defa verilmeye başlanan her iki ödülün de sahibi olduk. Şirket olarak hedefiniz nedir? Alp Keler: Hedefimiz ve vizyonumuz yatırımcılarımıza beklentilerine ve risk profillerine en uygun getiriyi sunmanın çok ötesinde. Bugün gelinen noktada dünyamızın sorumlu, etik ve sürdürülebilir yaklaşımlara her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Biz de faaliyetlerimizi bu sorumlulukla sürdürüyoruz. Çevre, insan ve sürdürülebilirlik konularını yatırım süreçlerimizin ayrılmaz bir parçası olarak kullanıyor, müşterilerimizle uzun vadeli ve sürdürülebilir ilişkiler kuruyoruz. Türkiye Karbon Saydamlık Projesi ne, İklim Değişikliği için Küresel Yatırımcı Bildirgesi ne ve Su Saydamlık Projesi ne imzacı yatırımcı statüsünde dahil olduk. Daha sürdürülebilir bir dünya hedefiyle dünyamızın geleceğine yatırım yapmaya devam ediyoruz. Türkiye de ve uluslararası platformlarda bu yöndeki çalışmalara aktif bir oyuncu olarak katılarak destek sağlamayı sürdürüyoruz. Sabancı Üniversitesi liderliğinde gerçekleştirilen karbon saydamlık projesi ve benzer çevre bilincini artırmayı hedefleyen çalışmalara portföy yönetim sektörünün bir temsilcisi olarak katılarak teorik çalışmaların finansal piyasalarda nasıl pratik çözümler ile biraraya getirilebileceğini değerlendirerek bu alandaki çalışmaları destekleme gayreti içindeyiz. Şişli Belediyesi, çevre korumaya yönelik projeler üretiyor Atık malzemelerin ciddi bir ekonomik değeri var. Bu ekonomik değer dolaylı olarak ülke ekonomisi için de çok önemli. Ayrıca, bu atık malzemelerin geri kazanımının çevresel önemini göz ardı edilemez. Şişli Belediyesi, bu bilinçle istikrarlı bir çevre politikası yürütüyor. Ambalaj atıkları sınıfına giren kağıt atıkların ayrı toplanmasına Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından 2000 yılında başlandı ve 2007 yılından beri de tüm ambalaj atıklarının (kağıt-karton, plastik, metal, cam) kaynağında ayrı toplanıyor. Şişli Belediyesi Çevre Koruma ve " Kontrol Müdürlüğü, ilçe genelinde halkın yoğun olarak kullandığı noktalara yerleştirilen atık ambalaj ve cam konteynır sayıları da her yıl arttırıyor. Ayrıca iş/ alışveriş merkezlerine, sağlık merkezlerine, okullara, muhtarlıklara ve talep edilmesi halinde apartman girişlerine, ambalaj atığı ve atık pil biriktirme kutuları da dağıtıyor. Bunun yanı sıra, işyerlerine çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirme eğitimleri de veriyor. Şişli Belediyesi nin uygulamalarından bir diğeri de, ambalaj atıkları ve atık piller dışında, bitkisel atık yağların toplanması. Bitkisel atık yağların, ticari işletmelerde, evlerde lavabolara veya çöpe dökülmesini önlemek amacıyla toplanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Şişli de yaşayanlar, evlerde biriktirdikleri yağları Atık Toplama Merkezine götürebiliyor veya Alo Çevre Hattı nı (444 1 568) arayıp evlerinden aldırabiliyorlar. İlçedeki büfe, lokanta vb. ticari ölçekli işletmelere de bitkisel atık yağların ilgili lisanslı firmalara teslim edilip edilmediğinin tespiti için belirli aralıklarla denetleniyor. Şişli de atık motor yağı oluşturan oto sanayi bölgeleri ve küçük işletmelerden kaynaklanan atık motor yağlarının PETDER ile imzalanan protokol çerçevesinde düzenli olarak ayrı toplanarak bertarafı da devam ediyor. Geri dönüşüm Şişli Belediyesi, atık yönetimi konularının en önemli basamağı olan kaynağında ayrıştırma konusunda halkı bilinçlendirme çalışmalarına önem veriyor. KSS Kamu Elektrik-Elektronik (E-Atık) sınıfına giren atıklar için de ayrı bir uygulama yürütülüyor. Taşınamayacak boyuttaki e-atıklar için, Alo Çevre Hattı nın aranması durumunda atıklar evlerden alınıyor. İlçedeki tüm okullara çevre ve geri dönüşüm konusunda bilinçlendirme eğitimleri veriliyor. Şu ana kadar Çevre Bilinçlendirme ve Geri Dönüşüm Seminerleri ile yaklaşık 60 bin öğrenciye ulaşıldı. Seminerlerdeki amaç, öğrencilerin çevre konusunda bilinç ve farkındalıklarını arttırmak ve geri dönüşüme katkıda bulunmalarını sağlamak. Halk eğitim merkezleri ve 31

kreşler de eğitim planına dahil edildi. Eğitimlerde, atık türleri ve atıkların kaynağında sınıflandırılması hakkında bilgi verilerek geri dönüşüm sistemine nasıl dahil edilebileceği anlatılıyor. Eğitimler broşür, bilgilendirme kitapçıkları vb. görsel materyallerle destekleniyor. İlköğretim grubuna hitap edecek şekilde Şişli Belediyesi tarafından bastırılan kitap setleri de okullara gönderilerek, öğrencilerin hikaye okurken de çevre bilincinin gelişmesine katkı sağlanıyor. Okullarda geri dönüşüme teşvik için bir kısım ödüllü kampanyalar da yürütülüyor. Ambalaj atıkları ve atık yağlar konularında yürütülen, Geri Dönüştür, Kazan kampanyası bunun bir örneği. Belediye nin, bunların dışında sosyal sorumluluk olarak adlandırılabilecek iki projesi daha var. Bunlardan biri, Kapak Toplama Kampanyası. Bu kampanyaya ilçe halkının da desteği ile çok büyüdü. Kampanyanın başladığı 2011 yılından beri çok sayıda tekerlekli sandalye ve bastonu, engelli vatandaşlara ulaştı. İkinci kampanya ise, Geri dönüştür, sokak hayvanlarının umudu, geleceğinin ışığı ol. Bu kampanya kapsamında ise ambalaj atıklarını toplayan vatandaşlar tarafından toplanan atıkların geri dönüştürülmesi sonucu elde edilen gelirle sokak hayvanlarına mama alındı. Şişli Belediyesi, atık yönetimi konusunda öncü konumdaki belediyelerden biri. Şişli Belediyesi, STK atık yönetimi konularının en önemli basamağı olan kaynağında ayrıştırma konusunda halkı bilinçlendirme çalışmalarına önem veriyor. Zaman zaman ilçedeki halk eğitim ve kültür merkezlerinde, alışveriş merkezlerinde stand açarak, çevre etkinliklerinde çocuklara çevre ve atıklar temalı oyunlar oynatarak, ağaç dikme etkinlikleri düzenleyerek, atık yönetimi konularını onların günlük hayatlarının bir parçası haline getirmeyi hedefliyor. Bunların dışında, bu sene tehlikeli atıklarla ilgili olarak yeni bir proje çalışması uygulayacak. Bunların dışında, Şişli Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ile farklı alanlarda etkin analiz ve izleme yapabiliyor. Şişli genelinde mahalle nüfusu, sokaklardaki binaların kullanım amaçları, sokak ve binaların dijital harita üzerindeki yerleri gibi bilgiler toplanarak, mevcut durum analizini yapmak için kullanılacak veri tabanları oluşturuldu. CBS araçları kullanılarak analizler yapılmakta, analiz sonuçlarının görsel ifade edilmesini sağlayacak haritalar oluşturulmakta. Tüm bu çalışmalar ile ilçedeki mevcut durum ve gelecekte atık oluşumuna dair senaryolar incelenerek raporlanıyor. Sürdürülebilir Turizm için Travelife Eğitimleri Konaklama işletmelerinin çevresel ve sosyal alanlarda iyi uygulamalarını değerlendirerek onaylayan ve ödüllendiren, uluslararası alanda tanınan ve seyahat endüstrisi tarafından desteklenen bir sertifikasyon programı olarak bilinen Travelife Sürdürülebilirlik Sistemi Denetçi Eğitimine 28-29 Mart 2012 tarihlerinde Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) ev sahipliği yaptı. Son yıllarda adı sıkça duyulan ve sürdürülebilir turizm anlayışının önemli bir parçası olarak bilinen eğitim, Avrupa Birliği Eko-İnovasyon Programı tarafından finanse edilen bir ortaklık projesi olan Intour girişimi ile Hollanda da ABTA, ANVR gibi sivil toplum örgütleri ve Avrupa Seyahat Dernekleri ile onların Türkiye de çalışan tur operatörü üyelerinin işbirliğinde yürütülüyor. ALTSO projenin ortağı ALTSO nun da ortağı olduğu proje kapsamında oluşturulan Türkiye, İtalya ve Avusturya konsorsiyumunun Türkiye destinasyonunun Alanya olarak seçildiğini ve Alanya Ticaret ve Sanayi Odası nın bu çalışmayı koordine edecek tek yetkili kurum olduğunu vurgulayan ALTSO Başkanı Kerim Aydoğan, sürdürülebilir turizm konseptinde Alanya nın yerini alması gerektiğini söyledi. Çalıştıkları tesislerin sosyal ve çevresel performansını geliştirmek isteyen bir çok Avrupalı tur operatörünün ilçedeki otellerle sözleşmeler yaptığına işaret eden Aydoğan, Bu özelliğinden dolayı Alanya, Intour Projesi nde uygulama için pilot bölge olarak seçilmiştir. Travelife ödülünü kazanabilmek için otelller ve konaklama tesislerinin, sürdürülebilirlik kriterlerinin gerekliliklerini denetleyen tarafsız bir üçüncü denetiminden geçmesi gerekmektedir dedi. Denetçi olabilmek için eğitim sonunda yapılacak olan sınavda başarılı olmak, bir denetçi ile gerçek bir denetim uygulaması yapmak ve lisanslı bir denetçi kontrolünde bir denetim gerçekleştirmek gerekiyor. Bu şartları sağladıktan sonra katılımcılar uluslararası geçerliliği olan Travelife Denetçi Kimliği almaya hak kazanacaklar. Turizm Sektörünün KSS Karnesi ve Evrensel İlkelere Uyum Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) konusunda Türkiye nin dünü bugünü kıyaslaması yapılırken, genel söylem; son yıllarda KSS farkındalığının ve uygulamalarının arttığı şeklinde oluyor. Fakat işletmelerin yalnızca bilançoları ve kârlılıkları ile değil sosyal sorumlulukları ile de değerlendirilir hale gelmiş olması ya da toplumsal yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekliliği, KSS nin tüm sektörlerde doğru algılandığı ve iş stratejilerine entegre edilebildiği anlamına gelmiyor. Sosyal sorumluluk konusunda turizm, genellikle eleştirilen sektörlerden biri. Eleştiriler ise; özellikle az gelişmiş/gelişmekte olan ve doğal verileri çekicilik unsuru oluşturan ülkelerde döviz ihtiyacının karşılanması temel amaç edinilerek, turizm yapılaşmasının çok hızlı ve sağlıksız gelişmesi noktasında yapılıyor. Betonlaşma, doğanın tahribatı, kentsel ve doğal çevre ile uyumsuz projeler, estetik kaygıdan uzak yüksek yatak kapasitesi yaratma yaklaşımı, atık yönetimindeki yetersizlikler gibi birçok eleştirinin haklılığını kanıtlayan çok sayıda örnek de mevcut. Sektörde, kurumsal vatandaşlık bilinciyle hareket eden işletme sayısı malesef oldukça az. Öte yandan yapılan araştırmalar, özellikle turizm işletmelerinin toplum ile sıkı ilişkiler içinde olmadıklarına da işaret ediyor. İşletmelerinin, yerel halkın sorunlarına, toplumsal olaylara, kültürel gelişime yönelik sosyal sorumluluk faaliyetlerine yeterince duyarlı davranmadığı gözlemleniyor. Söz konusu turizm sektörü olduğunda, sosyal sorumluluk adına beklenen öncelikler; sürdürülebilir doğal çevrenin korunması, kaynak tasarrufu ve atık azaltan yöntemlere öncelik tanıyan uygulamalara gidilmesi oluyor. Kuruluşların bu beklentilere duyarsız kalması; hem sektör hem de ülke açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Türkiye'de, turizm sektörünün KSS bilincinin henüz evrensel gereklilikler düzeyinde olmadığı aşikar. Daha sorumlu ve sürdürülebilir bir sektör için; işletmeler, sivil toplum kuruluşları (STK) ile yerel ve ulusal kamu otoriteleri mutlak işbirliği içinde olmalıdır. Sorumlu uygulamalar noktasında işletmelere, teşvik ve destek noktasında da STK lara ve kamu yöneticilerine iş düşüyor. Turizm sektöründeki tüm taraflar, insan hakları, çevre, sağlık gibi konularda uluslararası örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarını tanımalı ve izlemelidir. Dünya Turizm Örgütü, Turizmde Global Etik İlkeler Bildirgesi nde diyor ki: Sürdürülebilir Gelişmenin Unsuru Olarak Turizm Turizmin gelişmesinde bütün taraflar, sağlam, sürekli ve sürdürülebilir ekonomik büyüme perspektifinde doğal çevreyi korumakla yükümlüdür. İhtiyaçların giderilmesinde gelecek nesiller dikkate alınmalıdır. Kaynak tasarrufu, özellikle de su ve enerji tasarrufu sağlayan ve atık azaltan yöntemlere öncelik tanıyan turizm türleri, ulusal / bölgesel / yerel kamu yetkililerince teşvik edilmelidir. Okul tatilleri gibi turist akışının arttığı dönemler, turizmin çevre üzerindeki etkisini azaltacak şekilde düzenlenmelidir. Turizm altyapısı ve faaliyetleri, ekosistem, bioçeşitlilik ve vahşi yaşamın korunmasını sağlayacak şekilde hazırlanmalıdır. Doğa turizmi ve ekoturizm, turizmin gelişmesi ve zenginleşmesinde rol oynayan temel unsurlar olarak kabul edilmelidir. Ülke ve Toplumların Refahını Artıran Bir Faaliyet Olarak Turizm Yerel nüfus, turizm faaliyetlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel faydalarından, özellikle de turizmin yarattığı doğrudan ve dolaylı istihdamdan yararlanmalıdır. Turizm politikaları, ziyaret edilen bölgedeki yaşam standardının yükseltilmesine katkıda bulunacak şekilde uygulanmalıdır. Turizm tesislerinin planlanması, mimarisi ve işletilmesi yerel ekonomik ve sosyal dokuya entegre olacak şekilde yürütülmelidir. Yetenekler eşit olduğunda, yerel işgücü tercih edilmelidir. 33

Makale Türkiye Otelciler Federasyonu Koordinatörü Necip BOZ Turizm Sektöründe Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Kurumsal Sosyal Sorumluluk çalışmaları, bir ülkenin ekonomik, çevresel, kültürel ve sosyal gelişimi açısından büyük önem taşır ve bu çalışmaların verimli olabilmesi için sürdürülebilir de olması gerekir. İnsanların çevreye ve topluma karşı sorumlulukları olduğu gibi, işletmelerin de bu tarz sorumlulukları vardır. Hatta işletmeler için bunlardan çok daha fazlası söz konusudur. İşletmeler sadece çevreye ve topluma değil tüketicilere, çalışanlara, devlete, rakiplerine ve daha pek çok yere ve kişiye karşı sorumludurlar. KSS çalışmaları, işletmelerin ticari kaygılarını bir kenara bırakarak, toplumun ve çevrenin kalitesini arttırmak ve refah düzeyini iyileştirmek için katkı sağlamalarını destekler. Ekolojik yapıya duyarlı bir yaşam alanı sağlayarak, insanlara daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha hoşgörülü bir yaşam tarzı sunar. Toplumun kültürel ve sosyal gelişimi açısından etkili olduğu kadar insan ilişkilerini de olumlu yönde etkiler, karşılıklı güvene dayalı, sağlam ilişkiler kurulmasını sağlayarak, sürdürülebilirlik yaratır. 1 Kasım 2012 tarihinde, işletmelere sosyal sorumluluk çalışmalarında rehber olması amacıyla ISO 26000 uluslararası standart olarak kabul edildi. ISO 26000, kurumsal sosyal sorumluluk sistemini işletmelerinde oluşturmak isteyenlere sistemin tüm detaylarını sunduğu gibi, işletmelerinde sosyal, çevresel ve ekonomik anlamda sürdürülebilirlik yaratmak isteyenlere destek vermesini de amaçladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı nın sosyal sorumluluk çerçevesinde yaptığı çalışmalar turizm açısından büyük önem taşıyor ve sürdürülebilirlik sağlanması için fayda yaratıyor. Bakanlığın geçtiğimiz yıl düzenlediği Turizmde Sosyal Sorumluluk Yarışması ile ekonomik anlamda da fayda sağlayan sosyal sorumluluk projeleri ödüllendirildi. Türkiye de özel ve kamu sektörünün düzenlediği bu tarz organizasyonlar, sosyal sorumluluk adına teşvik oluşturuyor. KSS de sürdürülebilirlik için gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılar nitelikte çalışmalar yapılması gerektiği açıktır. Sadece Türkiye için değil tüm dünyada ekonomik fayda ve refah seviyesini yükseltmeye yönelik projeler yaratılmalıdır. Turizm sektörü son yıllarda önemli noktalara geldi. Turizm alanında sürdürülebilir sosyal sorumluluk için, sosyal, ekonomik, toplumsal, ekolojik ve kültürel boyutlar göz önüne alınmalı ve devamlı fayda sağlayacak çalışmalar yapılmalıdır.

Makale sık sık oynayarak arz-talep dengesinde yapay bozulmalar meydana getirebiliyor. Bacasız Sanayinin KSS Çıkmazları Temmuz ve ağustos ayları, Türkiye de turizm sektörü açısından yüksek kırmızı dönem olarak adlandırılıyor. Bu dönemde turistler tatil beldelerine akın ediyor ve işletmeler en yüksek fiyatlarını uyguluyor. Bu dönemi değerlendirmek isteyen çalışanlar, sistemin kendilerine ayırdığı en büyük boş zaman dilimini nasıl geçireceklerini heyecanla kurguluyorlar. Mevsime göre bir şişip bir incelen bacasız sanayimiz, sektörün dalgalı hacmiyle baş edebilmenin en önemli yolunu, mevsimlik turizm işçileri yaratmakta buluyor. Sadece yaz aylarında istihdam edilen bu işçiler, turizm sektöründe çalışan toplam işçi miktarının büyük bir bölümünü oluşturuyor. Çoğu kayıtsız olmakla beraber, bu çalışanların çoğu hem çalışma saatleri, hem de sosyal güvenlikleri açısından olumsuz koşullarda istihdam ediliyorlar. Diğer bir söylemle, Türkiye coğrafyasının güney kesiminde var olan mevsimlik tarım işçilerine benzer bir şekilde, turizm sektörümüz mevsimlik turizm işçileri olgusunu doğurdu ve büyütmeye devam ediyor. Dolayısıyla Türkiye, turizm sektöründen beklentilerini ülke ekonomisinin geneline yönelik artı değer üretebilmek için gerçekleştiremiyor. Sezona bağımlı işleyen sektörün kazanımları, kayıt dışı ekonomik ilişkiler içerisinde eriyor. Dolayısıyla bu çarpık sektörün geneli için kurumsal sorumluluktan veya sürdürülebilirlikten bahsetmek pek mümkün olamıyor. Dünya Bankasının 2005 yılında yapığı bir saptamaya göre, dünya üzerinde 760 milyon kişinin turizm sektörü içinde yer aldığı düşünülüyor. Küresel ekonominin en büyük beşinci sektörü olan turizm, her ülkenin fayda sağlamaya çalıştığı alanların başında geliyor. Turizm deyince aklımıza hep doğal güzellikler, eğlenceli etkinlikler ve keyifli anılar geliyor olabilir ancak turizmi, doğaya, kültüre, insan ve çalışan haklarına verebileceği olası zararlar açısından da değerlendirmek, turistik işletmelerin kurumsal sorumluluğunu sorgulamak gerekiyor. Türkiye, 50 yıldan fazladır turizm potansiyeline oldukça güveniyor. Üzerinde barındırdığı medeniyetlerin binlerce yıllık mirasına sahip olan ayrıca kaplıca turizmi, inanç turizmi, eko-turizm ve kongre turizmi gibi farklı çeşitlerde turizm seçenekleri de sunabilen Türkiye, bacasız sanayisine bu kadar güvenmekte haksız değil. Öte yandan, ulaşım sektörüne ve Türkiye nin genel tanıtımına yapılan yatırımlar da sektörün hacminin genişlemesine olumlu etki ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye ye giriş yapan toplam turist sayısında görülen artış, Türkiye nin turizm potansiyelindeki ivmeyi açıkça gösteriyor. 2001 yılında ülkeye giren toplam turist sayısı 11.619.909 iken, 2005 yılında bu sayı 21.124.886 kişi ile iki katına, 2009 ise 27.077.114 e çıkıyor. Benzer şekilde 2010 ve 2011 yıllarında da istatistikler yine artış gösteriyor. Ümit verici istatistiklere ve sektörün her yıl artış beklentisi içinde olmasına rağmen, turizm sektörü sıkıntıdan kurtulamıyor. Hemen hemen her olumsuz gelişme, nedense turizm sektörü adına bir tehdit olarak görülüyor. Türkiye nin her politik hamlesi, meyve sebze fiyatlarındaki en küçük oynama, ithalat-ihracat dengesindeki sıkıntı, Türkiye nin dış ülkeler nazarındaki itibarında oluşabilecek en küçük kuşku, doğrudan Türkiye turizm sektörü açısından yıkım olarak değerlendiriliyor. Yatırımdan pay alamayan sorumluluk Birçok dünya ülkesinde olduğu gibi Türkiye de de ekonominin lokomotiflerinden kabul edilen, büyük parasal yatırımların yapıldığı bir sektörden söz ediyoruz. Küresel turizm sektörünün büyük oyuncularıyla aynı ligde bulunmak isteyen Türkiye, bacasız sanayiye büyük umutlar bağlıyor. Acaba bu büyük iddiaya rağmen, sektör havadan nem kapmayacak, sürdürülebilir bir yapıya sahip olmak adına yeterli sorumluluğu gösterebiliyor mu? Türkiye yi sadece deniz kenarında bulunan otellerden ibaret düşünen, otel dışına çıkmak istemeyen, Türkiye nin tarihi ve kültürel özellikleri hakkında en ufak bir heyecan duymayan güneşlenmeci turist tipi her geçen yıl çoğalıyor. Belirtmek gerekir ki sadece yabancı değil, yerli turistler de aynı özelliği gösteriyor. Bu tipe bel bağlayan sektör, yazın aniden şişiyor ancak yatırımcılar sektörün daha uzun süre ayakta durmasını istiyor. Hem sezondan daha fazla yararlanmak isteyen, hem de sezon hiç bitmesin diyen turizm işletmecileri fiyatlarla Turizmde KSS hayal mi? Sezonda çalıştırdığı işçilerin büyük bölümünü kayıt dışı ilişkilerle istihdam eden, kayıtlı işçilerini ise fazla çalışma saatleri ve uygun olmayan çalışma koşullarıyla işçi haklarından yoksunlaştıran sektörün büyük bölümünün Küresel İlkeler Sözleşmesini imzalayabileceğini düşünebiliyor musunuz? Güneşlenmeci turiste daha pırıltılı görünmek adına her yere verimsiz klimalar yerleştiren, açık büfe ikramlarından oda temizliğine kadar sunduğu hizmetlerin çoğunda gereksiz atık üretmekten ve enerji tüketmekten zevk alan otellerin kaç tanesi çevreyi korumaya odaklandığını gösteren bir sertifikayı almak için heveslenir? Sosyal sorumluluk kampanyaları çerçevesinde yeniden düzenlenen tarihi alanların, doğal güzelliklerin ve diğer kültürel merkezlerin destekçileri arasında hangi turizm şirketlerinin, büyük otellerin, büyük plaj kulüplerinin veya ulaşım şirketlerinin adını görüyorsunuz? Eğer fikri mülkiyet haklarını korumakla yükümlü kanunlar Türkiye de genişler ve yaptırımlar artarsa, güneşlenmeci turiste sektörün sunduğu en önemli ürün gruplarının başında gelen çok kullanılan argo tabiriyle ünlü markaların çakmaları satılmazsa, başka hangi ürünler cezbedebilir? Ne uğruna? Türkiye, turizm sektörünü ülke ekonomisi için sürdürülebilir ve belirgin bir sacayağına dönüştürmek istiyorsa, bu sektörün genel iş ahlâkı hakkındaki ezberini bozması gerekiyor. İşletmecilerin turiste herhangi bir şeyi en yüksek fiyattan satmak yerine; Türkiye ye özgün bir hizmeti hesap verebilir bir şekilde sunabilmesi, turizm işçilerinin işçi haklarının dile getirilmesi ve doğal kaynakları yerine getirilemeyecek şekilde kullanan işletmelerin çevre duyarlılıklarının artırılması gerekiyor. Diğer yandan sektörün niteliğini artırmak için, sadece deniz kenarı tatilinden değil, müzelerden, şehir çarşılarından, yöre mutfağından ve doğal güzelliklerden de hoşlanan meraklı turist lerin hedeflenmesi gerekiyor. Bu hedeflerin tüm paydaşlar tarafından takdir görmesi, özendirici hâle getirilmesi ve müşterilerin daha duyarlı seçimler yapabilmeleri için yönlendirilebilmeleri, ancak turizm sektöründe kurumsal sorumluluğun tanıtılması ile mümkün olabilir. Galiba yerli ve yabancı turistlerden kısa dönemli ekonomik kârlılık sağlamak uğruna, çevreyi ve toplumu ne ölçüde feda ettiğimizi düşünmenin vakti geldi, geçiyor. Berkay Orhaner 36

STK STK Kadir Has Üniversitesi 4. STK Günleri Kadir Has Üniversitesi ve Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği işbirliği ile kurulan Kurumsal Sosyal Sorumluluk Akademisi tarafından, Sivil Toplum Kuruluşları Günleri nin 4.sü 20 Nisan 2012 tarihinde Kadir Has Üniversitesi Cibali Yerleşkesinde, TACSO (Sivil Toplum Kuruluşları için Teknik Destek Projesi) desteği ile düzenlenecek. Sivil toplumun dünü, bugünü ve yarınını ele alacak bir buluşmaya sahne olacak olan Sivil Toplum Günleri, Sivil Toplum: Dünü Bugünü ve Yarını teması ile düzenleniyor ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek tartışması, görüşmesi, tanışması ve geleceğe dair öngörülerini paylaşmaları bekleniyor. Sivil Toplum Kuruluşları Günleri nde, STK lar kendi stantlarını açarak eğitim, yoksulluk, hastalıklarla mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliği, kalkınma ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında yaratıcı çözümlerini paydaşları ile paylaşacak. Aynı zamanda çok taraflı bir diyalog ortamı sunmak amacı ile World Cafe Metodu ile toplantı zenginleştirilmesi de hedefleniyor. STK Günleri Ödülleri Sivil Toplum Kuruluşlarının fark yaratan sosyal projelerine ve STK lara en çok destek veren medya kuruluşlarına STK Günleri ödülleri verilecek. Yapılacak anket ile belirlenecek adaylar, Kadir Has Üniversitesi, KSSD ve TACSO tarafından oluşturulacak seçici kurul tarafından şu kategorilerde seçilecek. Televizyon-Dizi Televizyon-Sinema Radyo Sosyal Medya/Internet Gazete Gazeteci STK Günleri, hak bazlı ve çevre, kadın çocuk, engelli, azınlıklar ve insan hakları alanlarında çalışan tüm STK lara açık ve stant açacak STK sayısı 30 olacak. İstanbul dışından katılacak STK ların başvurularını, program ortağı TACSO ya yapmaları gerekiyor ve başvurular 6 Nisan 2012 tarihine kadar devam edecek. Avrupa Birligi KSS Raportörü Richard Howitt İş Dünyası Temsilcileri ile İstanbul da Buluştu Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği nin Danışma Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Kalkınma ve Sosyal Sorunlar Komitesi üyesi, Avrupa Birliği Millet Vekili, Avrupa Parlamentosu Kurumsal Sosyal Sorumluluk Raportörü olan Richard Howitt, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği nin davetlisi olarak iş dünyası temsilcileri ile kurumsal sosyal sorumluluk kapsamındaki yuvarlak masa toplantısına katıldı. Toplantıda Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) İletişimi, KSS Raporlaması nın önemi ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk için Yenilenmiş AB stratejisi (2011-2014) konuları, gündemin ana maddelerini oluşturdu. Toplantıda ayrıca, TKSSD nin bu yıl İstanbul da düzenleyeceği İstanbul Küresel KSS Pazaryeri 2012 Etkinliği ile ilgili de brief verildi. Türkiye nin en güçlü şirketlerinden oluşan iş dünyasından temsilcileri ile Avrupa Parlamentosu nun Avrupa ve dünya ölçeğindeki tüm Kurumsal Sosyal Sorumluluk Platformları nda temsil eden Richard Howitt in bu buluşması, yakın gelecekteki projelerin daha doğru bir projeksiyonla gerçekleşmesi adına Türkiye için oldukça önemli. 38 39