Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma"

Transkript

1 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma Kerim Özcan Özet: Ana akım örgütsel yaklaşımlar düzen ve denetim olgusunu işlevselci bir bakış açısıyla yönetsel etkinlik ve etkililik kavramı etrafında incelemiş ve yönetsel rasyonellik açısından öneriler geliştirmiştir. Ne var ki, son dönemlerde yaygınlaşan eleştirel bakış açıları bu iki olguyu iktidar ilişkilerinin cenderesindeki insanın konumuyla birlikte ele almışlardır. Bu çalışma, düzen ve denetim konusunu eleştirel perspektiften incelemeyi amaçlamaktadır. Bu noktada güç, iktidar, düzen konuları üzerinde yaptıkları analizlerle büyük yankı uyandıran Foucault ve Bauman ın görüşlerine başvurulmuştur. Bir bakıma çalışma, Foucault ve Bauman ın geliştirdiği tez ve teorilerden hareketle, modern yönetsel kontrol ve düzen konusunu bir yeniden okuma çabasıdır. Bauman ın özellikle bahçıvanlık, Foucault un ise panoptikon ve pastorallik metaforu etrafında açıklamaya çalıştıkları disipline etme ve uysallaştırma pratiklerinin örgütsel alandaki izdüşümleri farklı boyut ve yönleriyle gösterilmeye çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Düzen, kontrol, Foucault, Bauman, eleştirel yönetim yaklaşımı. Managerial Control and Organizational Order: A Discussion Based on the Analyses of Michel Foucault and Zygmunt Bauman Abstract: Mainstream organizational approaches have examined order and control from a functionalist point of view focusing on the managerial effectiveness and efficiency and have tried to generate suggestions for managerial rationality. However, critical views, which have been rising in recent years, examine these two concepts within the positions of employees where they are under power pressure. This paper aims to study order and control from the critical perspective. With this aim, thoughts of Foucault and Bauman are paid attention whose analyses on power, domination, and control have created a great deal of interest. In one respect, the study is an attempt to reread managerial control and order moving from the thesis and theories developed by Foucault and Bauman. The projections of the practices in disciplining and making people submissive that have been explained by Bauman especially with the metaphor of gardening and by Foucault with panopticon and pastoralism, are tried to exhibit in some aspects and dimensions in the work setting. Key Words: Order, control, Foucault, Bauman, critical management approach. Doç.Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Cinnah Cad., Ankara/Türkiye, kerimozcan1@hotmail.com. Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 2, Haziran 2014, s

2 2 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 GİRİŞ Çalışanların denetimi ve örgüt içi düzen konusu, örgütsel analizin temel inceleme alanlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Kontrol konusunun yeni olmadığını ve yirminci yüzyılın ilk dönemine kadar gittiğini belirten Clegg (1981), o dönemlerde bu konunun kontrol hattı kavramı üzerinden tartışıldığını ve yöneticilerin kontrolü sağlamada Taylor un görüşlerine başvurduğunu dile getirir. Bununla birlikte örgütlü bir yaşamın ve yönetsel kontrolün bireyler ve toplumlar üzerindeki etkisini, ana akım yönetim kuramlarının işlevselci bakış açısından farklı olarak hatta biraz da onlara karşıt olarak değerlendiren çalışmalar son dönemde özellikle eleştirel yaklaşımlarla birlikte daha çok tartışılır hale gelmiştir. Kontrol, güç ve iktidar ilişkileri üzerinden yapılan bu tartışmalarda, düzen kurma, yönetsel kontrol oluşturma gibi örgütsel süreçlerin bir başka yönüne dikkat çekilmiştir. Yönetimci (managerialist) yaklaşımı benimseyenlerin, örgütsel süreçlere bakış açılarına yerleşmiş baskın görüşe göre düzen ve kontrol yönetsel etkinlik ve etkililik için doğal ve işlevsel birer fenomene tekabül ederken; eleştirel çalışmalar bu olguları (düzen ve kontrol) iktidar tekniklerin cenderesindeki insanın konumuyla birlikte tespit etmiştir (Alvesson - Deetz, 2000; Alvesson - Willmott, 2003, 2001, 1992; Fournier - Grey, 2000; Kelemen - Rumens, 2008). İşte bu çalışma daha az aşina olunan ikinci gruptakilerin perspektifine biraz daha yakından bakma motivasyonundan ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, düzen oluşturma, kontrol ve devamlılık sağlama gibi yönetsel (managerial) pratikler doğrultusunda araçsallaşan teknik ve stratejileri mercek altına almada iki özel ismin, Foucault ve Bauman ın argümanlarına başvurulmuştur. Bir bakıma çalışma, Foucault ve Bauman ın geliştirdiği tez ve teorilerden hareketle, modern yönetsel kontrol ve düzen konusunu bir yeniden okuma çabasıdır. Bauman ın özellikle bahçıvanlık, Foucault un ise panoptikon 1 ve pastorallik metaforunda açıklamaya çalıştığı düzen oluşturma çabalarının, örgüt içindeki izdüşümlerinin incelenmesi ve örgütsel operasyonlarda ayıklamaayrıştırma ve disipline etme türü uygulamalarda dikkat çeken iktidar tekniklerinin irdelenmesi amaçlanmıştır. 1 İngiliz filozof Jeremy Bentham tarafından onsekizinci yüzyılın sonunda tasarlanmış mimari bir yapıdır. Yapının özelliği tek bir gözcüye, görünmeden aynı anda herkesi gözetleme imkanı sağlamasıdır. Kelimenin açılımı da bunu işaret eder: pan (herkesi), optikon (gözetleme). Böylece gözetlenenler, gözetleyeni göremedikleri için, her an gözetleniyor olma ihtimaliyle kendilerini disipline edeceklerdir (tıpkı güvenlik kamerası gibi). Foucault, bu mimari yapıyı şu şekilde tanımlar: çevrede halka halinde bir bina, merkezde bir kule; bu kulenin halkanın iç cephesine bakan geniş pencereleri vardır; çevre bina hücrelere bölünmüştür, bunlardan her biri binanın tüm kalınlığını katetmektedir; bunların, biri içeri bakan ve kuleninkilere karşı gelen, diğeri de dışarı bakan ışığın hücreye girmesine olanak veren ikişer pencereleri vardır.geriden gelen ışık sayesinde, çevre binadaki hücrelerin içine kapatılmış küçük silüetleri olduğu gibi kavramak mümkündür. Görülmeden gözetim altında tutmaya olanak veren düzenleme, sürekli görmeye ve hemen tanımaya olanak veren mekansal birimler oluşturmaktadır (Foucault, 1992: 251).

3 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 3 Uzmanlaşma, işbölümü, rol ve görev tanımları (Clegg, 1981) gibi etkinlik amacına dönük yönetsel uygulamalardan, ideolojik açıdan nötr ve apolitik kabul edilen teknolojik altyapıya kadar bir çok unsur kontrol ve düzenin birer hizmetçisi olarak görülmektedir (Clegg - Dunkerley, 1980). Bu unsurlar bir yandan da iktidar ilişkilerinin düzenleyicisi rolünü oynamaktadır. Çalışma bu unsurları bir de Foucault ve Bauman ın penceresinden görmeyi amaçlamıştır. Bu iki düşünürün seçilmesinin nedeni, her ikisinin de iktidar ilişkilerine yoğunlaşan düşünürler olarak dikkat çekmeleridir. Olguları arkeolojik ve soykütüksel olarak inceleyen Foucault (2006, 2005a, 2005b, 2003a, 2003b, 1992) sadece yüzeyde kalan kısımlarını görebildiğimiz şeylerin, tarihsel araştırmalarla köklerine inerek görünenden farklı olarak esasa ilişkin alışılmamış bilgiler sunmuştur. Diğer taraftan Bauman da (2007, 2003a, 2003b,) birçok çalışmada bakışlarını otoriter, totaliter eğilimlere yöneltmiş, otoritenin iktidarıyla, iktidarın otoritesini modernden-postmoderne düzen oluşturma biçimleri içinde ele almıştır. Betimsel bir analiz çerçevesinde planlanan çalışma, bu iki düşünürün kavram ve katkılarından hareketle düzen ve kontrol oluşturmaya dönük örgütsel süreçleri inceleyerek, her iki yazarın sunduğu katkı bağlamında farklı bir bakış açısı sunmayı hedeflemektedir. Çalışmanın sonraki bölümlerinde öncelikle kontrol konusu kavramsal olarak incelenecek; ardından Bauman ve Foucault nun konuya ilişkin analizleri ele alınacaktır. Son bölümde ise her iki düşünürün katkılarından hareketle örgütsel kontrol konusu yeni bir okumaya tabi tutularak tartışılacaktır. ÖRGÜTSEL KONTROL Kontrol, örgütsel analizin merkezi konulardan biridir. Kuramsal olarak Weber ile şöhret kazansa da kontrol olgusunun pratik olarak klasik dönemden itibaren etkin bir yönetim işlevi olarak dikkate alındığı ve uygulandığı bilinmektedir. Kontrolü önemli ve sorunlu kılan şey ise, çatışmalı bir sürecin konusu olmasıdır. Bir örgütsel düzenin varlığı astların mevcudiyetini zorunlu hale getirir; örgütün en önemli unsurlarından biri, işi bir organizasyon düzeni içinde yerine getirecek, kendi istek ve arzularını kollektif amaçların bir parçası olarak görecek olan astlardır. Öte yandan astların örgütsel amaçları gerçekleştirmesi isteniyorsa ona belirli ölçüde özerklik verilmesi zorunludur. Çalışanın bir yandan ast pozisyonunda bulunması diğer taraftan belirli düzeyde özerkliğe sahip olma durumu söz konusudur. Çalışan, ne kadar üstün emrine bağlı hale getirilecek ve ne kadar inisiyatif sahibi olacaktır? Bunun dengesinin nasıl kurulacağı kontrol olgusunu kritik bir konu haline getirir (Barker, 2005). Çalışanın örgütsel etkinlik ve etkililiğe hizmet eden bir kaynak haline dönüştürülmesi, pek çok yazarın (Clegg, Foucault, Marx, Bauman, Sennett, Alvesson, Willmott, ) ileri sürdüğü gibi kontrol süreci içinde ortaya çıkan bir özneleştirme pratiğidir. Kontrolü son dönemlerde tartışma konusu haline getiren esas nokta onun, çalışanı, otonomi ve konformizm arasında nerede konumladığından

4 4 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 öte çalışana ne tür bir yol çizdiği, çalışanın emeğini kullanırken uyguladığı tekniklerle kimlik ve kişiliğine ne şekilde etki ettiğidir. Bu sorunun cevabını tartışmak için öncelikle örgüt içindeki kontrol biçim ve tekniklerine kısaca göz atmak gerekmektedir. Kontrol, örgütsel faaliyetleri plan, hedef ve performans standartlarındaki beklentilerle tutarlı hale getirecek şekilde düzenleyen sistematik bir süreç olarak tanımlanmıştır (Cyert - March, 1963; Perrow, 1970; Thompson, 1967; Daft, 2000: 639). Bu süreç hem davranışların hem de sonuçların izlendiği bir dizi adımı içermektedir (Ouchi, 1977; Eisenhardt, 1985; Flamholtz vd., 1985; Henderson - Lee, 1992). Kabaca sınıflandırıldığında yönetsel kontrolden temel düzeyde iki pratik seti anlaşılmaktadır: i) Gözetim ve yöneltme, ii) değerleme ve disiplin altına alma (Astley, 1985). Birincisi işlerin ne şekilde, nasıl, hangi zaman dilimleri içerisinde yapılacağına ilişkindir. İkincisi ise astın performansını değerlendirme ve yönetsel amaçlara uyumunu ödül/ceza sistemiyle disipline etme pratiklerinden oluşur. Bu noktada en genel olarak üç tür kontrol sürecinden bahsedilir (Astley, 1985). Birincisi doğrudan ya da basit kontrol denilen (Astley, 1985; Burris, 1989; Barker, 2005) doğrudan gözetim ve emir-komuta zincirine bağlı kontrol işleviyle şekillenir. Yöneticilerin çalışanları gözetlemeleri, izlemeleri, müdahale etmeleri, emir vermeleri, baskı yapmaları gibi uygulamaları içerir. Özellikle ondokuzuncu yüzyılın fabrikalarında ya da küçük aile işletmelerinde görülen patron ya da onun tarafından görevlendirilmiş yöneticiler tarafından uygulanan, işin ve çalışanın, bireysel, doğrudan ve otoriter bir şekilde denetimine dayalı kontrol biçimidir. Klasik Dönemin bilimsel deneylerinde ve onu izleyen yönetim anlayışında bunun tipik örnekleri görülür. Çalışanların başındaki gözlemciler tarafından sürekli denetlendiği ve emirlerle yönlendirildiği, üstün astlara adım adım her şeyi dikte ettiği bir kontrol biçimi söz konusudur. Ne var ki örgütler büyüdükçe bunun uygulanması zorlaşır ve bunun yerine daha dolaylı ve birey-dışı kontrol araçlarıyla kontrol işlevi gerçekleştirilir ve bunlar genellikle yapısal kontrol olarak tanımlanır (Blau - Schoenherr, 1971; Edwards, 1979; Burris, 1989; Barker, 2005). Yapısal kontrol, teknik ve bürokratik olmak üzere iki ayrı biçimde ortaya çıkar. Teknik kontrol, işlerin teknolojik ve fiziksel yapısına yerleştirilmiş olan kontrol biçimidir. Böylece çalışanlar doğrudan üstleri yerine teknoloji tarafından denetim altına alınmış olur. Mesela, montaj hattında yöneticilerin müdahaleleri olmaksızın çalışanların teknolojinin akışına yetişmek zorunda kalması veya tüm iş ortamının kameralarla izlenmesi bunun en bariz örnekleri olarak gösterilebilir. Böylece çalışan doğrudan teknolojinin denetimine girer. Bu noktada bazı yazarların (Foucault, 1992; Clegg, 1989, 1981) teknolojinin nötr olduğu ve tamamen bilimsel bir nesnelliğe dayalı olduğu yönündeki görüşlere güçlü itirazlar yöneltmesi anlamlı görünmektedir. Teknolojinin ideolojik ve teknik hedeflerin aracı haline gelme potansiyelinin olduğu yorumu dikkat çekicidir.

5 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 5 Üçüncü olarak kontrol konusunda en yaygın uygulama alanı bulan bürokratik kontrolden bahsedebiliriz. Burada ise örgütün sosyal plandaki örgütlenmesi bir kontrol mekanizmasına dönüşür. Bu da iki şekilde gerçekleşir; bir yanda yatay ve dikey bölümlerin oluşturulması; çalışanların iş tanımlarının, sorumluluk alanlarının detaylı bir şekilde tanımlanması, çalışanı yönlendiren bir kontrol aracına dönüşür. İkinci olarak da periyodik performans değerleme ve yapısal kariyer düzeni inşa etmek suretiyle çalışanı işe ve yönetsel amaçlara uymaya zorlayan bir yapı oluşturulmuş olur. Weber (1995) bürokrasiyi modern dönemin en baskın kontrol biçimi olarak görür. Bürokratik kontrolde düzen ve öngörülebilirlik arzusu büyük ölçüde kuralların rasyonelliğine odaklanır. İnsanın değil de sistemin ve kuralların hakimiyeti söz konusudur. Bürokratik ilişkiler sürekli olarak daha rasyonelleşmiş biçimlere bürünür ve daha az tartışma konusu olan yapılanmış bir kontrolle karşılaşırız. Bürokratik rasyonelleşme süreci örgütsel eylem tarafından yapılandırıldıkça, kontrol, örgüt üyeleri arasındaki ilişkilere ve kurallara gizlenerek daha az görünür hale gelir ve kişisellikten uzaklaşır. Bir önceki yüzyılda işletme sahipleri çalışanları emir vererek, yönlendirerek ya da işten atarak açık bir şekilde kontrol ederken; bürokrasi çalışanların örgütsel eylem ve etkileşimlerine ilişkin doğru yolları şekillendirerek yapar bunu. Kontrol örgütün bürokratik yapısına ve hiyerarşisine gizlenir (Barker, 2005). Dolayısıyla Weber (1995) kontrolü kural ve prosedürlerin yaratıldığı ve bunların örgüt hiyerarşisi boyunca izlendiği bir süreç olarak inceler. Kısaca özetlendiğinde, genel olarak basit, teknik ve bürokratik olmak üzere üç farklı kontrol mekanizmasından bahsedilebilir. İlki kişisel ve doğrudan sonrakiler ise dolaylı ve gayrişahsidir. Bu kavramlaştırma kontrol olgusuna ilişkin genel şemayı ortaya koyar (Astley, 1985). Ne var ki, kontrolü endüstrileşme süreci içinde yönetim teknik ve ideolojileriyle birlikte dikkate aldığımızda onun farklı formlarıyla karşılaşırız. Başka bir ifadeyle ilk Klasik Dönemde bir yönetim işlevi olarak ortaya çıkan kontrolün zamanla çeşitlendiğini görürüz. Daha çok tarihsel ve evrimsel bakış açısıyla gelişen Batı nın bilim anlayışı bunu da kronolojik bir düzen içinde analiz eder. Mesela, Burris in (1989) kronolojik analizi sanayi öncesi dönemden bugüne örgütlerin gelişimine paralel olarak altı farklı kontrol biçimini ortaya koyar. Basit, teknik ve bürokratik kontrol yukarıda değinilen şekliyle Burris in (1989) analizinde de yer alır. Ancak, Burris ilave olarak sanayi öncesi dönemin kontrol biçimi olan ustalık kontrol biçimiyle, 1950 lerden sonra gelişen profesyonel ve teknokratik kontrol biçimlerini de tespit eder. İlki kapitalist öncesi dönemin zanaatkarlığa dayalı örgütlerinde görülen kontrol biçimidir. Patriarkal ve teokratik özellikler gösteren, usta-çırak ilişkilerinin aile içi işbölümüne benzediği kontrol biçimidir. İşin adımları ve kalitesi standartlaşmış değil değişkendir. Bu kontrol biçimi, ürün ve süreç kontrolü açısından yetersiz olduğu için kapitalizmin yerleşmesiyle dönüşmüştür. Burris in (1989) örgüt içi oluşturulmuş yapılar kana-

6 6 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 lıyla uygulanan denetime dikkat çektiği türlerden biri de profesyonel kontroldür. Profesyonel kontrolde, kontrol işlevi profesyonel statü gruplarına, etik kodlara ve formalleşmiş eğitime geçer. Teknokratik kontrol ise teknoloji yoğun örgütlerde görülen, uzmanlığa dayalı, içsel kariyer kademelerinin ve hiyerarşilerin erozyona uğradığı, yeterliliğin dışsallaştığı kontrol biçimidir. Bu son ikisi daha çok 1950 lerden sonra görülmüştür lerden sonra yönetim düşüncesindeki durumsallık yaklaşımının bir yansıması olarak kontrol konusunda da duruma dayalı stratejiler önerilmiştir. Eisenhardt (1985), Ouchi nin (1979) çalışmasından hareketle kontrol konusunda, ikisi performans değerlemeye (sonuç ve davranış odaklı) biri de insana, sosyal duruma bağlı olan (klan kontrolü), üç temel strateji tanımlar. Bunları belirlemek için de iki değişken önerir: Biri görevin programlanma düzeyi, diğeri de sonuçların ölçülebilirliği. Eğer görev tanımlanmasında ve programlanmasında belirsizlikler var ise sonuç odaklı kontrolün ideal olacağını, sonuçların ölçümü zor ise davranış odaklı stratejinin uygun olacağını, her ikisinde de belirsizlik var ise sosyalleşmenin (klan türü kontrolün) bir strateji olarak izlenebileceğini belirtirler. Klan kültürünü inşa eden örgütler kontrolü ortak değer, inanç, gelenek, felsefe ve kurum kültürü üzerine kurar. Bu kontrol biçimi çalışanlar arasında değer birliğinin ve güvenin şart olduğu durumlar için idealdir. Daft (1998) bu ayrımı bürokratik, klan ve kendi kendini kontrol şeklinde yapar. Bürokratik kontrolde kural, prensip, prosedür, politika ve hiyerarşik düzenle davranışlar standartlaştırılmaya çalışılır. Kendi kendini kontrol ise klan kültürünün grup dinamiğinin yerine bireysel değer, amaç ve standartları koyar. Çalışanın kendi değer ve amaçlarının örgütünkiyle aynı doğrultuda olması amaçlanır. Burada çalışan kendi amaçlarını belirler ve kendi kendini denetler. Bu denetim biçimine genelde herkesin tek tek sorunu tanımlama ve çözmeye katkı sağladığı öğrenen örgüt olarak tanımlanan örgüt gruplarında rastlanır lerden günümüze yaklaştıkça kontrolün daha sofistike araçlar bulduğu görülmektedir. Özellikle 1970 lerdeki sanayi ötesi dönüşümlerin yeni kontrol biçimlerinin doğuşunda etkili olduğu söylenebilir. Post-fordizm, esnekleşme, liberalleşme, küreselleşme gibi trendler bürokratik kontrol biçimlerinin yerine daha incelikli kontrol biçimleri ikame etmiştir. Bu noktada özellikle örgüt kültürü, esnek istihdam ve takım temelli yönetim anlayışına eşlik eden yeni denetim enstürmanlarının yükselişinden bahsedilebilir (Barker, 2005). Daft (2000) dünden bugüne kontrolün biçim değiştirdiğini ileri sürenlerden biridir. Önceleri bürokratik kontrolün yaygın olduğunu ancak son dönemlerde ademi merkeziyetçi bir kontrol anlayışının hakim olduğuna işaret eder. Kuralları, politikaları, yetki hiyerarşisini, ödül sistemini ve diğer formal araçları kullanarak çalışanın davranışını etkilemeyi hedefleyen ve onun performansını değerlendiren bir yaklaşım yerine örgüt kültürüne, grup normlarına, hedeflere odaklanarak örgütsel amaçlara uygun davranışın kodlandığı kontrol biçimi geçmiştir. İlkinde tepeden aşağı

7 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 7 hiyerarşi, görev temelli iş tanımları, dışsal ödüller, bireysel performans değerleme, sınırlı katılım ve güvensizlik dikkat çekerken; ikincisinde değerler, grup normları, uzmanlık gücü, esnek yetki, sonuç odaklı iş tanımları, dışsal ve içsel ödül sistemi, geniş katılım ve uyumcu (adaptive) bir kültür dikkat çeker. Kültür olgusunun giderek yükseldiği dönemin bir çıktısı olarak 1980 lerden itibaren kültürel değer ve normların çalışanın disiplininde temel araçlar olarak yerleştiği görülür. Normlara ve değerlere bağlılık yüksek performanslı, düzenli ve disiplinli çalışan ile düşük performanslı ve elenmeye müsait çalışan arasındaki farkı belirler. Çalışan artık norm ve değerlerle yüklü bir kültürü içselleştirme ve kendini normalleştirme yoluna gidecektir. Aslında sosyal çevrenin ve sosyalleşmenin araçlaştırıldığı bu tekniğin informal denetim biçimine benzediği ve ilk köklerinin Davranışçı Yönetim anlayışına kadar gittiği bilinmektedir. Sosyal bağların ve insani ilişkilerin çalışanlar arasında bir iç dinamik yaratarak ortak denetime dönüştüğü Davranışçı dönemdeki kontrol anlayışının, bunun prototipi olduğu söylenebilir. Hawthorne araştırmalarını takip eden yıllar boyunca üretilen kuramların ortak noktası, informal ilişkilerin ve değerlerin desteklediği sosyal bağlamın önemine yapılan vurgudur. Yönetim düşüncesinin evrimini inceleyen bazı çalışmalar da (Abrahamson, 1997; Barley - Kunda, 1992) evrim boyunca hem davranışçı dönemde hem de 1980 leri izleyen kültür odaklı yıllarda normatif kontrolün yükselişe geçtiğini vurgularlar. Bireylerin örgüt normları doğrultusunda sosyalleştirildiği bu süreçlerde sosyal kontrol işlevselleşir, çalışanın örgüte ve örgütsel hedeflere uyumlaştıran oryantasyon çalışmaları ve çalışanların birbirini denetlediği informal kontrol önemli bir rol oynar (Milham vd., 1972). Benzer şekilde esnekleşme uygulamalarıyla birlikte çalışanın artan insiyatif ve özerkliği onun kendini disipline etme pratiğini güçlendirmesiyle sonuçlanır. Esnekleşmenin bir çıktısı olarak çalışanlardan örgüt kültürüne bağlanmaları ve kendi kendilerini disipline etmeleri beklenir. Çalışana daha fazla özgürlük verilerek daha çok şey beklenir ve bağlılık ve sadakatle kendini adayan bir özne olması arzulanır. Esnekleşmeyi güçlendiren süreçlerden biri olan dijitalleşme kontrol süreçlerine yeni bir boyut ekler. Teknolojik dönüşümlerle ortaya çıkan intranet, internet, telekonferans, gibi yeni olanaklar çalışana hem iş ortamında hem de iş dışında yeni fırsatlar yaratarak bir yandan çalışanı rahatlatmak bir yandan da işin kısa sürede yapılmasını sağlamak suretiyle faydasını ortaya koyar. Çalışanı mekansal mecburiyetlerden kurtaran, ona uzaktan iş yapma imkanları sunarak her gün ofise gitmeyi hayatından çıkaran dijital teknoloji aynı zamanda onu her an takip eden gizli bir göze dönüşür. Çalışanı iş ortamından bağımsız çalışmaya teşvik eden enformasyon teknolojisi hem ofiste hem de ofis dışında esneklikle birlikte kontrolün alanını genişletir. Çalışanın enformasyon teknolojisine bağlı esnekliği panoptik gözetimin evlerin içine girmesine kadar uzanan yeni bir de-

8 8 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 netim biçimine zemin hazırlar. Yeni teknoloji çalışanda her an gözetleniyor olma endişesi yaratarak kendi kendini disipline etmeyi kaçınılmaz bir davranışa dönüştürür. Tek tek bireyler yerine takımlar oluşturularak onlara yetki devredilmesi de yine post-bürokratik dönemin tekniklerinden biri sayılır. Böylece hiyerarşisiz bir yapı içinde kontrol amirsiz kalır ama herkes amir rolü oynayabilir. Takım içindeki herkesin birbirini denetlediği daha interaktif bir denetim biçimi hayata geçer (Barker, 2005). Özetlemek gerekirse postbürokratik kontrol, sosyalleştirme, kültürleştirme, kimlikleştirme teknikleriyle karakterize olan normatif biçimlerden oluşur (Sthyre, 2008). Alvesson un da (2004) ifade ettiği gibi yönetsel kontrol teknokratik olandan normatif olana doğru kaymıştır. İlkinde ya rutinleri ve iş sürecini ya da sonuçları denetleyerek gerçekleştirilen bir kontrol söz konusudur. İkincisin de ise çalışanın kendi kendini gözetmesi ve denetlemesi sağlanır. İlki çalışanın doğrudan davranışını denetlemek ister ikincisi ise çalışanın inancını. Bu yüzden ikincisine sosyo-ideolojik kontrol de denir (Alvesson, 2004; Alvesson - Willmott, 2002; Robertson - Swan, 2003). Reed (1992:205) bunu baskıcı kontrolden, ayartıcı kontrole geçiş olarak yorumlar. Clegg vd. (2006) Tablo 1 de görüldüğü gibi yüzyılın başından sonuna doğru (soldan sağa doğru) kontrol pratiğinin göreceli bir içerik değişikliği geçirdiğini ortaya koyar. Tablo 1. İktidar Biçimleri Etkinlik Disiplin Bağlılık Rekabet Bedenin kontrolü Ruhun kontrolü Ilımlı baskılar Üretkenlik baskısı Hiyerarşi Poliarşi Kaynak: Clegg vd., 2006: 18. En basit biçimde ele alındığında bu, hiyerarşi temelli tekil iktidar biçimlerinden poliarşiye 2 bir kayma olarak görülmektedir. Klasik dönemde bedeni disipline eden teknikler, Davranışçı dönemde ruha hitap eden yaklaşımlar bir hiyerarşi düzeni içinde ortaya çıkarken; yüzyılın ikinci yarısından sonra sadakati vurgulayan ya da rekabeti ön plana çıkaran katılımcı, kültür odaklı ve takım bazlı olarak nitelendirilen karar merkezini genişleten kontrol enstürmanları baş gösterir. Clegg vd. (2006) bunun, bugüne özgü kontrol biçimlerinin geçmiştekileri gölgede bırakacağı anlamına gelmediğini belirtir. Kontrolün esasını oluşturan şey, örgütsel amaçlara etkin ve etkili bir şekilde ulaşmaktır. Bu yüzden geçmişteki kontrol biçimleri de bugünküler de aynı motivasyona hizmet eder. 2 Poliarşi ilk kez Robert A. Dahl (1972) tarafından kullanılan politikayla ilgili bir kavramdır. Bir kişinin yönetimine dayalı demokratik sistem yerine daha demokratik olduğuna inanılan ve daha çok kişinin paylaşılan iktidarına işaret eden bir yaklaşımı betimler. Bu yüzden monarşinin karşıtı olacak şekilde kavramlaştırılmıştır. Bu tabloda poliarşinin işaret ettiği şey ise gücün ve yetkinin merkezileştiği tipik hiyerarşik yapılar yerine, yetkinin paylaşıldığı karaların ortak alındığı yapılardır.

9 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 9 Etkinliğin güç konusundan bağımsız değerlendirilemeyeceğini, onun nötr ve nesnel bir ölçüm biçimi olmadığını belirten yaklaşımlar (Clegg vd., 2006; Fournier - Grey, 2000) kimin için etkinlik sorusuyla birlikte statü farklılaşmasının, karşıt pozisyonların, hiyerarşinin, güç asimetrisinin ve nihayet kontrolün bulunduğu noktaya varacağımızı varsayarlar. Başka bir ifadeyle, biçimleri, içerikleri, kullandıkları araçlar değişse de etkinlik ve etkililiği hedefleyen yönetsel pratikler, kontrolü, hiyerarşik pozisyonlarla, güç ve statü farklılaşmalarıyla işleyen bir fonksiyon haline getirir. Örgütün bir güç ve baskı konusu olarak incelenmesi büyük ölçüde bu nedene ilişkilidir ve bu yüzden örgütler baskı mekanizmaları olarak değerlendirilir (Leflaive, 1996; Aldrich, 1999). Bu bağlamda bakıldığında öncekilerle sonrakiler arasında işleyen iç mantık açısından bir fark yoktur. Tüm eleştirel yaklaşımların vurguladığı şey son kertede bunun insanın kontrolüne dönüştüğü ve birey üzerinde bir iktidar kurduğu yönündedir. Bu pek tabiî ki kanıksanan ve öyle olması beklenen, eleştirel söylemin kavramlarıyla söylemek gerekirse doğallaştırılan bir şeydir. Ne var ki kontrol işlevinin bireysellikleri dönüştürdüğü, çalışanı hedeflenen doğrultuda özneleştirdiği, iş yaşamı içinde kapitalist güdülere göre kalıba giren kendilikler yarattığı vurgusu dikkat çekici bir tespittir. İş ortamında, üretim süreçleri içinde ortaya çıkan bu iktidar biçimlerinin göz ardı edilen etkiler yarattığı ve bunun toplumun genelini ilgilendiren sonuçlar doğurduğu bilinmektedir. Bauman ın ve Foucault nun görüşleri bu eleştirileri irdelemek için oldukça derinlikli ve çarpıcı çözümlemeler sunar. BAUMAN VE DÜZEN Hem modernite hem de postmodernite üzerine yazdıklarıyla bilinen Bauman nın belki de en dikkat çeken çözümlemesi, modernizmin yasalaştırma, uysallaştırma, kontrol etme ve düzen kurma eğilimiyle ilgili analizleridir (Ritzer, 1997). Modern dünyanın düzen kurma ve kontrol etme konusundaki aşırı motivasyonunu, Bauman, modernlikle ortaya çıkan belirsizlik korkusuna bağlar (Bauman, 2003a, 2003b; Ilcan, 2006; Schiel, 2005). Aydınlanmadan beri bilimsel keşiflerle her şeyi bilinir kılma, her şeyin köklerine erme, karanlığı ortadan kaldırma, hakikati tespit etme yoluna girmiş olan Batı dünyası, aklın ve bilimin öncülüğünde denetlenebilir bir dünya düzeni kurmaya odaklanmıştır. Modernite, olumsallığın, çeşitliliğin, belirsizliğin, dikbaşlılığın ve ayrıksılığın yeminli düşmanıydı ve onları imha etmeyi aklına koymuştu İnsan faaliyetlerini, her türlü kendiliğindenlik ve bireysel inisiyatifi sınırlı tutulup, zihinsel yetenekler kullanılmaksızın tartışmasız ve mekanik biçimde izlenmesi gereken basit, rutin ve genellikle önceden tasarlanmış hareketlere indirgeyen Fordist fabrika; memurların kimliklerinin ve toplumsal bağlarının, şapkalar, şemsiyeler ve paltolarla birlikte vestiyere bırakıldığı, böylece sadece emir ve talimatlar kitabının, içerdekilerin eylemlerine orada kaldıkları sürece rehberlik edildiği, en azından doğal eğilimi bakımından Max Weber in ideal modelini andıran bürokrasi; gö-

10 10 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 zetledikleri kişilere asla güvenmeyen, her an uyanık sakinleri ve gözetleme kuleleriyle panoptikon; asla uyumayan, sadakat göstereni ödüllendirmek ve sadakatsiz olanı cezalandırmak için daima hızlı ve aceleci olan Büyük Birader modernitenin başlıca ikonlarını oluşturuyordu. (Bauman, 2005: 128) Bauman a göre (2003b: 50-64) modern çağın eşiğindeki dünyayı betimleyen şey Lucien Febvre nin her zaman korku, her yerde korku sözüydü. Savaşlar, salgın hastalıklar gibi zamana özgü olmayan insani korkuların yanı sıra zamana özgü olan belirsizlik korkusu çok belirgindi. Bunun temel nedeni daha önce küçük topluluklar halinde yaşayan toplumun yoğun sosyallikleri sayesinde dayanışma içinde dünyanın tehlikelerine karşı birlikte durmaktı. Ne var ki modernlikle birlikte yok olmaya başlayan bu küçük sosyal çevrelerin ürettiği denetim araçları etkinliğini yitirir. Birbirini karşılıklı görmeye dayalı bir denetim sistemine dayalı cemaat yaşantısının karşısında kent yaşantısı bu tür bir denetimi zorlaştırır. Kentlerde artan nüfusla birlikte toplumsal denetim karmaşıklaşır. Aylaklar eski cemaat toplumlarında olduğu gibi kontrol edilememektedir. Artık bu noktada devreye devlet girer, yasa koyucu bu efendisiz insanlar ın görünürlüğünü artırmak için yasa çıkarmaya başlar. Ortaçağda esirgenen kullar olarak görülen fakir ve işsizler daha sonra tehlikeli addedilmeye başlanır. Bu noktadan sonra Foucault un belirttiği kapatma hareketi başlar. Aslında gözetim yeni değildir ama modern dönem gözetimini öncekilerden farklı kılan şey, gözetimin karşılıklı olmaktan çıkmasıdır, gözetim artık tek taraflıdır. Bir denetim asimetrisi oluşur: izleyenler ve izlenenler. Tek yönlü izleme sürekli hale geldiğinden insanlar istenilen kalıba sokulur, düzenli hale getirilir. Buradaki ikinci yenilik, izlenenin nesneleştirilmesi sayısal bir varlık haline getirilmesidir. Çünkü bu tek yönlü gözetimin eğilimi, nesneler arasındaki niteliksel farklılıkları silerek nicel olarak ölçülebilen bir tekbiçimliliği getirmektir. Gözetim sürekli hale gelince bu işi yapacak bir uzmanlar sınıfı lazımdır. Böylece toplumu eğitecek, onu yönlendirecek uzmanlar ortaya çıkar: öğretmenler, yöneticiler, askerler, psikiyatrisiler, doktorlar, uzmanlar vs. Bu biçimlendirmeden doğan iktidarın önde gelen iki niteliği bahçıvanlık ve yönlendiriciliktir. Aslında her ikisi de Hıristiyanlıkta vardır ama modernliktekinin farkı, tekniklerin laikleştirilmesidir. Ayrıca bunlar daha önce hiç olmadığı kadar iddialı ve kapsamlı bir hale gelir. Bauman (2003b: 65-85) bu üstün denetim pratiklerini bahçıvanlık metaforuyla açıklarken denetim altındaki toplumları işlenmiş topraklara benzetir. Ona göre vahşi kültürler kendilerini bir kuşaktan diğerine özel bir tasarım ve nezaret olmadan aktarırlarken; işlenmiş ya da bahçe kültürleri ancak okumuş uzmanlaşmış kişilerce yürütülebilir. Bahçe kültüründe üst düzeyde nezarete ve tasarıma ihtiyaç vardır. Aksi takdirde bahçenin her yanını yabani otlar kaplayabilir. Vahşi kültürün bahçe kültürüne dönüşmesi, bahçıvanlık rolünün ortaya çıkışı demekti. Modernlik akıl üzerinde kurulduğundan doğayı temsil eden tutkunun

11 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 11 karşısında yer alıyor; doğal olanın yani işlenmemiş olanın ya temizlenmesine ya da ehlileştirilmesine yöneliyordu Bahçecilik, kültür ü ya da bir başka deyişle yetiştirip eğitmeyi gerektirir. Kültür köken itibariyle yetiştirmek anlamına geliyordu ve bu yüzden de bir kültür inşa etmenin yolu bahçıvanlıktı. Bir bahçecilik kavramı olan kültür, toplumsal yeniden üretimin yeni mekanizmaları için işlev görmeye çok uygundu. Kültür, toprağı ekmek, işlemek ve sağlıklı ürünü sağlamak için gerekli tüm işlemleri yerine getirmek demekti. Tıpkı yabani otların sardığı bir toprak parçası gibi insan yaşamı ve davranışı da, kabul edilemez ve toplumsal düzene zararlı şekillere bürünmesin diye biçimlendirilmesi gereken bir şey olarak görülüyordu (Bauman, 2003b: 115). Bauman, modern dünyanın kurumlarının bu bahçıvanlık rolünü oynadığını gözlemlemektedir. Müphem görünen her şeyin bilinir ve öngörülebilir hale getirilmesi için gözetleme, yetiştirme, ayıklama ve eğitme bu rolün sergileniş biçimleridir. Toplumsal yaşam, düzenin inşası için denetim ve yönetime muhtaçtır. Bauman ın kendi sözleriyle ifade edecek olursak: içinde yaşadığımız modern zamanlarda, düzen bütün pratik niyetler ve amaçlar bakımından, denetim ve yönetimle özdeşleştirildi; bu da pratiğe ilişkin yerleşmiş bir kod ve bu koda itaat etmeye zorlama yeteneği anlamına geliyordu (Bauman, 2005: 107). Foucault gibi Bauman da (2001: 145) yönetme ve denetleme görevini üstlenen, bahçıvanlık yapan tün bu kurumları panoptik kurumlar olarak adlandırır. Bauman a göre panoptik kurumlar -okullar, hastaneler, hapishaneler, fabrikalar, kışlalar- düzenin fabrikalarıdır. Bütün fabrikalar gibi bunlar da, tasarlanan bir ürünü elde etmek için girişilen maksatlı etkinliklerin mekânıdır. Bu düzen fabrikalarının amacı, kesinliği sağlamak, rasgeleliği ortadan kaldırmak ve kendi sakinlerinin davranışlarını düzenli, kurallı ve öngörülebilir-belirlenmiş- kılmaktır. Asli işlevleri yönetmek ve denetlemek olan örgütler ve onların modern dünyadaki en yaygın karşılığı sayılan bürokrasiler, bu düzen fabrikalarının en tipik örnekleridir. Hatta öyle ki, Bauman a göre, modernlik boyunca Holocaust benzeri kıyımlarda bile bu yönetsel kurumların izleri görülür. Bauman, fabrika sistemi, kitle üretimi ve bürokratik rasyonalizasyon ile yaşanan kıyımların mantığı arasındaki paralelliğe dikkat çekerken, örgütleri ve bürokratik ilkeleri bahçıvanlık yapan panoptik kurumların tam bir temsilcisi olarak görmektedir (Bauman, 2007: 33). Modernliğin kurumlarında görülen bahçeci pratik en başta bir güç farklılaşmasına dayanır. Denetlenecek ve gözetlenecek olan taraf, düzen açısından düzeltilmesi, bir kültüre tabi tutulup yetiştirilmesi gereken taraf olarak kabul edildiğinden aralarında a priori olarak asimetrik bir ilişki doğar. Denetleyen, özellikleri itibariyle kontrol etmesi gereken taraftır; kontrol edilen ise sapma göstermesi muhtemel olduğu için sınırları içinde tutulması gereken taraftır. Bu

12 12 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 asimetrik ilişki yüzünden Bauman tüm örgütsel yapılarda denetleme ve düzenlemenin, denetlenen ve düzenleneni açıp çözerken; denetleyeni ve düzenleyeni mistik, müphem ve ulaşılmaz kılmaya devam ettiğini belirtir: herhangi bir örgütlü kollektivitede yönetici konum, dışarıdakiler karşısında kendi durumlarını geçirimsiz ve eylemlerini anlaşılması imkânsız kılarken dışarıdakileri saydam tutan, belirsizlikten uzak, sürprizlere karşı emniyetli birimlere aittir. Modern bürokrasiler dünyasının tamamında her sektörün stratejisi kendi elini kolunu bağlayan şeylerden kurtulup örgüt içindeki diğer herkesin tutum ve davranışlarına katı ve kesin kurallar dayatma baskısından ibarettir (Bauman, 2006: 42). Buna göre şeyleri düzene sokmak için atılan her adım olayların gerçekleşme olasılıklarını manipüle etmeye varır. İktidardaki insanlar için, daha düzenli ve kestirilebilir kılınmak istenecek olan daima öteki taraftır; bu yüzden öteki tarafın adımları hep rutinleştirilmek, tüm olumsal ve sürpriz unsurlarından arındırılmak istenir. Başka bir ifadeyle düzenleme faaliyeti büyük ölçüde monotonluk, tekrarlanabilirlik ve belirlenim dayatmakla ilgilidir (Bauman, 2001: 191; 2005: 47-48). Bu bağlamda örgüt içindeki rutinleştirilmiş ve standartlaştırılmış iş ve faaliyetlerin etkinlik amacının yanında böyle bir işlevi de yerine getirdiği görülmektedir. Özellikle aşırı uzmanlaşmaya dayalı kitle üretimi yapan örgütlerin rutinlerle sarılmış üretim biçimi, bu önerme kapsamında düşünülmesi gerek kontrol formları yaratır. Bauman a göre toplumsal örgütlenmenin büyük bir kısmı, yorumu ve belirsizliği azaltacak sistematik çabalardır. Bunun da en önemli yollarından biri bölgesel ve işlevsel ayrımlardır (Bauman, 2003a: 79). Büyük düzen vizyonu, izlenen bu yollarla, çözülebilir küçük sorunlara bölünür ve uzmanlıklar oluşur (Bauman, 2003a: 24). Uzmanlık, bireylere, belirsizlik ve müphemlikten kurtulmanın, dolayısıyla da yaşamı denetlemenin araç ve yetkilerini sunar. Bauman ın bu tespitlerinin örgütsel tasarım içindeki karşılıkları en bariz haliyle gözlemlenmektedir. Örgüt içi departmanlaşmalar, yatay ve dikey ayrışmalar, sıkı sıkıya tanımlanmış görev bölümleri, küçük parçalara bölünmüş sorumluluklar ve keskin uzmanlıkların etkin olmayı hedefleyen bir motivasyondan öte belirliliği artırmak ve denetimi kolaylaştırmak gibi amaçları vardır. Hem davranışın hem de sonucun izlenmesi açısından bu türden keskin ayrımlar iktidar pozisyonundakilerin işlerini kolaylaştıracaktır. Bauman, bir düzen fabrikası olan örgüt içindeki denetim tekniklerinin çalışanı iktidar karşısında pasif bir üretim faktörüne dönüştürdüğünü düşünür. Yönetsel iktidar karşısında kendi güçsüzlüğünü gören, rutinlerle soyutlama yeteneği elinden alınan, uzmanlıklarla sorumluluğu kısıtlanan, cezalandırılan ve sürekli gözetlenen birey istese de istemese de bahçenin düzenine uyan özne olmaya yönelir. Bunu sağlayan unsurlardan biri örgüt içi kuralların, disiplini mit gibi yüceltmesidir. Bauman, disiplin idealinin kişinin tümüyle örgütsel bir kimlik kazan-

13 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 13 masına yol açtığını ve kişinin gerektiğinde kendi ayrı kimliğini yok etmeye hazır hale geldiğini ileri sürer. Örgütsel ideolojide böylesine özverili olmak ahlaksal bir erdem olarak ifade edilir. Ve bu ahlaki erdem olarak söylemleştirilen şey, diğer tüm ahlak ilkelerinin yerine geçer (Bauman, 2007: 38). Bu durumda ast konumundaki kişi, otoritenin gerekli gördüğü eylemleri yerine getirmedeki başarısına bağlı olarak utanç ya da gurur duyar. Kişinin değer ölçüsü eylemlerin iyiliği ya da kötülüğünden, otoriter sistem içinde kendisine verilen görevin ne denli iyi ya da kötü yerine getirildiği saptamasına kayar (Milgram dan Aktaran Bauman, 2007: 216). Ahlaksal değerlerden ilgiyi kesme yalnızca kurallara dayalı disiplinin değil aynı zamanda bürokratik davranış modeli için çok önemli olan titiz bir işbölümüyle ahlaksal sorumluluğun yerine geçen teknik sorumluluğun ürünüdür. İşbölümü kolektif etkinliğin sonucuna katkıda bulunan kişilerin çoğunluğu ile sonuç arasında bir uzaklık yaratır. Herkes kendi sorumlu olduğu göreve odaklandığından ortaya çıkan sonuçla kendi eylemi arasındaki bağıntıyı göremez ve kendini sorumlu tutmaz (Bauman, 2007: 137). Bauman, örgütsel ilkelerle işleyen Holocaust kıyımında bunun açık örneklerini teşhir eder. Uzmanlaşma uygulamasının çalışanda etik sorumluluğu nasıl ortadan kaldırdığını şu sözcüklerle ifade eder: Görev açısından uzmanlaşmış eylemlerin çoğu, uzak sonuçlarından soyutlandıktan sonra, ahlaksal testi ya kolayca geçer, ya da ahlakla ilgisiz hale gelir. Eylem, ahlaksal kaygıların engelinden kurtulunca da, salt mantıksal temelde değerlendirilebilir ancak. Artık önemli olan, eylemin varolan en iyi teknik know how a uygun şekilde yapılıp yapılmadığı ve sonucun maliyetinin hesaplı olup olmadığıdır. Ölçütler gayet nettir ve kullanması kolaydır. (Bauman, 2007: 140) Örgütsel düzenin çalışandan istediği emir-komuta zinciri içinde ondan isteneni yapmasıdır. Bauman a göre çalışanı bu düşünce çizgisinin dışına çıkmaktan alıkoyan şey bürokrasinin vazettiği ahlak dilidir. Örgütsel sistemlerde ahlakın dili sadakat, görev, disiplin gibi üstleri en büyük ahlaksal otorite olarak gösteren kavramlarla doludur. Burada sadakatin anlamı, görevin, disiplin kurallarınca belirlendiği şekilde yerine getirilmesidir. Bu durumda çalışanın sorumluluğu, verilen görevin yerine getirilmesiyle bir tutulmaktadır. Sorumluluk, eylemi yapan kişinin üsttekinin emir verme hakkına razı olmasıyla kaydığı zaman eylemi yapan kişi bir temsilci statüsüne düşer. Sorumluluk kaymasının genel sonucu bir yüzer-gezer sorumluluktur; böyle bir durumda örgütün her üyesi bir başkasının emrinde olduğuna inanır ve sorumluluğu taşıdığı söylenen kişi de sorumluluğu yine bir başkasına atar. Böylece örgüt tümüyle bir sorumluluk silme aracı haline gelir (Bauman, 2007: ). Bunun açık sonucu çalışanın ahlaki bir özne olmaktan çıkarılması, örgütsel sistem içinde duyarsızlaşması ve mekanikleşmesidir. Görüldüğü gibi Bauman, kontrol olgusunu modernliğin düzen yaratma idealiyle gelişen bahçıvanlık güdüleriyle açıklar. Düzen yaratmak içinde yabani ot-

14 14 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 ların, hastalıkların, sorunların bulunmadığı bir bahçe dizayn etmek demektir. Bunun için izleme, gözleme, yetiştirme, ayırma zorunlu pratiklerdir. Çalışanı tanımlı hale getirmek, onun erişim noktalarını kısıtlamak, küçük bir alana ve göreve hapsetmek, onu görevin rutinleriyle meşgul etmek, itaati öğretmek, ahlaki anlayışını değiştirmek onu düşünmeden yapan bir özneye dönüştürmek bu bahçenin düzenini devan ettirecek ana pratikler olarak göze çarpmaktadır. Çalışan, düzenin ahengine uygun hareket etmeye devam ettiği sürece bahçede kalmaya devam edecektir. Düzenin bir parçası olup olmadığı sürekli gözlenecek, düzenin içinde tutulabilmesi için yukarda bahsedildiği gibi görev ve uzmanlığının ayrılmasından ideolojik bir ahlakın öğretilmesine kadar bir dizi adım izlenecektir. Tüm bu adımları bazı başka kavram ve analitik araçlarla inceleyen Foucault da benzer görüşleri iktidar çözümlemesi içinde dile getirir. FOUCAULT VE İKTİDAR Bilgi/iktidar, dil/söylem ve etik konuları üzerine söyledikleriyle geniş bir ilgi uyandıran Foucault, çalışmalarında modernliğin kapsamlı bir eleştirisini sunar. Bir iktidar filozofu olarak bilinen Foucault, nun çalışmalarına kronolojik olarak baktığımızda üç dönemin olduğunu görürüz. İlk dönem insan bilimlerine yönelerek bilgi sistemlerini incelediği arkeolojik araştırmalardan oluşur. Bu çalışmalarında daha çok bilimsel disiplinlerin ortaya çıkışını ve söylem düzenlerini araştırır. Soykütük araştırmaları olarak tanımlanan ikinci döneminde iktidar biçimlerine yönelir. Bilgi/iktidar ilişkileri bağlamında iktidarın söylem üzerinden pratikleştirilmesini araştırır. Nietzche yi takip eden Foucault, bilgiyi, hakikat arayışı (will to truth) olarak söylemleştirilen geleneğe karşın bilginin doğasındaki güç istencini (will to power) ortaya koymaya çalışır. Soykütüğü (geneology) iktidarla söylem arasındaki ilişkinin tarihsel bir analizidir. Foucault nun çalışmalarını ilgi çekici kılan şeylerden biri araştırmalarında yöneldiği bu arkeolojik ve soykütüksel yöntemlerdir. Bu iki inceleme biçimi tarihi dönemleri bir yeniden okuma yöntemi olarak görülebilir ve bu yöntemlerin birbirinden farklı olmaktan öte tamamlayıcı oldukları kabul edilir. Arkeolojinin insan bilimlerinin doğuşunu modern episteme ve insan figürü bağlamında kuramlaştırdığı noktada, soykütüğü bunların ürettiği iktidar ilişkilerine ve etkilerine dikkati çeker. Son dönemde ise Foucault, cinsellik olgusu etrafında etik konulara yönelir ve kendilik tekniklerini mercek altına alır (Urhan, 2010; Tekelioğlu, 2003; Ritzer, 1997, Best - Kellner, 1998). Foucault tüm bu araştırmalarını sistemleştirirken kendine özgü yöntemiyle belirlediği üç dönemi mercek altına alır: İlk dönemi Rönesans (onaltıncı yüzyıldan onyedinci yüzyıl ortasına kadar), ikinci dönemi Klasik Çağ ( ) ve üçüncü dönemi Modern Çağ ( ) olarak ayırır (Urhan, 2010; Best - Kellner, 1998: 54-56).

15 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 15 Foucault modernliğin, Klasik Çağda başlayan ve Modern Çağda zirvesine ulaşan çeşitli tahakküm kipleri yarattığı görüşündedir ve bunu iktidar teknikleri içinde çözümlemeye çalışır. Foucault ya asıl şöhreti getiren, çalışmalarını sosyal bilimlerin en çok başvurulan eserleri haline getiren analizleri, disiplinci iktidarla ilgili olanlardır. Foucault, modernlik boyunca Batı nın toplumun belirli kesimlerini hizaya sokmak için ürettiği denetim mekanizmalarını inceler. Fakat ilk dönem çalışmalarında öncelikle bu iktidar tekniklerini yaratan bilgi sistemlerini/söylemleri incelemeye yönelir. Bu anlamdaki iki önemli çalışmasından biri olan Bilginin Arkeolojisi nde Foucault (1999), bir alanın tarihsel olarak öncül açıklamalarını inceleyerek bir söylemi ortaya çıkaran, onu mümkün hale getiren koşulları ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bir bilim dalını ya da disiplini şekillendiren şeylerde özne merkezli bir etkiden ziyade belirli bir zaman ve uzam kesitindeki söylemsel koşul ve uygulamalara dikkat çekmeyi hedeflemiştir. Söylemi, söyleyenin işlevi olarak değil, onu hazırlayan koşulların bir işlevi olarak görür (Ritzer, 1997; Urhan, 2010). Kelimeler ve Şeyler de (Foucault, 2006) ise görünenler (şeyler) ile söylenenler (kelimeler) arasındaki ilişkiyi inceler. Ona göre gözün işlevi olan görmek ile dilin işlevi olan söylemek arasındaki ilişkide, şeylere verilen özel adlar ile konuşulan mekândan bakılan mekâna geçme olanağı elde edilir. Söylemin işlevi şeyleri adlandırmak olduğundan görüneni bilmek demek onu söyleme dönüştürmek demektir. Söylenen ile görünen arasında birbirine egemen olma eğilimi olduğunu düşünen Foucault (Urhan, 2010: 14) bir bakıma şeylerin düzenindeki söylemi (order of things) ya da şeylerin söylemle nasıl düzenlendiğini araştırır: Foucault, Kelimler ve Şeyler de, esas amacının Batı kültürünün kendisini bir düzen olarak hangi biçimde ortaya koyduğunu, ekonomik anlamdaki alışverişin hangi yasalara göre gerçekleştiğini, canlı varlıkların nasıl bir düzen içinde bulunduklarını, kelimelerin bağlantı ve temsil değerlerini söz konusu düzendeki değişmelere hangi anlamda borçlu bulunduklarını göstermekten ibaret olduğunu ifade eder (Urhan, 2010: 17). Söylemin kuramsal bir oluşum olmakla birlikte gücü/iktidarı içerdiğini de düşünen Foucault buradan soykütüksel çalışmalarına geçerek bilgi/iktidar ilişkilerini inceler. Bu noktada Foucault nun görünür hale getirdiği denetim pratiklerine aşina olmaya başlarız. Foucault, bilginin başkaları üzerine abanan bir iktidar olduğunu, buna bağlı olarak da başkalarını tanımladığını öne sürer. Ona göre bilgi, özgürleşmenin önünü keserek gözetlemeye, disipline etmeye yönelik bir kip halini alır (Urhan, 2010; Şaylan, 2006; Townley, 1993; Rosenau, 2004; Sarup, 2004: 101). Basitçe söylersek, bir bilgi kategorisini içeren söylem ortaya koyduğu değerlerle normatif ayrımlara yönelir. Bu tür ayrımlar normun dışladığını tahakküm altına alır. Klasik dönemden itibaren egemen olan akılcılık söylemi düzen kurma yönünde yeni bir tahakküm biçimi yaratır. Foucault nun analizi bu noktada Bauman ınkiyle kesişmektedir. O da Bauman gibi Batı aklının düzen uğruna tahakküme giriştiğini düşünür.

16 16 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 Klasik çağda uyanan akıl (reason), her yerde kaos ve düzensizlikle karşılaşır ve toplumsal dünyayı rasyonel bir şekilde düzenlemeye girişir. Akıl, tüm yaşantı biçimlerini bilgi ve söylemin sistematik bir şekilde inşa edilmesi yoluyla sınıflandırmaya ve kurallara bağlamaya yönelir. Bu yaşantılar, rasyonalist ve bilimsel referans çerçeveleri içerisinde söylemsel olarak oluşturulur ve böylelikle yönetilmeye ve denetlenmeye elverişli hale getirilir (Best - Kellner, 1998: 57). Foucault, Batı nın bunu daha çok sorunsallaştırılmış insan yaşamları (deliler, hastalar, suçlular, aylaklar vs.) ya da bir başka ifadeyle usun dışladıkları (Sarup, 2004) üzerinden yaptığı görüşündedir. Foucault nun insanın özneye dönüştürülmesini tarif ederken kullandığı sorunsallaştırma kavramı, insanların belli varlık veya davranış biçimlerinin tarihin belirli anlarında sorun olarak kabul edilip bazı söylemsel pratikler ile söylemsel olmayan pratiklerin nesnesi haline getirilmesidir. Söz konusu varlık veya davranış biçimlerinin bu sistemler içinde üretilmiş söylem ve bilgi üzerinden tanımlanması aynı zamanda onların belli insan deneyimleri olarak yeniden kurulması ve sınıflandırılmasıdır. İnsanların bunlara inanması, bu söylemleri kendilerine dair hakikatler olarak görmesi, o deneyimlerin öznesi olmayı kabullenmeleri demektir. Bu durumda insanlar, öznesi haline geldikleri deneyimlere ilişkin bilimsel, ahlaki, hukuki ya da siyasi normlara göre hareket eder ve kendini sınırlar. Bu tür sorunsallaştırmaların gerektirdiği söylemsel pratikler akıl hastalığı, hastalık, ya da suç gibi varlık biçimleri üzerine nesnel anlamda doğru olma, yani hakikat iddiası taşıyan önermeler üreten psikiyatri, psikoloji, pataloji, psikopatoloji, pedagoji, kriminoloji gibi bilimsel araştırma alanları; söylemsel olmayan pratikler ise bu araştırma alanları için gereken ortamı sağlayan hastane, akıl hastanesi, hapishane, kışla, okul gibi tecrit kurumlarıdır (Keskin, 2005a: 15-16). Foucault, bu özneleştirmenin izlerini öncelikle Deliliğin Tarihi nde (Foucault, 2000) arar. Delilik Rönesans döneminde akıl ile aynı dili konuşmaktadır ve akıl ile delilik arasında bir diyalog vardır. Klasik çağda delinin toplumdan uzaklaştırılması ve kapatılması, akıl diliyle delilik dili arasındaki diyalogun bozulduğunu gösterir. Bu dönemde akıl delilik üzerine baskı kurmaya başlar çünkü akıl deliden farklıdır ve normaldir. Modern çağda ise artık akıl ile deli arasındaki bağ tamamen kopar ve akıl artık tamamen delilik üstünde bir baskı aracına dönüşür. Psikiyatri biliminin doğuşu deliyi tımarhanelere kapatır. Psikiyatri sadece sağlıkla ilgili değil aynı zamanda ahlakla ilgili bir söylem üretmeye başlar. Psikiyatrinin norm üretmeye başlaması delinin tamamen baskı altına alındığı bir döneme denk düşer. Böylece psikiyatri ve klinik akıl ile delilik arasındaki sınırı tekrar tanımlayarak beden üzerindeki kontrol alanını genişletir (Ritzer, 1997; Urhan, 2010; Sarup, 2004; Best - Kellner, 1998). Foucault, Hapishanenin Doğuşu nda (1992) aklın politik iktidarını gündelik yaşam alanlarına kadar genişleten, bedeni disipline etme pratiklerini incelemeye devam eder. Bedenin iktidar ve egemenlik ilişkileri tarafından kuşatılmasının

17 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 17 nedeni büyük ölçüde, üretim gücü olmasından kaynaklanmaktadır. Bu da Batı nın modern tasarımına göre oldukça akılcı 3 görünmektedir. Çünkü delilerle birlikte diğer normal dışı kabul edilenleri (suçlular, eşcinseller, aylaklar vs.) kapatmanın iki işlevi birden yerine getirmesi bekleniyordu; öncelikle kriz anında aç kalan işsizlerin ve aylakların başkaldırısı önlenmiş olacak; ikinci olarak da onların orada ucuz ve denetlenebilir bir işgücüne dönüşmesini sağlanacaktı. Fakat bununla birlikte bedenin işgücü olarak oluşması ancak onun bir tabiiyet ilişkisi içine alınması halinde mümkündür. Beden ancak hem üretken beden, hem de tabi kılınmış beden olduğunda yararlı güç haline gelebilmektedir (Foucault, 1992: 31). Foucault, gücün rasyonelleştirilmesi ve tüm topluma nüfuz etmesi, daha etkili, daha baskın ve daha yaygın hale gelmesi olarak yorumladığı bu halini disiplinci iktidar olarak tanımlar. Disiplin beden üzerinde uygulanan pek çok pratiği içerir. Hastaneler, eğitim kurumları, işyerleri ve askeri örgütler disiplinin uygulandığı kurumlardır. Foucault disiplinci iktidarın, üç genel enstürmanını tanımlar: i) Birincisi hiyerarşik gözlemdir. Tek bir gözle kontrol altında olanların bütün olarak gözetlenmesine dayanır, ii) ikincisi normalleştirici normlar oluşturmak ve ihlal edilenlerin disipline maruz bırakılmasıdır. Mesela işin gecikmeli olarak tamamlanması (zamansal norm), dikkatsiz davranmak (eylemle ilgili), saygıda kusur etmek (davranışla ilgili) gibi örneklerin tamamı disipline maruz bırakılır. Bu normalleştirici normlar sayesinde bireyler karşılaştırılır, farklılaştırılır, hiyerarşi içinde yerleştirilir ve nihayet gerekirse dışlanır. Üçüncüsü ise denetlemedir, bu diğer ikisini de içerir. Hem hiyerarşik gözlem hem de normalleştirme süreçleri bunun içinde yer alır. Bireyler üzerindeki denetim, onları görünür hale getirerek hem diğerlerinden ayırma hem de haklarında hüküm verme pratiklerini içerir. Okul, hastane ve işyeri denetimin açıkça görüldüğü yerlerdir. En önemli özelliklerinden biri kişiler hakkında kayıt tutmayı içeriyor olmasıdır. Böylece birey bilgi/iktidar ilişkisi içinde hem bilginin hem de kontrolün bir nesnesi haline gelir. Çünkü disiplin bir dizi prosedürü içerir; bireyleri dağıtma belli yerlere tahsis etme, mekanla sınırlama, sınıflama, onlardan maksimum düzeyde zaman ve enerji alabilme, bedenlerini eğitme, davranışlarını kodlama, onları gözetim mekanizmalarıyla görünür hale getirme, kayıtlarını tutma bunlar arasındadır. Tüm bu pratikler normallik ve ahlaklılık gibi tanımlarla birlikte hayata geçer. Böylece normallik ve anormallik eğitimcilere, psikiyatricilere, yöneticilere doğru genişler. Beden tamamen bilginin nesnesi haline gelir. Bu giderek genişleyen sistem, ucuz, etkili ve etkin kontrol mekanizmaları gerektirmektedir ve bu ilkeler panoptikon ilkesinden çıkarılmıştır. Bu yeni kontrol araçları fabrikada ürün imalatında, okulda bilgi üretiminde, hastanede sağlık üretiminde, askeriyede güvenlik hizmetinin üretiminde kullanılmaktadır (Ritzer, 1997: 54-62). 3 Burada akılcılık (rationality) düşünce, insan ve kaynakların araçsal etkinlik adına sistematik organizayonu (hesaplanmış, planlanmış) (Smelser, 1998) olarak ele alınmıştır.

18 18 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 Disiplinci iktidar özneyi kendi içinde bölen ve başkalarından ayırıp koparan bir söylemsel norm geliştirir. Akıllı ile deli, sağlıklı ile hastalıklı, suçlular ile iyi çocuklar birbirinden ayrılır. Böylece belli bir deneyimin parçası olan insanlar bilimsel, ahlaki, hukuki ve siyasi normlara göre hareket eder, kendi disiplinlerini kurarlar. Beden panoptikonun arzuladığı noktaya gelir, söylemsel olmayan alanlarda sürekli izleniyor olma ihtimaliyle başlayan öz-denetim söylemsel alanlarda bunun bir norma dönüşmesiyle kendi kendini denetlemeye başlar. Bir başka ifadeyle denetim bedenden ruha kayarak, kendi bedenini denetleyecek bir özneleşme sürecini başlatır (Foucault, 2005a). Foucault nun disiplinci iktidarın görüngülerine ilişkin analizi, diğer disiplin kurumlarında olduğu gibi örgütlerde de denetime ilişkin kapsayıcı bir perspektif sunmaktadır (Foucault, 1992). Foucault, disiplinin adımlarını eylemin mekan içinde dağıtılması yani mekanın zaptedilmesi (hücresel denetim), faaliyetlerin kodlanması ve denetlenmesi (organik ve zamansal denetim), oluşumların örgütlenmesi ve güçlerin birleştirilmesi şeklinde dört ana başlık altında inceler. Eylemi mekân içine dağıtmak ve mekanı zaptetmek üzerine verdiği şu örnek dikkat çekicidir: Foucault, onsekizinci yüzyılda fabrikaların, işçi lojmanlarını da tesis eden bir mekansal tasarımla yeni bir denetim tarzı geliştirdiğine işaret eder: Fabrika açık bir şekilde manastıra, kaleye, kapalı bir kente benzemektedir; muhafız kapıları ancak işçiler girerken açacaktır ve çalışmaların başladığını bildiren zil çaldıktan sonra bundan bir çeyrek saat sonra kimsenin içeri girme olanağı olmayacaktır; gün bitiminde atelye şefleri anahtarları manüfüktürün kapıcısına teslim etmek durumundadırlar, o da bunun üzerine kapıları yeniden açmaktadır. Bunun böyle olmasının nedeni, üretim güçlerinin yoğunlaşmalarının ölçüsünde, bu durumdan en çok avantajı sağlamanın ve bu yoğunlaşmanın sakıncalarını önlemenin (hırsızlık, çalışmanın kesilmesi, karıştırıcı faaliyetler ve komplolar) malzeme ve aletleri korumanın ve emek gücüne egemen olmanın söz konusu olmasıdır. Sağlanması gereken düzen ve asayiş, manüfaktürün yöntemiyle görevli ortağın işçilerin içine sızabilecek suistimalleri önleyebilmesi ve bunlara çare bulması ve bunların gelişmelerini daha ilkesinden itibaren durdurabilmesi için, tüm işçilerin aynı çatı altında toplanmaları gerekmektedir. (Foucault, 1992: 176) Modernliğin akılcı medeniyetinin en önemli karakteristiklerinin mekânı ve zamanı rasyonel biçimde tasarlamak olduğu bilinmektedir (Urry, 1999: Giddens, 1998; Harvey, 2003). Yukarıdaki alıntı Foucault ya göre bedeni mekanla disipline etmeyi hedefler. Aşağıdaki örnekte ise Foucault, Oppenheim imalathanesi geçici yönetmeliğinden alıntılar yaparak faaliyetlerin kodlanarak bedenin nasıl zamanın kullanımıyla disipline edildiğini göstermeye çalışır: Ücretli emeğin yaygınlaşması zamanın sıkı bir çerçevelenişine yol açmıştır. Aynı zamanda, kullanılan saatin nitelikli olması da sağlanmaya çalışılmaktadır: kesintisiz denetim, gözetmenlerin baskısı, rahatsız edecek veya dikkat dağıtacak her şeyin iptali Bütünsel olarak yararlı bir zaman oluşturmak söz konusudur: ça-

19 Yönetsel Kontrol ve Örgütsel Düzen: Michel Foucault ve Zygmunt Bauman Ekseninde Bir Tartışma 19 lışma sahasında kalfaları hareketlerle veya başka bir şekilde eğlendirmek, hangisi olursa olsun oyun oynamak, yemek yemek, uyumak, hikaye veya komiklikler anlatmak, bilhassa yasaktır ve hatta yemek molasında bile hiçbir söylev çekilmeyecek, öykü veya macera anlatılmayacak veyahut işçileri çalışmalarından uzaklaştıracak herhangi başka bir görüşme yapılmayacaktır; işçilerin hangi bahaneyle olursa olsun, manüfüktüre şarap getirmeleri ve atölyelerde içmeleri bilhassa yasaktır. Ölçülen ve ücret ödenen zaman, ayrıca hiçbir saf olmayan yanı ve hatası olmayan bir zaman, iyi kaliteden bir zaman olmalı, beden onun bütünleşmesi boyunca, faaliyetine karşı titizlik göstermelidir. Kesinlik ve titizlik, düzenlilikle birlikte disipline yönelik zamanın temel erdemleridir. (Foucault, 1992: 187) Foucault nun göstermeye çalıştığı şey, mekana ve zamana ilişkin düzenlemelerin bedeni terbiye etmeye dönük disiplinci iktidarın araçları olarak kullanılmasıdır. Bununla birlikte Foucault (1992: 28-29) disiplinin 19. yüzyıldan itibaren bedenden ruha kaydığını dile getirir. Yeni disiplin süreçleri hukukçuların, piskologların, uzmanların, eğitmenlerin, yöneticilerin de rol alarak epistemolojik olarak meşrulaştırdığı yeni bir iktidar biçimi doğurmuştur. İnsan bedeninin kontrolüne ilişkin günden güne artan bilimsel söylem ve disiplinler her bir taraftan bedeni kuşatmıştır. Bilimsellik niteliği, bir değere dönüştüğünden her bilimsel söylem belirleyici bir norm gibi işlev görmüştür. Artık beden dışardan gelen bir disiplinci dayatma yerine bilimsel söylemlerin değer vazeden normları doğrultusunda kendi kendini disipline etmeye yönelir. Bu yüzden Foucault, yasanın iktidarının gerilemek yerine daha genel bir iktidara dahil olduğu norm toplumundan bahseder (Foucault, 2003a). Foucault, bireyin kontrolüne dönük iktidar ilişkilerinin tüm nüfusu kapsar hale gelmesini biyo-iktidar olarak tanımlamaktadır. Bu iktidar biçiminde 17. yüzyıldan itibaren yasaklama, sınırlandırma temeline dayalı negatif iktidar modelinin yerine yaşama temeline dayalı bir iktidar biçimi dikkat çeker. Biyoiktidar yaşama iki şekilde müdahale eder: birincisi disiplinci iktidardır. Foucault nun bedenin anatomi-politiği olarak adlandırdığı bu biçimin amacı, insan bedenini disipline etmek, yeteneklerini geliştirmek, daha verimli ve uysal kılmak, ekonomik denetim sistemleriyle bütünleştirmektir. İkincisi ise nüfusun biyo-politiği dir. Burada iktidar, bedene doğal bir tür olarak yaklaşır ve nüfusu düzenleyici bir denetim getirir. Biyo-iktidar burjuva toplumlarının büyük buluşlarından biridir ve kapitalizmin gelişmesinde vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Çünkü kapitalizm bedenin üretim sürecine denetimli bir şekilde girmesini ve nüfusun ekonomik süreçlere uygun kılınmasını gerektirir (Keskin, 2005b: 16-17). Foucault, biyo-iktidarı klasik dönemin disiplinci iktidarından farklı olarak modern dönemin türün yaşamına yönelmiş iktidar biçim olarak görür. Biyo-iktidar, disiplinci iktidarı ortadan kaldırmadan içine yerleşerek varolur. Disiplinci iktidar insan bedenine yönelirken biyo-iktidar türün yaşamına yönelir. Bincisinde insan bedeni, gözetlenme, eğitme, cezalandırılma gibi uygulamalara maruz kalır. Biyo-

20 20 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2 iktidar ise insanları, toplu bir nüfus olarak yaşama, hastalık, ölüm gibi süreçler karşısındaki durumuyla gözetir. İlki anatomi-politik, ikincisi ise biyo-politiktir. Biyo-iktidar, disiplinleştirici değil de düzleştirici bir karakter taşır. Bu yüzden nüfusu yakından ilgilendiren doğum, hastalık, ölüm ve bazı biyolojik yetersizliklerin oranı biyo-iktidarın müdahale zeminine girer. İlki bireyselleştirme yöntemiyle iktidar kurarken, ikincisi yığınlaştırıcı bir iktidar kurar. Biri disiplinleştirici diğeri düzenleştirici olan bu iki mekanizmanın, birbiri üzerine eklemli oldukları söylenebilir. Bir yanda disiplin öte yanda düzenleme teknolojilerinin birlikte işleyişleri yoluyla organik olandan biyolojik olana, bedenden nüfusa varan ve bütün yüzeyi kaplamayı başaran bir iktidar ağı söz konusudur. (Urhan, 2010: 82-85) Özetlemek gerekirse, Foucault, bilgi/iktidar ilişkisi içinde analiz ettiği denetim biçimlerinin özellikle klasik dönemden itibaren yeni bir şekle büründüğünü iddia eder. Önceki dönemlerin bedeni cezalandırmaya dönük iktidar kipi yerine yaşama ilkesine göre tasarlanmış yeni bir denetim biçimi egemen olur. Modern Batı, sanayileşen kent yaşamı ve onun yeni düzenine uyumlu bireylere ihtiyaç duymaktadır ve bunu sağlamak için bedeni terbiye etmenin yollarını arar. Bu anlamda disiplinci iktidar, disipline etme enstürmanlarını (mekanı ve zamanı düzenleme, örgütleme, güçleri birleştirme, koordinasyon sağlama) iktidar kurumlarında (okullar, hapishaneler, örgütler vs.) hayata geçirir. Asimetrik gözetlemeye dayalı panoptik teknikler bedensel terbiyenin önemli bir sembolü haline gelir. Sürekli gözetlenme ve denetlenme kaygısı bireyleri kendi kendini düzenleyen öznelere dönüştürür. Böylece Batı düşüncesinin uzun yıllar iddia ettiği bilinçli özne profili, Foucault nun tezlerinde iktidar sürecinden geçen disipline edilmiş bölünmüş özneler olarak yer alır. Ondokuzuncu ve yirminci yüzyılda bilimsel disiplinlerin çoğalarak söylem arenasını genişletmeleri disiplinci iktidarla birlikte biyo-iktidarın filizlenmesine yol açar. Psikoloji, hukuk, psikiyatri, tıp, yönetim gibi tüm disiplinler ürettikleri bilgiyle gözetimin ve denetimin alanını genişletip bedeni daha fazla kuşatan, onu kapitalist üretimin ve oluşan yeni düzenin uyumlu bir parçası kılmayı hedefleyen biyo-iktidarı inşa ederler. Her bir disiplinin kendine özgü epistemik söylemleri içinde dile getirilen gerçekler öznelerin oluşumuna rehberlik eden ilkelere dönüşür. Hastane sağlıklı kişinin, okul iyi öğrencinin, örgüt yararlı çalışanın tanımlarını vererek arzu edilen özneyi tarif ederler. Örgütler, birer iktidar kurumları olarak bedeni ve ruhu ele geçirmeye dönük denetim pratiklerini uygulamada önemli bir rol üstlenir.

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6

İÇİNDEKİLER. Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6 İÇİNDEKİLER Bölüm 1 Sosyal Bir Sistem Olarak Okul, 1 Teori, 2 Teori ve Bilim, 2 Teori ve Gerçek, 4 Teori ve Araştırma, 4 Teori ve Uygulama, 6 Bir Sistem Perspektifi, 8 Rasyonel Sistemler: Bir Makine Modeli,

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÖNETİM İşletme amaçlarına etkili ve verimli bir şekilde ulaşmak üzere planlama, örgütleme, yöneltme, koordinasyon ve denetimin yapılması sürecidir. 2 YÖNETİM TEORİLERİ KLASİK

Detaylı

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. DR.HASAN ERİŞ İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yönetimin temel görevlerinden birisi, örgütü oluşturan

Detaylı

(SSY 3014 Endüstri Sosyolojisi) 4. Hafta Endüstri Toplumunda İşin Örgütlenmesi ve Modern Yönetim Düşüncesinin Evrimi

(SSY 3014 Endüstri Sosyolojisi) 4. Hafta Endüstri Toplumunda İşin Örgütlenmesi ve Modern Yönetim Düşüncesinin Evrimi (SSY 3014 Endüstri Sosyolojisi) 4. Hafta Endüstri Toplumunda İşin Örgütlenmesi ve Modern Yönetim Düşüncesinin Evrimi http://senolbasturk.weebly.com Bu bir dinleyici notudur ve lütfen ders notu olarak değerlendirmeyiniz.

Detaylı

11. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI ÖRGÜTLEME. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

11. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI ÖRGÜTLEME. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT 11. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI ÖRGÜTLEME 1 2 DERS İÇERİĞİ Örgütleme tanımı Örgütleme modelleri ve ilkeleri Örgütleme-planlama ilişkisi Eşgüdümleme Örgütleme süreci 3 ÖRGÜTLEME Örgüt: İnsanların belirli

Detaylı

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR ORGANİZASYONLARDA ÇEVREYE UYUM ve DEĞİŞİMLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR Yönetim düşünce ve yaklaşımlarını üç genel gruplama ve bakış açısı içinde incelemek mümkündür: -Postmodernizm bakış açısının gelişmesi -Yönetim

Detaylı

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri İLTB 601 İletişim Çalışmalarında Anahtar Kavramlar Derste iletişim çalışmalarına

Detaylı

Yönetim ve Yöneticilik

Yönetim ve Yöneticilik Yönetim ve Yöneticilik Dersin Amaçları Öğrencinin Yönetim kavramını ve sürecini kavramasını Yönetim biliminin özelliklerini anlamasını Yöneticiliğin fonksiyonlarını ve gereklerini anlayıp gerekli bilgi

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE TEMEL KAVRAMLAR İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) İKY Gelişimi İKY Amaçları İKY Kapsamı İKY Özellikleri SYS BANKASI ÖRNEĞİ 1995 yılında kurulmuş bir

Detaylı

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek UYARI Bu bir dinleyici notudur ve lütfen ders notu olarak değerlendirmeyiniz. Bu slaytlar ilgili ders kitabındaki, 173-220arası

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 8 Bilimsel Süreci* 1. Gözlem alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi Toplama Yazın Taraması 3.

Detaylı

Organize Etme: Temel Unsurlar

Organize Etme: Temel Unsurlar Örgütsel Tasarım Organize Etme: Temel Unsurlar Doç.Dr. A. Barış BARAZ www.barisbaraz.com adresinden indirebilirsiniz. Yönetici Adayı parasını fotokopiciye kaptırmaz Organizasyon UZMANLAŞMA: İşletme içinde

Detaylı

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ

Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ Öğretmen Liderliği ÖĞRETMEN LİDERLİĞİ Doç. Dr. Cevat ELMA İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı E-posta: cevat.elma@omu.edu.tr Öğretmen liderliğini etkileyen faktörler: Bilgi kaynaklarının

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA Ünite 9 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA LİDERLİK Liderlik, geçmişten günümüze üzerinde çalışılan ve birçok araştırmacının da ilgisini çeken bir alan olmuştur. Gösterilen bunca

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Sistem Mühendisliği. Prof. Dr. Ferit Kemal Sönmez

Sistem Mühendisliği. Prof. Dr. Ferit Kemal Sönmez Sistem Mühendisliği Prof. Dr. Ferit Kemal Sönmez Organizasyon Teorileri 20. yüzyılın başından itibaren insan ilişkilerinin her alandaki giderek artan önemi, iki dünya savaşı ve 1960 ların sosyal devrimleri,

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS GIRIŞ Örgüt, birey yaşantısının önemli kısmının geçtiği yerdir. Bireyler yaşamları boyunca sayısız örgütte çeşitli statülere ve buna bağlı olarak rollere sahip olur. Tiyatronun

Detaylı

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM SPORDA STRATEJİK YÖNETİM 6.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER 1 STRATEJİNİN UYGULANMASI ÖRGÜTSEL YAPI Stratejik yönetim sürecinde; Analiz ve teşhisler aşamasında genel çevre, uluslararası çevre, endüstri çevresi

Detaylı

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

Gruplar Şebekeler Örgütler

Gruplar Şebekeler Örgütler Gruplar Şebekeler Örgütler Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 6-7. Ders Sosyal Grup Nedir? Sosyal grup ortak bir kimliği paylaşan ve karşılıklı beklentilerle birbiri ile ilişki içinde olan insanlar topluluğudur

Detaylı

ORGANIZASYON TEORILERI

ORGANIZASYON TEORILERI ORGANIZASYON TEORILERI Klasik Organizasyon Teorisi Bilimsel Yönetim Yaklaşımı Yönetim Süreci Yaklaşımı Bürokrasi Yaklaşımı Neo-Klasik Organizasyon Teorisi Beşeri İlişkiler Yaklaşımı Beşeri Kaynakları Yönetme

Detaylı

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Bu ders kapsamında Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme Alanında kullanılan nicel ve nitel araştırma

Detaylı

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1.Yönetim Kavramı 12 1.1.1Yönetim Kavramının Kapsam ve Önemi 13 1.1.2. Yönetimin Tanımı 15 1.1.3. Yönetim Faaliyetinin

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Liderlik ve Liderlik Teorileri - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Liderlik ve Liderlik Teorileri - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ Liderlik ve Liderlik Teorileri - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Liderlik Türleri Karizmatik liderlik, karizma yaratan özellikleri ile kitleleri peşlerinden sürükleyebilme becerisine sahip

Detaylı

Yerli ve / veya yabancı şirket evlilikleri ve beraberinde farklı kültürlere uyum süreci,

Yerli ve / veya yabancı şirket evlilikleri ve beraberinde farklı kültürlere uyum süreci, Hafta 1: İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ VE UYGULAMALARI 1 1 İnsan Kaynakları Yönetiminin Tanımı, Önemi ve Amacı İnsan kaynakları yönetimi, en üst düzey yöneticiden en alta, tedarik ve satın almadan satış sonrası

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM Prof. Dr. Ali ERGUR Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Türk Toraks Derneği XVII. Kış Okulu Antalya 14.02.2018 ZANAATLA

Detaylı

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE SUNUM PLANI 1. RİSK VE RİSK YÖNETİMİ: TANIMLAR 2. KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ 3. KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ DÖNÜŞÜM SÜRECİ

Detaylı

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ 09071067 ŞEYMA GÜLDOĞAN İnsan kaynakları bir organizasyondaki tüm çalışanları ifade eder. Diğer bir deyişle organizasyondaki yöneticiler, danışmanlar,

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi TEMEL KAVRAMLAR Eğitim Öğrenme Öğretme Ortam Teknoloji Araç - gereç Öğretim materyali Eğitim teknolojisi Öğretim teknolojisi İletişim EĞİTİM: Davranışçı yaklaşıma göre eğitim, bireyin davranışında kendi

Detaylı

Örgütsel Yenilik Süreci

Örgütsel Yenilik Süreci Örgütsel Yenilik Süreci TEKNOLOJİ VE İNOVASYON YÖNETİMİ -Hafta 5 Örgütsel Yenilikçilik Süreci-Planlaması Dr. Hakan ÇERÇİOĞLU 1 2 1 Örgütsel Yeniliğin Özellikleri Örgütsel bağlamda yenilik, örgütü ve üyelerini

Detaylı

PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ

PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ PERFORMANS DEĞERLEME VE KARİYER YÖNETİMİ «Hiçbir müşteri ürünü satın almaz, ürünün kendisi için yapabileceklerini satın alır.» P.F. Drucker 2 Hayat adeta bir ölçüm ve değerleme sürecidir. Performans Değerleme;

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ T.C. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi vturker@marmara.edu.tr 2.DERS İnsan Kaynakları Yönetiminin günümüz organizasyonları için önemi 21. YÜZYILDA REKABETİN DİNAMİKLERİ KÜRESELLEŞME

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

İnsan Kaynakları Yönetimi. Prof. Dr. Dursun BİNGÖL Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1. BÖLÜM

İnsan Kaynakları Yönetimi. Prof. Dr. Dursun BİNGÖL Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1. BÖLÜM İnsan Kaynakları Yönetimi Prof. Dr. Dursun BİNGÖL Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 1. BÖLÜM Giriş Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş, İletişim ve bilgi işleme teknolojisindeki

Detaylı

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU 5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU 2016 Çatışma Yönetimi: Kişi, Ekip ve Organizasyon Değişimi Koçluk Yaklaşımı ile Yönetmek Eğiticinin Eğitimi: Eğitime ve Kişiye Özel Ekip Yönetimi: Bütünsel

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

Pazarlamada Kullanılan Farklı Yaklaşımlar, Teoriler ve Analiz Teknikleri

Pazarlamada Kullanılan Farklı Yaklaşımlar, Teoriler ve Analiz Teknikleri Pazarlamada Kullanılan Farklı Yaklaşımlar, Teoriler ve Analiz Teknikleri Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama Teorileri - 2 Rasyonel Seçim Teorisi Fayda fonksiyonu Fayda maksimizasyonu Faydanın

Detaylı

2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi

2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi 2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi http://senolbasturk.weebly.com Bu bir dinleyici notudur ve lütfen ders notu olarak değerlendirmeyiniz. Bu slaytlar, ilgili ders kitabındaki 16-20

Detaylı

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÖNETİM ANLAYIŞINDAKİ GELİŞMELER

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÖNETİM ANLAYIŞINDAKİ GELİŞMELER İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÖNETİM ANLAYIŞINDAKİ GELİŞMELER Yönetim Anlayışındaki Gelişmeler Yönetim uygulamaları toplumsal yaşam kadar eskidir. Eski Yunan da Eflatun, yöneticileri akademisinde eğitirken,

Detaylı

BÜROKRASİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER. Asiye TOKER GÖKÇE* Dr. E-posta:

BÜROKRASİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER. Asiye TOKER GÖKÇE* Dr. E-posta: BÜROKRASİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER Asiye TOKER GÖKÇE* Dr. E-posta: asitoker@gmail.com Araştırma hiçbir bilimsel toplantıda sunulmamış ve başka bir yerde yayımlanmamıştır. Yaygın Eğitim Enstitüsü Teknikokullar/Ankara

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Kısım YÖNETİM KAVRAMI VE GELİŞİMİ. 1. Bölüm YÖNETİME GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. Birinci Kısım YÖNETİM KAVRAMI VE GELİŞİMİ. 1. Bölüm YÖNETİME GİRİŞ İÇİNDEKİLER Birinci Kısım YÖNETİM KAVRAMI VE GELİŞİMİ 1. Bölüm YÖNETİME GİRİŞ 1.1. Yönetimin Kavramsal İçeriği... 3 1.2. Yönetim İşlevleri... 4 1.3. Yönetim Kademeleri ve Özellikleri... 7 1.4. Yönetsel

Detaylı

1.Yönetim ve Yönetim Bilimi. 2.Planlama. 3.Örgütleme. 4.Yöneltme. 5.Denetim. 6.Klasik Yönetim. 7.Neo-Klasik Yönetim. 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı

1.Yönetim ve Yönetim Bilimi. 2.Planlama. 3.Örgütleme. 4.Yöneltme. 5.Denetim. 6.Klasik Yönetim. 7.Neo-Klasik Yönetim. 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı 1.Yönetim ve Yönetim Bilimi 2.Planlama 3.Örgütleme 4.Yöneltme 5.Denetim 1 6.Klasik Yönetim 7.Neo-Klasik Yönetim 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM 1 Dersin Adı :

Detaylı

İşletmelerde Stratejik Yönetim

İşletmelerde Stratejik Yönetim İşletmelerde Stratejik Yönetim Bölüm 1 Stratejik Yönetim İlgili Terim ve Kavramlar Yönetim ve Stratejik Yönetim Örgüt İki veya daha fazla bireyin amaçlarını gerçekleştirmek için bir araya gelerek işbirliği

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

Prof. Dr. Münevver ÇETİN

Prof. Dr. Münevver ÇETİN Prof. Dr. Münevver ÇETİN LİDERLİKLE İLGİLİ TANIMLAR Yönetim bilimcilerin üzerinde çok durdukları kavramlardan biri de liderliktir. Warren Bennis in belirttiği gibi, liderlik, üzerinde çok durulan, yazılan

Detaylı

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI

1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI YÖNETİCİ-LİDER FARKI VE LİDERLİĞİN YÖNETİMDEKİ ÖNEMİ Ahmet VERAL (Rapor) Eskişehir, 2011 1. LİDER Genel bir kavram olarak ele alındığında lider, bir grubun hedef oluşturma ve bu hedeflere ulaşma ve ilerleme

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

AŞKIN BULMACA BAROK KENT AŞKIN BULMACA 18.yy'da Aydınlanma filozoflarıyla tariflenen modernlik, nesnel bilimi, evrensel ahlak ve yasayı, oluşturduğu strüktür çerçevesinde geliştirme sürecinden oluşur. Bu adım aynı zamanda, tüm

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

Bölüm 1. Stratejik Yönetim İlgili Terim ve Kavramlar. İşletme Yönetimi. Yönetim ve Stratejik Yönetim. Yönetim, bir işletmenin ve örgütün amaçlarını

Bölüm 1. Stratejik Yönetim İlgili Terim ve Kavramlar. İşletme Yönetimi. Yönetim ve Stratejik Yönetim. Yönetim, bir işletmenin ve örgütün amaçlarını Bölüm 1 Stratejik Yönetim İlgili Terim ve Kavramlar Ülgen & Mirze 2004 Yönetim ve Stratejik Yönetim İşletme Yönetimi Örgüt İki veya daha fazla bireyin amaçlarını gerçekleştirmek için bir araya gelerek

Detaylı

9. HAFTA KARAR VERME SÜRECİ

9. HAFTA KARAR VERME SÜRECİ 1 9. HAFTA KARAR VERME SÜRECİ Karar Karar verme (decision making) Karar verme süreci İyi bir kararın özellikleri Yönetimde karar türleri 2 TANIM Karar: düşünme ve usa vurma sonunda verilen hüküm (yargı),

Detaylı

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar Doç. Dr. Ersin KAVİ Davranış Nedir? İnsan hem içten,hem dıştan gelen uyarıcıların karmaşık etkisi (güdü) ile faaliyete geçer ve birtakım hareketlerde (tepki) bulunur.

Detaylı

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC

KARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL Yeni Teknolojiler ve Bunların Yargıda Uygulanmaları Türkiye Cumhuriyeti Hâkimler ve Savcılar Yüksek

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ 1. Sosyoloji Nedir... 3 2. Sosyolojinin Tanımı ve Konusu... 6 3. Sosyolojinin Temel Kavramları... 9 4. Sosyolojinin Alt Dalları... 14

Detaylı

ÖRGÜTSEL YAPI VE ÇALIŞANLARIN İŞLE İLGİLİ DAVRANIŞLARI

ÖRGÜTSEL YAPI VE ÇALIŞANLARIN İŞLE İLGİLİ DAVRANIŞLARI 1 ÖRGÜTSEL YAPI VE ÇALIŞANLARIN İŞLE İLGİLİ DAVRANIŞLARI İnsanların işle ilgili davranışlarını etkileyen örgütsel ve sosyal değişkenlerden biri, örgütlerin yapısı ve politikalarıdır. Örgüt yapısının çalışanların

Detaylı

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak Bana göre insani merkezli olmak, davranış ve anlayışın işbirliği içinde olduğu, insan yapımı her şeyin kullanıcıların kavradığı

Detaylı

Senin tercihin. Yönetim Geliştirme ArGe, Eğitim ve Danışmanlık. Aksiyon un Ötesi

Senin tercihin. Yönetim Geliştirme ArGe, Eğitim ve Danışmanlık. Aksiyon un Ötesi 1 Senin tercihin? Yönetim Geliştirme ArGe, Eğitim ve Danışmanlık Aksiyon un Ötesi Hakkımızda SürAkSiYon (Sürdürülebilir Akılcı Sistematik Yönetim) markası ile TÜBİTAK Marmara Teknoloji Geliştirme Bölgesi

Detaylı

SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ

SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ SAĞLIK HİZMETLERİ YÖNETİMİ Yönetim Yönetim Yönetim Başkaları aracılığı ile amaçlara ulaşmaktır. İnsanlara iş yaptırma bilim ve sanatıdır. Yönetim Örgüt amaçlarının ekonomik, verimli ve etkili olarak gerçekleştirilmesi

Detaylı

Stratejik Pazarlama 2. Hafta. Doç. Dr. Hayrettin Zengin

Stratejik Pazarlama 2. Hafta. Doç. Dr. Hayrettin Zengin Stratejik Pazarlama 2. Hafta Doç. Dr. Hayrettin Zengin Bölüm 2 Jenerik Pazarlama Stratejileri ve Rekabet Avantajının Sürdürülebilirliği Strateji Kavramı Strateji kavramı, belirli hedeflere belirli bir

Detaylı

İnsan. kaynakları. istihdam

İnsan. kaynakları. istihdam İnsan kaynakları ve istihdam İ ÇİN DE Kİ LER 1 Kurumsallaşmanın şirketler açısından önemi 2 Uygulamanın hedefleri 3 Uygulamanın kazandırdıkları 4 İçerik ve Yöntem 5 Akış tablosu Kurumsallaşmanın Şirketler

Detaylı

14. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI DENETİM. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

14. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI DENETİM. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT 14. HAFTA YÖNETİMİN FONKSİYONLARI DENETİM 1 2 DERS İÇERİĞİ Denetimin tanımı ve özellikleri Denetimin diğer yönetim fonksiyonları ile ilişkisi Denetim kaynakları ve özellikleri 3 YÖNETİM NEDİR? Kaynaklar

Detaylı

ÇALIŞMA RAPORU KONU: TURİZM YÖNETİMİ PROGRAM: TURİZM YÖNETİMİ VE PLANLAMA TÜRÜ/SÜRESİ: LİSANSÜSTÜ DİPLOMA, 04/10/2010 01/10/2011

ÇALIŞMA RAPORU KONU: TURİZM YÖNETİMİ PROGRAM: TURİZM YÖNETİMİ VE PLANLAMA TÜRÜ/SÜRESİ: LİSANSÜSTÜ DİPLOMA, 04/10/2010 01/10/2011 ÇALIŞMA RAPORU KONU: TURİZM YÖNETİMİ PROGRAM: TURİZM YÖNETİMİ VE PLANLAMA TÜRÜ/SÜRESİ: LİSANSÜSTÜ DİPLOMA, 04/10/2010 01/10/2011 HAZIRLAYAN: MURAT KOÇAK Müfettiş KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Teftiş Kurulu

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

İşe Dayalı Öğrenme (İDÖ)

İşe Dayalı Öğrenme (İDÖ) İşe Dayalı Öğrenme (İDÖ) Dr. Ö. Sürel Karabilgin 14. Bahar Sempozyumu Antalya 13 17 Nisan 2010 Sunum planı Kavramlar İDÖ tanımı ve içeriği İDÖ tipolojisi Sorunlar Anahtar kavramlar ve anlamları Strateji,

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ YÖNETİM TARİHÇESİ VE TEORİLERİ-1 Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN Yönetim, Belirli bir takım amaçlara ulaşmak için başta insanlar olmak üzere parasal kaynakları, donanımı, demirbaşları,

Detaylı

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013

SWOT Analizi. Umut Al BBY 401, 31 Aralık 2013 SWOT Analizi Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 SWOT Strengths Weaknesses Opportunities Threats İşletmenin güçlü ve zayıf yanları ile fırsat ve tehditlerin tespit edilmesi, stratejinin bu unsurlar arasında

Detaylı

Performans ve Kariyer Yönetimi

Performans ve Kariyer Yönetimi Performans ve Kariyer Yönetimi Doç.Dr. İbrahim Sani MERT (13üncü Hafta) (Kariyer Planlama) KARİYER PLANLAMA Kariyer planlama, bir kişinin bireysel yetenekleri ilgileri, bilgisi ve motivasyon ve diğer özelliklerinin

Detaylı

21. YÜZYIL LİDERLİĞİ

21. YÜZYIL LİDERLİĞİ 21. YÜZYIL LİDERLİĞİ Yeni ekonomi, sanayi ekonomisi gibi bir ölçek ekonomisi değil, aracısız, moleküler, dijital, yenilikçi bir hız ekonomisidir. Dolayısıyla yeni ekonomi, geleneksel yönetici kavramının

Detaylı

Hastane Yönetimi-Ders 2 Yönetim Teorileri

Hastane Yönetimi-Ders 2 Yönetim Teorileri Hastane Yönetimi-Ders 2 Yönetim Teorileri Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 İçerik Yönetim düşüncesinin gelişimi Yönetim üzerine yapılan çalışmalar Klasik Yönetim Neoklasik Yönetim Modern Yönetim Düşüncesi Çağdaş

Detaylı

7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT

7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR. SKY108 Yönetim Bilimi-Yasemin AKBULUT 7. HAFTA MODERN SONRASI ÇAĞDAŞ VE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR 1 2 Ders İçeriği Kültürel Farklılıklar Yaklaşımı Toplam Kalite Yönetimi Öğrenen Örgütler Yaklaşımı 3 KÜLTÜREL FARKLILIKLAR YAKLAŞIMI Küreselleşme etkisi

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme

EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme EĞĠTĠM TEKNOLOJĠLERĠNDE TEMEL KAVRAMLAR Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme Giriş Öğretim bir sanattır ve her sanat dalında olduğu gibi öğretim alanında da incelikler vardır. Disiplinler arası

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ ÖZET ABSTRACT... iii... v... vii TABLO LİSTESİ... xiii ŞEKİL LİSTESİ... xv 1. Bölüm: GİRİŞ... 1 2. Bölüm: 21. YÜZYILDA EĞİTİM SİSTEMİNİN BAZI ÖZELLİKLERİ VE OKUL GELİŞTİRMEYE ETKİLERİ...

Detaylı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı 6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) ve Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı(ISSA) işbirliği ile Stratejik İnsan Kaynakları Politikaları ve İyi Yönetişim

Detaylı

NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları)

NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları) Ünite 6 NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları) Doç. Dr. Cevat ELMA Bu ünitede gücün (erkin) yöneticiler tarafından bir etkileme aracı olarak nasıl kullanıldığına

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM YÖNETİM İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE YÖNETİM SÜRECİNE BAKIŞ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM YÖNETİM İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE YÖNETİM SÜRECİNE BAKIŞ İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM YÖNETİM İLE İLGİLİ KAVRAMLAR VE YÖNETİM SÜRECİNE BAKIŞ 1. YÖNETİM İLE İLGİLİ KAVRAMLAR... 2 1.1. Yönetimin Anlamı ve Tanımı... 3 1.2. Yönetici Tanımı... 5 1.2.1. Yöneticinin Nitelikleri...

Detaylı

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS 345000000000506 Çokuluslu Şirket Stratejileri Dersin amacı, katılımcılarla çokuluslu şirketlerin küresel YÖNETİM 3+0+3 6 rekabetlerle üstünlük sağlayabilecekleri

Detaylı

DURUMSALLIK YAKLAŞIMI

DURUMSALLIK YAKLAŞIMI 1960 lı yıllarda ortaya çıkan ancak 1980 li yıllara doğru kabul gören bir yönetim teorisidir. Prof. Dr. Fatih YÜKSEL Durumsallık yaklaşımının temel savunusu; her yerde ve her koşulda genel geçerli bir

Detaylı

KRİMİNOLOJİ Nisan 2015 Sosyal (Bağ) Kontrol Teorisi. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

KRİMİNOLOJİ Nisan 2015 Sosyal (Bağ) Kontrol Teorisi. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ KRİMİNOLOJİ -2- Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU tuba.topcuoglu@gmail.com 2 Nisan 2015 Sosyal (Bağ) Kontrol Teorisi İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ Teori Temel kavramlar Temel önermeler Ampirik geçerlilik

Detaylı

Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı (5 Zorunlu Ders+ 6 Seçmeli Ders)

Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı (5 Zorunlu Ders+ 6 Seçmeli Ders) Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı (5 Zorunlu Ders+ 6 Seçmeli Ders) Eğitim Yönetimi ve Denetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Dersin Kodu Dersin Adı T U/L Kredi ECTS EYD-504 Eğitim

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA Ünite 7 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA TAKIM ÇALIŞMASI Takım çalışması, belirli sayıda işgörenin, belirli amaçlarla ve belirli sürelerle bir araya gelip sorunların

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

1- Neden İç Kontrol? 2- İç Kontrol Nedir?

1- Neden İç Kontrol? 2- İç Kontrol Nedir? T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI KİHBİ Dairesi Başkanlığı 10 SORUDA İÇ KONTROL MAYIS 2014 ANKARA 1- Neden İç Kontrol? Dünyadaki yeni gelişmeler ışığında yönetim anlayışı da değişmekte ve kamu yönetimi kendini sürekli

Detaylı

ViZYON BELİRLEME ÇALIŞMASI. Hazırlayan: Mustafa YILMAZ- Uzman (PKB)

ViZYON BELİRLEME ÇALIŞMASI. Hazırlayan: Mustafa YILMAZ- Uzman (PKB) ViZYON BELİRLEME ÇALIŞMASI Hazırlayan: Mustafa YILMAZ- Uzman (PKB) Strateji seçimi İş konuşmak için bir kamp yerini seçen iki rakip firma yöneticisinin karşısına bir ayı çıkar. Yöneticilerden biri hemen

Detaylı

GT Türkiye İşletme Risk Yönetimi Hizmetleri. Sezer Bozkuş Kahyaoğlu İşletme Risk Yönetimi, Ortak CIA, CFE, CFSA, CRMA, CPA sezer.bozkus@gtturkey.

GT Türkiye İşletme Risk Yönetimi Hizmetleri. Sezer Bozkuş Kahyaoğlu İşletme Risk Yönetimi, Ortak CIA, CFE, CFSA, CRMA, CPA sezer.bozkus@gtturkey. GT Türkiye İşletme Risk Hizmetleri Sezer Bozkuş Kahyaoğlu İşletme Risk, Ortak CIA, CFE, CFSA, CRMA, CPA sezer.bozkus@gtturkey.com İşletme Risk Hakkında Risk, iş yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır ve kaçınılmazdır.

Detaylı

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK TOPLUMSAL TABAKALAŞMA Ü s t S ı n ı f Orta Sınıf Alt Sınıf TOPLUMSAL TABAKALAŞMA Toplumsal tabakalaşma dünya yüzeyindeki jeolojik katmanlara benzetilebilir. Toplumların,

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U)

MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİMİ (PZL208U)

Detaylı

Türkiye de Gazetecilik Mesleği

Türkiye de Gazetecilik Mesleği ÖN SÖZ Gazetecilik, siyasal gelişmelere bağlı olarak özgürlük ve sorumluluklar bakımından mesleki bir sorunla karşı karşıyadır. Türkiye de gazetecilik alanında, hem bu işi yapanlar açısından hem de görev

Detaylı

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı