SİNDİRİM KANALININ BÜYÜK BEZLERİ

Benzer belgeler
Tükrük Bezleri Tükrük (saliva) adı verilen salgıyı üreten ve bu salgıyı ağız boşluğuna akıtan bezlerdir. -Mikroskopik tükrük bezleri: Ağız boşluğu

SİNDİRİM SİSTEMİ III

HİSTOLOJİ ATLASI UYGULAMA KILAVUZU

KARACİĞER safra Kesesİ pankreas. Doç. Dr. Özgür Çınar

Sindirim Sisteminin Bezleri

KARACİĞER HİSTOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

07/04/17. Karaciğer, Pankreas, Safra Kesesi. Prof. Dr. Özgür Çınar. Bir Olgu Tartışalım. Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı

SAFRA KANAL SİSTEMİ VE SAFRA KESESİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

KARACİYER SAFRA KESESİ. Dr. Oktay Arda

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

Özofagus Mide Histolojisi

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli

11. SINIF KONU ANLATIMI 42 SİNDİRİM SİSTEMİ 1 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

İNSANDA SİNDİRİM İnsanda sindirim sistemi; ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, pankreas, karaciğer, kalın bağırsak ve anüs olmak üzere 9

DOKULAR. A-Hücreler B-Hücrelerarası madde (intersellüler substans) veya -Temel madde (Fundamental substans)

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Epitel hücreleri glikokaliks denen glikoprotein örtüsü ile çevrilidir. Epitel hücrelerinin birbirine yapışmasını sağlar. Epitel hücrelerinin üzerine

DOKU. Dicle Aras. Doku ve doku türleri

11. SINIF KONU ANLATIMI 43 SİNDİRİM SİSTEMİ 2 SİNDİRİM SİSTEMİ ORGANLARI

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

MİDE (Gaster-Ventrikulus )

Karbonhidrat, protein, ya gibi besin maddelerinin yapı ta larına parçalanmasına, sindirim adı verilir. Sindirim iki a amada gerçekle ir.

ENDOKRİN SİSTEM #4 SELİN HOCA

HİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin

EPİTEL DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN

BARSAKLAR -Midede mekanik ve kimyasal olarak parçalanan besin maddelerinin en önemli enzimatik değişimlere uğradığı yerdir. Karbonhidratlar ağızda,

Karaciğer ve Safra kesesi ve Pankreas Histolojisi. Prof.Dr.Ayhan BĠLĠR

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

PANKREAS HİSTOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr.Sevda Söker

Büyük moleküllü besin maddelerinin, sindirim sistemi organlarında parçalanarak, kana geçebilecek hale gelmesine sindirim denir.

ADIM ADIM YGS-LYS 33. ADIM HÜCRE 10- SİTOPLAZMA 2

GOÜ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II IV. KURUL

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

HÜCRE. Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi

Örtü Epiteli Tipleri:

Suda çözünebilen nişasta molekülleri pityalin (amilaz) enzimiyle küçük moleküllere parçalanır.

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

KARACİĞER HİSTOLOJİSİ

BILDIRCINLARDA (Coturnix coturnix japonica) PANKREAS ÜZERİNE IŞIK VE ELEKTRON MİKROSKOBİK ARAŞTIRMALAR

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

II.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez

ENDÜSTRIDE VE CANLILARDA ENERJI. Canlılarda Enerji

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

SİNDİRİM. . canlılarda dışarıdan alınan besinlerin hücreler tarafından kullanılabilir hale gelmesi için sindirilmesi gerekir.

Mikroskobun Yapımı ve Hücrenin Keşfi Mikroskop: Robert Hooke görmüş ve bu odacıklara hücre demiştir.

ADIM ADIM YGS-LYS 34. ADIM HÜCRE 11- SİTOPLAZMA 3

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNDİRİM VE METABOLİZMA SİSTEMLERİ

KAN DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN

Kazanım Merkezli Çalışma Kağıdı 1. Ünite Vücudumuzda Sistemler Sindirim Sistemi

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

T. C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II SİNDİRİM VE METABOLİZMA SİSTEMLERİ

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

HÜCRE ZARINDA TAŞIMA PROF. DR. SERKAN YILMAZ

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

SİNDİRİM VE METABOLİZMA SİSTEMLERİ III. DERS KURULU (23 ARALIK OCAK ŞUBAT 2014)

HÜCRE FİZYOLOJİSİ PROF.DR.MİTAT KOZ

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

Bio 103 Gen. Biyo. Lab. 1

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde

Sindirim,işlemi çiğnemeyle ağızda başlar. Artık maddelerin dışarı atılması ile anüste son bulur.

SİNDİRİM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ III. Doç.Dr. Senem Güner

SİNDİRİM SİSTEMİ (Gastrointestinal Sistem - GİS) HASTALIĞI OLAN BİREY ve HEMŞİRELİK BAKIMI

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

DERİ VE EKLERİ. Doç. Dr. Belgin CAN

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ

Solunum, genel anlamda canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır.

YGS ANAHTAR SORULAR #3

ADIM ADIM YGS-LYS 37. ADIM HÜCRE 14- ÇEKİRDEK

Bağ doku. Mezodermden köken alır. En Yaygın bulunan dokudur ( Epitel, Kas, Kemik sinir)

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf 2 KARBONHİDRAT LİPİT (YAĞ)

ER Golgi Lizozom Yönünde Vezikül Trafiği

Hücre canlının en küçük yapı birimidir.

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019)

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bunun için aynı işe yönelik olmak üzere, değişik organlar biraraya gelerek sindirim sistemini

KARACİĞER - SAFRA KESESİ PANKREAS HİSTOLOJİSİ

Besin maddelerinin su ve enzimler yardımıyla yapıtaşlarına kadar parçalanması olayına sindirim denir.

Fen Bilimleri Kazanım Defteri

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

SİNDİRİM SİSTEMİ. Prof. Dr. Taner Dağcı

Fizyoloji Nedir? 19/11/2015. FİZYOLOJİ KAVRAMI ve HÜCRE. Yaşayan organizmaların karakteristik özellikleri nelerdir?

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

M. (arpa şekeri) +su S (çay şekeri) + su L.. (süt şekeri)+ su

11. SINIF KONU ANLATIMI 29 ENDOKRİN SİSTEM 4 BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER)

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

Transkript:

SİNDİRİM KANALININ BÜYÜK BEZLERİ

Bunlar sindirim kanalının dışında yer alır ve salgılarını büyük akıtıcı kanallarıyla sindirim kanalına akıtırlar. 1-Makroskopik tükürük bezleri 2-Pankreas 3-Karaciğerdir 1-Makroskopik tükürük bezleri Gl. parotis,: Kulak altı tükrük bezi Gl. Mandibularis: Çene altı tükrük bezi Gl.sublingualis: Dil altı tükrük bezi

Tükürük Bezleri (Gll. Salivales) Mikroskopik tükürük bezleri: Ağız boşluğu mukozasının submukozası içindedirler. Gl. labiyalis, Gl. bukkalis, Gl. palatina, Gl. lingualis. Makroskopik tükürük bezleri: Bu bezler organ halinde gelişmiş olup, bulundukları yere göre adlandırılırlar. Gl. parotis, gl. mandibularis ve gl. sublingualis.

Organ halindeki bu bezler bağ dokudan bir kapsül ile sarılırlar. Dıştaki bağ doku içeriye bölmeler göndererek organı lop lara ayırır. Lopların çevresinden de içeriye yayılan ve daha da incelen bağ doku bölmeleri de lopları lopçuklara ayırır.

Lopları oluşturan geniş bağ doku bölümlerine interlober interstisyum denir Lopçukları oluşturan daha dar bağ doku bölümleri: İnterlobuler intersitisyum denir Kapsül, interlober ve interlobuler intersitisyum: STROMA( çatı=iskelet) adını alır Korpus glanduleler, salgıyı götüren kanallar: paranşim (fonksiyon gören kısım)

Korpus glandule yi piramit biçiminde hücreler oluşturur. Hücrelerin asidofilik olan apikal sitoplazmalarında sekret granülleri toplanır. Bu granüller bazofilik özellikteki bazal sitoplazmada granüllü E.R da sentezlenirler.

Korpus glanduleyi oluşturan hücrelerin bazal bölümleri kıvrımlıdır (bazal labirint). Kıvrımlarda sıra sıra mitokondriyonlar yer alır. Kıvrımlı bazal bölüm ile yüzey genişler ve böylece hemen bitişiğindeki kılcal damarlardan, birim zamanda daha fazla miktarda madde alınabilir. Aktif transportla gerçekleşen bu işlem için gerekli enerji buradaki mitokondriyonlardan sağlanır.

Özellikle seröz salgı yapan büyük tükürük bezlerinde korpus glanduleyi saran bazal membran ile salgı epitelinin plazmalemi arasında miyoepitel hücreleri yer alır.

Korpus glanduleden sonraki ilk akıtıcı kanal Pars inisyalis tir. Kanalı döşeyen hücreler yassı ya da kübik hücrelidir ve kanalın lümeni dardır.

Birkaç pars inisyalis birleşerek daha büyük çaptaki kanalı (sekret kanalı= pars sekretorya=pars sitriyata) oluşturur. Piramidal hücrelerden oluşan pars sekretorya, salgı yapımına da katılır. Bu kanalın hücreleri bazal bölümlerinde mitokondriyonlardan ileri gelen dikine çizgililik gösterir.

Pars sekretoryada geri emilim sonucu yoğunlaşan sekrete, Na, Ca ve Mg iyonları salgılanır. Korpus glandule, pars inisyalis ve pars sekretorya= İNTRALOBULER bağ dokudadır

Lopçuklar arasında bu kanallardan birkaçının birleşmesiyle şekillenen büyük çaplı kanalllara (pars ekskretorya) rastlanır. Aynı kanallar daha geniş bağ dokulu alanlarda (interlober interstisyumda) en büyük çapa ulaşırlar.

Organı terk edinceye kadar bu kanallar birbirleriyle birleşirler ve sonuçta ortak bir kanalla (duktus ekskretoryus) ağız boşluğuna açılırlar.

KULAKALTI TÜKÜRÜK BEZİ (Gl. Parotis) Bileşik tubulo-alveolar bir bezdir. Korpus glanduleyi oluşturan bez epitelleri genellikle piramidaldir.

Epitel hücrelerinin salgı özelliği SERÖZ dür. Yavru etçillerde ve kuzularda müköz salgı da yaparlar.

Bu tükürük bezinde pars inisyalis uzun, pars sekretorya daha kısadır.

ALTÇENE TÜKÜRÜK BEZİ (Gl. mandibularis) Bileşik tubulo-alveoler bir bez olup serö-müköz özellik gösterir. Serö-müköz salgı, seröz ve müköz salgı yapan bez epitel hücrelerinin birarada bir korpus glandule oluşturması,

seröz ve müköz salgı yapan korpus glandulelerin yan yana bulunması

daha yaygın olarak da seröz salgı yapan hücrelerin, müköz salgı yapan epitel hücrelerinin etrafını takke yada yarımay şeklinde sarması (Gianuzzi ya da Ebner yarımayı) biçiminde ortaya çıkar.

Buradaki hücreler salgısını müköz salgı yapan hücrelerin arasından (interselüler sekret kılcallarıyla) aynı korpus glandulenin lümenine akıtırlar. Bu bezde pars inisyalis, parotis bezindekinden kısa, pars sekretorya daha uzundur.

DİLALTI TÜKÜRÜK BEZİ (Gl. sublingualis) Serö-müköz özellikte salgı yapan tubulo-alveoler bir yapıya sahiptir. Müköz salgı yapan üniteler gl. mandibularise göre çok fazladır.

PANKREAS Karın boşluğunda bulunan bu bezin dışında zayıf bir organ kapsülü (peritoneal bağ doku) bulunur. Anatomik tükürük bezleri görünümünde, lopçuklu bir yapıya sahiptir. Tükürük bezlerinden farkı, hem ekzokrin hem de endokrin çalışmasıdır.

EKZOKRİN BÖLÜMÜ: Pankreasın ekzokrin bölümü bileşik tubuloalveoler bez yapısındadır.

Asinus da denilen korpus glanduleyi oluşturan kesik piramit biçimindeki hücrelerde bazal ve apikal bölgeler ayırt edilir.

Bazofil özellikte olan ve koyu boyanan bazal bölge ergastoplazmadan zengindir. Asidofil özellikteki apikal bölge ise zimogen granüllerle doludur.

Asinusu oluşturan hücrelerde, ince barsağın proksimal bölümündeki sindirim olayları için gerekli özel enzimler (lipaz, amilaz, tripsin, proteaz lar, nükleaz lar) sentezlenir.

Korpus glandule, çok uzun olan pars inisyalis ile devam eder. Pars inisyalis korpus glandulenin lümenine kadar uzanır. Lümen içinde ve korpus glandule yakınlarında yassı epitelden bir duvara sahiptir.

Bu akıtıcı kanalın asinus lümeni içinde kalan hücrelerine SENTRO-ASİNER HÜCRELER denir.

Sentro-asiner hücreler S- hücrelerinin salgısıyla (sekretin) uyarılarak bikarbonattan zengin, enzimden yoksun sulu bir salgı salarlar. Bu salgı mideden barsağa geçen asitli içeriği alkalileştirmeye yardımcı olur.

Pars inisyalisler birbirleriyle birleşerek lopçuklar arasında pars ekskretorya ları oluştururlar. Pars ekskretoryaların birleşmesi sonucu oluşan büyük akıtıcı kanal da duodenumun başlangıç kısmına açılır.

ENDOKRİN BÖLÜM: Endokrin bölümü Langerhans adacıkları oluşturur. Bu adacıklar, açık renkli hücreler topluluğu halindedir. Hücrelerin arasında oldukça geniş kılcallar bulunur.

-Adacığın daha çok periferinde bulunan A hücreleri asidofil özelliktedir Bunlar kan şekerini yükselten Glukagon u salgılarlar. -İyi boya almadıkları için açık renkli görülen bazofil özellikteki B hücreleri ise kan şekerini düşüren İnsülin salgılarlar. -C hücreleri, A ve B hücrelerinin granüllerini boşaltmış olanlarıdır.

-Çok az sayıda rastlanan ve ince granülleri anilin mavisi ile boyanan D hücreleri somatostatini salgılarlar. B hücrelerindeki insülin rezervinin salgılanmasında D hücrelerinin de düzenleyici rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca bu hücrelerin gastrin salgıladıkları da bildiriliyor.

- Salgısı bir polipeptid olan Pankreatik polipeptid (PP) hücreleri (F hücreleri). Gastrinin antagonisti bir etki ile midenin HCl yapımını durdururlar.

Korpus glandule Pars inisyalis Pars sekretorya Gl.parotis Seröz salgılı, uzun kısa Myoepitel hücreli Gl. mandibularis Serö-müköz salgılı, myoepitel kısa uzun hücreli Pankreas (ekzokrin bölüm) Seröz salgılı, sentro-asiner hücreli Çok uzun yok Myoepitel hücresiz

KARACİĞER Karın boşluğundaki en büyük bezdir. Salgı yapma fonksiyonundan başka, yaşamla ilgili çok önemli işlevleri yerine getirir. Besin maddelerinin barsaklardan emilen en basit kuruluştaki unsurları, kc de vücuda uygun yapı maddeleri halinde tekrar sentezlenirler.

Vücudun en büyük bezi olan karaciğer safra kanalı yoluyla salgısını duedonuma boşalttığından ekzokrin tip bezdir. Aynı zamanda sentez ettiği bir çok maddeleri doğrudan kana verdiğinden endokrin bir bez özelliği de taşımaktadır. Karaciğer lob ve lobuluslardan yapılmış olup organın bir parankima bir de stroması ayırt edilir. Karaciğerin üzeri Glisson kapsülü denen fibröz bir kılıf ile örtülüdür.

Bağ doku ile birlikte kc in kanalları ve damarları organın içine girer. Böylece kc lopçukları şekillenir.

Karaciğer türlere göre klasik ve portal lobçuk olarak adlandırılan histolojik yapıya sahiptir.

1. Klasik lopçuk (Vena sentralis lopçuğu): Lopçuklar arası bağ dokunun bol olarak bulunduğu hayvanlar (deve, domuz) için geçerli olan klasik lopçukların kesit yüzleri çok yüzlüdür (poligonal). Lopçukların tam enine geçen kesitlerinde V. Sentralis merkezdedir.

Lobçuklar içinde paranşimi oluşturan karaciğer hücre kordonları yerleşmiştir. Vena sentralisten lobçuğun periferine doğru iki sıra halinde radiyer dizilmiş olan bu kordonlara Remark kordonları adı verilir.

2. Portal lopçuk: Portal damar merkez kabul edilerek, kan akımı yönüne göre şekillendirilen lopçuktur. Deve ile domuz dışındaki hayvanlarda ve insanda görülen portal lopçuk düzeninde V. Sentralisler periferde kalırlar.

Lopçuklara gelen kan damarları V. Porta (fonksiyonel damar) ve A. hepatika nın (besleyici damar) kollarıdır. Bu damarlar ile lopçuklara gelen kan, sinuzoidlere açılır. Birbirleriyle kesişerek ışınsal bir biçimde uzanan sinuzoidler, taşıdıkları kanı V. Sentralis e sevkederler.

Lopçukları bir uçlarından terkeden V.sentralis ler birbirleriyle birleşerek SUBLOBULAR VENA ları meydana getirirler. Sublobular vena ların birleşmesiyle de V. Hepatika lar oluşur ve bunlar da kc in diyaframa bakan yüzünden V. Kava kavdalis e açılırlar.

Birbirine komşu olan lopçuklar arasındaki bağ doku kitlesi Kiernan aralığı ya da Glisson üçgeni veya Portal bölge olarak adlandırılır. Bu alanda kc üçlüsü (TRİAS HEPATİS) denilen oluşumları bir arada görme olanağı vardır. Bu oluşumlar A.hepatika, V.interlobularis (V. Porta nın kolları), ve D. Biliferus lardır.

Her iki lopçuk düzeninde de Remark kordonları sık sık birbirleriyle kesişirler. Kordonlar arasında kalan boşluklar SİNUZOİD lerdir.

Buradaki sinuzoidlerin duvarında tipik bir bazal membran yoktur ve endotel hücreleri de aralarında az ya da çok açıklıklar bırakırlar. (AÇIK KILCALLAR).

Böylece V. Porta kanı kılcal yatağından dışarı çıkabilir ve hücreleri sinuzoidlerin içersinde kalan plazma, hepatositler ile endotel hücreleri arasındaki boşluğa (DİSSE ARALIĞI) geçer.

Hepatositlerin bu boşluğa bakan yüzleri, besin maddeleriyle yüklü plazma ile doğrudan ilişki kurar. Çok sayıdaki mikrovillus sayesinde yüzey 5-6 kat daha fazla genişlemiştir.

Lopçuğa gelen kanın sinuzoidler içinde akım hızı yavaşlar. Bu durum, sinuzoid içeriği ile çevre dokular arasındaki alışverişe olanak sağlar.

Dolaşım yatağından ayrılıp Disse aralığına geçen plazmanın büyük kısmının çok geçmeden dolaşıma dönmesi gerekir. Kc de interlobuler bağ dokuda bol miktarda bulunan lenf damarları bu drenaj görevini üstlenirler. Lenf damarlarında dolaşan lenf içeriğindeki proteinin yaklaşık %50 si kc den gelir. Bu da, Disse aralığından lenf damarlarına doğru çok büyük drenaj olduğunu gösterir.

Kc de lopçuklar üç bölgeye ayrılır. Lopçuğun dış bölgesindeki (1. bölge) hücrelerde mitokondriyonlar iç bölgedekilerden (3. bölge) daha büyüktürler ve sayıca da fazladırlar. Lopçuğa giren kan, önce 1. bölgedeki hücrelerle karşı karşıya gelir. Oksijen, besin maddeleri ya da diğer substanslardan öncelikle bu hücreler yararlanırlar. Kronik anemi yada başka nedenlerle oksijen yetersizliği durumunda metabolizma bozukluğu sonucu öncelikle 3. bölgedeki hücrelerde kc yağlanması görülür.

Ancak enerji düzeyi yüksek rasyonla beslenmede, depo yağlarının şiddetli mobilizasyonunda ve zehirlenme olaylarında da önce 1. bölgedeki hücreler zarar görerek yağlanırlar.

Sinuzoidlerdeki endotel hücreleri arasında fagositoz kapasitesine sahip özel bir hücre türü (Kupffer in yıldız hücreleri) vardır.

Antijenik uyarım sonucunda aktifleşerek makrofajlara dönüşen bu hücrelerin kökeni monosit lerdir. Bunlar, kan ve kc paranşimi arasında bariyer oluşturan savunma sistemini şekillendirirler.

Kandaki zararlı maddeler ve bu arada yaşlanmış, ölmüş alyuvarları fagosite eden Kupffer hücreleri parçaladıkları alyuvarların hemoglobininden ayrılan demir içermeyen safra renkli maddelerini (bilirubin, biliverdin), safra yapımı için kc epitel hücrelerine verirler. Açığa çıkan demir ise, kırmızı kemik iliğinde yeni eritrositlerin yapımında kullanılmak üzere kana verilir.

İTO (HEPATİK STELLATE) HÜCRELERİ Karaciğer parankimal hücreleri ile sinüzoid endoteli arasında (disse aralığı) yerleşiktirler. Vitamin A depolayan hücreler, lipositler, fat storing hücreler, perisünizoidal hücreler, karaciğer perisitleri ve hepatik stellate (HS) hücreler olarak da tanımlanmaktadırlar. Karaciğer fibrozisinden sorumludurlar. YAĞ DEPOLAYAN HÜCRE ler, Dolaşım kanından yağ damlacıklarını alarak depolarlar ve kc paranşimini yağlanmaktan korurlar.

Yüksek metabolik aktiviteye sahip olan hepatositlerin amitotik yolla şekillenen çift çekirdekli tiplerine de sıkça rastlanır.

Çok çeşitli metabolizma olaylarını gerçekleştiren hepatositlerde protein sentezinde görevli organellere (ribozom, granüllü ER, golgi kompleksi),

Bu yoğun metabolizma olayları için gerekli oksijen ve enerjiyi sağlayan krista tipinde mitokondriyonlara, granülsüz ER na, lizozomların çeşitli tiplerine ve peroksizomlara bol miktarda rastlanır.

Karaciğer hücresinin sinüzoidlere bakan tarafında hücrenin bol miktarda mikrovillusa sahip olduğu gözlenir.

Karaciğerin fonksiyonları Karbonhidrat metabolizması: glikojen depolama, galaktoz ve fruktozu glikoza çevirme Yağ metabolizması; yağ asitlerinin oksidasyonu, lipoprotein oluşumu, kolesterol ve fosfolipid sentezi ve karbonhidrat ve proteinin yağa dönüşümü Protein metabolizması; aminoasitlerin deaminasyonu, üre oluşumu ile amonyağın vücut sıvılarından uzaklaştırılması, plazma proteinlerinin oluşumu ve aminoasitlerin birbirine dönüşümleri Vitaminlerin depo edilmesi; A, D ve B12 vitaminleri depo edilir. Demirin ferritin şeklinde depolanması Kanın pıhtılaşmasında kullanılan fibrinojen, protrombin,, faktör VII ve bir çok diğer pıhtılaşma faktörleri sentezlenir. İlaçların, hormonların ve diğer maddelerin karaciğer tarafından uzaklaştırılması

Kc epitel hücreleri kandan aldıkları ilkel maddeleri işleyerek, yağların sindiriminde rol oynayan safra yı da yaparlar. Yağların emiliminde görevli safra asitlerinden başka, metabolizma sonucu oluşan kalıntı ve posa maddeleri de kc den safra ile uzaklaştırılmış olur.

Safra, epitel hücreleri içinde intraselüler safra kılcallarıyla taşınarak hücre yüzeyine ulaşır.

Hücre dışına çıkan safra salgısı, kc hücre kordonlarındaki iki sıralı hücreler arasından geçerek lopçuğun periferine doğru akar. Safra, hücreler arasında interselüler safra kılcallarıyla iletilir. İnterselüler safra kılcallarının özel bir duvarı yoktur.

Kc epitel hücrelerinin oluklaşan yüzlerinin karşı karşıya gelmesiyle adeta bir kanalcık oluşur ve safra buradan akar. Hepatositlerin hücre membranında safra kılcallarının lümenine uzanan çok sayıda küçük mikrovillus mevcuttur. Safra sekretinden korunmak için hücre membranı özel bir glikokaliks ile kaplıdır.

Safra kılcallarını oluşturmak üzere karşı karşıya gelen hücrelerin membranları zonula okludensler ve desmozomlarla sıkıca birbirlerine bağlanırlar. Böylece interselüler aralığa ve oradan da Disse aralığına yada sinuzoide safranın geçmesi önlenir.

İnterselüler safra kanalcıkları lopçuğun dışına ulaştıklarında (Hering geçidi), içinden safranın aktığı yassı epitel hücrelerinden duvarı olan bir kanaldan (duktus biliferus) sözedilebilir.

Bunlar birbirleriyle birleşerek daha büyük çapa ulaşırlar.

Safra akışı merkezden perifere doğrudur (kan akışı ile ters yönde)

Duktus biliferus ların birleşmeleri sonucu meydana gelen ve porta hepatis ten karaciğeri terkeden en büyük çaplı safra kanalı duktus hepatikus tur. Duktus hepatikus safra kesesinden gelen duktus sistikus ile birleştikten sonra duktus koledokus adını alır ve duodenumun başlangıç kısmına açılır. Safra kesesi olmayan hayvanlarda duktus hepatikus un geniş olan son bölümüne de duktus koledokus denir.

SAFRA KESESİ (VESİCA FELLA) İleri derecede kıvrımlı bir mukozası vardır.

Lamina epiteliyalis i tek katlı yüksek prizmatiktir. Damardan zengin olan lamina propriyasında domuz ve etçillerde az, gevişgetirenlerde çok miktarda müköz bez vardır.

Tunika muskularisi oluşturan düz kas hücreleri elastik iplikler ile karışarak özel bir örgü yaparlar.