MBD 2014, 3 (1): 1 11

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MBD 2014, 3 (1): 1 11"

Transkript

1 MBD 2014, 3 (1): 1 11 MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2014 Kabul: Mart 2014 KİŞİLİK TİPİNE UYGUN MESLEK SEÇİMİ YAPILABİLMESİ İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ WEB TABANLI UZMAN SİSTEM UYGULAMASI WEB BASED EXPERT SYSTEM APPLICATION DEVELOPED TO CHOOSE PROFESSION IN ACCORDANCE WITH PERSONALITY TYPES Metin ÖZTÜRK a ÖZ Doğru meslek seçimi yapmak; kişinin gelecekteki yaşam tarzını seçmesini, mutluluğunu ve hayatını şekillendirmesini doğrudan etkiler. Kişiliklerine uygun meslek seçenlerin işlerini severek yaptığı, mesleğinde ilerlediği, iyi bir kariyer yaptığı, böylece hem coşkulu, hem mutlu, hem de verimli olarak yaşamlarını sürdürdükleri görülmektedir. Tam aksine, kişilerin istemeyerek girdikleri yâda girmek zorunda kaldıkları bir meslekte ise başarısız, verimsiz ve günlük yaşamlarında da mutsuz oldukları görülmektedir. Bu çalışmada; tasarlanan web tabanlı bir uzman sistem uygulaması ile bireylere çeşitli kişilik tiplerinden derlenen sorular yöneltilmekte, sorulara verilen cevaplara göre güçlü kişilik tipleri tespit edilip, kişiliklerine uygun meslek tavsiyesi yapılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kişilik Tipi, Meslek Seçimi, Meslek Tavsiyesi, Web Tabanlı, Uzman Sistem ABSTRACT Making an accurate occupational decision directly affects a person's choice of his/her future life style, happiness and way of life. It has been observed that people having chosen their professions suited to their personalities perform their jobs willingly, progress in their jobs, build a good career, thus, spend their life both happily and enthusiastically and efficiently. On the contrary, people who chose or were made to choose a job they wouldn't wish are seen to be unsuccessful,fruitless and unhappy in their casual lives.in this paper, with a web-based expert system application, individuals are asked some questions collected from various personality types and they are suggested a suitable job upon determining their personality types according to the answers. Keywords: Personality Type, Choice Of Profession, Occupational Advice, Web Based, Expert System a Öğr. Gör., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Gerede Meslek Yüksekokulu, metinozturk@msn.com

2 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 GİRİŞ Günümüzde sürekli değişen ve yenilenen yaşam standartları, teknolojinin gelişmesi, iş ve özel hayat dengesinin esnemesi, iş yapış şekillerinin değişmesiyle birlikte iş hayatımız çok önemli bir hale gelmiştir. Mesleğimiz özel hayatımızı da direk olarak etkilemektedir. Bu bağlamda doğru mesleğin seçilmesi insan hayatının ilerleyen dönemlerinde hem maddi hem de manevi açıdan oldukça önem kazanmaya başlamıştır. Sevmediğimiz bir mesleği yapıyor olmamız, zaman zaman hayatımızın çok kötü gitmesine sebep olurken; sevdiğimiz bir mesleğimizin olması bir anda tüm olumsuzlukları pozitife çevirebilmektedir. Yani yapılırken heyecan duyulmayan, manevi tatmin sağlamayan ve bizi mutlu etmeyen meslekler yaptığımızda maalesef başarılı olamıyoruz. Ancak severek yaptığımız bir işte, Konfüçyüs ün da dediği gibi hayat boyu çalışmak zorunda kalmıyoruz. Çünkü o zaman mesleğimizi zorunlu bir iş değil hayatımızın bir parçası haline getirebiliyoruz. Burada sevdiğimiz mesleği belirlerken o mesleği yapabiliyor yani icra edebiliyor olmamız önemli unsurlardan biridir. Şöyle örneklemek gerekirse; herkes şarkı söyleyemez, herkes oyuncu olamaz, herkes iyi bir satışçı olamaz ya da herkes yönetici olamaz. Aldığımız eğitim, yeteneklerimiz, yetiştirilme tarzımız kadar; kişilik özelliklerimiz de mesleğimizi doğru icra etmemizde ve o meslekte mutlu olmamızda etkilidir. Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesi ve kişilik özelliklerini kabullenmesi meslek seçiminde önemli detaylardan biri haline gelmiştir. İş hayatında kariyer planlaması ve kariyer başarısı gibi konular şüphesiz büyük önem taşımaktadır. Bireysel kariyer planlama kısaca, kişilerin kendi beceri, yetenek, tecrübe ve ilgi alanlarını göz önünde bulundurarak, kariyer fırsat ve hedeflerini değerlendirme ve geliştirmeye yönelik çabaları şeklinde tanımlanabilir (Barutçugil,2004). Pek çok kişi herhangi bir iş ya da faaliyete başlamadan önce, hangi alana dair ilgisi ve becerisi olduğundan habersizdir ve ancak yaşadığı deneyimler sonrasında kendi ilgi alanlarını keşfedebilmektedir (Özgüven, 2000). Kişilerin ilgilerini ölçmek için çeşitli yöntemler kullanılmak ile birlikte, en çok tercih edilen iki yöntemden birincisi envanter uygulaması, ikincisi ise direkt olarak hangi alana ilgi duyduğunun kişiye sorulmasıdır. Kişilerin ifadelerine başvurularak ilgi alanlarının belirlenmesi oldukça kolay bir yöntem olmasına rağmen, ifade edilen ilgiler iş ve meslek ile ilgili tutumları açığa çıkartmanın yanında kişinin o faaliyete verdiği değeri de yansıttığından, toplumsal beğenilirlik faktöründen bağımsız olmamakta ve eğilimli sonuçlar verebilmektedir (Kuzgun, 2006). Meslek psikologları birçok ilgi alanından bahsederken, ilk ilgi envanterini 1927 senesinde geliştirmiş olan Strong ilgiyi, bir kimsenin bir kişiye, nesneye veya faaliyete karşı gösterdiği hoşlanma, hoşlanmama ya da kayıtsız kalma şeklindeki tepki olarak tanımlamaktadır. Kişinin sahip olduğu ilgi alanlarını tanımlayabilmek amacı ile kullanılan ölçek ve envanterlerden en fazla bilineni ise, ilgi envanteridir. İlgi envanterlerinin amacı, bireylerin hoşlandıkları veya hoşlanmadıkları faaliyet, meslek, uğraş ve eğlence türlerini belirlemektir (Koç, 2006). Bu çalışma; özellikle henüz meslek seçimi yapmamış olan öğrenciler için hazırlanmış olup, amacı öğrencilerin davranış bilimlerinde tanımlanan gerçek kişilik tiplerine (karakteristik yapılarına) göre en uygun mesleği seçmesi ve mesleğinde hem başarılı ve mutlu olmasının sağlanmasıdır. Çalışma web tabanlı çalışan bir uzman sistem uygulamasıdır. Öğrencilere kişilik tiplerine göre sorular yöneltilmektedir. Öğrencinin verdiği cevaplara göre kişilik tespiti yapılmakta ve o kişiliğe uygun meslek tavsiyesinde bulunulmaktadır. ÇALIŞMADA KULLANILAN KİŞİLİK TİPLERİ Hazırlanan uzman sistem uygulamasında yaygın olarak kabul gören dört kişilik (karakter) tipinin karakteristik özellikleri kullanılmıştır. Bu tiplerin genel özellikleri bu kısımda kısaca belirtilmiştir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

3 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Popüler Optimistler Belli başlı karakter özellikleri; dışadönük, konuşkan ve iyimserdir. Duygusal ve kanıtlayıcıdırlar. İşi eğlenceye dönüştürürler, insanlarla birlikte olmayı severler. Sempatiktirler, yaşamdan aldıkları türlü zevkleri renkli tariflerle anlatırlar. Her zaman en iyiyi isterler. Küçüklüklerinden beri eğlenceye ve oyunlara meraklıdırlar. Bulundukları ortamlarda hep ön planda gözükürler. Ofis hayatında da dikkat çekerler. Partiler düzenlerler. Organizasyonların oluşturulmasında ön ayak olurlar. Mükemmel ev sahipliği, kulüp başkanlığı, törenlere başkanlık ederler. Saftırlar ve ilerlemiş yaşlarında bile bir çocuğun basitliğine sahip olurlar. Melankolikler Belli başlı karakter özellikleri; içe dönük, düşünceli ve karamsardır. Sessiz ve düşüncelidirler. Popüler optimistler hayata ne kadar pembe gözlüklerle bakıyorlarsa melankolikler de bir o kadar karamsar bakarlar dünyaya. Her zaman problemin kaynağına inmek isterler. İçindeki gerçekleri de araştırırlar. Popüler optimistler konuşur, Güçlü klorikler yapar, Barışçıl soğukkanlılar seyreder ve melankolikler de işin planlanmasını ve ayrıntısına kadar düşünülmesini sağlar. Yalnız çalışmayı severler. Genellikle yeteneklerini kullanabildikleri işlere yönelmeye çalışırlar. Hayatın sorunlarını analiz ederler. Ancak melankolikler evlenecekleri insanları seçerken genellikle eğlenceyi ve hayatın renkli yanlarını seven insanlarla evlenirler ve eşlerini heyecanlandıran önemsiz ayrıntılar onları sıkar. Güçlü Klorikler Belli başlı karakter özellikleri; dışa dönük, yapıcı ve iyimserdir. Güçlü klorikler imkânsızı hayal eden ve en ulaşılmaz yıldıza ulaşmayı hayal eden insanlardır. Robert Brovning; Bir insanın ulaştığı nokta onun sınırlarını aşmalıdır, Yoksa cennet neye yarar ki? diye düşünür. Her zaman amaçlar, ulaşır, başarır. Popüler optimistlerin konuştuğu, melankoliklerin düşündüğü ortamlarda güçlü klorikler ortaya bir şeyler çıkartır. Güçlü klorikler her ikisi de dışadönük ve optimist oldukları için popüler optimistlerle benzeşirler. Güçlü klorikler herkesle kolaylıkla iletişim kurabilir ve kendisi işin içinde olduğunda her şeyin yoluna gireceğini bilir. Diğer karakterlerden daha çok işin içindedir ve sizin kendi konumunu anlamanızı sağlar. Çünkü genellikle lider olma özelliklerine sahiptir ve çoğunlukla hangi kariyeri seçerse seçsin en tepeye tırmanır. Politik liderlerin büyük çoğunluğu güçlü kloriktir. Barışçıl Soğukkanlılar Beli başlı karakter özellikleri; içedönük, olaylara seyirci ve karamsardır. Barışçıl soğukkanlılar hepimize, kafamızı taktığımız şeylerin, Aslında o kadar da önemli olmadığını gösteren bir gruptur. Tüm karakterler içinde anlaşması en kolay olanıdır. Herkes onların yakınında olmaktan memnundur. Oturtuldukları her yerde mutludurlar ve programlarının değişmesi onları rahatsız etmez. Arkadaşlarını severler ama yalnızda mutludurlar. Dengeli olmaya çalışırlar. Hayatı en uç noktalarında yaşayamazlar. İki uca da belli mesafede dururlar. Ama bunu korkmadan yaparlar. Dikkati kendi üzerine çekmekten sakınır; sessiz sedasız kendisinden bekleneni, hiçbir takdir beklemeden yerine getirir. Onlar görev adamıdırlar. Barışçıl soğukkanlılar kimse onlardan yardım istemediği sürece arkalarına yaslanırlar. Ancak yardım istendiğinde de hiç bir şey olmamış gibi gider, sakince yardım ederler. UZMAN SİSTEMLER Uzman Sistem Nedir? Uzman sistemler; insan uzmanların çözüm için belli bir algoritması olmayan fakat uzmanlar tarafından rutin bir şekilde çözülebilen problemlerin çözüm yöntemini taklit eden sistemlerdir (Hull ve Kay, 1991). Uzman sistemler, konunun uzmanı tarafından yapılan görevleri icra eden programlardır. Bu programlar uzman bilgisini ve problemleri çözmek için gerekli bilgiyi kullanma yeteneğini bir araya getirirler (Hart, 1986). Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

4 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Uzman sistemlerin konuya bağımlı olarak problem çözmesi sonucu; kendine özgü prensipleriyle, araçlarıyla ve teknikleriyle, bilgi mühendisliğinin esasını teşkil eden yeni bir yazılım türü ortaya çıkmıştır. Uzman sistemler için değişik kaynaklardan alınan tanımlar şöyledir: Gerçekleşmekte olan bir olay yâda durum hakkında zeki kararlar alan veya zeki öneriler teklif edebilen sistemlerin düzenlenmesi gibi, uzmanların yetenekleri sayesinde bilgi tabanlı elemanların bilgisayar içinde düzenlenmesidir (Kurt, 1995). İnsan bilgisi ve tecrübelerine dayalı olan davranışların bir bilgisayar ortamına aktarılarak tasarlanmış sistemlerdeki karşılan problemlere uzman bir kişinin gereksinimi olmaksızın çözümler arayan bilgi tabanlı sistemlerdir. Uzmanların davranışının benzerini sergilemek için sembolik bilgiyi kullanırlar (Türker ve Taşkın, 1991). Bir uzman sistem, gerçek bir uzmanda olduğu gibi, olasılıklı nedensellik ilkesine göre çıkarımlarda bulunur. Eğer a durumu/olayı söz konusu ise, b durumu, aksi durumda c durumu örneğinde olduğu gibi, çıkarımda bulunurken her bir durum ve bunlara ilişkin koşullar tanımlanırken olasılık tanımlarına uygun bir kesinlik değeri her alternatif ve durum için kullanılmaktadır (Rich, 1983). Uzman Sistem Nasıl Doğdu? Uzman sistemlerin temelinde yapay zekâ vardır yılında yapay zekâ konusunda düzenlenmiş olan ve Dartmouth Konferansı olarak bilinen konferansta John McCarthy ilk olarak yapay zeka ifadesini kullanmıştır. Takip eden yıllarda ise bu çalışmalar daha sistematik olarak sırasıyla uzman sistemler, yapay sinir ağları, fuzzy mantığı, genetik algoritmalar şeklinde alt dallara ayrılmıştır (Yavaş ve Civalek, 2005). Heurestic Dendral ve Meta-Dendral olmak üzere iki alt uygulamadan oluşmaktadır. Bir yapay zekâ programlama dili olan LISP ile yazılmıştır. GELİŞTİRİLEN WEB TABANLI UZMAN SİSTEM UYGULAMASI İnsanların sevdikleri, istedikleri ve yeteneklerine uygun bir meslekte çalışmalarının başta ülke ekonomisi olmakla birlikte kişinin normal hayatında, sosyal yaşamında hatta toplumsal yaşamda sağlıklı ve mutlu olması açısından büyük önem taşır. Pek çok kişi, nasıl bir kişiliğe sahip olduğunun farkında bile değildir. Hangi işle meşgul olursa daha verimli olacağının farkında olmayan binlerce birey vardır. Bu çalışma ile geliştirilen uzman sistemin amacı; bireylere yaygın olarak kabul gören ve davranış bilimleriyle ilgili kaynaklarda da bulunan dört kişilik tipinin temel kriterlerinden oluşan sorular sormakta ve birey bunlara ne oranda katıldığını işaretleyerek belirtmektedir. Dört kişilik tipinin karakteristik özellikleri, öncelikle bir uzman tarafından uzman giriş ekranıyla kriter (kural) tabanına girilmektedir. Kriter tabanına istenildiği zaman giriş yapılabilir ve genişletilebilir. Uygulamada uzman girişi olarak adlandırılan işlem; kural tabanlarının güncellenmesi, yeni kurallar yâda kriter eklenmesi, kural tabanlarının içeriklerinin görüntülenmesi gibi aşamalardan oluşur. Uzman kişi aynı zamanda site yöneticisidir ve diğer kullanıcılardan daha kapsamlı işler yapar. Bu nedenle kullanıcı arabirimi üzerindeki yönetici girişi butonu ile kullanıcı adı ve şifre girerek sistemdeki kural tabanlarına erişebilir. Geliştirilen uzman sistemin genel yapısı Şekil 1 de görülmektedir. İlk uzman sistem Feigenhaum tarafından 1967 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu sistem kimyasal bileşiklerin moleküler yapısına karar veren bir yapay zekâ uygulamasıdır. Bu uygulama Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

5 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 girmesi istenir. Yönetici kullanıcı adı ve şifresini girerek yukarıda belirtilen işlemleri yapabilir. Diğer kullanıcılar ise ana sayfada bulunan kullanıcı ara yüzündeki sorulara kendilerine uygun olarak cevaplar verdikten sonra değerlendirme sonuçlarını sorgula butonuna tıkladıktan sonra görebilmektedirler. Burada uygun kişilik tipi yâda tipleri gösterilmekte, bu tip yâda tiplere uygun meslek tavsiyesi yapılmaktadır. Şekil 1. Geliştirilen Uzman Sistemin Genel Yapısı Kullanıcı Bu kısım internet üzerinden siteyi ziyaret eden herhangi biri veya uzman veri tabanlarına veri girişi yapan site yöneticisi olabilmektedir. Kullanıcı Arabirimi Kullanıcı arabirimi yâda arayüzü, kullanıcı ile program arasında iletişimi sağlar. Kullanıcı ara birimi aracılığı ile uzman sistemin bilgi tabanını kontrol etme, kural ekleme ve çıkarma gibi işlemler gerçekleştirilir. Kullanıcılar, kullanıcı arabirimi kullanarak sisteme giriş yaparlar (Şahin vd., Bu uygulamada sistemin ana sayfası aynı zamanda kullanıcı arabirimidir. Kullanıcı arabirimi; site yöneticisi ve siteyi ziyaret eden herhangi biri tarafından kullanılabilen bir bölümdür. Bu sayfa üzerinden, uzman girişi yapılacak kısımlara site yöneticisi girer ve kendi yetkisinde olan kriter veri tabanına; kişilik tiplerine uygun kriter girişi, meslek veri tabanına; kişilik tiplerine uygun meslek girişi yâda düzeltme, Veri tabanlarının içeriklerini listeleme gibi işlemleri yapabilir. Sorgulama kısmında; dört kişilik tipinin çeşitli özellikleri dört ayrı liste kutusunda, kriter veri tabanından dinamik olarak alınıp gösterilmektedir. Bu kriterlerin yanında 5 seçenekten oluşan radyo tuşları vardır. Radyo tuşlarında kullanıcıya yandaki kriterlere ne oranda katıldığı sorulur. Kullanıcı seçimini işaretler. Kullanıcının seçimine göre 0-4 arasında puan verilir. Bu işlem her kişilik tipi için tekrarlanır. Elde edilen puanlarla her kişilik tipi için yüzde(%) cinsinden oranlar hesaplanır. En yüksek oran hangi kişilik tipi yâda tiplerinde ise kişinin güçlü kişiliği odur ve o kişiliğe göre meslek veri tabanından uygun meslekler okunarak görüntülenir. Yüzde oranı 2 kişilik tipi için aynı yüksek oranda çıkarsa kişilik tipi her ikisine de uygun olarak kabul edilir ve iki kişilik grubunun meslekleri de tavsiye edilir. Aynı işlem 3 kişilik tipi, hatta 4 kişilik tipi için aynı olursa benzer şekilde tekrarlanır. Kullanıcı bu sonuçları sadece görüp siteden ayrılabileceği gibi eğer isterse ismini de girerek kendi değerlendirme sonuçlarını kaydet butonuna tıklayarak sistemin genel veri tabanına ekleyebilir. Eğer isterse Kayıları Göster butonuna tıklayarak, sistem veri tabanındaki tüm kayıtları görebilir. Geliştirilen uzman sistemin iş akış şeması Şekil 2 de kullanıcı ara birimi ise Şekil 3 te görülmektedir. Site yöneticisi tüm bunları gerçekleştirebilmek için, kullanıcı ara biriminin açıklama kısmının en altında bulunan Yönetici Girişi butonuna tıklar. Sonrasında ekrana yönetici login sayfası gelir ardından yöneticiden kullanıcı adı ve şifresini Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

6 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Şekil 2. Geliştirilen Uzman Sistemin İş Akış Şeması Şekil 2. Geliştirilen Uzman Sistemin İş Akış Şeması Akış şemasında gösterildiği gibi sisteme kriterler eklenebilmekte ve bu kriterler kullanılarak kriter grubu oluşturulabilmektedir. Oluşturulan kriter grubu, kural tabanının yeniden oluşturulmasına ve genişletilmesine imkân tanımaktadır. Meslek veri tabanına yeni meslekler girilebilmekte, istenen meslek düzeltilebilmekte ve meslek veri tabanı içeriği listelenebilmektedir. Şekil 3. Geliştirilen Uzman Sistemin Kullanıcı Ara Birimi Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

7 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Bilgi Tabanı Bilgi tabanı, bir konuda bir veya birden çok uzmanın bilgilerinin bir araya getirilmesiyle oluşur (Şahin vd., 2012). Bilgi tabanı, veri tabanı ve kural tabanı olmak üzere iki bileşeni içermektedir. Kural tabanı Uzman sistem, belirli durumlarda çalışan ve eğer-o halde veya diğer bir yapıda tanımlanan kurallar topluluğunu depolamak için bir belleğe sahip olmalıdır (Şahin vd., 2012). Şekil 4. Kriter Tabanına Kişilik Özelliği Girişi Kriter Tabanını Görüntüle butonuna tıklamak sureti ile kriter tabanı içeriği görülebilmektedir. Şekil 5 de kriter tabanın içeriğinin bir kısmı görülmektedir. Kurallar, problemin ve sonuca ulaştıracak şartların düzgün şekilde ifade edildiği cümlelerdir. Sistemde kural tabanı, eğer-o halde-aksi halde şeklindeki şart cümlelerinden oluşur. Çalışmada iki adet kural tabanı bulunmaktadır. İlk kural tabanı kriter isimli geliştirilebilir bir veri tabanıdır. Bu veri tabanı; kural numarası, kişilik tipleri ve kişilik tipi kriterlerinden oluşmaktadır. Kriter sayısı çoğaltılabilir, dolayısıyla bu kural tabanı sürekli geliştirilebilir. Dört kişilik tipi bir açılır liste kutusunda eklenmiş vaziyettedir. Önce açılır liste kutusundan kişilik tipi seçilir, ardından alttaki çok satırlı text kutusuna kişilik tipine özgü bir kriter girilir. Kriter Tabanına Kaydet butonuna tıklamak suretiyle kriter veri tabanına eklenir. Şekil 4 de ilk kural tabanı olan kriter veri tabanına kriter girişi gösterilmektedir. Şekil 5. Kriter Tabanı İçeriği İkinci kural tabanı meslek isimli 15 adet kuraldan oluşan bir veri tabanıdır. Bu veri tabanının bir kısım içeriği Şekil 6 da gösterilmiştir. Bu 15 kural, kullanıcının verdiği cevapların olası oranları ile eğer-o halde yapısıyla oluşturulmuş 4 tane temel kişilik tipi ve olası 11 adet karışık kişilik tipi için; kural numarası, kişilik tipi kodu ve tavsiye edilen meslekler bilgilerinden oluşmaktadır. Bu kural tabanı tüm olasılıkları barındırdığından yeni kural eklenmesine izin vermez. Ancak kurallara ait meslekler düzeltilebilir ve kurala uygun meslek eklenebilir. Meslekler tabanı listelendiğinde listenin Sağ tarafında ekle/düzelt linkleri görülür. Meslek ekleme yâda meslek düzeltme işlemi yapılacak olan kaydın bulunduğu satır üzerindeki ekle/düzelt linkine tıklanırsa o kurala ait içeriği düzeltme/ekleme ekranı gelecektir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

8 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Şekil 6. Meslekler Veri Tabanı İçeriği Görüntüleme Sayfası Ekran görüntüsünden de anlaşılacağı üzere Burada meslek düzeltme, silme yâda ekleme yapılarak kuraldaki içerik genişletilebilir. Ancak kural numarası (K.No.), kural tipi (K.tip) ve güçlü kişilik tipi/tipleri alanlarındaki kurallar değiştirilemez. Şekil 7 de, ekle/düzelt linkine tıklandığında gelen ekleme ve düzeltme ekranında meslek eklenebildiği gibi aynı zamanda değiştirilebildiği görülmektedir. Alt kısımdaki çok satırlı metin kutusunda veri tabanında kayıtlı meslekler görülmektedir. Bu mesleklerden bazıları silinebildiği gibi yenileri de eklenebilmektedir. Şekil 7. Meslek Ekleme/Düzeltme Ekranı Veri Tabanı Problemin o andaki durumunu anlatan gerçekler ve belirli bir ana kadar elde edilmiş nitelik-değer çiftlerinden oluşur (Şahin vd., 2012). Yapılan çalışmadaki genel veri tabanı, kullanıcı arabirimi olan site ana sayfası üzerindeki kriterlere cevaplar vererek sorgulama yapan kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

9 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Kullanıcılar sorulara cevap vererek hangi kişilik tipine mensup olduklarını ve sistemin o kişilik tipine göre tavsiye ettiği meslekleri görebilmektedir. Kullanıcılar bu sonuçları eğer isterlerse isim ve soyadlarını da girmek suretiyle sorgulama bilgilerini veri tabanına ekleyebilmektedirler. Kayıtları Göster butonuna tıklayarak o ana kadar veri tabanındaki kayıtlı olan bilgileri görebilmektedirler. Şekil 8 de veri tabanının örnek içeriği görülmektedir. Uygulamada daha öncede belirtildiği gibi iki adet kural tabanı kullanılmıştır. Bu kural tabanlarının isimleri kriter ve meslek olarak adlandırılmıştır. Access veri tabanı şeklinde oluşturulmuşlardır. Bu tablolarda kurallardan elde edilen çıkarımlar verilmiştir. Meslek isimli kural tabanının içeriğini oluşturan kurallardan bir kısmı Çizelge 1 de görülmektedir. Şekil 8. Veri Tabanı İçeriği Çıkarım Mekanizması Çıkarım mekanizmasının görevi bilgi tabanını yorumlama ve kontroldür. Çıkarım mekanizması, kurallar tabanındaki kuralların kullanılarak anlamlı çıkarımların yapıldığı birimdir. Çıkarım mekanizması bilgi tabanındaki verileri ve kuralları kullanarak elde ettiği bu çıkarımları kullanıcıya aktarır. Çıkarım mekanizması kuralları yorumlamada, iki farklı arama metodu kullanır. Bunlar; ileri ve geriye zincirleme metotlarıdır (Şahin vd., 2012).Bu çalışmada, uygun kuralın bulunması durumunda ilgili kuralın mevcut şartlarını sağlayan ileri zincirleme metodu kullanılmıştır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

10 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 Çizelge 1. Kural Tabanı-1 (Meslekler) Kayıt No. Kural Çıkarım 1 EĞER Güçlü kişilik Popüler Optimist İSE Mühendis, Akademisyen, Avukat, Yönetici 2 EĞER Güçlü kişilik Melankolik İSE Müzisyen, Ressam, Bankacı, Aşçı, Şoför 3 EĞER Güçlü kişilik Güçlü Klorik İSE Mimar, Turizmci, Gazeteci, Reklamcı 4 EĞER Güçlü kişilik Barışçıl Soğukkanlı İSE Tıp Doktoru, Öğretmen, Hemşire, Sekreter 5 EĞER Güçlü kişilik Popüler Optimist VE Melankolik İSE Mühendis, Akademisyen, Avukat, Yönetici, Mimar, Turizmci, Gazeteci, Reklamcı 6 EĞER Güçlü kişilik Popüler Optimist VE Barışçıl Mühendis, Akademisyen, Avukat, Yönetici, Tıp Soğukkanlı İSE Doktoru, Öğretmen, Hemşire, Sekreter 7 EĞER Güçlü kişilik Melankolik VE Güçlü Klorik İSE Müzisyen, Ressam, Bankacı, Aşçı, Mimar, Turizmci, Gazeteci, Reklamcı 11 EĞER Güçlü kişilik Popüler Optimist VE Melankolik VE Güçlü Klorik İSE Mühendis, Akademisyen, Avukat, Yönetici, Müzisyen, Ressam, Bankacı, Aşçı, Mimar, Turizmci, Gazeteci, Reklamcı Kriter isimli kural tabanını oluşturan kurallardan, uygulama sırasında girilip kaydedilenlerden bir kısmı ise Çizelge 2 de gösterilmiştir. Çizelge 2. Kural Tabanı-2 (Kriterler) Kayıt No. Kural Çıkarım 1 EĞER Çok İyi rol Yapabilirim seçilir İSE Popüler Optimist 2 EĞER Zor şartlar altında çalışabilirim seçilir İSE Barışçıl Soğukkanlı 3 EĞER Kolay kolay hayal kırıklığına uğramam seçilir İSE Güçlü Klorik Açıklama Ünitesi Açıklama ünitesi, elde edilen sonuçların kullanıcılara iletilmek üzere uzman sistem tarafından raporlandığı bölümdür. Raporun doğruluğu geri bildirim için önemlidir (Şahin vd., 2012). Uygulamanın açıklama ünitesinde siteyi ziyaret eden her kullanıcıya girdiği bilgilerin değerlendirme sonuçları verilmektedir. Kullanıcı isterse bunları kaydedebilmektedir. Sitemin açıklama ünitesi daha öncede belirtildiği gibi kullanıcı ara yüzü üzerindedir. Açıklama ünitesi kullanıcı ara yüzünün sağ tarafındadır. Şekil 9 da açıklama ünitesi görülmektedir. SONUÇ VE ÖNERİLER Şekil 9. Açıklama Ünitesi Yaşam boyu mutluluğu doğrudan etkileyen faktörlerin en başında iş hayatı gelmektedir. İş hayatında ve özel hayatta mutlu olmanın, iyi bir kariyer elde etmenin ilk adımı, kişiliğe uygun meslek seçmekle mümkündür. Kendine uygun meslek seçmiş olan kişilerin işlerini severek yaptığını, mesleğinde ilerlediğini, böylece hem coşkulu, hem mutlu hem de verimli olarak yaşamlarını sürdürdüğü görülmektedir. Bunun yanı sıra kişilik yapıları, yetenekleri ve ilgilerine uygun olmayan meslek seçen kimselerin, çalışmaya hayatında isteksiz, işten Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

11 Öztürk, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: 1-11 kaçmaya eğilimli, verimi düşük, yeniliklere açık olmayan ve en kısa zamanda iş değiştirmeye çalıştıkları görülmektedir. Bu durum hem kişi için hem de işveren için çalışma hayatında istenmeyen bir durumdur. Doğru mesleği seçebilmek için, öncelikle kişinin kendi psikolojik durumunun farkında olması gerekir. Nelere sinirlendiğini, nelerden hoşlandığını, hangi alanlarda daha başarılı olduğunu, neleri yaparken mutlu olduğunu fark etmelidir. Sırf işe girmek için iş sahibi olmamalıdır. Kişinin hangi işleri ne derece yapabildiğinin farkında olması, çeşitli konulardaki yeteneklerini doğru, gerçekçi ve ayrıntılı olarak değerlendirebilmesi gerekir. Kişinin bir eğitim ortamından, bir çalışma alanından kısaca bir meslekten neler beklediğini açık ve net bir biçimde ifade edebilmesi gerekir. Mevcut seçenekleri inceleyip, başka seçenekler olup olmadığını araştırması, seçeneklerin her birinin kendi isteklerine ve koşullarına ne derece uygun olduğunu değerlendirmelidir. Özetle, kişi önce kendisini tanımalı, sonra da kişiliğine uygun, mutlu ve verimli olabileceği bir mesleği seçmelidir. Bu durum kişinin kendi özel hayatı için olduğu kadar ülke ekonomisi için de oldukça önemli bir durumdur. Hull,L.G., Kay,P.,(1991), Expert system development methodology and management, Proceedings of the IEEE/ACM International Conference, Pages:38-44 Hart, A., (1986), Knowledge Acquisition for Expert System, Kogan Page, London, England. Kurt, A., (1995), Uzman Sistem Nedir?, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bülteni, Cil :8, Sayı:3, 5-7 Türker, E.S., Taşkın, H., (1991), Endüstriyel Sistemlerde Yapay Zeka ve Uzman Sistemler Uygulamaları, Endüstri Mühendisliği Dergisi, Yıl:3, Sayı:14 Rich, E., (1983), Artificial Intelligence, McGraw-Hill Inc., The University of Texas at Austin Yavaş, A., Civalek, Ö., (2005), Yapı Hasarlarının Belirlenmesinde Uzman Sistemlerin Kullanımı TMH Sayı: ,5-6 Şahin,İ., Erkalan, M., Calp, M.H., (2012), Çoklu Zekâ Kuramından Yararlanılarak Meslek Seçiminde Kullanılacak Bir Uzman Sistem Tasarımı ve Gerçekleştirilmesi. Bilişim Teknolojileri Dergisi, Cilt:5,Sayı:2 KAYNAKLAR Barutçugil, İ., (2004), Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayınları, İstanbul. Özgüven, İ.E., (2000), Psikolojik Testler, PDREM Yayınları, Ankara. Kuzgun, Y., (2006), Meslek Danışmanlığı Kuramlar Uygulamalar, Nobel Yayınları, Ankara Koç, B., (2006), İlgi Ölçümlerinin Madde Sayısının Azaltılması ve Yaş Ranjının Genişletilmesine Yönelik Bir Geçerlik - Güvenirlik Çalışması, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

12 MBD 2014, 3(1 ): MAKALE HAKKINDA Geliş : OCAK 2014 Kabul: MART 2014 TEMMOKU BENEKLİ SIRLAR TEMMOKU SPOT GLAZES Ensar TAÇYILDIZ a ÖZ Temmoku sırların üretimi, Çin de Sung ( ) hanedanlığı döneminde siyah ve kahverengi sırların üretimi ile başladı. Temmoku sırların adı Çin'de Fujian ilinden gelmektedir. Temmoku benekli sırların elde edilmesinde en önemli önemli iki faktör vardır. Bunlardan birincisi sır reçetesi ve kalınlığıdır. İkinci önemli faktör ise pişirme atmosferidir. Temmoku sırlar pişirme sırasında demir oksidin sır içinde termal olarak indirgenmesi sonucunda oluşurlar. Temmoku sırlar genelde yüksek dereceli pişirim sıcaklıklarında başarılı sonuçlar vermektedir. Bu çalışmada, temmoku benekli sır uygulamaları için farklı hammadde karışımlarından sır reçeteleri oluşturulmuş, stoneware bünyeler üzerine uygulanmış 1200ºC sıcaklıkta pişirilerek, çıkan sonuçlar değerlendirmiş ve temmoku benekli sır oluşturabilecek reçeteler seçilerek temmoku sırlar elde edilmiştir. Olumlu sonuçlar veren temmoku benekli sırları, tasarımı yapılmış seramik formlar üzerine uygulanmıştır. Anahtar kelimeler: Sır, Temmoku Sırlar, Benekli Sırlar ABSTRACT The prodoction of temmoku glazes began with the discovery of black and brown glazes during the Sung ( A.D.) dynasties of China. The name of Temmoku glazes comes from a province of Fujian in China. There are the most two important factor in obtaining temmoku spot glazes. The first important factor is glaze recipe and the thickness of glaze. The second important factor is firing atmosphere. Temmoku glazes are created by the thermal reduction of iron in glazes during the firing process. Generally temmoku glazes have successful results at the high temperatures. In this study, glaze recipes were prepared mixing different materials for Temmoku spot glazes. Those recipes were applied to stoneware bodies and fired at 1200 ºC. Results are evaluated and selected glaze recipes for temmoku spot glazes. Temmoku spot glazes with optimum results were applied on pre-designed ceramic forms. Key words: Glaze, Temmoku Glazes, Spot Glazes a Doç. Dr., Anadolu Üniversitesi, etacyild@anadolu.edu.tr

13 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: GİRİŞ Temmoku sırlar, uygulandığı yüzeye estetik bir değer ve teknik özellikler katan artistik sırlardan biridir olup, pek çok çeşidi mevcuttur. Bunlardan biriside benekli sırlardır. Temmoku ilk olarak Song Hanedanlığı ( ) döneminde yapılmış ve normalde sadece Çin'de Jian yao denilen çay kâselerini temsilen kullanılmıştır. Temmoku, orijini Çin olan ve Japonya da demire doyurulmuş sırlar için kullanılan benekli veya Kaki tipi olarak adlandırılan yüzeyi yanardönerli siyah-pas rengi sırlar için kullanılan bir terimdir(peterson, 2004). Benekli sır terimi zemini siyah, koyu kahverengi olan üzerinde parlak gümüşümsü kristaller oluşmuş, Asya orijinli sırlara verilen addır. Tavşan kürkü olarak adlandırılan sır Çinli ve Japon çömlekçiler tarafından icat edilmiş, oldukça koyu kahverengi ve benekli olan demirli bir sırdır (Storr-Britz, 1980). Pişirme sıcaklığına ve tekniğine bağlı olarak yüzey özellikleri dikkate alınarak isimlendirilen bu sırlar literatürde çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Yüzey özelliklerine ve yapıldığı yere göre; leopar benekli (leopard spotted) sırlar, cennetin gözü (eye of heaven) sırlar, Temmoku-zen, Chien-yao, Yuteki-Temmoku, Yohen Temmoku, keklik tüyü benekli (partridge spot) demirce zengin sırlar gibi isimlerle de anılmaktadır. Britt e (2007) göre, temmoku ilk zamanlarda bir sırın renginden ziyade tamamıyla bir grup seramik eşyayı ifade etmek için kullanılmıştır. Bugün ise temmoku terimi Çin veya Japonya da siyah ve kahverengi seramik eşyaları, demire doyurulmuş sırları, kaki, tessha, tea dust (çay külü) ve oil spot (yağbenekli)-benekli sırları da içine almaktadır. Dolayısıyla temmoku teriminin ifade ettiği kategori oldukça genişlemiştir. Temmoku sırlar, seramikte temel hammaddeler olarak bilinen Kuvars, Feldspat, Kaolin, Dolomit, Mermer gibi hammaddelerin bileşiminden oluşan, yüksek oranda demir içeren ve yaklaşık 1280 ºC ve üzerindeki sıcaklıklarda elde edilen sırlardır. Bu sırların elde edilmesinde önemli faktörler vardır. Bunlardan birincisi reçete bileşimi, ikincisi uygulama biçimi ve üçüncüsü pişirme programıdır. Temmoku sırları çeşitli yüzey özelliklerine sahip olup hem indirgen hem de oksidasyonlu fırın atmosferinde elde edilmektedir. Temmoku sırların pişirimi sırasında, fırın sıcaklığı 1280 ºC ye yükseltildiğinde, erimiş sır içerisinde birbirine karışmayan iki faz oluşur. Bunlardan birisi silikaca zengin sıvı ve diğeri demirce zengin fazlardır. Böyle yüksek bir sıcaklıkta sır oluşumunun temel nedeni erimiş sır içerisinde Fe 2 O 3 ün çözünmesi ve O 2 kabarcıklarının meydana gelmesidir. Muhtemelen demirce zengin oldukça düşük viskoziteli sıvı faz, kabarcıklar etrafında toplanır. Bu durumda, kabarcıklardan bir kısmı birbirine karışır ve daha büyük kabarcıklar oluşur. Bu büyük kabarcıklar, yüksek viskoziteli silikaca zengin sıvının yüzeyine ulaşır. Sonuç olarak, kabarcıkların parçalanması sonucunda, sır yüzeyinde benekli bir görünüm ortaya çıkar(naoyuki,1982). Bu çalışmada, temmoku benekli sırların elde edilmesi geleneksel temmoku sır bileşiminde yer almayan üleksit kullanılarak sırın pişirim sıcaklığı-süresi düşürülmüş ve oksidasyonlu fırın atmosferi kullanılmıştır. MALZEME VE YÖNTEM Temmoku benekli sır araştırmalarında Çizelge 1 de Kimyasal analizleri verilmiş olan hammaddeler kullanılmıştır. Bu hammadde bileşenlerinden oluşan ve Şekil 1 de verilen dörtlü diyagram esas alınmış, temel sır reçeteleri oluşturulmuş, denemeler bu bağlamda sürdürülmüştür. Dörtlü diyagramda yer alan 81 adet sır reçetesi ayrı ayrı tartılıp, 10 dakika süreyle öğütülmüştür. Öğütme işleminde, su oranı hammadde miktarının % 80 i olarak seçilmiştir. Hazırlanan reçeteler 100 mesh lik elekten geçirildikten sonra, stonewaer bünyeden oluşan 60 mm çapında ve 7 mm kalınlığında bisküvi pişirimi yapılmış deney plakası üzerine uygulanmıştır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

14 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Hazırlanan sır numuneleri elektrikli kamara tipi fırında oksidasyonlu ortamda 1200 ºC de, Şekil 2 de görülen pişirim eğrisi uygulanarak pişirilmiştir. Şekil 3 de verilen pişirme sonuçları değerlendirilmiş, temmoku benekli sırların elde edilmesi için Çizelge 2 den sır reçeteleri (sır no: 2, 35, 39) seçilmiştir. Seçilen reçetelere %5 kaolin ve renklendirici olarak demir oksit değişik oranlarda ilave edildikten sonra öğütülüp bisküvi pişirimi yapılmış deney plakalarına uygulanarak yukarıda belirtildiği gibi aynı fırın-ortam-diyagram kullanılarak pişirilmiştir. Pişirim sonucunda olumlu yüzey özelliklerine sahip olan sırlardan çoğaltılarak üç boyutlu seramik formlar üzerine uygulanarak pişirilmiştir. Şekil 1. Temel Sır Araştırmasında Kullanılan Dörtlü Diyagram Çizelge 1. Hammaddelerin Kimyasal Analiz Sonuçları % Sodyum Potasyum Üleksit Dolomt Feldspat Feldspat SiO Al 2O Fe 2O TiO CaO MgO Na 2O K 2O B 2O A.Z Şekil 2. Pişirim Eğrisi DENEY SONNUÇLARI VE DEĞERLENDİRME Temmoku benekli temel sır araştırmasında kullanılan dörtlü diyagramda yer alan sır karışımlarının pişirim sonuçları Şekil 4 de, reçete bileşimleri ve yüzey özellikleri Şekil 5 de verilmiştir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

15 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Şekil 3. Sonuçları Dörtlü Sır Karışımlarının Pişirim Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

16 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Çizelge 2. Araştırması Yapılan Sırların Reçete Bileşimi ve Yüzey Özellikleri Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % Parlak Mat Saydam Opak Çatlama K. Feldspat 45 Üleksit 5 1 Na. Feldspat 5 * * Dolomit 45 K. Feldspat 45 Üleksit 10 Na. Feldspat 5 Dolomit 40 K. Feldspat 45 Üleksit 15 Na. Feldspat 5 Dolomit 35 K. Feldspat 45 Üleksit 20 Na. Feldspat 5 Dolomit 30 K. Feldspat 45 Üleksit 25 Na. Feldspat 5 Dolomit 25 K. Feldspat 45 Üleksit 30 Na. Feldspat 5 Dolomit 20 K. Feldspat 45 Üleksit 35 Na. Feldspat 5 Dolomit 15 K. Feldspat 45 Üleksit 40 Na. Feldspat 5 Dolomit 10 K. Feldspat 45 Üleksit 45 Na. Feldspat 5 Dolomit 5 K. Feldspat 40 Üleksit 5 Na. Feldspat 10 Dolomit 45 K. Feldspat 40 * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Üleksit 10 Na. Feldspat 10 Dolomit 40 K. Feldspat 40 Üleksit 15 Na. Feldspat 10 Dolomit 35 K. Feldspat 40 Üleksit 20 Na. Feldspat 10 Dolomit 30 K. Feldspat 40 Üleksit 25 Na. Feldspat 10 Dolomit 25 K. Feldspat 40 Üleksit 30 Na. Feldspat 10 Dolomit 20 Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1 * * * * * * * * * * * * * * *

17 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % K. Feldspat 40 Üleksit 35 Na. Feldspat 10 Dolomit 15 K. Feldspat 40 Üleksit 40 Na. Feldspat 10 Dolomit 10 K. Feldspat 40 Üleksit 45 Na. Feldspat 10 Dolomit 5 K. Feldspat 35 Üleksit 5 Na. Feldspat 15 Dolomit 45 K. Feldspat 35 Üleksit 10 Na. Feldspat 15 Dolomit 40 K. Feldspat 35 Üleksit 15 Na. Feldspat 15 Dolomit 35 K. Feldspat 35 Üleksit 20 Na. Feldspat 15 Dolomit 30 K. Feldspat 35 Üleksit 25 Na. Feldspat 15 Dolomit 25 K. Feldspat 35 Üleksit 30 Na. Feldspat 15 Dolomit 20 K. Feldspat 35 Üleksit 35 Na. Feldspat 15 Dolomit 15 K. Feldspat 35 Üleksit 40 Na. Feldspat 15 Dolomit 10 K. Feldspat 35 Üleksit 45 Na. Feldspat 15 Dolomit 5 K. Feldspat 30 Üleksit 5 Na. Feldspat 20 Dolomit 45 K. Feldspat 30 Üleksit 10 Na. Feldspat 20 Dolomit 40 K. Feldspat 30 Üleksit 15 Na. Feldspat 20 Dolomit 35 Parlak Mat Saydam Opak Çatlama * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

18 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % K. Feldspat 30 Üleksit 20 Na. Feldspat 20 Dolomit 30 K. Feldspat 30 Üleksit 25 Na. Feldspat 20 Dolomit 25 K. Feldspat 30 Üleksit 30 Na. Feldspat 20 Dolomit 20 K. Feldspat 30 Üleksit 35 Na. Feldspat 20 Dolomit 15 K. Feldspat 30 Üleksit 40 Na. Feldspat 20 Dolomit 10 K. Feldspat 30 Üleksit 45 Na. Feldspat 20 Dolomit 5 K. Feldspat 25 Üleksit 5 Na. Feldspat 25 Dolomit 45 K. Feldspat 25 Üleksit 10 Na. Feldspat 25 Dolomit 40 K. Feldspat 25 Üleksit 15 Na. Feldspat 25 Dolomit 35 K. Feldspat 25 Üleksit 20 Na. Feldspat 25 Dolomit 30 K. Feldspat 25 Üleksit 25 Na. Feldspat 25 Dolomit 25 K. Feldspat 25 Üleksit 30 Na. Feldspat 25 Dolomit 20 K. Feldspat 25 Üleksit 35 Na. Feldspat 25 Dolomit 15 K. Feldspat 25 Üleksit 40 Na. Feldspat 25 Dolomit 10 K. Feldspat 25 Üleksit 45 Na. Feldspat 25 Dolomit 5 Parlak Mat Saydam Opak Çatlama * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

19 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % K. Feldspat 20 Üleksit 5 Na. Feldspat 30 Dolomit 45 K. Feldspat 20 Üleksit 10 Na. Feldspat 30 Dolomit 40 K. Feldspat 20 Üleksit 15 Na. Feldspat 30 Dolomit 35 K. Feldspat 20 Üleksit 20 Na. Feldspat 30 Dolomit 30 K. Feldspat 20 Üleksit 25 Na. Feldspat 30 Dolomit 25 K. Feldspat 20 Üleksit 30 Na. Feldspat 30 Dolomit 20 K. Feldspat 20 Üleksit 35 Na. Feldspat 30 Dolomit 15 K. Feldspat 20 Üleksit 40 Na. Feldspat 30 Dolomit 10 K. Feldspat 20 Üleksit 45 Na. Feldspat 30 Dolomit 5 K. Feldspat 15 Üleksit 5 Na. Feldspat 35 Dolomit 45 K. Feldspat 15 Üleksit 10 Na. Feldspat 35 Dolomit 40 K. Feldspat 15 Üleksit 15 Na. Feldspat 35 Dolomit 35 K. Feldspat 15 Üleksit 20 Na. Feldspat 35 Dolomit 30 K. Feldspat 15 Üleksit 25 Na. Feldspat 35 Dolomit 25 K. Feldspat 15 Üleksit 30 Na. Feldspat 35 Dolomit 20 Parlak Mat Saydam Opak Çatlama * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

20 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % K. Feldspat 15 Üleksit 35 Na. Feldspat 35 Dolomit 15 K. Feldspat 15 Üleksit 40 Na. Feldspat 35 Dolomit 10 K. Feldspat 15 Üleksit 45 Na. Feldspat 35 Dolomit 5 K. Feldspat 10 Üleksit 5 Na. Feldspat 40 Dolomit 45 K. Feldspat 10 Üleksit 10 Na. Feldspat 40 Dolomit 40 K. Feldspat 10 Üleksit 15 Na. Feldspat 40 Dolomit 35 K. Feldspat 10 Üleksit 20 Na. Feldspat 40 Dolomit 30 K. Feldspat 10 Üleksit 25 Na. Feldspat 40 Dolomit 25 K. Feldspat 10 Üleksit 30 Na. Feldspat 40 Dolomit 20 K. Feldspat 10 Üleksit 35 Na. Feldspat 40 Dolomit 15 K. Feldspat 10 Üleksit 40 Na. Feldspat 40 Dolomit 10 K. Feldspat 10 Üleksit 45 Na. Feldspat 40 Dolomit 5 K. Feldspat 5 Üleksit 5 Na. Feldspat 45 Dolomit 45 K. Feldspat 5 Üleksit 10 Na. Feldspat 45 Dolomit 40 K. Feldspat 5 Üleksit 15 Na. Feldspat 45 Dolomit 35 Parlak Mat Saydam Opak Çatlama * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

21 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Sıra No Sır Reçetesi Hammadde % K. Feldspat 5 Üleksit 20 Na. Feldspat 45 Dolomit 30 K. Feldspat 5 Üleksit 25 Na. Feldspat 45 Dolomit 25 K. Feldspat 5 Üleksit 30 Na. Feldspat 45 Dolomit 20 K. Feldspat 5 Üleksit 35 Na. Feldspat 45 Dolomit 15 K. Feldspat 5 Üleksit 40 Na. Feldspat 45 Dolomit 10 K. Feldspat 5 Üleksit 45 Na. Feldspat 45 Dolomit 5 Parlak Mat Saydam Opak Çatlama * * * * * * * * * * * * * * * * * * Sır karışımlarının pişirim sonuçlarından hareketle elde edilen sırların yüzey özellikleri belirlenmiş ve yüzey özellikleri bakımından ideal olabileceği düşünülen üç sır reçetesi Çizelge 2 den seçilerek (sır no: 2, 35, 39) denemeler sürdürülmüştür. Temmoku benekli sırların oluşturulması için seçilen reçetelerinin içerisine % 8 ve % 10 demir oksit ilave edilerek iki farklı oranda ve farklı sır kalınlığında denenmiştir. Deneme sonuçları Şekil 4 de verilmiştir. Deneme sonuçları irdelenmiş, 2 nolu sırda beneklerin iri ve net olduğu 35, 39 nolu sırlar üzerindeki beneklerin çok zayıf olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla temmoku benekli sır oluşumuna en uygun reçete 2 nolu sır olmuştur. Bu sır baz alınarak çoğaltılmış, üç boyutlu formlar üzerine uygulanarak pişirilmiştir. Sırların uygulanmasında daldırma yöntemi kullanılmış, sır kalınlığı normal sır kalınlığından birkaç kat daha fazla tutulmuştur. Çünkü beneklerin çapı sır kalınlığı ile ilgilidir. Sır kalınlığı artıkça beneklerin çapı artmaktadır. Hazırlanan sırların kalın olarak uygulanabilmesi için litre ağırlıklarının yüksek olması önemli bir faktördür. Bu nedenle hazırlanan sırların litre ağırlığı 1600 gr/lt olarak ayarlanmıştır. Fe 2 O 3 %8 Fe 2 O 3 % Şekil 4. Temmoku Benekli Sır Araştırma Pişirim Sonuçları Temmoku benekli sırların uygulandığı üç boyutlu formlara ait görüntüler Şekil 5-9 arasında verilmiştir. Temmoku benekli sırlar Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

22 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: demirce doyurulmuş yüksek dereceli sırlar olarak bilinir. Yapılan bu çalışmada doğru reçetenin seçilmesi ile birlikte, temel renklendirici olarak Fe 2 O 3 ün % 8 in üzerindeki oranlarda kullanılmasıyla iyi sonuçların elde edilebileceği gözlenmiştir. Bu sırların elde edilmesinde, doğru reçete hazırlanması-sırın uygulama biçimi ve kalınlığı-sır özellikleri ve pişirme aşamasının çok önemli olduğu söylenebilir. Benekli sırlarının pişirimi oldukça zor bir süreçtir. Çünkü pişirme sırasında birçok kimyasal olayın bir arada yürüdüğü ve bu sürecin ne zaman sona ereceğini belirlemek oldukça güçtür. Örneğin, pişirme sırasında sırda kabarcıkların oluşumu ve yüzeyin yeterince düzgünleşmesinin ne zaman sona ereceğini belirlemek gerekir. Eğer bu yapılmaz ve pişirme sırasında yüzeyin düzgünleşmesi için pişirmeye devam edilirse sır akar. Bu nedenle pişirilecek parça, fırın gözetleme deliğinden izlenerek, ne zaman kabarcıkların sona erdiğine karar verilir ve fırın buna göre programlanır. Bu süreçler iyi hazırlandığında üç boyutlu formlar üzerinde görüldüğü gibi başarılı sonuçlar elde edilebilir. Şekil 6. Benekli Sırlı Seramik Tabak(Detay) Şekil 7. Benekli Sırlı Seramik Vazo Şekil 5. Benekli Sırlı Seramik Tabak Şekil 8. Benekli Sırlı Seramik Form Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

23 Taçyıldız, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: uygulanmalıdır. Bu durum yüksek sıcaklıklarda demir kristallerinin çözünerek yüzeyde benekler oluşturması bakımından önemlidir. Ancak sır kalınlığının çok fazla olması durumunda pişirme sırasında sırda toplanma ve çok fazla miktarda akma olabilir. Bu nedenle sır kalınlığını iyi ayarlamak gerekir. Şekil 9. Benekli Sırlı Seramik Çanak Bu çalışma ile tarihsel bir özelliği olan temmoku sırlarının, Türk seramik sanatına ve bu alanda eğitim alan öğrencilere, araştırma yapanlara katkı sağlayacağı ve bu sırların daha da geliştirilebileceği öngörülmektedir. SONUÇLAR Bu çalışma, temmoku sır bileşiminde kullanılan geleneksel hammaddelere ek olarak üleksit kullanılmıştır. Üleksit in kullanılmasıyla genellikle 1280 ºC ve üzeri sıcaklıklarda saat pişirilerek elde edilen bu sırlar 1200 ºC de ve 7-8 saat pişirim süresi sonucunda elde edilmiştir. Dolayısıyla, bu sırlar uygun koşullar sağlandığında, 1200 C deki sıcaklıklarda elde etmenin mümkün olduğu görülmüştür. Bu sırların elde edilmesinde temel renklendirici olarak, Fe 2 O 3 ün % 8 in üzerindeki oranlarda kullanılmasıyla iyi sonuçların elde edilebileceği gözlenmiştir. Bünye üzerine uygulanan sırın kalınlığı, bu sırların oluşumunda göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir faktördür. Sır kalınlığı genelde, normal sıra göre birkaç kat daha fazla KAYNAKÇA Britt, J., (2007). The Complete Guide to High- Fire Glazes, A Division of Sterling Publishing Co. Inc. New York, sf:70. Champell, J., (1991). The Potter s Complete Book of Clay and Glazes, New York, sf:387. Naoyuki, F., (1982). Magnetite in Yuteki- Temmoku (oil-spot) Glaze, Bulletion of Kanazawa College of Art, Vol.26,1982, sf:66. Peterson, S.,(2004). Shoji Hamada, A Potter s Way-Work, UK, sf:238. Storr, B., (1980). Hildegard. Contemporary International Ceramics, sf:240. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3 Sayı 1

24 MBD 2014, 3(1): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2014 Kabul: Mart 2014 KAMU HİZMETİ VE SİYASAL OTORİTERLEŞME ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: KESİTİNDE TÜRKİYE DE KAMUSAL YAYINCILIK RETHINKING PUBLIC SERVICE BROADCASTINGS BETWEEN THE PRINCIPLE OF THE PUBLIC SERVICE AND POLITICAL AUTHORITARIANISM: PUBLIC SERVICE BROADCASTING IN TURKEY IN THE COURSE OF A. Serhat KAYMAS a ÖZ Medya sektörü; neo liberalizmin küresel olarak uygulamaya konulduğu 1980 lerden itibaren, hem ulusal hem de küresel düzeyde, önemli değişimlere tanık olmaktadır. Süre giden değişim sürecinin etkilediği alanlar arasında kamu hizmeti yayıncılığı özel bir yere sahiptir. O kadar ki, kamu hizmeti yayın anlayışının, 1980 li yıllardan itibaren giderek toplumsal meşruiyetine yönelen eleştirilerin odağında yer aldığı gözlenmektedir. Yeni liberalizmin, uygulamaya konulduğu erken dönemlerinden itibaren tepeden inmeci bir ideoloji değişimini getirmesi ve söz konusu sürecin anlamlı bileşenlerinden birisi olarak medyanın öne çıkması, kamu hizmeti yayıncılık anlayışının da yeniden yapılanmasına yol açmıştır. O kadar ki; kamu hizmeti yayıncılığının ulusu bir arada tutan yapı taşı olarak görüldüğü dönem, yerini giderek kamu hizmeti yayıncılarının medya sektöründeki rekabeti engelleyen ve bu doğrultuda şikâyetlerin dillendirildiği yeni bir döneme bırakmıştır. Böylesi bir yeniden yapılanma içerisinden bakıldığında, kamu hizmeti yayıncılığının özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yapılanması özel bir dikkat çekmektedir. Türkiye özelinden bakıldığında, bir yandan sermaye birikim modelindeki değişime koşut olarak dönüşüm geçiren diğer yandan Avrupa Birliği üyelik süreci refakatinde yeniden yapılanan ülkede, kamu hizmeti yayın kuruluşunun değişim sürecini değerlendirmek oldukça anlamlıdır. Bu çalışma, Türkiye de yapısal bir değişimin ardından kamu hizmeti yayıncılığını yeniden değerlendirmeyi amaçlamıştır. Avrupa Birliği içerisinde kamu hizmeti yayıncılığı siyasası içerisinden bakarak değerlendirilmesi ve Türkiye de 2008 yılından itibaren yapısal bir değişim içerisindeki kamu hizmeti yayıncılığının anlamlandırılması için önemlidir. Çalışmada, Türkiye kamu hizmeti yayıncılığındaki değişim, daha genel bir düzeyde Türkiye nin 2008 yılından itibaren yaşadığı değişim süreci değerlendirilerek, ele alınmaktadır. Kamu hizmeti yayıncılığının değişim sürecini değerlendirmenin yanı sıra, bu çalışmanın bir diğer sorusunu demokratik bir iletişim düzenini ve iletişim özgürlüğü adına kamu hizmeti yayıncılığının nasıl yeniden biçimlendirilebileceği oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışma, Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığı için demokratik bir iletişim düzeni adına kamu hizmeti için bir model önerisi de getirmektedir. Anahtar Kelimeler : Kamusal Yayıncılık, Kamu Hizmeti, ABSTRACT In the course of 1980 s, media markets witnessed gradual changes, in internal and global levels, especially after the neo liberalism came into effects globally. The most important of these ongoing chancing processes is related to public broadcasters. On the one hand, from the 1980 s onwards, structural changes in the whole media market stimulated by liberalizing policies both national and global levels, ongoing commercialization in media markets and ongoing intensification process of media ownership in the hands of media barons triggered a new questions on the social legitimacy of public broadcasting services. In this given conditions, Public Broadcaster faced with the gradual criticisms that the comprehension of these model. It is observed that, those focus on subsequently directed against the social legitimacy of the public service a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu, kaymas@hacettepe.edu.tr

25 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: broadcasting s foundational principles. Neo liberalism has been tremendously effects which are give rise to almost top down change in an ideology and a significant on the media since 1980 s. Therefore a gradual erosion of the general principles of public service broadcasting has left a system increasingly susceptible to economic and political interest in the neo liberal marketplace. Furthermore the liberalization programme and the attempts to create rivalry marketplace conditions which have forced the dismantling of state monopolies in broadcasting have also resulted in reconsideration in media markets of many questions relating on the proper scope and funding of public service in general and public service broadcasting in particular. So that, public service broadcasters is far from previous stable and privileged conditions. In this regard, public service broadcasting has gone into process of reconstruction but the new period has not a hopeful for public broadcasters. Insomuch as that, public broadcaster faced with not only loose ground but also witnessed complaints which are regarded disrupt of the market structure and the methods of the subsidies (state aid) for the public broadcaster. So that the public service broadcasting as seen as the building block of the nation that holds the term is far away and replaced by a new era when public broadcaster has been seen as an obstacle of the market structure. In this respect, the reconstruction of public service broadcasters in the developing world has draw an attention to a large extend. Looking at the case of Turkey s experiment, on the one hand in parallel with changes in an evolving model of capital accumulation and on the other hand the European Union accession process, accompanied by restructuring of the public broadcasting service is quite significant. This study has aimed a re-assessment of public service broadcasting after the structural changes in In this study, changes in public broadcasting service at a more general evaluation of the ongoing process of the changes faced with Turkey since 2002 is discussed. This study also investigated further the question of the possibilities of the freedom of communication. In this context, this study seeking a new model of public service broadcasting on behalf of the democratic communication order. Keyword: Public Broadcasting, Public Service Giriş Adalet ve Kalkınma Partisi nin, Türkiye demokrasisini yönetme gücü elde ettiği Kasım 2002 tarihinden bu yana ülkenin yaşadığı değişimin önemli bir yansıması demokratik iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğüne dair boyutları ile ülkenin medya sistemi içerisinde de kendisini bulmuştur. Gerçekten de, yeni bir otoriter medya sistemini en azından üstü örtülü olarak ifadelendiren yandaş medya kavramı; Türkiye de medyanın dönüşümünü gösteren önemli bir terim olmasına rağmen, söz konusu dönem içerisinde Türkiye medyasındaki değişimi açıklayabilme gücüne tek başına sahip değildir. O kadar ki, 3 Ekim 2005 tarihinden bu yana Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye nin bu tarihin ardından da, ifade ve düşünce özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına ilişkin olarak yöneltilen eleştirilerin odağında yer aldığı gözlenmektedir. 3 Ekim 2005 tarihinden bu yana aday ülke statüsü üzerinden katılım müzakerelerinin gerçekleştirildiği Avrupa Birliği İlerleme Raporlarının, Türkiye nin ifade ve düşünce özgürlüğü ile gazetecilerin çalışma koşullarına dair endişesini, üstelik söz konusu raporların önemli bir bölümünde, ifade etmesi sorunun Avrupa Birliği öncelikli olmak üzere, ülke sınırları dışında yansıma bulduğunu göstermektedir. Öte yandan, 2013 yılı Mayıs ayının sonunda dört il dışında neredeyse tüm Türkiye ye yayılan Gezi Parkı Eylemleri, Türkiye de ifade ve düşünce özgürlüğü sorununun yeni boyutlar edinerek genişlediğini daha da bir görünür kılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi nin tarafı olmasına rağmen, eylemlerin bastırılmasındaki sert tutumu sonucunda beş kişinin hayatını kaybetmesinin yanı sıra Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

26 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: onlarca kişinin yaralanması, Türkiye nin bir kez daha tam da ifade ve düşünce özgürlüğü bağlamında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği üyeleri tarafından eleştirilmesine yol açmıştır. Türkiye nin 2002 yılından bu yana izlediği değişim süreci; yalnızca ifade ve düşünce özgürlüğü bağlamında değil giderek Türkiye nin demokrasiye bağlılığının ölçüldüğü bir dizi önemli eleştirinin referansını oluşturmaktadır. Bununla birlikte sözü edilen referansın önemli bir boyutunun, ülkenin medya ve demokratik iletişim özgürlüğü bağlamı içerisinde düşünülmesi gerektiği belirtilmelidir. Gerçekten de, ülkelerin sahip olduğu iletişim sistemlerinin, yalnızca yayın deneyimlerine dair sorgulamalar için değil, bununla birlikte belki de daha da önemli olarak, ülkenin demokrasi algısı ve siyasal açıklığına dair anlamlı açımlamalara sahip olduğu belirtilmelidir. Kamu hizmeti yayıncılarının, neo liberalizmin sürüklediği farklı nehirlerin yatağında süre giden yolculuğu tam da iletişim özgürlüğü, demokrasi ve siyasal açıklığa dair böylesi anlamlı soruları-sorunları içermesinin ötesinde, ülkelerin demokrasi algılamalarındaki değişimin yayıncılık modellerine nasıl yansıdığı yönündeki sorgulamalara yol açmasıyla da önemli bir uğrak sunmaktadır. Bu çalışma, Türkiye nin 2002 yılından itibaren daha genel düzeyde yaşadığı değişime, daha özel bir alandan, kamu hizmeti yayıncılığının yeniden yapılanması içerisinden bakarak Türkiye de demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğüne dair bir tartışma açmayı amaçlamıştır. Bu yönüyle Türkiye nin; en az iki neden doğrultusunda demokrasi, iktidar ve medya ilişkisini yeniden sorgulamaya dair yol haritasında özel bir uğrağı oluşturduğu belirtilmelidir. Çünkü bir yandan Türkiye nin 1980 lerden itibaren sermaye birikim modelindeki değişime koşut olarak, bir dizi alanda tepeden inmeci ideoloji değişimi deneyiminden geçmesi demokratik iletişim düzeni, medya ve iktidar ilişkisini yeniden ziyaret etmeye dair bir çağrıyı zaten oluşturduğu görülür. Ancak; söz konusu tepeden inmeci değişimin, tam da değişimi toplumsal rıza üreterek taşıyabilecek kanallara duyduğu ihtiyaç medyayı da giderek neo liberal ekonomi politiğin ideolojik aracı olarak konumlandırdı. Böylesi bir dönemde, demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğüne dair beklentiler her ne kadar kamu hizmeti yayıncılığını daha da bir görünür kıldıysa da, gündelik pratikleri içerisinden bakıldığında bir yandan siyasal iktidar öte yandan ticarileşme sarmalında kamu hizmeti yayıncısının giderek demokrasiye dair beklentileri karşılamaktan uzak olduğu da görüldü. Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığını yeniden düşünmeye dair ikinci nedeni, her ne kadar tamamlanmamış bir modernite projesi olarak değerlendirilebilirse de, Avrupa Birliği üyelik süreci refakatinde Türkiye nin medya siyasasındaki uyumlaştırma arayışları oluşturur. Avrupa Birliği nin her ne kadar Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

27 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: kurucu siyasası içerisinde, örneğin Amsterdam Sözleşmesi 16. maddesi ya da rekabet ilkelerini düzenleyen 86. ve 87(1) maddeleri gibi, genel olarak kamu hizmeti ve özelinde kamu hizmeti yayıncılığı için özel bir vurgu getirildiği gözlenir. Ancak, neo liberal hegemonyanın refakatinde izlenen yeniden yapılanma süreci, Birliği giderek Amerikanlaşma yoluna sürüklerken (Podkalicka, 2008:324); Birliğin izlediği liberalleşme programı ve ortak pazarın kurulması yönündeki çabası, giderek kamu tekellerinin sökülmesine yol açmıştır. Kamu hizmeti yayıncılarının tam da söz konusu tekel kavramı üzerinden değerlendirilmesi giderek hem yayın kapsamları hem de finansman biçimleri üzerinden eleştiriye açık bir kamu hizmeti yayıncılığı anlayışını öne çıkartmaktadır. Öte yandan yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yakınsama (convergence) süreci, kamu yayıncılarını doğrudan etkileyen bir diğer unsur olarak kurulmuştur (Harrison ve Wood, 2001:478). Çünkü böylesi bir süreç yalnızca devletin frekanslar üzerindeki kontrol gücünü azaltmakla sınırlı kalmamış bununla birlikte, yayıncılığın geleneksel sınırlarının giderek bulanıklaşması medya sektörünün farklı bölümleri arasındaki bütünleşme sürecini de arttırmış ve artan rekabet, kamu yayıncılarının medya sektöründeki meşruiyetini giderek sorgulamaya açık hale getirmiştir. Kamu hizmeti yayıncılarının, 1980 lerden itibaren karşılaştığı küresel düzeydeki sorunlarına rağmen, demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğünün sağlanmasında üstlendikleri özel konum, kamu hizmeti yayıncılığının halen önemli işlevlere sahip olduğunu da gündeme getirmektedir. Ancak kamu hizmeti yayıncılığına dair tartışmaların zaten böylesi bir yayın modelinin işlevini tamamlayıp tamamlamadığı üzerine değil aksine yeniden bu modelin yeniden nasıl düzenlenebileceği üzerine olduğu gözlenir. Türkiye de, ülkenin bir yandan sermaye birikim modelindeki değişim öte yandan Avrupa Birliği ne üyelik sürecinin, bir dizi alanda olduğu gibi, medya siyasası alanına da yapısal uyum arayışını daha da bir öne çıkartması kamu hizmeti yayıncılığının yeniden ziyaret edilmesine açık bir davetiye oluşturur. Türkiye de kamu hizmeti yayıncısının zaten başlangıcından itibaren siyasal iktidarla organik bağ içinde olduğu ve resmi ideolojinin kurulduğu değilse de, taşındığı kanalları oluşturduğu yönünde bir dizi eleştirinin odağında yer aldığı zaten gözlenmektedir. Bununla birlikte; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu nun (TRT) ülkenin daha genel düzeyde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı dönemiyle birlikte 2002 yılından itibaren, yaşadığı değişime koşut olarak yeniden yapılandırılma sürecini değerlendirmek, demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğü adına anlamlı bir çaba olarak öne çıkmaktadır. Gerçekte, kamu hizmeti yayın kuruluşlarının demokratik ve çoğulcu bir medya yapısının anlamlı bir bileşeni olarak değerlendirilmesinin, 1990 lardan bu yana Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

28 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: hatta kamu yayıncılarının tekel olduğu dönemlerde dahi olmayan biçimde, yoğun bir ilgiyle yeniden başladığı gözlenir (Bardoel ve d Haenens, 2008:356). Kamu yayıncılarının bir bakıma performans ölçütlerini oluşturan söz konusu yeniden değerlendirme süreci, dört ana eksende yoğunlaşmaktadır. Dennis McQuail (1992:49-64), kamu yayıncılarının değerlendirme kriterlerini şöyle maddeleştirmiştir. a) Evrensel Hizmet İlkesi ve söz konusu ilkenin yeniden yorumlanması, b) Çoğulculuk, çok seslilik ve toplumsal, siyasal ve ekonomik ve kültürel alanlardaki çoğulculuğun program içeriklerindeki temsili c) Demokratik sorumluluk, kamu yayıncısının şeffaflığı ve netliği d) Kamu finansmanı e) Kâr amaçlı olmayan ancak demokratik bir iletişim düzeninin gerçekleştirilmesi için gerçekleştirilen performanslar. Bu çalışma içerisinde TRT nin yılları arasındaki değişim süreci, demokratik bir iletişim düzeninin nasıl oluşturulabileceğine dair öncelikli bir soru ekseninde gerçekleştirilmekte ve çalışma, kamu hizmeti yayıncısını üç ana alana ayrıştırılabilecek alanlarda değerlendirmektedir. Bu alanlar, a) kamu hizmeti yayıncısının, bir dizi tematik kanala ayrıştırılması: Türkiye de kamu hizmeti yayıncısının, üstelik Avrupa Birliği medya siyasasında tematik kamu yayıncılığına dair bir dizi anlamlı eleştiri getirilmişken, giderek geleneksel yayın mantığından uzaklaşarak tematik kanallara vurgu geliştirmesinin anlamı. b) Türkiye de 2002 yılı sonrasında ülkenin daha genel düzeyde yaşadığı değişim sürecine koşut olarak, kamu hizmeti yayıncısının yayın içerikleri ve program türlerinin dağılımı. Kamu hizmeti yayıncısı için yayın içeriklerinin değişim süreci gerçekte kurumsal değişime dair anlamlı veriler oluşturmaktadır. c) Türkiye de medya siyasasındaki ve kamu hizmeti yayıncılığına yansıması çalışma içerisinde değerlendirilecektir. Kamu hizmeti yayıncısının değişim sürecini, ülkenin genel düzeyde yaşadığı değişim süreci ekseninde okumayı amaçlayan çalışma, aşağıdaki sorulara yanıt aramaktadır. a) Kamu kurumlarının özelleştirilmesini ekonomi politikalarında yoğun olarak kullanan siyasi iktidar döneminde, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun 2008 yılındaki düzenlemenin ardından bir dizi tematik kanala ayrıştırılmasının amacı nedir? Türkiye de ki düzenleme; Avrupa Birliği kamu yayıncılarının, medya sektöründe artan rekabet ve ticarileşme ortamında izleyici kaybını dengeleme amacıyla kullandıkları farklı yayın kurumlarını tek bir çatı altında toplama yönündeki strateji (Enli, 2008:108) ile açıklanabilir mi? b) Türkiye de kamu hizmeti yayıncısının 2008 yılındaki değişim sürecinin ardından, yayın içerikleri ve ağırlıklı program türlerindeki değişim, demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğünün yapısal Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

29 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: koşullarına hizmet edebilir mi? c) Avrupa Birliği medya politikalarındaki değişim, Türkiye de kamu yayıncılığı için bir model oluşturabilir mi? d) Üstelik Avrupa Birliği nin, bir Avrupalılaştırma pratiği olarak gördüğü ortak kültürel uzam oluşturma yönündeki politikalarının, giderek yeni liberal hegemonyanın sürüklediği uğraklar boyunca endüstriyel temelli politikalara dönüşümü, bu doğrultuda kamu yayıncılarının, medya sektöründe ikincil kılınmasına rağmen, Türkiye de kamu yayıncılığı için Avrupa Birliği modeli nasıl uygulanabilir? Bu çalışma içerisinde tartışılması amaçlanan yukarıdaki sorular, demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğü adına öncelikli olarak tartışılması amaçlanan çoğulcu ve çok sesli bir medya yapısının nasıl oluşturulabileceğine dair daha bütüncül bir sorunun unsurları olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, kamu hizmeti yayıncılığını özellikle yeni liberalizmin uygulamaya konulduğu 1980 li yılların öncesinden, kamu hizmeti yayıncılığına dair erken dönemli tartışmalardan, başlayan bir perspektif içerisinden bakmak oldukça anlamlı olacaktır. Gerçekten de, kamu hizmeti yayıncılığı değişim sürecini tarihsel bir bağlam içerisine yerleştirmek: Türkiye de de, Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi ile birlikte kamusal yayıncılığın değişim sürecini anlaşılır kılacaktır. Kamu Hizmeti Yayıncılığı Ulusu Oluşturan Bütünden, Pazar Yapısındaki Engel Algılamasına Doğru Kamu hizmeti yayıncılığının; liberal hegemonya etkisindeki değişim süreci, tam da ülkelerin sermaye birikim modelindeki değişimin üst yapıya yansımasını daha da bir görünür kılan anlamlı bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Gerçekten de, yeni liberalizmin refakatinde evrensel hizmet ilkesi anlayışının tepeden inmeci dönüşümü (Collins ve Murroni, 1996:77), kamu hizmeti yayıncılarının da ulusu bir arada tutan ya da bütünleştiren işlevinden uzaklaştırarak sözde izlenen serbest pazar önündeki bir engel olduğu düşüncesine doğru genişler. Michael Tracey (1996:26); II. Dünya Savaşının ardından ulusu bir bütün olarak kurabilme ve toplumu bir arada tutabilen harç olarak kamu hizmeti yayıncılığının öne çıktığını söyler. Kamu hizmetine bu dönemde biçilen rol gerçekte medya politikalarında yeni bir değer dizgesini öne çıkartan bir gelişme olarak okunabilir. Bu dönem içerisinde, kamu hizmetine dair genel kanının bu kez de kamu hizmeti yayıncılığına doğru genişlediği ve demokratik bir iletişim düzeninin kurulabilmesine dair beklentilerin odağına yerleştiği görülür. Bununla birlikte, liberal demokrasilerin egemen olduğu ülkeler için medya politikalarının ikinci dönemi olarak da isimlendirilebilen döneminin, önemli ölçüde Birleşmiş Milletler tarafından biçimlendirildiği belirtilmelidir (Puppis, 2008:407). Gerçekten de; Avrupa Birliği gibi ulus üstü siyasal bir proje henüz gündemde dahi değilken, devletin yeniden yapılandırılmasının yayıncılık alanındaki yansımasını kamu hizmeti yayıncılığı Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

30 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: oluşturmaktadır. Dönem içerisinde ulusal uyum ve denge arayışları, bütün bir politika sürecine yansımıştır (McQuail ve Cuilenburg, 2003: 191). Liberal demokrasilerde medya politikalarının ikinci dönemi, ulusal çıkarların korunması ve demokrasinin genişletilmesi yönleri ile ayırt edilebilmektedir. Sosyal demokrasinin güç kazandığı söz konusu dönem, kamu hizmeti yayıncılığı ve medyanın sosyal sorumluluğu olduğu yönündeki açılımlara sahip olmuştur. Bütün bu yönleriyle, medyaya karşı gerçekleştirilen devlet müdahaleleri medya politikalarının sosyal ve kültürel amaçlarının gerçekleştirilebilmesi adına onaylanmaktadır. Kamu hizmeti yayıncılığı dönemi içerisinde de, başlangıcından itibaren bütün bir medya politikalarına egemen olan ikilemin yansıması görülmüştür. Wolfgang Kleinwachter in (2000:453) açıkladığı gibi bireysel iletişim özgürlüğü karşısında iletişim özgürlüğü önündeki devlet kontrolü kamu hizmeti yayıncılığı döneminde bir dizi uygulama üzerinden yeniden üretilmiştir. Örneğin, Birleşmiş Milletler tarafından 1966 yılında uygulamaya konulan International Covenant on Political and Civil Rights i içerisinde böylesi bir ikilemin okunabilmesi mümkündür. Sözleşme 19. Maddesi birinci fıkrasında Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma hakkı vardır ifadesini kullanmaktadır. İkinci fıkrasında da, ilk fıkrayı güçlendiren hüküm yer almaktadır. Sözleşme; Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlük, yazılı veya basılı veya sanatsal ürün şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve ulaştırma özgürlüğünü de içerir hükmünü getirmiştir. Buna rağmen söz konusu fıkraların ardından Sözleşme nin üçüncü paragrafı yukarıda belirtilen, bireyin iletişim özgürlüğü karşısında devletin iletişim üzerindeki kontrolü, ikilemin daha da bir görünür kılınmasını sağlamaktadır. Sözleşme nin üçüncü fıkrasına göre; Bu maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir ödev ve sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle bu hak, sadece hukuken öngörülen ve aşağıdaki sebeplerle gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir: a) Başkalarının hak ve itibarına saygı b) Ulusal güvenliği ve kamu düzenini (ordre public) veya sağlık ve ahlakı koruma hükmü getirilmiştir. Sözleşme de yer alan söz konusu düzenlemenin özellikle 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Declaration of Human Rights düzenlemesinin ardından gerçekleştirilmesi dikkat çekmektedir. Ancak, söz konusu ikilemin; Birleşmiş Milletler tarafından 1970 li yıllar boyunca gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki enformasyon eşitsizliğini yok edebilmeyi amaçlayan Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni ii tartışmaları boyunca egemen siyasa belgelerinde daha da bir görünürlük edindiği gözlenir. Tartışmalar boyunca, bireysel iletişim özgürlüğü ve iletişim önündeki devlet kontrolü giderek gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin farklılıklarını da içerecek denli Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

31 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: genişleyen yorumların konusunu oluşturmuştur. Üçüncü dünya ülkeleri için; hükümetlerin iletişim üzerindeki kontrolü, medya siyasası üzerinden kültürel çeşitliliğin korunması olarak yorumlanırken, batılı demokrasiler için böylesi bir durum giderek insan haklarını tehdide yönelen hükümet sansürü olarak değerlendirilmektedir. Böylelikle, küresel medya yönetiminin giderek ülkeler arasındaki demokrasi algılayışından da önemli ölçüde etkilendiği görülmektedir. Gerçekten de, Amerika Birleşik Devletleri nin 1983 yılında Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim Düzeni tasarımını gerçekleştirdiğini düşündüğü Birleşmiş Milletler üyeliğinden çekilmesi tam da küresel medya yönetimine dair söz konusu ikilemi yeniden üretmiştir. Hatta Amerika Birleşik Devletleri nin 1991 yılındaki Körfez Savaşı boyunca medya üzerine getirdiği sınırlandırmayı yine ulusal güvenlik gerekçesi ile açıklaması dikkat çekmektedir. Küresel medya yönetimini biçimlendiren, dönemi boyunca öne çıkan bir diğer unsur özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa genelinde medyanın yeniden yapılandırılması oluşturmaktadır. Yeniden yapılandırma süreci Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa geneli içerisinde medyanın sosyal sorumluluğu bağlamında medya politikalarında yer edinmiştir. Amerika Birleşik Devletleri nde 1947 yılında, basın özgürlüğü üzerine toplanan komisyon iii, medya politikaları gündeminde yeni bir unsura, medyanın içerisinde yer aldığı topluma karşı olan sorumluluğuna yer verilmiştir. Bu şekilde, küresel medya politikalarında da yeni bir dönemin geliştiği görülür. Küresel politikalardaki söz konusu yeni dönem, Amerika Birleşik Devletleri nin ardından Avrupa ya doğru genişleyen bir dizi politika unsuru olarak yansımıştır. İngiltere de, Hutchins Komisyonu nun yansıması olarak yılları arasındaki Kraliyet Basın Komisyonu ve İsviçre de 1960 lı yıllar boyunca gelişen Basın Komisyonu ve Avrupa da birçok ülkede sözü edilen Komisyonlar yapısındaki kurumların oluşturulması, liberal demokrasilerde kamu hizmeti yayıncılığı döneminin giderek küresel bir eğilime dönüştüğünü göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri için söz konusu yeni iv dönem, her ne kadar Avrupa ülkelerinde kamu hizmeti yayıncılığının anlamlandırılmasından önemli ölçüde farklı olsa da, İkinci Dünya Savaşı nın ardından kamusal politikaların ve kamu hizmetinin geliştirilmesi ve gündelik yaşam pratiklerinde yaygınlaştırıldığı belirtilmelidir. Örneğin söz konusu dönemde, radyo ve televizyon yayıncılığının düzenlenebilmesi için ulusal yayıncılık otoritesinin (FCC) v kurulması, Amerika Birleşik Devletleri için ulusal kamu politikalarının yayıncılık alanına doğru genişlediğini göstermektedir. Öte yandan, küresel medya politikalarının sözü edilen yeni döneminde gerek Amerika Birleşik Devletleri ve gerekse Avrupa ülkelerinde politika amaçlarının birbirine oldukça yakın olduğu görülür. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri nde medyada dürüstlük ve Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

32 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: mülkiyet çeşitliliği kamu politikalarının temel amaçlarını oluşturmaktayken, Avrupa ülkelerinde özgür ve sorumlu basın yaklaşımı kamu politikalarının biçimlendirilmesinde etkili olmuştur (McQuail ve Cuilenburg, 2003:193). Avrupa ülkeleri için görsel-işitsel yayıncılıkta kamu tekellerinin egemenliği, bir dizi örneğinde de gözlendiği gibi özellikle yazılı basına yapılan devlet desteği ile kamu ve özel sektör yayıncılığı arasında dengenin sağlanması da gözetilmektedir. Öte yandan dönem içerisinde kamunun geniş tercihlerine ve azınlık gruplarına özel bir ilgi gösterilmiş ve yayınlarda çoğulcu bir yapının geliştirilebilmesi için dikkat verilmiştir. Kamu hizmeti yayıncılığı modelinin ortak niteliklerini Denis McQuail ve Jan van Cuilenburg (2003:194) aşağıdaki gibi Nihai Amaç / Kamu Çıkarı maddeleştirmektedir: a- bu dönemdeki medya politikaları, ağırlıklı olarak, demokratik (hatta temsili veya katılımcı) politikaların ihtiyaçlarından kaynaklanan kuramsal yaklaşımlar tarafından biçimlendirilmiştir. b- Bu dönemdeki medya politikaları, ulus devletlerin sınırları ile sınırlandırılmış ve ulusal çıkarlara yoğunlaşmıştır. c- Bu dönemdeki medya politikaları, sosyal amaçlarla gerçekleştirilen hükümet müdahalelerini meşru olarak görmektedir. d- Bu dönemdeki medya politikaları, aktif ve sürekli politika üretimi ile söz konusu politikaların revizyonuna ihtiyaç duymaktadır. McQuail ve Cuilenburg (2003:194) tarafından, kamu hizmeti yayıncılığı paradigması aşağıda şekil 1 olarak gösterilmektedir. Demokrasi Ara Amaçlar Medyanın Hükümet ve Özel Tekellerden Bağımsızlığı Medyanın, topluma ve izleyicisine karşı sorumluluğu Siyasal ve Sosyal Çeşitlilik-Çoğulculuk Kamu Hizmeti Medya Politikaları Paradigması Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

33 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Şekil /1990 Yılları Arasındaki Kamu Hizmeti Yayıncılığı Paradigması (McQuail ve Cuilenburg, 2003:194). Küresel medya politikalarının ikinci dönemi, kamu hizmeti medya politikaları, liberal demokrasilerdeki kapitalist sermaye birikiminde yaşanan ve 1980 li yıllara değin uzanan ekonomik krizin ardından yaşanan yeniden yapılanma dönemi, kamu hizmeti yayıncılığı anlayışının da yeniden ele alınmasına yol açmıştır. Öyle ki, 1980 li yıllar liberal demokrasinin egemen olduğu birçok ülkede, normatif yaklaşımın belirlediği ve kamu hizmeti felsefesinin biçimlendirdiği küresel medya politikaları ile kapitalist sermaye birikiminin değişen koşulları eşliğinde yeni bir medya politikası tasarımı yanlıları arasındaki mücadeleye tanıklık etmiştir. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri nin 1984 yılında yeni liberalizme koşut olarak vi, yeni bir telekomünikasyon ve iletişim tasarımına doğru genişlemesi, küresel medya politikaları alanında yeni bir döneme yol açmıştır. Bu bağlamda, yeni bir medya politikası bağlamının kamu hizmeti yayıncılığı alanında kurulduğu gözlenir. İletişim politikalarındaki yeni değerler dizisi, iletişimin de kapitalizmin yeniden yapılandırdığı sektörlerden birisi olarak görüldüğünü daha da bir öne çıkartmaktadır. Bir önceki dönemin kamu iletişimine dair sosyal ve siyasal beklentilerin yerine ekonomik beklentilerin geçmesi ve iletişimin giderek bir pazar olarak görülmesi bu kez medya siyasası eliyle, serbest pazar ilkelerinin kamu hizmeti yayıncılığına doğru genişlemesine yol açmıştır. Ancak 1980 sonrası dönemin karakteristik niteliklerini yalnızca kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut olarak medya politikalarında kuralsızlaştırmanın egemen olması değil, gerçekte tam da bunun sonucunda küresel medya devlerinin ulusal medya pazarlarını hegemonya mücadelesinin alanı olarak kullanması ve hatta iletişim kaynaklarının sömürgeleştirilmesi oluşturur. McQuail ve van Cuilenburg un 1980 sonrası medya siyasasındaki değişim sürecine dair genel değerlendirmesi, sermaye birikim modelini küresel kapitalizme eklemlenme niyeti üzerinden belirlemiş olan Türkiye için oldukça dikkat çekmektedir. Gerçekten de, ülkenin sermaye birikim modeli ile kamu yayıncılığı arasındaki bağın çözümlenmesi, her ne kadar Türkiye de iletişim çalışmaları içerisinde oldukça sınırlı bir ilginin odağında yer almasına rağmen, aslında birbirine oldukça yakın bir ilişkinin görünür kılınmasına yol açmaktadır. Raşit Kaya nın (1999:7) belirlediği gibi, Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığının ülkenin modernleşme ve kalkınma paradigması ile belirlenen kuruluş döneminin ardından, Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

34 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: gerçekte bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri nin Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun kurulması yönünde önemli bir etkisi bulunmaktadır, TRT nin bir diğer rolü ülkenin egemen ideolojisinin taşıyıcı olmasından kaynaklanmaktadır. Devletin resmi ideolojisinin, kamusal alanda kurulduğu ya da taşındığı iletişim kanalı olarak Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun, her ne kadar kamu finansmanına ihtiyaç duymasına rağmen, kamu hizmeti ve kamu yararı kavramlarının ne egemen siyasa içerisinde ne de kurumun yıllık yayın planlarında tanımlanmadığı belirtilmelidir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye de kamudan uzak bir kamu yayıncılığının hüküm sürdüğü belirtilmelidir. Bununla birlikte, neo liberalizmin kamu hizmeti yayıncısını bir bakıma sürüklediği koşullara bakıldığında alternatif bir kamu hizmeti yayıncısı modeli için Türkiye için model alınabilecek olan bir örneğin olmadığı belirtilmelidir. Bu doğrultuda, her ne kadar Avrupa Birliği katılım müzakereleri ile birlikte, Avrupa Birliği nin Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığının yeniden yapılanmasına dair bir kaynak oluşturduğu söylenebilirse de gerçekte Avrupa Birliği nin de neo liberalizm gündeminin dışında olmadığı bu nedenle demokratik bir iletişim düzeninin oluşturulabilmesine dair ortak sorunları taşıdığı belirtilmelidir. Avrupa Birliği Siyasası İçerisinde Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Avrupa Birliği üyelik müzakereleri, Türkiye için uyum süreci bağlamında daha genel bir düzeyde sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarındaki dönüşümün refakatinde, yayıncılık alanının da yeniden yapılan(dırıl)masına yol açmaktadır. Türkiye de medya siyasası sözü edilen uyumlaştırma, hatta Avrupa Birliği nin bir politika aracı olarak kullandığı Avrupalılaştırma, doğrultusunda tepeden inmeci ideoloji değişimini içerecek biçimde yeniden yapılanmaktadır. Avrupa Birliği medya siyasasının, Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığı için değerlendirilmesi gereken ikinci boyutunu; tam da kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut olarak gerçekleşen değer dizgesindeki değişim süreci oluşturmaktadır. İletişimin giderek bir sektör olarak ele alınması, medya sektöründeki kuralsızlaştırmanın ötesine geçerek kamu hizmeti yayıncılığının, medya sektöründe rekabeti engelleyen bir unsur olarak görülmesi sözü edilen değer değişiminin, kamu hizmeti yayıncılığında kamunun dışlanmasına dair dikkat çeken uğrakları oluşturmaktadır. Bununla birlikte, Avrupa Birliği için yeni liberalizmin siyasa açımlamasının birbirine paralel iki eğilim doğrultusunda ele alınabileceği belirtilmelidir. Karol Jakubowicz in (2004:278) belirlediği söz konusu eğilimler, (a) iletişimin pazarlaştırılabilir bir sektör olarak görülmesi ve bu bağlamda iletişimin pazarlaştırılabilmesine dair politikaların hem Avrupa Birliği içerisinde ve hem de üye ülkeler arasında hegemonik bir güç olarak kökleşmesi ve Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

35 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: (b) yeni iletişim teknolojileri, telekomünikasyon ve görsel-işitsel endüstri arasındaki yakınsamanın hızlanması, Avrupa Birliği iletişim siyasasının kökten bir dönüşüm yaşamasına yol açmıştır. Avrupa Birliği nin ilk dönem medya siyasasını belirleyen; yurttaşlığın geliştirilmesi için demokratik bir platform oluşturma, evrensel erişim hakkı üzerinden tüm kesimlerin yayın hakkının olduğunun vurgulanması ile kalite olmak üzere üç temel ilkenin (Harrison ve Wessels, 2005:835) giderek yok sayıldığı ve hatta söz konusu ilkelerin meşruiyetinin sorgulandığı gözlenmektedir. Mark Wheeler (2004:352), 1992 yılındaki Maastricht Anlaşması vii dönemine değin Avrupa genelinde kamu hizmeti yayıncılığında uzlaşım sağlanan ilkelerin, her ne kadar Maastricht Anlaşması kamu hizmeti yayıncılığının ülkelerin özerk politikaları sonucunda korunması gerektiği vurgulansa da, bu Anlaşma ile içinin boşaltıldığını belirtir. Amsterdam Anlaşması nın ayrılmaz eki olan Kamu Yayıncılık Sistemi Hakkında Protokol, gerçekte Birliğin kamu hizmeti yayıncılığına dair bakışını olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır. Protokol içerisinde kamu hizmeti yayıncılığının özerk ve verimli işletmeler olarak değerlendirilmesi her ne kadar kamu hizmeti yayıncılığını ve önemini vurgulamıştır. Amsterdam Anlaşması nın özellikle 16. maddesi, Avrupa Birliği nin yalnızca ekonomik bir birliktelik olmadığını ortaya koymaktadır. Kültürel çeşitliliğin korunması yönünde Avrupa Topluluğu nun 151. maddesinin, kültürel eylem bağlamında tanıdığı alan, kamu hizmeti yayıncılığını ilgilendiren Amsterdam Anlaşması nın 16. maddesinde de kamu yayıncılığının öneminin vurgulanması doğrultusunda devam etmektedir. Anlaşma dönemine değin, Avrupa genelinde uzlaşım sağlanan ilkeler aşağıdaki gibi maddeleştirilebilir: (a) Çoğulculuk: Medya sektörünün egemen ilkesi olarak değerlendirilmektedir. Demokratik bir iletişim düzeni için olmazsa olmaz koşul olarak görülmektedir. (b) Kültürel Çeşitlilik: Özellikle ulusal kültürlerin ve kimliklerin korunması bağlamında değerlendirilmiştir. (c) Yurttaşlığın geliştirilmesi, kamuya evrensel erişim hakkının tanınması ve yeni hizmetlere erişim hakkının getirilmesi, Avrupa Birliği öncesinde dahi Avrupa genelinde yayın hizmetleri bağlamındaki ilkeleri oluşturmaktaydı. Avrupa Ekonomik Topluluğu ndan, Avrupa Birliği ne doğru izlenen yol haritası içerisinden bakıldığında, Maastricht Anlaşması nın diğer alanlarda olduğu gibi, medya siyasasını da önemli ölçüde dönüştürdüğü görülür. Her ne kadar Avrupa Birliği nin erken dönemli siyasasında viii belirlenen ortak bir Avrupa görsel-işitsel uzamın ve ortak bir Avrupa kimliğinin geliştirilmesi yönündeki amacın sonraki yıllarda da, en azından söylem düzeyinde, korunduğu görülmekteyse de, kamu hizmeti yayıncıları için giderek iki ayrı kamp içerisinde yaşanan bir çatışmanın temellerinin atıldığı belirtilmelidir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

36 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Birlik üyesi bir dizi ülkedeki yayıncıların, sektör Mark Wheeler in (2004:353) belirlediği gibi, kamu hizmeti yayıncılığı söz konusu olduğunda liberalleştirme programını savunanlar ile devletçiler arasındaki çatışma tam da doruğa ulaşmaktadır. Böylesi bir çatışmanın, giderek Avrupa Parlamentosu içerisinde bile genişlemesi dikkat çekmektedir. Genel Müdürlükler arasında dahi söz konusu çatışmanın izleri gözlenmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği Eğitim ve Kültür İşleri nden sorumlu olan 10. Genel Müdürlük, kültürel çeşitlilik bağlamında kamu hizmeti yayıncılığının korunması ve desteklenmesi yönünde açımlamalar gerçekleştirmiştir. Ancak, Birlik içerisinde rekabetten sorumlu olan 9. Genel Müdürlüğün, kamu hizmeti yayıncıları ile görsel-işitsel sektör arasındaki rekabet sorununda, ticari yayıncıları destekleyen bir tutum içerisinde olduğu gözlenir. Kamu ve ticari yayın kuruluşları arasındaki rekabetin düzenlenmesine dair önemli bir düzenleme ise, 2 Ekim 1997 de Amsterdam Anlaşmasının eki olarak yürürlüğe giren Amsterdam Protokolü yle gerçekleştirilmiştir. Ancak, söz konusu Protokol kamu yayıncıları içerisinde eleştiriyle karşılanmanın ötesinde Robert McChesney in (1999:84) belirttiği gibi; böylesi bir protokol bir önceki kuşakta gerçekleştirilseydi sadece gereksiz değil aynı zamanda anlamsız da bulunurdu olarak değerlendirilmiştir. Protokolün yürürlüğe girmesinin ardından İspanya, Almanya, Danimarka, İtalya ve Fransa daki ticari yayıncılar başta olmak üzere içerisindeki rekabete engel olmaları gerekçesi ile kamu hizmeti yayın kuruluşlarını şikâyet etmeleri söz konusu ticarileşmeyi daha da bir görünür kılmaktadır ix. Avrupa Birliği, her ne kadar, ticari yayın kuruluşlarından kaynaklanan şikâyetleri, önemli ölçüde kamu hizmeti yayıncıları lehine çözümlese de, Birliğin 86 (2) ve 87 (3)(d) maddeleri kamu hizmeti yayıncılığına dair sözde bir destek politikası izlediği anlaşılmaktadır. Kamu hizmeti yayıncılarının gerek üye ülke içerisindeki ve gerekse üye ülkeler arasındaki ticareti engelleyebilecek ölçüde destek alamaması yönündeki düzenlemeyi içeren 87 (3) (d) ile zaten kamu hizmetinin, ticaretin önünde bir engel olarak algılandığı ortaya çıkmaktadır. Öte yandan; söz konusu yayıncıların ortak pazar içerisindeki rekabeti engelleyebilecek ya da ekonomik çıkarlara zarar verebilecek bir eylem içerisine giremeyeceklerini düzenleyen 86(2); kamu hizmeti yayıncılarının giderek ikincil kılındığı ve sınırlı bir konuma doğru itildiğini daha da bir görünür kılmaktadır. Her iki maddenin de belirginlikten uzak olduğu ve kamu yayıncılarına yapılan devlet desteğinin hangi hallerde ticareti engelleyebileceği, ekonomik çıkarlara nasıl zarar verebileceği anlaşılır değildir. Buna rağmen, medya sektörü içerisinde kamu yayıncıları için öngörülen devlet finansmanı, süre giden şikâyetlerin odağını oluşturmaktadır. Avrupa Birliği medya politikaları içerisinde, kamu yayıncıları önündeki bir diğer sorun ise yeni iletişim Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

37 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: teknolojileri ve oluşturduğu kazanımların, yakınsak teknolojilerin, kullanılmasıdır yılındaki Green Paper on the Convergence of the Telecommunications, Media and Information Technology, and the Implications for Regulations, towards an Information Society Approach isimli siyasa belgesi tam da kamu hizmeti giderek nasıl da medya sektörü dışına itildiğini daha da bir ortaya çıkartmaktadır. Siyasa belgesi tam da, medya politikalarındaki üçüncü döneme eşlik eden bir tutumu paylaşmaktadır. Avrupa Birliği söz konusu siyasa üzerinden giderek ulusal düzenleyici otoritelerin egemenlik alanını kırmakta ve ulusal iletişim pazarlarının bu kez de küresel rekabete açılmasını ön koşul olarak belirlemiştir yılında güncellenen söz konusu siyasa bu kez de üye devletlerin ulusal düzenleyici otoritelerini hedef almakta ve gerçekleştirilecek düzenlemelerin Avrupa Birliği medya politikaları doğrultusunda açıklık ve rekabet ilkelerini vurgulaması gerektiğini belirtmektedir (Wheeler, 2004:360). Ancak siyasa sürecinin kamu yayıncıları için kamu hizmeti ve kamu yararı bağlamında bir dizi anlamlı açımlamaya sahip olduğu belirtilmelidir. Elizabeth Jacka nın (2003:187) belirtmiş olduğu gibi, yeni iletişim teknolojilerinin medya sektöründe yer edinmesiyle birlikte kamu hizmeti yayıncılığı için tam da bir alt-üst gerçekleşmiştir. Yeni iletişim teknolojilerinin medya sektöründe giderek daha da bir yer edinmesiyle birlikte o güne değin tek bir ulusal devletin sınırları ile tanımlanan iletişimin giderek merkezsizleştiği ve bu yönüyle medya politikalarının da giderek ulusal sınırlar içerisinde kalamayacağı ortaya çıkmaktadır. Jackie Harrison ve Bridgette Wessels (2005:838), söz konusu yeni medya biçimini ve oluşturduğu iletişim biçiminin genel özelliklerini aşağıdaki gibi çizelge haline getirirler. Çizelge 1. Yeni Medya ve Oluşturduğu İletişim Biçimi (Harrison ve Wessels, 2005:838). Sosyal İlişkiler Geleneksel Medya Kitlesel ve Özel Kamu Hizmeti Yayıncılığı Kökenleri, orta modern dönemde Ulusal ve Bölgesel Yayıncılık Yeniden Biçimlenme Süreci Şebeke Üzerinde Kökenleri, geç modern dönemde Ortaklıklar ve Eklemlenme Yeni Medya Bireyselleştirme ve Seçim Kökenleri, geç modern dönemde Ulusal, Yerel ve Ulus aşırı Yönelimler Biçim Yayın Enformasyon: Topluluk Şebekeleri, IDTV, Web Blogları Yayın Formatı: Pazarın belirli bölümlerine yönelen kanallar, İsteğe bağlı ya da ön ödemeli kanallar, Kişisel video İnternet yayıncılığı, cep telefonları, web blogları Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

38 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Yeni iletişim teknolojileri ve söz konusu teknolojiye dayanan kitle iletişim araçlarının medya sektöründe giderek daha da bir yer edinmesi, kamu hizmeti yayıncılarının bu kez de küresel medya devleri karşısında izleyicilerini kaybetmesine yol açmaktadır. Avrupa Birliği medya siyasasının, kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut olarak, medya sektörünü çoğulculuk ve çok seslilik üzerinden değil ancak rekabet ve pazar olarak tanımlaması ile bileşerek demokratik bir iletişim düzeni, ya da Jonathan Hardy nin (2001:15) belirlediği gibi enformasyonun demokratik akışı, üzerinde temel bir engel olarak konumlandığı daha da bir öne çıkmaktadır. Ancak, Avrupa Birliği kamu hizmeti yayıncılığı siyasasının gerçekte bir dizi belirsiz unsura sahip olduğu da belirtilmelidir. Karol Jakubowicz (2004:293), Avrupa Birliği medya siyasasında kamu hizmeti yayıncılığı bağlamındaki sorunları aşağıdaki gibi maddeleştirmektedir: Kamu hizmeti yayıncılığına dair belirgin ve anlamlı bir tanımın geliştirilmemiş olması, kayıtları geleneksel yayınların internet versiyonları Kamu hizmeti yayıncılığına dair politika araçlarının birden daha çok resmi yasa altında toplanmış olması ve en önemlisi, Kamu hizmeti yayıncılığı ile bu yayın biçiminin dışında yer alan kamusal faaliyetler arasında anlamlı, uygun ve belirgin bir ayrımın geliştirilmemiş olması Avrupa Birliği medya siyasasının temel sorunlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda da, kamu hizmeti yayıncılarının toplumsal sorumluluğu, finansman biçimi, düzenleyici otoriteler ile olan ilişkisi giderek belirginliğini kaybetmektedir. Avrupa Birliği tartışmaları içerisinde bir dizi farklı uygulamanın gerçekleştirilmiş olması tam da böylesi bir belirsizliğin somut açımlamasını oluşturmaktadır. Çizelge 2 de, Avrupa Birliği tartışmaları içerisinde kamu hizmeti yayıncılığı modelleri yer almaktadır. Çizelge 2. Avrupa Birliği Tartışmalarında, Kamu Hizmeti Yayıncılığı ve Modelleri (Jacubowicz, 2004:284) Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Tanımı Kullanım Ulusal Birlik İzleyici parçalanması Kitlesel medyanın, bireysel kullanımı Bireysel tercihler Küyerel ilgilenim Çeşitli çıkarlar ağı Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

39 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Yıpratıcı Model Kamu hizmeti yayıncılarının, yeni iletişim teknolojilerine uyumunu engelleyen, yeni kanal ve servisleri geliştirmesi ve internet yayıncılığına girmesine izin verilmeyen yayın modelini oluşturmaktadır. Yeni iletişim teknolojilerini kullanma hakkı yalnızca ticari yayıncılara tanınmıştır. Dağıtılmış Kamu Hizmeti Modeli Kamu hizmeti programcılığı, o dönem için etkin olan organizasyonlardan aldığı desteğe göre ayırt edilebilir. Düzenleyici otoritelerin tanıdığı izin doğrultusunda; çeşitli kurum ve kuruluşlar kamu hizmeti yayıncılarına destek verebilir, program üretimini teklif edebilir hatta kamu hizmeti yayın kuruluşlarının programlarına sponsorluk yapabilir, mali açıdan destek olabilirler. Manastır Modeli Bu modelde kamu hizmeti yayıncıları tam da gerçek bir izolasyona tabii tutulmuştur. Ticari yayıncılar karşısında tamamlayıcı bir rol oynamaktadırlar. Kâr amaçlı yayıncılık gerçekleştirilemez ve ticari yayıncıların programlarına destek verme görevi kamu hizmeti yayıncılarına yüklenmiştir. Klasik Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Bu model, Avrupa Birliği üye ülkeleri dahil olmak üzere bir dizi ülkede egemen olan kamu hizmeti yayıncılığını oluşturmaktadır. Geleneksel model olarak da isimlendirilen söz konusu model, geniş alan yayıncılığı gerçekleştirmekte ve hedef kitle ayrımı gözetmeden toplumun birbirinden farklılaşan taleplerine seslenmektedir. Yarı Ticari Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Bu yayıncılık modelinde, kamu hizmeti yayıncıları da tıpkı ticari yayıncılar gibi reklam geliri elde etmekte ve ticari yayıncılar ile rekabete girmektedir. Ticari yayıncılara çok yakın programlar üreten yarı ticari kamu yayıncılığı modelinde kamu yayıncıları eş anlı olarak reklamcılardan kaynaklanan etkilere de açıktır. Saf Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Kamu hizmeti yayıncıları, çok sayıda karasal sayısal yayın temeline sahip televizyon kanalı (DTT) oluşturabilirler ancak program geliştirme hakkına sahip değildirler. Ful Portfolyo Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Bu modelde, kamu hizmeti yayıncıları evrensel ve özelleştirilmiş tüm program hizmetlerini gerçekleştirmekte, yeni iletişim teknolojilerinin kazanımlarını kullanmaktadırlar. Kamu hizmeti yayıncılığının söz konusu modelinde, kamu hizmeti yayıncıları eş anlı olarak ticari yayıncılara benzer bir yapı sergilemektedir. Spesifikleştirilmiş Tematik Kamu Hizmeti Yayıncılığı Modeli Elektronik Program Rehberi Bu modelde, kamu hizmeti yayıncısı çeşitli amaçlara yönelen özelleştirilmiş tematik kanallar kurmakta ve program hizmeti vermektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde son dönem içerisinde ağırlıklı olarak tercih edilen kamu hizmeti modelini oluşturur. BBC kanalları, özellikle Channel 4, France 2 ve France 3 kanalları örnek olarak verilebilir. Bu model, daha çok yeni iletişim teknolojilerinin kazanımları üzerine gelişen kamu hizmeti yayıncılığını oluşturmaktadır. Özellikle Batı Avrupa nın 2014 yılından itibaren kamu hizmeti yayıncılığı vizyonunu elektronik program Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

40 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Avrupa Birliği kamu hizmeti yayıncılığına dair gerçekleştirilen tasarımların, Çizelge 1 içerisinde sözü edilen model çeşitliliği dikkate alındığında, kamu hizmeti yayıncıları için bir dizi somut yükümlülüğünü de içine aldığı gözlenir. Karol Jacubowicz (2004:288), Avrupa Birliği medya siyasası içerisinde kamu hizmeti yayıncılarına dair yükümlülüklerin temelde iki farklı biçimde ele alınabileceğini belirtir. Her ne kadar; Avrupa Birliği medya siyasası, kamu hizmeti yayıncılığına dair kültürel çeşitlilik, kalite ve demokrasiye dair katkıları bağlamında ele alınmaktadır. Bu nedenle, kamu hizmeti yayıncılığı çoğu kez medya sektörü dışında özel olarak düzenlenmektedir. Avrupa Birliği medya siyası içinde kapitalizmin yeniden yapılanmasına koşut rehberi hizmeti oluşturmaktadır. Bu bağlamda, kamu hizmeti yayıncıları program üretiminde değil daha çok pazar ve kullanıcı araştırma çalışmaları, kullanıcı araştırma yöntemleri, vaka çalışmaları ve pazar dağılımları üzerine çalışmalarını sürdürecektir. olarak,1990 lı yılların ardından, yaşanan dönüşüm ve kamu hizmeti yayıncılarının da giderek ikincil kalmasına yol açmaktadır. Avrupa görsel işitsel uzamının yaratılması ya da bir Avrupalılaştırma pratiği olarak kamu hizmeti yayıncılarına tanınan ayrıcalık giderek meşruiyet temellerinin dahi sorgulandığı bir yeniden yapılanmaya doğru genişlemektedir. Avrupa kamu hizmeti yayıncılarının ikincil kalması ya da, daha da bir açık söylendiğinde, pasif bir konuma doğru itilmesi bu kez de yeni bir medya paradigması eliyle gerçekleştirilmektedir. Aşağıda verilen Çizelge 3 de, birlik siyasası içerisinde kamu hizmeti yayıncılığının yükümlülüğü ve sözü edilen yükümlülüğün içeriği yer almaktadır. Çizelge 3. Avrupa Birliği Siyasası İçerisinde Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülüğü (Jacubowicz; 2004:288) Kamu Hizmeti Yayıncılığı Yükümlülük Türü Yalnızca kamu hizmeti yayıncılarına tanınan yükümlülük türü: Diğer yayıncılar düzenleme dışında bırakılmaktadır. Yurttaşların erişim hakları doğrultusunda, kamu hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler Yükümlülüğün Tanımı Spesifik alt yapı ihtiyaçları (kapsama alanı, teknolojik standartların belirlenmesi) Ticari yayıncılarla kıyaslandığında, sınırlandırılmış reklamcılık düzenlemeleri İçerik yükümlülükleri Komisyon tarafından, ihtiyaç duyulması halinde, kamu hizmeti yayıncıları için ek yükümlülükler de tanınabilmektedir. Bunlar; ağırlıklı olarak program türleri doğrultusunda Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

41 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: gerçekleşmektedir. Enformasyon Programları Eğitim Programları Kültürel Programlar Bölgesel temelli ya/da doğrudan sosyal veya etnik azınlıkları ilgilendiren Programlar Kurmaca, Seriyaller, Filmlere ilişkin özel düzenlemeler. Avrupa Birliği medya politikaları, üye ülkelerde olduğu gibi uzunca bir süredir üyelik müzakerelerini sürdüren Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığı için, ilki medya politikalarındaki değişim ve ikincisi kamu hizmeti ile siyasal iktidar partileri arasındaki bağ olmak üzere en azından iki nedenden ötürü özel bir önem taşımaktadır. Bununla birlikte, Çalışmanın bu bölümüne kadar, Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığına model oluşturan kaynaklar ana hatları ile değerlendirilmiş Türkiye ve Kamu Hizmeti Yayıncılığı: Yeniden Yapılanma mı? Parçalanma mı? Avrupa Ülkelerinde de 1980 lerden itibaren kültür temelli politika sürecinden ticari merkezli politika sürecine doğru bir değişim yaşanmasının ardından, kamu hizmeti yayıncılığındaki krizden farklı olarak (aktaran Bardoel ve d Haenens, 2008:337), Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığının neredeyse tüm geçmişi boyunca devletle kurduğu organik bağlar, kamusal yayıncılığını değişik hükümetlerin müdahalelerine karşı savunmasız bırakmış ve TRT nin geçmişi boyunca çoğulcu ve çok sesli bir iletişim düzeninin ihtiyaçlarıyla uyumlu özerk ve tarafsız bir kurumsal yapıdan çok uzakta kalmasına yol açmıştır (Çatalbaş, 2004:87). Avrupa da ki örneklerinden farklı olarak; siyasal ve ticari çıkarlara karşı önemli bir güç odağı konumundan hareket edebilen ve art alanında sağlam bir kamu hizmeti yayıncılığı alarak gelişen bir kamusal yayıncılık modeli, Türkiye nin tartışma gündeminde, sınırlı bile olsa yer al(a)mamıştır. Gerçekte, Türkiye için ayırt edilmesi gereken bir diğer sorun kamu hizmeti yayıncısının karakteristik niteliğinden kaynaklanmaktadır. Avrupa Birliği ölçeğinde kamu hizmeti yayıncılarının karakteristik niteliklerini değerlendiren Espen Ytreberg (2002:759), kamu hizmeti yayıncılarını karizmatik, bürokratik, avangarde ve son olarak tekelci paternalist olarak ayır eder. Gerçekte, kamu hizmeti yayıncıları için kamu yararı ve kamu çıkarını nasıl ele aldıklarından bağımsız olmayan söz konusu sınıflandırma çabası Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu söz konusu olduğunda, kamu çıkarının bürokrat elit ve egemen iktidar tarafından belirlendiği bürokratik model olarak değerlendirilmesi gerekir. Gerçekten de, Türkiye Radyo ve Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

42 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Televizyon Kurumu, 1964 yılındaki kuruluşunu izleyen dönemden itibaren siyasal iktidarlar ve kamu hizmeti yayıncılığı arasındaki ilişkilerde olduğu kadar, toplumun birçok kesimi ile kurduğu ilişkilerde de anlamlı sorunlarla karşılaşmış ancak kamu çıkarı kavramının nasıl değerlendirilebildiği çok da açık olmamıştır. Bununla birlikte; Beybin Kejanlıoğlu nun (2004:173) belirlediği gibi, TRT nin kurulması her ne kadar Türkiye de yayıncılık alanındaki gelişmeleri hızlandırmıştır. Ancak, TRT nin örgütlenme ve personelden kaynaklanan yetersizlikleri ve hem bölgesel farklılıkların dikkate alınmadan gerçekleştirilen programcılık ve ilkel yapım koşulları hem de siyasal iktidarlarla iç içe geçmiş yapısı eleştirilen odağındaki bir kamu hizmeti yayıncılığı modelini ortaya çıkartmıştır. Bununla birlikte, TRT için bir diğer önemli sorun 1964 yılında yasal olarak tanınan özerkliğine rağmen, siyasal iktidarların baskısına açık bir yapı sergilemesidir x. Bununla birlikte, 1971 Muhtırasını izleyen dönemle birlikte, 20 Eylül 1971 de 1960 Anayasası nın 121. maddesi değiştirilerek TRT nin özerkliğine son verilmiş ve TRT tarafsız bir kamu tüzel kişiliği olarak tanımlanmıştır. Ancak gerçekleştirilen değişimin ardından 8 Mart 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1568 Sayılı Yasa ile TRT Yönetim Kurulu nun öncelikle yetkileri kısıtlanmış ve ardından Genel Müdürlük doğrudan Bakanlar Kurulu nun uygun gördüğü bir adayın atanması hükmü getirilmiştir. Bunun yanı sıra; TRT mali açıdan da doğrudan hükümete bağımlı hale getirilmiştir. Bu bağlamda, 3 Mart 2011 de yürürlüğe giren 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun özel bir dikkat çekmektedir. Türkiye de radyo ve televizyon yayıncılığına dair en son siyasayı oluşturmasına rağmen, Yasa içerisinde, kamu hizmeti yayıncılığına dair herhangi bir düzenleme gerçekleştirilmemiştir. Buna rağmen, Yasa nın 45. Maddesinde ticari yayıncılar için geçerli olan yayın ilkeleri (madde 8) ile yayın hizmetlerinde ticari hükümleri içeren diğer hükümlerinin Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu için de geçerli olduğu belirtilmiştir. 45. maddenin b bendinde ise TRT tarafından sözü edilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde öncelikle Radyo Televizyon Üst Kurumu tarafından uyarılacağı ve ardından yükümlülüğün yerine getirilmesi için ilgili Bakanlığa bildirileceği belirtilmiştir. Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığına dair özel bir düzenlemenin gerçekleşmemesinin dışında özerk ve tarafsız bir yayın kurumu değil ancak siyasal iktidara doğrudan bağlı bir kurumun tasarlanmış olduğu söz konusu madde içerisinde olanca açıklığı ile görülmektedir (rtuk.org.tr). Bu durumun yanı sıra, daha önceki örneklerinden farklı olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir siyasal iktidarın, kamusal yayıncılık kurumu üzerindeki baskısı 26 Haziran 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5767 Sayılı Kanunda olduğu Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

43 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: kadar açık bir biçimde görülmemiştir. Öyle ki, getirilen değişiklikler ile kamusal yayın üzerindeki denetim veya müdahale değil doğrudan siyasal iktidarın hegemonya alanı olarak kurulan bir kamu hizmeti yayıncılığının tasarlandığı gözlenir. Gerçekten de, yasadaki değişiklikler yalnızca yüzeysel bir okumayla dahi, doğrudan siyasal iktidarın egemen olduğu bir yayıncılık biçimini gündeme getirmiştir. O kadar ki, Kanun da demokratik bir iletişim düzeni veya iletişim özgürlüğüne dair somut bir açılım yer almamakta hatta demokratik bir iletişim düzeninin bileşenleri olarak görülmesi gereken kamu hizmeti veya kamu yararı kavramları, Kanun da kelime olarak dahi yer bulamamıştır. Aksine, Kanun bir kamusal yayıncılık kuruluşunun nasıl da siyasi despotizme terk edilebileceğini neredeyse tüm maddeleriyle daha da bir ortaya çıkartmaktadır. Öyle ki, getirilen değişiklikler ile doğrudan siyasal iktidarın hegemonya alanı olarak kurulan bir kamu hizmeti yayıncılığının tasarlandığı gözlenir. Gerçekten de, yasadaki değişiklikler yalnızca yüzeysel bir okumayla dahi, doğrudan siyasal iktidarın egemen olduğu bir yayıncılık biçimini gündeme getirmiştir. Kanun; bir kamusal yayıncılık kuruluşunun nasıl da siyasi despotizmin unsuru olarak görüldüğünü neredeyse tüm maddeleriyle daha da bir ortaya çıkartmaktadır. Öyle ki, Kanun da yer alan maddeler, bir bakıma Türkiye de kamu hizmeti yayıncılığının ne kamu ne de kamuya hizmet amacını değil de siyasal iktidara bağlı bir kamu kurumunu tarif etmektedir. Bu doğrultuda, Kanun da yer alan bazı maddelerin ana hatları ile aşağıdaki çizelge 4 de gösterildiği üzere yeniden okunması gerekir. Çizelge Sayılı Kanun da Değiştirilen Maddeler ve Siyasal İktidarın Artan Gücü Madde sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının c bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir c) Bu Kanun çerçevesinde; Türkiye sınırları içinde yayın yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme, anlaşma ve protokoller imza etmek; ayrıca Başbakanlığın (vurgu, makalenin yazarına aittir) onayını alarak gerektiğinde uluslararası radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile anlaşma, sözleşme ve protokoller imza etmek Madde sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar Kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanlarında bir; hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından bir ve sanat veya kültür alanlarından bir kişi olmak üzere, bu alanlarda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan dört üyeden oluşur. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından her bir alandan teklif edilen iki kat aday arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanır. (metindeki vurgular, makalenin yazarına aittir). Yönetim Kurulu üyeliği dört yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir sebeple Yönetim Kurulundan Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

44 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: ayrılanların yerine yeniden atama yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları mümkündür. Herhangi bir sebeple üyeliğin normal süreden önce sona ermesi halinde ayın usulle yenisi dört yıllığına atanır. Yeni atanan üye göreve başlayıncaya kadar mevcut üyenin görevi devam eder. Bir yıl içinde mazeretsiz iki toplantıya katılmayanların üyeliği kendiliğinden sona erer. Bakanlar Kurulu tarafından atanan genel müdür yardımcısı üyeler gerektiğinde Bakanlar Kurulu tarafından değiştirilebilir. (metindeki vurgular, makalenin yazarına aittir). Yukarıda yer alan değişikliklerin, kamusal yayıncılığın yalnızca siyasal iktidarın içinde eritilmesini değil, özellikle 3. Maddedeki değişim dikkate alındığında, yönetim ve denetimi siyasal iktidar tarafından gerçekleştirilecek bir kamusal yayıncılığın hedeflendiğini de daha da bir açığa çıkartmaktadır. Ancak, Bakanlar Kurulu nca atanan genel müdür yardımcılarının gerektiğinde yine Bakanlar Kurulu tarafından değiştirilebilmesi hem kamu hizmeti yayıncılığın hem de demokratik bir iletişim düzeninin geleceği adına dikkat çekmektedir. Çünkü söz konusu ifadenin belirsizliğinden kaynaklanan ve siyasal iktidarın tercihleriyle belirlenen bir kamu hizmeti yayıncılığının, Anayasa da açıkça belirlenmiş olan özerkliğini ve tarafsızlığını belirsizliğe ittiği ve siyasal iktidarın öznel tercihlerinin, kurumsal işleyişin önüne geçtiği bir fiili duruma yol açacağı görülmektedir. Yasal düzenlemede yer alan bir diğer önemli değişiklik ise, hem kurumsal yapı hem de kurum çalışanlarını etkilemekte, çalışanlar açısından kurumun küçültüleceği ve üstelik çalışanların bir bakıma sus payı karşılığında emekliliğe sevk edilmesi, daha da bir açık söylendiğinde, kurumdan tasfiyesinin amaçlanması dikkat çekmektedir. Yeni değişiklikler ile TRT nin kurumsal yapısı ve kapatılan birimleri aşağıdaki gibi çizelge haline getirilebilmektedir. Çizelge Sayılı Kanun da Değiştirilen Maddeler ve Kurum Yapısı Madde sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı, Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik, Özel Kalem Müdürlüğü ile Televizyon, Radyo, Haber ve Spor Yayınları, Dış Yayınlar, Dış İlişkiler, Müzik, Arşiv, Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim Hizmetleri, Verici İşletmeleri, Muhasebe ve Finansman, Satınalma, İnsan Kaynakları, Eğitim, Reklam Tasarım ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür Yardımcılarına olan bağlantıları Genel Müdürün teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Yasal değişikliğin ardından, daha önce kurum yapısı içerisinde bulunmasına rağmen yeni Çizelge 6. Kamu Hizmeti Yayıncılığında Kapatılan Birimler düzenlemede kapatılan birimler aşağıdaki çizelgede yer almaktadır. Savunma Sekreterliği, Satın Alma Komisyon Başkanlığı, İnceleme Araştırma Kurulu Başkanlığı, Yayın Planlama, Koordinasyon ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı, Personel Dairesi Başkanlığı, Araştırma Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

45 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: ve İmalat Dairesi Başkanlığı, Etüt Proje ve Tesis Dairesi Başkanlığı, Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı, Hasılat Dairesi Başkanlığı, Alım İkmal Dairesi Başkanlığı ve Reklam Dairesi Başkanlığı ile TRT nin taşra teşkilatlarından Genel Müdürlüğe bağlı müdürlükler ile haber bürolarının dışında kalan Bölge Müdürlükleri kapatılmıştır. TRT nin kapatılan birimleri içinden bakıldığında ise, Yayın Planlama, Koordinasyon ve Değerlendirme Başkanlığı, Araştırma ve İmalat Dairesi Başkanlığı, Hasılat Dairesi Başkanlığı ile Reklam Dairesi Başkanlığı nın kapatılmasının bir yayın kuruluşu için oldukça dikkat çekmektedir. Öyle ki, bir kamusal yayıncılığın gerçekleştirilmesi için söz konusu dairelerin önemi yadsınamamasına rağmen, yasal değişikliklerin kurumsal yapı üzerinde olduğu kadar kurum çalışanlarının da yeniden yapılanmasını amaçladığını ancak söz konusu yapının personelin tasfiyesine yöneldiği gözlenir. Üstelik söz konusu düzenlemeler ancak geçici maddeler ile gerçekleştirilmiştir. Çizelge Sayılı Yasa ve Personelin Tasfiyesi Madde sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. GEÇİCİ MADDE 11 Bu kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı / unvansız olmak üzere; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman ve Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) kadrolarında bulunanların görevleri ile Kurum Genel Müdür uzmanlarının görevleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde sona erer ve eşit dereceli Araştırmacı unvanlı kadrolara atanırlar. Söz konusu personel, Kurumcu ihtiyaç duyulan hizmetlerde görevlendirilebilir. Kurum çalışanlarının önceki unvanlarını kaybetmeleri yalnızca unvan kaybı olarak değerlendirilemez. Öyle ki, söz konusu unvanların bir kurumun üst düzey çalışanlarının sahip olabilecekleri ancak görev ve sorumluluklarının da yine aynı unvanlardan kaynaklandığı göz önünde bulundurulmalıdır. Kurumun yönetimini, Bakanlar Kurulu nun yetkisine alan, üst düzey çalışanlarını ise, Araştırmacı gibi bir unvan vererek, alternatif Çizelge Sayılı Yasa ve Çalışanların Kurumdan Tasfiyesi bir okuma ile, tasfiye etmeye çalışan yasal düzenleme yine aynı geçici maddesinde, kamu kurum ve kuruluşları için yaygın olmayan bir diğer uygulamayı da gündeme getirmiştir. Öyle ki, yasal değişikliklerin ardından emeklilik nerede ise, çalışanlara sus payı verilerek, teşvik edilmektedir. Yasa nın Geçici 11. Maddesine göre planlanın bir kurumsal tasfiye olduğu belirtilmelidir. Madde 9 GEÇİCİ MADDE 11 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapan Kurum personelinden Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

46 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: (geçici personel hariç); 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkı kazanmış olanlara bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay, bu hakkı 2008 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren iki ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde, emekli ikramiyeleri %30 fazlasıyla ödenir. Ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde Kurumda yeniden istihdam edilemez. Kurum çalışanlarını, emekliliğe teşvik eden yasal düzenleme üstelik örnekleri yaygın olmayan bir değişiklik daha getirmektedir. Personelin, emekli ikramiyelerinin %30 oranındaki artışı ancak bir tür sus payı olarak kabul edilebilir çünkü söz konusu durum ancak kurum personelini bir tür tasfiye projesi içinde anlamlı kılınabilir. Türkiye de, yaygın olmamakla birlikte, ancak özelleştirme sürecindeki kamu kurumlarındaki personele ödenmesi teklif edilen fazla emekli ikramiyesinin bu kez özelleştirilmesi bir yana daha çok siyasal iktidarın hegemonyasına alınan bir kamu kurumunda gerçekleştirilmesi dikkat çekmektedir. Bir kurumun yeniden yapılanması adına gerçekleştirilen yasal düzenleme bir yandan üst yönetimi içeriği çok da kolay belirlenemeyecek araştırmacı unvanıyla eski görev ve sorumluluklarını kaybetmesine yol açmakta ancak öte yandan kurumdaki personelin bir bakıma sus payı ödemesi ile tasfiyesini amaçlamaktadır. Üstelik yapılan değişiklikler ile neo liberal düzenin egemen kıldığı bir çalışma biçimi daha yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Sözleşmeli personel çalıştırılması, yayıncılık gibi bir alanda güvenceden yoksun bir çalışan sınıfı oluşturmaktadır ki, böylesi bir çalışma düzeni içerisinde yayıncının çıkar ve baskı gruplarına karşı, her ne kadar içeriğinin nasıl doldurulabileceği tartışmalı olsa da, tarafsız davranabileceği açık değildir. Kamu yayıncılığında değişiklik getirmeyi amaçlayan ancak hiçbir maddesinde kamu yararı veya kamusal hizmet kavramlarını barındırmayan Yasa öte yandan içeriği ve planı belirsiz olan bir diğer düzenlemeye daha yer vermiştir. Kurum tarafından, Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilmesi (madde 21) gerek hangi dil ve lehçelerin yayın kapsamına alınabileceğini belirtmemiş ve gerekse söz konusu yayınlara niçin yer verildiğini de açıklamamıştır. Bütün bunlara rağmen yasal düzenleme, üstelik laiklik ilkesinin karşıtındaki eylemlerin odağı olmak yönündeki suçlama ile hakkında kapatılma davası sürdürülen, bir siyasal iktidarın kamu hizmeti yayın kuruluşuna da egemen olma yönündeki açılımlarına dair somut bir belge niteliğindedir. Adalet ve Kalkınma Partisi içinden bakıldığında; yasal değişikliğin, medya gücüne sahip olabilmek adına gerçekleştirilen diğer uygulamaların kamusal yayıncılığa yansıması olarak okunmak gerekir. Türkiye de birbiri ardına yaşanan 2000 ve 2001 ekonomi politik krizleri (Kaymas, 2008:80) döneminde bankaların, aralarında Türkiye medyasının önemli bir bölümünün de yer aldığı, ortaklıklarının siyasal iktidar eliyle yönetilen Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

47 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu na devredilmesi zaten siyasal iktidarın egemenliğindeki bir medya düzeni için ilk adımı oluşturmaktadır. Öte yandan yine bu kapsamda değerlendirilebilecek olan bir başka gelişme Sabah ve A TV yayın grubunun ki söz konusu dönemde Türkiye nin ikinci büyük medya grubunu oluşturmaktadır, Başbakanın damadının yönetiminde yer aldığı Çalık Grubu na, kamu bankaları olan Vakıfbank ve Halkbank tan sağlanan kredilerle satılması oluşturur. Bu çalışmanın odağında medya ve siyaset ilişkilerini bütün yönleri ile değerlendirmek yer almamaktadır. Çalışma içerisinde yalnızca yeniden yapılandırılan kamu hizmeti yayıncılığı tartışılacaktır. TRT de Yeniden Yapılanma Kamu hizmeti yayıncılığının yıllarını kapsayan yaklaşık yedi yıllık özerk döneminin ardından giderek hükümete bağımlı bir yapı aldığı belirtilmelidir. Kamu hizmeti yayın kuruluşunun söz konusu siyasal iktidara bağımlılığı sonraki yıllarda da değişmemiştir. Her ne kadar TRT nin yenilenme çalışmalarının anlamlı bir sonuç üretmediği, yenilenme dönemlerinin gerçekte geçmiş sorunların yeniden üretimine dönüştüğü belirtilmelidir xi yılındaki yeniden yapılanma bir dizi nedenden ötürü özel bir önem taşımaktadır. Türkiye de yeniden yapılandırılması amaçlanan kamu hizmeti yayıncılığının, Devlet Planlama Teşkilatı (2007:39) tarafından hazırlanan 9. Kalkınma Planı nda geçtiği ifade ile TRT nin söz konusu yeniden yapılanma için Değişim Ofisi oluşturması ve çalışmalarını McKinsey&Company Şirketi ile birlikte sürdürmesi her ne kadar yeniden yapılanma çabasının anlamlı bir uğraş olduğunu göstermekteyse de, böylesi bir düzenlemenin yabancı sermayeli bir şirket eliyle gerçekleştirilmesi ve yerel politika araçlarına başvurulmaması gerçekleştirilmesi amaçlanan düzenlemenin, iç dinamikler tarafından değil dış dinamikler ve küresel sermayeye hazırlık yönündeki bir girişim olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu nun yeniden yapılanmasının ardından, geniş alan yayıncılığından (broadcast), dar alan yayıncılığına (narrowcast) doğru bir değişim yaşaması her ne kadar toplumun birbirinden farklılaşan ihtiyaçlarına yönelen bir yayıncılık modeli olarak değerlendirilebilir. Ancak; daha geniş bir açıdan bakıldığında, tematik kanallar yoluyla içerden ticarileştirilen bir kamu hizmeti yayıncılık modelinin tasarlandığı görülmektedir. Çünkü son düzenleme içerisinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun birden çok kanala ayrıştırılması ve her kanalın bağımsız bir koordinatör eliyle yönlendirilmesi bir kurum içerisinde birden çok kanalın oluşmasına yol açmakta ve yayın sektöründe, diğer yayıncı kuruluşlara, en azından reklam gelirleri yönünde, yeni bir rakip olarak katılmaktadır. Ancak, Türkiye de kamu hizmeti yayın kurumunun, sektör içerisinden ve dışından yoğun eleştiri alan bütçesi xii düşünüldüğünde, Türkiye medya Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

48 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: pazarındaki artan gücü daha da bir önem kazanmaktadır. Buna rağmen, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun söz konusu gücünü nasıl koruyabileceği, üstelik sahip olduğu kanal sayısındaki artış ve tematikleştirilen kanalların giderek medya sektöründeki izleyici payını düşürmesine koşut olarak aldığı eleştireler dikkate alındığında, belirgin değildir. Çizelge 9 içerisinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun yeniden yapılanmasının ardından sahip olduğu kanal ve istasyonlar ile yayın biçimleri yer almaktadır. Çizelge 9. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Televizyon Kanalları ( Televizyon Kanalı Yayın Ağırlığı Yayın Biçimi Yayın Süresi TRT 1 Geleneksel Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT Haber Tematik (Haber) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT 3 Tematik (Spor) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT 4 Tematik Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT GAP Tematik (ulusal olmasına rağmen, yayın ağırlığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu da) TRT Çocuk Tematik (Çocuk ve Gençlik) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT 6 (TRT Şeş) Tematik (Kürtçe) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi Internet TRT Avaz TRT Türk Geleneksel Yayın (ancak ağırlıklı hedef kitlesini Türk Cumhuriyetleri oluşturduğu için ulus ötesi yayıncılığa ilişkin bir örneği oluşturmaktadır). Geleneksel (ancak kanalın yayın ağırlığı Türk Dünyası na yöneliktir). TRT Belgesel Tematik (belgesel kanalı) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat (ancak program tekrarlar ı oldukça fazla) Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

49 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: Uydu TRT Müzik Tematik (müzik kanalı) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu TRT Arapça TRT nin, Türkiye nin Karasal Yayın resmi ideolojisini Arap Kablo TV Şebekesi İnternet dünyasına yansıtan Uydu TRT HD TRT Anadolu kanalı olarak kurulmuştur. Arap Dünyası için lider ülke statüsünü 2002 sonrasında resmi ideolojisi olarak belirleyen Türkiye, bu anlamda resmi ideolojisini dolayımlayan bir kanal olarak TRT Arapça Kanalı na ihtiyaç duymaktadır. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun yeni iletişim teknolojileri üzerine geliştirdiği televizyon kanalı, Tematik yayın yapmaktadır Tematik. TRT nin yerel ve bölgesel ihtiyaçlara yönelik televizyon kanalı. Başlangıç döneminde, yerel ve bölgesel yayın kuruluşları ile ortaklaşa yayın paylaşılmış, sonraki yıllarda TRT söz Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet ve Uydu Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet ve Uydu 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

50 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: konusu yayınları iç dinamikleri ile karşılamıştır. TRT Okul Tematik (eğitim kanalı) Karasal Yayın Kablo TV Şebekesi İnternet Uydu 24 Saat Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun televizyon yayınlarının dışında, internet, yazılı basın (dergi yayıncılığı), yeni iletişim teknolojileri üzerinden gerçekleştirilen yayın biçimleri (pod-cast) ve radyo yayıncılığı gerçekleştiren önemli bir yayın ağı bulunmaktadır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu nun radyo yayıncılığı gerçekleştiren istasyonları yalnızca ulusal değil aksine sınır ötesi yayıncılık biçimlerini de kapsamaktadır. Çizelge 10 da, kamu hizmeti yayın kurumunun sahip olduğu radyo istasyonları yer almaktadır. Çizelge 10. TRT Radyo İstasyonları ( TRT Radyo 1 Ulusal Geleneksel Yayın Biçimi TRT FM TRT Radyo 3 Ulusal Geleneksel Yayın Biçimi, ancak ticari yayın kuruluşları ile rekabeti öncelemekte bu nedenle kamu hizmeti yayın kurumu için giderek içeriden ticarileşmenin bir örneğini oluşturmaktadır. Ulusal Geleneksel Yayın Biçimi TRT Radyo 4 Ulusal Geleneksel Yayın Biçimi TRT Türkü TRT Nağme Ulusal Tematik (Yayın ağırlığı Türk Halk Müziği) Ulusal-Tematik (Yayın ağırlığı, Türk Sanat Müziği) Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat 24 Saat TRT Radyo Haber Ulusal-Tematik (Yayın ağırlığı, Karasal Yayın 24 Saat Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

51 Kaymas, 2014 Cilt 3, Sayı 1, Sf: TSR TRT Avrupa FM Haber) Ulusal Tematik (Yayın ağırlığı Türk Sanat Müziği) Sınır ötesi yayın- Geleneksel (TRT Avrupa FM in amacı, Avrupa da ki Türklere yayın yapmaktır. Radyo, TRT Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı na bağlıdır) Kablo Şebekesi İnternet Uydu Karasal Yayın Kablo Şebekesi İnternet Uydu Uydu İnternet Kablolu Yayın 24 Saat 24 Saat Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun, her ne kadar ülkenin resmi ideolojisinde Avrupa Birliği adaylığı çerçevesinde medya alanında yeniden yapılanma politikası izlenmesi ve Birlik politikalarında kamu hizmeti yayıncı kuruluşlarının giderek ikincil kalmasına rağmen, önemli bir yoğunlaşma içinde olduğu gözlenir. O kadar ki; Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun, medya sektörü içerisindeki söz konusu yoğunlaşmasına ilişkin ülke örneği oldukça sınırlıdır xiii. Buna rağmen, kamu hizmeti yayıncısı için medya sektöründe mülkiyet yoğunlaşmasının önemli bir başarı kriteri olarak değerlendirilemeyeceği aksine kamu yayıncısı için başarının demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğünün sağlanması, kamu yararı, siyasal iktidarlara karşı mesafesi, kamu tarafından sağlanan bütçenin nasıl kullanıldığı ve bu bağlamdaki şeffaflık gibi bir dizi kriterin, kamu yayıncısı için bir bakıma performans göstergesi olarak kullanılabileceği belirtilmelidir. Değerlendirme ve Sonuç: Kamu Hizmeti Yayıncılığı için Yeniden Yapılanma Mümkün Mü? Kamu hizmeti yayıncısı için söz konusu performans kriterleri, kamu hizmeti ve siyasal despotizm sarmalındaki bir kamu hizmeti yayıncılığının yeniden düşünülmesi için anlamlı uğrakları oluşturmaktadır. Gerçekten de, Türkiye de neredeyse yarım yüzyıla ulaşan bir tarihe sahip olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu nun, bütün bir tarihi boyunca siyasal iktidarlar karşısındaki zayıflığı ve bu durumun sonucunda siyasal baskılara direnememesi kamu hizmeti yayıncılığının giderek felsefi temelleriyle dahi uyum içerisinde olamayan yapısını daha da bir öne çıkartmaktadır. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun demokratik bir iletişim düzeni ve iletişim özgürlüğü bağlamında eleştirilerin odağında yer alması tam da, toplumun değişen beklenti, ihtiyaç ve çıkarlarıyla devletin resmi ideolojisi arasında bir kamusal uzam oluşturamamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun iktidar ve toplum arasında demokratik bir kamusal uzam oluşturmak yerine, devletin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

52 hatta daha da bir ileri giderek siyasal iktidarların ideolojisini taşıyan bir ideolojik araç olarak konumlanması, topluma karşı sorumluluklarını da giderek ikincil kılmaktadır. Öyle ki, kamusal kaynakların harcanma biçiminin şeffaf olmaması, kamu hizmeti yayıncılığının neredeyse başlangıç yıllarından itibaren kamunun değil ancak siyasal iktidarın ideolojisinin taşındığı kanal olarak konumlanması kamu hizmeti yayıncılığının meşru temellerinin dahi sorgulanmasına yol açmaktadır. O kadar ki, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, meşru temellerinin sorgulanmasına dair genişleyen bir dizi eleştirinin odağında yer almaktadır. Örneğin, siyasal iktidarlara yakın şirketlere ve gazetecilere astronomik ücretlerle program yaptırılması, devlet protokolüne paralel sunulan ana haber bültenleri, liberalleştirme programına rağmen finansmanın hem reklamlar hem de kamusal kaynaklardan ayrılan gelirlerle gerçekleştirilmesi, çoğulcu ve çok sesli bir iletişim yapısının kurulmasında ikincil kalması gibi bir dizi eleştirinin odağında yer almaktadır. Kamu hizmeti yayın kurumu, tam da bu çalışmanın isminde yer aldığı gibi, siyasal despotizm ve kamu hizmeti sarmalında bir yayın modeline dönüştüren süreç tam da böylesi bir yapının izlerini taşımaktadır. Çalışmanın ana bulguları şöyle maddeleştirilebilir. Yeni sağ politikaların medya sektörüne yansıdığı 1980 li yıllardan itibaren kamu hizmeti yayıncılığı teknolojisi, finansman biçimi, medya sektöründe rekabeti engelleyici niteliği ve hatta giderek meşruiyet temellerini sarsan sorgulamaların odağında yer almaktadır. Avrupa Birliği içerisinde ticari yayın kuruluşlarının, kamu hizmeti yayıncılarını şikâyet etmesi bu durumun bir örneği olarak görülebilir. Ancak, siyasa belgelerinde medya sektöründe çoğulcu ve çok sesli yapının oluşturulabilmesi için kamu hizmeti yayıncılarının önemi vurgulanmaktadır. Yeni sağ politikaların, kamu hizmeti yayıncılığını giderek herhangi bir ticari varlık olarak gördüğü ve bu yönüyle de kamu hizmeti yayıncılığını ikincil kıldığı giderek daha da bir ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, üstelik siyasa pratiğine tezat olarak, Avrupa Birliği siyasa belgeleri içerisinde kamu hizmeti yayıncılığının önemi vurgulanmaktadır. Yeni sağ politikaların siyasa gündeminde yer edinmesiyle birlikte, kamu hizmeti yayıncıları için asıl sorunun kamu yayıncısı adındaki kurumların varlıklarını sürdürüp sürdüremeyeceği değil daha da önemli olarak söz konusu hizmetin geleceğinin nasıl biçimlendirileceği olduğu gözlenir. Bir yandan yeni iletişim teknolojilerinin çoğullaşmasının bir yansıması olarak medya sektöründe kanal sayısındaki artış ve öte yandan yayıncılığın hem Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

53 piyasa koşulları hem de iktidar sarmalından bağımsız olarak kapsamlı, kamunun birbirinden farklılaşan ihtiyaçlarına yanıt üretebilen bir yayıncılığın nasıl gerçekleştirilebileceği sorunun önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Kamu yayıncılığının gelecekteki yol haritasının geçmiş dönemdekilerin aksine yapısal koşullardan çok daha fazla etkileneceği açıktır. Bu koşulların ilki; serbest pazar içerisinde kamu yayıncılığının yeniden yapılandırılması gerekliliğinin öne çıkmasıdır. Serbest pazar koşulları kamu hizmeti yayıncısının karmaşık ve rekabetçi yayın piyasalarında varlığını nasıl sürdürebileceğine ilişkin sorulara yol açmaktadır. Öyle ki, böylesi bir sorgulama iletişimin demokratik akışı ve iletişim özgürlüğünün sağlanabilmesi için kamu hizmeti felsefesinin yeniden yapılanmasına değin genişletilebilir. Kamu hizmeti yayıncısı önündeki bir diğer önemli koşul; yeni iletişim teknolojileri ile medya sektöründe kanal sayısının artışı ancak tam da böylesi bir çoğullaşmanın sonucu olarak izleyicinin parçalanmasıdır ki, kamu hizmeti yayıncısı kuruluşların tematik kanallar üzerinden hizmet verebilmesinin, egemen siyasa dizgesi içerisinde ikincil kılındığı gözlenmektedir. Üçüncü yapısal unsur, ülkelerin yapısal ihtiyaçları ve iç dinamiklerini göz önünde bulundurarak oluşturması gereken medya siyasası gündemi içerisinde yer almaktadır. Ancak, Avrupa Birliği nin ortak bir Avrupa enformasyon uzamının oluşturulması, kültür birliğinin dayatılması gibi gerçekte kültürel çeşitlilik bağlamında dışlayıcı ve arındırıcı bir gündemi izlemesi kamu hizmeti yayıncılarının da giderek ortak bir kültürün oluşturulabilmesi için, ulusu bir bütün olarak kurabilme yönündeki ilk dönem felsefi açımlamasından uzaklaştırmaktadır xiv. Kamu hizmeti yayıncılarının, her ne kadar son dönemde giderek artan eleştirilerle karşılaşsalar da, kamu hizmeti anlayışının bütün belirsizliklerine rağmen geçerli olduğu ve gelecekte de böylesi bir misyonun devam edeceğine dair güçlü veriler bulunmaktadır. Kamu hizmeti yayıncıları, yukarıda belirlenen ve gerçekte radikal önlem gerektiren bir dizi soruna rağmen söz konusu sorunların üstesinden gelebilecek araçlara ve toplumsal meşruiyete sahiptirler. Kamu hizmeti yayıncılığının, medya politikalarındaki paradigma değişimine rağmen halen önemli bir ihtiyacı oluşturduğuna dair, hem siyasa belgelerinde ve hem de toplumsal düzeyde, güçlü bir uzlaşım bulunmaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

54 Kamu hizmeti yayıncılarının da, iletişim özgürlüğü ve kamuya karşı sorumluluk kavramlarını da yeniden tanımlayacak ölçüde yeni bir yayıncılık dönemine hazırlanması gerekmektedir. Böylesi bir değişim süreci; çoğulcu ve çok seslilik adına kanal sayısındaki artış üzerinden değil, kamunun yeniden düşünülmesi ve kamuya karşı sorumluluk ile yüzleşme üzerinden gerçekleşecektir. Öte yandan, yalnızca bürokratik denetim mekanizmasının değil bundan daha da önemli olarak içeriden hesap verebilir olan izleyicisinin yönetiminde yer aldığı bir kamu hizmeti yayıncısı, iletişim özgürlüğü için oldukça anlamlı bir işlevi yerine getirebilecektir. Ancak, tam da böylesi bir yeniden yapılanma tepeden inmeci değil tüm aktörlerin ortak katılımıyla gerçekleşebilir. KAYNAKÇA BARDOEL, Johannes ve d HAENNES, Leen (2008). Public Service Broadcasting in Converging Media Modalities: Practices and Reflections From the Netherlands. Convergence. Vol:14(3) BARDOEL, Johannes ve Leen d Haenens (2008). Reinventing Public Service Broadcasting in Europe: Prospects, Promises and Problems. Media, Culture & Society. Vol 30(3) COLLINS, Richard ve MURRONI, Christina (1996). New Media New Policies. London: Polity Press. CUILENBURG, Jan van ve Denis McQuail (2003). Media Policy Paradigm Shifts: Towards a New Communications Policy Paradigm. European Journal of Communication 18(2). London, Thousand Oaks, CA ve New Delhi: Sage Publications, ÇATALBAŞ, Dilruba (2004). Türkiye de Kamu Hizmeti Yayıncılığının Açmazları ve Geleceği. Türkiye de Kitle İletişimi. İçinde. Der: Nilgün Gürkan Pazarcı Ankara: Turhan Kitabevi, DONDERS, Karen ve PAUWELS, Caroline (2008). Does EU Policy Challenge the Digital Future of Public Broadcasting?: An Analysis of the Commissions s State Aid Approaches to Digitization and the Public Service Remit of Public Broadcasting Organizations. Convergence. Vol:14(3) DPT (2007). Dokuzuncu Kalkınma Planı : Bilgi ve İletişim Teknolojileri Özel İhtisas Komisyonu, Yayıncılık Alt Komisyonu Raporu. Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları. ENLI, Gann Sara (2008). Redefining Public Service Broadcasting: Multi Platform Participation. Convergence. Vol: 14(1) ERDOĞAN, İrfan (1999). İlk Çağlardaki Egemen İletişim Bilimleri Üzerine Bir Değerlendirme. Kültür ve İletişim. 2(2) HALL, David (2002). EU Competition Policies and Public Services. Transfer: European Review of Labour and Research. Vol: 2(2) HARDY, Jonathan (2001). Border Crossings; Convergence, Cross-Media Promotion and Commercial Speech in UK Communications Policy. 51 st Political Studies Association Conference. Manchester: University of Manchester Press. HARRISON, Jackie ve WESSELS, Bridgette (2005). A New Public Sphere Communication Environment? Public Service Broadcasting Values in the Reconfiguring Media. New Media Society. Vol: 7(6) HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001). Defining European Public Service Broadcasting. European Journal of Communication. Vol: 16(4) HARRISON, Jackie ve WOODS, Lorna (2001). Defining European Public Service Broadcasting. European Journal of Communication. Vol: 16(4) ation/index.sthml. History of the BBC Bakan Şimşek TRT nin Geçen Yılki Gelirini Açıkladı :15 Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

55 Kamu Televizyonlarının Mali Kaynakları Nelerdir? : /06/ htm: Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Radyo , 15:50. Televizyon , 15:50. JACKA, Elizabeth (2003). Democracy as Defeat: The Importance of Arguments for Public Service Broadcasting. Television and New Media. Vol: 4(2) JAKUBOWICZ, Karl (2004). A Square Peg in a Round Hole: The EU s Policy on Public Service Broadcasting. European Culture and the Media: Channing Media-Channing Europe Series Volume 1 içinde. Ed: Ib Bondebjerg ve Peter Golding. Bristol: Intellect Books KAYA, Raşit (1999). Türkiye de 1980 Sonrası Medyanın Gelişimi ve İdeoloji Gereksinimi. KAYMAS, Serhat (2008). Devlet ve Sermaye Sarmalında Türkiye Medyası: Ekonomik Krizler, Medya ve Demokrasi. Galatasaray İletişim Vol: KEANE, John (2009). The Life and Death of Democracy. London: Simon &Schuster Press. KEJANLIOĞLU, Beybin (2004). Türkiye de Medyanın Dönüşümü. Ankara: İmge Kitabevi. MCCHESNEY, Robert (1999). Rich Media, Poor Democracy: Communication Politics in Dubious Times. New York: The New Press. MCQUAIL, Dennis (1992). Media Performance: Mass Media and the Public Interest. London: Sage Publication. MUTLU, Erol (2001). Ne Olacak Bu Kamu Yayıncılarının Hali. Medya Politikaları içinde. Der: D. Beybin Kejanlıoğlu, Sevilay Çelenk ve Gülseren Adaklı. Ankara: İmge Kitabevi PADOVANI, Cinzia ve TRACEY, Michael (2003). Report on the Conditions of Public Service Broadcasting. Television and New Media. Vol: 4(2) PODKALICKA, Aneta (2008). Public Service Broadcasting as an Infrastructure of Transition in the Age of Cultural Diversity: Lessons for Europe from SBS Austraila. Convergence Vol: 14(3) PUPPIS, Manuel (2008). National Media Regulation in the Era of Free Trade: The Role of Global Media Governance. European Journal of Communication Vol23(4) TRACEY, Michael (1996). Beyond Governance: The Triumph of Populism and Parochialism in the 21st Century. Javnost/The Public. Vol:3(2) WHEELER, Mark (2004). Supranational Regulation: Television and the European Union. European Journal of Communication. Vol: 19(3) YTREBERG, Espen (2002. Ideal Types in Public Service Television: Paternalist and Bureaucratcs, Charismatics and Avantgardist. Media,Culture&Society. Vol: Çalışma Notları i Birleşmiş Milletler tarafından 16 Aralık 1966 tarihinde yürürlüğe giren, Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi insan hakları ve demokratikleşme konusunda evrensel normları belirleyen en önemli uluslararası belgelerden birisi olarak kabul edilmektedir. Türkiye, 15 Ağustos 2000 tarihinde sözleşmeyi imzalamıştır. Bununla birlikte Sözleşme nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi nde onaylanmasının ardından yürürlüğe gireceği belirtilmelidir. ii New World Information and Communication Order (NWICO). iii American Commission on Freedom of the Press. Ancak Komisyon daha çok başkanlığını gerçekleştiren Robert Hutchins in ismiyle, Hutchins Komisyonu olarak tanınmıştır. iv Amerika Birleşik Devletleri için söz konusu dönem, New Deal olarak isimlendirilmektedir. v Federal Communication Commission. Gerçekte FCC nin kurulması, 1934 tarihindeki Communications Act isimli kanuna dayanmaktadır. Bağımsız bir devlet kurumu olarak örgütlenmiştir. vi Amerika Birleşik Devletleri, 1982 yılında yayınladığı yönetmelik (consent decree) ile öncelikle Bell şirketi nin telekomünikasyon alanındaki tekel gücüne son verilmiş ve ardından 1984 yılında AT&T şirketinin ülkedeki kartel yapısına son verilerek parçalanmıştır (Picard, 2007:135, Barret, 2006:24, Sullivan ve Hertz, 2009:5). vii 7 Şubat 1992 de imzalanan Anlaşma; Avrupa Ekonomik Topluluğu nun Avrupa Birliği ne dönüşmesi yönündeki son açılım olarak değerlendirilmelidir. Bu anlaşma ile, Avrupa çapındaki tek pazar politikasının ekonomik ve parasal birliğin oluşturulmasına dair açımlamalar gerçekleştirilmiş bu yönüyle de diğer alanlarda Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

56 olduğu gibi yayıncılık alanında da liberalleştirme programının son adımı atılmıştır. viii Television Without Frontiers ve Green Paper on the Establishment of the Common Market isimli siyasa belgeleri, Avrupa Birliği nin 1984 yılındaki en kapsamlı belgelerini oluşturmaktadır. Her iki belge içinden bakıldığında, Avrupa Komisyonu nun yalnızca ekonomik faaliyetlerle değil bundan daha da önemli olarak sosyal ve kültürel alanlarda da görevli olduğunu belirtir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği nin ortak bir iletişim pazarı oluşturmanın ötesinde medya politikalarını ortak bir Avrupalılık kimliğini oluşturmak amacı ile kullandığı görülmektedir ki, böylesi bir amacın sonraki yıllarında da sürdüğü gözlenir. Örneğin, 1990 yılında Avrupa Konseyi yeni bir medya siyasasını gündeme getirmiştir. Buna göre, görsel-işitsel yayıncılık alanında Avrupa Topluluk kararlarının üç önemli boyutu belirlenmiştir. Bunlar (a) bir bütün olarak Avrupa görsel-işitsel yayıncılık kapasitesini geliştirmek, (b) söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi için programların serbest dolaşımını sağlamak, içerik endüstrisini geliştirmek, yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi için yön göstermek ve (c) Avrupa kültürel çeşitliliğini korumak ve geliştirmek olarak belirlenmiştir. ix Ticari yayıncıların şikâyetleri, dayanağını Roma ve Amsterdam Anlaşması ndan almaktadır. Özellikle Amsterdam Anlaşması nın kamu hizmeti yayıncılık modelini doğrudan ilgilendiren 81, 82, 87 ve 88. maddeleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Jackie Harrison ve Lorna Woods un (2001:486) belirlediği gibi, 81. ve 82. maddeler, kamu hizmeti yayıncılarının rekabet karşıtı anlaşmalar içerisinde olamayacağını ve yayıncılık pazarı içerisindeki güçlerini kötüye kullanamayacaklarını belirlerken, 87 ve 88. maddeler, kamu hizmeti yayıncılığının devlet desteği alacağını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, yeni iletişim teknolojilerindeki kazanımlar ve kanal sayısının artışı ticari yayıncılar tarafından, her ne kadar dikey çeşitlilik olarak yorumlansa da, kamu hizmeti yayıncılarının izleyici kaybı ile sonuçlanmaktadır. Öte yandan, Birliğin bir Avrupalılaştırma politikası olarak, kanal sayısının parçalanmasına karşı bir tutum aldığı görülmektedir. Birlik tarafından kamu yayıncılarına atfedilen sosyal uyum ve aidiyet duygusunun sağlanması için program üretilmesi yönündeki tutum, kamu hizmeti yayın kuruluşlarının kanal sayısındaki artışla (daha doğru bir ifade ile kamu hizmeti yayın kuruluşlarının parçalanması ile) daha da bir öne çıkmaktadır. Bu konuya, TRT modelinde izlenen parçalanma politikasında ayrıntılı olarak değinilecektir. x Kejanlıoğlu (2004:175) söz konusu dönemde siyasal iktidarların, TRT üzerindeki baskılarının bir yandan TRT nin diğer kurumlarla doğrudan yazışma yapamaması, Maliye Bakanlığı tarafından ruhsat gelirlerine el konulması, hesap işlemlerinin yasadışı yollarla incelenmesi ve kadro atamalarının geciktirilmesi gibi kamu hizmeti yayın kurumunu, siyasal iktidara bağımlı kılan bir yapının izlendiğini belirtir. xi Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, belirli dönemler boyunca kendi içerisinde de yeniden yapılanma dönemleri izlemiştir. Örneğin 2001 yılında yeni yayın dönemine sizin için değişiyoruz, sizinle değişiyoruz reklamları ile başlamış, yurtdışındaki bir reklam ajansına yeni logo hazırlatmıştır. xii Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu nun mali kaynaklarını, merkezi yönetimden aldığı bütçe, reklam gelirleri, radyo, televizyon, video ve bileşen cihazların satışından tahsil edilecek bandrol ücretleri, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, radyo ve televizyon kanalı ile yapılacak ilan ve reklam gelirleri, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, düzenlenecek konser, temsil ve benzeri programlara giriş ücretleri ve bu yerlerde yapılacak ilan ve reklam faaliyetlerinden elde edilecek gelirler, yapılacak her türlü bağış, yardım ve diğer gelirler olmak üzere geniş mali kaynaklar oluşturmaktadır. TRT nin söz konusu mali kaynakları arasında yer alan radyo, televizyon, video ve bileşik cihazlardan alınacak ücretler (bandrol ücretleri) ile elektrik enerjisi hasılat paylarının tahsilat şekli kanunla belirlenirken, diğerlerinin tahsilat şeklinin tespit yetkisi Kuruma verilmiştir ( Bununla birlikte, TRT nin bütçesinin ağırlıklı bölümünü elektrik gelirleri oluşturmaktadır. Örneğin, 2011 yılı içerisinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu sadece elektrik gelirlerinden 550 milyon 860 bin 67 TL (yaklaşık 250 milyon Euro) pay elde etmiştir ( xiii Örneğin, kamu hizmeti yayıncılığı için neredeyse rol model olan BBC nin dahi ülke içerisinde ancak TRT kadar televizyon sayısına sahip olduğu diğer televizyon kanallarının ise ancak yayın alanını kapsayan ülkeler bazında gerçekleştiği belirtilmelidir. Radyo istasyonu bağlamında da benzeri bir yapılanmanın söz konusu olduğu bilinmektedir. xiv Bu açıdan, 3Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6112 Sayılı Yasa nın 15. maddesi Avrupa Eseri olarak tanımladığı, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi ne taraf olan ülkelerde üretilen, Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

57 eserlerin yayını için televizyon yayınlarının %50 sini ayırması kamu hizmeti yayıncılarının ilk dönemdeki felsefi açımlamasını nasıl da kaybedebileceğine dair anlamlı bir örneği oluşturmaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt, 3 Sayı 1

58 MBD 2014, 3(1): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2014 Kabul: Mart 2014 TÜRKİYE DE MEDYA VE AVRUPALILAŞMA SÜRECİ: TÜRKİYE MEDYASI, AVRUPALILAŞAN BİR KAMUSAL ALAN DENEYİMİ İÇİN KATKI SUNABİLİR Mİ? MEDIA AND THE EUROPEANIZATION IN TURKEY: IS THE TURKEY S MEDIA PROVIDE ANY CONTRIBUTION TO THE EUROPEANIZATION OF THE NATIONAL PUBLIC SPHERE? A. Serhat KAYMAS a ÖZ Türkiye ye, Avrupa Birliği aday ülke statüsünün tanındığı 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi nin ardından Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri, Türkiye nin toplumsal oluşumunu ve modernleşme sürecini önemli ölçüde etkileyen boyutları ile kamusal alanda da gittikçe genişleyen bir ilginin odağına yerleşmiştir. Türkiye nin Avrupalılaşması sürecinin, ülkenin modernleşmesini ve toplumsal oluşumunu etkileyen boyutlarıyla medya ve kamusal alan tartışmalarına dair özel bir gündeme yol açtığı gözlenir. Ancak Türkiye medyasının ülkenin Avrupalılaşması sürecinde olduğu kadar, ulusal kamusal alanın Avrupalılaşmasına dair sunduğu katkının da oldukça tartışmalı olduğu belirtilmelidir. Bu çalışmada, Avrupa Birliği içerisinde kamusal alan tartışmalarına dair bir tartışmanın ardından, Türkiye medyasının Avrupalılaşan bir kamusal alan deneyimi için bir katkı sunup-sunamayacağı ele alınmaktadır. Türkiye nin medya siyasasındaki değişim ve Gezi Parkı eylemleri ekseninde Türkiye de medya ve kamusal alan denklemini ele alan çalışma, Türkiye de Avrupa Birliği sürecinin medya içerisinde yanlış kurulan bir denklem olduğunu vurgulamaktadır. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Avrupa Birliği, Ulusal Kamusal Alanların Avrupalılaşması, Medya ve Kamusal Alan. ABSTRACT After the Helsinki European Council Summit in 1999 when is declared a Republic of Turkey s candidate country status of the European Union, Turkey and the European Union s relationships is occupied a great deal of attention and ever-expanding field of the Turkey s national public sphere. Europeanization as an important dynamics can significantly affected on the modernization and social formation of the Turkey is also paved the way for the rethinking of the Europeanization of the national public sphere and media relations. Although media s effects on the re-making on the public sphere and of course Europeanization process, Turkey s media experience on the national public sphere s Europeanization is very opaque and to say that controversial. Having detailed analysis of the Europeanization of the public sphere in the European agenda, the writer of this article is discussed the Turkey s media experiences and is seeking an answer the following question. Is the Turkey s media provides any contribution to the Europeanization of the Turkey s national public sphere as a case of Gezi Occupy. The study is pointed out the media and the Europeanization of the public sphere has been ill-defined topics in Turkey. Key Words: Europeanization Process of the National Public Sphere, Republic of Turkey, European Union, Media and Public Sphere. a Öğr.Gör.Dr. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu, kaymas@hacettepe.edu.tr

59 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Giriş Avrupa Birliği ne katılması mukadder bir ülke olarak aday ülke statüsünün tanındığı 1999 Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi nin ardından; Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin bir nehrin farklı yataklarına doğru sürüklendiği gözlenmektedir. 12 Eylül 1963 de imzalanan Ankara Antlaşması ndan bu yana Türkiye nin Avrupa Birliği niyetinin somut uğrağını oluşturmasına rağmen Zirve nin ardından gelişen siyasal gündem aslında kendi içerisinde önemli bir çelişkinin de gittikçe görünür kılınmasını sağlamıştır. Türkiye nin uzun-ince yolculuğu bu kez hedefe yakınlaştıkça bir o kadar da uzaklaşılan, belirsizlik ve hatta gerilim eksenlerinin eş anlı kurulduğu bir denkleme dönüşmüştür. İslami siyasal ideolojiden gelen ve kendisini muhafazakâr-demokrat kimliği üzerinden tanımlayan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ilk döneminde ( ) oldukça yakınlaşan Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin, sonraki yıllarında yerini uzaklaşma hatta giderek bir gerilim eksenine terk ettiği söylenmelidir i. Egemen siyasal konjonktür içerisindeki bağlamın ve toplumsal art alanın değişmesine rağmen, gerçekte değişmeyen, Türkiye içi siyasal alan denkleminin oluşmasında ve Türkiye modernleşmesinin çelişkili yönleri ile yüzleşme olanağı bulduğu bir alan olarak Avrupa Birliği nin Türkiye de kamusal alan tartışmalarında edindiği yer ve söz konusu yerin genişlemesidir. Bununla birlikte, Türkiye nin Avrupalılaşması ii sürecinin; katılım müzakerelerinin başladığı 3 Ekim 2005 tarihinin ardından kamusal alanda edindiği yer, Türkiye nin siyasa gündemine eklemlendiği yeni sorular üzerinden genişlerken, gerçekte oldukça anlamlı bir sorunun neredeyse üstünün örtüldüğü belirtilmelidir. Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin, Türkiye de modernleşme sürecinin yeniden inşasına doğru genişlemesiyle birlikte daha da bir gözlenen soru, aslında Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin resmi söylem ve müzakerelerin dışında bir iletişim uzamının nasıl kurulabileceğinden bağımsız değildir. Bu yönüyle; Türkiye de Avrupa Birliği gündeminin gerek Türkiye modernleşmesinin yeniden inşasına ve gerekse devlet-birey arasındaki ilişkinin liberalleştirilmesine dair eklemlendiği yeni soruların aslında medya ve kamusal alanın yeniden ele alınması yönünde bir davetiye çıkarttığı açıktır. Üstelik Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin üstü örtülü olarak tartışmaya davet ettiği sorun, aslında oldukça temel bir düzeyde Türkiye ve Avrupa Birliği arasında sürdürülebilir bir iletişimin nasıl kurulabileceği ile eş anlı olarak gelişmektedir. O kadar ki; ulusal kamusal alanın ulus ötesi bir nitelik almasında Türkiye de medyanın söz konusu alanda bir katkı oluşturupoluşturamayacağı aslında Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceğini de biçimlendirme potansiyeli taşımaktadır. Bu çalışma içerisinde, Türkiye de medya, Avrupa kamusal alanının oluşması için bir katkı sunabilir mi? olarak belirlenen soru; Avrupa Birliği içerisindeki Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

60 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: yansımasını, en azından 1992 yılındaki Maastricht Antlaşması döneminden itibaren demokrasi ya da genişletildiğinde iletişim açığı olarak bulmaktadır. Avrupa Birliği nin genişleme dönemlerinin ardından, ekonomik ve nüfus büyüklüğü bağlamında ulaştığı hacim bu kez de söz konusu büyüklüğün nasıl yönetilebileceğinin yanı sıra yurttaşları ile siyasal iletişim olanaklarının nasıl geliştirilebileceğine dair soruları da odağına almıştır. Maastricht Antlaşması dönemi tam da böylesi bir anı görünür kılan ilk uğrağı oluşturmaktadır. Avrupa Birliği için bu tarihten sonra da, yurttaşları ile iletişim gündeminin egemen siyasa dizgesi içerisine daha da bir yerleştiği görülür yılında Avrupa Birliği genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn nin, Aralık 2006 Zirvesi nin ardından Birlik için resmi stratejiye dönüşen, konuşmasında belirlediği 3C formülü (conditionalitykoşulluluk, sadeleştirme-consolidation ve communication-iletişim), Avrupa Birliği ile üye / aday ülkeler arasındaki iletişim sorunu daha da bir görünür kılmıştır (aktaran Özdemir, 2012:302). Bununla birlikte, Avrupa Birliği siyasası içerisinde yer edinen kamusal alan ve iletişim eksenlerinin, bu çalışmanın ilerleyen kısımlarında eleştirilmek üzere, iki ana biçim altında ilerlemesi dikkat çekmektedir. Gerçekten de, ulusal kamu alanlarından bağımsız bir pan-avrupa kamusal alanının oluşturulması ile ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması olarak öne çıkan seçenekler, Avrupa Birliği merkezi siyasasında, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi doğrultusunda, Avrupa eserleri için kota uygulamasına doğru genişlemiştir. Türkiye nin de, 3 Ekim 2005 tarihinden bu yana Avrupalılaşma sürecinin derinleşmesi ile birlikte katılım müzakereleri boyunca izlenen yapısal programların giderek medya siyasasına doğru genişlemesi, ülkenin Avrupa Birliği üyeliği niyetini görünür kılmış olmasına rağmen, söz konusu değişim sürecine dair eleştirileri de uyandırmaktadır iii. Türkiye nin politika transferi yaklaşımı ile medya siyasasında yer edinen, Avrupa Eserleri kavramı ve bu doğrultuda kota uygulamasının söz konusu eleştirilerin iki ana gündemini oluşturduğu görülür. Çalışmanın ilerleyen kısmında bu konu ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki iletişimsel açığın görünür kılındığı yakın dönem içerisindeki örnek ise Gezi Parkı Eylemleri olmuştur. Gezi Parkı Eylemleriyle birlikte, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin giderek Türkiye nin demokrasiye bağlılığının test edildiği bir sınava dönüşmesinin, Türkiye de medyanın Avrupalılaşma sürecindeki konumunu yalnızca eylemlerin var olan medya yapısına dair eleştirisi üzerinden değil, daha geniş düzeyde bakıldığında, medya ve Avrupalılaşma sürecinin yeniden değerlendirilmesine olanak tanıması üzerinden kurmaktadır. Bununla birlikte Türkiye de medyanın tam da söz Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

61 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: konusu dönemdeki pratiklerine bakıldığında, Avrupalılaşma sürecine katkı sunmasının ötesinde kamunun bilme hakkını değerlendirme biçimi dahi oldukça anlamlı bir dizi eleştirinin gerçekleştirilmesini gerekmektedir. O denli ki, eylemlerin başladığı gece medya kanallarının bir şampuan şirketinin düzenlediği güzellik yarışmasına ya da penguenlerin yürüyüşü isimli belgesele gösterdiği ilgi, ancak BBC ve CNN öncelikli olmak üzere merkezlerinin AB ülkeleri olduğu televizyon kanallarının üstelik süreci bir demokratik bir hak olarak görmesinin ardından değişmiştir. Üstelik söz konusu değişimin yine de yeterli olduğunun söylenmesi güçtür. Gerçekten de, CNN International in Türkiye ortağı CNN Türk ü kamunun bilme hakkına saygı çerçevesinde uyarması hatta sözleşmenin fesih edilmesi tehdidinin ardından gerçekleştiği dikkate alınmalıdır. Bütün bu yönleri ile Türkiye de ulusal medyanın Avrupalılaşan bir kamusal alan kavramına katkı sunabilmesinin ötesinde Avrupa televizyonlarının, Türkiye nin demokrasi ve özgürlüklerin genişletilebilmesine dair bir çabası olduğu söylenebilir. Ancak, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin bu tarihten önce de bir demokrasi açığı sorunu olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Katılım müzakerelerinin başladığı söz konusu dönem, her ne kadar Cumhuriyet in ilanının hemen ardından Türkiye nin, çağdaş uygarlığa ulaşma iv hedefinin anlamlı bir göstergesi olarak düşünülebilir ise de, bu tarihten sonra genişleyen ilişkilerin Türkiye ve AB arasında bir demokrasi ve iletişim açığı olarak da değerlendirilmesi gereken uzamı oluşturduğu belirtilmelidir. Gerçekten de, Türkiye nin demokrasiye bağlılığının Avrupa Birliği nin ise Avrupa idealinin sınandığı yeni dönem v, daha önce de belirtildiği gibi, farklı bir nehrin yatağına taşıdığı Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerini, bu kez belirsizliğin ötesine geçen bir gerilim ile de karşılaştırmıştır. Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin; o güne değin yazılmış olan en sert eleştirilerin yoğunlaştığı 2012 yılı İlerleme Raporu ve Türkiye nin karşı bir rapor eliyle, neredeyse aynı sertlikte, yanıt vermesi her ne kadar gittikçe belirsizleşen hatta sabitlenen ilişkilerin bu kez gerginliğe dönüştüğüne dair endişeleri görünür kılmıştır. Ancak, çalışmanın henüz başında sözü edilen sınavın ve gerilim denkleminin İlerleme Raporu sonrasında da devam ettiği görülür. Gezi Parkı Eylemleri ve arkasından gelişen olayların, Avrupa Birliği için Türkiye nin neredeyse demokrasiye bağlılığının sınandığı önemli bir referans olarak algılandığı görülür. Bu bağlamda, Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğinin önemli bir aşaması olarak daha önce açılması planlanmış olan Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu isimli müzakere faslının (22. Fasıl) açılmasının engellenmesi özel bir örneği oluşturmaktadır. Her ne kadar Fransa tarafından 12 Şubat 2013 tarihinde engelin kaldırılacağının açıklanmasına rağmen, Türkiye nin söz konusu eylemlerle birlikte gösterilerin bastırılmasındaki sert tavrı nedeni ile hem Avrupa Parlamentosu nun uyarısı hem Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

62 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: de Almanya nın karşı çıkmasının ardından, İlerleme Raporu nun açıklanacağı 2013 Ekim ayına ertelenmesi, Türkiye nin demokrasi sınavı için anlamlı bir ekseni oluşturmaktadır. Öte yandan, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin aynı dönemde başlatıldığı Hırvatistan ın 1 Temmuz 2013 tarihi itibari ile AB üyesi olması, Sırbistan ve Kosova ile üyelik görüşmelerinin başlatılmasına yönelik açımlamalar bu kez Avrupa Birliği için test edilen Avrupa kimliği sınavının diğer örneğini oluşturmaktadır Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin ulusal kamu alanının Avrupalılaşması tartışması öncesinde, Avrupa Birliği siyasası içerisinde Avrupa kamusal alanının nasıl kurulduğuna dair bir tartışmanın gerçekleştirilmesi ve ardından Türkiye de kamusal alanın Avrupalılaşması sürecine doğru tartışmanın genişletilmesi anlamlı olacaktır. Avrupa Birliği Tartışmaları İçerisinde Avrupa Kamusal Alanının Oluşturulması Avrupa kamusal alanının ve bu doğrultuda ortak bir Avrupalı kimliğinin, 1990 lı yılların başından itibaren AB siyasasında yer edindiği görülmekteyse de, aslında, söz konusu gündemin aslında henüz on yedinci yüzyılının sonu ve on sekizinci yüzyılın başına değin vi. izlenebilecek olan bir tarihçeye doğru genişletildiği belirtilmelidir. Ortak bir Avrupa kamusal alan düşüncesinin hem felsefi tartışmalarda hem de merkezi kurumlar eliyle siyasal alan içerisinde yer edindiği ve söz konusu kavramın ve kavramla bileşen tartışmalarla on dokuzuncu ve yirminci yüzyıla doğru genişlediği görülür. Ancak kamusal alan düşüncesi ile bir pan-avrupa kamusal alanın oluşturulabileceğine dair düşüncenin oluşması Philip Schelesinger e (2006:418) göre, sosyal iletişim modelleri ile bir uyum, yakınlık ve hatta ortak kader duygusunun oluşturulabileceğini henüz 1900 lü yılların başında Otto Bauer in düşünceleri ile siyasa gündemine yansımıştır. Yurttaşların, sosyal iletişim ağlarına katılımı aracılığı ile sürdürülebilir bir iletişimin eş anlı olarak bir siyasal topluluğa, kimliğe ve bir aidiyet duygusunun gelişmesine doğru genişleyeceği fikri söz konusu dönemden itibaren gelişmiştir. Avrupa kamusal alan düşüncesinin kurulmasını on sekizinci yüzyıl içerisindeki tartışmalar ekseninde okuyan Slavko Splichal (2006:697), Avrupa Birliği kurucu figürleri arasında yer alan Immanuel Kant ve Jeremy Bentham ın kamusal alana dair düşüncelerini ve aralarındaki farklılıkları aşağıdaki gibi çizelge haline getirir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

63 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Çizelge 1. Bentham ve Kant ın Düşüncelerinde Alternatif Kamusal Alan Kavramsallaştırması (Splichal, 2006:697). Kamusallığın Alternatif Bentham Kant Kavramsallaştırması Üst İlke Yarar Adalet Haklılık Kriteri İnsanların Kamusallık mutluluğu Amaç Yasamanın Halkın Aydınlanması İşlemesi (Parlamento kararlarının yayınlanması) Tercih Edilen İletişim Biçimi Basın Paylaşılan anlamların inşası, nedenlerin kamu tarafından kullanılması Yayın Özgürlüğü için Kurumsallaşmanın Basın Özgürlüğü İletişim Hakkı Tercih Edilen Biçimi Kurumsallaşma Amacı Sosyal Reformlar Bireylerin bağımsız muhakemesi ve yasal düzen Kamunun Kavramsallaştırılması Çoğunluk (kamuoyunun en geniş oranlarda toplanması) Ortak değer ve duygulara dayanan hayali entelektüel topluluk Kamuoyunun Sosyal İşlev İlkesi Halkın güvensizlik ve ahlaki yaptırımlara dair sorunlarında yasama organı üzerinde etkili kontrolün sağlanması Yasa koyucular ve etkilenen yurttaşlar üzerinde manevi kuvvetin sağlanması Avrupa kamusal alan fikrinin yer edinmeye başladığı ilk yıllardan itibaren Avrupa Birliği ortak kamusal alan kavramının yurttaşları, kamusal katılıma ve sosyal iletişim ağlarına dâhil etme kapasitesi üzerine inşa edildiği belirtilmelidir. Kamusal alan tartışmaları erken döneminden itibaren değerlendirildiğinde, kamusallık biçimlerinin sivil toplum alanındaki iletişim, diyalog ve müzakere sürecini bu doğrultuda da kullanılan yöntem ve araçları özel olarak vurguladığı gözlenir. Slavko Splichal tam da bu doğrultuda, Kantçı kamusallık ilkesinin ulusal ve hatta Avrupa siyasal çerçevesinin ötesine uzanan evrensel bir iddia olduğunu hatırlatır. Gerçekten de, kamusal alana dair erken dönemli tartışmalar içerisinden bakarak iletişim kanallarının ve siyasal iletişimi besleyen sivil toplumun öneminin on sekizinci yüzyıldan itibaren vurgulandığı gözlenir. Bentham ve Kant ın Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

64 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: gerçekleştirdiği kamusal alan kavramsallaştırmasının iletişim kanallarının özgürlüğüne özel bir vurgu yaptığı da bu doğrultuda gözlenmektedir. Bununla birlikte, Avrupa kamusal alanının oluşmasına dair ilk tartışmaların genellikle ulus devlet sınırları ve ulusal kamusal alan kavramı üzerine biçimlendirildiğini gözlemleyebilmek olasıdır. Ulus devletler içerisinde, vatandaşın siyasa sürecine eklemlendiği bir yer olan kamusal alan düşüncesinin gittikçe ortak bir Avrupa kamusal alanı ve ulus ötesi kamusal alan düşüncesine doğru genişleyebilmesi ise Jurgen Habermas ın çalışmaları ile olanaklı hale gelmiştir. Bununla birlikte; Nancy Fraser ın (1992:123) karşıt kamusal alan ve karşıt kamusallık vii düşüncesiyle birlikte, Habermas ın ortak bir kamusal alan kavramına dair eleştirel bir yaklaşım geleneğinin üstelik oldukça güçlü bir biçimde oluşturulmuş olduğu belirtilmelidir. Ancak, Jurgen Habermas ın ortak bir Avrupa deneyimi olarak kamusal alan ve ortak bir kimlik olarak Avrupalılık üzerine geliştirdiği düşüncelerinin, en azından ana hatlarıyla, yeniden tartışılması anlamlıdır. Habermas (2001:65), ortak bir Avrupa kamusal alanının oluşturulmasına dair ileri sürdüğü çalışmasında, her ne kadar önceki çalışmalarında daha çok ulus devletler özelinde kamusal alan kavramı ile ilgilenmiş olmasına rağmen, Avrupa için ortaya çıkan demokrasi açığının bir pan-avrupa kamusal alanının tam da kurumsal sürece yerleştirilmesiyle giderilebileceğini bu doğrultuda söz konusu kamusal alan kavramının Avrupalılaşma için yetersiz bütünleşme sorununun çözümü için anlamlı olacağını belirlemiştir. Avrupa kamusal alanı düşüncesinin gittikçe ulus ötesi kamusal alan düşüncesine doğru bir genişleme içermesine rağmen, bir dizi açıdan önemli ölçüde eleştirildiği belirtilmelidir. Jonhattan Bowman ın (2007: ), Habermas ın son dönemi ile ilgili eleştirisi tam da böylesi bir anı görünür kılmaktadır. Bowman a göre; Habermas önerdiği kurumsal düzenleme ve anayasal yurttaşlık düşüncesi, yurttaş için siyasal hak kavramı ile Avrupa Birliği tartışmalarını birleştirmeye dair bir çaba içerse de, liberal siyasal haklar ne ortak bir siyasal kimliğin oluşmasını ne de yabancıların Avrupa kimliğini paylaşmasını sağlayabilecek niteliktedir viii. Öte yandan, Habermas ın Avrupa demokrasi açığı üzerine geliştirdiği anayasal yurtseverlik kavramı üzerinden de bir dizi eleştiri geliştirilmiştir. Habermas ın Avrupa demokrasi açığı ve Avrupa Birliği meşruiyeti için geliştirdiği anayasal yurtseverlik kavramı her ne kadar Avrupa için hukuki meşruiyet temelinde bir bütünleşmeyi öngörmekte ise de tam da bu yönüyle bir dizi, üstelik bir kısmının oldukça keskin olduğu, eleştirinin odağına yerleştirilmiştir. Örneğin Bowman (2007:740) böylesi bir tasarının, demokrasi açığını bu kez meşruiyet açığına dönüştürebileceği yönünde eleştirir. Bowman a göre; Habermas ın anayasal yurtseverlik projesi hem ölçeği hem de yol açabileceği yeni sorunlar Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

65 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: üzerinden değerlendirilmelidir. Habermas ın önerisinin, ölçek itibari ile yanlış olduğunu söyleyen Bowman a göre böylesi bir proje henüz başından itibaren tüm yurttaşların siyasal süreçlere doğrudan katılımı esasına göre işlemektedir ki zaten böylesi bir doğrudan demokrasi modeli söz konusu dahi olamaz. İkincisi ise, söz konusu teklif üstü örtülü olarak Avrupa Parlamentosu nun yetkilerini arttırmakta, Bakanlar Konseyi ni ise yeniden yapılandırmaktadır ancak bununla birlikte Avrupa sorunlarını bu kez siyasal kontrol ve denetim aracına dönüştürmektedir. Bowman a göre, bu kez de Avrupa yurttaşlarının, Avrupa yurttaşı olmayanlar üzerindeki baskısını arttıracak ve kamusal alan düşüncesini henüz doğumu sırasında boğacaktır. Avrupa Birliği nin 29 Ekim 2004 tarihinde Avrupa Birliği üye ve aday ülke liderleri tarafından imzalanan yeni anayasa deneyimi öncesinde, Habermas ın anayasal yurtseverlik kavramı ile söz konusu sürece kuramsal bir destek oluşturma çabası ayrıca dikkat çekmektedir ix. Habermas ın çalışmalarının her ne kadar bir dizi örneğinde görüldüğü gibi keskin olarak eleştirilmesine rağmen Avrupa Birliği ve demokrasi açığı için bir pan-avrupa kamusal alanı düşüncesi ile yeni bir fikir olarak değerlendirilmesi gerekir. Böylesi bir değerlendirmenin ise, en azından Avrupa Birliği nin bu kez gerçekten de bir demokrasi ve eş anlı olarak bir iletişim açığı içerisinde olduğunun ifade edilmesi yönüyle zaten oldukça anlamlı bir katkı niteliğindedir. Avrupa Birliği nin 2001 yılından itibaren ortak kamusal alan ve ortak kimliğe dair tasarımını tetikleyen çalışmaların kuramsal tartışmalar içerisinde yansımasını bulması oldukça önemlidir. Gerçekten de, Jostein Gripsurd un (2007:479) işaret ettiği gibi, Avrupa Birliği kuruluşunun üzerinden geçen 50 yılın x ardından bu kez de demokrasi açığı ve önemli siyasal projelerde yurttaş katılımının sağlanamamasını büyük bir endişe ile karşılamaktadır. Jostein Gripsurd; Avrupa Birliği içerisinde böylesi bir kaygının Avrupa Birliği ve yurttaşları arasındaki iletişim açığının bir başlangıç olarak değerlendirilmesinden bu yana, Avrupa Birliği kurumları ile yurttaşları arasındaki genişleyen iletişim dengesizliğinin 2001 yılındaki White Paper on Governance raporu ile ifadelendirildiğini söyler. Bununla birlikte söz konusu iletişim açığının bir kaygı olarak görülmesinin tam da Avrupa Birliği teriminin ilk kez kullanıldığı 1992 tarihli Maastricht Antlaşması dönemine değin genişletilmesi çok da yanlış karşılanmaması gerekir. Maastricht Antlaşması dönemine değin Avrupa Birliği siyasetçilerinin kamuoyunun kolaylıkla yönlendirilebilir olduğu yönündeki düşüncesi, bu dönemden sonra yerini giderek kamuoyunun siyasal karar alma süreçlerinden bağımsız hareket edebileceği düşüncesine bırakmıştır. Hakan Yılmaz ve Emre Erdoğan (2012:17) bu durumu şöyle açıklamaktadır; Danimarka da Maastricht Antlaşması nın ilk referandumda reddedilmesi, o güne kadar siyasilere AB konusunda şartsız destek verdiği varsayılan seçmenlerin aslında tam tersi yönde Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

66 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: hareket edebileceklerini de göstermiştir. Hatta AB kurumlarının ve bütünleşme sürecinin sadece hükümetler eliyle yürütülmesi ve herhangi bir seçmen denetimine tabii olmaması da, AB kurumlarında demokrasi eksiği sorununu ortaya çıkartmış, AB kurumlarının meşruiyetinin sağlanabileceği katılım süreçleri tasarlanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği nin, kamuoyunun siyasal süreçlere katılımının arttırılmasını amaçlayan politikaların giderek bir Avrupa kamusal alanının oluşturulması idealine doğru genişlediği ve bu doğrultuda ortak bir Avrupalı kimliğinin oluşmasını amaçladığı görülür. Öte yandan Avrupa Birliği söz konusu demokrasi açığı bağlamında ortak bir Avrupalı kimliğin kendisini gerçekleştirme alanı olarak kamusal alan kavramının da siyasa dizgesine alındığı gözlenir. Kamusal alanın, son kırk ya da elli yıl içerisinde dünya görüşü xi kavramı ile birleşse bile daha çok ulus-devlet sınırları içerisinde düşünüldüğünü belirleyen Jostein Gripsrud (2007:483), Avrupa Birliği tartışmaları içerisindeki kamusal alan kavramının ise değişken bir dizi anlama sahip olduğunu söyler. Avrupa kamusal alanı ya da ulusal kamusal alanların giderek Avrupalılaşması olarak düşünülen yapının kamusal alan kavramının dönüşümüne işaret eden yapısı olduğu gibi bir yandan da siyasal yapı içerisinde işlevsel olan boyutlarının olduğu söylenmelidir. Philip Schelesinger (2007:417), Avrupa Birliği kamusal alanı kavramı ile bir yandan iletişimsel uzamın genişlemesi ile Avrupa Birliği yurttaşlarının kozmopolitan ağlara dâhil edilebilmesi, ya da yurttaş hareketliliği, için anlamlı bir fırsat oluşturduğunu belirler. Böylesi bir düşünce, Avrupa Birliği nin ortak kimlik tasarımı ve aidiyet geliştirme pratiği içerisinde de oldukça anlamlı olmuştur. Avrupa Birliği merkezi ile üye ülkeler arasındaki ilişkinin gelişmesiyle ortak bir kimlik ve aidiyetin gelişebileceğini düşünen Schelesinger, bu bağlamda Avrupa Komisyonu nun 2006 yılında alandaki siyasasını oluşturmaya başladığını belirtir yılındaki White Paper on Governance siyasasının ardından geçen beş yıl sonra 2006 yılında Komisyonun yayınladığı White Paper on a European Communication Policy isimli siyasa bir bakıma Avrupa Birliği nin bu tarihten sonraki ortak bir kültürel kimlik ve aidiyet projesini örmektedir. Sivil toplumun, siyasal alana taşınması olarak da değerlendirilebilecek söz konusu siyasanın, bir yandan da Birlik yurttaşı da olan vatandaşları arasında ortak bir iletişimsel uzam oluşturma çabası içerisinde olduğu bu şekilde ise, sosyal iletişim ağlarının kurulması ve Castells in şebeke toplumu xii ya da ağ toplumu olarak isimlendirdiği yapının kurulmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, Avrupa kamusal alanının oluşması için bir dizi ön koşulun olduğunun da söylenmesi gerekir. Örneğin Swantje Lingenberg (Gripsrud, 2007:483 den alınmıştır) ortak bir Avrupa kamusal alanı için üç önemli şartın olması gerektiğini söyler: İyi kurulmuş bir Avrupa kamusal alanı, ulusal kamu alanlarına benzer bir yapı Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

67 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: içermelidir: Ortak bir dil, Avrupa çapında kurulmuş bir medya sistemi ve Avrupa aidiyetine sahip yurttaşlar, ilk koşulu oluşturmaktadır. Bir Avrupa kamusal alanından söz edilebilmesi, ulusal kamu alanlarının sağladığı bir alt yapıya ihtiyaç duyduğu kadar, Avrupa perspektifinde Avrupa meselesi olarak görülen bir gündemin oluşturulmasına da ihtiyaç duymaktadır. Bu ortak bir Avrupa kamusal uzamının oluşması için ikinci koşuldur. Avrupa kamusal alanı, ortak kamusal sorunların eş anlı olarak, ortak bir çerçeve içerisinde tartışılabileceği konu-yönelimli bir kamuya ihtiyaç duyar. Lingenberg e göre, Avrupa kamusal alanının söz konusu üç temel şartı yukarıdaki ölçütlerdir. Ancak, Jostein Gripsrud söz konusu şartların kendi içerisinde bir dizi açıdan eleştirilebileceğini belirtir. Örneğin ilk şart, ulusal kamu alanlarına benzeyen bir kamusal alanın kurulabilmesi, ne geçmişte ne de öngörülebilir yakın bir gelecekte mümkün değildir. İkinci koşulun ise negatif bir anlam taşıdığını belirleyen Gripsurd a (2007:484) göre, Avrupa Birliği içerisindeki yapılan araştırmaların siyasal gündeme 5 ve 7 dakika arasında bir zaman tanıdığını ancak söz konusu sürenin çoğu kez öncelikli olarak bir ulusal kamuoyunun sorunu olarak algılandığını belirler. Avrupa kamusal alanının üçüncü koşulunun ancak tüm şartların ortak olarak olumlu olduğu durumlar için geçerli olduğunu düşünen Gripsrud (2007:484), Avrupa için böylesi bir yaklaşımın Avrupa üyesi ülkeler içerisinde zaten sosyal değişimler, teknolojik gelişmeler ve medya politikaları içerisinden çoğulculaştırıldığı hatta parçalandığı için çok da işlevsel olmadığını belirtir. Önerisi ise uyum içerisindeki ortak bir Avrupa kamusal uzamının katılımcı yurttaşlar arasındaki coğrafi yakınlıktan daha çok söylemler ve semboller ağında kurulabileceğidir. Bu açıdan bakıldığında aslında Gripsrud un, Avrupa kamusal alanının oluşturulması yönündeki erken düşüncelere eklemlendiğini düşünmek mümkündür. Sosyal iletişim ağları ve ortak bir yayın ağının kurulmasını ise tam da böylesi bir eksende ele aldığı söylenmelidir. Marcel Machill, Markus Beiler ve Corinna Fischer (2006:61), Avrupalılaşan bir kamusal alan kavramının, Avrupa Birliği tartışmaları içerisinde iki ana biçimde ele alındığını belirler. Buna göre, Avrupalılaşmış bir kamusal alan düşüncesinin ilk biçimini; üye devletlerden bağımsız bir pan Avrupa kamusal alanının oluşturulması ikinci biçimini ise, ulusal kamusal alanların Avrupalılaşması sonucu olarak ortaya çıkan bir Avrupa kamusal alanı oluşturur. Ancak, yazarlara göre, üye ya da üye adayı devletlerin ulusal kamusal alanlarından bağımsız bir pan-avrupa kamusal alanının Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

68 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: oluşması her ne kadar iletişim çalışmaları içerisinde yaygın olarak tartışılmasına rağmen böylesi bir süreç gerçekte tam da bir ütopyadır. Avrupa Birliği yurttaşlarının, her ne kadar İngilizcenin yaygın olarak kullanılmasına rağmen, henüz kitleler tarafından resmi olarak tanınan bir niteliğinin olmaması- bir lingua franca olarak kabul edilmemesi xiii - nedenleriyle, henüz ortak bir dili paylaşmaması kamusal alanın oluşturulabilmesi için henüz bir dil engelinin varlığını görünür kılmaktadır. Gerçekte bütün bu yönleri ile bakıldığında, kamusal alanın halen ulus devlet sınırları ve sınırlılıkları içerisinde ele alındığı gözlenmekte ve pan- Avrupa kamusal alanı olarak ifade edilen ulus devletlerden bağımsız bir kamusal alanın oluşmayacağı ya da oluşamayacağı görülmektedir. Gerçekten de, çalışmanın ilerleyen kısmında da çözümleneceği gibi ulusal kamu alanlarından bağımsız bir Avrupa kamusal alanının oluşturulması, en azından medya örneklerinde gözlendiği gibi xiv, çoğu örneğinde gözlendiği gibi başarısız deneyimleri gündeme getirmektedir. Bununla birlikte, her ne kadar ulusal kamu alanlarından bağımsız bir Avrupa kamusal alanı düşüncesinin başarısızlığı vurgulanmakla birlikte, ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması deneyimleri için ortak bir başarısızlığın olduğunu söylemek en azından bir haksızlık olacaktır. Gerçekten de, Avrupa Birliği nin en azından 1950 li yıllardan itibaren ortak bir yayın ağını, EBU, oluşturması, yeni iletişim teknolojileri ve ağları üzerinden ortak bir kamusal alanın kurulabileceğine dair girişimler henüz ulus ötesi ağların Avrupalılaşması gündemini oldukça dinamik kılmaktadır. Bu yönüyle, ulus ötesi ağların kurulmasının medya politikaları ile desteklenmesi gerektiği söylenmelidir. Avrupa Kamusal Alanı İçin Ulus Ötesi Ağların ve Avrupa Kamusal Alanının Oluşması Avrupa Birliği nin ortak bir kamusal alan ve ortak bir kimlik (Avrupalılık) tasarımı için ulus ötesi iletişim ağlarının kurulmasına dair ilk deneyimlerin görsel-işitsel yayıncılık alanında EBU-Avrupa Yayın Birliği xv ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Jostein Gripsrud un belirttiği gibi (2007:485), 1950 yılındaki kuruluş döneminin ardından Avrupa Birliği üye ülkelerinin olduğu kadar, Türkiye de Türkiye Radyo ve Televizyon Kanalı nda olduğu gibi, Avrupa eksenindeki kamu hizmeti yayın kurumlarının üyeliği ile 56 ülkeden, 74 televizyon kanalının aktif olarak üyesi olduğu önemli bir kuruluşa dönüşür. Öte yandan, Avrupa Yayın Alanı dışında yer alan ancak Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) üyesi olan 21 ülkeden, 35 bileşen üyeye xvi sahip bir kuruluş haline gelmiştir. Gerek üye sayısı ve gerekse sahip olduğu yayın ağı doğrultusunda, Avrupa Yayın Birliği nin oldukça geniş bir örgütlenme seviyesine sahip olduğu belirtilmelidir. Her ne kadar, Avrupa Yayın Birliği nin bir pan-avrupa kamusal alanının açılması yönünde özel bir yönü olmasına rağmen, bir pan-avrupa kamusal alanının kurulmasına dair tek örneğin yalnızca Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

69 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Avrupa Yayın Birliği olduğu söylenemez. Aksine, Philip Schelesinger (1997:371) özellikle medya siyasası üzerinden Avrupalılaşma olanaklarının genişletilmesine dair çabasını özel olarak vurgulamaktadır. Schelesinger; Avrupa Birliği nin özellikle 1993 yılındaki GATT (Ticaret ve Tarifeler Üzerine Genel Antlaşma) görüşmeleri ve sonrasında özellikle görselişitsel yayıncılık alanında bir Amerikanlaşma tehdidi olarak gördüğü, Amerika Birleşik Devletleri nin kültürel ticaret alanında genişleyen gücüne karşı, hem ortak bir kimlik tasarımı hem de medya politikaları geliştirdiğini belirtir. Avrupa Birliği için GATT Antlaşmaları döneminin yanı sıra NAFTA (Kuzey Amerika Serbet Pazar Antlaşması) görüşmeleri sürecinin de eş anlı olarak hem Avrupa kamusal alanı hem de ortak kimlik siyasası eksenine dâhil edilmesi gerekmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği nin görsel işitsel yayıncılık alanında genişleyen ve bir bakıma rekabet olarak da değerlendirilmesi gereken politikalarının her ne kadar bir görsel-işitsel pazarın kurulmasına ve genişletilmesine yönelik olarak kurulmasına rağmen aralarında oldukça temel farklılıkların da çözümlenmesi gerekmektedir. Avrupa Birliği nin, bu çalışmanın henüz girişinde belirtilen, demokrasi daha da bir genişletildiğinde iletişim açığının engellenebilmesi için medya siyasasının anlamlı bir işleve sahip olduğu belirtilmelidir. Her ne kadar, ortak pazarın bu kez görselişitsel kültürel alana doğru genişlediği yönünde bir dizi eleştiri ile karşılanmasına rağmen xvii ; Avrupa Birliği için yayın politikalarının ne yalnızca serbest pazar olanaklarına erişim, ne de tek başına küreselleşme sürecinin yol açtığı bir kültürel homojenleştirme sürecine duyulan kaygı temelinde ele alındığı belirtilmelidir. Avrupa Birliği için görsel-işitsel alan; söz konusu kaygılarla birlikte ortak bir kolektif kimlik olanaklarının geliştirilebilmesine dair bir perspektife de sahip olmuştur (Schelesinger, 1997:376). Ancak henüz GATT görüşmelerinin öncesinde her ne kadar Avrupa Birliği üyesi on iki ülkeden 4000 sanatçının, GATT görüşmeleri kapsamından kültürel ürünlerin çıkartılmasına yönelik bir bildiri imzalamasına rağmen hem GATT dönemi hem de GATT antlaşmaları sonrasında Avrupa Birliği için, ulusal kamusal alanların Avrupalılaşması çerçevesinde yeni bir dönemin açıldığı belirtilmelidir. Gerçekten de, bu dönemin ardından özellikle geleneksel radyo-televizyon yayıncılığı alanı ile telekomünikasyon alanı arasındaki yakınsama olanağının dijital kanalların ve dijital yayın platformlarının genişlemesine olanak sağlaması yayıncılık kapasitesindeki artış üzerine önemli bir rol oynamıştır. Philip Schelesinger (1997:377) bu dönemin ardından, Avrupa Birliği için medya siyasası ekseninde Avrupalılaşma olanaklarının yeniden ele alınmasına dair anlamlı bir fırsatın oluştuğunu belirler. Örneğin bu tarihten sonra izleyicilerin erişim sağlayabileceği kanal sayısının 500 düzeyine yükselmesi, en azından ulusal kamu Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

70 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: alanlarının ulus ötesileşmesi anlamında bir Avrupalılaşma deneyimi için, olanak tanımıştır. Ancak Schelesinger (1997:377), GATT sonrası dönemin Avrupa Birliği medya siyasasının da yeniden ele alınmasına yol açtığını ve özellikle 1995 Nisan ayında Avrupa Komisyonu nun Green Paper on the Strategy Options isimli siyasa belgesinin ardından Avrupalılaşma olanaklarına dair Avrupa Birliği siyasasının anlamlı ölçüde değiştiğini belirtir. Marcelino Oreja ve ekibinin hazırlamış olduğu Green Paper on Strategy Options isimli çalışma xviii, Sınırsız Televizyon Yönergesi ne (Television Without Frontiers Directive) taraf olan devletlerin gerçekleştirdiği eserlere, yönergeye taraf diğer devletlerin görsel-işitsel ağlarında %51 oranında kota uygulamasını getirmiştir. Buna rağmen Almanya ve İngiltere öncelikli olmak üzere söz konusu kota uygulaması Avrupa Birliği üyesi devletlerin bir kısmı tarafından eleştirilmiştir. Schelesinger in belirlediği gibi, Avrupa Birliği görsel-işitsel alanının yeniden yapılandırılması siyasası, 2000 li yılların ardından MEDIA programları ile etkisini arttırarak sürecektir. Ancak, bir dizi başarısız uygulamanın temelleri de yine söz konusu dönem içerisinde atılmıştır. Avrupa Sineması nın izleyicilerinin üçte ikisini kaybetmesi ile her ne kadar tam aksinin hedeflenmesine rağmen, Amerika Birleşik Devletleri nin, Avrupa görsel-işitsel uzamındaki gücünü daha da arttırması söz konusu siyasanın ürünü olmuştur. Bu doğrultuda Avrupalılaşma sürecinin aslında ulusal kamu alanlarının kültürel çeşitliliğine, etnik farklılıklarına ve ulusal pazarlara doğru ayrışmasına ihtiyacı bulunduğu ancak siyasanın tam da söz konusu farklılıkları gündemine dahi almadığı yönünde eleştirilmiştir (Schelesinger, 1997:378). Bununla birlikte, yapısal dönüşümün ardından pan-avrupa televizyon kanal sayısının yanı sıra potansiyel izleyici kitlelerinin de önemli bir artış içerisinde olduğu belirtilmelidir. Örneğin Eurosport, 2000 li yıllarla birlikte 59 ülke ve 20 dile ulaşan yayın içeriği ile 240 milyon izleyiciye ulaşmaktadır (Gripsurd, 2007:486) xix. Öte yandan, pan-avrupa kamusal alanının oluşmasını düşündüren bir dizi örneğin tam da bu dönemin ardından geliştiği belirtilebilir. Örneğin 1993 yılında Avrupa Yayın Birliği tarafından başlatılan ve 24 saat yayın yapan haber kanalı Euronews, 2007 yılı içerisinde 121 ülkede 189 milyon haneye ulaşmıştır. Bu doğrultuda, yakın rakipleri olan 122 milyon haneye ulaşan CNN, 73 milyon haneye ulaşan CNBC-E ve 70 milyon haneye ulaşan BBC World kanalları ile iyi oluşmuş bir rekabeti sürdürdüğü gözlenir. Öte yandan, yalnızca Avrupa Yayın Birliği tarafından değil Avrupa merkezli diğer televizyon kanallarının da ulus ötesi yayın ağlarının kurulmasına katkı sundukları görülür. Türkiye de de birçoğu izlenebilen hatta Türkiye de medya grupları ile işbirliği oluşturan ARTE, RTL, BBC Prime, BBC World, Bloomberg, Cartoon Network, CNBC, Discovery, Fox News, MTV, National Geographic, SKY News, TV 5, Universal Studios Networks ve VH 1 isimli televizyon kanalları bu doğrultuda örnek olarak Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

71 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: düşünülebilir (Gripsrud, 2007:487). Bununla birlikte Avrupa Birliği nin demokrasi ya da daha da bir genişletildiğinde iletişim açığını her ne kadar tek başına belirleyen bir dinamik olmasa dahi, Avrupalıların medya kullanım örüntülerinin de söz konusu kamusal alanın oluşumuna dair bir etkisinin olduğu söylenmelidir. Avrupa Birliği kamuoyu araştırmaları bu bağlamda önemli bir veri oluşturmaktadır. Avrupa Birliği Yurttaşlarının Medya Kullanım Örüntüleri: Medya Kullanımının Avrupa Kamusal Alanının Oluşması Üzerindeki Etkisi GATT görüşmelerinin ardından yeniden yapılandırılması amaçlanan Avrupa Birliği medya sektörü ve yurttaşlar tarafından medya kullanım örüntülerinin söz konusu tarihten sonra da Avrupa Birliği barometre araştırmaları çerçevesinde, Avrupa kamusal alanının ulus ötesi eksenlerde kurulmasına dair iyi kurulmuş bir araştırma geleneğinin olduğu söylenmelidir. Örneğin, Eurobarometer 189 araştırmasına göre (aktaran Gripsurd, 2007:487), ortalama olarak, Avrupa Birliği yurttaşlarının %37 si diğer Avrupa ülkelerindeki kanalları izlemektedir. Ancak böylesi bir izleme deneyimi ülkeler arasında önemli ölçüde değişmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği nin eski üyeleri ile yeni üyeleri ya da göreli olarak daha zengin üyeleri ile diğer üyeleri arasında olduğu gibi coğrafi yakınlık, tarihsel ve kültürel benzerlik ya da farklılıkların belirlediği izleme deneyimlerinin kurulabildiği belirtilmelidir. Bu yönüyle, örneğin Lüksemburg ve Malta yurttaşlarının, Avrupa Birliği üyesi diğer devletlerin televizyonlarını düzenli olarak izledikleri, Avusturya, Belçika ve Hollanda yurttaşlarının ise izleme deneyimlerinde özellikle dilsel yakınlığın belirleyici bir faktör olarak değerlendirildiği söz konusu araştırmada görülmüştür. Öte yandan Slovenya ve Danimarka yurttaşlarının çoğunun Almanya, Portekiz, Estonya ve İrlanda yurttaşlarının ise yarısının düzenli olarak bir Avrupa Birliği ülkesinde bulunan televizyon kanallarını izledikleri belirlenmiştir. Bununla birlikte ölçeğin diğer yanında yer alan İngiltere, Yunanistan, İtalya ve İspanya yurttaşlarının ise ağırlıklı olarak ülke televizyonlarını izledikleri ancak yurt dışı yayınları tercih etmedikleri saptanmıştır. İlk dönem çalışmaların sonraki yıllarda gerçekleştirilen çalışmaları içerisinde de, her ne kadar kısmen farklılıklar taşımasına rağmen, Avrupalıların önemli ölçüde benzer eğilim içerisinde olduğunu ortaya çıkartmıştır. Çalışmanın ilerleyen kısmında, 2013 yılında gerçekleştirilen eb78 araştırması bu bağlam içerisinde tartışılacaktır. Ulus ötesi iletişim ağlarının kurulduğu, yazılı basın ve televizyon dışındaki bir diğer alan ise internettir. Avrupa Birliği siyasası içerisinde pan-avrupa kamusal alanının oluşturulması için internetin her ne kadar teknoloji yönelimli bir iyimserlik (Splichal,2006:700) olarak eleştirilmesine rağmen küresel düzeyde olduğu gibi Avrupa Birliği içerisinde de kamusal alan tartışmalarının genişlemesine verdiği katkı üzerinden değerlendirilmesi Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

72 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: gerekmektedir lı yıllarda Avrupa Birliği siyasası içerisine internet politikalarının alındığı ilk dönemlerden itibaren internetin bir tekno ütopya söylemi üzerinden ele alındığını belirten Philip Schelesinger e (1997:378) göre, Avrupa Birliği siyasası tam da bu yönüyle bir ikilemi üstelik kendi eliyle oluşturmuştur. Avrupa Birliği nin egemen siyasası içerisindeki ikilem, Avrupa kültürel çeşitliliğinin tıpkı görsel-işitsel sektörde olduğu gibi serbest pazar güçleri aracılığı ile korunabileceğine duyulan inancın, gerçekte bu alanda kültürün kendi içerisindeki çeşitliliğini ve çoğulculuğunu dikkate alınmamasıdır. Bu doğrultuda, Avrupa Komisyonu üyesi Martin Bangemann ın ismini taşıyan Bangemann Raporu nun (1994), enformasyon toplumu söylemi ile tekelci ve rekabet karşıtı piyasa mekanizmalarının kırılabileceği yönündeki düşüncesinin gittikçe bu kez enformasyon otobanında yeni bir korumacılık biçimi oluşturabileceği yönünde eleştirilmiştir. Bununla birlikte; her ne kadar çalışmanın ilerleyen kısmında Avrupalılaştırılmış bir kamusal alan eleştirisi hem Avrupa Birliği siyasası hem de Türkiye ye yansıması bağlamında gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bu kısım içerisinde alanda süre giden tartışmaların ancak ana unsurları ile değerlendirildiği belirtilmelidir. Yeni iletişim olanaklarının giderek gündelik yaşam pratiklerine ve bu doğrultuda Avrupa kültürüne doğru genişlemesi, internetin de bir pan-avrupa kamusal alanına ya da ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşmasına dair sunduğu katkının belirlenmesine doğru genişleyen bir dizi tartışmanın odağını oluşturduğu belirtilmelidir. Ancak, internetin bir pan-avrupa kamusal alanının oluşturulmasından çok bireysel katılım olanaklarının genişlemesi ile bireyin, kozmopolitan ağlara dâhil edilmesinin olanaklarının genişlettiği söylenmelidir. Slavko Splichal in (2006: ) tartıştığı gibi; internet, sahip olduğu yeni iletişim olanakları ile birlikte, bireysel katılım sürecini kamusal siyasete doğru genişlemesine katkı sunmaktadır. Splichal e göre, uluslar arası sivil toplumun gerçek bir kozmopolitan kamu alanına doğru genişlemesi ve bu doğrultuda, özel bir yere bağlı olmaksızın kamusal katılımın bu kez merkezsizleşmesine olanak oluşturmaktadır. İnternet tam da bu yönü ile kamusal alana dair önceki geleneksel sınıflandırma ve ayrıştırmaların da bir bakıma alt üst olmasına yol açmıştır. İnternet kamusallığın yeni olanakları için bir yandan yeni tanımlar oluştururken öte yandan üstelik geleneksel medya biçimlerinden oldukça farklı olarak katılım sürecinin, kamusal siyasete doğru genişlemesine yol açmıştır. Bu doğrultuda Splichal in (2006:702) belirlediği gibi, geleneksel medyanın pasif görünürlük üzerinden kamusal alanda yer edinmesini sağladığı gündemin, internetin geniş ölçekli aktif katılım üzerinden genişlettiği gözlenir. Öte yandan, geleneksel medyanın mülkiyet ve kontrol ilişkileri, baskı ve çıkar odaklarının çıkarları gibi nedenler boyunca çoğu kez ikincil kıldığı ya da önemsizleştirdiği gündemin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

73 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: internetin merkezsizleşmiş yapısı doğrultusunda hem görünür olduğu hem de gittikçe çoğullaştığı anlamları ortaya çıkartması da, katılım olanaklarını genişletmesi gittikçe kamusal siyasetin dönüştürülmesindeki rolünü görünür kılmaktadır. Öte yandan, internetin tam da söz konusu merkezsizleşmiş yapısının bir diğer sonucu ise karşıt kamusallığın ve karşıt kamusal alanların oluşmasında sunduğu destektir. Farklılıkların dışlandığı ve alana katılan tüm kesimlerin eşitmiş gibi algılandığı geleneksel kamusal alanın sınırlarının tam da karşıt kamusallığın ve karşıt kamusal alanın düşünülmesi ile aşılabileceği açıktır. Slavko Splichal (2006:703), Çizelge 1 içerisinde yer aldığı gibi, Kant ın kamusal alana dair alternatif kavramsallaştırmasının ancak internet üzerinde üretilebildiğini belirtir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği yurttaşlarının gündelik yaşam pratiklerinde her ne kadar internetin her ne kadar genişleyen bir role sahip olmasına rağmen halen erişiminde ve güvenilirliğinde önemli bir dizi sorunun olduğu, en azından 2012 yılında gerçekleştirilen Euro Barometer 78 araştırmasında, vurgulanmıştır. Araştırmaya göre, Avrupa yurttaşları halen radyoya diğer araçlardan daha fazla güven duymakta, televizyon ise en çok kullanılan kitle iletişim aracı statüsünü korumaktadır. Her ne kadar genelleme olanağı olmasa dahi en azından ön görülebilir bir gelecekte de söz konusu eğilimin süreceği, bu çalışma içerisinde, düşünülmektedir. Euro Barometer 78 araştırmasına göre, Avrupa Birliği yurttaşlarının medya kullanım deneyimi aşağıdaki gibi şekil haline getirilebilir. Yalnızca İnternet Aracılığı İle Online İnternet Kullanımı Yazılı Basın Radyo Dinleme İnternet Kullanımı Yalnızca Televizyon Seti Üzerinden İnternet Aracılığı ve Televizyon Değişim Şekil 1: Avrupa Barometer 78 Araştırmasına Göre Avrupa Yurttaşlarının Medya Kullanım Örüntüsü (eb78:4). Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

74 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: yılında gerçekleştirilen standart Avrupa Barometre (eb-78) araştırması her ne kadar, önceki araştırma deneyimlerinde de olduğu gibi, genel bir Avrupalılaşma sürecini değil ancak Avrupa Birliği üye ve aday ülkelerindeki kamuoyunun algısını belirlemeye yönelen bir araştırma olmasına rağmen Avrupalılaşma sürecine dair genel bir bilgi verebilmektedir. Araştırmada belirlenen parametreler değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği yurttaşları için halen televizyon izleme deneyiminin halen oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Bu açıdan, 2012 ve 2011 araştırma sonuçlarının oldukça benzer olduğu belirtilmelidir. Avrupalılar için televizyon izleme halen en yüksek medya kullanımını oluşturmaktadır ve gerek 2011 ve gerekse 2012 yıllarında söz konusu oran yalnızca televizyon seti üzerinden bir izleme deneyimi söz konusu olduğunda %86, internet aracılığı ve televizyon setinin bir arada ele alınması ile %87 düzeyine ulaşmaktadır. Yazılı basın ise her ne kadar 2012 yılında yapılan araştırma sonuçlarına göre, 2011 yılındaki araştırmaya göre yüzde 1 düzeyinde bir artış göstermekle birlikte, Avrupalılar için medya kullanım oranlarında en az değer olan %36 düzeyinde kalmıştır. Avrupalıların en çok güvendiği kitle iletişim aracı olan radyo dinleme deneyimi ise hem 2011 yılında yapılan araştırmaya göre %4 oranında bir artış göstermekte hem de Avrupa genelinde %54 düzeyine ulaşmaktadır. İnternet kullanımının ise, %1 gibi sınırlı bir yükseliş dikkate alınmadığında, nerede ise radyo kullanımı ile benzer bir kullanım oranına sahip olduğu gözlenmektedir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği içerisinde medya kullanım örüntülerinin üye ve aday ülkeler arasında birbirinden farklılaştığı ve çeşitlilik içerisinde oluştuğu belirtilmelidir. Farklılıklar yaş, eğitim ve cinsiyet düzeyinde olabildiği gibi ülkeler arasında da olduğu gözlenmektedir. Örneğin, 55 ve üzeri yaş aralığındaki Avrupalıların televizyon izleme deneyimleri genç ve öğrencilere göre oldukça yüksek olabilirken, internet kullanımı söz konusu olduğunda Çizelge neredeyse tamamen değişmektedir. Bunun gibi ülkeler arasındaki farklılıklar da kimi kez keskin bir ayrışma içerdiği belirtilmelidir. Örneğin, Bulgaristan ve Portekiz yurttaşlarının %94 ünün yoğun bir televizyon izleme deneyimine sahip olduğu, Finlandiya yurttaşlarının ise, Avrupa genelinin oldukça altında %79 düzeyinde kaldığı görülmektedir. Medya sektörünün alt alanlarında da televizyon izleme deneyimindeki farklılıkların sürdüğü görülmektedir. Avrupalıların, 2012 yılında en çok güvendiği kitle iletişim aracının radyo olduğu söz konusu araştırmada belirlenmiş ancak ülkeler arasında keskin farklılıklar gözlenmiştir. Avrupa Birliği nde ikinci olarak yoğun kullanılan araç olan radyo, 2010 ve 2011 yılındaki dinleyici kaybının ardından 2012 yılında yeniden bir yükseliş süreci içerisine girmiş ve %53 düzeyinde kamuoyunun ilgisinde yer edinmiştir. Bununla birlikte Avrupalıların medya kullanım deneyimlerinin çoğu kez bir dizi etken üzerinden biçimlenmesi dikkat çekmektedir. Eğitim, yaş, cinsiyet farklılıklarının ötesinde Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

75 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: istihdam edilme biçimlerindeki değişimin dahi medya kullanım örüntüleri üzerinde etkisi olduğunu belirtmek gerekmektedir. Örneğin, eb 78 (2012:6) araştırmasında yaş ve eğitim düzeyinin yükselmesi ile birlikte radyo kullanımının da arttığı saptanmıştır yaş aralığındaki katılımcılarda olduğu gibi lisans eğitimi ve daha üst eğitime sahip olan kesimin radyoyu en yoğun olarak kullanan grubu oluşturduğu görülmüştür. Genç ya da daha az eğitimli kesimlerin ise radyoyu daha az kullandığı belirlenmiştir. Televizyon kullanımında olduğu gibi, radyo kullanımında da ülkeler arasında farklılıklar saptanmıştır. Radyoyu gündelik yaşam pratiklerinde en çok kullanan Avrupa Birliği üyeleri; Belçika (%71 oranında), Almanya (%70 oranında) ve İrlanda (%70 oranında) iken, Romanya (%28), Portekiz (%26) ve Bulgaristan (%25) radyoyu en az kullanan AB üyesi ülkeleri oluşturmaktadır. Avrupa Birliği üye ülkelerinde radyonun gündelik yaşam pratikleri içerisinde kullanılması her ne kadar 2010 ve 2011 yılı araştırmalarına göre daha yüksek bir sonucu oluşturmasına rağmen, eb 78 (2012:7) araştırmasında aday ülkeler içerisinde radyo kullanımının oldukça düşük bir düzeyde kaldığı görülmüştür. Örneğin, Sırbistan da %30 oranında kullanılan radyo Makedonya da % 18 düzeyinde kalmakta ancak en düşük oran %9 ile Türkiye de görülmektedir. Yazılı basın ise en az kullanılan kitle iletişim aracıdır. Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında, on Avrupalının yedisinin düzenli olarak okuduğu gazeteler, aday ülkelerde daha da düşük bir orandadır. Bununla birlikte, diğer kitle iletişim araçlarında da olduğu gibi yazılı basının kullanımı da gerek yaş, eğitim ve cinsiyet gerekse istihdam pratikleri ve ülkeler arasındaki farklılıklardan etkilenmektedir. Örneğin daha genç nüfusa göre daha yaşlı (40-54 yaş aralığı) Avrupalılar arasında yazılı basın daha fazla izlenmekte, yüksek eğitimli ve yönetici olan kesim ise oldukça yüksek bir oranda (%46) gündelik olarak yazılı basını takip etmektedir (eb 78, 2012:7). Yazılı basının izlenmesinde ülkeler arasındaki farklılıklar dikkate alındığında ise, Avrupa Birliği nin göreli olarak daha zengin ve güçlü ülkelerinde yazılı basın daha fazla izlenmektedir. Örneğin İsveç (%95), Avusturya (%93), Finlandiya (%92), Lüksemburg (%90), Almanya (%87), Hollanda (%84) ve İrlanda (%83) oranlarında yazılı basının güçlü olarak izlendiği ülkeleri oluşturmaktadır. Avrupa Birliği nin diğer ülkeleri (üye ya da aday) arasında da her ne kadar en azından Türkiye de olduğundan daha yoğun olarak takip edilmesine rağmen yine de daha düşük bir oranda kalmaktadır. Kitle iletişim araçları arasında kullanım oranının yükselmesine rağmen, en az güven duyulan aracın internet olması ise ilginç bir yapılanma sunmaktadır yılına göre %5 oranında bir artış gösteren internet kullanımının, en azından haftada bir kez kullanan kesimin %69 oranında bir artışın olduğunu gündeme getirmesine rağmen, %22 düzeyinde bir Avrupalının hiç kullanmadığı, %5 Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

76 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: düzeyinin ise aracın alt yapısına dahi sahip olmadığı bir durumu görünür kılmıştır (eb 78, 2012:8). Bununla birlikte, internet kullanımı yönetici konumunda çalışanlar (%83), 2011 yılına göre %6 oranında artış gösteren beyaz yakalı çalışanlar (%71) arasında yoğundur. İşçi sınıfı içerisinde ise her ne kadar %53 oranında kullanılmasına rağmen, diğer sınıfların oldukça altında kalması dikkat çekmektedir. Diğer kitle iletişim araçlarından farklı olarak bu kez genç kesimin yoğun olarak kullandığı internet öte yandan, ülkeler arasında da neredeyse sayısal eşitsizlik gündemini açığa çıkartan bir farklılığı görünür kılmaktadır. Avrupa Birliği nin göreli olarak daha zengin ülkelerinde internet kullanımının yoğunlaşması dikkat çekmektedir. Örneğin, Hollanda (%83), İsveç (%83) ve Danimarka da (%81) oranında yoğun bir kullanım örüntüsüne sahip olmasına rağmen Avrupa Birliği nin daha az gelişmiş ülkelerinde örneğin Bulgaristan da her ne kadar artış göstermesine rağmen %38, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nde benzer bir oranla %38, Romanya da %32 ve Portekiz de %29 oranında kullanılmaktadır. Avrupa nın geri kalan bölümlerinde ise internet kullanımının %50 ve üzerinde olduğu görülmektedir. Örneğin İspanya da %54, Belçika da %64 ve Malta da %55 oranında kullanılmaktadır (eb 78, 2012:8). Bununla birlikte söz konusu ülkelerde internet kullanımının düzenli olarak arttığı saptanmıştır. Araştırmaya göre, Türkiye de günlük düzenli internet kullanımı ise ancak %42düzeyinde kalmaktadır. İnternet kullanım oranlarındaki artışın, online sosyal ağların kullanımında da artışa yol açtığı belirtilmelidir. Günlük olarak sosyal ağların kullanımı %27 seviyesine ulaşmasına rağmen, 10 Avrupalının 4 ünün henüz söz konusu ağları hiç kullanmadığı araştırmada belirtilmiştir. Danimarka, İsveç ve Hollanda birbirine oldukça yakın olarak %42-43 seviyesinde online sosyal ağları düzenli olarak kullanmakta bu ülkelerin ardından ise İspanya (%35), İrlanda (%31) ve Malta (%39) gelmektedir. Avrupa Birliği içerisinde sosyal ağların en az kullanıldığı ülkeler ise Portekiz (%19), Polonya (%17) ve Romanya (%18) olduğu görülmektedir. Aday ülke olarak Türkiye nin internet kullanımı, Avrupa ortalaması olan %42 seviyesindedir (eb 78, 2012:11). Avrupaların medya kullanım örüntülerinin önemli bir diğer sonucu ise güven duyulan kitle iletişim araçlarının dağılımında kendisini göstermektedir. Buna göre; %54 güven ve %38 güvensizlik oranı ile radyo ilk sırada yer almaktadır. Televizyon, Avrupalıların en çok kullandığı kitle iletişim aracı olmasına rağmen güven endeksinde ikinci sırada yer almakta ve %48 orandaki güven ile %47 oranındaki güvensizlik birbirine oldukça yakın bulunmaktadır. Yazılı basın, üçüncü en çok güvenilen aracı oluşturmaktadır. Bununla birlikte basına duyulan güvende 2011 yılına göre önemli bir eksilme söz konusu olduğu gibi Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

77 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: %40 oranındaki güven unsuru, %54 oranındaki güvensizliğin de oldukça arkasında kalmıştır. Avrupalıların en az güven duyduğu araç ise söz konusu araştırmaya göre kullanım oranındaki artışa rağmen internettir. Danimarka ise internete en az güven duyan ülkedir ve güven oranı yalnızca %22 düzeyinde kalmıştır. Diğer Avrupa ülkelerinde ise %35 oranındaki güvene karşı, %44 oranında bir güvensizlik söz konusudur (eb 78, 2012:12). Avrupalıların medya kullanım örüntüsüne dair hem en yakın tarihli hem de en çok örneklem üzerine gerçekleştirilmiş 2012 Barometre araştırması, genel olarak bakıldığında, Avrupalıların giderek genişleyen medya kullanımına rağmen güven ve güvensizlik oranlarının birbirine oldukça yakın düzeylerde olması, araç kullanımındaki artışa rağmen güvensizliğin de bir o kadar genişlediğini düşündürmektedir. Avrupalılaşma üzerine enformasyonun temel düzeyde söz konusu araçlardan sağlandığı düşünüldüğünde söz konusu güvensizliğin gittikçe Avrupalılaşma düzeyinin de gerçekten de bir şüphe içerisinde genişleyebileceğine dair düşünce oluşturmaktadır. Araştırmanın bir diğer sonucu ise; aday ülke statüsündeki Türkiye nin tam da Avrupa ortalamasını oluşturmuş olmasıdır. Türkiye nin halen Avrupa Birliği üyesi olan birçok ülkenin üzerinde medya kullanım deneyimine sahip olduğu belirtilmelidir. Medya ve Avrupalılaşma ilişkisinin belirlenmesinde bir diğer unsur ise hem söz konusu araçların kullanılması ve oluşan kamuoyu algısının değerlendirilmesidir. Bununla birlikte söz konusu değerlendirmenin oldukça genel hatları ile bir eleştiriyi beraberinde getirdiği belirtilmelidir. Avrupalılaşan Kamusal Alan Medya Siyasasının Eseri Olabilir mi? Avrupalılaşma deneyiminin öncelikle Avrupa Birliği medya siyasası olmak üzere, kamuoyu algısı, medyanın Avrupalılaşma sürecine verdiği destek ile gazetecilik pratikleri olmak üzere bir dizi açıdan ele alınması gerekmektedir. Avrupa Birliği nin demokrasi açığı bağlamında ele alınan ve egemen siyasa içerisinde de ortak bir kamusal alanın oluşturulması ya da ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması olarak yer edinen sürecin, yanlıları ve karşıtları arasında bir dizi tartışmanın kurulmasına yol açtığı belirtilmelidir. Her ne kadar Aykut Çelebi nin (2002:86) belirlediği gibi, Avrupa ya özgü bir kamusal alan, AB nin önündeki demokratik açılımı sağlayabilecek yegane unsur olarak görülmesine rağmen, hem yalnızca bir ölçek sorunu olarak ele alınamaması ve hem de gerçekte ulaşılmasına dair bir garantisi olmayan bir yolculuğa dönüşmesi nedeniyle zaten eleştirilerin odağında yer almaktadır. Avrupa kamusal alanı oldukça genel bir düzeyde Birlik üyesi ülkelerle sınırlı olmasına rağmen salt bir ölçek sorunu olarak ele alınamamaktadır. Çelebi nin (2002:86) belirttiği gibi, Avrupa kamusal alanı ulusal Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

78 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: kamu alanlarının ulus üstüne taşınmış bir biçimi olmadığı gibi, kamusallığın ulus üstü ölçekteki bir yeniden üretimi de değildir. Öte yandan, Avrupa kamusal alanı bir kültür ve ortak kimlik sorunu olarak da görülmelidir. Avrupa kamusal alanı olabildiği denli genel bir ifadeyle, Avrupalı, ya da kendisini Avrupalı olarak gören, toplumsal hareketlerin, düşünce, değer ve pratiklerin eseridir (Çelebi, 2002:87). Ancak bu şekilde de henüz garantisi olmayan bir rota çizilmiş olmaktadır ki böylesi bir rotanın Avrupa ya dair görüşme, müzakere ve hatta mücadeleler ekseninde belirlendiği söylenmelidir. Ancak bu çalışmada, Avrupa Birliği nin siyasa eksenindeki Avrupalılaşma tartışmalarını ana hatları ile dahi olsa tartışmak yerine medya ve kamusal alan arasındaki etkileşim ve tartışmanın sınırları içerisindeki bir yeniden değer biçme çabası amaçlanmıştır. Bu açıdan tartışmanın medya ve kamusal alanda Avrupa tasarımına dair bir çizgi izleyeceği belirtilmelidir. Avrupa kamusal uzamının medya eksenindeki değerlendirilmesi, her ne kadar genel bir Avrupa Birliği siyasası ve düşüncesinden bağımsız olmamasına rağmen daha çok egemen medya ve kamusal alanın oluşma biçimi olarak eleştirilerin odağına alınmaktadır. Medya ve iletişim eksenlerinde bir pan-avrupa kamusal alanının kurulmasına dair tartışmaların, henüz başlamadan söndüğü belirtilmelidir. Gerçekten de Avrupa Birliği için, her ne kadar İngilizce küresel olarak yaygın bir dil olmasına rağmen, henüz ortak bir dilin olmaması ve henüz Avrupa Birliği için ortak bir medya deneyiminin gelişmemesi gittikçe pan- Avrupa kamusal alanının kurulamayacağına dair örnekler olarak görülmüştür. Öte yandan, Avrupa kamusal alanına dair son dönem çalışmalar, Avrupa Birliği içerisinde ortak bir medya, bu doğrultuda gazetecilik, kültürünün oluşamadığını vurgular (Machill, Beiler ve Fisher, 2006:62). Bununla birlikte Avrupa kamusal alanının oluşumuna dair medya odaklı çalışmaların da gerçekte oldukça önemli bir gündemi gittikçe dışlaması da bu bağlamda eleştiri odağında yer almıştır. Marju Lauristin (2008:405), Avrupa kamusal alanına dair gerçekleştirilen medya odaklı çalışmaların aslında medya kullanıcılarının (izleyici, okuyucu, vb) algılarının zaman içerisindeki değişimini araştırma gündeminden dışlayarak, yalnızca Avrupa konularının kitle iletişim araçlarındaki yoğunluğuna odaklandıklarını belirtir. Bununla birlikte Avrupa Birliği ortak kamusal alanının biçimlenmesine dair önemli bir sorun tam da Birliğin üye ülke medya gruplarından kaynaklanmaktadır. Lauristin in (2008:405) belirttiği gibi, ulusal medya grupları Avrupa Birliği konularını ağırlıklı olarak yalnızca ulusal gündeme yansıması doğrultusunda ele almamakla bununla birlikte daha da bir önemli olarak Birliğin eski ve yeni üyeleri arasında güven ilişkisini güçlendirebilen yayın içeriklerine çoğu kez yer vermemektedir. Bu doğrultuda, İsveç medya gruplarının Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında var olan ön yargılar ve stereotipileştirmeler Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

79 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: üzerinden gerçekleştirdiği yayın politikaları örnek olarak verilmektedir. Lauristin in bu eleştirisi, Avrupa Birliği haberciliğinin ağırlıklı olarak gerçekleştiği Brüksel deki gazeteciler üzerine araştırma yapan Martin Gleissner ve Claes H. de Vreese nin eleştirisi ile bir bütünlük oluşturmaktadır. Gleissner ve Vreese (2005:233), AB haberciliğinin yetkili bir otorite temsilcisi tarafından aynı anda birçok gazeteciye yaptığı resmi açıklama (pack journalism) üzerinden temellendiğini ancak gazetecinin söz konusu açıklama ötesinde izleyicisinin, içinde yer aldığı kurumun ve son kertede kendi tutumlarının biçimlendirdiği bir habercilik üzerinden haberi oluşturduğunu belirler. Bununla birlikte, haber pratiklerinin çoğu kez medya kurumunda yer bulma kaygısı ile biçimlendirildiğini, bu nedenle de ağırlıklı olarak ulusal gündem ekseninde haberin değerlendirildiğini araştırmacılar belirlemiştir. Avrupa Birliği içerisindeki demokrasi açığının bir diğer unsuru ise, üye ya da aday ülkelerin siyasal sistemlerinin Avrupa Birliği nin siyasal sisteminden oldukça farklı olarak kurulmuş olmasıdır. Avrupa kamusal alanının biçimlendirilebilmesi için önemli bir sorun tam da söz konusu siyasal sistem farklılıklarının okuyucuya aktarılma sürecinden kaynaklanmaktadır. Ulus üstü bir kamusal alan modeli olarak pan- Avrupa kamusal alanının biçimlenmesi, yukarıda yer aldığı gibi, ön koşullarının dahi oluşmasından oldukça uzak bir görünüm sunmaktadır. Bununla birlikte, Avrupa Birliği nin demokrasi açığının önlenebilmesine dair ikinci olasılık tartışılmalıdır. Ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması olarak değerlendiren ve Avrupa Birliği egemen siyasası içerisinde daha çok medya politikalarının uyumlaştırılması ve hatta her ne kadar amaçlanan bir iletişim uzamının kurulabilmesini engellemesine rağmen, kota uygulamaları ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşmasına dair kazanımlar olarak görülmektedir. Bununla birlikte, ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşmasının belirleyicisi olarak dört gösterge Avrupalılaşma sürecinin taraftarları tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır (Machill, Beiler ve Fischer, 2006:63-64). Bu doğrultuda söz konusu göstergeler aşağıdaki gibi yer almaktadır. a) ilk gösterge: Avrupa Birliği ndeki tarafların, Birlik dışındaki taraflarla tartışmaya girebilmesi. Bu durum yatay Avrupalılaşma olarak değerlendirilmektedir. Ulusal medya aracılığı ile ortak sorunların kamusal alana taşınması ve aktörlerin söz konusu sorunları tartışma olanağı bulması olarak değerlendirilen söz konusu süreç içerisinde, Avrupa Birliği yalnızca merkezi bir siyasal örgütlenme olarak düşünülmez. Aksine ulusal kamu alanlarında sorunların tartışma olanağı bulması Avrupalılaşma süreci olarak değerlendirilir. b) Ulusal kamu alanlarındaki Avrupalılaşma sürecinin taraftarları için Avrupa Birliği ekseninde ortak sorunlar ve çözüm yolları üzerine ortak bir diyalog sürecinin gerçekleştirilmiş olması, Avrupalılaşmanın ikinci göstergesi olarak Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

80 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: düşünülür. İlk göstergenin genişletilmiş biçimi olarak öne çıkan ikinci gösterge, ulusal medya kanalı ile ortak sorunların kamusal alana taşınması ve tartışılmasıdır. Ancak, ilk göstergeden farklı olarak söz konusu ikinci gösterge Avrupa Birliği tarafları için bir eş anlılık sürecine ihtiyaç duymaktadır. c) üçüncü gösterge: Dikey Avrupalılaşma olarak isimlendirilir. Avrupa Birliği taraftarlarının, Avrupa Birliği seviyesinde bir diyaloga girebilmesi olarak tanımlanan dikey Avrupalılaşma, ulusal ve Avrupa Birliği genelindeki kitle iletişim araçları ile iletişimsel bir uzamın oluşturulmasını amaçlar. Ancak, böylesi bir iletişimsel uzamın oluşturulması ulusal medya ve ulusal kamusal alanların dışında değildir. d) Ulusal kamu alanları ekseninde bir dizi tartışmanın ardından, Avrupalılaşmanın dördüncü göstergesi ise, Avrupalılaşma taraftarlarının Avrupa Birliği genelinde ortak amaçları taşıyan tartışmalara ve ortak anlamlara ulaşmasıdır. Ulusal kamu alanlarından bağımsız bir pan-avrupa kamusal alanının bir dizi denemeye rağmen gittikçe başarısız olması bu kez de ulusal medya ve ulusal kamu alanları içerisinde Avrupalılaşma arayışına yol açmıştır. Bununla birlikte söz konusu Avrupalılaşma sürecinin küreselleşme süreciyle bir bakıma birleştiği belirtilmelidir. Ulusal kamu alanları her ne kadar ulus devletler içerisinde biçimlenmesine rağmen küresel sorunların, ulus devletleri gittikçe ulusal sınırlarına kapanan çözümler üretebilir olmaktan çıkarttığı belirtilmelidir. Aykut Çelebi nin (2002:89) belirlediği gibi, küresel sorunlara dair ulus üstü alanların oluşumu deli dana hastalığı örneğinde ya da göç sorununda görüldüğü gibi ilk yıllarında ekonomik veya çevresel sorunların yol açtığı dinamikler ile ilgili iken sonraki yıllarında küresel işbirliği arayışları gittikçe hukuksal, siyasal, toplumsal ve hatta kültürel alanlara doğru genişlemekte ve ulus üstü kamu alanlarının oluşumuna yol açmaktadır. Bununla birlikte, söz konusu küresel genişlemenin ulus devletler üzerinde olduğu kadar kamuoyu algısının küresel işbirliği ekseni içerisinde oluşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ulusal kamu alanlarının, Avrupalılaşmasına dair bir gündem tam da böylesi bir ihtiyacı daha çok vurgulamaktadır. O kadar ki, Avrupa Barometre araştırmalarının, genel bir Avrupa algısı yerine ulusal kamusal alanlardaki algıyı ortaya çıkartmaya yönelmesine rağmen söz konusu kamusal algının belirlenmesine yönelik çalışmaları bu kapsamda değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, Avrupalılar arasında ortak Avrupa Birliği sorunlarına dair önemli bir açığın bulunduğu belirtilmelidir yılında gerçekleştirilen eb 78 araştırmasında böylesi bir eğilim olanca açıklığı ile görülmektedir. Çizelge 2 de, Avrupalıların sözü edilen iletişim açığını değerlendirme biçimi yer almaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

81 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Çizelge 2 Ulusal Medya Kurumlarından Avrupa Birliği Sorunları Hakkında Bilgilendirmelerine Dair AB Yurttaşlarının Düşünceleri (eb 78; 2012:29). İyi Bilgilendirildiğini İyi Bilgilendirilmediğini Bilgisi Olmayanlar Düşünenler Düşünenler AB (27 üye) Geneli %31 %68 %1 Cinsiyete Göre Dağılım Erkekler %37 %62 %1 Kadınlar %26 %72 %2 Yaş Gruplarına Göre Dağılım Yaş Grubu %32 %66 % Yaş Grubu %30 %68 % Yaş Grubu %32 %67 %1 55 ve Üzeri Yaş Grubu %31 %68 %1 Eğitime Göre Dağılım (Eğitimin Sonlandığı Yıla Göre) 15 yıl ve daha az %19 %80 % yıl aralığı %29 %70 %1 20 yıl ve üzeri %42 %57 %1 Halen Öğrenci %37 %61 %2 Mesleklere Göre Dağılım Kendi İşyeri Olan %37 %62 %1 Yöneticiler %47 %52 %1 Diğer (beyaz yakalı) çalışanlar %35 %63 %2 Mavi Yakalı Çalışanlar %26 %72 %2 Ev Hanımları %21 %79 %0 İşsizler %22 %76 %2 Emekliler %37 %68 %1 Öğrenciler %37 %61 %2 Avrupa Birliği İmajı (Genel) Olumlu %45 %54 %1 Olumsuz %25 %74 %1 Nötr %26 %72 %2 Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

82 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Araştırmaya göre, ulusal kamusal alanların Avrupalılaşmasına dair, genel olarak bakıldığında, bir olumsuzluğun yüksek olduğu görülmektedir. Ulusal medyanın, Avrupa Birliği sorunlarını yansıtmadığını ya da sınırlı olarak yansıttığını düşünenlerin sayısı oldukça yüksektir. Bu durumun, Avrupa Birliği ne karşı olumlu bir algının sınırlı bir düzeyde kalmasının nedenleri arasında önemli bir yere sahip olduğu düşünülebilir. Öyle ki, Avrupalıların önemli bir bölümü her ne kadar ulusal medya gruplarında Avrupa haberlerine dair yeterli olarak gördükleri bir habercilik pratiğine rağmen, ulusal medya ve kamusal alanda yanlış bilgilendirilmiş (ill-informed) olduklarını düşünmektedirler (eb 78;2012:30). Bu yönüyle, en azından bireysel düzeyde, Avrupalılaşma sürecinin ulusal kamu alanlarına ve medyaya yansıması biçiminde, yanlış bilgilendirilmekten kaynaklanan, önemli bir sorunun olduğu söylenmelidir. Öte yandan, bireysel düzeydeki eğilimin yanı sıra Avrupa Birliği nin gerek üye gerekse aday ülkeleri düzeyinde de daha genel bir Avrupalılaşma sürecinde sorunun olduğu ifade edilebilir. O kadar ki, Avrupa Birliği genelinde ulusal medyanın ve ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşmasına dair eğilimin, Avrupa Birliği genelinde, %31 düzeyinde olmasına rağmen tıpkı bireysel eğilimlerde olduğu gibi Avrupa Birliği üye ve aday ülkeleri arasında da bir dizi anlamlı farklılığın olduğu söylenmelidir yılında yalnızca Lüksemburg ve Danimarka da kamuoyunun yükselen bir Avrupalılaşma algısına sahip olduğu görülür. Bununla birlikte her iki ülkede de neredeyse bardağın yarısı dolu, yarısı boş olarak görülmektedir. Lüksemburg için ülke olarak Avrupalılaşma süreci hakkında iyi bilgilendirildiğini düşünen %56, bireysel düzlemde %54 seviyesine düşmektedir. Danimarka da ise bireysel düzeyde iyi bilgilendiğini düşünen kesimin %51 olmasına rağmen, ülke olarak Avrupalılaşma üzerine bilgilendiğini düşünenlerin sayısı oldukça azalmakta ve %44 seviyesine gerilemektedir. Diğer ülkelerde ise benzeri bir durumun var olduğu vurgulanmalıdır. Örneğin Avrupalılaşma oranının yüksek ya da Avrupa Birliği üzerine iyi bilgilendirildiğini düşünen Malta, İtalya ve Portekiz olmasına rağmen 2010 ve 2011 yıllarına göre önemli bir azalma olduğu kaydedilmelidir. Malta da söz konusu, iyi bilgilendiğini düşünenlerin, %45 düzeyinde olmasına ve geçen yıllara göre bir artış kaydedilmesine rağmen henüz %50 seviyesine ulaşılamamıştır. İtalya ve Portekiz de ise geçen yıllara göre keskin bir azalma görülmüştür. İtalya da ulusal düzeyde %15 olan iyi bilgilendiğini düşünenlerin sayısı 2011 yılına göre %9 oranında bir azalma içermektedir. Portekiz de ise %16 oranında iyi bilgilendiğini düşünenlerin sayısı ise bir önceki yıla göre %6 oranında azalmıştır. Ülke oranlarının yanı sıra bireysel düzeyde her ne kadar daha yüksek bir oran olmasına rağmen, İtalya da %23 ve Portekiz de %22, yalnızca geçen yıla göre %6 oranında bir azalma kaydedilmiştir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği sorunlarının ülke medyasında ve ulusal kamuoyunda yeterli Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

83 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: oranda yansıtılmadığını düşünen ülkelerin sayısı ise azımsanabilecek gibi değildir. Yunanistan da ki %84 oranındaki memnuniyetsizlik, İspanya da da aynı seviyede görülmektedir. Fransa kamuoyu ise her ne kadar Yunanistan ve İspanya dan yalnızca %2 oranında bir artış içerisindedir. Ancak %80 düzeyinde iyi bilgilendirilmediğini düşünen bir kamuoyunun varlığı belirtilmelidir. Portekiz kamuoyu yine Fransa kamuoyuna yakın bir görünüm çizmektedir. Avrupa Birliği aday ülkelerinde ise, her ne kadar hem Avrupa Birliği ortalaması hem de üye devletlerin kamuoyunun daha üstünde bir bilgilendirme oranının varlığına rağmen yine de %50 sınırının altındadır. Örneğin Dağlık Karabağ en yüksek orana sahip olmasına rağmen %46 düzeyinde kalmakta, İzlanda %45 oranında bilgilendiğini düşünmektedir. Türkiye de kamuoyunun egemen eğilimi ise Avrupalılaşma üzerine iyi bilgilendiğini düşünenlerin oranının %44 düzeyinde kaldığını göstermektedir. Her ne kadar Avrupa Birliği ortalamasının üstünde dahi olsa, kamusal alanda yeterli bir Avrupalılaşmanın henüz gelişemediğini ortaya çıkartan söz konusu oran, aday ülke statüsü üzerinden üyelik görüşmelerini gerçekleştiren Türkiye için dikkat çekmektedir. Türkiye de ulusal kamusal alanın Avrupalılaşması ya da ulusal medyada Avrupa Birliği sorunlarının nasıl ele alındığı bir yandan, Türkiye de kamuoyunun Avrupa Birliği algısı ile ilgili bir görünüme sahiptir. Ancak öte yandan, bu çalışmanın ana sorunsalını oluşturduğu gibi ülke medyasının, Avrupalılaşan bir kamusal alan için nasıl bir katkı sunabileceği ile oldukça yakından ilgilidir. Türkiye Kamusal Alanında Avrupa Birliği Tartışmaları Fuat Keyman ın (2013:13) vurguladığı gibi, demokratik yönetim kavramının içeriğini siyasal partilerden sivil topluma, temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye doğru genişleten Avrupalılaşma süreci; kimlikvatandaşlık ilişkisinin siyasetin önemli bir gündemi haline gelmesine katkı sunmaktadır. Bununla birlikte, Avrupalılaşma ve küreselleşme eş anlı olarak düşünüldüğünde söz konusu süreçlerin önemli bir boyutunun Türkiye içi siyasal denklemin belirlenmesinde yol açtığı konum savaşları olduğu söylenmelidir. Küreselleşme sürecinin, ulus devletin kendisini gerçekleştirdiği alanları sarsması, bir küresel-ulusal eksenin oluşturduğu bir güç ve iktidar mücadelesine yol açtığı, Avrupalılaşma sürecinin ise oluşturduğu kimlik-vatandaşlık ekseni ile önemli bir siyasal müzakere ve çatışma ekseninin kurulmasına yol açtığı belirtilmelidir (Keyman, 2013:11). Bununla birlikte, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde oldukça ilginç bir durumun vurgulanması gerekmektedir. Beril Dedeoğlu nun (2011:86) isabetle vurguladığı gibi, Türkiye nin hem küreselleşme hem de Avrupa Birliği süreci eş anlı olgular olarak gelişmekte xx ve Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

84 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: küreselleşme yönelimi giderek Avrupa Birliği ile kurulan ilişkilerle ifadesini bulmaktadır. Ancak, Türkiye nin Avrupa Birliği üyelik süreci paradoksal bir durumun giderek daha da bir görünür kılınmasına yol açmaktadır. Öyle ki, AB müzakereleri öncesinde Avrupa Birliği üyeliği çok daha geniş kesimlerin uzlaşı kurduğu bir alanı oluşturmaktayken müzakerelerin başlaması ile birlikte Avrupa Birliği fikrinden uzaklaşma eğilimi açığa çıkartmıştır. Dedeoğlu nun saptadığı söz konusu ikilem, eş anlı olarak Türkiye modernleşmesinin bir çelişkisi olarak da değerlendirilmiştir (Dağı, 2001:130 dan aktaran Dedeoğlu,2011:87). Bununla birlikte, Avrupalılaşma sürecinin, Türkiye içi siyasal denkleminin belirlenmesinde ağırlığını genişletmesi her ne kadar Türkiye için bir demokratikleşme ve reform sürecini içermesine rağmen, yapısal uyum sürecinin kendi içerisinde belirgin bir yapısal dönüşümü de içermesi, Türkiye de Avrupa Birliği ve bu doğrultuda küreselleşme sürecine direnç gösteren kesimlerin oluşmasına da yol açmıştır xxi. Türkiye modernleşmesinin bir çelişkisi olarak da değerlendirilen söz konusu ikilem, Türkiye nin uzun ince Avrupa Birliği yolculuğunu gittikçe bir aşk ve nefret ilişkisine dönüştürmekte, bu doğrultuda Türkiye nin batılılaşma süreci giderek tam da Dedeoğlu nun belirlediği gibi; Batı ya karşı Batılılaşma olarak yer edinmiştir. Beril Dedeoğlu bu durumu şöyle ifade eder lerin sonlarına kadar, aslında hemen tüm kurumlarına üye olunmasına, parçası olunduğu varsayılmasına ve modernleşme hedefi olarak görülmesine rağmen, Avrupa aynı zamanda zarar verici dış oyuncu olarak da değerlendirilmiştir. Bu durumda benimsenen Batı modeli, bir anlamda Batı ile mücadelenin aracı olarak görülmüş ve Batı ya rağmen Batılılaşma anlamına gelebilecek ikircikli yapı Türkiye deki modernleşme çelişkilerinden birisi olarak tanımlanmıştır (Dedeoğlu, 2011:87). Türkiye modernleşmesinin çelişkisi olarak değerlendirilen Batı ya karşı Batılılaşma olarak değerlendirilen ikircikli yapının medya ve ulusal kamusal alanlardaki Avrupalılaşma tartışmaları üzerinde de etkisi bulunmaktadır. O kadar ki, Türkiye nin neredeyse bütün bir tarihçesine eşlik eden Avrupa Birliği ilişkileri bir dizi alanda yapısal reform süreci içermesine rağmen, medya politikaları ve ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşmasına dair bir medya siyasasının gelişmediği belirtilmelidir. Philip Schelesinger in (2007:114) işaret ettiği gibi, Avrupa Birliği tartışmaları içerisinde oldukça anlamlı olarak değerlendirildiği gibi, ulus üstü bir yönetişim modeli olarak Avrupa Birliği ile üye ya da aday ülke arasındaki söz konusu yönetişimi destekleyebilecek bir iletişim modelinin eksikliğinin bir aday ülke olarak Türkiye nin de yaşadığı görülmektedir. Ancak, Avrupa Birliği kurulan paradoksal ilişkinin gittikçe medya siyasası alanına da yansıdığı belirtilmelidir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

85 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Avrupalılaşma Ekseninde Türkiye nin Medya Siyasasındaki Değişim Türkiye nin 3 Ekim 2005 tarihinde üstelik bu kez tam üyelik statüsü üzerinden Avrupa Birliği ile sürdürdüğü ilişkinin medya politikalarına yansımasının uzun bir süre sonra ancak 3 Mart 2011 tarihinde 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun da yer edinmesi böylesi bir paradoksal durumu görünür kılmaktadır. Türkiye de Avrupa Birliği ilişkilerinin ağırlıklı olarak siyasal ve ekonomik gündemin belirlediği ilişki olarak ele alındığı ancak sonraki yıllarında bir Avrupa kamusal alanının oluşturulmasının siyasa sürecine yansıdığı bu doğrultuda belirtilmelidir Sayılı Yasa nın 3. maddesinde yer alan tanımlar kısmında Avrupa Eseri kavramı tanımlanmış ve 15. maddesinde Avrupa eserlerinin ulusal televizyon kanallarında yer alma biçimi düzenlenmiştir. Yasaya göre Avrupa Eserleri; yapımı veya ortak yapımı, Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi ne taraf devletler ve Avrupa Birliği ne üye devletlerde yerleşik gerçek veya tüzel kişiler tarafından gerçekleştirilen görsel-işitsel eserleri olarak tanımlanmıştır. ( Avrupa Eserleri olarak tanımlanan görselişitsel eserlerin, televizyon kanallarındaki yayınları ise aynı yasanın Beşinci Bölüm: Yayın Hizmeti İçeriği kısmında ayrıntılı olarak yer almaktadır. Avrupa Eserlerinin yayınlanması, Yasa nın 15. maddesinde şöyle düzenlenmektedir ( koyu harfler bu makalenin yazarı tarafından eklenmiştir). Avrupa Eserleri Madde 15- (1) Ulusal karasal yayın lisansına sahip televizyon yayıncılarının; a)haberler, spor olayları, yarışmalar, reklamlar, tele-alışveriş ve bağlantılı veri yayınları için ayrılan süre dışında kalan yayın süresinin en az yüzde ellisini Avrupa eserlerine, b) Haberler, spor olayları, yarışmalar, reklamlar, tele-alışveriş ve bağlantılı veri yayınları için ayrılan süre dışında kalan yayın süresinin veya program bütçesinin yüzde onunu bağımsız yapımcıların ürettiği Avrupa eserlerine, ayırmaları zorunludur. (2) İsteğe bağlı yayın hizmeti sağlayıcı kuruluşların Avrupa eserlerinin yapımına ve erişimine destek vermelerini teşvik edecek usul ve esaslar Üst Kurulca belirlenir. Türkiye nin 2011 yılındaki düzenlemesi, çalışmanın önceki kısımlarında açıklandığı gibi, Türkiye nin de gittikçe ulusal kamu alanının Avrupalılaşmasına dair bir çaba içerdiği görülmektedir. Ancak; Avrupa Birliği içerisinde dahi, nasıl bir Avrupalılaşma sürecinin hedeflendiği doğrultusunda eleştirilen kota uygulamalarının Türkiye için bir diğer açıdan eleştirilebilir olduğu belirtilmelidir. Gerçekten de, Avrupa Birliği üzerine kamuoyu algısının bilişsel bir düzeyi oluşturan ana haber bültenleri ya da haber programları dışında yer alan diğer televizyon programlarında verilmesi ve kamusal alanın biçimlendirilmesini sağlayan Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

86 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: haber ve haber programları için böylesi bir düzenlemenin gerçekleştirilmemiş olması ayrıca açıklanması gereken bir olgudur. Bu yönü ile bakıldığında Avrupalılaşan bir kamu alanının oluşturulması için kota uygulamalarının, Avrupa Birliği içerisindeki eleştirileri değerlendirmek anlamlı olacaktır. Gerek Avrupa Birliği ve gerekse Türkiye içerisinde her ne kadar ulusal kamu alanlarının Avrupa Birliği sorunlarına önemli bir süre ayırmasına rağmen, ulusal kamu alanlarındaki Avrupalılaşma sürecinin böylesi mekanik olarak işleyen bir süreç olup-olmadığı yeniden değerlendirilebilir. Ortak bir Avrupa kültürüne dair eserlerin, ortak bir kimliğin görsel-işitsel alanda görünürlük edinmesi olarak değerlendirilebilir ise de, böylesi bir genişlemenin haber ve haber programları içerisine doğru genişlememesi, Avrupa Birliği haberlerinin siyasal ya da ekonomik aktörlerin önemli bir belirleyici olarak yer edindiği haber süreçlerine yol açabileceği belirtilmelidir. Öte yandan, kamusal alanın önemli bir boyutunun genel ya da ortak sorunlar için kamusal diyalog için iletişimsel uzama duyduğu ihtiyaç ile genel bir kültürel üretim süreci içerisinde biçimlendirilen örneğin filmler, müzik ya da belgesel gibi program türlerinin ulusal medya kanallarında yer edinmesi ile nasıl bir ilişkisinin olduğu iyi belirlenmelidir. Avrupa Birliği nin kamusal diyalog ya da kamusal iletişim için önerdiği kota uygulamalarının tam da bu yönleri ile eleştirildiği oldukça açıktır. Görselişitsel alanda kültürel korumacılık politikalarının belirlediği ancak gittikçe ticari korumacılık uygulamalarına dönüşen Avrupa eserleri, bu çalışmanın önceki kısımlarında değerlendirildiği gibi, Avrupa kamuoyunda bir Avrupalılaşma sürecinin yer edinebilmesi için yetersiz kalmaktadır. Gerçekten de, çalışma içerisinde görüşülen ulusal televizyon kanallarının izleyici temsilcileri içerisinde benzeri bir eğilimin bulunduğu görülmüştür. Örneğin Show TV izleyici temsilcisi Yusuf Gürsoy ile tarihinde gerçekleştirilen telefon görüşmesi, 6112 Sayılı Yasa nın Türkiye için neredeyse mekanik olarak işleyen bir süreç olduğunu ortaya çıkartmıştır. Gürsoy, Avrupa Birliği nin kültürel korumacılık algısı doğrultusunda kota uygulamalarının gerçekleştiğini belirtmiş ve Türkiye nin Avrupa Birliği katılım müzakereleri doğrultusunda açılan ve kapatılmak üzere olan Bilgi Toplumu ve Medya faslında Türkiye nin de neredeyse doğrudan aldığı ve 6112 Sayılı Yasa da yer edinen Avrupa Eserleri kavramı ile tanıştığını belirtmiştir. Ancak, Gürsoy a göre söz konusu siyasa da düzenlenen Avrupa Eserleri, Türkiye nin de Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi nin tarafı olmasından dolayı Türkiye de üretilen eserlerin de Avrupa Eseri olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirlemiştir. Kota uygulamasının hem Türkiye hem de Avrupa Birliği için anlamı bulunmaktadır. Avrupa Birliği için görsel-işitsel alandaki eserlerin serbest dolaşım hakkı edinmesi olduğu ve bu şekilde tek pazarın oluşturulmasına dair bir adım olarak anlaşıldığı görülmektedir. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

87 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Türkiye için bakıldığında ise, Avrupa Birliği nin henüz kamusal alanda bir kültürel uzam ve ortak kimlik politikası olarak ele alınmanın uzağında yer aldığı bununla birlikte, Türkiye içi siyasal denklemin kurulmasında öncü bir rol üstlenen Avrupa Birliği algısının gelişmiş olduğu söylenebilir. O denli ki, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinde kamuoyu algısının her ne kadar genelleştirilebilir bir niteliğe sahip olmamasına rağmen ağırlıklı olarak siyasal ve ekonomik bir gündemin, Türkiye içerisinde yansımasını bulduğu alanlar üzerinde biçimlendirildiği söylenebilir. Gerçekten de, Türkiye ve Avrupa Birliği aramalarına dair bir eğilim araştırması içerisinde Türkiye de kamuoyunun Avrupa Birliği ilgisi tam da böylesi bir anı görünür kılmaktadır. Değişen Bağlam ve Değişen Kamuoyu Algısı Olarak Avrupalılaşma Süreci Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin, özellikle 2000 li yıllardan itibaren başlayan süreci içerisinde kamuoyunun araştırma eğilimleri, genelleme amacı taşımamasına rağmen en azından genel bir fikir verebildiği için, Google Arama Motoru Arama Eğilimlerinde şöyle yer almaktadır. Şekil 2: Google Arama Motorunda, Türkiye ve Avrupa Birliği Aramaları ( Google Arama Geçmişlerine göre, Türkiye ve Avrupa Birliği anahtar terimlerinin birlikte yer aldığı ilk dönem 2004 yılı içerisindedir. Her ne kadar böylesi bir eğilim, 2004 yılı Aralık ayı içerisinde Avrupa Birliği nin Türkiye ile üyelik görüşmelerinin başlatılması kararı ile ilgili olarak ilk kez zirveye ulaşmış ise de, dönem içerisindeki diğer gelişmelerin de Türkiye ve Avrupa Birliği anahtar kelimeleri ile gerçekleştirilen aramaların sayısal artışına yol açtığı belirtilmelidir. Hakan Yılmaz ve Emre Erdoğan ın (2012:10) belirlediği gibi, 2004 yılı Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

88 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Nisan ayından itibaren Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin bu dönemdeki yoğunluğunun, kamuoyu ilgisini de konjonktürel gelişmelerle bağlı olduğunu göstermektedir yılı içerisinde Kıbrıs Referandumu, Ceza Yasası ve düzenlemeleri, Avrupa Birliği Komisyonu nun Türkiye Raporu ile gelişen ilişkiler, kamuoyu ekseninde de yoğun aramaların kaydedildiği dönemi oluşturmuştur yılında ise, aramaların ikinci kez sıçrama yaptığı görülür. Bu ilgi, 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg da toplanan Hükümetler Arası Konferans ardından Türkiye ile resmen katılım müzakerelerinin başlatılmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar 2006 ve ardından aramaların düştüğü kaydedilmesine rağmen Aralık 2006 da AB hükümetlerinin, Türkiye nin Güney Kıbrıs ile ticaret serbestliği antlaşması ile ilgili olarak adım atmaması nedeniyle müzakerelerin yavaşlatılmasına dair kararı, kamuoyunun yine ilgisini çekmektedir. Bununla birlikte, 2011 yılından itibaren gerçekleştirilen aramaların önemli ölçüde gerilediği hatta gittikçe neredeyse sıfır seviyesine indiği görülür yılında, Türkiye nin Kıbrıs sorunu çözümlenmeden müzakerelerin devam edemeyeceği açıklaması (Yılmaz ve Erdoğan, 2012:11) bu tarihte kamuoyunun sınırlı da olsa ilgilendiği bir alan olarak Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerini kamusal alanda tartışması olarak yorumlanabilir yılından itibaren ise gerçekleştirilen aramaların sayısı oldukça düşmüştür. Ancak kamuoyunun Türkiye ve AB ilişkilerini yeniden gündemine alması 2013 yılında Gezi Parkı Eylemleri ile birlikte Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerinin yeniden ancak bu kez gerilim ekseni üzerinden kurulmasıdır. Gerçekten de, Mayıs 2013 ve Temmuz 2013 döneminde artan kamuoyu araştırmalarının bu tarihten sonra da önemli ölçüde gerilemesi dikkat çekmektedir. Şekil 3: Google Arama Motorunda, Türkiye ve AB Aramaları ( Şekil 3 içerisinde görüldüğü gibi, neredeyse 2011 tarihinden itibaren yok seviyesinde gerçekleştirilen aramalar bu tarihin ardından özellikle Mayıs ayı dönemi ile birlikte yeniden Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

89 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: yükselişe geçmiş ve 16 Mayıs 2013 tarihinde sıçrama gerçekleştirmiştir. Bu tarih, Türkiye de Gezi Parkı süreci ile başlayan, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişki hatta gerilim ile ilgilidir. Avrupa Parlamentosu nun, Türkiye yi eylemler sırasında sert bastırma yöntemlerinin uygulanmasına dair eleştirisinin ardından, ifade ve düşünce özgürlüğü ile demokratik hakların kullanılmasının engellenmesi doğrultusunda kınaması, Türkiye nin ise söz konusu kararı tanımadığının açıklanması kamusal alanda da Avrupa Birliği ne dair ilgisini yeniden uyandıran bir gelişme olarak değerlendirilebilmektedir Temmuz ayı ise bu kez, Bölgesel Uyum ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslının açılma süreci ile ilgilidir. Avrupa Birliği nin, Türkiye de yaşanan gelişmeler üzerine söz konusu faslın açılmasını 2013 İlerleme Raporu sonrasına ertelemesi, bu dönem içerisinde Avrupa Birliği ne dair ilginin yeniden canlanmasına yol açan gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Öte yandan 2013 yılında Ergenekon ve Balyoz mahkemeleri, Suriye deki iç savaş, Mısır daki askeri darbe gibi canlı gelişmelerin Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkilerini yeniden gündeme getiren gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, Türkiye de Avrupalılaşma olarak okunabilecek olan söz konusu durumun, siyasal ve ekonomik gelişmelerin belirlediği bir eksen içerisinde ele alındığı belirtilmelidir. Bu açıdan bakıldığında Avrupalılaşma sürecinin ancak iç politikaya dair yansımaları üzerinden değerlendirildiği ve tam da Barbara Pfetsch, Silke Adam ve Barbara Eschner ın (2008:466) belirlediği gibi; Avrupalılaşmanın kendiliğinden gelişen bir süreç olmaktan daha çok, sürece yol açan etkenlerin tetiklediği bir Avrupalılaşmadan söz edilmesi daha anlamlı olacaktır. Adam, Pfetsch ve Eschner in araştırmasının yoğunlaştığı İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, İspanya ve Almanya olmak üzere 6 Avrupa Birliği üyesi ile AB üyesi olmayan İsviçre gerçekte Avrupalılaşmanın değerlendirilebileceği farklı uzamlar oluşturmaktadır. Türkiye de kamuoyu ve medyanın ilgisi bağlamında bakıldığında her ne kadar söz konusu ülkelerle ortak olarak ülke içerisindeki siyasal kültürün yol açtığı bir süreç olarak Avrupalılaşma tartışılabilir ise de, Avrupa Birliği nin olduğu kadar Birliğin merkezi politikalarının da belirlenmesinde öncelikli bir rol üstlenen AB üyesi ülkelerden, anlaşılabilir nedenler doğrultusunda, ayrımlaştığı görülür. Ancak Türkiye, Avrupalılaşma olanakları ve süreçleri açısından daha çok Avrupa Birliği ile yakın anlaşmalar gerçekleştiren İsviçre ye yakın bir Avrupalılaşma süreci içerisinde olduğu düşünülebilir. İsviçre nin, Avrupalılaşma sürecini daha çok ulusal siyasanın gelişmesinde yaşandığını belirleyen araştırmacılar bu ülkedeki Avrupa Birliği ile ilgili haberlerin %55 inin ulusal gelişmelerin devamı olarak öne çıktığını belirlemiştir. Türkiye nin ise, İsviçre ile diğer farklılıkların oldukça önemli olmasına rağmen, benzeri bir Avrupalılaşma süreci içerisinde olduğunu belirlemek olasıdır. Genelleme amacı taşımamasına rağmen, Türkiye ve Avrupa Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

90 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Birliği anahtar kelimeleri üzerinden gerçekleştirilen aramaların özellikle iç siyasa gündeminde genişleyen bir Avrupalılaşma süreci oluşturduğu görülmektedir. Kamuoyu ilgisinin yanı sıra, Türkiye de televizyon izleme deneyiminin de böylesi bir süreci gittikçe açığa çıkarttığı belirtilmelidir. Türkiye de Medya ve Avrupalılaşma: Yetersiz Bir Süreç Olarak Avrupa Kamusal Alanı Türkiye nin küresel kapitalizme eklemlendiği 1980 li yıllardan itibaren bir dizi alandaki değişimin, iletişim endüstrisindeki değişim sürecine yansıdığı belirtilmelidir. Medya mülkiyeti ve kontrol ilişkilerindeki değişimin yanı sıra, bir yandan Türkiye de ulusal televizyon kanallarının Avrupa iletişim uzamına doğru genişlemesi, ancak bu genişlemenin yurt dışına yerleşmiş Türk vatandaşlarının ağırlıklı hedef kitle olarak seçilmesi üzerinden gerçekleşmesi ile öte yandan, küresel medya endüstrisinin Türkiye iletişim uzamına doğru genişlemesi olduğu söylenmelidir. Bununla birlikte, Türkiye de iletişim endüstrisinin mülkiyet ve kontrol ilişkileri çalışmanın odağını değiştireceği için tartışılmayacaktır. Bununla birlikte, Türkiye iletişim uzamındaki söz konusu değişimin Avrupalılaşan bir kamusal alan deneyimine yol açıp-açmadığı değerlendirilmelidir. Gerçekten de, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından gerçekleştirilmiş olan 2012 yılı Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması na göre, Türkiye medya sektöründeki değişimin, ulusal kamu alanının Avrupalılaşmasına dair bir deneyime yol açmadığı belirtilmelidir. Araştırmaya göre (2013:117), Türkiye de televizyon izleyicileri, televizyon kanallarına göre değişmesine rağmen, ağırlıklı olarak yerli diziler, yarışma programları, spor programları ve haberler gibi televizyonun egemen program tür ve formatlarına göre bir izleme deneyimi kurmaktadır. Ancak söz konusu deneyim açık oturumlar gibi kamusal alanın kurulmasında etken olan program formatlarına genişlememektedir. Açık oturumlar ve yabancı filmlerin izlenmesi oldukça sınırlı bir ilginin konusunu oluşturmaktadır. Kamusal alanın Avrupalılaşmasına dair bir diğer önemli gösterge ise Avrupa Birliği merkezli televizyon kanalları öncelikli olmak üzere, yabancı kanalların, izlenmesidir. Araştırmaya göre söz konusu televizyon kanallarının izlenme deneyimi şekil 4 de yer almaktadır. Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

91 Kaymas, 2014 Cilt 3 Sayı 1, Sf: Diğer EL CEZIRE RTL National Geographic Discovery BBC Discovery E 2 CNBC-E Yüzde 0,00% 5,00% 10,00% 15,00% 20,00% Şekil 4: Türkiye de Yabancı Televizyon Kanallarının İzlenmesi (RTÜK). Araştırmaya göre, Türkiye de en fazla izlenen yabancı yayınların CNBC-E ve E 2 kanalları olduğu görülmektedir. Bununla birlikte söz konusu araştırmada hem CNN, Turner gibi televizyon kanallarının olmadığı gözlenmekte, hem de BBC ve RTL kanallarının neredeyse birbirine eşit olarak izlendiği iddia edilmektedir. Yoğun olarak izlenen kanalların ise yayın dillerinin Türkçe olması, Avrupalılaşan bir kamusal alan deneyimi için dil engelini ortaya çıkartmaktadır. Avrupa merkezli televizyon kanallarının Türkiye de, Türkiye merkezli televizyon kanallarının ise Avrupa da yayın faaliyetinde bulunması ulus ötesi iletişim ağlarının ve iletişimsel uzamın kurulabileceğini düşündüren bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, kamu alanlarının Avrupalılaşmasına dair görünüm elde edilemediği var olan deneyimlerin ise oldukça sınırlı olduğu belirtilmelidir. Ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması, medya politikaları ile çoğulcu ve çok sesli bir medya yapısının ürünü olarak değerlendirildiğinde ifade ve demokratikleşme kazanımının ulus ötesi ağlara doğru taşınmasının hem önemi hem de gerekliliği oldukça açıktır. Sonuç Avrupa Birliği nin kuruluşunun üzerinden geçen neredeyse yarım asır sonrasında bir demokrasi açığı olgusu ile karşılaşması ve 2000 li yıllardan bu yana bir dizi proje üzerinden ulusal kamu alanlarının Avrupalılaşması olarak değerlendirilebilecek olan sürecin kurulması tam da böylesi bir kozmopolitan ağın oluşturulması adına oldukça önemlidir. Ülkenin egemen siyasal alan denkleminin belirlenmesinde olduğu gibi, gündelik yaşam pratiklerinde kolektif kimliğin Mesleki Bilimler Dergisi, 2014 Cilt 3, Sayı 1

MBD 2014, 3(1 ): 12 23

MBD 2014, 3(1 ): 12 23 MBD 2014, 3(1 ): 12 23 MAKALE HAKKINDA Geliş : OCAK 2014 Kabul: MART 2014 TEMMOKU BENEKLİ SIRLAR TEMMOKU SPOT GLAZES Ensar TAÇYILDIZ a ÖZ Temmoku sırların üretimi, Çin de Sung (960-1279) hanedanlığı döneminde

Detaylı

MBD 2015, 4 (1 ): 21 26

MBD 2015, 4 (1 ): 21 26 MBD 2015, 4 (1 ): 21 26 MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2015 Kabul: Mart 2015 UÇUCU KÜLLERİN SIRLARDA HAMMADDE VE RENKLENDİRİCİ OLARAK KULLANIMI USE OF FLY ASHES AS A RAW MATERIAL AND COLOURANT IN GLAZES

Detaylı

HAKSIZ REKABET MODÜLÜ MESLEK MENSUBU KULLANICI KILAVUZU

HAKSIZ REKABET MODÜLÜ MESLEK MENSUBU KULLANICI KILAVUZU HAKSIZ REKABET MODÜLÜ MESLEK MENSUBU KULLANICI KILAVUZU Sözleşme İşlemleri A- Asgari Ücret Tarifesi B- Yeni Sözleşme C- Sözleşme Listesi D- Devir Teslim Başvuruları A-Asgari Ücret Tarifesi; İlgili yıla

Detaylı

AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU

AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU 1. Sisteme Giriş http://uis.agu.edu.tr/ adresinden login ekranından kullanıcı adı ve şifrenizle giriş yapabilirsiniz (Resim 1) Sisteme daha önce grimemiş

Detaylı

CRM Yazılımı - Anasayfa

CRM Yazılımı - Anasayfa CRM Yazılımı - CRM Yazılımı İçerisinde Barındırdığı Özellikler *. Personel Bilgileri *. Müşteri Bilgileri *. Kartvizit Bilgileri *. Çözüm Ortakları *. Ajanda *. Randevu Bilgileri *. Hatırlatma Bilgileri

Detaylı

İSTİHDAM VE SOSYAL UYUM İÇİN DİJİTAL BECERİLER

İSTİHDAM VE SOSYAL UYUM İÇİN DİJİTAL BECERİLER İSTİHDAM VE SOSYAL UYUM İÇİN DİJİTAL BECERİLER Proje Referans No: 2015-1-TR01-KA201-021424 Co-funded by the Erasmus+ Programme of the European Union Elektronik Tablo Görevi Öğrenme Sayfaları İstihdam ve

Detaylı

AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU

AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU AGÜ UIS ÖĞRENCİ DERS PROGRAMI HAZIRLAMA KILAVUZU 1. Sisteme Giriş http://uis.agu.edu.tr/ adresinden login ekranından kullanıcı adı ve şifrenizle giriş yapabilirsiniz (Resim 1) (NOT: Kullanıcı adı ve şifreniz

Detaylı

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ ECTS YÖNETİM PANELİ KULLANIM KILAVUZU

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ ECTS YÖNETİM PANELİ KULLANIM KILAVUZU 1 MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ ECTS YÖNETİM PANELİ KULLANIM KILAVUZU 1. BİRİM İŞLEMLERİ... 2 1.1 BİRİM (FAKÜLTE, YÜKSEKOKUL, ENSTİTÜ, MESLEK YÜKSEKOKULU) ÖĞRENİM ÇIKTILARININ EKLENMESİ... 2 1.2 BİRİM

Detaylı

SYTP ÜYELİK İŞLEMLERİ

SYTP ÜYELİK İŞLEMLERİ 1-)Kullanıcı,tarayıcının adres çubuğuna, bağlı bulunduğu ilin sytp linkini yazdığı zaman karşısına ilk olarak sağ taraftaki gibi bir ekran gelir. 2-)Sisteme üye olacak olan eczane kullanıcısı sağ taraftaki

Detaylı

1.DERS KATALOG Ders kataloğu ekranında yeni ders tanımlamaları yapılabilir ve Seçmeli havuz dersleri oluşturulabilmektedir.

1.DERS KATALOG Ders kataloğu ekranında yeni ders tanımlamaları yapılabilir ve Seçmeli havuz dersleri oluşturulabilmektedir. İçindekiler DERS KATALOĞU... 2 1.DERS KATALOG... 2 1.1.Ders... 3 1.1.1.Derse ait dil seçenekleri nasıl ve hangi bölümden girilmektedir?... 4 1.2.Dersin Okutulduğu Öğretim Planları... 8 1.3.Dersin İçerikleri...

Detaylı

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir.

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir. MESLEK SEÇİMİ Kişinin gelecekteki yaşam tarzını belirlenmesinde dönüm noktası olan mesleğini seçmesi; doğru ve isabetli karar vermesi tüm hayatının kalitesini ve mutluluğunu etkiler. Kişinin mutluluğunda

Detaylı

İçindekiler Tablosu Talep Destek Yönetim Sistemi Programı...3

İçindekiler Tablosu Talep Destek Yönetim Sistemi Programı...3 İçindekiler Tablosu Talep Destek Yönetim Sistemi Programı...3 1. Özellikler.3 2. Kullanım..3 2.1. Ana Sayfa..5 2.2. Talep Modülü.7 2.3. Takibim Modülü 9 2.4. Takipte Modülü..11 2.5. Silinen Talepler Modülü...11

Detaylı

KİŞİYE UYGUN MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

KİŞİYE UYGUN MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ KİŞİYE UYGUN MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Kişinin gelecekteki yaşam tarzını belirlenmesinde dönüm noktası olan mesleğini seçmesi; doğru ve isabetli karar vermesi tüm hayatının kalitesini ve mutluluğunu etkiler.

Detaylı

VAKIFBANK SANAL POS PANELİ KULLANICI KILAVUZU

VAKIFBANK SANAL POS PANELİ KULLANICI KILAVUZU VAKIFBANK SANAL POS PANELİ KULLANICI KILAVUZU DEĞERLİ ÜYE İŞYERİMİZ! Vakıfbank Sanal POS Ekibi olarak, sizlere daha iyi hizmet verebilmek için çalışmaya devam ediyoruz. İlerleyen dönemlerde panelimizin

Detaylı

Öztiryakiler B2B Kullanıcı Klavuzu

Öztiryakiler B2B Kullanıcı Klavuzu Bu doküman Öztiryakiler şirketi için hazırlanmış B2B sayfalarının kullanım bilgilerini detaylı olarak anlatır. Öztiryakiler B2B Kullanıcı Klavuzu Soner Baştaş İçindekiler Doküman Geçmişi... 2 B2B ye Erişim...

Detaylı

Programın Tanıtımı 2-4- 1-3- 8-9- 10-11- 12- 13-

Programın Tanıtımı 2-4- 1-3- 8-9- 10-11- 12- 13- ISIS VERİ YÖNETİMİ Programın Tanıtımı 1-3- 2-4- 6-7- 5-8- 9-10- 11-12- 13-1- Bu bölüme aranacak sorgu için 2 tarih arası bilgi gün / ay / yıl / saat / dakika cinsinden girilir. 2- Arama kriterlerinden

Detaylı

Selçuk Üniversitesi ISSN 1302/6178 Journal of Technical-Online BİLGİSAYAR DESTEKLİ İNŞAAT MALİYET ANALİZLERİ

Selçuk Üniversitesi ISSN 1302/6178 Journal of Technical-Online BİLGİSAYAR DESTEKLİ İNŞAAT MALİYET ANALİZLERİ BİLGİSAYAR DESTEKLİ İNŞAAT MALİYET ANALİZLERİ Mustafa ALTIN Novruz ALLAHVERDI Selçuk Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Selçuklu, KONYA, maltin@selcuk.edu.tr Selcuk Üniversitesi, Teknik

Detaylı

BİRİM KURULU ve BİRİM YÖNETİM KURULU EVRAKI

BİRİM KURULU ve BİRİM YÖNETİM KURULU EVRAKI GİRİŞ Bu doküman Akademik Birimleri tarafından Elektronik Belge Yönetim Sistemi kapsamında kullanılabilir olan Kurul Karar Evrakları için yardım dokümanı niteliğinde hazırlanmıştır. Karar Evrakları, Akademik

Detaylı

PAKET SERİ DENEME SINAVI INTERNET MODÜLÜ KULLANIM KLAVUZU. Sayfa - 1 -

PAKET SERİ DENEME SINAVI INTERNET MODÜLÜ KULLANIM KLAVUZU. Sayfa - 1 - PAKET SERİ DENEME SINAVI INTERNET MODÜLÜ KULLANIM KLAVUZU Sayfa - 1 - İÇİNDEKİLER Yeni aktivasyon... 2 Sisteme giriş... 6 Şifre hatırlatma... 7 Sınavlarım... 8 Sınav girişi... 8 Sınav sonucu... 10 Konu

Detaylı

AYNİ BAĞIŞ HİZMET GRUBU EĞİTİM DOKÜMANI

AYNİ BAĞIŞ HİZMET GRUBU EĞİTİM DOKÜMANI 14.07.2015 İÇİNDEKİLER 1. DOKÜMAN SÜRÜMLERİ... 4 2. AYNİ BAĞIŞ ÖZELLİKLERİ... 5 2.1. Ayni Bağış Hizmet Grubu Ana Ekranı... 5 2.2.1. Ayni Bağış Depo Bilgileri... 5 2.2.1.1. Ayni Bağış Depo Bilgileri Listeleme...

Detaylı

T.C. KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ

T.C. KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ T.C. KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ Elektronik Belge Yönetim Sistemi web tarayıcınızda açık durumdayken güvenilen sitelere ekleme

Detaylı

IOF Eventor için Sporcu Kılavuzu

IOF Eventor için Sporcu Kılavuzu IOF Eventor için Sporcu Kılavuzu İçindekiler Sporcu İçin Kullanıcı Hesabı Oluşturma Profilimi düzenle Herkese açık profilini görüntüle Profil metninizi düzenleyin Fotoğrafınızı değiştirme / Ekleme Yarışmalarımı

Detaylı

Okul Web Sitesi Yönetim Paneli Kullanımı

Okul Web Sitesi Yönetim Paneli Kullanımı Millî Eğitim Bakanlığı Bilgi İşlem Grup Başkanlığı tarafından ortak web sitesi tasarım çalışması yapılmıştır. Çalışmanın amacı tüm kurumlarımızın standart bir web sayfasına sahip olmalarını sağlamaktır.

Detaylı

Usta Aritmetik Bayi Kontrol Programı Kullanım Kılavuzu (V.1.3.0)

Usta Aritmetik Bayi Kontrol Programı Kullanım Kılavuzu (V.1.3.0) Usta Aritmetik Bayi Kontrol Programı Kullanım Kılavuzu (V.1.3.0) A. Öğretmen Girişi a b c d B. Ana Menü a. Kullanıcı bilgisi : Bu alana yazılacak bilgiyi size Usta Aritmetik firması sağlamaktadır. b. Şifre

Detaylı

EPİAŞ EKYS Projesi. EPİAŞ EKYS Projesi Kullanıcı Yetki Setleri Dokümanı v EPİAŞ Analiz Ekibi

EPİAŞ EKYS Projesi. EPİAŞ EKYS Projesi Kullanıcı Yetki Setleri Dokümanı v EPİAŞ Analiz Ekibi EPİAŞ EKYS Projesi EPİAŞ EKYS Projesi Kullanıcı Yetki Setleri Dokümanı v.1.0 31.03.2017 EPİAŞ Analiz Ekibi İçindekiler 1. Amaç... 3 Referanslar... 3 2. Yetki Tanım Standartları... 4 Standart 1... 4 Standart

Detaylı

SD - Satış ve Dağıtım (SD) Modülü Kullanıcı Eğitim Belgesi - Faturalama İşlemleri

SD - Satış ve Dağıtım (SD) Modülü Kullanıcı Eğitim Belgesi - Faturalama İşlemleri SD - Satış ve Dağıtım (SD) Modülü Kullanıcı Eğitim Belgesi - Faturalama İşlemleri Terimler ve Kısaltmalar Terim / Kısaltma ABAP HR (HCM) OM SAP ASAP O S C P Açıklama Advanced Business Application Programming

Detaylı

GAP COTTON GAPCOTTON LAB PORTALI. Kullanım Kılavuzu.

GAP COTTON GAPCOTTON LAB PORTALI. Kullanım Kılavuzu. GAP COTTON GAPCOTTON LAB PORTALI Kullanım Kılavuzu www.gapcotton.org İçindekiler İÇİNDEKİLER GAP COTTON... 1 GAPCOTTON LAB PORTALI... 1 Kullanım Kılavuzu... 1 İçindekiler... 2 A. Sunuş... 4 1. Kayıt İşlemi...

Detaylı

ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ

ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ DOKÜMAN ARŞİV VE ELEKTRONİK BELGE YÖNETİM SİSTEMİ YAZILIMI TEMEL KULLANICI KILAVUZU ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ Elektronik Belge Yönetim Sistemi web

Detaylı

TÜRKÇE KULLANIM KILAVUZU

TÜRKÇE KULLANIM KILAVUZU KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI AKADEMİK BİLGİ SİSTEMİ (ABİS) Otomasyon Programı TÜRKÇE KULLANIM KILAVUZU İÇİNDEKİLER ABİS Nedir?... 2 Sistem Gereksinimleri...

Detaylı

MBD 2014, 3(1): 24 57

MBD 2014, 3(1): 24 57 MBD 2014, 3(1): 24 57 MAKALE HAKKINDA Geliş : Ocak 2014 Kabul: Mart 2014 KAMU HİZMETİ VE SİYASAL OTORİTERLEŞME ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: 2002-2012 KESİTİNDE TÜRKİYE DE KAMUSAL YAYINCILIK

Detaylı

AGSoft Çocuk Gelişim Takip Programı Kullanım Kılavuzu

AGSoft Çocuk Gelişim Takip Programı Kullanım Kılavuzu Giriş Bölümü: Program ilk açıldığında karşımıza Kullanıcı Adı ve Şifre giriş bölümü gelir. Kullanıcı Adı: Programa giriş yapacak kullanıcının kodunu ve şifresini yazdıktan sonra Tamam tuşu ile programa

Detaylı

HSE Radar İş Sağlığı ve Güvenliği Yazılımı

HSE Radar İş Sağlığı ve Güvenliği Yazılımı HSE Radar İş Sağlığı ve Güvenliği Yazılımı E-Reçete Uygulaması Kullanım Kılavuzu Versiyon 1.2.45.0 Doküman No: AGR.GUI.O.002E/T.REV1 Doküman Tipi: Eğitim Dokümanı Başlık: HSE Radar Eğitim Yönetimi Modülü

Detaylı

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Basılı Evrak Stok Takip Sistemi ) Kullanma Kılavuzu

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Basılı Evrak Stok Takip Sistemi ) Kullanma Kılavuzu 1. Giriş Bu kılavuz; Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Online İşlemler sisteminde, Basılı Evrak Stok Takip Sisteminin kullanımını anlatmak amacı ile hazırlanmıştır. Bu sistem ile; - Basılı Evrak

Detaylı

TÜRKİYE ULUSAL AJANSI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ

TÜRKİYE ULUSAL AJANSI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ TÜRKİYE ULUSAL AJANSI ELEKTRONİK BELGE VE ARŞİV YÖNETİM SİSTEMİ EBYS NİN GÜVENİLEN SİTELERE EKLENMESİ Elektronik Belge Yönetim Sistemi web tarayıcınızda açık durumdayken güvenilen sitelere ekleme işlemi

Detaylı

ÜCRETLİ ÖĞRETMEN YÖNETİM SİSTEMİ

ÜCRETLİ ÖĞRETMEN YÖNETİM SİSTEMİ - Yönetici - Kurum/Okul - Ücretli Öğretmen İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri Online Ücretli Öğretmen Yönetim Sistemi Sistemde ASP.NET C# programlama dili ve MySQL veritabanı kullanılmaktadır. Sistem Milli

Detaylı

Yazılım Mühendisliği 1

Yazılım Mühendisliği 1 Yazılım Mühendisliği 1 HEDEFLER Yazılım, program ve algoritma kavramları anlar. Yazılım ve donanım maliyetlerinin zamansal değişimlerini ve nedenleri hakkında yorum yapar. Yazılım mühendisliği ile Bilgisayar

Detaylı

Doğru tercihleri kariyersite de bulabilirsin. MomentSoft Bilişim Hizmetleri A. Ş. 2014

Doğru tercihleri kariyersite de bulabilirsin. MomentSoft Bilişim Hizmetleri A. Ş. 2014 Doğru tercihleri kariyersite de bulabilirsin 2014 İzlenecek yol Sistemi nasıl kullanıırm? 1 2 Üye ol Profil oluştur 3 Puanına uygun tercih kriterlerini belirle 4 Tercih grubunu oluştur 5 Tercih listeni

Detaylı

HORİZON 2020 Hakemlik Kaydı

HORİZON 2020 Hakemlik Kaydı HORİZON 2020 Hakemlik Kaydı Hülya GÜMÜŞ TTO EXPERT Hakemlik kaydı yapılacak web adresini bulmak için Google da Horizon 2020 sign up yazılır ve Research Participant Portal yazılı link tıklanır. Expert linkine

Detaylı

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri Menşe İspat D-8) Kullanma Kılavuzu v4

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri Menşe İspat D-8) Kullanma Kılavuzu v4 Giriş Bu kılavuz; Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Online İşlemleri arasında yer alan MENŞE İSPAT D-8 Dolaşım Belgesi ve Menşe İspat belgelerinin elektronik ortamda düzenlenmesi, onaylanması

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ Duygu ÖZÇALIK GAYRİMENKUL GELİŞTİRME VE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI ANKARA 2018 Her hakkı saklıdır

Detaylı

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri A.TR) Kullanma Kılavuzu

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri A.TR) Kullanma Kılavuzu Giriş Bu kılavuz; Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Online İşlemleri arasında yer alan A.TR Dolaşım Belgesi ve Menşe İspat belgelerinin elektronik ortamda düzenlenmesi, onaylanması ve

Detaylı

KAMU HİZMETİ VE SİYASAL DESPOTİZM ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: KESİTİNDE TÜRKİYE DE KAMUSAL YAYINCILIK

KAMU HİZMETİ VE SİYASAL DESPOTİZM ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: KESİTİNDE TÜRKİYE DE KAMUSAL YAYINCILIK KAMU HİZMETİ VE SİYASAL DESPOTİZM ARASINDA KAMU YAYINCILIĞINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: 2002-2012 KESİTİNDE TÜRKİYE DE KAMUSAL YAYINCILIK RETHINKING PUBLIC SERVICE BROADCASTINGS BETWEEN THE PRINCIPLE OF THE PUBLIC

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı. Renkli Reçete Uygulaması Hekim Kullanım Kılavuzu

T.C. Sağlık Bakanlığı. Renkli Reçete Uygulaması Hekim Kullanım Kılavuzu T.C. Sağlık Bakanlığı Renkli Reçete Uygulaması Hekim Kullanım Kılavuzu İçindekiler 1.Amaç... 2 2.Renkli Reçete Kullanım Bilgileri... 2 2.1 Kullanıcı Giriş Ekranı... 2 2.2 Doktor Reçete Yazma Modülü...

Detaylı

Akademisyen Kullanıcı Kılavuz Dokümanı

Akademisyen Kullanıcı Kılavuz Dokümanı MOS BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ YAZILIM VE DANIŞMANLIK HİZMETLERİ LTD.ŞTİ. Akademisyen Kullanıcı Kılavuz Dokümanı Sayfa 1 / 13 İçindekiler Tablosu 1 Giriş... 3 1.1 Belgenin Amacı... 3 1.2 Belgenin Kapsamı...

Detaylı

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri Menşe Şahadetnamesi) Kullanma Kılavuzu v5

Giriş. TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri Menşe Şahadetnamesi) Kullanma Kılavuzu v5 Giriş Bu kılavuz; Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Online İşlemleri arasında yer alan MENŞE ŞAHADETNAMESİ Dolaşım Belgesi ve Menşe İspat belgelerinin elektronik ortamda düzenlenmesi,

Detaylı

İçindekiler. 1. Cep Anahtar Başvuru

İçindekiler. 1. Cep Anahtar Başvuru İçindekiler 1. Cep Anahtar Başvuru... 1 2. Cep Anahtar Aktivasyon... 3 3. Login (Giriş) Ekranı Çift İleri Güvenlik Aracı (İGA) Olan Kullanıcı... 4 4. Cep Anahtar Ayarlar... 5 a. Çoklu Kapama Bireysel ve

Detaylı

T.C. MĠLLÎ EĞĠTĠM BAKANLIĞI EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BĠLĠġĠM HĠZMETLERĠ DAĠRESĠ MEZUN ÖĞRENCĠ SORGULAMA MODÜLÜ KULLANIM KILAVUZU

T.C. MĠLLÎ EĞĠTĠM BAKANLIĞI EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BĠLĠġĠM HĠZMETLERĠ DAĠRESĠ MEZUN ÖĞRENCĠ SORGULAMA MODÜLÜ KULLANIM KILAVUZU T.C. MĠLLÎ EĞĠTĠM BAKANLIĞI EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BĠLĠġĠM HĠZMETLERĠ DAĠRESĠ MEZUN ÖĞRENCĠ SORGULAMA MODÜLÜ KULLANIM KILAVUZU TERME-2015 1. GĠRĠġ MOS modülü 6111 Sayılı Kanun Teşviki kanunu

Detaylı

IOSİS SOS BAYIPUAN BAYI KULLANICI KILAVUZU

IOSİS SOS BAYIPUAN BAYI KULLANICI KILAVUZU IOSİS SOS BAYIPUAN BAYI KULLANICI KILAVUZU Revizyon numarası: 0 Revizyon tarihi: 03.04.2013 Sistek Bilgisayar Yazılım ve Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti. REVİZYON TAKİBİ Revizyon No Tarih Açıklama veya

Detaylı

ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI

ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI Versiyon: 1 Tarih: 27.11.2016 İçindekiler 1. Sisteme Giriş... 3 2. Geri Bildirim Süreci... 4 3. Denetim Talebi... 14 4. Kontrol Partisi... 21 5. Görev

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM YÖNETİM SİSTEMİ (MMYO)EĞİTMEN YARDIM KILAVUZU

UZAKTAN EĞİTİM YÖNETİM SİSTEMİ (MMYO)EĞİTMEN YARDIM KILAVUZU UZAKTAN EĞİTİM YÖNETİM SİSTEMİ (MMYO)EĞİTMEN YARDIM KILAVUZU MERSİN, 2018 MERSİN MESLEK YÜKSEKOKULU ANA SAYFASI TANITIMI Mersin Meslek Yüksekokulu resmi web sitesine http://uzak4.mersin.edu.tr/index.php

Detaylı

Servis Güzergâhları Optimizasyonu. Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu

Servis Güzergâhları Optimizasyonu. Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu Servis Güzergâhları Optimizasyonu Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu İçindekiler 1 Giriş... 1 1.1 Rotaban Nedir?... 1 2 Rotaban Viewer... 2 2.1 Giriş... 2 2.2 Ana Sayfa... 3 2.2.1 Adres Güncelleme... 3 2.2.2

Detaylı

ÖĞRENCİ BİLGİ SİSTEMİ KULLANIM KILAVUZU

ÖĞRENCİ BİLGİ SİSTEMİ KULLANIM KILAVUZU ÖĞRENCİ BİLGİ SİSTEMİ KULLANIM KILAVUZU Otomasyona Giriş Otomasyona ilk girişlerde; Kullanıcı Adı: Öğrenci Numarası Şifre: T.C. Kimlik numaranız olarak belirlenir. Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve güvenlik

Detaylı

TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU SÜRÜM 1.0

TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU SÜRÜM 1.0 TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU SÜRÜM 1.0 Amaç MADDE 1- (1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Elektronik Uygulamalar Projesi (EUP)

Detaylı

TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU

TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU KOZMETİK ÜRÜNLER UZEM (ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİ) BİLDİRİM KILAVUZU Amaç MADDE 1- Bu kılavuz Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Elektronik Uygulamalar Projesi (EUP)

Detaylı

Ürün Ekleme Kitapçığı

Ürün Ekleme Kitapçığı Ürün Ekleme Kitapçığı İÇİNDEKİLER 1. ÜRÜN EKLEME 3 1.1.KULLANICI GİRİŞİ 3 2.Ürün Menüleri 5 2.1.Genel 5 2.2.Veri 5 2.3. Bağlantılar 8 2.4. Özellik 8 2.5. Seçenek 9 2.7. İndirim 10 2.8. Kampanya 11 2.9.

Detaylı

Öykü AKINGÜÇ

Öykü AKINGÜÇ Öykü AKINGÜÇ 201420404018 UZMAN SİSTEMLER Yapay zeka (Artificial Intelligence) konusunda son yıllarda yapılan araştırmalar, Uzman Sistemlerin popülerliğini ve buna paralel olarak da gelişmesini sağlamıştır.

Detaylı

MEKAN TAKİP UYGULAMASI

MEKAN TAKİP UYGULAMASI Imona Technologies Ltd. www.imona.com ITU Ayazaga Kampusu, Teknokent ARI-3, No: B204-2, 34469, Maslak, Istanbul, Turkey Tel: +90 212 366 57 46 Fax: +90 212 366 5802 MEKAN TAKİP UYGULAMASI Sosyal Görüntü

Detaylı

UZAKTAN ÖĞRETİM SİSTEMİ ORYANTASYON SEMİNERİ

UZAKTAN ÖĞRETİM SİSTEMİ ORYANTASYON SEMİNERİ UZAKTAN ÖĞRETİM SİSTEMİ ORYANTASYON SEMİNERİ UZAKTAN ÖĞRETİM NEDİR? Uzaktan öğretim kısaca, öğretmen ve öğrencinin fiziksel olarak uzak oldukları bir ortamda iletişim teknolojileri kullanarak gerçekleşen

Detaylı

FIRAT ÜNİVERSİTESİ ENFORMATİK LABORATUVARLARI OTOMASYONU

FIRAT ÜNİVERSİTESİ ENFORMATİK LABORATUVARLARI OTOMASYONU FIRAT ÜNİVERSİTESİ ENFORMATİK LABORATUVARLARI OTOMASYONU Erhan Akbal Mustafa Ulaş Aytuğ Boyacı Gürkan Karabatak Ayhan Akbal Hasan H. Balık Fırat Üniversitesi Fırat Üniversitesi Fırat Üniversitesi Fırat

Detaylı

Otomasyon Erişimi. Menüler ve İçerikleri. Ana Ekran Unsurları. Sorular. Çıkış

Otomasyon Erişimi. Menüler ve İçerikleri. Ana Ekran Unsurları. Sorular. Çıkış Otomasyon Erişimi Menüler ve İçerikleri Ana Ekran Unsurları Sorular Çıkış Otomasyona nasıl ulaşılabilir? Kullanıcı Adı İlk Şifre Oluşturma Otomasyon Sistemi Otomasyon Sistemine nasıl ulaşılabilir? Üniversitemiz

Detaylı

GoFeed Kullanıcı Arayüzü

GoFeed Kullanıcı Arayüzü GoFeed Kullanıcı Arayüzü GoFeed temel olarak yayıncıların, reklamverenlerin ürün/fırsat bilgilerine ulaşabildiği feed sistemidir. Yayıncılar oluşturdukları feedler ile kullanıcıları ürünlerin/fırsatların

Detaylı

IPACK LADDER. Arayüz Dökümantasyonu

IPACK LADDER. Arayüz Dökümantasyonu IPACK LADDER Arayüz Dökümantasyonu I. Giriş Bu dökümantasyon IPack Ladder yazılımının arayüz kullanımını, kullanılan model ile ilişkilerini ve işlevsel açıklamaları kapsamak üzere hazırlanmıştır. II. Dökümantasyon

Detaylı

ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI

ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI ASELSAN TEDARİKÇİ PORTALI KALİTE SÜREÇLERİ DOKÜMANI Versiyon: 2 Tarih: 28.09.2017 1 İçindekiler 1. Sisteme Giriş... 3 2. Geri Bildirim Süreci... 4 2.1. Geri bildirim oluşturma... 6 3. Denetim Talebi...

Detaylı

1 Organizasyon Tanımlama

1 Organizasyon Tanımlama İçindekiler 1 Organizasyon Tanımlama... 3 1.1 Şirket Tanımlama... 3 1.2 Kullanıcı Tanımlama... 3 1.3 İş Akışında Kullanılacak Grup/Birimlerin Oluşturulması... 3 1.4 Oluşturulan Grup/Birim Altına Kullanıcı

Detaylı

Şekil 7.14: Makro Kaydet Penceresi

Şekil 7.14: Makro Kaydet Penceresi 7.2.4. Makrolar Kelime işlemci programında sık kullanılan bir görevi (çok kullanılan düzenleme ve biçimlendirme işlemlerini hızlandırma, birden çok komutu birleştirme, iletişim kutusu içinde daha kolay

Detaylı

SAP ÜRETİM TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU

SAP ÜRETİM TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU SAP ÜRETİM TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU 1. Adım: Oturumu aç Butonunun üzerini tıklayın. 2. Adım: Kullanıcı adı ve parolanızı ilgili kutucuklara yazın ve Enter tuşuna basın. 3. Adım: 1 Kullanıcı adı ve şifrenizi

Detaylı

PALET TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU

PALET TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU PALET TEYİT EKRANI EĞİTİM NOTU 1. Adım: Oturumu aç Butonunun üzerini tıklayın. 2. Adım: Kullanıcı adı ve parolanızı ilgili kutucuklara yazın ve Enter tuşuna basın. 3. Adım: 1 Kullanıcı adı ve şifrenizi

Detaylı

ARLAB ARaştırma LABoratuvar Projesi Kullanım Kılavuzu

ARLAB ARaştırma LABoratuvar Projesi Kullanım Kılavuzu 2014 ARLAB ARaştırma LABoratuvar Projesi Kullanım Kılavuzu İ.Ü. KURUMSAL OTOMASYON PROJESİ 1. GİRİŞ... 2 1.1 AMAÇ... 2 2. KULLANICI OLUŞTURMA VE SİSTEME GİRİŞ... 2 3. BİLGİ İŞLEMLERİ... 4 3.1 LABORATUVAR

Detaylı

AEGEE-Eskişehir Online Web Yönetim Paneli ( WEBBY ) Yardım Dökümanı

AEGEE-Eskişehir Online Web Yönetim Paneli ( WEBBY ) Yardım Dökümanı AEGEE-Eskişehir Online Web Yönetim Paneli ( WEBBY ) Yardım Dökümanı Emre GÜLCAN IT Responsible & Web Admin AEGEE-Eskişehir emregulcan@gmail.com e_gulcan@hotmail.com 0535 729 55 20 1 1. YÖNETİM PANELİNE

Detaylı

KURUMSAL YÖNETİM VE YATIRIMCI İLİŞKİLERİ PORTALI YATIRIMCI-GEZGİN ÜYE ÜYELİK KILAVUZU

KURUMSAL YÖNETİM VE YATIRIMCI İLİŞKİLERİ PORTALI YATIRIMCI-GEZGİN ÜYE ÜYELİK KILAVUZU KURUMSAL YÖNETİM VE YATIRIMCI İLİŞKİLERİ PORTALI YATIRIMCI-GEZGİN ÜYE ÜYELİK KILAVUZU İÇİNDEKİLER ÜYELİK... 3 YATIRIMCI ÜYE... 4 e-devlet Şifresi ile Üyelik Kaydı... 4 T.C. Kimlik Numarası ve MKK Şifresi

Detaylı

Afadist Kullanım Kılavuzu

Afadist Kullanım Kılavuzu Afadist Splash Ekranı Afadist Kullanım Kılavuzu Uygulama açılırken ekrana gelen, uygulamanın sahiplerini belirten ekrandır. Bu ekranda herhangi bir işlem yapılamaz. Bir kaç saniye içinde yerini login ekranına

Detaylı

Ecat 8. Hakbim Bilgi İşlem A.Ş. Versiyon

Ecat 8. Hakbim Bilgi İşlem A.Ş. Versiyon Ecat 8 Hakbim Bilgi İşlem A.Ş. Versiyon 2015 01.01 1 Ecat8 Nedir? Firmaların elektronik yedek parça kataloğu ihtiyacını karşılamak için Hakbim Bilgi İşlem tarafından geliştirilmiş ve geliştirilmeye devam

Detaylı

Sistem Konfigrasyonu ;

Sistem Konfigrasyonu ; Sistem Konfigrasyonu ; Konfigrasyon emisyon sisteminde tanımlanan modbus ID numaralarının yetkili firma tarafından belirlenmesinin ardından yandaki görülen resimdeki şekilde set edilir. Ayrıca Channel

Detaylı

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ EKİPMANLARI KONTROLÖR TAKİP YAZILIMI SON KULLANICI KILAVUZU

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ EKİPMANLARI KONTROLÖR TAKİP YAZILIMI SON KULLANICI KILAVUZU T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ EKİPMANLARI KONTROLÖR TAKİP YAZILIMI SON KULLANICI KILAVUZU Ankara, Mayıs 2017 SON KULLANICI KILAVUZU Sayfa 2 DOKÜMAN HAKKINDA Bu dokuman, İş Ekipmanlarının

Detaylı

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri EURO-MED) Kullanma Kılavuzu v6

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU Online İşlemler (Dolaşım Belge İşlemleri EURO-MED) Kullanma Kılavuzu v6 Giriş Bu kılavuz; Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Online İşlemleri arasında yer alan EUROMED Dolaşım Belgesi ve Menşe İspat belgelerinin elektronik ortamda düzenlenmesi, onaylanması

Detaylı

Talep ve Şikayet Geri Dönüş Ekranı Kullanım Kılavuzu

Talep ve Şikayet Geri Dönüş Ekranı Kullanım Kılavuzu - SAMBA Uygulaması - Talep ve Şikayet Geri Dönüş Ekranı Kullanım Kılavuzu Türkçe İstanbul, 16.01.2012 Doküman Değişim Takibi Tarih Versiyon Değişikliği Yapan Değişiklik Tanımı 16.01.2012 1 Dilek Güzel

Detaylı

Adres sorgu ekranında harita üzerindeki katmanların listelendiği Katman Listesi ve bu katmanlara yakınlaşmak için Git düğmesi bulunmaktadır.

Adres sorgu ekranında harita üzerindeki katmanların listelendiği Katman Listesi ve bu katmanlara yakınlaşmak için Git düğmesi bulunmaktadır. YARDIM DOKÜMANI 1. Giriş Ekranı Kent Rehberi uygulaması ara yüzünde, sorgulama işlemleri bölümü, haritacılık araçları bölümü, temel araçlar bölümü, sağ tık menüsü ve navigasyon işlemleri bölümleri bulunmaktadır.

Detaylı

VERİ TABANI YÖNETİM SİSTEMLERİ

VERİ TABANI YÖNETİM SİSTEMLERİ VERİ TABANI YÖNETİM SİSTEMLERİ Veri Tabanı Nedir? Sistematik erişim imkânı olan, yönetilebilir, güncellenebilir, taşınabilir, birbirleri arasında tanımlı ilişkiler bulunabilen bilgiler kümesidir. Bir kuruluşa

Detaylı

Kurumsal Grup E-Posta Eğitim Dokümanı

Kurumsal Grup E-Posta Eğitim Dokümanı Kurumsal Grup E-Posta Eğitim Dokümanı Bu Eğitim Dokümanı Bilişim Merkezi Modelleme Grubu Öğrencileri Tarafından Hazırlanmıştır. İçindekiler Kurumsal Grup E-Posta Nedir?... 2 Amaçlar... 3 1. Liste Talebinde

Detaylı

KULLANIM KILAVUZU. Reserve Online Reservation Systems www.reserve.com.tr

KULLANIM KILAVUZU. Reserve Online Reservation Systems www.reserve.com.tr KULLANIM KILAVUZU Reserve Online Reservation Systems www.reserve.com.tr RESERVE ONLİNE REZERVASYON YAZILIMI KULLANIM KİTABI...3 ADMİN PANELİ... 3 Admin Panel Giriş (Login)... 3 Yönetim Paneli... 3 OTEL

Detaylı

Küresel personel takip programı bordro, mesai hesaplama sürenizi ve alacağınız raporları en kısa sürede almanız için hazırlanmıştır.

Küresel personel takip programı bordro, mesai hesaplama sürenizi ve alacağınız raporları en kısa sürede almanız için hazırlanmıştır. Personel Takip Yazılımı Küresel Personel Devam Kontrol Programı Küresel personel takip programı bordro, mesai hesaplama sürenizi ve alacağınız raporları en kısa sürede almanız için hazırlanmıştır. İçindekiler

Detaylı

Fırat Üniversitesi Hastanesi Dinamik Web Sayfası

Fırat Üniversitesi Hastanesi Dinamik Web Sayfası Akademik Bilişim 09 - XI. Akademik Bilişim Konferansı Bildirileri 11-13 Şubat 2009 Harran Üniversitesi, Şanlıurfa Fırat Üniversitesi Hastanesi Dinamik Web Sayfası Ayhan Akbal 1, Erhan Akbal 2 1 Fırat Üniversitesi,

Detaylı

KBS VEKALET - İKİNCİ GÖREV AYLIĞI İŞLEMLERİ UYGULAMA KILAVUZLARI

KBS VEKALET - İKİNCİ GÖREV AYLIĞI İŞLEMLERİ UYGULAMA KILAVUZLARI KBS VEKALET - İKİNCİ GÖREV AYLIĞI İŞLEMLERİ UYGULAMA KILAVUZLARI Personel Yazılım ve Uygulama Dairesi KASIM -2014 I - VEKALET AYLIĞI FİHRİST 1. Bölüm : Vekalet İşlemleri Bilgi Girişi 1.1. Vekalet Bilgi

Detaylı

ELEKTRONİK BELGE YÖNETİM SİSTEMİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ (EBYS KOORDİNATÖRLÜĞÜ) EBYS SORUMLULARI İÇİN KULLANICI İŞLEMLERİ KILAVUZU

ELEKTRONİK BELGE YÖNETİM SİSTEMİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ (EBYS KOORDİNATÖRLÜĞÜ) EBYS SORUMLULARI İÇİN KULLANICI İŞLEMLERİ KILAVUZU ELEKTRONİK BELGE YÖNETİM SİSTEMİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ (EBYS KOORDİNATÖRLÜĞÜ) EBYS SORUMLULARI İÇİN KULLANICI İŞLEMLERİ KILAVUZU EBYS birim sorumluları, kendi birimlerinde görev yapan ve EBYS sistemine kayıtlı

Detaylı

ENSTİTÜ ONLINE BAŞVURU. /ogrenci/yonetim/enstitubasvuru.aspx

ENSTİTÜ ONLINE BAŞVURU. /ogrenci/yonetim/enstitubasvuru.aspx ENSTİTÜ ONLINE BAŞVURU /ogrenci/yonetim/enstitubasvuru.aspx Enstitüye kayıt yaptırmak isteyen öğrencilerin kayıt işlemlerini yapabilecekleri link aşağıdadır. İnternet sitenizde öğrencilere online kayıt

Detaylı

1 Çevre ve Orman Bakanlığı Seveso Bildirim Sistemi Kılavuzu

1 Çevre ve Orman Bakanlığı Seveso Bildirim Sistemi Kılavuzu 1 Çevre ve Orman Bakanlığı Seveso Bildirim Sistemi Kılavuzu İçindekiler 1.Seveso Menüsü:... 2 2.Seveso Ana Sayfa:... 2 3.Bildirim Sayfası:... 4 4.Bildirime Madde Ekleme Sihirbazı:... 7 a)tehlikeli Madde

Detaylı

İlgili sayfa ulaşmak için metnin üzerine TIKLAYINIZ.!

İlgili sayfa ulaşmak için metnin üzerine TIKLAYINIZ.! ADAY BAŞVURU SÜRECİ 1 1.ÖSYM ÖN KAYIT BAŞVURU BİLGİLERİNİN ADIM ADIM GİRİLMESİ 2 1.1.KİMLİK BİLGİLERİ 3 1.2.AİLE BİLGİLERİ 4 1.3. İŞ BİLGİLERİ 6 1.4. ADRES BİLGİLERİ 7 1.5. İLETİŞİM BİLGİLERİ 8 1.6.EĞİTİM

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı HASTA BAŞVURU BİLDİRİM SİSTEMİ (HBBS) KULLANIM KILAVUZU İÇİNDEKİLER (Başlık üzerine CTRL + Mouse sol tıklama ile ilgili sayfaya gidilir.) 1. HASTA BAŞVURU BİLDİRİM SİSTEMİ (HBBS) 3 2. PERSONEL GİRİŞİ/PERSONEL

Detaylı

MESS BULUT SİSTEMİ ÜYE PORTALI KULLANIM KILAVUZU

MESS BULUT SİSTEMİ ÜYE PORTALI KULLANIM KILAVUZU MESS BULUT SİSTEMİ ÜYE PORTALI KULLANIM KILAVUZU MESS Bulut Sistemi Üye şirketlerimizden anket yoluyla toplanmakta olan bilgilerin online bulut sistemi üzerinden hatasız, düzenli, kontrol edilebilir ve

Detaylı

AYDES PROJESİ MESAJ KUTUSU EĞİTİM DOKÜMANI

AYDES PROJESİ MESAJ KUTUSU EĞİTİM DOKÜMANI AYDES PROJESİ MESAJ KUTUSU İÇINDEKILER 1. DOKÜMAN SÜRÜMLERİ... 4 2. MESAJ KUTUSU ÖZELLİKLERİ... 4 2.1 Mesaj Kutusu Seçim... 4 2.1.1 Mesaj Dizinleri Listeleme / Mesaj Gösterme... 5 2.1.2 Mesaj Silme...

Detaylı

T.C. Sağlık Bakanlığı. Renkli Reçete Uygulaması Eczane Kullanım Kılavuzu

T.C. Sağlık Bakanlığı. Renkli Reçete Uygulaması Eczane Kullanım Kılavuzu T.C. Sağlık Bakanlığı Renkli Reçete Uygulaması Eczane Kullanım Kılavuzu İçindekiler 1.Amaç... 2 2.Renkli Reçete Kullanım Bilgileri... 2 2.1 Kullanıcı Giriş Ekranı... 2 2.2 Eczane Reçete Karşılama Modülü...

Detaylı

OTKU.ORG Nasıl Kullanılır?

OTKU.ORG Nasıl Kullanılır? OTKU.ORG Nasıl Kullanılır? Bu uygulama, genelde eğitim araştırmaları, özelde ise öğretim tasarımı alanı ile ilgili bilimsel çalışmalar yapan araştırmacılara Türkçe dilinde başvuru kaynağı olması amacıyla

Detaylı

Doküman Adı Doküman No İMİ.KY.KV.02 HTYS KULLANICI KLAVUZU

Doküman Adı Doküman No İMİ.KY.KV.02 HTYS KULLANICI KLAVUZU Sayfa No 1/14 KULLANICI EKRANI KULLANICI EKRANLARININ KULLANILMASI ne Giriş İçin Site Adresinin Yazılması İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı tarafından yerine getirilen hizmet ve araç taleplerinin

Detaylı

Servis Güzergâhları Optimizasyonu. Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu

Servis Güzergâhları Optimizasyonu. Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu Servis Güzergâhları Optimizasyonu Rotaban Viewer Kullanım Kılavuzu İçindekiler 1 Rotaban Viewer... 1 1.1 Giriş... 1 1.1.1 Adres Güncelleme... 2 1.1.2 Güzergâh Görüntüleme... 4 1.1.3 Favori Güzergâh İşlemleri...

Detaylı

Ecza Depolarına Ait E-Fatura Aktarım Modülü

Ecza Depolarına Ait E-Fatura Aktarım Modülü Bilge Elektronik Ltd. Şti. Eczanem Otomasyon Sistemi Ecza Depolarına Ait E-Fatura Aktarım Modülü 1 1. SELÇUK/AS/NEVZAT/DİLEK Ecza Depoları E-Fatura Aktarımı.. 3 2. HEDEF Ecza Deposu E-Fatura Aktarımı..

Detaylı

ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) KULLANIM KILAVUZU

ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) KULLANIM KILAVUZU ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 2 1. GİRİŞ... 3 2. İL KOORDİNATÖRÜ ANASAYFA... 5 4. KULLANICI YETKİLENDİRME... 11 5. İSTATİSTİKLER... 18 5. RAPORLAR... 19 2 1. GİRİŞ

Detaylı

ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) KULLANIM KILAVUZU

ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) KULLANIM KILAVUZU ESYS EVDE SAĞLIK MODÜLÜ (İL KOORDİNATÖRÜ) İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 2 1. GİRİŞ... 3 2. İL KOORDİNATÖRÜ ANASAYFA... 5 4. KULLANICI YETKİLENDİRME... 11 5. İSTATİSTİKLER... 18 5. RAPORLAR... 19 2 GİRİŞ Evde

Detaylı

İçerik Yönetim Sistemi ile Örnek Bir Web Sayfası Tasarımı

İçerik Yönetim Sistemi ile Örnek Bir Web Sayfası Tasarımı İçerik Yönetim Sistemi ile Örnek Bir Web Sayfası Tasarımı Nurettin Doğan 1, Şendoğan Şen 2, H. Hüseyin Sayan 3 1 Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Bölümü, Ankara

Detaylı

VisionLink Unified Suite

VisionLink Unified Suite VisionLink Unified Suite Eğitimi VisionLink Unified Suite Eğitimi Ekipman Yönetimi Departmanı 2017 Unified Suite Eğitimi VisionLink Unified Suite Daha modern, daha verimli Sahada en çok ihtiyaç duyulan

Detaylı

YILDIZ JOURNAL OF ART AND DESIGN Volume: 2, Issue: 1, 2015, pp 19-25

YILDIZ JOURNAL OF ART AND DESIGN Volume: 2, Issue: 1, 2015, pp 19-25 ALÜMİNA - SİLİS MİKTAR VE ORANININ SIR ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ THE EFFECTS OF ALUMINA-SILICA AMOUNTS AND RATIO OF ON THE GLAZE PROPERTIES Öz Ensar TAÇYILDIZ* *Anadolu Üniversitesi Porsuk Meslek Yüksekokulu,

Detaylı