Burjuvazi kendi çýkarýna olaný;



Benzer belgeler
ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Tarihsel olan toplumsaldýr. Toplumsal

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða

ünite1 Sosyal Bilgiler

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI


KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10


BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

ULUSAL SORUNA LENİNİST BAKIŞ

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

SINIF SAVAÞIMI SÝSTEMÝ HER NOKTASINDA SARSIYOR

17. Devlet ve devrim. Marksist Devlet Teorisi'nin yenilenmesi

TEKELLER TÜM YERYÜZÜNÜ ÝSTÝYOR

Burjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 3. SAYISI ÇIKTI

ÝÇ SAVAÞ VE TOPLUMUN SAFLAÞMASI

Merhaba, 8 MART A ÇAÐRI LENÝNÝSTLERÝN ÖZGÜRLÜÐÜ BURJUVAZÝYÝ KORKUTUYOR

Merhaba Genç Yoldaþlar

Sunu, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ DAÐITIMCILARINA SÝLAHLI SALDIRI! BASINA VE KAMUOYUNA

Ovacýk Altýn Madeni'ne dava öncesi yargýsýz infaz!

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

KAPÝTALÝZM ÇAÐININ SONU

EMEÐÝN YENÝDEN ÖRGÜTLENMESÝ


Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

KAPÝTALÝZM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

YARINA BAKMAK. C. Daðlý

SINIF MÜCADELESÝ KAÇINILMAZ SONUCUNA DOÐRU ÝLERLÝYOR

Kapitalist toplum iþçi sýnýfýnýn emeðine dayanýyor

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI


Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Dünya iþçi sýnýfý hareketi için

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

BURJUVAZÝ DEVRÝMÝ HIZLANDIRIYOR!

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

KOÞULLARI DEÐÝÞTÝRMEK

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar


THKP-C/HDÖ OLÝGARÞÝ NEDÝR? ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Oligarþi Nedir?

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

H alk kitleleri üzerinde, burjuvazinin

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

17 ÞUBAT kontrol

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

KAZANMAK ÝSTEYEN ÝÞÇÝ SINIFININ YAPACAKLARI

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým


Merhaba, 1 MAYIS TA 1 MAYIS ALANINA TAKSÝM E. Taksim Meydaný. artýk yalnýzca devrimci 1 Mayýs ta ýsrar etmenin deðil, devrimde ýsrar etmenin

SINIF ÝLÝÞKÝLERÝNÝ DOÐRU KAVRAMAK

Kanguru Matematik Türkiye 2015

KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝN PROLETER KARAKTERÝ

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

DEVRÝMÝN GELÝÞÝMÝ ve Küçük-Burjuva Hareketin Yalpalamasý

SSCB Ekonomi Enstitüsü Bilimler Akademisi DERS KÝTABI. ÝNTER YAYINLARI Ankara Cd. 31. No: 31 Kat: 4/51 Caðaloðlu - ÝSTANBUL Tel: (0212)

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Merhaba, YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜMÜZ ÖZGEN ÝÞ TUTUKLANDI. DÜZELTME ve ÖZÜR BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝMCÝ SOSYALÝST BASIN SUSTURULAMAZ!

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

m3/saat AISI

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Gelir Vergisi Kesintisi

BURJUVAZÝ NASIL AYAKTA KALABÝLDÝ

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

KURTULUÞ CEPHESÝ. Milli Krizin Geliþme Dinamikleri ve Solda Özerkleþme Eðilimleri. eodal Tacirlere Politik-Ticaret Dersleri

Kanguru Matematik Türkiye 2015

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

EMEÐÝN ARTAN BAÞKALDIRISI

KURTULUÞ CEPHESÝ. Tehdit Altýnda Türkiye. Ýç Pazarýn Yeniden Paylaþýmý. Türkiye Laik Kalacak Ama Nasýl? Laikliðin Tarihsel Evrimi ve Þeriatçýlýk

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Kanguru Matematik Türkiye 2017

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

ki bu, paylaşılacak bir postun kavgasıdır. Hayır! Bu, tek sözle postu kurtarma savaşıdır! Halkların öfkesinden kendini sıyırma savaşıdır!

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

'Ýnsan doðasý'nýn dönüþüme uðratýlmasý

K apitalistler, onun sonsuzluðunu i-


3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

Transkript:

BURJUVAZÝ ÝKTÝDARINI GÜVENCEYE ALIYOR Burjuvazi kendi çýkarýna olaný; tüm toplumun çýkarý olarak gösterir. O bu görüþe, burjuva devrimleri sýrasýnda ulaþtý. Kendi amaçlarýný, tüm topluma maletmeden kitleleri peþine takamazdý. Burjuva devrimler, büyük bir ilerleme saðladýðý için geniþ yýðýnlarca desteklendi. Bu durum, daha sonraki dönemlerde devam etti: Halk sýnýflarýný burjuva hedeflerin yanýna çekmek Burjuva devrimlerinin etkisi geçer geçmez, yeni egemenler zorlanmaya baþladý. Ýktidarýn sýnýfsal karakteri ve bir sýnýfýn çýkarlarý çýplak olarak ortaya çýktý. Her þey açýktý: Bir sýnýfýn, kapitalistlerin, emekçi sýnýflar üzerindeki diktatörlüðü. Nüfusun azýnlýðýný oluþturan bu sýnýf, büyük çoðunluk üzerinde egemenlik kurmuþtur. Bu apaçýk gerçeðe raðmen, iktidarýn sýnýfsal yapýsý ve azýnlýk çýkarlarýnýn üstü nasýl örtülecekti. Bunun yolunu bulmuþtu: Egemenliðin sýnýfsal karakterini kabul etmemek. Aksi taktirde, halk yýðýnlarýný yanýnda bulamazdý. Bir sýnýfýn çýkarýna olaný, bu sýnýfýn sömürdüðü emekçi sýnýflar ne diye desteklesin. Bunu çok iyi bilen burjuvazi, o nedenle, bugüne dek, kendi a- maçlarýný yýðýnlarýn amacý olarak göstermiþtir. Ne zaman bir yasa çýkartýlsa, ekonomik bir karar alýnsa, hatta savaþa girilse, hep toplum yararý gözetildiði söylenmiþtir. Ýþte, Türk burjuvazisi de, Yeni Ceza Yasasýný çýkartýrken bunlarý söylüyor. Yeni Ceza Yasasýnýn, tüm toplumun yararýna büyük bir reform olduðunu ilan etti. Ýnsanlarýn bilincinde i- yice yer etsin diye de, AB, bunu yüzyýlýn reformu olarak pekiþtirdi. Ceza yasalarýnýn içeriði tek cümleyle özetlendi: Kiþi özgürlüklerinin geniþletilmesi. Tabi bu, bir yönüyle, bugüne kadar, insanlarýn nasýl bir baský altýnda olduklarýnýn ve bu özgürlük lerin nasýl engellediðinin bir itirafýdýr ayný zamanda. Hatta, iþkence yapýldýðýna dair açýklamalar bile yapýlýyor. Devletin iþkenceciliði tüm dünyada o kadar teþhir oldu ki, sýnýrlý olarak itiraf etmek zorunda kaldýlar. Ama bu itiraf, Kýzýlderili soykýrýmý yapan beyazlarýn, yaptýklarýný yýllar sonra kabul etmesine benziyor: Nasýl olsa katliamlarla, iþkenceyle amaca ulaþýlmýþtýr; bir itiraf, bir özür neyi deðiþtirir. Türk sermayesi de, kendisini bugünlere getiren yöntemlerde ve araçlarda bazý yanlýþlýklar ý kabul edebilir; ama ne deðiþecek ki. Burjuva iktidarýn sýnýfsal karakteri saklanýldýðý gibi, politik karakteri de gizleniyor. Devletin politik yapýsý, ne denli gözlerlerden uzak tutulur üstü örtülürse, o ölçüde görevini rahatlýkla yerine getirebilir diye düþünülüyor. En çok övünülen burjuva demokrasisi bile baþka türlü gösterilip, onun, burjuva egemenliðinin bir biçimi, halk kitleleri üzerinde bir diktatörlük olduðu inkar ediliyor. Týpký, çok çýplak ol- Politik önlemler, devrimin gerekliliðini ortadan kaldýrabilir mi? Devrim, çeþitli nedenlerle gündeme gelmekle birlikte; ekonomik neden her zaman temeldir. Kapitalist temel ise, politik yapýya karþý iþler. Sonunda tüm politik yapýyý havaya uçuracak olan, ekonomik temeldeki deðiþimdir. Bu politik önlemler, AB tarafýndan a- lýnsa da, sonuç deðiþmez: Emek-sermaye çeliþkisi kendi sonuçlarýna doðru ilerler; çatýþma kaçýnýlmazdýr. O nedenle, yasalar ve baþka politik araçlar, devrimin gerekliliðini kaldýramaz. 3

duðu halde faþist devletin politik karakterinin perdelenmesi, kabul edilmemesi gibi. Türk burjuvazisinin yeni ceza yasasýnda ve tüm yasalarda yaptýðý budur. Eskisinin olduðu gibi, yeni yasanýn politik özü, tek cümleyle ifade edilebilir: Faþist baský yasasý. Büyük bir gürültüyle ve demagojiyle ilan edildiði gibi özgürlükçü deðil, tersine, emekçilerin özgürlüðü önündeki bir engeldir. Halk yýðýnlarýnýn içinde, pek çok hak elde ettiði burjuva demokrasisiyle dahi hiçbir i- liþkisi yoktur. Kitleleri devrimden vazgeçirmek i- çin baþvurulan politik çevirme hareketi sýrasýnda da, burjuva egemenliðin baskýsý devam eder. Hele proletaryanýn, yaþadýðý toplumsal koþularýnýn bilincine vardýðý ve deðiþtirmek için yola çýktýðý bir dönemde, burjuvazi baskýyý artýrmaksýzýn egemenliðini koruyamaz. Türk devletinin yaptýðý budur: Baskýya, daha fazla baskýya baþvurarak ayakta kalmak. Yasalar bunun için yalnýzca bir dayanaktýr. Kapitalistlerin, yeni yasayla ve diðer yasalarla amaçladýðý þey açýktýr: Ýktidarlarýný güvenceye almak. Onlar bu anlayýþý, AB devletlerinden aldýklarý i- fadelerle yasalara koyuyorlar: Kamu düzenini korumak. Kamu düzeni dedikleri, devlet iktidarýdýr; egemenlik sistemidir. Korumak istedikleri budur. Burjuva yasamanýn özü ve iþlevi buna göre düzenlenmiþtir. Kiþi hak ve özgürlükleri dedikleri þeyin sýnýrý, kamu düzeni dir. Hiçbir hak, hiçbir söz, belirlenmiþ sýnýrý aþmamalý. Devlet iktidarýnýn sarsýlmasý ve çökmesi halinde, kapitalist toplum bu koruyucu aracýndan yoksun kalýr. Ýþte burjuvazi, yasalarý bu anlayýþla hazýrlar. Fakat, sömürücü sýnýf, iktidarýný yalnýzca yasal güvenceye býrakmaz. Egemenliðinin tehlikeyle karþý karþýya geldiðini anladýðý zaman, 4 tüm güçlerini harekete geçirir. Yasalarýn durumu ne olursa olsun, hiç bir þey, e- gemenliðini korumak için, iktidarýný gerçek güçlerini kullanmasýnýn önünde engel olamaz. Sanýldýðý gibi, burjuvazi, yasalarla yönetmiyor. Politik egemenliðin esas güçleri; militarizm ve bürokrasidir. Kapitalistler, yalnýzca iþçi sýnýfýnýn ayaklanmasý, iç savaþ ve kitle baþkaldýrýlarý karþýsýnda devlet güçlerini harekete geçirmez; ücret yükseliþlerinin artýdeðeri tehlikeye düþürdüðü zamanlar da tüm gücünü sonuna dek kullanýr. Ýki sýnýf savaþa tutuþtuðu zaman, son sözü güç söyler. Türk tekelci sermayesi, durumunu yasalara ya da, kendi devlet güçlerinin ellerine býrakmýyor. Devlet korumasýnda olan burjuva çýkarlar, þimdiye kadar, sürekli tehdit altýnda oldu. Ne ayaklanmalar eksik oldu, ne de iç savaþ. O halde, daha büyük güvencelere þiddetle gereksinim var. Bu, ancak AB olabilir. Burjuvazinin AB nin istediði yasal deðiþiklikleri yapmasýnýn altýndaki temel neden, yeni yasalarýn kendi baþýna bir güvence olmasý deðil; bu yasalarýn arkasýnda AB nin olmasýndan ileri geliyor. Devrimin baskýsýndan kurtulmak için, egemenlik haklarýný AB ye devretti. Kapitalistlerin, yeni yasayla ve diðer yasalarla amaçladýðý þey açýktýr: Ýktidarlarýný güvenceye almak. Onlar bu anlayýþý, AB devletlerinden aldýklarý ifadelerle yasalara koyuyorlar: Kamu düzenini korumak. Kamu düzeni dedikleri, devlet iktidarýdýr; egemenlik sistemidir. Korumak istedikleri budur. Burjuva yasamanýn özü ve iþlevi buna göre düzenlenmiþtir. Kiþi hak ve özgürlükleri dedikleri þeyin sýnýrý, kamu düzeni dir. Hiçbir hak, hiçbir söz, belirlenmiþ sýnýrý aþmamalý. AB, sermayenin, proletarya üstündeki, ortak hegemonyasýdýr. Savaþan her ülke proletaryasý, burjuvazinin ortak hegemonyasýný karþýsýnda bulacaktýr. Politik önlemler, devrimin gerekliliðini ortadan kaldýrabilir mi? Devrim, çeþitli nedenlerle gündeme gelmekle birlikte; ekonomik neden her zaman temeldir. Kapitalist temel ise, politik yapýya karþý iþler. Sonunda tüm politik yapýyý havaya uçuracak olan, ekonomik temeldeki deðiþimdir. Bu politik önlemler, AB tarafýndan alýnsa da, sonuç deðiþmez: Emek-sermaye çeliþkisi kendi sonuçlarýna doðru ilerler; çatýþma kaçýnýlmazdýr. O nedenle, yasalar ve baþka politik araçlar, devrimin gerekliliðini kaldýramaz. Devrim için ekonomik iliþkilerin tamamen olgunlaþmasý gerekmiyor. Uzlaþmaz çeliþkilerin durumuna baðlý olarak da gündeme gelir. Bazý durumlarda, bir politik bunalým sonucu olarak devrim patlak verebilir. Hangi nedenden kaynaklanýrsa kaynaklansýn; bu neden deðiþmeden devrim, kendini dayatýr. Bizde devrim hem ekonomik temelden kaynaklanýyor; hem de onyýllarca çözülemeyen politik sorunlardan Nesnel temellere sahiptir. Bu anlamda, hiçbir politik önlem, onun gerekliliðini gündemden düþüremez. Ekonomik durumun olgun olmasý, devrimci durumun ileri düzeyde olgun olmasý, otomatikman devrime yol açmaz; bunun için proletaryanýn savaþçýlýðý gerekli. Nesnel koþullarýn bir devrim için en olgun olduðu durumda bile devrim, savaþçý proletaryanýn eseri olacaktýr. Burjuvazi, iktidarýný korumak için hangi baský aracýna baþvurursa baþvursun; proletarya ayaklandýðýnda, hiçbir burjuva iktidar güvende olmaz. C.DAÐLI

Kuþatma ve Siyasal Ayrýþma Tek taraflý ateþkesin resmi olarak bitirilmesinden bu yana týrmanma eðilimi gösteren çatýþmalar, artýk gerilla açýsýndan karakol basmalara, pusu atmalara; devlet açýsýndan kimyasal silahlarýn da kullanýldýðý geniþ çaplý saldýrýlara büyüdü. Olaylarýn geliþim yönü, bölgedeki savaþýn hýzla eski düzeyine ulaþmasýna doðru. Yayla yasaklarý, ormanlarýn yakýlmasý, korucularýn aktifleþtirilmeleri, tutuklamalar Demokratik Cumhuriyet eksenindeki barýþ düþleri tuzla buz oluyor. Girilen yanýlsamalý süreç, hayatýn acýmasýz geliþmeleri karþýsýnda daha fazla dayanamayacaktýr. Sürecin yarattýðý yanýlsamalý bilinç, hareketi oluþturan farklý toplumsal katmanlarýn sýnýfsal konumlarýna uygun bir kýrýnýma uðruyor. Ulusal hareketin çok parçalý bileþimi, ideolojik görüngülerden önce, pratik-sýnýfsal ayrýþmayý derinleþtirmekte. Çatýþmalar derinleþtikçe, bu ayrýmýn da derinleþtiðini ve saðlam ideolojik dayanaklara büründüðünü hep beraber göreceðiz. AB Müzakereleri ve Düþ Kýrýklýðý Dikkat çekici noktalardan biri de þudur: Çatýþmalarýn þiddetlenme eðilimi, AB müzakereleriyle paralel bir þekilde yürümektedir. Bu geliþmeler, çýplak bir þekilde, Avrupalý emperyalistlerin, Türk devletini devrim karþýsýnda tamamen desteklediðini bir kez daha kanýtlýyor. Bunca zaman yaþanan somut geliþmelerden gerekli dersleri ve sonuçlarý çýkarma yeteneðini gösteremeyen ulusal hareketin pragmatik önderliði, bir yandan hayal kýrýklýðýna uðruyor, bir yandan çeliþkili yönelimlere giriyor. Örneðin Gündem gazetesine göre þiddetlenen operasyonlar, AB nin ö- nünde, Kürt sorununun demokratik çözümü gibi bir gündemin olmadýðýný gösteriyor (5 Ekim 2004 Ö.Gündem). Bu gerçeði büyük bir düþ kýrýklýðý içinde dile getiren Gündem, TC nin imhacý ve inkarcý yaklaþýmýnda en ufak bir deðiþiklik olmadýðýný, Avrupa nýn buna raðmen TC yi desteklediðini üzülerek belirtiyor. Ve Ulusal Kurtuluþ Hareketi cephesinden gelen kimi siyasetçilerin, AB ile söz birliði içerisinde, yasal reformlar yapýldý, sorun uygulamada demesini eleþtiriyor. Ayný Gündem gazetesi, iki gün sonra AB raporunun açýklanmasýndan sonra, asýl þimdi baþlýyor diyerek, sorun uygulamada görüþünü kendisi dile getirmiþ oluyor. Uygulamalarýn düzeleceðine dair beklentilerini ifade ediyor. Bu çeliþkili durum, yaþayan bir çeliþki olan ulusal kurtuluþ hareketi önderliði için olaðan bir durum. Ve bu karakteri nedeniyledir ki, sürekli düþ kýrýklýðýna uðramaktan kurtulamayacaktýr. Oysa AB, týpký ABD gibi, baþtan beri TC nin yanýndaydý. Devrimi boðma mücadelesinde Türk devletine tam destek sunuyorlardý. 19 Aralýk katliamý ve F tipi zindanlar, Avrupa nýn desteði ve izniyle yaþam bulmadý mý? PKK ve diðer devrimci örgütler, terör listelerine alýnmadý mý? Nuriye Kesbir için iade kararýný veren ayný Avrupa deðil mi? Sorularý uzatmak mümkün. Avrupa, týpký ABD gibi, devrime, Kürt halkýnýn devrimci savaþýna karþýdýr. Bu konuda, TC ile tam bir mutabakat içindedir. Devletin Kürdistan daki geniþ çaplý saldýrýsý, AB müzakereleri ile bu yüzden uyum içerisinde devam etmektedir. Hiç Gelmeyen Barýþ Tek taraflý ateþkes ile birlikte Ulusal Kurtuluþ Hareketi, demokratik serhýldan olarak adlandýrdýðý bir yönelim geliþtirdi. Barýþ talebi yükseltildi. Silahlar büyük oranda sustu. Siyasi çözüme, demokratikleþmeye bir þans verilmek isteniyordu. Sonuç, ta baþtan bilindiði gibi, hüsran oldu. Mücadele araçlarý ve yöntemleri, tek baþlarýna bir þey i- fade etmezler. Tek bir mücadele yöntemini mutlak olarak öne çýkarmak, doðru deðildir. Bu açýdan biz, demokratik serhýldan yöntemlerini tek baþýna ele almak ve mahkum etmek gibi bir hataya düþemeyiz. Mücadelenin bütünü içerisinde, diðer araç ve yöntemlerle uyum halinde, elbette bu tür a- raçlar da gündeme gelebilir. Sorun þudur: Bu a- raçlar hangi amaca baðlý kýlýnýyor? Somut koþullarda hangi araçlarý öne çýkarmak gerekiyor? Mücadele araçlarý ve yöntemlerine iliþkin tek doðru bakýþ açýsý, bu sorularý doðru bir þekilde cevaplamakla mümkündür. Söz konusu söylem ve araçlar, kendi kaderini tayin hakkýndan, zora dayalý devrimden, sosyalizmden vazgeçiþin sonucunda öne çýkarýldý. Ve tüm diðer mücadele araçlarý 5

bir kenara býrakýlarak ele alýndý. Bu yönüyle, reformist bir talebin ilkel araçlarý olmaktan baþka bir anlama gelmedi. Burada barýþ, ne yazýk ki, varolan statükonun devamý anlamýna geldi. Ve statüko devam ettiði sürece de barýþýn gerçekleþmesi mümkün deðildi. Çünkü varolan durum, Kürt halkýnýn inkarý ve imhasý üzerine temellendirildi. Sürekli baský altýnda olan, saldýrýya maruz kalan bir halk, varolan bu durumu deðiþtirmeden nasýl barýþ içerisinde yaþayabilir ki! Bu haliyle barýþ, boþ bir hayalden baþka bir þey deðildir. Ve ne yazýk ki, ulusal kurtuluþ hareketinin önderliðinin aðzýnda bu sözcük, boþ bir söze dönüþmüþtür. Barýþ, ancak zor üzerine kurulu bu düzenin ortadan kaldýrýlmasýyla, zorla kurulan statünün zorla bozulmasýyla mümkün olabilir. Þu halde, barýþ için devrim, devrim için savaþ! tek doðru þiardýr. Politik Çevirme ve Ulusal Kurtuluþ Hareketindeki Çatlaklar Kürt ulusal kurtuluþ hareketine uygulanan uzun süreli kuþatma, politik çevirme, adým adým harekette ayrýþmalarý gündeme getiriyor. Önderliðinin sýnýfsal özü gereði çeliþkin bir birlik olan ulusal kurtuluþ hareketi, bu kuþatma altýnda karþýt kutuplara doðru çekmeye baþladý. Özellikle Öcalan ýn TC ye tesliminden sonra güç kazanan barýþ yanlýlarý, neredeyse, AB ile tam bir uyum içinde, ulusal sorunu birkaç kýrýntý düzeyine indirdiler. Ve Kopenhag Kriterleri çerçevesinde çýkarýlan güdük bir-iki yasayý olumlu -ama uygulamayý yetersizbuluyorlar. Bu kanat artýk iyiden iyiye saða savrulmuþ durumda. Yaþamýn katý gerçekleri çatýþmalarý doðurduðunda, her iki tarafa da eþit mesafede olan bu kesim, itidal ve barýþ (daha doðrusu PKK ye ateþkes) çaðrýsý yapýyorlar. Bu kesim, tam olarak ulusal kurtuluþ hareketi içindeki orta sýnýflarýn sözcüleridir. Onlarýn tepkilerini dile getiriyorlar. Yoksul sýnýflarýn tepkileri, istek-dýþý da olsa yükselen savaþta ifade ediliyor. Henüz kafalarý karýþýk. Henüz ideolojik netliðine ulaþmaktan uzak. Nesnel þartlarýn sezgisel kavranýþý, savaþý gündeme getiriyor. Dillerinde barýþ söylemi olsa da, elleri tetikten uzaklaþmýyor. Bu iki kesimin arasýnda kalan merkez iþlevini gören önderliðe gelince Onlar, yaþayan bir çeliþki olduklarýndan, söylemde orta sýnýfýn, eylemde yoksul kesimlerin dýþavurumu oluyorlar. Geliþmeler her geçen gün onlarý köþeye sýkýþtýrýyor. Geçmiþ koþullar bu üç odaðýn birleþik bir hareketini mümkün kýlýyordu. Ama günümüz dünyasý onbeþ yýl öncesinden çok farklý. Köprünün altýndan çok sular aktý. Ayrýca, tüm bu uçlarý bir arada tutan önder olarak Öcalan, Ýmralý da tecrit edilmiþ durumda. Bu þartlarda birleþik hareket, sýnýfsal bölünüþe uygun bir ayrýþmaya uðramaktan korunamaz. Bu belki biçimsel anlamda güçten düþme gibi görünebilir. A- ma hareketin sýnýfsal dinamiklerine oturmasý açýsýndan olumlu bir geliþme olarak görülmelidir. Emperyalist kuþatma, amaçladýðý bölünmeyi yaratmakta. Ama bundan korkulmamalý. Bu, Kürt halkýnýn özgürlük mücadelesinin kendi kamburlarýndan kurtulmasý ve daha saðlýklý olarak yoluna devam etmesi anlamýna gelecektir. Kürdistan da týrmanan çatýþmalar, bizi bu aþamaya doðru götürmektedir.r Gazi de DÖB Eylemi 6 Devrim Biziz, Biz Devrimiz þiarýyla hareket eden Devrimci Öðrenci Birliði (DÖB) yeni eðitim-öðretim yýlýnýn baþlamasýyla eylemlerine baþladý. Gazi Mahallesi Dörtyol da bulunan Þair Abay Kumanbay Lisesi nde 8 Ekim Cuma günü DÖB tarafýndan bir eylem gerçekleþtirildi. Saat 12.30 sularýnda öðrencilerin Ýstiklal Marþý okunmasý için toplandýðý bir sýrada, okulun üçüncü katýndan Deniz, Yusuf, Ýnan Savaþa Devam-Devrimci Öðrenci Birliði yazýlý bir pankart asýldý. Pankartýn asýlmasýyla birlikte sýrada bulunan yaklaþýk 500-600 öðrenci alkýþlarla ýslýklarla eylemcilere destek verdi. Pankart asýlýktan sonra eylemcilerin yine üçüncü kattan kuþlama yapmalarýyla, okul yöneticilerinin ve okulda sürekli bulunan sivil polislerin binalarýn kapýlarýný kapatmalarý bir oldu. Bina içinde sivil polisler ve eylemciler arasýnda bir arbede çýktý. Eylemciler, kelepçe takmak isteyen polisleri kýrdýklarý kapý camýyla geri püskürttüler. Bir polis elinden yara aldý. Kapýlarý açan eylemciler zafer iþaretleri ve Deniz Yusuf Ýnan, Savaþa Devam, Denizlerin Yolunda DÖB Saflarýna sloganlarýyla öðrencilerin arasýndan dýþarýyla çýktý. Okul dýþýnda bir grup kuþlamalar yaptý ve sloganlar attý. Öðrencilerin coþkusu bir kat daha arttý, eylemcileri yine alkýþlarý ve ýslýklarýyla desteklediler. Öðrencilerin tümü Ýstiklal Marþýný protesto e- derek okumadýlar. Eylemcilerin bölgeden uzaklaþmasýyla eylem kayýpsýz bir þekilde sona erdirildi.

ULUSAL SORUN HAKKINDA DOÐRULAR VE YANLIÞLAR Uluslar, tarihsel bir döneme aittir. Kapitalizmin þafaðýnda ortaya çýkmýþtýr ve komünizmin ileri aþamasýnda tüm u- luslarýn ayný potada kaynaþmasýyla da sönümlenecektir. Uluslarýn ortaya çýkýþýnýn maddi zeminlerini yaratan üretici güçlerin geliþimi, ayný zamanda, onlarýn kaynaþarak ortadan kalkmasýnýn maddi zeminlerini de hazýrlamaktadýr. Bu, günümüzde kendini çok a- çýk olarak ortaya koymaktadýr. Öte yandan, kapitalizmin geliþimi mutlaka tüm uluslarý baðýmsýz yaþama uyandýrmaz (Lenin) Uluslaþmýþ olmasýna karþýn, baþka bir ulusla ayný devlet çatýsý altýnda varlýðýný sürdüren uluslar da vardýr. Komünistler, böylesi durumlarda, ulus olgusunu fetiþleþtirip onu baðýmsýz yaþama uyandýrmaya çalýþmaz. Komünistlerin hedefi, sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasýdýr. Dolayýsýyla, komünistlerin görevi emeðin sermayeye karþý mücadelesini örgütlemek ve emekçi insanlarýn bilincinde, emekle sermaye arasýndaki çeliþkiyi yalýn halde açýða çýkarmaktýr. Bundan dolayý, zaten tarihsel olarak geçici o- lan bir olgunun, yüzeye çýkmasý için özel bir çaba içinde olmazlar. Özcesi, komünistler, tüm sýnýflarýn ortadan kalkmasý ve tüm uluslarýn kaynaþmasýndan yanadýr. Tarihsel geliþmenin bu yönde olduðunu bildikleri için bunu savunurlar ve bu yöndeki geliþmenin hýzlanmasý için de çaba sarfederler. Üretici güçlerin geliþiminin bu yönde sonuç doðurduðunu bilirken, bu yöndeki iradi çabanýn üretici güçlerin geliþimini hýzlandýracaðýný ve karþýlýklý etkinin sonucu olarak da, insanlýðýn ilerleyiþinin hýzlanacaðýný bilirler. Fakat diyerek devam etmek gerekiyor bu noktadan sonra. Çünkü, kendini sosyalist vb. olarak tanýmlayanlarýn da yerli yersiz aktarmaktan büyük haz duyduklarý bu tespitler, onlar için, ya ulus olgusu hakkýndaki en genel teorik belirlemelerdir ya da ulusun baðýmsýz yaþama uyanmadýðý, dolayýsýyla ulusal sorun olarak gündemleþmesinin de mümkün olmadýðý bahanesiyle uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný savunmaktan kaçýndýklarý durumlarý anlatýr. Ama tarih, varacaðý noktaya en kýsa yoldan deðil, birçok engeli ve karmaþýk yolu aþarak varýr. Tarih, tek bir iradenin deðil, birçok iradenin bileþkesi sonucu oluþur. Dolayýsýyla, komünistlerin iradesinden baðýmsýz o- larak, uluslarýn baðýmsýz yaþama u- yandýklarý durumlar sýklýkla mevcuttur. Bir ulusun baðýmsýz yaþama u- yanmasý, kendi baþýna, bir ulusal sorun anlamýna gelmez. Bu sadece, u- luslarýn kaynaþmasý ve sönümlenmesi sürecine bir ulusun daha katýlmasýnýn getireceði ek sorunlar demektir. Bu u- yanýþýn bir ulusal soruna evrilmesi ise, baþka bir ulus tarafýndan bu sürecin engellenmesi ile ortaya çýkar. Belli coðrafyalar, tarihsel süreçlerin sonucu olarak, belli uluslar tarafýndan kendi egemenlik alanlarý olarak i- fade edilmiþtir. Bu siyasi egemenlik a- laný içinde kalan baþka bir ulusun, kendi siyasal egemenliðini kurma hakkýný talep etmesi, egemen ulusun direnciyle karþýlaþýr. Çünkü bu durumda, bu coðrafya üzerindeki siyasal egemenliðini býrakmasý söz konusu o- lacak, bu ise, buradan elde ettiði ekonomik çýkar ve ayrýcalýklarýný yitirmesi demek olacaktýr. Bundan dolayý, kendi kaderini tayin etmek isteyen u- lusa karþý direnir, zor uygular. Ve böylece, bu coðrafyada ulusal sorun ortaya çýkmýþ olur. Anlaþýlacaðý üzere, buradaki sorun, uluslarýn kaynaþarak sönümlenmesi sürecinin doðurduðu sorun deðildir. Bir ulusun, kendini her yönüyle ve esasta da devlet olarak var etme hakkýný kullanmada yaþadýðý sorundur. Neden esasta devlet olarak var olma hakkýný kullanma sorunudur? Çünkü, bir ulus devletleþtiði taktirde, devletleþtiði topraklar üzerinde siyasi egemenlik elde etmiþ olur. Ve bu da, baþta ekonomik alanda olmak üzere istediði her türlü tasarrufta bulunmasýný saðlar. Egemen ulus, esasta buna 7

karþý direnir. Çünkü, ancak bu, ekonomik çýkar ve ayrýcalýklardan mahrum kalmasýna neden olur. Bu nedenle egemen ulus, ulusal uyanýþý gerçekleþen ulusun kültürel haklarýný ve hatta siyasal olarak kendini ifade etme hakkýný þu veya bu aþamada tanýmada sakýnca görmez. Ama devletleþme hakkýna kararlýlýkla karþý durur, zor uygular. Ve bu da, iki ulus arasýnda düþmanlýk yaratýr ve derinleþtirir. Ulusal sorun bir kez ortaya çýktýktan sonra, komünistler, kendi uluslarýnýn yaþadýðý sorunun üzerinden atlayarak, bu sorun yokmuþ gibi davranarak; uluslarýn dünü-bugünü ve geleceðine dair tespitleri yinelemekle yetinemezler. Bu en genel tespitlerin güncel sorunu çözeceðini iddia etmek ise, tam bir dar görüþlülük olur. Çünkü, uluslarýn kaynaþabilmesi için, uluslar arasýnda kin ve öfke yaratan sorunlarýn olmamasý gerekir. Dolayýsýyla, tarihsel geliþmenin önünü açabilmek için buna engel olarak ortaya çýkan ulusal sorun, öncelikle çözümlenmek zorundadýr. Komünistler, muhatabý olduklarý ulusal sorunu, tarihsel geliþmenin iþaret ettiði hedefe varmayý saðlayacak politikalarý üreterek, çözmekle yükümlüdürler. Bu, sadece u- lus olgusu hakkýnda deðil, ayný zamanda, muhatabý olduklarý ulusal sorun hakkýnda da politika sahibi olmak anlamýna gelir. Bu ikisi, birbiriyle ilgili, baðlantýlý ama ayný olmayan þeylerdir. Lenin, Fakat ulusal kitle hareketi bir kez ortaya çýktýktan sonra, onlara sýrt çevirmek, onlarýn içindeki ilerici yaný desteklemeyi reddetmek gerçekte milliyetçi önyargýlar önünde teslimiyettir: her þeyden önce kendi ulusunun bir örnek ulus (ya da devlet kurmak için mutlak imtiyaza sahip bir ulus) olduðu önyargýsýnýn kabulüdür der. Demek ki, ulusal soruna muhatap olan komünistler, sorunun çözümü iddiasýyla, u- luslarýn kendi kaderlerini tayin hakkýný yadsýr ve en genel tespitleri yaþanan ulusal sorunun karþýsýna koyarlarsa, bu sadece ulusal soruna dair fikir sahibi olmadýklarý deðil, ayný zamanda, milliyetçi önyargýlara teslim olduklarý anlamýna da gelir. Kýsacasý, komünistlerin ulusal sorunla ilgileri, bu sorunun, iki ulus dolayýsýyla da iki ulusun emekçi sýnýflarý arasýnda kin ve düþmanlýk yaratmasýndan ve bunun sonucu olarak da proletaryanýn sermayeye karþý enternasyonal birliðinin zarar görmesi ve uluslarýn sönümlenmesi sürecinin sekteye uðramasýndandýr. Öyleyse, ulusal sorun hakkýnda politika 8 sahibi olmak, komünistler için ne anlama geliyor? Hiç þüphe yok ki, yaþanan her ulusal sorunu diðerinden ayýran bir çok özgünlüðü vardýr. Dolayýsýyla, ulusal sorun hakkýnda politika sahibi olmaktan kastedilen, tüm ulusal sorunlarý çözümleyecek bir politik þablona sahip olmak deðildir. Her durumun kendine özgün yönleri vardýr; fakat, tüm ulusal sorunlar, kendilerini bazý temel olgularla ortaya koyar. Bu olgular, ezilen-ezen ulus olma durumu ile ezilen ulusun ayrý bir devlet kurmada dahil olmak üzere kendi kaderini tayin etme isteðidir. Ýþte, ulusal sorun hakkýnda politika sahibi olmak demek, en baþta bu olgular hakkýnda ve bu olgularýn birbiriyle etkileþimi hakkýnda yaklaþým sahibi olmak demektir. Ve zaten, bu doðru bir þekilde yapýldýðý taktirde, her ulusal sorunun özgünlüklerini doðru olarak ele almanýn ve devrimci proletaryanýn çýkarlarý doðrultusunda çözmenin koþullarý da oluþmuþ demektir. Her kim ki, programýnda, örgütlenme modelinde, ajitasyon ve propagandasýnda bu olgularý dikkate almýyorsa, o, ulusal soruna dair bir politika sahibi deðildir. Onlarca yýldýr eðitimi, deðer yargýlarýný, düþünüþ tarzlarýný vb. belirlenmiþ ve nesiller boyu bunlarýn etkisinde kalan büyük kitlelerin bilincinde derin izler oluþmasýna neden olmuþ bu olgularý dikkate almamak, ulusal sorunu yok saymak demektir. Ve sýnýf mücadelesinde boþluk olmayacaðýna göre, bu konudaki politikasýzlýk, aslýnda, burjuvazinin milliyetçi politikalarýný benimsemek demektir r ANTAKYA KESK EYLEMÝ 25 Eylül günü, KESK in düzenlediði miting, saat 15:00 sýralarýnda Antakya Kurtuluþ Lisesi nin önünde baþladý. Dergi çevrelerinin ve siyasi partilerin desteðiyle, Uður Mumcu Meydaný na kadar sloganlar eþliðinde yüründü. Alanda yaklaþýk 700 kiþi sýk sýk Yaþasýn Demokrasi Mücadelemiz, Savaþa Deðil Eðitime Bütçe vb sloganlarla öfkelerini dile getirdiler. Biz de Mücadele Birliði okurlarý olarak, kamu emekçilerinin yanýndaydýk. Alanda 4 yýldýr süren Ölüm Orucu eylemi ve Remzi Aydýn ýn eyleminin 450 li günlerinde olmasýndan dolayý Zindanlarý Yýkacak Zaferi Biz Kazanacaðýz, Remzi Aydýn Ölüm O- rucu Eyleminin 400 lü Günlerinde, Zindanlarda Tek Tip Elbise Dayatmasý Ölüm Orucu Sürüyor kuþlamalarýnýn yapýldýðý görüldü. Alandaki insanlarýn kuþlamalara ilgisi yoðundu. EMEKÇÝLER DEVRÝMLE ÖZGÜRLEÞECEK! YAÞASIN EMEKÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ!

ÝNCÝR YAPRAÐI ARKASINDA ÝNCÝR ÇEKÝRDEÐÝ Konunun kendisi, onu gündeme taþýyanlar kadar ikiyüzlüydü. Onyýllar boyunca binlerce kadýný genelevlerde vesikalandýrýp, onlarý vergiye baðlayan bir devletin hükümeti, zinayý suç sayan bir yasa uðruna, AB üyeliði hayallerinde az daha arabayý devirecek lerdi. Ya da öyle düþünmemiz istendi. Bir ay boyunca, zina gibi incir çekirdeðini bile doldurmayacak bir konuda fýrtýnalar estirildi. AKP nin zinayý suç sayan tasarýsýna karþý, Avrupa ülkelerinde aðýzda gevelenen tepkiler öylesine büyük abartýlarla manþete taþýndý ki, sonunda baþbakan, Verheugen e zinasýz bir TCK sözü verince, tüm burjuva dünyasý, kaybolan eþeði yeniden bulma sevinci yaþadý. Yine de, bir çoklarýnýn kafasý karýþtý. Madem en baþa dönülecekti, neydi bütün bu tantana? Soru önemsiz deðil. Tartýþmalarýn üzerindeki incir yapraðý kaldýrýldýðýnda, arkasýnda incir çekirdeðinden çok daha fazla þeyler olduðu görülecek. Ama önce, AB nin Türkiye den, Türkiye nin AB den bugüne kadar neler beklediðine bir bakalým. Tarih, bugüne daha iyi ýþýk tutuyor. 1999 AB Zirvesi: Görücü Usulü Ýzdivaç Kýrk yýllýk AB-Türkiye izdivacýnda 1999 yýlý bir dönemeç oldu. O yýl toplanan AB zirvesinde yaþananlar hatýrlansýn. AB nin emperyalist efendileri bir araya gelmiþ, gýyabýnda Türkiye nin aday üyeliðine karar vermiþlerdi. Zirvenin son günü, hem bu sürpriz kararý açýklamak, hem de Türkiye yi aile fotoðrafýna davet etmek i- çin Ankara ya Javier Solona yý apar-topar göndermiþlerdi. O günlerin baþbakaný Ecevit, bu görücü usulü sürpriz izdivaç kararý ve davet konusunda ne denli hazýrlýksýz ve þaþkýn olduklarýný itiraf ediyor. Üst düzey AB yetkilileri, Türkiye yi alelacele aday ülke ilan ederken, dayandýklarý düþüncenin risk kriterleri olduðunu açýklýyordu. Ayný yýl, Öcalan ýn yakalanmasýyla hem Avrupa yý hem Türkiye yi kapsayan yaygýn ve sert eylemlerin etkisi geçmeden, bu kez toplum 17 Aðustos depremiyle derinden sarsýlmýþtý. Ekonomik ve siyasi krizlere, iç savaþa eþlik eden bu o- laylar, Türkiye yi AB nin göze alamayacaðý bir riskle, devrim tehlikesiyle karþý karþýya getiriyordu. Devrimin topyekün toplumun tüm katmanlarýna yayýlmasýný önlemek için AB devreye girdi. AB üyeliði ile zenginlik ve demokrasiye kavuþulacaðý u- muduyla, toplumun hiç olmazsa bir kesimi sakinleþtirilebilirdi. Bu, hem devrimi savuþturabilmek için TC ye destek, hem de onun egemenlik alanlarýný adým adým ele geçirmek anlamýna geliyordu. Ulucanlar Cezaevi nin dumaný henüz tütüyorken AB, insan haklarý kriterleri ni bir kenara býraktýðýný, risk kriterleri ni öne geçirdiðini açýklýyordu. 19 Aralýk, bu dolaysýz destek ikliminde yaþandý. Görücü usulü izdivacýn niþan töreni, kanla yýkandý. 99 yýlýný bu anlamýyla, devrimi ancak emperyalizmle tam iþbirliðinin önleyebileceði düþüncesinin Türk burjuvazisinin bütün kesimlerince kabul gördüðü yýl olarak deðerlendirmek gerekir. Bu tarihten sonra gelen bütün iktidarlar, bu temel yönelime baðlý kalacaklardýr. Ama emperyalizmin desteðiyle devrimi önlemenin siyasi bedeli, iþbirlikçi tekelciliðe ait tüm egemenlik alanlarýnýn, adým adým emperyalizme teslim edilmesiydi. Ýþte AKP, diðer burjuva partilerden daha cüretli davranacaðýný gösterdiði için, emperyalizmin ve tüm burjuva kesimlerin gözdesi olarak, hükümet koltuklarýna oturdu. Keçinin Sevmediði Ot Devrim riskini uzaklaþtýrmak için Türkiye ye aday üyeliði açan 1999 AB zirvesinden sonra, köprünün altýndan çok sular aktý. AB üyeliði umudunu emekçi sýnýflarý uyuþturup pek de etkili olamadýðý, 2001 yýlý ve sonrasýndaki büyük kitle gösterilerinde ortaya çýktý. Sadece umut aþýlamak yetmez; umut karýn doyurmuyor. Ama, gerçek tedbirler almanýn bedeli oldukça pahalý. En son açýklanan bir rapora göre, yalnýzca tarýmda ortaya çýkan sýkýntýlarý giderebilmek için AB, Türkiye ye her yýl 23 milyar euro destek çýkmalý. Yýðýlan borçlar, 30 milyar dolara týrmanan ticaret açýðý, 10 milyar dolarýn üzerine çýkan cari açýk, hýzla yayýlan iþsizlik ve açlýk; devrimi bastýrmak için AB nin ne denli büyük bir mali yükün altýna gireceðine iþaret ediyor. Açýkçasý, Türkiye devriminin, AB nin yutamayacaðý denli büyük bir lokma olduðu anla- 9

ÝNCÝR YAPRAÐI ARKASINDA ÝNCÝR ÇEKÝRDEÐÝ Konunun kendisi, onu gündeme taþýyanlar kadar ikiyüzlüydü. Onyýllar boyunca binlerce kadýný genelevlerde vesikalandýrýp, onlarý vergiye baðlayan bir devletin hükümeti, zinayý suç sayan bir yasa uðruna, AB üyeliði hayallerinde az daha arabayý devirecek lerdi. Ya da öyle düþünmemiz istendi. Bir ay boyunca, zina gibi incir çekirdeðini bile doldurmayacak bir konuda fýrtýnalar estirildi. AKP nin zinayý suç sayan tasarýsýna karþý, Avrupa ülkelerinde aðýzda gevelenen tepkiler öylesine büyük abartýlarla manþete taþýndý ki, sonunda baþbakan, Verheugen e zinasýz bir TCK sözü verince, tüm burjuva dünyasý, kaybolan eþeði yeniden bulma sevinci yaþadý. Yine de, bir çoklarýnýn kafasý karýþtý. Madem en baþa dönülecekti, neydi bütün bu tantana? Soru önemsiz deðil. Tartýþmalarýn üzerindeki incir yapraðý kaldýrýldýðýnda, arkasýnda incir çekirdeðinden çok daha fazla þeyler olduðu görülecek. Ama önce, AB nin Türkiye den, Türkiye nin AB den bugüne kadar neler beklediðine bir bakalým. Tarih, bugüne daha iyi ýþýk tutuyor. 1999 AB Zirvesi: Görücü Usulü Ýzdivaç Kýrk yýllýk AB-Türkiye izdivacýnda 1999 yýlý bir dönemeç oldu. O yýl toplanan AB zirvesinde yaþananlar hatýrlansýn. AB nin emperyalist efendileri bir araya gelmiþ, gýyabýnda Türkiye nin aday üyeliðine karar vermiþlerdi. Zirvenin son günü, hem bu sürpriz kararý açýklamak, hem de Türkiye yi aile fotoðrafýna davet etmek i- çin Ankara ya Javier Solona yý apar-topar göndermiþlerdi. O günlerin baþbakaný Ecevit, bu görücü usulü sürpriz izdivaç kararý ve davet konusunda ne denli hazýrlýksýz ve þaþkýn olduklarýný itiraf ediyor. Üst düzey AB yetkilileri, Türkiye yi alelacele aday ülke ilan ederken, dayandýklarý düþüncenin risk kriterleri olduðunu açýklýyordu. Ayný yýl, Öcalan ýn yakalanmasýyla hem Avrupa yý hem Türkiye yi kapsayan yaygýn ve sert eylemlerin etkisi geçmeden, bu kez toplum 17 Aðustos depremiyle derinden sarsýlmýþtý. Ekonomik ve siyasi krizlere, iç savaþa eþlik eden bu o- laylar, Türkiye yi AB nin göze alamayacaðý bir riskle, devrim tehlikesiyle karþý karþýya getiriyordu. Devrimin topyekün toplumun tüm katmanlarýna yayýlmasýný önlemek için AB devreye girdi. AB üyeliði ile zenginlik ve demokrasiye kavuþulacaðý u- muduyla, toplumun hiç olmazsa bir kesimi sakinleþtirilebilirdi. Bu, hem devrimi savuþturabilmek için TC ye destek, hem de onun egemenlik alanlarýný adým adým ele geçirmek anlamýna geliyordu. Ulucanlar Cezaevi nin dumaný henüz tütüyorken AB, insan haklarý kriterleri ni bir kenara býraktýðýný, risk kriterleri ni öne geçirdiðini açýklýyordu. 19 Aralýk, bu dolaysýz destek ikliminde yaþandý. Görücü usulü izdivacýn niþan töreni, kanla yýkandý. 99 yýlýný bu anlamýyla, devrimi ancak emperyalizmle tam iþbirliðinin önleyebileceði düþüncesinin Türk burjuvazisinin bütün kesimlerince kabul gördüðü yýl olarak deðerlendirmek gerekir. Bu tarihten sonra gelen bütün iktidarlar, bu temel yönelime baðlý kalacaklardýr. Ama emperyalizmin desteðiyle devrimi önlemenin siyasi bedeli, iþbirlikçi tekelciliðe ait tüm egemenlik alanlarýnýn, adým adým emperyalizme teslim edilmesiydi. Ýþte AKP, diðer burjuva partilerden daha cüretli davranacaðýný gösterdiði için, emperyalizmin ve tüm burjuva kesimlerin gözdesi olarak, hükümet koltuklarýna oturdu. Keçinin Sevmediði Ot Devrim riskini uzaklaþtýrmak için Türkiye ye aday üyeliði açan 1999 AB zirvesinden sonra, köprünün altýndan çok sular aktý. AB üyeliði umudunu emekçi sýnýflarý uyuþturup pek de etkili olamadýðý, 2001 yýlý ve sonrasýndaki büyük kitle gösterilerinde ortaya çýktý. Sadece umut aþýlamak yetmez; umut karýn doyurmuyor. Ama, gerçek tedbirler almanýn bedeli oldukça pahalý. En son açýklanan bir rapora göre, yalnýzca tarýmda ortaya çýkan sýkýntýlarý giderebilmek için AB, Türkiye ye her yýl 23 milyar euro destek çýkmalý. Yýðýlan borçlar, 30 milyar dolara týrmanan ticaret açýðý, 10 milyar dolarýn üzerine çýkan cari açýk, hýzla yayýlan iþsizlik ve açlýk; devrimi bastýrmak için AB nin ne denli büyük bir mali yükün altýna gireceðine iþaret ediyor. Açýkçasý, Türkiye devriminin, AB nin yutamayacaðý denli büyük bir lokma olduðu anla- 9

þýldý. Asýl önemlisi, keçinin sevmediði ot, burnunun dibinde bitti. Avrupa nýn kendi içinde de devrim tehdidi belirdi. Her yýl 100 milyar mark harcanmýþ olmasýna raðmen Doðu Almanya da egemen olamayan emperyalist Almanya, þimdi o topraklardan esen radikal mücadele rüzgarlarýyla sarsýlýyor. Benzer geliþmeler, genel grevlerle defalarca sallanan Ýspanya, Ýtalyan hükümetleri ve savaþ karþýtlarýnýn zorladýðý Ýngiliz hükümetleri için de geçerli. 99 yýlýnda AB için devrimin esas risk alaný Türkiye olarak görünüyordu. Þimdi devrimin hayaleti her yerde. Devrimi, emekçilerin deðiþim ve özgürlük özlemlerini, içi boþ insan haklarý sýnýrlarýna indirgeyen politik çevirmenin yanýnda, artýk baþka unsurlar beliriyor. Bundan böyle AB-Türkiye izdivacýna yol gösteren idamýn kaldýrýlmasý, anadilde yayýn, yasal alanda iplerin gevþetilmesi gibi Kopenhag kriterlerinin yerine, jeostratejik kriterler ve deðerlendirmeler geçiyor. Zina nýn Politikasýndan Politik Zina ya Devrim tehlikesi karþýsýnda kardeþleþen burjuvalar, sýra paylaþýma geldiðinde, tam bir düþman kardeþ kesilirler. ABD, dünya emekçilerine ve halklara savaþ açarken, hegemonya payýný geri almak isteyince, düþman kardeþlerin gizli muharebeleri de baþlamýþ oldu. Bu gizli muharebelerin önemli alanlarýndan biri, þimdi Türkiye dir. Bir yandan ABD, diðer yandan AB emperyalizmi, Türkiye üzerinde tam ilhakta, yani ekonomik-siyasi-askeri tüm alanlarda emperyalizmin ipleri ele alma yarýþýnda, rakibinden bir adým ö- ne geçme mücadelesine giriþtiler. TCK ve zina tartýþmalarý, bunun bir parçasý. 17 Aralýk ta toplanacak AB zirvesi yaklaþtýkça, Avrupa da Türkiye ye iliþkin yayýmlanan yazý ve raporlara bir bakýn. Hepsinin özeti þu: Aman ha, Türkiye yi ABD ye kaptýrmayalým. TCK-zina tartýþmalarýnýn arkasýnda yatan pazarlýklar bu çerçevede dönüyor. AB artýk Türkiye ye, devrimi politik çevirme içinde tutmak olarak okunmasý gereken insan haklarý kriterleri yerine, ABD yanlýsý güç odaklarýna karþý gelebilme kriterlerini uyguluyor. Bu ABD yanlýsý güç odaklarýnýn baþýnda, bilindiði gibi, TSK geliyor. TSK ihalelerinde AB tekellerinin söz sahibi olmasý, sýnýr kontrolünün ordudan alýnýp polise devredilmesi (özellikle bu konu çok önemlidir) ve MGK da asker egemenliðine son verilmesi, bu pazarlýklarýn en baþta gelen sorunlarý. Hatýrlanacaktýr, kýsa bir süre önce, geleceðin Genelkurmay baþkaný, þimdinin Kara Kuvvetleri Komutaný Yaþar Büyükanýt; TSK ya iyi duygular beslemediðini bildiðimiz bazý mihraklarýn tüm gayretlerini, TSK nýn güç kaynaklarýný zayýflatmaya yönlendirdiklerini bilmekteyiz. biçiminde tehditler savurmuþtu. Ordu nun kurduðu bir petrol þirketi, yalnýzca Habur sýnýr kapýsýndan ve yalnýzca mazot ticareti yoluyla, yýlda yüzlerce trilyon para kazanýyordu. Sýnýr boylarýndaki karakollarýn denetiminde yapýlan her türlü kaçakçýlýktan elde edilen paranýn ise, haddi hesabý yok. Bugüne kadar denetime kapalý olan ordu ihalelerinden, kimin ne kadar kazandýðý ise hiç bilinmiyor. Yine hatýrlanacaktýr; Ýsrail gizli servisinin Debka adlý internet sitesinde; Aralýk ayýnda AB vizesi alýnamazsa ordunun hükümeti düþüreceði, þu an dondurulan tüm silah ihalelerinin Ýsrail e verileceði haberi yayýlmýþtý. Yakýn tarihli bir Ýsrail gazetesinde, Ýsrail genelkurmayýnýn Türkiye Batý ya (AB ye) yaklaþtýkça, Güney i (Ýsrail i) unutuyor. biçimindeki endiþeleri yayýmlandý. Fransýz sermayesinin sesi Ýnternational Herald Tribune de yayýmlanan yazýnýn baþladýðý yeterince açýklayýcý; Asýl engel Türk ordusu. Devrim belasýndan kurtulmanýn tek yolunun AB üyeliðinden geçtiðine karar veren burjuva sýnýf, Brüksel de AKP eliyle bu temel sorunlardaki pazarlýklarý masaya yatýrdýðý günlerde, Ankara da bir baþka toplantý yapýlýyordu. ABD Savunma Bakanlýðý nýn üst düzey yetkilileri, Genelkurmay Ýkinci Baþkaný Ýlker Baþbuð i- le, çok geniþ kapsamlý anlaþmalar imzaladýlar. Bir çok askeri üssün ve limanlarýn meclis izni olmadan kullanýma açýlmasý, gizli silahlar kaleminde belirsiz ölçüde askeri yýðýnaðýn mümkün kýlýnmasý gibi askeri konular yanýnda, Ýran, Kafkasya üzerinde yürütülecek ABD politikalarýna tam baðýmlýlýk da onaylanýyordu. TSK, bu görüþmeleri, anlaþmalarý NATO ve ABD-TC ikili anlaþmalarý çerçevesinde imzalama hakký ve gücüne sahip bulunuyor. Ýkincil olmakla birlikte önemini koruyan bir baþka ABD-AB çatýþmasý, Kürt sorunu üzerinde odaklanýyor. Her iki taraf da, kendi tam ilhak adýmlarýna, toplumda bir taban yaratmak zorundalar. Siyasi iktidarýn bu derece yýprandýðý, kitleler üzerinde denetimini kaybettiði bir ülkede, egemenliði eline almayý isteyen bir emperyalist güç, siyasi iktidarla yetinemez, kendi toplumsal tabanýný da yaratmalýdýr. ABD, Talabani-Barzani destekli, sinek ikili Osman Öcalan aracýlýðýyla, kendi seçeneðini güçlendirme yoluna giderken; AB ise, Kürt halký üzerinde söz sahibi olabilmek için Leyla Zana ve Osman Baydemir gibi isimlere gözünü dikmiþ durumda. Bu nedenle Verheugen, siyasi linç giriþimine hedef olan Osman Baydemir le kameralarýn önüne geçti. Avrupa Parlamentosu, Leyla Zana yý, 762 üyesi önünde konuþma yapmasý için davet etti. AB, Leyla Zana ve Osman Baydemir gibi silah çözüm deðil diyenlerin önünü açabilmek için, Türkiye den bazý düzenlemeler istiyor. Toplum, zina tartýþmalarýna boðulurken, Ankara-Brüksel- Washington arasýnda, politik zinanýn pazarlýklarý tüm hýzýyla sürüyor. AB ye Umut Baðlayanlarýn Hayal Kýrýklýðý Filler böyle tepiþirken, çimenler eziliyor. Ama bu kez ezilen çimenler, geniþ emekçi yýðýnlarýn özgürlük özlemlerini AB üyeliðine endeksleyen küçük-burjuva demokratlar ve reformistler oldu. AB, Verheugen in aðzýndan, sistematik iþkence yok demedi mi? Toplumun en geniþ emekçi kesimini her türlü yoldan hapis cezasýyla tehdit eden yeni TCK yasasý, yine Verheugen tarafýndan bir devrim diyerek onaylanmadý mý? Eðer, AB üyelik süreciyle devrimin aðýrlýklarýndan kurtulacaðýný sanarak umut eden küçük-burjuva reformcularýn hevesleri kursaklarýnda iþte böyle kalýyorsa, buna biz devrim adýna seviniriz sadece. Bakýn þu ÝHD ye, Verheugen e baðladýklarý ümit, nasýl da ihanete uðradý!! Peki ya Ulusal Kurtuluþ Hareketi, diyalog kararý almazlarsa, AB bizi savaþa zorlamýþ olur. demiyor mu? Devrimden kaçýþýn yollarý bir bir týkanýyor. Sonuç olarak: TCK-zina tartýþmalarýnýn ardýnda, Türkiye üzerinde AB-ABD egemenlik yarýþý vardýr. Bugüne dek gelen en ABD ci hükümet olan AKP; AB için tarih alamazsa, karþýlaþacaðý, partinin daðýlma tehlikesi, ekonomik krizin patlamasý riski, kýsacasý devrimin sýcak nefesini ensesinde duymasý nedeniyle, AB nin isteklerine boyun eðdi. Bu isteklerin temelinde, ABD nin Türkiye üzerindeki güç odaklarýný zayýflatmak hedefi vardý. Devrimin büyük tehdidine raðmen, çoðu zaman burjuvazi, kendi aralarýndaki kavgaya ve bu kavganýn çatlaklarý büyütmesine engel olamaz. Olan budur. Düne kadar, hem AB, hem de ABD, Türkiye ve Kürdistan devrimini elbirliðiyle boðmak için, Birlik e üyeliðin refah ve demokrasi getireceði propagandasýný yürüttüler. Fakat þimdi, kendi aralarýndaki tam ilhak yarýþý, onlarý bir yandan kitlelerin beklentilerini boþa çýkaracak adýmlar atmaya zorlarken, öte yandan tutuþtuklarý kavga nedeniyle iþbirlikçi iktidarýn daha hýzlý yýpranmasýný hazýrlamaya götürüyor. Bu kavganýn bir galibi olacaksa, o da devrim olacaktýr. 10

SARAYLARA SAVAÞ KULÜBELERE BARIÞ Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi, Ýstanbul da geniþ çaplý ev yýkýmlarýna hazýrlanýyor. Özellikle gecekondu semtleri bu yýkýmýn hedefleri a- rasýnda. Ýstanbul Büyükþehir Ýmar Müdürlüðü nün hazýrlamýþ olduðu Ýstimlak Planý çerçevesinde, boðaza nazýr kaçak yapýlanmalar deðil ama, insanlarýn baþlarýný zar zor sokabildikleri gecekondular yýkýlacak. Tarihsel ve doðal dokuyu bozarak yükselen plazalar deðil ama, yoksul, emekçi halkýn kulübeleri yýkýlacak. Sermayenin lüks ve gösteriþ düþkünlüðünü yansýtan binalar deðil ama halkýn barakalarý yýkýlacak. Gerekçe hazýr: Bu evler depreme dayanýklý deðil veya sel baskýnlarýndan en çok zarar gören yerler gecekondular. Sanki çarpýk kentleþmeyi her gün, her saat besleyen bu sistemin kendisi deðilmiþ gibi. Sanki insanlarý köyden kente göçe zorlayan tekelci kapitalist sistem deðilmiþ gibi. Her yýl binlerce insan, kýrsal alanda iþ bulamadýðý için kentlere göçüyor. Ö- zellikle de büyük þehirlere. Üretim yapýlan tarýmsal alanlarýn miras yoluyla yeniden bölüþümünün artýk neredeyse olanaksýz hale gelmesi sonucu kýrsal alanda iþsizler ordusu günden güne artýyor. Yine IMF programlarý sonucu tarýmýn tam anlamýyla yýkýma uðramasý nedeniyle de kýrsal alanda ikamet eden nüfusun önemli bir bölümü çareyi kentlere göçmekte buluyor. Türkiye de iç göç uzun zamandýr devam ediyor. Ancak özellikle iç savaþýn yoðunlaþtýðý 90-91 yýllarýndan sonra köyden kente göçte büyük bir artýþ yaþandý. Evleri, tarlalarý, hayvanlarý yakýlan, sürekli devlet tarafýndan korucu olmaya zorlanan Kürt halký bunu kabul etmeyince, zorla kentlere göç ettirildi. Ve kentlere bu yoðun göç daha çok Ýstanbul, Ýzmir, Adana gibi büyük þehirlere oldu. Zaten altyapý ve konut sorunlarýyla boðuþan büyük þehirler, bu göçlerle birlikte daha karmaþýklaþmýþ sorunlarla karþý karþýya kaldýlar. Deðiþik sermaye gruplarýnýn ve rant çevrelerinin yönlendirmesiyle oluþmuþ olan arazi mafyalarýnýn da etkisiyle çarpýk yapýlanma alýp baþýný yürüdü. Kapitalist sistemde konut sorununun hiçbir zaman iþçi ve emekçilerden yana çözülemeyeceðinin en açýk göstergesi, sayýlarý günden güne hýzla artan derme çatma gecekondulardýr. Sistem bir yandan bunun koþullarýný kendi eliyle hazýrlarken bir yandan da gecekondularý yýkarak bu sorundan kurtulacaðýný sanmaktadýr. Bu süreçte zenginleþen arazi simsarlarý ve inþaat mafyalarý olmaktadýr. Köyden bin bir zorlukla göçerek þehre gelmiþ, henüz doðru dürüst iþ bulamamýþ, ailesinin kalmasý için derme çatma bir kulübe inþa etmiþ olanlar i- se bir yandan geçim sýkýntýsý nýn cenderesinde sýkýþýrken, bir yandan evinin baþýna yýkýlacaðý tehlikesiyle karþý karþýya kalmýþtýr. Deprem korkusu bir yandan, yýkým ekipleri bir yandan, arazi mafyalarý bir yandan Ýstanbul, konut sorununun artýk kangrenleþtiði þehirlerin baþýnda geliyor. Ýstanbul Büyükþehir Ýmar Müdürlüðü nün yýkým kararý verdiði evlerin sahipleri, büyük bir tedirginlik içinde beklemeye devam ediyorlar. Evlerimizin yýkýlmasýný istemiyoruz diyorlar, olan hep fakire oluyor. Zenginlere bir þey olmuyor. Biz yiyecek ekmek bulamazken, þimdi de evimizi yýkacaklar. Hepsinin kafasýnda bu evlerin yýkýlmasýnýn altýnda yatan nedenin, birilerini zengin etme telaþý olduðunun yer ettiði anlaþýlýyor. Büyük bir kýsmý yoksul olan bu insanlar, baþlarýný zar zor sokabildikleri bu barakalarý, baþlarýna yýkmak isteyenlerin, birilerinin çýkarýna bu uðursuz role soyunduklarýný anlýyorlar. Villa yapýp halký maðdur edecekler diyorlar. Onlar kendi içgüdüleriyle, yýkýlacak olan barakalarýnýn yerlerinin kimlere tahsis edileceðini biliyorlar. Bu nedenle, evlerini baþlarýna yýkmak üzere gelecek olan yýkým ekiplerine karþý hazýrlanýyorlar. Ýstanbul da Alibeyköy de, Taþoluk Mahallesi nde, Feriköy de, Maltepe de yýkýmlar gündemde. Burada çok uzun zamandýr ikamet eden insanlara evlerinin yýkýlacaðýna dair bildirimde bulunulmuþ. Baþlarýný sokabilecekleri baþka hiç bir yer olmayan insanlar, bu yýkým ekiplerine karþý koyacaklar. Kýþ yaklaþýrken sokakta kalma tehlikesiyle karþý karþýya olan bu insanlarýn dövüþmekten baþka hiçbir alternatifleri yok. onlar ya binbir güçlükle yaptýklarý evlerini savunacaklar ve bunun için her þeyi göze alacaklar ya da sokaða atýlýp yaþamdan kovulacaklar. Bunlarý yazarken aklýmýza sosyalist sistemin konut sorununu nasýl çözdüðü, örneðin Küba da çarpýk yapýlaþmaya nasýl son verildiði, devlet eliyle kooperatifler inþa edildiði ve halk komiteleri eliyle düzenli yapýlaþmanýn saðlandýðý, hiç kimsenin evsiz kalmamýþ olduðu geliyor. Nazým ýn þiirinde belirttiði ferah bir türküye benzeyen / evinin duvarýný okþayan / kooperatiften aldýðý pýrýl pýrýl evinin duvarýnda okþamaya kavuþan ve okþamayý bir daha yitirmeyecek olan / ferah bir evin duvarýný okþayabildiðine i- nanmayan / ama arýk bütün sevinçlere i- nanan / Kübalý Nikolas ýn eli geliyor. Nazým ýn dediði gibi, yalansýz hürriyetin eli, umutlarýn eli. Ve üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda bir gün Küba da olduðu gibi sosyalizmi kurduðumuzda insanlarýn nasýl bir daha hiçbir zaman evsiz kalmayacaklarýný düþünüp, gözlerinin nasýl sevinçle parlayacaðýný canlandýrýyoruz kafamýzda. Düzenli ve dayanýklý yapýlaþma sayesinde insanlarýn nasýl deprem, sel baskýný vb. korkulardan kurtulduklarýný, artýk bütün doðal afetlere karþý gerekli önlemlerin alýnmýþ olmasýndan kaynaklý, insanlarýn nasýl kafalarýný baþka þeylere, yaratýcý faaliyetlere yorduklarýný düþünüyoruz. Ve o gün birgün mutlaka gelecek diyoruz. Ýnsanlýðýn gerçek tarihinin baþlayacaðý günlerin geleceðine inanýyoruz. 11

DÜNYA DEVRÝMÝ OLGUNLAÞIYOR Emperyalist-kapitalist sistemin sýçramalý çöküþ süreci ve bu maddi temel üzerinde harekete gecen yüz milyonlarca emekçinin emperyalizme ve kapitalizme karþý yürüttüðü iç savaþlar bütün dünyada devrimci durumun ortaya çýktýðýnýn ifadesidir. Bir dünya devrimi olgunlaþýyor. 12 Önceki sayýmýzda devrim dalgalarýnýn kapitalizmin en güçlü görünen kalelerinin kýyýlarýný dövmeye baþladýðýna iþaret etmek için gündem yazýsýný Avrupayý baþtan baþa dolaþan Komünizm Hayaleti ne ayýrmýþtýk. Dergimizin sözkonusu sayýsý yayýnlandýktan sonra orada yazýlan düþünce ve öngörülerimizi doðrulamak istercesine dev kitle gösterileri Avrupa nýn deðiþik ülkelerinde boy göstermeye devam etti. Hollanda, tarihinin en büyük ikinci kitle gösterisine sahne oldu. Emekçi sýnýflarýn kazanýlmýþ haklarýna yönelik kapitalistlerin saldýrýsýna ikiyüzelli bin emekçi meydanlara akarak yanýt verdi. Baþýný aðýr iþ kollarýnda çalýþan iþçilerin aileleriyle birlikte çektikleri bu dev kitle gösterisi, Hollanda tekelci burjuvazisine açýk bir meydan okumaydý. Hollandalý iþçilerin ve diðer emekçilerin kitle gösterisini Alman emekçi sýnýflarýnýn kitle gösterileri takip etti. Zaten haftalardýr Pazartesi Eylemleri adý altýnda sokaklardan çekilmeyen Alman emekçi sýnýflarý, geçtiðimiz haftalarda dev bir gösteri düzenlediler. Gösterinin Berlin Duvarý nýn yýkýldýðý tarihin yýldönümüne denk getirilmesi, Alman iþçileri arasýnda gittikce yayýlan ve güçlenen sosyalizm bilincindeki sýçramayý gösteriyor. Sosyalizm bilinci ve özlemi iki Almanya nýn birleþmesinden kýsa bir süre sonra Alman iþçileri arasýnda büyük bir hýzla yayýlýyor. Alman emekçilerinin eylemlerini Avrupa nýn baþka ülkelerindeki eylemler izledi. Þüphesiz, proletaryanýn ve diðer e- mekçi sýnýflarýn eylemleri Avrupa yla sýnýrlý deðildir. ABD, Japonya gibi emperyalist devletlerle birlikte baðýmlý ülkelerin hemen hepsinde proletaryanýn ve diðer emekçi sýnýflarýn sert sýnýf savaþlarýný görmek mümkün. Latin A- merika boydan boya, emekçi sýnýflarýn emperyalistlere ve iþbirlikçilerine karþý bir savaþ alaný halini almýþtýr. Emekçi sýnýflarýn emperyalistlere ve iþbirlikçi burjuvalara karþý þiddetli savaþlarýnýn olmadýðý bir Latin Amerika ülkesi yok gibi. Küba, Yüzyýlýn Komünü olarak Latin Amerika halklarýna güç ve esin veriyor. Küba örneðini gören Latin A- merika halklarý, sosyalizme giderek daha çok yaklaþýyor, ona doðru yöneliyorlar. Afrika ve Asya da sayýsýz ülke iç savaþlarla kaynýyor. Bu savaþlar çok farklý biçim ve nedenlerle ortaya çýksalar da, hepsinin ortak noktasý, egemen olan sýnýf ve düzene karþý yönelmiþ olmalarýdýr. Kapitalist üretimin egemen olduðu bir yerde egemen güçlere karþý iç savaþ yürütmek, kitleleri kaçýnýlmaz bir biçimde anti-kapitalist bir yola çeker. Görünürdeki nedenlerin ve savaþýn biçimlerinin farklý olmasý bu olguyu deðiþtirmez. Dahasý Afrika ve Asya nýn pek çok ülkesinde, iç savaþlarýn anti-kapitalist, anti-emperyalist karak-

teri daha açýk bir hale geliyor. Ortadoðu, emperyalizm ve kapitalizme karþý savaþlarýn kaynayan kazaný durumunda. ABD emperyalizminin I- rak ta içine düþtüðü durum biliniyor. Filistin Devrimi, iç ve dýþ engellere raðmen siyonizme, emperyalizme ve giderek kapitalizme karþý bir savaþa dönüþüyor. Ortadoðu nun diðer ülkelerinde ABD düþmanlýðýnýn yayýlýp güç kazandýðýný, artýk ABD nin kendisi de itiraf ediyor. Ancak, ABD nin bu eksik itirafýný þöyle tamamlamak gerekiyor: Ortadoðu da sadece ABD emperyalizmine karþý deðil, bütün emperyalist sisteme ve kapitalizme karþý bir düþmanlýk sözkonusu. Emperyalistlerin korkularýnýn asýl kaynaðý da burasý. O- nun için emperyalist basýn tekelleri ve propaganda merkezleri, Ortadoðu daki tüm kurtuluþ savaþlarýný islamcý hareketlere maletmeye; onlarýn adlarýný ö- ne çýkarmaya çalýþýyorlar. Onlarýn burada gizlemeye çalýþtýklarý þey, iç savaþlarýn taþýdýklarý sosyalist öz ve sýnýfsal içerikleridir. Emekçi sýnýflarýn emperyalizme ve egemen sýnýflara karþý bütün kýtalarý saran savaþlarý bilinen görünen somut olgulardýr. Asýl mesele, bu somut olgularýn nasýl deðerlendirileceði ve buradan sýnýf mücadelesinin geleceðine i- liþkin ne gibi sonuçlarýn çýkarýlacaðýdýr. Sýnýf savaþlarýnýn yaygýnlýðýný görmek yetmez. Çünkü, dünün en iflah olmaz kötümserleri dahi, bugün sýnýf savaþlarý gerçeði karþýsýnda bir dünya devriminin mayalanmakta olduðunu bas bas baðýrmaya baþladýlar. Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda yaþanan devrimci duruma gözlerini kapatýp bir dünya devriminden bahsetmek olsa olsa kendi kötümserliðini örtme çabasýdýr. Öyleyse dünya komünist güçleri, dünün bu iflah olmaz kötümserlerinden çok daha ileri giderek, sýnýflar savaþýnýn þu andaki durumundan doðru sonuçlar çýkarýp geleceðe iliþkin görev ve hedeflerini saptamalýlar. Herþeyden önce þu nokta büyük bir netlikle bilince çýkarýlmalýdýr: Baþta Avrupa olmak üzere emekçi sýnýflarýn kapitalistlere karþý tüm kýtalarý saran savaþý, gelip geçici bir durum deðildir. Bu iç ve dýþ savaþlar, emperyalist-kapitalist sistemin sýçramalý çöküþ sürecinin bir sonucudur. Bu, öyle bir sonuç ki, ayný zamanda sýçramalý çöküþ sürecini hýzlandýran bir nedendir. Bütün dünyada emekçi sýnýflar burjuvaziye karþý savaþlarýný iþte bu geniþ maddi temel üzerinde veriyorlar. Þayet kitleleri harekete geçiren böyle güçlü bir maddi temel olmasaydý, hiçbir grup ya da partinin çabalarý, ajitasyonu, propagandasý bu kadar geniþ ve yaygýn bir sýnýf hareketi doðuramazdý. Avrupa da yükselen sýnýf savaþýnda bu olguyu çok rahat bir þekilde gözlemlemek mümkün. Yakýn yýllara kadar nispeten sessiz ve bir anlamda uyuklayan emekçi kitleleri büyük tarihsel eylemlere, siyasal yaþama çeken bizzat Avrupa burjuvazisinin kendi eylemleri olmuþtur. Avrupa tekelci sermayesi, kapitalizmin sýçramalý çöküþ sürecini yavaþlatmak için proletaryanýn ve diðer emekçi sýnýflarýn kazanýlmýþ haklarýna, yaþam koþullarýna saldýrýnca milyonlarca insanýn politik yaþama çekilmesine, milyonlarca insanýn harekete geçmesine neden oldu. Bunlar tekelci sermayenin sonuçlarýný hiç de arzu etmediði fakat kapitalizmi ayakta tutmak için atmaktan da kaçýnamadýðý adýmlardýr. Almanya bu konuda tipik örnektir. Alman tekelci burjuvazisi, Alman tekelci kapitalizminin bunalýmýna çare olarak proletaryaya ve diðer emekçi sýnýflara on dokuzuncu yüzyýlýn çalýþma koþullarýný dayatýnca, iþçi sýnýfý ve diðer emekçileri, söz uygunsa, aðýr uykularýndan uyandýrdý. Emekçi sýnýflar elde ettikleri haklardan ve geldikleri yaþam düzeyinden geri düþmemek için sosyal demokrasiyle bütünleþmiþ sendika yöneticilerinin, reformist politik önderlerin engellerine raðmen ve bu engelleri yýkarak sokaklara çýktýlar. Baðýmlý ülkelerde durum bundan pek farklý deðil. Emperyalistlerin saldýrýlarý ve tam ilhak politikalarý; iþbirlikçi burjuva sýnýflarýn politik zor eþliðindeki yoðun sömürüleri, geçim araçlarýný ellerinden alarak yaþamdan kovmalarý, bu ülkelerin emekçi sýnýflarýný iç savaþlara çekmiþtir. ABD ve diðer emperyalistlerin Irak ý iþgal etmeleri buna bir örnektir. ABD emperyalizmi, kendi bunalým ve çöküþ sürecini yavaþlatmak için baþlattýðý dünya savaþý çerçevesinde Irak ý iþgal ederken, sadece Irak halkýný deðil, bütün Ortadoðu halklarýný, hatta kendi halký dahil, dünya halklarýný emperyalizme ve kapitalizme karþý mücadeleye çekmiþ oldu. Emperyalist-kapitalist sistemin sýçramalý çöküþ süreci ve bu maddi temel üzerinde harekete gecen yüz milyonlarca emekçinin emperyalizme ve kapitalizme karþý yürüttüðü iç savaþlar bütün dünyada devrimci durumun ortaya çýktýðýnýn ifadesidir. Bir dünya devrimi olgunlaþýyor. Olgunlaþan bir devrim karþýsýnda lafazan deðil, ama gerçek anlamda devrimci komünistlerin birinci görevi devrimi örgütlemek, proletaryanýn ve diðer emekçi sýnýflarýn önüne iktidar sorununu pratik politika sorunu olarak koymaktýr. Devrimci konumda kalmak isteyen bir komünist parti, böyle koþullarda devrim ve iktidar meselesini bir propaganda ve ajitasyon konusu o- larak ele almakla yetinemez. Böyle koþullarda bununla yetinmek, bir lafazan olarak kalmak; devrimci deðil ama reformist çizgide yürümek demektir. Dünya devriminin olgunlaþmasý, bütün ülkelerin devrimci komünist partilerinin önüne bütün iktidarýn proletarya tarafýndan ele geçirilmesi hedef ve görevini pratik biçimde koymuþtur. Þüphesiz bu durum Türkiye ve K.Kürdistan için fazlasýyla geçerlidir. Leninist Parti, Bütün Ýktidar Emeðin Olacak! sloganýyla yýllardýr bu çizgide yürüyor. Þimdi, devrimi pratik olarak örgütlemek, iktidar meselesini pratik politika olarak ele almak zamanýdýr.r 13

Zindanlarý Yýkacak, ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! Remzi Aydýn Ölüm Orucu Eyleminin 476. Gününde ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR Bu sloganý haykýrýyoruz yýllardýr; yýllardýr üzerinde yaþadýðýmýz topraklar üzerinde, zindanlarda büyük bir savaþýn sürdüðünü anlatýyoruz insanlara. Bizim sözle, kalemle söyleyip yazdýðýmýzý, Ölüm Orucu savaþçýlarý kanlarýyla, canlarýyla yazýp söylüyorlar. 117 savaþçý ölümsüzleþti bugüne kadar. Onlar, bir daha çocuklar hiç aç kalmasýnlar diye açlýðýn üzerine yürüdüler. Onlar, bir daha zindanlarda insanlar ölmesin diye ölümün üzerine yürüdüler cesaretle. Umutla, dirençle, kararlýlýkla yürüdüler. Kübalý devrimciler tüm dünyaya bugün dünya devrimcilerinin düþlerine yapacaðýmýz katký, bu kararlýlýðýmýz olacaktýr diyorlar, sosyalizmde ýsrarlarýný anlatmak i- çin. Ve þimdi Ölüm Orucu savaþçýlarý kitlesel kahramanlýk göstererek dünya devrimcilerinin düþlerine katkýda bulunuyorlar. Remzi AYDIN, bugün Ölüm orucu eyleminin 476. gününde. Remzi yoldaþ, tüm insanlýðýn umutlarýný taþýyor yürüyüþünde, tüm devrimcilerin düþlerini taþýyor. Biz Leninistler, Ýstanbul un deðiþik bölgelerinde yaptýðýmýz yazýlamalarla, Ölüm Orucunun sürdüðünü, yoldaþlarýmýzýn yalnýz olmadýðýný gösterdik herkese. Zafere kadar sürecek olan bu büyük yürüyüþte yüreðimiz daima onlarla birlikte olacak. Ýstanbul dan Leninistler Tokat ta Ölümsüzleþen Gerillalar Topraða Verildi Haber salýn cellatlarýma Sevinmesinler boþuna Haber salýn cellatlarýma vurmuþlar ama ölmedim ben kabuk baðlamadý daha yaram ama olsun buyurup gelsinler Haber salýn Cellatlarýma ölmedim gene beklerim 14 ggggg Ergül Çiçekler Mart 2004 29 Eylül tarihinde Tokat kýrsalýnda devlet tarafýndan katledilen DHKP/C gerillalarýndan üçü, Sebahattin Yavuz, Devrim Aðýrman ve Mustafa Ýþeri; Küçükarmutlu Cemevi nde yapýlan törenden sonra 2 Ekim tarihinde Cebeci Mezarlýðý nda ölümsüzlüðe uðurlandýlar. Kalabalýk bir kitle tarafýndan ölümsüzlüðe uðurlanan gerillalarýn cenazesine, Gazi Mahallesi nden Mücadele Birliði okurlarý da katýldý. Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez sloganýyla ölümsüzlüðe uðurlanan gerillalar, devrim için yaþamýný ortaya koyanlarý, emekçi halkýn nasýl baðrýna bastýðýný gösterdiler. DEVRÝM SAVAÞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR! Gazi Mahallesi nden Mücadele Birliði Okurlarý

Tekirdað F Tipi Cezaevi nde Tutsaklara Saldýrý Tekirdað F Tipi Cezaevi nde kalan devrimci tutsaklardan Hýdýr Canpolat, Erkan Altun, Alican Erkal, Yüksel Okuyucu, Mehmet Sarar, Fahri Türk ve Erdinç Yücel, yaptýklarý açýklamada, 17 Eylül 2004 günü, Tekirdað 1 No lu F Tipi Cezaevi nden, Ýstanbul Aðýr Ceza Mahkemesi ne götürülen devrimci tutsaklarýn, mahkeme gidiþ ve dönüþ sýrasýnda görevli askerlerin çeþitli psikolojik ve fiili saldýrýsýna uðradýklarýný bildirdiler. Tutsaklar, askerlerin her bahanede tutsaklara küfür etmenin, tehdit savurmanýn yaný sýra, mahkeme önünde tutsaklarý saatlerce ring aracýnda bekleterek, tuvalet, ýsýnma ve havalandýrma gibi giderilmesi zorunlu ihtiyaçlarý birer iþkence aracý haline getirdiklerini açýkladýlar. Saatlerce ring aracýnda havasýz bekletilen devrimci tutsaklarýn, cezaevine dönüþ sýrasýnda araçtan hemen indirilmediklerini, yaklaþýk 100 askerin ellerinde coplarla birlikte bir koridor oluþturmasýnýn ardýndan beþer dakika arayla indirildiklerini ve arama mahalline götürüldüklerini, bu sýrada kimi tutsaklarýn coplu askerlerden oluþan koridorun ortasýnda bir süre bekletilmek suretiyle gözdaðý verilmeye çalýþýldýðýný belirten tutsaklar, mahkeme dönüþündeki rutin uygulamada yeri olmamasýna raðmen, tutsaklarýn kollarýna girilerek arama mahalline sokulduklarýný ve arama odasýna da yine rutin uygulamada yeri olmadýðý halde jandarmalarýn doluþtuðunu bildirmiþlerdir. Açýklamada bazý tutsaklara arama mahallinde yere serilen bir gazete üzerinde soyunmalarýnýn, bazýlarýna yere çökmeleri ya da ayaklarýný kaldýrmalarýnýn dayatýldýðý yer almaktadýr. Devrimci tutsaklar, söz konusu faþist dayatmalara boyun e- ðilmediðini ve üst aramasýnýn rutin biçimde yapýlmasýnýn saðlandýðý belirtilmiþtir. Devrimci tutsaklar açýklamalarýný, F Tipi tabutluklarýn kapatýlmasý talebiyle sürdürülen Ölüm Orucuna, Tek Tip Elbise ve zorla çalýþtýrma dayatmalarý baþta olmak üzere, hapishanelerde geliþen ve geliþebilecek tüm saldýrýlara karþý kamuoyunu duyarlý olmaya ve devrimci tutsaklarla eylemli dayanýþmaya çaðýrarak bitiriyorlar.r 5 Gerilla Öldürürler, 105 Gerilla Daða Çýkar 29 Eylül günü Tokat ili Yaðmurlu Beldesi kýrsal alanýnda DHKC gerillalarý i- le askeri güçler arasýnda çýkan çatýþmada birlik komutaný Sebahattin Yavuz, komutan yardýmcýsý Songül Koçyiðit ve savaþçýlar D.Devrim Aðýrman ile Mustafa Ýþeri ölümsüzleþtiler. Daha sonra yapýlan açýklamaya göre gene DHKP-C li olan Salih Çýnar da katledildi. Bu olaya iliþkin 9 Ekim tarihinde bir basýn açýklamasý düzenleyen Temel Haklar ve Özgürlükler Derneði, DHKP-C savaþçýlarýnýn katledildikten sonra da nasýl iþkenceye maruz kaldýðýný resimler ve anlatýmlarla gözler önüne serdi. Çatýþma sonucu katledilen devrimcilerin morgdaki görüntüleri, baþka hiçbir isim konulmayacak denli canilik örneðidir. Hemen hemen hepsi kýrýlan veya kopartýlan el ve ayak parmaklarý, kesici aletlerle yüzülen deriler, sigara yanýðýna benzeyen onlarca yanýk izi, her vücuttaki onlarca kurþun izi ve kurþunlarla kopartýlan göðüsler bir çatýþmanýn deðil, katillerin ruh hallerinin yansýmasýndan baþka bir þey deðildir. Denilen açýklamada avukatlarýn da konuþmasýnýn ardýndan Devrim Aðýrman ýn babasý Niyazi Aðýrman ýn sözleriyle basýný bilgilendirme toplantýsý sona erdi. ( ) Bugün 5 gerilla öldürürler, 105 gerilla daða çýkar. Kýzý devrimciydi, gerillaydý. Onu çok seviyorum, onunla gurur duyuyorum. Kýzým benim göðsümde kýzýl bir madalyadýr, ölene dek onu göðsümde taþýyacaðým. Kaný yerde kalmayacak. Selam olsun alnýnda yýldýzlý bere elinde mavzeriyle Tokat daðlarýnda çarpýþan gerillalara! ( ) ULUCANLAR KATLÝAMI ÝKÝTELLÝ DE PROTESTO EDÝLDÝ 1999 da Ulucanlar Cezaevi nde devlet 10 devrimci tutsaðý katletti. Bu katliamý protesto etmek için Ýkitelli de içinde Mücadele Birliði, Atýlým ve Ýþçi Gazetesi nin bulunduðu bir devrimci birlik oluþturuldu. 26 Eylül Pazar günü saat 20:00 da Ýkitelli postanesi ö- nünde baþlayan meþaleli eylemde Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük/Ýkitelli Devrimci Birlik pankartý açýldý. Kitle, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Tek Tip Elbise Giymeyeceðiz, Devrim Þehitleri Ölümsüzdür sloganlarýyla 20 dakika yürüdü ve etrafta toplanan eylemi ilgiyle izleyen halka, Ulucanlar daki katliam ve yapýlan eylemin amacý anlatýlarak eylem son buldu. Ara sokaklara daðýlan bir grup ise Yaþasýn Partimiz TKEP/Leninist, 15. Yýlýnda Leninist Saflara, Yaþasýn 13 Mart Genç Komünistler Birliði, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz, Remzi Aydýn Yalnýz Deðildir sloganlarýný atarak bir müddet yürüdü. Y.E. Mücadele Birliði/ Ýkitelli 15

2. Ýntifada, Filistinlilerin kendi deneyimleriyle, Kurtuluþ Ýntifadasý, 5. yýlýna girdi. 28 Eylül 2000 yýlýnda, Sabra ve Þatilla katliamlarýnýn baþ sorumlusu kasap Þaron un yüzlerce silahlý koruma eþliðinde Harem-ül Þerif i ziyaret etmesiyle patlak veren 2. Ýntifada, bugüne dek 4 bine yakýn Filistinli nin yaþamýna mal oldu. 100 günde Ýntifadayý ezeceði sözüyle baþbakanlýða gelen Þaron, Filistin Devrimi karþýsýnda aciz kaldýkça, adeta çýldýrýyor, gözü dönüyor. Bu ruh hali sadece Þaron u deðil, tüm Siyonist yöneticileri ve destekçisi emperyalistleri de sarmýþ durumda. Yüzlerce nükleer füze, binlerce akýllý füze ve zýrhlý helikopterlerle, binlerce tankla kuþattýklarý Filistin halký, bu muazzam devlet aygýtýnýn üzerinde yükselttiði temel taþýný, altýndan çekip alýyor. Tanýnmýþ bir Ýsrailli yazara göre durum þu: Ýsraillilerin çoðu artýk iki devletten baþka alternatif olmadýðýný görüyor, ancak bu bilinçlenme henüz siyasi deðiþiklik getirmedi. Ýki devlet. Bir yanda Filistin, diðer yanda Ýsrail. Ama bu, siyonizmin temeline vurulmuþ en büyük darbe deðil mi? O siyonizm ki, Sina Yarýmadasý ndan Ürdün Vadisi ne kadar, bütün o kutsanmýþ topraklar ýn, yalnýzca Yahudilere ait olabileceðini söylemiyor muydu? Siyonizm böyle bir darbenin altýndan kalkabilir mi, bilinmez. Bu yüzden Þaron ve destekçisi ABD, Filistin Devrimini boðmak için ellerini çabuk tutmaya bakýyorlar. 5. yýlýnda Ýntifada, çok daha kanlý olaylara sahne olacak. Filistin halkýný daha büyük acýlar bekliyor. Fakat, buna raðmen, Filistin Devrimi, 2. Ýntifadayla birlikte, kendi önündeki engelleri yýka yýka, ulusal-sýnýfsal bir kurtuluþa doðru adým adým ilerliyor. Birinci (taþlý) Ýntifada, hemen bütün gerilla güçlerinin ve lider kadrolarýn sürgünde olduðu bir dönemde, halkýn yaratýcý ve cesaret dolu atýlýmýyla yaratýlmýþtý. Süregiden siyonist baskýlar, aþaðýlamalar, azap derecesine ulaþan yoksunluklarla dolu mülteci kampý yaþamýna karþý halk, yaþam hakký ve özgürlük i- çin 1987 sonunda taþlarla kuþanmýþtý. 93 yýlýnda imzalanan Oslo Anlaþmasý na dek Taþlý Ýntifada, ulusal ve devrimci örgütler (FHKC-FDKC-El Fetih) tarafýndan yönlendirildi. 2. Ýntifada hareketine ise, Hamas ve Ýslami Cihad gibi dinsel gerici eðilimler ortak oldular. Filistinlilerin deyimiyle, bu durum ulusal birliði bozdu. Fakat, esas nokta gözden kaçýyor. Söz konusu Filistinlilerin ulusal birliði, 93 Oslo Anlaþmasýyla, artýk bir daha canlanmamak üzere yitirilmiþtir. Ýhanet, burjuva sýnýftan geldi, Arafat ýn önderlik ettiði burjuva Filistin hareketinden. Ama bu ihanet, bir anlýk bir göz kararmasýnýn, uzun süren savaþ yorgunluðunun, konformizmin vs. eseri deðildi. Bu ihanetin kökünde, derin tarihsel ve ekonomik nedenler vardý. Filistin in 16 FÝLÝSTÝN DEVRÝMÝ NÝN GERÇEK DOSTLARI devrimcileri bunu biliyor. Leninistler de bunu her zaman dile getirdiler. Ama, Filistin adýna, Arafat ý desteklemekten baþka söyleyecek sözü ve pratiði olmayanlara, yani Türkiye nin þu rüzgar gülleri ne, bunu bir kez daha hatýrlatmakta yarar var. Arafat ve Ayýn Karanlýk Yüzü Arafat önderliðindeki El-Fetih in bugüne dek üç önemli dayanaðý bulunuyordu: Gerici Arap rejimleri, dýþarýda emperyalizmin dolaylý iliþkileri ve içeride burjuva Filistinlilerin dolaysýz desteði. Bu üçlü destek, son 35 yýldýr Arafat ý Filistin ulusal mücadelesinin temsilcisi durumuna getirmiþti. Otuz beþ yýl sonra, bu üçlü destek ne durumda? Gerici Arap rejimleri El-Fetih i, kendi topraklarýna da göz diken Ýsrail siyonizme karþý desteklediler. Fakat bu tutumlarý her zaman iki yüzlü oldu. Bir yandan FKÖ ye kapýlarýný açarken, diðer yandan Filistin kurtuluþ mücadelesinin tüm devrimci yönlerini törpülemeye çalýþtýlar. Bu amaçla katliam yapmaktan bile geri durmadýlar. Bu katliamlarýn en korkuncu, 1970 te, tarihe Kara Eylül olarak geçen olaydýr. Ürdün ordusu, kendi topraklarýný Ýsrail e karþý saldýrý üssü olarak kullanan Filistinli gerillalara ve mülteci kamplarýna karþý yaptýðý operasyonda, binlerce Filistinliyi öldürmüþtü. Bu yüzden, Filistinli devrimciler bayraklarýnýn üzerine, emperyalizme, siyonizme ve gericiliðe karþý savaþ sloganlarýný yazýyorlardý. Devrimci Filistin örgütlerinin bu doðru tutumuna raðmen, Arafat, her sýkýþýk anda gerici Arap yönetimlerinin ipine sarýlmaktan, hiçbir dönem geri durmadý. Gerici Arap yönetimleri, 91 yýlýndan itibaren, Filistin mücadelesine karþý tutumlarýnda köklü deðiþimlere gittiler. ABD nin Körfez Savaþý ve SSCB nin daðýlmasýyla, gerici Arap rejimleri Ýsrail le arayý düzeltmenin yollarýný aramaya baþladýlar. Taþlý Ýntifada sürecinde ekonomisi çökme noktasýna gelen Ýsrail siyonist devletiyle kurduklarý ticaret iliþkileri, siyonizme verilen açýk çek anlamýna geliyordu. Bu ekonomik iliþkileri son dönemde diplomatik, hatta askeri iliþkiler izliyor. Bugünlerde, bir Arap ülkesinin, MOSSAD la iþbirliði içinde, Filistinli liderlere karþý operasyon düzenlenmesine önayak olduðu söyleniyor. Bu ülkenin Mýsýr olmasý kuvvetle muhtemel. Ýsrail le kavgalý Saddam ýn yerine gelen CIA ajaný Irak baþbakaný Ýyad Allavi nin BM açýlýþýnda Ýsrail büyükelçisiyle samimi görüntüler

vermesine kimse þaþýrmadý. Gerici Arap rejimleri yavaþ yavaþ A- rafat ve burjuva El-Fetih ten desteklerini çekerken, Filistinli örgütlerin son sýðýnaðý Þam oldu. Ancak, Þam üzerinde ABD ve Ýsrail in yoðun baskýlarý var. Amaç, Þam da bulunan Filistinli liderlerin Tahran a sürülmesidir. Böylece Ýsrail-ABD, Tahran a karþý terörizme destek bahanesiyle askeri ve diplomatik faaliyetlere rahatça giriþebilecektir. Arafat ýn arkasýndaki son Arap destek de bu þekilde son bulmuþ olacaktýr. Arafat liderliðindeki El-Fetih in burjuva niteliði, onu sürekli emperyalizmle iliþki arayýþlarýna sokmuþtur. El-Fetih, Ýsrail in esas destekçisi ABD yle de geçmiþten bu yana iliþki içinde olmuþtur. 1973 de Hassip Sabbah isimli, Arafat ýn arkasýndaki multi milyoner Filistinli, zamanýn Pensilvanya valisi Wiiliam Scraton un eþliðinde, bir çok kez CIA ve ABD yönetimiyle gizli toplantýlar yaptý. Daha o toplantýlarda, bugünün Gazze ve Batý Þeria ya sýkýþmýþ Filistin yönetimi þekillendi. Filistin halkýnýn göstereceði tepkiden korkulduðu için, bu toplantýlar hep gizlendi. Diaspora (sürgün) daki Filistin burjuvazisinin yardýmlarýyla, zaman zaman ABD nin ve AB nin desteðini alan Arafat, bugünlerde ABD tarafýndan öksüz bir çocuk gibi sahipsiz býrakýlýyor. ABD baþkaný Bush, Halkýna yararý olmayan liderlerden AB desteðini çekmelidir. derken, Dýþiþleri Bakaný Powell, Arafat ýn gücü sýfýrlanmalýdýr fetvasýný veriyor. Bu sözlerden güç alan Ýsrail, Arafat ýn Ramallah taki karargahýna, giderek daralan bir abluka uyguluyor. Evrensel gazetesine konuþan FDKC yöneticilerinden Osame el Tamimi; Ýsrail ve ABD, bugüne kadar Arafat a alternatif bir isim ortaya çýkaramadýklarý için, önlerinde hiçbir engel olmadýðý halde onu öldürmediler diyor. Vurgulamak gerekir ki, Arafat önderliðinin aþýlamamasýnda, Filistinli devrimci örgütlerin de önemli bir rolü var. FHKC-FDKC gibi marksist yönelimli, sosyalizmi hedefleyen örgütler bile, bir taraftan Arafat ýn ikiyüzlülüðüne dikkat çekerken, diðer taraftan, Arafat uluslararasý arenada Filistin halkýnýn temsilcisidir Bütün Filistin, ona yönelecek bir saldýrýnýn karþýsýnda duracaktýr diyebilmekteler. Filistin kurtuluþ mücadelesinin Arafat a bu derece mahkum oluþunda anlaþýlýr bir yan var. Çoðu sürgünde ve mülteci kamplarýnda yaþayan 5 milyonluk bir küçük ulusun, ABD gibi emperyalist bir devi arkasýna alan Ýsrail e ve onun son derece modern araçlarla donatýlmýþ ordusuna karþý zafer kazanmasýnýn yolu, uluslararasý alanda destek bulmasýndan geçiyor. Dünya halklarýnýn bugüne kadarki büyük desteði olmasaydý, siyonist Ýsrail Filistin halkýna karþý dizginsiz bir katliama giriþir, sürgünlerle bu halký yok etmeye çalýþýrdý. Filistin Devrimi uluslararasý arenada kendisini temsil edecek bir önderlik boþluðunu yaþýyor. Burjuva Arafat, kendi çapý ölçüsünde bu boþluða gelip o- turuyor. Þimdi gelelim, Arafat ýn temsil ettiði El-Fetih in burjuva sýnýflarla, hatta Ýsrail sermayesiyle olan iliþkilerine Bu sorun aydýnlatýlmadan, bugün Filistin Devriminin ve Kurtuluþ Ýntifadasýnýn karþýlaþtýðý açmazlar anlaþýlamaz. El-Fetih ve Arafat ýn Karanlýk Burjuva Ýliþkileri Bu iliþkiler hiç de yeni deðildir. El- Fetih in kuruluþ yýllarýna, 50 li yýllara dayanýyor. Yani, hareketin Kuveyt teki doðuþ dönemine. El-Fetih in kuruluþunda kilit rol oynayan beþ lider, Kuveyt kraliyet ailesiyle, Filistin topraklarýndaki burjuvalarýn iliþkilerine aracý oluyorlardý. Arafat ýn en baþta gelen destekçisi, bir dönem ABD de büyükelçilik yapan Kuveytli zengin iþadamý Talat El-Hüseyin oldu. Diðer finansörler ise þunlardý: Büyük bir yatýrým fonu yöneticisi Muhsin El-Katan; Arap dünyasýndaki en büyük banka olan Arap Bank ýn baþkaný Abdül- Mecid Þaman; þimdiki Filistin yönetiminin bir önceki baþbakaný, en zengin Filistinlilerden sayýlan Mahmud Abbas (Ebu Mazen) El-Fetih in Diaspora daki burjuvalarca, daha en baþtan kuþatýlmýþ olmasý, Filistin Devrimi karþýsýndaki ikircikli tutumlarýný belirledi. Ýsrail siyonizmine karþý yürütülen silahlý mücadele, Filistin topraklarýnda FHKC-FDKC gibi marksist yönelimli örgütleri ön plana çýkarýnca, ulusun önderliðini elinden kaçýrmamak için El-Fetih, silahlý mücadelenin baþýna geçti. Ebu Cihad gibi, El-Fetih i- çin de burjuva önderliðe karþý çýkanlar i- se, bizzat MOSSAD tarafýndan ortadan kaldýrýldý. El-Fetih in yöneticilerinin burjuva karakteri, 1. Ýntifada nýn sonunu getiren Oslo sürecine dek, geniþ halk kitlelerince kavranamadý. Oslo dan sonra, El- Fetih e egemen olan burjuva sýnýfýn, nasýl da ihanet içinde olduklarý, tüm çýplaklýðýyla ortaya çýktý. Ýhanetin boyutu, Ýsrail ile Filistinli burjuvalar arasýnda, artýk resmiyet kazanan, saklanamayan ekonomik baðýmlýlýk iliþkilerinde çok net görüldü. Filistin topraklarýnda burjuvaziyi, diasporadaki burjuvalardan ayrý olarak, Ýsrail burjuvazisinin taþeronluðunda palazlandý. Geçmiþte bir çok Arap ülkesinde Ýsrail yatýrýmlarý ve mallarý boykot edilirken, Filistin topraklarýndaki Ýsrail yatýrýmlarý sürekli büyüyordu. ABD, Ýsrail ve Filistinli burjuvalarýn katýlýmýyla, bir çok yerde, emeðin en azgýn sömürüsünün yaþandýðý Serbest Ticaret Bölgeleri kuruldu. Bugün, iþgal altýndaki topraklarda, Ýsrail þirketlerine baðýmlý bir ekonomi, o- luþmuþ durumda. Tekstil ve giyim üzerinde odaklanan, Filistin ekonomisinde, bu alanda, 1999 verileriyle, 1.600 firma bulunmaktaydý ve %80-90 ý, Ýsrail þirketlerine fason üretim yapýyorlardý. 93 Oslo Anlaþmasý ndan sonra, Filistin yönetimin önde gelen isimlerinin hemen hepsinin, Ýsrail sermayesiyle iþbirliðinin etkin kiþileri olmasý, bu topraklardaki sermaye birikimini hýzlandýrmakla kalmadý, tekelci bir egemenliðin temelleri de atýldý. Arafat ýn çevresinde kümelenen isimler, baþta çimento, çelik, petrol ve gýda olmak üzere, bir çok alanda tekelci konuma yükseldiler. Petrol tekelinin baþýnda, Arafat ýn baþ danýþmaný olan, Muhammed Raþid a- dýyla bilinen Halid Selam bulunuyor. Se- 17

lam, Batý Þeria ve Gazze nin tüm petrol ihtiyacýný karþýlamak için, Ýsrailli Dor þirketiyle anlaþma imzaladý. Petrol þirketi Dor un yöneticisi, Taþlý Ýntifada nýn bastýrýlmasý görevinde yer alan bir subay, Samuel Goren. Filistin güvenlik güçlerinin görevlerinden biri de, Gazze ve Batý Þeria daki petrol istasyonlarýnýn, Dor dýþýndaki þirketlerle petrol iþi yapmasýný engellemek. Selam, ayný zamanda çimento tekelini de elinde bulunduruyor. Elbette, Nesher adlý bir Ýsrail þirketinin taþeronu olarak. Nesher, Selam la birlikte, bugünlerde inþa edilen Utanç Duvarý nýn çimentosunu saðlýyor. Filistin ülkesini fiilen aþýlmaz engellerle parçalara bölen bu Utanç Duvarý nýn çimentosu, Filistinli burjuvalardan geliyor. Bilgisayar alanýnda tekel olan ve Filistin yönetiminin tüm bilgisayar-iletiþim iþlerini tek baþýna yapan bir Mýsýr þirketinin sahibi, Arafat ýn kabinesinde bir bakan, Nebil Þadt. Ýnþaat sektöründeki kum ve çakýllarýn saðlanmasýnda tekelci güç kimde dersiniz? Geçen Temmuz ayýnda, görevinden alýndýðý için ortalýðý karýþtýran Gazze güvenlik þefi Muhammed Dahlan da ve bir önceki baþbakan Mahmud Abbas (Ebu Mazen) da; tüm Gazze ve Batý Þeria nýn reklam iþleri, onun þirketine ait. Ve Cemil Tarifi de; Yahudi yerleþimcilerin inþaat iþlerini yapan, Filistin in en büyük inþaat þirketinin sahibi. 93 yýlýnda El-Fetih e katýlana dek, Filistinli savaþçýlarýn defalarca suikast giriþimlerine hedef olan bu alçak, þimdi Arafat ýn bakaný olarak, koruma altýnda. Diaspora (sürgün) döneminde, halkýn gözlerinden gizlenebilen Filistinli burjuvalarýn bu iþbirliði, Oslo Anlaþmasý sonrasý, kurulan Filistin Yönetimi ne doluþan burjuvalar sayesinde, iþte böyle apaçýk bir nitelik aldý. Filistin halkýnýn özgürlük özlemleriyle, yönetimdeki burjuvazi arasýnda, artýk uzlaþmaz bir noktaya varan çeliþkiler oluþtu. Burada sorun, kimilerinin tarif ettiði gibi, Filistin yönetiminin yolsuzluk ve rüþvete bulaþmýþ olmasý deðildir. Yolsuzluklar ve rüþvet, buzdaðýnýn görünen yaný. Ýsrail ve Filistin burjuvalarý, birbirlerinin varlýk koþullarýný güçlendiriyorlar. Ýsrail sermayesi, çoðu zaman yüksek teknoloji ürünlerini ihraç ederken, iþte bu iliþkiler sayesinde sömürme imkaný bulduðu Filistin in ucuz emek-gücünü kullanýyor. Üstelik, Ýsrailli bir iþçiye ödediði ortalama ücretin, sadece üçte bir oranýný Filistinli iþçiye ödeyerek. Böyle bir alýþveriþte, Filistinli burjuvalar ceplerini dolduruyor. Ve, iþgalin sürmesi, Filistin topraklarýnda, apartheid türü ýrkçý bir rejimin hüküm sürmesi, böylesi bir kar alýþ-veriþi için uygun zeminin devamýný saðlýyor. Atýlým gazetesine konuþan FHKC li Wadia Abu Hani nin dediði gibi: Filistin, iþbirlikçi burjuvazisi Ýsrail iþgalinden faydalanýyor. Ýþgalin sürmesinden rahatsýz deðiller. Bizim, rüzgar gülü ortalama solumuz, eðer bu sözlerden bir þeyler anlýyorlarsa, artýk Arafat ý destekleme eylemlerine giriþmezler; tabii, olaylardan öðrenme yeteneklerini tümüyle kaybetmemiþlerse. Ýþler bu aþamaya vardýktan sonra, Filistin Devrimi nin ö- nünde, yalnýzca ulusal bir kurtuluþu hedefleyen bir adým olduðunu kim iddia edebilir. Filistin Devrimi, atacaðý ilk adýmda kendi burjuvalarýný alaþaðý edip, devrimin önderliðini emekçi sýnýflar ele geçirmezse, kendini yeni açmazlarýn içinde bulmasý kaçýnýlmaz olacaktýr. Filistin Devrimi, ulusal-sýnýfsal bir rotaya 2. Ýntifada ile birlikte girmiþtir. r 18 ZAFERE KADAR DEVRÝM Son nefeste dahi beyaz bayrak çekmeyi yahut teslim olmayý biran olsun düþünmeyen bir halk, Filistin halký Yýllardýr Ýsrail siyonizmine karþý taþýyla sapanýyla, direniyor. Ama teslim olmuyor. Topraklarý kanla besleniyor. Ama teslim olmuyor. Tüm hayatlarý yakýlýyor, yýkýlýyor. Ama teslim olmuyor. Savaþýyor Ýþgal altýnda olan Filistin halkýnýn topraklarý Ýsrail tarafýndan her gün bombalanýyor. Tutsak düþen Filistin li savaþçýlar Ýsrail askerleri tarafýndan zindanlarda en aðýr iþkencelerden geçiriliyor. Filistin haritalardan silinmeye çalýþýlýyor. Filistin topraklarýnýn belli kesimlerine duvar örüldü. Tüm bu baskýlar, Hitler faþizmini anýmsatýyor. Ortadoðu nun en yiðit savaþçýlarýnýn çýktýðý bu topraklarda þu anda kanla katliamla yoðrulmuþ yýllara raðmen küçücük eller, Ýsrail askerlerine karþý kocaman taþlar taþýyor. Kimisi öç alma ruhuyla, kimisi devrim ruhuyla Filistin halký savaþýyor. 2. Ýntifada nýn 4. yýldönümünde dünyanýn bir çok ülkesinde Filistin i desteklemek amaçlý eylemler gerçekleþtirildi. Ýstanbul da çeþitli platform, dernek, dergi çevreleri ve kitle örgütleri tarafýndan gerçekleþen eylem Levent Metro önünde baþladý. 25 Eylül Cumartesi günü saat 11.30 da Levent Metro- Plazalar çýkýþýnda toplanan yaklaþýk 400 kiþilik bir kitle Ýsrail Konsolosluðu na doðru yürüyüþe geçti. Bizler de Mücadele Birliði okurlarý olarak eylem içindeki yerimizi aldýk. Kitle, Filistin Halký Yalnýz Deðildir, Katil ABD Ortadoðu dan Defol, Siyonist Ýsrail, Filistin den Defol sloganlarý ile Ýsrail Konsolosluðu na doðru yürümeye baþladý. Konsolosluk önüne varmadan bir grup çevik kuvvet polisi tarafýndan önümüz kesildi. Eylemi düzenleyen Irak ta Ýþgale Hayýr Koordinasyonu olduðundan, basýn açýklamasý için gösterilen yerde basýn açýklamasýný gerçekleþtirdik. Okunan basýn açýklamasýndan sonra Grup Yorum ve Grup Vardiya nýn türküleriyle eylem sona erdi. Ýstanbul dan Bir Okur

KAFKASYA DA KIRILGAN DENGELER Ayyaþ Rus ayýsý Yeltsin in baþýný çektiði karþý-devrimci güruh, SSCB yi hukuk dýþý yolla daðýttýðýnda, yetmiþ yýl boyunca kardeþçe bir arada yaþamýþ halklarýn kanlý býçaklý hale gelmesi þaþýrtýcý gelebilir. Ama dünyanýn tanýk olduðu bir gerçekliktir bu. Kimileri için þaþýrtýcý bir gerçeklik. Gorbaçov un ünlü glastnost ve perestroika sý ile birlikte, saklandýðý deliklerden çýkan karþý devrimciler, emperyalistlerle iþbirliði halinde, halklarý birbirine düþürecek giriþimlerin altyapýsýný oluþturmaya çoktan baþlamýþlardý bile. Peþ peþe tüm Sovyet cumhuriyetlerinde, özerk cumhuriyetlerinde, hatta özerk bölgelerinde bile, milliyetçi Halk cepheleri kuruluverdi. Bu Halk Cepheleri nin misyonu, SSCB de ayrýlýkçý rüzgarlar estirmek, SSCB yi parçalamak ve karþý-devrim için uygun bir ortam yaratmaktý. Baltýk Cumhuriyetlerinin (Letonya, Litvanya ve Estonya) baþýný çektiði bu yönelim, kýsa sürede, ülkedeki karþý-devrimciler için bir merkez iþlevi gördü. Azeri-Ermeni savaþýný çýkarma baþarýsýný göstermekle, önemli bir baþarý da elde ettiler. Kýzýlordu nun sert müdahalesi ile olaylar duruldu. Dikkatli bir gözlem, bu Halk Cephesi taktiðinin, daha sonralarý emperyalistlerce hemen her yerde kullanýldýðýný ortaya çýkarýr Miloseviç in devrilmesi, Gürcistan da Saakaþvili nin baþa geçirilmesi Çok daha önceden Romanya da Çavuþesku nun öldürülmesi Ve hatta Polonya da Leh Walesa nýn baþý çektiði Dayanýþma Hareketi nin karþý-devrimi Tüm bunlar, mali açýdan emperyalizm tarafýndan desteklenen, maddi açýdan ise ülke i- çindeki karþý-devrimcilere dayanan;satýn alma, rüþvet, þantaj her türlü yolu kullanarak bir karþý-devrimci hareket yaratmayý a- maçlayan giriþimlerdi. Ve bu uðursuz giriþimlerin meyveleri de elbette kanlý olacaktý. Dünyanýn her bir yanýnda kan döküldü bu yolla. Biçimleri farklý oldu. Nikaragua da paramiliter çetelerdi, Afganistan da þeriatçý tosuncuklar; Yugoslavya da paralý UÇK askerleri, Polonya da iþçi sendikasý ; Sovyetler de Halk Cepheleri. Sonuçta hepsi ayný mantýðýn ürünüydü bunlarýn. Farklýlýklar, ülkenin koþullarýna göre farklýlýklar taþýyorlardý. Bu giriþimlerin etnik açýdan tam bir cümbüþ teþkil e- den Balkanlar da ve Kafkas- Transkafkas bölgesinde kanlý çatýþmalara ve sürgit sorunlara yol açmasý kaçýnýlmazdý elbette. Emperyalistlerin amaçlarýndan biri de buydu. Hatta bu, en büyük Sovyet Cumhuriyeti olan Rusya söz konusu olduðunda, ABD tarafýndan yüksek sesle dile getiriliyordu. ABD senatosu, Rusya Federasyonu nun daðýtýlmasý gerektiði yollu tartýþmalara sahne olmamýþ mýydý? Þu halde özellikle Kafkas-Transkafkas bölgesi, etnik temele dayanan çatýþmalar için belki de laboratuar misyonu görecekti. Çeçenya Savaþý, Abhaz-Gürcü savaþý, Güney Osetya nýn baðýmsýzlýk mücadelesi, Azeri-Ermeni savaþlarý, sýnýrsýz terör eylemleri, Acarya gerginliði Bölge bir türlü durulmadý. Büyük Gürcistan? Rusya nýn kuþatýlmasý ve güçten düþürülmesi doðrultusunda çýkarýlan ve Rus karþý-devriminin de dört elle sarýldýðý Çeçenya savaþý devam ederken, on yýldýr toprak bütünlüðü nü yitirmiþ olan Gürcistan da ilginç geliþmeler yaþanmaya baþladý. Orta Asya da elde ettiði üsler vasýtasýyla bölgeye sýzmýþ bulunan ve Azerbaycan ile yakýn iliþkileri bulunan ABD, Yugoslavya da Miloseviç e karþý yaptýðý darbenin (onlar buna kadife devrim diyor) bir benzerini Gürcistan da tezgahlamaktaydý. Gürcistan ýn ihtiyar kurdu karþý-devrimci Þevardnadze miadýný doldurmuþtu. Þimdi yerine, eðitimini ABD de yapmýþ olan Saakaþvili getirilecekti. Týpký yine eðitimini Batý da yapmýþ olan Ýlham Aliyev in Azerbaycan ýn baþýna geçmesi gibi. Seçimlerden Þevardnadze galip çýktý. Hile söylentileri, satýn alýnmýþ Saakaþvili yandaþlarý nýn sokak gösterileri ve. Þevardnadze nin istifasý. Böylelikle Saakaþvili nin yolu açýldý. Seçimler yenilendi ve zat-ý muhterem, seçimleri kazandý. Baþa geçer geçmez de Rusya ya karþý sert açýklamalar yapmaya koyuldu. Hatta iþ, Aðustos ayýnda, Rusya ile savaþa çok yakýnýz sözlerini sarf etmeye kadar vardý. Saakaþvili, meclis baþkaný Burjanedze gibi, ABD nin has a- damý olarak, geçti iþin baþýna. Gürcistan dan fiilen kopan Abhazya, Acarya ve Güney Osetya yý dize getirmek, ülkenin birliðini saðlamak, bir bakýma büyük Gürcistan ý kurmak istiyordu. A- carya da Abaþitze yi devirerek bir baþarý elde etti. Þimdi sýra belalý ikiliye gelmiþti. Ama burada iþler zordu. Zira Acarlar, Müslüman Gürcüler idi. Oysa Osetler ve Abhazlar Gürcü deðil. Osetler, Rusya Federasyonu nun bir parçasý olan Kuzey Osetya ile birleþmek istiyor. Abhazlar ise, 12 yýl önceki savaþtan galip çýkmanýn gücüyle Tiflis e kafa tutuyorlar. Saakaþvili nin tüm sert çýkýþlarýna raðmen, baðýmsýzlýkta ýsrar ediyorlar. Beslan Olayý ve Týrmanan Gerilim Bu gergin ortam devam ederken Rusya Federasyonu nun Kuzey Osetya bölgesinde, Beslan kasabasýnda bir ilkokul, þeriatçý karþý devrimcilerce basýldý. Bu kanlý olay 19