Resim1: BT de kesitsel görüntü oluşturabilmek için, tüpten çıkan X ışınları, kolime edilerek yelpaze şeklinde bir demet haline getirilir.



Benzer belgeler
MANYETİK REZONANS TEMEL PRENSİPLERİ

İçerik. BT de Temel Prensipler. BT: Tarihçe. İçerik. BT: Tarihçe. BT: Tarihçe. Dr.Gürsel Savcı

BT ve MRG: Temel Fizik İlkeler. Prof. Dr. Utku Şenol Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Bölüm 5. Tıbbi Görüntüleme Yöntemlerinin Temel İlkeleri. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

Radyolojik Teknikler - I BT - MDBT

MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMENİN TEMELLERİ. Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Medikal Fizik AD.

Diagnostik Görüntüleme ve Teknikleri

TEMEL MRG FİZİĞİ. Prof. Dr. Kamil Karaali Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi

MEHMET FEVZİ BALIKÇI

Düzen Sağlık Grubu Polikliniği Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografi

Radyolojik Teknikler - I MRG

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Dönemi Program adı : İLERİ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİ PROGRAMI. Dr. Ömer ERDEM

SPECT/BT MAYIS 2015 XV ULUSAL MEDİKAL FİZİK KONGRESİ TRABZON

Hibrid tedavi ve görüntüleme sistemleri (PET/MR)

XX--ış ı ınlar ı ı Tı T bbi Görüntülemenin Başlangıcı W.Konrad Roentgen

RADYASYON GÜVENLİĞİ. Öğr.Gör. Şükrü OĞUZ KTÜ Tıp Fakültesi Radyoloji AB

DİJİTAL MEME TOMOSENTEZİ. Gerçek sezgiyi yakalamak için zorluğu göğüsle

RÖNTGEN FİZİĞİ 5 X-ışınlarının özellikleri, kalitesi ve kantitesi. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

ÇOCUKLARDA BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ VE RADYASYON GÜVENLİĞİ KLİNİSYEN BİLGİLENDİRME PLATFORMU

Dijital Görüntüleme Sistemlerinde Radyasyon Dozunun Optimizasyonu

DOZ ve BT DE DOZ KAVRAMI BT NİN BÖLÜMLERİ YENİLİKLER DOZ HESAPLAMA DOZ DÜŞÜRME

Dijital Panoramik Görüntülemede HD Teknolojisi. Süper Hızlı Dijital Panoramik X-ray Cihazı. Thinking ahead. Focused on life.

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı

Bölüm 1 Maddenin Yapısı ve Radyasyon. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

Dahili Bobinlerin En İyi İçsel Sinyal/Gürültü Oranı Kullanılarak Değerlendirilmesi

DERYA ÇÖNE. Radyoterapi Teknikeri Kozyatağı Acıbadem Hastanesi Radyoterapi Bölümü

Tıpda çıplak gözle görülemeyen dokular ve organlar radyolojik tanı yöntemleri ile incelenmektedir. Radyolojik görüntülerin elde edilmesinde; röntgen

X-Işınları. Numan Akdoğan. 10. Ders: X-ışınlarıyla görüntüleme (X-ray imaging)

Hazırlayan: Prof Dr Tamer KAYA. konlar ile aynı dalga boyuna sahip olması, ışığın hücrelerle etkileşimini ve görmeyi sağlamaktadır.

Modern Fiziğin Teknolojideki Uygulamaları

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

Biyomedikal Sistemler Dersi. Örnek Kısa Sınav Soruları (Toplam 123 Soru) Ultrasonografik Sistemler (30 Soru)

RÖNTGEN FİZİĞİ 6. X-Işınlarının madde ile etkileşimi. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

X-era Smart - Hizmetinizde!

Tahribatsız Muayene Yöntemleri

ACİL TIPTA TEKNOLOJİK GELİŞMELER

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

AKARSULARDA DEBİ ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ

TEMEL TIBBİ CİHAZ KILAVUZU TOMOGRAFİ PET- MR

BETATOM EMAR GÖRÜNTÜLEME VE TANI MERKEZİ DENTO MAKSİLLO FASİYAL RADYOLOJİ BİRİM

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

Doç. Dr. Sabri KAYA Erciyes Üni. Müh. Fak. Elektrik-Elektronik Müh. Bölümü. Ders içeriği

Radyasyon nedir Nasıl ölçülür Günlük pratikte alınan radyasyon ERCP de durum ne Azaltmak için ne yapılabilir

Babası 42 yaşında akciğer kanserinden ölen 40 lı yaşlarda bir kadın, kendisinin de aynı hastalığa yakalanacağı endişesiyle

Okul Eğitimi Süresi =164

5 İki Boyutlu Algılayıcılar

Mühendislik Mekaniği Statik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

YÜKSEK ENERJİLİ X- IŞINLARIYLA YAPILAN TEDAVİLERDE KARBON FİBER MASANIN CİLT VE İZOMERKEZ DOZUNA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

Algoritma Geliştirme ve Veri Yapıları 9 Ağaç Veri Modeli ve Uygulaması. Mustafa Kemal Üniversitesi

Mamografi BR.HLİ.099

TIBBİ GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİ PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

RADYOLOJİDE KALİTE KONTROL VE KALİBRASYONUN ÖNEMİ ÖĞR. GÖR. GÜRDOĞAN AYDIN İLKE EĞİTİM VE SAĞLIK VAKFI KAPADOKYA MYO TIBBİ GÖRÜNTÜLEME PRG.

6. DENEY Alternatif Akım Kaynağı ve Osiloskop Cihazlarının Kullanımı

24. Yazdırma ve Plot Alma

Bölüm 7 Tahribatsız Malzeme Muayenesi

Morita Veraviewepocs 3D F40 P

MEME KANSERİ TARAMASI

TOZ METALURJİSİ Prof.Dr.Muzaffer ZEREN

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Medikal Metroloji Uygulama ve Araştırma Merkezi

İlk elektronik mikroskobu Almanya da 1931 yılında Max Knoll ve Ernst Ruska tarafından icat edilmiştir.

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/7) Akreditasyon Kapsamı

IMRT PROGRAMININ OLUŞTURULMASI VE UYGULANMASI KALİTE KONTROL AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

Primal Pictures:Yeni Özellikler. Primal Pictures PowerPoint Sunumu

Paslanmaz Çelik Gövde. Yalıtım Sargısı. Katalizör Yüzey Tabakası. Egzoz Emisyonları: Su Karbondioksit Azot

KARKAS GÖRÜNTÜLEME SİSTEMLERİ

Radyoaktif Çekirdekler

X IŞINLARININ ELDE EDİLİŞİ

Mühendislik Mekaniği Statik. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

Akciğer SBRT Planlama Ve Plan Değerlendirme. Fiz.Müh.Yağız Yedekçi Hacettepe Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi A.D

Morita Panoramik / Sefalometrik Röntgen

RADYASYON ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom

X IŞINLARININ TARİHÇESİ

Hızlandırıcı Fiziği-1. Veli YILDIZ (Veliko Dimov)

Akciğer SBRT Planlamalarında Hareket Takibi

İÜ ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ RADYOTERAPİ İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

Görüntü İşleme. Dijital Görüntü Tanımları. Dijital görüntü ise sayısal değerlerden oluşur.

X IŞINLARININ NİTELİĞİ VE MİKTARI

İnnovative Technology For Humans

UBT Foton Algılayıcıları Ara Sınav Cevap Anahtarı Tarih: 22 Nisan 2015 Süre: 90 dk. İsim:

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

Şekil-1. Doğru ve Alternatif Akım dalga şekilleri

SİNİR SİSTEMİ. Duyusal olarak elde edilen bilgiler beyne (yada tam tersi) nasıl gider?

Dr. Sabri DEMİRCAN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı, Samsun

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işınları Absorbsiyon ve saçılma. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

DENEY 2. IŞIK TAYFI VE PRİZMANIN ÇÖZÜNÜRLÜK GÜCÜ

UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE SAYISAL UZAKTAN ALGILAMA

Theory Tajik (Tajikistan)

Bir katı malzeme ısıtıldığında, sıcaklığının artması, malzemenin bir miktar ısı enerjisini absorbe ettiğini gösterir. Isı kapasitesi, bir malzemenin

Hızlandırıcı Fiziği-1. Veli YILDIZ (Veliko Dimov)

Nükleer Manyetik Rezonans Spektroskopisi

Zaman Ortamı Yapay Uçlaşma (Time Domain Induced Polarization) Yöntemi

Ölçme Kontrol ve Otomasyon Sistemleri 1

2.5. İletkenlerde R, L, C Hesabı İletim Hatlarında Direnç (R) İletim hatlarında gerilim düşümüne ve güç kaybına sebebiyet veren direncin doğru

Endüstriyel Yatık Tip Redüktör Seçim Kriterleri

Transkript:

GİRİŞ: BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİNİN TEMEL PRENSİPLERİ Dr. Ragıp Özkan Tomografi vücuttan kesit şeklinde görüntü alma işlemini tanımlar. Kelime anlamı olarak TOMOS (kesit) ve GRAPHY (şekil, resim, görüntü) şeklinde iki eski Yunanca kelimenin birleşiminden oluşur. Bilgisayarlı tomografide (BT) kesitsel görüntü bilgisayarlar yardımı ile elde edilir. Bilgisayarlar kendilerine verilen bilgileri işleyen ve bu bilgiler doğrultusunda iş üreten aygıtlardır. Bilgisayarların görüntü oluşturmak için gereksindiği bilgiler, BT de X ışınları ile elde edilir. X ışınları Wilhelm Conrad Röntgen tarafından 1895 yılında Würzburg üniversitesinde icat edildi. Havası alınmış cam bir tüp içinde elektrik akımları ile deneyler yaparken elektronların tüp camına çarptığı zaman flüoresan ışıma yaptığını gözlemledi. Bu ışınlar fotoğraf plağında şekil oluşturabilmekte ve kağıt, tahta, bazı metaller ve en önemlisi canlı doku içinden geçebilmekteydiler. Bu olay tarihte cerrahi araç kullanmadan insan vücudunun içinin ilk defa görülmesini sağladı. BT nin düşünsel ve matematiksel temelleri 1950-1960 lı yıllara dek uzanmaktadır. BT 1972 yılında İngiliz mühendis Sir Godfrey Hounsfield tarafından icat edildi. Hounsfield EMIDEC 1100 adlı ilk İngiliz iş bilgisayarının yaratıldığı EMI dizayn grubunda çalışıyordu. Çalışmada; aynı bölgenin çok çeşitli açılardan röntgen görüntülerini alıyorlardı. Bu görüntüler ile kendi ürettikleri bilgisayarın kapasitesini denemek üzerine kurulmuş bir çalışma yaparken BT yi icat etti. Çalıştığı şirket EMI (Electrical and Musical Industries), Beatles ı ilk keşfeden ve ilk kaydını yapan müzik işleri ile de uğraşan bir şirketti. BT CİHAZLARININ TARİHÇESİ: BT cihazları teknolojik gelişmelere paralel olarak büyük bir evrim geçirmektedir. Birinci nesil cihazlarda tek dedektör kullanılıyordu. Tüp bir derece dönüyor, veri işleniyor ve tekrar bir derece dönüş yapıyordu. Bu işlem tüp ve dedektör 180 derece dönene kadar tekrarlanıyordu. Bu 180 derecelik tek bir dönüşün tamamlanması yaklaşık 4.5 dakika almaktaydı. İkinci nesil BT lerde yelpaze şeklinde bir ışın ve birden fazla sayıda dedektör sistemi bulunmaktadır. Daha hızlı tarama zamanı elde etmenin yanı sıra ayni anatominin birden fazla dedektörce izlenmesi sayesinde ayrıntıda artış sağlanmıştır. Üçüncü nesil BT lerde kolime edilmiş X- ışını demetinin yelpaze şeklinde olması ve karşısında ışın demetini gören çok sayıda dedektör kullanmasıdır. Dördüncü nesil cihazlarda gantri boşluğunu 360 derece çevreleyen çok sayıda dedektör kullanılmaktadır. Bu cihazlarda dedektörler sabittir ve hasta çevresinde sadece x ışını tüpü döner. İki tip olarak tanımlanmıştır. Nutating ring dedektörler ve spiral slip ring dedektörler. Nutating ring dedektörlerde tüp dedektör halkasının dışındadır. Tüp döndükçe dedektörler önünde hareket etmiş olur. Spiral (helikal) ring sistemler 4. nesil geometrisinde kullanılmakla birlikte 3. nesil sistemlerde de görülebilmektedir. Bu sistemde kablo sınırlaması olmaması nedeni ile tüp hareketi süreklidir. Beşinci nesil cihazlarda tüp ve dedektör hareketi ortadan kaldırılmıştır. Gantri çok büyük bir x-ışını tüpü haline getirilmiştir. Elektron-beam tomografi olarak adlandırılan bu sistem bir sure devreye girdikten sonra multidedektör BT geliştirilmiştir. BT CİHAZININ BÖLÜMLERİ: BT aygıtında tarayıcı, bilgisayar ve görüntüleme ünitesi olmak üzere 3 bölüm vardır. Tarayıcı hasta masası ve gantriden oluşur. Gantri içerisinde tüp ve dedektör sistemi bulunur. Masa gantri boşluğu içerisine girip çıkabilir. Her kesit alma işleminden sonra masa bir miktar hareket ettirilir. Bu şekilde hastanın incelenen bölgesinden ardışık kesitler alınabilir. BT nin kesit alma esasına dayanan bir görüntüleme yöntemi olduğu için istediğimiz kesit kalınlığına eşit kalınlıkta bir X ışın demeti yeterli olacaktır. Bu nedenlerle tüpten çıkan x ışınları kolime edilerek yelpaze şeklinde bir demet haline getirilir. (resim1) Işın demetinin kalınlığı operator tarafından belirlenir. Hasta vücudundan

geçirilen bu X ışını demeti diğer uçta X ışınlarına hassas bir dedektör zincirine ulaşır. (resim2) Dedektörlere ulaşan X ışınları hasta vücudundan geçerken vücudun değişik dokularında değişen oranlarda zayıflamaya uğrar. Dedektörlerde saptanan bu zayıflama miktarı bilgisayarlarla değerlendirilir. Bir çok matematiksel işlem içeren oldukça karmaşık bir süreç sonucu, X ışınlarının taradığı alanın her bir noktasının X-ışınını zayıflatma değeri hesaplanır. Bu değerlerin saptanmasından sonra görüntüyü oluşturmak oldukça basit bir işlemdir. Resim1: BT de kesitsel görüntü oluşturabilmek için, tüpten çıkan X ışınları, kolime edilerek yelpaze şeklinde bir demet haline getirilir. Resim 2: Kolime edilerek hasta vücudundan geçirilen X ışını demeti diğer uçta X ışınlarına hassas bir dedektör zincirine ulaşır. X ışınları hasta vücudundan geçerken vücudun değişik dokularında değişen oranlarda zayıflamaya uğrar. Bilgisayar ünitesinde tarayıcı sistemden gelen bilgiler, birçok matematiksel işlem ve algoritmalarla değerlendirilip işlenir. Daha sonra bu işlemlerden elde edilen sonuçlar, tarama alanını temsil edecek, sayılardan oluşmuş bir haritaya dönüştürülür. Bu işleme rekonstrüksiyon adı verilir. Harita cihaz üreticilerinin belirledikleri sayıda eleman içerir ve haritanın eleman sayısı örneğin 520X520 gibi ifade edilir. Bu ifade bize haritada alt alta sıralanan 520 çizgi, her bir çizgide 520 eleman olduğunu gösterir. Tarama sonucu elde edilen bilgiler, işte bu eleman sayısı kadar değeri hesaplamak amacı ile kullanılır. Yapılan bir çok matematiksel işlemden sonra artık bilgisayarın belleğinde organizmanın belli bir kesidine ait harita eleman sayısı kadar değer vardır. Bu elemanlardan herhangi birinin sahip olduğu değer, o elemanın organizmada temsil ettiği odağın x-ışınlarını zayıflatma gücüne eşittir. Organizmadaki bu odağın, kesit düzlemine parallel x-birim uzunluğunda ve y birim genişliğinde iki boyutu vardır. Bunun yanısıra x-ışını demet kalınlığına eşit derinlik boyutu da olacaktır. Bu durumda, noktasal odağımızı hacim boyutunda ele almamız gerekmektedir. Bu hacime voksel (voxel) adı verilir ve hacim elemanı anlamına gelen ingilizce (volume element) sözcüklerinin kısaltmasından oluşur (resim3)

Resim3: Taranan dokunun kalınlığı X ışını demet kalınlığına eşittir. Haritadaki her eleman bu kalınlıkta bir doku odağını temsil eder. Dolayısıyla her harita elemanının hacimsel bir boyutu vardır. Görüntüleme biriminde harita elemanlarının herbirine sahip oldukları rakamsal değerlere bakılarak gri skaladan bir renk kodu verilir. Haritamız bilgisayar ekranında, harita elemanlarının tek tek gri tonlarda renklendirilmelerinden sonra, siyahtan beyaza dek değişen noktacıklar içeren bir resime dönüştürülür. Bilgisayar ekranında gördüğümüz resim, aslında renkle kodlanmış harita elemanlarından meydana gelen bir çok noktacıktan oluşmaktadır. İşte resmin en küçük elemanı olan bu noktacıklara piksel, resimdeki piksel sayısını belirten, noktacıkların ve çizgilerin birleşiminden oluşan örgüye de matriks (256X256-520X520 gibi) adını veriyoruz. Piksel (pixel) ingilizcede resim elemanı (picture element) anlamına gelen sözcüklerin kısaltılmasından oluşmuştur. BT de her bir vokselde hesaplanan X-ışını zayıflatma değerini standart bir değer ile belirtmek amacıyla Hounsfield skalası olarak adlandırılan bir referans sistemi kullanılmaktadır. Hounsfield skalasında x-ışını atenuasyon değerleri -1000 ve 1000 arasında 2000 birim içerisinde sınıflandırılmıştır. Bu skalaya gore suyun atenuasyon değeri sıfır, kemik gibi çok yoğun oluşumlar için bu değer 1000, hava için -1000 olarak kabul edilmiştir. Yağ dışındaki yumuşak dokular 30-100 arasında atenuasyon değerine sahipken, yağ dokusu BT de -60 ile -200 arasında değerler alır. Bilgisayar ekranında izlediğimiz görüntü aslında renkle kodlanmış bir harita olduğuna gore, bu haritanın renklendirme kriterlerini değiştirerek görüntü üzerinde değişiklikler yapabiliriz. Bu pencereleme (windowing) dediğimiz bir işlemle kolayca yapılabilir. İnsan gözü 20 adet gri tonu ayırt edebilir. Pencerelemeden amaç, siyahtan beyaza dek değişen bir spektrumda yaklaşık 20 tonu ayırd edebilen bir insan gözünün Hounsfield skalasındaki -1000, +1000 aralığında istediği oluşumları seçmesini sağlamaktır. Sistem x-ışını zayıflatma (attenüasyon) değeri en yüksek piksellere beyaz rengi atar, azalan değerleri giderek daha koyu gri tonlarla renklendirir ve en düşük değerleri siyaha boyar. Elimizdeki gri tonlarla tüm skalayı boyamak istersek 2000 HÜ lik bir spektrumda her bir 100 ünite için bir gri ton kullanılacak demektir. Bu da hemen hemen tümü 30-100 HÜ aralığına düşen yumuşak dokuların birbirinden ayırd edilememesinde yol açacaktır. Bu nedenle, gri renk skalasının oluşumların birbirinden ayırd edilmesini kolaylaştıracak şekilde kullanılması gerekmektedir. (resim4)

Şekil4: Hounsfield skalasında gri tonların dağılımı -1000 siyah renkle temsil edilirken, +1000 beyazdır. Gözümüz yaklaşık 20 gri tonu birbirinden ayırt edebilir. Bu nedenle aynı renk skalasını - 100, +100 arasındaki HÜ değerlerini renklendirmek için kullandığımızda daha önce birbirinden ayırdedilmeyen oluşumlar farklı tonlarda görüleceklerdir. Pencereleme işleminde birisi pencere genişliği window width diğeri de pencere seviyesi window level olmak üzere ayarlanabilen iki parametre vardır. Pencere genişliği görmek istediğimiz oluşumların HÜ değerlerini içine alıp ilgilenmediklerimizi dışarıda bırakacak şekilde seçilen bir Hounsfield skalası bandıdır. Bu durumda sadece seçtiğimiz bant içerisinde kalan HÜ değerleri gri bir renk tonu alırken bandın dışında kalan HÜ değerleri ya beyaz yada siyah renk ile boyanırlar. Pencere seviyesi ise seçtiğimiz pencere genişliğinin orta noktasıdır. Örnekleyecek olursak -50, +150 arasındaki oluşumları iyi göstermek istersek, bu durumda pencere genişliğinin 200 HÜ, pencere seviyesinin ise orta noktası olan +50 HÜ olması gereklidir. Görüldüğü gibi parametrelerin bu şekilde seçilmesiyle her bir 10 ünite için ayrı bir gri ton kullanılacağından, x-ışınını birbirinden farklı zayıflatan doku ve oluşumların (-50 ve + 150 arsındaki) farklı bir renk değeri ile temsil edilme şansları artacaktır. Diğer taraftan 50 HÜ altında kalan değerlerin tümü siyah, +150 HÜ üzerindeki tüm değerler ise beyaz görülecektir. Yukarıdaki örnekten de anlaşılabileceği gibi pencere seviyesi ve genişliği, farklı organ ve oluşumları incelemek için oldukça yararlı bir işlev görmektedir. Bu ayarların istenilen organ ve oluşumların en iyi görüntülenebilecekleri şekilde seçilmeleri halinde, inceleme optimal yapılacaktır. Seçilen ayarlamalarda bazı oluşumların tam siyah yada tam beyaz renklerle gösterilmesi nedeniyle izlenememeleri söz konusu olabilecektir. Pencerelemenin en güzel örneği, akciğer parakim incelemesi yapılırken mediastinal oluşumların ayrıntılarının kaybolması, yada tam tersine mediastinal oluşumlar için ayarlanmış bir pencere değerlerinde, akciğer parankim ayrıntılarının izlenememesidir. (resim 5) A B Resim5. A: Pencere genişlik ve seviyesi mediasten, kemik ve toraks duvarı yumuşak dokuları izleyebildiğimiz şekilde ayarlanmış. B: Pencere genişlik ve seviyesi akciğer parankimini değerlendirebilecek şekilde ayarlanmış. MULTİDEDEKTÖR BT:

BT tıpta ilk olarak 1972 yılında kullanılmaya başladı. Spiral BT 1989 yılında, Multidedektör BT (MDBT) 1998 yılından itibaren devreye girdi. Aslında iki kesit alabilen iki dedektörlü BT ler 1992 yılında ilk kullanılmaya başlamıştı. Ancak özellikle 4 dedektör içeren BT lerin klinik kullanımı sonucu elde edilen veriler büyük bir yankı yaptı. MDBT tüm vücut inceleme süresini 30 sn nin altına indirmiştir. Milimetrenin altında kalınlıklarda kesitler alarak yüksek çözünürlük içeren çok kaliteli görüntüler elde edilmesini sağlamıştır. Resim6: Spiral BT de tüp ray üzerinde dönerken, masa eş zamanlı olarak ilerler. Tek ve birden fazla dedektör içeren BT lerin özelliklerine biraz göz atalım. Tek dedektörlü (kesitli) BT konvansiyonel spiral BT olarak adlandırdığımız cihazlardır. (resim6) Bunlarda her gantri dönüşünde tek kanallık görüntü bilgisi elde edilir. Burada pitch den de söz etmek gerekir. Pitch; 360 derece rotasyon süresince olan masa hareket miktarının tek kesit kalınlığına oranı, veya 360 derece rotasyon süresince olan masa hareket miktarının toplam ışın demeti genişliğine (total beam width) oranı olarak hesaplanmaktadır. Birinci tanımlama spiral tomografiler, ikinci tanımlama MDBT ler için daha uygun olmaktadır. Tek dedektörlü BT de örneğin pitch 1 ise (kesit kalınlığı ile masa hareketinin mesafesi ayni demektir) 48 kesitlik bilgi elde etmek için gantrinin 48 defa dönmesi gerekir. Tek dedektörlü BT de bir dönüş 1 sn de tamamlandığı için böyle bir tarama için 48 sn. ye gereksinim vardır. Kesit kalınlığı kolimatörler arasındaki mesafedir. Genellikle 1-10 mm arasında değişir. MDBT de tek dedektör yerine birden fazla sıralı dedektör vardır. Her gantri dönüşünde böylece birden fazla kanaldan kesit bilgisi gelmiş olur. Bu ne işe yarar? Tek dedektörlü BT de 48 sn de yapılan işlem, 4 dedektörlü BT de 12 sn de yapılır hale gelir. Eğer dedektör sayısı artarsa bu zaman daha da kısalır.. MDBT de anatomik kapsama alan mesafelerinde artış olmuştur. Tek dedektörlü BT de 1 mm kesit kalınlığı ve pitch 1, gantri dönüş süresi 1 sn tutulduğunda 15 sn de 15 mm lik bir alan taranırken, ayni tarama zamanında 4 dedektörlü BT de 120 mm, 16 dedektörlü BT de (12 mm kolimasyon ve 0.4 sn gantri dönüşü uygulanırsa) 423 mm alanı kapsamaktadır. 16 dedektörlü BT, tek dedektörlü BT ye göre yaklaşık 30 kat daha fazla alan kaplama kapasitesine sahiptir. Kaplama alanı mesafesi; kolimasyon, pitch, toplam tarama zamanı çarpımlarının gantri dönüş zamanına bölünmeleri ile belirlenir. Günümüzde 64 dedektörlü cihazlar kullanıma girmiştir. Bu cihazlarda 0.5 mm-0.625 mm. gibi çok ince kesitler elde edilebilmekte, tüp rotasyon zamanları 0.33 sn.-0.40 sn. kadar kısa bir zamana inebilmektedir MDBT nin klinik kullanımda getirdiği avantajlar şunlardır. 1) İncelemenin daha kısa sürede bitirilmesi uzun sure nefes tutulamaması sonucu oluşan artefaktları gidermiştir. Örneğin 30 cm genişliğindeki toraks incelemesi spiral tomografi ile 30 sn. sürerken 64 lük MDBT ile daha ince kesit kalınlıkları ile 2.5-4 sn sürmektedir. 2) Travmalı hastaların ve çocuk hastaların incelemesi kolaylaşmıştır. 3) BT anjiografi uygulamalarında çığır açılmıştır. Örneğin; pulmoner emboli hastalarında daha once yapılamayan subsegmental arterlerin değerlendirilmesi yapılabilecektir. Bunun dışında koroner anjiografi dahil olmak üzere her türlü anjiografik işlem gerçekleştirilebilir. 4) Multifazik incelemeler yapılabilir. 5) Akciğer parankiminde yerleşen nodüllerin değişik algoritmalarla saptanması ve volümetrik ölçümleri yapılabilir 6) Tarama hızının artması kontrast madde miktarının daha az kullanılmasını sağlamaktadır. Örneğin pulmoner arter BT anjiografide daha önceleri 140-160 mm arasında değişen doz gereksinimi 100 mm nin altına inmiştir.

ÇOKLU AÇIDAN (MULTIPLANAR) GÖRÜNTÜLEME VE 3 BOYUTLU GÖRÜNTÜLEME TEKNİKLERİ: MDBT ile izotropik görüntüleme şansı yakalanmıştır. Milimetreden daha ince boyutlarda kesit kalınlığı kullanılarak, 3 aksı da eşit boyutlarda olan (küboidal) voksel oluşturulmaktadır. Böylece aksial planda alınan verilerden diğer planlarda (ör. Sagital, koronal gibi) iki boyutlu çoklu açıdan (MPR=multiplanar rekonstrüksiyon) rezolüsyonu çok yüksek görüntüler elde edilebilmektedir Ayrıca maksimum yoğunluk görüntüsü (maximum intensity projection) ve minimum yoğunluk görüntüsü (minimum intensity projection), hacimsel gösterim (volume rendering) ve gölgeli yüzeysel gösterim (surface shaded display) gibi 3 boyutlu işlemlerin görüntü kalitesinde de belirgin artış olmuştur. İki boyutlu çoklu açıdan görüntüler aksial kesitlerde karşılaşılabilen bazı yorumlama güçlüklerinde yardımcı olabilir. Bazı durumlarda anatomik yapılar iki boyutlu planın içine ve dışına yer değiştirebilmektedir. Bu eğri yapılarda düzleştirme yapılarak (curved reformat) görüntüler elde edilebilir. Böylece örneğin damar vb. gibi eğri olarak yer alabilen yapılardaki darlıkların yanlış veya eksik yorumlanmasını azaltılabilir. Maksimum yoğunluk görüntüsü (maximum intensity projection) ve minimum yoğunluk görüntüsü (minimum intensity projection) birbirlerine benzer şekilde oluşturulurlar. Volümetrik bilgiden en yüksek veya en düşük atenüasyon gösteren vokseller çıkarılır. Yalnız seçilen vokseller kullanıldığı için orjinal bilginin % 95 i kaybedilir. Kullanıcı bağımlı olup hatalı sonuçler elde edilme olasılıkları az değildir. Hacimsel gösterim (volume rendering) büyük oranda gölgeli yüzeysel gösterim (surface shaded display) tekniğinin yerini almıştur. Hacimsel gösterimde değişik parametreler kullanılarak hava yolu, damarlar, göğüs duvarı gibi istenilen bir yapı diğer anatomik yapılardan ayrılabilir. İstenilirse endolüminal görüntü elde edilebilir. Toraks incelemelerinde özellikle sanal bronkoskopide yararlı olabilir. Sanal bronkoskopi için önce spasyal senkronite sağlanır (registration) ve veriler istenilen anatomik bölgeleri içerecek şekilde ayarlanır (segmentation). Bu ayarlama aslında en önemli aşamayı oluşturur. Operatör tarafından uygun eşik değerler seçildikten sonra yüzey bilgileri geometrik şekilde kodlanır. Geometrik yüzey yapıları renklendirilir, ışıklandırılır ve yapısal desen oluşturulur. İki boyutta işlenmiş bu desenler üç boyutlu gösterimler haline getirilir. Üç boyutta sunum için genellikle gölgeli yüzeysel gösterim veya hacimsel gösterim algoritmaları kullanılır. İki algoritma arasındaki temel fark, gölgeli yüzeysel gösterimde belli hat boyunca eşik değerlerdeki ilk voksel görüntüyü oluştururken, hacimsel gösterimde hat boyunca eşik değerlerdeki tüm voksellerdeki verilerin kullanılmasıdır. Bu nedenle hacimsel gösterim daha az kullanıcıya bağımlı ve daha güvenilirdir.. RADYASYON RİSKİ: Radyasyon dozu MDBT için zorlayıcı bir konudur. Rutin bir göğüs BT tetkikinde 4-6 msv arasında doza maruz kalma söz konusudur. Bugünkü tahminler 5 msv (500 mrem) efektif bir dozun her 10.000 kişide 2.5 fatal kanser gelişimi riskine tekabül ettiği şeklindedir. MDBT nin tek dedektörlü BT ye göre hastaya daha fazla radyasyon dozu verip vermediğini araştırmak için bir çok çalışma yapılmaktadır. İlk çalışmalarda; 4 dedektörlü BT lerde, tek dedektörlü BT lere gore belirgin bir doz artışı olduğu bildirilmiştir. Ancak bu sonuç radyasyon ışın profilinin aktif dedektör enine gore daha geniş tutulması sonucu ortaya çıkan doz verimsizliğine bağlanmıştır. Bu durum kolimasyon optimizasyonu ile birlikte fokal spot izlemi için daha iyi yazılım (software) geliştirilmesi sonucu değişmiştir. Yeni cihazlarda dedektör sayısı arttıkça X ışını daha verimli kullanılmaktadır. Ancak daha yüksek rezolüsyonda görüntü elde etmek için daha ince kesitler ve daha küçük pitch ler kullanılması gerekmektedir. Bu hastaya verilen dozu artırmak demektir. Yeni cihazlarda buna bir miktar çözüm için pitch düşürülürse kendiliğinden tüp akım miktarı düşürülmekte yada vücut kalınlığı ile orantılı olarak doz ayarlanması yapılmaktadır. Ekspojur faktörü (mas/slice)=

tüp akımı (ma)x gantri dönüşü (sn)/pitch/kesit başına şeklinde hesaplanabilir. Bu değerlerdeki yapılan değişiklikler hastanın alacağı doz miktarında farklılıklara yol açacaktır. MANYETİK REZONANS TEMEL PRENSİPLERİ Manyetik rezonans (MR) BT gibi kesit alma temeline dayanan tomografik bir görüntüleme yöntemidir. MR aygıtında BT ye benzeyen elemanlar bulunmakla birlikte, fiziksel temelleri BT den çok farklıdır. MR da BT deki gantrinin bir benzeri kullanılır. Ancak bu gantri tüm insan vücudunu içine alacak ölçülerdedir. Gantri içerisinde çok güçlü manyetik alan oluşturulur. MR olayı ilk kez 1940-50 li yıllarda gözlenmiştir. Kimyacıların karmaşık kimyasal bileşiklerin analizi için kullandıkları bir yöntem olarak sınırlı kalmıştır. Yöntemin görüntülemede kullanılabileceği 1970 li yıllarda anlaşılmış ve hızla tıpta kullanıma girmiştir. Atom çekirdeği proton ve nötronlardan oluşur. Proton ve nötronlar kendi çevrelerinde bir dönüş hareketi yapar (spin hareketi). Elektriksel yük taşıyan bu partiküller spin hareketi yaptıklarında manyetik bir alan oluştururlar ve her biri küçük bir mıknatıs gibi davranmaya başlar. (Resim 1) Resim 1: Spin hareketi yapan elektrik yüklü bir parçacık çevresinde manyetik bir alan oluşturur. Her bir partikülün (bundan sonra protonlardan yalnız söz edilecek) oluşturduğu manyetik alanın vektörü, partiküller rastgele yerleştikleri için birbirlerini nötralize ederler. Böylece insan vücudunda net bir manyetizasyon söz konusu değildir. (Resim 2) Resim 2. Manyetik alan uygulanmadan once protonlar rasgele yönlerde dönüş yaparlar. Protonların oluşturduğu manyetik alanlar bir başka proton tarafından nötralize edilir. Ancak güçlü bir manyetik alan etkisine sokulacak olursa (hasta gantri içerisinde oluşturulan manyatik alan etkisine sokulur) protonlar gantri içerisinde oluşturulan dış manyetik alanın yönüne paralel ve antiparalel yerleşirler. Paralel olanlar, antiparalel yerleşenlere gore sayıca biraz daha fazladır. Böylece hasta vücudunda dış manyetik alana paralel net bir manyetik alan yaratılmış olur. (Resim 3)

Resim 3: Dış manyetik alan içerisine yerleştirilen protonlar dipolleri dış manyetik alan yönünde, veya ters yönde olacak şekilde yerleşirler. Protonlar spin hareketleri yanında dış manyetik alanın etkisi ile topaç benzeri bir hareketle salınırlar. Bu salınım hareketi presesyon adını alır. (resim 4) Resim 4: Manyetik bir alan içerisine yerleştirilen protonlar kendi ekseni çevresindeki spin hareketi yanısıra, manyetik alan yönü çevresinde topaç gibi bir dönme hareketi yaparlar (presesyon hareketi) Presesyon hızı (frekansı) bir saniye içerisinde yapılan presesyon hareketinin sayısı olarak tanımlanır ve dış manyetik alanın gücü ile doğru orantılı olarak artar. Dış manyetik alan gücü Tesla (T) ile belirlenir. Bugün için 0.2 ile 3 Tesla arasında değişen manyetik alan gücü içeren cihazlar üretilmiştir. Presesyon frekansı dış manyetik alan gücü ile doğru orantılıdır. Larmor denklemi ile formüle edilir ( ώο = Bo.Ў). ώο=salınım frekansı, Bo: dış manyetik alan gücü, Ў: giromanyetik sabitedir. Her atomun giromanyetik sabitesi farklı olduğundan presesyon frekansı da farklıdır. MR cihazlarında hidrojen protonu görüntüleme için kullanılmaktadır. Örneğin hidrojen protonundan söz edilecek olursa, 1 T gücündeki bir manyetik alanda presesyon frekansı 42.5 MHz iken, 1.5 T gücündeki bir manyetik alanda 63.8 Mhz dir. (resim 5) Bu frekansa Larmor frekansı adı verilir. Presesyon yapmakta olan atomları radio dalgası (RF sinyali) ile uyarmak ve enerji aktarımı yapmak mümkündür. RF sinyali ile enerji aktarımı yapabilmek için presesyon frekansı ile ayni frekansta RF sinyali yollamak gerekir. Bu fiziksel olaya rezonans adı verilir. RF sinyali ile enerji aktarılan protonlar RF dalgası kesildikten sonra aldıkları enerjiyi bulundukları ortama vererek eski konumlarına dönmeye çalışacaklardır. Sahip oldukları enerji fazlasını ortama aktarırlarken elektriksel bir sinyal oluşur. İşte bu süreç, yani protonların RF dalgası ile uyarılarak dönüş yönlerinin değiştirilmesi ve ardından ortama enerji aktararak eski dönüş konumlarına dönmeleri Manyetik Rezonans olarak adlandırılır. Resim 5: Larmor denklemine gore daha güçlü manyetik alana yerleşen protonlar daha yüksek hızla presesyon yaparlar.

MR görüntüsünün nasıl oluşturulduğunu çok yüzeyel olarak şöyle ifade edebiliriz. Protonların sahip oldukları enerji fazlasını ortama aktarırlarken elektrik sinyali oluşturduklarından söz etmiştik. Hidrojen protonlarının vücutta çok farklı dokularda yerleşmiş oldukları göz önünde bulundurulursa, farklı dokulardaki protonların eski konumlarına dönme hızları arasında farklar oluşacaktır. Örneğin sıvı ortamından gelen sinyal ile katı dokulardan gelen sinyal arasında süre içerisinde farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar bilgisayarda değerlendirilerek görüntü oluşturulur. Resim 6: Kesit belirleme gradienti çalıştırıldığında manyetik alan gücü kademeli olarak değiştirilir. Şekildeki örneğimizde aksiyel kesitleri alınan bir hastanın, baş seviyesindeki gradient alan gücü ayak seviyesine oranla yüksek tutulmuştur. Görüntünün vücudun istediğimiz bölgesinden alınmasını sağlamak için dış manyetik alan üzerine değişik lokalizasyonlarda değişik şiddete sahip ikinci bir manyetik alan yüklenir. Böylece vücudun baştan ayağa kadar farklı güçte manyetik alanın etkisine girmesi sağlanır. Bu uygulanan ek manyetik gradient (kesit belirleyici gradient) ile protonların presesyon frekansları vücudun her yerinde farklı olur. (resim 6) Cihazımız vücudun hangi bölgesinde ne kadar bir presesyon frekansı olduğunu bilmektedir. Beyine yönelik bir inceleme yapılacak ise o bölgedeki protonların presesyon frekansında RF dalgası yollanır. Böylece yalnız o bölgedeki protonlara enerji aktarılır. Sonuçta yalnız o bölgedeki enerji yüklenen protonlardan enerjilerini ortama aktarırken elektrik sinyali alınır. Sinyalin kesitin hangi noktasından geldiğini anlamak için protonların haritada her kolondaki frekanslarını manyetik gradient (frekans kodlama gradienti) ile değiştiririz. (resim 7) Ayrıca her kolondaki protonların fazlarında da yine manyetik gradient kullanılarak (faz kodlama gradienti) değişiklik oluşturulur. Bu sinyallerin artık haritadaki hangi noktadan geldiği belirlenmiş olur ve bu verilerle bilgisayar aracılığı ile görüntü ortaya çıkar. MR görüntüsünün T1, T2 yada proton ağırlıklı olması yanısıra, görüntünün kontrast ve boyutsal rezolüsyonu ile sinyal/gürültü oranları; dokuya gönderilen RF dalgasının tekrarlanma sıklığı, RF dalgasının açısı, uygulanan gradientlerin (frekans ve faz kodlama gradientleri) gücü, zamanlaması ve dokudan gelen sinyallerin kayıt zamanları gibi parametrelerin düzenlenmesi ile kontrol edilebilmektedir. Bu parametrelerin uygulama ve zamanlama kalıpları ile bazı protokollar geliştirilmiştir. Bu kalıplar puls sekansları olarak adlandırılır. Kalıplar içerisinde yapılan zamanlama değişiklikleri ile de görüntünün hangi özellikte olacağı belirlenebilir (ör. T1, T2 yada proton ağırlıklı). Konvansiyonel olarak adlandıracağımız sekanslar spin eko, turbo spin eko, invertion recovery, gradient eko sekanslarıdır. Teknolojik yeniliklerle birlikte yeni puls sekansları geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam edilmektedir.

Resim 7: Frekans kodlama gradienti çalıştırıldığında manyetik alan gücü kesit belirleme gradientinde olduğu gibi eğilir. Manyetik alan eğimi orta hatta sıfır değerinde uygulanır. Orta hatdan uzaklaştıkça gradient gücü, azalma yada artma yönünde değişmektedir. Şekilde orta hattaki doku şeritinde protoların frekanslarında değişme olmazken, kesidin kenarlarına doğru frekans farklılığında artış görülmektedir. Toraks incelemelerinde çok değişik sekanslar kullanılmaktadır. Bu incelemeler parankim incelemelerinden daha çok mediasten, toraks duvarı, akciğer apeksleri, diyafragma komşuluklarını, plevra değişikliklerini, büyük damarları değerlendirmek için yapılmaktadır. Son dönemlerde akciğer parankimine yönelik (akciğer perfüzyonu, nodül analizi gibi) çalışmalar literatürde yer almaktadır. KAYNAKLAR: 1) Adapınar B. Temel radyoloji tekniği. 3.baskı Güneş-Nobel, 1997:316-324 2) Rydberg J, Liang Y, Teague SD. Fundamentals of Multichannel CT. Radiol Clin North Am 2003;41(3):465-75 3) Ravenel JG, Mcadams HP. Multiplanar and three-dimensional imaging of the thorax. Radiol Clin North Am 2003;41(3):475-91 4) Atasoy Ç. Multislice BT: genel ilkeler ve yararlılıklar. Bilgisayarlı Tomografi. 23. ulusal radyoloji kongresi 2002, Göynük,Antalya 5) Kalra MK, et al. Multidedector CT technology, current status and emrging developments. J Comput Assist Tomogr 2004; 28(1): S2-S6 6) Rubin GD, et al. Pulmonary nodules on MDCT scans: Performance comparison of radiologists and computer-aided detection. Radiology2005;234:274-83 7) Schild HH. Kolay MR; olabildiğince. Schering AG, Berlin 1990 8) Adapınar B. Temel radyoloji tekniği. 3.baskı Güneş-Nobel, 1997:357-372