Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler. Genel Bakış

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler. Genel Bakış"

Transkript

1 Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler I. Genel Bakış

2 Canlı organizmalar yaşamları boyunca kendini idare edebilen ve kendini çoğaltabilen kimyasal sistemlerdir. Viroidler, virüsler gibi bazı ayrıcalıklı gruplar dışında tüm canlılar kimyasal maddelerin yoğun solüsyonlarıyla dolu ve küçük birimler olan hücrelerden oluşur. Buna göre, canlılık olayları hücreler içerisindeki biyolojik moleküllerin yapı ve işlevlerine bağlı olarak ortaya çıkar. Bir hücrenin ağırlığının yaklaşık %99 u sadece dört çeşit element (C,H,N ve O) ile sınırlıdır. Hücreyi oluşturan temel organik moleküller başlıca iki grupta toplanabilir: küçük moleküller hücrenin temel kimyasal yapı taşlarının sentezinde ve enerji elde edilmesinde kullanılırlar; küçük moleküllerin kovalent bağlarla bağlandığı polimerleri olan büyük moleküller ise biyolojik süreçlerin özgüllüğünden ve biyolojik bilginin transferinden sorumludurlar.

3 Küçük organik moleküllerin ağırlıkları arasında değişir ve 30 ya da daha fazla sayıda C atomu içerirler. Bunlar genellikle solüsyon içerisinde serbest durumda bulunurlar ve bunların bir kısmı daha sonra makromoleküllerin meydana geleceği bir ürün havuzu oluştururlar. Küçük moleküller aynı zamanda, besin kaynaklarından türev edilen enerjiyi hücre tarafından kullanılabilecek biçime dönüştüren kimyasal reaksiyonların da temel aracılarıdır.

4 Küçük moleküllerin miktarı hücredeki toplam organik maddenin yaklaşık onda birini oluşturur ve aşağı yukarı bin kadar farklı çeşidi bulunur. Küçük moleküllerden sentezlenen tüm biyolojik makro moleküller yıkıldıklarında aynı basit moleküllere dönüşürler. Hücrelerde küçük moleküllere ait başlıca dört temel aile vardır; basit şekerler, yağ asitleri, aminoasitler ve nükleotidler. Bu ailenin hepsi ortak kimyasal özellikleri olan çok farklı üyeleri içerirler. Makromolekül; küçük molekül ağırlıklı alt birimlerin birbirine eklenmesi ile meydana gelen uzun ve zincir biçimde polimerdir.

5 Doğada milyonlarca farklı canlı türü bulunur. Bununla beraber canlılar hücre ve molekül düzeyinde araştırıldığında organizasyonda tek bir kalıp planı bulunduğu ortaya çıkar. Buna göre moleküler biyolojinin temel amacı; canlı formlarında hücre yapısını oluşturan moleküllerin yapısal ve işlevsel analizini yapmaktır. Tüm organizmalarda hücreleri oluşturan temel moleküllerin yapı, çeşit ve oranları yaklaşık olarak aynıdır. Genelde her tür için aynı olan, C temelli küçük moleküllerin belirleyici ve sınırlayıcı bir serisinden oluşurlar. Hepsinde gerçekleştirilen biyokimyasal mekanizmalar aynıdır ve aynı genetik şifreyi paylaşırlar.

6 Moleküler biyolojideki hızlı gelişmeler, büyük ölçüde moleküllerin araştırılmasına olanak veren yeni yöntemlerin geliştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yöntemler, temelde biyokimyasal ve biyofiziksel tekniklerin hücre ve dokulara uygulanmalarının sonucudur. Ayrıca son yılın olağanüstü teknolojisi olan genetik mühendisliği (rekombinant DNA teknolojisi) nükleik asit ve protein moleküllerinin hücrelerden bol miktarda elde edilmelerine olanak vermesi nedeniyle bu moleküllerle yapılacak çalışmalara büyük kolaylıklar sağlamış ve moleküler biyolojideki bilgi birikiminin hız kazanmasına büyük ölçüde yardımcı olmuştur. Zaten moleküler biyolojide önceleri birbirinden ayrı olarak düşünülen biyokimya, hücre biyolojisi ve genetik gibi bilim dallarındaki gelişmeler ve bunların birbirine karışması sonucu ortaya çıkmıştır.

7 Moleküler biyolojideki araştırmalar büyük ölçüde saflaştırılmış moleküller ile yapılan analitik çalışmalara dayanmaktadır. Çalışılacak biyolojik molekül grubunun yalıtımı (izolasyonu) amacıyla gerçekleştirilen işlemlere özütleme (ekstraksiyon) adı verilir. Özütleme; parçalama, ayırma ve saflaştırma ardışık aşamalardan oluşur. Daha sonra tam ya da kısmen saflaştırılmış (nükleik asitler, proteinler gibi) makro moleküllerin yapısal ve işlevsel analizlerine yönelik yöntemler uygulanır.

8 1.1. Parçalama (Homojenizasyon) Yöntemleri Bu aşamada, çalışılacak molekül grubunu (nükleik asit ya da protein) içeren doku ve ya hücrelerin çeper ve zar yapıları parçalanıp yok edilir. Elde edilen karışıma homojenat adı verilir. Hücre yapısı ortadan kalkmış olan homojenatta, serbest ya da organeller içerisindeki hücre bileşenleri (membran parçaları ve bir miktarda parçalanmamış hücrelerle birlikte) parçalamanın yapıldığı ortamda dağılmış bir süspansiyon halinde bulunurlar.

9 1.1. Parçalama (Homojenizasyon) Yöntemleri Hücreleri parçalayarak fraksiyonlarına ayırma yöntemleri temelde hücre sınırlarının çeşitli fiziksel ya da kimyasal tekniklerle yok edilmesini kapsar. Hücre elemanlarının işlevlerini kaybetmeden parçalama sağlayan çeşitli teknikler geliştirilmiştir. Bir dokudaki farklı hücre tiplerini birbirinden ayırmak mümkün olduğu gibi, hücrelerde işlevleri bozulmadan organellerine ve makromoleküllerine ayrılabilir. Eğer dikkatli bir uygulama yapılırsa nukleus, mitokondri, kloroplast gibi organeller oldukça sağlam durumda kalabilirler.

10 Fiziksel Yöntemler

11 Mekanik İşlemler Bu tip tekniklerin en basit ve ilkel şekli materyali bir havan içinde kumla öğütmektir. Ezerek parçalama daha gelişmiş şekilde, doku ve ya hücrelerin sıvı azotta (-196 C) ya da (-20) - (-70) ºC da dondurulduktan sonra soğuk havanlarda yapılır. Donma sonucu kristal hale geçen yapılar toz haline gelene kadar kolaylıkla parçalanabilmektedir. İşlemin çözünme olmadan kısa sürede bitirilmesi gerekmektedir. Ezme sırasında alümina (Parlatmalarda, aşındırıcı olarak kullanılan alüminyum oksit.), kum ya da cam tozu katılacak olursa parçalama etkinliği artar.

12 Mekanik İşlemler Günümüzde mekanik olarak parçalamada daha çok homojenizatör adı verilen aletler kullanılmaktadır. Çeşitli tipte homojenizatörler geliştirilmiştir. Karıştırıcı tipinde olanlar (waring blender) evlerde kullanılanların daha güçlü olanlarıdır. ( waring blender )

13 Mekanik İşlemler Metal ya da camdan yapılmış özel bir kap içinde bulunan, yüksek hızda dönen bıçaklar yardımıyla biyolojik materyaller kesilerek parçalanır. Bu tip aletler daha çok hayvan ve bitki doku veya organlarının parçalanması için kullanılmakta olup bakteri gibi küçük boyuttaki organizmalar için uygun değildir.

14 Milli homojenizatörler ( ultra turrax ) ucunda özel dişleri bulunan metal bir milin çok yüksek devirde dönmesiyle parçalama yapar. ( ultra turrax )

15 Pistonlu homojenizatörler ise, basınç etkisiyle parçalama yapan ve ucunda genellikle teflondan yapılmış bir pistonu bulunan aletlerdir. Özellikle yumuşak dokuların parçalanmasında çok etkindir. (Pistonlu homojenizatör)

16 Basınç yardımıyla parçalama yapan diğer bir homojenizatör; Fransız basınç hücresidir. Çelik bir kap, piston ve silindir üzerindeki basıncın giderilmesi için kullanılan bir vanadan oluşur. ( French Press )

17 Balistik homojenizatörlerde dayanıklı cam veya metal bir kap içine konulan hücre süspansiyonu çalkalanır. Bu yöntem özellikle diğer parçalama yöntemlerine dirençli mikroorganizmaların (örneğin kok biçimindeki bakteriler, mayalar gibi) parçalanmasında kullanılır. (Balistik homojenizatör)

18 Ultrasonikasyon İnsanın duyma sınırının üzerindeki frekanslarda (18kHz üstü) ses dalgaları (ultrases, ultrason) sıvı bir ortamdaki hücrelere uygulandığında parçalanmaya yol açar. Bu uygulama süspansiyondaki su moleküllerinin kinetik enerjilerini arttırır; basınç farkları çok fazla sayıda mikro hava kabarcığının oluşumuna yol açar. Bu kabarcıklar hızla hareket edip ve bir süre sonra patlayarak yoğun şok dalgaları yaratırlar. Patlama sırasında ses enerjisinin mekanik parçalama enerjisine dönüşümüyle ortamdaki hücreler (özellikle bakteri hücreleri) parçalanır.

19 Ozmatik Şok Hücrelerin yüksek ozmatik basınçlı bir çözeltiden hipotonik bir ortama geçirilmesi durumunda, suyun hücrelerin içine girmesi zarlarda patlamaya yol açar. Bu yöntem hücre duvarı bulunmayan ya da yok edilmiş hücreler için uygundur.

20 Dondurma-çözme Hücrelerin çok düşük sıcaklık derecelerinde (örneğin, -20 C) tutulup sonra yeniden ısıtılarak çözündürülmesi ve bu işlemin birkaç kez tekrarlanması parçalanmaya yol açar. İşlemin temelli, donan su moleküllerinin hacminin genişlemesi ve hücrelerde oluşan buz kristallerinin hücre zarına zarar vererek parçalanmayı sağlamasıdır.

21 1.1.2 Kimyasal Yöntemler

22 Çözücülerin Kullanılması Bu uygulamaların prensibi: hücre zarındaki bileşiklerin çözündüğü uygun çözücü (solvent) yardımıyla zar yapısının eritilmesidir. Bu amaçla kullanılan; Organik çözücüler (örn, etil asetat, toluen vb) zardaki lipitler çözerek yapıyı bozarlar. Deterjanlar (sodyum dodesil sülfat) ise uygun ph koşullarında zardaki protein ve lipoproteinlerle etkileşime girerek onları uzaklaştırır. Bazik çözeltiler (ph 11-12,5) ise hücre duvarının hidrolizini sağlar.

23 Enzimlerin Kullanılması Lizozim: bakterilerin peptidoglikan tabakasındaki β-1,4-glikozidik bağları hidroliz etmektedir. Bu enzim, özellikle Gram (+) bakteriler üzerine etkilidir. Gram(-) bakterilerin parçalanması için hücrelerin bir süre EDTA uygulamasında tutulması gerekir. EDTA, lipopolisakkarit moleküllerini birbirine bağlayan Ca+² iyonlarının ortamdan çekilmesini sağlamakta ve böylece lizozim içteki peptidoglikan tabakasına ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, tripsin, proteinaz K, gibi proteazlar ve zimoliyaz da (maya hücreleri için) bu amaçla kullanılan enzimlerdir. Enzimatik parçalama genelde mekanik parçalamaya dayanıklı yapılar için uygulanmaktadır.

24 Kullanılacak parçalama yöntemi; - Amaçlanan çalışmaya, - Kullanılan biyolojik materyalin tipine(organizma, doku veya hücre tipine) - İzole edilecek molekül grubuna, - Eldeki olanak ve kabul edilebilir etkinliğe bağlıdır. Böylece ya tek bir yöntem yada fiziksel ve kimyasal işlemlerden karma olarak yararlanılabilir.

25 Ayırma (Seperasyon), Saflaştırma (Pürifikasyon) Ve Analiz Yöntemleri

26 Parçalamadan Sonra Uygulanacak Yöntemler; Ayırma (Seperasyon): Çalışılacak molekül grubunun homojenattaki diğer moleküllerden ayırma Saflaştırma (Pürifikasyon): Homojenattan çalışılacak molekülün saf olarak elde edilmesi Ham Özüt (Crude Extract): Homojenattaki zar parçalarını, parçalanmamış doku veya hücreleri uzaklaştırmak amacıyla uygulanan ön ayırma işleminden sonra elde edilen ve çalışılacak molekülle birlikte birçok molekülüde içeren karışımdır.

27 Ayırma, Saflaştırma ve Analiz Yöntemleri Ham özüt ya direkt olarak kullanılabilir yada çalışılacak molekül, hedeflenen saflık derecesine göre uygulanılan yöntemlerle ham özütteki diğer moleküllerden ayrılır. Bu yöntemler, karışımdaki; - molekül gruplarının çözünme özellikleri yada - kitle, yoğunluk, elektriksel yük gibi fiziksel karakterlerine veya da - diğer moleküllere afinitesine göre birbirlerinden ayrılmasını sağlayan işlemlerdir. Bu tekniklere HAZIRLAYICI (PREPARATİVE) TEKNİKLER de denir.

28 Ayırma, Saflaştırma ve Analiz Yöntemleri Ayırma, saflaştırma işlemlerinden sonra üzerinde çalışılan molekülün kalitatif veya kantitatif analizi (örn miktar tayini, alt tiplerinin saptanması, yapısal analiz, aktivite belirlenmesi gibi) yapılabilir. Bu amaçla kullanılan tekniklere de ANALİTİK TEKNİKLER denilir. Bir makromolekülün homojenattan ayrılması, saflaştırılması ve analizi için kullanılan teknikler basitten karmaşığa doğru sıralanabilir.

29 1. Süzme (Filtrasyon) Homojenatın filtre edici bir materyalden geçirilerek, süspansiyonda bulunan partiküllerin sıvı kısımdan ayrılmasıdır. Bu yolla, kullanılan filtre edici materyalin gözeneklerinin çapına göre, filtreden geçen kısımda belli büyüklükte partikül bulunabileceği gibi bunların tamamı da filtrenin üzerinde kalabilir.

30 1. Süzme (Filtrasyon) En çok kullanılan filtre edici materyaller filtre kağıdı, sinterli cam huni ve zar (membran) filtrelerdir. Kullanılan sisteme vakum veya basınç uygulanarak süzme işlemi hızlandırılabilir.

31 Filtre kağıtları Süzme işleminde geniş çapta kullanılır. Homojen por çapına sahip olmayan kaba filtre kağıtlarından, çok duyarlı ayırım yapan çeşitli boyutlara kadar farklı amaca uygun tipleri vardır.

32 Membran Filtreler Çok küçük gözenekleri olan polimer yapıdaki filtrelerdir. Biyolojik olarak eylemsiz(inert) ve çoğunlukla saf selüloz esterlerinden yapılırlar. Por çapları nm arasında değişebilir. Akışkanlık değerine, ilgilenilen molekülün özelliğine ve ağırlığına göre seçim yapılabilir.

33 Membran Filtrelerin Kullanım Amaçları; Mikrometre boyutundaki partikülleri ortadan kaldırarak solüsyonların bulanıklığını yok etmek Otoklavlanamayan solüsyonların sterilizasyonunu sağlamak Çok az miktardaki örnekleri (özellikle radyoaktif çökeltileri) toplamak Biyomolekülleri (pr,na) içeren solüsyonları konsantre etmek Tamponlardaki ve diğer solüsyonlardaki tuz vb küçük molekülleri yok etmektir.

34 Ultrafiltrasyon Membran filtrelerle yapılır ve moleküllerin boyut, biçim ve/veya yüklerine göre ayrılmaları sağlanır. Ayırımı yapılacak molekülleri içeren solüsyon dışarıdan oluşturulan kuvvetle yarı geçirgen zardan geçmeye zorlanır. Filtrelerden sıvının geçişini sağlamak için emme, basınç ya da santrifüj kuvveti gerekir. Kullanılan porların çapları 1-20 nm arasında değişir. Zarın por çapı çalışılacak molekülün geçişine izin vermeyecek boyutta seçilmelidir.

35 NMWC (Nominal Molecular Weight Cut-Off); Zarlara özgü bir değerdir. NMWC değeri zardan geçemeyen bir molekülün ağırlığına eşdeğerdir. Ultrafiltrasyonda kullanılan NMWC değeri genelde arasında değişir. Bu filtrelerin genellikle iki tabakalı olanları kullanılır; birinci tabaka yüzeyde bulunan ince ( µm), selüloz asetat, naylon veya polivinilidinden yapılmış bir zar, ikinci tabaka daha kalın, inert bir destek tabanıdır. Bu tip filtreler partiküllerin yüzeyde kalmasını sağlar. Kısaca çalışma prensibi, filtre tarafından partikül veya moleküllerin fiziksel yakalanması sonucu ayrılmalarına dayanır.

36 Ultrafiltrasyon Özütleme ve çeşitli saflaştırma aşamalarında elde edilen nükleik asit ve protein solüsyonları daha sonraki aşamalar için genellikle fazla seyreltiktir. Çözücünün yüksek sıcaklıkta uçurulması yoluyla konsantre edilemedikleri için, bu tip çözeltilerin hacimlerini azaltmakta genellikle ultrafiltrasyondan veya liyofilizasyondan yararlanılır. Her iki yöntemde nazik ve oldukça etkili yöntemlerdir.

37 2. Diyaliz Biyolojik moleküllerin ayırımında kullanılan en eski yöntemlerinden biridir. Bu teknik seyreltik bir çözeltideki moleküllerin boyutlarına göre ayrılması temeline dayanır. Tekniğin uygulaması değişik büyüklüklerdeki molekülleri içeren çözeltinin, makromolekülleri geçirmeyen fakat su vb. küçük moleküllerin geçişine izin veren, yarı geçirgen bir zardan yapılmış diyaliz tüpüne konulup düşük iyonik kuvvette uygun bir tampona (veya saf suya) daldırılması şeklinde gerçekleştirilir.

38

39 Zarların porları genellikle molekül ağırlığı den fazla olan makromoleküllerin geçişine izin vermeyecek kadar küçüktür. Bu nedenle, diyaliz tüpünün içindeki su(ve küçük iyonlar) dışarı çıkarken içeride ayırımı istenen molekülün konsantre bir çözeltisi kalır. Küçük moleküllerin çıkışı tüpün içi ile dıştaki tamponun konsantrasyonları eşit oluncaya kadar devam eder. Dengeye, çalışılan hacme bağlı olmak kaydıyla genellikle 4-6h de ulaşılır. Dengeye ulaşıldıktan sonra, eğer dışarıdaki solüsyon taze tamponla yenilenince diyalizin devam etmesiyle tüpün içindeki küçük moleküllerin konsantrasyonundaki azalma devam eder. Böylece istenilen ayırım yapılıncaya kadar diyaliz 1-2 gün sürdürülebilir.

40 Diyaliz için kullanılan yarı geçirgen zarlar (diyaliz tüpleri) çeşitli materyallerden(kollodyon, sellofon, selüloz gibi) yapılmış, 1-20 nm por çapına sahip malzemelerdir. Por çapı zardan geçecek moleküllerin büyüklüğünü belirler. NMWC değeri arasında olan tipleri geniş çapta kullanılmaktadır. Diyaliz, iyonik olan ve olmayan, tüm küçük molekülleri yok etmek ve çözeltileri konsantre etmek için basit, ucuz ve etkin bir yöntemdir. Genellikle solüsyonlardaki tuzları ve küçük molekülleri ortamdan uzaklaştırmakta kullanılır. Ayrıca biyolojik moleküllere zayıf şekilde bağlı küçük iyonlar ve molekülleri (NAD, FAD gibi kofaktörler veya metal iyonları) de bu yöntemle ortadan kaldırmak mümkündür.

41 3. Liyofilizasyon (Dondurarak Kurutma) Liyofilizasyon, donmuş durumdaki bir çözücünün vakum altında doğrudan gaz haline geçmesini (buharlaşmasını) sağlayan süblimasyon temeline dayalı bir dondurma tekniğidir. Genellikle, yüksek ısıya duyarlı materyallerin kurutulması ya da konsantre edilmesi için en etkin yöntemlerden biridir. Biyolojik materyallerin saklanma ve taşınmasında sağladığı kolaylıktan dolayı oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.

42 Liyofilizasyon Uygulaması Dondurma işlemi için, örnekle yarıya kadar doldurulmuş kap kuru buz-aseton banyosuna yerleştirilerek 45 açı yapacak pozisyonda tutularak yavaşça döndürülür. Sulu çözelti kabın çeperinde tabakalar halinde donar; buda suyun buharlaşması için geniş bir yüzey sağlar. Kap daha sonra soğutma ünitesi ve bir vakum pompasından oluşan liyofilizatöre bağlanır. Biyolojik materyalin stabilitesini korumak amacıyla, - 40ºC civarında tutulan örneğe yaklaşık 5-25 mm Hg vakum uygulaması yapılır. Sulu çözeltiden oluşan buz süblimasyona uğrar. Böylece uçucu olan tüm materyal ortamdan uzaklaşırken, uçucu olmayanlar (pr, n.a) konsantre halde bazende tüysü şekilde çökelirler.

43 Avantaj-Dezavantajları Biyolojik materyallerin saklanma ve taşınmasında sağladığı kolaylıktan dolayı oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu şekilde dondurularak kurutulan örnekler çok uzun süre stabil halde kalabilir ve yıllarca canlılıklarını korurlar. Sıvı ortama alındıklarında yeniden çözünürler. Liyofilizasyonun sadece sulu çözeltiler için uygun olması bu tekniğin kullanımında bazı kısıtlamalara yol açar. Organik çözücüler sulu çözeltilerin erime (melting) noktasını düşürür ve örneğin erime olasılığını artırarak işlem esnasında denatürasyona yol açar. Yine organik buharların vakum pompası içerisine girerek zarar vermeleri tehlikesi de vardır.

44 Vakum altında santrifüjleme Pek çok biyolojik örneğin kurutulmasında kullanılır. Öncelikle örnek organik bir çözücüde veya suda çözündürülür. Çözücüde santrifüjde vakum altında uçurulur ve örneğin tüpün dip kısmında çökelmesi sağlanır. Hızlı olması, ön dondurma işlemine gerek olmaması, örneğin tamamen kazanılması ve sudan başka çözücülerin de kullanılabilmesi bakımından dondurarak kurutmadan daha kullanışlıdır.

45 4. Çöktürme Su veya başka bir çözücü içeren bir ortamda istenilen yada istenmeyen moleküllerin çöktürülerek katı halde ayrılması temeline göre yapılır. Amonyum ve sodyum sülfat, proteinleri çöktürmede oldukça yaygın kullanılan anorganik tuzlardır. İzoproponal, etanol da genellikle nükleik asitleri çöktürmede kullanılır.

46 5. Enzim Uygulaması Ayırma işlemi enzim uygulaması ile yapılır. Örn: Proteinlerin proteazlarla, nükleik asitlerin de nükleazlarla parçalanarak ortamdan uzaklaştırılması mümkündür.

47 6. Santrifüjleme Bu teknik, Santrifüj adı verilen aletler yardımıyla, yüksek hızda döndürülerek merkezkaç kuvveti oluşturulan bir alanda partiküllerin davranışı temeline dayanır.

48 Santrifüjleme sonunda Üst faz (sıvı faz) süpernatant Alt faz (çökelti) pellet

49

50 Santrifüj kuvveti Makromolekül halindeki bir partikül veya bir hücre organeli yüksek hızda döndürüldüğünde bir santrifüj kuvvetinin etkisinde kalır. F = m x 2 x r F = sanrifüj kuvvetinin derecesi m = çöken partikülün kütlesi = açısal hız r = partikülün dönüm eksenine uzaklığı

51 Göreceli (Rölatif) Santrifüj Kuvveti (RCF) Çökelen bir partikül üzerindeki kuvvet, dönüm hızı ve partikülün dönüm eksenine uzaklığı ile artar. F değerinin, yerçekimi kuvvetiyle (g) ilgili olarak, daha genel bir ifade Göreceli (Rölatif) Santrifüj Kuvveti (RCF) dir. RCF değeri: RCF = x 10-5 x rpm 2 x r rpm = örneğin dakikadaki dönüm sayısı (devir/dakika) r = çökelen partikülün dönüm eksenine uzaklığı (cm)

52 Santrifüjleme Genellikle ortalama RCF nin hesaplanmasında, santrifüj tüpünün tepesi ile dibi arasındaki uzaklığın ortasındaki r ort değeri kullanılır. RCF, sayısal bağıntı çizelgesinden (nomogram) yararlanılarak da kolaylıkla saptanabilir. RCF değeri, x g olarak gösterilir.

53 RCF hesaplama Örn; devir/dakikada ortalama r değeri 7cm. ise, RCF=32.000xg Resim A : RCF değerinin, çökelen partiküllerin dönüm eksenine olan uzaklıkları r ile değişimi Resim B :RCF tayini için sayısal bağlantı çizelgesi.

54

55

56 Santrifüjleme Santrifüjleme temelde biyolojik materyain hazırlanmasında, moleküllerin yalıtımı ve saflaştırılmasında kullanılan etkin bir teknik olduğu gibi saflaştırılmış moleküllerin hidrodinamik özelliklerinin (biçim, boyut, yoğunluk vb) analitik olarak ölçülmesinde de oldukça kullanışlıdır. Temelde dönmeyi sağlayan bir motor ile tüplerin konduğu bir rotor dan oluşur. Düşük devirliden karmaşık donanıma sahip ve analitik işlemler de yapabilen pek çok santrifüj tipi geliştirilmiştir.

57 Düşük Hızlı Santrifüjler Oldukça ağır partiküllerin çökelmesinde düşük hızlı (devirli) santrifüjlerin en yüksek hızları devir/dakikadır (3000xg). Bu aletler genelde oda sıcaklığında çalışırlar ve sıcaklık kontrolleri yoktur. Rotorları, sabit açılı ( fixed angle ) veya açılan kova ( swinging bucket ) tipindedir.

58 Düşük Hızlı Santrifüjler Genellikle 12 veya 50 ml lik santrifüj tüpleri kullanılır. Daha çok sıvı besi ortamları ya da süspansiyonlardaki hücrelerin hızlı şekilde çöktürülmesinde yararlanılır. Santrifüjleme sonunda tüpün dibinde hücreleri içeren bir çökelti (pellet) oluşur; çökeltinin üstündeki üst sıvı (supernatant) dökülerek uzaklaştırılır.

59

60 Düşük Hızlı Santrifüjler Oldukça ağır partiküllerin çökelmesinde kullanılır. En yüksek hızları dev/dak dır. Genellikle oda sıcaklığında çalışırlar, sıcaklık kontrolleri yoktur.

61 Yüksek Hızlı Santrifüjler Daha duyarlı uygulamalar için, yüksek devirli ve ısı kontrollü santrifüjler gereklidir. Sıcaklığı (4 C civarında ) ve hızın kontrol altında tutulması, özellikle yüksek sıcağa duyarlı biyolojik materyalin santrifüjlenmesi sırasında önemlidir. Yüksek hızda santrifüjleme de başlıca 3 tip rötor kullanılır: 1. Sabit açılı 2. Açılan kova 3. Dikey rötorlar

62 Rotor Çeşitleri Sabit açılı rotor Açılan kova Dikey

63 Yüksek Hızlı Santrifüjler Günümüzde rotorlar daha çok karbon-fiber karışımı malzemelerden imal edilmektedir. Bunlar hafif olduklarından hızlanma ve durma süreleri kısadır. Bu santrifüjler içinde en çok kullanılan orta hızda dönüm yapan mikrosantrifüjlerdir. Maksimum hızları genellikle rpm dir.( xg)

64 Yüksek Hızlı Santrifüjler Biyolojik örneklerin hazırlanmasında orta ya da yüksek hızlı santrifüjlerin kullanımı gereklidir. Bu santrifüjlerde, parçalama sürecinden sonra hücresel atıklar yok edilebildiği gibi hücre organelleri (nukleus, mitokondri, kloroplast gibi) ve kimyasal uygulamalar sonrasında makromoleküller (nükleik asit, proteinlerv.b.) çöktürülebilir.

65 Ultrasantrifüjler En karmaşık yapılı olan santrifüjlerdir. Ultrasantrifüjlerle çok yüksek devirlere ulaşılabilmesi nedeniyle rotorda yüksek derecede ısı artışı oluşacağından çalışma sırasında cihazın içinin soğutulması ve sürtünmenin engellenmesi için yüksek vakumda tutulması gerekir. Metal rotorların yüksek basınç etkisiyle nadir de olsa parçalanma tehlikesi olduğundan aletin içi çelik tabaka ile kaplıdır.

66

67 Ultrasantrifüjler Hücre bileşenlerinin ayrılmasında (organel veya moleküllerin) Saflaştırılmış moleküllerin analitik ölçümlerinin yapılmasında kullanılır. Örneğin; saflık derecesi, molekül ağırlığı, yoğunluğu, biçimi, bileşenlerin özellikleri ve oranların belirlenmesi gibi.

68 Santrifüjleme Uygulamaları Hıza bağlı çökelme santrifüjlemesi Üzerinde çalışılan örneğin ilk aşamada belli bir süre uygun hızda döndürülmesiyle elde edilen iki ayrı fazda (çökelti ve üst sıvı) preparatif amaçlı olarak daha ileri düzeyde ayırım yapmak üzere hıza bağlı çökelme santrifüjlemesi kullanılır. Bu santrifüjlemede, kaba çökeltilerden hücre organellerine ve makromoleküllere kadar farklı boyuttaki partiküller birbirinden ayrılır.

69 Santrifüjleme Uygulamaları Hıza bağlı çökelme santrifüjlemesi Bu temele dayalı olarak hücre bileşenlerinin daha özgül biçimde ayrılmasını sağlamak üzere farklılığa bağlı (differantial) santrifüjleme geliştirilmiştir. Bu yöntemde giderek artan hızlarda ardışık santrifüjleme uygulanır. Santrifüjlemenin başında, tüm partiküller homojen şekilde dağılmıştır. İşlem devam ederken partiküller sedimentasyon derecelerine göre çökerler.

70 Santrifüjleme Uygulamaları Diferansiyel santrifüjleme Diferansiyel santrifüjleme kullanılarak partiküllerin çökelme hızını ifade eden çökelme katsayıları(s) hesaplanabilir. Birimi saniye olan s terimi genellikle standart koşullarda, 20 0 C de ortam olarak su kullanarak yapılır. S değeri, biyolojik makromolekülleri ve hücre organellerini sınıflandırmada kullanılan bir özelliktir. Bir molekülün ya da organelin boyutunu (molekül ağırlığı, baz çifti v.b.) hesaplamakta kullanılır.

71

72 Santrifüjleme Uygulamaları Çökelme katsayıları 1x x10-13 arasında değişir. Sayısal açıdan kolaylık sağlamak için çökelme katsayıları Svedberg birimi(s) ile ifade edilir. 1S= 1x10-13 saniyedir.

73 Santrifüjleme Uygulamaları Yoğunluk derecelemesi santrifüjleme (density gradient ) Örnek yoğunluk tüpün tepesinden dibine doğru giderek artan akışkan bir ortamda santrifüjlenir. Differansiyel santrifüjlemeden farklı olarak, bu yöntemde değişik boyuttaki partiküllerin tek bir santrifüjleme ile ayrılması mümkün olur.

74 Santrifüjleme Uygulamaları Yoğunluk derecelemesi santrifüjleme( density gradient ) Bu yöntem biyolojik makromoleküllerin ayrılması ve saflaştırılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle s ölçümü de yapılabilir. Özellikle nükleik asitler bu yöntemlerin kullanılmasıyla ayrıntılı şekilde araştırılabilmektedir. DNA ve RNA s değerlerine göre sınıflandırılabilir ve DNA nın farklı yapısal biçimleri ayırt edilebilir. Bu yöntem ayrıca, ribozom, mitokondri, kloroplast gibi hücre bileşenlerinin izolasyonu ve saflaştırılmasında da kullanılmaktadır.

75 Yoğunluk derecelemesi santriifüjleme (density gradient) Yoğunluk derecelenmesinde başlıca iki yöntem kullanılır: 1. Hız-bölgesel (rate-zonal) santrifüjleme İşlemden önce, otomatik derecelenme karıştırıcısı yardımıyla, sakkaroz veya gliserol gibi küçük molekül ağırlıklı solüsyonlarla bir yoğunluk derecelenmesi hazırlanır. Örnek derecelenme tabakasının tepesine yayılır ve tüpler açılan kova tipindeki rotora yerleştirilir. İşlem sırasında partiküller s değeriyle bağlantılı bir hızda hareket ederler.

76 Yoğunluk derecenlemesi santriifüjleme (density gradient ) 1. Hız-bölgesel (rate-zonal) santrifüjleme Partiküller bölgeler (zonlar) halinde çökerler ve birbirlerinden ayrılmış olarak kalırlar. İşlem partiküller tüpün dibine ulaşmadan sona erdirilir. Tüpteki değişik bölgeler ayrı ayrı toplanır.

77

78 Yoğunluk derecenlemesi santrifüjleme( density gradient ) 2. Eşit yoğunluk (Isopycnic) santrifüjleme Bu yöntemde yoğunluk derecelenmesi işlem sırasında oluşur. Ayırımı yapılacak olan molekülü içeren karışım, sezyum klorür veya sezyum sülfat gibi ağır metal tuzu çözeltisi içinde çözülür Ultrasantrifüj tüpüne doldurulur ve santrifüjlenir.

79

80 Kromatografi

81 Kromatografi, katı veya sıvı bir durağan (stationary) fazın yüzeyine veya içine uygulanmış bir karışımdaki moleküllerin, sıvı veya gaz halindeki bir hareketli faz aracılığıyla hareket ederken birbirlerinden ayrılmaları temeline dayanmaktadır. Bu ayrılmaya yol açan etkenler, moleküllerin tutunma (adsoption), dağılma(partition), iyon değişimi, ilgi (afinite) özellikleri ya da molekül ağırlıklarındaki farklılıklardır. Bu farklılıklar nedeniyle karışımdaki bileşenlerden bazıları durağan fazda daha uzun süre kalırlar ve kromatografi sistemindeki hareketleri yavaş olur. Diğerleri ise hareketli faza daha çabuk geçer ve sistemden daha hızlı ayrılır.

82 Kromatografi Kromatografi, bir karışımdaki çeşitli maddeleri, maddelerin özelliklerindeki farklılıklara dayalı olarak ayıran analitik tekniktir. Polarite, çözünürlük, affinite (ilgi) iyonik güç ve/veya çap farklılıklarına bağlı olarak karışımdaki maddeler ayrılabilir. Diğer ayırma yöntemlerinin tam yeterli olamadığı durumlarda, tercihen kullanılır. Özellikle fiziksel ve kimyasal nitelikleri çok benzeyen maddelerin ayrılma işlemlerinde, kromatografi yönteminin kullanımı ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Kromatografi tekniğinde yararlanılan temel prensip, bir karışımdaki çeşitli maddelerin hareketli bir faz yardımı ile sabit bir faz üzerinden geçirilmeleri ve bu geçiş sırasında farklı hızlarla hareket edebilmeleridir.

83 Kromatografi tekniğinin temelinde üç ana unsur yer alır. 1. Sabit faz: Bu faz daima bir "katı" veya bir "katı destek üzerine emdirilmiş bir sıvı tabakasından" oluşur. 2. Hareketli faz: Bu faz daima bir "sıvı" veya "gazdan" oluşur. 3. Sabit faz, hareketli faz ve karışımında yer alan maddeler arasındaki etkileşimin türü: Kromatografide "yüzey tutunması veya adsorpsiyon" ile "çözünürlük" gibi olgular temel etkileşim türlerini oluştururlar.

84 Kromatografi yöntemleri, çözünen moleküllerin durağan faza bağlanma veya onunla etkileşime girme biçimine göre iki tipe ayrılır. Dağılım (partition) kromatografisi çözünen materyalin iki sıvı faz arasındaki dağılımına dayanır. Uygulamada doğrudan iki sıvı kullanılabildiği gibi, (ince tabaka ve gaz-sıvı kromatografilerinde) sıvılardan biri katı bir destek (matris,matriks) üzerinde sabitleştirilmiş olabilir. Araştırılan örneğin bileşenlerinin iki faz arasındaki dağılımı temelde onların çözünürlük farklarından kaynaklanır.

85 Tutunma (adsorbsiyon) kromatografisinde, örnekteki moleküller için sınırlı sayıda özgül bağlanma yerleri içeren (iyon değiştirici reçine gibi) bir durağan faz ya da destek bulunur. Bu kromatografi tipi moleküller ile durağan fazın yüzeyindeki bağlanma yerleri arasındaki özgül etkileşimlere dayanır. Moleküllerle destek arasındaki çekim kuvvetleri iyonik, hidrojen bağları oluşumu veya hidrofobik etkileşimler olabilir ve bu reaksiyonlar geri dönüşümlüdür.

86 Adsorpsiyon (Tutunma) Kromatografisi Sabit faz bir "katı" ise, karışımdaki maddelerle sabit faz arasında "yüzey tutunması (adsorpsiyon)" etkileşimi gerçekleşir. Bu durumda farklı polaritelere (kutuplaşmalara) sahip maddelerin, farklı derecelerde yüzey tutunması göstermeleri doğaldır. Buna bağlı olarak, hareketli faz yardımı ile sabit faz üzerinden geçiş hızlarının da farklı olmaları beklenir. Bu tür etkileşim gösteren kromatografik yöntemlerin tümü "adsorpsiyon kromatografisi" genel adı ile anılırlar. Tutunmaya dayalı olanlar (örneğin iyon değişimi kromatografisi) nükleik asitler ve proteinler gibi makromoleküllerin ayırımında daha etkindir.

87 Dağılım Kromatografisi Sabit faz bir "sıvı" ise, karışımdaki maddelerle sabit faz arasında "çözünme" etkileşimi gerçekleşir. Bu durumda farklı maddelerin, sabit ve hareketli fazlarda farklı çözünürlüklere sahip olmaları söz konusudur. Yani farklı maddelerin iki faz arasındaki dağılımları ön plana geçmektedir. Buna bağlı olarak hareketli faz yardımı ile sabit faz üzerinden geçiş hızlarının da farklı olmaları beklenir. Bu tür etkileşim gösteren kromatografik yöntemlerin tümü "dağılım kromatografisi" genel adı ile anılırlar. Dağılım esasına dayalı kromatografi yöntemleri özellikle aminoasitler, karbonhidratlar ve yağ asitleri gibi küçük moleküllerin ayrımı ve tanımlanmasında çok etkindir.

88 İlk kez Rus botanikçi Mikhail Tsvett (1903) tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Tsvett bu yöntemi; bitki pigmentlerinin (klorofil A, klorofil B ve ksantofil) renkli bileşenlerini ayırmakta kullanılmıştır. Kullandığı kolonda renkli bantlar oluştuğundan, bu ayırma yöntemine kromatografi (renkli yazmak) adını vermiştir.

89 Bir parça kağıt şeridin aşağı hizasından 1 cm kadar yukarısına bir damla siyah mürekkep damlatınız Kağıt şeridi, mürekkep damlattığınız kısım su hizasının üstünde kalacak şekilde su tankına batırınız ve dik bir şekilde tutunuz. Su, kapiler etkisiyle kağıt üzerinde yukarı doğru yürürken mürekkebi çözer ve sürüklemeye başlar. Mürekkebin içindeki bileşenler kağıt üzerinde farklı hızlarda ilerleyerek ayrılmış olur.

90 Diğer ayırma yöntemlerinin tam yeterli olamadığı durumlarda, tercihen kullanılır. Özellikle fiziksel ve kimyasal nitelikleri çok benzeyen maddelerin ayrılma işlemlerinde, kromatografi yönteminin kullanımı ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Kromatografi tekniğinde yararlanılan temel prensip, bir karışımdaki çeşitli maddelerin hareketli bir faz yardımı ile sabit bir faz üzerinden geçirilmeleri ve bu geçiş sırasında farklı hızlarla hareket edebilmeleridir. Kromatografi

91 Kromatografi nin Sınıflandırılması 1-Uygulama Biçimine Göre 2-Ayrılma Mekanizmalarına Göre 3-Faz Tiplerine Göre

92 1-Uygulama Biçimine Göre - Düzlemsel kromatografi Kağıt kromatografisi İnce tabaka kromatografisi (TLC) -Kolon kromatografisi Gaz kromatografisi (GC) Yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (HPLC) Süperkritik akışkan kromatografisi

93 2- Ayrılma Mekanizmalarına Göre Adsorpsiyon kromatografisi Dağılma kromatografisi İyon değiştirme kromatografisi Jel filtrasyon (Moleküler eleme) kromatografisi İyon çifti kromatografisi Afinite kromatografisi

94 3-Faz Tiplerine Göre -Sıvı kromatografisi Sıvı-Katı kromatografisi Sıvı-Sıvı kromatografisi -Gaz kromatografisi Gaz-Katı kromatografisi Gaz-Sıvı kromatografisi

95 Kolon Kromatografi

96 Kolon Kromatografisi

97 Protein karışımı depo (tampon) mobil faz (tampon) sabit faz (katı porlu matriks) elüent Kolon kromatografisi: biyomoleküllerin saflaştırılmasında sıklıkla kullanılır. Kolon, biyomolekülleri seçici adsorblayan bir maddeyle (katı porlu matriks) doldurulur. SABİT FAZ biyomolekül karışımı kolona tatbik edilir. HAREKETLİ FAZ Tampon çözelti (MOBİL FAZ) ile yıkanan kolon tarafından, adsorbe edilmeyenler önce adsorbe edilenler daha geç kolonu terkeder.

98 Başlıca katı dolgu maddeleri (hareketsiz faz) şunlardır: Silika jel: Genellikle nötür ve asidik yapıdaki bileşikler için uygundur. Alumina: Genellikle nötr ve bazik yapıdaki bileşikler için uygundur. Selüloz: Genellikle biyokimyasal maddeler için uygundur. Hareketli faz görevini üstlenecek çözücüler; Sikloheksan, Petrol eteri, Dietil eter, CCl 4, Benzen, Toluen, CHCl 3, CH 2 Cl 2, Etil asetat, Aseton, n-butanol, İzopropanol, Etanol, Metanol olabilir.

99 1903 yılında Tsvet bitki pigmentleriyle çalışırken kolon dolgu maddesi olarak kireç kullanmıştı. Günümüzde ise çoğunlukla silika jel ve alumina kullanılmaktadır.

100 Kolon Kromatografisi En kullanışlı ve yararlı kromatografi tekniklerinden biri olan kolon kromatografisi katı bir durağan faz ile sıvı bir hareketli fazdan oluşur. Durağan faz cam veya plastik bir çubuk içerisine konur ve hareketli faz katı tutucudan geçirilir. Kolonun tepesine uygulanan az miktardaki karışım kolondan geçerken karışım oluşturan moleküller iki fazdaki tutunma veya dağılma özelliklerindeki farka göre kolonda farklı hızda ilerlerler. Kolondan çıkan sıvı fazın fraksiyonlar halinde toplanmasıyla değişik moleküllerin ayrımı yapılabilir.

101 Kolon Kromatografi Tipleri Kolondaki dolgu maddesi ve seçilen elüsyon metoduna göre gruplandırılır: i. Jel filtrasyonu büyüklük i. İyon değişim yük i. Affinite (bağlanma)

102 Jel Geçirgenlik Kromatografisi Jel filtrasyonu veya moleküler elek kromatografisi olarak da adlandırılan jel geçirgenlik kromatografisinde şimdiye kadar açıklanan tekniklerden farklı olarak ayırma molekülün büyüklüğüne göre yapılır. Bu teknik binlerce protein, nükleik asit, polisakkarit ve diğer biyolojik moleküllerin saflaştırılmasında önem taşır. Jel filtrasyonu için kullanılan bir kolonda durağan faz kontrollü boyutta küçük porlu inert partiküllerden oluşur. Farklı boyutlarda moleküller içeren solüsyon devamlı bir çözücü akışıyla kolondan geçirilir. Porlardan daha büyük olan moleküller jeldeki partiküllerin içerisine girmezler ve partiküllerin arasında sınırlı bir alanda kalırlar. Sonuçta bu moleküller yavaşlamazlar ve kolondan hızla çıkarlar. Partiküllerin içinde ve dışında yayılabilen küçük moleküllerin kolondaki hareketleri ise daha yavaş olur.

103 Biyomolekül karışımını içeren tampon, kolondan geçirilir Küçük moleküller, jel boncuklar arasındaki boşluklara girer, kolondan geç çıkarlar. Büyük moleküller, jel boncuklar arasındaki boşluklara giremez ve kolondan hızlı bir biçimde sürüklenerek önce çıkarlar.

104 Kromatografik ayırma sırasında bozunması veya degişikliğe uğraması istenmeyen protein ya da enzim gibi biyolojik moleküllerin birbirinden ayrılması için kullanılır. Bu yöntem ile polimerlerin molekül ağırlığı dağılımı da tayin edilebilir. Avantaj Büyük miktarda : biyomolekül karışımı saflaştırılabilir. Dezavantaj: Yavaş ayırım

105 İyon Değişim Kromatografisi Bu teknik iyon molekülleri yüklü bir durağan faz ile geriye dönüşebilen elektrostatik etkileşime girebildikleri bir tutunma kromatografi biçimidir. İyon değişimi kromatografisi kolon iyonik işlevsel gruplarla etiketlenmiş sentetik reçineden oluşan durağan fazla doldurulur. İşlemin ilk aşaması kolondaki çözünmeyen özellikteki pozitif yüklü reçinenin tampondaki zıt yüklü iyonla çevrilmesidir. İkinci aşamada ayrılacak karışımın kolona yüklenmesiyle farklı yüklü moleküllerin iyon değiştirici ortama girmesi sağlanır.

106 İyon exchange (değiş-tokuş) Kromatografi Biyomolekül karışımındaki iyonlar, sabit fazdaki aynı yüklü iyonlarla [(+) -> (+) veya (-) -> (-) ile] yer değiştirerek kolona bağlanırlar. Bağlanmayan proteinler, kolondan en önce çıkarlar. Daha sonra, iyonik gücü/ph sı farklı bir tampon kolondan geçirilir bağlı moleküllerin yükü değiştirilerek elüsyonu sağlanır.

107 İlgi (Affinite) Kromatografisi Bundan önce açıklanan kromatografik ayrımlar durağan destekler ile moleküller arasında özgül olmayan fizikokimyasal etkileşimlere dayanır. Büyük boyut ve polarite gibi moleküler özellikler biyolojik moleküllerin ayrım ve izolasyonunda yüksek bir seçicilik sağlamaz. İlgi kromatografisi ise biyolojik etkileşim temeline dayanır. Bu nedenle son derece özgül ayrımların yapılabilmesini sağlar. Makromoleküllerin çoğunun meydana getirdikleri biyolojik işlevler ligand adı verilen özgül moleküllerle etkileşimlerinin sonucudur. A (makromolekül) + B (ligand) Biyolojik Yanıt

108 Affinite Kromatografisi Enzim, hormon vb spesifik proteinlerin saflaştırılmasında kullanılır. Kolonun dolgu maddesine (dekstran, poliakrilamid, selüloz vb) spesifik protein ile kompleks yapabilen bir ligand bağlanır. Ligand ile kompleks yapan spesifik protein, katı desteğe bağlanarak kolonda tutulurken; serbest proteinler kolonu terkederler. Bağlı protein, daha sonra, ph değişikliği / tuz çözeltileri veya ligand ilavesiyle kolondan elüe edilir. Seçiciliği fazla olan bu yöntem, kromatografi tekniklerinin en yenisidir. Antijen Antikor Enzim Substrat Reseptör İlaç gibi oldukça spesifik etkileşimlere dayanır.

109 Kolon Kromatografisi a)gaz Kromatografi (GC) b)yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi (HPLC)

110 Gaz Kromatografisi (Gas Chromatography-GC) Kromatografik bir sistemde hareketli faz gaz, durağan faz da inert katı partiküller üzerini kaplayan bir sıvı olduğunda bu tekniğe gaz-sıvı kromatografisi ya da kısaca gaz kromatografisi denir. Gaz kromatografisi temelde dağılım olayına dayanır. Durağan faz, yüksek sıcaklık derecelerine dayanıklı, paslanmaz çelik ve ya camdan bir tüp içerisine doldurulur. İnert bir gaz halindeki hareketli faz yüksek basınç altında kolondan geçirilir. Çalışan materyale ait örnek buharlaştırılarak gaz fazına sokulur ve durağan fazdan geçmesi sağlanır. Durağan faza ilgisi olan moleküllerin kolondaki hareketleri daha yavaş olur.

111 Gaz kromatografisi çok küçük moleküllerin son derece iyi ayrılmasını sağlayan, basit, hızlı, çok yönlü bir tekniktir ve çok duyarlıdır. Bununla birlikte bu kromatografideki en önemli kısıtlama kullanılan örneğin uçucu ve yüksek sıcaklık derecelerine dayanıklı olması gerekliliğidir. Bu nedenle gaz kromatografisi ancak uçucu ya da uçucu türevi hazırlanabilen moleküllerin ayrımında kullanılabilir.

112 Gaz Kromatografi (Gas Chromatography-GC) Bu teknik laboratuvarda basit aletlerle yürütülemez. Yöntemin uygulanmasında çok gelişmiş otomatik cihazlar gereklidir. Gaz kromatografisinde, ilk olarak örneğin buharlaştırılması için ısıtılan bir bölme vardır. Hemen ardından sıcaklığı programlanabilen bir fırın içine yerleştirilmiş olan kolon gelmektedir. Sıvı örnekler bir şırıngayla bir septumdan giriş kısmına enjekte edilirler. Kolon çıkışına yerleştirilen bir dedektörden sinyal izlenir ve bir integratör ile kaydedilir.

113 Yüksek Basınçlı (Performanslı) Sıvı Kromatografisi (High Performance Liquid Chromatography-HPLC) Son yıllarda yeni kolon dolgu maddelerinin değiştirilmesiyle biyomoleküllerin ayrılmasında kullanılır. Böylece birçok molekülün yapısal ve işlevsel analizlerini yapmak üzere çok kısa sürede ve etkin biçimde saflaştırılmaları mümkün olmaktadır. Aminoasitler, karbonhidratlar, lipitler, nükleik asitler, proteinler, pigmentler, steroidler ve diğer biyolojik aktif moleküllerin ayrımının yapılmasında ve tanımlanmasında çok iyi sonuçlar veren bu teknikte otomatik hale getirilmiş modern bir sıvı kromatografisidir. Ayrıştırma ve analiz hızı klasik yöntemlerden çok yüksektir, kolonları yeniden doldurulmadan ve yenilenmeksizin sürekli kullanılabilir, ayırma gücünü etkileyen değişkenler sıkı şekilde kontrol edilebilindiğinden tekrarlanabilirliği son derece yüksektir. HPLC ve GC sistemleri arasında da büyük benzerlik vardır. Sadece GC deki gazın yerine HPLC de çözücü almıştır.

114 Yüksek Basınçlı (Performanslı) Sıvı Kromatografisi (High Performance Liquid Chromatography-HPLC) Ayırma tekniği olan bir HPLC cihazının temel bileşenleri; Çözücü deposu Yüksek basınç pompası Ticari olarak hazırlanmış kolon Algılayıcı (dedektör) Yazıcı GC deki taşıyıcı gazın yerini HPLC de çözücü almıştır.

115 HPLC Bir sıvıda çözünmüş ayrılacak bileşenler, bir kolon içerisinde bulunan genellikle katı bir destek üzerindeki sabit faz ile farklı etkileşmelere girerek, kolon içinde değişik hızlarda ilerler. Kolonu değişik zamanlarda terk ederler ve böylece birbirlerinden ayrılırlar. Burada taşıyıcı faz olan sıvı, pompalarla kolona basıldığından yüksek akış hızındadır. Bu nedenle ayırma daha kısa sürede ve tam olarak gerçekleşmektedir. Ayrılan bileşik, kolon çıkışına bağlanan uygun bir dedektörle tesbit edilip miktarıyla orantılı olarak kaydedilir. Yüksek hızda gerçekleştirilen ayırmaların yapıldığı sıvı kromatografi sistemlerine, Yüksek Basınç Sıvı Kromatografi (HPSC) denir

116 Maddelerin tanımlanması tüm HPLC uygulamalarında en kritik kısımdır. Bunun için detektör seçimi çok önemlidir. Kolon ve hareketli fazın seçimi de kritik noktalardır. Miktar analizi ise, bir maddenin çözelti içindeki yoğunluğunun bulunmasıdır. Öncelikle standart bileşiklerin madde konsantrasyonlarının ölçülmesi gerekir. Bu bileşiklerin kromatografisiyle elde edilen grafikler (kromatogram) bilinmeyen maddeyle karşılaştırılır ve miktar tayini yapılabilir. HPLC Avantajları; HPLC kolonu, rejenerasyon gerekmeksizin pek çok kez kullanılabilir. HPLC tekniği kullanıcının becerisine daha az bağımlıdır ve tekrarlanabilirlik daha yüksektir. Nitel ve nicel analizlerde kullanılabilir. Ayrıştırma ve analiz hızı yüksektir. Duyarlık yüksektir. Aletin çalışması ve verilerin analizi kolaylıkla otomatikleştirilir. Büyük boyuttaki ayırım süreçlerine uygulanabilir.

117 Düzlemsel Kromatografi (Kağıt ve ince Tabaka Kromatografileri) Kağıt kromatografisinde destek ortamı suyla yüksek derecede doyurulmuş durumdaki selüloz tabakasından oluşur. İnce tabaka kromatografisinde ise ince bir silika jel, alumina veya selüloz ile kaplanmış cam, aluminyum ya da plastik bir tabaka olabilir. Araştırılan örnek genellikle uçucu bir çözücü içerisinde çözündürülür, destek ortamına çok az miktarda damlatılır ve kurumaya bırakılır. Damlatma işlemine uygun miktarda örnek uygulanana kadar birkaç kez devam edilir. Daha sonra, kağıt ya da ince tabaka içinde az miktarda çözücü bulunan bir kaba konur ve çözücünün kılcal hareketi ile ayırım başlar.

118 Örnekteki moleküllerin renkli olmadığı durumlarda bunların kromatogram üzerindeki yerleşim yerlerini saptamak için renk meydana getirmek üzere fluoresans, radyoaktivite veya kimyasal madde gibi çeşitli uygulamalar yapılabilir. Renk oluşumu, görünür ışık ya da UV altında gözlenebilir. Karışımdaki her bir molekülün yerleşim durumu, molekülün hareketinin çözücünün hareketine oranlanmasıyla ölçülebilir. Bu ölçüm değerine göreceli hareketlilik (relative mobility) adı verilir ve Rƒ simgesiyle gösterilir. Rƒ değerinden, moleküllerin nitel olarak tanımlanmalarında yararlanılır.

119 Yürüme hızı, Rf değeri ile ifade edilir ve substansın yürüme mesafesinin, çözücünün yürüme mesafesine oranından hesaplanır. Rf değeri 0 ile 1 arasında bulunur ve doğal olarak hızlı yürüyen komponentler için alınan mesafe büyük olacağından Rf değeri büyük daha yavas yürüyenler için daha küçüktür

120 Kağıt ve ince tabaka kromatografileri için çok az miktarda örnek yeterlidir, analiz hızlı ve ucuzdur, saptama çok belirgindir. Bununla birlikte, bu tekniklerin duyarlılığı pek yüksek değildir. Günümüzde, ince tabaka kromatografisi kağıt kromatografisinden daha yaygın şekilde kullanılmaktadır; çünkü çözücü gücünün daha fazla olmasına ek olarak, daha hızlı sonuç vermektedir.

121 İnce Tabaka Kromatografi (Thin Layer Chromatography-TLC) İnce tabaka kromatografisi, bir "katı-sıvı adsorpsiyon kromatografisidir." Bu yöntemde sabit faz, çeşitli boyutlardaki "cam plakalar üstüne, ince bir tabaka halinde sıvanmış katı adsorban maddedir. Adsorban madde olarak kolon kromatografisinde kullanılan tüm katılar (alumina, siliko jel, sellüloz vb.) kullanılabilir. Bu yöntemde hareketli fazın sabit faz üzerinden ilerleyişi, aşağıdan yukarı doğru olur. Çözücü kılcallık etkisi ile içerisine daldırılan ince tabaka plakası üzerinde yürür. Bu işlem sırasında, plakanın alt kesimlerine bir damlalıkla önceden damlatılmış olan karışımı da farklı hızlarla yukarıya sürükler.

122 Elektroforez

123 Elektroforez, yüklü moleküllerin bir elektriksel alandaki hareketlerinin izlendiği bir tekniktir. Çözünmüş durumdaki moleküllerin elektrik yüklerinin, kitlelerine oranıyla belirlenen hızlarla elektriksel alanda hareket etmeleri prensibine dayanır. Bu sistemde analiz yapılacak örnek bir destek ortamına uygulanır. Modern elektroforez tekniklerinden destek ortamı olarak daha çok jeller tercih edilmektedir. Jeller içerisinde uygun bir tampon bulunan bir elektroforez aygıtına yerleştirilerek işlem gerçekleştirilir. Analiz edilecek örnek jele bir leke ya da ince bir bant halinde uygulanır. Katı jel desteğiyle ayrımı yapılacak moleküllerin hareketi moleküllerin yüküne, boyutuna, biçimine, kimyasal içeriğine ve uygulanan elektriksel alana bağlıdır.

124 Oldukça hızlı ve kullanışlı bir teknik olan elektoroforezin bir homojenattaki farklı molekülleri ayırma kapasitesi genellikle fazla yüksek değildir. Bu nedenle bu teknikten preparatif olarak sınırlı ölçüde yararlanılmaktadır. Buna karşılık az miktardaki protein ya da nükleik asit karışımlarını saflaştırmakta ve analizlerini yapmakta geniş çapta kullanılmaktadır. Ohm yasasına göre, elektrik alanı, akım ile direncin çarpımına eşittir. (V=I.R) Elektroforez aygıtında oluşan direncin hemen tamamı jel tarafından ortaya konulur.

125 İkinci eşitliğe göre sistemin ürettiği güç direnç ile akımın karesinin çarpımına eşittir. Üretilen güç ısı şeklinde ortaya çıkar ve elektroforez aygıtı jelin sıcaklığını arttırmaksızın, ancak belli miktarda gücü dağıtabilir. Belli bir noktanın üstünde voltajdaki ufak artışlar bile jelin sıcaklığında önemli ve zararlı bir yükselmeye yol açar. Kullanılan aygıtın kolaylıkla dağıtabileceği gücü miktarının iyi bilinmesi ve buna göre jelin sıcaklığının dikkatle izlenmesi gerekir.

126 Elektroforez Yöntemleri Tüm elektroforez tiplerinin temeli, elektriksel eşitliklere dayanır. Aralarındaki başlıca fark destek ortamının tipi ve konumudur. Dikey ya da yatay konumdaki destek ortamı selüloz ya da ince jellerden hazırlanmış olabilir. Selüloz, aminoasitler ve karbonhidratlar gibi düşük molekül ağırlıklı olan moleküller için, jeller ise daha büyük olanlar için destek ortamı olarak kullanılır.

127 Poliakrilamid Jel Elektroforezi (PAGE) Akrilamidin polimerizasyonuyla hazırlanan poliakrilamid jellerin elektroforetik ayırımlarda çeşitli üstünlükleri vardır. küçük ya da orta boydaki nükleik asit ve proteinler için yüksek ayrıştırma gücüne sahiptir; oldukça büyük boyuttaki örnekler için uygundur; göç eden moleküllerle destek materyali arasındaki etkileşim en düşük düzeydedir; destek materyali fiziksel olarak oldukça kararlı ve dayanıklıdır. Poliakrilamid jellerle yapılan elektroforez örnekteki bileşenlerin daha iyi ayrışmalarına yol açar. Çünkü ayırım hem moleküler elekleme hem de elektroforetik ayırıma dayanır. PAGE nin, jel geçirgenlik kromatografisinden farkı poliakrilamid jelde küçük molekülerin büyük moleküllerden daha hızlı hareket etmeleridir.

128 Poliakrilamid jeller akrilamid ve çapraz bağlayıcı N,N -metilen-bisakrilamidin serbest radikal polimerizasyonuyla hazırlanır. Kimyasal polimerizasyon bir başlatıcı-katalizör sistemi tarafından kontrol edilir. Fotokimyasal polimerizasyon, UV ışık altında riboflavin tarafından başlatılır. Proteinlerin ayrılması için kullanılan standart bir jelde genelde %7,5 poliakrilamid jel içerir. Bir jelin ayrıştırma gücü ve molekül boyutu aralığı akrilamidin ve bis akrilamidin konsantrasyonuna bağlıdır. Düşük konsantrasyonda daha büyük porlar oluşur ve yüksek molekül ağırlıklı biyolojik moleküllerin analizi yapılabilir; yüksek konsantrasyonlarda ise, daha küçük porların oluşumu düşük molekül ağırlıklı olanların analizine izin verir.

129 Poliakrilamid jel elektroforezi çubuk biçiminde veya düzlemsel biçimde hazırlanmış jellerle gerçekleştirilir. Çubuk tipinde, cam tüpler jel materyaliyle doldurulur; polimerizasyon dakikada tamamlanır. Jel tüpü, iki ayrı tampon deposu arasına yerleştirilir. Üstteki depoda genellikle katod, alttakinde anod bulunur. Biyolojik moleküllerin çoğu negatif yüklü olduğu için anoda doğru hareket edeceklerinden, jel elektroforezi genellikle bazik ph da gerçekleştirilir. Analiz edilecek örnek, bir izleme boyasıyla birlikte, jelin tepesine uygulanır ve sistemden elektrik akımı geçirilir. Örnekteki bileşenlerden daha hızlı hareket eden izleme boyası jelin bitimine ulaştığında akım kesilir, jel tüpten çıkarılır ve boyanır.

130 Poliakrilamid jel birbirinden belli uzaklıkta tutulan iki cam tabaka arasında hazırlanır. Polimerizasyon sırasında jelin üst kısmına yerleştirilen plastik bir tarak belli küçük kuyucukların oluşmasını sağlar. Kuyucuklar tuzları ve polimerize olmamış akrilamidi yok etmek üzere tamponla yıkanır. Jel kasedi iki tampon deposu arasına yerleştirilir; kuyucuklara örnekler konulur ve akım geçirilir. Elektroforez bitiminde görüntüleme için jel genellikle uygun şekilde boyanır. Akrilamid monomeri bir nörotoksindir. Kanser oluşturma tehlikesi olan bir maddedir. Bu nedenle eldivenle çalışılması gerekir.

131 Agaroz Jel Elektroforezi PAGE daha çok proteinlerin ve küçük DNA parçalarının ayırımı ve analizi için kullanışlıdır. Poliakrilamid jeldeki küçük por boyutları büyük DNA parçalarının ayırımı için uygun değildir bç boyutuları arasındaki DNA ve RNA moleküllerini tanımlamakta kullanılan standart yöntem destek ortamı olarak agarozun kullanıldığı elektroforezdir. Bir algden elde edilen agaroz galaktopiranoz türevlerinin lineer bir polimeridir. Jel elektroforez tamponuna konulmuş agarozun yüksek sıcaklıkta çözündürülmesiyle hazırlanır.

132 Agaroz çözeltisi yaklaşık 50 C a kadar soğutulduktan sonra jel kasetleri arasına veya jel tepsilerine dökülür. Ayırımı yapılacak örnek taraklarla oluşturulmuş kuyucuklara konur ve ayırımı tamamlanıncaya kadar voltaj uygulanır. Nükleik asitlerin agaroz jeldeki hareketleri agaroz konsantrasyonu ile nükleik asit moleküllerinin boyutları ve şeklinden etkilenir. Nükleik asitlerin ayırımı için en etkin agaroz konsantrasyonları %0,3-2,0 dır.

133 Proteinler gibi, nükleik asitler de molekül ağırlıklarının logaritmasıyla ters orantılı hızda göç ederler; bu nedenle, analiz edilen moleküllerin ağırlıkları aynı jelde molekül ağırlıkları bilinen standart nükleik asit parçalarının da yürütülmesiyle tayin edilebilir.

134 Agaroz Polimerize olmus agaroz porlu bir yapıdır ve DNA nin hareketine olanak sağlar. Doğrusal bir polisakkarittir.

135 Elektroforez Gereçleri

136 Agaroz Jelin Hazırlanması Agaroz jeller toz haldeki agaroz ile tampon çözeltilerin uygun miktarda karıştırılmasıile hazırlanır.

137 Agarozun Kaynatılması

138 Jelin Hazırlanması

139 Agaroz Jele Örneklerin Yüklenmesi Jelin yurutulmesi

140

141 Jelin Görüntülenmesi

142 Değişken Alanlı (Pulsed Field) Jel Elektroforezi Geleneksel agaroz jel elektroforezi genelde bç. den daha küçük nükleik asit parçalarının ayırımı için uygundur; yüksek ayırışım istendiğinde bu sınır bç ye kadar düşer. Değişken alanlı elektroforez ile çok büyük DNA molekülleri ayrılabilmektedir. PFGE nin standart jel elektroforezinden en belirgin fark, uygulanan elektrik alanının sabit olmaması, ayırma sırasında yönünün ve şiddetinin tekrarlanan biçimde değiştirilmesidir.

143 İzoelektrik Odaklanma (isoelectric focusing-ief) Proteinlerin elektroforetik analizi için geliştirilmiş etkin bir tekniktir. Bu teknikte elektroforetik hareket ph nın fonksiyonu olarak ele alınır. Bir proteinin net yükü ph ya bağlımlıdır. Proteinler izoelektrik ph ların altında pozitif olarak yüklüdürler ve sabit ph lı bir ortamda negatif yüklü elektroda (katoda) doğru göç ederler. İzoelektrik noktalarının üstündeki ph da ise, protein proton kaybeder, negatif yüklü hale geçer ve pozitif yüklü elektroda (anoda) doğru göç eder. Eğer elektroforez ortamının ph ı proteinin ph ına eşitse, proteinin net yükü sıfır olacağından elektrodların hiçbirine doğru hareket etmez. Anoda bir asit, katoda bir baz yerleştirilir ve elektrodlar arasındaki jel ortamının ph ı 2-10 arasında derecelenme yapacak şekilde, elektroforezdan önce ya da elektroforez sırasında ayarlanarak düzenek kurulur.

144 İki Boyutlu Elektroforez SDS-PAGE ile proteinlerin ayırımının molekül boyutuna göre yapılmasına karşılık IEF ile ayırım yüke dayanır. Bu iki yöntemin bileşimi olan iki boyutlu (2D-) elektroforez, kompleks protein karışımlarının ayrışımında önemli ilerlemelere yol açmıştır. Son yılarda sıkça ve etkili biçimde kullanılan 2D-elektroforez proteomik çalışmalarının da temel tekniklerinden biridir. Bu yöntemin iki farklı uygulama şekli vardır: ya önce IEF, daha sonra SDS-PAGE yapılır ya da ISO-DALT adı verilen sistem yardımıyla her ikisi de aynı anda gerçekleştirilir. En yaygın olarak kullanılan O Farrell sisteminde birinci boyutta iyonik olmayan deterjanlar ve üre varlığında, denatüre koşullarda çubuk jelde IEF gerçekleştirilir; ikinci boyutta ise çubuk jel SDS- PAGE jeli üzerine uygulanır. Ayırım sonunda jel boyandığında, tek bir jelde en az farklı proteinin görüntüsünü elde etmek mümkün olabilir.

145

146 Kılcal (Kapiller) Elektroforez Kılcal elektroforez(ce) elektroforezin yüksek ayrıştırma gücü ile HPLC nin hız, çok yönlülük ve otomasyon yönlerini birleştiren yeni bir tekniktir. Çok az miktardaki (5-10nL) örneğin, yüksek çözünürlükte ayrışımını ve attomol düzeyinde duyarlılıkla analizini sağlar. Bu nedenle aminoasitlerin, peptitlerin, proteinlerin, nükleik asitlerin analizinde geniş çapta kullanılan bir teknik olmaya başlamıştır. Bu teknikte kullanılan alet bir güç kaynağı, iki tampon deposu, tamponla doldurulmuş kılcal bir tüp ve sürekli çalışan bir algılayıcıdan ibarettir.

147 CE nin en önemli üstünlüğü, HPLC gibi birçok analitik deney tasarımına uygun olmasıdır. Bu çok yönlülük, kılcal kolonun değişik materyallerle doldurulmasıyla sağlanır. Örneğin küçük ve yüklü moleküller için destek materyali olarak silika veya poliimid ile kaplanmış tüpler, moleküler eleklemeye göre ayırım istendiğinde ise poliakrilamid veya SDS poliakrilamid ile doldurulmuş tüpler kullanılır.

148 İmmünoelektroforez İmmünoelektroforezde (IE) kompleks proteinlerin analizinde uygulanan ardışık iki işlem vardır: (1) karışımdaki proteinlerin agaroz jel elektroforezi ile ayrılması (2) ayrılan proteinlerin antijenik özelliklerini belirlemek üzere özel antikorlarla etkileşime sokulmaları. Bu yöntemde, önce protein karışımı küçük cam tabakada hazırlanmış agaroz jelde elektroforezle ayrılır. Daha sonra, ayrılmış proteinler özel antikor uygulamasına bırakılırlar. Uygulanmış antikorların jelde yayılması sağlanır. Eğer bu antikorların proteinlerden birine ilgisi (affinitesi) varsa antijen ve antikor arasında suda çözünmeyen bir kompleks oluşur ve gözle görülebilir bir çökelme meydana gelir. Bu teknik, bir proteinin saflığının, kompozisyonunun ve antijenik özelliğinin analizi için çok yararlıdır.

149 Spektral yöntemler

150 Işık, insan gözüyle görülebilir dalga boylarındaki elektromanyetik radyasyon enerjisidir. Dalga boyu, iki dalga piki arasındaki mesafedir ki genellikle nanometre (nm), bazen angström (A o ) ve milimikron (mµ) olarak ifade edilir. Güneş ışığı veya bir tungsten lambadan saçılan ışık, insan gözünün beyaz olarak tanımladığı, farklı dalga boylarındaki ışık enerjilerinin bir karışımıdır.

151 Bir madde elektromagnetik dalga spektrumunda nm uzunluğundaki görünür ışınların hepsini geçiriyor veya yansıtıyorsa beyaz görünür; hepsini soğuruyorsa (absorpluyorsa) siyah görünür. Görünür spektrumda mavi rengi soğuran bir madde sarı renkli, sarı rengi soğuran bir madde mavi renkli görünür. yeşil rengi soğuran bir madde kırmızı renkli, kırmızı rengi soğuran bir madde yeşil renkli görünür.

152 Elektromanyetik ışıma - Madde etkileşmeleri: Kırılması ve yansıması (difraksiyon ve refleksiyon) Yayılım (emisyon) Geçiş (transmittans) Tutulum (absorbans) Başka dalga boyunda ışına çevrilebilir (floresans)

153 ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ Ölçülen Özellik Işın Absorpsiyonu Işın Emisyonu Işın Saçılması Işın Kırılması Işın Difraksiyonu Işın rotasyonu Elektrik potansiyeli Elektrik yükü Elektrik akımı Elektriksel direnç Kütle Kütle/yük Tepkime Hızı Termal Özellikler Radyoaktivite Aletli Analiz Yöntemi Spektrofotometri (X-ışını, UV, GB, IR), NMR, ESR, Fotoakustik spektroskopisi Emisyon spektroskopisi (X-ışınları, UV, GB, elektron, Auger, ) Floresans, Fosforesans ve Lüminesans Spektroskopisi Türbidimetri, Nefolometri, Raman Spektroskopisi Refraktometri, interferometri X-ışınları ve elektron difraksiyon yöntemleri Polarimetri, dairesel dikroizm Potansiyometri, Kronopotansiyometri Kulometri Amperometri, Polarografi Kondüktometri (İletkenlik Ölçümü) Gravimetri Kütle spektroskopisi Kinetik yöntemler Termal gravimetri, DTA, Termal İletkenlik Nötron Aktivasyon Analiz, İzotop seyreltme yöntemleri

154 Spektral yöntemler Bu yöntemlerin temeli çeşitli ışınların enerjilerine dayanarak yapılan ölçümlerdir. Elektromanyetik spektrum birbirini izleyen farklı özelliklerdeki dalgalardan oluşur. Bu spektrumda, özellikle X ışınlarının 7nm ye kadar olan bölgesi ile, UV nin nm arasındaki, görünür ışığın nm arasındaki, IR nin nm arasındaki ve radyo dalgalarının nm arasındaki bölgeleri moleküler biyoloji çalışmalarında önem taşır. Uzun yıllardan beri biyomoleküllerin değişik dalga boylarındaki elektromanyetik radyasyonla etkileşime dayalı ölçümleri yapılmaktadır. Optik sistemler özellikle nicel çalışmalar için çok elverişlidir.

155 Spektral yöntemler Molekülleri içeren solüsyonlar veya molekül kristallarine ışık uygulandığında en az iki farklı olay meydana gelir: ışığın saçılması ve ışığın emilmesi (absorpsiyon) bunların ikisi de biyomoleküllerin nitelendirilmesi ve analizlerinde kullanılan temel tekniklerin geliştirilmesine yol açmıştır. Özellikle ultraviyole ve görünür ışık dalga boylarının emilmesi moleküler yapı analizleri için çok değerli bir olaydır. Bazı moleküllerde ışığın emilmesini farklı dalga boyunda ışığın yayılması (emisyonu) izler. Fluoresans adı verilen bu süreç molekülün yapısı ile çevresel etmenlere bağlıdır ve biyolojik açıdan önemli moleküllerin, moleküller arasındaki meydana gelen dinamik etkileşimlerin analizi ve tanımlanmasında yardımcı olur.

156 İçerisinde organik moleküller bulunan bir çözeltiden UVgörünür bölge ışınları geçerse, çözelti bu ışınların bir kısmını seçimli olarak soğurur (absorpsiyon), diğerlerini ise çok az soğurur veya olduğu gibi geçirir (transmisyon).

157 Bir küvet içine konmuş renkli bir çözeltiden çıkan ışık şiddeti (I), çözeltiye giren ışık şiddetinden (Io) daha küçüktür.

158 Çözeltiden çıkan ışık şiddetinin çözeltiye giren ışık şiddetine oranı (I/Io), transmittans (T) olarak tanımlanır. Transmittans, genellikle %Transmittans (%T) olarak ifade edilir.

159 Transmittansın tersinin logaritması Absorbans (Optik dansite, A) olarak tanımlanır ki bu, çözeltinin içinden geçen ışığın ne kadarının absorbe edildiğinin (soğurulduğunun) ifadesidir.

160 Bir çözeltide çözünmüş olan maddenin miktarı veya konsantrasyonu ile % Transmittans (%T) arasında doğrusal olmayan bir ilişki olduğu halde Absorbans (A) arasında doğrusal bir ilişki vardır.

161 Absorbans (A), yüzde transmittans (%T) ve çözeltideki maddelerin konsantrasyonu (c) arasındaki ilişkiyi Lambert-Beer yasası ifade eder: İçinde çözelti bulunan bir küvetten geçen ışığın transmittansı (I/Io), ışık yolu veya küvet çapının (l) artmasıyla azalır; ayrıca dilüe çözeltinin absorbansı (A), çözeltinin konsantrasyonu (c) ile doğru orantılıdır. absorpsiyon katsayısı (ekstinksiyon katsayısı) olarak gösterildiğinde Lambert-Beer yasasının matematiksel ifadesi şu şekilde olur.

162 Spektrofotometre de nicel ölçümler Beer-Lambert yasasinin kullanımıyla değerlendirilir. A=ℇ λ cd= log I/I 0 A= Emme (absorbans) I 0 = Örneğe giren ışığın şiddeti I= Örnekten çıkan ışığın şiddeti ℇ λ = belli bir dalga boyundaki emme katsayısı c= örnekteki emme yapan maddenin derişimi d= ışığın örnekten geçiş yolu uzunluğu (spektrofotometrede küvetin eni) ℇ λ; Belirlenmiş dalga boyu ve çözücü koşullarında 1 cm lik küvetteki saf emici materyalin 1M lık solüsyonunun absorbansı olarak ifade edilir. Birimi M -1 cm -1 (mmol - 1 cm 2 ) dir.

163 Çözelti içindeki madde miktarını çözeltinin renginden faydalanarak ölçme işlemine kolorimetri, bu tip ölçümde kullanılan cihazlara da kolorimetre denir. Kolorimetrik ölçümde, konsantrasyonu ölçülecek çözeltinin rengi değişik konsantrasyonlardaki standartların rengiyle karşılaştırılarak değerlendirilir.

164 Çözelti içindeki madde miktarını çözeltiden geçen veya çözeltinin tuttuğu ışık miktarından faydalanarak ölçme işlemine fotometri, bu tip ölçümde kullanılan cihazlara da fotometre denir. Fotometrik ölçümde, renksiz çözeltilerin konsantrasyonu da ölçülebilir.

165 Analiz edilen örnek üzerine ışık demetinin bir kısmını filtreler kullanarak ayıran ve gönderen aletler kolorimetre veya fotometre olarak adlandırılırken, yarıklar ya da prizmalar aracılığı ile bu seçiciliği yapan aletler spektrofotometre olarak adlandırılırlar.

166 Spektrofotometrelerde konsantrasyonu bilinen bir standart çözeltinin absorpladığı ışık miktarı (absorbans, optik dansite) ile konsantrasyonu bilinmeyen çözeltinin absorpladığı ışık miktarı karşılaştırılır.

167 Spektrofotometrelerde kullanılacak ışık, çözeltinin kuvvetli absorpladığı dalga boyunda seçilir; örneğin kırmızı renkli sıvı için yeşil dalga boyunda ( yeşil renkli sıvı için kırmızı dalga boyunda), mavi renkli sıvı için sarı dalga boyunda (sarı renkli sıvı için mavi dalga boyunda) ışık seçilir.

168 Spektrofotometrelerde çözeltideki madde için uygun seçilen dalga boyundaki ışığın örneğe ve standarda (bilinen konsantrasyondaki çözelti) ait absorbansları veya optik dansiteleri (A, OD) karşılaştırılıp matematiksel işlemler yapılarak örnekteki maddenin konsantrasyonu bulunur.

169 İstenirse, çeşitli konsantrasyonlardaki standart çözeltilerin, belirli uygun bir dalga boyunda ışık için absorbans değerleri bir köre (absorbansı sıfır kabul edilen) karşı ayrı ayrı ölçülüp bir grafik kağıdına konsantrasyonlara karşı işaretlenerek standart grafiği çizilir. Örneğin absorbansı da aynı köre (absorbansı sıfır kabul edilen) karşı ölçülür ve ölçülen absorbansa karşı gelen konsantrasyon standart grafikten bulunur.

170 Spektrofotometre Optik tekniğe dayalı bu yöntem moleküler biyolojide en fazla kullanılan yöntemdir. Seçilmiş dalga boyunda ışık oluşturup ışığı (küvette çözücü içerisinde bulunan numune) örneğin içinden geçirerek örnekten geçen ışığın şiddetini ölçer. Temel öğeleri; ışık kaynağı (çeşitli filtreler, ışığın geçtiği aralıklar ve aynalardan oluşan), monokromatör, örneğin konulduğu oda, algılayıcı (dedektör) ve kaydedici (yazıcı) dır. Yeni modelleri bilgisayar kontrollüdür.

171

172 Spektrofotometre Işık kaynağı; UV ışık bölgesindeki ölçümlerde nm dalga boyları arasında radyasyon oluşturan yüksek basınçlı hidrojen ve döteryum lambası, görünür ışık bölgesi için nm dalga boyları arasında ışık veren tungsten halojen lamba kullanılır (standart ölçüm için bir süre ısınması (yaklaşık 15 dk önceden açılması) ve ölçüm arasında fazla zaman farkı yoksa kapatılmaması gerekir). Monokromatik (tek dalga boyunda) ışığın seçilmesi için özel bir düzenek (monokramatör) bulunur. Buradan çıkan ışık seçilen dalga boyundaki ışığın çok yükseltilmiş şeklidir. monokromatik ışık buradan örneğin yetiştirildiği odaya girer. Klasik tek ışık yollu spektrofotometre.

173 Örnek Kapları (küvetler): Genellikle bir cm, geçirgenlik özelliği yüksek cam, silika, kuartz veya plastik türevi malzemeden yapılmış olabilir. Kare yada dikdörtgen prizma yapısında borosilikat cam küvetler görünür bölge spekrumlarının ölçülmesinde, bazı plastik hücreler ise hem görünür hem de UV bölgede yeterli berraklık gösterirler fakat organik çözücü tarafından lastiklerin etkilenebilir olması bazı problemlere de yol açabilir. Küvetlerin temiz olması alkalen çözeltilerde uzun süre bekletilmemesi hafif deterjanda asit, su ve etenol karışımında (1: 3: 4 oranında) bekletilmeleri temizlik için en uygun yöntemdir. Özellikle UV bölgede görülmeyen çizgiler ve parmak izleri dahi ölçümleri olumsuz etkileyebilmektedir. Küvetlerin optik geçirgenlik özellikleri (a) Standart (b) Küçük hacim std. (a) Mikro (b) Akışkan tip

174 İçerisine tek küvet konulabilen odalar tek-ışınlı (single-beam), aynı anda iki küvet konulanlar ise çift-ışınlı (double-beam) olarak adlandırılır. Çift-ışınlı olanlarda, kontrol olarak kullanılan küvetteki maddenin spektrumu analiz edilen örneğin spektrumundan çıkartılarak gerçek absorpsiyon değeri işlem sırasında bulunur. Örnekten geçen ışığın şiddeti moleküller tarafınan emilen ışığın miktarına bağlıdır. Bu yoğunluk ışığa duyarlı bir algılayıcı (detektör) tarafından ölçülür. Detektör az miktardaki ışık enerjisini algılar, onun şiddetini artırır ve kaydedici veya yazıcı tarafından alınabilecek bir elektrik sinyali biçimine dönüştürür. Çift ışık yollu spektrofotometre

175 Spektrofotometre Kullanım Amaçları Bir solüsyondaki çözünmüş maddelerin derişimlerinin ve saflık derecelerinin belirlenmesi Bilinmeyen biyomoleküllerin tanımlanması Biyokimyasal reaksiyonların kinetiğinin incelenemesi Makromolekül ligand etkileşimlerinin tanımlanması Çalışılan moleküllerin her dalga boyundaki emmenin ölçülerek emme (absorbans) spektrumunun belirlenmesi

176 Spektrofotometre Çeşitleri Atomik Absorbsiyon Spektrofotometresi Raman spektroskopisi X ışınları Spektroskopisi X ışınları absorpsiyonu, emisyonu, floresansı ve difraksiyonu ile ilgilidir. İç kabuk elektronlarında değişmeler gözlenir. Yapı analizleri ve kantitatif analizlerde kullanılır. XPS, Auger Spektroskopisi, XRD UV-VIS Spektroskopi Fluoresans Spektrofotometrisi Nüklear Manyetik Rezonans Spektroskopisi Kuvvetli bir manyetik alana konan bir molekülde manyetik çekirdeklerin radyo frekansları absorplamasına dayanır. Özellikle organik yapı aydınlatılmasında kullanılır. Kütle Spektrometrisi

177 Atomik Absorbsiyon Spektrofotometresi Atomik absorpsiyon spektrometri (AAS), elementlerin derişimlerini ölçen bir tekli element tekniğidir. Temel durum atomları hava/asetilen veya azotoksit/asetilen alevi ile üretilmektedir. Ölçülen elemente özel kullanılan oyuklu katot lambasından yayılan ışınım mevcut alevden geçirilerek parçalı katı hal dedektör tarafından ölçülür. Analizi yapılacak örnek aleve gönderilir, örneğin içinde ilgili element mevcutsa, lambadan gelen ışınımın absorplar ve böylece ışınımın şiddeti azalır. Absorplanan ışınım miktarı örneğin içinde bulunan elementin derişimiyle doğrudan bağlantılıdır.

178 Raman Spektroskopisi Raman spektroskopisi, molekül ve kristal örgülerdeki bağlı atomların elektron bulutlarının, gelen ışıkla etkileşerek titreşmesi sonucunda meydana gelen Raman saçılma sürecine dayanmaktadır. Raman cihazı, katı, sıvı veya toz şeklindeki organik ve inorganik madde ve malzemelerin makroskopik ve mikroskobik karakterizasyonuna imkan vermektedir

179 XRD; X Pert Pro X-ışınları kırınımı cihazı özellikle ince filmlerin kristallinitesinin incelenmesinde kullanılmaktadır. her bir kristalin fazın kendine özgü atomik dizilimlerine bağlı olarak X-ışınlarını karakteristik bir düzen içerisinde kırması esasına dayanır. Her bir kristalin faz için bu kırınım profilleri bir nevi parmak izi gibi o kristali tanımlar. XPS X-ışını fotoelektron spektroskopisi (XPS), malzemenin yüzeyi ile ilgili olarak atomik ve moleküler bilgi sağlanması amacıyla kullanılan sayısal bir analiz tekniğidir. Çekirdekseviyelerinin incelenmesi ve bunu takiben yayılan çekirdek fotoelektronların analiz edilmesiyle numune yüzeyinin bileşimi ve elektrostatik seviyesi hakkında bilgi verir.

180 Ultraviyole-görünür Işık (UV-VIS) Absorpsiyonu Spektrofotometrisi UV ve VIS bölgelerindeki ışık, moleküllerdeki değerlik elektronlarını uyaracak yeterli enerjiye sahiptir. Işığın yayılması, birbirlerine dikey durumda olan, bir elektrik alanı bileşeni (E) ile bir manyetik alan bileşenine (M) bağlıdır. Aşağıdaki eşitlikte tanımlanan ışığın dalga boyu (λ), şeklinde gösterilen birbirine komşu iki tepe noktası arasındaki uzaklığın karşılığıdır. λ=c/v C: ışık hızı V: frekans, birim zamanda belli bir noktadan geçen dalga sayısı

181 UV-VIS Absorpsiyonu Spektrofotometrisi Işık, aynı zamanda enerji partiküllerinden (foton) oluşan bir karaktere de sahiptir. Bu partiküllerle ilgili enerji miktarı; E=hv h; Planck değişmezi (6.626x10-34 J.s) Bir foton bir molekülle etkileşime girdiğinde saçılabilir ya da molekülde uyarılmış bir durum yaratmak üzere kendi enerjisini moleküle aktarılabilir.

182 UV-VIS Absorpsiyonu Spektrofotometrisi 1. Rayleigh saçılımı; foton bir molekülle çarpıştığı ve frekansı değişmeden kırıldığı yada saçıldığı zaman meydana gelir. Işığın saçılması, makromolekülleri nitelendirmede bazı yöntemlerin fiziksel temelini oluşturur. Elektroforezin keşfinden önce mm in molekül ağırlığının ölçülmesinde faydalanılmıştır. X ışını kırınımı, elektron mikroskobisi, lazer ışık yayılımı ve nötron yayılımı gibi teknikler ışığın saçılması sürecine dayanır.

183 UV-VIS Absorpsiyonu Spektrofotometrisi 2. Enerjinin bir fotondan bir moleküle aktarımı emilme (absorpsiyon) dir. Bir fotonun emilmesi için enerjisinin molekülün iki enerji düzeyi arasındaki enerji farkına denk olması gerekir. Moleküller bir seri enerji düzeyine sahiptirler. Elektron değerliklerinin dağılımı bakımından farklı düzeylere geçmesi ile gerçekleşen elektron geçişleri UV ve görünür ışık enerjileri ile mümkündür (elektronların bir yörüngeden diğerine hareket etmesini sağlar). Bir örnek tarafından emilen çeşitli dalga boylarındaki ışığın ölçülmesiyle UV-VIS spektrumu elde edilir. UV-VIS ile görüntülenmesi, molekülün tanımlanmasına (emme spektrumu ile) yardımcı olur. Zira emilen dalga boyları atomların yerleşimine veya işlevsel gruplara bağlı olduğundan spektrumda birden fazla noktada tepe oluşabilir. Oluşan en yüksek tepe noktası (λmax) bilinmeyen moleküllerin tanımlanmasında önem taşır.

184

185 Fluoresans Spektrofotometrisi

186 Fluoresans Spektrofotometrisi 1. UV Spek. da çözeltiye verilen ışık ile çözelti soğurduktan sonra gecen ışığın dalga boylari aynıdır. Yani onemli olan o dalga boyundaki ışığı ne kadar soğurduğudur. 2. Floresans Spek. de ise çözeltiye yollanan ışık ile çözeltiden alinan isigin dalga boylari farklıdır. Çözelti ışığı sogurur ve farklı dalga boyda her yöne doğru yayar. Bu nedenle, UV Spek. de ışığın işledigi yol doğrusal iken, floresans Spek. de ışığın yönü 90 derecedir. Yani çözelti içinden geçip giden ışık ölçülmez de, çözeltinin farklı dalga boyda yaydığı ışığın şiddeti ölçülür ve bunun için giren ile çıkan ışığın açısı 90 derecedir.

187 Nüklear Manyetik Rezonans Spektroskopisi (NMR) NMR; organik bileşiklerin yapılarının belirlenmesinde (özellikle kovalent bileşiklerin yapılarının aydınlatılmasında) kullanılan en güçlü tekniktir. Kuvvetli bir manyetik alana konan bir molekülde manyetik çekirdeklerin radyo frekansları absorplamasına dayanır.

188 Kütle Spektrometrisi Maddeler moleküler düzeyde tartılır (özellikle molekül ağırlıklarının tam olarak ölçümünde). Önceleri organik kimya açısından önemli iken günümüzde biyolojik moleküllerin analizinde (özellikle ortak çalışan cihazlar ve bilgisayar desteği gibi yöntemlerin geliştirilmesi ile) kullanılmaktadır. Nötr moleküller iyonlaştırılır ve pozitif olarak yüklenen iyonlar bir elektrik ve/veya manyetik alandan geçerken kütle/yük oranına göre (m/z) ayrılması esasına dayanır. 25 aminoasitlik veya daha kısa polipeptidlerin dizilenmesinde de kullanılır. İyonizasyon hızlı atom bombardımanı (FAB) ile sağlanarak kütle analizi birbirine bağlantılı iki kütle spektrometresinde gerçekleştirilir.

189 GC-MS Gaz kromatografisi/kütle spektroskopisi, iki güçlü analitik tekniğin kombinasyonudur. Gaz kromatografisi, karışımdaki bileşenleri ayırır. Kütle spektroskopisi, her bir bileşenin yapısal olarak tanımlanmasında yardımcı olur. Çok düşük miktarlardaki örneklerin tanımlanması, güçlü yapısal analiz, hızlı analiz süresi gibi önemli avantajları bulunmaktadır.

BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL

BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER Canlılık olayları hücreler içerisindeki biyolojik moleküllerin yapı ve işlevlerine bağlı olarak ortaya

Detaylı

BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL

BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL Kromatografi, katı veya sıvı bir durağan fazın yüzeyine veya içine uygulanmış bir karışımdaki moleküllerin, sıvı veya gaz halindeki bir hareketli

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER-2

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER-2 HÜCRE PARÇALAMA YÖNTEMLERİ MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER-2 Moleküler biyolojideki araştırmalar büyük ölçüde saflaştırılmış moleküllerle yapılan analitik çalışmalara dayanmaktadır. En basit

Detaylı

Kromatografi tekniğinin temelinde üç ana unsur yer alır. Sabit faz: Bu faz daima bir "katı" veya bir "katı destek üzerine emdirilmiş bir sıvı

Kromatografi tekniğinin temelinde üç ana unsur yer alır. Sabit faz: Bu faz daima bir katı veya bir katı destek üzerine emdirilmiş bir sıvı KROMATOGRAFİ Kromatografi, bir karışımda bulunan maddelerin,biri sabit diğeri hareketli faz olmak üzere birbirleriyle karışmayan iki fazlı bir sistemde ayrılması, tanınması ve saflaştırılması yöntemlerinin

Detaylı

KROMATOGRAFİ METODU. Kromatografi işlemi FOTOSENTETİK PİGMENTLERİN İNCE TABAKA KROMATOGRAFİSİ İLE AYRIŞTIRILMASI

KROMATOGRAFİ METODU. Kromatografi işlemi FOTOSENTETİK PİGMENTLERİN İNCE TABAKA KROMATOGRAFİSİ İLE AYRIŞTIRILMASI KROMATOGRAFİ METODU FOTOSENTETİK PİGMENTLERİN İNCE TABAKA KROMATOGRAFİSİ İLE AYRIŞTIRILMASI Kromatografi Kromatografi; bir karışımdaki bileşikleri birbirinden ayırmak ve maddeleri saflaştırmak için kullanılan

Detaylı

KROMATOGRAFİ. Bir parça kağıt şeridin aşağı hizasından 1 cm kadar yukarısına bir damla siyah mürekkep damlatınız.

KROMATOGRAFİ. Bir parça kağıt şeridin aşağı hizasından 1 cm kadar yukarısına bir damla siyah mürekkep damlatınız. KROMATOGRAFİ Kromatografi, bir karışımda bulunan maddelerin, biri sabit diğeri hareketli faz olmak üzere birbirleriyle karışmayan iki fazlı bir sistemde ayrılması ve saflaştırılması yöntemidir. KROMATOGRAFİ

Detaylı

İlk kez Rus botanikçi Mikhail Tsvett(1903) tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Tsvett bu yöntemi bitki pigmentlerinin renkli bileşenlerini

İlk kez Rus botanikçi Mikhail Tsvett(1903) tarafından geliştirilen bir yöntemdir. Tsvett bu yöntemi bitki pigmentlerinin renkli bileşenlerini KROMATOGRAFİ Kromatografi, bir karışımdaki iki ya da daha fazla bileşenin, hareketli (taşıyıcı) bir faz yardımıyla, sabit (durgun) bir faz arasından değişik hızlarda hareket etmeleri esasına dayanır. Kromatografik

Detaylı

Elektoforez ENSTRÜMENTAL ANALİZ 10/12/2015. Elektroforez

Elektoforez ENSTRÜMENTAL ANALİZ 10/12/2015. Elektroforez Elektoforez ENSTRÜMENTAL ANALİZ Elektroforez Elektroforez yüklü moleküllerin bir elektriksel alandaki hareketlerinin izlendiği bir tekniktir. Bir örnekteki maddelerin tümü veya bazıları iyonlaşabiliyorsa

Detaylı

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI Bir hücre ve dokudan istenilen bir proteinin saf halde izole edilmesi oldukça güç bir olaydır. Bu proteinin konsantrasyonu düşük ise binlerce farklı protein arasından ayırmak

Detaylı

Sıvılardan ekstraksiyon:

Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvı haldeki bir karışımdan bir maddenin, bu maddenin içinde bulunduğu çözücü ile karışmayan ve bu maddeyi çözen bir başka çözücü ile çalkalanarak ilgili maddenin ikinci çözücüye

Detaylı

Hücre Üzerine Mikrocerrahi Uygulamaları Hücrenin altbirimlerine ayrılması Moleküllerin analizi. Prof. Dr. Müjgan Cengiz

Hücre Üzerine Mikrocerrahi Uygulamaları Hücrenin altbirimlerine ayrılması Moleküllerin analizi. Prof. Dr. Müjgan Cengiz Hücre Üzerine Mikrocerrahi Uygulamaları Hücrenin altbirimlerine ayrılması Moleküllerin analizi Prof. Dr. Müjgan Cengiz Canlı Hücrelerdeki Moleküllerin İzlenmesi Mikroskopla inceleme hücrede belli düzeyde

Detaylı

YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC)

YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC) YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC) 1 Kromatografi nedir? Kromatografi, karışımlardaki çeşitli maddeleri birbirinden ayırmaya ve böylece kalitatif

Detaylı

SANTRİFÜJ TEKNİKLERİ VE SANTRİFÜJLER

SANTRİFÜJ TEKNİKLERİ VE SANTRİFÜJLER SANTRİFÜJ TEKNİKLERİ VE SANTRİFÜJLER Doç. Dr. Gülsen YILMAZ 2009 BAŞLIKLAR 1 Tanım ve Prensip 22 Santrifüj teknikleri 33 Santrifüj tipleri 44 Santrifüj kullanım alanları Laboratuvarı ilgilendiren Süreç

Detaylı

Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler. Genel Bakış

Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler. Genel Bakış Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler I. Genel Bakış Canlı organizmalar yaşamları boyunca kendini idare edebilen ve kendini çoğaltabilen kimyasal sistemlerdir. Viroidler, virüsler gibi bazı ayrıcalıklı

Detaylı

HPLC/YPSK HIGH PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ

HPLC/YPSK HIGH PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ HPLC/YPSK HIGH PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ Kromatografi: Kimyasal bir karışımı oluşturan farklı yapıdaki maddelerin birbiriyle karışmayan biri hareketli, diğeri

Detaylı

KROMOTOGRAFİK YÖNTEMLER

KROMOTOGRAFİK YÖNTEMLER KROMOTOGRAFİK YÖNTEMLER A. METODUN ÖZETİ Kromatografi, bir karışımda bulunan maddelerin, biri sabit diğeri hareketli faz olmak üzere birbirleriyle karışmayan iki fazlı bir sistemde ayrılması ve saflaştırılması

Detaylı

SODYUM DODESİL SÜLFAT POLİAKRİLAMİD JEL ELEKTROFOREZİ İLE PROTEİNLERİN ANALİZİ

SODYUM DODESİL SÜLFAT POLİAKRİLAMİD JEL ELEKTROFOREZİ İLE PROTEİNLERİN ANALİZİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ SODYUM DODESİL SÜLFAT POLİAKRİLAMİD JEL ELEKTROFOREZİ İLE PROTEİNLERİN ANALİZİ Yüksek Lisans Semineri Hazırlayan: Abdullah ASLAN Danışman:

Detaylı

SDS-PAGE Jel Elektroforezi İÇERİK

SDS-PAGE Jel Elektroforezi İÇERİK İÇERİK Tanım...2 SDS-PAGE jel elektroforez metodu...3 SDS-PAGE jel elektroforezi yürütme ortamının hazırlanması...4 Protein örneklerinin yüklenmesi...8 Jelin yürütülmesi...9 Jelin boyanması ve boyanın

Detaylı

NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ

NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ NÜKLEİK ASİTLERİN ELEKTROFOREZİ Yüksek Lisans Semineri Hazırlayan: Venhar ÇELİK Danışman: Yrd.Doç.Dr. Dilek Turgut-BALIK NÜKLEİK ASİTLERİN

Detaylı

Protein Ekstraksiyonu

Protein Ekstraksiyonu Protein Ekstraksiyonu Dr.Gaye Güler Tezel Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Proteinler tüm canlı organizmalar için en önemli makromoleküllerden biridir. Bazıları yapısal komponentleri

Detaylı

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Adsorbsiyon, malzeme(lerin) derişiminin ara yüzeyde (katı yüzeyinde) yığın derişimine göre artışı şeklinde tanımlanabilir. Adsorpsiyon yüzeyde tutunma olarak

Detaylı

ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ

ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC) Yrd. Doç. Dr. Gökçe MEREY SIVI KROMATOGRAFİSİ Hareketli fazın sıvı olduğu bu kromatografi türünde sabit faz bir dolgu maddesi üzerine

Detaylı

9. SINIF KONU ANLATIMI 5 CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU

9. SINIF KONU ANLATIMI 5 CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU 9. SINIF KONU ANLATIMI 5 CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU Canlıların yapısına katılan maddeler çeşitli özellikler nedeni ile temel olarak iki grupta incelenir. Canlının Temel Bileşenleri

Detaylı

KROMATOGRAFIK AYIRMA İŞLEMLERI

KROMATOGRAFIK AYIRMA İŞLEMLERI KROMATOGRAFIK AYIRMA İŞLEMLERI Kromatografinin Temeli Analizlenecek bir örnek karışımında bulunan bileşenlerin birbirinden ayrılması esasına dayanır. Kalitatif (nitel) ve kantitatif (nicel) analizler yapılabilir.

Detaylı

Sunum planı. Protein yaşam döngüsü ve moleküler tıp Protein analiz yöntemleri Krotomotografik metotlar

Sunum planı. Protein yaşam döngüsü ve moleküler tıp Protein analiz yöntemleri Krotomotografik metotlar Dr. Suat Erdoğan Sunum planı Protein yaşam döngüsü ve moleküler tıp Protein analiz yöntemleri Krotomotografik metotlar Yüksek basınçlı sıvı kromatografi (High- pressure liquid chromatography, HPLC). Kağıt

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 5. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU

ADIM ADIM YGS-LYS 5. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU ADIM ADIM YGS-LYS 5. ADIM CANLININ TEMEL BİLEŞENLERİ -İNORGANİK MADDELER 1- SU Canlıların yapısına katılan maddeler çeşitli özellikler nedeni ile temel olarak iki grupta incelenir. Canlının Temel Bileşenleri

Detaylı

YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC)

YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC) YÜKSEK PERFORMANSLI SIVI KROMATOGRAFİSİ (YPSK) HIGH-PERFORMANCE LIQUID CHROMATOGRAPHY (HPLC) 1 Ayırma teknikleri Bir analiz sürecinde karşılaşılan numuneler büyük çoğunlukla farklı maddelerin karışımı

Detaylı

HPLC. Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi

HPLC. Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi HPLC Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi HPLC Nedir? HPLC nin Kısımları: Hareketli Faz Rezervuarı Pompa Sistemi Numune enjeksiyon Sistemi Kolon Dedektör HPLC Çeşitleri HPLC Uygulamaları HPLC Yüksek

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

Ayrıştırma ve Saflaştırma

Ayrıştırma ve Saflaştırma Ayrıştırma ve Saflaştırma Ayrıştırma Saflaştırma nin Sınıflandırılması Yöntemin temeli boyut kütle ve yoğunluk kompleks durumu fiziksel durum (faz) değişimi kimyasal durum değişimi fazlar arasında dağılım

Detaylı

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki

Detaylı

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Su bitkinin yaşamında yaşamsal bir rol oynar. Bitki tarafından yapılan her gram başına organik madde için kökler tarafından 500 gr su alınır. Bu su, bitkinin bir ucundan

Detaylı

A- LABORATUAR MALZEMELERİ

A- LABORATUAR MALZEMELERİ 1- Cam Aktarma ve Ölçüm Kapları: DENEY 1 A- LABORATUAR MALZEMELERİ 2- Porselen Malzemeler 3- Metal Malzemeler B- KARIŞIMLAR - BİLEŞİKLER Nitel Gözlemler, Faz Ayırımları, Isısal Bozunma AMAÇ: Karışım ve

Detaylı

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP)

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) Deney: M 1 POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP) a) PCR yöntemi uygulaması b) RPLF sonuçları değerlendirilmesi I. Araç ve Gereç dntp (deoksi Nükleotid

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. SINIF VE MEZUN GRUP KİMYA HAFTA DERS SAATİ. Kimya nedir?. Kimya ne işe yarar?. Kimyanın sembolik dili Element-sembol Bileşik-formül. Güvenliğimiz ve Kimya KONU ADI

Detaylı

SEZEN DEMİR MADDE DOĞADA KARIŞIK HALDE BULUNUR

SEZEN DEMİR MADDE DOĞADA KARIŞIK HALDE BULUNUR Kütlesi, hacmi ve eylemsizliği olan her şey maddedir. Buna göre kütle hacim ve eylemsizlik maddenin ortak özelliklerindendir. Çevremizde gördüğümüz, hava, su, toprak v.s gibi her şey maddedir. Maddeler

Detaylı

Biyolojik Örneklerde İlaç Analizi ECZ 344/9. Ders Prof.Dr. Dilek AK ÖRNEKLERİN SAKLANMASI VE DİĞER KONULAR

Biyolojik Örneklerde İlaç Analizi ECZ 344/9. Ders Prof.Dr. Dilek AK ÖRNEKLERİN SAKLANMASI VE DİĞER KONULAR 1 Biyolojik Örneklerde İlaç Analizi ECZ 344/9. Ders 29.05.2014 Prof.Dr. Dilek AK ÖRNEKLERİN SAKLANMASI VE DİĞER KONULAR Örneklerin Saklanması 2 Analizi yapan kişiden, örnek içinde ne ve ne kadar olduğunu

Detaylı

Fermentasyonun Teknik Prensipleri, Biyoteknolojide Temel Yöntemler

Fermentasyonun Teknik Prensipleri, Biyoteknolojide Temel Yöntemler KİM 458 Biyoteknolojinin Temelleri Fermentasyonun Teknik Prensipleri, Biyoteknolojide Temel Yöntemler Prof. Dr. Y. Murat ELÇİN Fermentasyonun Teknik Prensipleri Sterilizasyon Biyoteknolojik bir üretim

Detaylı

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ Oluşturacağı her 1 g organik madde için bitkinin 500 g kadar suyu kökleriyle alması ve tepe (uç) noktasına kadar taşıyarak atmosfere aktarması gerekir. Normal su düzeyinde hayvan hücrelerinin

Detaylı

Örneğin; İki hidrojen (H) uyla, bir oksijen (O) u birleşerek hidrojen ve oksijenden tamamen farklı olan su (H 2

Örneğin; İki hidrojen (H) uyla, bir oksijen (O) u birleşerek hidrojen ve oksijenden tamamen farklı olan su (H 2 On5yirmi5.com Madde ve özellikleri Kütlesi, hacmi ve eylemsizliği olan herşey maddedir. Yayın Tarihi : 21 Ocak 2014 Salı (oluşturma : 2/9/2016) Kütle hacim ve eylemsizlik maddenin ortak özelliklerindendir.çevremizde

Detaylı

Laboratuvar Tekniği. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBY 118 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 5. Hafta (14.03.

Laboratuvar Tekniği. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBY 118 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 5. Hafta (14.03. Laboratuvar Tekniği Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji TBY 118 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 5. Hafta (14.03.2014) 1 5. Haftanın Ders İçeriği DNA ekstraksiyonu DNA ekstraksiyonunun amacı

Detaylı

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir.

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir. GENEL KİMYA 1 LABORATUARI ÇALIŞMA NOTLARI DENEY: 8 ÇÖZELTİLER Dr. Bahadır KESKİN, 2011 @ YTÜ Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir

Detaylı

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!!

BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! DERS : BİYOLOJİ KONU: HÜCRE BELKİDE BİYOLOJİNİN EN TEMEL KONUSU EN ZEVKLİ KONUSUNA BAŞLAYALIM ARKADAŞLAR!!! Canlıların canlılık özelliği gösteren en küçük yapı birimidir.( Virüsler hariç) Şekil: Bir hayvan

Detaylı

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER»

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» Çözeltiler sıvı dozaj şekilleridir. Bir katı, sıvı veya gazın bir başka katı, sıvı veya gaz içinde tektür bir şekilde dağılması ile hazırlanır. Eczacılıkta çok sık tercih

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II PROTEİNLERİN İZOLASYONU VE ANALİZİ

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II PROTEİNLERİN İZOLASYONU VE ANALİZİ MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II PROTEİNLERİN İZOLASYONU VE ANALİZİ more of an art than a science MOLEKÜLER BİYOLOJİDE ANA KURAL ve TEMEL ÇALIŞMA ALANLARI Gen dizisi 8 8 transkriptler 8 8 primer

Detaylı

MAKRO-MEZO-MİKRO. Deney Yöntemleri. MİKRO Deneyler Zeta Potansiyel Partikül Boyutu. MEZO Deneyler Reolojik Ölçümler Reometre (dinamik) Roww Hücresi

MAKRO-MEZO-MİKRO. Deney Yöntemleri. MİKRO Deneyler Zeta Potansiyel Partikül Boyutu. MEZO Deneyler Reolojik Ölçümler Reometre (dinamik) Roww Hücresi Kolloidler Bir maddenin kendisi için çözücü olmayan bir ortamda 10-5 -10-7 cm boyutlarında dağılmasıyla oluşan çözeltiye kolloidal çözelti denir. Çimento, su, agrega ve bu sistemin dispersiyonuna etki

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II. ( WESTERN BLOTTING (WESTERN EMDİRİMİ) ve İMMÜNODETEKSİYON

MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II. ( WESTERN BLOTTING (WESTERN EMDİRİMİ) ve İMMÜNODETEKSİYON MOLEKÜLER BİYOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER II ( WESTERN BLOTTING (WESTERN EMDİRİMİ) ve İMMÜNODETEKSİYON Western blotting: Akrilamit jeldeki protein bantlarının daha kararlı ve sabit bir ortama (örneğin,

Detaylı

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir. Hidrolize engel olmak veya hidroliz hızını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 1-pH ayarlanabilir. 2-Çözücü tipi değiştirilebilir. 3-Kompleks oluşturulabilir. 4-Yüzey aktif maddeler ilave

Detaylı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş

Detaylı

Her madde atomlardan oluşur

Her madde atomlardan oluşur 2 Yaşamın kimyası Figure 2.1 Helyum Atomu Çekirdek Her madde atomlardan oluşur 2.1 Atom yapısı - madde özelliği Elektron göz ardı edilebilir kütle; eksi yük Çekirdek: Protonlar kütlesi var; artı yük Nötronlar

Detaylı

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Çevre Mühendisliği Bölümü Fiziksel ve Kimyasal Temel İşlemler Laboratuvarı Dersi Güncelleme: Eylül 2016

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ Çevre Mühendisliği Bölümü Fiziksel ve Kimyasal Temel İşlemler Laboratuvarı Dersi Güncelleme: Eylül 2016 İYON DEĞİŞİMİ DENEYİN AMACI: Sert bir suyun katyon değiştirici reçine kullanılarak yumuşatılması ve reçinenin iyon değiştirme kapasitesinin incelenmesi TEORİK BİLGİLER İyon değiştirme benzer elektrik yüklü

Detaylı

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile Su Kimyası Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile canlılık için gerekli ortamı sunar. Canlıların

Detaylı

SODYUM DODESĠL SÜLFAT POLĠAKRĠLAMĠD JEL ELEKTROFOREZĠ TASARIMI

SODYUM DODESĠL SÜLFAT POLĠAKRĠLAMĠD JEL ELEKTROFOREZĠ TASARIMI SODYUM DODESĠL SÜLFAT POLĠAKRĠLAMĠD JEL ELEKTROFOREZĠ TASARIMI YAKIN DOĞU ÜNĠVERSĠTESĠ BĠYOMEDĠKAL MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜNE SUNULAN BĠTĠRME PROJESĠ RAPORU BENGĠSU ÇOBAN FAHRĠ TEZCAN Biyomedikal Mühendisliği

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ 2013 - S A M S U N DAMITMA (DİSTİLASYON) Distilasyon, bir sıvının ısıtılması ve buharlaştırılmasından oluşmaktadır ve buhar bir distilat ürünü oluşturmak için

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 5: YENİDEN KRİSTALLENDİRME DENEYİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 5: YENİDEN KRİSTALLENDİRME DENEYİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ORGANİK KİMYA LABORATUVARI DENEY 5: YENİDEN KRİSTALLENDİRME DENEYİ TEORİ : Organik deneyler sonucunda genellikle elde edilen ürün,

Detaylı

KARIŞIMLARIN AYRIŞTIRILMASI

KARIŞIMLARIN AYRIŞTIRILMASI KARIŞIMLARIN AYRIŞTIRILMASI Birden fazla maddenin kimyasal özellikleri değişmeyecek şekilde istenilen oranda bir araya getirilmesiyle oluşan madde topluluğuna karışım denir. KARIŞIMLARIN AYRIŞTIRILMASI

Detaylı

Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası

Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası Soğutma Teknolojisi Bahar Y.Y. Prof. Dr. Ayla Soyer Gıdaların Dondurularak Muhafazası İçerik Gıda dondurma ve donma olayı Gıda dondurma sistemleri 1 GIDALARIN DONDURULARAK MUHAFAZASI Bir gıdanın donması,

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI güz dönemi 2. HAFTA GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI güz dönemi 2. HAFTA GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI 2014-2015 güz dönemi 2. HAFTA GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARINDA KULLANILAN CİHAZLAR ÇEKER OCAK STERİL KABİN HASSAS TERAZİ

Detaylı

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ

YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ YENİ İLAÇ TAŞIYICI SİSTEMLER VE İLAÇLARIN HEDEFLENDİRİLMESİ İlaç Taşıyıcı Sistemler Kolloidal ilaç taşıyıcı sistemler -Veziküler sistemler -Mikro-/Nano-partiküler sistemler Hücresel ilaç taşıyıcı sistemler

Detaylı

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ KİMYASALBAĞLAR BAĞLAR KİMYASAL VE HÜCRESEL REAKSİYONLAR Yrd. Doç.Dr. Funda BULMUŞ Atomun Yapısı Maddenin en küçük yapı taşı olan atom elektron, proton ve nötrondan oluşmuştur.

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

MEMM4043 metallerin yeniden kazanımı

MEMM4043 metallerin yeniden kazanımı metallerin yeniden kazanımı Endüstriyel Atık Sulardan Metal Geri Kazanım Yöntemleri 2016-2017 güz yy. Prof. Dr. Gökhan Orhan MF212 Atıksularda Ağır Metal Konsantrasyonu Mekanik Temizleme Kimyasal Temizleme

Detaylı

KARIŞIMLARI AYIRMA YÖNTEMLERİ Tanecik Boyutu Farkından Yararlanarak Ayırma Yöntemleri

KARIŞIMLARI AYIRMA YÖNTEMLERİ Tanecik Boyutu Farkından Yararlanarak Ayırma Yöntemleri KARIŞIMLARI AYIRMA YÖNTEMLERİ Tanecik Boyutu Farkından Yararlanarak Ayırma Yöntemleri Ayıklama Eleme Süzme Santrifüjleme 1) Ayıklama Tanecik şekilleri, renkleri veya boyutları farklı olan katı katı karışımları

Detaylı

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER»

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» Uygun bir çözücü içerisinde bir ya da birden fazla maddenin çözündüğü veya moleküler düzeyde disperse olduğu tektür (homojen: her tarafta aynı oranda çözünmüş veya dağılmış

Detaylı

Hücre Biyoloji Laboratuarı Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik)

Hücre Biyoloji Laboratuarı Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik) Hücre Biyoloji Laboratuarı 2014-2015 Güz dönemi Alıştırma Soruları (Dr.Selcen Çelik Konular: ph ve tamponlar, hücre kültür tekniği, mikrometrik ölçüm ph ve Tamponlar 1. ph sı 8.2 olan 500 ml. 20mM Tris/HCl

Detaylı

UYGULAMA NOTU. HPLC ile Gıda Ürünlerinde Fenolik Bileşen Analizi. Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi HAZIRLAYAN

UYGULAMA NOTU. HPLC ile Gıda Ürünlerinde Fenolik Bileşen Analizi. Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi HAZIRLAYAN UYGULAMA NOTU Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi L018 HPLC ile Gıda Ürünlerinde Fenolik Bileşen Analizi HAZIRLAYAN Uzm. Kim. Ozan Halisçelik ve Kim. Ömer H. Turmuş Ant Teknik Cihazlar Ltd. Şti. KONU:

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın

Detaylı

Meyve Suyu Üretiminde Ozmotik Destilasyon ve Membran Destilasyon Uygulamaları

Meyve Suyu Üretiminde Ozmotik Destilasyon ve Membran Destilasyon Uygulamaları Meyve Suyu Üretiminde Ozmotik Destilasyon ve Membran Destilasyon Uygulamaları Çok aşamalı vakum evaporasyon düzenekleri flavor kaybı ( pişmiş tat) renk bozulmaları besin öğeleri kaybı DONDURARAK KONSANTRASYON

Detaylı

HPLC ile Elma Suyunda HMF Analizi

HPLC ile Elma Suyunda HMF Analizi UYGULAMA NOTU Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografi L019 HPLC ile Elma Suyunda HMF Analizi HAZIRLAYANLAR Kim. Akın Osanmaz ve Uzm. Kim. Ozan Halisçelik Ant Teknik Cihazlar Ltd. Şti. KONU: Elma suyu numunelerinde,

Detaylı

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI

PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI PROTEİNLERİN SAFLAŞTIRILMASI YAKLAŞIMLAR Proteinler moleküller uzaklaştırılır: dışındaki karışımdan Proteinler çöktürülür. Örneğin, ham özüte streptomisin sülfat eklenerek DNA çöktürülür. Daha sonra da

Detaylı

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI MOLEKÜLER 2014-2015 BİYOLOJİ LABORATUVARI GÜZ DÖNEMİ MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI 7.HAFTA DERS NOTLARI GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ BİYOLOJİ BÖLÜMÜ Sayfa 1 / 6 1. RFLP (RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUK

Detaylı

HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN Enkapsülasyon katı, sıvı ve gaz malzemelerin kaplanarak kapsüller içinde tutulması ile çok küçük bir maddeyi veya tüm

Detaylı

SU Dr. Fatih Büyükserin

SU Dr. Fatih Büyükserin SU Dr. Fatih Büyükserin SU Organizma ağırlığının yüzde % 70 ini oluşturur Su molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri ve suyun az da olsa iyonlaşma eğilimi Biyomoleküllerin yapı ve görevlerinin oluşmasında

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 27. ADIM HÜCRE 4- HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ

ADIM ADIM YGS-LYS 27. ADIM HÜCRE 4- HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ ADIM ADIM YGS-LYS 27. ADIM HÜCRE 4- HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞLERİ Hücre zarı canlıdır ve seçici-geçirgendir. Bu özelliği nedeniyle bazı maddeler hücre zarından geçebilirken bazı maddeler geçemez. Hücre

Detaylı

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu

Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Su ve çevrenin canlılar için uygunluğu Yeryüzündeki yaşam su içinde ortaya çıkmış ve canlıların karalar üzerine yayılışından önceki 3 milyar yıl boyunca su içinde

Detaylı

10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar

10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar 10. Sınıf Kimya Konuları KİMYANIN TEMEL KANUNLARI VE TEPKİME TÜRLERİ Kimyanın Temel Kanunları Kütlenin korunumu, sabit oranlar ve katlı oranlar kanunları Demir (II) sülfür bileşiğinin elde edilmesi Kimyasal

Detaylı

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI 9. Sınıf DOĞRU YANLIŞ SORULARI Nitel gözlemlerin güvenilirliği nicel gözlemlerden fazladır. Ökaryot hücrelerde kalıtım materyali çekirdek içinde bulunur. Ototrof beslenen canlılar

Detaylı

Maddeyi Oluşturan Tanecikler

Maddeyi Oluşturan Tanecikler Maddeyi Oluşturan Tanecikler a) Saf Madde : Kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri olan, ayırt edici özellikleri bulunan ve bu ayırt edici özellikleri sabit olan maddelere saf madde denir. Elementler

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

ÇÖZELTİ HAZIRLAMA. Kimyasal analizin temel kavramlarından olan çözeltinin anlamı, hazırlanışı ve kullanılışının öğrenilmesidir.

ÇÖZELTİ HAZIRLAMA. Kimyasal analizin temel kavramlarından olan çözeltinin anlamı, hazırlanışı ve kullanılışının öğrenilmesidir. 1. DENEYİN AMACI ÇÖZELTİ HAZIRLAMA Kimyasal analizin temel kavramlarından olan çözeltinin anlamı, hazırlanışı ve kullanılışının öğrenilmesidir. 2. DENEYİN ANLAM VE ÖNEMİ Bir kimyasal bileşikte veya karışımda

Detaylı

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları Serbest radikallerin yapısında, çoğunlukla oksijen yer almaktadır. (reaktif oksijen türleri=ros) ROS oksijen içeren, küçük ve oldukça reaktif moleküllerdir.

Detaylı

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ

ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ ÇÖZELTİLERİN KOLİGATİF ÖZELLİKLERİ Çözeltilerin sadece derişimine bağlı olarak değişen özelliklerine koligatif özellikler denir. Buhar basıncı düşmesi, Kaynama noktası yükselmesi, Donma noktası azalması

Detaylı

Fiziksel ve Kimyasal Değişmeler

Fiziksel ve Kimyasal Değişmeler Fiziksel ve Kimyasal Değişmeler MADDEDEKİ DEĞİŞMELER: 1. Fiziksel Değişme (Olay): Maddenin dış yapısını (renk, tat, koku, saydamlık, iletkenlik, çözünürlük ) ilgilendiren özelliklerine fiziksel özellikler

Detaylı

KARIŞIMLAR. Karışımların Ayrılması

KARIŞIMLAR. Karışımların Ayrılması KARIŞIMLAR Karışımların Ayrılması Günlük yaşamda kullandığımız eşyaların, giydiğimiz kıyafetlerin, yediğimiz yiyeceklerin, içtiğimiz suyun hepsi birer karışımdır. Nehir, göl, baraj sularını doğal haliyle

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... III İÇİNDEKİLER... V 1. LABORATUVARDA KULLANILAN MALZEME VE ALETLER... 1 1.1. Tüpler... 1 1.2. Beher... 1 1.3. Erlenmeyer... 2 1.4. Balonlar... 2 1.5. Mezur... 3 1.6. Pipetler...

Detaylı

HÜCRE ZARINDA TAŞINIM

HÜCRE ZARINDA TAŞINIM HÜCRE ZARINDA TAŞINIM Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ YDÜ TIP FAKÜLTESİ BİYOFİZİK AD Küçük moleküllerin zardan geçişi Lipid çift tabaka Polar moleküller için geçirgen olmayan bir bariyerdir Hücre içindeki suda

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

4. SINIF KİMYA KONU ANLATIMI MADDE NEDİR?

4. SINIF KİMYA KONU ANLATIMI MADDE NEDİR? 4. SINIF KİMYA KONU ANLATIMI MADDE NEDİR? Kütlesi, hacmi ve eylemsizliği olan herşey maddedir. Buna göre kütle hacim ve eylemsizlik maddenin ortak özelliklerindendir. Çevremizde gördüğümüz, hava, su, toprak

Detaylı

Biyolistik - Gen Silahı. İlker Gönülalp Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü

Biyolistik - Gen Silahı. İlker Gönülalp Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Biyolistik - Gen Silahı İlker Gönülalp Yıldız Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü Biyolistik Biyolistik, biyolojik ve balistik kelimelerinin kısaltmalarının birleştirilmesi şeklinde adlandırılan, hücrelerin

Detaylı

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU

SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU SU ve ÇEVRENİN CANLILAR İÇİN UYGUNLUĞU Suyun polaritesinin etkileri Su molekülünün polar olması hidrojen bağlarının oluşmasına neden olur. 2 Su molekülü Oldukça basit yapılıdır. Tekli bağla bağlı olup

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir madde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR KARIŞIMLAR İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek

Detaylı

DENEY 3. MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri

DENEY 3. MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri DENEY 3 MADDENİN ÜÇ HALİ: NİTEL VE NİCEL GÖZLEMLER Sıcaklık ilişkileri AMAÇ: Maddelerin üç halinin nitel ve nicel gözlemlerle incelenerek maddenin sıcaklık ile davranımını incelemek. TEORİ Hal değişimi,

Detaylı

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52.

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52. İ Ç İ NDEKİ LER Ön Söz xiii K I S I M 1 Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1 BÖLÜM 1 Giriş 3 1.1 Su 4 1.2 Atık Sular ve Su Kirliliği Kontrolü 5 1.3 Endüstriyel ve Tehlikeli Atıklar

Detaylı

Farmasötik Toksikoloji

Farmasötik Toksikoloji Farmasötik Toksikoloji 2014 2015 2.Not Doç.Dr. Gül ÖZHAN Absorbsiyon Kan hücreleri Dağılım Dokularda depolanma Eliminasyon Kimyasal Serum proteinleri Kan veya plazma Etki bölgesi Metabolizma Eliminasyon

Detaylı

STERİLİZASYON. Sterilizasyon Yöntemleri. Sterilizasyonu Etkileyen Faktörler

STERİLİZASYON. Sterilizasyon Yöntemleri. Sterilizasyonu Etkileyen Faktörler STERİLİZASYON Tüm canlı mikroorganizmaların tam olarak uzaklaştırılması veya öldürülmesi işlemidir. Türk Gıda Kodeksi Çiğ Süt ve Isıl İşlem Görmüş Sütleri Tebliği ne göre sterilizasyon; oda sıcaklığında

Detaylı