f l f RAHMAN RİSALESİ 2. Bölüm Yazan Şakir Yıldız 10 Ekim sakr.yildiz@gmail.com Kitabın tüm telif hakları yazarı Şakir Yıldız a aittir.

Transkript

1 f l f RAHMAN RİSALESİ 2. Bölüm Yazan Şakir Yıldız 10 Ekim sakr.yildiz@gmail.com Kitabın tüm telif hakları yazarı Şakir Yıldız a aittir. f

2 Kuran-ı Kerim; Mümin ve Kamil kulun inşa edilmesi, Ölüm ile beraber Cehennemler ve Cennetlere ulaşan yolun anlatımıdır. Bu yolu bilip, Dünyadaki hazırlığını yapabilmen için en önemli ve zaruri olan şey, Rahman'ı tanımandır. Buna bağlı olarak yolu ve yolda yapman gereklerini bilmendir. Uyman gereken Rahmani ve Nebevi yol ile sakınman gereken Şeytani yol, bu yüce kitapta eksiksiz olarak anlatılmıştır. Kuran anlatım tekniğine göre; bir mana açıklanırken ilk geçtiği ayet ve buna ilave olarak da altı farklı yönde yani en az altı farklı ayette daha o mana açıklanmıştır. Bir ayete yüklediğimiz mana, Kuran içinde diğer yerlerde açıklanan şekli ile de tutarlılık göstermelidir. Aksi durumda, fark ettiğimiz gerçek için Kuran zeminine oturuyor demeye hakkımız kalmaz. Kuran, tekrarlı bir kitaptır. Kuran-ı Kerim'in bu yönü Furkan manasını ortaya koyan başlı başına bir ayettir. "Andolsun, biz bunu insanlar arasında, düşünüp ibret alsınlar diye tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanların çoğu nankörlükte direttiler." (Furkan-50) Rahmani Mana; Hz. Muhammed sav'ın yaşamı ile harmanlanmış yaşayan bir kitap (Kuran) olarak iniş sırasına göre tutarlı manalar bütünü içinde indirilmiştir. Belli bir yol takip edilerek indirilen bu mananın yapı taşlarına bakacak olursak, şöyle bir sıralanma bizi hayret makamına iletecektir. Allah seni ölümünle beraber bir Alak olarak Halk eder. Yani, seni cenin manası ile Ayn noktandan yaratır (Alak Suresi). Bu doğum senin Dünya'ya ölmendir. Perde gözünden kaldırılır. Akabinde Kuran sana hakikatini açar. Sana "NUN", yani Kalem ile bilmediklerini ve hak olan yolu öğretmeye başlar (Kalem Suresi). Senden edep gereği, hadlenmeni ve Âleminle Zat ın arasına KAF sınırını (ARŞ ı) koymanı ister (Kaf Suresi). Böylece senin SAD ı kapatmanı, yani Sadr ından Âleme yayılan Nefs ateşini hadlendirmeni talep eder (Sad Suresi). Sadr ını temizleyip edep ile onu örtmeni sana ilham eder. Bu işlemi sana Elif, Lam, Mim, Sad manası ile iletir. Yani; Âleminde Ateşi görmen sonucunu doğuran olayları sana yollayarak, seni birlik manası olan Elif e iletmek ister. Bu, Lam manası tecellisidir. Lam manası ile geri çekilmeni ve Âleminle arana Mim koyarak, Sad ını (Sadr ını) kapatmanı -örtmeni ister. Böylece seni ARAF manasına iletir. Burada, varlığını Âlemden geri çekip, yokluğa iletmen istenir. Bu sınır, varlık ile Zat ın ayrılma sınırı ve varlığın zirve noktasıdır (Araf Suresi).

3 Böylece; Muhammedi mana olan MİM manasına iletilirsin. Bu işlem; Zat ı Tenzih edip, YA manasından (Ben demeye tek hak sahibi olan Zat manasından) SİN manasına (Yokluğa, Kamil İnsan manasına, Hakikat-i Muhammedi ye) iletilmen demektir. Nefs ine ölmeye azmetmen sebebiyle sana, "YASİN" suresinin manası üflenir. İniş sırasına bakarak bu manayı takip et! Bu noktadan SAD a (Sadr ından içe doğru), yani seni var eden ilmi suret olan Ayn a, sonra da Külli Nefs in seyri olan YA ya (ki Kuran da Zati sesleniş olarak karşına çıkar), sonunda da Âlemde Kullardan sana yönelen, Rahman ın Zati yönetici manasına işaret eden "Rab" ismi durumundaki Ruh a (yani Hu boyutuna ) geçmen istenir. HA, Hu boyutuna ait cem makamına Rumuzdur. Takva ile KAF örtüsünü örtmen ve bu manaya iletilmen sağlanır. Bu işlem, sendeki Kuddüs olan Ruh un (MERYEM manasının) sende zuhur etmesi içindir. Bu hal Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad ayetleri ile açıklanmıştır (Meryem Suresi). Bu aşamadan sonra, sendeki Muhammedi hakikatte yok olman ve Resulün de sana Şahitlik etmesi için TA-HA manasına iletilirsin (Taha Suresi). Ta-Ha ; Âleme yayılı Ruh boyutunun, varlık kabul etmeyen diğer yüzü olan HU - HA boyutuna dönüşmüş haline verilen isimdir, rumuzdur. Bu da mana boyutu itibarı ile Nun un yanına Kaf almasıyla olur. Bu sayede, Zati Nur "Arş" ile sınırlanır ve Âlemine Su iner. Bu Arş ve Su birlikteliği ise, Âlemi yaşanmaya elverişli, yayılı bir yaşam alanı haline getiren Su ve Toprak elementlerine işarettir. Bu iki element, Cennetin Hâkim elementel yapısını oluştururlar. Cennet Âleminde Hava-Heva ve Ateş-Nefs yoktur. Ferahlık, Huzur-Su ve Selam, Edep-Toprak mevcuttur. Bu durumda Âleminde, iki NUN hali (algısı) mevcuttur. Birincisi; senin Zahiren izlediğin ancak, sınırlandırılmış NUN dur. İkincisi ise; HU - HA boyutuna dönüştürülmüş içrek olan ve Ruh'un diğer bir boyutsal hali olan NUN dur (Ruh tur). Bu sebeple TA ( ت ) harfi, çift noktalı NUN harfi gibidir. (Nun, şeklen Ta harfinin tek noktalı olanıdır) Kuran ve Sırat yolu, toplam iki rekâtlık salâtı tamamlayıp salâtı ikame etmenin ta kendisidir. Böylece içinden sonsuza dek çıkmamak üzere

4 salât ve zikir (tesbih) hali sende yerleşir, ikame olur. (Kamet) Bu sure (Taha), salâtın ilk rekâtındaki oturuş manasını taşır. Mana olarak namazın son oturuşu ise, Fetih suresi manasında açıklanır. Sağ ve solunda yer alan iki hafaza meleğine: Esselamü aleyküm ve rahmetullah diyerek selam verip, veda edersin. Böylece sendeki ruhsal bellek kayıtları da kalkmış olur. Namazın sonunda hakiki manada Tevbe (Nasuh tevbesi) etmiş olduğun için, geçmiş ve gelecek günahlarından kurtulursun. Hafaza Meleklerine (bellek kayıtlarını tutan meleklere) bu sebeple veda edersin. Senin olmadığın yerde (yokluğunda), sana ait bir kayıt da olmaz. Zaten Salâtın amacı, Allah ın Affına nail olmaktır. "Af", "Ben" dediğin varlığının ve kayıtın silinmesine aittir. (Affüv) Affın manası, Silmek demektir. Böylece Kuran'ın sonuna iletilme noktasına gelirsin. Tevben i kabul eden Allah, sana yardımını ulaştıracak ve Kurtulanlar arasına alacaktır. Taha, Arz ın hayata elverişli bir şekilde yayılıp, döşenmesi manasına gelmektedir. Yedinci feleğin ötesine ait Rahmani bir mana olması sebebiyle, bu kelime Yeşillik anlamına da gelir. Ayrıca; bu makama ait Muhammedi bir mana olması sebebiyle de Ta Ha, Hz. Muhammed Mustafa a.s nın bir lakabıdır. Böylece aynı Resulü Ekrem efendimiz gibi İsra manasına iletilirsin (İsra Suresi manasına). Bu mananın açılımından sonra Kuran seni Ta, Sin, Mim manasına iletir. TA nın manası; Bükülme ve kapanma anlamlarını içerir. Bu manadan sonra da Sin manasına (yani Kamil insan olan Muhammedi manaya) iletilirsin. Bu sebeple ŞUARA suresi; Ta, Sin, Mim ile başlamıştır. Kuran bu noktada, sendeki Nefsi ışımaya karşın MİM in manası olan Muhammedi hakikat gibi kıvrılıp kendi etrafında kapanarak SİN (Kamil insan) olmanı ve böylece senin Yokluk makamına iletilmenin manasını sana açar. Peki, Kuran seni kapanıp MİM lenmeye nasıl iletir? Bu da sana bir sonraki Ledüni harfler bileşimiyle açıklanır. Ta, Sin. Bu mana, Kamil insan manasına iletilmeyi anlatır. Bu sure, NEML suresinin manasıdır. Bunu başarmanın yolu; Ta, Sin, Mim Ayetleri ile sana anlatılmaya çalışılan Tenzih hakikatidir. Bu sebeple, bu harflerin geçtiği Surelerde sana Hz. Musa a.s. kıssası anlatılmaktadır. O, Asa ile (yani Ruh ile) acı ve tatlı iki denizi ayırarak, Rab olan

5 Rahman ı (Rabb-ül Alemin i) tanımayan Firavun manasını bu ARŞ (sınır) içinde yok etmiştir. (Yani Zat Deryası nda onu helak etmiştir.) Daha sonra Kuran Ta, Sin, Mim manasını KASAS suresinde kemalatla bir kez daha açarak seni Muhammedi mananın Kemalatına ait surelerin açıklamasına iletmektedir. Kasas, Muhammedi mananın membaı ve senin iç âleminde yok olacağın Ruhun Âlemi (yani Göğüs Noktası ) anlamına gelmektedir. Artık Kuran sana MİM gibi Âlemine kapanıp el çekmenin ve hadlenmenin manasını açmaya başlayacaktır. Bu mana sende açığa çıkınca, sende bulunan ve Âlemine yayılı olan Zat Ateşini (yani RA manasını), LAM manası olan Hadlenme ve geri çekilme ile sınırlamaya muktedir hale getirilmişsindir. Hz. YUNUS a.s. gibi Balığın (yani hadsiz Zat Nuru olan NUN un) karnında kalıp (Yunus Suresi), böylece Hz. HUD a.s. manası ile hududuna iletilmişsindir (Hus Suresi). Sonra da Hz. YUSUF as. (Yusuf Suresi) gibi hadlenir (yani zahiren bir hapis olan sınırını bilir) ve geri çekilip HİCR edersin (Hicr -et/hicr Suresi). Böylece Âlemine müdahale etmemen gerektiğini ve Celal-Mekke yakıcı manasından uzağa gidip, tenzih etmen gerektiğini bilirsin. (Medine-Cemal) Bu zor tecelliler sonucunda şiddetle sarsılmış, azaba uğramış, yakılmış, Rahmani Celal tezahürü ile geri itilmiş ve kendini MİM lemişsindir. Böylece, Muhammedi mana olan MİM manasına erişirsin. Artık sen bu noktada kendini LAM ilmi ile geri çekmiş, Nefs ini Takva ile örtmüş ve ELİF manasına (yani ilahi Birlik Ruhunun Tevhid manasına) kavuşmuşsundur. LAM ; Allah ın, Ruhundaki Celal sıfatı ile seni haddine itmesi manasına gelir. (Cebarail-Cebir) Kuran da bu mananın karşılığı Elif, Lam, Mim ayeti olarak gösterilmektedir. Bu mana, senin içinde bulunduğun Varlık hastalığından LOKMAN hekim manası ile kurtarılıp, iyileştirilmendir. (Lokman Suresi) Kuran ın bu noktasında sendeki varlık hastalığı iyi edildiğinden, Allah seni MÜMİN olmaya iletir. Bu noktaya ulaşmanın manası Ha ve Mim ile ifade edilir. HA, Ruh ve Cem makamını ifade etmektedir demiştik. Bu mana, her zaman MİM le (Muhammedi mana ile) kol koladır. Cem makamına ulaştığında, mana olarak yanına MİM alabilirsen, Mümin sınıfına intikal edersin. Bu ise, Muhammedi mana

6 olan Nefs ini yok etmek, sınırlanmak ve kulluk bilincinin senden yansımasıdır (Mü min Suresi). Kendinde hissettiğin Zat ı, kendin ve Âlemden tenzih eden Arş ın Edep manasını kavramadıkça, Mim in manasını kavrayamazsın. Bu manaya sahip kişi, Dini sadece Allah a halis kılarak her işini Allah a arz eder ve O ndan yardım talep eder. Böylece sen, artık sahip olduğun Nurdan ayırt edilirsin ve sana (Sur una) FUSSİLET suresinin manası üflenir. Bu mana daha sonra ZUHRUF, DUHÂN, CÂSİYE, AHKAF surelerinde de açıklamaktadır. Bu aşamadan sonra Allah seni Mele-i Âlâ ile kendi meclisine çekip ŞURA (meclis) suresinin manasına iletir. HA ve MİM manaları, Cem makamından Mim sınırına (yani Muhammedi hakikate) kadar uzanan menzilin sınırını sana anlatır. Bu kemalatın hakkını verebilirsen, AYN ına (Fuat noktasına, yani orijinal İslam fıtratı ile yaratıldığın ilmi surete) iletilirsin. Bu nokta, yokluğa doğum sınırındır. Bu sınır, Muhammedi hakikatin Saf bilinç ismi olan SİN manasına iletilmendir. Bu ara noktaya dayandın mı, Rahman ın Arş ı olan KAF manasına ulaştırılanlardan olursun. Burası, Allah ın Rahman ismiyle bağlantılı olarak Aziz (yenilmez ve her zaman mutlak galip) olan Mele-i Âlâ nın Kahhariyetinin yayılma sınırıdır. Rahman ismi ile her şeyin hâkimiyeti O nun elindedir. Bu mana, Kuran da gizli Ayetlerden olan Ha, Mim, Ayn, Sîn, Kaf mana bütünü ile ifade edilir (Şura Suresi). Böylece sende tamamlanmak istenen Elif, Lam, Ra hakikati gereği olarak; sende bulunan ve sınırını bilmeyen hadsiz Zati Ateşin ( RA manasının), LAM ile geri çekilmesi manası kemalata erdirilirsin. Sende hüküm süren Zat Ateşinin sınırsız ve her yere yayılmış olan hadsiz hali, Hz. İBRAHİM a.s. ın içine atıldığı ateş gibidir. Hz. İbrahim a.s, Dini sadece Allah a has kılan ve Allah ın dostu-halil i olan bir Nebi ve Resul idi. Sen de O nun gibi içine atıldığın bu ateşe teslim olursan, İbrahim a.s. gibi Allah ın Halil i olursun. Allah, Müminleri-kendi dostlarını kurtarmayı üzerine bir borç olarak almıştır. (İbrahim Suresi) Bu noktada Allah a SECDE edenler sınıfına dâhil edilirsin (Secde Suresi). Allah a secde edenler ise, bir Kulda açığa çıkabilecek

7 Muhammedi mananın en Kamil şekline iletilirler. Bu mana; Elif, Lam, Mim manasıyla kendi varlığını LAM işleminden geçirerek Rabbine Secde edip, MİM leyenlere ait Muhammedi manadır (Rum, Ankebut, Bakara Sureleri). Böylece senden ÂL-İ İMRAN zümresinin manası açığa çıkmış ve İsevi hakikat zuhur etmiştir (Al-i İmran Suresi). Artık sen Muhammedi mananın özü olan İslam, yani Allah a teslim olan Müslüman olma noktasına ulaştırılmışsındır (Muhammed Suresi). Bu noktada artık Hz. İBRAHİM in duasında işaret ettiği gibi tam ve kâmilen teslim olmuş bir Müslüman olursun. Bundan sonraki tecelli, Mele-i Ala nın Allah ın Celal sıfatı ile tecellisidir. Böylece Kuran'da Rahman manasına ileteceğin "Elif, Lam, Mim, Ra" ayetleri sana açıklanır. Bu noktada, Allah ın varlığını şimşek gibi (RA D) algılarsın. Bu tecellinin sonucunda, Allah'ın Kudret elini tüm Âleminde görmen sebebiyle, kaçacak bir yer de bulamazsın. Bunun sonucu olarak da sende açığa çıkan Allah saygısı ve korkusu yla alanı boşaltırsın (Rad Suresi). Yokluk makamının manasını yansıtan bu ayetlere uyarak sırat köprüsünde ilerleyip, Elif-Lam-Mim-Ra manasındaki Mele-i Ala tecellisine ulaşırsan; Ruh a dâhil olma yoluna konduğun için, RA D suresinden sonra gelen Rahman manasına iletilirsin (Rahman Suresi). Bundan sonra artık, RAHMAN ın Kahhar tecellisi sonucunda pişmen sebebiyle sireten İNSAN olursun (İnsan Suresi). Böylece sendeki HAŞR (yani geri çekilme, merkezine toplanma işlemi) tamamlandığından Nefs inden ayrılırsın (TALAK / Talak ve Haşr Suresi). Artık Allah ın NUR u ile Nurlanırsın (Nur Suresi). Nuru olan insan ise, HAC (Hac suresi) yapma aşamasına gelir. Mecid-i Harama doğru ilerlersin. (Hz. Muhammed sav'ın Mekke'ye dönüşü) Varlıktan soyunmaya ve İhramlı olarak Hadlenmeye başladığın için, SAF ın tamamen belli olur (Saff suresi). Böylece Âlem sende toplanmış (CUMA-CEM edilmiş/ Cuma Suresi) ve sen de yok olan Âlem aynası olmuşsundur. Bu hakikat üzere yokluğa iletilmen, Allah ın verdiği bir FETİH tir (Fetih Suresi). Böylece Allah ın Feth ine nail olduğundan, O da sana ikramda bulunur. Bu ikram, MAİDE sofrasıdır. (Maide Suresi) Allah, Rad manası ile Rahmani tecelli sonunda seni hadlendirmiş ve sana Fetih ihsan etmiştir. Büyük bir ikramda bulunmuştur. Bu müşahede ile artık sana Emr olan, Varlık hissine ve Aklına tamamıyla TEVBE etmendir (Tevbe Suresi). Sana ikram edip

8 Tevbe ni kabul eden Allah, artık seni selamet yurdu olan Beled e ve Cennetlere iletmek için sana Mele-i Âlâ yı vesile kılarak ilahi yardımını (NASR ı) ulaştırır (Nasr Suresi). Artık sen kurtulanlardan ve Cennet ahalisine dâhil olanlardan olmuşsundur. Sana arz ettiğim bu on dört adet gizli Harf manası diziliminin ilk yedi tanesi; Ruh bilincinin Yeryüzüne çıkması aşamalarını ve manalarını sana anlatır. Yani; ilk yedi tanesi, yersel hakikate ait manaların Kıyam ile sana açılmasına ait harfler ve onlarla bağlı surelerdir. Ancak bilmelisin ki her şey aslen Sema nın ve Gayb ın malıdır. Bu yedi mana feleğinin yedincisi, yerin yaşama elverişli bir şekilde yayılması manasına gelen ve senin Ruhunun yeryüzüne çıkmasına ait manayı barındıran TA- HA dır. Bu senin, yersel mana feleklerinden (yerin yedi katından) geçip, latif Arş ın yoğun şekline (yerin yüzeyine) işaret eden Araf-Kaf sınırına ulaşıp oturmanı, yani ilk rekâttaki oturuşunu ve ilk rekatı tamamlamanı anlatır. Çünkü Salât, Miraç tır! Kuran, Alak suresi ile seni bir had üzere olman için yaratmış ve Yersel manaların Hak olanlarını sana tanıtıp, aşamalarla KAF Arş ını bir latife olarak yerleştirmiştir. Âlemine NUN üflemiş, üflenen bu NUN ile de İL ine ve sana OL demiştir. Böylece işiten ve gören bir varlık durumunda Arş sınırının altında sana Hayy (Hayat) vermiştir. Sonra da Dünya seyri sana açılmıştır. Bu seyir içinde doğumunla aşamalar halinde seni yerin altına (alçak olan Âleme) indirmiş olduğunu sana göstermiş ve sonra Taha suresi ile seni yeryüzüne çıkartmıştır. Bu sure ile hak olan Yersel bedenin, manen inşa edilmektedir. Alak, bir tek hücre olarak halk edilmiş ve sonra yersel sınırı (ve ilk oturuşu) simgeleyen TA manasına ve oradan da HA ya (Ruhsal cem manasına) seni ulaştırmıştır. Bu sureden bir önceki Sure de, Ruh ta yok olmaya ait manayı barındırdığından, İsevi hakikatin (Ruh hakikatinin) doğuşunu anlatan MERYEM suresidir. Şu muhteşem mana inşasına hikmet gözü ile bir bak! Daha ne manalar gizlidir. Diğer yedi adet göksel manaya ait harf dizgisi ve bunlara ait sureler ise, Fetih ile son oturuşa işaret eder. Rad (yıldırım) manası, Aklının ve Nefs inin senden alınmasına rumuzdur. Böylece Aklına ve Nefs ine Kahhar tecellisinde bulunan Allah, sendeki hafızayı (belleği) ve senin ismine ait varlık hissedişini senden almıştır. Sen hafaza melekelerine son selamı verip, yokluğa ulaştırılmış olursun. Bu da namazın ikinci rekâtını ikame etmektir.

9 Şimdi, Âlemin nasıl meydana getiriliyor, sende bulunan Hz. Âdem den bize kalıtsal olarak iletilen yasak meyve manası gereği Rahmani mana sende nasıl bozuluyor ve yeniden ölüm ile nasıl kuruluyor, bunu sana şemalarla açıklamaya devam edeyim. Kuran, orta Kalb kesişim noktası ve bu nokta etrafında uzatılıp genişletilmiş 6 Adet göksel yönde Rahman ın 19 olan sayısal manasının inzal olmasıyla (Âleme yayılmasıyla) 19x6=114 sure olarak indirilmiştir. 1. Yön, Göksel yöndür. Yukarı yöndür. Yeryüzünde yaratılan insanın semaya bakış yönü ile bu ilk 19 sure, manasal yön olarak gökseldir. Sen atılmış bir sudan halk edilirsin. Kuran sonra sana, Rahman Arş ın üzerine kuruluncaya kadar olan manalarını ve ne yapman gerektiğini sana açıklamaya başlar. Âleminde Rabbinin Nuru doğar. Bu sureler: 1. Alak, 2. Kalem, 3. Müzzemmil, 4. Müddessir, 5. Fatiha, 6. Tebbet, 7. Tekvîr, 8. A lâ, 9. Leyl, 10. Fecr, 11. Duhâ, 12. İnşirah, 13. Asr, 14. Âdiyât, 15. Kevser, 16. Tekâsür, 17. Mâ ûn, 18. Kâfirûn, 19. Fil. 2. Yön, Yersel yöndür. Aşağı yöndür. Bu yön, Rabbinin Arş ından aşağı doğrudur. Aşağı Âlemlerin manaları ve bu Cinni etkiden senin nasıl korunacağının manası sana bildirilir. Ayrıca Rabbinin katına doğru uzanan Kuran yolu sana açıklanmaya başlanır. Bu sureler: 1. Felâk, 2. Nâs, 3. İhlâs, 4. Necm, 5. Abese, 6. Kadr, 7. Şems, 8. Bürûc, 9. Tîn, 10. Kureyş, 11. Kâri a, 12. Kıyâme, 13. Hümeze, 14. Mürselât, 15. Kâf, 16. Beled, 17. Târık, 18. Kamer, 19. Sâd. 3. Yön, Ön yöndür. Vechi seyretme yönüdür. Bu yön, ön yüz yönüdür. Vech in seyri ve Rahman manasının Âlemine yerleşmesi ve senin fıtri yapına uygun olanın sana açıklanması, senin hadlenmen ile ilintilidir. Vech in sana açılması ile onda yok olman ve Nefs ine ölmen gerektiği ve Rahman ın Rabbin oluşunu ikrarın gerekliliğinin sana anlatıldığı sureler indirilmektedir. Bunun yolu ise,

10 senin haddine çekilip Takva elbisesini giyinmendir. Böylelikle Şifa bulursun. Bu sureler: 1. A râf, 2. Cin, 3. Yâsîn, 4. Furkân, 5. Fâtır, 6. Meryem, 7. Tâ-Hâ, 8. Vâkı a, 9. Şu arâ, 10. Neml, 11. Kasas, 12. İsrâ, 13. Yûnus, 14. Hûd, 15. Yûsuf, 16. Hicr, 17. En âm, 18. Sâffât, 19. Lokman. 4. Yön, Arka yöndür. Gayb Âlemi ile ilintilidir. Senin âleme arkanı dönüp geri çekilmen, Rabbin olan Rahman a teslim olman ve Âlemin görünmeyen ufuk sınırına ulaşıp (Tur dağına çıkıp) secde etme hakikatinle ilintilidi r. Bu sureler: 1. Sebe, 2. Zümer, 3. Mü min, 4. Fussilet, 5. Şûrâ, 6. Zuhruf, 7. Duhân, 8. Câsiye, 9. Ahkâf, 10. Zâriyât, 11. Gâşiye, 12. Kehf, 13. Nahl, 14. Nûh, 15. İbrahim, 16. Enbiyâ, 17. Mü minûn, 18. Secde, 19. Tûr. 5. Yön, Sol yöndür. Bu yön, senin Benlik yönündür ve varlığa sahip çıkma hissinin (Mülkiyet iddiasının) bırakılması gerektiği ve bu bırakışla Miraç edeceğinin sana bildirilmesi ile ilintilidir. Bu mana bütünü sende belirince, MİM hakikati olan Hakikat i Muhammedi manasına ulaşmış olursun. Bu sureler: 1. Mülk, 2. Hâkka, 3. Me âric, 4. Nebe, 5. Nâzi ât, 6. İnfitâr, 7. İnşikâk, 8. Rûm, 9. Ankebût, 10. Mutaffifîn, 11. Bakara, 12. Enfâl, 13. Âl-i İmrân, 14. Ahzâb, 15. Mümtehine, 16. Nisâ, 17. Zilzâl, 18. Hadîd, 19. Muhammed. 6. Yön, Sağ yöndür. Bu yön, Hakikat-i Muhammedi ve Kurtuluş yönüdür. Rahman manasının suyun üzerinde bir arşa Rabbin olarak yerleşmesini sana açıklar. Seni Nurlandırır. Nefs inden kurtarılırsın. Böylece Hac etmiş, Fetih sahibi olmuş olursun. Sonunda hatalarını icmalen izlemen biter ve Tevbe edersin. Allah da Tevbeni kabul eder. Sonunda Allah ın yardımını hak etmiş olursun. Vekilin olan Allah ın emri ile Mele-i Ala nın (Saff duranların) eli seni kurtarır. Cennetlere ulaştırılanlardan olursun. Bu sureler:

11 1. Ra d, 2. Rahmân, 3. İnsan, 4. Talâk, 5. Beyine, 6. Haşr, 7. Nûr, 8. Hac, 9. Münâfikûn, 10. Mücâdele, 11. Hucurât, 12. Tahrîm, 13. Teğâbun, 14. Saff, 15. Cum a, 16. Fetih, 17. Mâide, 18. Tevbe, 19. Nasr. Kuran, Rahman ın kitabıdır. Rahmani mana ise, sayısal olarak 19 rakamına karşılık gelir. Kuran'da 19 ayetten oluşan Alak suresi ile başlamıştır. Bu, aynı zamanda Hızıriyet manasının sayısal değeridir. ~ ~ ~ Zat, tüm varlıkların birimsel Ruhunun Ruhu olarak önce Noktayı yaratır. Bu Ruhun yaşamaya başladığı yaratılan ilk Âlem ola Hayal Âlemi dir. Bu Âleme Heyula denir. Bu nokta yaratıldığında, Noktadan Elif = 1 sayısal değeri meydana getirilmiş olur. Zati Lâhut âlemi bu noktada yok hükmüne girer. Tabii, Heyula (Hayal) boyutu itibarıyla bu bö yledir. Yani; Lâhut Âlemi, yokluk Âlemi olarak Âleminin fevkinde mutlak bilinmezlik ve Mutlak Gayb durumuna geçer. Gayb a imanı olmayanın, Allah a da imanı yoktur. İşte bu Gayb manası 0 değerini oluşturur. Tüm mevcudat bu 1 değerindeki hayal varlık ile 0 değerindeki gerçek varlık (senin ve benim için gayb-yok olan varlık) arasında gelir gider, akar ve devinir. Bilincin zahiri manasının fark edilmesi hakikatine

12 dayanan elektronik sistem (bilgisayar yazılım sistemi) de bu sebeple 1 ile 0 arasındaki akımla inşa edilmiştir. Ancak bu akım (var olup, yok olma akımı) o kadar hızlıdır ki varlık âleminde ne varsa sürekli olarak var ve sabit duruyor sanırsın. Allah Varlık manasını yansıtan 1 üzerine bir Arş, yay şeklinde bir sınır koyar. Böylece BA harfi bir varlıksal vücud-beden olarak 2 değerini alır. Varlıklar bu ikilikte can bulmaya başlarlar. Sonra bu iki boyut arasındaki akım, Noktanın içini boşaltmaya ve yaşamın filizlenmesine izin verecek bir boşluk var etmeye başlar. Arş, Taht oluşu itibarıyla (Rubibiyet makamının gereği olarak) âlemi kendi Hükmü ve yönetimiyle Kahhari baskısı altına alır. Bu itişin ismi, Cebraliyet ve Kahhariyettir. Biz yer ve gök bitişik iken onları ayırdığımızı görmüyorlar mı? (Enbiya-30) Ayeti kerimesinde anlatılan, Yer ile Göğün ayrılıp gök kubbenin direksiz olarak yükseltilmesi ve içinin Âlem olarak Zat manasından boşaltılmasıdır. Bu itiş başladığında, Âlemdeki ilk Zati ayna olan latif Arş tan iç âleme doğru Kahhariyet manasının Nuru yayılmaya başlar. Bu Arş tan yayılan Nurun ismi, Kürsi adını alır. Bu nurun rengi kırmızıdır. Bu, her şeyi sınırlayan ilk felektir. Bu kırmızı nur, yeşil nur ile beraber halk edilmiştir. Bu sebeple Varlık alanındaki her şey özde Yeşil Nurdan var edilmiştir. En dış sınır feleği de bu şekilde oluşturulur. Sonra, diğer mana feleklerinde Allah ın 1 olan Ruhu, gömlekler (felekler) giyinmeye başlar. Bu feleklerin sayısı 7 dir. Yani, yedi adet mana feleği, aşamalar şeklinde ve kendilerine özgü mana renkleri alarak, Allah ın Zati Ateşini Âlemden geri çekmeye başlar. Bu iniş (ve geri çekilme) Ruh un yukarı boyuttan aşağı boyutlara doğru aşama aşama (hep bir alt frekansa geçerek) yeni bir var oluşsal manaya bürünmesiyle, felekler var edilir. Özetle, Âlemin yaratılışında Lâhut Âlemi en üstte kalır ve Ulûhiyet boyutunu oluşturur. Bu, 0 değerindeki sayısıdır. Sonra Nokta oluşur, yani Elif ve bu noktanın sayısal değeri 1 dir. Sonra içsel 7 felek halk edilir. En sonunda da Muhammedi varlığın yaratılış merkez noktası olan 8. Felek halk edilir. İşte bu an itibarı ile Cenini meydana getiren siyah kalp noktası marifeti ile Rahimde Cenin zahir olur (Hacer-ül

13 Esved). Böylece Varlık âleminde var olan her varlık, toplam olarak 0, ardından 1 ve diğer 7 feleğin içe doğru büzülmesi ile yanına gelen, 9 sayı var edilmiş olur. Nokta dışında kalan varlıksal feleklerin (8 feleğin) her birisi, bir Arş meleğini meydana getirir. Bu Melekler Arş ı taşırlar. Varlığın bu sınırları yok etmesini önlemeleri sebebiyle kendilerine Hamele-i Arş Melekleri denmiştir. Bu 9 sayı Rahmani Arş aynasında yansıdığından, izafi olan ve görülmeyen 9 sayı daha Gaybi âlemler olarak aslen ( -) sayısal ifade değerini alır. Sonuçta Rahman, Arş ı ile Ulûhiyet ve Rububiyet işlevini tamamlayıp, Saf Kul olan Âlemi ve Âdemi halk ettiği için, Kahhar sıfatını da alarak Arş ının üzerine yerleşir. Bu şekilde -1,-2,-3,-4,-5,-6,-7,-8,-9, 0, +1, +2, +3, +4, +5, +6, +7, +8, +9 ve toplam 19 sayı, görülen ve görünmeyen âlemlere ait sonsuz sayıyı (yani sonsuz varlık âlemini ve varlıkları) yaratır. Bu sebeple tüm mevcudat sayısal dizgilerle (bir matematikle) var edilmiştir. Gerek Atomik ve Moleküler yapı ve gerekse de DNA ve RNA v.s. tabanlı yapı olsun, tüm dizilimler bu 19 sayısının çeşitli dizilimleri ile meydana getirilmiştir. Bu sonsuz Âlemlerde görünür hale gelen şeyler. Latif Rahmani KAF, yani Arş aynasından yansıyarak kulun Âleminde görünür hale gelmektedir. Kaf, insanda ve varlıklarda gölge bedenleri halk etmiştir. Bu gölge varlık BA dır. Bu, halk edilmiş varlık aynasıdır. Kaf ve onun gölgesi olan Ba manalarının birleşmesi, Teslimiyet Kıblesini var etmiştir. KAF-BA (KÂBE). İşte bu Rahmani ve Kahhari itişle Âlemde bu sayısal değerleri var ettiği için, Rahman ın sayısal değeri 19 dur. Aynı zamanda, Rahman ın kitabı da bu sebeple 6 yönde 19 sayısı ile mühürlenmiştir. Şimdi beni iyi dinlersen önemli bir gerçeği daha sana ileteceğim: Zat yanında hayal olan noktanın içi Hayalen-Heyula marifeti ile Zati etkiden boşaltılmalı-tenzih edilmelidir. Nokta, Âlem ve Âlem içindeki şeylerin var olması, halk edilmesini mümkün kılabilmek amacıyla boşaltılmalıdır. İşte bu boş alan ile Zati etki alanını ayıran manaya Arş denir. Çünkü Zat varsa Şeyler yoktur. Rahman, bu sebeple yakıcı, yok edici, tüketici Zati Nurunu, Celal ismi ile Âleme yaymıştır. Celal; itmek, sıkıştırmak manasına da gelen ve mana kökü Ateş olan bir kelimedir. Celal ismi, Âlemi ilim sıfatı ile kol kola girerek kaplar! İşte Rahman ın

14 Celal sıfatı, felekler marifeti ile Âleminde seni kulluk alanına ve haddine itmektedir. Böylelikle, senin kendinde hissettiğin Zati varlığı, yaratılacak ikinci içsel noktaya, Ayn noktana, doğru geri çekilmeye zorlar. Bu itiş ve senin geri çekilmen bitip, Âleminden el çekersen, bu sefer de, Cemal ismi ve Rahim ismi ve su manası ile toprak manasının hâkimiyeti altındaki manalar ile sana muamele eder. Toprak manası ihtiyaçlarını önüne getirir ve sana Selam eder. Su Manası ise, güzellik ve Huzuru sana hâkim kılar. Sen İlahi Rablık alanından geri çekilip, Kulluk sınırında durduğunda, denge kurulur. Bu itişin ve sıkışın yolu olan sırat-ı müstakim in mana kitabı Kuran dır. Bu sebeple Kuran; Allah ın seni, 6 yönde ve Rahmani 19 sayısal manasından halk edilen birçok tecelli ve oluşlar bütünü ile var oluş noktana doğru itmesinin aşamalarını sana anlatan manalardan oluşmuştur. Allah, Rahman manası ile 6 yönde Âleme tecelli ederek, Su elementini meydana getirmektedir. Arş ın üzerine doğru geri çekilen Rahmani mana, 6x19 = 114 sureyi halk edilmiştir. Kürsi Nuru CİM dir ve Âlemini LAM manası ve Cebrail marifeti ile Kahhariyet meleklerinden oluşan bir orduyla haddine iter. Haddi aşmak ve bu alanı hissettiği Nefs yani Zat Nur ile doldurmak isteyenleri ise; 19 adet Kahhariyet melekesi (meleği), Rahmani alevli toplar ile yakar. Halk ettiğini bu sefer de helak eder. Bu sebeple her şeyin üzerinde 19 vardır. (Cehennemin üzerinde 74/30) CİM, 3 değerindeki Kürsi Nurudur. 0+9 sayının oluşturduğu toplam 10 sayısal değeri, geri çekilme ve itiş manasına gelen LAM, varlık âleminin Kürsi nuru ile çarpar ve ilahi itiş sonucu "LAM" 3x10=30 değerini alır. Bu işlemden geçen SAD, yani senin içsel noktanı sınırlayan Sadr ın, bu işlem sonunda +9 ve -9 dan oluşan, senin varlık âleminin yansıdığı varlık sınırın olarak halk edilir. İşte bu sebeple: SAD ( 9+9= 18 ) 18. Harf olmuştur. Bu sebeple ayrıca SAD 9 adet varlıksal sayının 0 ile beraber ve 10 sayısal değer ile çarpılması ile 9x10= 90 değerini almıştır. Sen bu sınıra geri itildiğinde, sendeki içsel MİM sınırı, senin iç âlemindeki hayali noktanın çevresine senin ufuksal sınırın olarak konulmuş, yani halk edilmiş olur. Ufuk KAF manasını oluşturur. MİM, Kahhari 4 ana meleğin işleminden geçtiğinden ve 0 dan +9 a uzanan toplam 10 sayı ile oluşmuş görülen Âlem, senin sınırlandığına delil teşkil ettiği için 4x10= 40 değerini almıştır. 6 Yönde geri çekilmesini

15 tamamlayan Kamil kişiye rumuz olan SİN harfi ise; 10 adet ana sayıyı 6 yöne yansıtan mananın sahibi olduğundan, SİN, 6x10= 60 değerini almıştır. 7 felek geçerek geri çekilme işlemi senin âleminde bittiğinde, asli ilk yaratılan Noktanın içsel hayali hali olan AYN noktan, bu ana 10 sayının 7 felek içindeki yansıma merkezi olarak; 7x10 = 70 değerini almıştır. Böylelikle; Ruh-NUN sınırlanmış, MİM manasına bürünüp kapanmış, bir daire olmuş yani 5 sayısal değerine bürünmüş ve 10 ana sayı âlemde Ateş olan Zati mana feleklerine bürünerek sönmüş ve NUN 5x10 =50 sayısal değerini almıştır. Bu değer aynı zamanda, 7 yersel felek ve Arş tan yansıyan 7 göksel ve 7 yersel felek ile noktanın 1 olan değerini de barındırmaktadır. Bu sebeple NUN un sayısal değeri olan mana 7x7=49 yanına 1 değerini almış ve 49+1=50 sayısal değeri oluşmuştur. Bu harfin şekli, aslen seyir olarak senin sınırlanman ve Zati manayı içsel merkez noktandan yarım yani kesitsel algılaman sebebiyle, bir nokta ve etrafını saran yarım daireden oluşmuştur. Bu NUN harfinin öbür yarısı da, algılayamadığın arkakaranlık yani sana Gayb olan alana denk gelir, ki bu âlemindeki ( -) değeri üzere halk edilen -9 adet sayıyı ve diğer NUN harfini oluşturur. İşte bu iki NUN birleşince, nokta ve etrafını saran ufuk çizgisi olan daire oluşur. Bu mananın sayısal değeri, senin KAF sınırındır. Bu harf yani KAF 1 değerindeki noktadan dairesel seyir aynasından 99 esmayı seyrettiğin için, 1+99=100 değerini alır. Bir daire düşünün merkezide ise bir nokta. Bu daireyi ikiye böldüğünüzde nokta ve iki adet yay görürsünüz. Böylelikle iki adet NUN harfi elde ederiz. Merkezinde nokta olan daire NUN+NUN, 50+50= 100 sayısal değerini alır. 100 sayısal değeri yine KAF a işarettir. Bu ufuk çizgisi sınırı içinde izlediğin âlemin, senin 100 ünü meydana getirir. İslam a dönmen gereken yüz budur. Bu mana üzerine işlemden geçen kişi, MİM ve NUN manalarını barındırdığından artık adı Mümin dir ve onlar yüzlerindeki teslimiyet, yani gere çekilme manasına gelen secde izlerinden tanınırlar.

16 Yukarıdaki şekli incelersen, ilk olarak Âmâ mertebesinde nokta halk edilmiştir. Bu nokta Rahimi manayı meydana getirmek ve 1 olanı hayal olarak çoğaltmak içindir. Ama mertebesi şudur: Allah bu noktada açılacak alanda kendi Zati varlığını Ama olarak hayal eder ki Âlem ve içre varlıklar onun yokluğu üzerine yok olandan var edilebilsinler. Rahimi su, bu nokta içinde var edilecektir. Bu suyun ismi Feza yani çoğaltan-arttıran manasına gelen bir sudur. Böylece Tek olan varlık, bu su manasını bürünerek artma ve çoğalma hayaline geçiş yapar. İnsan gözü, işte yukarıdaki şekillerde görüldüğü gibi âlemin yapısını yansıtan bir şekle sahiptir. Merkezde siyah göz bebeği ve etrafında

17 renkler. İlginçtir ki göze fazla ışık geldiğinde hemen göz bebeği hadlenip, otomatik olarak geri çekilir, küçülmesini bilir ve en içteki mana feleğine bürünür. Işık azaldığında ise genişler. Göz dahi İslam fıtratı ile yaratılmıştır. Zaten AYN aynı zamanda göz demektir. Şekildeki bu nokta, senin yaratılmanın yaratılış pınarı olacak AYN noktandır. Bu nokta, Lâhut âleminde, Zati hayalin merkezi olan yok hükmündeki birlik Ruhudur. Bu sebeple Âlem Ruh bulsun diye bu noktada BEN - NEFS hissi yoktur. İşte her AN-A nın Rahiminde doğumdan önce var edilen nokta, bu noktadır. Bu noktanın içinin boşaltılması ile de, senin Kalb âlemin Hak aynası olarak halk edilmeye başlar. Sonra, bu kalbin sahip olduğu ilmi titreşim ise, senin diğer işlevsel organlarını ve beynini meydana getirir. Bu asli temiz Kalp âlemi, sendeki Allah ın aynası olması sebebiyle içinde Allah ın olduğu tek ev, yani Beyt durumundadır. Bu beyt, Nefs e haram olan Beyt-ül Haram dır. Böylelikle ilk harf olan A, AN içinde var edilmiş olur. Bu A, AN içindeki ilk harf, yani Elif tir. Sonra bu Elif, kendi etrafında kapanmaya başlar, yani alanın boşaltılması için boyun bükmeye başlar. Noktalardan oluşan Elif boyun bükmeye başlayınca, âlemin (alanın) boşaltılması ve Zati Nurun geri çekilmesi için ilk yarım yay oluşur. Nokta ve bu yarım yay NUN, yani Kalem olan birlik Ruhunu meydana getirir. Tüm âlem bu tek Ruhun gördüğü rüyadan ibarettir. Çünkü teklik içinde çokluğun olması bir hayaldir ve muhaldir. Bu NUN balığı böylelikle, Lâhut âlemi denen Samediyet deryasında yüzmeye başlar. Amaç; bu NUN un yanına KAF ı, yani Rahmani Arş ı almak ve Zat ın Heyula marifeti ile Noktanın içinde oluşacak Âlemde, yok hükmüne bürünmesidir. Bu doğrultuda, geri çekilme kemale erdikçe daha da kıvrılan Elif, bu sefer de LAM olur. Yani celal sıfatı ile âlemi boşaltmaya başlar. Bu Lam oltası NUN balığını yakalar ve âlemi boşaltması için daha iç âlemde BA içinde var edilecek, senin beden âleminin içinde, bu Külli noktayı boş tutmak için ve korumak üzere yaratacağı, varlığın batınındaki ikinci cüzzi noktaya doğru çekmeye başlar. Dünya yaşamında bu LAM olan yarı kapanmış yapıdan, Ruh hadsiz olarak sızar. Çünkü kapanma yani MİM lenme henüz gerçekleşmemiştir. Bu hal, RA manasını oluşturur. Hedef; Birlik Âleminde varlıkların HA boyutunda cem edilmesidir. Bunun da yolu

18 MİM olan tam kapanma manasına ulaşılmasıdır. Ancak henüz kapanma gerçekleşmemiştir. Bu kapanmayan RUH manası, henüz etrafı kapanmamış Elif ten hadsiz olarak ışıyan-yayılan RA manasıdır. Yapı kapanmadan önce âlemde ELİF, LAM, RA izlenmeye geçer. Yani Elif manası ile Ra manasının arasına, korumak amacıyla Lam manası girmiştir. Sonra bu mana kemalata ulaşınca, ELİF, LAM, MİM manasına ait işleme geçilir ve böylelikle HA, MİM manasına ulaşılır. ELİF yanına Lam işlemi ile MİM aldığında, MA yani Su oluşur. Rahman ın Arş ı ise bu su manası üzerine kurulacaktır. Senin AYN ından yola çıkılarak, senin AYN ın kemalata ulaştırılır ve sen, Kamil insan manası olan SİN manasına ulaştırılsın. Bunun ilerisinde senin, KAF yani ufuk manasına gelen, sınırlanma manasına ulaşman hedeflenmektedir. Bu tecellinin sonunda da âlemindeki ELİF manası, yanına LAM manasını alıp geri çekilme tecellisi oluşturulmuş olur. Akabinde senin âlemin MİM lenmiş ve Kahhar olan Rahman ın sınırlı RA tecellisi ile, yani RAD ile sen haddine çekilmiş olursun. Sana bundan sonra Fetih ve Tevbe nasip edilir de sana Allah ın yardımı, yani Nasr ulaştırılmış olur. Bu, Kuran ın kapağının senin için kapanmasıdır. Çünkü OKU emri yerine getirilmiştir, OKUmuşsundur. Kuran ın kapağı kapanır. Birinci, ilk Kap-ak senin birim ben hissine ait Kap ın Ak olması yani perdenin kalkıp, Kuran'ın sana açılması olan ölüm ile açılmış, ikinci Kap olan Mutlak benliğin ise, Kuran ı okumanla yok olmuş ve böylelikle de ikinci Kap-ak da zuhur edip kapatılmıştır. Din tamamlanmıştır. Hangi yönden bu Rahmani kitabı açarsan aç, Kap hep Ak tır. Hangi yönden okursan oku hep Kap-ak tır. İşte bu nokta; ilk yaratılış ve Zati hakikatten, âleminin LAM hakikati ile aşamalarla sınırlayıcı manalardan oluşan felek elbiselerini sana giydirir.

19 Noktadan sonraki aşamaların tecelli etmesi sonunda, yukarıdaki şekilde açıklamaya çalıştığım gibi, senin letafetlerin ve kulluk renklerini barındıran yedi felekle sınırlı hadlenmiş ve edeplenmiş Saf Zati Âlem iki yönde, Rahmani Arş ın üzerinde ve senin içsel Arş ının içinde tenzih hakikati ile YOK hükmünde bırakılır. Böylelikle ÂDEMİ manayı ifade eden sendeki ÂDEMİ cenin manan oluşturulmuş olur. Bu içte Kalan Zati mana, Rahmani Arş ın üzerinde kalan Zati Lâhut âlemi ile direkt bağlanmış ve tamamen O nun kontrolüne girmiştir. Ancak içsel Arş ın yasak olan mana sebebi ile âleme akmaya başlayınca, Rahman ın Kulu olmaktan çıkarsın ve Nari mana sende zuhur ettiğinden, Şeytan ın Senin Kullarından pay alacağım. ifadesinde belirttiği kimselerden olursun. Dünyada yaşayan tek bir insan yoktur ki bu durum üzere olmasın. Allah ın hidayet ettikleri müstesna! İşte bu hidayet sebeple, Allah ın Nebi ve Resulleri sana gönderilmiştir.

20 İlkin bu yukarıdaki iki şekilden ilkinde görüldüğü üzere, saf mana üzerine dünyaya gelirsin. Yani saf ve tam temiz kul olarak, İslam ile yani teslimiyetle geri çekilip haddini bilen yeni doğmuş bir yokluk varlığı, yani Âdem olarak dünyaya kayıtsız bir su manası ile atılmış olursun. Şimdi gel sana, Allah ın izni ile sonra nasıl Nefs kazanıyorsun ve âlemini bu Zat a ait varlık hissi olan BEN, NEFS hissi ile nasıl örtmeye başlıyorsun, aşağıdaki şekille bunu anlatayım. Yukarıdaki şekle iyi bak!

21 Doğumundan sonra sana zahiri seyir için Kırmızı felek frekansı giydirilir. Böylece sende üç boyutlu Algı oluşmaya başlar. (Yukarıda sana anlattığım manasal sayı değerleri olan sayılarından toplam 3 boyut oluşur.) Bu mana ile sen BA ya bakmaya başlarsın ve BA yanına KAF da konduğundan, bu mana yanına K eki alır ve BA-K manasına ulaşırsın. Sende Algı oluştukça âlemini izlemeye ve çevren ile diğer varlıklarla iletişime geçmeye başlarsın. Bu iletişim sende, oluşturulan boşluk alanındaki mesafe bütününü (bir küresel âlem yapısı içinde zaman boyutunu), ilişkiler alanı olarak var eder ve sende bu mana Turuncu renk feleğini oluşturur. Daha sonra sen, maddi algı tarafından kapsanmaya, mana olarak âleminin içine alınmaya başlarsın ve bunun sonucunda vücudundaki maddeyi ve vücuttaki sıvıları yöneten merkeze ait frekans olan sarı renk frekansı sana felek olarak giydirilir. Bunun akabinde sende, âlemine ve o âlemdekilere karşı bir muhabbet ve sevgi oluşur. Bu ise, sendeki kalp rengi olan yeşil renk frekansını sende açığa çıkartır ve bu felek sana giydirilir. Böylelikle Zati seyir kademelerle bedende Dünya ya nüzul eder. Bunun akabinde sen, kendini ifade etmeye ve konuşmaya başlarsın. Bu ise sende, ifade manasının frekansı olan mavi frekans feleğini sana giydirir. Daha sonra ifadesel iletişim kurduğun ve algılayıp içinde yaşadığın oluşlara karşı sende sezgiler meydana gelmeye başlar. Bu ise, sendeki sezgisel mana frekansı olan lacivert renk frekansını sana açıp, bu felek manasını senin âleminin zahirine giydirir. Sonunda da bu âlemle tamamen birleşir ve onun içinde birlikte yaşamaya başlarsın. Bu ise senin ve âleme yansımanın, Batıni ve Zahiri Algı olarak kurulması demektir. Böylelikle Allah birlik manasının frekansı olan ve senin hayal âlemindeki içsel noktanı sınırında tutan mor renk frekansını âleminde sana felek olarak giydirir. İşte bu birlik frekansı sınırı; Sendeki Zat i Nura sahip Noktasal Zati Nur un Âlemine yayılıp, sevdiklerine ve âlemindeki şeylere yayılıp, taarruz edip onları yok etmesinin önündeki Muhammedi mananın

22 sınırıdır. Bu nurun nokta içindeki frekansı ise Asli aşk ve muhabbet nuru olan Yeşil dir. Bu, kalbin iç nurunun rengidir. Yani Mor üzerinde bir Yeşil renk daha mevcuttur. BEN hissedişin, bu nuru âlemine odaklar ve yayar. Bundan sonra senin yaşamın sona erip öldüğünde, sevdiklerine ve âlemine karşı yok olman dışında, âleminin kurtulma şansı yoktur. Felah yolu ise, bu feleklerin yıkılmadan senin bir had içinde teslimiyet göstererek kalabilmendir. Bu da Rahman olan Allah manasına iman olmaksızın mümkün değildir. Aslen salt Algı olarak kullanılan, yok hükmündeki varlığının kurulum işleminin tamamlanmasının akabinde, bilincine ait letafetlerin AN manası üzerine batınen Kurb (yakınlık) sağlaması istenir. Âdem hükmündeki Kamil bir Zatın, Zahiri Şimdi olmuş ve tüm zerre ile birleşmiştir. Batını ise, "An"a ulaşarak yok hükmüne gelmiştir. Bu kuruluma ait kılavuz kitap, bu sebeple KUR-AN ismini almıştır. Bu felekler sende doğumla sırası ile kuvveden fiile çıkıp- açılıp âleminde ışıldamaya başlar. Ancak sen ergenliğe ilerledikçe, içten dışa doğru feleklerin yarılmaya ve bu senin iç noktanda sadece bir âlemde değil âlemlerde raks eden ve sonsuzluk hissi üzere bulunan Zati Nur, Ateş olarak âlemine yayılmaya başlar ve bu oluşun neticesi olarak Ben hissine bürünmeye başlarsın. Zat Nuru tüm hadlerinde yani feleklerde sınırlanmış olarak iç âleminde dururken, sen de Zahiri Sıfat olarak tam bir Kul durumunda ve AN içinde Kull-an-ılan, yani âleme An içinde Kul olduğu ilan edilen Rahman ın kulu ve Aleti durumunda bulunursun. Bu hal üzerine iken, iç âleminde sonsuzluk deryasında bulunan varlıksal yokluk durumun- Zati Nurun, Âlem denilen sınırlı Alana akmaya başlar. Bu sebeple sen, sınırlandırılmış (örtünmüş olduğundan), senin hissedemediğin ve hiçbir zaman kavrayamayacağın Zat i hakikati, kendi âleminle ve o âlemde senin hissedişinle sınırlı sanmaya başlarsın. An içinde Kul olarak bulunman, aynı zamanda senin Kul olarak anılman dır ve bu mana Allah tarafından kullanılıyor olduğunu gösterir. Zati Ateş, ateş kıvılcımları şeklinde; tırnaklarının arasından, gözlerinden, göbek bölgenden, iki kaşının arasından, kısacası her bir feleksel borunun âleme sessiz bir ses üflediği letafet noktalarından âlemine akmaya ve senin isminle sınırlı Zatı hissedişinden halk edilen Nefs inle âlemi örtmeye başlar.

23 Yukarıdaki şekle bakarsan; sendeki bu Zat i merkez yansıma noktasından âleme nasıl bir kıvılcımsal tanecik akımı olduğunu görebilirsin. Belirli bilinç feleklerinde bu akımı ve âleminin tanecikler ile nasıl işgal edildiğini Allah dilerse sana da gösterir. Bu letafetleri ve Zati akımı sen görmesen de bu bir gerçektir. Senin en büyük imtihanını, âleme BEN manası ile bu yayılma halin meydana getirir. Hani Kuran sana Kıyamet kopunca dağlar atılmış kum zerreleri gibi olur. Demiyor mu? Araf da zaten yığılı kum tepesi demektir. İşte o gün, görüşün keskindir. Gözündeki perde de kalmıştır ve sen aslında Dünya boyunca her zerreyi-âlemi Nefs ile örtmek ve zulmetmekle, yakıp nasıl dağılmasına ve Allah ın Âlemi ve yaşamı yaratma eylemine nasıl muhalefet ettiğine şahitlik etmekte olacaksın. Allah, âlemi oyun olsun diye değil, ciddi bir mana, sebep ve hikmet ile var etmiştir. Her şey Nefs in sebebiyle dağılmaya ve âlemin bir nokta etrafında uçuşan toz zerreleri gibi dağılıp, bir girdap gibi dürülmeye başlayacak. Senin gücün de bunu durdurmaya yetmeyecektir. Sen, senden yayılan bu Ateş içinde kalacaksın ve içinde yandığın Ateşinin yakıtı, âleminde yanan insanlar ve yeryüzünde oluşan şeyler âlemi yani taşlar olacaktır. Tek felah yolu İslam yani Allah a teslim olmandır. Tabi Dünya dan bu manayı Ahiretine taşıyabildiysen. Yoksa, uzak yerden yani Dünya dan imanı nasıl alacaksın? Azabı görünce, "ona inandık derler" ama onlar için, artık uzak bir yerden, dünyadan iman elde etmek nasıl mümkün olur? (Sebe-52) İnsan bu feleklerin renklerini taşıyarak ve hadlenerek yenilenir ve yaşamı selamet bulur. Bak, sana bir darbe vurulduğunda Mor dan Kırmızı ya kadar tüm renklerin frekansı o darp yerine veriliyor da sen iyileşiyorsun. Demek ki, iyi insan olmak bu renklerin feleksel ve hadsel hakkını vermek ve Allah ın (Rahman ın) boyasına ait renklerle boyanmak ile mümkündür. Zat bir Nokta ile hayal âlemini ve Heyula Âlemini var eder. Sonra, bu hayali âlemde, şeyleri var etmek için âlemi içe doğru iter ve çökertir. Yani onu Secde hakikati üzerine hükmü altına alır. Bu feleklerle hadlenme bitince, boşalan Âlemin, Rahim manasına bürünür. Zati Allah manası ise, Ateşi sönüp suya dönüşen âleminde, Rahmani Arşı üzerinde İlah, Rab ve Melik olarak Rahman manasını hâkim kılar. Artık bu Âleme

24 Rahmet etmek, O nun Zat ı üzerine aldığı ve Kull-anılan seninle yaptığı bir Ahit tir. Kim bu Ahde vefa gösteren? O Ahit e vefa, vefat edip hadlenmek ve âlemine ölmekle mümkündür. Bu hal üzerine senin âlemine Kuran yolu (manası, ilmi, bilgisi) iner ve Kuran ın inişi tamamlanınca, Rahman Âleminde Arş ının üzerine istiva eder ve sen de selamet bulursun. Böylelikle; âleminde TA-HA manası, yani yaşama el verişli yeşillik Nurundan oluşmuş Âlem kurulur. Dem bu demdir. Allah senin âlemin ile âlemi 0 noktasından Âlem olarak kuruyor ve Kuran ı, Resulü ve Nebisi olan Hz. Muhammed a.s. ı Rahmet vesilesi olarak sana gönderiyor. Yoksa O nu şu an yaşamıyor ve Kuran içinde anlatılanları da geçmiş zamanda yaşayanların masallarımı sandın? 1. Tâ Hâ. 2, 3. Ey Muhammed! Biz Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak Allah'ın azabından korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik. 4. Kuran yüksek gökleri yaratanın katından peyderpey indirilmiştir. 5. Rahman, Arş'a kurulmuştur. 6. Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O'nundur. Bu alt âlem, inanarak yola çıkan ve Allah'a teslim olmaya niyet etmiş her Müslüman namzedi için bir zindan ve bir sapma mekânı durumundadır. Bilesin ki; Dünya, Şeytani mananın Allah'tan aldığı izin gereğince seni saptırma ve Hakka şahadet âlemidir. Şeytan seni, bedeni mananın yani toprağın yıkılma-yarılma etkisi ile içine girdiğin varlık hissine çağırır. (Yani beden dışına çıkmaya ve âleme yayılıp haddini aşmaya çağırır) Bu bilinç hali; kontrol etme tutkusu, bilme ve buna göre konum alma saplantısı, garanti endişesi, baş olma sevdası, güç ve yönetme hırsı ile her zaman kol koladır. Bu sıraladıklarımın hepsi, cüzi akıl ve vesvese tarafından sürekli teşvik edilir ve insan rahatlık bulamaz.

25 Allah'a itaat kavramı; teslimiyet ilmi kapsamındadır, fakat en önemli role sahip bir kavramdır. Allah'a itaat etmek, O nun emirlerine uymak ve yasakladıklarından korunmak manasına gelmektedir. Ancak bu konunun kapsamı nereye kadar uzanır? Ne yazıktır ki, bu konu söz konusu olduğunda sadece Allah'a yapılan ibadet emirleri anlaşılmaktadır. En vahimi de bu ibadetleri yerine getirmek, dinin gereğini yerine getirmek olarak anlaşılmaktadır. Peki, İslam bu kadar dar bir çerçevede yerine getirilebilecek ve bizi Felaha ulaştıracak kadar basit ve sığ bir yol mudur? Yoksa yaşanması gereken bir Rahmet Âlemi (ilahi rahmet düzeni) midir? Kuran, yürünmesi gereken yolu tarif eder. Fakat insanların genel ekseriyeti Allah'a itaati, ritüeller çerçevesinde algılamaktadır. İman ve teslimiyet araçlarını yerine getirme dışında, Teslimiyet ve Kuran yolunun ne olduğunu kavranabilinmiş değildir. İnsan, sadece oruç, hac gibi ibadetleri yerine getirmekle felah yolunda ilerleyip kurtulamaz. Bu araçların hedeflerine (manasına-ruhuna) ulaşmak ve Dinin temel amacını (manasını-ruhunu) yerine getirmekle felah bulur. Önce, İslam dininin temel amacı nedir? sorusunu kendine sormalısın. Sonra bu amaca ulaşmak için neyi hedeflemelisin, bunu tefekkür etmelisin. En sonunda da bu hedefe yönelmek için hangi araçları kullanman gerektiğini anlamalısın. Tüm bu aşamalar sana Kuran ve Resul aracılığı ile tastamam açıklanmıştır. Şu soruyu kendine sürekli sormalısın; Gerçekte Rahman'a teslim olmak manasına gelen Din in amacını biliyor muyum, Rahman a nasıl teslim olunur? Allah katında Din in amacı şudur: Varlıktan temizlenmek; Allah'ın vekilliğini yaşamın her anında ve alanında hâkim kılmak; Onun, senin âleminde zuhur ettirdiği tüm oluşlara ve zuhuratlara teslimiyet ile rıza göstermek. Böylece ölüm, kabir, kıyamet, cehennem ve sırat süreçlerinden selametle geçerek felah bulmak ve Cennete ulaşmaktır. Bu amaca ulaşmak için, Teslimiyet Ruhuna (manasına) kavuşman gerekir. Bunun için kullanacağın araçlar ise; Allah'ı akıldan çıkartmamak, bolca anmak (Kuran okumak ve tefekkür), yasaklara ve emirlere itaat etmektir.

26 Taatlere devam etmek, Teslimiyetin içindeki bir cüzdür. Amaca ulaştıran yol ise; Rahmani teslimiyet yolu ve Teslimiyet ilmidir. Hz. Âdem in yaratılmasının akabinde yasak ağaç a el uzatmasıyla insanlığın kendisini Rahman manasına bağlayan mana köklerinin ölümü gerçekleşmiştir. İlahi planla olan bağlantısı kopmuştur. Âdem in soyundan gelen Resul ve Nebilerin yaşamları ise; Kabir hayatı, kıyamet, cehennem, sırat süreçlerini oluşturan yeniden Rahmana bağlanma ve geri dönüş yoluna işaret etmektedir. Ta ki Hz. Muhammet as. ile Cennetlere (yersel değil, göksel cennetlere) ulaşılmaktadır. Öyle ise, Resullerin yaşamlarındaki teslimiyet basamaklarını iyi incele ve örnek almaya bak! Allah seni tam bir tevekkül ile O nu vekil tutan ve Rahman'a kulluk edenler, yani Rahman a tam teslim olanlar, dini sadece Allah'a has kılanlar zümresine dâhil etsin inşallah! "Allah'a musalla taşında yatan bir ölü gibi teslim ol!" Böylelikle ihtiyaçların önüne gelsin." (Abdül Kadir Geylani) f