FEBRİL KONVÜLZİYONLU ÇOCUKLARDA SERUM ÇİNKO DÜZEYLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "FEBRİL KONVÜLZİYONLU ÇOCUKLARDA SERUM ÇİNKO DÜZEYLERİ"

Transkript

1 T. C. SAĞLIK BAKANLIĞI ZEYNEP KAMİL KADIN ve ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Şef.Dr.Abdulkadir Bozaykut FEBRİL KONVÜLZİYONLU ÇOCUKLARDA SERUM ÇİNKO DÜZEYLERİ UZMANLIK TEZİ Dr. Rabia Gönül Sezer İSTANBUL-2005

2 2 ÖNSÖZ Hastanemizde huzurlu, güvenli ve verimli çalışma ortamı sağlayan Başhekim Sayın Dr. Sadiye Eren e teşekkür ederim. Uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerini bana aktaran, davranış ve kişiliğiyle örnek olan Sayın Hocam Dr. Abdulkadir Bozaykut a minnet ve şükranlarımı sunarım. Her zaman bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım Klinik Şefleri Sayın Doç. Dr. Aysu Say ve Dr. Savaş İnan a teşekkür ve saygılarımı sunarım. Eğitimime sonsuz katkıları olan Şef Muavinleri Dr. Meral İnalhan ve Dr. Feray Güven e teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmamda yardımlarını esirgemeyen, tüm ayrıntılarda bana sabırla yol gösteren Uzman Dr. İlke Özahi İpek e teşekkür ederim. İyi ve kötü anlarımızı geceli gündüzlü birlikte geçirdiğimiz tüm asistan arkadaşlarıma, tez çalışmamda yardımcı olan başasistan, uzman, hemşire, personel ve laboratuar çalışanlarına teşekkür ederim. Eğitim sürem boyunca bana her konuda destek veren aileme minnet ve şükranlarımı sunarım.

3 3 İÇİNDEKİLER Sayfa GİRİŞ ve AMAÇ GENEL BİLGİLER MATERYAL ve METOD BULGULAR TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR

4 4 KISALTMALAR AGE..Akut gastroenterit ASYE Alt solunum yolu enfeksiyonu BOS...Beyin omurilik sıvısı DBT...Difteri-boğmaca-tetanoz EEG...Elektroensefalogram FK.Febril konvülziyon GABA...Gama-amino-bütirik asit GİS Gastrointestinal sistem İYE İdrar yolu enfeksiyonu LEM..Lökosit endojen mediatör NMDA... N-metil-D-aspartat PL..Ponksiyon lumbar ROSEO..Roseola infantum9 SSS Santral sinir sistemi TLE...Temporal lob epilepsisi ÜSYE Üst solunum yolu enfeksiyonu

5 5 GİRİŞ ve AMAÇ Febril konvülziyon çocukluk döneminin en sık gözlenen konvülziyon tipi olmasına rağmen patogenezi hala tam olarak bilinmemektedir.yüksek ateşe bağlı vücut ısısındaki değişiklikler veya enfeksiyonun sebep olduğu inflamatuar mediatörler konvülziyona sebep olabilirler. Son yıllarda, santral sinir sisteminde eser elementlerin fonksiyonları üzerinde yapılan çalışmalar bu elementlerin beyinin nörotransmitter ve aerobik metabolizmasında önemli rol oynadıklarını göstermiştir. Eser elementlerin beyinde belli bölgelerde yoğunlaşmış olarak bulunmaları, bu elementlerin özel fonksiyonları olduğuna işaret etmektedir. Çinko, beyinde özellikle hipokampus ve hipotalamusta yoğunlaşmış olarak bulunmaktadır. Nöronal fonksiyonlarda, membran stabilitesi ve sinaptik eksitabilitenin düzenlenmesinde çinkonun önemli rolü olduğu bilinmektedir. Yüksek ateşli çocuklarda konvülziyonu tetikleyici faktör olarak çinko eksikliği üzerinde de durulmaktadır. Bu çalışmanın amacı febril konvülziyonlu çocuklarda serum çinko düzeyini saptayarak, febril konvülziyon ile çinko eksikliği arasındaki olası bağlantıların aydınlatılmasına katkıda bulunmaktır.

6 6 GENEL BİLGİLER FEBRİL KONVÜLZİYON Tanım ve Tarihçe Febril konvülziyon (FK) çocukluk döneminin en sık gözlenen konvülziyon şeklidir(1). Uluslararası Epilepsi ile Savaş Derneği nin Epidemiyoloji ve Prognoz Komisyonu 1993 yılında FK u bir aylıktan büyük çocuklarda görülen, santral sinir sistemi enfeksiyonu haricindeki ateşli hastalıklara eşlik eden ve öncesinde neonatal konvülziyon, afebril konvülziyon hikayesi olmayan, diğer akut semptomatik konvülziyon kriterlerine uymayan konvülziyonlar olarak tanımlamıştır(2,3). Febril konvülziyondan ilk olarak M.Ö yılında Hammurabi nin Babil Kitabelerinde ve Hipokrat tarafından ise M.Ö. 5. yüzyılda bahsedilmektedir. Yedi yaş altı akut ateşli çocuklarda görüldüğü, daha büyük çocukların ve yetişkinlerin ateşli konvülziyona dirençli olduğundan bahsedilmesi, asfiksi, menenjit, tetani gibi konvülziyon nedenlerinin ayırıcı tanısının bile yapılamadığı, hatta ateşin derecesinin bile ölçülemediği o dönemlerde klinik yorumlamanın ne derece anlamlı olduğunu göstermektedir(4). Görülme Sıklığı Febril konvülziyonlar tüm çocukların % 4-5 inde görülmektedir(5). Kuzey Amerika ve Avrupa da % 2-5, Japonya da % 6-9, Marianna Adaları nda ve Guam da % 14 sıklıkta bildirilmiştir(6). Ülkemizdeki sıklığı tam olarak bilinmemektedir. Diyarbakır da yaşları 6-14 arasında değişen toplam 5256 ilkokul çocuğunda % 8,9, İstanbul Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinde ise % 5,5 bulunmuştur(7,8). Bu coğrafi varyasyonun değişik enfeksiyöz ajanlardan mı, lokal çevresel faktörlerden mi yoksa popülasyonun genetik duyarlılığından mı kaynaklandığı bilinmemektedir(6).

7 7 Erkeklerde kızlardan daha fazla görülmektedir. Erkek/kız oranı ortalama 1,4:1 dir(4). Anne ya da babasında FK öyküsü olanlarda genel popülasyona göre 4 kat daha fazla görülmektedir(9). Prenatal dönemde annedeki kronik renal hastalıklar, epilepsi, tirotoksikoz, hipertansiyon, annenin sigara içmesi, alkol kullanması FK riskini arttırmaktadır. Doğum sırasındaki komplikasyonlar ise FK üzerinde daha az etkili olmaktadır(10). Febril Konvülziyon Sendromu 1982 yılında Lennox FK u, Febril Konvülziyon Sendromu olarak tarifleyerek sendromun 3 ana belirleyicisini tanımlamıştır(4); 1- Ateş: Febril konvülziyon diyebilmek için kabul edilen en düşük ateş sınırı 38 C dir. Çocukların % 75 inde ölçülen rektal ateş 39,2 C veya daha yüksektir ve % 25 inde ise 40,2 C veya daha yüksektir(4). Konvülziyon sıklıkla ateş hızla yükselirken geçirilir. Çocukların yarısından fazlasında ateşli hastalığın ilk gününde ve hatta ilk 1-2 saat içinde ortaya çıkar. Çocukların 1/3 ünde aileler ateşin farkında değildir ve konvülziyon hastalığın ilk belirtisi olabilir(11). Ateş yükseldikten 24 saat sonra nadiren konvülziyon görülür(12). 2- Yaş: Febril konvülziyon en erken 1 ayda görülür, üst yaş sınırı yoktur(2). En sık olarak ay arası ortaya çıkmaktadır(1). Altı aydan küçükler ve 5 yaşından büyüklerde görülme ihtimali daha azdır(4). 3-Kalıtım: Febril konvülziyonda aile öyküsünün olması FK a duyarlılığı arttıran 3. önemli faktördür. Febril konvülziyonlu çocukların akrabalarında bu sendromun % 40-50, epilepsinin ise % oranında görülebileceği bildirilmiştir(4). Febril konvülziyon geçiren çocukların anne ve babalarında konvülziyon öyküsü % 17 iken, kardeşlerinde % oranında değişmektedir(5). Febril konvülziyon etyolojisindeki genetik komponenti göstermede aile ve ikiz çalışmaları önemli veriler elde edilmesini sağlamıştır. Tekrarlayıcı FK hikayesi olan kalabalık

8 8 ailelerde inkomplet geçişli otozomal dominant kalıtım, izole hastalarda ise multifaktöryel kalıtım gösterilmiştir. Otozomal dominant FK için 4 genetik lokus bildirilmiştir; FEB1 kromozom 8q13-21, FEB2 kromozom 19p13.3, FEB3 kromozom 2q23-24, FEB5 kromozom 6q Kromozom 2, 8, 19, 5q14-15 (FEB4) ile de FK nun ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bazı ailelerde ise hiçbir lokus bulunamaması FK nun genetik heterojenitesini göstermektedir (13). Patogenez Febril konvülziyonun patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Her çocuk ateşlendiği halde neden bazılarında konvülziyon gelişmektedir sorusuna açıklama getirilmeye çalışılmıştır. Yüksek ateşe bağlı vücut ısısındaki değişiklikler veya enfeksiyonun sebep olduğu inflamatuar mediatörler konvülziyona sebep olabilirler. Hipertermi, hücre içine kalsiyum girişini azaltarak eksitatör sinaptik iletinin hızlanmasına ve GABA salınımını azaltarak hipokampüsün inhibisyonunun azalmasına neden olur ve epileptiform aktivite ortaya çıkar. Enfeksiyonlar da proepileptojenik özellikleri olan interlökin-1β nin artışına sebep olur(13). Yapılan çalışmalarda FK lu çocuklarda nöron spesifik enolaz, interferon-α yüksekliği, prolaktin, tiroid stimüle edici hormon, büyüme hormonu ve kortizol düzeylerinde düşüklük, santral termoregülasyon bozuklukları, santral sinir sistemi(sss) olgunlaşmasında gecikme, eksitatör aminoasitlerde artma, demir eksikliği anemisi ve çinko eksikliği tespit edilmiştir fakat FK patogenezindeki rolleri tartışmalıdır(1,5). Febril Konvülziyon İçin Risk Faktörleri Uzun süre devam eden yüksek ateş, ani yükselen ateşe göre konvülziyonu başlatmada daha önemli rol oynamaktadır. Okul öncesi ve yuvaya giden çocuklar daha sık ateşlendikleri için FK da daha sık görülmektedir.

9 9 Berg ve ark. nın yaptığı bir çalışmada FK için risk faktörleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir; 1-Birinci derece akrabalarda FK öyküsü 2-Yenidoğan servisinde 30 günden fazla yatma hikayesi 3-Nörolojik gelişme geriliği 4-Yuvaya devam etme Bu faktörlerden en az ikisinin bulunduğu çocuklarda FK geçirme riski % 28 dolaylarında bulunmuştur(14). Febril Konvülziyonların Klinik Özellikleri Ve Sınıflandırılması Febril konvülziyonların çoğu kısa süreli, jeneralize, tonik-klonik, atonik nadiren parsiyel nöbetler şeklindedir. Çoğunlukla birkaç dakikada kendiliğinden durur. Başlangıçta ağlama, bilinç kaybı ve kaslarda sertleşme (tonik faz), apne görülebilir, daha sonra klonik fazda yüz ve ekstremitelerde tekrarlayan sıçramalar (jerkler) görülebilir(5). Nöbet özelliklerine göre iki tipi vardır; 1- Basit FK: Febril konvülziyonlu çocukların %80-85 inde basit FK görülür. Jeneralize ve tonik karakterdedir. Fokal özellik göstermez. Onbeş dakikadan kısa sürer, 24 saatte bir kez görülür. Nörolojik ve postiktal bulgusu olmaz. Aile bireylerinde FK öyküsü olabilir. Ateş genellikle 38 C ın üzerindedir(1,5). 2- Komplike (kompleks) FK: Febril konvülziyonlu çocukların %15-20 sinde görülür. Amerikan NCPP (National Collaborative Perinatal Project), kompleks FK özelliklerini 15 dakikadan uzun süren, 24 saat içinde tekrarlayan ve fokal özellik gösteren konvülziyonlar olarak tanımlamıştır(3). Ateş 38,5 C ın altında olabilir veya hasta uzun süredir ateşlidir. Postiktal nörolojik bulgu olabilir(1,5). Parsiyel başlayan FK da % 0,4 sıklıkla nöbetin başladığı tarafta birkaç saat ile 1-2 gün içinde kendiliğinden düzelen bir paralizi ( Todd Paralizi ) gelişebilir(15).

10 10 Atipik konvülziyon: Febril konvülziyon için tipik olmayan özelliklerin görülmesidir. Düşük ateş seviyelerinde, altı aydan küçük ve 6 yaşından büyük çocuklarda ortaya çıkabilir(9). Febril Status Epileptikus: Febril konvülziyonlu çocukların %5 inde görülür. Otuz dakikadan uzun ya da 30 dakika içinde arka arkaya tekrarlayan bilincin açılmadığı ateşli konvülziyon olarak tanımlanır. Çocukluk çağı status epileptikusunun 1/4 ü febrildir ve 2/3 üde ilk 2 yılda ortaya çıkar(5). Altmış dakikadan daha uzun süren FK ların klinik ve prognostik özelliklerinin diğer konvülziyonlardan farklı olması nedeniyle status epileptikus tanımının 60 dakikadan uzun süreli konvülziyonlar için kullanılmasının daha rasyonel olacağını öneren çalışmalarda yayınlanmıştır(16). Febril Konvülziyonlarda Ateş Nedenleri Febril konvülziyonda ateş nedenleri üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE), otitis media, tonsillit, idrar yolu enfeksiyonu olabilir. Gastroenteritte FK insidansı daha düşük olduğundan FK dan koruyucu özellik gösterdiği düşünülmektedir(17). Japonya da yapılan 118 i erkek, 79 u kız toplam 197 hastanın alındığı bir çalışmada hastalar FK u takiben değerlendirildiklerinde % 65 üst solunum yolu enfeksiyonu, % 7 bronşit veya pnömoni, % 5 gastroenterit, % 3 kızamık, % 3 roseola infantum, % 3 herpes jinjivostomatiti, % 2 otitis media ateş nedeni olarak tespit edilmiştir. Hastaların % 82 sinde viral, % 13 ünde bakteriyel etken saptanmıştır(16). Febril konvülziyonda ateş % 80 viral nedenlere bağlıdır. Viral hastalıkların daha sık ateş yükselmesine neden olduğu ve konvülziyon olmasa bile viral hastalık seyri sırasında elektroensefalografi (EEG) anormalliklerine rastlanabildiği bildirilmiştir(18,19). Örneğin Rotavirus hem febril hem de afebril konvülziyona sebep olmaktadır. Konvülziyonun mekanizması tam olarak bilinmezken Rotavirusun SSS ine direkt invazyon yaparak, nöron, astrosit ve endotel hücreleri enfekte ettiği, kan-beyin bariyerini bozarak ensefalopati yapabileceği öne sürülmüştür. Human

11 11 Herpesvirus-6 nında tekrarlayan FK lar yapmasının sebebi SSS invazyonu yapabilmesine ve reaktive olabilmesine bağlanmıştır(16). Aşılamadan sonra ortaya çıkan konvülziyonlar da FK ya benzer özellikler gösterir. Genellikle DBT aşısını takiben 48 saat içinde FK görülebilir, asellüler aşı ile bu risk azalmaktadır. Ailede FK öyküsü bulunan ve FK geçiren çocukların % 1,4 ünde son iki hafta içinde aşı yapılma öyküsü saptanmıştır(20). Febril Konvülziyonda Rekürrens Febril konvülziyon geçiren çocukların % ında FK tekrarlar. İkinci tekrar % 50 oranında ilk 6 ay içinde olmaktadır. Rekürrensin % 75 i ilk 1 yılda, % 90 ı ilk 2 yılda görülür. İlk nöbet 1 yaşın altında geçirilmiş ise rekürrens riski % 50 nin üzerine çıkmaktadır. Üç yaş üzerinde bu risk % 20 e inerken, 4 yaşında % tekrarlama riski vardır(1,5). Febril konvülziyonda rekürrense neden olan parametreler aşağıda belirtilmiştir; 1-İlk konvülziyon sırasındaki yaş: Yapılan çalışmalarda 15 aylıktan küçük çocuklar daha büyük çocuklar ile karşılaştırıldıklarında, küçük çocuklarda % 48,4, büyüklerde ise % 29,6 FK da tekrarlama riski bulunmuştur. 2-Aile hikayesi: Ailede FK hikayesinin olması, FK nun tekrarlama riskini % 20 arttırırken, afebril konvülziyon hikayesinin risk olmadığı bulunmuştur. 3-Kompleks konvülziyon: Bu konuda yapılan değişik çalışmalarda değişik sonuçlar bulunmuştur. Bazılarında kompleks konvülziyonun, bazılarında ise basit FK ların daha fazla tekrarladığı gösterilmiştir. Tüm bulgular beraber değerlendirildiğinde FK tekrarlama riski ile komplike FK arasında ilişki bulunmamıştır. 4-Nörolojik abnormaliteler: Nörolojik bozukluğu olan çocuklarda FK tekrarlama riski olmayanlara göre daha fazladır. 5-Bakımevi, yuvaya gitmek: Daha sık hasta olduklarından FK tekrarlama riski daha fazladır.

12 12 6-İlk konvülziyon sırasındaki ateş düzeyi: Düşük ateş seviyesinde ( 40 C ) konvülziyon geçirenlerde % 66 risk varken, >40 C ateşle konvülziyon geçirenlerde tekrarlama riski % 10 dur(21). Tanı ve Ayırıcı Tanı Ateş sırasında görülen her konvülziyon FK değildir, öncelikle konvülziyonun FK olup olmadığına karar verilmelidir. Ayrıntılı bir anamnez alınmalı, sistemik ve nörolojik muayene yapılmalıdır. Febril konvülziyon ayırıcı tanısında aşağıdaki nedenler ekarte edilmelidir; 1- Akut semptomatik konvülziyonlar: Beyin harabiyeti ya da epilepsisi olan çocuklarda ateşe bağlı olarak konvülziyon eşiği düşmektedir. Menenjit, ensefalit gibi SSS enfeksiyonlarında, Reye Sendromu nda, hiponatremi, hipoglisemi, hipokalsemi gibi metabolik bozukluklarda, Shigella, Salmonella enfeksiyonlarında, intoksikasyonlarda, organik fosfor ve oral hipoglisemik ilaçlar gibi konvülzif ajan kullanımlarında konvülziyon görülebilir. Febril konvülziyon ayırıcı tanısında bu durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. 2- Nonkonvülzif nörolojik nedenler: SSS enfeksiyonu sırasında görülebilen koreatetoz ve tik, tremor, kore gibi hareket bozuklukları da FK ile karıştırılabilir. 4-6 aylık bebeklerde korku ve kızgınlıkla ortaya çıkan, birkaç saniye süren titreme yada kaslarda sertleşme şeklinde kendini gösteren ve shuddering ataklar olarak tanımlanan durumlar da ayırıcı tanıda düşünülmelidir. 3- Nonkonvülzif nonnörolojik nedenler: Ateş sırasında görülen rigor paroksismal titremeler yada kas spazmı olup, bakteriyemi ile bağlantılıdır. Bilinç kaybı görülmez. Refleks anoksik atak ise ateşin tetiklediği vagal senkoptur fakat, febril konvülziyonun görüldüğü yaş grubunda nadirdir(5,9).

13 13 Febril Konvülziyonda Değerlendirme ve Laboratuar Tetkikleri Febril konvülziyon tanısında ayrıntılı öykü alınmalı ve nörolojik muayene yapılmalıdır. Ateş nedeni araştırılmalıdır. İlk kez FK geçiren bir çocukta tanıda menenjitin ekarte edilmesi önemlidir. Febril konvülziyondan sonra hiçbir tetkik rutin olarak gerekli değildir. Uyandırılamayan veya uzun süren ateşli veya ateşsiz konvülziyon geçiren hastalarda kan şekeri bakılmalıdır. Ateşli hastalığın nedenine göre istenebilecek diğer tetkikler şunlardır; 1-Ponksiyon Lomber: Febril konvülziyonu olan çocukların ancak % 2-5 inde menenjit saptanabilmektedir. Bu nedenle ilk kez FK geçiren çocukta ponksiyon lomber (PL) rutin değildir(22). Ponksiyon lomber klinik olarak menenjit şüphesi olan çocuklarda, komplike FK da, çocukta huzursuzluk veya uykuya eğilim varsa, çocuk 12 aylıktan küçükse yapılmalıdır. Menenjit düşündüren bulgular, meningeal bulguların pozitifliği, fokal konvülziyon, hipotansiyon, deride döküntü, peteşi, siyanoz gibi kuşkulu bulgular, 48 saat önce bir doktor tarafından muayene edilmiş olması ve hastaneye geldiğinde hala konvülziyon geçiriyor olmasıdır(5,9). İdeal olanı tecrübeli bir hekimin klinik bulgulara göre PL yapılmasına karar vermesidir fakat şüphe halinde kesinlikle yapılmalıdır. Lomber ponksiyon yapılmamasına karar verilen hasta birkaç saat içinde tekrar değerlendirilmelidir(23). 2-Elektroensefalografi: Febril konvülziyonu takiben ilk hafta içinde EEG de geçici olarak bioksipital teta yavaşlaması, fokal keskin aktivite, jeneralize diken dalga deşarjları, multifokal diken aktivitesi gibi nonspesifik bozukluklar görülebilir. Elektroensefalografi nöbetten 7-10 gün sonra çekilmelidir çünkü ateş ve viral enfeksiyonlardan etkilenmektedir. Üç yaş altındaki çocuklarda yaşla ilgili patolojik olmayan hipnogogik paroksismal deşarjlar görülebilir(5). Febril konvülziyona özgü EEG bulgusu yoktur. Febril konvülziyonun takip ve tedavisinde, prognozunu belirlemede yeri yoktur. Rekürrens veya epilepsi gelişimini

14 14 belirlemez. Basit FK larda % 60 normaldir ve çekilmesi gereksizdir. Atipik bulgular içeren ve komplike nöbet geçirenlerde çekilmelidir(1,5,9). 3-Bilgisayarlı Beyin Tomografisi ve Manyetik Rezonans Görüntülemesi: Basit FK da görüntüleme gerekli değildir. Kafa içi basınç artması veya fokal nörolojik bulgu varsa gerekli olabilir(9). Febril Konvülziyonun Epilepsiye Dönüşme Riski 1980 yılında yapılan Konsensus Geliştirme Konferansı nda FK da artmış epilepsi riski olduğu bildirilmiştir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda % 2-10 arasında değişen değerler bildirilmiştir. Sonuçlar hastaların takip sürelerine göre değişmektedir(24). Yedi yaşına kadar takip edilenlerde % 3 risk varken, 25 yaşına dek takip edilenlerde bu risk % 7 dir(13). En önemli risk faktörleri nörogelişimsel gerilik, ailede epilepsi öyküsü olması ve kompleks tip FK geçirilmesidir. Çok sayıda FK geçirme veya febril status epileptikus bu riski arttırmamaktadır(5). Basit FK sonrası % 2,4, tek kompleks konvülziyon sonrası % 6-8, iki kompleks konvülziyon sonrası % afebril konvülziyon geçirme riski vardır. İdiopatik jeneralize epilepsisi olan hastaların % 11 inde FK öyküsü varken, temporal lob epilepsili(tle) hastaların % 25 inde, TLE haricindeki parsiyel epilepsilerin % 5-6 sında FK öyküsü vardır(13). Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde yapılan bir çalışmada parsiyel epilepsi geliştiren hastalarda FK ların, jeneralize epilepsi geliştirenlere göre daha önce, özellikle de ilk altı ayda başladığı tespit edilmiştir. Temporal lob epilepsisi geliştiren hastaların hepsinde ilk FK nun 2 yaşından önce başladığı gösterilmiş ve febril konvülziyon ne kadar erken başlarsa epilepsi gelişme riskinin o kadar arttığı sonucuna varılmıştır(24). Febril Konvülziyonda Prognoz Febril konvülziyonda prognoz iyidir. Prospektif kohort çalışmalarda ölüm bildirilmemiştir(5). Hastane ve populasyon bazlı çalışmalarda farklı sonuçlar bulunmuştur.

15 15 Nörolojik ve motor defisitler hastane çalışmalarında değerlendirildiğinde % 5 yeni nörolojik bozukluk tespit edilirken, populasyon çalışmalarında hiç bulunmamıştır.hastane çalışmalarında % 8-22 arasında değişen mental retardasyon bulunurken, populasyon çalışmalarında tekrarlayan yada 30 dakikadan uzun süren FK larda bile IQ defisiti tespit edilmemiştir(3). Febril Konvülziyonda Tedavi Febril konvülziyonda tedavinin amacı konvülziyonu durdurmak, rekürrensi önlemek, epilepsi riskini azaltmaktır. Tedavi akut atakların tedavisi ve eğer gerekiyorsa profilaktik tedavi olarak 2 şekilde yapılır; akut tedavi ve profilaktik tedavi. Akut tedavi: Acil tedavisi diğer konvülziyonlardaki gibidir, ayrıca ateş düşürülüp ateş nedeni de tedavi edilmelidir. Akut tedavi sırasında yapılması gerekenler; 1-Konvülziyonu durdurmak: Çocukların bir çoğu konvülziyon durduktan sonra hastaneye getirilir. Eğer getirildiklerinde konvülziyon devam ediyorsa acil müdahale edilmelidir. Acil müdahalede; -Hava yolu açılır, aspire edilir, O2 verilir, -Vital bulguları kontrol edilir, -Ateş düşürülür (ılık soğutma ve antipiretikler ile), -Damar yolu açılır, antikonvülzif ilaç verilir (i. v. Diazepam 0,2-0,5 mg/kg, i.v. Klonazepam 0,02-0,05 mg/kg, rektal Diazepam 0,5 mg/kg, Kloral hidrat lavmanı mg/kg kullanılabilir). 2-Hastaneye yatırma: Genellikle hastaneye yatırılmaları gereksizdir. Ancak ilk kez FK geçiren çocukta postiktal dönem dışında letarji devam ediyorsa, klinik durum stabil değilse, 18 aylıktan küçük ise, komplike tipte FK geçirdiyse, çocuğun ev koşulları uygun değilse hastaneye yatırılıp takip edilmesi gereklidir.

16 16 3-Evde takip: Anne ve baba FK hakkında bilgilendirilmelidir. Febril konvülziyon için risk faktörleri olan, uzamış ya da birden fazla nöbet geçiren, sağlık kuruluşundan uzakta yaşayan çocukların ailelerine rektal diazem uygulaması önerilebilir(17). Profilaktik tedavi: Basit FK da profilaksi gereksizdir. Aşağıdaki risk faktörlerinden 2 veya daha fazlası varsa antiepileptik ilaç profilaksisi önerilebilir; -İlk FK u 1 yaşın altında geçirme, -Kompleks FK özelliği gösterenler, -Ailede FK hikayesi olanlar, -Öncesinde nörolojik bulgu veya nöromotor gelişim geriliği olanlar, -Sık (3 den fazla) tekrarlama varsa. Profilaktik tedavi, ateş sırasında kısa süreli intermitant tedavi ve uzun süreli profilaktik tedavi olmak üzere 2 şekilde yapılır; 1-Ateş sırasında kısa süreli intermitant tedavi: Ateş düşürülerek çocuk rahatlatılmalı, ateşe bağlı dehidratasyon önlenmelidir. Ateşli hastalık sırasında intermitant antipiretik verilmesi FK rekurrensi önlememektedir. Ateş 38 C üzerine çıkınca 12 saat ara ile saat rektal/oral diazem uygulanabilir. Febril konvülziyon riskini azaltmakta ancak epilepsi riskini azaltmamaktadır. Letarji ve sedasyon gibi yan etkileri menenjit bulgularını maskeleyebilir. Ateş sırasında barbituratların intermitant yolla verilmesi FK rekürrensini etkilememektedir. 2-Uzun süreli profilaktik tedavi: Profilakside en sık kullanılan antiepileptik ilaç fenobarbitaldir. Febril konvülziyon rekurrensini 5 mg/kg/gün dozunda uzun süreli kullanıldığında % 90 azaltmaktadır. Tedaviye ilk başlandığında hiperaktivite, hipersensitivite, uyku sorunları görülmektedir. Uzun süreli kullanılması ile davranış, yakın bellek, konsantrasyon bozukluğu görülebilmektedir. Sodyum valproat fatal hepatotoksisitesi gibi yan etkileri nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır. Karbamazepin ve difenilhidantoin FK profilaksisinde etkili değildir(1,5).

17 17 Ailenin Eğitimi: Anne ve babaların çoğu FK geçiren çocuklarının öleceğinden korkar ve aşırı kaygılanırlar. Ailelere FK nın benign bir olay olduğu, beyinde harabiyete yol açmadığı anlatılmalıdır. MİNERALLER Yeryüzünde doğal olarak bulunan 98 elementin 27 si yaşam için vazgeçilmezdir. Bir elementin esansiyel olabilmesi için o elementin canlı organizmanın tüm sağlıklı dokularında bulunması, konsantrasyonunun değişik canlı türlerinde oldukça sabit olması, eksikliğinde türe göre farklılık göstermeksizin aynı anatomik, fizyolojik ve biyokimyasal bozuklukların ortaya çıkması, eksikliğin giderilebilmesi ile de bu bozuklukların önlenmesi ve düzelmesi gerekmektedir(25). Günlük gereksinimi 1 miligramın üstünde olanlara makroelement, altında olanlara ise mikroelement veya eser element denir. Bu elementlerden 16 tanesi eser element olarak adlandırılır. Bütün canlı organizmalar için esansiyel olduğu saptanmış mikroelementler demir, iyot, bakır, manganez, çinko, kobalt, molibden, selenyum, krom, kalay, vanadyum, flor, silikon, nikel, arsenik ve kadmiyumdur(25). Çinkonun Tarihçesi Yaşayan organizmada çinkonun önemi ilk olarak 1869 da Raulin in Aspergillus Niger adlı siyah ekmek mantarında çinkonun, büyüme için gerekli bir element olduğunu göstermesiyle anlaşılmıştır yılında Keilin ve Mann tarafından karbonik anhidrazın % 0,3 çinko içeren bir çinko metalloenzimi olduğu gösterilerek ilk spesifik biolojik fonksiyonu tanımlanmıştır yılındaki ilk vaka sunumuna kadar insanlarda çinko eksikliğinin olamayacağına inanılıyordu. Prasad bu vakayla 1958 yılında gördüğü cücelik, hipogonadizm, hepatosplenomegali, kuru

18 18 cilt, jeofaji ve demir eksikliği anemisi ile gelen 21 yaşında İran lı bir hastada çinko eksikliğini tanımlamıştır(26) de Barnes ve Moynahan akrodermatitis enteropatikanın çinko suplementasyonu ile düzeldiğini bildirmişlerdir(27) de Amerika daki Ulusal Bilimsel Akademi nin Beslenme Bölümü nce çinkonun esansiyel bir besin maddesi olduğu açıklandı ve daha sonrada total parenteral nutrisyon sıvılarına katılması zorunlu kılındı(26). Bugün artık çinkonun 300 den fazla enzimatik reaksiyonda ve gen ekspresyonunda rolü olan 2000 den fazla proteinin yapısında bulunduğu bilinmektedir(26). Biokimyasal Özellikleri Çinko doğada elementer olarak bulunmaz. ZnO, ZnCO 2 ve ZnSiO 4 gibi bileşimler halindedir. Atom numarası 30 ve atom ağırlığı ise 65,37 dir. Yapısında çinko bulunduran bazı metalloenzimler ve yer aldıkları reaksiyonlar şöyle özetlenebilir; Karbonik anhidraz..co 2 ve HCO 3 metabolizması Timidin kinaz..nükleik asit ve protein sentezi DNA polimeraz...nükleik asit ve protein sentezi RNA polimeraz.. nükleik asit ve protein sentezi Delta amino levunilikasit dehidrataz...porfirin sentezi Glutamat dehidrogenaz...amino asit deaminasyonu ve üre siklusu Ornitin transkarbomilaz.. amino asit deaminasyonu ve üre siklusu Gliseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz glikoliz ve glukoneogenez Laktat dehidrogenaz glikoliz Alkol ve retinol dehidrogenaz.alkol-retinaldehit dönüşümü Karboksipeptidaz.protein sindirimi, folat absorbsiyonu

19 19 Aminopeptidaz protein sindirimi, folat absorbsiyonu. Superoksit dismutaz.superoksitlerin O 2 ve H 2 O 2 e dönüşümü. Çinko Homeostazı Çinko vücutta depolanmaz ve homeostazı hakkında çok az bilgi vardır.diyetle alınan çinko intraluminal ileti ile enterositi geçerek plazmaya verilir. Plazmadaki ana taşıyıcısı albumin olmakla beraber, çinko taşıyıcısı 1, 2, 3, 4 ve divalan katyon taşıyıcısı-1 (DCT-1) Nramp 2 isimli proteinler de çinkonun hücrelere taşınmasında rol alan diğer proteinlerdir. Diyetle alınan çinkonun % nın emildiği varsayılmaktadır. Gastrointestinal sistem (GIS) çinko homeostazındaki ana organdır. Çinkonun % 60 ı duodenumdan, % 30 u ileumdan, % 10 u da jejunumdan emilir. Çinko alımı az olduğu zaman, pankreastan salınan bir ligandın jejunal çinko emilimini arttırdığı iddia edilmektedir. Çinko dengesini korumada en önemli basamak GİS den atılımıdır. Alım azaldığı zaman fekal çinko atılımı da azalır(28). Ciddi çinko eksikliğinde dokulardaki kayıp aynı değildir; saç, deri, kalp ve iskelet kasında aynı kalırken, plasma, karaciğer, kemik ve testiste çinko düzeyi azalır. Plazmadaki çinko konsantrasyonu 15 mikromol/l dir ve bunun % 84 ü albumine, % 15 i α 2 -makroglobuline ve % 1 i de amino asitlere bağlıdır. Plazma çinko düzeyi diyetle alım, hormonal durum (glukokortikoidler, glukagon, epinefrin), stres ve enflamatuar hastalıklardan (metallotionin sentezi etkilendiğinden) etkilenmektedir(28). Kandaki çinkonun % 80 i eritrositlerdeki karbonik anhidraz enzimi içerisinde, % 3 ü lökositlerde ve az miktarda da trombosit içerisindedir(29). Gastrointestinal sistemden atılım 2,5-5,5 mg/gün olarak hesaplanmıştır ve hücre deskuamasyonu, transmukozal akış veya sindirim salgıları aracılığıyla olmaktadır. Böbrekten kayıp ise tubuler sekresyon ile sabit miktarda olup microgr/gün dür. Yenidoğanda

20 20 renal atılım erişkindekinden 5 kat daha fazladır. Böbrekten kayıp insulin ile inhibe olup, glukagon ile artmaktadır(28). Çinko emilimini fitat, lifli besinler, fosfat, kalsiyum,oksalat, bakır, kadmiyum, inorganik demir, kalay, toprak ve kil azaltır. Protein, kazein, laktoz, şarap, D vitamini, D- penisilamin ise arttırır(25). Doku ve sıvılardaki çinko konsantrasyonu Tablo 1 de gösterilmiştir. Günlük çinko gereksinimi yaş ve hormonal durumla ilgili olarak değişmektedir. Buna göre günlük çinko gereksinimi; İlk 6 ay 3 mg 6-12 ay 5 mg 1-10 yaş 10 mg Erişkinde 15 mg Hamilelerde 20 mg Emziren annede 25 mg dır(25). Besinlerdeki Çinko Proteine bağlı ve insan sütündeki çinko en kolay absorbe edilen ve biyolojik yararlılığı en iyi olan formlardır. Kolostrumda 20 mikrogr/ml, emzirmenin 3. ayında ise anne sütünde 2 mikrogr/ml çinko vardır. Hayvansal kaynaklı çinko bitkisel kaynaklıya göre daha kolay absorbe olur(29). Besinlerde en yüksek çinko konsantrasyonu istiridyededir, daha sonra koyun, sığır, dana ve balık etleri gelir(25). Temel gıdaların çinko içerikleri Tablo 2 de gösterilmiştir.

21 21 Doku/Sıvı Çinko düzeyi Doku/Sıvı Çinko düzeyi Saç 175 mg/gr. Dalak : 17 mg/gr. Tırnak 150 mg/gr. Testis : 15 mg/gr Semen 125 mg/gr. Akciğer : 14 mg/gr. Prostat 102 mg/gr. Adrenal : 14 mg/gr. Kemik 101 mg/gr. Beyin : 12 mg/gr. Karaciğer 55 mg/gr. Eritrosit : 0,90 mg/gr. Böbrek 54 mg/gr. Kan plazması : 0,3 mg/gr. Kas 33 mg/gr. İdrar : 0,05 mg/gr. Kalp 29 mg/gr. Tükürük : 0 mg/gr. Pankreas 21 mg/gr. Tablo 1:Doku Ve Sıvılardaki Çinko Konsantrasyonu(29)

22 22 Tablo 2: Temel Gıdaların Çinko İçerikleri (mg/100gr yenebilir kısım) Çinkonun Antioksidan Özellikleri Çinko antioksidan etkisini indirekt olarak hücre duvarı stabilizasyonu sağlayarak, superoksit dismutazın yapısına katılarak ve metallotionin doku konsantrasyonunu koruyarak gösterir. Akut etkileri sülfidril gruplarının stabilizasyonu, hidrojen peroksit (H 2 O 2 ) ve superoksitten hidroksil (-OH) oluşumunu azaltmaktır. Uzun süreli çinko eksikliği organizmayı oksidatif streslere daha duyarlı kılar. Çinkonun serbest radikal oluşumuna antagonizması; -Bakır ve demirin tetiklediği DNA kırıklarını azaltmak, -Kırmızı kürelerde Fe + ³-askorbatın tetiklediği methemoglobin yapımını azaltmak, -O 2, -OH, hipoklorit yapımını azaltmak, -Ksantin oksidaz ve NADPH oksidazın O 2, -OH yapımını azaltmak, -Bakırla kontrol edilen benzoat hidroksilasyonu ve askorbat oksidasyonunu azaltmak yolu ile olur(28). Çinko Ve Apopitozun Regulasyonu İntraselüler çinko konsantrasyonunun azalması ile apopitozun artması in vivo olarak gösterilmiştir. Çinkonun aktive caspase-3 yıkımını engellediği veya inaktive procaspase-3 ü aktifleyerek apopitozu bloke ettiği ortaya atılmıştır. Caspase-6, apopitozda çinkonun ana hedefidir ve caspase-3 ün proenzim formunu aktive ederek nükleer membranın bozulmasına sebep olur.

23 23 Hücresel proteinlerden Bcl-2 benzeri proteini antiapopitotik ve Bax benzeri protein de mitokondrial membranda proapopitotik olarak, apopitoz regulasyonunda rol alırlar. Çinko suplementasyonu Bcl-2/Bax oranını arttırarak hücrenin apopitoza direncini arttırır(28). Çinkonun antienflamatuar etkisi IL-1tarafından tetiklenen nitrit oksit (NO) oluşumuna, düz kas hücresinde azalmış NO sentetaz aktivitesine ve lipopolisakkarit inhibisyonuna bağlıdır(28). Çinkonun İmmun ve Endokrin Sistemle İlgisi Çinko eksikliğinde özellikle timusta olmak üzere lenfoid dokuda atrofi, periferik lenfosit sayısında azalma, nötrofil fonksiyonunda bozulma, antijen cevabında ve immunglobulin seviyesinde azalma olmaktadır. Çinko eksikliğinde tiroksin seviyesinde, ACTH rezervlerinde ve testosteron düzeyinde azalma olur. Çinko, büyüme hormonunun hücresel düzeyde etkili olabilmesi için önemli ara maddedir. İnsülinin sentezi, depolanması, salınmasında rol alır ve insülinin etkisini arttırır. Çinko ve Beyin Fonksiyonları Beyinde en yüksek çinko konsantrasyonu hipokampusta, hipotalamusta ve serebellumda bulunur(30). Beyinde bulunan çinkonun % 10 u glutamat içeren sinaptik veziküllerdedir. Uyarı ile sinaptik aralığa çıkan çinko N-metil-D-aspartat (NMDA) spesifik postsinaptik reseptörleri modüle eder. Çinko eksikliğinde NMDA reseptörleri inhibe olurlar. Çinko aynı zamanda aminobütirik asit reseptörlerini, glutamat ve dopamin taşıyıcısını da bloke eder. Çinko eksikliğinde hipokampustaki çinko seviyesi azalır ve konvülziyon görülme sıklığı artar(28). Çinko Eksikliğinin Nedenleri ve Semptomları Çinko eksikliğine neden olan ve sistemik yetmezliğine katkıda bulunan mekanizmalar aşağıdaki ana başlıklar altında incelenebilir:

24 24 1- Diyetle alımın azlığı veya biyoyararlığının az olması: Vejeteryan diyet, sentetik ve terapötik diyetler, protein enerji malnutrisyonu. 2- Malabsorpsiyon ve sindirim bozukluğu: Enteropatiler, akrodermatitis enteropatika, inflamatuar bağırsak hastalığı, pankreas yetersizliği, bağırsak rezeksiyonu, aklorhidri, biliyer obstruksiyon. 3- Vücuttan kaybın artması: Açlık, yanık, diabetes mellitus, diüretik tedavi, hepatitler, siroz, hemolitik anemiler, renal yetmezlik, kronik kan kaybı, eksfoliyatif dermatozlar. 4- Artmış çinko gereksinimi: Hızlı doku sentezi, gebelik, laktasyon, neoplastik hastalıklar, kemoterapi, radyoterapi, iyileşmekte olan anemi. Çinko birçok enzimin yapısında ve birçok vücut fonksiyonunda yer alan bir element olduğundan, çinko eksikliği çoğunlukla nonspesifik semptomlarla karşımıza çıkar. Diğer patolojilerle kolaylıkla karıştırılabilir ya da diğer patolojilerin seyrini olumsuz etkileyen bir faktör olduğu halde fark edilmeyebilir. Çinko eksikliği iştahsızlık, büyüme geriliği, kilo kaybı gibi nonspesifik bulguların yanı sıra hafif, orta ve ağır eksiklik bulguları ile kendini gösterir. Hafif eksiklik bulguları: Tanısı zordur ve en sık görülen şeklidir. Vücut kitlesinde azalma, oligospermi, hiperamonyemi, anerji, duygusal ve nörolojik değişiklikler, serum timulin ve IL- 2 aktivitesinde azalma, okul öncesi çocuklarda gelişmede duraklama görülür. Hafif eksiklik bulguları daha sıklıkla okul öncesi çocuklar, hamileler ve yaşlılarda görülür. Orta eksiklik bulguları: Hipogonadizm, kaba deri, iştahta azalma, karanlığa adaptasyon bozukluğu, tat duyusunda azalma, yara iyileşmesinde gecikme ile kendisini gösterir.yetersiz çinko alımı, GİS hastalıkları, karaciğer hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları ve orak hücre anemisinde bildirilmiştir. Ağır eksiklik bulguları: Büllöz püstüler dermatit, alopesi, emosyonel bozukluklar, tekrarlayan enfeksiyonlar, hipogonadizm, mental bozukluklar, yara iyileşmesinde bozukluk ortaya çıkar. Ayrıca akrodermatitis enteropatika, total parenteral nütrisyon, aşırı alkol alımı ve penisilamin tedavisi sonrası çinko kaybının derecesine göre ağır eksiklik bulguları görülebilir(31).

25 25 Çinko Eksikliğinin Tanısı Çinko düzeyini gösteren genel olarak kabul edilmiş sensitif ve spesifik bir marker bulunmamaktadır(32). Çinko eksikliği tanısı koyabilmek için aşağıda anlatılan değişik tetkikler denenmiş fakat tanı koymada hiçbiri tek başına yeterli bulunmamıştır. 1-Plazma yada serum çinko düzeyi: Serum, plazmaya kıyasla % 16 daha fazla çinko içerir. İkinci Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması raporunda çinkonun serum ortalama değeri 95±14 mikrogr/100 ml. olarak belirtilmiştir(33). Serum yada plazmadaki değer her koşulda o anki vücut çinko düzeyini göstermemektedir. Hipoalbuminemide ve akut enfeksiyonlarda çinko düzeyi düşük bulunabilmektedir(29). 2-Eritrosit çinko düzeyi: Eritrositlerin ortalama yaşam süreleri 120 gün kabul edilirse uzun süreli çinko durumunu göstermede faydalı olabilir. 3-Saç çinko düzeyi: Saç ve serum çinko düzeyleri birbirleriyle ilişkili değildir. Saç analizinde kirlilik, saç boyaları, şampuanlar, alındığı bölge, saçın uzama hızı gibi faktörler yanıltıcı sonuç verebilir. Ancak saç numunelerinden bakılan çinko değerlerinin kısa süreli değişimlerden etkilenmemesi, çabuk, kolay ve acısız toplanabilmesi nedeniyle daha avantajlı görülmektedir. 4-Trombosit çinko düzeyi: Yaşam süreleri eritrositlere göre daha kısa olduğundan akut değişiklikler için kullanılabilir. Ancak deneysel çinko eksikliğinde trombosit çinkosunun değişmediği gösterilmiştir. 5-Lökosit çinko düzeyi: Nötrofillerin yarı ömrü 6-7 saat iken monositlerin 1-3 gündür ve çinko içerikleri polimorfonükleer lökositlere göre daha yüksektir. Saf hücre popülasyonunda ölçümler daha güvenilir sonuç verir ancak metod çok komplike olduğundan hata riski yüksektir ve sık kullanılmaz. 6-İdrar çinko düzeyi: Yirmi dört saatlik idrarda atılan miktar tanıda yardımcı olabilir ama siroz, orak hücreli anemi, kronik böbrek hastalarında hiperzinküri mevcuttur.

26 26 7-Çinko bağımlı enzim aktivitesi: Alkali fosfataz, karboksipeptidaz, timidin kinaz gibi enzimler çinko eksikliğinden etkilenmektedir. Çinko suplementasyonu sırasında alkali fosfataz ile serum çinko düzeyi arasında doğru orantı mevcuttur. 8-Serum timulin aktivitesi: İnsanda deneysel çinko eksikliğinde serum timulin aktivitesi düşmüş, çinko suplementasyonu sonrasında normal seviyesine yükselmiştir. 9-Plazma metallotionin durumu: Düşük molekül ağırlıklı, çinko bağlayan bir protein olan metallotioninin doku konsantrasyonu, çinko düzeyi ile orantılı değişiklik göstermektedir. Klinik bulgularından şüphe edildiğinde plazma çinko düzeyi 65 mikrogr/dl veya saç çinko miktarı 70 mikrogr/dl bulunması ile çinko eksikliği tanısı konulabilir. Bugün için çinko eksikliğini değerlendirmenin en iyi yolu hastanın klinik bulgularının iyi yorumlanması ve tedavi sonrasında tedaviye verilen klinik, fonksiyonel, biyokimyasal yanıtların takip edilmesidir. Tedavi ve Toksisite Çinko eksikliğinin tedavisinde oral yoldan 0,2-3 mg/kg/gün çinko sülfat kullanılmaktadır. Çoğu durumda 1 mg/kg/gün yeterli olmaktadır(29). Akut çinko zehirlenmesi galvanize konteynerlerde saklanan içecek ve suların içilmesinden veya bu gibi sularla renal diyaliz yapıldıktan sonra görülebilir. Anoreksi, kusma, bulantı, diyare, letarji, ateş, baş dönmesi, gastrik erozyona bağlı kanama gibi semptomlar görülür. Erişkinde 2 gr veya daha fazla alındığında bu tür toksisite bulguları görülür. Uzun süre yüksek doz ( mg ) kullanılması mikrositik anemi ve nötropeni yaparken, kısa süreli günde 50 mg çinko alınması demir ve bakır metabolizmasını etkiler(31).

27 27 MATERYAL ve METOD Çalışmamıza Kasım 2003 ve Ağustos 2004 tarihleri arasında Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Acil polikliniğine başvuran hastalar alındı. Yaşları 2,5 ay ile 8 yıl arasında değişen 1 veya birden fazla FK geçirmiş, antiepileptik tedavi almayan 100 çocuk çalışma grubunu oluşturdu. Kontrol grubu olarak 23 ateşli ama konvülziyonu olmayan ve 30 sağlam çocuk çalışmaya alındı. Febril konvülziyon ile Çocuk Acil polikliniğimize başvuran hastaların hepsine acil müdahaleleri yapıldıktan sonra hepsinden ayrıntılı anamnez alınıp, fizik ve nörolojik muayeneleri yapıldı. Hastaneye başvurduktan sonraki ilk iki saat içinde hastalardan serum çinko düzeyi için örnek alınıp, bekletilmeden analiz edildi. İstatiksel analizler için Anderson-Darling, tek yönlü Anova, ki-kare, Pearson korelasyon analizi teknikleri kullanılmıştır ve p< 0,05 anlamlı olarak kabul edilmiştir. Serum çinko düzeyi ölçüm metodu Alınan kan örnekleri 1500 rpm de 10 dakika santrifüj edilerek serum elde edildi. Serumdaki Proteinlerin çöktürülmesi için 0,2 ml trikloroasetikasit ile 0,2 ml serum karıştırılıp10000 rpm da 10 dakika santrifüj edildi. Üstte kalan serumdan çinko düzey ölçümü yapıldı. Bu serumdan 0,2 ml alınıp, 1ml 5-Br-PAPS ve salisiladoksin içeren reaktif ile muamele edilip elde edilen renkli bileşim, renksiz olan çalışma reaktifine karşı 580 nm de okundu. Elde edilen çinko absorbansı, çinko standartlarının okunmasıyla elde edilen kalibrasyon eğrisinde değerlendirilerek serum çinko konsantrasyonu tayin edildi.

28 28 BULGULAR Febril konvülziyonlu 100 hastanın yaş, cinsiyet, serum çinko düzeyi ( microgr/dl), ateş nedenleri ve ateş düzeyi, konvülziyonun kaçıncı defa geçirildiği, ailede FK öyküsü olup olmadığı değerlendirilmiş ve elde edilen sonuçlar Tablo 3 de gösterilmiştir. Ateşli ama konvülziyonu olmayan 23 hastadan oluşan 1. kontrol grubunun sonuçları Tablo 4 de ve 30 sağlam çocuktan oluşan 2. kontrol grubunun sonuçları da Tablo 5 de gösterilmiştir. Tablo 3: Konvülziyonlu Çocukların Sonuçları YAŞ (AY) CİNSİYET ÇİNKO(mcg/dl) TANI FK AİLE_ÖYKÜSÜ ATEŞİ( C) 24 K 56,72 ÜSYE 1 YOK 38,3 10 E 95 İYE 1 YOK E 123 ASYE 1 YOK 38,8 11 E 46 ÜSYE 1 YOK 38,6 18 K 93 ÜSYE 2 YOK 38,4 24 E 108 AGE 1 YOK E 78,22 ÜSYE 1 YOK 38,7 7 E 84 ÜSYE 1.komplik e YOK 38,9 7 K 75 AGE 1 VAR K 78 ÜSYE 1 YOK 39 6 E 84,9 ÜSYE 1 VAR K 52 AGE 1 YOK 38,9 48 E 120 ÜSYE 2 YOK 38,8 12 K 86 ÜSYE 1.komplik e VAR 38,8 54 K 78 ÜSYE 1 YOK E 124 AGE 1 YOK E 76 ASYE 1 VAR E 167 ÜSYE 1.komplik e YOK 39,3 60 K 116 ÜSYE 1 YOK E 71,59 ÜSYE 2 YOK 38,9 24 E 110,2 ROSEO 1.komplik e VAR K 98 ÜSYE 1 VAR 39 7,5 E 78 ÜSYE 1 YOK 38,2 24 K 113,61 ÜSYE 3 YOK E 116,66 ASYE 2 YOK 38,5 7 K 201,53 ÜSYE 1 VAR 38,3

29 29 8 E 80 ASYE 1 YOK 38,6 42 E 111,94 ÜSYE 6 YOK K 91 ÜSYE 1 YOK E 118 ÜSYE 3 YOK 38,5 18 E 96 ÜSYE 1 YOK 38,5 20 K 116 ÜSYE 2.komplik e VAR 39,4 60 K 55,5 AGE 2 YOK 38,5 36 E 97 ÜSYE 1 YOK 38,8 12 K 93 ÜSYE 4 VAR 39,5 4,5 E 94,83 AGE 1 YOK K 68,8 AGE 1 YOK K 81,69 ÜSYE 1 YOK E 118,21 ASYE 1 VAR 39,6 36 K 126 ROSEO 1 YOK 38,8 12 K 56,75 ASYE 1 VAR 39 8 E 168 ASYE 1 VAR 38,7 10 K 180 ÜSYE 1.komplik e VAR 38,8 15 E 107 AGE 1.komplik e VAR 39,3 36 E 68 ÜSYE 1.komplik e VAR E 101 ÜSYE 1 YOK 38,7 11 K 79 ÜSYE 1 YOK 38,4 96 E 155 ÜSYE 1.komplik e YOK 38,2 12 K 132,83 ASYE 1 YOK 38,7 24 E 101,8 ÜSYE 1 YOK 38,5 12 E 78 ÜSYE 1 VAR 38,7 18 K 123 ÜSYE 1 YOK 39,3 24 E 91 ÜSYE 1 VAR K 102,63 ÜSYE 1 YOK 40 8 E 142,36 ÜSYE 1 YOK 39,4 9 K 131,6 İYE 1.komplik e YOK 39,4 8 K 114,2 ÜSYE 1.komplik e VAR 39,5 8 E 160 AGE 1 YOK 38,4 24 K 128,83 ASYE 1 YOK 38,3 8 K 186 ÜSYE 1 VAR 39,2 13 E 92 İYE 1 VAR 38,5 9,5 E 138 ÜSYE 1 VAR 40,1 36 E 184,33 ÜSYE 1 YOK 38,6 8,5 K 71 ÜSYE 1.komplik e VAR 40,1 12 E 82 ÜSYE 1 YOK 38,2 24 E 85 ÜSYE 1 VAR 39 7 E 80 ÜSYE 1 VAR 40 9 E 146,88 AGE 1 YOK E 109 ÜSYE 1 YOK 38 8 K 78 ÜSYE 1 YOK K 85 ÜSYE 1 YOK 38,5 13 E 142 ASYE 1 YOK 38,7 6 K 114,39 AGE 1 VAR 38,4 11 E 133,82 ÜSYE 1 VAR 39,4 10 K 78,46 ÜSYE 1 VAR 39,3

30 30 18 K 109 AGE 1 YOK E 143 ÜSYE 1 YOK K 95 ÜSYE 1 YOK 38,8 12 K 78,22 ÜSYE 1 YOK E 135,79 ÜSYE 1 YOK 38,9 48 E 75 ÜSYE 1 YOK 38,4 12 E 89,62 ÜSYE 1 YOK 38,4 12 K 60,36 ÜSYE 1 YOK E 69,04 AGE 1 VAR 38,8 66 E 115 ÜSYE 1 YOK 38,6 48 E 107,8 ÜSYE 1 YOK E 68,65 ÜSYE 1 VAR 38 8 K 99 ASYE 1 YOK 38,8 18 K 98 ÜSYE 1 YOK K 113,8 ASYE 1 VAR 39,5 4 E 107 ÜSYE 1 VAR 38,4 12 K 92 ASYE 1 YOK 38,8 24 E 88,66 ÜSYE 1 YOK 38,3 30 E 106 ÜSYE 1.komplik e VAR K 110 ÜSYE 1 VAR 39,5 21 E 85 ASYE 1 YOK 38,9 48 K 95 ÜSYE 1 YOK E 65,12 ÜSYE 1 VAR 38,8 2,5 K 115 ASYE 1 VAR E 91 ÜSYE 1 YOK 38,5

31 31 YAŞ (AY) CİNSİYET ÇİNKO (mcg/dl) TANI 84 K 98 ÜSYE 2 K 119 ASYE 3 E 152 ASYE 8 E 130,74 ÜSYE 4,5 K 153,68 AGE 1 E 109,16 ASYE 14 E 95 ASYE 17 K 115 ASYE 6,5 E 110 ASYE 8 K 99 ÜSYE 6,5 E 159,4 ÜSYE 7 K 95 İYE 48 E 80,3 AGE 84 K 63,75 ASYE 5,5 K 65 ÜSYE 4,5 K 67,76 ÜSYE 6 K 160 ASYE 5 E 120 ASYE 8 E 108 ASYE 9 E 81,4 İYE 5 E 185 ROSEO 12 E 165 ÜSYE 96 E 70,42 ASYE Tablo 4: Ateşli Ama Konvülziyonu Olmayan 1. Kontrol Grubunun Sonuçları

32 32 YAŞ (AY) CİNSİYET ÇİNKO (mcg/dl) 72 E K E 56,7 60 E 61,5 72 K 90 6 E 114,28 42 E E 104,65 24 E E 90,71 2 K 174,61 24 E 107,94 72 K K K K 96 9 E 71,1 48 K 67 8,5 K K E K E E E E K E 152,55 5,5 E 99 2 E 105 Tablo 5: Sağlam Çocuklardan Oluşan 2. Kontrol Grubu Sonuçları Febril konvülziyonlu çalışma grubunu oluşturan 100 çocuğun 56 sı erkek, 44 ü kız idi. En büyük hasta 8 yaşında, en küçüğü 2,5 aylık idi ve yaş ortalaması 22,7±18,7 ay olarak belirlendi. Hastaların % 90 ı ilk FK larını geçirmişti ve bunların % 12 si komplike FK du. Geriye kalan hastaların % 6 sı ikinci FK unu geçiriyordu ve % 1 i komplike FK

33 33 özelliğindeydi. Hastaların % 2 si üçüncü, % 1 i dördüncü, % 1 ide altıncı FK unu geçirirken bunlarda komplike FK yoktu. Febril konvülziyonlu hastalarda ateş sebebi olarak % 67 üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE), % 15 alt solunum yolu enfeksiyonu (ASYE), % 13 akut gastroenterit (AGE), % 3 idrar yolu enfeksiyonu (İYE) ve % 2 de roseola infantum tespit edildi. Hastaların ateş ortalamaları 38,8±0,52 C (38-40,1 C) idi. Febril konvülziyonlu hastaların % 35 inde aile öyküsü vardı, % 65 inde aile öyküsü yoktu. Febril konvülziyon geçirmeyip sadece ateş şikayeti olan 13 ü erkek, 10 u kız olmak üzere toplam 23 hasta çalışmamızın 1. kontrol grubunu oluşturdu. Bu gruptaki en büyük çocuk 8 yaşında, en küçüğü 1 aylık ve yaş ortalaması 19,3±28,8 ay olarak bulundu. Hastaların ateş nedenleri % 45 ASYE( % 25 i Bronşiyolit), % 33 ÜSYE, % 9 AGE, % 9 İYE ve % 4 de roseola infantum olarak tespit edildi. Çalışmamızın 2. kontrol grubunu 18 erkek, 12 kız olmak üzere toplam 30 sağlam çocuk oluşturdu. Değerlendirmeye alınan en büyük çocuk 9 yaşında, en küçük çocuk 2 aylık ve yaş ortalaması da 32±27,4 ay olarak bulundu. Febril konvülziyon geçiren çocukların serum çinko konsantrasyon ortalamaları 103,17±31,07 microgr/dl, 1. kontrol grubunun ortalaması 113,16±35,42 microgr/dl, 2. kontrol grubunun ortalaması ise 106,07±32,06 microgr/dl olarak bulunmuştur(şekil 1). Çalışmaya alınan tüm çocuklar içindeki en düşük serum çinko düzeyi 46 microgr/dl, en yüksek 201,53 microgr/dl ve tüm grupların ortalaması da 105,24±31,92 microgr/dl olarak saptanmıştır(şekil 6). Çalışma grubundaki çocukların serum çinko değerleri 1. ve 2. kontrol grubunun değerleri ile karşılaştırıldığında aralarında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Serum çinko düzeyi ile yaş, cinsiyet, ateş düzeyi, ateşe sebep olan hastalık, aile hikayesi, konvülziyon sayısı arasında bir ilişki gösterilememiştir(şekil 2, 3, 4).

34 34 (Şekil 5). Hasta yaşı küçüldükçe konvülziyon geçirme ihtimalinin arttığı saptanmıştır(p<0,05)

35 35 Boxplots of ÇÝNKO by durum (means are indicated by solid circles) 200 Serum çinko düzeyi (mcg/dl ) Serum çinko düzeyi mcg/dl ÇÝNKO durum Ateşli grup Konvülziyon Sağlam çocuk Ateþli Havaleli Saðlýklý Şekil 1: Ateşli, Konvülziyonlu Ve Sağlıklı Çocuklardaki Serum Çinko Düzeylerinin Gösterilmesi (Kırmızı Noktalar Ortalama Serum Çinko Değerlerini Göstermektedir)

36 36 Main Effects Plot - Data Means for ÇÝNKO YAÞ (AY) CÝNSÝYET TANI Serum Çinko Düzeyi mcg/dl ÇÝNKO ,5 4,0 4,5 6,0 7,0 7,5 8,0 8,5 9,0 9,5 10,0 11,0 12,0 13,0 14,0 15,0 18,0 20,0 21,0 24,0 30,0 36,0 42,0 48,0 54,0 60,0 66,0 72,0 84,0 96,0 Yaş (ay): 2,5-96 ay E Cinsiyet K 6.HASTA AGE ASYE IYE USYE Sekil 2: Serum Çinko Değerlerinin Yaş, Cinsiyet Ve Tanılara Göre Ortalama Değerleri

37 37 Yaş (ay) YAÞ (AY) Serum Çinko Düzeyi ÇÝNKO (mcg/dl) 200 Şekil 3:Yaşa Göre Serum Çinko Değerlerinin Dağılımı Serum Çinko Düzeyi ÇÝNKO Ateş( ATEÞÝ C) 40 Şekil 4: Ateş Seviyesine Göre Serum Çinko Değerlerinin Gösterilmesi

38 38 0,9 Geçirilen konvülziyon sayısı EPRO1 0,8 0,7 0,6 0, Yaş YAÞ (ay) (AY) 100 Şekil 5: Yaş Küçüldükçe Konvülziyon Geçirme İhtimalinin Arttığı Gösterilmektedir

39 39 Descriptive Statistics Variable: ÇİNKO ÇÝNKO % Confidence Interval for Mu % Confidence Interval for Median Anderson-Darling Normality Test A-Squared: P-Value: Mean StDev Variance Skewness Kurtosis N Minimum 1st Quartile Median 3rd Quartile Maximum 100,143 28,700 95,000 2,211 0, ,242 31, ,88 0, , ,000 80, , , ,530 95% Confidence Interval for Mu 110,340 95% Confidence Interval for Sigma 35,961 95% Confidence Interval for Median 107,084 Şekil 6: Çalışmaya Alınan Tüm Hastaların Serum Çinko Değerlerinin Dağılımı Gösterilmektedir

40 40 TARTIŞMA Febril konvülziyon çocukluk döneminde en sık gözlenen konvülziyon tipi olmasına rağmen patogenezi halen tam olarak bilinmemektedir. Çocuğun yaşı, genetik yatkınlığı, ateşin seviyesi, sitokinler, aminoasit ve eser element düzeylerindeki değişiklikler, santral termoregulasyon bozuklukları, SSS olgunlaşmasında gecikme, enfeksiyonlar gibi çok çeşitli nedenler etyopatogenezde tartışılmaktadır. Febril konvülziyonun başlama nedeninin vücut ısısının yükselme fazında olan metabolik değişiklikler olduğu düşünülmektedir, fakat mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır. Enfeksiyonlar, inflamatuar reaksiyonlar sırasında veya endotoksin verilmesi gibi bazı durumlarda, serum çinko konsantrasyonu düşer. Bu mekanizmada enfeksiyonun aktive ettiği makrofaj ve lökositlerden üretilen lökosit endojen mediatör (LEM) ün etkili olduğu savunulmaktadır. Bu azalma vücuttan kayba bağlı değildir, vücut içinde metallerin ani dağılımına bağlıdır. Ciddi seyirli hastalıklarda, karaciğer fonksiyonunun ve mikrosirkulasyonun bozulmasının serum çinko düzeyini daha da azalttığı iddia edilmektedir(34,35). Son yıllarda çinko ile febril konvülziyon arasındaki ilişkiden sıklıkla bahsedilmektedir. Çinkonun febril konvülziyon ve epilepsiyle olan ilişkisini ortaya koymak için yapılmış sınırlı sayıda çalışma literatürde mevcuttur. Gündüz ve ark. nın yaptığı bir çalışmada 20 FK lu ve 10 ateşli ama konvülziyonu olmayan çocuktan serum ve beyin omurilik sıvısı(bos) çinko düzeyleri ölçülmüştür. Hasta grubun ortalama serum çinko düzeyi 0,698± 0,095 mg/dl bulunurken, kontrol grubunda çinko

41 41 düzeyi 1,054± 0,066 mg/dl bulunmuştur. Çalışma sonucunda hem serum hem de BOS çinko düzeyinin FK lu çocuklarda anlamlı düşük bulmuşlardır(36). Aynı ekibin yaptığı diğer bir çalışmada 40 FK, 20 ateşli ama konvülziyonu olmayan, 20 afebril konvülziyonlu ve 22 sağlam çocuk olmak üzere toplam 102 çocuk çalışmaya alınmıştır. Ateşi ve konvülziyonu olan çocukların hem serum hem BOS çinko düzeyleri ölçülürken, sağlam çocuk grubunun sadece serum çinko düzeyi ölçülmüştür. Tetkik için alınan örnekler konvülziyon geçiren çocuklarda başvurudan sonraki ilk 1-12 saat içinde alınmıştır. Febril konvülziyonlu çocukların serum çinko düzeyleri diğer 3 gruptan anlamlı düşük bulunurken, ateşli ama konvülziyonu olmayan çocukların çinko düzeyleri de afebril konvülziyonlu ve sağlam çocuklara göre düşük bulunmuştur(37). Bu sonuçlar serum çinko düzeyindeki düşüklüğün sadece FK ile değil de ateşle de ilgili olabileceğini göstermektedir. Tütüncüoğlu ve ark. nın yaptığı bir çalışmada ise 15 FK lu, 20 de ateşli ama konvülziyonu olmayan toplam 35 hastadan serum ve BOS çinko düzeyi çalışılmıştır. Febril konvülziyonu takiben ilk 12 saat içinde alınan örneklerde serum çinko düzeyi kontrol grubuna göre anlamlı düşük bulunmuştur. Hastalar 3 ay sonra tekrar değerlendirildiklerinde kontrol grubu ile FK grubu arasında ki farkın kaybolduğu görülmüştür(38). Burhanoğlu ve ark. nın yaptığı başka bir çalışmada ise 19 u FK, 9 u bakteriyel menejit, 16 sı viral SSS enfeksiyonu ve 10 u da meningeal irritasyon bulguları gösteren ama BOS bulguları normal olan ÜSYE li çocuk olmak üzere toplam 54 hasta çalışmaya alınmış ve hepsinde serum ve BOS çinko düzeyi ilk 6 saat içinde bakılmıştır. Sonuçlarında FK lu çocuklarda hem serum hem de BOS çinko düzeyini diğer gruplara göre anlamlı düşük bulmuşlar ve bunun da FK patogenezinde rol oynayabileceğini savunmuşlardır(39). Mollah ve ark., 42 FK ve 30 ateşli ama konvülziyonu olmayan toplam 72 çocuğun BOS çinko düzeylerini karşılaştırmış ve FK lu grupta çinko değerlerini anlamlı düşük bulmuşlardır. Yaş, cinsiyet, ateşin derecesi, ateşin süresi ve lomber ponksiyon zamanı ile BOS çinko düzeyi arasında ilişki tespit etmemişlerdir (40).

FEBRİL NÖBETLER. Doç Dr. Sema Saltık

FEBRİL NÖBETLER. Doç Dr. Sema Saltık FEBRİL NÖBETLER Doç Dr. Sema Saltık FEBRİL NÖBETLER (FN)- TANIM FEBRİL NÖBET (FN): 6 ay- 5 yaş arası çocuklarda, santral sinir sistemi enfeksiyonu veya başka bir etken bulunmaması koşuluyla ateşle birlikte

Detaylı

FEBRİL KONVÜLSİYON: Tedavi Edilmeli? / Edilmemeli? Prof. Dr. Hasan Tekgül E.Ü.T.F. Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı

FEBRİL KONVÜLSİYON: Tedavi Edilmeli? / Edilmemeli? Prof. Dr. Hasan Tekgül E.Ü.T.F. Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı FEBRİL KONVÜLSİYON: Tedavi Edilmeli? / Edilmemeli? Prof. Dr. Hasan Tekgül E.Ü.T.F. Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı FK: Hedefler 1. Basit ve Komplike FK ları tanımlamak 2. Etyopatogenetik değerlendirmeyi yapmak

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı Beyinde bir grup nöronun anormal deşarjına bağlı olarak

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ

ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ 2009-2010,Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun Dersin amacı Eritrositlerin yapısal özellikleri Fonksiyonları Eritrosit yapımı ve gerekli maddeler Demir metabolizması Hemoliz Eritrosit

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Eser Elementler ve Vitaminler

Eser Elementler ve Vitaminler Doç. Dr. Onur POLAT Eser Elementler ve Vitaminler Esansiyel eser elementin temel özellikleri diyetten kesilmesi veya yetersiz alımıyla yapısal ve biyokimyasal değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin

Detaylı

KONVÜLSİYON (NÖBET) GEÇİREN ÇOCUK. Dr.Ayşe SERDAROĞLU Gazi ÜTF Çocuk Nöroloji

KONVÜLSİYON (NÖBET) GEÇİREN ÇOCUK. Dr.Ayşe SERDAROĞLU Gazi ÜTF Çocuk Nöroloji KONVÜLSİYON (NÖBET) GEÇİREN ÇOCUK Dr.Ayşe SERDAROĞLU Gazi ÜTF Çocuk Nöroloji Nöbet? Bilinç bozukluğu ve Motor fenomenler içeren olay. Nöbet... Van Gogh Epileptik nöbet neden olur? İnhibisyon Eksitasyon

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

ÜNİTE 17 Biyoelementler II (Eser Elementler)

ÜNİTE 17 Biyoelementler II (Eser Elementler) ÜNİTE 17 Biyoelementler II (Eser Elementler) Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Eser element kavramını tanıyacak, Eser elementlerin biyoelementler içindeki yer ve önemini kavrayacak, Sağlıklı bir yaşam

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

Patogenez Hastalığın etyopatogenezi tam olarak açıklanamamıştır. Yüksek ateşe bağlı vücut ısısındaki değişiklikler, enfeksiyonun

Patogenez Hastalığın etyopatogenezi tam olarak açıklanamamıştır. Yüksek ateşe bağlı vücut ısısındaki değişiklikler, enfeksiyonun Kitap Bölümü DERMAN Febril Konvülzyonlar Mehmet Açıkgöz Çocuklarda en sık görülen nöbet formu olan febril konvülzyon, 6 ve 60 ay arasındaki çocuklarda vücut sıcaklığının 38oC veya daha yüksek olmasıyla

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/ /01/2019) 14/11/2018 Çarşamba

DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/ /01/2019) 14/11/2018 Çarşamba DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/2018-18/01/2019) Saat 12/11/2018 08: 30 10: 20 Pediatri Stajının İşleyişi 13/11/2018 14/11/2018 15/11/2018 16/11/2018 Poliklinik ve servis Poliklinik

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuk Epileptik sendrom kavramı ve West

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuk Epileptik sendrom kavramı ve West Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuk Epileptik sendrom kavramı ve West sendromu Beyinde bir grup nöronun anormal deşarjına bağlı

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım

Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Karaciğer Fonksiyon Bozukluklarına Yaklaşım Dr. Sıtkı Sarper SAĞLAM DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU 04.10.2011 1 Netter in Yeri: DR.SITKI SARPER SAĞLAM - KEAH ACİL TIP KLİNİK SUNUMU

Detaylı

UYGUNSUZ ADH SENDROMU

UYGUNSUZ ADH SENDROMU UYGUNSUZ ADH SENDROMU Dr Sevin Başer Pamukkale Üniversitesi Göğüs G Hastalıklar kları Anabilim Dalı PAMUKKALE TARİHÇE 1957 yılında y Schwartz ve arkadaşlar ları Schwartz WB. Am J Med 1957; 23: 529-42 Bartter

Detaylı

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda

Detaylı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı ASİT Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 2006-2007 Eğitim yılı Ders programı Asitin tanımı Fizik muayene bulguları Asit miktarının ifadesi Asit yapan nedenler Asitli hastada ayırıcı tanı

Detaylı

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 1 / 5 1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk a detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 2. Kapsam: Bu talimat çocuk ın değerlendirilmesine ilişkin faaliyetleri

Detaylı

ÇOCUK ACİL POLİKLİNİĞİMİZE FEBRİL KONVULZİYON İLE BAŞVURAN HASTALARIN LABORATUAR BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ÇOCUK ACİL POLİKLİNİĞİMİZE FEBRİL KONVULZİYON İLE BAŞVURAN HASTALARIN LABORATUAR BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ T. C. Sağlık Bakanlığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Şef: Prof.Dr. Asiye NUHOĞLU ÇOCUK ACİL POLİKLİNİĞİMİZE FEBRİL KONVULZİYON İLE BAŞVURAN HASTALARIN LABORATUAR

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM

EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM EPİLEPSİLİ HASTAYA GEBELİK DÖNEMİNDE OBSTETRİK YAKLAŞIM Prof. Dr. Hayri Ermiş İstanbul Tıp Fakültesi, Kadın Hast. Ve Doğum A.B.D. Perinatoloji B.D. Gebeliğin kriz sıklığına etkisi? Gebelerin 1/3 ünde kriz

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

HASTANIN ÖNCELİKLİ OLARAK NUTRİSYON DURUMUNU BELİRLEMEK GEREKLİDİR:

HASTANIN ÖNCELİKLİ OLARAK NUTRİSYON DURUMUNU BELİRLEMEK GEREKLİDİR: NÜTRİSYONEL VE METABOLİK DESTEK: Malnütrisyon: Gıda tüketiminin metabolik hızı karşılamayamaması durumunda endojen enerji kaynaklarının yıkımı ile ortaya çıkan bir klinik durumdur ve iki şekilde olabilir.

Detaylı

Çocukta Kusma ve İshal

Çocukta Kusma ve İshal Tanım Çocukta Kusma ve İshal Dr. Hasan Kaya Acil Tıp AD Akut gastroenterit 24 saat içinde 3 ten fazla ya da anne sütü ile beslenen bebeklerde her zamankinden daha sık ve daha sulu dışkılamadır. Yenidoğan

Detaylı

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mine SERİN 1, Ali CANSU 1, Serpil ÇELEBİ 2, Nezir ÖZGÜN 1, Sibel KUL 3, F.Müjgan SÖNMEZ 1, Ayşe AKSOY 4, Ayşegül

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14 HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Akut Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus akut komplikasyonlar Hipoglisemi Hiperglisemi ilişkili ketonemi

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

Demir Eksikliği Nedenleri Klinik Bulgular. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi

Demir Eksikliği Nedenleri Klinik Bulgular. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Demir Eksikliği Nedenleri Klinik Bulgular Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi Demir eksikliğinin nedenleri Demir depolarının yetersiz olması Prematürelik,

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz

ÜRÜN BİLGİSİ. CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz 1. ÜRÜN ADI ÜRÜN BİLGİSİ CLAVOMED FORTE 250 mg / 62,5 mg Oral Süspansiyon Hazırlamak İçin Kuru Toz 2. BİLEŞİM Etkin madde: Her 5 ml de; Amoksisilin Klavulanik asit 250.00 mg 62.5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır:

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır: Genetik danışma, genetik düzensizliklerin temelini ve kalıtımını inceleyerek hasta ve/veya riskli bireylerin hastalığı anlayabilmesine yardımcı olmak ve bu hastalıklar açısından evliliklerinde ve aile

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri Ergenin yaşına, gelişim düzeyine uygun Bireysel, kültürel ve sosyoekonomik farklılıklara

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI ZINCO 220 KAPSÜL. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Her 1 kapsül,

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI ZINCO 220 KAPSÜL. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Her 1 kapsül, KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI ZINCO 220 KAPSÜL 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Her 1 kapsül, Etkin madde: Çinko (Çinko sülfat monohidrat halinde) 50 mg içerir. Yardımcı maddeler: Laktoz

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NIZORAL 400 mg Ovül 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir ovül etkin madde olarak 400 mg ketokonazol içerir. Yardımcı maddeler: Bütil hidroksianizol

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler: Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı

Detaylı

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar TRANSFERRİN Transferin kanda demiri taşıyan bir proteindir. Her bir trasferrin molekülü iki tane demir taşır. Transferrin testi tek başına bir hastalığı göstermez. Beraberinde serum demiri, ferritin, demir

Detaylı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Doç. Dr. Betül ULUKOL AKBULUT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Ateş Hipotalamik set-point in yükselmesi Çevre ısısının çok artması Ektodermal

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) 2017-2018 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 31 Biyofizik 4-4 Fizyoloji 22 5X2 27 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 18 Tıbbi

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati : Terminoloji Tip A Akut karaciğer yetmezliği ile birlikte Tip B Porto-sistemik Bypass ile birlikte (intrensek hepatosellüler yetmezlik

Detaylı

1. Makromineraller: Başlıca makromineraller kalsiyum, magnezyum, fosfor, sodyum, potasyum ve klordur.

1. Makromineraller: Başlıca makromineraller kalsiyum, magnezyum, fosfor, sodyum, potasyum ve klordur. İnsan vücudunun yaklaşık % 4'ünü mineraller oluşturur. Bunlar vücutta, tuzlar, bileşikler ya da iyonik şekilde bulunurlar. Günlük gereksinimi 50 mg'ın üzerinde olan minerallere makromineraller, altında

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI Dr. Dilek TORUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13-17 Kasım 2013 30. Ulusal Nefroloji Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon

Detaylı

UÜ-SK AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI

UÜ-SK AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI HİZMET KAPSAMI Rev. No : 03 Rev.Tarihi : 28 Şubat 2012 1 / 5 1 HİZMET KAPSAMI: Aile Hekimliği Anabilim Dalı yaş, cinsiyet, yakınma, hastalık ayrımı yapmaksızın, yaşamın bütün evrelerinde ve süreklilik içinde, sağlığın

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ LALE AKKAYA Periton Diyaliz Hemşiresi CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ 25. ULUSAL BÖBREK HASTALIKLARI DİYALİZ VE TRANSPLANTASYON HEMŞİRELİĞİ

Detaylı

Prof Dr Salim Çalışkan. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi

Prof Dr Salim Çalışkan. İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Prof Dr Salim Çalışkan İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi FC 12y K Tekrarlayan İYE İYE dikkat çeken noktalar Çocukluk çağında 2.en sık enfeksiyondur Böbrek parankimi zarar görebilir (skar) Skara

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ 60. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 9-13 Kasım 2016; Antalya Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı Konuşmanın

Detaylı

MENOPOZ. Menopoz nedir?

MENOPOZ. Menopoz nedir? MENOPOZ Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. VERTİN 16 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM. Etkin madde: Betahistin dihidroklorür... 16 mg

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. VERTİN 16 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM. Etkin madde: Betahistin dihidroklorür... 16 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI VERTİN 16 mg Tablet 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Betahistin dihidroklorür... 16 mg Yardımcı maddeler: Mannitol... 50 mg Yardımcı maddeler

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

PROSPEKTÜS DECAVİT YUMUŞAK KAPSÜL

PROSPEKTÜS DECAVİT YUMUŞAK KAPSÜL Multivitamin ve Mineral Kombinasyonu FORMÜLÜ : PROSPEKTÜS DECAVİT YUMUŞAK KAPSÜL 11 Vitamin Vitamin A 10.000 I.U Vitamin B 1 20 mg Vitamin B 2 5 mg Vitamin B 6 10 mg Vitamin B 12 0.005 mg Vitamin C 150

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

Serap BALAS. Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Serap BALAS. Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Serap BALAS Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kemoterapi, hematoloji ve onkolojide bir tedavi seçeneğidir. Kanser tedavisinde hastalığın sürecini yavaşlatmak, geriletmek

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ 207-208 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 20..207-9.0.208 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Hasan ÇETİN Prof. Dr. M. Özgür PİRGON

Detaylı

Travma Hastalarında Beslenme

Travma Hastalarında Beslenme Doç. Dr. Onur POLAT Travma Hastalarında Beslenme Normal ve sağlıklı organizma travma veya strese maruz kaldığında kendisini korumaya yönelik bazı fizyolojik mekanizmaları harekete geçirir. Genel amaç organ

Detaylı

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde

Detaylı

Febril Nöbetler. Dr.Ayşe SERDAROĞLU. Beyni olan herkesin nöbeti olabilir

Febril Nöbetler. Dr.Ayşe SERDAROĞLU. Beyni olan herkesin nöbeti olabilir Febril Nöbetler Dr.Ayşe SERDAROĞLU Beyni olan herkesin nöbeti olabilir Nöbet; Çeşitli nedenlerle beyinde nöronal hücrelerin anormal elektriksel boşalımları sonucu -bilinç değişiklikleri -anormal motor

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD Vitamin D3 400 Genel Bilgi Bir sterol türevi olan D vitamini diyetle alınabilir veya endojen olarak sentezlenebilir. Diyetle, bitkilerde bulunan D2 vitamini (ergokalsiferol) ve hayvan dokularında bulunan

Detaylı

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Lebriz Hale Aktün, Yeliz Aykanat, Fulya Gökdağlı

Detaylı

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda; 3. SINIF VE Bu sınıfta öğrencilere, yaşamın evreleri içinde ve organ sistemleri temelinde hastalık oluşumunun genel özellikleri, nedenleri, temel mekanizmaları, patolojik bulguları, laboratuvar ve görüntüleme

Detaylı

YENİ DİYABET CHECK UP

YENİ DİYABET CHECK UP YENİ DİYABET CHECK UP Toplumda giderek artan sıklıkta görülmeye başlanan ve başlangıç yaşı genç yaşlara doğru kayan şeker hastalığının erken teşhisi için bir Check Up programı hazırladık. Diyabet Check

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

v2

v2 SDÜ TIP FAKÜLTESİ 206-207 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 05.09.206 -..206 v2 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Hasan ÇETİN Doç. Dr. M. Özgür PİRGON

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı