T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ ANABİLİM DALI. Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ayşin ALAGÖL
|
|
- Soner Turgut
- 7 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ayşin ALAGÖL ALT EKSTREMİTE KIRIKLARINDA EPİDURAL ANESTEZİYE EK OLARAK MONİTORİZE ANESTEZİ BAKIMI UYGULAMASINDA İNTRAVENÖZ DEKSMEDETOMİDİN VE KETAMİN İNFÜZYONUNUN İNTRAOPERATİF VE POSTOPERATİF ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI (Uzmanlık Tezi) Dr. Onur KOYUNCU EDİRNE- 2007
2 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimimde bilgi ve becerilerimi geliştirmemde bana emeği geçen; Prof. Dr. Zafer Pamukçu ya, Prof. Dr. Işıl Günday a, Prof. Dr. Beyhan Karamanlıoğlu na, Doç. Dr. Dilek Memiş e, Doç. Dr. Alparslan Turan a, Doç. Dr. Ayşin Alagöl e, Yrd. Doç. Dr. Cavidan Arar a, Yrd. Doç. Dr. Gaye Kaya ya, Uzm.Dr. Sevtap Hekimoğlu na, Uzm.Dr. Alkin Çolak a, Uzm.Dr. Mehmet İnan a ve bana yardımcı olan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. 1
3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 NÖROAKSİYAL BLOKLAR...3 POSTOPERATİF AĞRI TEDAVİSİ...13 MONİTORİZE ANESTEZİ BAKIMI...17 ALFA 2 SELEKTİF ADRENERJİK RESEPTÖR AGONİSTLERİ...22 FENSİKLİDİNLER...25 GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER 2
4 SİMGE VE KISALTMALAR ASA : American Society of Anesthesiologists BOS : Beyin omurilik sıvısı DAB : Diyastolik arter basıncı EEG : Elektroensefalografi EKG : Elektrokardiyografi GABA : Gama aminobutirik asit HKA : Hasta kontrollü analjezi HKEA : Hasta kontrollü epidural analjezi im : İntramüsküler iv : İntravenöz KTA : Kalp tepe atımı MAB : Monitorize anestezi bakımı NMDA : N-metil d-aspartat OAB : Ortalama arter basıncı po : Peroral SAB : Sistolik arter basıncı SpO 2 : Periferik oksijen satürasyonu SSS : Santral sinir sitemi SVR : Sistemik vasküler rezistans SpO 2 : Periferik oksijen satürasyonu VAS : Vizüel analog skala 3
5 GİRİŞ VE AMAÇ Günümüzde rejyonel anestezi uygulamalarına her geçen gün daha fazla önem verilmekte ve rejyonel bloklar daha sık kullanılmaktadır (1). Rejyonel anestezi, bilinç kaybına yol açmadan vücudun belirli bölgelerinde sinir iletisinin ve ağrı duyusunun geçici olarak kaldırılması olarak tanımlanmaktadır (2). Rejyonel anestezide sinir blokları, periferik ve santral olarak iki gruba ayrılır. Periferik sinir, pleksus ve ganglion blokları periferik; spinal ve epidural bloklar santral bloklar olarak kabul edilmektedir (3). Santral bloklar, cerrahi girişime karşı oluşan stres yanıtı baskılayan; intraoperatif kan kaybını, postoperatif tromboembolik olay insidansını, yüksek riskli hastalardaki morbiditeyi azaltan ve postoperatif dönemde analjezinin sürmesini sağlayan yöntemlerdir (4). Peroperatif ve postoperatif dönemde sağlanmış başarılı bir analjezi, hastaların memnuniyetinde ve morbiditede çok büyük bir rol oynamaktadır. Santral rejyonel tekniklerden epidural anestezi ve analjezi en sık uygulanan yöntemdir (5). Postoperatif ağrı tedavisinde parenteral yoldan kullanılan opioidler sedasyon, solunum depresyonu, bulantı, gastrointestinal işlevlerde depresyon gibi ciddi yan etkilere yol açabilirler. Opioidlerden kaçınarak, uyanık ve koopere bir hastaya bölgesel anestezi teknikleri uygulamak, opioidlere bağlı yan etkiler olmaksızın mükemmel analjezi sağlayabilir. Postoperatif ağrı tedavisi için kullanılan tüm teknikler arasında kateter ile epidural blok uygulanmasından daha üstün bir yöntem olmadığı bildirilmektedir. Bu yöntemle lokal anestezikler tek başına veya düşük doz opioidlerle kombine olarak kullanılarak mükemmel postoperatif analjezi sağlanabilmektedir (6). Epidural anestezi, ilk kez 1895 te Cathelin tarafından sakral bölgede, 1921 de Pages tarafından lumbar bölgede uygulanmıştır. Bu teknik duradan çıkan, intervertebral foramenlere uzanan spinal sinirlerin epidural aralıkta anestetize edilmesine dayanır. Başlıca 1
6 sensoryal ve sempatomimetik lifler bloke olurken, motor sinirler de kısmen veya tamamen bloke olabilirler. İlk epidural kateter Curbelo tarafından 1949 da yerleştirilmiştir (3). Monitorize anestezi bakımı, anestezi eğitimi almış bir kişinin, lokal anestezi (lokal infiltrasyon, topikal anestezi, rejyonel anestezi ve periferik sinir blokları) ile opere olmakta olan bir hastaya, sedatif-analjezik bir ilaç uygulayarak monitorize etmesi anlamına gelen bir anestezi tekniğidir. American Society of Anaesthesiologists (ASA) 1998 yılında derin sedasyon ve bilinçli sedasyon kavramları yerine anestezistler tarafından uygulanan ve sedasyon düzeyinden bağımsız monitorize anestezi bakımı (MAB) kavramını kullanıma sokmuştur (7). Monitorize anestezi bakımı esnasında anksiyeteyi gidermek, sedasyon ve ek analjezi sağlamak amacıyla intravenöz ilaçlar ve inhalasyon ajanları; barbitüratlar, benzodiyazepinler, ketamin, propofol, opioid ve nonopioid analjezikler, alfa 2 (α 2 ) agonistler ve nitröz oksit kullanılır (8). Deksmedetomidin, cerrahi ve anesteziye bağlı oluşan nöroendokrin ve hemodinamik yanıtları baskılayan, selektif bir α 2 agonisttir. Yapılan çalışmalarda, α 2 reseptör agonistlerinin sempatolitik etki ve doza-bağlı analjezi ve sedasyon yaptıkları gösterilmiştir. Bu özellikleri, deksmedetomidinin teorik olarak anestezi amacıyla kullanım için uygun bir ajan olduğunu göstermektedir (9). Ayrıca opioidlere ihtiyacı azaltması ve solunum depresyonu yapmayışı, deksmedetomidinin MAB nda kullanılması açısından bir avantajdır (10). Ketamin hidroklorur, 30 yılı aşkın süredir klinik kullanımda olan fensiklidin derivesi bir genel anesteziktir. Minimal kardiyak ve respiratuar depresyon yapması, MAB nda sedasyon açısından iyi bir alternatif olarak kullanılmasını sağlamaktadır. Bir NMDA reseptor antagonisti olan ketamin, perioperatif ağrı tedavisinde de kullanılmaktadır (11). Bu çalışmada alt ekstremite operasyonu geçirecek olgularda epidural anestezi ile birlikte MAB uygulamasında bir α 2 agonisti olan deksmedetomidin ve anestezik olduğu kadar analjezik etkisi de olan ketaminin intraoperatif hemodinami, vücut ısısı ölçümü ve sedasyon kalitesi ile postoperatif analjezi üzerine etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. 2
7 GENEL BİLGİLER NÖROAKSİYAL BLOKLAR Spinal, kaudal ve epidural nöroaksiyal bloklar, nöroaksiyal düzleme bir iğnenin girişinden sonra, uygulanan lokal anesteziğin dozuna, konsantrasyonuna ve volümüne bağlı olarak sempatik blok, duyusal analjezi ve motor bloğa sebep olmaktadır (12). Bu blokların hepsi tek enjeksiyon şeklinde veya bir kateterle aralıklı bolus ya da devamlı infüzyon şeklinde uygulanabilir. Nöroaksiyal bloklar genel anestezi ile eş zamanlı olarak veya sonrasında postoperatif analjezi amacıyla uygulanabildikleri gibi, akut ve kronik ağrı tedavisinde de kullanılabilirler (13). Nöroaksiyal bloklar yüksek riskli hastalarda venöz tromboz, pulmoner emboli ve kardiyak komplikasyon insidansını, kanama ve transfüzyon gereksinimini, vasküler greft oklüzyonu riskini, kronik akciğer hastalığı olanlarda pnömoni ve solunum depresyonu riskini azaltabilir, postoperatif gastrointestinal fonksiyonun erken dönmesini sağlayabilirler. Nöroaksiyal blokların diğer üstünlükleri arasında, cerrahi ile ilgili aşırı koagülasyon durumunu azaltmaları, sempatektomi ile kan akımında artış sağlamaları ve cerrahiye nöroendokrin stres yanıtı azaltmaları sayılabilir. Koroner arter hastalığı olanlarda, azalmış stres yanıt daha az perioperatif iskemi ve morbiditeye ek olarak mortalitede azalma da sağlayacaktır. Nöroaksiyal bloklar ayrıca parenteral opioid gereksinimini azaltır ve genel anesteziye bağlı entübasyonda başarısızlık, aspirasyon pnomonisi ve hipoventilasyon risklerini de ortadan kaldırır (13). 3
8 Anatomi Kemik yapı ve spinal kanal: Vertebral kolon 7 servikal, 12 torakal, 5 lumbar, 5 sakral ve 4 koksigeal olmak üzere toplam 33 vertebradan oluşur (3). Her vertebrada gövde, iki pedikül ve iki lamina mevcuttur. Spinal kanal önde vertebra gövdesi, lateralde pediküller ve posteriorda laminalarla çevrelenmiştir (13). Yanlarda spinal sinirlerin vertebral kanalı terk ettiği intervertebral foramenler, arkada epidural aralığa ulaşılmasına olanak veren interlaminal foramenler bulunur. Spinöz çıkıntılar, servikal ve lumbar bölgelerde horizontale yakınken, torasik bölgede özellikle, T4-9 hizasında dikeye varacak şekilde eğimlidir. Teknik açıdan en kolay ve güvenilir aralık, L2-3 ve L3-4 aralıklarıdır. Enjeksiyon yerinin lokalizasyonu açısından en iyi işaret noktaları olan iliak kristaları birleştiren çizgi, L4 spinöz çıkıntısı veya L4-5 aralığından geçmektedir ( 3). Ligamentler: Vertebral kolon bütünlüğünü sağlayan ligamentler geçilerek epidural teknik uygulanır. a-anterior longitudinal ligament: Vertebra cisimlerini önden birleştirir. b-posterior longitudinal ligament: Vertebra cisimlerini arkadan birleştirir. Bu ligament yanlışlıkla geçilirse intervertebral disk zedelenebilir. c-ligamentum flavum: Vertebra arkuslarını birleştiren, sağlam, kalın, sarı fibröz bantlardan oluşur. Servikal bölgede en ince, lumbar bölgede en kalındır. İğneye gösterdiği direnç ve geçilmesi ile hissedilen direnç kaybı, lokalizasyon açısından önemlidir (3). Epidural aralığın arkasında bulunan ligamentum flavum, foramen magnumdan sakral hiatusa kadar uzanmaktadır ve kalınlığı, duraya olan uzaklığı ve cilt-dura arası mesafe, vertebral kanalın yerine göre değişmektedir (3). Tablo 1. Ligamentum flavumun farklı vertebra seviyelerindeki karakteristikleri ligament-cilt mesafesi (cm) ligament kalınlığı (mm) Servikal Torasik Lumbar Kaudal değişken Epidural aralık: Dural kılıf ve uzantılarını çevresinde, vertebral kanalı döşeyen periost ve bunun ligamentlere verdiği fibröz uzantılar arasında yer alır. Üst sınırı foramen magnumdan başlayan sakral hiatusa kadar uzanan epidural aralık, önden yandan ve arkadan durameteri çevreler. Epidural aralık önden posterior longitudinal ligamentler, yanlardan pediküller ve intervertebral foramenler ve arkadan ligamentum flavum tarafından 4
9 sınırlandırılmaktadır (12). Önde en dar, arkada en geniş olan epidural aralığın buradaki genişliği bölgelere göre değişir. Servikal bölgede mm Üst torasik bölgede mm Alt torasik bölgede mm Lumbar bölgede mm kadardır (3). Taze kadavrada 118 ml volümü olan epidural aralığın cilde olan uzaklığı hastaların %50 sinde 4 cm iken, % 80 ninde 4 ila 6 cm arasındadır (3,12). Buraya ulaşmak için sırasıyla; - Cilt-cilt altı dokusu, - Supraspinöz ligament, - İnterspinöz ligament, - Ligamentum flavum geçilmelidir (3). Epidural aralıkta foramenlerden geçerek periferal lokalizasyonlarına ulaşan sinirlerin kökleri, yağ ve bağ dokusu, lenfatikler, Batson venöz pleksuslarını içeren kan damarları mevcuttur (12). Epidural aralıktaki adipoz dokunun yaşa bağlı olarak azalması, epidural blok için doz gereksiniminin ilerleyen yaşla azalmasını açıklamaktadır (12,14). Epidural aralıkta basınç, torasik bölgede en fazla olup , lumbar bölgede , sakral bölgede ise sıfırdır ve hastaların % 80`inde negatif bir basınç mevcuttur. Bu negatif basınç iki şekilde açıklanmaktadır: 1. Epidural aralığa giren iğnenin durayı öne iterek, epidural aralığı genişletmesi veya, 2. Negatif intraplevral basıncın, intervertebral foramenler yoluyla epidural alana yansıması. Vertebral kanalın venleri, internal vertebral venöz pleksusun bir parçasıdır ve epidural aralığın anterolateralinde yer alan bir venöz pleksus oluşturur. Valvsiz olan bu venler, pelvik, intrakraniyal ve intervertebral foramenler yoluyla torasik ve abdominal venlerle bağlantılıdırlar. Ikınma, öksürme ve valsalva manevrası, intraplevral negatif basıncı ve böylece epidural basıncı azaltmaktadır. Amfizem gibi akciğer hastalıklarında, özellikle yatar pozisyonda negatif basınç kaybolabilir. Büyük abdominal kitleler ve gebeliğin geç döneminde meydana gelen vena kava basısı ile epidural venlerde genişleme ile aralık daralır. Negatif basınç, beyin omurilik sıvısı (BOS) basıncının düşmesi ve gövdenin öne doğru fleksiyonu ile artmakta ve epidural alanın tanınması kolay olmaktadır (12,3). 5
10 Epidural Anestezi Ve Analjezi 19. yüzyıl sonlarında ilk defa uygulanmaya başlanan, bugün klinikte yaygın olarak kullanılmakta olan epidural blok; spinal sinirlerin duradan çıkıp, intervertebral epidural aralıkta anestetize edilmesi ile meydana gelen bir rejyonel anestezi yöntemidir. Başlıca sensoryal ve sempatik lifler bloke olurken, motor sinirler ise kısmen veya tamamen bloke olabilir. Bu değişkenlerin hepsi ajan seçimi, konsantrasyon, doz ve enjeksiyon seviyesi ile kontrol edilir (13). Epidural Anestezide Verilen Lokal Anesteziğin Dağılımı, Etki Yeri Ve Mekanizması: Epidural aralığa verilen lokal anestezik, volümle ilişkili olarak yukarı ve aşağı doğru yayılır. Verilen anesteziğin bir bölümü, vasküler absorpsiyonla, sistemik dolaşıma katılır ve sistemik etkiler gösterebilir. Lokal anestezikler epidural teknikte üç yerde etkili olurlar: 1. İntervertebral foramen bölgesi: Spinal sinirlerin koruyucu dural kılıflarını yitirdikleri bu bölge en önemli etki yeridir. Burada dural kılıf olmadığı için, lokal anesteziğin sinir içine difüzyonu daha kolay olmaktadır. Lokal anesteziğin bir kısmı buradan dural difüzyonla subaraknoid aralığa geçerek, sinirleri BOS içinde, spinal anestezideki gibi etkilemektedir. 2. Duradan diffüzyon: Lokal anestezik durada BOS içine, oradan da spinal korda diffüzyonla geçer. 3. Paravertebral alan: Lokal anestezik madde paravertebral foramenlerden çıkıp spinal sinirleri paravertebral alanda etkiler. Bu bölgelerde oluşan etki sonucunda motor blok gelişir (3). Motor bloğun derecesini belirlemede Bromage skalası kullanılır (15). Buna göre: 0: Hiç paralizi yok, hasta ayağını ve dizini tam fleksiyona getirebilir. 1: Sadece dizini ve ayaklarını hareket ettirebilir, bacağını düz olarak kaldıramaz. 2: Dizini bükemez, sadece ayağını oynatabilir. 3: Ayak eklemi ve başparmağını oynatamaz, tam paralizi vardır. Etki hızı ve süresi: Etki en hızlı lokal anesteziğin enjeksiyon yerine yakın segmentlerde ortaya çıkar. Ancak L5-S1 segmentleri muhtemelen köklerinin daha kalın olması nedeniyle, daha yavaş olarak etkilenir (3). Motor blok hiç yoktan tam bloğa kadar değişen bir aralıkta olabilir (13). Daha yüksek yoğunluk, karbonize ilaç kullanılması ve adrenalin eklenmesi motor bloğun derecesini arttırabilir (3). Epidural blok seviyesini etkileyen faktörler: Erişkinlerde bloke edilecek segment başına 1-2 ml lokal anestezik uygulanması genel kabul edilen kuraldır. Segmental veya analjezik bloklar için daha az volüm yeterlidir. Aynı anestezi seviyesini elde etmek için 6
11 gereken doz yaşla azalır. Vucut ağırlığı ile epidural doz gereksinimi arasında çok az korelasyon bulunmaktadır (13). Etki hızı ve süresini etkileyen faktörler: 1. Enjeksiyonun yeri: En uygun olan, anestetize edilmek istenen alanın orta kısmına uyan segment hizasına enjeksiyondur. Teknik olarak en uygun alanlar ise, alt torasik ve lumbar aralıklardır. Çünkü bu aralıklarda, spinöz çıkıntıların eğimi daha az ve ligamentler daha kalın olduğundan, iğne ile hissedilmeleri daha kolay, epidural aralık daha geniş ve negatif basınç daha belirgindir (3). 2. Solüsyonun volümü: Verilecek lokal anestezik volümü, bloke edilecek segment sayısına göre hesaplanmalıdır. Alt lumbar ve sakral segmentlerde epidural alan daha geniş olduğu için 2.5 ml/segment, torakalde ise 2 ml/segment volüm önerilmektedir. 3. Verilecek ilaç yoğunluğu ve miktarı: Vücut ağırlığı ile çok az ilişkili olup, asıl olan segment başına ilaç uygulamaktır. Bu yüzden genel eğilim uzun boylularda segment başına 2 ml, kısa boylularda 1 ml volüm vermektir. Aynı anestezi seviyesini elde etmek için gereken doz yaşla azalır (13, 3). 4. Enjeksiyon hızı: Enjeksiyon ne kadar hızlı yapılır ise, yayılım o kadar fazla, etki başlama süresi ise kısadır. BOS basıncını, dolayısıyla, intrakranial basıncı arttırarak, spinal kan akımını bozabileceğinden hızlı enjeksiyon yapılmamalıdır; başağrısı veya serebral kanamaya neden olabilir. 5. Hastanın pozisyonu: Düz pozisyonda aşağı ve yukarı yayılım eşittir. Pozisyona göre, yerçekimine bağlı olarak altta kalan kısma yayılım daha çok olur. 6. Klinik etkiler: Epidural alanda yayılım yaşla artar. Bu, hem intervertebral foramenlerin giderek kapanmasından, hem de epidural damarların arteriosklerozundan ileri gelir. Bu nedenle 40 yaşından sonraki her 10 yıl için volümün segment başına 0.1 ml azaltılması önerilmektedir. İntraabdominal kitleler ve gebelik, vena kava basısı nedeniyle, epidural venöz pleksuslarda dolgunluk ve epidural alanda daralmaya neden olurlar. Dehidratasyon, şok ve kaşekside yayılım azalır, etki geç görülür (3). Epidural anestezi segmentaldir; üst ve alt seviyesi vardır. Blok, kateter yerleştirilmiş alan çevresinde en şiddetlidir, mesafeyle şiddeti azalır (16). Epidural anestezide kullanılan gereçler: Epidural iğneler: Standart epidural iğne gauge kalınlıkta, 3 veya 3.5 inç uzunlukta ve künt uçludur. Ucunda derecelik hafif eğim mevcuttur. En sık Tuohy iğnesi kullanır. Künt ve kıvrık uç ligamentum flavumu geçtikten sonra durayı penetre etmek yerine onu ileriye itmeye yardımcıdır. Kıvrık ucu olmayan düz iğnelerde (Crawford iğneleri) 7
12 dural ponksiyon insidansı daha yüksek olabilir fakat epidural kateterin geçirilmesi daha kolaydır. Epidural kateterler: Kateterler, sürekli infüzyon veya aralıklı bolus tekniklerinin uygulanmasına imkan verir. Bloğun süresini uzatır, daha az toplam anestezik dozu gerektirir ve başlangıç dozu bölünerek uygulandığında hemodinamik sorunlar da azaltılabilir. Epidural teknikte kullanılan kıvrık iğne ucunun açıklığı sefale veya kaudale yönlendirilir ve kateter epidural aralığa 2-6 cm kadar ilerletilir. Eğer kateter fazla ilerletilirse kateterin intervertebral bir foramenden çıkarak epidural aralığı terk etme riski veya epidural aralığın anterolateral bölgesine geçerek tek taraflı blok oluşma riski fazladır. Spiral telli kateterler bükülmeye son derece dirençlidir. Spiral veya yumuşak uçlu kateterlerde parestezi olasılığı daha düşüktür ve istenmeyen intravasküler yerleşim olasılığı da daha azdır (13). Multiport kateterlerden uygulanan lokal anesteziklerin dağılımı ve buna bağlı olarak analjezik etkinlik daha iyidir (17). Lumbar epidural anestezi uygulama tekniği: Girişimden önce oksijen veya pozitif basınçlı ventilasyon için cihaz, entübasyon gereçleri ve hipotansiyon tedavisi için vazopresörler hazırlanmalıdır. Hazırlık odasında olgulara geniş bir damaryolu açılarak, sempatik blokaj sonrası oluşacak hipotansiyonu engelleyecek sıvı yüklemesi (tercihen dengeli tuz solusyonu), 15 ml/kg/saat gidecek şekilde yapılmalıdır. Hasta oturur veya yatar pozisyonda, uygun fleksiyonda ve spinöz prosesler vertikal ve horizontal planda aynı hizada olmalıdır. Sedasyon yapılmalıdır. İliak kristaları birleştiren çizgi L4 spinöz çıkıntısı veya L4- L5 aralığından geçtiği göz önüne alınarak L2-L3, L3-L4 ve L4-L5 aralıklarının en genişi veya istenen anestezik seviyeye uygun olanı belirlenmek amacıyla palpe edilir (16). Enjeksiyon yerinin arıtım ve örtümünden sonra cilt, cilt altı ve interspinöz ligament içine kadar olan alana 3-5 ml lokal anestezik enjekte edilerek epidural iğnenin geçişi sırasında hastanın ağrı duyması engellenir (3). Daha sonra epidural iğnenin açık ucu dural bağlara paralel (epidural aralığın uzun eksenine paralel) olacak şekilde cilt-ciltaltı ve ligamentlerden geçecek şekilde ilerletilir. İğnenin bu pozisyonu, ligamentlere doku travması ve dural ponksiyon ihtimalini azaltır. Epidural alana girildikten sonra iğnenin açık ucu sefale doğru 90 derece döndürülerek epidural boşlukta 4-6 cm ilerletilir (17). Epidural aralığın tanınması: Kullanılan yöntemlerin hepsi, epidural aralıktaki negatif basınç veya ligamentum flavumun geçilmesinden sonra duyulan direnç kaybına dayanmaktadır. 8
13 Negatif basınç yöntemleri: a- Asılı damla yöntemi: Epidural iğne interspinöz ligament içine kadar ilerletildikten sonra, mandreni çıkartılan uca, serum fizyolojik damla asılır ve yavaş olarak ilerletilir. Ligamentum flavum delinince, epidural boşluktaki negatif basınç etkisiyle damlanın içeri çekildiği görülür. b- Kapiller tüp (Odom) yöntemi: İğne arkasına içinde hava kabarcığı bulunan serum fizyolojik veya renkli sıvı ile doldurulmuş tüp takılır. Epidural aralığa girildiğinde sıvının içeri çekildiği görülür. c- Manometrik (Dogliotti) yöntem: İğne ucuna U şeklinde su manometresi takılır. Epidural alana girildiğinde sıvı bir kolda yükselir. Direnç kaybı yöntemleri: Epidural aralığa girişimler en sık direnç kaybı tekniği ile yapılır (17). Epidural iğneye karşı duyulan direncin, ligamentum flavum geçildikten sonra aniden kaybolması esasına dayanır. a- Enjektör yöntemi: 3-5 ml serum fizyolojik (Lund) veya hava (Dogliotti ve Pages) çekilmiş enjektörün pistonuna devamlı ve sabit bir basınç uygulanır. Ligamentum flavumu geçen iğnede pistona duyulan direnç aniden kaybolur ve piston kolaylıkla ilerler. b- Balon (Macintosh) yöntemi: Epidural iğnenin arkasına takılan ve 2-3 ml hava ile şişirilen balon, epidural aralığa girildiğinde sönmektedir (3). Epidural alanı tanımak için hava kullanımına bağlı komplikasyonlar pnomosefali, spinal kord ve sinir kökü kompresyonu, retroperitoneal hava, subkutanöz amfizem ve venöz hava embolisidir. Yüksek miktarda salin kullanımı da, ağrı kesici etkinin yayılımı ve yoğunluğunda istenmeyen etkilere yol açabilir (17). Epidural aralığa girildikten sonra en az dört düzlemde olacak şekilde iğne her seferinde 90 derecelik bir açıyla döndürülerek dikkatli bir aspirasyon testi yapılır. Eğer BOS veya kan gözlenmiyorsa uygulamaya devam edilir. Enjektöre kan aspire edilirse girişim bir üst veya bir alt aralıktan tekrarlanabilir. Yine kan gözlenirse bu durumda ya tek doz spinal blok uygulanır ya da genel anesteziye geçilir. Kan ya da spinal sıvı gelmediği saptandıktan sonra rebound testi uygulanır: 3 ml lik bir enjektör içine 1-1,5 ml hava aspire edilir. Daha sonra enjektör iğneye tesbit edilerek hava hızla epidural aralığa verilir ve piston serbest bırakılır. İğne epidural aralıkta ise enjektörde bir geri dolma gözlenmez. Kateter uygun bir basınçla ilerletilerek iğne ucundan 1,5 cm daha içeri ilerletilir. İşlem sırasında, kateter hiçbir zaman iğne içinden geri çekilmemelidir. İğnenin keskin ucu kateteri kesebilir ve epidural boşlukta kalabilir. Genellikle kateterin epidural 9
14 alanda 3-4 cm ilerletilmesi yeterlidir. Kateterin yerleştirilmesinde güçlük varsa, iğne ile birlikte çıkarılıp, işlem bir başka aralıktan denenmelidir. Kateter damar içine girdi ise, iğne ile birlikte hafifçe geri çekilir ve serumla yıkanır. Kateter tespit edildikten sonra epidural iğne çekilir, kateter çıkmayacak ve kırılmayacak şekilde steril koşullarda hastanın cildine tespit edilir. Kateterden kan veya spinal sıvı gelip gelmediği aspirasyon testi ile araştırılır (3). Aspirasyon sonunda ne kan ne de spinal sıvı saptanmaz ise test dozu olarak 2 ml lokal anestezik solüsyon enjekte edilir. Test dozu hem subaraknoid hem intravasküler enjeksiyonu saptamak için geliştirilmiştir (13). Beş dakikalık bir sürede kan basıncı, kalp hızı, solunum ve bilinç, sistemik toksik reaksiyon olasılığına karşı dikkatle izlenir. Eğer duysal veya motor fonksiyonda etkilenme varsa, dural ponksiyon, spinal blok oluştuğu anlaşılabilir. Bu tip bir reaksiyon gözlenirse kateter çekilerek yeniden girilir veya rejyonel bloktan vazgeçilerek genel anestezi uygulanır (3). Kateterler ilk doğru yerleşimden sonra da herhangi bir anda intravasküler veya intratekal migrasyona uğrayabilir (13). Anestezi amacıyla başlangıç dozu olarak 5-15 ml lokal anestezik solusyon 1 ml/sn hızda enjekte edilir. Lokal anestezik solusyonunun uygulanmasından sonra, kateter ucu kapatılır. Anestezi seviyesi bir iğne testi ile (pinprick test) sık aralarla değerlendirilir (3). Sürekli epidural blokta lokal anesteziğin tekrarlayan dozları iki segment regresyon zamanı kuralına göre, duyusal anestezi seviyesinin iki dermatom gerilemesi için geçen zaman, başlangıç dozunun üçte biri veya yarısı güvenle tekrar yapılabilir (13). Diferansiyel nöral blok, fonksiyonları farklı olan sinir liflerinin, lokal anesteziklerle oluşturulan bloklara karşı değişik derecede duyarlılık gösterdikleri önemli bir klinik fenomeni ifade eder. Sempatik sinir sistemine ait sinir lifleri, lokal anesteziklerle bloke olurken, sırasıyla ağrı, dokunma, motor fonsiyonlardan sorumlu lifler de tutulur. Epidural anestezide ortaya çıkan diferansiyel bloğun mekanizması bilinmiyor olmasına karşın, lif çaplarının tek veya en önemli faktör olmadığı açıktır. Epidural anestezide diferansiyel blok, bloke olan kısımların ayrı ayrı etkilenmesi şeklinde ortaya çıkar. Sempatik blok, duysal bloktan 2-6 dermatom daha yüksek seviyede; duysal blok ise, motor bloktan 2-3 dermatom daha yukarıda olabilir. Bu bölgesel farklılığın, lokal anestezik konsantrasyonunun enjeksiyon yerinden uzaklaştıkça BOS içinde giderek azalmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bazı hastalarda, cerrahi sahada ağrı duyusunun yeterli bir şekilde bloke edilmiş olmasına karşın, dokunma ve proprioseptif duyular etkilenmez (4). Epidural anestezi endikasyonları: 1. Alt karın, pelvik, perineal ve alt ekstremite ameliyatlarında 2. Spinal ve genel anestezinin kontrendike olduğu durumlarda 10
15 3. Yüzeyel genel anestezi ile birlikte 4. Ağrısız vajinal doğum ve sezeryanda 5. Preeklamptik ve eklamptik gebelerin tansiyonunun yükselmesini önlemek ve stresini azaltmakta 6. Postoperatif ağrının giderilmesinde 7. İntraktabl veya kronik ağrının tedavisinde 8. Periferik damar hastalıklarında 9. Akut pankreatit, disekan aort anevrizması, mezenter trombozundaki ağrının giderilmesinde epidural anestezi veya analjezi kullanılabilir (3). Epidural anestezinin kontrendikasyonları: 1. Kesin kontrendikasyonlar: Sistemik veya lokal enfeksiyon, Hastanın yöntemi istememesi, Kanama ve şok, Kanama diyatezi ve antikoagulan tedavi, Santral sinir sistemi (SSS) hastalıkları, Lokal anestezik maddeye duyarlılık 2. Göreli kontrendikasyonlar: Artrit, vertebral kolon deformitesi, osteoporoz, Ciddi bel ve başağrısı, Özellikle kardiak outputun sınrlı olduğu kardiyovasküler hastalıklar, Belirgin hipotansiyon, Artmış karın içi basıncı, Geçirilmiş laminektomi öyküsü (3,13). Başarıyla uygulanmış epidural anestezi sonrası görülebilen fizyolojik değişiklikler: a. Kan basıncında düşme: Yeterli ön yük sağlanırsa art yükteki azalma, hipertansiyon veya konjestif kalp yetersizlikli hastalarda faydalıdır. b. Kalp hızında değişiklikler: Sistemik vasküler rezistans (SVR) nin düşmesiyle, kalp debisini kompansasyon amacıyla taşikardi veya T4 üzerinde kardiyak sempatik akseleratör lifleri tutan blok oluşursa, bradikardi görülebilir. c. Solunumsal değişiklikler: Frenik sinir (C3-C5) bloke edilip diyafram etkilenmedikçe epidural anestezi süresince ventilasyon devam ettirilir. d. Mesane distansiyonu: Sempatik blokaj ve his kaybı sonucu oluşan üriner retansiyon, mesanenin kateterizasyonunu gerektirebilir. 11
16 e. İntestinal kontraksiyon: Sempatik blokaj sonucu ortaya çıkan parasempatik hakimiyet ile barsak kontraksiyonları artar. f. Termoregülasyon değişiklikleri: Epidural anestezide periferik vazodilatasyon ile vücut ısısı düşer (3). Epidural anestezi blok seviyesinin üst tarafından ölçüldüğünde, genel anesteziye göre C daha az olacak şekilde, vazokonstriksiyon ve titreme eşik değerlerini düşürür. Çünkü lokal anestezikler santral nöroaksial alana etkir, direkt olarak hipotalamik kontrol merkezleri ile etkileşmez (18). Santral ısı, anestezik uygulamasından kısa bir süre sonra C kadar azalır. Rejyonel anestezide oluşan vazodilatasyonla ciltten ısı kaybında kısmi bir artış olur (19). g. Nöroendokrin değişiklikler: T5 in üstündeki nöral bloklarda adrenal medullaya giden sempatik aferentlerin bloke olmasıyla, stres yanıtın nöral komponenti inhibe olur. Ağrının sempatik ve somatik yolları da bloke olur. Kan şeker düzeyi daha iyi kontrol edilir (16). Epidural anestezide başarısızlık nedenleri: a. İlk doz volümünün yetersiz olması b. Cerrahi insizyon öncesinde yeterli süre beklenmemesi c. Epidural alanın orta hattında septa bulunması d. Kateterin 4 cm den fazla ilerletilmesi ile orta hattan ayrılarak dural kılıf alanına geçmesi; ilacın dağılmasını güçleştirerek, yamalı veya unilateral anestezi gelişebilir. e. Bilek ve ayak cerrahisinde: L5,S1,S2 sinirlerinin kalın olması nedeniyle tam olarak bloke edilememesi nedeniyle epidural anestezi başarısız olabilir. f. Dura delinmesi sonucu kateter subdural alana yerleşebilir. Bu durumda blok başlangıcı yavaştır. Yüksek unilateral blok/sensoryal blok/ minimal sensoryal blokla birlikte tam motor blok bildirilmiştir. g. Kateterin epidural vene girmesi. h. Yalancı direnç kaybı. Bazı genç erişkinlerde spinal ligamentler yumuşaktır ve epidural alana girilmiş hissi verebilir. İnterspinöz ligamanlar arasındaki kistik dejenerasyon da bu hisse neden olabilir (20). Epidural anestezi komplikasyonları: Genellikle ilk 20 dakika içinde ortaya çıkar (13). Sempatik denervasyon ve hipotansiyon, Bradikardi, Strese nöroendokrin yanıtın önlenmesi, Bulantı ve kusma, Duranın delinmesi ve postdural başağrısı, 12
17 Öksürme gücünün azalması, solunum yetmezliği, Enjeksiyon sırasında ağrı, Sistemik toksik reaksiyon, Teknikte başarısızlık, Lokal enfeksiyon, Nörolojik sekeller, Hematom, Isı düşmesi ve titreme, Bel ağrısı, Mesane distansiyonu, Kateter kullanımına ilişkin sorunlar, Total spinal anestezidir (3). POSTOPERATİF AĞRI TEDAVİSİ 1950 li yıllardan beri yapılan çalışmalar, hastaların % inin ameliyat sonrası yetersiz ağrı tedavisine bağlı, orta veya şiddetli ağrıdan yakındığını göstermektedir (6). Travma veya cerrahi girişim öncesinde tedaviye başlayarak ağrıyı önlemek anlamına gelen preemptif analjezi kavramı, postoperatif ağrı tedavisinin en iyi preoperatif dönemde başladığını vurgulamaktadır. Doku travmasına eşlik eden akut aferent uyarılar, spinal ve duysal süreçlerde değişiklikler sonucu, cerrahi sonrası ağrıya neden olabilecek hiperaljezik bir durum meydana getirecektir (13,6). Postoperatif ağrı, cerrahi travmayla başlayıp, doku iyileşmesiyle sona eren bir akut ağrı tipidir. Hasta tarafından geçici olduğunun bilinmesi, kronik ağrı durumundan daha iyi tolere edilmesini sağlar. Postoperatif ağrının yarattığı en önemli sorunlar; sıkıntı ve distres, daha az olarak da terleme ve bulantı gibi otonom yanıtlardır. Operasyona bağlı ağrının giderilmesiyle, bu otonom yanıtların yanında, travmaya metabolik-endokrin cevap, dolayısıyla negatif nitrojen dengesi önlenmekte, erken mobilizasyona bağlı tromboembolik ve solunumsal komplikasyonlar azalmaktadır. Şiddetli ağrıya bağlı artmış katekolamin yanıtı; sistemik vasküler direncin, kalp yükünün ve miyokardın oksijen tüketiminin artmasına neden olur. Bu durum koroner arter hastalığı olan kişiler için zararlıdır ve ağrının yetersiz kontrolü, kardiyak aritmilere, hipertansiyona ve miyokard iskemisine yol açabilir. Artmış sempatik aktivite alt ekstremitelerde kan akımının azalmasına ve derin ven trombozu riskinin artmasına neden olur. Katekolamin artışı, gastrointestinal motilite ve splanknik dolaşımda azalmaya neden olur. Postoperatif dönemde, ağrı nedeniyle öksürmenin ve derin solunumun engellendiği, bunun sonucunda küçük 13
18 havayollarının kapandığı, intrapulmoner şantların oluştuğu ve hipoksi geliştiği bilinmektedir. Ayrıca, pek çok çalışma postoperatif ağrı ile anksiyete arasında doğru ilişki olduğunu vurgulamaktadır (6). Postoperatif ağrının şiddetini etkileyen faktörler; yaş, cinsiyet, psikolojik durum, farmakokinetik ve farmakodinamik etkenler ve en önemlisi, cerrahinin yeridir. Genellikle en şiddetli ağrı, torasik ve üst abdominal girişim bölgelerindedir. İdeal bir postoperatif analjezi yöntemi yoktur. Hastanın fizik durumu, ağrının şiddeti, şiddetli ağrı beklenen süre, cerrahi girişimin yeri ve niteliği, personel ve teknik olanaklar, yöntemin hastaya getireceği riskler önemlidir. C-4 düzeyi üzerindeki ağrılı lezyonlarda sadece sistemik yolla analjezi sağlanabilmekteyken, T1-S4 arası analjezi için epidural uygulamalardan ve rejyonel anestezi yöntemlerinden yararlanılır (3). Postoperatif ağrıyı tedavi etmek amacıyla üç ilaç grubu kullanılır. Bunlar opioid analjezikler, nonopioid analjezikler ve bölgesel yöntemler ile uygulanan lokal anesteziklerdir (6). Analjezikler, akut ve kronik ağrı sendromlarında, ağrının semptomatik kontrolünü sağlamak amacıyla kullanılan ilaç grubudur. Analjezikler ile semptomatik ağrı tedavisinde hedef, istirahatte ağrısızlık, ağrı ile bölünmeyen gece uykusu, ayakta ve hareketle ağrısızlıktır ( 21). 14
19 Tablo 2. Postoperatif analjezi yöntemleri (22). I. Opioid uygulanması İntramüsküler (im) Cilt altı (intermittan bolus enjeksiyon, sürekli infüzyon) Oral (tablet, karışım) Hasta kontrollü analjezi (HKA) Rektal İntravenöz (iv) (intermittan bolus, sürekli infüzyon) Epidural (intermittan bolus, sürekli infüzyon) Dil altı Oral, transmukozal Transdermal (normal patch, iyontoforez patch ) Burun içi II. Nonopioid analjezik uygulanması Parasetamol (oral, rektal) Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (oral, rektal, im, iv, intraartiküler) Metamizol (oral, rektal, im, iv) III. Bölgesel yöntemler Epidural (lokal anestezikler ve/veya opioidler, ve/veya klonidin) Spinal (lokal anestezikler ve/veya opioidler, ve/veya klonidin) Paravertebral Periferik sinir bloğu Yara infiltrasyonu Plevra içi Eklem içi (lokal anestetik ve/veya opioid) IV. Nonfarmakolojik yöntemler Transkütan elektriksel sinir stimülasyonu (TENS) Kriyoanaljezi Akapunktur Psikolojik yöntemler Postoperatif Analjezide Bölgesel Teknikler Postoperatif ağrı tedavisinde kullanılan parenteral opioidler, sedasyon, solunum depresyonu, bulantı, gastrointestinal işlev depresyonuna yol açabilirler. Opioidlerden 15
20 kaçınmak amacıyla uyanık koopere hastaya bölgesel anestezi uygulamak, postoperatif dönemde bulantı sorunu olmaksızın mükemmel analjezi sağlayabilir (6). Bölgesel anestezi, akut ağrının giderilmesinde en etkin yöntemlerden biridir. Tek enjeksiyonluk girişimler, küçük cerrahi sonrası veya hasta hemen taburcu edilecekse işe yarayabilir. Yatmakta olan, büyük ameliyat geçirmiş hastalarda ise, kateterle sürekli uygulama tercih edilir (6). Duysal, motor ve/veya sempatik blok için kullanılan uzun etkili lokal anestezik ilacın etki süresi yeterli değilse, sürekli bölgesel analjezi uygulanmalıdır. Amaç, vücudunun istenen bölgesinde ağrının uzun süreli olarak engellenmesidir. İnfüzyon uygulanmasında asıl olan, ilaçların en küçük dozlarının kullanılması, böylece yan etkilerinin azaltılmasıdır. Ayrıca erken dönemde mobilizasyon da kolaylaşmaktadır. Diğer bir faydası da, ekstremitelerin distal bölümündeki vaskülarizasyonu arttırarak, beslenmelerinin düzelmesini sağlamaktır (23). Epidural Analjezi Postoperatif ağrı tedavisi için kullanılan tüm teknikler arasında kateterle epidural blok uygulamasından daha üstünü yoktur. Lokal anestezikler veya opioidler veya her ikisi birlikte epidural yoldan uygulanılarak mükemmel postoperatif analjezi sağlanır (6). Sürekli epidural infüzyon, aralıklı bolus uygulamasıyla karşılaştırıldığında asıl avantajı, sürekli bir analjezik etki sağlamasıdır. Aralıklı bolus uygulamasının dezavantajları arasında; yorucu olması, eğitimli personel gerektirmesi, her lokal anestezik uygulanımından sonra hipotansiyon gelişimi açısından takip gerekliliği, sayılabilir (23). Sürekli epidural analjezinin dezavantajı ise, çeşitli lokalizasyonlardan kaynaklanan ağrıyı bağımsız bir şekilde kontrol edemeyişidir. Epidural analjezi, normalde L4-S5 veya T2- T8 gibi 5 ila 7 dermatomal bölgede analjezi sağlayabilir. Birden çok yaralanmaları olan hastalar diğer ağrı kontrol yöntemlerine de ihtiyaç duyabilir (24). Hasta Kontrollü Analjezi (HKA) Daha önceden hekim tarafından programlanan tedavi çerçevesi içinde kalmak koşuluyla, ağrısı olduğunda kendi kendine ilaç uygulayabilme olanağı veren, daha az toplam ilaç dozu ile daha etkin analjezi sağlama yöntemidir (25). Bu yöntemde, hastanın analjezik ilacı kendi kendine verebilmesi ve ağrısını kontrol edebilmesi, postoperatif ağrıda major etken olan anksiyete ve stresi azaltmaktadır (26). Hasta kontrollü analjezi plazma ilaç konsantrasyonun sabit tutulmasını sağlar, dolayısıyla daha az yan etkiye neden olarak, hastanın fiziksel aktivitesini kazanmasına da olanak verecek düzeyde analjezi sağlamada 16
21 yardımcı olur. Bu yöntem akut ağrı tedavisinde (postoperatif ağrı, posttravmatik ağrı, yanık ağrısı, doğum ağrısı), kronik inatçı ağrıların tedavisinde (kanser ağrısı) ve yoğunbakım hastalarında (analjezi ve sedasyon amacıyla) kullanılmaktadır. İntravenöz, im, rektal, subkutan, intratekal, epidural, nazal yollardan HKA uygulanabilmektedir (25). Hasta tarafından kontrol edilen epidural analjezi, hastanın epidural opioidi veya opioid-lokal anestezik kombinasyonunu titre ederek analjeziyi istenen düzeyde tutmasını sağlar. Hasta kontrollü epidural analjezi (HKEA), HKA nin esnekliği ve uygunluğu ile epidural opioid uygulamasının üstün analjezik etkisini birleştiren bir tekniktir (6). İntraabdominal, major ortopedik veya torakal cerrahiden sonraki iyileşme döneminde, kansere bağlı ağrılarda olduğu gibi kronik ağrılarda kullanılan bir tedavi şeklidir (24). Opioidler ile HKEA nın, iv HKA veya im opioid uygulamasından daha hızlı iyileşme ve daha kısa hastanede kalma süresi sağladığı gözlenmiştir (6). Etkili bir analjezi elde etmek için HKEA ile uygulanan morfin dozunun, sürekli epidural opioid ve iv HKA tekniğinde kullanılan doza göre daha düşük olduğu gösterilmiştir (26). Major cerrahi geçiren yaşlı hastalarda HKA nın hem iv hem de epidural yoldan etkili olduğu, fakat lokal anestezikler ve bir opioid kullanılarak uygulanan epidural tekniğin; daha iyi analjezi, daha iyi mental durum ve gastrointestinal motilite sağladığını bildirmişlerdir (27). MONİTORİZE ANESTEZİ BAKIMI Son yıllarda anestezi ve cerrahi tekniklerindeki gelişmeler hastane masraflarını azaltma kaygısıyla birleşince, günübirlik anestezinin popülaritesi giderek artmaktadır. Günübirlik cerrahi Amerika Birleşik Devletleri`ndeki cerrahi girişimlerin yaklaşık % 65 ini oluşturmaktadır (8). Günübirlik cerrahiyi, klasik vakalardan ayıran daha kısa, daha az invaziv, daha az ağrılı olması ve hastanın operasyon öncesi fizyolojik durumuna daha erken dönmesini sağlamasıdır. Günübirlik anestezi ise daha hızlı derlenme, kaliteli analjezi sağlayıp, bakım süresini ve hastane masraflarını azaltmaktadır. Günübirlik anestezide çoğu olgu anksiyolitik, analjezik ve amnezik özellikli ilaçların lokal veya rejyonel anesteziye ek olarak iv yolla uygulanmasıyla gerçekleştirilir. Kullanılan anestezik ajanlar yumuşak ve hızlı indüksiyon, çabuk ve iyi derlenme, en az yan etki ve optimal postoperatif analjezi ile preoperatif fonksiyonel duruma hastanın tekrar dönmesini sağlamalıdır (28). Sedasyon sıklıkla bilinci açık, koopere ve havayolunu koruyabilmesi istenen cerrahi prosedür uygulanacak erişkinlerde tercih edilmektedir. Genelde lokal anestezi bu prosedürün bir parçasıdır. Sedasyon tercih edilen prosedürler şunlardır. 17
22 - Üst ve alt endoskopi - Pelvik ve alt abdominal cerrahi - Otolaringoloji - Oftalmoloji - Dental cerrahi - Kozmetik cerrahi - Yanık debridmanı - Ortopedik (major ve minör) cerrahi - Rekonstrüktif cerrahi - Periferal vasküler cerrahi - Pediatrik cerrahi (29). Monitorize anestezi bakımı, bir anestezistin lokal anestezi ile operasyonu planlanan bir hastayı, monitorize ettikten sonra çoğunlukla anksiyolitik, hipnotik, analjezik ve amnezik özellikli ilaçların uygulamasıyla gerçekleştirdiği, cerrahi girişimlerin % unda uygulanan bir anestezi tekniğidir. Bilinçli sedasyon, ılımlı sedasyon veya analjezi terimi ise sedasyonun anestezi dışı bir kişi tarafından yapıldığını belirtir. Monitorize anestezi bakımının genel ve rejyonel anesteziye göre avantajları şunlardır. - Koruyucu refleksler korunur. - Postoperatif ağrı daha azdır. - Postoperatif bulantı ve kusma daha azdır. - Kardiyovaskuler ve respiratuar yan etkiler daha azdır. - Postoperatif derlenme daha hızlıdır (8). MAB nın Amaçları Monitorize anestezi bakımında asıl amaç hastanın konforunu ve güvenliğini sağlamaktır. Hasta ile operasyon öncesi diyalog kurularak, operasyon odasındaki sesli ve görsel uyaranlar azaltılarak ve hasta örtülüp sıcak tutularak hem anksiyetesi azaltılmalı hem de intraoperatif amnezi sağlanmalıdır. Operasyon esnasında operasyon sahasından yansıyan ağrı duyumları bloklanmalı ve lokal anesteziye destek amacıyla opioidler ve diğer analjezikler verilerek, hastanın algılayabileceği ağrı ve diğer zararlı uyaranlar azaltılmalıdır. En az riskle, hastanın sözlü uyarana yanıtını ve havayollarını korumasını engellemeyecek düzeyde yeterli sedasyon sağlanmalıdır (8). 18
23 Monitorizasyon Teknikleri ve Cihazları 1- Görsel, taktil ve işitsel değerlendirme: Solunum hızı, derinliği ve tipinin izlenmesi, arteryel nabız palpasyonu, ekstremitelerin ısısına ve kapillerlerin tekrar dolmasına dayalı periferik perfüzyon, terleme, solukluk, titreme, siyanoz, nörolojik durumda akut değişiklikler. 2- Oskültasyon: Kalp ve solunum sesleri. 3- Periferik oksijen saturasyonu (S P O 2 ): ASA standardıdır. 4- Kapnografi: Entübe edilmiş olgularda etkilidir; fakat MAB uygulanan hastalara da adapte edilebilir. 5- Elektrokardiyografi (EKG) 6- Vücut ısısı: Yaşlı hastalar, uzayan girişimler ve soğuk operasyon salonlarında gerekir (30). Hasta seçimi Hastanın karakteristik özellikleri ve planlanan girişimin tipi, hastanın MAB için uygunluğunu belirler. Monitorize anestezi bakımınının, genel anestezi komplikasyonları düşünülünce, en çok yaşlı ve kritik hastalarda avantaj sağladığı yaşam sürelerince belirlenmiştir (30). Sedasyon düzeyinin değerlendirilmesi Sedasyon düzeyini değerlendirmek amacıyla önerilen birçok teknik vardır. En iyi yöntemlerden biri elektroensefalografik dalga formları (EEG) dır. Bu teknolojinin potansiyeli mükemmel olmasına rağmen, güvenilir değildir ve genel anestezi uygulanan hastalarda daha faydalıdır (30). MAB Sırasında Ajitasyon Nedenleri 1- Ağrı veya anksiyete 2- Yaşamı tehdit eden faktörler: Hipoksemi, hipoventilasyon, lokal anestezik toksisitesi, serebral hipoperfüzyon. 3- Daha az tehlikeli olan fakat sıklıkla gözardı edilen faktörler: Dolu mesane, hipotermi veya hipertermi, kaşıntı, bulantı, pozisyona bağlı rahatsızlık, rahat olmayan oksijen maskeleri veya nazal kanüller, iv kanülasyon yerinde infiltrasyon, cerrahi ekipten kişilerin uzun süre hastanın üzerine yaslanması, pnömatik turnikenin uzun süre şişkin kalması. 19
24 Ağrı, sistemik analjeziklerle, rejyonel tekniklerle veya ağrılı uyaranın ortadan kaldırılmasıyla, anksiyete, hastaya güven telkin edilerek veya bir benzodiyazepinle sağaltılabilir (30). MAB Sırasında Solunum Sistemi Birçok nedenden dolayı MAB, genel ve rejyonel anestezi ile karşılaştırıldığında daha yüksek mortalite ve morbiditeye sahiptir. Başlıca sebepler havayolu ve aspirasyon komplikasyonlarıdır. Solunum durumunu sadece puls oksimetreye güvenerek monitorize etmek çok doğru değildir. Çünkü puls oksimetre, obstrüksiyon, apne ve hipoventilasyon hallerinde gecikmiş uyarı sağlamaktadır. Hastanın solunum durumunu monitorize eden en pratik yöntemlerden biri kapnografidir. Hastanın solunum düzeni ve frekansının takibine olanak sağlar. Tidal volum ve end tidal karbondioksit (ETCO 2 ) doğru olarak ölçülemez. Prekordial steteskop, ucuz ve kullanımı kolaydır, kardiyak ve pulmoner değerler hakkında bilgi de verebilir. Solunum sesleri, frekansı, ritmi ve tidal volüm yeterliliği prekordial steteskop kullanılarak değerlendirilebilir (29). Sedasyon stratejileri Her hastanın kişiliği, davranışları, kavraması ve beklentileri farklıdır. Bu yüzden hastaya göre doz, ajan ve sedasyon düzeyi belirlenmelidir. Sedasyon anında daima uyanık olunmalı ve acil protokolüne geçilebilmelidir. Ayrıca değişen hasta ve cerrahi şartlarına adaptasyon gösterilmelidir. Başarılı bir sedasyon, anksiyolitik, sedatif, amnestik ve analjezik etkili olmalıdır. Hasta kooperasyonu, ajitasyon, konfüzyon, solunum depresyonu, koruyucu havayolu reflekslerinin kaybı gibi istenmeyen yan etkiler, hasta kooperasyonu sağlanarak engellenebilir. Genellikle rejyonel anestezi uygulanan hastalarda sedasyon, hastanın anksiyete ve korkularını gidermeye yönelik olacağından daha kolaydır. Rejyonel anestezi uygulanacak hastalarda sıklıkla sedasyon gereklidir. Çoğu hasta rejyonel anesteziden korkar ve kateter yerleştirilmesi genelde ağrılı bir işlemdir. Bu tür vakalarda analjezik içeren premedikasyon yapılması uygundur. Hastalarla girişim süresince diyalog kurmak, hastaların dikkatini dağıtacak ve anksiyetesini engelleyecektir. Ayrıca monitorizasyon hastanın rahatlığı, sedasyon derecesi ve anksiyete düzeyi hakkında bize bilgi verir (29). Başarılı bir sedasyon için değişik ilaç uygulanım yöntemleri vardır. İntravenöz yol, daha hızlı başlangıç ve kolay titre edilebildiğinden oral ve im yola nazaran daha avantajlıdır.(29) 20
25 HKA ya benzer şekilde, hastanın kendi başına uygulayabileceği sedasyon yöntemleri de vardır. Hastanın kendi istemiyle aralıklı doz uygulayabileceği şekilde pompa ayarlanır ve aynı anda sürekli infüzyon sağlanır. Bazı girişimlerde etkili bir yöntemdir (29). Kullanılan Spesifik İlaçlar Monitorize anestezi bakımında kullanılan ilaçlar, -Sedatif, hipnotik, anksiyolitik, amnezik, analjezik, sempatolitik özellik göstermelidir -Kolay titre edilebilmelidir -Düşük peroperatif yan etki göstermelidir -Hızlı derlenme sağlamalıdır (30). Monitorize anestezi bakımında genellikle iv uygulanan ilaçlar tercih edilir; barbitüratlar, benzodiazepinler, ketamin, propofol, opioid ve nonopioid analjezikler MAB için uygundur (29). Barbitüratlar, MAB da sedasyon amacıyla kullanılır. Metoheksital, mükemmel intraoperatif sedasyon ve hızlı derlenme sağlar. Fakat enjeksiyon ağrısı, eksitatör hareketler ortaya çıkarması, antianaljezik etkileri ve bulantı kusma yapması kullanımını sınırlandırmaktadır (30). Benzodiazepinler arasında başlıca midazolam sedatif, anksiyolitik ve amnezi yapıcı etkisinden dolayı yaygın şekilde kullanılmaktadır (30). Ketamin, dissosiyatif sedatif-anestezik bir durum oluşturur. Düşük dozlarda lokal anesteziye ek sedasyon ve analjezi sağlar. Bu dozlarda dahi, eksitatör etkiler (%5-30) ve kardiyak stimülasyon yapabilir. Benzodiazepinler, ketaminin psikomimetik etkileri için en etkili ilaç grubudur (30). Opioid analjezikler, lokal anestezik enjeksiyona veya lokal anesteziklerin ulaşamadığı derin dokulardaki çekilmelere bağlı ağrıyı engellemek amacıyla kullanılırlar. Solunum depresyonu yapabilirler. Alfentanil, fentanile nazaran daha az solunum depresyonu ve daha kısa sürede derlenme sağlar. Remifentanil 3-5 dakika ile en kısa yarı ömre sahiptir (30). Nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar (NSAİİ) perioperatif ağrı tedavisinde kullanılırlar. Ketorolak, temel ilaç veya lokal anestezi esnasında propofol sedasyonuna destek amacıyla kullanılabilir. Fentanille karşılaştırıldığında daha az kaşıntı, bulantı ve kusma yapar (30). Alfa 2 agonistler, santral sempatik akımı azaltır, anksiyoliz ve sedasyon sağlarlar. Klonidin ve deksmedetomidin, anksiyoliz yapar, analjezik ihtiyacını azaltırlar fakat bradikardi oluşturabilirler (30). 21
26 Propofol hızlı bir derlenmeye, düşük bulantı-kusma insidansına sahip olması, kolay titre edilebilmesi ile bir sedatif-hipnotik ajanda bulunması gereken birçok ideal özelliğe sahiptir μg/kg/dk iv uygulandığında minimal analjezi sağlar ve belirgin bir amnezi oluşturmaz (30). Sonuç olarak monitorize anestezi bakımı optimal intraoperatif şartlar, iyi bir derlenme, ağrı tedavisi ve hasta memnuniyeti sağladığı ve bunları genel anesteziye nazaran daha düşük maliyetle kazandırdığı için, tüm dünyada yaygın olarak tercih edilmektedir (29). ALFA 2 SELEKTİF ADRENERJİK RESEPTÖR AGONİSTLERİ Alfa 2 adrenoseptör agonistlerinin prototipi olan klonidin, esas olarak nazal dekonjestan olarak üretilmiş, ancak 1966 yılında antihipertansif olarak klinik kullanıma sunulmuştur (31). Alfa 2 reseptörler, en çok presinaptik sinir terminalinde bulunurlar. Bu adrenoseptörlerin aktivasyonu adenilat siklaz aktivitesini inhibe eder. Bu da, kalsiyum iyonlarının nöron terminaline girişini azaltır (32). Alfa 2 reseptörlerin α 2A, α 2B ve α 2C olmak üzere 3 subtipi mevcuttur. Alfa 2A subtipi anestezik ve sempatolitik etkiden, α 2B subtipi kısa süreli hipertansif yanıttan sorumludur (33). Alfa 2 agonistler, analjezi ve sedasyon oluşturan, anestezik gereksinimini düşüren, anestezi sonrası titremeyi azaltan ve hemodinamik stabilite oluşturan anestezik adjuvanlar gibi kullanılırlar. Bu etkiler medullar bulber vazomotor ve kardiyak merkezlerde α 2 adrenoseptör stimulasyonu aracılığıyla oluşan santral sinir sistemi (SSS) sempatik aktivitesinin baskılanmasından kaynaklanır. Periferal alfa reseptörler, α 2 agonistlerin kan basıncını düşürücü etkilerine katkıda bulunurlar (34). Nöroaksiyal sistemde antinosiseptif etkileri; spinal korda, ağrının modülasyonunda önemli rol oynayan inen nonadrenerjik yolu etkileyerek ve spinal kordun arka boynuzundaki α 2 adrenerjik reseptörlere bağlanarak ve P maddesinin salımını inhibe ederek, opioidlerden farklı bir mekanizma ile oluşmaktadır (35). Vücuttaki α 2 adrenoseptörlerin aktivasyonu insülin salınımında inhibisyona, büyüme hormonu salınımında artmaya, stres durumlarında sempatoadrenal hiperaktivasyona sekonder olarak salınan norepinefrin, epinefrin, adrenokortikotropik hormon ve kortizol miktarında azalmaya, intestinal motilitede azalma ve sekresyonların inhibisyonuna, yağ hücrelerinde lipolize, trombosit agregasyonu, sinir uçlarından norepinefrin salınımında azalma gibi birçok fizyolojik yanıt oluştururlar. Postsinaptik α 1 ve α 2 adrenoseptörler hem arteryel hem de venöz düz kaslarda vazokonstrüksiyon yaparlar. Alfa 2 agonistler, santral vazomotor etkilerine bağlı 22
27 olarak hipotansiyon; barorefleks duyarlılığında artma, sinaptik aralıktaki noradrenalin salınımının inhibisyonu ve vagomimetik etkilerine bağlı olarak da bradikardi yaparlar (36,37). Anestezide kullanılan selektif α 2 agonistler; klonidin (Catapres ), deksmedetomidin (Precedex ), alfa-metildopa (Aldomet) ve mivazerol dür (38). Deksmedetomidin (Precedex ) Deksmedetomidin, α 2 -reseptörlere afinitesi klonidinden 8 kez daha yüksek, bu nedenle tam α 2 agonisti kabul edilen, lipofilik bir α-metilol derivesidir (32). Alfa 2 reseptör afinitesinin bu derece yüksek olması, α- 1 reseptörlerle oluşabilecek istenmeyen kardiyovasküler etkiler olmadan sedasyon sağlamaktadır. Deksmedetomidin, medetomidinin farmakolojik olarak aktif olan dekstroizomeridir (Şekil 1). Bir imidazol bileşiği olan deksmedetomidin; α 2- adrenoseptörler ve inhibitör pertussis toksin-sensitif G proteinleri üzerinden etki yaparak potasyum kanallarında iletiyi artırmaktadır. Transgenik farelerde yapılan çalışmalarda sedatif ve analjezik etkilerinden α 2A subtipninin sorumlu olduğu saptanmıştır (39). Deksmedetomidinin sedatif, analjezik ve sempatolitik etkileri mevcuttur. Operasyon öncesinde kullanıldığında hipertansiyon, taşikardi gibi birçok kardiyovasküler yanıt görülebilir. Operasyon sırasında kullanıldığında iv ve volatil anestezik gereksinimini; postoperatif dönemde kullanıldığında da analjezik ve sedatif gereksinimini azalttığı saptanmıştır. Deksmedetomidin ile sedatize edilen hastalar verbal veya fiziksel stimülasyona kolayca yanıt verirler, ciddi solunum depresyonu görülmez. Deksmedetomidin hızlı verilirse kan basıncını artırır, ancak tedavinin devamında hipotansiyon ve bradikardi görülür (32, 39). Deksmedetomidinin α 2 :α 1 adrenoseptör selektivitesi 1600:1, eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 2 saat, distribüsyon yarı ömrü ise yaklaşık 5 dakikadır (33). Deksmedetomidinin otonomik etkilerine nukleus traktus solitarius, rostral ve kaudal ventrolateral medulla, lokus coeruleus ve vagusun dorsal motor nukleusu aracılık eder. Bu kaudal beyin sapı merkezlerinin α 2 -adrenoreseptörler ile aktivasyonu sonucu, kalpte direkt vagal aktivasyon, sempatik preganglionik hücre cisimlerinde de inaktivasyon meydana gelir. Ayrıca α 2 adrenoseptörler yoluyla endokrin, kardiyovasküler ve stres yanıtlarında etkili olan supraventriküler ve supraoptik çekirdeklere de etkirler (40). Deksmedetomidinin %94 ü albümin ve α 1 -glikoprotein gibi proteinlere bağlanır. Büyük bölümü karaciğerde metil ve glikuronid konjugatlarına kadar elimine olduktan sonra, % 95 i renal yolla atılır. Renal yetersizliği olan hastalarda doz ayarlanması gerekli değildir. 23
Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI. Rejyonel Anestezi Nedir?
Ders 6 Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI www.ahmetemreazakli.com Rejyonel Anestezi Nedir? Bilinç kaybı olmaksızın, operasyonun gerçekleşeceği bölgede ağrısızlık
DetaylıII. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:
II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,
DetaylıOFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK FEMORAL BLOK YÖNTEMİ
OFF-PUMP KORONER ARTER BYPASS GREFT CERRAHİSİ İÇİN YÜKSEK TORAKAL EPİDURAL ANESTEZİ VE FEMORAL BLOK YÖNTEMİ A.DOSTBİL*, H.BAŞEL**, Ö.TEKİN***, M.ÇELİK*, A.AHISKALIOĞLU*, AF.ERDEM* *ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
DetaylıKlinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN
Klinikte Analjeziklerin Kullanımı Dr.Emine Nur TOZAN Analjezikler Hastaya uygulanacak ilk ağrı kontrol yöntemi analjeziklerin verilmesidir. İdeal bir analjezik Oral yoldan kullanıldığında etkili olabilmeli
DetaylıÇalışmaya dahil edilme kriterleri
Dr.TUĞBA YİĞİT Amaç Bu çalışmada; koroner arter baypas cerrahisi geçirecek hastalarda genel anesteziyle kombine yüksek torakal epidural analjezinin, genel anesteziyle karşılaştırıldığında hemodinamik parametreler
DetaylıIV-V. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:
IV-V. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,
DetaylıAcil Serviste Sedasyon ve Analjezi
Acil Serviste Sedasyon ve Analjezi Journal of Clinical and Analytical Medicine Acil Tıp El Kitabı Güçlü Aydın, Ümit Kaldırım Opioidler Analjezi bilinç değişikliği yaratmadan ağrının azaltılmasıdır. Akut
DetaylıAnestezi ve Termoregülasyon
Anestezi ve Termoregülasyon Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Termoregülasyon Nedir? Isının düzenlenmesi, korunması, ideal aralığa getirilmesi amacıyla vücudun meydana getirdiği
DetaylıDolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ
Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları
DetaylıKAUDAL ANESTEZĠ. Hazırlayan:Dr.Mert Akbaş, FIPP
KAUDAL ANESTEZĠ Hazırlayan:Dr.Mert Akbaş, FIPP Kaudal anestezi epidural anestezinin sakral bölgeden uygulanmasıdır. ANATOMİ: Sakrum, beş sakral vertebranın birleşmesi ile oluşan büyük bir üçgen şeklindedir.
DetaylıLokal anestetik preparatları
Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30
DetaylıKVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM
KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM YOĞUN BAKIMA HASTANIN KABULÜ Açık kalp ameliyatı yapılan hastaların ameliyathaneden yoğun bakıma transferi entübe
DetaylıSunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV
Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV
DetaylıYETİŞKİN VE ÇOCUK HASTADA SEDASYON
YETİŞKİN VE ÇOCUK HASTADA SEDASYON Sedasyon Hastanın korku ve endişe kaynaklı rahatsızlığını azaltmak için santral sinir sistemi ve reflekslerinin farmakolojik ve nonfarmakolojik (psikolojik) yollarla
DetaylıHazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014
Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014 Sedasyon Uygulamaları Günübirlik Anestezi Sonrası Derlenme Safhaları Modifiye Aldrete Skoru Nedir ve Nerede Kullanılır? Modifiye
DetaylıDOĞUM EYLEMİNE İLİŞKİN GİRİŞİMLER
DOĞUM EYLEMİNE İLİŞKİN GİRİŞİMLER DOĞUM EYLEMİNE İLİŞKİN GİRİŞİMLER Eylemin Stimülasyonu Uterotonik ajanların uygulanması ve izlemi Amniyotomi Epizyotomi Forseps Vakum ekstraksiyon Sezaryen Doğum eyleminde
DetaylıBAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Teknikerlği Ders Programı. Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma
1. YIL ilk yarıyıl (güz dönemi) BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Teknikerlği Ders Programı Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma 09.00-09.50 SHMY101 ANES-101 ANES-101
DetaylıGS hakkında genel bilgiler. GS ilaçları. Hangi durumlarda hangi ilaç (ilaç stratejileri)
GS hakkında genel bilgiler GS ilaçları Hangi durumlarda hangi ilaç (ilaç stratejileri) Cerrahi anestezinin gelişimi tıp tarihindeki en önemli olaylardan biridir. İnhaler anestezikler; W. Long ve William
Detaylıİnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde
Sunum Planı İnvaziv Girişimler Santral Venöz Kateter Uygulamaları Kardiyak Pacemaker Arteriyel Kanülasyon SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar iv yol Uzun süreli iv yol ihtiyacı Hemodinamik monitorizasyon
DetaylıAnestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler
Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen
Detaylıα 2 agonistler Deksmedetomidinin farmakolojisi Dr. Burçak Deniz DEDEOĞLU Prof. Dr. Öner SÜZER
Deksmedetomidinin farmakolojisi Dr. Burçak Deniz DEDEOĞLU Prof. Dr. Öner SÜZER Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji AbD α 2 agonistler Apraklonidin Klonidin Deksmedetomidin α-metilnoradrenalin
DetaylıAğrısız Doğumda Sezaryen Endikasyonu Gelişirse! Tülay ÖZKAN SEYHAN
Ağrısız Doğumda Sezaryen Endikasyonu Gelişirse! Tülay ÖZKAN SEYHAN İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji A.D. Epidural doğum analjezisi epidural cerrahi anestezi İlk kez 1973 - Milne ve Lawson 112/120
DetaylıHAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ
HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ RESİRKÜLASYON NEDİR? Diyaliz esnasında, diyaliz olmuş kanın periferik kapiller dolaşıma ulaşmadan arter iğnesinden geçen
DetaylıHİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ
HİBRİD VASKULER CERRAHİDE ANESTEZİ DENEYİMLERİMİZ Nagihan KARAHAN*, Murat AKSUN*, Senem GİRGİN*, Tevfik GÜNEŞ**, Levent YILIK**, Ali GÜRBÜZ** * İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Anesteziyoloji
DetaylıHASTA DÜŞME RİSKİ VE BAKIM PLANI FORMU HEMŞİRELİK BAKIMLARI
Sayfa No 1 / 5 ERİŞKİN PEDİATRİK TARİH: ADI SOYADI : HEMŞİRELİK BAKIMLARI El- yüz bakımı VARDİYA 08-16 16-24 24-08 Ağız bakımı Ο2 li SPO 2 / Ο2 siz SPO 2 Aile eğitimi Sıcak uygulama Dudak bakımı ( thiocilline
DetaylıT.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ ANABİLİM DALI. Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. M. Cavidan ARAR
T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. M. Cavidan ARAR GENEL ANESTEZİ ALTINDA MAJOR ABDOMİNAL CERRAHİ UYGULANAN OLGULARDA TORASİK EPİDURAL ANALJEZİNİN
DetaylıOTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)
OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda
DetaylıT.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI DÖNEM İÇİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU ÖĞRENCİNİN ADI SOYADI : OKUL NUMARASI :. STAJ DÖNEMİ :. STAJ YAPTIĞI KURUM :. ÖĞRENCİNİN
DetaylıUFUK ÜNİVERSİTESİ ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ PROGRAMI UYGULAMA DOSYASI
UFUK ÜNİVERSİTESİ ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ PROGRAMI UYGULAMA DOSYASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ UFUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU MESLEKİ UYGULAMA DEĞERLENDİRME FORMU FOTOGRAF Öğrencinin Adı
DetaylıTRAVMA HASTASINDA SEDOANALJEZİ. Prof. Dr. Mehtap BULUT İstanbul Medipol Üniversitesi Acil Tıp AD
TRAVMA HASTASINDA SEDOANALJEZİ Prof. Dr. Mehtap BULUT İstanbul Medipol Üniversitesi Acil Tıp AD SUNU PLANI Giriş Tanımlar ve Endikasyonlar Güncel literatür bilgileri 2014 kılavuz önerileri GİRİŞ Acil serviste
DetaylıEGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER
EGZERSİZ VE TERMAL STRES Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER TERMAL DENGE ısı üretimi BMH Kas etkinliği Hormonlar Besinlerin termik etkisi Postur Çevre ısısı Vücut ısısı (37 o C±1) ısı kaybı konveksiyon, radyasyon,
DetaylıSPİNAL ANESTEZİ ALTINDA DEKSMEDETOMİDİN İNFÜZYONUNUN SEDASYON VE HEMODİNAMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Zafer PAMUKÇU SPİNAL ANESTEZİ ALTINDA DEKSMEDETOMİDİN İNFÜZYONUNUN SEDASYON VE HEMODİNAMİ ÜZERİNE ETKİLERİ (
DetaylıAÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ
AÇIK ve LAPORASKOPİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK BAKIMI HEMŞİRE SEHER KUTLUOĞLU ANTALYA ATATÜRK DEVLET HASTANESİ SUNU PLANI Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik bakım amacı Açık ve kapalı cerrahide hemşirelik
DetaylıTravmatik Beyin Hasarı ve Ketamin Kullanımı. Doç. Dr. Tarık Ocak Kanuni Sultan Süleyman EAH Acil Tıp Eğitim Kliniği
Travmatik Beyin Hasarı ve Ketamin Kullanımı Doç. Dr. Tarık Ocak Kanuni Sultan Süleyman EAH Acil Tıp Eğitim Kliniği 1962 yılında Stevens tarafından bulunmuş olup insanlarda ilk kullanımı 1965 yılındadır.
DetaylıAKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015
AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu
Detaylı/ Bölgesel Anestezi /
Anestezi Uygulama II 2018-2019 Bahar / Ders:1 / Bölgesel Anestezi / Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Neler Öğreneceğiz? Genel bir anatomi, fizyoloji ve farmakoloji bütünlüğü içerisinde; tüm patofizyolojik etkilenimlerle
DetaylıİNHALASYON ANESTEZİKLERİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN
İNHALASYON ANESTEZİKLERİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN ANESTEZİ DERİNLİĞİ VE MİNİMUM ALVEOLAR KONSANTRASYON Minimum alveoler konsantrasyon (MAC) : 1 atmosfer basınç altında ağrılı bir stimulusa karşı oluşan
DetaylıPediatrik Havayolu Yönetimi
Plan Giriş Pediatrik Havayolu Yönetimi Anatomik farklılıklar Anormal pediatrik havayolu Pediatrik havayolunun değerlendirilmesi Havayolu ekipmanları Akdeniz Üni. Tıp Fak. Acil Tıp A.B.D. Dr. Murat BERBEROĞLU
DetaylıAkıcı Ö. Ç., Salcan H, Ela Y, Bakı E, Kokulu S, Köken G, Solak Ö, Sıvacı R. Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Akıcı Ö. Ç., Salcan H, Ela Y, Bakı E, Kokulu S, Köken G, Solak Ö, Sıvacı R. Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.B.D AMAÇ Biz çalışmamızda TENS uygulamasının yan etkisinin
DetaylıKAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ
KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi
DetaylıPostanestezik ajitasyon
Postanestezik ajitasyon Doç.Dr.Serbülent Gökhan BEYAZ Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Sunum planı Tanım Etyoloji Mekanizma Skalalar İlaç ve yöntemler Sonuç Ajitasyon Stres durumunun davranış olarak
Detaylı1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ
10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 9.Hafta ( 10-14 / 11 / 2014 ) 1.)İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ 2.) İLAÇLARIN VERİLİŞ YOLLARI VE ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER Slayt No : 13 1.2)) İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİSİ
DetaylıHEMŞİRELİK BÖLÜMÜ HASTA BAKIM PLANI FORM VE SKALA REHBERİ
HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ HASTA BAKIM PLANI FORM VE SKALA REHBERİ AĞRI TANILAMA VE TEDAVİ FORMU Gördüğünüz Tabloda Kodlayın ve Resim Üzerinde Ağrı Yerini İşaretleyiniz Ağrı Değerlendirmesi: Ağrı / Rahatsızlık:
DetaylıBaş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen
Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından
DetaylıPEDİYATRİK KALP CERRAHİSİNDE REKTAL YOLLA VERİLEN KETAMİN, MİDAZOLAM VE KLORALHİDRAT PREMEDİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
PEDİYATRİK KALP CERRAHİSİNDE REKTAL YOLLA VERİLEN KETAMİN, MİDAZOLAM VE KLORALHİDRAT PREMEDİKASYONLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Dr. Mehmet ÇİMEN, Dr. Halide Oğuş,Dr Banu Şebnem Saraç, Dr. Füsun GÜZELMERİÇ,Dr.
DetaylıYoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon
Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Dr.Canan Aykut Bingöl Yeditepe Üniversite Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kardiak Arrest 200 000-375 000 kardiak arrest/yıl (ABD) %20 spontan dolaşım sağlanıyor
DetaylıKasık Komplikasyonları ve Yönetimi. Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler
Kasık Komplikasyonları ve Yönetimi Doç.Dr.Gültekin F. Hobikoğlu Medicana Bahçelievler Femoral Komplikasyonlar External kanama ve hematom (%2-15) Psödoanevrizma (%1-5) Retroperitoneal hematom (
DetaylıOtakoidler ve ergot alkaloidleri
Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"
DetaylıHEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever
HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü
Detaylıİlk Değerlendirme İşlemleri
Doç. Dr. Onur POLAT İlk Değerlendirme İşlemleri Mutlak yaşamı (ya da ekstremiteyi) kurtaracak tüm terapötik prosedürlerin oluşturduğu travma resüsitasyonu ile birlikte yapılmalıdır. 2 Uygun Travma Bakım
DetaylıT.C ÇANAKKALE ONSEKİZMART ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ İLAÇ UYGULAMA TALİMATI
T.C ÇANAKKALE ONSEKİZMART ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ İLAÇ UYGULAMA TALİMATI KODU: KLN.TL.12 YAYINLAMA TARİHİ: 21.04.2014 REVİZYON TARİHİ: 00 REVİZYON NO: 00 SAYFA SAYISI:05 1. AMAÇ: Bu
DetaylıVARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI. Endovenöz Radyofrekans Ablasyon
VARİS TEDAVİSİNDE KONFORUN YENİ ADI Endovenöz Radyofrekans Ablasyon Varis ve venöz yetersizlik toplumda en sık görülen belki de bu nedenle kanıksanabilen ciddi bir hastalıktır.venöz yetersizliğin ana nedeni
DetaylıKARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI
KARDİYOJENİK ŞOK ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KARDİYOJENİK ŞOK-TANIM Ø Kardiyojenik şok (KŞ), kardiyak yetersizliğe bağlı uç-organ hipoperfüzyonudur. Ø KŞ taki hemodinamik
DetaylıSDÜ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON AD TIP FAKÜLTESİ DÖNEM V Grup 1 DERS PROGRAMI
DÖNEM 5 ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON STAJI AMAÇ VE ÖĞRENİM HEDEFLERi: Anesteziyoloji ve Reanimasyon Stajı bitiminde öğrenci; 1-Hastaları ameliyata hazırlar (Bilişsel alan), 2- Monitörizasyon hakkında
DetaylıSİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder
SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca
DetaylıYOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2007 Yoğun Bakım Üniteleri Hasta bakımının en karmaşık Masraflı Teknoloji ile içiçe Birden fazla organı ilgilendiren
DetaylıTürk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu
Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu Türk Pediatrik Hematoloji Derneği Hemofili/Hemostaz/Tromboz Alt Çalışma grubu tarafından 25 Eylül 2010 tarihinde düzenlenen
DetaylıANESTEZİ PROSEDÜRÜ. Doküman No: İlk Yayın Tarihi: Revizyon Tarihi: Revizyon No: Toplam Sayfa Sayısı: ACB_P
REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No 06.05.2013 Madde 5.4 teki hemşire ifadesi anestezi teknisyeni 01 Olarak değiştirildi. Anestezi hasta değerlendirme formlarının İsimleri anestezi öncesi,
DetaylıNabızsız Arrest. TYD Algoritması: Yardım çağır KPR başla O2 ver Monitöre veya defibrilatöre bağla. Ritim kontrolü
İKYD Kardiyak Arrest Algoritmi Tüm nabızsız kardiyak arrest vakalarında ritim (Şoklanabilir ve Şoklanamaz): Ventriküler fibrilasyon/nabızsız Ventriküler Taşikardi (Şoklanabilir) Nabızsız Elektriksel Aktivite
DetaylıKafa Travmalarında Yönetim
Kafa Travmalarında Yönetim Dr. Uğur YAZAR Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Genel Bilgiler Kafa travması basit bir baş ağrısından ölüme kadar değişik sonuçlara yol açan
DetaylıKANAMALI HASTANIN TRANSFERİ. Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D
KANAMALI HASTANIN TRANSFERİ Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Kritik Hasta Kim? Hastalık veya travma sonucu hayati fonksiyonları ileri derecede bozulmuş veya her an bozulma riski
DetaylıTORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1
TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede
DetaylıYaşlılarda düzenli fiziksel aktivite
Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği
DetaylıİNTRATEKAL MORFİN UYGULAMASININ KORONER ARTER BYPASS GREFT OPERASYONLARINDA ETKİSİ
İNTRATEKAL MORFİN UYGULAMASININ KORONER ARTER BYPASS GREFT OPERASYONLARINDA STRES YANIT VE AĞRI KONTROLÜ ÜZERİNE ETKİSİ KARTAl KOŞUYOLU YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ANESTEZİ VE REANİMASYON
DetaylıGİRİŞ. Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen sunumunun monitörizasyonunda sıklıkla kullanılmaktadır
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Ayşegül Özgök, Ümit Karadeniz, Dilek Öztürk, Dilan Akyurt, Hija Yazıcıoğlu GİRİŞ Serebral Oksimetre (NIRS) kardiyak cerrahide beyin oksijen
DetaylıCerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu
Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış
Detaylıİntravenöz Anestezikler. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr.Gör.Ahmet Emre AZAKLI / İKBÜ Anestezi Programı Ders Notları
Genel Anestezi Farmakolojisi - İntravenöz Anestezikler - Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. İntravenöz Anestezikler 1 İdeal Bir IV Anestezik Hızlı, yumuşak bir indüksiyon ve ayılma
DetaylıAcil servis başvurularının. %50-60 ını oluşturur. ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ. Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin. ağrı tanımlaması şöyledir:
Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ ağrı tanımlaması şöyledir: Var olan veya olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, Dr. Selcan ENVER DİNÇ AÜTF ACİL
DetaylıM. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
M. Cavidan ARAR, Alkin ÇOLAK, Turan EGE*, Sevtap Hekimoğlu Şahin, Bülent Yıldız, İlker Yıldırım, Nesrin Turan** Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Kalp Damar
DetaylıECMO TAKİP. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Perfüzyonist Birol AK
ECMO TAKİP Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Perfüzyonist Birol AK ECMO NEDİR Kardiyak yetmezliği olan hastalarda gereken desteğin sağlanmasında konvansiyonel tedavi yöntemlerinin
DetaylıLokal Anestetikler ve Lokal Anestezi
Plan Lokal Anestetikler ve Lokal Anestezi Dr. Cenker EKEN AÜTF Acil Tıp Anabilim Dalı Farmakoloji ve patofizyoloji Endikasyonlar Lokal anestezik ajanlar Lokal anestezi Giriş Halstead WS: Practical comments
DetaylıERKEN MOBİLİZASYON 27/04/16 YATAK İSTİRAHATİ/HAREKETSİZLİK EPİDEMİYOLOJİ
ERKEN MOBİLİZASYON Prof.Dr. Necati GÖKMEN DOKUZ EYLÜL ÜÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON AD YOĞUN BAKIM BİLİM DALI İZMİR Dinlenme Doğal tedavi mekanizması Yatak istirahati Uyku ile
DetaylıYatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi
Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi
DetaylıSEDASYON UYGULAMALARINDA HANGİ İLAÇLARI KULLANIYORUZ? Yasemin Oyum Acıbadem Bursa Hastanesi YBÜ Sorumlu Hemşiresi 2014
SEDASYON UYGULAMALARINDA HANGİ İLAÇLARI KULLANIYORUZ? Yasemin Oyum Acıbadem Bursa Hastanesi YBÜ Sorumlu Hemşiresi 2014 SUNU PLANI Benzodiazepinler Barbütüratlar Diğer Sedatifler SEDASYON UYGULAMALARINDA
DetaylıGEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS
GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS Gamze SARKILAR, *Cüneyt NARİN, Elmas KARTAL, *Erdal EGE Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD *Selçuk Üniversitesi
DetaylıANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD
ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Lilly Konuşmacı: Lundbeck Sunum
DetaylıİLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL
İLAÇLARIN VÜCUTTAKİ ETKİ MEKANİZMALARI Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Vücudun İlaçlara Etkisi (Farmakokinetik Etkiler) Farmakokinetik vücudun ilaca ne yaptığını inceler. İlaçlar etkilerini lokal veya sistematik
DetaylıTedavi. Tedavi hedefleri;
Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner
DetaylıMyastenia Gravis Olgularında Deksmedetomidin-Propofol ile Kas Gevşetici Kullanılmaksızın Anestezik Yaklaşım (Olgu Serisi)
Myastenia Gravis Olgularında Deksmedetomidin-Propofol ile Kas Gevşetici Kullanılmaksızın Anestezik Yaklaşım (Olgu Serisi) Volkan Hancı*, Serhat Bilir**, Serhan Yurtlu**, Mertol Gökçe***, Özkan Saydam***,
DetaylıPerkütan Spinal Kord Stimülasyonu Uygulama Teknikleri
Perkütan Spinal Kord Stimülasyonu Uygulama Teknikleri Prof. Dr. E. Alp Yentür F.I.P.P. Celal Bayar Üniversitesi, Manisa SKS düşük voltajlı bir uyarı kullanarak ağrıyı bloke etmeyi amaçlayan bir sistemdir.
DetaylıFİZYOTERAPİNİN PREOPERATİF ve POSTOPERATİF BAKIMDA YERİ Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı
FİZYOTERAPİNİN PREOPERATİF ve POSTOPERATİF BAKIMDA YERİ Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 PREOPERATİF BAKIM ve Hazırlık 2 Genel olarak, planlanmış ameliyat için hazırlık üç aşamada uygulanır: Hastanın
DetaylıPOSTOPERATİF AĞRI FARMAKOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN
POSTOPERATİF AĞRI FARMAKOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN POSTOPERATİF AĞRI Akut ve postoperatif ağrı tedavisinde genel prensipler şu şekilde sıralanabilir. Periferik antienflamatuar ilaç tedavisi Periferik
DetaylıKİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK
KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 COLUMNA VERTEBRALİS 2 COLUMNA VERTEBRALİS 1) Columna vertebralis pelvis üzerine merkezi olarak oturmuş bir sütuna benzer ve destek vazifesi görerek vücudun dik durmasını
DetaylıSEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ
SEZARYEN İLE DOĞUM YAPAN ANNELERİN EPİDURAL ANESTEZİ SEÇME NEDENLERİNİN İNCELENMESİ Meryem Karataş*, Aysun Çakır Özçelik*, Canan Sarı*, Sevinç Kaymaz* *Liv Hospital Ulus GİRİŞ Kadın sağlığı açısından gebelik
DetaylıAORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015
AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile
DetaylıTransözefagial Ekokardiyografi. M Serdar Küçükoğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü
Transözefagial Ekokardiyografi M Serdar Küçükoğlu İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Endikasyonlar -I Nondiagnostik TTE Doğal kapakların değerlendirilmesi Protez kapakların değerlendirilmesi İnfektif
DetaylıSAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI
SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU ANESTEZİ PROGRAMI 1. SINIF I. DÖNEM Matematik Z 2 0 2 2 Sayılar, cebir, denklemler, trigonometri ve logaritma Fizik Z 2 0 2 2 Maddenin mekanik özelliklerini, sıcaklık
DetaylıNeden sedasyon: Anksiyete (hipertansiyon, aritmi, miyokard O2 tüketimi artar)
Olgu 1. 48 yaşında erkek hasta. Kan tükürme yakınması ile başvuruyor, çekilen akciğer grafide sağ akciğerde hiler dolgunluk saptanıyor ve çekilen bilgisayarlı tomografide kitle saptanması üzerine bronkoskopi
DetaylıBradiaritmiler. Bradikardi. İlk değerlendirme. İlk yaklaşım. İlk yaklaşım. Dr. Özlem YİĞİT Acil Tıp A.D
Bradikardi Bradiaritmiler Dr. Özlem YİĞİT Acil Tıp A.D. 26.10.2010 Kalp hızı < 60 atım/dakika Semptomatikse hız genellikle 50 nin altında Bazı kişilerde fizyolojik kalp hızı bu seviyelerde olabilir 1 2
DetaylıHasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.
Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin
DetaylıİNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak
İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak
DetaylıSpondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz
Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis
Detaylı27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı
Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI Selim TURHANOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yanık tipleri Volüm Replasmanı Hesaplanması Uygulanması Takibi
Detaylıen kötü ağrı en iyi analjezi Oktay Hakbilir Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi
en kötü ağrı en iyi analjezi Oktay Hakbilir Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1 PREVALANS Ülkemizde yetişkinlerde ağrı prevalansı %64 Bunların %76 sı kronik ağrı Çocuk ve adölesanda acil başvurularının
DetaylıBÖLÜM 19 Yaralanma, zehirlenme ve dış nedenlerin bazı diğer sonuçları (S00-T98) Kafa yaralanmaları (S00-S09) Yüzeysel kafa yaralanması Başın açık
S00 S01 S02 S03 S04 S05 S06 S07 S08 S09 S10 S11 S12 S13 S14 S15 S16 S17 S18 S19 S20 S21 S22 S23 S24 S25 S26 S27 S28 S29 S30 S31 S32 S33 S34 S35 S36 S37 S38 S39 BÖLÜM 19 Yaralanma, zehirlenme ve dış nedenlerin
DetaylıPulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):
Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik
DetaylıBÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...
BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4
DetaylıYrd. Doç. Dr. Seçgin SÖYÜNCÜ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı
Yrd. Doç. Dr. Seçgin SÖYÜNCÜ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Giriş ve tanımlar Analjezi ve sedasyonun amaçları Analjezi ve sedasyon gerektiren durumlar Önemli noktalar Kullanılan
DetaylıPERİOPERATİF ANEMİ. Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD
PERİOPERATİF ANEMİ Dr. Hüseyin İlksen TOPRAK İnönü Ün. Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Rean AD 1 SORU? Anemi Neden Önemli? 2 SORU? 3 İnsidans Önemi ANEMİ Tanı Tedavi 4 Anemi Nedir? WHO Hb < 13 g/dl Hb
DetaylıTarih Konunun Adı Öğretim Üyesi
2014-2015 EĞİTİM YILI S.H.M.Y.O ANESTEZİ TEKNİKERLİĞİ BÖLÜMÜ 2. SINIF 1. DÖNEM ANESTEZİ CİHAZI VE EKİPMANLARI DERS PROGRAMI Tarih Konunun Adı Öğretim Üyesi 19/09/2014 Anestezi Cihazı ve Bölümleri 26/09/2014
Detaylı