KAPİTALİZM BUNALDI, KRİZ GEÇİRİYOR. Korkut Boratav : Türkiye bu tempoda bir sermaye birikimiyle ne köy olur, ne kasaba..

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KAPİTALİZM BUNALDI, KRİZ GEÇİRİYOR. Korkut Boratav : Türkiye bu tempoda bir sermaye birikimiyle ne köy olur, ne kasaba.."

Transkript

1 SAYI EKİM 2008 KAPİTALİZM BUNALDI, KRİZ GEÇİRİYOR Korkut Boratav : Türkiye bu tempoda bir sermaye birikimiyle ne köy olur, ne kasaba.. Füsun Çiçekoğlu Ölü bir arkadaşa Sezai Sarıoğlu Sahi Biz Birbirimizin Nesi Oluruz?

2 İÇİNDEKİLER mülkiye den Erdal Erden i Kaybettik... 3 Cahit Emre Kamu Yönetimi Araştırma Yarışması Sonuçlandı...4 mülkiye de öğrenci olmak Füsun Çiçekoğlu / Ölü Bir Arkadaşa... 5 albümlerden Sami Urfalı Necdet Bilgin Gülden Öğütveren mülkiyeli şairler Cahit Sıtkı Tarancı röportaj Korkut Boratav çeviriler Krizin Filistin Toplumuna Etkileri: Leyla Farsak la görüşme Mısır: Toplumsal ayaklanma ve kötüleşen siyasi durum Ürdün de artan fiyatların etkileri konuk yazar Sezai Sarıoğlu Sibel ÖZBUDUN Temel DEMİRER Mehmet ÖZER tesislerimizden Tesislerimiz Kışa Hazırlandı mülkiyespor 1. Devre Karşılaşmaları Başlıyor E-Bülten Mülkiyeliler Birliği nin Yayınıdır. Mehmet ÖZER tarafından hazırlanmaktadır.

3 mülkiye den Yeni bir sayıyla merhaba. İyi bir fikir ve elimizde bazı malzemelerle başladığımız ilk sayının ardından, sizlerin de katkısıyla ve epeyce yol alarak, kesintisiz bir şekilde Ekim sayımıza ulaştık. İlk sayıya başlarkenki, üyelerimize bizden bilgi, haber ve duyuruların ulaştırılması amacından vazgeçmeden, bazı yenilikleri de sayfalarımıza taşıyoruz. Özellikle ilgi okunduğunu, yapılan katkılardan da anladığımız MÜLKİYE DE ÖĞRENCİ OLMAK ın yanısıra MÜLKİYELİ ŞAİRLER bölümünü de artık sürekli hale getirdik. Artık güncel bazı ülke ya da dünya gündemi ile ilgili ve Birliğimizin duruşuna uygun yazıları da KONUK YAZAR bölümümüzde göreceksiniz. Bunların yanında her sayıda elimizden geldiğince bazı ufak ve hoş katkılarla bültenimizin içeriğini zenginleştirmek gibi bir çabamız var ve bu çabamızda sizlerin de katkı ve eleştirilerinizi esirgemeyeceğini biliyoruz. Bültenimizin ana başlıkları, artık okuyucularınca biliyor. Bize herhangi bir bölüm başlığı içerisinde yer alabilecek yazı, fotoğraf, resim gibi malzemeler gönderebilir, sürekli olabileceği gibi sadece o sayıda yer alacakyeni bölümler (elbette malzemeleriyle birlikte) önerebilirsiniz. Biz, sizlerden gelecek her türlü katkıyı, elimizden geldiğince ve bülten olanakları içerisinde, değerlendirmeye hazırız. Geçen ay gerçekleştirmiş olduğumuz Olağanüstü Genel Kurul kararları içerisinde de yer aldığı gibi, Birliğimiz yeni tesisler kazanma, sahip olduğu tesisleri yenileştirme ve tesislerini daha işlevsel hale getirme çabalarını yoğunlaştırdığı bir döneme girdi. Bu konuda çabaları ya da çalışmaları olan şubelerimizden de tüm camiayı sevindirecek haber ve bilgiler bekliyoruz. Amacımız sizlerle biraz daha interaktif (etkileşimli) iletişim içerisinde olabilmek ve yaptığımız şeyin karşıdan nasıl göründüğünü de algılayabilmek. Elbette bunların yanında bu çabamızı takdir eden yazılarınızı e-posta kutusunda görmeye de hiçbir zaman hayır demeyiz. Tüm okuyucularımızın geçmiş bayramını kutluyor, yeni sayıda buluşana kadar esenlikler diliyoruz. A.Raif FALCIOĞLU ACI KAYBIMIZ MÜLKİYELİ RESSAM ERDAL ERDEN İ KAYBETTİK Mülkiyeliler Birliği 1962 mezunu, ressam Erdal Erden i günü kaybettik. Cenazesi günü Foça da toprağa verilmiştir. Mülkiyeliler Birliği camiasına başsağlığı dileriz. Erdal Erden 1962 yılında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi nden mezun oldu de TODAİE de işletme dalında master yaptı.(m.b.a.) 1972 de Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderildiği İran da Tahran Üniversitesi nin Uluslararası Yönetim Uzmanlığı programını bitirdi. Resim çalışmalarına, lise döneminde başladı yıllarında İsmet İnönü, Şevket Süreyya Aydemir, Yusuf Kemal Tengirşek, Asım Gündüz, Fahrettin Altay, Afet İnan la Atatürk ve Kurtuluş Savaşı konusunda çalışmalar yaptı. Atatürk portreleri çizimlerinde bu çalışmaları temel aldı da Birleşmiş Milletler tarafından üye sanatçı seçildi. Eserleri Fransız yönetmeni Roger Vadim tarafından filme çekildi. Seçilmiş sergileri: 1965 Fransız Kültür Merkezi (Ankara), 1966 Fransız Kültür Merkezi (İstanbul), 1966 A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi (Ankara), 1967 Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi (Ankara), 1967 Türk-Amerikan Kültür Derneği (İzmir), 1978 Girne (Kıbrıs), 1991 Mülkiyeliler Birliği (İstanbul), 1995 Anayasa Mahkemesi (Ankara); 1998 Türk-Japon Kültür Merkezi (Ankara), 2000 Dortmund, Münster, Köln, Frankfurt (Almanya), 2005 Mülkiyeliler Birliği (İzmir), 9 Kasım 2006 Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi (Ankara), 9 Şubat 2006 Semih Balcıoğlu Kültür Merkezi (Ürgüp), 20 Şubat 2006 Ayvalık Belediyesi Kültür Merkezi, Mart 2006 Mülkiyeliler Birliği Bursa Şubesi (Bursa). 3

4 CAHİT EMRE KAMU YÖNETİMİ ARAŞTIRMA YARIŞMASI SONUÇLANDI A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi (KAYAUM) un, lisans ve lisansüstü öğrencilerini kamu yönetiminin başlıca sorun alanlarına ilişkin konularda düşünme ve araştırmaya yönlendirebilmek amacıyla, 2 Eylül 2002 günü yitirdiğimiz değerli hocamız Doç.Dr. Cahit EMRE adına 2005 yılından itibaren her yıl, Kamu Yönetimi Araştırma Yarışması gerçekleştirilmektedir. Bu yıl yapılan yarışmada, iki farklı katagoride yapılmış araştırmalar, dokuz farklı üniversitenin öğretim üyelerinden oluşan yarışma jürisi (Prof. Dr. Şinasi AKSOY ODTÜ, Prof. Dr. Oya ÇİFÇİ TODAİ, Prof. Dr. Atilla GÖKTÜRK Muğla Üniversitesi, Prof. Dr. Birgül A. GÜLER Ankara Üniversitesi, Prof. Dr. Eyub G. İSBİR Gazi Üniversitesi, Prof. Dr. Kemal Kartal İnönü Üniversitesi, Prof. Dr. Ali ÖZTEKİN Akdeniz Üniversitesi, Doç. Dr. Adalet ALADA İstanbul Üniversitesi, Doç. Dr. Yeşim Ediz ŞAHİN Dokuz Eylül Üniversitesi) tarafından değerlendirilmiş ve birincilik ödülüne değer iki çalışma belirlenmiştir. Her yıl farklı bir üniversitenin organizasyonunu üstlendiği Kamu Yönetimi Forumu (KAYFOR), bu yıl Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından gerçekleştirilmiştir Cahit Emre Kamu Yönetimi Araştırma Ödülü Töreni 9 Ekim 2008 tarihinde gerçekleştirilecek olan açılış töreninde yapılacaktır Ödül töreninde Mülkiyeliler Birliği de temsil edilecektir. Mülkiyeliler Birliği Vakfı nın katkılarıyla bu yıl birinciliğe değer görülen çalışmalara destek olmak üzere birer dizüstü bilgisayar armağan verildi Cahit Emre Kamu Yönetimi Araştırma Ödülü Değerlendirme Sonuçları A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Araştırma ve Uygulama Merkezi nin (KAYAUM), lisans ve lisansüstü öğrencilerini kamu yönetiminin başlıca sorun alanlarına ilişkin konularda düşünme ve araştırmaya yönlendirebilmek amacıyla açılan ve dokuz farklı üniversiteden öğretim üyelerinin jüri 4 üyeliği yaptığı 2008 Cahit Emre Kamu Yönetimi Araştırması Yarışması sonuçlandı. Lisans araştırmaları dalında birincilik ödülüne, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğrencisi Tuğba ELÇİN in Bürokrasinin Mimari Görünümü başlıklı çalışması değer görüldü. Lisansüstü araştırma dalında Geleceğin Güvensiz İnşası ve Sosyal Güven(siz)lik Reformu başlıklı ortak çalışmayla Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü araştırma görevlisi Cem ERGUN ve Süleyman Demirel Üniversitesi Kamu Yönetimi yüksek lisans öğrencisi Ayşe DERİCİOĞULLARI birinciliğe değer bulundu. Sicil Sistemi başlıklı çalışmasıyla Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi doktora öğrencisi Fatma Müge ALGAN ikinci, Devlet Planlama Teşkilatı ve Planlama Anlayışında Yaşanan Değişim ( /1980-Günümüze) başlıklı çalışmasıyla İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi yüksek lisans öğrencisi Yunus Emre ÖZKAN üçüncü en iyi araştırma olarak değerlendirildi Cahit Emre Kamu Yönetimi Araştırmaları Yarışması nın birincilik ödülleri, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi nde 9-11 Ekim 2008 günleri arasında yapılacak Kamu Yönetimi Forumu nun (KAYFOR-6) açılış töreninde verilecektir. Ödül töreni 9 Ekim 2008 Perşembe günü saat 9.30 da gerçekleştirilecek, ardından KAYFOR-6 toplantılarına geçilecektir. Kamu Yönetimi Araştırmaları Yarışması na ilgi gösteren tüm katılımcıları, emek verdikleri başarılı çalışmaları nedeniyle kutluyor, araştırmacılık çabasını ve başarılarını sürdürmelerini diliyoruz. Prof. Dr. Birgül A. Güler KAYAUM Müdürü Ali Çolak Mülkiyeliler Birliği Başkanı Prof. Dr. Celal Göle AÜ SBF Dekanı

5 mülkiye de öğrenci olmak Ölü Bir Arkadaşa Füsun Çiçekoğlu ölen arkadaşlarının ardından yaktıkları ağıttır Hey! Selim lerde katledilen Siyasallı devrimciler için 14 Haziran da, Ankara da yapılan anma toplantısı, sürgünde olmanın tanıdık sızısını, bir zamanlar dilimizin konuşulduğu yerden ve zamandan sürülmüş olmanın ağrısını dindirmese de farklılaştıran bir buluşmaydı. Her yıl olduğu gibi bu Haziran da da, yitirdiğimiz arkadaşları anmak için 1979 da öldürülen Hakan Şenyuva nın mezarı başında toplanıldı. Sözlerle, seslerle, dokunuşlarla yitirdiğimiz arkadaşlara değebilmek; şu koca dünyadan bahset bize der gibi ölen arkadaşlara seslenerek unutulmadıklarının kanıtını şu koca dünyaya bırakmak istiyordu herkes. Hey! Selim! Bu gece bizimle olamaman ne acı Hey! Selim! Çok korkuyorum, Selim. Deniz o kadar büyük ki! Gittiğin yerde bizi ne bekliyor Selim? Hepimizin gideceği o yer neye benziyor? Dağlar mı var, vadiler mi, Polisler mi var orada askerler mi, hiç geriye bakmadık ki biz. Şimdi tek görebildiğim, deniz, uçsuz bucaksız deniz. Rüyamda annemi gördüm gece kapının eşiğinde durmuş, ağlıyordu. Noel di, çanlar çalıyordu. Dağlara kar düşmüştü. Keşke burada olaydın bize eskisi gibi o limanlardan, Marsilya dan, Napoli den, Şu koca dünyadan bahsedeydin Hey! Selim, anlat, anlat bize Şu koca dünyadan bahset. Hey! Selim, konuş, konuş bizimle...1 Sonsuzluk ve Bir Gün ün unutulmaz sahnesinde Selim in ardından arkadaşlarının her biri kendince yas tutar. Kimi için için ağlar, kimi intikam yemini eder, kimi polisin ve askerlerin orada da olup olmadığını merak eder. Belki de iyi bir şeydir Selim in yerinde olmak, eğer orada geride bıraktıkları dağlar, vadiler, anneler varsa; polisler ve askerler yoksa. Polislere ve askerlere bakmadan kaçmak gerekir, geriye bakılmaz çünkü ölümden kaçarken. Aslında içinden geçip gelmişlerdir bütün çocuklar, bilirler nasıl bir şeydir ama geriye bakamadıklarından tanımazlar yüzünü ölümün. Çocuk tüccarlarından, mafyadan, polisten kaçışarak arabaların camlarını temizlemeye çalışmaktır burası, iyi bir yer değildir. Burası sürgünde olmaktır çünkü artık. Bilinmezlik olan orası hakkında sual edebilecekleri tek kişi, daha bir dakika önce yan yanayken oraya giden arkadaşları Selim dir. Yerde yatan inanılmaz sahicilikteki ölü bedeniyle her sorunun sorulabileceği, her cevabın beklenebileceği, sorulardan ve cevaplardan sıyrılıp giden, artık hiç ses etmeyen Selim dir. Ona dair her şeyi düşünme, söyleme, onu Sonsuzluk ve Bir Gün filminde, kaçak Arnavut 5 kendi sözleri, kendi rüyalarıyla giydirme hakkı göçmeni çocukların hayret, korku, hasretle Selim in, olacaktır bundan böyle geride kalanların. Selim in

6 anlattıklarını hepsi kendince hatırlayacak, her biri kendi hatırladıklarından birbirinden farklı Selim ler yaratacaklardır. Bu Selim lerden hiçbiri giden arkadaşları olmayacaktır ama. Zaman içinde Selim başka biri olacak; rüyalarında, hatıralarında kalan sözlerle konuşmaya başlayacaktır onlarla. Her giden gibi o da kalanların hafızasında yeniden şekillenecek, Selim in adından birden fazla hikâye çıkacaktır. Yıllardır, Hakan ın mezarı başında başlayan her anma toplantısında Sonsuzluk ve Bir Gün filminin gözümün önünden gitmeyen bir sahnesidir bu. Bu yılki anma toplantısında filmin çağrışımları daha da genişledi; kendini başka izleklerle de, kelimeleri ve sürgündeki yazarların bitmemiş eserleriyle de çağrıştırdı Sonsuzluk ve Bir Gün. Arkadaşlarımızın öldürüldüğü yaşlarda olanlarla zamana dair söyleşmek geçmişin silinmezliğini olduğu kadar, geri döndürülemezliğini de çağrıştırdı. Unutturulan dillerin ortak kaderini ve o kaderi değiştirmeye mecbur yazarları, yüzyıllar geçse de sürgünlüğün değişmeyen kelimelerini; sürgünde olanın, sızısını dindirecek tek ilaç olan anadilinin şefkatini arayışla geçen uzun yıllarını ve sonrasındaki tek gününü düşündüm hep Haziran toplantısında. Seni, savunduğun haklı idealleri, ülkemizin ve insanlarımızın güzel geleceğine İnancını sevgiyle anıyoruz Mehmed Uzun un Küçük Ölçekli Zaferler Büyük Ölçekli Mağlubiyetler de yazdığı gibi anımsamak ve anımsananları anlatmak için anlatılanları da hep anımsamak için belki de Sürekli hatırlamak, sürekli hafızanın derinliklerine inmek, sürekli artık kimselerin açıp bakmadığı tozlu arşivlerin labirentlerinde dolaşmak, sürekli tüm bir geçmişi yakalamak, onu bildiğimizden farklı biçimlerde yeniden kurmak, mezara gömülmüş hakikatlere uygun yeni bir hafıza yaratmak, sürekli unutulmuş olanları unutulmuş sözcüklerle anlatmak gerekiyordu. 2 Ölen arkadaşlarımızın hatıralarından yeni bir hafıza yaratmak da denebilir yıllardır her Haziran yapılan toplantılara aslında. Onları anmak için buluşanlar, 6 onların unutulmuş sözlerini dirilterek geçmişe dair hikâyeyi yeni biçimlerde kuranlar her toplantıda artıyor. Her seferinde geçmişe duydukları merak artan gençler katılıyor toplantılara. Ölen arkadaşlarımızın ilkokul, lise arkadaşları katılıyor. Tozlu arşivlerin labirentlerinden yepyeni bir hikâye çıkıyor onlara dair. Mezarı başında toplanarak bütün arkadaşları andığımız Hakan öldürüldüğünde, 10 Haziran 1979 du. Ölüm yıldönümlerinde ailesinin verdiği ilanda, Hakan ın gençliğinde donup kalmış fotoğrafı ve Sevgili Yavrumuz Hakan Şenyuva AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği Başkanı iken 10 Haziran 1979 günü pusuda haince vuruluşunun (...) yılında seni, savunduğun haklı idealleri, ülkemizin ve insanlarımızın güzel geleceğine inancını sevgiyle anıyoruz cümleleri vardır. Parantez içindeki rakamlar büyür ilanlarda geçen yıllarla birlikte. Hakan ın katil zanlısı Fehmi Söylemez in adı, adresi, yakalanamayışına duyulan isyan aynı kalır. Adaletin yerini bulacağına inançsa her geçen yıl azalır te zaman aşımına uğrayan davadan sonra Söylemez in yakalanamayışı olarak sürüp giden kandırmaca daha da acı verici oldu geride kalanlar için. Bu yıl yapılan anmada dördüncü yılındaki, hesaplaşılamayan geçmişin bugüne miras bıraktığı, aşıma uğramayan bu acının kekre, buruk izi de vardı. Her anmada olduğu gibi geçmiş zamana dair bir kaydı arama, anıların kaybını önleme kararlılığı, ortak hafıza kaydı tutma gayreti vardı. Geçmiş yeniden inşa edildi 2008 Haziran ında, bir kez daha.3 Cebeci Mezarlığı nda kırmızı karanfiller, yitirdiğimiz arkadaşlarımızın aileleri, ölen arkadaşların şimdilerde ellili yaşlardaki arkadaşlarının yanında üniversiteli öğrenciler vardı. Onların öldürüldüğü yaşta olan ve haklı idealleri savunan, ülkemizin ve insanlarımızın güzel geleceğine onlar kadar içten inanan gençler vardı. İsmi Hakan olan, Ali Fuat olan, Adil olan, Şevki olan, Bahri olan çocuklarımız vardı. Düşünceli yüzler, Hakan ın mezar taşına dokunanlar, mezarın çevresindeki otları yolanlar, mezarda bitmiş bitkilerden toplayıp köklendirmek için yanına alanlar vardı. Mezar ziyaretinin ardından her yıl olduğu gibi okula gelindi. Okuldaki toplantı SBF de arasındaki dört yılda katledilen altı arkadaşımızın Hakan Yurdakuler, Ali Fuat Okan, Hakan Şenyuva, Bahri Gülpınar, Mehmet Adil Olcay ve Şevki Kobal ın anısına yaptırılıp 22 Ekim 2007 de açılan 218 numaralı derslikte yapıldı bu yıl ilk kez. Okulun

7 emektar çaycısı Recep Dayı nın çayları içildi yine. Sonsuz Bellek ve Bugün Sancısı Jorge Luis Borges, Funes ve Sonsuz Bellek adlı öyküsündeki, İreneo Funes adlı karakteri anlatırken, 30 Nisan 1882 gününün tan sökümünde güneyden gelen bulutların biçimlerini biliyordu... Funes yalnızca her ormanın her ağacının her yaprağını hatırlamakla kalmıyor, aynı zamanda gördüğü veya düşlediği her kareyi de hatırlıyordu... İki-üç kez bütün bir günü yeniden kurmuştu; asla duraksamamıştı, ama her keresinde bu kurmalar bütün gününü almıştı. Tek başına benim anılarım, dünya dünya olduğundan beri bütün insanların sahip olabileceklerinden daha çoktur, demişti bana... der.4 Funes in İngilizce yi, Fransızca yı, Portekizce yi ve Latince yi çaba harcamadan öğrenivermesini sağlayan, her ormanın her ağacının her yaprağını kaydeden hafızasından duyduğu tedirginlik, kendi yüzüyle aynada her karşılaştığında, ellerine her bakışında şaşkınlığa düşmesiyle bağlantılıdır aslında. Bugüne yer kalmamıştır Funes in dünyasında. Kendini bugününde yadırgayışı bundandır. Öykü üzerinde düşündükçe hatırlamanın bugünün yerine geçtiği, kendi yüzünden hayret duyan Funes karakterine benzemeye, anıların işgaline uğramaya, anılardan ibaret kalmaya başlanır mı kaygısını duymamak zor. Kaygı sorularla birlikte geliyor üstelik de: Bugünün aynasında kendimize baktıkça gördüklerimiz nelerdir? Bugünümüzdeki yüzümüzü yadırgamadan geçmişimizi nasıl görebiliriz aynada, geçmişi unutmadan? Bir arkadaşımızın yazdığı gibi, yas tutmadan anılarımızla güçlü olabildiğimizi, yas tutmayan hatırlama şekillerinin artık bulunmakta olduğunun umudu vardı bu yılki anmada. 5 Hafıza kaybını önleme zorunluluğu ile Funes leşme kaygısının farkına varma bu yıl yapılan anmanın önceki yıllardan farklılıklarını belirliyor belki de. Arkadaşlar ardından yapılan her anma gibiyse da bu Haziran anmamız birçok bakımdan, yine de farklıydı bu yılki anma geçen yıllardan. Ölü Bir Arkadaşı Anılardan Fazlasıyla Anmak Bu yılki anmanın farklılığı, geçmişin yarınla buluşmasıydı. Gelmekte olanların ve geçmiştekilerin, kendi zamanlarının içinden birbirine el uzatmasıydı bu Haziran buluşmasının öncekilerden farkı. Ölen arkadaşları hatırlarken, artık ortak hafıza kaydı tutmaktan farklı bir tavrın yeşermekte olduğunun en belirgin göstergesi, SBF öğrencilerinin kendilerine ait yeni bir tarih oluşturma niyetlerini beyanlarıydı. Gençlerin Hakan ın mezarı başında yaptıkları konuşmada, Kendi mücadelelerinin geleneğin devamı olmakla sınırlı olmadığı nı vurgulamaları, geçmişin bilgisini geçmişin üstünü çizmeden bugüne dâhil etme 6 doğrultusunda bir adım atılıyor olduğunun belirtisiydi. Arkadaşlarımızı hatırlamanın zaman zaman hafıza kaydı tutmanın sınırlarına sıkışarak hatıra kaybına doğru gitme tehlikesine karşı bir duruştu SBF öğrencilerinin sözleri. Bu sözler kadar, bu sözleri söyleyişlerindeki tavırları ve mezar ziyareti sonrasında SBF deki toplantıdaki konuşmalarıyla da geçmişten devraldıklarının, bütüncül anlatılar değil, tekil anlar, deneyimler, 7 olduğu belirginleşti. Geçmişin, belki de aradan geçen bunca zaman sonra bugünü işgal etmeden doğru bir yere oturuşmakta olduğunun belirtisiydi SBF öğrencilerinin varlıklarını ifade ediş biçimleri. SBF-DER in 1970 li yılların ikinci yarısındaki antifaşist mücadelesinin ve geçmişin sahiplenildiğinin ancak baskı biçimlerinin değiştiği günümüzde farklı direniş ve mücadele yöntemleri geliştirerek ilerlendiğinin de, arayışların da, sorgulayışların da izleri vardı öğrencilerin kendi derneklerinde sürdürdükleri mücadelede. Hayata dönük olmanın ve direnç gücünün anma törenlerindeki alışılagelmiş söz ve tavırlardan ileri bir yerde şekillenmekte olduğunun beyanıydı SBF öğrencilerinin duruşu. Bir başka farklılığı bu yılki anmanın, sürgünde olanların birbiriyle buluşmasıydı. Anayurdundan ve anadilinden sürgün edilenlerle, hayatından arkadaşlarından ve ölümler pahasına kurulan bir dilden sürülenlerin buluşmasıydı bu yılki anma töreni. Ana dili barış ve insan olduğundan sürgüne yollananların buluşmasıydı. Sürgün tarihi 7

8 uzun8 bir halkın temsilcisi olan ve halkının sürgün hafızasının kaydını tutan bir yazarın, ömrünü yurdundan uzakta geçirmeye mecbur edilen Mehmed Uzun un mezarından getirilen toprak Hakan ın mezarına arkadaşları tarafından serpildi. Sürgünde geçen ömrü, çocukken uğruna tokat yediği Kürtçe yi, kendine yurt edindiği anadilini dünyaya kazandırmış olarak 11 Ekim 2007 de Diyarbakır da sona eren Kürt yazarı Mehmed Uzun un mezarından toprak getirilmişti Haziran buluşmasına. Köyünden taşınan nar ağacının köklendiği toprak, Hakan dan filizlenecek ağaçlara güç vereceği inancıyla serpildi mezara. Edebiyatı yapılamaz, romanı yazılamaz denen bir dilin, Kürtçe nin, dünya edebiyatıyla buluşmasını sağlayan Mehmed Uzun un, Barış, insanlığın yarattığı en önemli, en erdemli eserdir. Barış, ben dediğimiz şeyin öteki haline gelmesidir; öteyi anlamak onunla eşit ilişki kurmaktır. Barış, insanoğluna en çok yakışan erdemleri kendi içinde barındıran yepyeni bir kültür, bir terbiyedir, 9 sözleriyle savunduğu barış güvercini Hakan ın mezarına kondu bu yıl. Bir farkı da bu yılın, ütopyanın yerli yerinde durduğunu söyleyenlerin, başka türlü bir hayat mümkün diyenlerin estirdiği rüzgârın ferahlığıydı. Bir zamanlar sokaklarda olmak için evlerini bırakanların, geçmişi anarken bir araya gelişleri artık büyük bir aile olmaya benzetmeye başlamanın bende hep çağrıştırdığı bir aile büyüğünün uzun, ağır ve kasvetli gölgesine dönüşmekten farklı olmadığını hissetmelerini sağlayabilecek ferahlıkta bir rüzgârdı bu. Başka türlü bir hayatı mümkün kılabilmenin yolunun şimdi büyük harflerle alternatif hayat reçeteleri yazmaktan daha mütevazı, daha usul bir kararlılıkla evlerden sokaklara çıkmaktan geçtiğinin fısıltısıydı. SBF ve Cebeci yerleşkesinde yaşananlar paylaşıldı. Yeni öğrenim döneminde turnikeli giriş adı altında öğrencilerin baskı altına alınma hazırlıklarına ve güvenlik adı altında sürekli yeni baskı mekanizmaları konulmasına karşı direnme kararlılığı paylaşıldı. Özel Güvenlik Birimi adı altındaki polisiye güçlerin hukuka aykırı uygulamalarına karşı çıkarak, yaygın polisiye önlemlerin yüzünü açığa çıkarma bilinciyle sokaklarda olma gereğinin, sokaklarda olanların yanında olma zorunluluğu daha da belirginleşti. Uzun bir hikâyenin cevabındaki sürgünlerle zamana dair soruları cevaplarından çok olan yarınındakilerin buluşmasıydı. Asla anlayıp kabullenemeyecekleri arkadaş ölümlerinden hem kendine ait hem de ortak bir hikâye çıkaranların gidenlere keşke burada olaydın! demesinden daha çoktu bu Haziran. Korfulamu, Xenitis, Argathini Mehmed Uzun un toprağı Hakan ın mezarına serpelendiğinde, sürgünlüğün ne demek olduğunun cevabını oradaki herkes kendince aradı belki de. Sorunun ve cevabın çok olduğu yerlerden geçildi sonra. Sonsuzluk ve Bir Gün deki farklı zamanların sürgün yazarları ve çocukla Türkiyeli Kürt bir yazarın uzun sürgün hikâyesinin ve kendi ömründen sürgüne gitmişlerin buluştuğu yerden üç kelime düştü bu Haziran a cevaben. Sonsuzluk ve Bir Gün ün bu üç kelimesi Korfulamu, Xenitis, Argathini ydi Hikâyeleri anlatan kelimelerden geçerek gelen ve hikâyesi olan kelimeleri anlatan filmden karelerle sürdü Haziran buluşması benim için. Kelimelerin kısa hikâyesi ise şöyleydi: Ömrünün hesaplaşma günündeki ozan Alexandros Sonsuzluk ve Bir Gün filminde, Yarın nedir? sorusunun cevabını ararken zamanın anlamını sorgular. Ölümcül bir hastalık nedeniyle o günün akşamında hastaneye yatmaya hazırlanan Alexandros, Selanik te deniz kıyısında bir bankta oturur, çocuk ticareti yapan çeteden ve polisten kurtardığı kaçak Arnavut göçmeni çocuğa İtalya da doğan Yunanlı şairin, Solomos un hikâyesini anlatır. Hikâyede Solomos un, Osmanlı-Yunan savaşının sürdüğü yıllarda bir gece rüyasında gördüğü annesi onu adasına geri çağırır. Rüyasında aldığı bu çağrı üzerine adasına geri dönen Solomos yoksulluk, açlık ve felaketle karşılaşır anavatanında. Özgürlük savaşının sürmekte olduğu anavatanında herkes elinden geldiğince katkıda bulunmaktadır direnişe. Şair Yunanlı olmasına rağmen Yunanca bilmez; kendi

9 adasında, kendi insanlarının arasında olmasına rağmen onların dilini bilmediğinden onlarla konuşamaz ve konuşmalarını anlayamaz. Alexandros, Bir şairin elinden gelen, özgürlük şiiri yazmaktır diye düşünen Solomos, bu şiiri yazmalıyım; benim de katkım bu olmalı demiş, diye sürdürür çocuğa anlattığı hikâyeyi. Solomos un, bilmediği bir dilde şiir yazmak için kelimeler almaya başladığını, adada, garip bir şairin kelimeler aldığı haberinin kısa sürede yayıldığını anlatır. Çocuğa anlattığı bu hikâyeden sonra kelime almaca oyunu oynamaya başlarlar kendi aralarında Alexandros ile çocuk. 19.yüzyıl şairi Solomos un Hür Esir adlı bitmemiş şiirini tamamlamaya çalışan Alexandros, oynadıkları oyunda çocuktan kelime alacaktır, tıpkı Solomos gibi. Çocuk koşarak kalabalığın içine dalar ve her geri dönüşünde yeni bir kelime getirir Alexandros a. Yunanistan ın en büyük ulusal şairlerinden biri olan Dionysios Solomos un yarım kalmış şiirini tamamlamaya ömrünü adayan Alexandros, sonsuzluktan önceki hesaplaşma gününde rastlaştığı Arnavut çocuktan bu oyunda üç kelime alır. Getirdiği kelimeler hayatın yansısıdır. Kelimelerin ilki korfulamu dur. Korfulamu nun sözlük anlamı, çiçek göbeği dir. Korfulamu kelimesinin Yunanca da ifade ettiği duyguysa, annesinin kucağında uyuyan çocuğun huzurudur; kelime şefkat, sevgi, huzuru anlatır. İkinci kelime xenitis tir. Angelopoulos un bir korsandan öğrendiği,10 Yunanca nın unutulmuş bir kelimesidir xenitis. Yunanca da yaban anlamına gelen xenos dan türetilmiş bir kelime olan xenitis, sürgün olma halini, ama daha çok da daimi sürgünde olma duygusunu anlatır. Her yerin yabancısı ve her yerde sürgünde olanlar için kullanılır. Oyunun son kelimesi argathini dir. Gecenin en geç saati anlamına gelir argathini. Argathini, en karanlık derinliğidir gecenin. Her şey için çok geç kalınmış olmasını anlatmak için kullanılan bir sözcüktür. Heraklitos un, Zaman, sahilde çakıl taşlarıyla oynayan bir çocuktur, sözleriyle başlayan filmin son sahnesinden geriye, zamana dair argathini sözü kalır. Bir çocuğun sorusuyla başlayan film, başka bir çocuğun o sorunun sahibine sunduğu kelimeyle cevaplanır. Sorunun sahibi kıyıda kalırken, cevabın sahibi olduğunun farkında olmayan çocuk kendi sürgününde yeni bir adım atar, kaçak olarak Amerika ya giden gemiye biner. Alexandros un Yunanistan daki 1967 darbesinden kaçtığında tamamlamaya ömrünü adadığı Yunan dilinin büyük şairi Solomos un şiirine üç kelime bulunur, hayatı yansıtan üç kelime sonsuzluktan önceki hesaplaşma gününün oyununda... Üç sürgünü Solomos u, Alexandros u ve Arnavut çocuğu bir araya getiren kelimeler korfulamu, xenitis ve argathini dir. Haziran Sürgünü Yaratılmış bir karakter olan Alexandros u, gerçeklikteki Solomos la buluşturan da, Mehmed Uzun u romanını yazmayı tutkuyla istediği ama yetiştiremediği Auerbach la zamanların ardından buluşturan da sürgünlüktür. Zamanın ötesine kalan kelimelerle ve sürgünlüğünün bittiği yerde ölüm meleğiyle buluşan büyük bir yazarla buluşanlar da başka bir zamanın ve farklı, yeniden kurulmakta olan bir dilin sürgünleridir aslında. Benim Haziranımı gerçek kılan buluşmalar bunlardı bu yıl. Korfulamu derken ütopyanın anadilini, anadilinin şefkatinde ülkesini yaratanları; xenitis te sürgünde olanları, argathini de yarın nedir? sorularımızla başlayan zamana şimdilerde verilen cevapları buluşturdum bu yıl. Siverek te ilkokulun birinci günü okul bahçesinde sıraya girmeye çalışırken, aralarında Kürtçe konuşan çocuklardan birine Türkçe konuş, diye bir tokat atmıştı yıllar önce İstanbullu yedek subay öğretmen. Tokadı yiyen çocuk Türkçe bilmiyordu oysa. Yediği o tokat, ölene dek aklından çıkmamıştı Mehmed Uzun un. Sürgünde yaşarken, ana dilini sürgünden dünyaya geri getiren o tokadı yiyen çocuk oldu. Kürtçe roman yazmaya başladığım zaman elimde Musa Anter in 1960 larda hapiste hazırladığı incecik bir sözlük vardı. Bir de Mehmet Emin Bozarslan ın sözlüğü, 19. yüzyıldan kalma bir sözlüğün çevirisi... Türkiye ye gelemiyordum. Daha çok Suriye ye gidip Kürtlerle, halktan insanlarla, amatör şair, şarkıcılarla, Deng Bejlerle birlikte oluyor, Kürt dilini keşfediyordum. Çiçeklerin, ağaçların, kuşların Kürtçe isimlerini öğrenip kaydediyordum. Diaspora da benden önce yapılmış Kürtçe edebi çalışmaları, dergileri, kitapları tarıyordum. 11 Hakan la toprakları karışan Mehmed Uzun un bu söyleşisini okuyana kadar, özgürlük şairi Solomos un bilmediği dilde yazacağı şiiri için kelime topladığı günlerden bu yana çok zaman geçmiş gibi geliyordu bana. Solomos un yarını denebilecek bir zamanda, Mehmed Uzun anadilinin kelimelerini unutulmaktan kurtarmak için aynı Solomos gibi dolaşmışsa yurdunda Zaman nedir peki? Sonsuzluktan önceki hesaplaşma günüdür herhalde. Hayatına anlam katan tek eylemi, yarım kalmış bir şiiri tamamlamak için olabildiğince çok kelime bulup almaya çalışan bir şairin, anadilinden aldığı unutulmuş

10 kelimelerle kendini kurtarmaya çalıştığı prangadır zaman. Zamanın, yarında sonlanmayacak olduğunu anladığı andır insanın zaman. Zaman, yurduna ölmeye dönen sürgündeki bir yazarın son günüdür. Zaman, uzun yıllar önce öldürülmüş bir arkadaşa mektup yazmaktır gecenin en karanlık saatinde. Gecenin yarına doğru aydınlanmaya başladığı andır. Bugüne dair düşünebilmeye başladığımız andır ya da zaman. Zaman, gelecek Haziran da Hakan ın mezarından sürgün vermeye başlayacak olan bir nar ağacıdır belki de. bizlerin, bu seçime bir şeyler ekleyerek HİÇ olmayacağımızı göstermemiz gerekiyor. 6) Birgün gazetesindeki söyleşiden alıntı. Meltem Ahıska yla Söyleşi: Entelektüel, Ezilenin Deneyimine Yer Açmalı, Osman Akınhay, Bekir Tarık, Mesele Kitap Dergisi, Nisan 2008, Sayı 16, s ) A.g.y., s ) Mehmed Uzun, Şeyhmus Diken in Amidalılar kitabına dair, Türkiyeli Kürtlerin sürgün tarihi uzun, sürgün hafızaları kısadır. Yüzyıllar boyu süren bu sürgün tarihinden ne kaldı? Diken in son çalışması Amidalılar, sözünü ettiğim hafızanın oluşmasına çok yardımcı olacaktır, demiştir (Birgün, 1 Haziran 2007). 9) Mehmed Uzun un Ocak 2007 de, rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı Türkiye Barışını Arıyor Konferansı na gönderdiği konuşma metninden. 10) Amerikalı film eleştirmeni Gideon Bachmann ın Theo Angelopoulos la yaptığı söyleşi için bkz. Interview1.htm. Theo Angelopoulos un filmleri ve sinema anlayışıyla ilgili görüşlerini içeren söyleşilerinin toplandığı bir kaynak için bkz. der. Dan Fainaru, Theo Angelopoulos, çev. Mehmet Harmancı, Agora Kitaplığı, İstanbul, ) Hasan Cemal, Modern Kürt Edebiyatının En Büyük İsmi Mehmed Uzun ile Sohbet, Milliyet. 1) Yazının başlığında atıfta bulunulan, To a Dead Friend parçası çalarken kaçak Arnavut göçmeni çocukların ölen arkadaşları için yaktıkları ağıt. ( To a Dead Friend, Eleni Karaindrou nun bestesi, Eternity and a Day (Sonsuzluk ve Bir Gün) filminden (Theo Angelopoulos, 1998) 2) Mehmed Uzun, Ölüm Meleğiyle Randevu, Ithaki Yayınları, 2008, s.24. 3) Hatırlama, bir yeniden tanımlama sürecidir, geçmiş yeniden yapılır, bellek geçmişi icat etmenin bir yoludur. Adam Philips den aktaran: Münir Göle, Doğru Olmadığını Biliyorum Ama Öyle Hatırlıyorum, Bellek, Öncesiz Sonrasız, Cogito, YKY, Sayı 50, Bahar 2007, s. 27. Anma töreni sonrasında aramızda konuşurken, herkesin kendi yarattığı bir geçmiş olduğunu ve geçmişe dair kayıt ortak hale getirildiğinde anlamlı bir hikaye çıkarılabileceğini bir kez daha fark etmek anımsama süreçlerine dair daha derin düşünmenin gereğini gösterdi. 4) Hikâyeye internet üzerindeki erişim adresi: 5) Anılarımıza sahip çıkarak belleksiz topluma bir cevap verebilmeliyiz. Bir dönemi yaşayan bizlerin anılarının yaşaması, belleklerden silinmesinin engellenmesi çocuklarımıza bırakabileceğimiz tek miras olmalıdır. Zamana rehin bırakılmış anıları toparlamak için bir araya gelmekle yükümlü olduğumuzun bilincinde olmamak mümkün mü? Kendimize olan saygımız, fotoğraflarda birlikte olup da şimdi birlikte olamayacağımız, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın anısı bizi bir arada kalmaya zorluyor. Şairin dediği gibi belki ağaçların ve çimenlerin yeşil olduğu günleri geride bıraktık, ama yas tutmak yok anılarımızla güçlüyüz biz artık. Seçimini yapıp yola çıkan 10 Aşkla sana alnını dağ ateşiyle ısıtan yüzünü kanla yıkayan dostum senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül benim kalbimi harmanlayan isyan olsun şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik birgün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun başını omzuma yasla göğsümde taşıyayım seni gövdem gövdene can olsun Z. Arkadaş ÖZGER

11 albümlerden Sami Urfalı nın Albümünden 1964 YILINDA FAKÜLTE DE BİR KONFERANSTA sağdan sola arka sıra: Koray Düzgören-Hüseyin Cevahir-Asuman Erdost ön sıra: Sami Urfalı-Macit...- Hayri Muşlu sağdan sola: Koray Düzgören-Hüseyin Cevahir-Kaya Ersoy-Asuman Erdost 11

12 Necdet Bilgin in Albümünden Necdet BİLGİN

13 Gülden Öğütveren in Albümünden İktisat Maliye 13

14 mülkiyeli şairler Cahit Sıtkı TARANCI korkusuna neredeyse her şiirinde yer veren ve ölümü kabullenemeyen Tarancı nın, şiirlerinde sürekli bir hoşnutsuzluk göze çarpar. Sanat için sanat ilkesine bağlı kalarak yazdığı şiirlerin konuları arasında, sevdalar, yalnızlık, kaçış, yaşadığı hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de olan temalar belirgin biçimde öne çıkar. Şiir hakkındaki düşüncelerini, çeşitli makale ve denemelerle gazetelerde belirten ve Ömrümde Sükût (1933), Otuz Beş Yaş (1946), Düşten Güzel (1952), Sonrası (1957), Ziya ya Mektuplar (1957) ve Bütün Şiirleri (1983) adlı kitaplarda eserleri birleştirilen şairin, arkadaşı Ziya Osman Saba ya yazdığı mektuplar da yazarı tanıma açısından önemlidir. Aralık 1954 te ağır bir akciğer hastalığına yakalanan ve tedavisi Türkiye de yapılamayacağı için Viyana ya giden Cahit Sıtkı Tarancı, 13 Ekim 1956 da, burada vefatının ardından, Ankara ya getirilerek, toprağa verildi. Asıl adı Hüseyin Cahit olan Tarancı, 4 Ekim 1910 da, Diyarbakır da doğdu. İlkokulu Diyarbakır da bitirip, ortaokulu İstanbul da Saint Joseph te okumasının ardından, liseyi okumak için Galatasaray a geçen Tarancı, sonradan yakın dost olacağı Ziya Osman Saba ile bu okulda tanıştı. Mülkiye Mektebi nde başladığı öğrenimini, o sırada Cumhuriyet Gazetesi nde yayınlanmaya başlayan hikayelerinden kazandığı parayla Paris te, Siyasal Bilgiler Fakültesi nde tamamlamak istemesine rağmen, İkinci Dünya Savaşı nın başlaması üzerine, Türkiye ye dönmek zorunda kaldı. Cumhuriyet döneminin önemli şairlerinden olan Tarancı, şiir yazmaya, lise yıllarında başladı. Batı nın etkisinde kalan şairlerimizden olan Tarancı nın, şiirinde divan edebiyatının etkisine rastlanmaz. Daha çok halk şiirine yakın gösterilebilecek bir tarzı olan şairin, Fransız okullarında okumuş olması nedeniyle ilk şiirlerinde Fransız şairlerin etkisini görmek mümkündür. Tarancı nın, şiirlerinin en önemli özelliklerinden biri de, açık ve sade bir üsluba sahip olmasıdır. Hececi şiir geleneğini sürdürenlerden biri olan ve şiirin, sözcüklerle güzel biçimler kurma sanatı olduğunu savunan Tarancı, şiirde ses güzelliğine değer verdi. Şiirlerinde, yaşama sevincini ve aşkın güzelliğini vurgulayan, ölümün üstünlüğünü irdeleyen Cahit Sıtkı Tarancı anlatım gücüyle dikkat çekti. Ölüm BEN ÖLECEK ADAM DEĞİLİM Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim. Alıştım bir kere gökyüzüne; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar. Sıkılırım, Kuşlar cıvıldamasa dallarında, Yemişlerine doymadığım ağaçların, Yağmur mu yağıyor, Güneş mi var, Farketmeliyim Baktığım pencereden. Deniz görünmeli çıksam balkona. Tamamlamalı manzarayı Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar. Ekmekten olamam doğrusu, Nimet bildiğim; Sudan geçemem, Tuzludur teneffüs ettiğim hava. Ya nasıl dururum olduğum yerde, 14

15 Öyle upuzun yatmış, İki elim yanıma getirilmiş, Hareketsiz, Sükûta râmolmuş; Sanki devrilmiş bir heykel? Ellerim ne der sonra bana? Soğumuş kalbime ne cevap veririm? Utanmaz mıyım ayaklarımdan? Kalkmalıyım, Dolaşmalıyım, Sokaklarda, parklarda. El sallamalıyım Giden trenlere, Kalkan vapurlara. Bilmeliyim, Gölgelerin boyundan, Saatin kaç olduğunu... Islık çalmalıyım. Türkü söylemeliyim Yol boyunca, Keyfimden ya hüznümden. Geçmiş günleri hatırlamalıyım, Dalıp dalıp akarsuya, Hayaller kurmalıyım, Güzel geleceğe dair. Yanımdan geçenler olmalı, Selâm almalıyım; Robenson u düşünmeliyim, Garipliğini: Şükretmeliyim İnsanlar arasında olduğuma. Nedir ki eninde sonunda ölüm? Ayrı düşmek değil mi aşinalardan? Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim. Cahit Sıtkı TARANCI 15 Otuz Beş Yaş Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünüyorsunuz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim: Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar. N eylesin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında. Cahit Sıtkı TARANCI

16 röportaj A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Arş. Gör. Dr. N. Emrah Aydın Onat ın değerli hocamız Korkut Boratav la kriz üzerine yapmış olduğu söyleşiyi yayınlıyoruz Emrah - Şu anda küresel ölçekteki durumu sizden bir öğrenelim. Ama belki ABD deki emlak krizinden başlamakta fayda var, onun etkisi nasıl oldu, neden bu kadar çok oldu, bunu bize anlatırsanız Boratav - Şu anda dünya ekonomik sisteminin metropolünü oluşturan Amerika, Avrupa ve Japonya odağı, finansal sistemden başlayan ama yavaşça reel ekonomiye de sirayet eden bir kriz ve dalgalanmadan geçiyor. Bu dalgalanma iniş doğrultusundadır. Şimdilik büyüme hızlarında azalma biçiminde; ancak, giderek negatif büyümenin gündeme geleceği kesin görünüyor. Dünya ekonomisi neo liberal dönemeçten sonra, 1970 li yılların ikinci yarısından başlayıp onar yıllık üç çevrim içinden geçti. Her çevrimin sonunu zirve noktasıyla tanımlarsak 2007 nin böyle bir nokta olduğu anlaşılıyor. Şimdi bu şu anlama geliyor: den başlayarak dünya ekonomisinin aşağı yukarı her coğrafyasında büyümede yavaşlama veyahut bazı noktalarda negatif büyüme olacak. Kısacası, bu yıl bir durgunlaşma veya gerileme dönemecidir. 16 Amerika daki finansal krizle başlayan bu konjonktürün arka planını tartışmaya başlarken, IMF gibi uluslar arası düzeni temsil eden bir kuruluşun bile vurgulamış olduğu küresel dengesizlikler olgusuna biraz değinmek lazım. Aslında dengesizlikler değil, denge bozuklukları demek daha doğru. İngilizce iktisat terminolojisi olguyu disequilibrium ile değil, imbalances ile ifade ediyorlar. Ancak, Türkçenin kısıtları içinde dengesizlikler diyerek geçiştirelim. Küresel dengesizliklerin önemli özelliği şudur: İkinci Dünya Savaşı nın bitiminden sonra dünya ekonomisinin ana blokları arasındaki ticaret ve sermaye hareketleri biçiminde tanımlayabileceğimiz ilişkiler kümesinde ciddi bir bozulma meydana geldi. Bozulma öncesinin ana görüntüsü şöyleydi: Bretton Woods sistemi içinde Amerika ya imtiyazlı bir konum verilmişti. Dolar, dünya parası olacaktı. Sistemin parasal düzenlemesinin son bulmasından sonra dahi Amerika nın dünya ekonomisi içindeki büyük önemi sayesinde doların ayrıcalıklı durumu devam etti. Büyük ticaret hacmi oluşturan hammaddeler,

17 başta petrol, dolarla belirleniyor. Merkez bankaları rezervlerini dolarla yapıyorlar. Dolar böylece bir ölçü birimi, bir tasarruf ve yatırım aracı oluyor. Bol bulunduğu için de başka paralar onun yerine geçemiyor. Bu durum Amerikan ekonomisine ta De Gaulle döneminden itibaren Fransa tarafından eleştirilen, para basarak dünyayı satın almak veya dünyayı fethetme imtiyazı getirmiş oluyor. Başka hiçbir ülkenin yararlanamadığı bir imtiyaz olduğu için De Gaulle ve Fransız iktisatçılarından bazıları dünya parası olarak doların yerine altına geçişi savundular. Amerika nın bu imtiyazından kaynaklanan özel durumu, bu ülkenin cari işlem açıkları vermesini kolaylaştırıyor. Fakat metropolde yer alan diğer ülke gruplarının, yani Avrupa nın, Japonya nın yahut Kanada nın tümünü dikkate alırsak bunlar dünya cari işlem dengelerine fazla vererek katkı yapıyorlar. Amerika Bretton Woods sisteminin ilk yıllarında dış fazla verdi. Sonraları bazen açık, bazen fazla veriyor; fakat 1981 den sonra sürekli olarak cari işlem açıkları veriyor. Fakat Amerikan açıkları metropolün diğer ülkelerinin cari fazlalarıyla telafi ediliyor; üstelik fazlasıyla telafi ediliyor. Üçüncü dünya ülkeleri ise petrol ihracatçılarını bir kenara koyarsak sistematik olarak cari açık veriyorlar. Örneğini 1980 ile 1997 arasında çevre ekonomilerinin önde gelen on beş petrol ihracatçısı olmayan ülkesi için, 17 yılı kapsayan 270 gözlem yaptım. Bu 270 yıllık gözlemin sadece 37 sinde cari işlem fazlaları tespit ediliyor. Ve ülkelerin her birinin 18 yılını birikimli olarak toplarsak arasında hepsi cari açık veriyorlar. Dolayısıyla dünya ekonomisinin tümünü dikkate alırsak, 1980 i izleyen dönemde, Amerika nın cari açıkları doların imtiyazlı konumundan kaynaklanıyor; ama bu durum, bloklararası dengeleri bozacak boyutlarda değil. Bu imtiyaz henüz aşırı boyutta kötüye kullanılmış değil. Bir bütün olarak metropol fazla veriyor bir bütün olarak gelişmekte olan ülkeler açık veriyor. Bu, üçüncü dünyaya bir yandan bağımlılık sorunları, bir yandan da tasarruf açıklarını telâfi edecek imkanlar getiren bir düzenlemedir. Kabaca 1997 ye kadar uluslararası sistem böyle işlemiştir. Emrah Şimdi Amerika nın imtiyazının küreselleşmeyle birlikte azaldığını söylemek mümkün mü? Boratav Tam tersine, Amerika imtiyazını kötüye kullanmaya başladı; ölçüyü kaçı. Dönüm noktasını 1997 olarak belirleyebiliriz. İşte 1980 li yılların sonlarında başlayan sermaye hareketlerindeki serbestleşme üçüncü dünya ülkelerinde de yaygınlaştı; yaygınlaşınca da ülkeler büyüme hızlarını desteklemek için dış kaynak kullanımını artırdılar. Dünya ekonomisinin hızla büyüyen bir alt bölgesi olan Dopu 17 Asya 1997 de finansal krize sürüklendi. Bu kriz, dünya ekonomisinde yıllarını kapsayan son çevrimin /2002 yılları için geçerli olacak iniş aşamasını başlatır. Doğu Asya krizi, dalga dalga irili ufaklı pek çok çevre ülkesine de bulaştı. Rusya, Brezilya, Arjantin, Türkiye de bir dizi finansal kriz patlak verdi. En açık belirtisi Doğu Asya da olan bir uyarlama meydana geldi. Kriz öncesinde birikmiş olan ve krizden ötürü finansmanı çok güçlenmiş olan dış borçlarının finansmanı için gelişmekte olan ekonomiler cari işlem fazlaları vermeye zorlandı. Bu, sermaye birikim oranlarını ve büyüme hızlarını aşağı çekerek gerçekleşti. Kriz öncesinde Doğu Asya yüksek yatırım, yüksek tasarruf yapan bir coğrafya idi fakat yatırımları tasarruflarını aşıyordu yi izleyen dönemde ise tasarrufları bir miktar aşağı çekildi; yatırım oranları ise çok daha fazla, dramatik boyutlarda aşağı çekilerek ekonomiler cari işlem fazlaları vermeye başladılar. Krizin yarattığı dış dünyaya kaynak aktarımı gereksinimi cari işlem fazlalarına yol açtı. Finansal krizler zincirlerine sürüklenmemiş çevre ülkelerinde dahi, olası tedirginlikleri gidermenin ana mekanizmalarından biri rezerv biriktirmek olarak görüldüğü için cari açıkların aşağı çekilmesi, cari işlem fazlaları gerçekleştirilmesi için çabalar harcandı. Mesela geleneksel olarak açık veren bir coğrafya olan Latin Amerika da büyüme oranlarını aşağı çekerek cari işlem fazlaları gerçekleştirdi e gelindiğinde petrolcüler dışında çevre ekonomileri bir bütün olarak cari fazla vermektedir. Aynen bir ulusal ekonomi gibi dünya ekonomisinin de cari açıkları ile cari fazlaları birbirini giderir ve bilanço sıfırla bağlanır. Dolayısıyla petrolcüler, petrolcü olmayan gelişmekte olan ekonomiler ve çok özel bir konuma gelen Çin topluca cari faza vermeye başladıkları zaman, artı metropolün Amerika dışındaki ülkeleri de cari fazla vermeyi sürdürdükleri için, ABD cari işlem açıklarını astronomik boyutlara çıkarabildi. Ortaya çıkan sorun da, sürdürülemeyecek küresel dengesizlikler olarak tanımlandı. Burada küresel dengesizliklerin sorumlusu kimdir? sorusu üzerinde bir tartışma çıktı. Bozukluk ABD den mi kaynaklanıyor? Yani, Amerikan hanehalklarının aşırı tüketimi, emperyalist yayılmacılık nedeniyle artan kamu açıkları nedeniyle cari işlem açıklıklarını tırmanması mı dünyanın diğer bloklarını cari fazla vermeye zorladı? Yoksa çevre coğrafyası finansal krizlerin şoklarıyla büyüme ve sermaye birikim hızlarını aşağıya çekip dış denge veya cari fazla vermeye başlayınca Amerika bu durumu kendi lehine mi çevirdi? Bu soru bana göre biraz anlamsızdır; çünkü iki süreç birbirini tamamlıyor. Artan dengesizliğin nereden başladığı o kadar önemli değil.

18 Şimdi örnek vereyim. Asya krizinden bir yıl önce, yani 1996 da, Amerika nın dış cari açığı 125 milyar, petrolcüler dışındaki çevre ekonomilerinin cari açığı da aşağı yukarı aynı miktardadır. 250 milyar dolarlık bu toplam cari açığın yaklaşık 50 milyarını petrolcüler; geri kalanını da diğer metropol ülkeler kapatıyor. Bu sürdürülebilir durum. Dünya ekonomisinin ana blokları geleneksel rollerini sürdürüyorlar. Amerikan imtiyazı var ama bu, dünya dengelerini alt üst etmiyor. Sonrasına bakalım. Finansal kriz dalgaları sonrasında, çevrimin dibini geçtiğimiz bir noktayı mesela 2003 ü alalım. Amerika nın cari açığı 522 milyar dolara çıkmış, diğer bütün bloklar fazla veriyor. Japonya 136 milyar fazla diğer metropol 100 milyar fazla, Artık büyük boyutlu ticaret fazlası vermeye başlayan Çin 46 milyar fazla, petrolcüler dışındaki çevre ülkeleri de, yani bizim de dahil olduğumuz Asya nın Latin Amerika nın, Avrupa nın, Afrika nın tüm ülkeleri de 69 milyar dolar fazla veriyor. İşte küresel dengesizliğin tipik konumu budur. Bu durum giderek 2006 yılına kadar ölçüyü daha da bozuyor, bakınız 2003 de 522 milyar dolar olan Amerika nın cari açığı 2006 yılında 811 milyar dolara çıkıyor. Bunun anlamı nedir? Amerika nın yüksek tüketim yani düşük tasarruf yapan ekonomik konumuna daha da abartılı hale geliyor. Clinton döneminin sonunda denk bütçe sağlayan devleti dört nala açık vermeye başlıyor. Hanehalklarının tasarrufu çok düşük, hatta negatif. Şirketlerinin tasarrufu ise yatırımlarının çok altında. Mesela 2007 ABD oranını vereyim: Milli gelir içinde tasarrufları yüzde 13.6 yatırımları yüzde 19 oranında. Bu, yatırımları düşük, tasarrufları daha da düşük; aslında azgelişmiş ülkelere özgü makro-ekonomik oranlardır. Tasarrufları gelir düzeyine bağlayan geleneksel yaklaşımı izlersek, adeta yoksul bir ekonomi gibi çok düşük tasarruf yapan bir ekonomi karşımızda. Bu da, dünyanın kaynaklarını kendisine pompalayarak yani hane halkları ve bireyler için yüksek tüketim; devleti açısından emperyalist yayılmacılığın ürünü olan açıklar; şirketleri açısından da tasarruflarını aşan ama çok yüksek olmayan yatırımlar ve dünyanın kaynaklarını bir anlamda karşılıksız olarak kendisine pompalamayı başaran olan bir yapı anlamına geliyor de de durum ufak değişikliklerle devam ediyor. ABD nin dış dünyadan pompaladığı kaynakların milli gelire oranını da hesapladım yılında milli gelirin % 6-6,5 oranında dış dünyadan ABD ye net kaynak aktarımı gerçekleşmiştir. Cari işlem dengesinin gelirler hesabı dışında oluşan açık öğesi, net kaynak transferinin bir kalemidir. Faiz-kâr hesabının net bilançosu artı ise, net kaynak transferinin ikinci kalemi budur. Hesabı böyle yapıyoruz. Amerika çok büyük miktarda sermaye ithal ettiği halde, dış dünyada çok büyük yatırımları olan bir ekonomidir ve Amerika nın dış dünyada ki getirileri kendisinin yabancılara ödediği getirilerin üstündedir. Bu yüzden faiz kar transferi pozitiftir; yani, Amerika ya bu öğeden de net kaynak girişi vardır. İşte bu iki öğe ile dış dünyadan milli gelirinin yüzde 6 sına ulaşmış kaynak aktarımı sağlıyor ve bu oran 1997 Asya krizinden sonra hep artıyor. İşte bu saptamalardan sonra şu sorular gündeme geliyor: Dünya ekonomisinin ana blokları arasında oluşmuş bulunan ve giderek büyüyen bu çarpıklık, dengesizlik sürdürülebilir mi? Sürdürülmesi mümkün değilse, bir uyarlama gerçekleşecektir; ama nasıl? Hangi mekanizmayla? En dramatik uyarlama şudur: Cari işlem fazlası veren ülkeler doları kabul etmemeye başlayacaklar; mesela petrolcüler fiyatlarını EURO ya çevirecekler. En büyük rezerve sahip ülkeler, Çin, Japonya, petrolcüler rezervlerini dolarla değil başka bir sepetle oluşturmaya başlayacaklar. Başlangıçta da ellerindeki ABD hazine bonolarını satacaklar. En olumsuz uyum bu olur. Çünkü iki şok öğesi üst üste biner; doların değeri düşerken, ABD faizleri yükselir. Bu iki öğeden sadece birisi olursa problem değildir. Mesela finansal 18

19 çalkantının başlangıcında doların değeri düşerken faizler de aşağı çekilmiştir. Ama doların değeri düşerken faizler de yükselirse Amerikan ekonomisi bunu telafi edecek mekanizmaları ancak çok derin bir bunalım veya gerileme ile çözebilir. Bu uyarlama biçimi, adeta bu bir ekonomik savaş senaryosudur. Garip bir şekilde Çin, kullanmaktan çekindiği bir şantaj, hatta ekonomik savaş aracını Amerika ya karşı elinde tutmaktadır. Denebilir ki dolardan kaçarak, kendini de ayağından vuracaktır; ama Çin in rezervleri ölü fonlardır; akım değil bir stok söz konusudur. Stokun değerinin düşmesinin Çin toplumunun refahı üzerinde dramatik sonuçları yoktur. Ne var ki, Çin in bu tür bir ekonomik savaş silahının sonuçlarını göze alması için bir neden yok. Bu, olsa olsa, ağır bir soğuk harp gerilimi halinde gündeme gelebilir. En yumuşak uyarlama ise, ayrışma senaryosu dur. Buna göre, Amerika nın finans sistemindeki, örneğin ipotekli alacaklara bağlı bir balon patlaması ile başlayan bir finansal çalkantı veya kriz nedeniyle ABD ekonomisi durgunlaşmaya başlar. Ancak, bu durgunlaşma dünya ekonomisinin diğer coğrafyalarına yansımaz, hatta telafi edilir. Yani Amerika durgunlaşırken mesela Çin dış talepteki düşmeyi iç talebe dayalı bir genişleme temposuna yönelerek durgunluğun dünya ekonomisine yayılması önlenebilir; veya Avrupa canlanabilir; yahut da Batı borsalarındaki düşmeler, finansal yatırımcıları Türkiye gibi üçüncü dünya piyasalarının yüksek getiri sağlayan finansal araçlarına yöneltir; var olan yatırımların süregelmesini, artmasını sağlar. Bunun sonunda ABD nin cari işlem açıkları düşer; Çin in ve pozitif büyümeyle uyum sürecine katkı yapan ülkelerin cari fazlaları aşınır; küresel dengesizlikler yok olmaz; ama bir miktar hafifleyerek on yıl öncesinin sürdürülebilir boyutlarına dönüşmesi mümkün olabilir. Dünya ekonomisinin büyüme hızı da fazla değişmeyebilir. Emrah Ama hocam karşılıklı bağımlılıklar o kadar fazla ki böyle bir şey olsa bile ne tarafa gideceğimizi kestirmek çok kolay değil herhalde Boratav Evet, nitekim şu anda biraz önce değindiğim iki uç senaryodan ziyade, sürüklenme senaryosunun gündeme gelmesi daha olası görünüyor. En azından metropol ekonomileri, ABD den başlayan etkilerin yayılması sonucunda topluca bir yavaşlama / gerileme sürecine girmişlerdir. Krizin çevre üzerindeki etkileri ise henüz çok belirgin değil. Ancak, ekonomiye müdahale araçlarının büyük buhranın tekrarına imkân vermeyecek kadar geliştiğini unutmayalım. Neoliberal modeli en katı monetarist formülleriyle üçüncü dünyaya taşıyan Washington oydaşması, iş Amerika ya gelince kullanılmıyor. Amerika, biliyorsunuz, finansal kriz koşullarında negatif faiz oranlarına geçti ve hazine vergi mükelleflerine kaynak aktardı. Kısacası, geleneksel Keynes gil araçlar hızla devreye sokuldu krizinde IMF ile Türkiye nin pazarlıkları sırasında bize, kamu sektöründe faiz dışı fazlayı yükseltin; faizleri de yukarı çekin dendi. Kendileri söz konusu olunca, gereken makro-ekonomik politikaları uyguluyorlar ve krizin derinleşmesini, uzun, kalıcı bir bunalıma dönüşmesini önlüyorlar. Ama çevrimi önleyemiyorlar; zira çevrim bir kapitalist ekonominin niteliğinden gelen içsel bir süreçtir. Emrah- Bir önceki döneme göre Avrupa negatif büyümüş ama, geçen seneye göre çok az da olsa büyüme var Boratav Evet, ama negatif eşiğe girdi. Dolayısıyla ayrışma modeli en azından metropol ekonomisinin içinde işlemedi. Çevreye yansıdı mı? Türkiye yi örnek alırsak sermaye hareketleri bakımından henüz yansımadı. Borsada büyük boyutlu aşağı inmeler oldu fakat döviz fiyatları aynı oranda artmadı. Demek ki Türkiye den net sermaye çıkışı yok. Plasman alanlarını değiştirerek kalmaya devam ediyor. Yani 2001 yılında Türkiye de de Asya da, daha sonra Rusya da, Arjantin deki gibi finans piyasalarından büyük boyutlu sıcak para çıkışı yok. Ancak, dış borçların döndürülmesinin güçleşip güçleşmeyeceği şu anda belli değil. Son iki yılda Türkiye ye giren yabancı sermayenin en önemli bölümü özel sektörün orta-uzun vadeli borçlanmasıdır. Borçlanma maliyeti artacak; yeni borçlanma güçleşecek; vadesi gelen anapara ödemelerinin yeni kredilere dönüşüp dönüşmeyeceği ise belli değil. Ne var ki, bu öğelerin etkisinin gözlenmesi biraz zaman alacak. Bütün bu olasılıklara, bir de 120 milyar dolara ulaştığı tahmin edilen sıcak para stokundan ani çıkış ihtimali de eklenebilir. En hayırhah yorumlarla dahi, bizim gibi çevre ekonomilerinin büyüme hızını Amerika ve Avrupa daki durgunlaşmayı telafi edecek boyutta yükseltesi mümkün değil. Bizim için en olumlu beklenti büyüme hızının aşağı çekilişini frenlemektir. Bunun da mümkün olmayacağı ortadadır. Bazı meslektaşlarımızın Türkiye için 2001 i andıran bir finansal kriz kaçınılmazdır öngörüsünü reddediyor değilim; ama bunun gerçekleşmesine yol açacak bilgi yok elimizde. Finans kapitalin, yani rantiyelerin çıkarlarını izleyen fon yöneticilerinin, yatırım ve tasarruf bankalarının uğradıkları zarara karşı iki tepki biçimi geliştirmeleri mümkündür: 1- Buradaki zararı çevre ekonomilerindeki yüksek getirilerle mümkün mertebe telafi etmeye çalışmak. Biliyorsunuz çevre ekonomilerinin en yüksek faizi de Türkiye de. Döviz fiyatlarında ani sıçramalar 19

20 gerçekleşmezse, buradaki yüksek getiri sıcak paranın kalmasını teşvik eder. Dışarıdaki zararların bir bölümü buradaki kazançlarla kısmen telâfi edilir. 2- Zararlar öyle boyutlara ulaşır ki, bilançolarını düzeltmek için dışarıdaki bütün kazançlarını toparlayıp olduğu gibi giderler. Türkiye ye mesela 2008 in ilk altı ayında 8-10 milyar dolar kadar yabancı kökenli sıcak para girişi var; ama yerli aktörler daha fazla sıcak para çıkarmışlar; dolayısıyla sıcak para bilançosu akım olarak pozitif değil. Ama 120 milyar dolar civarında bir sıcak para stoku var Türkiye de. Yani Türk liralı borç ve hisse senetlerine, mevduata bağlanmış; bazen durduğu yerde değerlenen bir stok var. Yüksek faiz, ucuzlayan döviz ikilisi, net sıcak para girişi sağlamıyor artık; ama özellikle dalgalı kur uygulaması mevcut stoktan çıkışları frenliyor. Eğer dışarıdaki kriz daha derinleşirse o 120 milyar doları çıkarma motivasyonu doğar. 100 milyar doların çıkması dövizi yükseltir; dolayısıyla potansiyel kârlar zarara dönüşebilir; ama bugünkü finansal sistem içinde Türkiye de büyük fon yatırmış olan her yabancı aktörün kendisini vadeli döviz piyasaları ile garantiye aldığını tahmin ederim. Vadeli döviz piyasalarında dövizdeki yükselmeyi öngörmemiş olan aktör zarara uğrar; ama bu zarar fon çıkışını önlemez. Diyelim ki 2009 un ocak ayında bir dolar 1.30 üzerinde vadeli işlem yapmıştır la doları çıkarırsa Türkiye ye girdiğinde 1.40 la dolar bozdurmuş olsa bile hatta başa baş bozdurmuş olsa bile, sadece faizden kazançlı olacak. Batıda hayal edemeyeceği dolar üzerinden %20 yi alır çıkar. Kendisine 1.30 luk işlem yapıldığı sırada döviz fiyatı 1.60 a çıkmışsa o işlemi üstlenen banka, finansal kuruluş veya karşı taraf sarsılır. Maliyeti kim üstlenirse üstlensin, fon çıkması engellenmez ve çıkışın ekonomi üzerindeki reel etkisi değişmeyecektir. Şu noktada böyle bir duruma gelmedik; bu olasılığın ne kadar yüksek olduğu hususunda da ihtiyatlı davranmayı tercih ediyorum. Ancak, dış dünyadaki bozulma çok ağırlaşırsa, Türkiye en kırılgan ekonomilerden biridir. Emrah Hocam şimdi her şey finans piyasasında başlayıp bitiyormuş gibi gözüküyor. Genel olarak dünya ekonomisi ile ilgili konuşunca sanki bütün olay finansal piyasalarda bitiyormuş gibi gözüküyor ama aslında mesela bu emlak krizindeki meselelerde bir tanesi de finansal piyasaların reel piyasalarla bağını kopartmasıydı. Şimdi mesela küresel ölçekte bir çok başka kriz daha var sadece finansal kriz değil işte gıda fiyatlarıyla ilgili bir kriz var, enerji ile ilgili bir kriz var, Belki toparlamak açısından reel sektörü de düşünerek enerji kaynaklı enerji krizi, gıda krizi bağlamında bir değerlendirme yaparsanız sonrada Türkiye ye 20 Boratav Finansal piyasaların reel ekonomiye taşıdığı sorunların, istikrarsızlığın arkasında yatan temel bir olgu şu: Bu piyasalara girenler reel ekonominin sağlayacağı büyüme hızının üstünde getiri bekliyor. Belli konjonktürlerde de bu getiriyi topluyorlar. Ekonominin fiziki üretimle ilgili tarım, sanayi ve onların doğrudan uzantısı ve türevi olan, ulaştırma, haberleşme, enerji, taşıma gibi hizmet sektörlerinden oluşan üretken alanlarının sağladığı büyüme hızı, finansal getirilerin uzun müddet altında kalırsa sektörler arası bir transfer olmuş demektir. Sözünü ettiğim en geniş anlamdaki üretken sektörlerin dışında kalan alanlar, Amerika da finans, sigorta, emlâk piyasalarını kapsayan FIRE kısaltmasıyla tanımlanır. Birkaç eklentiyle bu sektörler adeta ekonominin parazit alanlarıdır. Varlıkları kapitalizm için zorunludur; ama benim iktisat anlayışımın içinde insanlığın refahı bakımından zorunluluk içeren ve devamlılığı gereken faaliyetler değildir; hatta bana göre kapitalizmde dahi üretim güçlerinin gelişmişlik düzeyinin gereksinimlerini aşabilir. Diğer faaliyetler ise her sistemde zorunludur. Şimdi dolayısıyla bu parazit sektörler daha yüksek getiri sağlayabilirler belki; ama, bu öbür taraflardan reel transfer anlamına gelir. Bu transfer sürecinin yarattığı gerilim belli bir sınırın ötesinde sürdürülemez, sürdürülemezlik krizlerle ortaya çıkar. 7-8 yıl daha yüksek getiri sağlıyor; sonra da sadece akımlarda değil, servet üzerinde de büyük kayıplara yol açan bir çöküşle bu transferler dengeleniyor. Yumuşak, ılımlı tempoda kalsa belki bu transfer problemi çok ciddi tıkanmalarla sonuçlamayacak; ama, kupon keserek, paradan para kazanarak yaşamayı hayat tarzı edinmiş katmanların aç gözlülüğü ve iştahı çok fazla. Herkes biliyor ki borsa getirileri reel sektörle daha yakından bağlantılı olan tahvil getirilerinin üstünde seyreder genel olarak. Yani %3 lük %4 lük tahvil getirileri vardır; bu uzun dönem büyüme hızından çok fazla kopmaz; ama borsanın getirileri aynı dönem içinde, konjonktür olumluysa, bunu çok aşar. İkinci husus şu: Amerika nın en varlıklı bireylerinden banker Warren Buffett, durmadan karmaşıklaşarak, türevler doğurarak yenilenen finansal araçları finansal kitle imha araçları olarak nitelendiriyor ve şöyle bir örnek veriyor: Nebraska da 2020 de doğacak ikizlerin sayısı üzerinde spekülatif tahmin içeren bir sözleşmeyi kâğıda dökünüz. İtibarınız varsa, uygun bir fiyatla bu kâğıtı işleme sokabilirsiniz. Türev sözleşmelerinin kapsamı ve çeşitliliği, insanın hayal gücünün üst sınırlarını zorlamaktadır. Bu saptamayı finansal piyasalardaki işlemleriyle dünyanın en zenginleri safına geçmiş olan bir adam söylüyor. İki taraf arasında yapılan bir kredi anlaşmasının senedi,

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Türk Şiiri. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :34 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4580

Türk Şiiri. Kategori: Türk Şiiri Çarşamba, 28 Nisan :34 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4580 TANITIM: Hececi ve gelenekçi şiir anlayışına uyarak ilk eserlerini yazan Cahit Sıtkı yalnızlık, ölüm korkusu, aşk, çocukluk, tabiata hayranlık, Atatürk ve Mehmetçik e övgü gibi temleri işledi. Ömrümde

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 15 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Çağlar Kuzlukluoğlu İnci

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK Dünya Ekonomisine Küresel Bakış International Monetary Fund (IMF) tarafından Ekim 013 te açıklanan Dünya Ekonomik Görünüm raporuna göre, büyüme rakamları aşağı yönlü revize edilmiştir. 01 yılında dünya

Detaylı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu) ZİRAAT BANKASI 2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI (40 Test Sorusu) 1 ) Aşağıdakilerden hangisi bir kredi derecelendirme kuruluşudur? A ) FED B ) IMF C ) World Bank D ) Moody's E ) Bank

Detaylı

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali Piyasaların Geleceği Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 IMF Büyüme Tahminleri 12 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8-10 2006Ç1 2006Ç4 2007Ç3 2008Ç2 2009Ç1 2009Ç4

Detaylı

Tanrı Zar Atmaz Ya FED?

Tanrı Zar Atmaz Ya FED? Tanrı Zar Atmaz Ya FED? Yaklaşık 10 yıllık küresel finans krizinin başladığı yer olan Amerika, krizi dünyaya ithal etmekle kalmadı, bunu kendi bünyesinde de çok ağır yaşadı aslında Özelikle 2008-2009 sürecinde

Detaylı

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014 Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi.

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi. Dünya Ekonomisi Ne Durumda Ahmet YETİM Türkiye ekonomisi özellikle 2000 ve 2001 krizlerinden itibaren giderek artan ölçekte dünya ekonomisine daha duyarlı hale geldi. Bunda; AB tam üyelik maratonunda kaydedilen

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

Kitap dolu bir hafta ONUR KONUĞUMUZ ENVER AYSEVER ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE

Kitap dolu bir hafta ONUR KONUĞUMUZ ENVER AYSEVER ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE GEÇMİŞTEN GELECEĞE ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ Kitap dolu bir hafta Bu sene, artık bizler için bir gelenek haline gelmiş olan, tüm arkadaşlarımızın hevesle katılım gösterip

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 73

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 73 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 73 i Bu sayıda; 2012 Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Anket sonuçları değerlendirilmiştir. i 1 Gelir düşerken, gelirin dağılımı düzelir mi?

Detaylı

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER 21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER KÜRESEL EKONOMİYİ ROTASINDAN ÇIKARABİLECEK 10 BÜYÜK TEHLİKE DÜNYA EKONOMİSİ VE ABD EKONOMİSİNDE OLASI MAKRO DENGESİZLİKLER (BÜTÇE VE CARİ İ LEMLER AÇIĞI) (TWIN TOWERS) İSTİKRARSIZ

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün 2013-2014 EĞİTİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ATAM SENİ ÖZLÜYORUZ. BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 i Bu sayıda; Ağustos Ayı Dış Ticaret Verileri, 2013 2. Çeyrek dış borç verileri değerlendirilmiştir. i 1 İhracatta Olağanüstü Yavaşlama

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

15 Ekim 2014 Genel Merkez ÇİN Yatırım Fırsatları Paneli 15 Ekim 2014 Genel Merkez İş Dünyamızın Saygıdeğer Mensupları, Değerli MÜSİAD üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Toplantımıza katılımından dolayı teşekkür ediyor, Sizleri

Detaylı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20 EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20 Bu sayıda; Dünya Bankası Küresel Ekonomik Beklentiler Raporundaki tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir. i Dünya Bankasından

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1-Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi 2013 ü genel olarak bir toparlanma dönemi olarak geride bıraktı.

Detaylı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ DEĞERLENDİRMEK ÜZERE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI KONUŞMA METNİ 15 TEMMUZ 2013

Detaylı

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ÖZEL EFDAL ANAOKULU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel

Detaylı

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU 2014-2015 2014-2015 DENIZYILDIZI GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini

Detaylı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU DÖNEM İÇERİSİNDE BANKANIN YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Dönem içerisinde Bankamız ortaklık yapısında değişiklik

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71 i Bu sayıda; 2013 2. Üç Ay Büyüme Verileri değerlendirilmiştir. i 1 Yurtiçi talep coştu, stoklar patladı, büyüme tahminleri aştı Ekonomi

Detaylı

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY 3 EYLÜL 2013 DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ Değerli konuklar, yurtdışından gelen değerli misafirlerimiz, finans sektörünün kıymetli

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67) KOCAER 1 Tuğba KOCAER 20902063 KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA... Hepsi için teşekkür ederim hanımefendi. Benden korkmadığınız için de. Biz ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya...

Detaylı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE Fiil Cümlesi *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İnsan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez. Seçilmiş birkaç kitaptan güzel ne olabilir. İsim

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM ATATÜRK ANLATIYOR 1 2 1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM Sahibi Atatürkçü Düşünce Derneği adına: Tansel ÇÖLAŞAN Yazı Kurulu Ayşe Nejla ÖZDEMİR (ADD önceki GYK Üyesi, Matematik Öğretmeni ) Alaattin ATALAY

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013 DÜŞÜK BÜYÜMEYE DEVAM Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen 19.07.2013 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) Haziran

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. .com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 i Bu sayıda; 2012 yılı Büyüme rakamları değerlendirilmiştir. i 1 Ekonomide sert fren Türkiye 2012 de % 2,2 büyüdü. % 4 büyüme hedefi ile

Detaylı

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI Hazırlayan: Rabia ARIKAN JORGE LUIS BORGES (1899-1986) ARJANTİNLİ ŞAİR, DENEME VE KISA ÖYKÜ YAZARIDIR. 20. YÜZYILIN EN ETKİLİ

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ İSTANBUL EKONOMİK ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ Hocaların Gözüyle 2014 Yılında Türkiye Ekonomisi Araştırması Kantitatif Araştırma Özeti Aralık 2013 İstanbul ARAŞTIRMA EKİBİ Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin İEAD

Detaylı

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU Strateji Geliştirme Başkanlığı Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi HAFTALIK EKONOMİ RAPORU TÜRKİYE EKONOMİSİ IMKB 100 Endeksi haftanın ilk yüzde 0,4 oranında değer kazandı. Geçtiğimiz hafta İMKB 100 Endeksi,

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 77

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 77 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Kasım 2013, No: 77 i Bu sayıda; Eylül ayı sanayi üretim verileri, Eylül ayı ödemeler dengesi verileri, Türkiye nin yapısal cari açığına ilişkin veriler değerlendirilmiştir.

Detaylı

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden 2 Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden mezun oldu. Farklı kurumlarda çalıştıktan sonra 2 arkadaşı

Detaylı

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ Necmi Gürsakal 1 I. GİRİŞ Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa daki 250 Büyük Firma Araştırması nın 2000 yılı sonuçlarını yayınladı. 1997 yılından başlayarak 2000 yılına kadar

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. 1976 da Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi nin yayın kurulunda görev aldı. 1981 de doktorasını

Detaylı

Doğru cevaplarla açıklama Puanlar Ödevler Kontrol eden görevlinin notları. yetenek amaçlarından. I. EDEBİYET ( test 1)

Doğru cevaplarla açıklama Puanlar Ödevler Kontrol eden görevlinin notları. yetenek amaçlarından. I. EDEBİYET ( test 1) CEVAP ANAHTARI (Test 1) - Sorulara verilen cevaplar elektronik yoldan değerlendirilecektir. - Açık tip sorulardaki cevaplar, cevap anahtarında verilen cevaplara yakın olanlar ya da testi kontrol eden görevliler

Detaylı

Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler. 15 Ekim 2015, İzmir. Sayın Bakanlarım, Valim. Sayın MV'lerim,

Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler. 15 Ekim 2015, İzmir. Sayın Bakanlarım, Valim. Sayın MV'lerim, Türkiye ve Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler Sayın Bakanlarım, Valim 15 Ekim 2015, İzmir Sayın MV'lerim, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, MÜSİAD İzmir Şubemizin düzenlediği

Detaylı

Toparlanmanın üçte biri tamam ama bir problemimiz var. Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Toparlanmanın üçte biri tamam ama bir problemimiz var. Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti Toparlanmanın üçte biri tamam ama bir problemimiz var Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti TEPAV Politika Notu Ocak 2011 Araştırmanın başlangıç noktası desendir. Edward Leamer İnsan, desen arayan

Detaylı

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5 EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:5 Bu sayıda; Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayımlanan Dünya Ekonomik Görünümü Raporu tahminleri değerlendirilmiştir. i Küresel

Detaylı

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım. Cenaze namazıyla yapılan cenaze törenine bir kere daha canım sıkıldı da diyemeyeceğim Devrimcilerin bu türlü davranışlarına alıştık

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015

2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni. Sayı:1 Nisan 2015 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:1 Nisan 2015 1 KİTAP VE KÜTÜPHANENİN ÖNEMİ 3 2014-2015 KÜTÜPHANE ORYANTASYONUMUZ 5 KÜTÜPHANEMİZ 8 OKUMA ŞENLİĞİMİZ 10 BRITANNICA ONLINE 12 SEVİM AK

Detaylı

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi 8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi 1 8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi Kamuoyuna Galatasaray'la yaptığı ortaklıkla gelen American Finans kuruluşu AIG'nin Türkiye Genel Müdürü Paolo Zapparoli,

Detaylı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı Tarih: 16.01.2011 Sayı: 2011/01 Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı 2003-2010 yıllarını kapsayan 8 yılda, şirketlerin kâr aktarımı, faiz ödemeleri ve portföy yatırımları aracılığıyla,

Detaylı

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ 5 inci İSTANBUL EKONOMİ ve FİNANS KONFERANSI 26-27 Kasım 215 Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması Tahsin BAKIRTAŞ Original Sin olgusu Bugünün dünya finans düzeninde,

Detaylı

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü

Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü Stratejik Düşünce Enstitüsü Ekonomi Koordinatörlüğü www.sde.org.tr ANALİZ 2014/2 2013 YILI ALTIN ANALİZİ Dr. M. Levent YILMAZ Ekonomistlerin çoğu zaman yanıldığı ve nedenini tahmin etmekte zorlandığı bir

Detaylı

Aylık Dış Ticaret Analizi

Aylık Dış Ticaret Analizi EKİM YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışmada, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından her ayın ilk günü açıklanan ihracat rakamları temel alınarak Türkiye nin aylık dış ticaret analizi yapılmaktadır. Aşağıdaki analiz,

Detaylı

Altın Ayarlı İslâmi Finans

Altın Ayarlı İslâmi Finans Altın Ayarlı İslâmi Finans 09 Ağustos 2011 Salı Uluslararası platformlarda paranın İslâmileştirilmesi konusu epeydir gündemde. Paranın İslâmileştirilmesinden kasıt para ile ilgili ne varsa, ekonomik faaliyetlerden

Detaylı

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Dış Ticaret Verileri Bülteni (Milyar $) 3 216 Ekim- 216 TÜİK dış ticaret verilerine göre ihracat 216 yılı Ekim ayında, 215 yılının aynı ayına göre %3 azalarak 12 milyar 841 milyon dolar gerçekleşirken, ithalat ise %,5 artarak 17 milyar

Detaylı

''Hepimiz Atatürk'üz''

''Hepimiz Atatürk'üz'' ''Hepimiz Atatürk'üz'' Mustafa Kemal Atatürk tüm yurtta anıldığı gibi Beşiktaş'ta da törenlerle anıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal Atatürk'ün 74. ölüm yıldönümünü anma gününde özel bir mesaj

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS TÜRKİYE EKONOMİSİ TÜK449 7 3+0 3 4 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin

Detaylı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI HÜRRİYET İLKOKULU 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI 1 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI Sayın Müdürüm, Saygı Değer Öğretmenlerim,Kıymetli

Detaylı

2001 2013 Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

2001 2013 Döneminde Türk Bankacılık Sektörü 2001 2013 Döneminde Türk Bankacılık Sektörü Prof. Dr. Sudi Apak Beykent Üniversitesi İçerik 2 Slayt 1 - Türk Bankalarında kurum riski bulunmaktadır. 140,00% Türk Bankacılık Sektörünün Aktif Büyüklüğü /

Detaylı

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Türkçe. Cümlede Anlam 19.02.2015. Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler 16-20 MART 3. HAFTA Cümledeki sözcük sayısı, anlatmak istediğimiz duygu ya da düşünceye göre değişir. Cümledeki sözcük sayısı arttıkça, anlatılmak istenen daha

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38 i Bu sayıda; Haziran Ayı Ödemeler Dengesi Verileri, Haziran Ayı Kısa Vadeli Dış Borç Stoku Verileri değerlendirilmiştir. i 1 Cari açığı

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ

İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ İçindekiler CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ 1 CUMHURİYET BAYRAMI TÖRENİMİZ 10 KASIM TÖRENİMİZ... 2 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI RESİM SERGİMİZ... 2 EĞİTİMDE İZLERİMİZ... 3 DÜNYA ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASINI KUTLUYORUZ!......

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10 İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 DİL, DİLLER VE TÜRKÇE... 1 1. Giriş... 2 2. Dilin Özellikleri... 2 3. Yeryüzündeki Diller... 2 4. Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri... 4 5. Türk Yazı Dilinin Gelişmesi Eski Türkçe...

Detaylı

27-31 Temmuz 2015. Önümüzdeki Hafta Neleri Takip Edeceğiz?

27-31 Temmuz 2015. Önümüzdeki Hafta Neleri Takip Edeceğiz? Önümüzdeki Hafta Neleri Takip Edeceğiz? Pazartesi; *11:00 Almanya - IFO Ekonomi Güven Endeksi *13:00 İngiltere - İngiltere Sanayi Aktivite Trendi *14:30 Türkiye - Kapasite Kullanım Oranı ve İmalat Güven

Detaylı

TEB KOBİ BANKACILIĞI

TEB KOBİ BANKACILIĞI TEB KOBİ BANKACILIĞI Türkiye de KOBİ ler İşletme Büyüklüğü İstihdam Grubu (Çalışan Sayısı) İşletme Sayısı (2013) % Mikro 1 9 3.303.073 93,68% KüçükÖlç.İşl. 10 49 190.514 5,40% OrtaB.İşl. 50 249 27.330

Detaylı

Cari açık ve finansmanı

Cari açık ve finansmanı Cari açık ve finansmanı I.GİRİŞ Cari açık ve finansmanı konusunun, 2011 yılında Türkiye Ekonomisindeki önemli gündem maddelerinden biri olacağı anlaşılıyor. 2010 yılında cari açık, 2009 a göre % 247,1

Detaylı

GÜNLÜK BÜLTEN 20 Haziran 2014

GÜNLÜK BÜLTEN 20 Haziran 2014 GÜNLÜK BÜLTEN 20 Haziran 2014 ÖNEMLİ GELİŞMELER Altın, Fed sonrası 3 haftanın yükseğinde ABD merkez bankası Fed'in faiz oranlarının düşük kalmaya devam edeceğini bildirmesi ile, alternatif yatırım aracı

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI. Sandra Lopez. Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz

06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI. Sandra Lopez. Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz 06-26 EKiM 2016 YER: BARIŞ MAH. EĞİTİM VADİSİ BULV. ZABITA MD. HİZMET BİNASI YANI Ayla Turan Bahadır Çolak Kadriye İnal SelçukYılmaz Sandra Lopez Kolombiya Tamas Baraz Macaristan Aldo Shiroma Uza Peru

Detaylı

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA HAFTASI DÜNYA ÇOCUK HAKLARI HAFTASI DÜNYA SİNEMA GÜNÜ SONBAHAR MEVSİMİ YAPRAKLAR Atatürk ün kim olduğunu hatırladık. Atatürk

Detaylı

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013 OECD 2013 EĞİTİM GÖSTERGELERİ RAPORU: NE EKERSEN ONU BİÇERSİN (4) Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) 5 Ocak 2014 Geçtiğimiz üç hafta boyunca 2013 OECD Eğitim Göstergeleri

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi. Uluslararası İzmir Film Festivalinin Tarihçesi Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi. İzmir Film Festivali, 11

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 16 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül 1 DenizBank

Detaylı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR Bu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. Gelir Amaçlı Esnek Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2008-31.12.2008 dönemine ilişkin

Detaylı

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ DEĞERLENDİRMEK ÜZERE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI KONUŞMA METNİ

Detaylı

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum. Page 1 of 6 Edirne Valisi Sayın Dursun Ali Şahin, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Recep Zıpkınkurt, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası nın değerli üyeleri ve temsilcileri, Bilgi birikimi ve üslubunu,

Detaylı

EĞİTİM SAATİ PROGRAMINA KONUK OLDUK

EĞİTİM SAATİ PROGRAMINA KONUK OLDUK EĞİTİM SAATİ KONUK OLDUK PROGRAMINA 13.11.2015 s aat:20.00 İle 21.30 arasında ulusal kanallarımızdan biri olan tv 1 de,kayseri İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Bahamettin KARAKÖSE nin hazırlayıp sunduğu

Detaylı

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. dipnot Ece Ayhan Kardeşim Akif Akif Kurtuluş'a Mektuplar Hazırlayan Eren Barış sı "dipnot Akif Kurtuluş: 1959, Ankara. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1981 yılında bitirdi. İlk şiiri, 1980 yılında Türkiye

Detaylı

Küreselleşme ve Para Politikası

Küreselleşme ve Para Politikası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Küreselleşme ve Para Politikası Durmuş Yılmaz Başkan 21 Kasım 2008 İstanbul Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının geleneksel yıllık konferanslar kapsamında düzenlediği,

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 215 BÜYÜME DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen ** 13 Nisan 215 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE)

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

YAPI KREDI KORAY IN YENI CFO KIM OLDU?

YAPI KREDI KORAY IN YENI CFO KIM OLDU? Portal Adres YAPI KREDI KORAY IN YENI CFO KIM OLDU? : www.emlaktasondakika.com İçeriği : Emlak Tarih : 06.08.2014 : http://www.emlaktasondakika.com/sektorden-haberler/yapi-kredi-korayin-yeni-cfo-kim-oldu/haber-90161.asp

Detaylı

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ Adı ve Soyadı : Cengiz ALYILMAZ : Prof. Dr. Bölüm/ Anabilim Dalı : Türkçe Eğitimi Bölümü Doğum Tarihi : 11.4.1966 Doğum Yeri : Kars Çalışma Konusu : Eski Türk Dili, Türkçe Eğitimi,

Detaylı