ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ SÜLFÜRİL FLORİT GAZININ DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLISI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ SÜLFÜRİL FLORİT GAZININ DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLISI"

Transkript

1 ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ SÜLFÜRİL FLORİT GAZININ DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLISI Carpophilus hemipterus (L.) a (Coleoptera: Carpophylidae) ETKİNLİĞİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Sıray KARAKOYUN BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI ANKARA 2011 Her haklı saklıdır

2 ÖZET Doktora Tezi SÜLFÜRİL FLORİT GAZININ DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLISI Carpophilus hemipterus (L.) a (Coleoptera: Carpophylidae) ETKİNLİĞİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Sıray KARAKOYUN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Mevlüt EMEKÇİ Çalışmada Carpophilus hemipterus un 0-24, saatlik yumurtaları, 12 günlük larvaları, 0-24, 24-48, saatlik pupaları ve bir haftalık ergin evrelerinde 24 saat sürede Sülfüril florit (SO 2 F 2 ) gazının değişik dozlarda neden olduğu ölüm oranları belirlenmiştir. 15, 20, 25, 30 ve 35 o C ve %75 orantılı nemde yapılan çalışmada yumurta, larva, pupa ve ergin evrelerinde meydana gelen ölümlere ilişkin verilere probit analizi uygulanarak LD 50 ve LD 90 değerleri belirlenmiştir. Veriler ayrıca varyans analizine de tabi tutulmuştur. Yumurta evresi ile yapılan çalışmalarda 15 o C de LD 50 değeri 0-24 ve saatlik yumurtalarda sırasıyla ve g/m 3 SO 2 F 2 olarak belirlenirken, bu değer 20 o C de ve g/m 3 ; 25 o C de de ve g/m 3 olarak hesaplanmıştır. 30 o C de LD 50 değeri 0-24 ve saatlik yumurtalarda sırasıyla ve 3.729; 35 o C de ise 0-24 saatlik yumurtalarda olarak hesaplanmıştır saatlik yumurtalarda değişik konsantrasyonlarda yapılan uygulamalarda mutlak ölümün 15, 20 ve 25 o C de sırasıyla 460, 420 ve 200 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda, 30 ve 35 o C nin her ikisinde de 120 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda gerçekleştiği saptanmıştır saat yaşlı pupalarda mutlak ölüm 15 ve 20 o C de 20 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonlarında, 25, 30 ve 35 o C de ise 10 gr/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonlarında elde edilmiştir. Larva, ve saat yaşlı pupa ve erginlerde ise mutlak ölüm 10 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonlarında elde edilmiştir. Araştırmada, 0-24 saatlik yumurtalar en dayanıklı olarak bulunurken bunu sırasıyla saatlik yumurtalar, 0-24 saat yaşlı pupalar, saat yaşlı pupalar, saat yaşlı pupalar, larvalar, erginler izlemiştir. Ekim 2011, 78 sayfa Anahtar Kelimeler: Carpophilus hemipterus, Sülfüril Florit, Biyolojik evreler, Mutlak ölüm, LD 50 i

3 ABSTRACT Ph.D.Thesis INVESTIGATION ON THE EFFECTS OF SULFURYL FLUORIDE AGAINST Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) Sıray KARAKOYUN Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Plant Protection Supervisor: Prof. Mevlüt EMEKÇİ In this research the toxicity of sulfuryl fluoride at various concentration levels against 0-24, h old eggs, 12 day old larvae, 0-24, 24-48, h old pupae and seven day old adult of the Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Carpophylidae) was evaluated at 15, 20, 25, 30 and 35 o C at 75% RH over 24 h exposure period. The mortality rates for different exposure periods were subjected to probit analysis, and different LD values for all life stages were determined. Results were also evaluated using variance analysis. According to the results; LD 50 values of 0-24, h old eggs were found to be , and, g/m 3 respectively, for 15 o C and , g/m 3 respectively, for 20 o C. These values has been , g/m 3 and , for 25 and 30 o C respectively. The LD 50 values of 0-24 old eggs were found to be for 35 o C. Complete mortality of 0-24 h eggs at 15, 20 and 25 o C were realized at 460, 420, and 200 g/m 3 SO 2 F 2, respectively. Complete mortality in both 30 and 35 o C occurred at 120 g/m 3 SO 2 F 2 concentrations. Complete mortality of 0-24 h pupae at 15 and 20 o C were realized at 20 g/m 3 SO 2 F 2 concentrations; at 25, 30 and 35 o C were realized at 10 g/m 3 SO 2 F 2. Complete mortality of larvae, h and h pupae, adults at 15, 20, 25, 30 and 35 o C were obtained at 10 g/m 3 SO 2 F 2. concentrations h old eggs were found to be most tolerant followed by h old eggs, 0-24 h old pupae, h old pupae, h old pupae, larvae=adult respectively. October 2011, 78 pages Key Words: Carpophilus hemipterus, sulfuryl fluoride, life stages, complete mortality, LD 50 ii

4 ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR Depolanmış ürünlerde karşılaşılan zararlı böceklerle mücadelede kullanılan fümigasyon yöntemi; bulaşık ürüne direkt uygulanabilirliği, yüksek difüzyon yeteneği sayesinde ürünün uç noktalarına ulaşabilirliliği ve yeknesak olarak dağılabilmesi, gıda maddelerindeki kalıntı ve koku oranlarının tolerans sınırları içerisinde bulunması, diğer mücadele yöntemlerine göre daha az masraf ve iş gücü gerektirmesi, zararlıların tüm biyolojik dönemlerine etkili olması gibi özellikleri nedeniyle gün geçtikçe artan oranlarda uygulamada yer almaktadır. Günümüzde iki fümigant yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar fosfin ve metil bromit tir. Ancak metil bromit in ozon tabakasını inceltici etkisi nedeniyle, ülkemizinde taraf olduğu Montreal Protokolü gereğince depolanmış ürünlerdeki kullanımı bazı istisanalar dışında 2004 yılında sonlandırılmıştır. Diğer taraftan fosfinin bilinçsiz kullanımı özellikle direnç gelişimine neden olduğu için bu fümigantın da etkinliğinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu yüzden metil bromit ve fosfin dışında etkili, güvenli ve yasal olan alternatifler araştırılmaktadır. Sülfüri florit bu bağlamda en önemli alternatif fümigant olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde kuru incirin en önemli zararlılarından biri olarak bilinen Carpophilus hemipterus un tüm biyolojik dönemleri üzerinde Sülfüril Florit in etkinliği bu tezin konusunu oluşturmuştur. Çalışmalarımı yönlendiren araştırmalarımın her aşamasında bilgi, öneri ve yardımlarını esirgemeyerek katkıda bulunan danışman hocam Sayın Prof. Dr. Mevlüt EMEKÇİ ye (A. Ü. Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü), Depolanmış Ürün Zararlıları Labaratuvarındaki çalışma arkadaşlarım Ziraat Mühendisi Tuğba AKDENİZ, Emine KARAKUŞ ve Gizem DEMİREL e, araştırmamın varyans analizini yapan Ziraat Mühendisi Sinan AYDOĞAN a (T.C Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve politikalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü, Arpa Islahı birimi), çalışmalarım süresince birçok fedakarlıklar göstererek beni destekleyen aileme ve özellikle labaratuvar çalışmalarımda bana yardımcı olan babam Cihangir ALPAY ve eşim Özgür KARAKOYUN a en derin duygularımla teşekkür ederim. Sıray KARAKOYUN Ankara, Ekim 2011 iii

5 İÇİNDEKİLER ÖZET... i ABSTRACT ii ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR.. iii SİMGELER DİZİNİ.. vi ŞEKİLLER DİZİNİ... vii ÇİZELGELER DİZİNİ. viii 1. GİRİŞ KAYNAK ARAŞTIRMASI MATERYAL VE YÖNTEM Materyal Çalışmada kullanılan tür Sülfüril florit Yöntem Carpophilus hemipterus un yetiştirilmesi Biyolojk evreler Yumurta Larva Pupa Ergin Deneme düzeneği Gaz temini Deneme düzeneği Biyolojik evre denemeleri Yumurta Larva Pupa Ergin İstatiksel analiz ARAŞTIRMA BULGULARI Yumurta 36 iv

6 4.2 Larva Pupa Ergin TARTIŞMA VE SONUÇ KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ. 70 v

7 SİMGELER DİZİNİ SO 2 F 2 MeBr=CH3Br PH3 LD50 LD90 LD95 LD99 LC50 LC90 LC95 LC99 LT50 LT90 LT95 LT99 Ct Sülfüril Florit Metil Bromit Fosfin Populasyonun % 50 sinin ölümü için gereken doz Populasyonun % 90 ının ölümü için gereken doz Populasyonun % 95 nin ölümü için gereken doz Populasyonun % 99 unun ölümü için gereken doz Populasyonun % 50 inin ölümü için gereken konsantrasyon Populasyonun % 90 inin ölümü için gereken konsantrasyon Populasyonun % 95 inin ölümü için gereken konsantrasyon Populasyonun % 99 unun ölümü için gereken konsantrasyon Populasyonun % 50 nin ölümü için gereken süre Populasyonun % 90 ının ölümü için gereken süre Populasyonun % 95 nin ölümü için gereken süre Populasyonun % 99 nun ölümü için gereken süre Doz x Uygulama süresi vi

8 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1 Carpophilus hemipterus yumurtaları Şekil 3.2 Carpophilus hemipterus larvaları Şekil 3.3 Carpophilus hemipterus pupaları 27 Şekil 3.4 Carpophilus. hemipterus erginleri 28 Şekil 3.5 Gazın kullanıma hazırlanması (Üst sol, sülfüril florit tüpleri; üst sağ, sülfüril florit gazının tüplerden alınması; alt, sülfüril florit tüpleri) Şekil ml lik PVC kaplar Şekil ml lik mega şırınga.. 30 Şekil 3.8 Deneme düzeneği. 31 Şekil 3.9 Seyyar gaz ölçme cihazı (fumiscope) Şekil 3.10 Binder KB720 Marka inkübatör. 32 Şekil 4.1 Carpophilus. hemipterus un 0-24 saatlik yumurtalarında 15, 20, 25, 30 ve 35 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) Şekil 4.2 Carpophilus. hemipterus un saatlik yumurtalarında15, 20, 25, 30 ve 35 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) Şekil 4.3 Carpophilus. hemipterus un 12 günlük larvalarında 15, 20, 25, 30 ve 35 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%). 44 Şekil 4.4 Carpophilus. hemipterus un 0-24 saatlik pupalarında 15, 20, 25, 30 ve 35 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) 46 Şekil 4.5 Carpophilus. hemipterus un saatlik pupalarında 15, 20, ve 25 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) 47 Şekil 4.6 Carpophilus. hemipterus un saatlik pupalarında 15, 20, ve 25 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) 47 Şekil 4.7 Carpophilus. hemipterus un bir haftalık erginlerinde 15, 20, 25, 30 ve 35 o C de değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 uygulamasında meydana gelen ölüm oranları(%) vii

9 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 4.1 Farklı sıcaklıklarda değişik dozlarda SO 2 F 2 e maruz bırakılan Carpophilus. hemipterus un değişik yaşlı yumurta evresinde belirlenen ölüm değerlerinden hesaplanan LD 50 ve LD 90 değerleri (g/m 3 ) 39 Çizelge 4.2 Farklı sıcaklıklarda 24 saat süresince değişik dozlarda SO 2 F 2 e maruz bırakılan Carpophilus. hemipterus un değişik yaşlı evrelerinde belirlenen ölüm değerlerine uygulanan probit analizi kapsamında hesaplanan letal doz oranları 40 Çizelge 4.3 Carpophilus. hemipterus L un. yumurta evresi ile ilgili varyans analiz tablosu. 41 Çizelge 4.4 Farklı sıcaklıklardaki SO 2 F 2 konsantrasyonlarında değişik yaşlı yumurta evrelerinde elde edilen ölüm oranları arasında belirlenen farklılıklara ilişkin Duncan Testi gruplandırması Çizelge 4.5 Carpophilus. hemipterus L. un larva evresi ile ilgili varyans analiz tablosu 44 Çizelge 4.6 Farklı sıcaklıklardaki SO 2 F 2 konsantrasyonlarında olgun larva evresinde elde edilen ölüm oranları arasında belirlenen farklılıklara ilişkin Duncan Testi gruplandırması Çizelge 4.7 Carpophilus. hemipterus L pupa evresi ile ilgili varyans analiz tablosu 48 Çizelge 4.8 Farklı sıcaklıklardaki SO 2 F 2 konsantrasyonlarında değişik yaşlı pupa evrelerinde elde edilen ölüm oranları arasında belirlenen farklılıklara ilişkin Duncan Testi gruplandırması. 49 Çizelge 4.9 Carpophilus. hemipterus L. un ergin evresi ile ilgili varyans analiz tablosu 51 Çizelge 4.10 Farklı sıcaklıklardaki SO 2 F 2 konsantrasyonlarında ergin evresinde elde edilen ölüm oranları arasında belirlenen farklılıklara ilişkin Duncan Testi gruplandırması. 51 viii

10 1. GİRİŞ İnsanoğlu tarihinin ilk devirlerinde çok basit olarak başlattığı tarımsal faaliyetlerden bu yana elde ettiği ürünlerle bunların hastalık ve zararlıları arasındaki ilişkiler devam etmektedir. Tohumun tarlaya atılmasından hasada kadar bitkilerin çeşitli hastalık ve zararlıların saldırısına uğradığını gören insan, ilk zamanlarda istenmeyen bu etkilerden ürünlerini korumak için daha çok doğada mevcut dengeden yararlanma yoluna gitmiştir. 20. yüzyılda dünyadaki nüfus patlamasının ortaya çıkardığı açlık problemini ortadan kaldırmak için, bir yandan zamanın öngördüğü modern tarımsal metotlarla daha çok ürün elde etme çabası gösterilirken, diğer yandan bunların, zararlı ve hastalıklarla oluşacak kayıplarını da düşük seviyede tutmak amaçlanmıştır. Bu nedenle üretimde ürüne zarar verecek hastalık ve zararlılara karşı, bunların zarar yapmayacak bir düzeyde tutulması ya da populasyon yoğunluğunun azaltılmasını amaçlayan Tarımsal savaş (Zirai Mücadele) kavramı doğmuştur. Zararlılarla mücadelede başlıca; Zirai Karantina (Kanunsal Savaş) işlemleri, Fiziksel-mekaniksel yöntemler (Değiştirilmiş atmosfer, kurutma, soğutma, sıcaklığı yükseltme, radyo dalgaları, iyonize radyasyon, elektrikli ışık tuzakları vb.) biyolojik savaşım, biyoteknik savaşım yöntemleri ve kimyasal savaşım yöntemleri uygulanmaktadır. Günümüzde depolanmış ürün zararlılarıyla savaşımda uygulanan en yaygın yöntem kimyasal savaşımdır. Gazların büyük hacimli ürün yığınlarına kolayca nüfuz edebilmesi ve uygulamasının nispeten kolay olması nedeniyle depolanmış ürünlerde zararlılarla savaşımda kullanılan en yaygın kimyasal savaşım yöntemi ise fumigasyondur. Fümigasyon, depolanmış ürün zararlıları ile savaşımda hızlı, düşük maliyetli ve etkili çözümler sağlayan bir yöntemdir. Ülkemiz tahıllar ve kurutulmuş meyve gibi ürünlerde dünya üretim ve ihracatında önemli bir yere sahiptir. İç tüketim ve dış satımda büyük öneme sahip olan bu ürünler depolanabilmektedir. İncir ülkemiz açısından ekonomik öneme sahip bir üründür. Dünya ülkeleri içinde kalite yönünden aranılan özellikteki kurutmalık incir çeşidi olan Sarılop (Ficus carica cv.calimyrna), Türkiye'de sadece Ege Bölgesindeki Küçük ve Büyük Menderes 1

11 Havzası nda yetiştirilmektedir. Dünya kuru incir üretiminde %50-55 lik bir payla birinci sırada yer alan ülkemiz, Dünya kuru incir ihracatında %60-65 lik bir payla yine birincidir. Sayılan bu nedenler ve üretimin hemen hemen tamamının (%85-90) ihraç edilmesi nedenleriyle Türkiye ekonomisi için önemli bir ürün olan kuru incirden, yaklaşık $/yıl 'lık bir döviz girdisi sağlanmaktadır. Ayrıca en büyük üretici ve ihracatçı ülke olmamız nedeni ile Türkiye'deki kuru incir fiyatları, dünya fiyatlarını önemli derecede etkilemektedir (Anonymus 2005). Ülkemizde kuru incirin en önemli zararlıları ekşilik böcekleri (Carpophilus spp.) ile incir kurdu (Ephestia cautella) dur. Aydın ilinde yapılan bir çalışmada incir ağaçlarında zararlı 36 tür olduğu saptanmıştır. Bu çalışmaya göre incir ağaçlarında beslendiği belirtilen türler takımlara göre değerlendirildiğinde Homoptera takımından 12, Coleoptera dan 9, Diptera dan 7, Acarina dan 3, Lepidoptera takımından 2, Hymenoptera, Orthoptera ve Thysoneptera takımlarından ise 1 er tür saptanmıştır. Söz konusu türler yayılış, bulaşıklık ve zararlar göz önünde bulundurularak ele alındığında Ceroplastes rusci, Tetranychus urticae. Carpophilus spp., Drosophila spp., Otiorrhychus davricus ve Poecilimon sanctupauli nin mücadeleyi gerektiren ve ekonomik düzeyde zarar yapan türler oldugu belirlenmiştir (İncir meyvesinde en sık ve yoğun rastlanan tür C. hemipterus olarak belirlenmiştir). Ekşilik böceklerinin taban arazilerde daha yoğun olduğu, dağlık alanlarda öneminin azaldığı bildirilmektedir (Düzbastılar, 1997). Ege Bölgesinde Aydın ilinde yapılan bir araştırmada ise kuru incirin ağaç ve depo dönemlerinde zararlılarla bulaşma oranları saptanmıştır. Bulaşma oranlarının ağaçta ortalama % 19.4, depoda ise % 31 olduğu ve bulaşmaların E. cautella (% 5.4) ve C. hemipterus (% 3.6) dan ileri geldiği saptanmıştır (Erakay ve Özer 1976). Yine yıllarında İzmir ve Aydın illerinde yapılan diğer bir çalışmada; incirin ve yetiştirilen bölgenin nemlilik oranına bağlı olarak zararı artan Carpophilus spp.'de bulaşıklık oranı hasat başında % 25.8 oranıyla en yüksek Nazilli ilçesinde belirlenmiş olup bunu Kuyucak (% 21.2), Germencik (% 18.3), Merkez (% 16.7) ve İncirliova (% 9.6) ilçeleri izlemiştir. Bir önceki yıl (2001) yapılan çalışmada ise Germencik ilçesi icin 2

12 %7.0, Merkez % 3.5 ve Kuyucak ilçesi için % 1.0 bulaşıklık saptanmıstir. Carpophilus spp. için hasat bası ortalama bulaşiklık %18.3 olarak gerçekleşmiştir. Hasat sonunda bulaşıklık oranı en yüksek Nazilli (% 20.5) ve Merkez (% 18.3) ilçede saptanmıştır. Germencik (% 17.8), Kuyucak (% 11.0) ve İncirliova (%9.8) bulaşıklık oranlarıyla bu ilçeleri izlemektedir. İzmir ilinde yapılan çalışmalarda hasat başı ve sonu değerleri incelendiğinde Selçuk ilçesinin sırasıyla %19.6 ve %12.8 lik ortalama değerleri ile yoğun bir bulaşmaya sahip olduğu görülmüştür. Bu ilçeyi hasat başı bulaşıklık oranı %10.5 ve hasat sonu bulaşıklık oranı %2.5 bulaşıklık oranları hemen hemen aynı olan Tire ve Ödemiş ilçeleri izlemiştir (Turanlı 2003). Kuru incirde ekonomik öneme sahip olan bu zararlı bir taraftan kuru meyvelerde zararlı olurken diğer taraftan bu ürünlerde çürüme ve ekşimelere neden olan Aspergillus spp., Alternaria spp., Penicillium spp, Mucor spp. ve Rhizopus spp. gibi funguslara taşıyıcılık yaparlar. Bu taşıyıcılılıkları kuru incirde son yıllarda ortaya çıkan ve dış satışta sorunlara yol açan aflatoksin oluşumuna neden olmaktadır. Bu zararlıların çok yönlü zararları sonunda ürünün kalitesinin düştüğü, ayrıca tüketimde sağlık yönünden sakıncalar ortaya çıktığı ve incirde zararlanma oranının arttığı göze çarpmaktadır (Özar vd. 1986). Bu sebeplerden dolayı, kuru incir zararlıları ile savaşım kaçınılmaz olmakta ve genel olarak da pestisitler kullanılarak yürütülmektedir. Ülkemizde bu alanda kimyasal mücadele dışında uygulanan mücadele yöntemleri havalandırma, hermetik depolama, değiştirilmiş atmosfer uygulamaları, düşük ve yüksek sıcaklık uygulamaları, CO 2 gazı ile yüksek basınç uygulamaları olarak sıralanabilmektedir. Bu yöntemlerden hermetik depolamada mutlak ölüm için uzun süre gerekmesi; havalandırmada deponun uygun donanıma sahip olmasının yanı sıra enerji gereksinimi olması; CO 2 gazı ile yüksek basınç uygulamasında yatırım ve işletme maliyetinin çok yüksek olması ve dolayısıyla kıymetli ürünler haricinde uygulama imkanı bulamayan bir yöntem olması; düşük veya yüksek sıcaklık uygulamalarında ise uygulama maliyetinin yüksek olması nedeniyle kullanım olanakları sınırlıdır (Ferizli ve Emekçi 1999; Ferizli ve Emekçi 2000; Emekçi vd. 2004; Sarıyörük ve Köseoğlu 1987; Bülbül 1993; Ferizli vd. 2004). Ülkemizde depolanmıs ürün zararlıları ile savaşımda zaman zaman radyasyon (Tutluer vd. 1998) ve 3

13 mikrodalga (Baysal vd. 1998) uygulamalarının da kullanılabileceği bildirilmekle birlikte, yaygın bir kullanımı sözkonusu degildir. Gazların büyük hacimli ürün yığınlarına kolayca işleyebilmesi, difüzyon yeteneği sayesinde üründe uç noktalara kadar nüfuz edebilme ve homojen dağılma imkanı sağlaması, gıda maddelerindeki kalıntı ve koku oranının tolerans sınırı içinde bulunması, diğer savaş yöntemlerine oranla daha az masraf ve işgücü gerektirmesi nedeniyle depolanmış ürünlerde zararlılarla savaşımda kullanılan en yaygın savaşım yöntemi fumigasyondur (Taylor 1994). Fümigantların farklı depolama ve iklim koşullarında depolanmış ürünlerde etkin bir mücadeleyi sağlayacak nitelikte olmaları arzulanmaktadır. Fumigant olarak bilinen onlarca kimyasal madde vardır; ancak, fümigasyonun geçmişine baktığımızda metil bromit ve fosfin (PH3) depolanmış ürünlerde kullanılan başlıca ticari fumigantlar olmuştur (Taylor 1994). Metil bromit ile sulfuril florit arasında çok sayıda benzer özellik mevcuttur. Her iki fumigant ta geniş zararlı spektrumuna sahiptir, yanmaz ve kokusuzdur, gaz yoğunlukları ve molekül ağırlıları benzerdir, gaz safhasında aşındırıcı değillerdir ve en önemlisi de uygulama süreleri birbirine benzerdir. Öte yandan sülfüril florit MeBr den 10 kat daha iyi penetrasyon gücüne sahiptir (Anonymous, 2011). Fakat metil bromitten açığa çıkan brom radikallerinin seri olarak stratosferdeki ozon molekülleri ile reaksiyona girerek ozonu oksijene indirgemesi, diğer bir ifadeyle ozonu inceltmesi nedeniyle bu fümigant ozon inceltici maddeler grubunda değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra metil bromit insan bünyesine alındıktan sonra uçucu olmayan bromürler haline dönüşmekte; belirli miktarı kan ve dokularda birikmektedir (Arıkan 1991). Birleşmiş Milletler Montreal protokolüne göre metil bromit in halihazırda gelişmiş ülkelerde 2005 ve gelişmekte olan ülkelerde ise 2015 yılına kadar kullanımdan kaldırılması planlanmıştır. Bu nedenle metil bromitin taşıma öncesi ve karantina amaçlı uygulamalar dışında Ülkemizde 2004 yılında Tütün ve depolanmış ürünlerde, 2007 yılında ise toprakta kullanımı tamamen sonlandırılmıştır (UNEP, 1995). Ülkemizde 2004 yılında kullanılan metil bromit miktarı kg 4

14 olmuştur (Anonim 2011a). Bu nedenle ülkemizde ticari kullanımda yaygın fümigant olarak sadece fosfin (PH 3 ) bulunmaktadır. Fosfin tek başına iyi bir alternatiftir; ancak, etkili bir savaşım için uygulama süresinin uzun olması gerekmekte; ayrıca yüksek doz ve orantılı nemde korozif etkide bulunmaktadır (Anonymus 1996). Uzun uygulama süresi fosfinin hızlı fümigasyon süreci gerektiren örneğin kuru incir gibi- ürünlerde kullanımındaki en büyük sorundur. Katı fosfin formülasyonlarında yeterli konsantrasyonda gazın açığa çıkması genellikle 24 saatlik bir süreyi gerektirmektedir. Bu da fümigasyon süresinin uzamasına neden olmaktadır. Direnç oluşumu, fosfin kullanımını etkileyen bir diğer faktör olarak birçok araştırıcının dikkatini çekmiştir (Banks 1994). Gaz geçirmezliğin iyi olmadığı depolama birimlerinde tekrar eden uygulamalar çok sayıda zararlı türün dayanıklılık geliştirmesine neden olmuştur (Collins vd. 2005). Fosfinin olumsuz özelliklerinden birisi de, belirli koşullar altında değerli metaller ve bakırda aşınmaya neden olmasıdır. Ayrıca belirli koşullarda (%1.79 un üzerindeki konsantrasyonlarda) yanıcı olabilmektedir. Bu nedenle tüm dünyada yoğun bir şekilde alternatif pestisit ve/veya yöntemler araştırılmaktadır. Şu ana kadar geliştirilen alternatif pestisit ve/veya yöntemlerin her birinin bazı kısıtlayıcı özellikleri bulunmaktadır. Genel olarak bunlar uygulamada zorluklar, altyapı gereksinimi, uygulama süresinin uzun oluşu, kalıntı, direnç, fitotoksisite, ve çevre kirliliği gibi sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde son yıllarda yeni fümigantlar konusunda çalışmalar artmakta ve dünya genelinde bunlardan bazıları değişik sektörlerde ve ürünlerde ruhsat almaktadır. Bu kapsamda, sülfüril florit, etil format, propilen oksit, metil iyodit sayılabilmektedir (Bell, 2000). Bunlardan sülfüril florit Sülfürit ABD de 1956 dan beri kullanılan bir fümiganttır, ancak ülkemizde 2009 yılında ruhsat almıştır. Dow Agro Sciences firması tarafından 2009 yılında kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm ve fındıkta g/m 3 dozunda E..cauella, C. hemipterus, P. interpunctella ve O. surinamensis e karşı ruhsatlanmıştır. Ayrıca dünya da pek çok zararlının (Tribolium castaneum, T. confusum, Plodia interpunctella, Trogoderma variabile, Ephestia kuehniella, Oryzaephilus surinamensis, Cryptolestes turcicus, Tenebrio molitor, Rhyzopertha dominica, Sitophilus granarius, S. oryzae, Cydia pomonella, Amyelois 5

15 transitella, Stegobium paniceum, Lasioderma serricorne, Oryzaephilus mercator, Dermestes maculatus, C. hemipterus, Cryptolestes pusillus, Cryptolestes ferrugineus, Acanthoscelides obtectus) savaşımında kullanılmaktadır. Başlangıçta yapılan araştırmalarda boş değirmenler, gıda ürünleri, işleme tesisleri, depolar ve nakliye araçlarına odaklanılmıştır. Ayrıca Metil Bromit in yasaklanmasına da bağlı olarak Sulfuril florit Amerika, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır ( Ülkemizde kuru incirin en önemli zararlılarından olan C. hemipterus (Ekşilik böceği) un savaşımında 2004 yılında yasaklanıncaya kadar, normal atmosferik koşullarda 24 saatlik uygulama süresi ile mükemmel bir fümigant olan, metil bromit kullanılmış; bu fümigantın kullanımının yasaklanmasından sonra ise bu konuda ciddi sorunlar yaşanmıştır. Bu bağlamda ortaya konulan alternatifler uygulama süresinin uzun oluşu veya ekonomiklik gibi gerekçelerle yaygın kullanım olanağına kavuşamamıştır. Dolayısıyla bu çalışmada Ülkemizde kuru incirin en önemli zararlılarından olan C. hemipterus un savaşımında metil bromite uygulama süresi bakımından en yakın alternatif olan sülfüril florit gazının farklı sıcaklıklardaki etkinliğinin ortaya konması ve böylece uygulamaya dönük temel verilerin elde edilmesi amaçlanmıştır. Yaptığımız çalışmanın amacı depolanmış ürünlerde özellikle kuru incirde zarar yapan C. hemipterus ile mücadelede sulfuril floritten yararlanarak uygulamaya temel oluşturacak verilerin sağlanması oluşturmaktadır. Çalışmada ele alınan uygulama süresi ülkemizde kuru meyve üretiminde tercih edilen bir süre olup, keza sıcaklık ve nem seçiminde de kuru incir işleme sürecinde karşılaşılan değerler dikkate alınmıştır. 6

16 2. KAYNAK ARAŞTIRMASI Sülfüril florit in (SO 2 F 2 ) C. hemipterus üzerine etkinliği konusunda literatürde yeterli sayıda araştırma bulunmamaktadır Bu nedenle yapılan kaynak araştırması diğer depo zararlılarını da içerecek şekilde genişletilerek, ilgili kaynaklar tarihsel akış içinde aşağıda verilmiştir. Kenaga (1957) yaptığı çalışmada; A. piceus un larvaları ve T. confusum un erginleri üzerinde SO 2 F 2 in etkinliğini araştırmıştır. Çalışmalar 4-27 o C arasında değişen sıcaklıklarda yapılmıştır. Yapılan çalışmalar; A. piceus un larvaları üzerinde 4 ve 16 o C arasında değişen sıcaklıklarda yapılan testlerde oluşan dayanıklılığın 3 kattan daha fazla bir farklılık gösterdiği, buna karşılık T. confusum un erginleri üzerinde 4 ve 16 o C veya 16 ve 27 o C arasında değişen sıcaklıklarda yapılan uygulamalarda dayanıklılığın çok az bir farklılık gösterdiği gözlenmiştir. Outram (1967) T. molitor yumurtaları üzerinde SO 2 F 2 in biyokimyasal etkilerini incelemişlerdir. Çalışmalar 11 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonundan başlayıp değişik konsantrasyonlarda ve 64 saatlik uygulama süresine kadar değişen sürelerde yapılmıştır. Yapılan uygulamalar sonucunda T. molitor un 24 saatten fazla uygulama sürelerinde yüksek düzeyde tolerans gösterdiği saptanmıştır. Howe (1973) 25 o C sıcaklık ve % 70 orantılı nem koşullarında S. granarius un tüm biyolojik evreleri ile yapılan çalışmada 1 mg/l (718 ppm) fosfin in 32 saat süre ile uygulanması sonucu pupa ve ergin hariç diğer dönemlerde % ölüme ulaşıldığı bildirilmiştir. En dayanıklı yumurtalar 1-4 günlük olanlardır. 0.5 mg/l (353 ppm) fosfin 9 saat süre ile uygulandığında 1-4 günlük yumurtalarda canlılık gözlenirken 5-6 günlük yumurtalarda % ölüm gerçekleşmiştir. 1-günlük yumurtadaki canlılık oranı % 80 iken; 4-günlük yumurtadaki canlılık oranı % 28 olarak tespit edilmiştir. Bu dozda en dayanıklı evreler 1 ve 2-günlük yumurtalar olmuştur. 0.5 mg/l doza 45.3 saat maruz kalan pupalarda canlılık gözlenirken uygulama süresi 76 saate çıktığında % ölüm gözlenmiştir. Aynı çalışmada 0.1 mg/l (71.8 ppm) doz 1-4 günlük yumurtalarda değişik 7

17 zamanlarda % ölüm meydana getirmiştir. 1-günlük yumurta 5 günde, 2-günlük yumurta 4 günde, 3- günlük yumurta 3 günde ve 4-günlük yumurta 2 günde ölmüştür. Pupalar için de aynı şekilde yaş ilerledikçe hassasiyetin arttığı görülmektedir. 1 ve 2- günlük (gelişme döneminin 29. ve 30. günü) pupalar 5 günde tamamen ölürlerken 5 ve 6-günlük (gelişme döneminin 33. ve 34. günü) pupalar sırasıyla 3 ve 4 günde tamamen ölmüştür. Bell (1976), E. elutella, E. kuehniella, E. cautella ve P. interpunctella nın farklı evrelerinin, değişik sıcaklıklarda fosfine toleranslarını araştırmıştır. Yapılan çalışmalar dört türde de yumurta evresinin genç dönemlerinin yaşlı dönemlerine kıyasla daha dayanıklı olduğunu göstermiştir. Araştırmada 25 o C de 0,2 mg/l (143.6 ppm) fosfin konsantrasyonunda 24 saatlik uygulama sonucunda 0-1 gün yaşlı yumurtalarda ölüm oranlarının E. elutella, E. kuehniella, E. cautella ve P. interpunctella da sırasıyla %10, %11, %27 ve %4,5 olduğu belirlenmiştir. Aynı koşullarda 1-2 gün yaşlı yumurtalarda tüm türler için ölüm oranlarının %90 ın üzerinde olduğunu; 2-4 gün yaşlı yumurtalarda ise tüm türler için ölüm oranlarının % olduğu belirlenmiştir. Çalışmada uygulama süresi 72 saate çıkarıldığında ise tüm türler ve yaş grupları için ölüm oranlarının % olduğu bildirilmektedir. Bond (1984) diğer fümigantlarla (MeBr, SO 2 F 2 ) yaptığı uygulamalarda da fosfinle yapılan çalışmalarda olduğu gibi sıcaklık artışı ile birlikte ölüm oranının arttığını gözlenmiştir. Bunun nedeni metabolizma hızının artışına bağlı olarak oksijen tüketiminin artması ve bu şekilde fosfin alımının teşvik edilmesidir. Genelde ergin öncesi dönemler fümigantlara daha dayanıklıdır; zira, erginlere göre bu dönemlerde solunum hızı daha yavaştır. Osbrink vd. (1987) tarafından yürütülen bir başka araştırmada on termit türü (Zootermopsis angufticollis (Hagen), Hodotermitidae; Cryptotermes cavifrons Banks, Incisitermes minor (Hagen), I. snyderi (Light), Neotermes jouteli (Banks), Kalotermes opproximafus Snyder, Kalotermitidae; Coptotermes formosanus Shiraki, Reticulitermes tibialis Banks, R. fiauipes (Kollar), ve Prorhinotermes simplex (Hagen), 8

18 Rhinotermitidae) kullanılmıştır. Bu türler 22 saat süreyle sülfüril florit fumigasyonuna maruz bırakılmıştır. Bu türler içinde fumiganta en hassas olan türler R. flavipes ve R. tibialis iken, en dayanıklı tür I minor (LAD 50 (Lethal accumulated doses))=1.38 g/m 3 olarak belirlenmiştir. Uygulama sonrası en düşük mutlak ölüm zamanı (+/-SH) R. tibialis ve I. snyderi için sırasıyla 3,11±0,04 ve 1,58±0,05 olarak bildirilmektedir. Scheffrahn vd. (1989) tarafından yapılan çalışmada; buğday unu, köpek maması, yağsız kuru süt, bitkisel kızartma yağı, kuru biftek, asetaminofen, kırmızı tatlı elma ve krakerden oluşan 8 gıda ürünü sülfüril florit dozu ile fümige edilmiştir. Çalışmalar 1.8 ve 18 g/m 3 lük sülfüril florit konsantrasyonu ile yapılmıştır. Fümigasyon sonrasında florid (F - ) ve sülfat (SO -2 4 ) kalıntıları yüksek performanslı iyon kromatografisi ile belirlenmiştir. Her iki sülfüril florit dozu uygulamasında da, kalıntı düzeyleri bakımından materyaller birbirinden büyük farklılıklar göstermesine rağmen F - -2 ve SO 4 düzeyleri çoğu madde tipinde doz artışı ile birlikte doğrusal olarak artmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda en yüksek SO -2 4 kalıntısı yağsız kuru sütte, en yüksek F - kalıntısı ise kurutulmuş biftekte gözlenmiştir. Su and Scheffrahn (1990) yaptıkları çalışmada dört coleoptera türünün (Anthrenus flavipes, Attagenus megatoma, L. serricorne, D. maculatus un yumurta, larva ve erginleri üzerinde SO 2 F 2 in etkilerini araştırmışlardır. Yapılan çalışmalar, larvaların erginlere karşı daha duyarlı olduklarını göstermişlerdir. Yumurtaların ergin ve larva ile karşılaştırıldığında SF uygulamalarına karşı daha toleranslı olduğunu ve yumurta evresini öldürmek için, larva ve ergin evresini öldürmede gerekli doz oranının 7-30 katının gerekli olduğu belirlenmiştir. olmuşlardır. Sonuçlar A. flavipes larvalarında %99 ölüm elde etmek için 156 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonuna ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Bu değer L. serricorne larvaları için yaklaşık olarak 72 g/m 3 olmuştur. Ayrıca yapılan çalışmalar L. serricorne larvalarının yüksek SO 2 F 2 konsantrasyonuna maruz kaldıklarında yavaş geliştiklerini göstermiştir Williams ve Sprenkel (1990) SO 2 F 2 etkinliğinin Lyctus brunneus ve Ewrillatta peltat nın yumurta yaşları üzerindeki etkisini karşılaştırmak için denemeler 9

19 yapmışlardır. 22,2 o C sıcaklıkta ve 90 mg-s/l dozda yürütülen denemede 1-2 günlük yumurtların en dayanıklı yumurtalar olduğu daha yaşlı yumurtaların ise daha hassas olduğu belirlenmiştir. Scheffrahn vd. (1995) yaptıkları çalışmada sülfüril florit ve metil bromitin karbondioksit (CO 2 ) ile birlikte uygulanmasının Incisitermes snyderi ve Coptotermes formosanus a karşı zehirliliğini araştırmışlardır. Incisitermes snyderi için %99 ölüm oranının elde edilmesi için gereken dozlar, %0, 5, 10 ve 20 karbondioksit gazı düzeylerinde metil bromit için (LAD(Lethal accumulated doses), 20 saatlik uygulama) sırasıyla 2.5, 1.85, 1.4, ve 1.4 g/m 3 olarak belirlenmiştir. Sülfüril florit için ise sırasıyla 2.25, 1.5, 1.5, ve 1.65 g/m 3 olarak belirlenmiştir. Coptotermes formosanus karşı LAD 99 değerleri ise %0, 0.25, 0.5 ve 1 farklı CO 2 (hacim/hacim) uygulamalarında metil bromit ve sülfüril florit için sırasıyla 1.9, 1.6, 1.2, 1.2 ve 2.25, 1.45, 0.5, 1.4 g/m 3 olarak tespit edilmiştir. Drinkall vd. (1996) 20 o C de E. kuehniella nın yumurta, larva ve pupaları üzerinde SF in etkinliğini araştırmışlardır. Yapılan çalışmalar 72 saatlik uygulama sonunda mutlak ölüm elde edebilmek için 35 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonuna ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. Keever vd. (1998) in çalışmasında L. serricorne nin tüm biyolojik evrelerine 32.2 o C sıcaklıkta 50, ve 150 ppm dozunda PH 3 uygulanmıştır. ve 150 ppm doz ergin ve larvalarda 24 saatlik uygulama, pupada ise 48 saatlik uygulama tamamının ölümüne neden olurken; yumurtalar 150 ppm dozda 72 saalik uygulama ile tamamen ölmüştür. Araştırmacıya göre; fosfine hassas L. serricorne ırkında PH3 nin etkinliği önemli ölçüde sıcaklığa bağlıdır; ancak, sıcaklık artışının dayanıklı ırka fosfinin etkinliği üzerindeki etkisi azdır. Phillips vd. (1998) P. interpunctella, R. dominica, S. oryzae, T. castaneum ile 18 ve 32 o C sıcaklıklarda yapılan bir çalışmada, 200 ppm fosfinin (EcoFume = %2 fosfin+ %98 CO2) yumurta, pupa ve ergin evreleri üzerindeki letal etkileri araştırılmış; 32 ve 18 O C sıcaklıkta her 3 coleopterin erginlerinde 8 saatlik uygulama sonrasında % ölüm 10

20 tespit edilmiştir. R. dominica yumurtalarında % ölüme her iki sıcaklıkta da 96 saatlik uygulama sonunda; pupalarda 32 ve 18 o C sıcaklıklarda sırasıyla 18 ve 48 saatlik uygulama sonunda ulaşılmıştır. S. oryzae yumurtalarında 32 ve 18 o C sıcaklıklarda % ölüme sırasıyla 48 ve 72 saatlik uygulamalar sonrasında; pupalarda 32 o C sıcaklıkta 48 saatlik uygulama sonrasında ulaşılırken 18 o C sıcaklıkta % ölüm sağlanamamıştır. T. castaneum yumurtalarında 32 ve 18 o C sıcaklıklarda % ölüme sırasıyla 18 ve 96 saatlik uygulamalar sonrasında; pupalarda her iki sıcaklıkta 8 saatlik uygulamalar sonrasında ulaşılmıştır Shazali ve Reichmuth (1998) 25 o C sıcaklık ve %10 orantılı nemde S. cerealella ve E. cautella nın 0-24, 24-48, ve saatlik yumurtalarında 0.1, 0.5 ve 1.0 mg/litre konsantrasyonda fosfine toksisitesini araştırmışlardır. Uygulamalar 16, 24 ve 48 saatlik uygulama periyotlarında yapılmıştır. Yapılan çalışmalar S. cerealella ile E. cautella yumurtalarının fosfin e toleransının farklı olduğunu ve S. cerealella yumurtalarının fosfin konsantrasyonuna daha dayanıklı olduğunu göstermiştir. Ölüm oranları sabit konsantrasyonlarda uygulama süresinin artışı ile paralel olarak artmıştır. S. cerealella nın 0-24 saatlik yumurtalarında 16 saatlik uygulama süresinde 0.1, 0.5 ve 1.0 mg/l fosfin konsantrasyonlarında ölüm oranları sırasıyla %3.3, 6.1 ve 12.8 olarak belirlenirken; aynı koşullarda E. cautella nın 0-24 saatlik yumurtalarında ölüm oranları %9.6, 43.3 ve 67.9 olarak belirlenmiştir. Ölümlerin 24-48, ve saatlik yumurtalarda E. cautella için 16 saatlik uygulama süresinde 0.5 mg/l fosfin konsantrasyonunda sırasıyla %87.1, 95,3 ve 97.9; S. cerealella nın 24-48, ve saatlik yumurtalarında ise sırasıyla %47.7, 64.1 ve 81.4 oranda olduğu belirlenmiştir. Araştırıcılar 0.5 mg/l fosfin konsantrasyonunda LT 95 değerinin S. cerealella nın 0-24, 24-48, ve saatlik yumurtaları için sırasıyla 53.3, 43.8, 33.6 ve 23.8 saat olduğunu; bu değerin E. cautella yumurtaları için ise sırasıyla 39.6, 22.8, 15.7 ve 11.2 saat olduğunu belirlemişlerdir. Çalışmada, her iki türün fosfine hassasiyetinin farklı olduğu, örneğin genç yumurtaların yaşlı yumurtalardan daha dayanıklı olduğu belirlenmiştir. Bell ve Savvidou (1999) 15 ve 25 o C sıcaklık ve % 60 nem koşullarında E. kuehniella nın yumurtalarında, değişik konsantrasyonlardaki SO 2 F 2 in etkinliğini 11

21 araştırmışlardır. 15 o C de 3 ve g/m 3 arasında değişen 10 konsantrasyon denenirken, 25 o C de 7 ve 40 g/m 3 arasında değişen altı konsantrasyon denenmiştir. Yumurtalarla yapılan çalışmalarda 1-2 gün yaşlı yumurtaların diğer yaş gruplarına (0-1, 2-3, 3-4 yaş) oranla daha dayanıklı olduğu saptanmıştır. Bunu sırasıyla 2-3 gün, 0-1 gün ve 3-4 gün yaşlı yumurtalar izlemiştir. 15 o C de yumurtaların açılmasını önlemek için 83 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonuna ihtiyaç duyulmuştur. Bu değer 25 o C de; 1-2 günlük yumurtalarda 21 g/m 3, diğer yaş gruplarında ise 16 g/m 3 olarak bulunmuştur. Sonuçlardan da gözlendiği gibi E. kuehniella nın 25 o C de 15 o C ye oranla daha hassas olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışmalar sıcaklığın 15 o C ye yükselmesiyle birlikte fumigantın etkinliğinin de arttığını göstermiştir. Leesh ve Zettler (1999) kurutulmuş meyve ve fındıkdaki depolanmış ürün zararlıları üzerinde üç fumigantın (karbonil sülfür (COS), metil iyodü (MI)r, sülfüril florit (SF)) etkinliğini araştırmışlardır. Çalışmada cevizin en önemli iki zararlısı olan A. transitella ve C. pomonella kullanılmıştır. Denemeler 15.6 o C de ve 24 saatlik uygulama sürelerinde yapılmıştır. Uygulamalar COS için 0.41, 0.83, 1.25 ve 1.66 g/m 3 ; MI için 1, 1.33 ve 1.66 g/m 3 ; SF için 0.08, 0.16, 0.33 ve 0.41 g/m 3 dozunda yapılmıştır. COS, MI ve SF için % ölüm için gerekli en düşük dozlar (MED) sırasıyla 1.66, 1.33 ve 0.33 mg/l olarak elde edilmiştir. COS 0.41 mg/l de çok az toksik etki gösterirken, % ölüm1.66 mg/l de elde edilmiştir. Bu fumigant için % ölüm için gereken en düşük doz 1.27 mg/l olarak bulunmuştur. MI için ise bu değer 1 mg/l olmuştur. Yapılan çalışmalar SF in diğer fumigantlara oranla daha toksik olduğunu ve 0.16 ile 0.33 mg/l arasında değişen dozlarda tamamen ölüm elde edildiğini göstermiştir. Flinn vd. (2000) tarafından yapılan bir araştırmada, R. dominica nın tüm biyolojik evrelerine 10, 15, 20, 25, 30 ve 35 o C sıcaklıklarda 180 ppm (0.25 g/l) dozunda fosfin uygulanmış ve LT95 değerleri elde edilmiştir. 15 o C sıcaklıkta yumurta, larva, pupa ve erginlerde sırasıyla 1.5, 0.8, 1.7 ve 1.2 günlük uygulama sonrası % 95 ölüm tespit edilmiştir. 20 o C sıcaklıkta 1.5, 0.8, 0.9 ve 0.7 günlük uygulama süreleri ve 25 o C sıcaklıkta ise 1.0, 0.4, 0.5 ve 0.3 günlük uygulama süreleri % 95 lik ölüm meydana gelmiştir. 12

22 Zettler vd.(2000) Bactrocera curcubitae, Bactrocera dorsalis ve Ceratitis capitata üzerinde 23.6 o C de 4 saatlik SF uygulamalarını araştırmışlardır. Yapılan çalışmalar; her üç tür içinde, 1. ve 2. dönemlerinin SO 2 F 2 uygulamalarına karşı nispeten duyarlı olduğunu göstermiştir. LD95 değerleri 1.17 ve 17.6 g/m 3 arasında değişiklik göstermiştir. Her üç tür için de; 1 günlük yumurtalar 1. ve 3. dönemlere oranla daha dayanıklı bulunmuş ve LD95 değerleri g/m 3 (C. capitata) ve g/m 3 (B. dorsalis) arasında değişiklik göstermektedir. Denemeler sonucunda SO 2 F 2 uygulamasına karşı duyarlılığın, yumurta yaşlarına doğrudan bağlı olduğu gözlenmiş ve 48 saatlik yumurtaların en dayanıklı dönem olduğu saptanmıştır. Akan (2003) 30 o C sıcaklık ve % 65 nem koşullarında O. surinamensis in değişik biyolojik dönemleri ile yapılan çalışmada 200 ppm fosfin uygulanarak LT99 değerleri tespit edilmiştir saatlik, saatlik ve saatlik yumurtalarda elde edilen LT99 değerleri sırasıyla saat, saat ve saat olmuş; % ölüm süreleri de sırasıyla 18 saat, 12 saat ve 12 saat olarak tespit edilmiştir günlük erginler için LT99 değeri saat olarak tespit edilmiş; % ölüm ise 4 saatte gerçekleşmiştir. 15-günlük larvalarda % ölüme 0.75 saatte ulaşılmıştır saatlik ve saatlik pupalara 200 ppm dozun 2 saat süre ile uygulanması sonucu ölüm oranları sırasıyla % 44 ve % 46 olarak tespit edilmiş; her iki yaş grubunda da % ölüm 12 saatte gerçekleşmiştir Muhareb vd. (2003) C. hemipterus un da yer aldığı 8 türle (P. interpunctella, A. transitella, T. castaneum, T. confusum, T. variable, O. surinamemsis, L. serricorne, C. hemipterus) yapılan bir EcoFume (%2 fosfin+ %98 CO2) uygulamasında, yumurta evresi en dayanıklı evre olarak bulunmuştur günlük yumurtalar 26.7 o C sıcaklık ve 4500 ppm X saat (4500/24=187.5 ppm) fosfin dozuna 24 saatlik uygulama süresince maruz bırakılmış ve ölüm oranı % 85 olarak tespit edimiştir. Aynı sıcaklık ve uygulama süresi koşullarında doz artışı ( 00 ve 20 ppm X saat) ölüm oranının sırasıyla %90.5 ve %98 düzeylerine yükselmesine neden olmuştur. Pupa, larva ve ergin ölüm oranları ise sırasıyla %95-, %99.5- ve % olarak tespit edilmiştir. Uygulama süresi ve sıcaklıktaki artış ölüm oranını artırmıştır: 26.7 o C sıcaklık ve 36 saatlikuygulama 7000 ppm X saat (7000/36=194.4 ppm) dozda yumurtalarda %92 ölüm 13

23 meydana getirmiştir ppm X saat (5700/24=237.5 ppm) doz 24 saatlik süreyle 30, 32 ve 35 o C sıcaklıklarda uygulanmış ve ölüm oranları sırasıyla %93.8, %96.9 ve %99.7 olarak tespit edilmiştir. Chaudhry vd. (2004) L. serricorne nin dayanıklı ırkında sıcaklığın 25 o C den 5 o C ye düşmesiyle fosfin alımının azaldığı gözlenmiştir. Benzer şekilde hassas ırkta sıcaklığın 25 o C den 20, 15, 10 ve 5 o C ye düşmesiyle fosfin alımı azalmıştır. Aynı araştırma sonuçlarına göre; 200 ppm fosfin 5 farklı sıcaklık derecesinde hassas ırkın ergin ve larva dönemine 5 saat uygulanmıştır. Erginlerde sıcaklıklara göre ölüm oranları 5 o C ve 209 ppm dozda % 84.44, 10 o C ve 217 ppm dozda % 62.21, 15 o C ve 211 ppm dozda % 84.44, 20 o C ve 180 pmm dozda % 94.44, 25 o C ve 212 ppm dozda %91.51 olarak bulunmuştur. Larva için bu değerler 5 o C ve 209 ppm de % 61.11, 10 o C ve 217 ppm de %31.05, 15 o C ve 211 ppm de % 98.41, 20 o C ve 180 ppm de %93.33 ve 25 o C ve 212 ppm de %98.48 olarak tespit edilmiştir). Zhang (2006) 24 saatlik uygulama süresinde Hylastes ater ve Arhopalus tristis in değişik biyolojik dönemlerine SO 2 F 2 in farklı düzeylerdeki konsantrasyonlarında ölümlerini araştırmıştır. Denemeler; 15, 30, 60 ve 120 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda yapılmıştır. A. tristis in yumurtaları ile yapılan denemelerde mutlak ölüm; 120 g/m 3, erginlerde ise 15 g/m 3 SO 2 F 2 uygulamasında elde edilmiştir. H. ater in larva ve erginleri ile yapılan çalışmalarda mutlak ölüm her iki dönemde de 15 g/m 3 SO 2 F 2 uygulamasında elde edilmiştir. Barak vd. (2006) tarafından yapılan çalışmada SO 2 F 2 Anoplophora glabripennis (Motschulsky) (Coleoptera: Cerambycidae) e üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu denemede, 24 saatlik süreyle SO 2 F 2 ün g/m 3 arasında değişen dozlarının farklı sıcaklıklardaki etkisi araştırılmıştır. Yapılan denemelerde larvalarda % ölüm elde edebilmek için 104 ve 120 g/m 3 dozlarında sülfüril florit konsantrasyonuna ve 10.0, 15.6 ve 21.1 o C sıcaklığa ihtiyaç duyulurken; pupa evresinde ise 104 g/m 3 SO 2 F 2 dozunda ve 15.6 ve 21.1 o C sıcaklık uygulamalarında mutlak ölüm elde edilmiştir. 14

24 Uslu vd. (2006) ppm fosfin gazının değişik uygulama sürelerinde E. cautella nın 0-24, ve saatlik yumurta, larva (25 günlük), saatlik pupa ve ergin (0-24 günlük) evreleri üzerinde etkinliğini araştırmışlardır. Denemeler 20 o C sıcaklık ve %65 orantılı nemde yürütülmüştür. Yapılan denemeler ergin ve larva evresinin en hassas buna karşın pupa evresinin ise en dayanıklı evre olduğunu göstermiştir. Çalışmada 0-24 saatlik yumurtaların ve saatlik yumurtalara oranla daha dayanıklı olduğu tespit edilmiştir Small (2007) tarafından İngiltere de, un değirmenlerindeki T. confusum, T. castaneum ve E. kuehniella popülasyonları üzerine sülfüril florit ve metil bromitin etkileri araştırılmıştır. Uygulamalar için 2 değirmen seçilmiştir. Tuzaklar hazırlanarak zararlılarla bulaşıklık seviyeleri fümigasyondan önce 1-2 hafta süreyle, sonrasında da toplam 12 hafta süreyle gözlenmiştir. Yapılan çalışmalar bu zararlılara karşı sülfüril florit fümigasyonunun etkinliğinin, metil bromite oranla daha yüksek olduğu göstermiştir. Baltacı vd. (2008) tarafından sülfüril floritin C. ferrugineus ve O. mercator üzerinde etkisinin araştırıldığı çalışmada ölümlerle sıcaklık arasında, konsantrasyon ile uygulama süresi arasında yüksek bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Zararlıların ergin evreleri 15 o C sıcaklık ve 24 saatlik uygulama süresinde en düşük konsantrasyon olan 10 g/m 3 dozda ölürken, aynı koşullarda 72 saatlik uygulama süresinde C. ferrugineus un yumurta evresi hariç her evresinin öldüğü; yumurta evresinin ise 20 g/m 3 dozda öldüğü belirlenmiştir. Yapılan çalışmalar 10 g/m 3 dozda 24 ve 48 saat uygulamanın mutlak ölüm için yeterli olmadığını göstermiştir. Reichmuth ve Klementz (2008) tarafından sülfüril floritin etkinliğinin arttırılması üzerine yapılan bir araştırmada; sülfüril floritin hidrojen siyanit, CO 2, fosfin ve sıcaklık artışı ile kombinasyonları üzerinde durulmuştur. Her dört kombinasyonda da sülfüril floritin etkinliğinin arttığı bildirilmektedir. Sülfüril florit gazının zararlılarla mücadelede yeterli etki göstermediği (örneğin yumurta evresi) durumlarda bahsedilen diğer uygulamalar ile birlikte uygulanmasının alternatif bir yol oluşturacağı bildirilmektedir. 15

25 Uygulamalarda sülfüril floritin ortamda bulunan gıda maddeleri tarafından emilimi üzerine sınırlı sayıda araştırma bulunmakta olup bu durum kalıntı ve uygulama etkinliği noktasında önem arz etmektedir. Bu konuda Sriranjini ve Rajendran (2008) tarafından çalışmalar yapılmıştır. Araştırıcılar 68 üründe yaptıkları çalışmada uygulama sonucunda yapılan kontrollerde, ürünlerin %54 ünün düşük düzeyde ( %25), %34 ünün orta düzeyde (%26 50) ve %12 sinin ise yüksek düzeyde (>%50) sülfüril florit emilimi gerçekleştirdiği belirlemişlerdir. Yapılan çalışmalar sülfüril florit in gıda ürünlerinin çoğu tarafından (%88) düşük ya da orta düzeyde bir emilime sahip olduğunu ve bu konuda avantajlı olduğunu göstermiştir. Baltaci vd. (2009) 15, 20 ve 25 o C sıcaklık ve %65 nem koşullarında yaptıkları çalışmada E. elutella nın 1-4 günlük yumurta, larva ve pupaları üzerinde değişik SF konsantrasyonlarında çalışmalar yapmışlardır. Çalışmalar, 18, 24 ve 48 saatlik sürelerde 11.6 g/m 3 ve 21.3 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonlarında yapılmıştır. Her üç sıcaklıkta da 18 saatlik denemelerde E.elutella nın tüm larva ve pupalarında ölüm 11.6 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda elde edilmiştir. Yapılan çalışmalar, 3-4 günlük yumurtaların, 1-2 günlük yumurtalara oranla SO 2 F 2 uygulamasına karşı daha dayanıklı olduğunu göstermiştir. Tüm yaş gruplarındaki yumurtalar; 20 ve 25 o C de 21.3 g/m 3 ± 1.3 g/m 3 SO 2 F 2 uygulamasında 24 saatlik sürede kontrol altına alınabilmişlerdir. Yumurtalarda ise duyarlılık yumurta yaşlarına bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Tüm yaş grupları içerisinde üç sıcaklıkta da en hassas evrenin 1 günlük yumurtalar olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışmalar bu yumurtalarda % ölümün oluşabilmesi için 18 saatten daha uzun bir süreye ihtiyaç duyulduğunu göstermiştir. SO 2 F 2 uygulamasına en dirençli evrenin 3-4 günlük yumurtalar olduğu ve % ölümün; 20 o C de 48 saatlik uygulama süresi sonunda 21.3 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda elde edildiği ve 25 o C de tüm dönemlerde % ölüm elde edebilmek için 18 saatten daha uzun bir uygulama süresine ihtiyaç duyulduğu saptanmıştır. E.elutella nın 1 günlük yumurtalarına 11.6 g/m 3 SF uygulamasında LD 99 değeri 15, 20 ve 25 o C de sırasıyla 223.6, 201, 368,3 g/m 3, belirlenirken, 21.3 g/m 3 SO 2 F 2 uygulamasında ise bu değerler; 15 o C de g/m 3, 20 o C de g/m 3, 25 o C de g/m 3 olarak belirlenmiştir. 16

26 Walse vd. (2009) Farklı SO 2 F 2 dozlarının P. interpunctella, T. castaneum ve C. hemipterus üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Tüm türler 27±-1 o C sıcaklıkta ve %60±5 orantılı nemde yetiştirilmiştir. Denemelerde 0-72 saatlik P. interpunctella yumurtaları, 0-48 saatlik T. castaneum yumurtaları ve 0-36 saatlik C. hemipterus yumurtaları kullanılmıştır. Deneme sonuçları P. interpunctella ve C. hemipterus için 2-3 gün sonra değerlendirilirken, T. castaneum için ise 6-7 gün sonra değerlendirilmiştir. Denemeler 15.5 o C, 21.1 o C ve 26.6 o C da yapılmıştır. Yapılan çalışmalar, her üç tür için de en dayanıklı evrenin yumurta evresi olduğunu göstermiştir. 24 saatlik uygulama sonunda; P. interpunctella için 15.5 o C de LD50 ve LD99 değerleri 18.5.ve 48.9, 21.1 ve 26.6 o C de ise LD50 ve LD99 değerleri sırasıyla 11.1 ve 36.4, 5.4 ve 21.3 g/m 3 dür. T.castaneum için 15.5, 21.1 ve 26.6 o C de LD50 ve LD99 değerleri sırasıyla 31.7 ve 120.6, 29.6 ve 98.2, 27.6 ve 52.9 g/m 3 dür. Bu değerler; C. hemipterus için 15.5 o C, ve 26.6 o C de sırasıyla ve 599.9, 55.0 ve g/m 3 iken 20 o C de ölçülememiştir. Walse vd. (2009a) 15.5, 21.1 ve 26.6 o C de P. interpunctella, C. hemipterus ve T. castaneum un yumurtaları üzerinde 24 saatlik uygulama süresinde değişik dozlardaki SO 2 F 2 in etkilerini araştırmışlardır. 15.5, 21.1 ve 26.6 o C de yapılan SO 2 F 2 uygulamasında LD50 değerleri P. interpunctella için sırasıyla 0.22, 0.45 ve 0.78 g/m 3 iken bu değerler C. hemipterus için 1.12, 1.37 ve 1.51 g/m 3 olmuştur. T. castaneum da ise LD50 değerleri 15.5 o C de 2.35, 21.1 o C de 3.14 ve 26.6 o C de ise 9.19 g/m 3 olmuştur. Reichmuth vd. (2009) Yaptıkları çalışmada depolanmış ürün zararlılarının (S. granarius, Stegobium paniceum, T. molitor, T. confusum, T. inclusum, P. interpunctella, E. kuehniella ve O. surinamensis) yumurta, larva, pupa ve erginleri üzerinde SO 2 F 2 nin etkinliğini araştırmışlardır. Bahsedilen böcek türleri 24, 48 ve 72 saatlik uygulama sürelerinde 11.7 g/m 3 ile 35 g/m 3 arasında değişen sülfüril florit konsantrasyonuna maruz bırakılmıştır. Yapılan çalışmalar S. granarius, T. molitor ve T. confusum un larva, pupa ve erginlerinin tamamının 24 saatlik uygulama süresinde 13 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda öldüğünü göstermiştir. Buna karşın S. paniceum ve T. inclusum un bazı bireylerinin ergin evreye gelişiminin devam ettiği ancak üreme yeteneklerinin olmadığı gözlenmiştir. O. surinamensis 18.6 g/m 3 SO 2 F 2 konsatrasyonunda hayatta 17

27 kalmış ve üremeye devam etmiştir. P. interpunctella ise 24 ve 48 saatlik 18.2 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda hayatta kalmış ve üremeye devam etmiştir. E. kuehniella ve S. granarius 24 saatlik 26.5 g/m 3 ve 23.5 g/m 3 SO 2 F 2 konsatrasyonunda fumigasyondan sonraki altı hafta içinde döl vermeye devam etmiştir. S. granarius un yumurtalarının tamamı 24 saatlik ve 35 g/m 3 lük SO 2 F 2 konsatrasyonunda ölmüştür. Çalışmalar neticesinde depolanmış ürün zararlılarının tüm dönemlerini kontrol etmek için 80 g/m 3 gibi yüksek bir SO 2 F 2 konsantrasyonuna ya da birden fazla uygulama yaparak 30 g/m 3 gibi düşük bir SO 2 F 2 konsantrasyonuna (örneğin E. kuehniella da ilk uygulamadan altı hafta sonra ikinci bir uygulama yapılmıştır) ihtiyaç duyulduğu saptanmıştır. Akan ve Ferizli (2010) 15, 20, 25, 30 ve 35 o C ve %75 nemde E. cautella nın yumurtaları üzerinde 24 saatlik uygulama süresinde değişik dozlardaki SO 2 F 2 in etkilerini araştırmışlardır. Çalışmalarda 0-1, 1-2 ve 2-3 günlük yumurtalar kullanılmıştır. 15, 20 ve 25 o C de yapılan çalışmalar; E. cautella nın genç yaştaki yumurtalarının yaşlı olanlara oranla SO 2 F 2 uygulamasına daha hassas olduğunu göstermiştir. Buna karşın 30 ve 35 o C de yapılan denemelerde ise yumurta yaşları arasında bir faklılık gözlenmemiştir C ve %75 nemde 24 saatlik uygulama süresinde % ölüm 190 g/m 3 SO 2 F 2 konsantrasyonunda elde edilmiştir. 20, 25, 30 ve 35 o C de ise % ölüm ise sırasıyla 140, 90, 60 ve 30 g/m 3 de elde edilmiştir. Deneme sonuçları % ölümün; sıcaklığın yükselmesiyle birlikte arttığını göstermiştir. Bell (2010) 20, 25 ve 30 o C de R. dominica, Ahasverus advena ve Acanthoscelides obtectus yumurtaları üzerinde farklı uygulama sürelerinde SO 2 F 2 in etkinliğini araştırmışlardır. R. dominica nın yumurtaları 20, 25 ve 30 o C de 20 ve 120 saatlik SO 2 F 2 konsantrasyonuna maruz bırakılmıştır. 20 o C de 20 ve 120 saatlik uygulamalarda LD 95 değerleri sırasıyla 39.6 ve 5.6 g/m 3 olarak hesaplanırken, bu değerler 25 o C de sırasıyla 21.1 ve 4.9 g/m 3 iken 30 o C de ise 14. ve 1.3 g/m 3 olmuştur. A. advena ya ise 20 o C de 40, 96 ve 168 saatlik SO 2 F 2 konsantrasyonu uygulanmış ve LD 95 değerleri sırasıyla 95.6, 24.1 ve 9.4 g/m 3 olmuştur. A. obtectus un yumurtalarına 20 o C de 24 ve 96, 25 ve 30 o C de ise 24 ve 48 saatlik sürelerde SO 2 F 2 konsantrasyonu uygulanmıştır. Yapılan çalışmalarda 20 o C de LD 95 değerleri sırasıyla 30.2 ve 4.75 g/m 3 hesaplanırken bu değer 25 ve 30 o C de 24 saatlik uygulamada sırasıyla 23.5 ve 17.2 g/m 3, 48 saatlik 18

28 uygulamada ise 6.4 ve 3.3 g/m 3 olarak hesaplanmıştır. Çalışmada fumigantın uygulama yapılan zararlıların tüm dönemlerine etkili olduğunu ve yumurta evresinin diğer dönemlerle kıyaslandığında fumiganta daha tolerant olduğunu göstermiş ve konsantrasyona karar verilirken bu durumun göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamıştır. Gautam et. al (2011) yaptıkları çalışmada C.hemipterus(DFB) ve A. transitella(now) yumurtalarını kullanmışlardır. Sulfuril florite hassasiyette DFB ve NOW yumurtalarının dış yapısının rolünü incelemişlerdir. Araştırıcılar yumurtaların tolerans farklılıklarını açıklayabilecek herhangi bir yapısal farklılığı belirlemek için DFB ve NOW yumurtalarını elektron mikroskobu kullanılarak incelemişlerdir ve canlı embriyodan gaz alışverişini mümkün kılan aerofillerin DFB yumurtalarında mevcut olmadığı bun karşın NOW yumurtalarında mevcut olduğu saptamışlardır. Ayrıca sperm girişi için açıklık olarak görev yapan ve gaz alışverişini kolaylaştıran microfiller DFB yumurtalarında mevcut değildir. NOW un yumurtalarında mevcut olan aerofiller ve mikrofiller fumigasyon esnasında fumigant penetrasyon oranını arttırmaktadır. Mikrofil ve aerofillerden yoksun olan DFB yumurtalarında ise fumigant, koriyondan difüzyon yoluyla giriş yapabilir. Yapılan çalışmalar koriyondan fumigasyon penetrasyon oranının mikrofil ve aerofillerle yapılan difüzyonla karşılaştırıldığında daha düşük olduğunu göstermiştir. Ayrıca DFB nin yumurtalarının koriyonunun NOW un yumurtalarının koriyonundan daha yumuşak olduğu saptanmıştır. 19

29 3. MATERYAL ve YÖNTEM 3.1 Materyal Çalışmada kullanılan tür Çalışmada A.Ü. Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Depolanmış Ürün Zararlıları laboratuvarında yetiştirilmekte olan C. hemipterus kültürü kullanılmıştır. Denemeler zararlının yumurta, larva, pupa ve ergin evreleri üzerinde yürütülmüştür. Carpophilus hemipterus un sistemetikteki yeri: Şube : Arthropoda Sınıf : Hexapoda Takım : Coleoptera Familya : Nitidulidae Cins : Carpophilus Tür : Carpophilus hemipterus (Linnaeus) İngilizce adı : Dried fruit beetle Türkçe adı : Ekşilik böceği Sinonimleri : Carpophilus brevicornis Germain Cateretes dimitiatus Heer Cateretes pictus Heer, 1841 Dermestes hemipterus Linnaeus Nitdula flexuosa Herbest Nitidula cadaverina Fabricius Nitidula quadriguttata Thunberg Silpha bimaculata Linnaeus Stenus ficus Fabricius Ülkemiz kurutulmuş meyve üretimi (kuru incir, kuru üzüm, kuru kayısı, fındık vb.) açısından dünyanın önde gelen üreticileri arasında birçok üründe lider konumundadır. 20

30 Kurutulmuş incir üretimi dünya üretiminin %60-75 ini oluşturmaktadır. Kuru incir üretimi özellikle Aydın ve İzmir illerinde yapılmakta olup ihracat gelirimiz son yıllarda gittikçe artan bir eğilim göstermektedir (Akova, 2009). Ülkemizde incirin en önemli zararlısı olan C. hemipterus, ekşilik böcekleri olarak bilinen türler içerisinde en yaygın olan ve meyve bahçelerinde bolca bulunan bir türdür. C. hemipterus erginleri kahverengi veya parlak siyah renkli yaklaşık 3-5 mm boyundadır. Antenlerinin son 3 segmenti hariç silindir şeklinde; son üç segmenti ise özel olarak genişlemiştir, ucu topuzlu bir antene sahiptir. Prothorax ın ön köşesinde kolaylıkla görülen diş benzeri amber kahverenginde loblar yeralır. Bacaklar açık kırmızı-kahverenginden amber rengine kadar değişik renktedir ve erginler uçma yeteneğine sahiptir. Olgun larvalar beyaz renkli ve yaklaşık 4-6 mm boyundadır. Baş ve abdomen sonu amberkahverengidir. Vücut üzeri iğne benzeri kıllarla kaplıdır ve abdomen sonunda biri diğerinin hemen önünde olacak şekilde 2 adet büyük uzantı yeralmıştır. Pupalar beyaz renkli ve yaklaşık 2 mm boyunda ve serbest tiptedir. Yumurtalar beyaz renkli, sosis şekilli ve 0.8 mm boyundadır. Erginleri 3-4 ay yaşar, Dişiler ortalama olarak 0 adet yumurta bırakır; yumurtalar bahçelere ve depolarda meyvelere tek tek bırakır. Yumurtalar 1-4 günde açılır. Larva 4 gömlek değiştirir ve gelişimini 4-15 günde tamamlar. Prepupa dönemi 3-8 gün, pupa dönemi ise 4-16 gün sürer. Preovipozisyon 3 gün, oviposizyon 61 gün, postovipozisyon ise 9 gün sürer (Parsons 1943). Kışı doğada nemli ortamlarda meyve ve sebze artıkları, yaprak altları, odun kırıntıları arasında veya altında ergin halde, depolarda ergin veya pupa halde geçirirler. Mart sonu nisan başında kışlaklardan çıkarak bir çok ürünle beslenirler. Zararı, incir, kayısı, erik, üzüm, elma, armut, şeftali, trabzon hurması, portakal, limon, nar, ayva vb. meyvelerin yaş ve kuru dönemlerinde, hububat ve mamullerinde, ceviz, fındık, yer fıstığı, kakao, mısır, mısır unu, pirinç, yulaf, baklagiller, baharat tıbbi bitkiler vb. gıda maddelerinde olmaktadır. Ağustos ortasına doğru olgunlaşmakta olan incir meyvelerinin içine yumurta bırakırlar. Bu böcekler yaş ve kuru meyvelerde bahçe ve depo döneminde zarar yapar (Anonim 2011a). Ekşilik böcekleri bir taraftan kuru meyvelerde zararlı olurken diğer taraftan bu ürünlerde çürüme ve ekşimelere neden olan Aspergillus spp., Alternaria spp. ve 21

31 Penicillium spp. gibi funguslara taşıyıcılık yapalar. Bu taşıyıcılılıkları kuru incirde son yıllarda ortaya çıkan ve dış satışta sorunlara yol açan aflatoksin oluşumuna neden olmaktadır. Ekşilik böceklerinin çok yönlü zararları sonunda ürünün kalitesinin düştüğü, ayrıca tüketimde sağlık yönünden sakıncalar ortaya çıktığı ve incirde kurt oranının arttığı göze çarpmaktadır Sülfüril florit Depolanmış ürün zararlılarına karşı kullanılan sülfüril florit gazı Dow AgroScience LLC (ABD) isimli firma tarafından ProFume ticari ismiyle çelik silindirlerde piyasaya sunulan bar basınç altında sıvılaştırılmış bir gazdır ( Her bir silindir 57 kg ürün ihtiva etmektedir. Ürünün % 99.8 i sülfüril florit; % 0.2 si inert maddelerden oluşmaktadır. Sülfüril floritin fiziksel özellikleri şöyledir: Yapısal Formülü: SO 2 F 2 O F - S - F O Molekül Ağırlığı: AMU Renk: Renksiz Koku: Kokusuz Özgül Ağırlığı: 1.35 (20 o C) Buhar Yoğunluğu: 4.3 g/l (20 o C); hava = 1 Buhar Basıncı: 15.2 atm (20 o C) Kaynama Noktası: 55.2 o C ( 67 F) (760 mmhg) Gaz Çözünürlüğü 25 o C ve760 mm Hg: Suda 0.075% (750 ppm) (Ağırlık olarak) hafifçe çözünür; organic solventlerde ve sebze yağlarında çözünür. 22

32 Kapladığı hacim: 25 o C ve 760 mm Hg basınçta g (1 lb) gaz 25 0 C de 0.11 m 3 yer işgal eder ve m³ boş hacimde g (1 lb) gaz 3850 ppm konsantrasyona karşılık gelmektedir. Aynı koşullarda 1 g/m 3 sülfüri florit gazı 241 ppm e karşılık gelmektedir. Hidroliz: Hidroliz suda yavaş; bazik solüsyonlarda daha hızlıdır. Reaktivite: Temelde reaktiv olmayan bir gazdır; kuvvetli bazlarla reaksiyona girebilir. 3.2 Yöntem Carpophilus hemipterus un yetiştirilmesi C. hemipterus un yetiştirilmesinde mısır unu, glükoz, şeker, maya, su ve agar agar dan oluşan besin karışımı kullanılmıştır (Donahaye ve Navarro 1989). Besini hazırlamak için glükoz, şeker, maya, mısır unu belirli miktarlarda karıştırılarak üzerine 1 lt su ilave edilmiştir. Mısır öğütülerek un haline getirilmiş ve 60 o C sıcaklıktaki inkübatörde 24 saat tutularak olası zararlı bulaşıklığı yok edilmiştir. Besinin mikrobiyal faaliyet sonucu bozulmasını engellemek için, içine koruyucu kimyasallar (1 gr methyl-4 hidroxybenzoat ve 3.1 ml propiyonik asit) eklenmiştir. Daha sonra bu karışım orta ateşteki sıcak tabla üzerinde kaynamaya başlayınca agar agar ilave edilerek muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilmiştir Karışım pişmeye yüz tuttuğunda, besinin katılaşması amacıyla üzerine bir miktar agar agar ilave edilerek bir süre daha karıştırılmıştır. Besin piştikten sonra alüminyum bir küvete dökülerek soğumaya bırakılmıştır. Bir kaç saat sonra besin bir bıçak yardımıyla kesilerek plastik saklama kaplarına konulmuştur. Hazırlanan besin daha sonra kullanılmak üzere derin dondurucuya alınmıştır. Bu oranda hazırlanan besinden birer parça 1 litrelik steril cam kavanozlara konmuş ve ortalama adet ergin birey kavanozlara ilave edilmiştir. Kavanozların ağızları hava girişini sağlamak için küçük delikli tülbent benzeri bezler ile bir paket lastiği yardımıyla kapatılmıştır. Zararlı bulaşmasını önlemek amacıyla kavanozlar, içinde sıvı vazelin bulunan alüminyum küvetlerin içine plastik altlıklar üzerine yerleştirilmişlerdir. 23

33 25±1 o C sıcaklık ve % 60±5 orantılı nem koşullarına ayarlanmış iklim odasında, C. hemipterus kültürü yetiştirilmiştir. Ortamın sıcaklık ve nemi Hobo ProTemp/RH marka veri kaydedici aracılığıyla kaydedilmiş ve belirli aralıklarla kontrol edilmiştir Biyolojik evreler Yumurta İçinde bir miktar besin bulunan kavanozlara bırakılan yumurtalardan çıkan larvalar, ortalama 20 günde gelişimini tamamlamakta ve ergin çıkışları başlamaktadır. Yumurta elde etmek amacıyla bu kavanozlardan vakum aleti yardımıyla toplanan erginler içinde besin bulunan diğer 1 litrelik boş bir kavanoza aktarılmıştır. Bu aktarılan erginler 24 saat bekletildikten sonra içine bırakılmış olan ergin aynı şekilde vakumlama aletiyle toplanarak, ilk alınan kültür kavanozlarına aktarılmıştır. Böylece kavanozun içinde sadece 0-24 saatlik yumurtalar kalmıştır (Şekil 3.1). Bu şekilde elde edilen 0-24 saatlik yumurtalar böcek yetiştirme odasında 24 saat daha bekletilerek saatlik yumurtalar elde edilmiştir. Yumurta ile yapılan çalışmalarda 0-24, saatlik yumurtalar kullanılmış ve bu yumurtalar 10 ml lik PVC kaplarda yaklaşık 30 ar adetlik gruplar halinde 3 tekerrürlü olarak demelere alınmıştır. 24

34 Şekil 3.1 Carpophilus hemipterus yumurtaları Larva Böcek yetiştirme odasında yetiştirilen kültürlerden yumuşak pens yardımıyla larvalar toplanarak 10 ml lik PVC kapların içine alınmıştır. Daha sonra larvaların açlıktan ölmemesi için kapların içine bir parça besin yerleştirilmiştir. Havalanmayı sağlamak amacıyla, kapların kapaklarına yaklaşık 1 m çapında delik açılmış ve dışarıdan olabilecek bulaşmaları engellemek için, bu deliklerin üzeri 120 mesh lik tel ile kapatılmıştır. Larva ile yapılan çalışmalarda 12 günlük olgun larvalar (Şekil 3.2). kullanılmış ve bu larvalar 10 ml lik PVC kaplarda yaklaşık 50 şer adetlik gruplar halinde 3 tekerrürlü olarak denemelere alınmıştır. 25

35 Şekil 3.2 Carpophilus hemipterus larvaları (Soldan sağa dorsal, ventral ve lateral) Pupa Böcek yetiştirme odasındaki kavanozlarda yetiştirilen kültürler günlük olarak kontrol edilerek olgun larvalardan pupa olanlar yumuşak bir pens yardımıyla toplanarak ayrı bir kavanoza alınmıştır. Böylece 0-24 saatlik pupalar elde edilmiştir (Şekil 3.3). Bu şekilde elde edilen 0-24 saatlik pupalar klimatize böcek yetiştirme odasında 24 veya 48 saat bekletilmek suretiyle sırasıyla ve saatlik pupalar elde edilmiştir. Pupa evresinde yapılan çalışmalarda 0-24, 24-48, saatlik pupalar kullanılmıştır. Bu amaçla bu üç yaş grubundaki pupalar kapaklarında 120 mesh lik elek teli bulunan 10 ml lik PVC kaplarda 30 ar adetlik gruplar halinde 3 tekerrürlü olarak denemelere alınmıştır. 26

36 Şekil 3.3 Carpophilus hemipterus pupaları (Soldan sağa dorsal, ventral ve lateral) Ergin Böcek yetiştirme odasındaki kavanozlarda yetiştirilen pupalar günlük olarak gözlenerek çıkış yapan erginler vakum aleti yardımıyla toplanarak içinde bir miktar besin bulunan 1 lt lik boş bir kavanoza aktarılmışlardır (Şekil 3.4). Erginler aktarıldıktan bir hafta sonra yine aynı şekilde vakum aleti yardımıyla, 50 şerli gruplar halinde toplanarak 10 ml lik PVC kaplarda 3 tekerürlü olarak denemelere alınmıştır. Ergin evresinde yapılan çalışmalarda bir haftalık erginler kullanılmıştır. 27

37 Şekil 3.4 Carpophilus hemipterus erginleri (Soldan sağa dorsal, ventral ve lateral) Deneme düzeneği Gaz temini Sülfüril florit gazı ince bakır boru yardımıyla çelik silindirden vakumlanmış Labconco kabine aktarılarak stok gaz oluşturulmuştur. Stok gazın bulunduğu Labconco kabine bağlanan kapalı devre kauçuk borudan 1 litrelik şırıngalarla alınan gaz deneme kabinlerine enjekte edilerek gerekli gaz konsantrasyonları elde edilmiştir (Şekil 3.5). 28

38 Şekil 3.5 Gazın kullanıma hazırlanması (Üst sol, sülfüril florit silindiri; üst sağ, sülfüril florit gazının silindirden alınması; alt, sülfüril florit siliindirleri) Deneme düzeneği Denemede kullanılacak olan tüm biyolojik evreler, 10 ml lik PVC kaplara yerleştirilerek, fümigasyon kabinlerinin içine yerleştirilmiştir (Şekil 3.6). Bu sisteme gazın dağıtımını sağlamak için bir sirkülasyon fanı bağlanmıştır. Denemeyi kurmadan önce fümigasyon kabinlerinin içine %75 lik nem sağlamak için PVC kaplarda 75 ml lik KOH çözeltisi (Solamon 1952) yerleştirilmiştir. İstenilen SO 2 F 2 konsantrasyonunu elde etmek için özel gaz kaçırmaz mega şırınga (0 ml) kullanılarak düzenek bağlantısı boruya SO 2 F 2 gazı verilmiştir (Şekil 3.7). Bu işlem gereken gaz konsantrasyonu elde edilene kadar bir kaç kez tekrarlanmıştır (Şekil 3.8). Bu düzenekte her bir denemede; hedeflenen gaz konsantrasyonuna ulaşmak ve konsantrasyonun sabit hale gelmesi yaklaşık dakika almıştır. Maruz kalma süresinin başında ve sonunda gaz 29

39 konsantrasyonunu ölçmek için seyyar gaz ölçme cihazı (fumiscope) kullanılmıştır (Şekil 3.9). Şekil ml lik PVC kaplar Şekil ml lik mega şırınga 30

40 Şekil 3.8 Deneme düzeneği Şekil 3.9 Seyyar gaz ölçme cihazı (fumiscope) SO 2 F 2 konsantrasyonu sabitleştirildikten sonra tüm gaz akış vanaları kapatılarak düzenekteki PVC deneme kapları ve alınarak, sıcaklığı ayarlanmış Binder KB720 Marka inkübatöre yerleştirilmiştir (Şekil 3.10). 31

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLISI Carpophilus hemipterus (L.) (COLEOPTERA: NITIDULIDAE) İLE SAVAŞIMDA FOSFİN GAZINDAN YARARLANMA OLANAKLARI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR

Detaylı

YÜKSEK LİSANS TEZİ. Sıray ALPAY BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI. Her haklı saklıdır

YÜKSEK LİSANS TEZİ. Sıray ALPAY BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI. Her haklı saklıdır ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ FOSFİN GAZININ Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) A FARKLI SICAKLIKLARDA ETKİLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Sıray ALPAY BİTKİ

Detaylı

Ekşilik böceklerinden Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) un biyolojik dönemlerine fosfin gazının toksisitesi 1

Ekşilik böceklerinden Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) un biyolojik dönemlerine fosfin gazının toksisitesi 1 Türk. entomol. derg., 2014, 38 (2): 215-225 ISSN 1010-6960 Orijinal araştırma(original article) Ekşilik böceklerinden Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) un biyolojik dönemlerine fosfin

Detaylı

1. GİRİŞ Dünya kuru incir üretiminde %50-55'lik bir payla birinci sırada yer alan ülkemiz; Dünya kuru incir ihracatında %60-65 lik bir payla yine birincidir. Hemen hemen tamamının (%85-90) ihraç edilmesi

Detaylı

ÖZET Yüksek Lisans Tezi Callosobruchus chinensis (L.) e (Bruchidae: Coleoptera) FOSFİN GAZININ VAKUM ALTINDAKİ ETKİSİ Emine KARAKUŞ Ankara Üniversites

ÖZET Yüksek Lisans Tezi Callosobruchus chinensis (L.) e (Bruchidae: Coleoptera) FOSFİN GAZININ VAKUM ALTINDAKİ ETKİSİ Emine KARAKUŞ Ankara Üniversites ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Callosobruchus chinensis (L.) e (Bruchidae: Coleoptera) FOSFİN GAZININ VAKUM ALTINDAKİ ETKİSİ Emine KARAKUŞ BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI ANKARA

Detaylı

Kuru İncir Zararlısı Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) un Değişik Yaşlı Pupalarına Fosfin Gazının Etkisi

Kuru İncir Zararlısı Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) un Değişik Yaşlı Pupalarına Fosfin Gazının Etkisi Tarım Bilimleri Dergisi Tar. Bil. Der. Dergi web sayfası: www.agri.ankara.edu.tr/dergi Journal of Agricultural Sciences Journal homepage: www.agri.ankara.edu.tr/journal Kuru İncir Zararlısı Carpophilus

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ EKŞİLİK BÖCEĞİ, Carpophilus hemipterus (L.) (Coleoptera: Nitidulidae) UN SAVAŞIMINDA YÜKSEK SICAKLIKLARDAN YARARLANMA OLANAKLARI Gamze Güliz

Detaylı

FARKLI SICAKLIKLARIN AVCI BÖCEK SCYMNUS SUBVILLOSUS (GOEZE) (COLEOPTERA: COCCINELLIDAE) UN ERGİN ÖNCESİ DÖNEMLERİNİN ÖLÜM ORANLARINA ETKİLERİ *

FARKLI SICAKLIKLARIN AVCI BÖCEK SCYMNUS SUBVILLOSUS (GOEZE) (COLEOPTERA: COCCINELLIDAE) UN ERGİN ÖNCESİ DÖNEMLERİNİN ÖLÜM ORANLARINA ETKİLERİ * Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:8 Cilt17-3 FARKLI SICAKLIKLARIN AVCI BÖCEK SCYMNUS SUBVILLOSUS (GOEZE) (COLEOPTERA: COCCINELLIDAE) UN ERGİN ÖNCESİ DÖNEMLERİNİN ÖLÜM ORANLARINA ETKİLERİ * The Effect Of

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ İNCİR KURDU, Ephestia cautella (Walker) (Lepidoptera: Pyralidae)'YA SÜLFÜRİL FLORİT (SO 2 F 2 )'İN BAZI ETKİLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Kadir AKAN

Detaylı

EKİN KAMBUR BİTİ (Rhyzopetrha dominica )

EKİN KAMBUR BİTİ (Rhyzopetrha dominica ) Ekin kambur biti ergin ve larvası EKİN KAMBUR BİTİ (Rhyzopetrha dominica ) Ergin, esmer kırmızı renkli 2.5-3 mm boyda ve silindirik şekillidir. Baş, göğsün altına eğik durduğu için kamburumsu bir görünüşe

Detaylı

Asetonun fasulye tohum böceği [Acanthoscelides obtectus Say (Coleoptera: Bruchidae)] erginlerine fumigant etkisi

Asetonun fasulye tohum böceği [Acanthoscelides obtectus Say (Coleoptera: Bruchidae)] erginlerine fumigant etkisi Türk. entomol. derg., 2009, 33 (1): 23-30 ISSN 1010-6960 Orijinal araştırma (Original article) Asetonun fasulye tohum böceği [Acanthoscelides obtectus Say (Coleoptera: Bruchidae)] erginlerine fumigant

Detaylı

ÖZET Yüksek Lisans Tezi Callosobruchus chinensis (L.) (Coleoptera:Bruchidae) İLE SAVAŞIMDA VAKUMDAN YARARLANMA OLANAKLARI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Haleh

ÖZET Yüksek Lisans Tezi Callosobruchus chinensis (L.) (Coleoptera:Bruchidae) İLE SAVAŞIMDA VAKUMDAN YARARLANMA OLANAKLARI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Haleh ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Callosobruchus chinensis (L.) (Coleoptera:Bruchidae) ile savaşımda vakumdan yararlanma olanakları üzerinde araştırmalar Haleh MORTAZAVİ BİTKİ

Detaylı

Hazırlayanlar: İshak ATICI, Ali GÖZÜBÜYÜK

Hazırlayanlar: İshak ATICI, Ali GÖZÜBÜYÜK PESTİSİTLERİN SUCUL BİTKİLERİN GELİŞİMİNE ETKİLERİ Grup: Aziziye Danışman: Yrd. Doç. Dr. Fatih DUMAN Hazırlayanlar: İshak ATICI, Ali GÖZÜBÜYÜK İnsanlar kolay veya parasız sahip oldukları nimetlerin değerini

Detaylı

Sait ERTÜRK 1* Mustafa ALKAN 1 Tuğba FIRAT AKDENİZ 1

Sait ERTÜRK 1* Mustafa ALKAN 1 Tuğba FIRAT AKDENİZ 1 Sait ERTÜRK 1* Mustafa ALKAN 1 Tuğba FIRAT AKDENİZ 1 1 Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, ANKARA Uluslararası Katılımlı Türkiye VI. Bitki Koruma Kongresi 5-8 Eylül 2016 Konya Giriş İnsanın

Detaylı

Kahramanmaraş ve Adıyaman İllerinde Depolanmış Buğdaylar Üzerinde Rastlanan Böcek Türleri ve Bulaşma Oranları*

Kahramanmaraş ve Adıyaman İllerinde Depolanmış Buğdaylar Üzerinde Rastlanan Böcek Türleri ve Bulaşma Oranları* KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi 8(1)-2005 107 KSU Journal of Science and Engineering 8(1)-2005 Kahramanmaraş ve Adıyaman İllerinde Depolanmış Buğdaylar Üzerinde Rastlanan Böcek Türleri ve Bulaşma Oranları*

Detaylı

DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARIYLA SAVAŞIM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARIYLA SAVAŞIM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARIYLA SAVAŞIM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI Ahmet Güray FERİZLݹ, Mevlüt EMEKÇݹ ÖZET Ülkemiz tahıllar ve kurutulmuş meyve gibi ürünlerde dünya üretim ve ihracatında önemli bir yere

Detaylı

IV- ZARAR YAPTIĞI YER VE ÜRÜNE GÖRE DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ SINIFLANDIRILMASI

IV- ZARAR YAPTIĞI YER VE ÜRÜNE GÖRE DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ SINIFLANDIRILMASI IV- ZARAR YAPTIĞI YER VE ÜRÜNE GÖRE DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ SINIFLANDIRILMASI A. Depolanmış Hububat Zararlıları B. Depolanmış Un ve Undan Yapılmış Madde Zararlıları C. Depolanmış Baklagil Zararlıları

Detaylı

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı

Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı Sürdürülebilir Pestisit Kullanımı Doç. Dr. Seral YÜCEL Dr. Hale GÜNAÇTI Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonu Dünyanın en önemli sorunlarından biri hızla artan nüfusudur. Dünya nüfusunun gittikçe

Detaylı

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta Tuta absoluta Bu nesne Türkiye Tarımsal Öğrenme Nesneleri Deposu kullan-destekle kategorisinden bir öğrenme nesnesidir. Kullan-Destekle nesneleri bilimsel çalışmalarda kaynak gösterilerek kullanmak istisna

Detaylı

AMBAR ZARARLILARI UZM. EMİNE KARAKUŞ (ENTOMOLOJİ) MERSİN ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2015

AMBAR ZARARLILARI UZM. EMİNE KARAKUŞ (ENTOMOLOJİ) MERSİN ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2015 AMBAR ZARARLILARI UZM. EMİNE KARAKUŞ (ENTOMOLOJİ) MERSİN ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2015 Depolanmış ürünlerde zararlı Arthropodların bulunuşu ile tüm dünyada ortalama ürün kaybı % 5-10 olarak kabul edilmektedir.

Detaylı

ABSTRACT Master Thesis SOME EFFECTS OF PHOSPHINE ON THE INDIAN MEAL MOTH, Plodia interpunctella (L.) (Lepidoptera: Pyralidae) Ender KAHRAMAN Ankara Un

ABSTRACT Master Thesis SOME EFFECTS OF PHOSPHINE ON THE INDIAN MEAL MOTH, Plodia interpunctella (L.) (Lepidoptera: Pyralidae) Ender KAHRAMAN Ankara Un ÖZET Yüksek Lisans Tezi KURU MEYVE GÜVESİ, Plodia interpunctella (Hübner) (Lepidoptera: Pyralidae) ya FOSFİNİN BAZI ETKİLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Ender KAHRAMAN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Detaylı

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması

Dünyada 3,2 milyon tona, ülkemizde ise 40 bin tona ulaşan pestisit tüketimi bunun en önemli göstergesidir. Pestisit kullanılmaksızın üretim yapılması Pestisit; herhangi bir istenmeyen canlının (zararlı organizma), yayılmasını engelleyen, uzaklaştıran ya da ondan koruyan her türlü bileşik ya da bileşikler karışımıdır. Tarımda pestisitler, zararlı organizmaları

Detaylı

F. Takım: Coleoptera

F. Takım: Coleoptera F. Takım: Coleoptera 1. Familya: Dermestidae a)anthrenus museorum L. (Çekmece böceği) b)trogoderma granarium Everst. (Khapra böceği) a)anthrenus museorum L. (Çekmece böceği) Erginleri 3 mm. kadar olan

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU Temmuz 2014 OZON NEDİR Ozon (O 3 ) üç tane oksijen atomunun birleşmesi ile oluşmaktadır. Ozon, atmosferde

Detaylı

Meyve ve Sebze Depolanması ve İhracatında Kullanılan Modifiye Atmosfer Ambalajlarındaki Gelişmeler Doç. Dr. Fatih ŞEN

Meyve ve Sebze Depolanması ve İhracatında Kullanılan Modifiye Atmosfer Ambalajlarındaki Gelişmeler Doç. Dr. Fatih ŞEN Meyve ve Sebze Depolanması ve İhracatında Kullanılan Modifiye Atmosfer Ambalajlarındaki Gelişmeler Doç. Dr. Fatih ŞEN Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü fatih.sen@ege.edu.tr Modifiye

Detaylı

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon Azotlu bileşikler Ticari balık havuzlarında iyonize olmuş veya iyonize olmamış amonyağın konsantrasyonlarını azaltmak için pratik bir yöntem yoktur. Balık havuzlarında stoklama ve yemleme oranlarının azaltılması

Detaylı

PEST CONTROL. Daima en iyilerle... Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) Kurumsal/Bireysel Vektör Mücadelesi Zararlı Mücadele ve izleme Ürünleri Fümigasyon

PEST CONTROL. Daima en iyilerle... Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) Kurumsal/Bireysel Vektör Mücadelesi Zararlı Mücadele ve izleme Ürünleri Fümigasyon PEST CONTROL Entegre Zararlı Yönetimi (IPM) Kurumsal/Bireysel Vektör Mücadelesi Zararlı Mücadele ve izleme Ürünleri Fümigasyon Daima en iyilerle... GROUP Daima en iyilerle... İLTAV GROUP içinde bulunduğu

Detaylı

8. Familya: Curculionidae. Sitophilus granarius (L.) (Buğday biti) Sitophilus oryzae (L.) (Pirinç biti)

8. Familya: Curculionidae. Sitophilus granarius (L.) (Buğday biti) Sitophilus oryzae (L.) (Pirinç biti) 8. Familya: Curculionidae Sitophilus granarius (L.) (Buğday biti) Sitophilus oryzae (L.) (Pirinç biti) Sitophilus granarius (L.) Erginler koyu kahve veya kırmızımsı gri renkte, 3-5 mm. boydadır. Baş kısmı

Detaylı

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ DEPOLANMIŞ TAHILDA DELTAMETHRIN İN Sitophilus granarius (L.) A (COLEOPTERA: CURCULIONIDAE) REZİDÜYEL ETKİSİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Mehmet ÇİZMECİOĞLU

Detaylı

Mustafa Kemal ÖZÇELİK Ziraat Yüksek Mühendisi

Mustafa Kemal ÖZÇELİK Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Kemal ÖZÇELİK Ziraat Yüksek Mühendisi Depolanmış tarımsal ürün tarla koşullarında gereken işgücü ve masrafları yapılmış, tüketime hazırlanan veya tüketime sunulmaya hazır ürün demektir. Depo zararlılarının

Detaylı

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü TARIMSAL YAPILAR Prof. Dr. Metin OLGUN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü HAFTA KONU 1 Giriş, İklimsel Çevre ve Yönetimi Temel Kavramlar 2 İklimsel Çevre Denetimi Isı

Detaylı

PİYASADA SATILAN KUMAŞ BOYASININ SU PİRESİ ÜZERİNE TOKSİK ETKİSİNİN İNCELENMESİ

PİYASADA SATILAN KUMAŞ BOYASININ SU PİRESİ ÜZERİNE TOKSİK ETKİSİNİN İNCELENMESİ PİYASADA SATILAN KUMAŞ BOYASININ SU PİRESİ ÜZERİNE TOKSİK ETKİSİNİN İNCELENMESİ GRUP İNDİGO GAMZE ÖZEN İHSANİYE YURTTAŞ Danışman: YRD. DOÇ.DR. FATİH DUMAN ÖZET: Bu çalışmada piyasada satılan kumaş boyalarının

Detaylı

BİYOLOJİK SAVAŞ. Kültür bitkilerinde zararlı organizmalara karşı doğal düşmanlarının kullanılmasıdır.

BİYOLOJİK SAVAŞ. Kültür bitkilerinde zararlı organizmalara karşı doğal düşmanlarının kullanılmasıdır. BİYOLOJİK SAVAŞ Kültür bitkilerinde zararlı organizmalara karşı doğal düşmanlarının kullanılmasıdır. TARİHÇESİ İlk olarak 1200 li yıllarda Çin de turunçgil ağaçlarında Oecophylla smaragdina isimli karınca

Detaylı

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR GİRİŞ Solanaceae familyasına ait olduğu bilinen patatesin Güney Amerika`nın And Dağları nda doğal olarak yetiştiği; 16. yüzyılın ikinci yarısında

Detaylı

Magnezyum Fosfit Uygulamalarının Kuru İncir Meyve Kalitesine Etkileri

Magnezyum Fosfit Uygulamalarının Kuru İncir Meyve Kalitesine Etkileri Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 2007, 44 (1): 29-40 ISSN 1018-8851 Magnezyum Fosfit Uygulamalarının Kuru İncir Meyve Kalitesine Etkileri K. Betül MEYVACI 1 Fatih ŞEN 2 Geliş tarihi: 13.07.2007 Kabul ediliş

Detaylı

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ TÜRKĠYE NĠN BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ NE ĠLĠġKĠN ĠKĠNCĠ ULUSAL BĠLDĠRĠMĠNĠN HAZIRLANMASI FAALĠYETLERĠNĠN DESTEKLENMESĠ PROJESĠ ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Detaylı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi TARIMSAL FAALİYETİN ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ Toprak işleme (Organik madde miktarında azalma) Sulama (Taban suyu yükselmesi

Detaylı

3.5. TARIM MAKİNALARI BÖLÜMÜ

3.5. TARIM MAKİNALARI BÖLÜMÜ 3.5. TARIM MAKİNALARI BÖLÜMÜ 3.5.1. TARIM MAKİNALARI ANABİLİM DALI Yürütücü Kuruluş (lar) : Çeşitli Tarımsal Ürünlerin Vakumla Kurutulmasında Kurutma Parametrelerinin Belirlenmesi İşbirliği Yapan Kuruluş

Detaylı

UN FABRİKASI FUMİGASYONU

UN FABRİKASI FUMİGASYONU UN FABRİKASI FUMİGASYONU FUMİGASYON UN TANIMI Fumigasyon.Böcekleri(yumurta,larva,nyriph,pup ve ergin dönemlerinde) ve diğer Zaralı etmenleri ( Nenortod,mantar,bakteri gibi) öldürmek amacı ile kapalı bir

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Tükettiğimiz gıdaların güvenilirliği hayati derecede önemlidir Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz gıdalar

Detaylı

Önceden Tahmin ve Erken Uyarı

Önceden Tahmin ve Erken Uyarı Önceden Tahmin ve Erken Uyarı Hava sıcaklığı Nem Rüzgar hızı ve yönü Güneş şiddeti Yağmur miktarı Toprak nemi sıcaklığı Yaprak ıslaklığı Zamanında doğru ilaçlama Ürün ve çevrenin korunması Gereksiz ilaçlamalar

Detaylı

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir? Tükettiğimiz imiz gıdalarg daların n güvenilirlig venilirliği i hayati derecede önemlidir KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz

Detaylı

Ozon Uygulamasının Kuru İncirde Mikrobiyel Flora, Aflatoksin B 1 ve Değirmen Güvesi (Ephestia kühniella Zeller) Üzerine Etkileri

Ozon Uygulamasının Kuru İncirde Mikrobiyel Flora, Aflatoksin B 1 ve Değirmen Güvesi (Ephestia kühniella Zeller) Üzerine Etkileri Tarım Makinaları Bilimi Dergisi 2007, 3 (3), 169-177 Ozon Uygulamasının Kuru İncirde Mikrobiyel Flora, Aflatoksin B 1 ve Değirmen Güvesi (Ephestia kühniella Zeller) Üzerine Etkileri Serdar ÖZTEKİN 1, Ali

Detaylı

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen ix xiii xv xvii xix xxi 1. Çevre Kimyasına Giriş 3 1.1. Çevre Kimyasına Genel Bakış ve Önemi

Detaylı

ZİRAİ MÜCADELE İŞLERİNİ ÜCRET KARŞILIĞINDA YAPMAK İSTEYENLER HAKKINDA YÖNETMELİK

ZİRAİ MÜCADELE İŞLERİNİ ÜCRET KARŞILIĞINDA YAPMAK İSTEYENLER HAKKINDA YÖNETMELİK ZİRAİ MÜCADELE İŞLERİNİ ÜCRET KARŞILIĞINDA YAPMAK İSTEYENLER HAKKINDA YÖNETMELİK Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Resmi Gazete Tarihi: 19/03/1993 Resmi Gazete Sayısı: 21529 BİRİNCİ KISIM : Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

PESTİSİT UYGULAMA TEKNİKLERİ. ARŞ. GÖR. EMRE İNAK ANKARA ÜNİVERSİTESİ/ ZİRAAT FAKÜLTESİ/ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ

PESTİSİT UYGULAMA TEKNİKLERİ. ARŞ. GÖR. EMRE İNAK ANKARA ÜNİVERSİTESİ/ ZİRAAT FAKÜLTESİ/ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ PESTİSİT UYGULAMA TEKNİKLERİ ARŞ. GÖR. EMRE İNAK ANKARA ÜNİVERSİTESİ/ ZİRAAT FAKÜLTESİ/ BİTKİ KORUMA BÖLÜMÜ einak@ankara.edu.tr GENEL ZARARLILAR TEMEL KAVRAMLAR Pestisit(Pesticide): Pest cide (Zararlı

Detaylı

Bitki Zararlıları Standart İlaç Deneme Metotları

Bitki Zararlıları Standart İlaç Deneme Metotları I İÇİNDEKİLER Sayfa No: AMBAR ZARARLILARI STANDART İLAÇ DENEME METOTLARI... 1 AMBARLARDA ZARARLI BÖCEKLER FÜMİGASYON STANDART İLAÇ DENEME METODU... 1 AMBARLARDA ZARARLI BÖCEKLER KORUYUCU STANDART İLAÇ

Detaylı

un değirmenlerinde kademeli metil bromid dışlanmasından sonra ileri tahıl depolama teknolojileri ve küresel zorluklar

un değirmenlerinde kademeli metil bromid dışlanmasından sonra ileri tahıl depolama teknolojileri ve küresel zorluklar un değirmenlerinde kademeli metil bromid dışlanmasından sonra ileri tahıl depolama teknolojileri ve küresel zorluklar Prof. Shlomo Navarro Green Storage Ltd. İsrail e-mail: snavarro@green-storage.co.il

Detaylı

RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA

RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA RUS BUĞDAY AFİTLERİNE KARŞI BİYOLOJİK KORUMA HAZIRLAYAN ÖĞRENCİLER 7-F Miray DAĞCI Ömür Mehmet KANDEMİR DANIŞMAN ÖĞRETMEN NİLÜFER DEMİR İZMİR - 2013 İÇİNDEKİLER 1. Projenin Amacı ve Hedefi.. 2 2. Afit

Detaylı

MEYVE VE SEBZE TAŞIMADA: İZLENEBİLİRLİK

MEYVE VE SEBZE TAŞIMADA: İZLENEBİLİRLİK MEYVE VE SEBZE TAŞIMADA: İZLENEBİLİRLİK PROF. DR. FATİH ŞEN EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ fatih.sen@ege.edu.tr Meyve ve sebzeler, hasat edildikten sonra da metabolik olaylarını

Detaylı

DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ KİMYASAL VE KİMYASAL OLMAYAN YÖNTEMLERLE SAVAŞIMI

DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ KİMYASAL VE KİMYASAL OLMAYAN YÖNTEMLERLE SAVAŞIMI 3 DEPOLANMIŞ ÜRÜN ZARARLILARININ KİMYASAL VE KİMYASAL OLMAYAN YÖNTEMLERLE SAVAŞIMI Ahmet Güray FERİZLİ Mevlüt EMEKCİ ÖZET Ülkemiz Dünya tarımsal üretim ve ihracatında önemli bir yere sahiptir. Bu ürünler

Detaylı

Ankara ili hububat depolarında bulunan zararlı böcek türleri

Ankara ili hububat depolarında bulunan zararlı böcek türleri BİTKİ KORUMA BÜLTENİ 2014, 54(1):69-78 ISSN 0406-3597 Ankara ili hububat depolarında bulunan zararlı böcek türleri Fatma BAĞCI 1 Abdullah YILMAZ 2 Sait ERTÜRK 2 SUMMARY Insect pest species in grain warehouses

Detaylı

Yüksek Lisans: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı,

Yüksek Lisans: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı, EĞİTİM BİLGİLERİ: Lisans: Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 1980-1984 Yüksek Lisans: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı, 1984-1987 Doktora: Ankara

Detaylı

AMBAR ZARARLILARI UZM. GONCA ÖZALP (ENTOMOLOJİ) İZMİR ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2011

AMBAR ZARARLILARI UZM. GONCA ÖZALP (ENTOMOLOJİ) İZMİR ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2011 AMBAR ZARARLILARI UZM. GONCA ÖZALP (ENTOMOLOJİ) İZMİR ZİRAİ KARANTİNA MÜDÜRLÜĞÜ 2011 Depolanmış ürünlerde zararlı arthropodların bulunuşu ile tüm dünyada ortalama ürün kaybı % 5-10 olarak kabul edilmektedir.

Detaylı

KANALİZASYONLARDA HİDROJEN SÜLFÜR GAZI OLUŞUMU SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ

KANALİZASYONLARDA HİDROJEN SÜLFÜR GAZI OLUŞUMU SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ KANALİZASYONLARDA HİDROJEN SÜLFÜR GAZI OLUŞUMU SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ Bu Çalışma Çevre Orman Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mustafa Öztürk tarafından 2006 yılında yapılmıştır. Orijinal

Detaylı

6. Familya: Tenebrionidae

6. Familya: Tenebrionidae 6. Familya: Tenebrionidae a) Tenebrio molitor L. (Un kurdu) b) Tenebrio obscurus L. (Esmer Un kurdu) c) Tribolium confusum Duv.(Kırma biti) d) Tribolium castaneum (Hbst.) (Un biti) e) Latheticus oryzae

Detaylı

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ Selin ŞEN Şubat 2015 SUNUM PLANI I. TARIMSAL AR-GE PROJE DESTEKLERİ II. TARIMSAL AR-GE PROJELERİ DESTEK SÜRESİ VE TUTARI III. DESTEKLENEN

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi Akide ÖZCAN 1 Mehmet SÜTYEMEZ 2 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniv., Afşin Meslek Yüksekokulu,

Detaylı

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ HAŞHAŞ (Papaver somniferum L.) BİTKİSİNİN VERİMİ VE BAZI ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE GİBBERELLİK ASİDİN (GA 3 ) FARKLI DOZ VE UYGULAMA ZAMANLARININ

Detaylı

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013 Tarımsal Meteoroloji Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 2 EKİM 201 Prof. Dr. Mustafa Özgürel ve Öğr. Gör. Gülay Pamuk Mengü tarafından yazılan Tarımsal Meteoroloji kitabından faydalanılmıştır. Hava ve İklim ile

Detaylı

TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI TÜRKİYE TOHUMCULUK SANAYİSİNİN GELİŞİMİ VE HEDEFLERİ İLHAMİ ÖZCAN AYGUN TSÜAB YÖNETİM KURULU BAŞKANI MART 2011 Tohumculuk Sanayisi Nedir? Tohumculuk Hangi İş ve Aşamalardan Oluşur? Tohumculuk İçin AR-GE

Detaylı

Hava Durumu İKLİM İklim Değişiyor Peki Siz Bunun Farkında mısınız? Sera Etkisi Ve İklim Değişikliği En önemli sera gazları Karbon dioksit (CO2) Metan (CH4) Diazot monoksit(n2o) İklim Değişikliğine Sebep

Detaylı

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA

Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi. İçeriklerine Etkisi EMRE CAN KAYA Kabak Çekirdeği Kabuğu ve Pirolizinin Buğday ın Gelişimi ve Bitki Besin Elementi EMRE CAN KAYA NAZLI ZEYNEP ARIÖZ AYŞENUR ŞAHIN ABDULLAH BARAN İçeriklerine Etkisi 1. GİRİŞ Tarımda kimyasal girdilerin azaltılması

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Adı-Soyadı : Miray DURLU KÜLBAŞ. Doğum Yeri : Beyoğlu-İstanbul. Doğum Tarihi : 11.08.1988. Medeni Hali : Evli. Yabancı Dili : İngilizce

ÖZGEÇMİŞ. Adı-Soyadı : Miray DURLU KÜLBAŞ. Doğum Yeri : Beyoğlu-İstanbul. Doğum Tarihi : 11.08.1988. Medeni Hali : Evli. Yabancı Dili : İngilizce ÖZGEÇMİŞ Adı-Soyadı : Miray DURLU KÜLBAŞ Doğum Yeri : Beyoğlu-İstanbul Doğum Tarihi : 11.08.1988 Medeni Hali : Evli Yabancı Dili : İngilizce Göreve Başlama Tarihi: 15 Aralık 2011 Eğitim Durumu (Kurum ve

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ İLİNİN GENEL MEYVECİLİK DURUMU Mehmet SÜTYEMEZ*- M. Ali GÜNDEŞLİ" Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu'muz birçok meyve türünün anavatanı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ İMAR ÖZELLİKLERİNİN TAŞINMAZ DEĞERLERİNE ETKİLERİ. Yeliz GÜNAYDIN

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ İMAR ÖZELLİKLERİNİN TAŞINMAZ DEĞERLERİNE ETKİLERİ. Yeliz GÜNAYDIN ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ İMAR ÖZELLİKLERİNİN TAŞINMAZ DEĞERLERİNE ETKİLERİ Yeliz GÜNAYDIN TAŞINMAZ GELİŞTİRME ANABİLİM DALI ANKARA 2012 Her hakkı saklıdır ÖZET Dönem Projesi

Detaylı

Elçin GÜNEŞ, Ezgi AYDOĞAR

Elçin GÜNEŞ, Ezgi AYDOĞAR Elçin GÜNEŞ, Ezgi AYDOĞAR AMAÇ Çorlu katı atık depolama sahası sızıntı sularının ön arıtma alternatifi olarak koagülasyon-flokülasyon yöntemi ile arıtılabilirliğinin değerlendirilmesi Arıtma alternatifleri

Detaylı

E. Takım: Lepidoptera. 1. Familya: Pyralidae 2. Familya: Galleriidae 3. Familya: Tineidae 4. Familya: Gelechiidae

E. Takım: Lepidoptera. 1. Familya: Pyralidae 2. Familya: Galleriidae 3. Familya: Tineidae 4. Familya: Gelechiidae E. Takım: Lepidoptera 1. Familya: Pyralidae 2. Familya: Galleriidae 3. Familya: Tineidae 4. Familya: Gelechiidae 1. Familya: Pyralidae a) Ephestia kuehniella (Zell.)(Değirmen güvesi) b) Ephestia elutella

Detaylı

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta ÖNEMLİ ZARARLILARI Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) Ergin 20 mm yumurta Larva 35-40 mm ÖNEMLİ ZARARLILARI ÇİÇEK TRİPSİ (Frankliniella tritici) Küçük sigara şeklinde 1,3 mm uzunluğunda, genelde sarı renkli

Detaylı

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile

Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile Dünya nüfusunun hızla artması sonucu ortaya çıkan dünyanın artan besin ihtiyacını karşılamak ve birim alandan daha fazla ürün almak amacı ile uygulanan kültürel önlemlerden biri de tarım ilacı uygulamalarıdır.

Detaylı

İstanbul-Beylerbeyi Sarayı nda Coleoptera Türlerine Karşı Sülfüril Florit Kullanılarak Yapılan Fumigasyon Uygulaması

İstanbul-Beylerbeyi Sarayı nda Coleoptera Türlerine Karşı Sülfüril Florit Kullanılarak Yapılan Fumigasyon Uygulaması Journal of the Faculty of Forestry, Istanbul University 2012, 62(1):47-52 İstanbul-Beylerbeyi Sarayı nda Coleoptera Türlerine Karşı Sülfüril Florit Kullanılarak Yapılan Fumigasyon Uygulaması Neşe Yıldırım

Detaylı

Bademde yüksek konsantrasyonlarda ozon gazı uygulamasının Plodia interpunctella (Hübner) ve Ephestia cautella (Walker) ya karşı etkinliği

Bademde yüksek konsantrasyonlarda ozon gazı uygulamasının Plodia interpunctella (Hübner) ve Ephestia cautella (Walker) ya karşı etkinliği Türk. entomol. derg., 2015, 39 (2): 187-198 DOI: http://dx.doi.org/10.16970/ted.76791 ISSN 1010-6960 Orijinal araştırma (Original article) Bademde yüksek konsantrasyonlarda ozon gazı uygulamasının Plodia

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı (1. Tahmin Sonuçlarına göre) Bitkisel Üretim ve Bitkisel Ürün Denge İstatistikleri I. Bitkisel Üretim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 26/08/2011 tarihinde

Detaylı

Prof. Dr. Berna KENDİRLİ

Prof. Dr. Berna KENDİRLİ Prof. Dr. Berna KENDİRLİ Sera tarımının amacı tüm yıl boyunca birim alanda kaliteli ve yüksek verim elde etmektir. Bunun için de sera içerisinde bitki gelişim etmenlerinin sürekli kontrol edilerek optimum

Detaylı

Gübre Kullanımının Etkisi

Gübre Kullanımının Etkisi 1 Gübre Kullanımının Etkisi Tarımsal üretimi artırmanın en kolay yollarından biri gübre Dünyada gübre kullanımı sürekli artıyor. En çok tüketilen azotlu ve fosforlu gübreler Kirlilik açısından ahır gübresi

Detaylı

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO

Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO Meyve ve Sebze ile ilgili kavramlar ve GDO Doğal Ürünler! Bu ürünler tamamen doğal koşullarda üretilen ürünlerdir. Kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanmadan, doğal tohumlarla üretilirler. Organik Ürünler!

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ. Duygu ÖZÇALIK ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ TAŞINMAZ DEĞERLEMEDE HEDONİK REGRESYON ÇÖZÜMLEMESİ Duygu ÖZÇALIK GAYRİMENKUL GELİŞTİRME VE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI ANKARA 2018 Her hakkı saklıdır

Detaylı

Yrd. Doç.Dr. Füsun EKMEKYAPAR

Yrd. Doç.Dr. Füsun EKMEKYAPAR Yrd. Doç.Dr. Füsun EKMEKYAPAR 1 TÜRKMENLİ GÖLETİ HAVZASINDA KULLANILAN TARIM İLAÇLARI İÇİN ÇEVRESEL RİSK DEĞERLENDİRMESİ 2 1. GİRİŞ Tarımda ilaçlama, birim alandan daha fazla ürün elde etmek üzere kullanılan

Detaylı

BİTKİ KORUMA ÜRÜNÜ SATIŞ YERLERİNİN YÖNETMELİK HÜKÜMLERİ AÇISINDAN DURUMU. devci@yahoo.com

BİTKİ KORUMA ÜRÜNÜ SATIŞ YERLERİNİN YÖNETMELİK HÜKÜMLERİ AÇISINDAN DURUMU. devci@yahoo.com BİTKİ KORUMA ÜRÜNÜ SATIŞ YERLERİNİN YÖNETMELİK HÜKÜMLERİ AÇISINDAN DURUMU devci@yahoo.com Prof. Dr.E.Didem Evci Kiraz Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD., AYDIN Pestisit Kullanımı

Detaylı

Original article (Orijinal araştırma)

Original article (Orijinal araştırma) Türk. entomol. derg., 2016, 40 (4): 455-466 DOI: http://dx.doi.org/10.16970/ted.28725 ISSN 1010-6960 E-ISSN 2536-491X Original article (Orijinal araştırma) Rosmarinus officinalis L. (Lamiales: Lamiaceae)

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2010 Yılı Bitkisel Üretim ve Bitkisel Ürün Denge İstatistikleri I. Bitkisel Üretim Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 25/03/2011 tarihinde açıklanan, 2010 yılı Bitkisel

Detaylı

Halil CANTÜRK İbrahim Halil NURDAĞ. Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü

Halil CANTÜRK İbrahim Halil NURDAĞ. Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü Halil CANTÜRK İbrahim Halil NURDAĞ Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü Genel olarak kaynak teknolojisinden, bina kurulmasından, cihaz onarımlarına, ağır sanayiden

Detaylı

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi

Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Modern Biyoteknolojinin Tarımda Kullanımının Politik ve Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Emine OLHAN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü GDO GMO Transgenik Biyoteknolojik yöntemlerle

Detaylı

RAPOR FORMATI I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri Biyorasyonel İnsektisitlerin Bazı Lepidoptera Türleri Üzerine Etkileri Özet Bu çalışmada

RAPOR FORMATI I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri Biyorasyonel İnsektisitlerin Bazı Lepidoptera Türleri Üzerine Etkileri Özet Bu çalışmada ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU Proje Başlığı Biyorasyonel İnsektisitlerin Bazı Lepidoptera Türleri Üzerine Etkileri Proje Yürütücüsünün İsmi Prof. Dr. Cem ÖZKAN Yardımcı Araştırmacıların

Detaylı

Sivrisineklerde Larvisitlere Karşı Direnç Çalışmaları

Sivrisineklerde Larvisitlere Karşı Direnç Çalışmaları 4.Uluslararası Biyosidal Kongresi 25 29 Mart 2018, Antalya Sivrisineklerde Larvisitlere Karşı Direnç Çalışmaları Prof. Dr. Enver DURMUŞOĞLU Ege Ü. Ziraat F. Bitki Koruma B. İzmir enver.durmusoglu@ege.edu.tr

Detaylı

Archived at http://orgprints.org/21162

Archived at http://orgprints.org/21162 MARMARA BÖLGESİNDE BAZI BİTKİ BESLEME UYGULAMALARININ ORGANİK MEYVE YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANIMI (ÇİLEK) Dr. Burhan ERENOĞLU 1 burhanerenoglu@hotmail.com, Dr. Erol YALÇINKAYA 1 erolyalcinkaya@gmail.com,

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ Danışman Doç. Dr. Tufan BAL YÜKSEK LİSANS TEZİ TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI ISPARTA - 2016 2016 [] TEZ

Detaylı

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA

12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA 12. BÖLÜM: TOPRAK EROZYONU ve KORUNMA TOPRAK EROZYONU Toprakların bulunduğu yada oluştuğu yerden çeşitli doğa kuvvetlerinin (rüzgar, su, buz, yerçekimi) etkisi ile taşınmasıdır. Doğal koşullarda oluşan

Detaylı

T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI

T.C. KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI T.C. KHRMNMRŞ SÜTÇÜ İMM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİTKİ KORUM NBİLİM DLI BİTKİSEL KÖKENLİ SRIMSK İLE SOĞN UÇUCU YĞLRININ VE BZI KTİF BİLEŞENLERİNİN KIRM UN BİTİ (Tribolium confusum du Val.)

Detaylı

ŞEKİL LİSTESİ... ix TABLO LİSTESİ... xxxi MEVCUT TESİSLERİN İNCELENMESİ (İP 1)... 1

ŞEKİL LİSTESİ... ix TABLO LİSTESİ... xxxi MEVCUT TESİSLERİN İNCELENMESİ (İP 1)... 1 İÇİNDEKİLER ŞEKİL LİSTESİ... ix TABLO LİSTESİ... xxxi MEVCUT TESİSLERİN İNCELENMESİ (İP 1)... 1 Bölgesel Değerlendirme... 2 Marmara Bölgesi... 2 Karadeniz Bölgesi... 13 1.1.3. Ege Bölgesi... 22 Akdeniz

Detaylı

Kimyasal savaş nedir?

Kimyasal savaş nedir? KİMYASAL SAVAŞ Kimyasal savaş nedir? Tarımsal savaş; zararlı popülasyonlarını ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla kimyasal bileşiklerin kullanıldığı tarımsal savaş yönetimidir. Tarihçesi M.Ö 12.

Detaylı

TÜRKİYE DE PESTİSİT KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİN SON DURUMU

TÜRKİYE DE PESTİSİT KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİN SON DURUMU TÜRKİYE DE PESTİSİT KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİN SON DURUMU Dr. Suat KAYMAK Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Sunu Planı Dünya

Detaylı

Kim.Müh. Saadet ODACI Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı

Kim.Müh. Saadet ODACI Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı Kim.Müh. Saadet ODACI Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre Sağlığı Daire Başkanlığı 1 İnsektisitlere karşı direnç İnsektisitlere karşı direnç, zararlı bir türe karşı mücadelede kullanılan insektisitin etkinliğinde,

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR Halil AGAH Kıdemli Kırsal Kalkınma Uzmanı 22 Kasım 2016, İSTANBUL 1 2 SUNUM PLANI TARIMDA KÜRESELLEŞME TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE SON YILLARDAKİ GELİŞMELER TARIMDA

Detaylı

Bursa İli Un Fabrika ve Değirmenlerinde Zararlı Böcek Türleri

Bursa İli Un Fabrika ve Değirmenlerinde Zararlı Böcek Türleri Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., (2004) 18(1): 33-44 Bursa İli Un Fabrika ve Değirmenlerinde Zararlı Böcek Türleri Kıymet Senan COŞKUNCU * ÖZET Bu çalışma Bursa ilinde bulunan un fabrikaları ve değirmenlerinde

Detaylı

Bitki Zararlıları Standart İlaç Deneme Metotları

Bitki Zararlıları Standart İlaç Deneme Metotları I İÇİNDEKİLER Sayfa No: İNCİR ve NAR ZARARLILARI STANDART İLAÇ DENEME METOTLARI... 1 İNCİR BAHÇELERİNDE EKŞİLİK BÖCEKLERİ [Carpophilus spp. (Col.: Nitidulidae)] BESİ TUZAĞI UYGULAMASI STANDART DENEME METODU...

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı