ANREZEKTABL PERİAMPULLER KANSERLERİN CERRAHİ VE CERRAHİ DIŞI YÖNTEMLERLE PALYASYONUNUN KARŞILAŞTIRILMASI
|
|
- Asli Batuk
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HASKİ ĞİTİM V ARAŞTIRMA HASTANSİ 1. GNL CRRAHİ KLİNİĞİ ANRZKTABL PRİAMPULLR KANSRLRİN CRRAHİ V CRRAHİ DIŞI YÖNTMLRL PALYASYONUNUN KARŞILAŞTIRILMASI (UZMANLIK TZİ) Dr. BARIŞ AŞICI İSTANBUL - 25
2 İÇİNDKİLR SAYFA GİRİŞ...1 GNL BİLGİLR...2 MATRYAL V MTOD...43 BULGULAR...45 TARTIŞMA...57 SONUÇ...67 KAYNAKLAR...69
3 Uzmanlık eğitimim süresince bilgisi, hoşgörüsü ve engin deneyimleriyle her zaman desteğini gördüğüm ve mesleki gelişmeme çok değerli katkılarda bulunan klinik şef muavinlerim Doç. Dr. Haldun Sunar ve Op. Dr. Muzaffer Akıncı ya, Hastanemiz 2. Cerrahi Kliniği Şefi Doç. Dr. Sefa Tüzün e, İhtisasımın ilk günlerinden uzmanlığıma kadar eğitimim konusunda bana her türlü desteği sağlayan, cerrahi bilim ve sanatını öğrenmemde sonsuz katkılarını gördüğüm uzmanlarım Op. Dr. Mehmet Gülen, Op. Dr. Adil Koyuncu, Op. Dr. Adem Duru, Op. Dr. Hasan Lice, Op. Dr. A. Fikret Yücel ve Op. Dr. Neslihan Cabioğlu na, Tezimi hazırlamamda deneyim ve bilgilerinden yararlandığım, bana her türlü desteği sağlayan Op. Dr. Ahmet Kocakuşak a, Kliniğimizde beraber çalıştığım, acı tatlı pek çok şeyi paylaştığım tüm asistan arkadaşlarıma, Tüm servis ve ameliyathane hemşire ve personeline, idari çalışanlara, Yaşantım boyunca benden desteklerini esirgemeyen sevgili aileme, Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Dr. Barış Aşıcı
4 GİRİŞ Günümüzde tanı ve tedavi olanaklarının hızla gelişmesine karşın, kanserler insan yaşamını tehdit eden başlıca sorunlardan biridir. Sindirim sistemi göz önüne alındığında, üçüncü sırada yer alan periampuller kanserlerin görülme sıklığı, son yıllarda düzenli bir artış eğilimi göstermektedir (1,2,3). Pankreasın baş, boyun ve unsinat proses kanserleri, ampulla vateri kanserleri, distal koledok kanserleri ve periampuller duodenum kanserleri periampuller kanser spektrumu içinde incelenmektedir. Kanserin gerçek orijinini tayin etmek, her zaman güç olmakla birlikte, klinik bulguları, tanı yöntemleri ve cerrahi tedavi yöntemleri aynıdır. Son yıllarda görüntüleme tekniklerindeki hızlı gelişmeler sayesinde periampuller bölge kanserleri daha erken evrelerde teşhis edilebilmektedir. Buna rağmen tanı konulduğu anda vakaların ancak az bir kısmında cerrahi rezeksiyon umuduyla laparotomi düşünülebilmektedir. Geri kalan vakalar tanı konduğunda uzak metastaz veya lokal ileri derecede çevre organ ve damar infiltrasyonu ile anrezektabl durumdadırlar. Rezeksiyon amacıyla cerrahi girişim yapılan vakaların da ancak bir kısmında radikal girişim yapılabilmektedir. Radikal girişim yapılabilen vakalar periampuller kanserlerin az bir kısmını oluşturduğundan, bu hastaların çoğunda palyatif tedavi uygulanmaktadır. Çalışmamızda, 2-24 yılları arasında, Haseki ğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Genel Cerrahi Kliniği nde, periampuller bölge kanseri nedeniyle operatif ve nonoperatif yöntemlerle palyasyon tedavisi yapılan anrezektabl periampuller kanser vakalarının retrospektif değerlendirilmesi yapılmıştır.
5 GNL BİLGİLR ANATOMİ Periampuller saha anatomik olarak kompleks bir bölgedir. Pankreas baş, boyun ve unsinat proses, ampulla vater, koledokun pankreatik parçası ve duodenumun periampuller kısmı hep birlikte periampuller sahayı oluşturur. KOLDOK Koledok başlıca dört bölümde incelenir: Supraduodenal, retroduodenal, pankreatik ve intramural bölüm. Bizi üçüncü ve dördüncü bölümleri ilgilendirmektedir. Koledokun pankreatik parçası, pankreas başının üst kenarı ile duodenum duvarını penetre ettiği nokta arasındaki 2-3 cm lik bölümdür. Koledok orifisinin daha distalde olduğu olgularda 6 cm kadar olabilir. Koledok bu bölümde pankreasın arkasında yerleşmiştir. Duodenum un inen parçasının sol kenarına komşu olarak aşağıya doğru inerken, önce sola bakan hafif bir eğrilik gösterir. Kanalın sol lateral kenarında vertebra korpusu bulunur. Bu bölümün ilk yarısından sonra koledok önce hafifçe sağa döner ve bir süre ilerler. Sonra 9 derece açı yapacak şekilde birden sağa yönelerek duodenum un ikinci parçasının orta bölümünde, posteromedial yüzünden duvara girer. Gastroduodenal arter, kanalın hemen solunda bulunur. Bu arterin dalı olan a. pankreatikoduodenalis superior koledokun üçüncü parçasını, önden veya arkadan, çaprazlar. Pankreas başının arka yüzünde seyreden ve portal vene dökülen geniş bir ven olan, v. Pankreatikoduodenalis kanalın sol kenarındadır. Bu bölgede yapılan cerrahi işlemlerde kolaylıkla yırtılabilir. Pankreas başının arka yüzünde koledok ve pankreasın ilişkisi başlıca beş tiptedir (4,5,6).
6 1- Pankreas dokusundan oluşmuş bir dil koledoku parsiyel olarak sarar (% 42,5) (Şekil 1-A,B). 2- Pankreas dokusundan oluşmuş bir dil pankreası tamamen sarar (%3) (Şekil 1-C). 3- Koledok pankreas dokusu tarafından sarılmaz. Tamamen retropankreatiktir. Kendisine ait olukta seyreder. Retroperitoneal areolar doku ile örtülüdür (%16,5) (Şekil 1-D). 4- Her iki yanda pankreas dokusundan oluşmuş iki dil koledoku sarar (% 9) (Şekil 1-). 5- Diğer varyasyonlar (%2). Şekil 1- Koledokun pankreas arka yüzü ile ilişkisi (6) Koledokun dördüncü parçası, Wirsung kanalı ile birlikte duodenumun inen parçasının ortasında, posteromedial yüzde duvara girer. Burası transvers kolonun duodenumu
7 çaprazladığı bölümdür. Koledok, duodenum duvarına girmeden önce Wirsung un arkasında ve üstünde yer alır. İki kanal duodenum duvarında, tıpkı üreterin mesane duvarında seyri gibi oblik olarak seyreder. Önce duodenum düz kas tabakasını penetre ederler, sonra büyük bir bölümü submukozal olarak seyrederler. Ortalama uzunluk 1,5 cm kadardır. Koledok duodenum duvarına girince çapı 1 mm den ortalama 5,4 mm ye düşer. Wirsung da koledok gibi duodenum duvarına girince daralır. Çapı 2, mm den 1,4 mm ye iner (4,5). Koledok ve Wirsung duodenum duvarında sırt sırta gider. Genellikle aralarında bir septum vardır. Çoğu kez birkaç mm den sonra septum kaybolur ve iki kanal birleşir. Duodenum duvarındaki anatomik yapılar -koledok ve Wirsung'un intramural parçası, papilla vateri, eğer bulunursa ampulla vateri ve sfinkter kompleksi- Dowdy'in Vater sistemi adıyla bilinir (5). PAPİLLA VATRİ Bu yapı Abraham Vater'in adıyla bilinmesine rağmen, ilk defa 1685'de Gottfried Bidloo tarafından gösterilmiştir. Bilinmeyen nedenlerle Bidloo adı unutulmuştur. Papilla Vateri, duodenal mukozada hafif bir çıkıntı yapan, koledok ve Wirsung kanalının birlikte veya ayrı ayrı orifisini içeren bir yapıdır. Olguların % 3'unda iki orifis bulunur (7). Duodenumun ikinci parçasının ortasında posteromedial yüzündedir. Papillanın pilordan uzaklığı 7-1 cm arasında değişir. Nadiren papilla, duodenumun üçüncü parçasında yer alabilir (4,8). Duodenumun mukozal yüzünde, papilla bir longitudinal mukoza kıvrımının veya bir
8 frenulumun, transvers bir mukoza kıvrımıyla T şekli yaparak kesiştiği noktada bulunur (Şekil 2). Şekil 2- Papilla Vateri'yi gösteren mukozal kıvrımların oluşturduğu T formu (6) Duodenum açıldığında papilla Vateri'nin araştırılması ile ilgili bazı pratik bilgiler şunlardır: 1- Duodenotomi, papilla seviyesinin proksimalinden yapılmamalıdır.
9 2- Açılmış duodenumun aşırı traksiyonu mukozal kıvrımları ve T formunu bozar. 3- Papilla, transvers bir mukoza kıvrımı ile örtülebilir. Bu kıvrım nazikçe kaldırılmalıdır. 4- T formu görülmezse ve papilla palpe edilemezse, koledok supraduodenal parçadan kanüle edilmelidir. 5- Papillaya çok yakın bir duodenum divertikülü bulunabilir. Bu durum cerraha ve endoskopiste güçlükler çıkarabilir (6,9). AMPULLA VATRİ Ampulla Vateri pankreatikobilier kanalın, papilla içindeki dilatasyonudur. İki kanalın birleştiği noktanın distalinde yer alır. İki kanal arasındaki septum, duodenal orifise kadar devam ederse ampulla oluşmaz. Ampullanın uzunluğu 1-14 mm arasında değişir. Olguların % 75'inde 5 mm veya daha kısadır. Pankreatikobilier terminal yapı başlıca üç tiptir: Tip 1: Pankreatik kanal, papilla orifisinden değişik uzaklıkta koledoka açılır. Ortak kanal (% 85) dilate olabilir veya olmaz (Şekil 3-A,B). Tip 2: Pankreatik kanal ve koledok birbirine komşu, fakat duodenal papillaya ayrı ayrı orifislerle açılırlar (Şekil 3-C) (% 5). Tip 3: Pankreatik kanal ve koledok duodenumda ayrı ayrı noktalara açılırlar (% 9). Gerçek ampuller dilatasyon olguların % 75'inde (Tip 1) bulunur. Tip 2 ve Tip 3'de gerçek ampulla yoktur.
10 Şekil 3- Koledok ve Wirsung'un duodenal papilladaki ilişkisi. A- Ampulla ve ortak kanal. B- Kısa ortak kanal ve küçük ampulla. C- Her iki kanalın duvara maksimal absorbsiyonu (ampulla yok) (6) ODDİ SFİNKTRİ Safra ve pankreatik kanalların sfinkterik mekanizması ile ilişkili bugün kabul edilen sistemi Boyden 1957'de tarif etmiştir. Aslında papilla Vateri gibi oddi sfinkteri de yanlış isimlendirilmiştir. İlk defa Francis Glisson (1681) koledokun intramural parçasının reflüyü önleyen anüler liflerle çevrili olduğunu söylemiştir. Boyden, sirküler ve spiral dört düz kas grubu tarif etmiştir: İkisi koledoka ait -superior ve inferior koledok sfinkteri-, bir pankreatik sfinkter, bir ampulla sfinkteri (Şekil 4). Bu sfinkterler embriyolojik ve fonksiyonel olarak duodenumun müsküler sisteminden bağımsızdırlar. Sfinkter kompleksinin total uzunluğu 6-3 mm arasında değişir. Oddi sfinkteri safranın karaciğerden barsağa akışını regüle eder (5,9,1).
11 Şekil 4- Oddi sfinkterinin yapısı ve bölümleri (6) PANKRAS Pankreas posterior batın duvarında, rölatif olarak fikse, ikinci lumbar vertebra hizasında bulunan bir organdır. Transvers olarak duodenum ikinci kısmının konkavitesinden dalak hilusuna doğru uzanır. Ön yukarıda duodenum, mide, dalak ile, ön aşağıda duodenum, jejunum, transvers kolon ve dalak ile komşuluğu vardır. Arka kısımda sağ renal damarlar, vena cava, portal ven, diafragmatik kruslar, aorta, çölyak pleksus, duktus torakikus, superior mezenterik damarlar, splenik damarlar, sol renal damarlar ve sol böbrekle ilişki halindedir. Uzunluğu 15-2 cm, genişliği 3.1 cm, kalınlığı cm kadardır. Pankreas beş kısımda incelenir: Baş, unsinat proses, boyun, gövde ve kuyruk (11). Baş kısmı ikinci lumbar vertebranın hemen sağındadır. Koledokun terminal kısmı genelde bu kısımdan geçer, bununla birlikte % 15 oranında distal koledok pankreasın
12 posteriorunda seyrederek duodenum ikinci kısmına girer. Anormal anatomik yerleşime sahip hepatik arter veya orta kolik arter de pankreas başının arka kısmında yer alabilir (12). Pankreas baş kısmı arkada sağ renal damarlar, vena cava ve aorta ile komşudur. Yukarıda portal ven ve aşağıda superior mezenterik ven arası hayali çizgi pankreas baş ve boyun kısmının sınırını oluşturur. Unsinat proses pankreas baş kısmının aşağıya doğru uzanan kısmıdır. Superior mezenterik damarlar ve portal venin arkasında, vena cava ve aortanın önünde yer alır. sas olarak unsinat proses portal venle vena kava arasındadır. Bu oluşum bazen hiç bulunmaz, bazen de superior mezenterik arter ve veni tamamen çevreler. Pankreasın boyun kısmı portal ven ve superior mezenterik veni örten cm uzunluğunda kısımdır. Hemen pilor ve duodenum birinci kısmının arkasında yer alır. Inflamatuar proses ve malignite yoksa, arka kısımdaki damarlarla pankreas arasında kolaylıkla diseksiyon planı bulunabilir. Gövde kısmı birinci lumbar vertebrayı çaprazlar. Üst kenarı çölyak aks ve splenik arterle komşuluk halindedir. Alt tarafta duodenum dördüncü kısmı, Treitz ligamanı ile komşudur. Posteriorunda aorta, superior mezenterik arter, splenik ven, sol sürrenal bez ve sol böbrek bulunur. Splenik vene pankreastan birçok küçük ven dökülür. Transvers mezokolon da önde pankreas gövdesiyle ilişki halindedir. Pankreas kuyruğu genellikle lienorenal ligamanın peritoneal duplikasyonunun içinde yer alan, hareketli kısımdır. Pankreasın baş kısmının arteryel beslenmesi gastroduodenal arterin, superior anterior pankreatikoduodenal ve superior posterior pankreatikoduodenal dallarından ve superior
13 mezenterik arterin inferior anterior pankreatikoduodenal ve inferior posterior pankreatikoduodenal dallarından sağlanır. Bu damarlar pankreasın baş kısmında anastomoz yaparlar. Pankreasın venleri genellikle arterlerine paralel seyrederler ve superior mezenterik vene ve portal vene drene olurlar. Şekil 5- A) Pankreasın arteryel beslenmesi B) Pankreasın venöz drenajı (12) PATOLOJİ
14 Periampuller kanserlerin orijinini, gerek makroskobik, gerek mikroskobik olsun, saptamak her zaman mümkün olmaz. Tüm hastalar göz önünde bulundurulursa, bu kanserlerin % 8-85 i pankreastan kaynaklanır. Pankreas ekzokrin kanserleri duktal ve epitel hücrelerinden kaynaklanmaktadır. Asiner hücreler enzim salgılar, duktal hücreler ise sıvı ve elektrolit salgılanımı yapar ve pankreas sıvısının duodenuma akmasını sağlar. n küçük pankreas kanalcığı küboid epitel ile döşeli iken; epitel, büyük kanallarda şekil değiştirerek kolumnar şeklini alır. Duodenuma yakın kanallarda müsin üreten hücre sayısında artma olur. Duktus epitel hücreleri tüm pankreas dokusunun % 5 inden daha azını oluşturmasına rağmen, ekzokrin pankreas kanserlerinin % 9 dan fazlası duktal epitelden kaynağını alan adenokanserlerdir. Cubilla ve ark. (13,14,15) 58 hastayı içeren çalışmalarında çeşitli histolojik alt tipleri ortaya koymuşlardır (Tablo 1). Tümör makroskobik olarak sınırları düzensiz, sert kıvamlı, soluk görünümlü kitle şeklindedir. Kanama ve nekroz genellikle bulunmaz. Mikroskobik olarak değişik miktarlarda müsin üreten küboid ve kolumnar epitel ile döşeli, küçük ve büyük glandüler yapılar şeklindedir. Glandların etrafı fibröz matriks ile çevrilidir. Tümörün sertliğinden bu yapılar sorumludur. Duktal kanserlerin farklılaşımı; gland şekillenmesine, müsin üretimine ve epitelyal anaplaziye göre iyi, orta ve az diferansiye tümörler olarak sınıflandırılır. Tablo 1- Nonendokrin pankreas kanserleri (14)
15 Tip Duktal hücre kaynaklı Duktal hücreli adenokarsinom Dev hücreli karsinom Adenosquamöz karsinom Mikroadenokarsinom Müsinöz karsinom Kistadenokarsinom (müsinöz) Asiner hücre kaynaklı Asiner hücreli adenokarsinom Kesin olmayan histolojik tipler Pankreatikoblastom Papiller kistik tümör Mikst tip: asiner, duktal, islet hücreli Sınıflandırılamayan Total Hastalar No % Pankreas kanseri de, bir çok kanserin başlangıcı gibi, duktal hiperplazi, atipik hiperplazi, in situ kanser ve invazif kanser sıralamasını takip eder. Kanser nedeniyle pankreas rezeksiyonu yapılan hastaların çıkarılan pankreas dokusunda papiller epitelyal hiperplazi, atipik duktal hiperplazi, in situ duktal kanser ve kanallar içi papillomlar tespit edilmektedir. Pankreas kanseri için cerrahi eksplorasyon yapılan hastaların büyük bir kısmında metastaz mevcuttur. Sıklık sırasına göre metastazlar bölgesel lenf nodları, karaciğer, periton ve akciğerlere olmaktadır. Rezeksiyon yapılacak hastalarda cerrah için önemli olan metastatik lenf nodu bölgesidir. Pankreas başı kanserinde en sık pankreas başı üstü ve arka pankreatikoduodenal lenf nodlarında metastaz saptanmakla beraber, gövde üstü, baş altı ve ön pankreatikoduodenal lenf nodlarında önemli oranlarda invazyon saptanmaktadır. Ampulla Vateri kanserleri pankreas başı kanserine göre az görülür. % 8 oranında papiller adenomlardan gelişirler. Ampulladan eksize edilen papiller adenomların % 25 inde
16 karsinom odağı saptanmaktadır. Kanserin lokal yayılımı distal safra yolları, duodenum ve pankreasa doğrudur. Öncelikle pankreas başının ön ve arka lenf ganglionlarına metastaz yapar, sonra hepatoduodenal ve paraaortik lenf ganglionlarında metastaz görülür. Ampulla Vateri tümörlerinde rezeksiyon yapılabilme oranı pankreas başı kanserine göre yüksektir. 1 cm den küçük adenomlarda endoskopik eksizyon yapılabilir. Villöz adenom veya 1 cm den büyük adenomlarda ampullektomi yapılması tavsiye edilmektedir. Ancak bu tümörlerde karsinom ihtimali yüksek olduğu için daha geniş, küratif cerrahi yapılmalıdır. Genellikle ampulla vateri tümörlerinde pankreatikoduodenektomi yapılmaktadır. Distal koledok kanserleri adenokanserlerdir. Çoğunlukla iyi sınırlı, duvar kalınlaşması yapan ve distal koledokta erken dönemde tıkanmaya yol açan tümörlerdir. Geç dönemde lenf nodu metastazı ve karaciğer metastazı yaparlar. Pankreatikoduodenektomi ile uzun süre kür sağlanır.distal koledok selim striktürlerinden ayırmak için ameliyat esnasında koledokotomi yapılarak distal koledoktan punch biopsi alınır ve frozen section yapılır. Bu şekilde tanı doğrulanır. Duodenum kanserleri periampuller tümörlerin yaklaşık % 5 inde görülür. Duodenum kanserleri adenokanserler olup genellikle adenom ve poliplerden gelişirler. Duodenumun villöz adenomları genellikle periampuller bölgede görülür ve bu adenomlarda % 5 ye varan oranlarda malignite insidansı bildirilmektedir. Bu adenomlarda kolondakilerden farklı olarak malignite sıklığıyla tümör çapı arasında ilişki saptanamamıştır. Ailevi polipozis kolili hastalarda duodenum kanseri sıklığı artmıştır.
17 TYOLOJİ Pankreas kanserinin sebebi bilinmemektedir. Ancak riskin artmasına neden olan bazı çevresel etkenler, diyet, geçirilmiş veya mevcut olan bazı hastalıklar ve genetik etkenlerin varlığı oraya konulmuştur (Tablo 2). Tablo 2- Pankreas kanserinde etyoloji ve risk faktörleri. 1. DMOGRAFİK FAKTÖRLR Yaş 6 yaşın üzeri Irk Zencilerde Cinsiyet rkek 2. HASTA İL İLGİLİ FAKTÖRLR Diyabet Pankreatit Pernisiyöz anemi ndokrin tümörler Kalıtım 3. ÇVRSL FAKTÖRLR Sigara Alkol kullanımı Kahve Radyasyon Meslekler Sigara, pankreas kanseri ile ilişkisi kesin olarak kanıtlanmış bir risk etkenidir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre hastalığın gelişme riski 2-3 misli artmaktadır. Sigara içenlerde yapılan otopsi bulgularına göre, pankreas duktus hücrelerinde hiperplazi, nüvelerinde ise atipik değişiklikler saptanmıştır. Deneysel çalışmalar, sigaradaki nitrosaminin pankreas için karsinojenik olduğunu göstermiştir.
18 Kahve tüketimi ile pankreas kanseri arasında bir ilişki olduğu bazı çalışmalar ile gösterilmesine rağmen bu kanıtlanamamıştır. Prospektif bir çalışmada günde 1-4 fincan kahve içenlerde 1.6 kat, 5 veya daha fazla fincan kahve içenlerde 2 kat artmış risk olduğu belirtilmektedir. Japonya da yapılan bir çalışma ve metaanaliz sonuçlarına göre ise kahve ile pankreas kanseri arasında bir ilişki ortaya koyacak kanıtlar elde edilememiştir. Alkol tüketimi ile pankreas kanseri arasında kesin bir ilişki bulunamamıştır. Ancak aşırı yağlı beslenme ile birlikte alkol alanlarda pankreas kanserinin arttığı ileri sürülmüştür. Gold ve ark. ise az miktarda alkol alımının pankreas kanserinden koruyucu etkisi olduğunu belirtmişlerdir. Yüksek kalorili, karbonhidrattan zengin, aşırı kolesterol ve doymuş yağlarla beslenenlerde pankreas kanseri riskinin arttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ayrıca artmış tuz alımı, kurutulmuş, kızartılmış yiyecekler ve tütsülenmiş et alımı ile kanser riskinde artma olduğu ileri sürülmüştür. Diyabet ve pankreas kanseri arasında bir ilişki olduğunu birçok araştırmacı bildirmesine rağmen, diyabetin kanser için bir risk etkeni olmasından çok, pankreas kanserinin erken bulgusu olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir. Syrigos ve ark. yaptığı çalışmada, pankreas kanseri tanısı almış hastaların % 73 ünün serumunda beta hücrelerine karşı antikor tespit etmişlerdir. Bunun, kanser hücrelerinin sebep olduğu immun sistemdeki bozukluk veya pankreas kanserinin antijen salgılamasının sonucu mu yoksa pankreasa karşı inflamatuar bir cevap olup olmadığı açıklık kazanmamıştır. Kronik pankreatitli hastalarda pankreas kanseri sıklığının yüksek olduğu bildirilmektedir. Birçok çalışmada, pankreatit geçirenlerde on yıl içinde pankreas kanseri
19 gelişme riskinin yüksek olduğu ileri sürülmüştür. Kronik pankreatitli hastalarda kanser tanısında benzer semptomlar nedeniyle gecikme olabilir. Çocuklarda tedavi amaçlı yapılan radyoterapi sonucu pankreasın aldığı doz düşük olmasına rağmen ileri yaşlarda pankreas kanserinde anlamlı bir artma saptanmıştır. Bazı meslek gruplarında pankreas kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Metal, alüminyum, kömür, hava gazı işinde çalışanlarda risk artmaktadır. Betanaftilamin, benzidin, petrol ürünleri, DDT, peptisit, etilenklorhidrin gibi maddelere maruz kalanlarda da yüksek risk dikkat çekmektedir. Pankreas kanseri gelişiminde bazı genetik etkenler olduğu belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda bu hastaların % 1 unda ailevi olarak pankreas kanserine yatkınlık bulunmuştur. Bartsch ve ark. (16) yaptıkları çalışmada pankreas kanseri ve berberinde malign melanom için güçlü ailevi hikayesi olan hastaları araştırmış ve bunların % 4 ında hücre siklusunu regüle eden CDKN2A geninde mutasyon saptamışlardır. Kalıtsal nonpolipozis kolon kanseri, Gardner sendromu, ailevi adenomatozis koli ve Von Hipple-Lindau sendromu da pankreas kanseri için artmış riskle birliktedir.
20 KLİNİK BULGULAR V TANI YÖNTMLRİ YAŞ V CİNS Periampuller kanserler altıncı dekadın son yıllarında sık görülür. Hastaların çoğu 5 yaşın üzerindedir (17). Akwari ve Wise'ın serilerinde erkeklerde görülme oranı % 55, kadınlarda % 45'dir. Periampuller kanserler için çoğu seride erkeklerde görülme oranı kadınlardan fazladır. SMPTOMLAR Periampuller kanserlerde en sık görülen semptomlar, kilo kaybı, sarılık, ağrı, iştahsızlık, kaşıntı, bulantı ve gizli kanamadır (17) (Tablo 3). Sık görülen triad: sarılık, ağrı ve kilo kaybıdır. Kilo kaybı ve üst batın ağrısı olguların ortalama % 75'inde, sarılık lezyonun koledok kanalına yakınlığına bağlı olmak üzere % 5-9 oranında görülür. Genellikle spesifik olmayan batın şikayetleri sarılık ortaya çıkmadan aylarca önce başlar. Ameliyattan önce belirtilerin başlama süresi genellikle 3 ila 6 aydır, fakat az sayıda hastada bu süre iki yıla kadar uzayabilir (17).
21 Tablo 3- Periampuller kanserlerde iki serideki klinik bulgular (17) Semptomlar Kilo kaybı Sarılık Anoreksi Karın ağrısı Bulantı Kusma Kaşıntı Diyare Charcot triadı Konstipasyon Rektal kanama Wise e ark. (18) % Schlippert ve ark. (19) % AĞRI: Safra yolu tıkanmasına bağlı ekstrahepatik safra yolları ve safra kesesi distansiyonu, pankreas kanalının tıkanmasına bağlı kanal genişlemesi veya pankreas kapsül gerilmesine bağlı ağrı olur. Ayrıca, retroperitoneal ve perinöral invazyon da ağrıdan sorumludur. Ağrı genellikle epigastriumda hissedilir. Bele vuran ve devamlı olan ağrılar genellikle çölyak veya perinöral invazyonu düşündürür ve tümörün rezeksiyonunun mümkün olmadığını gösterir (2). SARILIK: Periampuller kanserlerde genellikle hastayı hekime götüren ilk belirtidir. Braasch'a göre hastalığın iki klinik şekli vardır: (1) Hastalık sinsi başlar, kimyasal veya klinik hafif sarılık vardır. Alkali fosfataz yükselmiştir. Yaygın kaşıntı ön plandadır. (2) Hafif başlayan ve gittikçe koyulaşan sarılık ön plandadır. Kaşıntı çok rahatsız edici değildir.
22 Her iki şekilde de kolanjit belirtisi olan titreme ve ateş sarılığa nadiren eşlik eder. Genel olarak periampuller kanserlerde sarılık üç şekilde görülebilir: gittikçe koyulaşır, sabit kalır, dalgalanır (21). Gittikçe artan sarılıkta tümör kanalın içinde ya da çok yakınındadır. Sabit kalan sarılıkta papilla vateri, artan kanal içi basıncı karşısında safraya sızıntı şeklinde geçiş verir. Dalgalanan sarılıkta iki neden vardır: (1) Tümör papilla vateri seviyesindedir, kanalın ağzında yumuşak kısmi engel vardır. İntrakanaliküler basınç artınca, papilla safranın akmasına izin verir, basınç düşünce geçiş tekrar kapanır. (2) Tümörün lümene bakan yüzünde oluşan nekroz, kitlenin küçülmesine ve dolayısıyla pasajın açılmasına neden olur. Kitle büyüyünce kanal tekrar daralır veya tıkanır. Ampuller tümörlerde Monge'ın serisinde % 5, Buckwalter'in serisinde % 34 olguda dalgalı sarılık bildirilmiştir (22,23). Periampuller duodenum kanserlerinde sarılık nadir görülür (17). AĞRI V SARILIK: Bir zamanlar periampuller tümörler için klasik bulgu olarak kabul edilen ağrısız sarılık Wise'ın serisinde % 3 oranında görülmüştür. Ağrılı hastaların & 78'inde sarılık ağrıya eşlik etmiş ve bu hastaların %8'inde ağrı sarılıktan önce başlamıştır. Literatürdeki serilerin çoğunda ağrı ile sarılık, ağrısız sarılıktan daha fazla görülmüştür (17,18). KİLO KAYBI: Bazı serilerde en sık görülen belirtidir. Ortalama kilo kaybı 1 kg kadardır. Metastazı olmayan hastalarda bile 1 kg'dan fazla kilo kaybı görülebilir.
23 Zayıflamanın nedeni iştahsızlık, diyabet, Wirsung kanalının obstrüksiyonu ve ekzokrin yetmezliğe bağlı sekonder maldigesyondur (17). DİYAR: Pankreas kanalının obstrüksiyonuna bağlıdır. KANAMA: Gastrointestinal kanama, hematemez ve/veya melena şeklinde görülebilir. Okült kanama sıktır. Nazogastrik tüp aracılığı ile duodenumdan çekilen materyalde kan bulunması, dikkati periampuller saha üzerine çekmelidir (1,17). FİZİK BULGULAR Sklera ve ciltte sarılık, zayıflama, hepatomegali, periampuller bölge topografisine uyan yerde palpabl kitle, palpabl safra kesesi ve özel renkli gaita en sık görülen fizik bulgulardır (Tablo 4). 189 yılında Courvoisier, pankreas başı kanseri ile birlikte hissedilen hidrops halinde safra kesesine dikkati çekti. Gergin safra kesesinin fundusu olguların ortalama yarısında çok iyi hissedilir. Şayet aşırı hepatomegali varsa, çok büyük hacim kazanmış olan kese karaciğerin altında saklı kalacağından palpe edilemez. Ayrıca kese atrofik, sklerotik ise ya da evvelce kolesistektomi ameliyatı geçirmişse gene palpe edilemez. Dalgalı sarılıklı hastalarda kesenin gerginliği zaman zaman artıp azalabilir. Bu değişikliğe bağlı olarak kesenin fundusu bazen hissedilir, bazen hissedilmez. Tablo 4- Periampuller kanserlerde iki seride fizik bulgular
24 Fizik bulgular Sarılık Hepatomegali Pozitif guaiac Palpabl safra kesesi Abdominal hassasiyet Ateş Asit Schlippert ve ark. (19) % Ponka ve Uthappa (1) % Dışkı spesifik bir renk kazanır. Görünüşü gümüş veya alüminyum rengine dönüşür. Bu rengi, pankreas kanalı tıkalı olduğu için absorbe edilmeyen yağ ile kanın karışması yaratır (17,18). Periumblikal bölgede kitle (Sister Joseph belirtisi) ve supraklaviküler bölgede metastatik lenf nodülü (Virchow ganglionu) hissedilebilir. Bunlar aynı zamanda inkürabilite kriterleridir. Aşırı hepatomegali, metastazlara bağlı değilse inkürabilite kriteri olamaz (17). LABORATUAR BULGULARI
25 Laboratuar tetkiklerinde tipik olarak serum bilirubin, alkali fosfataz, gamma glutamil transferaz ve hafif hepatik aminotransferaz yüksekliği dikkat çeker. Sarılık uzun sürerse protrombin zamanı uzayabilir. % 5 hastada serum amilaz yükselmesi görülebilir. Obstrüksif sarığı bulunan bir hastada gaitada gizli kan bulunması ampuller bölgede ülseratif bir lezyonun bulunma olasılığını kuvvetlendirir. Ancak sarılık ve gaitada gizli kan taşa bağlı kanal tıkanmalarında, akut alkolik hepatitte, hemobilide de görülebilir. Halen periampuller malignite tanısında kullanılabilecek uygun ve güvenilir serum marker'ı yoktur. limizde olan en iyi tümör belirleyiciler karsinoembriyojenik antijen (CA) ve karbonhidrat antijen 19-9 (CA 19-9) 'dur. CA 19-9, pankreas kanseri için klinik kullanımda en önemli ve yararlı tümör belirleyicisidir. Pankreas kanserli hastaların % 75'inde yüksek bulunur. Karaciğer, safra yolları ve bazı pankreas selim hastalıklarının % 1'unda ve gastrointestinal kanserlerde de yükselmesi nedeniyle pankreas kanseri için tarama testi olarak kullanılması uygun değildir. Rezeksiyondan sonra CA 19-9 seviyesi normale düşen hastaların, düşmeyen hastalara göre sağkalımı daha uzundur. Ameliyat sonrası nükslerin araştırılması için CA 19-9 kullanılmaktadır. Nükslerde CA 19-9 yükselir (24). Araştırmacılar daha spesifik bir marker bulmak için hastaların %85-9 ında görülen 12. kodondaki K-ras geni mutasyonu açısından plazmayı değerlendirmişlerdir. Dianxu ve ark. (25) hastaların % 7 inde plazmada K-ras mutasyonunu tespit etmişler ve bunların da % 73 ünde beraberinde yüksek plazma CA 19-9 değerlerini tespit etmişlerdir. Hastaların % 9 ında ise iki markerdan en az biri yüksek olarak bulunmuştur. Bu çalışmaların ışığında Kras mutasyonu tek başına pankreas kanserini erken evrede yakalamak için tam anlamıyla güvenilir bir test olmasa da, CA 19-9 ile kombine olarak kullanıldığında pozitif tahmin değerleri yükselmektedir.
26 RADYOLOJİK BULGULAR
27 Periampuller kanser şüphesi olan hastalarda radyolojik değerlendirme teşhis için oldukça önemlidir. Mekanik safra yolları tıkanması bulgularıyla başvuran hastaların araştırılmasında ilk kullanılan radyolojik tetkik, hem ucuz olması ve çabuk yapılabilmesi, hem de yaygın olarak sağlık merkezlerinde bulunabilirliğiyle batın ultrasonografisi olmaktadır. Ultrasonografide tümöral lezyon her zaman saptanamasa bile, safra yolları obstrüksiyonunun belirtileri olan koledok genişlemesi ve hidropik safra kesesi gibi pozitif prediktif bulgular yüksek oranda gözlenebilmektedir. Tümör çapının 2-3 cm'den büyük olduğu durumlarda, bilgisayarlı tomografi (BT) pankreas görüntülemesi açısından ultrasonografiye daha üstündür. Dinamik, ince kesitli, kontrastlı abdominal bilgisayarlı tomografi, tanı ve evrelemede halen ilk tercih edilen görüntüleme yöntemidir. Periampuller tümörün primer büyüklüğü, intra ve ekstrahepatik safra yolu dilatasyonlarının tanınması, hepatik metastaz varlığı, çölyak aks, superior mezenterik arter ve ven, portal ven sisteminin lokalizasyonu ve açıklığı gibi detaylar dikkatle incelenmelidir. BT ile ilgili deneyim arttıkça preoperatif anjiografi gereksinimi giderek azalmıştır (26). BT nin lenfadenopatileri tespit etmede ise güvenirliliği azdır. Roche ve ark. (27) periampuller tümör nedeniyle laparotomi yapılacak hastaları preoperatif çift faz kontrastlı spiral BT ile değerlendirmişler, metastatik lenf nodlarını saptamada BT nin sensitivitesini % 14, spesifitesini % 84 olarak saptamışlardır. Selektif çölyak ve mezenterik anjiografi, kombine olarak portal venöz anatominin değerlendirilmesi ve rezektabilite açısından majör arteryel-venöz anatomiyi belirlemede kullanılır.
28 ndoskopik ultrasonografi (US) ile primer tümörün büyüklüğü değerlendirilebilir, tümörün superior mezenterik ven ve portal vene yakınlığı hakkında bilgi verebilir ve periampuller lenf bezi büyümeleri saptanabilir. US özellikle BT de görülmesi zor olan bir cm den küçük lezyonları saptamada değerlidir (28). ndoluminal ince iğne aspirasyonu(fna) ile birleştirildiğinde, doku tanısı koydurabilir. Raut ve ark. (29) yaptıkları çalışmada hikayesi ve BT bulguları sonucu pankreas kanseri veya periampuller kanser düşünülen vakaları USFNA ile tetkik etmişler, hastaların % 93 ünde malignite tanısı kesinleştirilmiş, % 6 sında benign hastalık tespit edilmiş, % 1 ine ise tanı konulamamıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre US-FNA nın sensitivitesi % 91, spesifitesi % 1 olarak bulunmuştur.bu sonuçlara göre US-FNA nın periampuller kanserden şüphelenilen vakalarda büyük bir doğruluk oranıyla ve güvenle kullanılabileceği görülmektedir. ndoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (RCP), bilier obstrüksiyonun yerini doğrulukla tanımlar, başka tanıları (koledok taşı, koledok kisti vs.) ekarte ettirir, duodenum ve ampuller karsinom açısından Vater çevresi duodenumu değerlendirir. Lezyondan biopsi alınarak ameliyat öncesi histolojik tanı konulabilir. Alınan duktal sıvıda sitolojik inceleme yapılabilir. Sitolojik tetkikler üçte bir olguda pozitif sonuç verir. Sfinkterotomi yapılarak stent konularak veya stentsiz endoskopik safra drenajı (D) sağlanabilir. D ile bilier dekompresyon yapılarak bilirubin düzeyi düşürülür, karaciğer fonksiyonları iyileştirilerek preoperatif hazırlığa yardımcı olur. Cerrahi için yüksek riskli hastalarda ve metastatik ileri evre kanserlerde D ile palyasyon sağlanarak, hasta gereksiz bir laparotomiden kurtarılmış olur (3,31,32,33). RCP'nin komplikasyonları kanama, pankreatit, perforasyon, kolanjittir. Perkütan transhepatik kolanjiografi (PTK), koledok kanalının distalindeki tıkanmayı gösterir. RCP'nin başarısız olduğu olgularda tıkanıklığın proksimaline ulaşımı sağlar. İntrahepatik safra yolları dilate ise % 1'e yakın başarı sağlar. Pankreas ve periampuller
29 bölge ile ilgili çok az bilgi verir veya hiç vermez. İntrahepatik dilatasyon yoksa bu başarı oranı daha düşüktür. PTK genellikle, bilier ağacın perkütan transhepatik yolla kateter drenajı ile birlikte yapılır. Kateterin tümörün içinden geçirilerek doudenuma yerleştirilmesi ile internal drenaj sağlanabilir. PTK'nın komplikasyonları sepsis, kanama, karaciğer subkapsüler hematomu, kolanjit ve safra peritonitidir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), tümör boyutu, lokalizasyonu, hepatik metastazların varlığı, vena porta ve hepatik arterler hakkında bilgi verir. Manyetik rezonans kolanjiopankreatografi (MRCP) safra yollarının ve pankreatik kanalın tıkanma ve daralmalarını gösteren noninvazif bir yöntemdir. Yakın zamanda, periampuller karsinomlu hastalarda, evrelemede bir ileri adım olarak diagnostik laparotomiye bir ilgi akımı olmuştur. Rezektabiliteyi belirleme ve evrelemede laparoskopi çok hassas olmasa da BT görüntüsündeki şüpheli lejyonların (Peritoneal implantların ve küçük karaciğer metastazlarının) saptanmasında oldukça faydalıdır (34). Japonya da yapılan bir çalışmada BT incelemesi sonucunda rezektabl olduğuna karar verilen pankreas kanserlerine diagnostik laparoskopi yapılmış, vakaların % 9 unda anrezektabl tümör, % 27 sinde ise metastatik hastalık tespit edilmiştir (35). Bu nedenle BT inceleme ve diagnostik laparoskopinin birbirini tamamlayan tetkikler olarak kullanılması önerilmektedir. Laparoskopi özellikle cerrahi girişimin uygun olmadığı hastalarda gereksiz laparotomiyi önlemiş olur (34).
30 PANKRAS KANSRİ TNM SINIFLAMASI (AJCC) Primer Tümör (T) T: Primer tümöre ait bulgu yok Tis: İn situ karsinom T1: Tümör pankreasa sınırlı, en büyük çapı 2 cm veya altında T2: Tümör pankreasa sınırlı, en büyük çapı 2 cm'den büyük
31 T3: Tümörün şunlardan herhangi birine direk yayılımı: duodenum, koledok, peripankreatik doku (retroperitoneal yumuşak doku, mezenterik yağlı doku, küçük ve büyük omentum ve periton)* T4: Tümörün şunlardan herhangi birine direk yayılımı: mide,dalak, kolon, komşu büyük damarlar** Bölgesel lenf bezlerinin durumu (N) N Bölgesel lenf bezi metastazı yok N1 Bölgesel lenf bezi metastazı var N1a Tek bölgesel lenf bezinde metastaz var N1b Birden fazla bölgesel lenf bezinde metastaz var Uzak metastaz (M) M: Uzak metastaz yok M1: Uzak metastaz var * Peripankreatik dokular : retroperitoneal yumuşak doku, mezenterik yağlı doku, küçük ve büyük omentum ve periton ** Komşu büyük damarlar portal ven, çölyak arter, superior mezenterik, hepatik arterler ve venler. T 1-4'de adı geçmeyen organ ve yapılara direk yayılım M1 olarak değerlendirilir. Peritoneal implantlar M1 olarak değerlendirilir. Pankreas Kanseri vrelemesi
32 VR vre vre 1 T Tis T1 N N N M M M vre 2 vre 3 T2 T3 T1 N N N1 M M M T2 N1 M vre 4A T3 T4 N1 herhangi N M M vre 4B herhangi T herhangi N M1 AMPULLA VATR KANSRİ TNM SINIFLAMASI(AJCC) Primer Tümör (T) T : Primer tümöre ait bulgu yok Tis : İn situ karsinom T1 : Tümör ampulla vaterde sınırlı T2 : Tümör doudenum duvarına invaze T3 : Tümör pankreasa 2 cm'den daha az invaze T4 : Tümör pankreasa 2 cm'den daha fazla invaze
33 Bölgesel Lenf Bezleri (N) N : Bölgesel lenf bezi metastazı yok N1 : Bölgesel lenf bezi metastazı var Uzak Metastaz (M) M : Uzak metastaz yok M1 : Uzak metastaz var Ampula Vater Kanseri vrelemesi vre vre vre 1 vre 2 vre 3 vre 4 T Tis T1 T2-3 T1-3 T4 N N N N N1 N-1 M M M M M M T1-4 N-1 M1
34 PROPRATİF DOKU TŞHİSİ Duodenal ve ampuller kanser endoskopik biopsi ile teşhis edilebilir. ğer tümör tomografi ile görüntülenmişse, tomografi eşliğinde perkütan iğne biopsisi ile sitolojik analiz için materyel elde edilebilir. Bu teknik % 9 sensitiviteye ve % 1 spesifiteye sahiptir. Perkütan ince iğne biopsisi seçilmiş vakalarda kullanılmalıdır. Tedavi edilebilir lezyonlarda, tümör çapı genellikle küçük olduğundan biopsi sonucunun negatif gelme şansı yüksektir. Aynı zamanda iğne traktı boyunca ve intraperitoneal tümör yayılımı ihtimali vardır (36). Bu nedenle, perkütan iğne biopsisi için primer endikasyon, tapılan tetkikler sonucunda rezeksiyonun mümkün olmayacağı düşünülen ve cerrahi ekplorasyondan fayda görmeyeceğine inanılan pankreas başı kanserleridir. ndoskopik veya perkütan bilier drenajdan aspire edilen safradan sitolojik inceleme için örnek alınabilir. Fakat bu tekniklerin periampuller kanser tanısında sensitivitesi % 5'dir.
35 Negatif bulgular kanserin olmadığını göstermez. Metastatik hastalığı bulunanlarda, nonoperatif doku teşhisi laparotomi ihtiyacını ortadan kaldırması açısından önemlidir. NONOPRATİF VRLM Preoperatif doku teşhisinden daha önemlidir. kstraabdominal metastazlar, fizik muayene ve toraks grafisi ile dikkatlice araştırılmalıdır. Şüpheli lezyon varsa, bilgisayarlı tomografi incelemesi ve tomografi altında biopsi yapılabilir. Şüpheleniliyorsa tüm vücut kemik sintigrafisi ve kranyal tomografi yapılabilir. İntraabdominal metastazlar için pelvik ve abdominal tomografi önerilir. Preoperatif olarak en güç ortaya çıkarılan metastazlar; küçük karaciğer metastazları, küçük peritoneal implantlar ve visseral damarların infiltrasyonudur. Birçok metastaz tomografi ile saptanamaz, fakat laparoskopi ile görülerek biopsi alınabilir. Laparoskopi bu tümörlerin evrelenmesinde oldukça önem kazanmıştır. ndoskopik ultrasonografi kullanımıyla lenf nodlarının tutulumu, tümörün çevre dokulara ve damarlara invazyon derecesi ve küçük hepatik metastazlar BT ye göre daha yüksek hassasiyetle tespit edilebilmektedir (38,39). Visseral damarların lokal invazyonu visseral anjiografi ile ortaya çıkarılabilir. Visseral anjiografi aynı zamanda, vasküler anatominin muhtemel varyasyonlarının ve çölyak aks, hepatik arter, superio meznterik arter gibi majör damarlara basının belirlenmesinde de oldukça yararlıdır. TDAVİ PALYATİF TDAVİ
36 vreleme tetkiklerinde uzak metastazlı veya nonrezektabl lokal tümörlü oldukları saptanan hastlarda ve anestezi ve cerrahi uygulanmasını engelleyen, kronik ve yıpratıcı kastalıkları olan kimselerde, cerrahiden kaçınılır. Tek başına yaş, cerrahi için kontrendikasyon oluşturmaz. Palyatif girişimlerde amaç, bilier ve duodenal obstrüksiyonun giderilmesi ve ağrı kontrolünün sağlanması olmalıdır. Bu hastalarda sarılığın giderilmesi; kaşıntı, karaciğer fonksiyonlarında bozulma ve karaciğer yetersizliğine gidişi önlemek, anoreksi ve malnütrisyonu düzeltmek amacıyla gereklidir. Palyasyon amacıyla üç yöntem; cerrahi, endoskopik internal drenaj ve perkütan transhepatik eksternal drenaj kullanılabilir. Bazen bu yöntemlerin bir kombinasyonu gerekmektedir. Son on yılda meydana gelen gelişmelerle endoskopi ile stentleme bu hastaların palyasyonunda ilk tercih haline gelmiştir. Prospektif çalışmalar stentlenen hastanın nütrisyonel durumunda düzelme, yaşam kalitesinde artış olduğunu doğrulamaktadır. Yine prospektif randomize çalışmalar endoskopik stentleme ile yapılan palyasyonun cerrahi bypass kadar etkin olduğunu, morbidite ve mortalitede anlamlı azalmanın yanısıra hastanede kalış süresini de kısalttığını göstermişlerdir. Uzun dönem sağkalımda ise fark saptanmamıştır. Cerrahi grubunda erken dönem mortaliteyi artıran komplikasyonlar arasında kanama, akut renal yetmezlik, peritonit ve pnömoni gösterilmiştir. Nüks sarılık ise endoskopi grubunda daha sık görülmüştür ve stent ömrü 4,5 ay olarak bildirilmiştir (39). Araştırmacılar periampuller tümörlerde cerrahi saptırmanın sadece duodenum obstrüksiyonu olan veya küratif amaçla ameliyata alınan hastada tümörün çıkarılamaz bulunduğu durumlarda uygulanması gerektiği, diğer koşullarda endoskopinin tercih edilmesi gerektiği sonucuna varmışlardır.
37 Pankreas başı ve unsinat proçes tümörlerinde bazen kanülasyon çok güç olabilir ve tıkalı segment birçok kez kılavuz tel ile güçlükle aşılabilir. Başarılı endoskopik stentleme tümör çapı ile doğru orantılır. 2 cm'in altındaki tümörlerde başarı % 1'e yakınken, 5 cm'den büyük tümörlerde % 2'lere kadar inebilir. Kullanılacak polietilen stentler en az 1 F çapında olmalıdır. Çünkü daha küçük çaplı stentlerin ömürleri daha kısa olmaktadır. Genişleyen metal stentlerin malign bilier obstrüksiyonların palyasyonunda kullanımı 8 li yılların sonlarına doğru kullanılmaya başlanmıştır (4). Metal stentler (wallstent) açıldıklarında 3 F çapa ulaşırlar. Plastik protezlere oranla daha uzun ömürlüdürler. Ancak plastik stentlere göre 1-15 kat daha pahalıdırlar. Uzun dönemde daha az stent tıkanıklığı problemi ve kolanjit gelişimi, dolayısıyla hastaneye yatış gereksiniminin daha az olması nedeniyle bu fark ortadan kalkmaktadır (41,42,43). Stent tıkanması bakteri ve safra çamuru nedeniyledir. Metal stentlerde problem ise stent içine veya üst ve alt sınırından taşan tümör büyümesi nedeniyle tıkanmaların oluşmasıdır. Bu durumda stent içinden ikinci bir metal veya polietilen stent yerleştirilmesi gerekmektedir. Bueno ve ark. (44) metal stenti tıkanan hastalarda tekrar metal veya plastik stent yerleştirme ile metal stentin salin solüsyonu ile irrigasyonu ve tekrarlayan balon dilatasyonları ile mekanik temizlemesini karşılaştırmışlar, yapılan mekanik temizliğin effektif olmadığını saptamışlardır. Yapılan başka bir çalışmada ilk üç ayda plastik ve metal stentler arasında bir fark olmadığı, üç ayı geçen sağ kalımlarda ise metal stentin avantajlı olduğu bildirilmektedir (39,45). Metal stentler, üç aydan uzun yaşam beklentisi olan ve duodenal stenozu olmayan ameliyat edilemez hastalar için önerilmektedir.
38 ndoskopi ile stent yerleştirme % oranında başarılı olmaktadır (46). ndoskopik yolla stentleme başarısız olursa perkütan transhepatik yolla dışa drenaj sağlanabilir, fakat bir eksternal kateter bırakılması hasta tarafından her zaman iyi tolere edilemez. Nonoperatif tedavi edilen hastalarda, tümörün büyümesine ve duodenum lümenini tıkamasına bağlı olarak duodenal obstrüksiyon gelişebilir. Böyle bir duodenal obstrüksiyon durumunda, palyatif gastrojejunostomi şeklinde bir cerrahi girişim gerektirebilir. Palyatif gastrojejunotomi laparotomi ile veya laparoskopik olarak yapılabilir.ndoskopi yardımıyla duodenal striktürün dilatasyonu ve metal stent yerleştirilerek palyasyon da sağlanabilmektedir (47). Lichtenstein ve Carr-Locke (48) yaptıkları çalışmada pankreas başı kanseri sebebiyle duodenal obstrüksiyon gelişen hastalara, endoskopi yardımıyla duodenal stent yerleştirmişler, prosedürle ilgili komplikasyona rastlamayıp, tüm hastaların ölünceye kadar oral gıda alabildiklerini bildirmişlerdir. Bu sonuçları destekleyen başka çalışmalarda mevcuttur (49,5). Buna ilave olarak duodenal stentleme hastanede kalış sürelerini de azaltmaktadır (51). Periampuller kanser için palyatif cerrahi, küratif amaçlı bir laparotomi sırasında nonrezektabl hastalık saptanan veya tümöre bağlı semptomların nonoperatif yöntemlerle iyi kontrol edilemediği düşük riskli hastalarda uygundur. Palyatif cerrahi; tümör ile ilgili ağrıya palyasyon sağlamayı, duodenal obstrüksiyonu önlemeyi ve bilier obstrüksiyonu ortadan kaldırmayı hedefler. Bilioenterik anostomoz için safra kesesi, ductus hepaticus communis veya koledok kullanılmaktadır. Kolesistojejunostomi hızlı bir şekilde yapılabilen ve komplikasyon oranı az bir ameliyat olmakla beraber tümörün sistik kanalı tutma ve bypass'ı işlemez hale getirme riski olduğundan kolesistojejunostomi yapılan vakalarda sarılığın tekrarlama riski, hepatikojejunostomi yapılan vakalara göre daha fazladır (52).
39 Her ne kadar periampuller tümör ilk teşhis edildiğinde duodenal obstrüksiyon semptomları görülmesi sık değilse de, ölmeden önce bu hastalarda % 2 oranında obstrüksiyon gelişmektedir (53). Bilioenterik anostomoza eklenen profilaktik gastrojejunostominin postoperatif morbidite ve mortaliteyi artırmadığı ve geç dönem duodenal obstrüksiyonu önlemesi açısından rutin olarak yapılması gerektiğini savunan çalışmalar mevcuttur (53). Sistemik metastazları olan ve henüz duodenal obstrüksiyon gelişmemiş hastalarda bilier derivasyon yeterlidir. Bu hastaların sağkalımı genelde mide çıkışında tıkanıklığın gelişmesine yetmez ve yeniden operasyon gerekmez (54). Karın ve sırta vuran ağrı cerrahi olarak çıkartılabilir özellikte olmayan periampuller tümörlerde önemli bir problem oluşturur. İntraoperatif olarak % 6 fenol veya % 5 alkol ile yapılan kimyasal splanknisektominin preoperatif ağrısı olan hatalarda ağrıyı başarıyla tedavi edebildiği ve ameliyat sırasında ağrısı olmayan hastalarda ileride ağrı ortaya çıkışını ve narkotik ihtiyacını ortadan kaldırdığı gösterilmiştir. Çölyak sinir bloku, anlamlı bir morbidite ve mortalite getirmeyen, hastanede kalış süresini uzatmayan, komplike olmayan bir işlemdir. Kemoterapi ve radyoterapi anrezektabl pankreas kanserlerinde sağkalımı uzatmak için kullanılan tedavi yöntemleridir. Yapılan bazı çalışmalarda bu tedavi yöntemlerinin sağkalımı anlamlı olarak artırmadığını belirtirken, kombine tedavilerle sağkalımın uzatılabildiğini belirten çalışmalar da vardır (55). Kouloulias ve ark. (56) yakın tarihli çalışmalarında preoperatif kemoterapi, kemoterapi,radyoterapi bypass cerrahisi, kombinasyonunu intraoperatif hastalarına hipertermi uygulamışlar, ile postoperatif hastaların yaşam kalitelerinin arttığını, ağrı şikayetinin azaldığını ve sağkalım sürelerinin uzadığını bildirmişlerdir.
40 NOADJUVAN TDAVİ Bazı çalışmalarda neoadjuvan kemoterapi ve radyoterapi ile anrezektabl lokal ileri evre tümörlerin küçültülebileceği ve rezeksiyona uygun hale getirilebileceği ifade edilmekle bereber yapılan son çalışmalar neoadjuvan terapinin rezektabiliteyi değiştirmediğini belirtmektedir. Memorial kanser merkezinden Kim ve ark. (55) radyolojik tetkikler sonucu anrezektabl tümör tanısı konan 87 hastayı içeren serilerinde, neoadjuvan terapi sonucu sadece 3 hastanın (% 3.4) radyolojik olarak rezeksiyona uygun hale geldiğini, bu 3 hastadan da ancak birinin operasyon sırasında rezeke edilebildiğini bildirmişlerdir. Bununla birlikte preoperatif terapi anrezektabl kanser vakalarında ortalama sağkalımı uzatmıştır. ADJUVAN KMOTRAPİ Pankreas kanserlerinde lokal ve metastatik rekürrens oranları yüksek olması, rezeksiyon sonrası etkili bir kemoterapiyi gerekli kılmaktadır (28). Periampuller tümörlerde küratif amaçlı olarak yapılan rezeksiyonlardan sonra tek başına kemoterapi uygulaması yeterli olmamaktadır. 5 fluoroürasil, mitomisin c, streptozocin veya yüksek doz metotreksat ile yapılan tek ajan tedavisi, % 15-2 oranında cevap vermesine rağmen, sağkalım oranını değiştirmemektedir. Kombine olarak kemoterapötik ajanların kullanımının, seçilmiş vakalarda cevap oranını artırdığı gösterilememiştir. Kombine kemoterapi ve radyoterapi kullanımının küratif amaçlı yapılan Whipple operasyonu sonrası ve anrezektabl pankreas kanseri olan hastalarda sağkalım oranını arttırdığı belirlenmiştir (55,57).
41 Son zamanlarda denemede olan terapilerden biri de intraoperatif superior mezenterik artere yerleştirilen kateterden selektif kemoterapi yapılmasıdır. Lygidakis ve ark. (58) intraoperatif yerleştirilen kateterden bölgesel kemoterapi ve IL-2 ile immunterapi uyguladıkları hastalarda, 5 yıllık sağkalımın sadece adjuvan kemoterapi yapılan hastalara göre önemli derecede arttığını bildirmişlerdir. Ayrıca hastalarda kemoterapinin yan etkileri de bu şekilde minimuma inmektedir. Pankreas kanserinde, intraoperatif biopsi ve pankreas diseksiyonu, tümör yayılımı ve implantasyonu ile peritoneal metastazlar ile sonuçlanabilir (36,59). Cerrahi manipülasyon boyunca tümör yayılım riskini en aza indirmek ve tümörün küçülmesini sağlayarak cerrahi tedaviyi kolaylaştırmak için, preoperatif olarak pankreas ve bölgesel lenf ganglionlarına eksternal radyoterapi ve kemoterapi kullanımının fayda sağladığını ifade eden araştırmalar da vardır (6). KÜRATİF CRRAHİ Periampuller kanserlerde küratif amaçlı şu ameliyat yöntemlerinden biri uygulanır: 1- Standart Pankreatikoduodenektomi (Whipple ameliyatı) 2- Pilor koruyucu Pankreatikoduodenektomi 3- Total Pankreatektomi 4- Genişletilmiş Pankreatektomi (bölgesel) Tümörün çıkarılabilirliği, ameliyatta ayrıntılı karın içi eksplorasyonu ile değerlendirilir. Ameliyat öncesi testlerde saptanmamış metastazlar için karaciğer tümüyle
42 değerlendirilir. Çölyak trunkus ve aort çevresi lenf ganglionları palpe edilir. Viseral ve parietal periton, omentum, Treitz bağı dikkatli bir şekilde incelenir. Kalınbarsağın karaciğer fleksurası serbestleştirilerek pelvise doğru indirilir. Sonra Kocher manevrası yapılarak duodenum serbestleştirilir ve öne doğru kaldırılır. Üst mezenter ven ve dalları incelenir. Sol el pankreasın arkasına yerleştirilerek tümörün retroperitona invazyonu incelenir ve üst mezenter arter palpe edilir. Vena portanın ön yüzü ile pankreas arka yüzü ayrıştırılır, invazyon olup olmadığı araştırılır. Porta hepatis değerlendirilir. Sadece portal ve üst mezenterik vende invazyon olması, çıkarılabilirlik yönünden birçok merkez tarafından kontrendikasyon olarak kabul edilmemektedir. Tümör ile birlikte portal ven ve üst mezenterik venin segmental eksizyonu ve rekonstrüksiyonu yapılabilmektedir. Pankreasa lokalize tümörün, ameliyat öncesi veya ameliyatta histolojik tanısının doğrulanması için iğne aspirasyonu her zaman yapılmaz. Klinik ve tanı araçları ile pankreas başında tümör saptandığında pankreatoduodenektomi yapılmaktadır. Bazı çalışmalarda % 51 oranında kronik pankreatit saptanmaktadır. Kronik pankreatit için de rezeksiyon uygun bir tedavi olarak kabul edilir. STANDART PANKRATİKODUODNKTOMİ (WHİPPL AMLİYATI) Periampuller kanserler için en sık yapılan ameliyattır. Pankreas başı, unsinat proses, duodenum, midenin distal kısmı, proksimal jejunum ve bölgesel lenf ganglionları çıkartılır. Trunkal vagatomi genellikle yapılmaz. Rekonstrüksiyon sırasıyla pankreatojejunostomi, hepatikojejunostomi ve gastrojejunostomi şeklinde yapılır. Alkalen reflü olamaması için gastrojejunostominin Roux-en-Y şeklinde yapılması uygundur.
43 Ameliyat mortalitesi deneyimli merkezlerde % 5'den azdır. Pankreas ve safra fistülü, kanama ve infeksiyon gibi komplikasyonlar görülür. Geniş serilerde % 25-4 oranında komplikasyon bildirilmesine rağmen, cerrahi tekniğin ve ameliyat sonrası bakım koşullarının gelişmesi ile morbidite oranları % 5-1'lara düşmüştür. PİLOR KORUYUCU PANKRATODUODNKTOMİ Standart Whipple ameliyatından sonra görülen postgastrektomi semptomlarını önlemek amacıyla pilor koruyucu pankreatoduodenektomi ameliyatı tanımlanmıştır. Whipple ameliyatından farkı, midenin rezeke edilmemesi ve pilor altında 3-4 cm'lik duodenumun korunmasıdır. Rekonstrüksiyonda gastrojejunostomi yerine doudenojejunostomi yapılır. Standart Whipple ameliyatına göre daha az lenf diseksiyonu yapılmasına rağmen sağkalım oranı daha düşük değildir. n önemli komplikasyonu, standart Whipple ameliyatında görülen komplikasyonlara ek olarak mide boşalmasında gecikmedir. TOTAL PANKRATKTOMİ Pankreas kanserlerinin % 16-37'sinin çok odaklı olabileceği, kanal içi yayılımın söz konusu olduğu, standart Whipple ameliyatında yapılan pankreatojejunostomiden sonra anostomoz kaçağının mortaliteyi artırması ve total pankreatektomiden sonra pankreas çevesi lenf diselsiyonunun daha kolay olması nedeniyle, total pankreatektomi öneren araştırmacılar olmuştur. Total pankreatektomiden sonra morbiditenin standart pankreatoduodenektomiye göre daha az olmadığı, glukagon yokluğu ile birlikte ortaya çıkan insüline bağımlı diyabetin kontrolünün bazen güç olabileceği görülmüştür. Diğer yandan, birçok çalışma, total pankreatektomiye rağmen sağkalımda bir artma saptanmadığını bildirmiştir.
Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu
Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol
DetaylıLokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi
Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu
DetaylıKaraciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD
Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /
DetaylıMIDE KANSERİ. Prof.Dr.Yusuf ÇİÇEK GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI
MIDE KANSERİ Prof.Dr.Yusuf ÇİÇEK GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI GENEL BİLGİLER %95 adenokarsinom Hastaların %80 i ileri evrelerde müracaat eder, metastaz nedeniyle kaybedilir 20.000 yeni vaka 30 yıl öncesine
DetaylıPankreas Kanseri. Dr. Ömer Şentürk
Kanseri Dr. Ömer Şentürk nerede yerleşmiştir?, armut şeklinde, 25-20cm uzunluğunda bir organdır. En geniş yeri baş kısmı, orta bölümü gövde ve son kısmı da kuyruk olmak üzere üçe ayrılır. Baş kısmı vücudun
DetaylıHİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM
HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve
DetaylıKOLANJİOKARSİNOMA. Sunum Planı. Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Sunum Planı. Sunum Planı. Kolanjiokarsinoma- Lokalizasyon
KOLANJİOKARSİNOMA Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Safra Kanalı Kanseri-Kolanjiokarsinoma- Safra kanalı epitelinden köken alır (en sık adenokarsinom) Anatomik olarak 3 gruba ayrılır icca (intrahepatik) pcca (perihiler)
DetaylıBöbrek kistleri olan hastaya yaklaşım
Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik
DetaylıTanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak
Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine
DetaylıDr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı
Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,
DetaylıMide Tümörleri Sempozyumu
Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla
DetaylıGöğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine
Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına
DetaylıKOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın
KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda
DetaylıDev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni
Dev Karaciğer Metastazlı Gastrointestinal Stromal Tümör Olgusu ve Cerrahi Tedavi Serüveni Dr. Koray TOPGÜL Medical Park Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü/ SAMSUN 35 yaşında erkek hasta, İlk kez 2007
DetaylıPankreas Kanserinde Rezeksiyon Sonrası Adjuvan Tedavi. Dr. Orhan Bilge
Pankreas Kanserinde Rezeksiyon Sonrası Adjuvan Tedavi Dr. Orhan Bilge Pankreas Kanseri %90 ductal adenokanser Kanser tanısında 10. sırada Kanser ölümünde 4. sırada Pankreas Kanseri Tanı sırasında %20 rezektabl
DetaylıCELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ. İç Hastalıkları Anabilim Dalı
T.C. CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı PERİAMPULLER TÜMÖRLERDE BATIN TOMOGRAFİSİ, DİNAMİK MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME VE ENDOSKOPİK RETROGRAD KOLANJİO PANKREATOGRAFİNİN
DetaylıKarın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.
KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki
DetaylıGerçek şilöz asit: yüksek trigliserid oranlarına sahip sıvı.
GİRİŞ Süt rengi Şilus un peritoneal kaviyete ekstravazasyonudur. Oldukça nadir görülen bir durumdur. Asit sıvısındaki trigliserid seviyesi 110 mg/dl nin üzerindedir. Lenfatik sistemin devamlılığında sorun
DetaylıKÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI
KÜNT ve DELİCİ/KESİCİ KARIN TRAVMALARI Dr. Ömer USLUKAYA DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ ANABİLİM DALI Karın travması Karın travmaları, baş, boyun ve toraks travmalarından sonra üçüncü en
DetaylıPANKREAS KARSİNOMU. Dr.Nevra ELMAS Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir
PANKREAS KARSİNOMU Dr.Nevra ELMAS Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı İzmir Özet: Son yıllarda kesitsel görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi ile pankreas kanseri saptanma oranında tüm
DetaylıAksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı
Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü
DetaylıSafra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler. Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013
Safra Yolları Kanserlerinde SistemikTedaviler Dr.M.Oktay TARHAN İzmir K.Ç.Ü. Atatürk E.A.H. Tıbbi Onkoloji Kliniği 21.04.2013 Kısa Kitaplar, Sunumlar.. Almanların yemek kitabı Amerikalıların tarihi Onkologların
Detaylı29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu
29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize
DetaylıPolipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi
Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ
DetaylıDr. M. Gamze Aksu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD
Dr. M. Gamze Aksu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Hepatobilier sistem tümörleri Kolanjiokarsinom Hepatoselüler karsinom Safra kesesi tümörleri Ampulla Vater tümörleri Pankreas
Detaylıİnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi. Dr. Öztuğ Adsan
İnvaziv Mesane Kanserinde Radikal Sistektomi + Lenfadenektomi, Neoadjuvan ve Adjuvan Kemoterapi Dr. Öztuğ Adsan Radikal Sistektomi Radikal sistektomi pelvik lenfadenektomi ile birlikte kasa invaze ve
Detaylıigog toplantıları 23.şubat 2011
igog toplantıları 23.şubat 2011 PUCCINI MADAM BUTTERFLY OPERA III PERDE ANADOLU SAĞLIK MERKEZĠ Medikal Onkoloji vaka sunumu M.B 54 yaşında kadın hasta ilk başvuru tarihi: 6/5/2010 Öykü: 6 hafta önce başlayan
DetaylıMeme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi
Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Dr. Handan Onur XXI. Düzen Klinik Laboratuvar Günleri, Ankara, 23 Ekim 2011 MEME KANSERİ Meme Kanseri Sıklıkla meme başına
DetaylıSÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM
SÜRRENAL HASTALIKLARDA CERRAHİ YAKLAŞIM S.B.Ü İSTANBUL EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ Dr. Feyzullah ERSÖZ ADRENAL BEZLERİN ANATOMİK ÖZELLİĞİ Retroperitoneal yerleşimlidirler Sağ ve
DetaylıUlusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız
Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart
DetaylıKANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI
KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI AMAÇ Kanser ön ya da kesin tanılı hastalarda radyolojik algoritmayı belirlemek ÖĞRENİM HEDEFLERİ Kanser riski olan hastalara doğru radyolojik tetkik
DetaylıVaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım. Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D.
Vaka Eşliğinde Güncel Pratik Yaklaşım: Oligometastatik Meme Kanserine Yaklaşım Prof. Dr. Feyyaz ÖZDEMİR K.T.Ü Tıbbi Onkoloji B.D. S A, 32 yaşında, Öğretmen, Trabzon Şikayeti: Karın ağrısı Hikayesi: 6 yıl
DetaylıSİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı
SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİ MEME VE AKCİĞER KANSERİNDEN
DetaylıGöğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi
Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine
DetaylıGastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM
Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans
DetaylıDİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği
DİFFÜZ GASTRİK KANSER TEDAVİSİNDE CERRAHİ TEDAVİ YETERLİ MİDİR? Dr. İlter Özer Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Gastroenteroloji Cerrahisi Kliniği Lauren Sınıflaması İntestinal tip Diffüz tip Dünya Sağlık
DetaylıAkciğer Karsinomlarının Histopatolojisi
Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde
DetaylıBATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz
Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda
DetaylıKüçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba
Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer
DetaylıT.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ PERİAMPULLER BÖLGE TÜMÖRLERİNDE PİLOR KORUYUCU PANKREATİKODUODENEKTOMİNİN YERİ Genel Cerrahi Uzmanlık Tezi Dr. Ayhan Güneyi
DetaylıAkciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ
Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu
DetaylıDerin İnfiltratif Endometriozis. Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Derin İnfiltratif Endometriozis Prof.Dr.Ahmet Göçmen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endometriozis Peritoneal Ovarian Derin infiltratif Anterior Mesane Posterior P1-Uterosakral ligament P2-Vajinal
DetaylıOlgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam
Olgu Sunumu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özkan Saydam 26 yaş erkek hasta Şikayet: Nefes darlığı, kanlı balgam Fizik Muayene: Stridor, inspiratuar ronküs
DetaylıPANKREAS ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ
PANKREAS ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ ANATOMİ Pankreas bezi; Retroperitoneal, Ekzo ve endokrin 100 gr, 12-15 cm, Bölümleri; Baş, Korpus, Kuyruk, Ünsinat proses Başın postero-inferiorunda Sup. mezenterik ven
DetaylıKronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ
Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik
DetaylıMEME KANSERİ TARAMASI
MEME KANSERİ TARAMASI Meme Kanseri Taramanızı Yaptırdınız Mı? MEME KANSERİ TARAMASI NE DEMEKTİR? Kadınlarda görülen kanserlerin %33 ü ve kansere bağlı ölümlerin de %20 si meme kanserine bağlıdır. Meme
DetaylıHisar Intercontinental Hospital
Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan
DetaylıGenellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.
Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine
DetaylıErken Evre Mide Kanserine Yaklaşım
Erken Evre Mide Kanserine Yaklaşım Cerrahi İlkeler ve Türkiye de Durum Dr. Dursun Buğra Mide Tümörleri Sempozyumu 17-18 Aralık 2004, İstanbul TNM Sınıflaması 2002 T Tümör Tis Karsinoma in situ (lamina
DetaylıLAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU
LAPAROSKOPİK KOLOREKTAL KANSER CERRAHİSİNİN ERKEN DÖNEM SONUÇLARI:251 OLGU TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ GASTROENTEROLOJİ CERRAHİSİ KLİNİĞİ DR.TAHSİN DALGIÇ GİRİŞ Laparoskopik kolorektal cerrahi son
DetaylıPulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):
Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik
DetaylıKarsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:
Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Karsinoid Tümörler Giriş Ender görülen akciğer tümörleridirler Rezeksiyon uygulanan akciğer tümörlerinin %0,4- %3 ünü oluştururlar Benign-malign
DetaylıİSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul
İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan
DetaylıAKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR
AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız
DetaylıDiferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.
Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım Dr. Alper CEYLAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Tiroid
DetaylıParatiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması
Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.
DetaylıParatiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim
Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız
DetaylıERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU
ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ
DetaylıDÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ A.D. BAŞKANLIĞI SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ 2013-2014 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI DÖNEM IV 3. GRUP DERS PROGRAMI
Detaylıİnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği
İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle
DetaylıPlan. Penetran Böğür ve Kalça Yaralanmaları. Giriş. Tanım. Klinik. Giriş. Klinik Laboratuvar Görüntüleme Tedavi
Plan Penetran Böğür ve Kalça Yaralanmaları Dr. Ali Vefa SAYRAÇ Akdeniz Üniversitesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı /06/00 Giriş Tanım Klinik Laboratuvar Giriş Çok sık görülmez. Hasta yönetimi zordur. Retroperitoneal,
DetaylıT.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi
T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi TIPTA YAN DAL UZMANLIK EĞİTİMİ GİRİŞ SINAVI (YDUS) GENEL CERRAHİ 17 ARALIK 2016 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının
DetaylıEndoskopik Retrograt Kolanjio Pankreatografi (ERCP)
Endoskopik Retrograt Kolanjio Pankreatografi (ERCP) Safra yolları ve pankreas ile ilişkili hastalıkların tedavisinde ve anatomik olarak bu bölgenin şüpheli olan tanılarının aydınlatılmasında başvurulan
DetaylıTÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ ANALKANS
TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ANALKANS ER TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHĠSĠ DERNEĞĠ ANAL KANSER NEDİR? Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi (genetik
DetaylıMEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik
DetaylıSAFRA KESESİ HASTALIKLARI
SAFRA KESESİ HASTALIKLARI Oktay Eray EPİDEMİYOLOJİ Sıklıkla safra kesesi ve kanalındaki tıkanıklıklara bağlıdır. Safra kesesi taşları oldukça yaygın ve çoğu semptomsuzdur. Yılda %2 si, 10 yılda %15 i semptomatik
DetaylıAkut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012
Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi
DetaylıKüçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi
Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı
DetaylıÖzofagus Kanserinde Cerrahi Tedavi
Özofagus Kanserinde Cerrahi Tedavi Özofagus kanserlerinde tedavinin seçimi, öncelikle tümörün evre ve lokalizasyonu olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Sadece cerrahi tedavinin veya kemo/radyoterapinin
DetaylıULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI
ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI TİROİD NODÜLÜNDE AMELİYAT ENDİKASYONLARI Tüm tiroid nodülleri ameliyat endikasyonudur Nodülün hızlı büyümesi (6 ayda çapın > %20) İİAB gerektirmeksizin ameliyat
DetaylıYıl: 2000 35 Yaş, Kadın, S.B., İstanbullu, ev hanımı, evli
Yıl: 2000 35 Yaş, Kadın, S.B., İstanbullu, ev hanımı, evli Şikayeti: Sağ memede kitle Hikayesi: Sağ memede olan kitlenin son bir ayda daha da büyümesi üzerine doktora başvurmuş. Menarş: 14 İlk doğum yaşı:
DetaylıLAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ
LAPAROSKOPİK SURRENALEKTOMİ DENEYİMLERİMİZ Bülent Çitgez 1, İsmail Akgün 1, Ayhan Öz 1, Gürkan Yetkin 1, Feyza Yener Öztürk 2, Mehmet Mihmanlı 1, Mehmet Uludağ 1 1 Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma
DetaylıTİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08
TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup
DetaylıDr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Testis tümörleri Erkeklerdeki kanserlerin %1 i Yıllık %3-6 artış Avrupa da her yıl 24.000 yeni vak a Testis Tümör Epidemiyolojisi İnsidans dünya genelinde
DetaylıOlgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde
DetaylıGASTRİK KARSİNOM. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK
GASTRİK KARSİNOM Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK GASTRİK KARSİNOM Dünya üzerinde kanserden ölümler içinde en sık rastlananlardan Özellikle endüstrileşmiş ülkelerde sık Metastatik potansiyellerine göre benign veya
DetaylıMetastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi
Metastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi Prof. Dr. Orhan Bilge İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi Birimi Kolorektal Kanser 950 000 hasta / yıl Kanser ölümlerinin
DetaylıVaka Takdimleri. Prof.Dr. Kemal SARICA. Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı
Vaka Takdimleri Prof.Dr. Kemal SARICA Yeditepe Üniveristesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı 1. VAKA ANAMNEZ 52 yaşında erkek hasta Ağrısız, gross hematüri ve 6 aylık süreçte 10 kg kilo kaybı Anlamlı
DetaylıMETASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG)
METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) Metastatik tümörler en sık görülen beyin tümörleridir. Her geçen yıl çok daha fazla sayıda
DetaylıENDOSONOGRAFİ HAKKINDA TEMEL BİLGİLER DR. EMRAH ALPER
ENDOSONOGRAFİ HAKKINDA TEMEL BİLGİLER DR. EMRAH ALPER EUS eğitimi teorik bilgi ile desteklenen hands-on bir süreçtir Kendi kendine yada yabancı ülkedeki bir merkezde TEMEL endosonografik değerlendirmeyi
DetaylıEvre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi
Evre I Seminom Dışı Testis Tümörlerinde (NSGHT) Tedavi Prof. Dr. Abdurrahman IŞIKDOĞAN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı III. Tıbbi Onkoloji Kongresi / 25 Mart 2010 / ANTALYA Testisin
DetaylıSaat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer
4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Göktürk MARALCAN, Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKIR, Yrd. Doç. Dr. Erdal UYSAL, Yrd. Doç. Dr. Başar AKSOY GRUP 2 Stajyer Öğrenciler için Haftalık
DetaylıKOLOREKTAL KANSER. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK
KOLOREKTAL KANSER Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Tanım En sık görülen 3.kanser Kanserden ölümlerde 2.sırada 80-90 milyon insan risk altında Gelişiminde iminde Genetik Değişiklikler iklikler Normal Kolon Hiperproliferatif
DetaylıKanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...
Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk
DetaylıTürk Hepatopankreatobilier Cerrahi Derneği Kolorektal ve Nonkolorektal Karaciğer Metastazlarına Yaklaşım: Benzerlikler-Farklılıklar Çalıştayı
Türk Hepatopankreatobilier Cerrahi Derneği Kolorektal ve Nonkolorektal Karaciğer Metastazlarına Yaklaşım: Benzerlikler-Farklılıklar Çalıştayı 19 Kasım 2011 İstanbul Tıp Fakültesi, 14 Mart Anfisi Giriş
DetaylıProf. Dr. Ömer ŞENTÜRK
Pankreas TümörleriT Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Pankreas Kanserinin Tipleri Pankreatik duktal adenokarsinoma Tüm pankreatik CA lerin %90 Kistik neoplasmlar Adenomas / adenokarsinoma Endokrin tümörler Gastrinoma
DetaylıAKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar
AKCİĞER KANSERİ Doç.Dr.Filiz Koşar Akciğer Kanseri Nedir? Kanserler genellikle ilk ortaya çıktığı dokuya göre adlandırılır. Akciğer kanseri ilk önce akciğerde başlar Akciğerler göğüs boşluğumuzun büyük
DetaylıXVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ
XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ İnteraktif Olgu Sunumu KEMİK TÜMÖRLERİ . 17 yaşında bayan hasta. 2.5 yıldır sol bacakda yürürken ağrı Enfeksiyon ve dolaşım bozukluğu tedavisi uygulanmış. Son 6 aydır ağrı
DetaylıErken Evre Endometrium Kanserinde Cerrahi Tedavi. Prof. Dr. Mehmet Ali VARDAR Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D.
Erken Evre Endometrium Kanserinde Cerrahi Tedavi Prof. Dr. Mehmet Ali VARDAR Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D. Endometrial Kanser Kadınlardaki kanserlerde 4. Jinekolojik
Detaylı4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI
4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI (Grup 1) Amaç: Cerrahinin genel prensipleri ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve çeşitli cerrahi hastalıkların özeliklerinin, uygulamalı olarak cerrahi hastaya
DetaylıMEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler
MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik
DetaylıBeyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)
Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya
DetaylıKaraciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl
Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında
DetaylıToraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri
Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk
DetaylıKasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler
Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (
DetaylıÖzofagus tümörleri M. BELVİRANLI intern semineri Ş. TEKİN intern semineri
GENEL CERRAHİ 1. GÜN 08.00-10.00 Pratik Uygulama Anamnez Alma 10.00-10.45 Cerrahiye giriş Y. TATKAN Cerrahi anamnez ve terminoloji Ş. TAVLI Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI Özofagus tümörleri M. BELVİRANLI
DetaylıİNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI
İNTERAKTİF VAKA TARTIŞMASI Olgu 1: Yaşlı mide kanserli olgu OLGU 1: 77 yaşında, erkek hasta, 2 yıl önce antrum lokalizasyonunda mide kanseri tanısıyla opere edildi subtotal gastrektomi- D1 lenfadenektomi
DetaylıBiliyer Kanülasyon ve Biliyer Sfinkterotomi
Biliyer Kanülasyon ve Biliyer Sfinkterotomi Dr. Abdurrahman KADAYIFCI Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi 5/18/2012 Kadayifci A 1 Sunum Planı Başlarken, Biliyer kanülasyon, Selektif kanülasyon, Biliyer
DetaylıDr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya
Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 19 23 Mart 2014-Antalya VAKA-1 S.B. 43 Yaş, Bayan, Erzurum Şikayeti: Çarpıntı, terleme, Hikayesi: Haziran
DetaylıPrimeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi
Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi okült (gizli, saklı, bilinmeyen, anlaşılmaz) okült + kanser primeri bilinmeyen
Detaylı