BEYİN CERRAHİ KLİNİĞİ HEMŞİRELİK REHBERİ 2011



Benzer belgeler
TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEYİN CERRAHİ KLİNİĞİ HEMŞİRELİK REHBERİ 2013

SERVİKAL DİSK HERNİSİ

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

BOYUN AĞRILARI

Omurga-Omurilik Cerrahisi

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

MENİSKÜS ZEDELENMELERİ

Boyun Ağrıları Bulgu ve Belirtiler:

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

BEL VE BOYUN FITIKLARI

Bel Ağrıları. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Bel ağrısı tüm dünyada yaygın olarak gözlenen bir şikayettir. Sanayileşmiş ülkelerde sıklığı giderek artış göstermektedir

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. LOMBER DİSK HENRİSİ (Bel Fıtığı) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Gelişen en Olguda Mentamove ile Tedavi

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OMURİLİK YARALANMALARI HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

Diastomatomiyeli Ameliyatı Sonrası Mentamove İle Tedavi

GONARTROZ UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ

ÖN ÇAPRAZ BAĞ ZEDELENMELERİ

Yaşlanma ile birlikte deri ve saçlarda görülen değişiklikler gibi vücut duruşunda ve yürüyüşünde de değişiklikler meydana

BOYUN VE BEL FITIKLARI

DİSK HERNİLERİ. Prof. Dr. Merih SARIDOĞAN

Beyin ve Sinir Cerrahisi. (Nöroşirürji)

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ

Artroskopi, ortopedik cerrahların eklem içini görerek tanı koydukları ve gerektiğinde

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Boyun Ağrıları. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL - Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ

Torakolomber Bileşke Patlama Kırıkları

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

BEL CERRAHİSİ SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR

Kalp Kapak Hastalıkları

Diş hekimlerinde Bel Ağrısından Korunma

OMUZ AĞRISI. Klaviküla (Köprücük Kemiği)

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

VÜCUDUN TEMEL PARÇALARI. 1) Baş-boyun 2)Gövde 3)Ekstremiteler (Kollar ve bacaklar)

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

BEL FITIĞI CERRAHİSİNDE AÇIK DİSKEKTOMİ VE MİKRODİSKEKTOMİ

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

LOMBER SPİNAL STENOZ TEDAVİSİNDE MİKRO-HEMİLAMİNEKTOMİ veya LAMİNEKTOMİ SEÇENEKLERİ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

Boyun Ağrılarında Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Skolyoz. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Konjenital Skolyozda Kırmızı Bayraklar

Hisar Intercontinental Hospital

KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA NEDİR VE NASIL TEDAVİ EDİLİR? İdrar kaçırma nedir- nasıl tanımlanır? Bu bir hastalık mıdır?

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Osteoporoz Rehabilitasyonu

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

DİZ MUAYENESİ. Prof. Dr. Bülent Ülkar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

NÖROMUSKÜLER HASTALIKLAR

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI POST-POLİO SENDROMU. Hasta Kitapçığı PROF.

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI PEDİATRİK REHABİLİTASYON BİRİMİ

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

HASTAYA POZİSYON VERME TALİMATI

Bu doküman boyun ağrısı hakkında genel bir bilgi vermektedir. Aşağıdaki konuları daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır:

BOYUN AĞRISI SEBEPLERİ VE TEDAVİSİ

Demans ve Alzheimer Nedir?

Sakrum Kırıkları ve Biyomekaniği

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

AAM de ikinci düzey tedavi

Yapay Servikal Disk Replasmanı Hasta Kılavuzu

ÖN ÇAPRAZ BAĞ TAMİRİ SONRASI REHABİLİTASYON PROGRAMI (Patellar tendon grefti uygulaması)

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5. Beyin ve Sinir Cerrahisi STAJ TANITIM REHBERİ

ANKİLOZAN SPONDİLİT UZM.FZT. NAZMİ ŞEKERCİ

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

Rejyonel Anestezi Sonrası Düşük Ayak

Spor Yaralanmalarında Konservatif Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi

Transkript:

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BEYİN CERRAHİ KLİNİĞİ HEMŞİRELİK REHBERİ 2011 Derleyen: Düzenleyen: Hem. Özlem OKATAN Doç. Dr. Önder KALENDERER Hem. Ayşen ÖZEL Hem. Dilek TURAN Bilimsel Danışman: Dr.Özcan BİNATLI

ÖNSÖZ Hemşirelik bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir. Ekonomik ve sosyal değişimler, hemşireliğin profesyonelleşme süreci, yeniliklerin getirdiği değişimler, bakımda kaliteyi artırma gereksinimi hemşirelerin bilgilerini güncellemeleri zorunluluğunu getirmiştir. Bu nedenlerle Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşirelik hizmet içi eğitimi kapsamında hemşirelik bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve meslektaşlarımızın çalıştığı birimlerdeki uygulamalarında kaynak olabilmesi amaçlı bu rehber hazırlanmıştır. Etkinliğini ve saygınlığını bilgi birikiminden alacağına inandığımız meslektaşlarımıza bu rehberi hazırlarken, zor çalışma koşulları altında vakit ayırıp derleme yapan değerli hemşirelerimize, bilimsel danışmanlığı ile katkıda bulunan değerli hekimlerimize, hemşirelik mesleğine her konuda destek olan, özellikle bu rehberlerin hazırlanması sırasında her türlü imkanı sağlayan Başhekimimiz Prof. Dr. Orhan Gazi Yiğitbaşı ve çalışmalarımızda her zaman yanımızda olan Başhemşiremiz Gülşen İpekoğlu na teşekkürlerimizi sunarız. Hemşireler bakımın belirleyicisi ve biçimlendiricisidirler Ayşen Özel Dilek Turan Önder Kalenderer 1

İÇİNDEKİLER SPİNAL DEJENERATİF HASTALIKLAR 4 SERVİKAL DİSK HASTALIĞI 4 LOMBER DİSK HERNİASYONU 9 SPONDİLOLISTEZİS 17 KARPAL TÜNEL SENDROMU 26 EL-BİLEK KANALI HASTALIĞI BELİRTILERİ 26 MENİNGOSEL 28 MENİNGOMİYELOSEL 28 HİDROSEFALİ 30 ŞANT 30 VENTRİKÜLOSTOMİ 36 KRANİYOSİNOSTOZ 40 NÖROŞİRÜRJİDE BEYİN ORGANİK HASTALIKLARI 42 BEYİN 42 BEYİN TÜMÖRÜ NEDİR? 42 HİPOFİZ BEZİ TÜMÖRLERİ 43 KİBAS 43 KRANİYAL VASKÜLER HASTALIKLAR 44 İNTRAKRANİAL ANEVRİZMA 44 2

ARTERİYOVENÖZ MALFORMASYON(AVM) 47 SUBARAKNOID KANAMA 48 KAFA TRAVMASI 50 SPİNAL CORD ZEDELENMELERİ 51 BEYİN ANJİYOSU 56 NÖROLOJİK DEĞERLENDİRME 57 KOMA 59 GLASKOW KOMA SKALASI 60 GENEL HEMŞİRELIK UYGULAMALARI 63 KAYNAKLAR 68 3

SPİNAL DEJENERATİF HASTALIKLAR SERVİKAL DİSK HASTALIĞI Tanım: Omurga hareket segmenti, bir intervertebral disk ve iki faset eklemden oluşan üçlü eklem kompleksidir. Böyle bir üç eklemli intervertebral hareket segmetinde, bu komponentlerden birisinde oluşan bir hastalık diğerini de etkileyecektir. Genellikle ilk önce diskte başlayan bir değişiklik, anormal biomekanik stres yaratarak diğer segmental ünitelerde de ilerleyici değişikliklere neden olur. Bu durum faset eklemlerde dejeneratif değişiklikler oluşmasına ve diskin kendisindeki değişikliklerinde ilerlemesine yol açar. Bu değişikliklere, disk ve faset eklemlerde dejenerasyon, kıkırdak uç tablalarda spur (çıkıntı) veya osteofit(kemik çıkıntı) formasyonu, ligament kıvrılması veya hipertrofisi ve/veya spondilolistezis (bel kayması) eşlik eder. Sonuçta, servikal myelopati(omurulikle ilgili bozukluk), radikülopati (spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık ) veya her ikisiyle birlikte gelişen servikal disk hernisi, servikal spondiloz (omur kaynaşması- omur yozlaşması) gelişebilir. Patolojik anatomi ve patogenez: İntervertebral diskteki dejenerasyon genellikle 30 lu yaşlarda başlar ve su içeriğinde dereceli azalmayla karekterizedir. Otopsi çalışmalarında disk dejenerasyonunun erkeklerde 20 li yaşlar, kadınlarda ise 30 lu yıllarda başladığı ve 50. yaşta %97 e ulaştığı gösterilmiştir. 4

İntervertebral disk hacminin %90-95 ini su, kollejen ve proteoglikanlar (çokça glikozillenmiş olan özel bir glikoprotein sınıfını temsil eder) oluşturmaktadır. Normal disk yapısında, nükleus pulpozus % 85, anulus fibrozis %78 oranında su içerir. Dejenerasyonla birlikte su miktarı özellikle nükleus pulpoziste olmak üzere azalır. Ayrıca, yaşlanmayla birlikte Tip II ve Tip I kollajen lif oranı Tip I lehine artma gösterir. Total proteoglikan içeriği azalır, keratin sülfat oranı kondroitin sülfat a nazaran artma gösterir. İntervertebral diskte doğal yaşlanma sürecinin başlaması ile disk yüksekliği azalmaya başlar. Servikal bölgede disk dejenerasyonu unkovertebral yarıklardan başlayarak merkeze doğru ilerler ve son evrede tüm disk rezorbe olarak endplate yeni biçimlerini alır. Disk aralığının daralmasına paralel olarak arkada annüler kabarıklık oluşur ve olaya protrüde ve kalsifiye olmuş disk hernileri de eklenir. Spinal kanal, sinir kökü kanalı ve intervertebral foramen çevresindeki kemik ve bağ dokusunun kalınlaşması ile orta hatta santral stenoza, yanlarda lateral ve foraminal stenoza yol açar. Önde spondilotik bar gelişimi, önyanda unkovertebral eklem, arka yanda faset eklemi ve ligamentum flavum hipertrofisi sonucu spinal kanal dairesel olarak daralır. Kanal içerisindeki normal ekstradural yağ dokusu yerini fibröz yapıya bırakır. Posterior longitudinal ligaman ossifikasyonu(kemikleşme) da kanalın daha da daralmasına neden olabilir. Yineleyen ve/veya subklinik travmatik olgularda da sürecin hızlanmasına neden olabilir. Omurga end platelerinde Sharpeyin liflerinin yapışma noktalarında ve unkovertebral eklemlerde reaktif hiperostoz-osteofitler(kemik çıkıntı) oluşur. Bu uzantılar posterolateral uzanarak nöral forameni rostro-kaudal yönde daraltırlar. Sinir kökü foramenini önde unsinat uzantılar, arkada faset eklemi, üstte ve altta pediküller yapar. Servikal spondilozda lateralde faset ekleminde hipertrofi ve reaktif yeni biçimini ve ligamentum flavum hipertrofisi, osteofitler sonucu daralan foramende sinir kökü basıya uğrayarak sinir kökü bulgularının ortaya çıkmasına neden olurlar. Faset eklemin hipertrofi ve medial duvar büyümesi şiddetli olduğu zaman santral spinal kanal daralmasına yol açabilir. Hipertrofik değişiklikler, listezis ve osteofit oluşumlarının sinir yapıları üzerindeki olumsuz etkileri kanalın özgün çapı ile ilişkilidir. Servikal spondilozun olması bir kişide mutlaka omurilik tutulumu olmasını gerektirmez ve genel olarak normal genişlikte bir kanalda spondilotik değişiklikleri omurilik ve sinir kökleri tolere edebilir. Spinal kanalın omuriliği korumada normalde bir rezervi vardır. Eğer 5

rezerv alanı daralırsa veya özgün kanal çapı normalden daha darsa belirgin kök ve omurilik basısı oluşur. Sinir kök ağrısı dışında bu basıyla oluşabilecek myelopati gelişiminin patofizyolojisi henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, kanal hacminin anatomik ve mekanik olarak azalması, sinir ve damar yapılarına aralıklı basılar, enflamasyon ve özellikle mikrovasküler sistemin etkilenmesi sonucu iskemik değişikliklerin gelişmesi patogenezde en önemli etkenlerdir. Servikal spinal kanalı daraltan bir diğer patolojide posterior longitudinal ligaman osifikasyonudur. Büyük boyutlarda oluşarak myelopatiye yol açabilir. Çoğunlukla spondilozla birlikte bulunur. Klinik: Hastalık çok yavaş ve sinsi bir ilerleme göstermesine karşın özellikle servikal yumuşak disk hernisinde olduğu gibi ani ilerlemeler de gösterebilir. Klinik belirti ve bulgular lateral ve radiküler, medial ve myelopatik bulgular olarak ayrılabilir. Nörolojik tutulum myelopati, radikulopati veya myelopati ve radikulopati biçiminde her ikisini birden kapsayabilir. Omurilik tutuluşu ise akut ve kronik omurilik tutuluşu biçiminde olabilir. Ağrı, aksiyel(yatay)) ağrı, radiküler(kökle ilgili) ağrı, alt ekstremitelerde spastisiteye bağlı ağrı gibi değişik biçimlerde olabilir. Boyundan başlayan, enseye, omuzlara ve kollara doğru yayılan ağrılar hastaların önemli yakınmaları arasındadır. Annulus fibrosis(diskin yastık görevi gören çevresi), periost(kemik zarı), ligaman(bağ), faset eklemlerini innerve(uyarma) eden sinirlerin irritasyonuna bağlı şiddeti değişken ağrılar olabilir. Radikülopati kendisini ağrı ve ilgili sinir köküne bağlı nörolojik defisitle(açık) gösterir. Disk hernisi veya spondiloza bağlı foraminal darlık sonrası basıya uğrayan sinir kökünün dağılımında yayılır. Bu ağrılar Spurling testi (başın ağrıyan tarafa doğru eğilip, bastırılması) ile artırılabilir veya başa elle traksiyon yaparak azaltılabilir. Sinir kökü basısına bağlı olarak, motor, duyusal ve refleks değişiklikleri görülebilir. Akut disk hernilerine göre servikal spondilotik myelopatide ağrı daha yaygındır ve simetrik olabilir. Myelopati(omurulikteki düzensizlik), servikal spondilozun en önemli komplikasyonudur. Alt ekstremitelerde sertlik, güçsüzlük, reflekslerde artış ve patolojik refleksler vardır. Arka kordon bozukluğunun da eklenmesi ile alt ekstremitelerde derin duyu bozukluğu, geniş kaideli yürüme ve dengesizlik ortaya çıkar. Tipik yürüme bozukluğu, servikal spondilopatik myelopatinin en önemli ve sık görülen bulgularındandır. Üst estremitelerde sinir kökü bası 6

bulgularına bağlı olarak ikinci motor nöron bulguları görünmesine karşın, bası düzeyinin altında kalan segmentlerde birinci motor nöron bulguları çıkabilir. Ellerde becerilerin azalması veya kaybolması söz konusudur. Yazı yazmada, şekil çizmede güçlük vardır. Üst ekstremitelerde bası düzeyinde refleksler azalmış, altında ise artmış olabilir. Ayrıca patolojik reflekslerde görülebilir. Boynun fleksiyon ve ekstansiyonu ile yapılan L hermitte testi ile tüm bedenin elektriklenmesi servikal myelopatiyi gösterir. İdrar inkontinansı olabilir ama seyrektir, ortaya çıkması prognoz için olumsuz bir göstergedir. Üst ekstremitelerde duyu kayıplarına ek, ağrı ve paresteziler de görülebilir. Spinotalamik traktus tutulumuna bağlı olarak karşı tarafta ağrı ve ısı duyusu kaybı, arka kordon basısına bağlı derin duyu bozuklukları ve son olarak ta arka kök basısına bağlı dermatomal duyu kayıpları görülebilir. Servikal spondilotik myelopati ve radikülopatide belirti ve bulguları objektif değerlendirebilmek için Nurick ve JOA sınıflamaları yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayırıcı tanı: Multiple skleroz (beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığı) en çok karışan patolojilerden birisidir. Diğer ayırt edilmesi önemli bir hastalıkta amyotrofik lateral sklerozdur(merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin (nöronlar) kaybından ileri gelen bir hastalıktır). Ayrıca, serebrovasküler patolojiler, Guilain-Barre sendromu, düşük basınçlı hidrosefali, lupus, metabolik myelopatiler, ekstra-intramedüller tümörler, enfeksiyonlar, siringomyeli (omurilikte olan kistik genişlemedir) gibi hastalıklarda ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Ancak bu hastalıkları olan kişilerde aynı zamanda servikal spondilozda olabileceği unutulmamalıdır. Tanı: Direk Servikal Grafi: Servikal yapı (lordoz, kifoz, S tipi deformite) ve spondilotik değişiklikler (disk aralığında daralma, osteofitler, foramenlerin daralması) görülebilir. Yan servikal grafilerden kanal ölçümleri yapılabilir. Ayrıca, fleksiyonekstansiyon yan servikal grafiler çekilerek servikal hareketin derecesini ölçmek ve instabilite varsa görmek mümkündür. Manyetik Rezonans Görüntüleme: Servikal spondilotik radikülomyelopatide ve yumuşak disk hernisinde en önemli incelemedir. Ayrıca omurilikteki değişiklikler hakkında da bilgi verir. Dinamik manyetik rezonans inceleme ile omuriliğe olan bası daha iyi izlenebilir. Ayrıca MRG ile omuriliğin transvers alanı ve kompresyon oranı bulunabilir ve %40 olarak bulunan bir kompresyon oranı patolojik olarak değerlendirilir. 7

Servikal Myelografi/ Bilgisayarlı tomografi: Halen bir çok cerrah tarafından özellikle multisegmental spondilozda preoperatif evrede kullanılmaktadır. Myelografi eski bir yöntem olmasına karşın servikal spondilozda çok yararlı bilgiler verebilir. Özellikle kemik basıların incelenmesinde myelografi sonrası bilgisayarlı tomografi çok yararlıdır. Tedavi: Servikal spondilozda nörolojik bir klinik tablosu olmadan hasta ağrı nedeni ile başvurabilir ve çoğunlukla konservatif (koruyucu)tedavi yeterli olur. Servikal spondilotik radikülopatide orta derecede ağrı, güç ve duyu kaybı konservatif tedavi ile düzelebilir. Boyun korsesi ile hareketi kısıtlayarak, geçici düzelme sağlanabilir. Kas gevşetici ilaçlar, analjezikler ve non-steroid antienflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Akut evreden sonra aktif dinamik ve izometrik boyun egzersizleri uygulanabilir. Radikülopatide konservatif tedavinin başarısı yüksektir. Konservatif tedaviye karşın süren kök ağrıları, ilerleyici nörolojik fonksiyon kaybı veya nörolojik kaybı ile birlikte kök ağrısı olması ve görüntüleme yöntemleriyle gösterilmiş, klinik bulguları olan hastalarda cerrahi girişim düşünülmelidir. Myelopatide konservatif yaklaşım çok hafif bulguları olan, iyileşme belirtileri gösteren veya cerrahi olarak riskli hasta gruplarında uygulanabilir. Cerrahi tedavi, servikal spondilotik radikülopati ve yumuşak disk hernisinde aksiyelden çok kök ağrısının ön planda olduğu ve konservatif tedaviye karşın geçmeyen ağrılarda ve iyileşmeyen ve/veya kötüleşen nörolojik durumda düşünülmelidir. Servikal spondilotik myelopatide ise cerrahi tedavi, gözlem ve konservatif tedaviye karşın kötüleşen myelopati olgularında uygulanabilir. Cerrahi tedavide birinci amaç omurilik ve sinir kökleri üzerindeki basıyı kaldırmak, ikinci amaç nörolojik kötüleşmenin ilerlemesine engel olmaktır. Cerrahi tedavi planı yapılırken, radikülopati, myelopati, readikülopati, tek-çok seviyeli bası-darlık, basının yönü, servikal yapı, hipermobilite, instabilite ön planda tutulmalıdır. Cerrahi girişim anterior yaklaşımlar, posterior yaklaşımlar ve anterior-posterior yaklaşımlar olarak ayrılır. 8

Hemşirelik Bakımı Hasta ameliyattan gelince yatağa alınır. Servikal colarının (boyunluk) takılı olup olmadığı kontrol edilir. Takılı değilse takılır. Hasta sırt üstü supin pozisyonunda yatırılır. Tabelasında yazılı ilaçları uygulanır. Ağrı takibi yapılır. Oral alım süresi hekim kontrolünde belirlenir. Hastanın yakınlarına gerekli bilgiler verilir. Hasta taburcu olurken iki üç ay süreyle boyunluğunu takması, pansumanlarını belirtilen günlerde yaptırması(operasyon yeri subkutan kapatıldığından dikişleri alınmamaktadır),ani hareketlerden kaçınması önerilerinde bulunulup on beş gün sonra kontrole çağrılır.( İleriki bölümlerde hemşirelik uygulamaları detaylandırılmıştır). LOMBER DİSK HERNİASYONU Disk iki omurga kemiği arasında, sürtünmeyi azaltan ve omurga hareketlerini kolaylaştıran sert kauçuk kıvamında bir yapıdır. İki omur arasında yer alan diskler 4-6 mm kalınlığında, form değiştirebilen elastik yapılardır. Diskte meydana gelen herhangi bir hasar veya anatomik bozukluk bölgedeki sinirlere veya omuriliğe bası yapar. Sonuçta şiddetli ve vücut hareketlerini kısıtlayan bir ağrı ortaya çıkar. Diskler bütün omurga boyunca omurlar arasında yer alırlar ve böylece omurların birbiri üzerinde daha kolay hareket ederek ölçülü de olsa omurganın hareketliliğini sağlamış olurlar. Ayrıca omurgaya binen ağırlığın daha geniş yüzeye yayılması da sağlanmış olur. Disk hasarı omurganın her hangi bir seviyesinde meydana gelebilir. Fakat fıtıkların %90 ı bel bölgesinde görülür. Bunun nedeni, beldeki disklerin travmaya daha çok maruz kalmasıdır. Hastalık tekrarlayıcı olabilir veya kronikleşebilir. Doğal olarak, lomber bölgede bulunan diskler, daha üst seviyelerdeki, örneğin boyun bölgesindeki disklere oranla daha fazla ağırlığa maruz kalırlar. Bu da disklerin neden bel bölgesinde daha fazla oluştuğunun nedenlerinden bir tanesidir. Erkeklerde kadınlara göre 1,7 kat daha fazla rastlanır. 9

Bulgular L3 / L4 Disklerinde: Baskıda kalan kök L4 kökü olup, uyluk ön yüzü ve bacağın iç yüzünde ağrı veya duyu kusuru hissedilir. Etkilenen refleks patella (diz) refleksidir. L4 / L5 Disklerinde: Baskıda kalan kök L5 köküdür. Kalça ve bacağın dış yan yüzü, ayak sırtı ve başparmak ta ağrı, bacağın dış yüzünde, başparmakta uyuşukluk hissedilir. Ayak başparmağı ve ayağın yukarıya kaldırılmasında kuvvet azalması gelişebilir. Bu seviyede refleks kaybı olmaz. L5 / S1 Disklerinde: Kalça ve bacağın arka yüzlerinde, topuk ve ayak dış alt kısmında ağrı, bacağın arka yan yüzünde ve ayak dış kısmında duyu kusuru. Ayağın tabana doğru olan kuvvetinde azalma veya kayıp gelişebilir. Bu seviyede Aşil Refleksi etkilenir. Belirti ve bulgular 1-Akut belirtiler sıklıkla düşme, kayma veya ağır kaldırma gibi bir olaydan sonra görülür. Hasta ağrının şiddetinden dolayı ayakta duramaz. 2-Disklerdeki dejeneratif değişimlerin derecesine göre hastalar başlangıçta zaman zaman tekrarlayan bel ağrısından (lumbago) şikayet edebilirler bu safhada ağırlık kaldırmak, yanlış bel hareketlerinden kaçınmak, jimnastik, ortopedik yatak gibi tedbirlerle kişinin kendisini kollaması gerekir hatta bazen bir ağrı kesici ve adale gevşeticiye de ihtiyaç duyulabilir. 3- Bel ağrısı bazen bir veya her iki bacağın da arkasına vurur. 4- Diskteki kabarıklık, protrüzyon safhasında ve sinir köküne de bası yapmış ise o zaman hasta; belinden bacağına yayılan ve bazı hareketlerle artan, öksürmek, hapşırmak ve ıkınmakla şiddetlenen ağrılardan şikâyet edecektir. Ağrı basıya uğrayan sinir köküne göre, uygun alana yani topuğa veya ayak başparmağına kadar yayılacaktır. Hasta ağrı yanında, sıkışan sinir kökünün hangi seviyede olduğu ile ilgili olarak bacağında, ayak parmakları veya tabanında ya da ayak üzerinde karıncalanma ve uyuşmalardan şikâyet edebilir. 5-Bu dönemde bütün hareketler çok ağrılıdır. Hareketler kısıtlanmıştır. Bel kaslarında belirgin spazm vardır. Yavaş yavaş ense ve/veya belin daha alt kısımlarında ağrı gelişmeye başlar. 6- Tek kol veya bacakta uyuşukluk, duyu kaybı, bir veya her iki bacakta ilerleyici kas güçsüzlüğü görülebilir. 10

Nedenleri 1-Düşme, kayma veya çok ağır bir cisim kaldırma gibi ani ve şiddetli bir travma 2-Ağır şeyleri yanlış pozisyonda kaldırmak, fiziksel güç gerektiren ağır işler yapmak, bel bölgesini fazla zorlamak gibi günlük hayattaki küçük fakat uzun süren tekrarlayıcı travmalar 3-Yaşlanmayla birlikte disklerde meydana gelen yapısal bozukluklar 4-Zayıf kas gücü ve şişmanlık Teşhis yöntemleri 1-Ayrıntılı nörolojik muayene yapılır. 2-MR veya bilgisayarlı tomografi (BT) ile fıtığın yeri ve şiddeti belirlenmeye çalışılır. 3-Bel bölgesinin 2 yönlü ( ön-arka ve yandan ) röntgen filmi. 4-Daha nadiren de Myelografi, Myelografi den sonra BT, EMG gibi tetkikler teşhis için gerekli olabilir. Bel Fıtıklarında Tedavi Bel fıtıklarında, tartışmasız acil ameliyatı gerektiren durumlardan bir tanesi Cauda sendromu, diğeri de hastada düşük ayak gelişmesidir. Cauda sendromunda; dejenere olmuş massiv disk materyali (nucleus pulposus) posterior ligamanı yırtarak omurilik kanalı içerisine girer ve omurilikten çıkan sinir lifleri üzerine bası yapar. Sinir lifleri üzerinde oluşan bu bası sonucu hastada süvari yaması tarzında duyu kusuru (uyuşukluk), bacaklarda paraplejiye (her iki bacağın felci) kadar gidebilen kuvvetsizlik, idrar ve büyük aptestini kaçırma, seksüel yetersizlik (geç safhada belli olur) ile karakterize çok ağır bir tablo ortaya çıkar. Cauda sendromunda hastanın daha önce bel ağrısı ve siyatik tarzında şikâyetleri olabilir ancak olmadan da bu tablo meydana gelebilir. Özetle Cauda sendromunda, ani gelişen ağır nörolojik belirtiler söz konusudur ve acilen müdahale edilmez ise hastanın paraplejik olma ihtimali yüksektir. Gecikmiş müdahale de gelişmiş olan bulguların (bacaklardaki felç ve idrar - gaita kontrolünün) geri dönme şansı azdır. Düşük ayak; oluşan hastalarda, hasta ayağını ayak bileğinden yukarıya kaldıramaz ve ayağını sürükleyerek yürür. Bu durumda tespit edilen herniasyonun acil operasyonu, hastanın seçebileceği tek alternatiftir. 11

Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir hastada hastalığın hangi safhada olduğu iyi bir muayene ve ileri tetkik metodları ile net olarak tesbit edildikten sonra tedavi safhasına geçilir. Bundan sonra, pratik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi-dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada, hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi tercihine gidilebilir. Yine ciltten birtakım girişimlerde bulunulabilir. Bel fıtığının tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (Beyin Omurilik-Sinir Cerrahisi), Nöroloji, Anestezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktorlar ile Diyetisyen, Psikolog ve Fizyoterapistler bu ekibin içinde yer almalıdır. Gerektiğinde diğer bazı branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir. Bu ekibin elinde bir fizik tedavi ünitesi ve bu ünitede lazer, infraruj, ultrason, kısa dalga diatermi, TENS, NMES, diadinamik akım, mikrodalga, vakum interferans, traksiyon (programlanabilir hafızalı otomatik cihaz ile bel çekme) ve rehabilitasyon araç-gereçleri de hazır bulunmalıdır. Bütün bu prensipler ışığında modern imkânlar kullanılarak hastaların büyük bir kısmı ameliyat harici metodlarla tedavi edilebilir. Prensip olarak cerrahi müdahale son çare olarak düşünülmelidir. Ancak hastalık ilerlemiş ve yapılan muayenede bazı şartlar oluşmuş ise ameliyat kararı verilir. Bu kararı verirken cerraha bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda yardımcı olur. Bel fıtıklarında, hastanın acil ameliyatını gerektiren durumların dışında ki ameliyat endikasyonları; Bel fıtığı tespit edilen hasta, operasyon endikasyonu olsa bile, önce medikal tedavi veya fizik tedavi gibi diğer alternatifleri denemek ister. Eğer bunlardan sonuç alamazsa ameliyat olmaya karar verir. Bu nedenle; Ağrı kesiciye ve diğer medikal tedavi yöntemlerine cevap vermeyen vakalar, uyuşukluğun ilerlemesi, ayakta veya ayak parmaklarında kuvvetsizliğin başlaması hastaları operasyona yönlendiren nedenler arasındadır. 12

Tıbbi açıdan ise ; MR tetkiki sonucu basıya neden olan büyük bir fıtık tespit edilmişse, MR tetkiki sonucu fıtıklaşan disk materyali kopup kanalın içine girmişse ( serbest fragman ) ameliyat kaçınılmazdır. Bel Fıtıklarında Konservatif Tedavi Hastanın klinik bulgularına, ağrının şiddetine ve MR bulgularına göre değerlendirmek şartıyla 6-8 haftalık bir süre konservatif tedavi denenebilir. Bunlar arasında; Yatak istirahatı Ağrı kesici ve adale gevşeticiler ile birlikte medikal tedavi Fizik tedavi, hidroterapi, masaj... sayılabilir. Konservatif tedaviden sonuç alınamayan vakalar operasyona gönderilir. Perkütan endoskopik disk operasyonu Lomber bölge disk problemleri (diskopatiler) bel ağrısı nedenleri arasında ilk sırayı almaktadır. Bel ağrısı hekime başvuru nedenleri arasında ikinci sırayı almaktadır; çünkü pek çok toplumda kişilerin %80 inin yaşamları boyunca en az bir kez bel ağrısı yakınmaları olduğu ifade edilmektedir. Bu aynı zamanda yaşam kalitesinin bozulduğu, beraberinde psikolojik sorunların ortaya çıktığı, iş gücü kaybına neden olan, teşhis ve tedavisinin maliyet yükü getirdiği bir durumdur. Bu grup hastalar genellikle orta yaş grubudur. Erkeklerde görülme sıklığı biraz daha yüksektir. İnsan omurgası 24 hareket segmentinden oluşmuştur.5 servikal,11 torakal, 4 lomber, 1 servikotorasik, 1 torakolomber ve bir lumbosakral olmak üzere 23 disk mevcuttur. Her disk üstündeki omurun adını alır. İntervertebral diskler notokord (omurga taslağı) kalıntısı olup, omurlar arasında yastık görevi görür. Mukoproteinden oluşan nukleus pulpozus, jelâtinimsi bir yapıdır ve sıkı, konsantrik kollajen fibrillerle çevrilidir (annulus fibrosus). Diskin kan damarları erken dönemde oblitere olduğundan, beslenmesi lenfatikler ve ekstrasellüler sıvıdan ozmoz yoluyla olur. Gençlerde diskin su içeriği %88 iken, yaşlılarda %70 den azdır. Lomber disk hernisi (bel fıtığı) dediğimiz durum; lomber bölge intervertebral disklerinin bir veya birkaçının annulus fibrozusunun yırtılarak nukleus pulpozusun çeşitli derecelerde dışarı taşması ve bunun sonucu olarak bu aralıklarda omurilik veya bundan çıkan sinirlerin basıya uğramasıdır. 13

Omurlar, fonksiyon olarak mekanik ünitelerden oluşmuştur. İki komşu omur ve intervertebral disk ön segmenti; nöral ark da arka segmenti oluşturur. Ön segment primer olarak ağırlığa dayanıklı ve şok absorbe edici; arka segment ise nöral yapıları koruyucu, fleksiyon ve ekstansiyon hareketini yönlendirici olarak görev yapar. İntervertebral diskin görevi, intradiskal basınç nedeniyle omurları birbirinden uzak tutmak ve bir çeşit süspansiyon görevi görerek, buraya gelecek yükleri eşit dağıtmaktır. Vertebral kolon ligamanlarla desteklenmiştir. Omurilik L1-L2 hizasında sonlanmaktadır. Spinal sinirler kanalın lateralinde yerleşmişlerdir. Lomber bölge diskopatilerinden kaynaklanan belirtiler, ılımlı bir bel ağrısından, omurilik bası belirtilerine kadar degişen bir semptomatoloji gösterirler. Hastaların yakınmaları: Ağrı: En önemli yakınmadır. Özellikleri: Ani başlangıçlı olması, Degişken bir seyir göstermesi, Belirtilerin pozisyonla bağlantılı olması, Öksürme, aksırma, ıkınma gibi beyin omurilik sıvısında basınç degişikliklerinde artmasıdır. Ağrının nedenleri: Ağır kaldırma, rotasyonel gövde hareketi, travma, sportif aktivite, öne egilme, kötü oturma pozisyonu olabilir. Ağrının tipi ve yayılımı disk probleminin durumuna göre değişir. Belde lokal olarak başlayan ağrı, bir süre sonra kalçaya, uyluğa ve ayağa yayılım gösterebilir. Bazı hastalarda ise belde hiç ağrı olmadan, direkt siyatalji tarzında bir ağrı ile başlayabilir. Ağrının en çok rahatladığı pozisyon, sırtüstü ya da yan yatarken kalça ve dizlerin karına çekildiği durumdur. Kas güçsüzlüğü: Özellikle ayak bileği ve parmaklarda bildirilen güçsüzlükler, bel fıtığına bağlı sinir basılarını düşündürmelidir. Mesane, barsak ve seksüel potens bozuklukları: İdrar- gaita kaçırma kauda sendromu açısından dikkate alınmalıdır. Fizik muayenede izlenecek yol: İnspeksiyon, palpasyon, fonksiyonların muayenesi, nörolojik muayene ve bazı özel testlerin uygulanması şeklindedir. 14

Lomber disk hernisinde fizik muayene bulguları: Belde skolyoz, lomber lordozda kaybolma, paravertebral spazm, fleksiyonekstansiyon-rotasyon hareketlerinde ağrı-kısıtlılık, siyatik sinir vallex noktalarında hassasiyet, düz bacak germe testi pozitifliği; nörolojik muayenede kuvvet kaybı, duyu bozukluğu, refleks kaybı, atrofi sayılabilir. Disk hernilerinin dereceleri çeşitli olup, Macnab ın sınıflaması, MR bulguları ile de korele olduğundan en uygunudur. Bu sınıflamaya göre disk herniasyonları dört derecede sınıflandırılır: Bulging (Bombeleşme): Disk materyali, vertebra arka kenarından biraz taşmış olup, annulus ve sharpey lifleri sağlamdır. Prolapsus (Protrüzyon): Disk materyali posteriora doğru herniye olmuştur, annulusta tam olmayan bir defekt mevcuttur. Ekstrüzyon: Posterior herniasyonla beraber annulustaki defekt tamdır. Sekestrasyon: Ekstrüzyona ilave, herniye disk materyalinin bir kısmı kopmuştur. Lomber disk hernisinin görüldüğü düzeyler sıklık sırasına göre: L5-S1, L4-L5, L3-L4, L2-L3 intervertebral diskleridir. Bu nedenle disk hernisine bağlı en sık görülen radikülopatiler:s1, L5, L4, L3 radikülopatilerdir. Oluşum yerlerine göre bel fıtığı bulguları: L3-L4. Disk hernisi: L4 köküne bası vardır. Alt bacak iç kısmında duysal kayıp veya azalma, Patella refleksinde kaybolma veya şiddetinde azalma, Diz ekstansiyon gücünde azalma, Uylukta atrofi, Düz bacak kaldırma testinde hassasiyet, Femoral sinir germe testi pozitifliği. L4-L5 Disk hernisi: L5 köküne bası vardır. Alt bacak dış yüzünde ve başparmak üzerinde duyu azalması, Ayağın başparmak ekstansör gücünde azalma veya kayıp, Düşük ayak, Topuklar üzerinde yürüyememe, Baldır ön kaslarında atrofi, Refleks değişikliği olmaz, Düz bacak kaldırma testi pozitifliği mevcuttur. 15

L5-S1 Disk hernisi: Ayak dış kenarı ve tabanda duyu kaybı, Aşil refleksinde kayıp veya şiddetinde azalma, Parmak uçlarında yürüyememe, Baldır arka kaslarında atrofi, Düz bacak kaldırma testi pozitifliği. Kauda Equina sendromu Genellikle L3-L4 veya L4-L5 akut medial masif herniasyonu sonucu gelişir. Belirtileri: Süvari yaması tarzında anestezi, iki taraflı aşil refleksi kaybı, baldır kaslarında güçsüzlük, idrar ve gaita tutamamadır. Bu belirtiler acil cerrahi girişim gerektirir. Lomber disk hernilerinde cerrahi tedavi endikasyonları: 1-Konservatif tedavide başarısızlık (Akut disk hernili hastaların %85 i cerrahi tedavi olmaksızın iyileşebilir). 2-Cauda equina sendromu, 3-İlerleyici motor defisit, 4-Sosyal endikasyon. Hemşirelik Bakımı: Hasta ameliyattan gelince yatağa alınır. Hasta sırt üstü supin pozisyonunda yatırılır. Hastaya oral alımı başlayana kadar sıvı takılır, ağrı kesicisi yapılır, hemogram kontrolu yapılır(hekim istemi ile). Tabelasında yazılı ilaçları uygulanır. Hastanın yakınlarına gerekli bilgiler verilir. Hasta taburcu olurken, pansumanlarını belirtilen günlerde yaptırması (operasyon yeri subkutan kapatıldığından dikişleri alınmamaktadır), ani hareketlerden kaçınması önerilerinde bulunulup on beş gün sonra kontrole çağrılır (ileriki konularda hemşirelik bakımları detaylı anlatılacaktır). 16

SPONDİLOLİSTEZİS Normal olarak omurganın kemikleri (omurlar), birbiri üzerinde dik bir şekilde dururlar. Bağlar ve eklemler omurgayı destekler. Spondilolistezis omurganın dizilimini değiştirir. Bu durumda omurlardan biri bir diğerinin üzerinden öne doğru kayar. Kemik öne kaydığı için çevredeki dokular ve sinirler irrite olur ve ağrılı hale gelir. İnsan omurgası vertebra adı verilen 24 omur kemiğinden oluşur. Vertebralar birbiri üzerinde dizilerek omurgayı oluşturur. Omurga vücudun şeklini verir ve vücudun dik durmasındaki esas destektir. Omurganın bel kısmı lomber omurga olarak adlandırılır. Lomber omurga 5 omurdan oluşur. Bu vertebralara sırayla L1-L5 adı da verilir. Bu vertebralar bel kısmına hafif içe doğru eğim verirler. Lomber omurganın en alt seviyesindeki L5, pelvik kemikler arasında bulunan ve omurganın en alt kısmını oluşturan sakrum ile birleşir. 17

Her bir vertebra yuvarlak bir kemik bloğundan oluşur ve bu yapıya vertebra cismi denir. Vertebra cisminin arka tarafına bir kemik çember tutunur. Tüm vertebralar üst üste geldiğinde bu kemik halkalar bir tüp oluşturur. Buna da omurga kanalı denir. Bu kanal içinde omurilik bulunur. Kafatasının beyini koruması gibi, omurga da omuriliği korur. Omurilik L2 seviyesine kadardır. Bu seviyenin altında omurga kanalı bacaklara ve pelvik organlara giden sinir demetini sarar. Bu sinir demetine atkuyruğu anlamına gelen kauda equina adı verilir. Omurganın kemik halkasını iki tip kemik grubu oluşturur. Pedikül adı verilen kemikler halkanın vertebra cismine tutunmasını sağlarken lamina adı verilen kemikler de halkayı tamamlar. Lamina ile pediküllerin birleşme yerine pars interartikülaris ya da kısaca pars denir. Her bir omurgada bir tane sağda bir tane de solda olmak üzere 2 adet pars vardır ve bu bölgeler omurganın en zayıf noktalarıdır. Vertebra cisimleri arasında diskler vardır. Diskler normalde şok emici olarak iş görürler. Omurgayı yerçekiminin etkisine karşı korurlar. Ayrıca zıplama, koşma ve ağırlık kaldırma gibi güç gerektiren aktiviteler sırasında da omurgayı korurlar. Lomber omurga bağlar ve kaslar tarafından desteklenir. Kemikleri bir arada tutan bağlar katmanlar halindedir ve değişik yönlere uzanırlar. Lomber omurga sakruma kalın bağlarla tutunmuştur. 18

Her iki omurga arasında 2 adet faset eklem bulunur. Faste eklemler omurganın arka kısmındadır. Her bir omurga çifti arasında omurganın her iki tarafında olacak şekilde faset eklemler vardır. Faset eklem küçük, yumru şeklindeki kemikten oluşur. Bu yumruların birleşme noktası iki vertebrayı birbirine bağlayan eklemi oluşturur. Lomber omurganın faset eklemlerinin dizilimi öne ve arkaya eğilme sırasında harekete izin verir. Lomber omurganın anatomisi genellikle omurga segmenti terimi ile ifade edilir. Her bir omurga segmenti 2 vertebra, bunların arasındaki disk, bu seviyede omurilikten ayrılan sinirler ve her seviyede omurgaya tutunan faset eklemlerden oluşur. Nedenler Genç hastalarda (20 yaşın altı) genellikle spondilolisteziste 5.lomber vertebranın sakrum üzerinde kaymasıyla karşılaşılır. Bunun pek çok sebebi vardır. İlk olarak L5 ile sakrum arasında hafifçe öne eğim gösteren bir açılanma olmasıdır ve genellikle sakrumun üst kısmı öne doğru eğim gösterir. İkinci olarak ise lomber omurganın hafif öne doğru olan eğriliği L5 ile sakrumun birleşme noktasında ek olarak bir öne eğim yaratır. Ayrıca yer çekimi L5 i öne doğru çeker. Faset eklemler omurganın arka kısmını bir arada tutan küçük eklemlerdir. Normal olarak L5 ile sakrumu bir arada tutan faset eklemler L5 in sakrum üzerinden kaymasını engelleyecek sert bir katlantı oluşturur. Ancak diskte, faset eklemlerde veya L5 in kemik halkasında problem olduğunda bu katlantı etkisiz kalır. Bu durumda L5 sakrumun üzerinden kayabilir. 19

Spondilolizis adı verilen durum da spondilolistezisteki kaymaya sebep olabilir. Spondilolizis omurganın kemik halkasında meydana gelen bir defekttir ve pars interartikülarisi etkiler. Bu problemin daha çok kemik halkaya binen tekrarlayan yüklenmelerin sonucu oluşan bir stres kırığı olduğu düşünülmektedir. Jimnastik ve futbol ile uğraşanlar genellikle bu yüklenmelerden yakınırlar. Kemik halkanın her 2 tarafında da bu tür bir kırık olduğunda spondilolizis omurganın kaymasına yol açıp spondilolistezise neden olur. Kemik halkanın arka kısmı omurganın ana cisminden ayrılır ve hasarlı vertebra ile alttaki vertebra arasındaki kemik bağlantı kaybolur. Bu durumda faset eklemler normal desteklerini alamazlar. Üstte serbest kalan vertebra alttaki vertebranın üzerinden öne kayar. Kemik halkada meydana gelen bir kırık kemik halkanın her iki tarafına doğru uzanırsa kaymaya yol açabilir. Faset eklemler katlantı oluşturamadığından kemik yapısında hasar olan vertebra öne kayar. Bu durum kemik halkanın her iki tarafında meydana gelen spondilolizisteki olaya benzese de, bu durumda tüm olayların hepsi aynı anda olmaktadır. Aşınma veya yırtılma sonucu meydana gelen dejeneratif değişiklikler de spondilolistezise yol açabilir. Saçların ağarması gibi omurga da yıllar içinde yaşlanır ve yıpranır. Bu değişiklikler omurganın sağlıklı dizilimini destekleyen yapıları etkiler. Diskte ve faset eklemlerde meydana gelen dejenerasyon omurganın normalden daha hareketli olmasına sebep olur. Bu yapıdaki gevşeme ve artan hareket ek yüklenmelere yol açar. Disk zayıflar, faset eklemler sıkışır. Sonuç olarak faset eklemlerin desteği etkisiz hale gelir ve üstteki vertebra öne doğru kayar. Dejenerasyonun sebep olduğu spondilolistezis genellikle 40 yaş üzerindeki insanları etkiler. Genel olarak da L4 ün L5 üzerinde kaymasına yol açar. Belirti ve Bulgular Spondilolistezisli hastalardaki en yaygın şikâyet belde ve kalçada ağrıdır. Genellikle ağrı arkaya eğilmekle artarken, öne eğilmekle şiddeti azalır. Bel kaslarında spasm olması da sık karşılaşilan bir yakınmadır. Uyluğun arka tarafındaki hamstring kas grubunda da gerginlik olabilir Ağrı mekanik sebeplerle olabilir. Mekanik ağrının sebebi omurgada meydana gelen aşınmalar ve yırtılmalardır. Vertebra öne doğru kaydığında disk ve faset eklemlerde ağrılı bir gerilme olur. 20

Kayma sebebiyle sinir sıkışmaları da olabilir. Sinir sıkışmasının sebebi sinir üzerine binen basınçtır. Omurga öne kaydığında kayma seviyesinde omurilikten ayrılan sinirler sıkışabilir. Bu durum aynı zamanda bu seviyede omurga kanalının daralmasına da yol açabilir. Bu daralma sinirin daha çok sıkışmasına yol açar. Sinirin sıkışması, sinirin uzandığı seviyelerde uyuşukluk, karıncalanma, reflekslerde yavaşlama ve kas gücünde zayıflık gibi belirtilere yol açabilir. Kauda equina üzerine olan sinir basısı mesane ve barsaklara giden sinirleri etkiler. Bel ağrısı, her iki bacağın arkasına yayılan ağrı ve eyerin üstüne oturulduğunda eyerle temas eden bölgelere denk gelecek şekilde uyuşukluk ve karıncalanma görülebilir. Tanı Tanı, ayrıntılı bir öykü ve fizik muayene ile başlar.hangi pozisyonlarda ve aktivitelerde ağrının şiddetinin azaldığı ya da arttığı da sorgulanır. Daha sonra duruş ve belki hareket miktarı muayene edilmelidir. Hangi hareketler sırasında ağrı ve benzeri şikâyetlerin olduğu kontrol edilmelidir. Duyu, kas gücü ve refleks muayenesi de yapılmalıdır. Genellikle bel bölgesinin röntgen görüntülemesi yapılır. Değişik pozisyonlarda bel röntgenleri çekilir. Bu sayede hangi vertebranın kaydığı ve kayma miktarı saptanır. Eğer daha fazla bilgi isteniyorsa bilgisayarlı tomografi çektirilebilir. Bu tetkikte kemik dokular kesitler halinde değerlendirilir. Eğer sinir ilgili problemler varsa tomografi myelografi ile kombine edilebilir. Bu işlem için omurilik kanalı içindeki subaraknoid boşluğa özel bir boya enjekte edilir. Tomografi 21

çekimi sırasında bu boya sinirleri görünür hale getirir. Ayrıca bu boya standart tomografinin sağlıklı sinir dokusunun daha doğru değerlendirilmesine de yardımcı olur. Ayrıca manyetik rezonans görüntüleme de yaptırılabilir. Manyetik rezonans görüntüleme de vücudun yumuşak dokuları X ışınları ile değil manyetik dalgalar ile görüntülenir. Sinirler ve yumuşak dokularla ilgili bilgi elde edilir. Tedavi Cerrahi dışı tedavi Omurganın çok fazla kaymadığı durumlarda öncelikle cerrahi dışı tedaviler başlanır. Bazı vakalarada şikâyetlerin artıp artmadığını gözlemlemek için hastanın durumu sadece gözlenir. Ağrıyı ve spazmı azaltmak için ilaçlar verilebilir. Hastadan belini dinlendirilmesi istenebilir. Bu uygulama inflamasyonun azalmasına ve kas spazmının sakinleşmesine yardımcı olur. Belin iyileşmesine bir şans vermek için bir süre spor ve benzeri zorlayıcı aktivitelerden uzak durmak gerekecektir. Dinlenme dönemine rağmen hala şikâyetler devam ediyorsa, 2-3 aylık süreyle sert bir bel korsesi veya alçısı kullanılması gerekebilir. Omurganın hareketinin azaltılması inflamasyonun ve spasmın iyileşmesine yardımcı olur. 22

Şikâyetleri devam eden hastalara epidural steroid enjeksiyonu uygulanabilir. Steroidler etkili anti enflamatuarlardır, ağrı ve şişliği azaltırlar. Epidural steroid enjeksiyonunda lomber sinir köklerinin çevresindeki boşluğa ilaç enjekte edilir. Bu boşluğa epidural aralık denir. Bazı doktorlar sadece steroid enjekte eder. Ancak çoğu doktor steroidi uzun etkili uyuşturucu ilaç ile kombine eder. Genellikle epidural steroid enjeksiyonu diğer tedavi yöntemlerinin etkili olmadığı durumlarda uygulanır. Ancak her zaman ağrıyı geçirmede başarılı değildir. Ağrıyı geçirse bile bu iyileşme geçicidir. Hastalar genellikle fizyoterapist ile beraber çalıştırılır. Verilecek olan egzersiz programı beli ve hamstring kaslarının esnekliğini arttırmaya ve sırt ile karın kaslarını güçlendirmeye yönelik olacaktır. Cerrahi Tedavi Kayma çok fazla olduğunda ve şikâyetler cerrahi dışı tedavi yöntemleriyle iyileştirilemediğinde cerrahi tedavi uygulanır. Anormal yürüme, bağırsak ve mesane fonksiyonlarında değişiklik, sinir fonksiyonlarında geri dönüşsüz kötüleşme olması durumunda cerrahi tedavi gerekir. Spondilolistezisin cerrahi tedavisinde uygulanan başlıca cerrahi tipleri şunlardır: Laminektomi Enstrümentasyon ile posterior füzyon Posterior lomber interbody füzyon 23

Laminektomi Omurga öne kaydığında etraftaki sinirler hasarlanabilir. Ayrıca problemli seviyede omurga kanalı daraldığından kanal içinden sinire bası olabilir. Bunu gidermek için kemik halkanın laminası uzaklaştırılır. Laminanın kaldırılması ve sinir üzerindeki baskının giderilmesi işlemine laminektomi denir. Bu işlem spondilolistezis için yapıldığında genellikle etkilenen seviyenin füzyonu işlemi ile kombine edilir. Enstrümentasyon ile posterior füzyon normalde omurga füzyonu spondilolisteziste yapılan laminektomiden hemen sonra uygulanır. Füzyon işleminde iki vertebra birbiriyle birleştirilir ve kayma engellenir. Füzyonla vertebra kilitlenir, vertebralar arasındaki hareket durdurulur ve mekanik ağrı giderilir. Laminektomi ile kombine edildiğinde sinir sıkışmasının giderilmesine de yardımcı olur. 24

Bu uygulamada problemli vertebranın arka kısmına küçük kemik parçacıkları (greft) döşenir. Birçok doktor iki vertebra arasındaki hareketi önlemek için ayrıca metal plak ve vida uygulaması da (enstrümentasyon) yapar. Bu işlem greftin daha iyi ve hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Posterior lomber interbody füzyon Orta dercede spondilolistezis (%50 ye kadar kayma) için füzyon cerrahisi düşünüldüğünde posterior lomber interbody füzyon uygulanabilir. Bu işlemde problemli vertebra önden ve arkadan sabitlenir. Omurganın hem önden hem de arkadan sabitlenmesi sağlamlık sağlar. Cerrah omurganın arka tarafından çalışır, omurgalar arasındaki diski çıkarır. Diskin çıkarıldığı alana kemik grefti yerleştirilir. Greft materyali iki vertebra arasına konan ve birbirinden ayıran özel bir füzyon kafesi içine konabilir. Genellikle vertebranın arka kısmına enstrümentasyon da uygulanır. Bazı vakalarda ek olarak vertebraların arka yüzeyleri boyunca da kemik greftleri yerleştirilir. Rehabilitasyon Cerrahi dışı rehabilitasyon Spondilolistezisin cerrahi dışı tedavisi genel olarak fizik tedaviyi içerir. 4-6 hafta boyunca haftada birkaç kez fizyoterapist ile çalışılması gerekebilir. Bazı hastalar için ek olarak daha uzun seanslara ihtiyaç olabilir. Tedavinin ilk amacı şikâyetleri kontrol altına almaktır. Ağrıyı azaltmak ve spazmı çözmek için sıcak, soğuk, ultrason ve elektriksel uyarılar kullanılabilir. Özellikle hamstring kasları gibi gergin olan kasların nasıl gevşetileceği gösterilir. Hasta iyileştikçe karın ve bel kaslarını güçlendirici egzersizlere geçilir. Bu kas gruplarını çalıştırmak daha kolay hareket etmeye ve gelecekte olabilecek ağrı ve problemleri azatmaya yardımcı olur. Tedavinin esas amacı şikayetlerin nasıl azaltılacağı ve gelecekteki problemlerin nasıl önleneceğini öğrenmeye yöneliktir. Esnekliği, postürü, dayanıklılığı ve bel ve karın kaslarının gücünü artırmak için ev egzersiz programları verilir. Cerrahi sonrası rehabilitasyon Cerrahi sonrası rehabilitasyon daha kapsamlıdır. Spondilolistezis nedeniyle ameliyat edilen hastaların ameliyattan sonra bir süre hastanede kalması gerekir. Bazı cerrahlar spondilolistezis için yapılan füzyon cerrahisi sonrasında hastaların 4 ay kadar süreyle korse veya alçı ile izlenmesini tercih ederler. 25

Spondilolistezis için yapılan füzyon cerrahisinden sonra rehabilitasyon programına başlanmadan önce 4 ay beklenir. Bu sürede kaynama olması beklenir. Terapi seanslarına 6-8 hafta sürer. Hastanın tam iyileşmesi en az 6-12 ayı bulur. İdeal olarak hastalar daha önceki aktivitelerine dönebilirler. Ancak bazı hastaların gelecekte olabilecek bazı olası problemler nedeniyle belli bazı hareketleri yapmamaları veya yapmaktan kaçınmaları gerekir. KARPAL TÜNEL SENDROMU Karpal tünel sendromu, el bileğinin bir hastalığıdır. Bilekteki karpal tünelden geçen median sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkar. El-Bilek Kanalı Hastalığı belirtileri Geceleri ellerde ortaya çıkan ve zaman içinde giderek şiddetlenen uyuşmalar ve ağrılar uykudan uyandırcak kadar kötü olabilir ve kola, omuza yayılabilir. Avuç içinde ve parmaklarda his kaybı veya elektrik çarpması hissi mevcuttur. Özellikle baş, işaret ve orta parmaklarda görülür. Elde kuvvet kaybı, tutamama, tutulan şeyleri düşürme görülebilir. Eli sallamakla bu ağrılar hafifleyebilir. Nedenleri El-Bilek kanalı hastalığı hekimler tarafından çok eskiden beri bilinmesine rağmen başka hastalıklarla karışabilmekte ve çoğu zaman hastalar doğru tanı alamadığı için hekim-hekim dolaşmaktadır. El-bilek kanalı hastalığı yerine boyun fıtığı tanısı alarak ameliyat olmuş ancak şikâyetlerinden kurtulamamış hastalara sık rastlanmaktadır. El bileği karışık bir anatomik yapıya sahiptir. Parmak ve el hareketlerini sağlayan adele-sinir-damar kompleksi buradan geçerek, dağılır. Median sinir dediğimiz, başparmak ve işaret parmağının hareket ve duyusunu sağlayan bir sinirde bileğin iç yüzünün ortasından geçerek el içinde dallara ayrılır. Bu sinirin üstü, el bileği hizasında ve kısmen de avuç içinde kalın koruyucu özelliği olan bir bandla kaplıdır. Bu koruyucu band, orta yaşlara doğru çeşitli nedenlerle kalınlaşarak, altında kalan ve koruduğu siniri sıkıştırır. 26

En sık nedeni aşırı kullanmaya bağlı bant kalınlaşmasıdır. Özellikle bileğine yük vererek senelerce çalışan kimselerde, daktilo-bilgisayar kullanlarda, örgü ören ve yoğun ev işleri yapan ev hanımlarında, oto tamircileri gibi el bileğini çok kullanan kişilerde sık ortaya çıkar. Bazen bu hastalık başka bir hastalığın parçası olarak karşımıza çıkabilir. Diabetes Mellitus Hipotiroidizm Akromegali Romatoid Artrit Gut gibi. Teşhis Tanı, şikâyetlerin ayrıntılı öyküsü ve bu duruma yol açacak diğer nedenlerin araştırılmasıyla konulur. Boyun fıtığı ve kireçlenmesi tanısı konan hastaların bir kısmında, el bilek kanalı hastalığı da mevcut olup, bu duruma çift darlık adı verilir. Hem boyunda omurilik ve sinir kökü sıkışmıştır, hem de el bileği kanalı darlığı mevcuttur. Boyun MR ı ve ENMG (sinir elektrosu) tetkikleri yapılarak tanı kesinleşir. El-Bilek Kanalı Hastalığının Tedavisi Başlangıçta Aşırı kullanmayı engellemek, el bileğine aşırı yük binmesine neden olacak işlerden kaçınmak, Ağrı kesiciler ve antienflamatuvar ilaçlar, 27

Bilek egzersizleri, El bileği atelleri, gece atelleri, Lokal ya da sistemik kortizon enjeksiyonları çoğu kimse için yeterli olmaktadır. Ancak zaman içinde şikâyetler tekrar başlar ise kalıcı çözüm basit bir cerrahi girişimle sinirin serbestleştirilmesidir. Lokal veya genel anestezi altında, mikroskop kullanılarak el bileğinden avuç içine doğru yapılan 1-2 santimlik bir kesiyle, sinirin üstündeki band kesilerek, sinirin sıkışması ortadan kaldırılır. Bu yöntem kalıcı bir rahatlamaya neden olur. Ameliyat sonrası 3-5 gün el bileği istirahatini takiben, hasta normal yaşantısına döner. Öneriler Daktilo ve bilgisayar kullanırken, zaman zaman eller dinlendirilmeli, Ev işlerinde bileğe çok güç binen durumlarda dikkatli olunmalı, Gece uykuda bileğin üzerine yatılmamalı, Tedavisi mümkün olan bu hastalıkta basit bir cerrahi girişim kalıcı çözüm sağlar. MENİNGOSEL Omuriliğin etrafındaki koruyucu zarların omurgadaki bir açıktan dışarı çıkması demektir. Bebek doğduğu zaman sırtında bir kese ile doğar. Sinir hasarı yoktur veya çok azdır, cerrahi olarak tamir edilir. Omurilik sıvısı omuriliği ve beyni yıkar ve korur. Bu durumda sinirler fazla hasar görmediklerinden çok az özürlülük vardır. En nadir görülen şekli budur. MENİNGOMİYELOSEL Daha sık görülen ve daha ciddi olan türü budur. Burada kese içinde sadece omurilik sıvısı değil, omurilik kısımları ve sinirler de bulunur. Omurilik hasar görmüştür veya iyi gelişmemiştir. Sonuçta hasarlı omur altında her zaman kısmi bir felç ve his kaybı mevcuttur. Özürlülük derecesi spina bifidanın yerine ve etkilenen sinir miktarına bağlıdır. Çocukların çoğunda aynı zamanda mesane ve barsak problemleri de gözlenir. Bazı vakalarda omuriliği içinde taşıyan deri ile örtülüdür, bazen omurilik ve etrafındaki zarlar tamamen açıktadır Gövde ve bacaklara giden sinirler etkilendiği için yürüme problemleri ve şekil bozuklukları yaşayan bu çocuklar, kimi zaman tıbbı müdahalelerle, çeşitli yardımcı cihazlarla yürüyebilirler veya tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalırlar. 28

Spina bifidalı çocukların büyük çoğunluğunda idrar kesesi ve bağırsakları kontrol eden sinirler zarar gördüğü ya da ameliyat esnasında koptuğu için idrar ve kakalarını tutamama, yapamama sorunu yaşarlar. Özellikle idrar kontrolü için küçük yaşta sonda kullanmaları gerekebilir veya değişik tıbbi müdahalelere ihtiyaç duyabilirler. Bunların yapılması hem çocukların yaşadığı sosyal sorunların, hem de böbrek yetmezliğinin önlenmesi açısından önemlidir. Spina bifidalı çocukların büyük bir çoğunluğunun zihinsel bir problemi, engeli yoktur. Eğitimlerini normal okullarda tamamlayıp, meslek sahibi olabilirler. Ancak özellikle hidrosefalisi olan bazı çocukların öğrenme yetersizliği olabilir. Dikkati toplama, ifade ve algılama güçlükleri okumada ve matematikte zorluklar yaşayabilirler. Öğrenme problemlerinin erken tanı ve özel eğitimle aşılması ve normal okullara devam etmeleri ile mümkün olmaktadır. Spina bifida hamile kalmadan en az üç ay önce ve gebeliğin ilk aylarında folik asidi alınması ile % 80 önemli ölçüde önlenebilir. Resim 1: Meningomiyelosel Hemşirelik bakımı Bu bebekler doğdukları zaman acil ameliyat edilmelidirler. Serviste karşılandıkları zaman baş çevresi ölçülür kesenin delik ya da enfekte olup olmadığı kontrol edilir. Kesenin delinmemesi için kesenin üzeri serum fizyolojik ile ıslatılmış tamponla örtülmelidir. Bu bebekler genellikle sezaryenle doğdukları için anneleri yanında olmadıklarından beslenmeleri yapılır. Eğer refakatçisi varsa anne gelene kadar nasıl besleneceği ve nelere dikkat edeceği anlatılır. Altının pişik olmaması gaita ve idrara çıkışları takip edilir. Günlük baş çevresi ölçülür. Operasyon için tüm hazırlıkları tamamlanır. Bebeklerin cilt temizliğine de dikkat edilir. Bebeklerde batikon ve flaster alerjisi olup olmadığı kontrol edilir. 29

Operasyondan sonra bebeğin tekrar idrar ve gaita çıkışlarında problem olacağından günlük takibi yapılır. Kusması ve gözde kayma olup olmadığı takip edilir. Hidrosefali gelişebileceği ve belirtileri aileye anlatılır. Hidrosefali gelişmediği takdirde hastaya belli aralıklarla kontrole gelmesi söylenir. HİDROSEFALİ Resim2: Hidrosefali Beyin omurilik sıvısı (BOS) salınım ve emilimindeki dengesizlik ve artmış kafa içi basıncı olan bir grup klinik tabloya verilen isimdir. Dengenin bozulmasına bağlı olarak gelişen ventriküllerde genişleme artmış kafa içi basıncı ile seyreden bir klinik tablo olarak tanımlanabilir. Tedavi Hidrosefalinin erken dönemde belirlenmesi tedavi açısından önem taşır. Günümüzde hidrosefali tedavi planı Tıkanma nedeni tümör ise buna yönelik girişim yapılabilir ya da toplanan fazla sıvı, vücudun başka bir yerinden emilecek şekilde uygun bir yol ile yönlendirilir. Bu yönlendirme işlemi ise şant denilen cihazlar sayesinde yapılır. ŞANT Silikon bir tüpten oluşur ve bunun kalınlığı tükenmez kalem içindeki mürekkep konulan plastik kısım kadardır. Şant üç bölümden oluşur: 1. Ventriküler (karıncık içine yerleştirilen) kateter (tüp) 2. Valf (pompa) 3. Distal (valf veya pompadan sonra devam eden karın boşluğuna veya kalbe giden) kateter (tüp) 30

Valf in özelliği, tek yöne doğru BOSakışına izin vermesidir. Çocuktaki mevcut problemlere göre seçilebilecek değişik şant sistemleri vardır. Ventrikülo Peritoneal (VP) Şant: Burada, kafa içindeki fazla sıvı, deri altından karın boşluğuna yönlendirilir. Sıvı karın zarı tarafından emilir. Bunu masa üstündeki suyu emen kâğıt peçeteye benzetebiliriz. Yan karıncık içine yerleştirilen tüp, boyun ve gövdeden deri altından geçirilerek karın boşluğuna yönlendirilir (Resim 2). Uygulanması basittir ve tıkanma olduğunda düzeltilmesi daha kolaydır. Sisteme kafa içindeki sıvının basıncının belli düzeyi aştığında çalışmasını sağlayan bir valf eklenir. Cerrahın tercihine göre gerektiğinde BOS almaya yarayan ve pompalama işlemini gerçekleştiren pompa da eklenebilir. Özetle valfler yüksek, orta ve düşük basınçlıdır. Bütün dünyada en çok tercih edilen şant tipi ventrikülo-peritoneal şanttır. Diğer şant yöntemlerine göre sorunları hem daha az görülür hem de daha az tehlikelidir. Şekil 1: Ventrikülo-peritoneal şantın şematik resmi. Ventrikülo-Atrial (VA) Şant: Fazla sıvı karın yerine, kalbe giden toplardamardan birine yönlendirilir. Damarlardaki kanın geriye gelmesini önlemek amacıyla, tek yönlü valf (pompa) sistemi gerekli olup, pompadan sonra devam eden ince bir plastik tüp kalbe giden bir toplardamar içinde kalbin sağ kulakçığına kadar ilerletilir (Şekil 2). Komplikasyonlarının ventrikülo-peritoneal şanta göre daha ciddi olması (bağlantı yapılan damarda yaralanma, tıkanma, kronik enfeksiyon) ve yenilenmesinin oldukça zor olması nedeniyle daha az tercih edilmektedir. Günümüzde eğer karın içinde bir problem var ise VP şanta bir seçenek olarak VA şantkullanılmaktadır. 31