SOSYOLOJİDE YAKIN DÖNEM GELİŞMELER

Benzer belgeler
PIERRE BOURDIEU NÜN ALAN KAVRAMI ÜZERİNE

1

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

Bourdieu den Sonra Ekonomik Sosyoloji

Medya ve Siyaset (KAM 429) Ders Detayları

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Prof.Dr. ÜMİT TATLICAN

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASET SOSYOLOJİSİ (SBK307)

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Siyaset Bilimine Giriş I SBG Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 9. Hafta Mikro Sosyoloji: Sembolik Etkileşimcilik, Fenomenoloji ve Etnometodoloji

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Kurumlar Sosyolojisi. 2 Dersin Kodu: SSY Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

Yaşam Boyu Sosyalleşme

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

BİRDEN GÜNGÖREN BULGAN GEORG JELLİNEK İN HAK VE DEVLET KURAMI

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...

SİYASET SOSYOLOJİSİ (SBK307)

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

Mekânsal Vatandaşlık (Spatial Citizenship-SPACIT) Yeterlilik Modeli

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Jeopolitik POLS

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTİSÜ SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi

Bilim ve Araştırma. ar Tonta. H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

Savaş ve Barış Okumaları PSIR Uluslararası savaş ve barış hallerini tahlil eden yazının kullandığı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

İLETİŞİM KURAMLARI EYLÜL 2016

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

DIŞ POLİTİKA ANALİZİ

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

Temel Kavramlar Bilgi :

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

Modern Edebi Teori ve Eleştiri (ELIT 404) Ders Detayları

ÖNSÖZ 5 1 İLETİŞİM SÜRECİ VE EĞİTİM...

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

METODOLOJİ PARADİGMA ARAŞTIRMANIN BİÇİMSEL YAPISI YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

EĞİTİMİN TOPLUMSAL(SOSYAL) TEMELLERİ. 5. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

ÜNİTE:1. İktisadi Düşünceler Tarihine Giriş ÜNİTE:2. Modern İktisadi Düşüncenin Doğuşu: Mertantilizm ve Fizyokrasi ÜNİTE:3. Klasik Okul ÜNİTE:4

DENİZ TURİZMİNİN GELİŞİMİ İÇİN YÖNETİŞİM İHTİYACI: BODRUM BÖLGESİNDE NİTEL BİR ARAŞTIRMA. 24 Şubat 2018

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204)

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n S o s y o l o j i B ö l ü m l e r i n i n Ö n e m i N e d e n S o s y o l o j i B ö l ü m ü?

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

TYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARİHİ. 8. Hafta: İşlevselcilik (Fonksiyonalizm)

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

KURAM VE ARAŞTIRMA. NEUMAN (2000), CHP-3 Theory and Research

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

BÖLÜM 1. Örgüt Teorisine Giriş: Örgütsel Araştırmalar, Örgütler ve Önemi 1

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Editörler Prof. Dr. Zahir Kızmaz / Prof. Dr. Hayati Beşirli DEĞİŞİM SOSYOLOJİSİ

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Açık Sistem Öğeleri

Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi (KAM 302) Ders Detayları

DERS PROFİLİ. Asker-Sivil İlişkileri POLS 436 Bahar Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayhan Pusane

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Transkript:

SOSYOLOJİDE YAKIN DÖNEM GELİŞMELER SOS302 KISA ÖZET

DİKKAT Buarada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1

1.ÜNİTE Pratik, Kültür, Sermaye, Habitus ve Alan Teorileriyle Pierre Bourdieu Sosyolojisi GİRİŞ Bourdieu sosyolojisi, birbirine zıt görünen birçok kavram ve kuramı bir araya getirme çabasını içerir. Var olan tüm ikiliklere eleştiri getiren Bourdieu, her kavram ve kuramın, incelenen olgu ve olaya göre açıklayıcılığının değişebileceğini, bu yüzden hiçbir kavram ve kuramın dışlanamayacağını, aynı zamanda hiçbirinin de genel geçer kabul edilemeyeceğini ısrarla vurgular. Salt yapıya veya salt bireye vurgu yapan çalışmaların, vurgu yapmadıkları gerçeklikleri sürekli olarak gözden kaçırdıklarını belirten Bourdieu, ikili yönünü ya yapısalcı inşacılık ya da inşacı yapısalcılık olarak belirtir. BOURDIEU SOSYOLOJİSİ Düşünümsellik (Reşexivity) Bourdieu sosyolojisi, toplumsal aktörlerin sürekli olarak rasyonel ve ekonomik çıkarlara göre hareket ettiklerini savunan rasyonel eylem kuramına karşı aktörlerin içkin bir pratik mantığa, sezgiye ve de bedensel yatkınlığa göre hareket ettiklerini savunan, bu bakımdan da toplumsal dünyada beden ile pratiklerin mantığına önem veren bir sosyoloji olarak bilinmektedir. Pierre Bourdieu, kuram ve metodolojinin iç içe bir süreç olduğunu sıklıkla vurgular. Ona göre kuram, pratiği olduğu gibi yönlendiren bir süreç değildir. Teorik olarak kusursuz ancak pratiğe dökülemeyen ve/veya dökülme çabası gütmeyen bir kuram oluşturmak çabasında değildir. Kavramlara faydaları nispetinde önem ve yer verir. Bourdieu, kuramı ve pratiği önermeler ve deneysel örneklerle şekillendirdiği için sınırsız bir kavram evrenine de sebep olmaz Pratik ve kuram arasındaki bu dönüşümlü süreç Bourdieu sosyolojisinin düşünümsel özelliğini temsil eder. Söz konusu düşünümselliğin temellerini Bourdieu nün yaşam öyküsünde görmek mümkündür. Aldığı felsefe eğitiminin üzerine yaşadığı Cezayir deneyimi ve bu deneyim sırasında yaptığı görüşmeler, aldığı notlar ve çektiği fotoğraflar kendi metodolojik çerçevesinin de oluşmasını sağlamıştır. Bourdieu nun düşünümsel sosyolojisinin en önemli özelliklerinden birisi yapı ve birey arasındaki diyalektik sürece odaklanması ve bu odaklanma sürecinde araştırmacının kendisine de incelenen olayın/olgunun bir parçasıymış gibi bakmasını öğütlemesidir. TEMEL KAVRAMLAR: OYUN METAFORU Bourdieu nün geliştirdiği kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için verdiği en bilindik örneklerden birisi oyun örneğidir. Bu başlık altında oyun örneği aracılığıyla kavramlara genel bir giriş yapılıp, sonraki başlıklarda belli başlı kavramlar ayrıntılı olarak açıklanacaktır. Buna göre oyunun oynandığı yer alandır ve oyuncular oyuna dâhil olmak için o oyundan elde edilebilecek bazı çıkarlara sahip olmalıdırlar. Bu çıkarları illusio kavramı karşılar ve oyunun oynanmaya değer bulunması ve kuralların sorgulanmaması şeklinde karşımıza çıkar. Oyuna dâhil olmak demek onu oynanmaya değer bulmak demektir. Oyuna dâhil olarak bu değer sorgulanmadan alanın yerleşik düzeni tanınmış ve benimsenmiş olur. Ekonomik (maddi kaynaklar), kültürel (özellikle eğitim yoluyla edinilmiş olan kültürel kodlar), toplumsal (ilişkiler ağı) olmak üzere üç temel sermaye tipi vardır ve bu sermayeler içinde bulundukları şartlara göre farklı önemlere sahip olabilirler. Bu önem durumuna göre sermaye tiplerinin pratikteki yansıması ve/veya toplamı olarak adlandırılabilecek simgesel sermaye oluşur ve bu sermayeler bütünü oyuncuların ellerindeki kozlar olarak işlev görürler. Her koz farklı oyunlarda farklı işlevlere sahiptir, yani her sermaye tipi farklı alanlarda farklı işlevler görebilir. Böyle Bourdieu da dört temel sermaye türü ile karşılaşılır. 2

Bourdieu, habitus ve alan arasındaki ilişkiyi ontolojik bir suç ortaklığı olarak tanımlar. Çünkü aralarında iki yönlü bir ilişki olduğunu varsayar. Alan habitusu yapılandırma eğilimindeyken, habitus da alana dair algıyı yapılandırma eğilimindedir. Aşağıda daha geniş olarak ele alınacak olmakla birlikte burada kısa bir tanım vermek gerekirse habitus; bilinçlilik gerektirmeyen bir bilme biçiminin, planlı olmayan bir niyetliliğin/yönelmişliğin, kişinin açıkça ifade etmeden de geleceğe yönelmesini mümkün kılan dünyadaki düzenliliklere pratik hâkimiyetin bir ilkesidir. Alan Bourdieu nün alan kavramı yukarıda sözü edilen düşünümsel metodun önemli örneklerinden birisidir ve hem tanımlanması hem de incelenip tespit edilmesinin yegâne yolu yine bu düşünümsel metottan geçer. Bu anlamda Bourdieu nün kuramı bütünlüklü bir yapı sergilemektedir. Bourdieu, alan kavramını tanımlarken bu kavramı hem Weber e karşı, hem de Weber ile kurduğunu, yani Weber den etkilendiğini, ancak yerine göre onu eleştirdiğini belirterek söze koyulur. Gerçekten de alan kavramını tanımlarken Bourdieu Marksizmden çok Weber e yakındır. Alan kavramı sosyolojik çözümleme anlamında ele alındığında alanın, toplumsal konumlar arasındaki bağıntıların bir bileşkesi olduğu görülür. Buradaki bağıntı nesnel olarak bireylerden bağımsız var olan gerçekliktir ve alandan alana farklılık gösterir. Ekonomik alanda duygusallıktan uzak, iş ve işe dair nitelikler önemliyken, sanat alanında ekonomik çıkarın sorgulandığı bir yapı mevcuttur ve bu durum bağıntıların bütününe bakıldığında alanlar arasında farklılıklar olduğunu gözler önüne serer. Numerus Clausus: Bir grup insanın bir görevde ya da bir meslekte yer almalarının belli bir sayıyla sınırlanması. Eski kullanımıyla Yahudi öğrencilerin sayısının sınırlı tutulması anlamına gelirdi (ilgili eserin çevirmen notu). Yeni alternatifler doğması yoluyla yeni bir alanın oluşumu ise 3 aşamada gerçekleşir. Sanatın Kuralları (2006b) eserinde Bourdieu nün yazınsal alan üzerinden örneğini verdiği bu 3 evre sırasıyla (i) özerkliğin kazanılması (yani içinde bulunulan alanın yapısına direniş gösterilmesi), (ii) ikici yapının ortaya çıkması (yani iki cepheli bir çatışmanın doğması) ve son olarak (iii) simgesel sermayenin oluşması (yani kendine has bir sermayeyle yeni bir alanın ortaya çıkması) evreleridir. Weber e göre hukuk kurallarına uygun bir meşru iktidar uygulama pratiği modern devletin temel özelliklerinden birisidir. Bourdieu nün önemli kavramlarından olan simgesel şiddet kısaca insanların silah gücünden değil, aksine (yanlış)-anlamanın gücünden zarar görmeleri veya engellenmeleri yani şiddetin görünmez ve kibar bir formu olarak tanımlanabilir. Bu kavrama son bölümde tekrar değinilecektir. Habitus Alan kavramının önemli tamamlayıcılarından olan habitus ise hem bireyi şekillendiren hem de bireyin eylemleri (pratikleri) tarafından şekillendirilen karşılıklılık durumudur. Birey habitusu sayesinde farklı ihtimaller karşısında çözüm üretme yeteneği kazanır. Dolayısı ile birey hem yapılaşmış bir sınıflamanın içerisinden gelmekte hem de yapılaşma sürecinde olan bir sınıflamayı inşa etmektedir. Kişi daha önce herkesin yaptığı birçok şeyi yeniden yaparak habitusu da yeniden üretmiş olur. Başka bir deyişle habitus; eylemi yapan kişinin çok da hesaplamadan yaptığı ve özünde toplum tarafından kabul görmek için pratiğe döktüğü bir gerçekliktir. Bir başka ifadeyle, Bourdieu ya göre habitus, yukarıda da belirtildiği gibi, bireylerin içinde yaşadıkları toplumsal dünyada karşılaştıkları durumlara karşı uyum sağlamada, bilinçten çok bedensel ve pratik mantığa dayalı olarak geliştirdikleri yatkınlıklar bütünü olarak tanımla- 3

nabilir. Bu haliyle habitus kavramı Bourdieu nun çalışmalarında önemli bir yere sahiptir. Habitus kavramı Calhoun un tanımıyla ele alındığında Weber in sosyal eylem kavramıyla benzerlikler göstermektedir. Sermaye Bourdieu, çalışmalarında toplumsal hiyerarşileri ve egemen yapıları yeniden üreten mekanizmaları ve bununla ilişkili toplumsal mücadeleleri analiz etmeye çalışır ve bu noktada ekonomik faktörlere öncelik veren Marksist analizi eleştirir. Nitekim ona göre toplumsal hiyerarşilerin ve egemen yapıların yeniden üretiminde toplumsal aktörler tarafından aktif olarak üretilen dilsel ve kültürel beceriler de önemli bir rol oynar. Bourdieu ya göre bireylerin söz konusu bu toplumsal etkinlikleri toplumsal dünyada birbirinden görece özerk olan ve içlerinde belirli sermaye türlerinin rekabet ettiği, yukarıda kavramsal tanımı yapılan çeşitli toplumsal alanların oluşumuna yol açar. Bourdieu, yukarıda kavramsal tanımı yapılan alanlar içerisinde, hâkimiyet çabası sırasında elde edilmeye çalışılan sermaye tiplerini (i) ekonomik, (ii) toplumsal (ya da sosyal), (iii) kültürel ve (iv) simgesel sermaye olarak tanımlar. Ekonomik sermaye, salt ekonomik kaynakların elde bulundurulması anlamına gelir. Marx tan alıntıladığı bu sermaye türü gelir ve mülkiyet sahipliğini ifade etmekle birlikte aynı zamanda ekonomik olanın diğer pratiklerle ilişkisi bağlamında anlaşılması üzerine kuruludur. Toplumsal ya da sosyal sermaye ise bir eyleyicinin içinde bulunduğu alanda sahip olduğu ilişkiler ağına gönderme yapar. Eyleyicinin diğerleriyle olan bağlantıları, grup üyelikleri, bu ilişkilerin getirdiği eyleyicinin üstündeki veya ona yönelik yükümlülükler, ayrıcalıklar ve itimat gibi olgular bu sermayenin içeriğini oluşturur. Bourdieu nun çalışmalarında çok temel bir yeri olan kültürel sermaye ise bir alanda gücü elinde bulunduranların eğitim yoluyla ailelere ve dolayısıyla bireylere aşıladığı yapıdır. Yani bir nevi bilgi sermayesidir. Bourdieu nun sözünü ettiği dördüncü sermaye tipi ise aşağıda ayrıca ele alınan simgesel sermayedir. Simgesel sermaye diğer sermaye tipleri ile yakından ilişkilidir. Simgesel sermaye kısaca tüm sermaye türlerini çeşitli oranlarda içinde barındıran ve bu şekilde belli bir alanda söz sahibi olabilmek için geçerli hale gelen sermaye türüdür. Bourdieu ya göre modern endüstri toplumlarında en temel karşıtlık da kültürel sermaye ile ekonomik sermaye arasındadır. Ekonomik sermayenin (servet, gelir, mal-mülk) dağılımı hiyerarşinin baskın ilkesi, kültürel sermayenin (bilgi, kültür, eğitim) dağılımı ise hiyerarşinin daha az baskın ilkesidir ve bu zıtlık iktidar alanını şekillendirir. Simgesel şiddetin bir diğer özelliği de egemenlik ve boyun eğme ilişkilerinin sevgi ilişkilerine, iktidarın karizmaya ya da duygusal bir hoşnutluk yaratabilecek bir cazibeye, yani gönüllü bir sömürü ilişkisine dönüşmesidir. Sonuç olarak denilebilir ki Bourdieu nun sermaye kavramı günümüz toplumlarının analizi açısından kritik bir önem arz etmektedir. Nitekim önceki sınıf açıklamalarına dayanan kuramlar günümüz toplumlarını analiz etme açısından artık doyurucu değildir. Günümüzde sınıflar arasında keskin çizgiler bulunmamaktadır. Bu nedenle Bourdieu nun sermaye, alan ve habitus kavramları günümüz karmaşık toplumların sınıf yapısını anlamak bakımından önem taşımaktadır. SONUÇ Şu ana kadar ifade edilmeye çalışılanlar özetlenecek olursa; Bourdieu toplumsal, sınıflar arasındaki çatışmayı açıklayabilmek için farklı alanlar belirler. Bu alanlar mevkiler arası ilişkilerden oluşur ve güce göre şekillenirler. Bu gücün dağılımı da sermayelerin dağılımına göre değişir. Sermayeler ekonomik, toplumsal, kültürel (ve ilerleyen aşamada simgesel) olmak üzere dört farklı başlıkta ele alınırlar. Öz olarak ekonomik sermaye, ekonomik kaynaklar anlamına 4

gelir. Toplumsal sermaye, toplum içerisindeki ilişkiler bütününü yansıtır. Bireyin özgürlerimi ve adaletin temini için sosyologlara önemli bir misyon yükleyen Bourdieu, onlara kullanışlı bir metot sunma çabasındadır. 2.ÜNİTE Tamamlanmamış Bir Proje Olarak Modernite: Jürgen Habermas GİRİŞ: HABERMAS IN GENEL YAKLAŞIMI Bazı çevrelerce günümüz dünyasının yaşayan en önemli sosyal bilimcisi olarak kabul edilen Jürgen Habermas, farklı disiplinleri ve özellikle Marx, Weber ve Freud gibi farklı düşünürleri eleştirel sosyal kuram adı altında yeni bir senteze ulaştırma çabasında olan Frankfurt Okulu nun en önemli ikinci kuşak temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Öte yandan, çalışmaları Frankfurt Okulu nun eleştirel toplum düşüncesi ile yakından bağlantılı olsa da, Habermas eleştirel teoriyi kendi düşünce sistematiği içinde yeniden oluşturmaya çalışır. Habermas, içinde Marx, Durkeim, Weber, Mead, Parsons, Schutz gibi çok sayıda sosyal kuramcının içerildiği oldukça kapsamlı bir eleştirel teori geliştirmeye çalışır. Bu proje, eleştirel niteliği açısından Frankfurt Okulu geleneğini sürdürmekle birlikte bu okulun çalışmalarının basit bir devamı niteliğinde değildir. Aksine bu proje eleştirel teoriyi sosyoloji teorilerinin belli başlı kurucularının çalışmaları ekseninde yeniden inşa etme yönünde bir amaca sahiptir. Habermas a göre modernite tipik olarak Avrupa ve Amerikan tarihinde 17. yüzyılda Rönesans ın bitimiyle başlayan dönemi tanımlarken modernizm bu dönemi karakterize eden kültürü tanımlar, postmodernizmi ise modernizmden sonra gelen ve onun en temel varsayımlarına meydan okuyan bir kültürel dönem olarak tanımlar. Slattery, Habermas ın bugüne kadar yapmış olduğu çalışmalarının ana temasının kısaca aşağıdaki gibi özetlenebileceğini vurgular: a. Pozitivizmin eleştirisi ile bilim ve teknolojinin araçsal kullanımının eleştirisi b. Eleştirel teorinin yeniden inşası ve güncelleştirilmesi c. Marksizmin yeniden inşası d. Yeni bir bilgi ve iletişim teorisinin geliştirilmesi. KAMUSALLIĞIN YAPISAL DÖNÜŞÜMÜ Öncelikle Habermas ın 1962 de yayımlanan ve ilk büyük çalışması olarak kabul edilen Kamusallığın Yapısal Dönüşümü nden (Strukturwandel der Öffentlichkeit) kısaca bahsetmek yerinde olacaktır. Habermas bu çalışmasında, vatandaşlar arasında şeffaf, açık ve akılcı tartışmaya dayalı olarak oluşturulan, kamu ve kamuoyu anlamına da gelen kamusallığın tarihsel gelişimini, dönüşümünü ve de çöküşünü irdeler. Her ne kadar Habermas ın burada sözünü ettiği kamusallık Türkçeye kimi zaman kamusal alan olarak çevrilse de kitabın Türkçe çevirmenleri Tanıl Bora ve Mithat Sancar, yazarın burada mekân anlamına gelen kamusal alandan ziyade eylem, davranış anlamına gelen kamusallığın veya aynı anlama gelen kamu ya da kamuoyunu kastettiğini özellikle vurgulamaktadırlar. Habermas a göre vatandaşların muhakemeye ve müzakereye dayalı görüşlerinin iletilmesini sağlayan, devlet ile toplum arasında aracılık yapan bir kamunun oluşumu demokrasinin gelişimi bakımından son derece önemlidir Habermas ın kamusallığa yönelik ilgisinin temeli de buradan, yani demokrasiye yönelik olan ilgisinden gelir. Habermas, daha sonra da, kamusallığın nasıl dönüştüğünü irdeler. Habermas kamusallığın yapısal dönüşümünü iletişim ağının ticarileşmesi, bürokratikleşmenin ve devlet müdahaleciliğinin artması gibi temel dönüşümler çerçevesinde analiz eder. Bu süreçte kamusal topluluğun tutarlılığını sağlayan kurumlar, başta basın olmak üzere, sarsılmaya ve işlevlerini yitirmeye başlamıştır. Habermas daha sonraki çalışmalarında kamusallığın dönüşümüyle ilgili düşüncelerini gözden geçirerek yumuşatsa da bu çalışmada kamusallığın dönüşümü ile ilgili dile getirdiği kaygılarının kariyeri boyunca yaptığı tüm çalışmalara yansıdığı öne sürülür. 5

BİLGİ VE İNSANSAL İLGİLER Habermas ın ilk dönem önemli çalışmalarından biri de 1968 de yayımlanan Bilgi ve İnsansal İlgiler (Erkenntnis und Interesse) adlı ünlü çalışmasıdır. Bu çalışma genellikle, başlangıçta amacı eleştirel sosyal kuram adı altında özgürleştirici/kurtarıcı bir sosyal bilim modeli geliştirmek olan Habermas ın eleştirel teorisini üzerinde temellendireceği bir bilgi kuramı (epistemoloji) geliştirme çabasının bir ürünü olarak görülür. Habermas özellikle bilgi ile insan ilgileri/çıkarları arasındaki diyalektik ilişkileri çözümlemeye çalışır. Nitekim eleştirel teorinin diğer temsilcileri gibi Habermas da genel olarak sosyal gerçekliğe bir bütün (totality) olarak odaklanma anlamına gelen diyalektikle yakından ilgilenir. Bu açıdan bilgi ile insani ilgiler arasındaki ilişkilere yönelik ilgisi de sübjektif ve objektif faktörler arasındaki daha geniş çaplı diyalektik ilginin bir örneği olarak görülür. Bu çözümlemede Habermas üç tür bilgi formu ile bunlara karşılık gelen ve her biri farklı bir eylem/deneyim alanı ile ilişkili olan üç tür bilişsel ilgi/çıkar alanı ayırt eder. Bu bilgi formlarından birincisi klasik pozitivizmde görülen empirik-analitik (araçsal) bilgi olup bu bilgi türünün arkasında yatan temel bilişsel ilgi/çıkar çevreye, insanlara ve genel olarak toplumlara uygulanabilen teknik kontroldür. İkinci bilgi formunu tarihsel-hermeneutik/yorumbilgisel (iletişimsel) bilgi veya daha kısaca hümanistik bilgi oluşturmaktadır ve bu bilgi türünün temel ilgisi dünyayı anlamaktır. Bu bilgi formu ile ona karşılık gelen ilgi/çıkar ise kültürel alanda etkileşim olarak tanımlanabilecek bir eylem ya da deneyim alanı ile ilişkilidir. Üçüncü bilgi formu ise eleştirel bilgi olup bu aynı zamanda Frankfurt Okulu ile Habermas ın benimsediği bir bilgi sistemidir (Ritzer, 1996: 291). Diğer iki bilgi sisteminden farklı olarak eleştirel bilgi, temel olarak ezilenlerin özgürlüğü/kurtuluşu ile ilgilidir ve tahakküm olarak tanımlanabilecek bir eylem ya da deneyim alanı ile ilişkilidir. Habermas ın çalışmalarında bu üç temel teknik, pratik ve kurtarıcı ilgiler sırasıyla doğa bilimlerinin, sosyal bilimlerin ve eleştirel teorinin özgürleştirici /kurtarıcı siyasetinin gelişimini ve şekillenişini mümkün kılar. TOPLUMSAL EYLEM VE TOPLUMSAL SİSTEM KAVRAMLARI Habermas ın oldukça kapsamlı ve karmaşık çalışmalarının oldukça iyi bir özetini veren Habermas ın geliştirmeye çalıştığı sosyal teoride yer alan toplumsal eylem ve toplumsal sistemle ilgili görüşlerini erken dönem çalışmalarında, kökü Hegel e uzanan bir toplumsal evrim teorisine dayanarak geliştirdiğini ve bu görüşlerinin sonraki çalışmalarının da temelini oluşturduğunu savunur. Söz konusu bu toplumsal evrim sürecinde emek, etkileşim ve dil kavramlarının merkezi bir yeri vardır. Nitekim bu süreçte iki eylem tipi olarak somutlaşan emek ve etkileşim, dil ile birlikte insan olmanın en önemli üç özelliğini oluşturur. Toplumsal evrim; (ı) dil (ya da sembolik temsil), (ıı) araçsal eylem (emek ile ilişkili) ve (ııı) iletişimsel eylem (etkileşimle ilişkili) olmak üzere, tüm somut eylem biçimlerinin analitik özelliklerini oluşturan üç boyutlu karmaşık bir süreç olarak çözümlenir. Habermas sistem teorisi temelinde geliştirdiği toplumsal evrim sürecinde toplumun genel yapısını ekonomi politik ve kurumsal çerçeve olmak üzere birbirine bağlı iki alt sistemden oluşan bir sistem olarak çözümler. Emek ve etkileşimle ilişkilendirdiği teknik ve pratik ilgiden sonra Habermas tahakkümü de kurtarıcı ilgiyle ilişkilendirir. Ancak bu noktada tahakküme bağlı olarak çeşitli tarihsel dönemlerde ortaya çıkan çalışma ve emek sömürüsünün eleştirel analizi ile ilgilenen Marx ın aksine, Habermas tahakküme bağlı olarak ortaya çıktığını düşündüğü sistematik olarak çarpıtılmış iletişimin eleştirel analizi ile ilgilenir. Sistematik olarak çarpıtılmış iletişim kavramı Habermas ın özellikle erken dönem çalışmalarında önemli bir yere sahiptir. 6